08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30 OCAK1993 CUMARTESİ CUMHURIYET SAYFA HABERLERIN DEVAMI 17 GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK • (Baştarafi 1. Sayfada ruları tek sözcukle ya da kısa cümlelerle yanıtlıyor. Kuşkusuz sabah akşam aranıyor. Dün sabahki soru "Mumcu ıle ilgili yeni bir gelişme var mı?" "Henuz daha yok. Ama halledeceğiz biz o meseleyi" ' Uğur u öldurenler radikal dinci örgütlerden biri mi?" ''Şimdilik oyle görünüyor Başbakan ise; uzakta. çok uzakta, yabancı devlet par- mağına, "Ülkediyemem. Yabancılar olabilir" diye deği- niyor. Beyaz Saray kapılarında bir aya yakın süredir Clin- jn'dan randevu bekleyen TÖ ise sap ile samanı ayır- ,madanakıllarıkanştıracakolmadıksenaryolarsıralıyor. Uğur'un cenaze tbrenindeki görkemlı kalabalık. aslın- da gazetelerin sürekli manşetleri olmasa toplanmaz- mış, bunu demeye getiriyor Halkın demokrasıye, laik Atatürkçülüğe sahip çıkmasını bir türlü sindirememiş olacak kı, törende atılan sloganların yeni olaylar yarata- cağını soylüyor. Genel siyaseti oluşturan partiler olayın üzerine fazla gidemiyorlar. Faili meçhul cinayetleri araştıracak bir ko- misyon kurulmasına önayak olacaklar. Muhalefette bulunanlar iktidarda olsalardı, bugünkün- den farkh ne yapabilirlerdi ki?.. Polis çalışacak, sonuç alacak! Beklemekten başka çare, çözüm var mı siyaset- çi için? Kısırçekişme Başbakan, durup durup paniğe gerek olmadığını söy- lüyor. Siyasal ya da toplumsal bir kargaşa korkusu ege- men bu irdelemeye Hemen bütün siyasal partilerde -Demirel'inkıne benzer- kaygılara rastlanıyor işte tam bu sırada, devletin istihbarat dahil çeşitli ku- rumlarını küçümseyen TÖ, laik kesimlerle -şeriatçı diye anılan- radikal dinci kesimlerin birbirine girebileceğin- den dem vuruyor. Bunlan söyleyen bir devlet başkanı. Birleştirici olması gereken koltukta oturan adam. Ayırımcı kaygılar açıklı- yor. Başarısızlıkların, sonuç almadaki gecikmelerin belli başlı nedeni, yetkili kaynaklardaki birbirini tutmaz dav- ranışlar. Örneğin, Çankaya'daki, sağlıklı bilgi vermiyor diye MİT'i suçluyor. Başbakan, hemen ertesi günü, MİT'ten aldığı bilgilerde tezat olmadığını söyleyerek savunuyor. Bize aktarılan bilgiler doğruysa, istanbul ile Ankara emniyet görevlileri arasında da anlamsız çekişmeler yaşanıyormuş. Örneğın, Uğur'u katleden bombayı An- kara'ya getirdıği öne sürülen kişiyı yakalayan İstanbul polisı gereken bilgiyi zamanında ve yeterince Ankara'- ya aktarmıyor. Oysa bu türden büyuk olaylarda -başarı payı düşünül- meden- ancak gereken sıkı işbirliğiyle sonuçlara varıla- bilir. Toplum sonuç beklerken böylesi olaylar yadırganmaz mı? M. EMİN DECER Avukal Toplum Savaşçısı Bir Yürek Parçalandı Uğur Mumcû'yia '12 Mart'ta Mamak Askeri Cezaevi - nden yazdığı mektupla tanıştım. Nihat Erim'in balyoz harekatı ile tutuklanmış, savunculuğunu üstlenmem üzerine şunlârı yazmıştı: "Cezaevinin duvarları turnusol kağıdı gibi. Kimin ne olduğunu açığa çıkarıyor? Bir ideal bir dava için kavga vermenin ölçüsü bu dört duvardır." fnançlı bir yazar olarak tanıdığım Mumcu, sıkıyönetim mahkemesinde eğilmeyen bir baş, düşünce ve ideoloji- sinden ödün vermeyen bir kişilik olarak