Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
30 OCAK1993 CUMARTESİ CUMHURIYET SAYFA
HABERLERIN DEVAMI 17
GÜNCEL
CÜNEYT ARCAYÜREK
• (Baştarafi 1. Sayfada
ruları tek sözcukle ya da kısa cümlelerle yanıtlıyor.
Kuşkusuz sabah akşam aranıyor. Dün sabahki soru
"Mumcu ıle ilgili yeni bir gelişme var mı?"
"Henuz daha yok. Ama halledeceğiz biz o meseleyi"
' Uğur u öldurenler radikal dinci örgütlerden biri mi?"
''Şimdilik oyle görünüyor
Başbakan ise; uzakta. çok uzakta, yabancı devlet par-
mağına, "Ülkediyemem. Yabancılar olabilir" diye deği-
niyor.
Beyaz Saray kapılarında bir aya yakın süredir Clin-
jn'dan randevu bekleyen TÖ ise sap ile samanı ayır-
,madanakıllarıkanştıracakolmadıksenaryolarsıralıyor.
Uğur'un cenaze tbrenindeki görkemlı kalabalık. aslın-
da gazetelerin sürekli manşetleri olmasa toplanmaz-
mış, bunu demeye getiriyor Halkın demokrasıye, laik
Atatürkçülüğe sahip çıkmasını bir türlü sindirememiş
olacak kı, törende atılan sloganların yeni olaylar yarata-
cağını soylüyor.
Genel siyaseti oluşturan partiler olayın üzerine fazla
gidemiyorlar. Faili meçhul cinayetleri araştıracak bir ko-
misyon kurulmasına önayak olacaklar.
Muhalefette bulunanlar iktidarda olsalardı, bugünkün-
den farkh ne yapabilirlerdi ki?.. Polis çalışacak, sonuç
alacak! Beklemekten başka çare, çözüm var mı siyaset-
çi için?
Kısırçekişme
Başbakan, durup durup paniğe gerek olmadığını söy-
lüyor. Siyasal ya da toplumsal bir kargaşa korkusu ege-
men bu irdelemeye Hemen bütün siyasal partilerde
-Demirel'inkıne benzer- kaygılara rastlanıyor
işte tam bu sırada, devletin istihbarat dahil çeşitli ku-
rumlarını küçümseyen TÖ, laik kesimlerle -şeriatçı diye
anılan- radikal dinci kesimlerin birbirine girebileceğin-
den dem vuruyor.
Bunlan söyleyen bir devlet başkanı. Birleştirici olması
gereken koltukta oturan adam. Ayırımcı kaygılar açıklı-
yor.
Başarısızlıkların, sonuç almadaki gecikmelerin belli
başlı nedeni, yetkili kaynaklardaki birbirini tutmaz dav-
ranışlar.
Örneğin, Çankaya'daki, sağlıklı bilgi vermiyor diye
MİT'i suçluyor. Başbakan, hemen ertesi günü, MİT'ten
aldığı bilgilerde tezat olmadığını söyleyerek savunuyor.
Bize aktarılan bilgiler doğruysa, istanbul ile Ankara
emniyet görevlileri arasında da anlamsız çekişmeler
yaşanıyormuş. Örneğın, Uğur'u katleden bombayı An-
kara'ya getirdıği öne sürülen kişiyı yakalayan İstanbul
polisı gereken bilgiyi zamanında ve yeterince Ankara'-
ya aktarmıyor.
Oysa bu türden büyuk olaylarda -başarı payı düşünül-
meden- ancak gereken sıkı işbirliğiyle sonuçlara varıla-
bilir.
Toplum sonuç beklerken böylesi olaylar yadırganmaz
mı?
M. EMİN DECER Avukal
Toplum Savaşçısı
Bir Yürek Parçalandı
Uğur Mumcû'yia '12 Mart'ta Mamak Askeri Cezaevi -
nden yazdığı mektupla tanıştım. Nihat Erim'in balyoz
harekatı ile tutuklanmış, savunculuğunu üstlenmem
üzerine şunlârı yazmıştı:
"Cezaevinin duvarları turnusol kağıdı gibi. Kimin ne
olduğunu açığa çıkarıyor? Bir ideal bir dava için kavga
vermenin ölçüsü bu dört duvardır."
fnançlı bir yazar olarak tanıdığım Mumcu, sıkıyönetim
mahkemesinde eğilmeyen bir baş, düşünce ve ideoloji-
sinden ödün vermeyen bir kişilik olarak dikildi. Düzenin
çarpıklıkları ile savaşan ve ödün vermeyen kişinin avu-
katı olmak onurlu bir işti. Bu idealistsavaşçının avukatı,
arkadaşı ve dostu olmak onuru bugün bir derin acıyı
kökleştirdi.
