18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 KASIM1993 PAZARTESİ 12 DIZIYAZI Calvin: Günahkarları 'seçkinler'yönetir Jean Calvin (Kalven) tarafından Isviçre'nin Cenevre kentinde kurulan Reform Kilisesi, tıpkı Lutherci anlayışgibi Vatikan'ı protesto ederek Katoliklik karşısında yer almıştır. Calvin'in dinbilimi sistemi yaraühş ve kurtuluşta Tann'nın mutlak egemenliği ilkesine dayabdır. Tann evreni yaratmış; cennette önce Adem ile Havva'ya sonsuz mutluluklar vermiş; onlar mutluluğun öneraini an'lamamış, yasak meyveyi yiyerek özgürlük arayışlan içine girmişlerdir. Tann bu ilk günah nedeniyle onlan dünyaya sürmüştür. İnsanoğlu günahkârdır, günaha bırakmıştır kendini. Ancak istisnai olarak baalan Tann'nın hikmetiyle doğru yola yönelebilmişlerdir. Kurtuluş. ancak bunlar için söz konusu olabilir. Seçilen bu insanlar toplumu ve kiliseyi yönetmelidirler. Diğerleri seçkinlere itaat edeceklerdir. Belli oranda esenliğe kavuşabilmeleri için İcitlelerin seçkin din adamlan tara- findan yönlendirilmeleri gerekir. Devlet bu seçilmiş kişilere saygı göstennelidir. Seçilmiş kişiler bireysel ve toplumsal yaşamın yol göstericileri. rehberleridir. Kalvenci eğilim saltlıkla kiliseye tabiyeti öngönnektedir. Bunun adı "Presbiteryaııiznıdir" ki seçkin kişilerle onlara bağlı papazlann ortak yönetimi anlamına gelmektedir. Seçilmiş kişiler ve papaz hegemonyası devletin üstünde olacaktır (Kalvencilik için bknz. SCHMIDT, Albert-Marie: Jean Calvin et la Pradition Calvinienne, Maitres Spirituels, Seul, Paris 1957). Calvin. Tann'nm tşığı altındaki bir teokrasiden yanadır. KJlise tüm sosyal aktivitenin merkezi olmahdır. Bu anlayış ABD'deki sosyal yaşamın ana görûntüsüdür. Tüm sosyal aktiviteler kilise çevresinde yürûtûlür. Dünyasal otorite bu sosyal yapıya saygıh bir şekilde işlevini sûrdürmektedir. İnsanoğlu, Adam ile Hayva'nın "yasak meyve"yi yiyip Cennet'ten kovulmalanyla birlikte yoldan çıkmış ve kendini günahlara bırakmıştır. Ancak Tann tarafmdan "seçilmiş" ayncahklı ınsanlar, bu gıinahkarlar sürüsüne doğru yolu gösterebilir ki onlar da din adamlandır... Bağııazlar Yeııi Dünya'da -3- Protestanlık sınıf esasına dayalı bir mezheptir. Bu raezhep buıjuva sınıfının tarih sahnesine çıkışıyla birlikte gündeme gelmiştir Bu dönemde yenı kıtalar keşfedilmiştir. Yeni kıtalardaki zen- gmliklerin Avrupa'ya aktanlması ticareti yoğun- iaşürmış ve ticaret devrimi denilen iktisadi olaya Avrupa tanık olmuştur. Ticaret devrimiyle birlik- te yeni oluşan sınıf, burjuvaa, önce sömürü çarkı- na giremeyen aristokrat liderjerle işbirliği yapmış; daha sonra kendi önderlerinin evlemi, filozof- lannın düşünceleriyle Vatikan ve oraya bağlı sen- yörlere karşı mücadele vermiştir. Protestanlık, dini çıkarlanna alet eden senyörler karşısında yeni oluşan sınıfın maddi manevi ve dinsel baş- kaldınsının öyküsüdür. Kurulu otoritenin manevi lideri Katolik kiliseye başkaldın, burjuva sınıfının çıkan için zorunluydu. Baskaldın, dinsel ve laik olmak