dikildi. Düzenin çarpıklıkları ile savaşan ve ödün vermeyen kişinin avu- katı olmak onurlu bir işti. Bu idealistsavaşçının avukatı, arkadaşı ve dostu olmak onuru bugün bir derin acıyı kökleştirdi. Çoğu kişi bir şeyler için kavga verir. Ama bir ideali, bir ideal için verilen kavgayı ömür boyu. her türlü tehdide karşı ve tüm çıkar oyunlarını bir yana iterek sürdürmek ve bu kavganın içinde yoğrulmak, ölümü hiçe saymak, ancak inançlı bir yüreğin harcıdır. Uğur Mumcu sıkıyö- netim mahkemesinde TCY'nın 146. maddesiyle ölüm cezası istemiyle yargılanırken, nasıl yürekliyse, tüm ya- şamı bpyunca, Kemalizmin temeli olan tam bağımsız ve laiklik ilkelerinin aynı inançla savunucusu oldu. 12 Mart'ın ünlü savcısı Yüzbaşı Baki Tuğ'un iddialart- na karşı savunmasında, " Ben Kemalistim. Eğer mark- sist olsaydım, marksistim demenin moda sayıldığı dönemde, ben de marksistim derdim. Sol görüşlüyüm, Kemalist devrimciyım. Kemalizmin temelindeki tam ba- ğımsızlığın ve laikliğin savunucusuyum" demiştir. Samimi dindarlara karşı değildi elbet ama, şeriat dü- zenini isteyenlerin amansız savaşçısıydı. Çünkü Türk aydınlanmasının laiklik ile başladığını biliyordu. Bu ilke- den verilen her ödünü endişe ile karşılardı. Aydınlanma- mızın önüne çıkan laiklik karşıtı düşüncelerle savaşı bundandı. Her yazısı titiz bir araştırma, belge ve bilgiye dayalı sağlam bir hukuk mantığı ürünüydü. 20 yıldır hakkında açılan 30'u aşkın davadan yalnız birini kaybettık. Yazdığı her konu gerçeğin, doğrunun, halkın anlayacağı bir bi- çmle işlenişiydi. Biçemi hırçındı, ama kişilerin öz kişilik- lerine saldırmazdı. O kişilerin düzenle ile ilgili eylemleri ve işlerindeki yolsuzluğu, çarpıklığı konu edinirdi. özgün biçemi ve yürekli kişiliği ile bıraktığı boşluk dol- ûurulamaz. Düşünce hakkı ve özgürlüğünün şaşmaz savunucu- suydu. Ama silahlı eylemlerin ve terörün karşısındaydı. Her yazısı bir olaydı Her yazısı bu ülkenin ve halkın bir sorununu yansıtırdı. Devletin kesesine elini uzatanları, ıtanmazları, bilim hırsızlarını, toplumun çıkarlarını gö- 2eterek teşhir ederdi. ABD emperyalizmine, hele Çekiç Güç'e karşıydı. Ama bu halkın, halkının yanındaydı Ulu- sun birliği ve mutluluğu, kaleminin dinamiğiydi. Bir onurlu kavga adamının, yılmaz bir savaşçının yü- ısğini parçaladılar ki o yürek, her zaman bu yurt, bu halk ve bu ulus için çarpıyordu. Demokrasi ve özgürlük için çarpıyordu. Inançlı bir Kemalistti. Zaman zaman, "20. yjzyılın tüm sistemleri yıkıldı, ama Kemalizm bizi 21. vüzyıla taşıyacak" derdi. Uğur Mumcu gibiler düşünceleri ile, topluma verdikle- r ivme ile sonsuza dek yaşayacaklar. Çünkü fikirler asla flmez. Uğur Mumcu'nun kavgası elbet yarım kalmaya- ak. Parçalanan o inançlı yürek, binlerce, milyonlarca jirek olarak Cumhuriyet'in ilkeleri, özgürlük, bağımsız- Ik ve laiklik için savaşımını sürdürecektir. l«ğ«, yvrvyüy, {•••ğrof, blsikUt tutkunları! terüongi bir zomonda yotu doğodon, yürüyüfton,fotoğrohon v» bisJkklten gtçmif Urkasi 3 O O<ok Cwmart**i günü soo» 17.00'cU İ n * t K*rlb«r< ın loloğraflan iU kor»ılıyonız. F&0GRAFIVİ-GÜNB4JMADAN Zombalc Sok. No: 15 Kat: 4 Beyoplu (Frouız KOKr M^fc.