Çoğu kişi bir şeyler için kavga verir. Ama bir ideali, bir
ideal için verilen kavgayı ömür boyu. her türlü tehdide
karşı ve tüm çıkar oyunlarını bir yana iterek sürdürmek
ve bu kavganın içinde yoğrulmak, ölümü hiçe saymak,
ancak inançlı bir yüreğin harcıdır. Uğur Mumcu sıkıyö-
netim mahkemesinde TCY'nın 146. maddesiyle ölüm
cezası istemiyle yargılanırken, nasıl yürekliyse, tüm ya-
şamı bpyunca, Kemalizmin temeli olan tam bağımsız ve
laiklik ilkelerinin aynı inançla savunucusu oldu.
12 Mart'ın ünlü savcısı Yüzbaşı Baki Tuğ'un iddialart-
na karşı savunmasında, " Ben Kemalistim. Eğer mark-
sist olsaydım, marksistim demenin moda sayıldığı
dönemde, ben de marksistim derdim. Sol görüşlüyüm,
Kemalist devrimciyım. Kemalizmin temelindeki tam ba-
ğımsızlığın ve laikliğin savunucusuyum" demiştir.
Samimi dindarlara karşı değildi elbet ama, şeriat dü-
zenini isteyenlerin amansız savaşçısıydı. Çünkü Türk
aydınlanmasının laiklik ile başladığını biliyordu. Bu ilke-
den verilen her ödünü endişe ile karşılardı. Aydınlanma-
mızın önüne çıkan laiklik karşıtı düşüncelerle savaşı
bundandı.
Her yazısı titiz bir araştırma, belge ve bilgiye dayalı
sağlam bir hukuk mantığı ürünüydü. 20 yıldır hakkında
açılan 30'u aşkın davadan yalnız birini kaybettık. Yazdığı
her konu gerçeğin, doğrunun, halkın anlayacağı bir bi-
çmle işlenişiydi. Biçemi hırçındı, ama kişilerin öz kişilik-
lerine saldırmazdı. O kişilerin düzenle ile ilgili eylemleri
ve işlerindeki yolsuzluğu, çarpıklığı konu edinirdi.
özgün biçemi ve yürekli kişiliği ile bıraktığı boşluk dol-
ûurulamaz.
Düşünce hakkı ve özgürlüğünün şaşmaz savunucu-
suydu. Ama silahlı eylemlerin ve terörün karşısındaydı.
Her yazısı bir olaydı Her yazısı bu ülkenin ve halkın bir
sorununu yansıtırdı. Devletin kesesine elini uzatanları,
ıtanmazları, bilim hırsızlarını, toplumun çıkarlarını gö-
2eterek teşhir ederdi. ABD emperyalizmine, hele Çekiç
Güç'e karşıydı. Ama bu halkın, halkının yanındaydı Ulu-
sun birliği ve mutluluğu, kaleminin dinamiğiydi.
Bir onurlu kavga adamının, yılmaz bir savaşçının yü-
ısğini parçaladılar ki o yürek, her zaman bu yurt, bu halk
ve bu ulus için çarpıyordu. Demokrasi ve özgürlük için
çarpıyordu. Inançlı bir Kemalistti. Zaman zaman, "20.
yjzyılın tüm sistemleri yıkıldı, ama Kemalizm bizi 21.
vüzyıla taşıyacak" derdi.
Uğur Mumcu gibiler düşünceleri ile, topluma verdikle-
r ivme ile sonsuza dek yaşayacaklar. Çünkü fikirler asla
flmez. Uğur Mumcu'nun kavgası elbet yarım kalmaya-
ak. Parçalanan o inançlı yürek, binlerce, milyonlarca
jirek olarak Cumhuriyet'in ilkeleri, özgürlük, bağımsız-
Ik ve laiklik için savaşımını sürdürecektir.
l«ğ«, yvrvyüy, {•••ğrof, blsikUt tutkunları!
terüongi bir zomonda yotu doğodon, yürüyüfton,fotoğrohon v»
bisJkklten gtçmif Urkasi 3 O O<ok Cwmart**i günü soo»
17.00'cU İ n * t K*rlb«r<
ın loloğraflan iU kor»ılıyonız.
F&0GRAFIVİ-GÜNB4JMADAN
Zombalc Sok. No: 15 Kat: 4 Beyoplu
(Frouız KOKr M^fc.ıi Yon Solc) Tel: 251 05 22
Suikast girişiminde bulunulan Kamhi'yi ziyaret eden Başbakan Yardımcısı İnönü:
Türkiyeterörünüstesinden gelecektirİç Politika Servisı - Saldınya
uğrayan Profilo Holding Yönc-
lim Rurulu vc 500. Yıl Vakfı
Başkanı Jak Kamhi'yi zıyarct
eden Başbakan Yardımcısı Er-
dal İnönü. saldınlann milletin
tcpkisini çcktiğini bclirierck
"Saldırganlar mullaka yakala-
nacaktır. Türkiye teröristlcrin
üstesinden gelecektir" dedi.
Başbakan Yardımcısı Erdal
İnönü, Bcylcrbeyi'ndcki evin-
den çıktıklan sonra saldınya
uğrayan Jak Kamhi'yi Profilo
Holding'in Mecidiyeköy'deki
merkez binasında ziyaret clli.
Olaydan duyduğu üzünlüyü di-
lc gctircn lnönü, Kamhi'nin
Türkiye'nin ticaretine, sanayii-
nc kalkıda bulunmuş bir işada-
mı olduğunu belirtli.
Saldınlann milletin tepkisinc
yolaçtığını vurgulayan İnönü,
"Saldırganlar mutlaka yakala-
nacaklır. Türkiye, lcrörisllerin
üstesinden gelecek" dedi.
Jak Kamhi'de, İnönü'nünzi-
yarclindcn mcmnuniyct duy-
duğunu belirterek, bu tür saldı-
nlann kendilerini yıldırmaya-
cağını, hatla ccsaret ve kararlı-
lık vereceğinı söyledi.
Kamhi, Türkiye'nin daha iyi-
ye gitmesi yolunda sürdürdük-
leri çalışmalann kcsintiye uğra-
mıyacağını daifadeederek, "Ül-
kenin yükselişini önlemek iste-
yenlerin gayretleri boşa cı-
kacaktır" dedi.
Bu arada Başbakan Yardım-
cısı Erdal İnönü, Alalürk Ha-
valimam'nda basın mcnsupla-
nnın, Uğur Mumcu ve Jak
Kamhi'ye yapılan saldınlar ko-
nusundaki sorulan üzerine,
"Bu konuda şu anda açıklama
yapmam imkansız. Bu yolda
araşiırmalar, güvenlik güçlcrin-
ce sürdüriilüyor. Şimdi hiçbir
şey söylcyemeyeceğim" yanıtını
vcrdi. Çeün Emcçcinaycti ile il-
gili bir soru üzerine de İnönü.
"Bu konuda da hiçbir şey söylc-
yemeyeceğim" dedi.
Daha sonra Çağdaş Yaşamı
Destekleme Derneği'nce, dün
Başbakan Yardımctsı Erdal İnönü, saldırıya uğrayan Jak Kamhi'yi Profilo Holding'in Mecidi-
yeköy'deki merkez binasında ziyaret erri. inönü, olaydan duyduğu üzüntüyü dile getirdi.
hizmete açılan Beyoğlu'ndaki bir tartışmayı gündeme getirdi- umut. Tabii 'Belkı cumhurbaş-
ğini savundu. Türkiye'nin bü-kültür merkezinde düzenlenen
'Türkiye İçin Parlamenter Re-
jim' konulu toplantıda konu-
şan Başbakan Yardımcısı Er-
dal İnönü, Uğur Mumcu'nun
öldürülmesinden sonra gösteri-
len tepkileri, demokrasinin ve
laikliğin korunmasında çok
önemli göstergeler olarak de-
ğerlendirdi. Terör olaylanru,
"Toplum yapısını değiştirmek
isteyen birtakım örgütlerin ka-
ranlık tertipleri" olarak nitelen-
diren İnönü, "Bunlar, dünya-
ya, ülkelerine hizmet etmek
isteyen insanlanmızın yolunu
kesmek isteyen yeni tehlikeler-
dir, yeni düşmanlardır. Bunlan
alt etmek, bugünkü kuşaklann
görevidir. Bunlan yapıyoruz"
dedi.
Türkiye için. başkanlık reji-
mi' tartışmasının yapay oldu-
ğunu söyleyen İnönü, Cumhur-
başkanı Turgut Özal'ın kişisel
yetkilerini arttırmak için böyle
tünlüğü içinde kallunmayı sağ-
layabilmek amacıyla parlamen-
ter sistemin yeterli olduğuna
inandığını belirten înönü, söz-
lerini şöyle sürdürdü:
"Anayasada devletin yapısı-
nı etkileyen değişiklikler ihtiyaç
halinde ortaya çıkar. Bu tartış-
ma Sayın özal'dan çıkıyor. Bir
toplumsal ihtiyaç değil, bir kişı
istiyor. O zaman niye istediğıni
düşünmek lazım. Niçin bunu
istiyor? Her fırsatta bir ihtiyaç
yaratmaya calışıyor. 'Şimdi iş-
ler yavaş gidiyor, Meclis iyi ça-
lışmıyor' diyor. Eskiden başba-
kanken, başkanlık sistemi
istemiyordu, yetkileri elindeydi.
Ne zaman cumhurbaşkanı oldu
ve yetkilerinin az olduğunu
gördü, şimdi bunlan arttırmak
istiyor. Başkanlık-sistemi oluşa-
cak da Sayın Özal, başkan mı
olacak? Belli olmaz ama bir
kanı olurum' diye bunu istiyor.
Bunun dışında herhangi bir ne-
den. bugüne kadar söylenmedi.
Bunun Türkiye'ye hiçbir fayda-
sı olduğuna da inanmıyorum.
Bir kişiyj daha çok yetkilerle
teçhiz etmek için anayasayı de-
ğiştirmek olacak şey değildir.
Onun için kişilerden yararlan-
manın başka yollan vardır ya
da kişilenn zararlanru azaltma-
nın başka yollan vardır.
Meclis'te sayın Özal'a bağlı
olan milletvekilleri var. görüyo-
rum ki büyük birgayretle, Mec-
lis'in bir somut sonuç elde et-
memesine çalışıyorlar. Hangi
tasan gelirse gelsin, çıkmasın,
Meclis sonuç alamasın diye uğ-
raşıyorlar. Bunun sonunda
söylemek ıstedikleri sanıyorum
ki, "Bakın Meclis çalışamıyor.
demek kı başkanlık sistemi ge-
rekli". Bunlar çıkmaz gayretler.
Bu cngellemeler aşılır."
Demirel'den Körfez ülkelerine mesaj:
Bölgenin jandannası değiliz, müttefiğiz
MUSTAFA BALBAY
BAHREYN/ ABU DABİ-
Körfc7 ülkclcn gczisinı dün
noktalayan Başbakan Sülcy-
man Dcmircl Kuvcyt, Suudi
Arabıstan, Katar. Bahrcyn vc
Birlcşik Arap Emirlikfcri'nc
"Biz bölgenin jandarması dcğıl,
müllcfığiyiz" mesajını vcrdi.
Demircl bölgcdc izlemekıc ol-
duklan vc ızlcmcyc devam edc-
ccklcri politikanın "Hiçbir ül-
kcnin içişlcrinc kanşmamak
ancak silah zoruyla sınır dcğir-
tirilmcsinc karşı çıkmak" oldu-
ğunu vurguladı. Demircl bu
ülkelcre "Sağlıklı işbirliğının te-
meli ckonomidcn geçcr" uyan-
sında da bulundu.
Bölgc ülkclcri. Dcmircl'in 71-
yaretıne olağanüsiü öncm ver-
dilcr. Ulusal TV'lcr vc basında
Dcmircl'in gczisiylc ilgili habcr-
lerin yanı sıra çeşillı yorumlar
da yer aldı. Körfez ülkelcrindc
Türkiye'nin İsrairicilişkilcrinin
gclışiirilmcsı vc Irak'a karşı lu-
lumunun "yumuşama"sından
cndişc duyduklan dikkal çcklı.
Dcmircl bu konulardaki soru-
lara. "Bizim gi/Jimiz saklımî/
yok. Biz banşı kim bo/.uyorsa
onun karşısındayız. Bugüne
kadar böyle oldu. Bu polilika-
mu dcgişmcyccck" karşılığını
vcrdi.
Başbakan Sülcyman Dcmı-
rcl'in bölgc ülkclcrinin emırlcri.
başbakanlan vc bakanlan ılc
yaplığı görüşmclcrdc şu mcsaj-
ları vcrdi.
-Türkiye hiçbir ülkenin içişlc-
rinc kanşmaz. Bunun bir dığcr
anlamı da bölgc ülkelcrinden
hiçbirinin diğcrlcrinin içişlcnnc
kanşmaması gcreğidir.
-Türkiye bölgc ülkelcrindc si-
lah zoruyla sınır dcğiştinlmcsi-
nc karşıdır. Zorla sınır dcğiştir-
mcyc yönclcn devlet karşısında
dünyayı vc Türkiye'yi bulacak-
tır.
-Bölgede banş ve ıstikrar or-
Bağlantı araştırılıyor
• (Baştarafi 1. Sayfada
rini bulmaya epeyce yaklaşıldı-
ğını belirterek "Sanıyorum çok
büyük bir aksilik olmazsa, çok
yakında Emeç ve Dursun cina-
yetlerinin faillerini kamuoyu-
muza açıklayabileceğiz. Tah-
min ediyonız, bir iki gün içeri-
sinde bu müjdeyi vereceğiz"
diye konuştu. Sezgin, Istanbul'-
da yapılan Hizbullah operasyo-
nunda gözaltına alınan kişiler-
le, Uğur Mumcu suikastıyla
ilgili olarak Ankara'da sorgula-
nan 11 kişi arasında bir bağlan-
tı olup olmadığıru araştırdıkla-
nnı ifade etti. Sezgin, "Bu
suikastlann komşu ülkelerden
kaynaklandığını varsayabilir
miyiz" sorusuna, "Komşu ül-
kelerden birtakım kişilerin bu
işe gjriştiklerini söylemek daha
Belcikcı
'Munıcu, 2
gün sonra
öldürülecek9
• Liege'de 'Kara Ses'e bağlı
bir Türk din adamının
suikasttan 2 gün önce
açıklama yaptığı öne sürüldü.
Haber Merkezi - Uğur
Mumcu'nun öldürülmesinden
iki gün önce Almanya'dan Bel-
çika'ya gelen Cemalettin Kap-
lan (Kara Ses olarak biliniyor)
yanlısı bir Türk din adamının,
Liege kentinde Müslüman
Kardeşler Örgütü üyeleriyle
düzenledıği bir toplantıda,
"Uğur Mumcu, iki gün sonra
gebertilecek" dediği ileri sürül-
dü.
Liege Savcılığı'nın bu verileri
ihbar kabul edip bazı kişilerin
bilgisine başvurduğu bıldirildi.
doğru olur. Ya da komşu ülke-
lerde beslenen birtakım örgüt-
lerin bu işe gjriştiklerini söyle-
mek daha yerinde olur" karşıh-
ğını verdi.
Sezgin, İçişleri Bakanlığı
Mensuplan Eşleri Dayanışma
Demeğı'nin Ankara bürosu-
nun acılışında yapüğı konuş-
mada da, Mumcu suikastmda
kullanılan C-4 tipi plastik pat-
layıcıyı Ankara'ya götürdüğü
ileri sürülen kişinin yakalandığı
yolundaki haberlerin anımsa-
tılması üzerine, bu haberlerin
lamı tam anlamıyla sağlanama-
mıştır. Güvcnsİ7İıklcr dcvam
clmcktcdir. Türkiye ö/lcncn
banşın vc islıkrarın sağlanabil-
fncsı için clındcn gclcni yapa-
caktır. Bunu sopa ile yapmak
istcmıyoruz Bi/ bölgenin jan-
darmalığını üstlcnmck istcm.-
yoru/. Biinşı istcyenlcrlc müılc-
fik olmak vc ışbırliği yapmak
islıyoıu/.
Bosna-Hersek
Türkıyc'nın rcsnıı görüşmc-
lcrdc gündcnıc gcıirdiğı bir di-
ğcr sorun da Bosna-Hcrsck
oldu. Arap ülkclcrinin lümü
konu ılc yakından ilgilcndıklc-
nni vurguladırlar ancak "so-
mut" bir yaklaşım göstcnııcdi-
lcr Dışişlcri Bakanı Hikmct
Çctin bu konuda "Bu ülkclcr
buım gıbı Bosna-Hcrsck ile ya-
lıp Bosna-Hcrsck ılc kalkmı-
yor. Öncclıklc onlara konunun
öncmını vc yapılması gcrckcn-
doğru olmadığını yineledi. Sez-
gin, "Bombayı getiren kişi ya-
kalandı mı" sorusuna. "Hayır,
hayır, hayır" karşılığını verdi.
Sezgin. her türlü olasılığı değer-
lendirdiklerini belirterek. "Sa-
nıyoruz ki çözeceğiz" diye
konuştu. Sezgin. Mumcu ve
Kamhi'nın yanı sıra, bırgazete-
cinin de üçüncü hedef olduğu
yolundaki haberlenn anımsa-
tılması üzerine de "Türkiye'yi
bir şok dalgasına sürüklemek
için Uğur Mumcu. Jak Kamhı
ve üçüncü bir kişi. hayır. Yapa-
bilirler ama, biz her türlü önle-
YILMAZ ŞİPAL
Sessiziiğin Büyük Sesi
Günlerdir, Türkiye'de sessizliğin büyuk sesı duyjluyor
Bütün Türkiye'nin duyduğu bu ses, insanları gırtlakla-
rına kadar kuma gömüp ve tanrı adına taşlayarak öldü-
ren ülkelerden duyulmuyor olmalı ki, bu ülkelere davet-
siz geziye gitmiş demokrat devlet adamlarımız. gezisini
yarıda kesip bu sessizliğin büyük sesine katılmıyor.
Oysaki, kuma gömülen insanların tanrı adına taşlana-
rak öldürüldükleri ülkeleri kenanndan kıyısından yöne-
tenler bile, Türkiye'de kendilerine tahsis edilen uçağın
rengini beğenmediklerirtde, davetli gezilerini yarıda ke-
serek ülkelerine geri dönebiliyorlar.
Anrtkabir'e bir çelenk koymayı zül sayan, bu ülkenin
konuğu devlet adamları türbe ziyaretlerine giderken
kendilerine görkemli devlet töreni yapılıyor.
Demokrat devlet adamlarımız, kuma gömülmüş in-
sanların tanrı adına taşlanarak öldürüldükleri ülkelerde-
ki davetsiz gezilerini kesip geri gelemiyorlar.
Kendilerine "Baba" dedirtenler, bu ülkenin gerçek
babaları olsaydılar, kuma gömülü insanların Tanrı adı-
na taşlanarak öldürüldükleri ülkelerdeki gezilerini keser
ve ülkelerindeki "sessizliğin büyük sesi "ne katılırlardı.
Sizler, Atatürk'ün Alfabesi'yle, profesör, doktor, mü-
hendis, milletvekili ve devlet adarrn olanlar!.. Günlerdir
ayyuka çıkan sessizliğin bu büyük sesini hala duyamı-
yorsanız, büyük Atatürk'ün size verdiği emekler haram
olsun.
Sessizliğin büyük sesini getiren sen, Uğur Mumcu;
sana helal olsun
lcri anlalmak la/ım" diye ko-
nuştu. Bu ülkelerden S. Arabis-
îan'ın yardım konusunda daha
istçklı olduğu gÖ7İcndı.
Işbırliği ekonomiden
geçer
Dcmircl'in gc/isindc bulu-
nan işadamlarının hcmcn hc-
mcn lümü bölgede daha önce iş
yapmış kişilcrdi. Ancak Tür-
kiyc'nin daha önccki yıllarda
bölgcdcki işolanaklanna "dcv-
lcl olarak' gcrckcn ilgiyi göslcr-
mcmcsi ncdcnı ile işadamlan
karşılaştıkları «ırunlarda yal-
nı/ kalmışlardı. İşadanılan. bu
scfcrki tcmaslan. Başbakan Sü-
lcyman Dcmircl cşliğindc gcr-
çcklcşlirıncc. kendilerini daha
"ccsur vc güvcnli" hisscttilcr.
Bir dığcr önemli gclişmc ise
BOTAŞ konusunda sağlandı
Kalar 1997"dcn başlamak ü/c-
rc Tiirkiyc'yc 2 milyon (unun
ü/cnndc doğalga/ vereceğinı
taahhüt clti.
mi aldık" dedi. Sezgin. ellerinde
somut bir delil olup olmadığı
volundaki soruya ise "Hayır,
yani olabilir. Yani her türlü ola-
sıbğı değerlendiriyoruz. Şu an-
da kesin bir şey yok" yanıtını
verdi.
Mumcu'nun arabasına ko-
nan plastik patlayıcının vites
çubuğuna bağlandığı ve vitesle
oynanması sonucu. bombanın
patladığı belirlendi. Polıs yetkı-
lileri, Mumcu'nun araca girdik-
ten sonra patlamanın kesinleş-
tiğini saptadıklannı söylediler.
Soruşturmada 7. günegirilir-
ken, Türk istihbarat kaynakla-
nnın çalışmalannı İran kuşku-
su üzerinde yoğunlaştırdıklan
öğrenildi. Kaynaklar, geçen yıl
arabasında patlayan bir bomba
ile öldürülen İsrail güvenlik gö-
revlisi Sadan ve aynı şekilde
öldürülen Amerikalı çavnş
Marvvick'le ilgili soruşturmada
İran kaynaklanna kadar ulaşıl-
dığını, Uğur Mumcu'nun öldü-
rülme şeklinin de bu iki olayla
büyük benzerlik taşıdığı için
Türkiye'deki İran bağlantısına
kadar inildiğine dikkat çekiyor-
lar.
Ozal
• (Baştarafi I. Sayfada
programa göre 7 şubatla Tür-
kiye'ye dönmeyi planlayan
Cumhurbaşkanı Özal'ın, bu ta-
rihle Washington'a geri dönc-
ceğini ve 8 şubatta Clinton ile
görüşlükten bir gün sonra An-
kara'ya harckcl cdcccğini söy-
ledi.
Buna karşıhk ABD Dış İliş-
kiler Basın Sekreteri Paul
Clark, randevu konusunda
"Kimseye bir şey söylemedik"
dedi. Clark, randevuyla ilgili
açıklamanın George Stephano-
poulos tarafından yapjlacağını
belirtti. Ancak Stephanopou-
los, günlük Beyaz Saray brifın-
gınde konuyla ilgili herhangi
bir şey söylemedi.
GOZLEM
VÛVR MIiMOl
W(Ba$tarqfi 1. Sayfada
davanın dilekçesinin hazırlanması ve yazımı ıle uğraş-
mıştı.
Öldürülmesinden yarım saat önce çalıştığı konu, Da-
nıştay ve idari yargılama yasalarında yapılması duşün j -
len değişikliklerle ilgili toplantıydı.
3 şubat günü yapılması tasarlanan toplantı için Prof.
Aksoy, başkanı bulunduğu "Türk Hukuk Kurumu"adına
çağrı kartları imzalamıştı.
Aksoy'un elinde sınırlı sayıda dava dosyası bulun-
maktaydı.
Bunlardan biri, Kemal Horzum-Emlak Bankası dava-
sıydı. Aksoy, Emlak Bankası'nın avukatı olarak davaya
girmişti. Mahkeme, geçen haftalarda Horzum ile iki ban-
ka yetkilisini 12'şer yıl ağır hapse mahkûm etmişti.
Prof. Aksoy'un elindeki bir başka dava da "süper
emekliler" ile ilgiliydi. Aksoy, danışmanlığını yaptığı '7^-
çiEmeklileriDemeği'nedavaaçmıştı. Davanınkonusu
da, süper emeklilerden alınan yargılama giderlerinin
davacılara geri ödenmesiydi. Aksoy, emeklilerden top-
lanan ellişer bin liranın geri ödenmesini sağlamak için
dernek hesaplarına "tedbir " koydurmuş; daha sonra da
dava açmıştı.
Aksoy'un son günlerde girdığı bir başka dava da Çay-
bank davasıydı. Bu dava pek önemli bir dava değildi.
Prof. Aksoy'un son yıllarda yayımladığı incelemeleri
nelerdi?
Aksoy'un, "Güvenlik soruşturması denilen hukuksal
sapıklığm MİT raporlanndaki korkunç yanlış ve yalanlar
ışığında değerlendirilmesi" başlığını taşıyan inceleme-
si, Mülkiyeliler Birliği Vakfı'nca yayımlanan "Bahri
Savcı ya Armağan" adlı kitapta yayımlanmıştı.
Muammer Aksoy, bu belgesel incelemesinde şu so-
nuca varmıştı:
-Şu halde son bir kez daha vurgulayayım ki eğer Tür-
kiyemizde hukuk devletinin asgari ölçüde olsun gerçek-
leşmesini istiyorsak, bu kişilerin kapalı kapılar ardında
Türklerin yarısının kaderini çizecek birtakım jurnaller
üretmelerini kesinkes önleyecek önlemleri almalıyız.
Resmi doktrinleri kapalılık ve gizlilik olan toplumlarda
ve rejimlerde bile açıklık, saydamlık siyasetinın çıkar
tek yol olduğunun anlaşıldığı ve resmen ilan edildiği bu-
günlerde dahi gizli raporlar ve gizli güvenlik soruştur-
malan ile kişilerin kıyılması yöntemini hâlâ yürvrlükte
tutan bir toplumda özgürlükçü, çoğulcu demokrasinin
ve hukuk devletinin, benimsenmiş gerçek rejim olduğu-
na ne Türk halkını ne de hür dünyayı inandırmak olanak-
sızdır.
Aksoy, aynı incelemesinde "MİTmüsteşannın birsivil
kişi olması "gerektiğini de vuıgulamaktadır.
Aksoy'un en son kitabı cumhurbaşkanlığı seçimi ile il-
giliydi.
"Önumüzdeki Cumhuıbaşkanlığı Seçimi, Rejim Bu-
nalımına ve Kötü Sonuçlarına Doğru Pupa Yelken Gi-
diş" başlığı taşıyan kitap, Üzal'ın cumhurbaşkanı seçil-
mesınden önce yayımlanmıştı.
Prof. Aksoy, bu son kitabında Özal'ın cumhurbaşkanı
seçilmesinin yaratacağı sakıncaları tek tek sayıyor ve
bu seçimin rejim bunalımına yol açacağını yazıyordu.
Aksoy niçin öldürüldü? Bu davalar ve yayınları nede-
niyle mi?
Bıunlar henüz bilinmiyor.
Polis bütün bu olasılıkları tek tek araştırıyor.
Bu konuda akla gelen ve gelmeyen bütün olasılıklar
ve ilişkiler soruşturulmalıdır. m
Bu aşamada yapılması gereken "teori oluşturmak"
değil, cinayet ile ilgili "suç kanıtlannı" bulabilmektir.
Cinayeti işleyenler topiumun ilerici kesimlerini dinci
kesimıerine, dinci kesimlerini ilerici kesimlerine; polisi
gençlere, gençleri de polislere düşman etmeyi ve bu
kesimler arasında kanlı çatışmaları planlıyor olabilirler.
Geçmişte bunun örneklerini çok gördük. 1 Mayıs 1977
olayını unutmayalım.
Aksoy'un cenazesinde de atilacak yanlış bir adım, ha-
vaya sıkılacak bir kurşun bile 1 Mayıs benzeri bir kanlı
olaya da yol açabilirdi. Yaşanan üzücü çatışmalara kar-
şın olay yıne de ucuz atlatılmıştır.
Prof. Aksoy cinayeti birçok bakımdan ipekçi cinayeti-
ne benziyor?
ipekçi cinayeti, ardında kuşkulu scru işaretleri bıraka-
rak kapandı. Aksoy cinayeti de böyle olursa Aksoy'un
deyişi ile "bir rejim bunalımına pupa yelken gidiliyor"
demektir.
Mumcu Ailesi'nden
teşekkür ve açıklama
(Baftarafı l. Sayfada
bızJerc dcstck vcrmış
olmanız, o içtenliğiniz vc o
coşkunu7 bizlcrc büyük bir
dayanma gücü vcrmiştir.
Bunun için hepinize tek tek
tcşckkürediyoruz.
O'nun savunduğu ilkelerin,
sizler tarafından böylcsinc
güzcl, coşkulu bir
birliktclikle benimsenmesi.
sağlığında görmck istcdiği cn
büyük özlcmiydi. Onun şu
anda bu gözlcmin huzurunu
duvduğuna inatıyoruz.
Ancak. O'nun adını
sonsuzlaştırmak, sevgisini
yürcklcrdc sımsıcak
yaşalmak için ya da her nc
amaçla olursa olsun,
birilerinin, O'nun adına para
toplama girişimine
kalkışmaları; Sevgili
Uğur'un ikinci kez suikasıa
uğramasına eşdeğcr bir
olaydır.
Türk Eğitim Vakfi'nın,
bugünkü (dünkü) gazetclere
yansıyan ve 27 Ocak günü
TV haberlcrine konu cdilcn;
cocuklannın da adını
anarak, Uğur Mumcu Fonu
kurma girişimini
onaylamıyoruz.
Sizlcrin bilmcsini istediğımiz
şudur; bizlcr, Uğur
Mumcu'nun eşi vecocuklan,
O'nun anısını ve yaşam
ilkclerini, O'na yakışacak bir
şckildcgcliştircrck
yaşatacağız. Göstcrdiğiniz
dayanışma, bizim dc
dayanağımız ve gücümüz
olacaktır. Uğur Mumcu bu
nokıaya, inançlanndan ve
ilkelerinden ödün vermeden,
düşün emeği ile ulaştı. O'nun
böyle birçabayla gcldiği
noktadan yola çikacak olan
bizlcr, O'nun bıraktıklannı
kendisine yakışan bir
biçimdc geliştircccğiz.
Çocuklanm bu ilkclerlc
okuyacaklardır. Bizler, Uğur
M umcu ya da çocuklan
adına fon kurulması, para
loplanrnası gibi girişimleri
asla onaylamıyoruz.
Sadece Uğur M umcu'nun
inandığı ve savunduğu
ilkeleri vedünya görüşü
doğrultusunda yapılacak
olan tüm düşünsel
çalışmalan destekleyeceğiz.
Saygı ve scvgilcrimizle.
Güldal, özgür, öxge
MUMCU
Polis, işsiz
• (Baştarafi I. Sayfada
hakhyız, kazanacağız", "Adil
düzen dediler, hakkamızı yedi-
ler" ve "Atılan işçiler geri alın-
sın" şeklinde slogan attılar. İş-
çilerin, polisin "Dağıhn" şek-
lindekı uyansına sloganla
karşıhk vermesi üzerine, polis
içinde kadın, çocuk bulunan
topluluğu cop ve kalkanlarla
dağıttı. Polis copu ve ızdiham
nedeniyle yaklaşık 30 kişı yara-
landı. Bu arada olay sırasında
lokal binasından aşağıya san-
dalye. sopa ve bardak atıldığı
görüldü. Lokal binasında bulu-
nan yaklaşık 25 kişi gözaltına
alındı. Olaylardan sonra kadın-
lann. "Çocuklanm nerede.
eşim nerede?" diye ağladıklan
görüldü. Yaralılardan bazılan
arkadaşlannm yardımıyla has-
taneye kaldınldı. Ağır yarala-
nan dört kişi arasında bulunan
ve Okmeydanı Sigorta Hasta-
nesi'nekaldınlan lOyaşındabir
çocuğun beyin kanaması gecir-
dığı bildırildı.
SAYıTLI GÜNLER
Muzaffer Buyrukçu
20.000 lıra (KDV içinde)
Ödemdi gönderiİBcz.