üzere iki koldan gerçekleştirildi. Laik başkaldın büyük Fransız devrimi gıbi buriuva devrimleriyle sonuçlandı ve daha ziyade Akdeniz yöresini etİciledi. Dinsel baş- kaldın ise Luther ve Calvin gibi din adamlarının doktrinıne bağlı olarak geliştı ve Orta Kuzey Av- rupa'da yayıldı. Laik başkaldın dini kökten yok etme tutkusu içinde olduğundan dinsel yeni.bir dayanak aramıyordu. Bu nedenle, devrimlerin ge- tirdiği fırtınalardan sonra katoliklik o bölgelerde varhğını sürdürdü. Protestanlık ise özde dine çok bağlı yörelerde ortaya çıktı. Buralarda laisizmin yayılması olanaksızdı. Dine yeni bir yorura gere- kiyordu. Yorumlarla katolisizm protesto edildi ve Vatikan'dan kopuş gerçekleştirildi. Bunlann dışında politık \e İngiliz Kralı VIII. Henry'nin "cinselliğe düşküntüğü" saikli bir baş- kaldın da vardır ki bu da Anglikan kilisesinin ku- nılmasına yol açmıştır. Anglucan kilise öz ve ritü- el, biçirn açısından Katolik kilise ile büyük bir benzerlik içindedir. Methodius; Balkanlar, Rusya, Moravia ve Çekos- lavakya'da Hıristiyanlığın yayılmasında önderlik etmişlerdir. Kardeşlerden Cyril ünlü "Kiril alfabe- sini" icat etmiş ve tncil'i Sırpcaya çevirmıştir. Bun- lann yaydığı Ortodoks kilisesine bağlı Hıristi- yanbk daha son- ralan Vatikan tarafından Katoliklik. karşısmda silahlı mücadele vermiştir. Bugünkü İrlanda İskoçya sürtüşmesi ve İrlanda'- daki Katolik başkalduının kökeni Kalvenciliğe dayanmaktadır. Daha önce açıkladığırmz Püriten eğilim de aynı sürtüşmede kaynağıru bulur. jlöll yüîndan itibaren A. Whittaker'in Vırginia gemi- sıyle Yeni Kıta'- ya gelmesinden sonra Presbiter- kiFdayayıimaya arasında Amerika'yegöçenPresbiteryen-Protestan adTndlbir rahîp başiamışür. Kit- sayısı yanm milyonu aşmıştır. O günkü dünya Vatıkan'ı eieştir- w!™ ı w ^ ~ nüfusugözönüneahndığındaburakam,ürkütücü jfîfji v e J?w^ yen, Yeni Kıta'- ya göç etmiştir. 1705-1775 yıllan arasında 500.000 Presbiteryen'in geldığı bilinmektedir. Yeni Kıta'da güçlenen Presbiteryenlcr geniş ve yaygın bir eğitim faaliyetine geçmişler, büyük ko- İejler. üniversiteler kurmuşlardır. Bugün ABD'de ski Kıta'nın "başkaldırmalan" ve 18. yüzyıl boyunca Yeni Kıta'da şanslannıdenemeyolunu ya maruz seçmiş ve bunun sonucunda 1705-1775 yülan ^ ^ x ^ yakılmıştır. Re- form olaylan B a p t İ S t a İ k içinde Hus yeniden gündeme gelir ve ça^lar içinde î : güç kazamr. Pietizm Mora\ia'ya geldiğınde böyle bir tabanla karşılaşmış ve iki eğilim birleşerek köklerini Methodius'a âayandınp Metodist adını almıştır. dıst eğrarne göre insan doğası kötülüğe yönelir. Adem ve Havva ile birlikte ilk günah işlenmiş, in- san kötüyü yeğlemiştir. Ama bu demek değildır ki herkes kötülüğe mahkûm olmuştur. İyilik isteyene. iyiliği kafasından eksik etmeyene, iradesini iyiye yönehene Tann ve lsa yol gösterecekur. onu kur- taracaktır. Önemli olan arzu etmektir. Metodist eğilim Anglikan KiLse'yi de etkilemiş ve onlann arasından aynlan bir grup, VVesley'in önderliğinde "Wesleyaniznı" dive bir