ıi Yon Solc) Tel: 251 05 22 Suikast girişiminde bulunulan Kamhi'yi ziyaret eden Başbakan Yardımcısı İnönü: Türkiyeterörünüstesinden gelecektirİç Politika Servisı - Saldınya uğrayan Profilo Holding Yönc- lim Rurulu vc 500. Yıl Vakfı Başkanı Jak Kamhi'yi zıyarct eden Başbakan Yardımcısı Er- dal İnönü. saldınlann milletin tcpkisini çcktiğini bclirierck "Saldırganlar mullaka yakala- nacaktır. Türkiye teröristlcrin üstesinden gelecektir" dedi. Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü, Bcylcrbeyi'ndcki evin- den çıktıklan sonra saldınya uğrayan Jak Kamhi'yi Profilo Holding'in Mecidiyeköy'deki merkez binasında ziyaret clli. Olaydan duyduğu üzünlüyü di- lc gctircn lnönü, Kamhi'nin Türkiye'nin ticaretine, sanayii- nc kalkıda bulunmuş bir işada- mı olduğunu belirtli. Saldınlann milletin tepkisinc yolaçtığını vurgulayan İnönü, "Saldırganlar mutlaka yakala- nacaklır. Türkiye, lcrörisllerin üstesinden gelecek" dedi. Jak Kamhi'de, İnönü'nünzi- yarclindcn mcmnuniyct duy- duğunu belirterek, bu tür saldı- nlann kendilerini yıldırmaya- cağını, hatla ccsaret ve kararlı- lık vereceğinı söyledi. Kamhi, Türkiye'nin daha iyi- ye gitmesi yolunda sürdürdük- leri çalışmalann kcsintiye uğra- mıyacağını daifadeederek, "Ül- kenin yükselişini önlemek iste- yenlerin gayretleri boşa cı- kacaktır" dedi. Bu arada Başbakan Yardım- cısı Erdal İnönü, Alalürk Ha- valimam'nda basın mcnsupla- nnın, Uğur Mumcu ve Jak Kamhi'ye yapılan saldınlar ko- nusundaki sorulan üzerine, "Bu konuda şu anda açıklama yapmam imkansız. Bu yolda araşiırmalar, güvenlik güçlcrin- ce sürdüriilüyor. Şimdi hiçbir şey söylcyemeyeceğim" yanıtını vcrdi. Çeün Emcçcinaycti ile il- gili bir soru üzerine de İnönü. "Bu konuda da hiçbir şey söylc- yemeyeceğim" dedi. Daha sonra Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nce, dün Başbakan Yardımctsı Erdal İnönü, saldırıya uğrayan Jak Kamhi'yi Profilo Holding'in Mecidi- yeköy'deki merkez binasında ziyaret erri. inönü, olaydan duyduğu üzüntüyü dile getirdi. hizmete açılan Beyoğlu'ndaki bir tartışmayı gündeme getirdi- umut. Tabii 'Belkı cumhurbaş- ğini savundu. Türkiye'nin bü-kültür merkezinde düzenlenen 'Türkiye İçin Parlamenter Re- jim' konulu toplantıda konu- şan Başbakan Yardımcısı Er- dal İnönü, Uğur Mumcu'nun öldürülmesinden sonra gösteri- len tepkileri, demokrasinin ve laikliğin korunmasında çok önemli göstergeler olarak de- ğerlendirdi. Terör olaylanru, "Toplum yapısını değiştirmek isteyen birtakım örgütlerin ka- ranlık tertipleri" olarak nitelen- diren İnönü, "Bunlar, dünya- ya, ülkelerine hizmet etmek isteyen insanlanmızın yolunu kesmek isteyen yeni tehlikeler- dir, yeni düşmanlardır. Bunlan alt etmek, bugünkü kuşaklann görevidir. Bunlan yapıyoruz" dedi. Türkiye için. başkanlık reji- mi' tartışmasının yapay oldu- ğunu söyleyen İnönü, Cumhur- başkanı Turgut Özal'ın kişisel yetkilerini arttırmak için böyle tünlüğü içinde kallunmayı sağ- layabilmek amacıyla parlamen- ter sistemin yeterli olduğuna inandığını belirten înönü, söz- lerini şöyle sürdürdü: "Anayasada devletin yapısı- nı etkileyen değişiklikler ihtiyaç halinde ortaya çıkar. Bu tartış- ma Sayın özal'dan çıkıyor. Bir toplumsal ihtiyaç değil, bir kişı istiyor. O zaman niye istediğıni düşünmek lazım. Niçin bunu istiyor? Her fırsatta bir ihtiyaç yaratmaya calışıyor. 'Şimdi iş- ler yavaş gidiyor, Meclis iyi ça- lışmıyor' diyor. Eskiden başba- kanken, başkanlık sistemi istemiyordu, yetkileri elindeydi. Ne zaman cumhurbaşkanı oldu ve yetkilerinin az olduğunu gördü, şimdi bunlan arttırmak istiyor. Başkanlık-sistemi oluşa- cak da Sayın Özal, başkan mı olacak? Belli olmaz ama bir kanı olurum' diye bunu istiyor. Bunun dışında herhangi bir ne- den. bugüne kadar söylenmedi. Bunun Türkiye'ye hiçbir fayda- sı olduğuna da inanmıyorum. Bir kişiyj daha çok yetkilerle teçhiz etmek için anayasayı de- ğiştirmek olacak şey değildir. Onun için kişilerden yararlan- manın başka yollan vardır ya da kişilenn zararlanru azaltma- nın başka yollan vardır. Meclis'te sayın Özal'a bağlı olan milletvekilleri var. görüyo- rum ki büyük birgayretle, Mec- lis'in bir somut sonuç elde et- memesine çalışıyorlar. Hangi tasan gelirse gelsin, çıkmasın, Meclis sonuç alamasın diye uğ- raşıyorlar. Bunun sonunda söylemek ıstedikleri sanıyorum ki, "Bakın Meclis çalışamıyor. demek kı başkanlık sistemi ge- rekli". Bunlar çıkmaz gayretler. Bu cngellemeler aşılır." Demirel'den Körfez ülkelerine mesaj: Bölgenin jandannası değiliz, müttefiğiz MUSTAFA BALBAY BAHREYN/ ABU DABİ- Körfc7 ülkclcn gczisinı dün noktalayan Başbakan Sülcy- man Dcmircl Kuvcyt, Suudi Arabıstan, Katar. Bahrcyn vc Birlcşik Arap Emirlikfcri'nc "Biz bölgenin jandarması dcğıl, müllcfığiyiz" mesajını vcrdi. Demircl bölgcdc izlemekıc ol- duklan vc ızlcmcyc devam edc- ccklcri politikanın "Hiçbir ül- kcnin içişlcrinc kanşmamak ancak silah zoruyla sınır dcğir- tirilmcsinc karşı çıkmak" oldu- ğunu vurguladı. Demircl bu ülkelcre "Sağlıklı işbirliğının te- meli ckonomidcn geçcr" uyan- sında da bulundu. Bölgc ülkclcri. Dcmircl'in 71- yaretıne olağanüsiü öncm ver- dilcr. Ulusal TV'lcr vc basında Dcmircl'in gczisiylc ilgili habcr- lerin yanı sıra çeşillı yorumlar da yer aldı. Körfez ülkelcrindc Türkiye'nin İsrairicilişkilcrinin gclışiirilmcsı vc Irak'a karşı lu- lumunun "yumuşama"sından cndişc duyduklan dikkal çcklı. Dcmircl bu konulardaki soru- lara. "Bizim gi/Jimiz saklımî/ yok. Biz banşı kim bo/.uyorsa onun karşısındayız. Bugüne kadar böyle oldu. Bu polilika- mu dcgişmcyccck" karşılığını vcrdi. Başbakan Sülcyman Dcmı- rcl'in bölgc ülkclcrinin emırlcri. başbakanlan vc bakanlan ılc yaplığı görüşmclcrdc şu mcsaj- ları vcrdi. -Türkiye hiçbir ülkenin içişlc- rinc kanşmaz. Bunun bir dığcr anlamı da bölgc ülkelcrinden hiçbirinin diğcrlcrinin içişlcnnc kanşmaması gcreğidir. -Türkiye bölgc ülkelcrindc si- lah zoruyla sınır dcğiştinlmcsi- nc karşıdır. Zorla sınır dcğiştir- mcyc yönclcn devlet karşısında dünyayı vc Türkiye'yi bulacak- tır. -Bölgede banş ve ıstikrar or- Bağlantı araştırılıyor • (Baştarafi 1. Sayfada rini bulmaya epeyce yaklaşıldı- ğını belirterek "Sanıyorum çok büyük bir aksilik olmazsa, çok yakında Emeç ve Dursun cina- yetlerinin faillerini kamuoyu- muza açıklayabileceğiz. Tah- min ediyonız, bir iki gün içeri- sinde bu müjdeyi vereceğiz" diye konuştu. Sezgin, Istanbul'- da yapılan Hizbullah operasyo- nunda gözaltına alınan kişiler- le, Uğur Mumcu suikastıyla ilgili olarak Ankara'da sorgula- nan 11 kişi arasında bir bağlan- tı olup olmadığıru araştırdıkla- nnı ifade etti. Sezgin, "Bu suikastlann komşu ülkelerden kaynaklandığını varsayabilir miyiz" sorusuna, "Komşu ül- kelerden birtakım kişilerin bu işe gjriştiklerini söylemek daha Belcikcı 'Munıcu, 2 gün sonra öldürülecek9 • Liege'de 'Kara Ses'e bağlı bir Türk din adamının suikasttan 2 gün önce açıklama yaptığı öne sürüldü. Haber Merkezi - Uğur Mumcu'nun öldürülmesinden iki gün önce Almanya'dan Bel- çika'ya gelen Cemalettin Kap- lan (Kara Ses olarak biliniyor) yanlısı bir Türk din adamının, Liege kentinde Müslüman Kardeşler Örgütü üyeleriyle düzenledıği bir toplantıda, "Uğur Mumcu, iki gün sonra gebertilecek" dediği ileri sürül- dü. Liege Savcılığı'nın bu verileri ihbar kabul edip bazı kişilerin bilgisine başvurduğu bıldirildi. doğru olur. Ya da komşu ülke- lerde beslenen birtakım örgüt- lerin bu işe gjriştiklerini söyle- mek daha yerinde olur" karşıh- ğını verdi. Sezgin, İçişleri Bakanlığı Mensuplan Eşleri Dayanışma Demeğı'nin Ankara bürosu- nun acılışında yapüğı konuş- mada da, Mumcu suikastmda kullanılan C-4 tipi plastik pat- layıcıyı Ankara'ya götürdüğü ileri sürülen kişinin yakalandığı yolundaki haberlerin anımsa- tılması üzerine, bu haberlerin lamı tam anlamıyla sağlanama- mıştır. Güvcnsİ7İıklcr dcvam clmcktcdir. Türkiye ö/lcncn banşın vc islıkrarın sağlanabil- fncsı için clındcn gclcni yapa- caktır. Bunu sopa ile yapmak istcmıyoruz Bi/ bölgenin jan- darmalığını üstlcnmck istcm.- yoru/. Biinşı istcyenlcrlc müılc- fik olmak vc ışbırliği yapmak islıyoıu/. Bosna-Hersek Türkıyc'nın rcsnıı görüşmc- lcrdc gündcnıc gcıirdiğı bir di- ğcr sorun da Bosna-Hcrsck oldu. Arap ülkclcrinin lümü konu ılc yakından ilgilcndıklc- nni vurguladırlar ancak "so- mut" bir yaklaşım göstcnııcdi- lcr Dışişlcri Bakanı Hikmct Çctin bu konuda "Bu ülkclcr buım gıbı Bosna-Hcrsck ile ya- lıp Bosna-Hcrsck ılc kalkmı- yor. Öncclıklc onlara konunun öncmını vc yapılması gcrckcn- doğru olmadığını yineledi. Sez- gin, "Bombayı getiren kişi ya- kalandı mı" sorusuna. "Hayır, hayır, hayır" karşılığını verdi. Sezgin. her türlü olasılığı değer- lendirdiklerini belirterek. "Sa- nıyoruz ki çözeceğiz" diye konuştu. Sezgin. Mumcu ve Kamhi'nın yanı sıra, bırgazete- cinin de üçüncü hedef olduğu yolundaki haberlenn anımsa- tılması üzerine de "Türkiye'yi bir şok dalgasına sürüklemek için Uğur Mumcu. Jak Kamhı ve üçüncü bir kişi. hayır. Yapa- bilirler ama, biz her türlü önle- YILMAZ ŞİPAL Sessiziiğin Büyük Sesi Günlerdir, Türkiye'de sessizliğin büyuk sesı duyjluyor Bütün Türkiye'nin duyduğu bu ses, insanları gırtlakla- rına kadar kuma gömüp ve tanrı adına taşlayarak öldü- ren ülkelerden duyulmuyor olmalı ki, bu ülkelere davet- siz geziye gitmiş demokrat devlet adamlarımız. gezisini yarıda kesip bu sessizliğin büyük sesine katılmıyor. Oysaki, kuma gömülen insanların tanrı adına taşlana- rak öldürüldükleri ülkeleri kenanndan kıyısından yöne- tenler bile, Türkiye'de kendilerine tahsis edilen uçağın rengini beğenmediklerirtde, davetli gezilerini yarıda ke- serek ülkelerine geri dönebiliyorlar. Anrtkabir'e bir çelenk koymayı zül sayan, bu ülkenin konuğu devlet adamları türbe ziyaretlerine giderken kendilerine görkemli devlet töreni yapılıyor. Demokrat devlet adamlarımız, kuma gömülmüş in- sanların tanrı adına taşlanarak öldürüldükleri ülkelerde- ki davetsiz gezilerini kesip geri gelemiyorlar. Kendilerine "Baba" dedirtenler, bu ülkenin gerçek babaları olsaydılar, kuma gömülü insanların Tanrı adı- na taşlanarak öldürüldükleri ülkelerdeki gezilerini keser ve ülkelerindeki "sessizliğin büyük sesi "ne katılırlardı. Sizler, Atatürk'ün Alfabesi'yle, profesör, doktor, mü- hendis, milletvekili ve devlet adarrn olanlar!.. Günlerdir ayyuka çıkan sessizliğin bu büyük sesini hala duyamı- yorsanız, büyük Atatürk'ün size verdiği emekler haram olsun. Sessizliğin büyük sesini getiren sen, Uğur Mumcu; sana helal olsun lcri anlalmak la/ım" diye ko- nuştu. Bu ülkelerden S. Arabis- îan'ın yardım konusunda daha istçklı olduğu gÖ7İcndı. Işbırliği ekonomiden geçer Dcmircl'in gc/isindc bulu- nan işadamlarının hcmcn hc- mcn lümü bölgede daha önce iş yapmış kişilcrdi. Ancak Tür- kiyc'nin daha önccki yıllarda bölgcdcki işolanaklanna "dcv- lcl olarak' gcrckcn ilgiyi göslcr- mcmcsi ncdcnı ile işadamlan karşılaştıkları «ırunlarda yal- nı/ kalmışlardı. İşadanılan. bu scfcrki tcmaslan. Başbakan Sü- lcyman Dcmircl cşliğindc gcr- çcklcşlirıncc. kendilerini daha "ccsur vc güvcnli" hisscttilcr. Bir dığcr önemli gclişmc ise BOTAŞ konusunda sağlandı Kalar 1997"dcn başlamak ü/c- rc Tiirkiyc'yc 2 milyon (unun ü/cnndc doğalga/ vereceğinı taahhüt clti. mi aldık" dedi. Sezgin. ellerinde somut bir delil olup olmadığı volundaki soruya ise "Hayır, yani olabilir. Yani her türlü ola- sıbğı değerlendiriyoruz. Şu an- da kesin bir şey yok" yanıtını verdi. Mumcu'nun arabasına ko- nan plastik patlayıcının vites çubuğuna bağlandığı ve vitesle oynanması sonucu. bombanın patladığı belirlendi. Polıs yetkı- lileri, Mumcu'nun araca girdik- ten sonra patlamanın kesinleş- tiğini saptadıklannı söylediler. Soruşturmada 7. günegirilir- ken, Türk istihbarat kaynakla- nnın çalışmalannı İran kuşku- su üzerinde yoğunlaştırdıklan öğrenildi. Kaynaklar, geçen yıl arabasında patlayan bir bomba ile öldürülen İsrail güvenlik gö- revlisi Sadan ve aynı şekilde öldürülen Amerikalı çavnş Marvvick'le ilgili soruşturmada İran kaynaklanna kadar ulaşıl- dığını, Uğur Mumcu'nun öldü- rülme şeklinin de bu iki olayla büyük benzerlik taşıdığı için Türkiye'deki İran bağlantısına kadar inildiğine dikkat çekiyor- lar. Ozal • (Baştarafi I. Sayfada programa göre 7 şubatla Tür- kiye'ye dönmeyi planlayan Cumhurbaşkanı Özal'ın, bu ta- rihle Washington'a geri dönc- ceğini ve 8 şubatta Clinton ile görüşlükten bir gün sonra An- kara'ya harckcl cdcccğini söy- ledi. Buna karşıhk ABD Dış İliş- kiler Basın Sekreteri Paul Clark, randevu konusunda "Kimseye bir şey söylemedik" dedi. Clark, randevuyla ilgili açıklamanın George Stephano- poulos tarafından yapjlacağını belirtti. Ancak Stephanopou- los, günlük Beyaz Saray brifın- gınde konuyla ilgili herhangi bir şey söylemedi. GOZLEM VÛVR MIiMOl W(Ba$tarqfi 1. Sayfada davanın dilekçesinin hazırlanması ve yazımı ıle uğraş- mıştı. Öldürülmesinden yarım saat önce çalıştığı konu, Da- nıştay ve idari yargılama yasalarında yapılması duşün j - len değişikliklerle ilgili toplantıydı. 3 şubat günü yapılması tasarlanan toplantı için Prof. Aksoy, başkanı bulunduğu "Türk Hukuk Kurumu"adına çağrı kartları imzalamıştı. Aksoy'un elinde sınırlı sayıda dava dosyası bulun- maktaydı. Bunlardan biri, Kemal Horzum-Emlak Bankası dava- sıydı. Aksoy, Emlak Bankası'nın avukatı olarak davaya girmişti. Mahkeme, geçen haftalarda Horzum ile iki ban- ka yetkilisini 12'şer yıl ağır hapse mahkûm etmişti. Prof. Aksoy'un elindeki bir başka dava da "süper emekliler" ile ilgiliydi. Aksoy, danışmanlığını yaptığı '7^- çiEmeklileriDemeği'nedavaaçmıştı. Davanınkonusu da, süper emeklilerden alınan yargılama giderlerinin davacılara geri ödenmesiydi. Aksoy, emeklilerden top- lanan ellişer bin liranın geri ödenmesini sağlamak için dernek hesaplarına "tedbir " koydurmuş; daha sonra da dava açmıştı. Aksoy'un son günlerde girdığı bir başka dava da Çay- bank davasıydı. Bu dava pek önemli bir dava değildi. Prof. Aksoy'un son yıllarda yayımladığı incelemeleri nelerdi? Aksoy'un, "Güvenlik soruşturması denilen hukuksal sapıklığm MİT raporlanndaki korkunç yanlış ve yalanlar ışığında değerlendirilmesi" başlığını taşıyan inceleme- si, Mülkiyeliler Birliği Vakfı'nca yayımlanan "Bahri Savcı ya Armağan" adlı kitapta yayımlanmıştı. Muammer Aksoy, bu belgesel incelemesinde şu so- nuca varmıştı: -Şu halde son bir kez daha vurgulayayım ki eğer Tür- kiyemizde hukuk devletinin asgari ölçüde olsun gerçek- leşmesini istiyorsak, bu kişilerin kapalı kapılar ardında Türklerin yarısının kaderini çizecek birtakım jurnaller üretmelerini kesinkes önleyecek önlemleri almalıyız. Resmi doktrinleri kapalılık ve gizlilik olan toplumlarda ve rejimlerde bile açıklık, saydamlık siyasetinın çıkar tek yol olduğunun anlaşıldığı ve resmen ilan edildiği bu- günlerde dahi gizli raporlar ve gizli güvenlik soruştur- malan ile kişilerin kıyılması yöntemini hâlâ yürvrlükte tutan bir toplumda özgürlükçü, çoğulcu demokrasinin ve hukuk devletinin, benimsenmiş gerçek rejim olduğu- na ne Türk halkını ne de hür dünyayı inandırmak olanak- sızdır. Aksoy, aynı incelemesinde "MİTmüsteşannın birsivil kişi olması "gerektiğini de vuıgulamaktadır. Aksoy'un en son kitabı cumhurbaşkanlığı seçimi ile il- giliydi. "Önumüzdeki Cumhuıbaşkanlığı Seçimi, Rejim Bu- nalımına ve Kötü Sonuçlarına Doğru Pupa Yelken Gi- diş" başlığı taşıyan kitap, Üzal'ın cumhurbaşkanı seçil- mesınden önce yayımlanmıştı. Prof. Aksoy, bu son kitabında Özal'ın cumhurbaşkanı seçilmesinin yaratacağı sakıncaları tek tek sayıyor ve bu seçimin rejim bunalımına yol açacağını yazıyordu. Aksoy niçin öldürüldü? Bu davalar ve yayınları nede- niyle mi? Bıunlar henüz bilinmiyor. Polis bütün bu olasılıkları tek tek araştırıyor. Bu konuda akla gelen ve gelmeyen bütün olasılıklar ve ilişkiler soruşturulmalıdır. m Bu aşamada yapılması gereken "teori oluşturmak" değil, cinayet ile ilgili "suç kanıtlannı" bulabilmektir. Cinayeti işleyenler topiumun ilerici kesimlerini dinci kesimıerine, dinci kesimlerini ilerici kesimlerine; polisi gençlere, gençleri de polislere düşman etmeyi ve bu kesimler arasında kanlı çatışmaları planlıyor olabilirler. Geçmişte bunun örneklerini çok gördük. 1 Mayıs 1977 olayını unutmayalım. Aksoy'un cenazesinde de atilacak yanlış bir adım, ha- vaya sıkılacak bir kurşun bile 1 Mayıs benzeri bir kanlı olaya da yol açabilirdi. Yaşanan üzücü çatışmalara kar- şın olay yıne de ucuz atlatılmıştır. Prof. Aksoy cinayeti birçok bakımdan ipekçi cinayeti- ne benziyor? ipekçi cinayeti, ardında kuşkulu scru işaretleri bıraka- rak kapandı. Aksoy cinayeti de böyle olursa Aksoy'un deyişi ile "bir rejim bunalımına pupa yelken gidiliyor" demektir. Mumcu Ailesi'nden teşekkür ve açıklama (Baftarafı l. Sayfada bızJerc dcstck vcrmış olmanız, o içtenliğiniz vc o coşkunu7 bizlcrc büyük bir dayanma gücü vcrmiştir. Bunun için hepinize tek tek tcşckkürediyoruz. O'nun savunduğu ilkelerin, sizler tarafından böylcsinc güzcl, coşkulu bir birliktclikle benimsenmesi. sağlığında görmck istcdiği cn büyük özlcmiydi. Onun şu anda bu gözlcmin huzurunu duvduğuna inatıyoruz. Ancak. O'nun adını sonsuzlaştırmak, sevgisini yürcklcrdc sımsıcak yaşalmak için ya da her nc amaçla olursa olsun, birilerinin, O'nun adına para toplama girişimine kalkışmaları; Sevgili Uğur'un ikinci kez suikasıa uğramasına eşdeğcr bir olaydır. Türk Eğitim Vakfi'nın, bugünkü (dünkü) gazetclere yansıyan ve 27 Ocak günü TV haberlcrine konu cdilcn; cocuklannın da adını anarak, Uğur Mumcu Fonu kurma girişimini onaylamıyoruz. Sizlcrin bilmcsini istediğımiz şudur; bizlcr, Uğur Mumcu'nun eşi vecocuklan, O'nun anısını ve yaşam ilkclerini, O'na yakışacak bir şckildcgcliştircrck yaşatacağız. Göstcrdiğiniz dayanışma, bizim dc dayanağımız ve gücümüz olacaktır. Uğur Mumcu bu nokıaya, inançlanndan ve ilkelerinden ödün vermeden, düşün emeği ile ulaştı. O'nun böyle birçabayla gcldiği noktadan yola çikacak olan bizlcr, O'nun bıraktıklannı kendisine yakışan bir biçimdc geliştircccğiz. Çocuklanm bu ilkclerlc okuyacaklardır. Bizler, Uğur M umcu ya da çocuklan adına fon kurulması, para loplanrnası gibi girişimleri asla onaylamıyoruz. Sadece Uğur M umcu'nun inandığı ve savunduğu ilkeleri vedünya görüşü doğrultusunda yapılacak olan tüm düşünsel çalışmalan destekleyeceğiz. Saygı ve scvgilcrimizle. Güldal, özgür, öxge MUMCU Polis, işsiz • (Baştarafi I. Sayfada hakhyız, kazanacağız", "Adil düzen dediler, hakkamızı yedi- ler" ve "Atılan işçiler geri alın- sın" şeklinde slogan attılar. İş- çilerin, polisin "Dağıhn" şek- lindekı uyansına sloganla karşıhk vermesi üzerine, polis içinde kadın, çocuk bulunan topluluğu cop ve kalkanlarla dağıttı. Polis copu ve ızdiham nedeniyle yaklaşık 30 kişı yara- landı. Bu arada olay sırasında lokal binasından aşağıya san- dalye. sopa ve bardak atıldığı görüldü. Lokal binasında bulu- nan yaklaşık 25 kişi gözaltına alındı. Olaylardan sonra kadın- lann. "Çocuklanm nerede. eşim nerede?" diye ağladıklan görüldü. Yaralılardan bazılan arkadaşlannm yardımıyla has- taneye kaldınldı. Ağır yarala- nan dört kişi arasında bulunan ve Okmeydanı Sigorta Hasta- nesi'nekaldınlan lOyaşındabir çocuğun beyin kanaması gecir- dığı bildırildı. SAYıTLI GÜNLER Muzaffer Buyrukçu 20.000 lıra (KDV içinde) Ödemdi gönderiİBcz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle