Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 25 OCAK1993 PAZARTESİ
8 DUNYADA GEÇENHAFTA
Türkiye'de demokrasive iki karar
DİLEK ZAPTÇ1OĞLU
BERLİN-Turkiye'deinsan
haklanylademokrasinın uygulanıp
uygulanmadığı sorusu Almanya'da
gecen hafta ıkı kararla gundeme geidi.
K.ararlannılkıni Bonn"da Alman
hukümetı verdı: Buna göreTürkıye'de
insanlar sıyası görüşlennden ölürü
hala takıpedılıyor. îkınci karar
Dıy arbakır Dcvlet Güvenlık
Mahkemcsi'nce\erildi\e Alman
vatandaşı Stefan Waldberg"PKK\a
kuryehk \ dpıığT gerekçesiyle üç yıl
dokuzay hapsemahkumedıldı.
DG M "nın y argısı Almanya'da büyük
yankı uyandırdı ve tepkiyle karşılandı.
Alınanya.anayasasındayabancılara
'sı>asi ıltıca" hakkı \eren 16. maddeyı
değişiırerek sınırlannı mültecilere
kapaımaya haarlanıyor. Herkesın
ülkc>c gınp ıllıca dilekçesı v ermesini
önlerrıek için Alnıan parlamentosu
dünyada ınsanlannın siyasi takıp
gormediğı üjkelenn bır listesını
çıkartacak. Örneğin ""Romanya'da
hiç kimse siyasi görüşlennden ötürû
ızlenmiyor" dendikten sonra bu
devletın vatandaşlan daha sınırdan
gen çevnlecek Bulgaristan.
Çekoslovakya gibi Doğu Avrupa
devletleri bu listeye alınırkenTürkiye
lıstedışı bırakılacak. Türkiye'den
gelen herkes ıltica talebınde
bulunabilecek. Türkıye'nin Alman
parlamentosundan "temız kağıdf
alamayacağıbaştanbellıydi Alman
Dışışlen. aslında böyle bır lıste
hazırlanmasına karşı çıkmış ve listede
adı geçmeyen devletlerle siyasi
ilişkılennın bozulacağından dem
vurmuştu. Hatta Kürtlerin siyasi
sığınma hakkının. "Türkiyeiçinde
Batı yörelenne göç etme şanslan
olduğu" gerekçesiyle kısıtlanması bıle
tartışılmış'.ı. Ama geçen hafta bu
planlar bir tarafa bırakıldı. Daha çok
kamuoyu korkusuyla ve
muhalefeıteki sosyal demokratlann
baskısıyla hükümet Türkiye'desiyasi
takıp olduğunu onayladı.
Bunun pratık sonucu ne? Şımdıye
kadar olduğu gıbı bundan sonra da
Türkıye v atandaşlan Almanya'y a
gelıp iltica dilekçesi verecek. Her \il
yaklaşık 25 bin kişi bu hakkını
kullanıyor. ama Alman makamları
bunlann sadece yüzde onuna kalma
hakkı venyor, diğerieri, uzun
işlemlerden sonra sınır dışı ediliyor. İş
tabıi bununla bitmeyecek. Karann
asıl siyasi sonuçlan önemli:
Türkiye'de insan haklannın
uygulanmadığı ve insanlannsiyasi
takip gördüğü resmen onaylanmış
oluyor. Zaten Diyarbakır DGM'run
Stefan Waldberg hakkında verdiği
karar, bunun göstergesi sayıldı.
Alman Gazetecıler Sendikası'nca 'adli
terör" olarak nitelenen karar ülkede
epey yankı uyandırdı. Fakat
Dışışleri'nin Waldberg"e fazla arka
çıkmadığı da gözden kaçmadı. Alman
Dışışlen, DGM karanndan sonra
konuyu ıncelediğıni söyleyerek hemen
sert bir yorum yapmaktan kaçındı.
Zaten gözlemcilere göre eğer Alman
Dışişleri Ankara'ya baştan sert
çıkışlarda bulunsaydı mahkeme belki
de farklı karar v erecek ve VValdberg'ı
sınır dışı etmekle yetinecekti. Stefan
VValdberg gibı 'Kürtlere fazla angaje
solcu Almanlar" Alman hariciyesinin
zaten uykulannı kaçınyor. Geçen yıl
Nevruz olaylanndan sonra da
içlerinde Yeşiller'e ve Demokratik
Sosyalizm Partisi'ne mensup
milletvekillennin de bulunduğu bir
grup Almanın Güneydoğu
Anadolu'ya Nevruz kutlamaya gıttiği
anlaşılmış; bölgede mahsur kalan
vatandaşlannı gen getirmek Alman
Dışişleri'ne epey sıkıntı vermışti.
Stefan Waldberg, gazetelerde çıkan
biyografisine göre Güney
Almanya'nın Waldkirch adlı küçük
bır kasabasında yaşayan ve
ilkgençliğinden beri sol-alternatif
görüşlere sahip bir genç. Yabancı
düşmanlığına ve ırkçıhğa karşı çeşitli
eylemlerckatıldıktan sonra kasabada
siyasi mülteci olarak yaşayan
Kürtlerle ilişki kuruyor. Türkçeveya
Kürtçe bilmese de Almanya'ya
sığınan Kürtlerin Türkiye'ye geri
göndenlmemesi için mücadele edıyor,
kendisini 'enternasyonalist' olarak
niteliyorve kısa zamanda Kürtlerle
dayanışma komitelennde ön plana
çıkıyor. Son olarak Cizre'de yıkılan
bir sağlık ocağının yeniden inşası için
kasabasında bağış kampanyası
açarak 8 bın mark topluyor. Geçen
yıllarda üç kez Güneydoğu'ya gitıniş.
Oturduğu kasabaya yakın Freiburg
kentinde yayın yapan özel
sol-alternatıPDreyecksland'
radyosuna da serbest muhabirlik
yapıyor. Asıl mesleği çıçekçilik, ama
parasını bir depoda işçılik yaparak
kazanıyor. 28 yaşındaki Waldbergin
yaşamöyküsü 'siyasi romantizm"
kokuy or; açık bir savaşın yaşandığı
bir bölgedeki hareketlen en hafif
deyişle naif. Alman Dışişleri şimdi
VValdberg'in cezasmı cekmeden sınır
dışı edilmesi için bakalımne kadar •
uğraşacak.
Lazerli
adam
tutuklandı
İSVEC
GÜRHAN UÇKAN
STOCKHOLM - Lazerh dürbünlü
tiüeğı>le göçmenleri vuran, bır İ ranhyı
öldüren veçok sayıda yaralama olayına
kanşan 39 yaşındaki İsveçli. kendısine
karşı kamılann çokluğundan öturü
tutuklandı. 8 Kasım 199rdeİranlıJimmy
Ranjbar ı uzaktan aleşederek
öldürmeklen ve alu göçmene karşı beş
tabancalı saldından suçlanan kişinin
evındc. dürbünlü tüfcğin bölümleri
bulundu. Aynca a'eşli sılahlar satan bir
kişi. söz konusu kişiye lazerli dürbün
sattığını açıkladı. Polıstarafindanyapılan
açıklamaya gore lazerlı adam, altı avn
banka soygununun da ardında yatiyor.
Bunlardan ıkisini itıraf etmişdurumda.
Polisın ilgisıni çcken kişi. bır ay süreyle
izlenmış Durumun farkına vannca.
lazerli lufeğıyle ıkı polısmemuruna ateş
etmiş. Polislenn bu saldından yara
almadan kurtulmalan. İsveç basınında
önemli bır habcr olmuştu Lazerli adamın
saldınlan arasında. çoğunlukla yalnız
olarak dükkanlannda çalışan göçmenlere
karşı.yapukian gebyu.ii. İçeri gırdıkıen
sonra karşısındakı göçmenın yıızüne ateş
eden sakiırgan. bu şekılde 8 kişi) ı ağır
olarak yaraladı. İkı ayn bcnzersaldınnın
sorumlusu olarak da 39 yaşındaki kişi
gösterüiyor. 6 saldınrun 5"inde kullanılan
tabanca. bır rastlantı sonucu sudan
Çıkartıldı.39yavindakisanık,sılahın
kendısine ait olduğunu kabul ediyor. ama
olaydan epey önce tanımadığı birine
sattığını ıddıa edıyor. Ne \ar ki
tabancanın namlusuna susturucu lakmak
için y ı\ yapıldığının izleri. adamın
daıresınde bulundu. Ay nca saldınlarda
kullanılan Güncy Afrika ürünü mermılcr
evindcelegeçınldı. Butürmühimmat.
daha önce çok sayıda ırkçı saldında
kullanılmıştı. Lazerli adamın elindeki en
büyük koz. tanıklardan hıçbinnin. "İşte
bu adamdı" diyememesi. Herne kadar
hcrkcs. yabancılara karşı düzenlenen
saldınlardan sonra adamın. bcy az renkli
bir Nissan otomobillc kaçtığını söylüyorsa
\e söz konusu kişinin bu tanıma uygun bir
arabayı sutın aldığı bıliniyorsa da suç
işlenirken gören tanıklann yokluğunun
sanıktan yana çalışac^.Jına ınanılıyor
Özelhkle. a\ ukannın. ls\cç'ınen ünlü
avukatlanndan Gunnar Falk olduğunu
düjürıüncc.
Çi^l TJ^».f kiy Y ı l ı ' n ı l r u t l ı ı v m * Fare,öküz,kaplan,tavşan,ejderiıa,yılaıı,at,koç,maymunderkenUzakdoğu22ocakcuma
" * 9 " " * U ^ X I I I 111 i k l l l l l i y U l günüHoroz\üfnaginU.lJzakdo^inançIannagörebuyıldoğacakIarbOge,kavgacı,cesur,
yardımsever ve inanclı bir kişilik taşıyacak. Yer* yıfkutlamalar çerçevesinde Çin'in başkenti Pekin'de düzenlenen fuarda. bir çocuk buz tutmuş Longtan
Gölü'nde ejderha kızağını gönlünce sürüyor. (Fotoğraf: REIJTER)
En tamıııııışfahişe ortadankayboldu
EDİPEMİLÖYMEN
LONDRA - Geçen hafta Bosoa
sorunu, Prens Charles'ın aşk hayatı,
Irak harekatı, bütçe açığı, artan
işsizlikten de öneniliydi "ülkenin en
tanınmış fahişesinin ortadan
kayboluşu". Lindi St Clairin kiraiık
Jaguar'ı. intihar için sıkça secilen
"popüler" bir y amaçta, terk edümiş
durumda. y üksek topuklularından biri
de aşağıdaki kumsalda bulunmuştu.
Kendisi ile ilişki kurduğunu iddia ertiği
267 milletvekili 'Se bir o kadar da lord,
v üksek mahkeme yargıcı ve önemli
şahsiyeti" açıklamaya hazırlanan St
Clair. ortadan mı kaldırılmıştı? Polis,
olayı aydınlatmak için 6 gün uğraştı.
Sonuç: Bayan St Clair, Florida'daydı.
Gününü gün ediyor, İngiltere'de
kayıplara kanşmasının yarattığı
merak«e heyecana kıs kıs gülüyordu.
Florida'da olduğu. ancak poüs evine
girip arama yapbktan sonra bulduğu
belgelerden iz sürerek anlaşılnuştı. St
Clair, gerçekten "pobsin zamanını
boşuna harcamak için mi" kaybolma
nuraarası y apmtştı, yoksa "zaten
gideceği vardı da şöyle şanına layık bir
şekilde mi gitmeyi planl?mıştıT" Bu
soruların yanıtına göre poüs, harcadığı
zaman ve işe koşulan lOdedektif için
StClair'e 100binsterlinlik(13milyar
lira) bir fatura kesecek ya da
vazgeçecek. St Clair'in başı, V ergi
Idaresi ile dertte. İdare, 112 bin sterlin
INCİLTEREvergi talepedincemahkemelik oldular.
Boyalı ve "ibikfi" sarı saçiarı, elinde
kırbacı. kısacık deri minisi, uzun
topuklu siy ah rugan çizmeleri, 163
santim çaplı dekoltesi ile BayanSt
Clair, V üksek Mahkeme kaptsında
pozlar verdi. \ ergisini de ödemedi.
"Müşterüerinin'" kendısine bu konuda
yardımcı olmasını istedi. Ama y anıt
alamadı. Florida'yada bu nedenle
"kaçtığı" sanüıyor. Kaybobnadan
önce, magazin basınmın "şahı" saydan
"Sun" gazetesinde bir mektubtı
yayımlandı. St Clair, 267 milktvekili
ile Uişkide bulunduğunu açıklıyor,u
Bunların 252"si cinsd sapıktır"
diyordu. Lyuşturucu alışkanlığı,siUh
kaçakçüığı, cinayet girişimlerinde
parmaklan olduğunu da iddia
ediyordu. "Herşeyiyakında
açıklay acağım" derken, sırra kadem
bastı. St Clair sadece "reklam peşiude
koşan" bir hayat kadını değiL
Fahişelerinsosyal gıivenlikleri ve
y aşam koşullarımn iyileştirilmesi
amacıyla bir de "siyasi parti"' kurdu.
Geçen genel seçimde partisinin tek
adayı kendisiydi. tngiltere'de fanişetik
yasal değil. Türkiye türii genelev yok.
Ama randevuev leri ile fanişetik hatırı
say üır bir sektör. Vıkla 200 binstertin
(26 milyar Ura) kazandığı hesapianan
St Clair, fahişeliğin yasallaşması için
çaba harcıyor.
AMLAR-KAMLAR
ECMEL BARUTÇU
Daha Fazlası mı?
Türkiye Bosna-Hersek konusunda neden daha faz-
lasını yapmıyor?
Zaman zaman bu tür soruları soranlar bizde çıkıyor-
du. Meğer dışarıda da bunu soranlar varmış. Nitekim,
böyle bir sorunun Pakistan'ı ziyareti sırasında DSP Ge-
nel Başkanı sayın Bülent Ecevit'e sorulduğunu
basınımızda okudum.
Bu soruyu soranların hiçbirinin somut ve makul bir
öneri ortaya koymadıkları dikkati çekmektedir. Söyle-
nenler daha dinamik olmayı tavsiye anlamına gelmek-
ten ileri gitmemektedir
Neden böyle somut öneri yapamıyorlar?
Bana sorarsanız, Türkiye'den daha fazlasını istemek,
onun eline silahını alıp Bosna-Hersek'e gitmesini iste-
mekten pek farkı olmaz da ondan derım.
Türkiye, Bosna-Hersek konusunda barışçı yollardan
yapılabilecek ne varsa yapmıştır. Bu konuda, uzun süre
derin bir uykuya dalmış olan Islam alemi dahil, bütün
dünyayı ayağa kaldırmıştır Buna rağmen, Güvenlik
Konseyi'nin şimdiye kadar uyguladığı sınırlı yaptırımlar
Bosna-Hersek'te Sırp saldırılarını önlemek için yeterli
olmamıştır. Sınırlı yaptırımlar diyorum, çünkü Güvenlik
Konseyi'nin bu konuda aldığı kararlar maalesef eksik
çıkmıştır.
Hala bunun sıkıntısı çekilmektedir.
Bosna-Hersek'te savaş sucu teşkil eden olaylann in-
celenmesi için komisyon kurulması kararlaştırılıyor,
ama bu suçun tespitı halinde ne yapılacağı belirtilmiyor.
Bosna-Hersek üzerınde askerı uçuşların yasaklanması
kararlaştinlıyor, ama bu yasağın ihtla.lt halinde nasıl bir
yaptırım uygulanacağı belirtilmiyor.
Güvenlik Konseyi üyesi olmadığı için Türkiye karar
mekanizmasına müdahale edebilecek durumda değil-
dir. Buna mukabil, Güvenlik Konseyi'nin kararlarındakf
eksikliğin yarattığı haksız durumu telafi etmek tçin uğra-
şan ülkelerin başını yine Türkiye çekmektedir.
Bosna-Hersek in Müsluman halkına büyük bir hak-
sızlıkyapılmaktadır. Bu haksızlıksorunaçözümbulması
gereken Birleşmiş Milletler tarafından işlenmektedir.
Eski Yugoslavya'ya karşı Güvenlik Konseyı'nce uygula-
nan silah ambargosu bu teşkilatın tarihinde görülmemiş
bir haksızlığa dönüşmüştür. Ambargodan etkitenmeyen
ve ellerinde Yugoslavya ordusunun her türlü ağır silahı
bulunan Sırplar, savunma imkanından yoksun ve am-
bargo yüzünden kendilerini savunacak silah tedarik
edemeyen Bosnalılara saldırmakta ve dünya teşkilatı
bu katlıama seyirci kalmaktadır.
Bu haksızlığa çare bulmak için uğraş veren ülkelerin
başında yine Türkiye bulunmaktadır.
Bunun ötesinde, Türkiye'den daha fazlasını istemekle
Bosna-Hersek'e doğrudan müdahale kastediliyorsa
Türkiye'nin coğrafi konumu buna müsait değildir. Eğer
böyle bir müdahalenin islam ülkeleriyle birlikteyapılabi-
lecegini sananlar varsa Islam Konferansı örgütü'nden
böyle bir karar çıkm.ayacağı bilinmelidir. Zaten çıkacak
da ne olacak? Güvenlik Konseyi harekete geçirileme-
dikten sonra?
Bosna-Hersek'te askeri bir müdahale olacaksa bunun
GÛvenlik Konseyi şemsiyesi altında olması gerekir. Bu-
gün, ABD dışında, denizaşın geniş çaplı amfibik bir ha-
rekat gerçekleştirebilecek ülkelerin sayısı bir elin par-
maklan kadar bile değildir.
İKÛ'den bu anlama gelecek bir karann çıkmasmın
mümkün olmadığını belirttim. Bu örgüt bir kere kertdi
içinde bölünmüş durumdadır. Arap ülkelerinin nazarı-
nda İKÖ adeta Filistin halkının meşru hak ve çıkarlannı
korumak için kurulmuş bir örgüttür. Bu mesele elbette
önemli bir konudur, ama İKÖ'nün diğer üye ülkeleri için
önemli başka konular da vardır.
İKÖ, yeryüzündeki Müsluman toplumları koruma gö-
revini de üstlenmiştir.
Bulgaristan'daki komünist yönetimin Müsluman Türk
azınlığına uyguladığı insanlık dışı özümleme politikası-
na karşı İKÖ'nun desteğıni sağlayacak bır karar çıkarta-
bilmek için göbeğimizçatlamıştı. O anı yaşayanlar bilir.
Suriye, Libya ve Iran gibi örgütün dinamik ülkeleri
karşımıza çıkmıştı. Bu ülkelerin Bulgaristan'la iyi ilişki-
leri vardı ve oradaki Müsluman toplumu için bu tlişkileri
fedaya değer görmüyorlardı.
Bugün de aynı şeyi Yugoslavya Federasyonu için dü-
şünnıek yanlış olmaz.
Dakar'da İKÛ'nün Başkanlık Divam'nın akdettiği mini
zirvede İKÖ'nün namusunu kurtarmayı Türkiye'den
başka kim düşündü?
İKÖ'nün -kullanılabilırse- bir ağırlığı vardır, ama bu-
nun sınırlı olduğu bilinmelidir. Birleşmiş Milletler Genel
Kurulu'nda Bosna-Hersek konusundaki kararın kabu-
lünde görüldüğü gibi, bazen faydalı da olmaktadır. Ama
münhasıran bu örgüte bel bağlayarak hareket etmek,
sonunda hüsrana uğramak istenilmiyorsa, güvenilecek
bir yol değildir.
BelçikaAT döııeııı
başkanhğınah;
FRDİNÇ LTKL'
BRLKSEL - Clinton'ın yemın
törenı ve hafta içındeki ABD'nin
Irak saldınlan geçen hafta Belçika
basınının en çok üzerinde durduğu
k onulardı. Belçika haftaya önceki
hafladan devralınan "Flaman
Bölgcsi Başbakanı Vanden
Brande'nın bölgelere daha fazla
özerklik tanıyan federalizmdcn yana
olduğunu açıklamasının ardından.
Kral Boudcvujn tarafından saraya
çağnlması"sorunuylagirdı. Flaman
bölgesı başbakanının saraya
çağnlması Flaman parulennın
tepkisinı çektı \e olay pazartesi günü
meclıste gündeme getirilip ulusal
başbakan Dehaenesıkıştınldı.
Bunun uzenne ulusal başbakan
meclıse "kralın eyleminın siyasi
sorumluluğu üstlendiği" bıldirdi.
Ancak bu. Taal-Actıe-Comıtc
(TAK) üyelennınçarşamba günu
kraliyci sarayının önünde
toplanarak "Boudewıjn. Flaman
hükümcti scnın paspasın değil"
sloganıyla kralı protestoetmesine
cngcl olamadı
Perşcmbc günü Brükscl'de bir basın
toplantısı dü/enleyen ulusal dışişleri
bakan Wılly Qacs"Yaklaşan AT
döncm bavkanlığının Belçıkaya
250-300 mılyon Belçika Frangına
(yaklaşık 9 mılyon dolar) mal
olacağınf açıkladı. I Temmuz-31
Aralık 1993tarihlcriarasındakı6
aylık sürede ATdoncm başkanlığını
üstlenmeyeha/ırlanan Belçika,
şimdiki döncnı başkanı
Danimarkanın gcrçcklcşürmck
istediğı "sübvansiyon, açıklık ve
genişleme'" amaçlanna katılmasına
karşın kendı belırledikleri başka
öncelıkleri var. Bakan Claes
Belçika'nın dönem başkanhğj
sırasında ızleycceği politikayı genel
çizgileriyle "Maastricht
Anlaşması'nın gerçekleştirilmesi,
yeni iş alanlan yaratımı ve
ekonomik sorunlar üzennde
yoğunlaşma ve ışsızlik ve sosyal
güvenlik problemleriyle ilgilenerek
AT konusunda AT yurttaşlanna
ınandıncı olmak" şeklindeözetledi.
1 temmuzdan sonraki gelışmelen
şimdıden bılmenın olanaksız
olduğunu ifadeeden bakan "'AT'nin
geleceği konusunda lyimser
olduğunu" behrtti. "Danimarka'nın
ikınci halkoylaması sonunda
Maastncht'ı onaylayacağına
inandığını" söyleyen bakan, "Major
bazı polılik rısklen göze alıp
İngılıereparlamentosuna
Maastricht'ı kabul ettimıeyi
başaracak"dedi. Belçika'nın dönem
başkanlığı boyunca lam 45 kez
bakanlar konseyi toplanacak ve
10-11 aralık tarihlerinde Egmont
Sarayı'nda
AT ülkeleri en üst düzey
yetkililerinin katılacağı ATzirve
toplantısı yapılacak. Claes.
sonbaharda AT, Japonya, Kanada
vc ABD'nin katılacağı birzirve
yapılacağını açıkladı ve Belçika'nın
dönem başkanlığı sırasında
Clinton'ın Brükscrcgclmesinin
beklendığını söyled1
'.
Kral 16. Loııis ve
soyluluk
taıtışmalaıı
î n c s i n r l l > >
'a s u m
'>e t
- hanımefendilik ve sadelikle özdeşleşmişri Audrey Hepburn, özel yaşamında
11İ9Cİ11İ11 j a Holyv\ood
1
da da. Film eleştiımenlerine göre oyunuculuğu da sağlamdı. Ama o "Her
şeyden önce insanım" diyordu. HollyHood'un ışıltılı sokaklanndan Afrika'nın kurak çöllerine doğnı zorlu bir yolculuğa
çıktı. L NICEFin iyi niyet elçiliğine soyunarak niteliklerine yardımseverliği de ekkdi. Hiç kuşkusuz Kara Afrika'ya
uzananenbeyaz,engüzel eldi o. (Fotoğraf: REUTER)
MİŞELPERLMAN
PARİS- Fransa'da geride
bıraküğımız haftanın tümü,
Kral 16. Louıs'nin,
gündemdekı yerini koruduğu
bir zaman dilimı oldu.
Concorde Meydanı'ndaki
törene gelenkrin tümü de soylu
muydu? Değıkü elbette. Zaten,
Fransa tahtının vansi
konusunda yıllardır sürüp
gıden tarüşma nedeniyle,
soylular değişik kiliselerdeki
ayınlere katıldı. Soylu
olmayanlar da öyte.
Fakat, nedir. kimdir, ne yapar
bu soylular, 21. Yüzyıl'ın
eşiğinde? Fransızlann bu
konudaki görüşlen ne? Bu gibi
sorulann yöneltildiei ilginç bir
kamuoyu yoklamasını
yayımladı son sayısınoa
'Madame Figaro' dergısi.
Şöyle bırgözatalım...
Soylunun, dığer ınsanlara
kıyasla, 'ayn' birkişilik
sergjlediğini söylüyor
Fransızlann üçte biri. Kjzlannı
soylu biriyle evlendirmeyi
arzulayanlann oraru ise sadece
yiizde 24. Yani, Fransızlann
ancak dörtte biri bu tür bir
büyüklük kompleksine
kapılmış durumda. Soylu bir
ısme sahip obnak hevesinde
olanlan ıse cn çok gençler
arasında bulmak olanakh.
FRANSA
örneğin. 18-24 yaş
grubundakilerin yûzde 36'a,
cafcafh bir soylu adı taşımayı
düşlerken 65 yaşın
üstündekilerin yüzde 67'sinin,
hiç de umurunda değil soyluluk
iddıalan. Peki, soylulannen
önemli nıtelikkri nedirsize
göre? Buna, "sahip olduklan
ilişkiler" yanıtını verenler başta
geliyor. Yani, çok sayıda ve
kaliteli insanlar tanıyormuş
soylular. Peşinden, onlann
konuşma tarzı, ardından da 3.
sırada, 'seryet' geliyor. Bunlara
birde 'terbiye' etkenıni
ekledinızmi, verilmiş yanıtlara
göre Fransız soylusunun
başhca nitelikleri ortaya çıkmış
oluyor. Soylular tablosuna
belki birazgölgedüşüren
etkenler ıse ankeün sorulannı
yanıtlamışlaragöre
'ayncalık'lardan
yararlanmalan. Birde'ahlak*
konusunda pek de ü'tiz
davranmamalan. Fakat, belki
yanıüyor bu konudasoylu
olmayanlar... Ancak kesin olan
bir şey varsa, o da, 'Madame
Figaro'ya göre'Fransız
Soylulan payaruşma
Derneği'nin(ANF),
bünyesinde tam 2 bin aileyi bir
araya getirdiğidir!