alt mezhep kurmuştur (XVIII. yy). Metodizm ABD'de bir hayli yayılmıştır. Yayılmayla birlikte bölünmeler olmuştur. Alrnan Metodistler ayn bir kilise kur- muşlar; zenciler Siyah Metodist Kilise'yi benimse- mişlerdir. Daha sonra birleşmeler olmuştur. Bu- gün ABD'de Metodızm çok yaygın ve etkili bir dinsel gruptur. B aalvin'in (Kalven) başlattığı başkaldın; Fransa'da on binlerce Protestanın katledildiği St. Bartelmi Yortusu kıyımıyla bastınlmış, ancak Presbiteryan Protestanlık bu kez de tngiltere Adası'nda, tskoçya'da patlak vermiştir. Bu başkaldın ve karşı tepkileri, bugûnkü îrlanda sorununun da kökleri sayılmaktadır. Jean Calvin (Kalven) tarafından Isyiçre'nin Ce- nevre kentinde kurulan Reform Kilisesi, tıpkı Lutherci anlayış gibi Vatikan'ı protesto ederek Katoliklik karşısında yer ahnışür. Calvin'in dinbi- limi sistemi yaraülış ve kurtuluşta Tann'nın mut- lak egemenliği ilkesine dayalıdır. Tann evreni ya- ratmış; cennette önce Adem ile Havva'ya sonsuz mutluluklar vermiş; onlar mutluluğun öneminı anlamamış, yasak meyveyi yiyerek özgürlük arayışlan içine girmişlerdir. Tann bu ilk günah ne- deniyle onlan dünyaya sürmüştür. fnsanoğlu günahkârdır, günaha bırakmıştır kendini. Ancak ısüsnai olarak bazılan Tann'nın hikmetiyle doğru yola yönelebilmişlerdir. Kurtuluş ancak bunlar için söz konusu olabilir. Seçilen bu insanlar toplu- mu ve kiliseyi yönetmelidirler. Diğerleri seçkinlere itaat edeceklerdİT. Belli oranda esenliğe kavuşabil- meleri için kitlelenn seçkin din adamlan tara- fından yönlendirilmeleri gerekir. Devlet bu seçil- miş kişilere saygı göstennelidir. Seçilmiş kişiler bi- reysel ve toplumsal yaşamın yol göstericileri, reh- berieridir. Kalvenci eğUim salthkla kihseye tabiye- ti öngönnektedir. Bunun adı "Presbiteryaniznı- dir" kı seçkin kişilerle onlara bağlı papazlann or- tak yönetimi anlamına gelmektedir. Seçilmiş kişi- ler ve papaz hegemonyası devletin üstünde ola- caktır (Kalvencilik için bknz. SCHMIDT, Albert- Marie: Jean Calvin et la Pradition Calvinienne, Maitres Spirituels, Seul, Paris 1957). Calvin, Tann'nın ışığı altındaki bir teokrasiden yanadır. Kilise tüm sosyal aktivitenin merkezi olmahdır. Bu anlayış ABD'deki sosyal yaşamın ana gö- rûntüsüdür. Tüm sosyal aktiviteler kilise çevresin- de yürütülür. Dünyasal otorite bu sosyal yapıya saygıh bir şekilde işlevini sürdürmektedir. Kalven- cilik Fransa'da tepkiyle karşılanmış ve Hügno diye adlandınlan bu tür Protestanlar katledilmiştir. Buna mukabil akım Hollanda. Belçika tskoçya, Isviçre, Ahnanya, Cekoslovakya ve Macaristan'- da yayıhnıştır. lskoçya'da "Presbiteryenlik" admı alan akun aptıst aile ABD'de en önemh ve en kalaba- lık gruplardan biridır. O da püriten felsefeye bağhdır. Bugün ABD'de 100.000'e yakm Baptıst kilise vardır. Baptizci (Vaftizci) inanışa göre kendi felsefeleri Vafnzci Yahya'ya kadar uzanır. Bilindiği gibi Vaf- tizcı Yahya, inanç sahiplerini ve bu arada Hz. tsa'- yı Ürdün Nehri'nde yıkayan azizdir. Hıristiyan inanca bağlanış. kilisede ınsanlann bu tür bir yı- kanma ışlemınden geçmesiyle başlar. Sembolik hale gelen kutsama, yıkama olmadan kimse Hıris- tiyan kabul edılmez. Baptistler kendılerini tam olarak Protestan ka- bul etmezler, çünkü onlann kökeni, kendi inanç- lanna göre daha eskilere dayanmaktadır. Ancak XVI. ve XVII. yûzyularda İngütere'de Robert Torbet, Heon C. Vedder gibi din adamlan. Hol- landa'da da J^ Smyth bu aJcımı sıstematıze eden, hatta bir anlamda kuran kişılerdır. Baptıst gelenek bağnaz bir Kalvenciliği benim- semiştir. Tutucu Kalvencilik içine Eski Ahit'in bi- çimci görünümü de getirilince XX. yüzyıl ABD Vaftizci Yahya'dan kaynaklanan "Baptist Aile" bugün de Amerika Birleşik Devletleri'ndeki en yaygın inançİardan biridir "kutsal suyia y ıkanmayan insan Hıristiyan olamaz" ilkesinden yola çıkan inanışın kilise sayısı 100'ü aşmaktadır. en güçlü kilise Presbiteryen geleneğe bağlı olan gruplardır. Alt aymmlarla birükte Püriten kökenli Kalvenci Prespiteryenlik sosyal ve politik yaşam- da büyük bir baskı grubudur. Bu eğilim Calvin-Luther sentezini yapmaktadır. Jacob Spener Metodizmin ana ilkesi misyonerlik örgütleriyle kendi Hıristiyanlık anlayişlannı yaymaktır. 1735 (XVII. yy.) ve Hermaım Franc- nda iki din adamı bu akımın önder- leridir. Alman- ya'da başlatılan Metodist-Pietist Hıristiyanhk kısa zamanda Avru- pa'da yayılmış ve Yeni Kıta'ya at- yıhnda, bu maksatla Moraviah Metodistler Yeni Kıta'ya gelmiş ve örgütlenmişlerdir. Spangenberg adlı bir papazın liderlığinde Metodistler kısa za- manda yayılmı- şlardır. Ya- yıhnasında Jofan urtuluş'un tüm insanlık için geçerli Wesfey'm (1703- olacağına inanıp Calvin'in "ahnyazısı" kuramına karşı çıkan Wesley'in "metodist" inanısı; Amerika'da kiliselerin sayılan da bölünme yoluyla artmıştır. Almanlar ayn bir kilise kurarken siyahlar da Metodist Kilise'yi benimsemiş ve özümsemişlerdir. y( 1791) büyük katkısı vardır. Wesley zaten Amerikan Metodizmi'nin kurucusu sayı- lmaktadır. VVesley, Cal- vin'in "alm lamıştır. Pietizm ahlak ağırhkh bir eğilim olarak Mo- ravia'da eski metodist mezhebin yeniden canlan- masma yol açmıştır. Bilindiği gibi IX. yüzyılda ya- şayan Slav asılb iki kardeş rahip Cyril (Kiril) ve yazjsı-yazgr doktnnine karşı çıkmış ve kurtuluşun tüm in- sanlık için söz konusu olabileceğini ifade etmiştir. Böylelikle Metodizm Luther-Calvin sentezi içinde Luther'e ağırlık vermiş, liberalleşmiştir. Ancak yazgıa tutum gene de mevcuttur. Şöyle ki, Meto- ğnaz bir Calvinizmi benimseyen Baptistler, kendılerini Protestan kabul etmezler; Eski Ahit'in "biçimci" görünümüne sığımrlar. Tann'nın adı Yehova'dır onlara göre. Ama "zorunlu olmadıkça" bu adı dillerine almazlar. Tann ve İsa'nın buyruklanna aykın hükümetlere direnmek de "meşru"dur! Baptisthği yobaz bir yapıya girmiştir. Onlara göre Tann'nın adı Yehova'dır. Bu ad zo- runlu olmadıkça telaffuz edilmemeb'dir. İnsan günahkârdır; onu ancak tsa, Tann'nın oğlu kurta- rabilr. tnsan kendini tüm varlığıyla ibadete, kilise- ye adarsa kurtuluş söz konusu olabilir. Kiliseye kendini adamak, Hıristiyanlığı tüm evrene yay- makla doruk noktasına ulaşır. Devlet yönetimi dinsel esaslara dayah olmasa da hükümetler Tann ve tsa'nın buyruklanna aykın tutum içine gire- mezler. Aykın tutum içinde olanlar karsısında di- renme meşru hale gelir. Dünyanın sonu gelmek üzeredir. Hz. tsa son gün yeryüzüne inecek, iba- dette kusur etmeyeni, Hıristîyanhğa hizmet edeni kurtaracaktır. Baptist kilise dışında esenlik yok- tur. ABD'de Baptist Kilise 1639 tarihinde Rhode Island'da kunılmuştur. Baptist aile zamanla hızla yayılmışu. Püriten Roger VV'illims ve John Clarke bu akımın kuruculan arasında kabul edilir. Baptistlık yayılırken Calvin'in görüşlerine iliş- kın tartışmalar alt ayınmlann doğumuna yol açmışür. Bütün alt ayınmlann katıhnasıyla 1824 yılında bir konvansiyon toplanmıştır. Güneyli Baptistler 1840 yılında birlikten ve konvansiyo- nun aldığı kararlardan aynlmışlardır. Güneyli Baptistler köleliği meşru bir kurum olarak gör- rneKtedirler. Bunun karşıtı olan Kuzeyli Baptistler ise kölelik kurumuna karşı çıkmışlardır. Sürtüşmeler tutucu Kuzeyli Baptist ve aşın tu- tucu Güneyli Baptist kıliselerini doğurmuştur. Güneyli Baptist Kilise son derece bağnaz ve tutu- cu kımliğiyîe misyonerlik faaliyetinı dünya çapı- nda sürdürmektedir. Güneyli Baptislerin Ken- nedy suikastine kanştığı iddia edilmektedir. Kato- lik bir başkana Güneyli Baptıstlerin tahammül edemediği söylenır. Yann: Hıristiyandhat: irfccılıdındinsellalıfı ÇALIŞANLARIN SORULARI SORUNLARI / YILMAZ ŞÎPAL 5 çocukla dul kaldım Sont: Eşim, Emıuyet Teşkilad'nd» 17 yıl potis me- murluğu yaptıktan sonra, 1970 yriıoda istifa etmek suretivle gö- revinden aynldı. 1971'de eceliyle refat etti. 5 çocukla dul kaldıın. O tarihten beri eştmi yitimKmden ötürü emekli maaşı edinetne- dim. Artık hiçbir şe>e gücüm yetmez otdu. Son kez, Emekü Sandığı'na başvurdum >e "Eşinize. kesenek iadesi yapılarak hiz- meüeri tasfive edildiğinden ve vasalarda bu dunınKİa olanlara aylık hağlanmasına dair bir hükûm buliBiniMİığından tarafmıza da aylık bağlanmasma imkan butunmaınaktadır" cevabmı aldım. Bu konuda ne yapabilirim? (S.K.) YANTT: Sorunuzu, konunun uzmanı Sayın lsmail Akçomak, "Türki- ye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu" yapıünda yanıtlamaktadır. (*) "Hizmet ihyası konusunda süre yönûnden bir sınıriama bulunmakta ve bu «keterin geçüümesi halinde ihya hakkı kaybolmaktadır. Buna göre; istekle emekliye ajnJacaklann emcklilik istek tarihinden en az 6 ay önce, malallük veya ölüm, 60 > aşın doidunıiması, Sandığa tabii gör» lerden ku- nımlannca re'sen veya yaş haddinden emekliye sevk edilme nedeniyle gö- revleriyle ilgileri kesilenlerin görevlerinden ayrıldıkları tarihten itibaren 6 ay içinde, ihya işleminden doğan parayı Sandığa yatırmalan gerekecektir. Aynı şekilde dul ve yetimlerin de ölüm tarihinden itibaren en gec 6 ay içinde toplam parayı Sandığa ödemeleri söz konusudur. 102. maddede yer alan bu şeküdeki ödeme sûresi, 2829 sayüı kanunun 5. maddesinde de yer aimtştır. Yukanda beürtüen sürelere uyıılmaması halinde, tasfive ediİmiş bulunan hizmetterin canlanmasına olanak bulunmamaktadır. Ömeğin emekli ayuğı alan bir kimsenin, ihya talebinde bulunrnası mümkün oünadtğı gibi. ölen bir iştirakçinin. dul > e y etinıltri de ölüm tarihinden itibaren 6 ay geçtikten son- ra hizmet ih>asında bulunama> acaktır. İhya işletni; kesenek iadesi veya toptan ödeme şeklinde alman paranın %5 faizi ile birlikte toptan ödendiği tarihte geçerli olacağından, eksik ödemeye meydan >erilmemesi gerekli ola- caknr. Buna göre, ihya için aranan süre içinde toplam paranın eksik öden- mesi haünde, bu eksikliğin tamamlanmaması anında öıya işlemi biteceğin- den. sürenin gecirilmemesine dikkat edilmeu'dir. Hizmet ihya.sınm süre yö- nünden sınırlandınlması. özellikle küçük yasta yetim kalan çocuklann aylık alma hakkını giiçlestirecektir. Bu nedenle, hizmet ihyası için gerekli sürelerin dul ve yetimler icin aranmamasınm veya bunlann; aylık alma hakkmın bulunduğu dunımlarda ihya işleminin, Sandık'ça \apdarak gere- ken miktann bağlanacak aylıklardan kesilmesinin uygun olacağı düşünül- mektedir." Sayın Akçomak'ın bu görüşüne aynen kaübyoruz. 1965 yılında başla- yan bu haksız uygulama, üzennden 28 yılın geçtiği günümüzde de geçerli- liğini korumaktadır. Aynı konumda olan Sosyal Sigortalar Kurumu si- gortalılannın dul ve yeümlerinın aylık haklan, 506 sayılı Sosyal Sigorta- lar Yasası'nın ek 14. maddesi ile süre tanınmaksızm korunmuştur "(...) prim vey a aidat iadesi veya toptan ödeme yapılarak hizmetleri tasfi- ye edflmiş bulunanlardan; (...) b) Tasfive edilmiş veya edilecek hizmetlerin, varsa kanunla kundmuş di- ğer sosy al güvenlik kuruluşlannda geçmiş hizmetler ile toplanarak ölüm si- gortasından aylık bağlanmasma yeterü olması halinde hak sahipieri, Yazdı olarak müracaat ederek, hizmet tasfiyesinde ilgililerle iade edilen prim ve aidat >eya toptan ödeme rutarının tamamını aldıklan tarihten yatınlacağı tarihe kadar hesapUnacak kanuni faizi ile birlikte bir defa da kuruma ödedikleri takdirde, bu bizmeder ihya edilerek bu kanunun uygu- lanmasında nazara alınır." Sosyal Sigortalar Yasası'ndakı 'hizmet ihyası' için süresiz yararlanma hakkının, Emekli Sandığı Yasası'nda da geçerli olması. bu haksız uygula- mayı ortadan kaldıracakür. Dilenz, yasal düzenleme kısa sürede yapılır. Ve bu haksızlık da son bulur. (•) lsmail Akçomak - T.C. Emekli Sandığı Kn. (1989), sayfa: 415/IV POLTTIKAVEOTESI MEHMED KEMAL Bir de Bu Yoldan...Ali Uhri'nin bizim gazetenin birinci sayfa sol köşesin- de çizdiği "iki musluk" karikatürünü görünce ne yalan söyleyeyim, yüreğime sular, seller döküldü. Parlamento musluğundan sular çağlıyor, Anayasa Mahkemesi mus- luğundandamladüşmüyordu. Biryandagürlük, biryan- da kuraklık. Anayasa Mahkemesi'nin sularını birileri kesiyordu. Bundan bir hafta kadar önce Sabah gazete- sinde çıkan bir haberi anımsadım. "Çiller'in intikamı" diye yazıyordu. Anayasa Mahkemesi hükümetten gelen birkaç "kanun gücünde kararnameyi" yüz geri etmişti. ödenekler kesilerek bunun öcü mü alınmak isteniyor- du? Kesilen ödenekler arasında Anayasa Mahkemesi'- nin hizmet binası, dinlenme ve eğitim tesisleri, su ve elektrik giderleri kısılıyordu. 850 milyon liralık ödeneğin 500 milyon lirası kırpılıyordu. 350 milyon lirayla idare edin denıliyordu. Bununla yetinilmiyor, akaryakıt gider- leri de makaslanıyordu Başkanın bindiği zırhlı araç iy>- ce eskimişti. Aracın yenisi için ödenek konmuyordu. Böylece başkanın bineği güvenlik bakımından tehlike- liydi. Bütçede istenmeyenler için böylesi kaydırmalar olurdu. Bu Yekta Güngör özden için de oluyordu. Bu durum karşısında başkan ne yapmalıydı? Olayı kamuoyuna açıklamalıydı, kamuoyuna duyur- malıydı. "Şimdi oturduğum dört katlı binanın sağında Suudi Arabistan Elçiliği personeli, solunda Katar Elçiliği, önünde de Barzani-Talabani temsilciliği var. Ben böyle biryerde oturuyorum. Ama Milli Güvenlik Konseyi'nden boşalan beş villada tümgeneraller oturuyor. Hani hukuk devleti? Bunlar komisyonlarda düzeltilmezse halktan bağış toplayacağım. Devletin on parasını almam. Baş- bakan Galatasaray a bütçe komisyonundan 30 milyar teklif ediyor. Ayrıca Tansu Hanım 10 milyar lira yardım- da bulundu. Hangi devirde yaşıyoruz? Bugün ben başkanım, yann başkası başkan olacak. Başkanlık konutu benim şahsım için döşenmiyor. Şimdi- ki lojmanım on yıl önce alındı. Üç yıldır boşta duruyordu. Ben iki ay önce taşındım. Evimı sattığım için oturacak yerim yoktu. Beni böyle tehlikeli bir yere mi taşımaları gerekirdi. Benim gelenim gidenim yok mu? Çoluğum çocuğum yok mu? Yani bir Anayasa Mahkemesi Baş- kanı'nın bir tüm general kadar onuru yok mu? Böyle olursa, bunlann hepsini halka anlatacağım. Diyeceğim ki, "Devlettenpara istemiyorum. Ey milletim, Meclis'teki çoğunluğa razıysan düşün. Demirel olsun, Çiller olsun, Cindoruk olsun, bunlar Anayasa Mahkemesi'ni istemi- yorlarmı." Yekta Güngör özden, kendi hakkını korurken anaya- sal kuruluşların da hakkını koruyor. Vaktiyle Dil/Tarih'teki hocaların görevlerinden alına- bilmeleri için bütçedeki kadrolarını aldılar. hocalar kad- ro dışı kalınca da görevlerinden alınmıs oldular. Behice Boran, Niyazi Berfces, Pertev Naili Boratav, Muzaffer Şerlf Başoğlu kadro dışı kaldılar. Bunlar unutulmayan çok eski yöntemlerdir. Ali Uhvf'nin ustaca karikatürünü seyrederken aklım- dan eski, yeni bütün olaylar geçti. Değişen ne vardı? Nasıl değişiyordu? Anayasa Mahkemesi Başkanı hakkı- nı Meclis'ten geçirtemiyorsa, halka başvuracağını söy- lüyordu. Halktan bağış toplayarak yüce mahkemenin istemlerini ihtiyaçlarmı sağlamaya çalışıyordu. Bu da günümüzde demokratik bir yöntemdir, dikkat edilmeli- dir. miLMACA I •! •:•><. 1 2 3 4 5SOLDAN SAĞA: 1/ Divan edebivatında her bendi altı dizeden oluşmuş nazım şekli. 2/ Arşımn sekizde biri uzun- luâundaki ölçü... Ceza- yir'de bir liman kenti. 3/ 4 Yeğin. şiddetli... îspan- yollann sevinç ünlemi. 4/ Milos Forman'ın, 1984 Oscar Ödülü'nü kazanan fılmi. 5/ Pokerde değişik renkli beşh' diziye verilen ad... Bir nota. 6/ Bir spor takımının gözde oyuncu- su... Hatay ilinde bir göl ve ova. 7/ Geriye doğru uçma özelliği de olan küçük bır kuş; 8/ Titan elementi- nin simgesi... Ödenti. 9/ Taparca- sına sevme. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Kafes bıçiminde bir çeşit el işi. 2/ Faiz... Bir tür et yemeği. 3/ Tatlı sularda yaşayan, eti beyaz ve lez- zetli bir balık... Kaynağı mitolojik çağlara dayanan kirişli birçalgı. 4/ Salgın hastalık. 5/ "'Ölür ise ölür canlar ölesi değü" (Yunus Emre)... Basınçh suyla tuvaletin yıkanmasını sağlayan aygjt. 6/ Bir nota... Merkür gezegenine verilen bır başka ad. 7/ Yunan mitolojisinde aşk tannsı... Diz- kapağını örten ya da dizkapağının birkaç santim altında biten etek boyu. 8/ Tabut... Eski ve bilinrneyen bir tarihi anlatmakta kullanılan deyim sözü.. Yemek.9/ İncelik. İLAN T.C. KAYSERİ1. SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 1992,430 Davaalar Hanım Vekli ve Aliye Öztürk tarafından, davahlar Ahmet Osman Ça\Tiş ve arkadaşlan aleyhine açılan ortakbğın gide- rilmesi davasının mahkememizde yapılan acık yargılama sırasında verilen ara karan gereğince: Davalılardan Ahmet Osman Çavuş bütün aramalara rağmen bu- lunamadığından ilanen tebb'ğine karar verilmiş olup, dava konusu Kayseri ilı. Talas ilçesi Harman mahallesi. pafta 34, parsel 547'de ka- yıüı bulunan taşınmazın mümkünse aynen, değilse satılmak suretiyle payh halin giderilmesine karar verilmesi istenilmiş olup, işbu davanın duruşma günû olan 2.12.1993 günü saat 9.35'te ya bizzat gelmeniz, ya da kendinizi bir vekille temsil ettirmeniz, gelmediğiniz takdirde yargı- lamanın yokluğunuzda yürütülerek bitirileceği hususu dava dılekçesi yerine kaün olmak üzere ilanen teblie olunur. 4.11.1993 Basın: 52439 İLAN T.C. KAYSERÎ İŞ MAHKEMESİ Sayı: 1992 165 Esas '1993/25 Karar Davacısı SSK Genel Müdürlüğü davalısı Mehmet Cacık olan ru- cuan tazmınat davasının yapılan duruşması sonunda: Davanın kabulü ile kurum zaran 27.358.246 TL'nin sarf ve tediye tarihinden itibaren yürütülecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alına- rak davacıya verilmesme. Ahnması gereljen 273.000 TL harcın dava- bdan alınarak Hazine'ye gelir kaydedilmesine. Davaa davayı vekille temsil ettirdiğinden nıspi 1.537 000 TL ücreti vekaletin davahdan alı- narak davacıya venlmesine. Davaanın yaptığı 237.000 TL mahkeme masrafının davalıdan alınarak davaaya verilmesine dair karar, dava- a vekılınin yüzünde, davalının yokluğunda temyiz yolu acık olarak 25.2.1993 tarihinde mahkememizce karar verildiği. ancak davalı Mehmet Caak'a mutat vasıtalarla karar tebliğ olunamadığından ka- rann teblıgine kaım olmak üzere ve üan tarihinden itibaren 8 gün ıce- risinde kesinleşeceği ilanen teblığ olunur. 28.9.1993 Basın: 52443
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle