09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2OCAK1993CUMARTESİ CUMHURfYET SAYFA KULTUR 11 Şizerlere Japonya'dan idül • KültürServisi -Tokyo'da ıav ımlanan, Japon) a'nın en büyük gazetelcrinden Vomıuri Shimbun'un süzenlediği. bu\ıl \4.\ü jerçekleştirilen uluslararası tarikatür yanşmasında Türkiye'den altı çızerödül »ldı. Serbest ve konulu bölümlerden oluşan »anşmanın 1992yılındakı tonusu. "'cesaret" olarak belırlenmişti. 64 ülkeden 12 bin 884 yapıtın kalıldığı ;.anşmada Mahmut Akgün ~Excellent" ödülünü lazanırken, Gürbûz Doğan Ekşioğlu onur mansiyonu ıle ödüllendirildı. İsmet Lokman, Enver Malkoç, Eray Özbek ve Mahmut Tibet de "Cıtation" ödülüne değer bulundu. TÜPk sanatçılara ödül • Kûltür Servisi - L N ESCO Asya Kültür Mcrkezi tarafından Tokyo"da düzenlenen "Noma Concours" adlı yanşmada, FendunOral "Böğürtlen Cini ve San Gaga" adlı öykü kılabıyia üçüncülük aldı. 54 ülkeden 467 sanaıçının katıldığı yanşmada Nazan Erkmen ile Kağan Güner de teşvik ödülü kazandılar. Talayman'ın pesimleri •Kûltür Senisi • Yaşamını Almanya'da sürdüren ressam Metin Talayman'ın Türkıye'deki yeni sergisi 5 ocafc tarinmde İsutftbni Tem Sanat Galerisi'nde acılıyor. 3 şubat tarihine dek izlenebilecek sergide, Talayman'm sanat yaşamı hakkında bilgi veren audiovisual gösteri de her gün izlenebiliyor. Talayman, gerek insan fıgürlü kompozısyonlannda, gerekse soyut bir atmosferin ön plana çıktığı resimlerinde insanın yalnızlık duygusunu ve bu duygunun çeşitlerini yorumluyor. Antika bebekler • ATİNA(AA)-Anüka bebekler, ABD'de milyonlarca liraya kolayca müşteri buluyor. Uluslararası Bebekler tCulübü Başkanı Cynthia Mouser. örneğin porselenden yapılmış ve iyi şekilde korunmuş eski bir bebeğin koleksiyoncular tarafından herzaman kapışıldığınısöyledi. Lipor dergisının haberine göre, bugüne dek en pahalı antika bebeğin Almanya"da 170 bin dolara saiıldığını belirten Mouser, 1880-1890 yıllan arasında üretilen bir "Zimo Bem" bebeğin değerinin altı bın dolann üzerinde olduğunu kaydetti. Duran Karaca Sergisi Şekerbankta • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — Duran Karaca'nın resim sergisi, 6 ocak çarşamba günü Şekerbank Ömer Sunar Sanat Galerisi'nde sergilenmeye açılacak. Atatürk Bulvan 171 numaıadaki galeride, 28 ocağa kadar açık kalacak sergi, pazar ve pazartesi günleri dışında 10.30 - 19.00 saatleri arasında görülebilir. 1934 yılında Ceyhan'da doğan ve 1962 yılında TRT resim ödülü, 1981 yılında Kûltür Bakanlığı "Atatürk, Kurtuluş Savaşı ve ""»evrimler" konulu resim /arışmasında mansiyon ödülü, 1984 yılında da Ankara Sanat Kurumu'nun "Yılın Sanatçısı" ödülleri verildi. Sanatçının, yurtiçinde ve vurtdışındaki müze ve özel koleksiyonlarda yapıtlan yer ahyor. Ankara Devlet Opera ve Balesi bale tarihinin en eski yapıtını sahneliyor Romantizmin simgesi 'La Sylphide'ŞEBNE1VIAKSAN Ankara Devlet Opera \e Ba- lesi'nde. bale tarihinin en eski ve orijınal yapıtı "La Sylphıde" sergileniyor. İlk kez 1832'de Pa- ris Operası'nda. müziği Jean SchneitzhoefFer. koreografısi Filippo Taglioni tarafından kızı Marie Taglioni için gerçek- leştirilen bu yapıtı, Danimar- kalı koreograf Bournonville'ın 1836'da gerçekleştirdiğı yo- rumla ızleyeceğiz. Bu balenın bir de 1971'de Piere Lacotte ta- rafından yapılan bir yorumu vardır. Bournonville yorumu en eski ve otantık olan yorum- dur. Eseri Danimarka Kraliyet Balesi sanatçılanndan Flem- ming Ryberg sahneye koydu. Ancak belli başlı toplulukla- nn oynamaya cesaret ettiği bu yapıta. romantizme yazı, şiir. resim ve müziklen sonra görün- tü kazandıran ve bale sanatını saygınlığa kavuşturan ilk eser olarak bakılır. Romanüzm. Fransız ıhtılalinin mcydana ge- tirdiği büyük değışimin sonucu ortaya çıkan bir anlayıştır. Ger- çeklere dayanmak zorlaştıkça, insanoğlunun başka bir dünya yaratma gereği kaçınılmaz olu- yor. Balede bu çelışki. saray ge- lenegi. zevkı ve hımayesinden, halka inen ve orta sınıf bir zev- ke hitap etmek zorunda kalan sanatçının içine düştüğü yaşam ve gerçeklere tepkisı olarak be- lirir. Bu nedenle gerçekle düş âlemı yanyana ve içıçe işlenir bu dönem balelerde. Mitolojik ko- nular, krallar ve tannlann yeri- ni gerçek insanlar ve onlann düşlerindeki periler almıştır. Şi- ırsel estetik ve siil anlayışı ro- mantizmin baleye kazandırdığı temel olgulardan biridir. 'La Sylphide' pek çok ilkleri 1845"te sahnetenen "La Sylphide v 'den . Bu balede James rolünû yurtdışında oynayan tek Türk danscı Erkan Çimenciler, bu roldeki başansıyla övgüler topiadı. içerir. parmak ucu pabucunun bir atraksi\on olarak değil, ifa- deyi güçlendirme amacı ile kul- lanılması, bu pabuçlarla kadın dansçının tekniğınin ilerlemesi dolayısıyla romanıik ideali sim- gelemesi dışında, erkek dansçı kadar becerisi ile de ön plana çıkması, gaz lambalannın sah- ne aydınlatmada kullanılması ve bunun romantik görüntüyü bütünlcmesı. tanınmış edebı- yatçılann baleye ilgı duymaya başlaması hep bu yapıtla bağ- lantılıdır. 'La Sylphıde" de zaten bir or- man perisıdir. Bileklere kadar uzayan bol beyaz tül etekleri, küçük ve sıkıca vücuda oturan dekolte bedeni, arka belinde kanatlan, başında beyaz çiçek- lerden oluşan yuvarlak tacı ve parmaklannın ucunda yere sanki değmeden uçarak dans eden bir hayal ürünüdür. Arzu- lanan, düşler kurulan ama hiç bir zaman sahip olunamayan bir \mge. Bu peri nişan haarlı- klan içinde olan bir İskoç gen- cın aklını çeler! Odasına girer, yanağından öper, şapkasını ahr kaçınr, onu ormana götürmek ıster. James bu varhğa tutul- muştur, o belirdiği anda herşeyi unutur ve nitekim tam nişan sı- rasında peri belirir, yüzûğiı ala- rak kaçar ve tabii James de ar- kasından kaçar. Ancak James'in bu varhğa dokunmasına olanak yoktur, ormanda kendine benzeyen bir sürü peri arasında bir gözükür, bir yok olur. Tam bu sırada be- lıren cadı Madge zaten hınç al- maya kararlı olduğu James'in eüne bir eşarp verir ve bunu pe- rinin kolîanna sararsa onun gerçek insana dönüşeccğini söyler. Fakat bu eşarp Sylphi- de'e dokununca James'in haya- li de kollannda yok olur. Uzak- tan bir düğün alayı geçmekte- dir, James'in nişanlısı bir arka- daşı ile evlenmiştır. Bir yanda nişan davetlilen neşeli, atla- malı, zıplamalı halk danslan yaparken bir yanda bu peri uçuşmakta ve olaylann akışı değişmektedir. 1930- 40 yıllan arasında ro- mantik baleyle başlayan gehş- meler teatral dans sanatının en önemli çağı olarak tanımlana- bilir. Akademik teatral dans, esas olarak klasık ve romantik düşünce ve görüş arasında gi- dıp gelen bir şakül gıbıdir. Klasik görüş, bence mükem- meliyet, dış görüntü \e tekniği kendine amaç edinırken, ro- mantik görüş ifadeyi ve içeriği ön plana alır ve tekniği bu amaçta kullanır. Bournonville tekniğınin özel- likle erkek dansçılara kazandır- dığı hafıflik, çabukluk. yumu- şaklık, abartıya ve göstenşe kaçmadan asil ve zarif tavırlan benimseme, Türk dansçılan için yeni bir deneyim olacaktır. Aslında arzu edilen Bournon- ville tekniği ve repertuannı dansçılanmızın okul yıllannda görmelendir. Bu nedenle de önde gelen okullar belli başlı stil ve teknik- lere eğitim programlannda yer vermektedirler. 'La Sylphide'deki James ro- lünü yurt dışında tek oynayan Türk dansçı Erkan Çimenciler bu roldeki başansı ile önemli kritiklerden övgüler almış, sti- lin ve tekniğin inceliklenni kav- ramış bir dansçı olarak kendin- den söz ettirmiştır Bir dansçının kariyerinde ona en çok haz veren sadece egosunun şişirilmesi olamaz. Gerçek haz, dansçının vücudunu yeni bir stille yeniden keşfetmesidir. ORHON ARIBURNU ODULLER Soıı katılıııa tarilıi 1 ıııart Kültür Servis - Şair ve sınemacı Orhon Murat Anburnu anısına düzenlenen ödüller bu >ıl da şıir, uzun metrajlı film se- naryosu. kısa metrajlı film ve fotoğraf dallannda verilecek. Bu yıl aynca kısa metrajlı film dalında yanşmaya katılan bir fılme de geçtığimiz günlerde yitirdiğimız Yavuzer Çetınkaya amsına bir özel ödül verilmesi kararlaştınldı. Orhon Murat Anburnu ödüllennin bu yılki seçicı kurulu. şiir dalında Oktay Akbal, Kemal Özer, Hilmi Yavuz. Hüseyin Haydar, Turgaş Fişekçi ve Hüsevin Alemdar. uzun metrajlı film scnaryosu dalında Engin Ayça. Macıt Koper. Orhan Oğuz. Hülya Avşar. Fehmi Yaşar ve Talat Bulut. kısa metrajlı film dalında Atıf Yılmaz. Cevat Çapan, Tank Akan, Zeki Ök- ten. Tunç Başaran \e Şerif Sezer; fotoğraf dalında İsa Çelik, Mehmet Bavhan, Mehmet Kısmet, Aclan Uraz, Gökhan Yalta ve Rıza Baloğlu'ndan oluşuvor. Yanşmaya şiir dalında 10 nisandan sonra yayımlanan kitap- lar. uzun metrajlı film se- naryosu dalında 110 da- kikayı geçmeyecek senar- yolar, kısa metrajlı film dalında 30 dakıkadan uzun olmayacak fılmler, fotoğraf dalında da 18x24 ölculerinden küçük olma- yacak siyah-beyaz baskı fotoğraflar katılabilecek. Yanşmaya katılmak ıste- yenlerin. yapıtlannı bir fotoğraf ve yaşam öykü-1 lenyle birlıkte yedı nüsha olarak 1 mart 1993 tarihi- ne dek Anburnu Ödülle- ri, Ahududu sok., No:27. Daire:7,80060 Beyoğlu İstanbul adresıne ulaştırmalan gereki- yor Sonuçlan 11 nısan 1993 tarihinde açıklanacak yanşmada. geçen yıl: şiir ödüllen, Anburnu"nun elyaası sema şiiri, "Ko- van" adlı şiir kitabının tıpkı basımı ve "Burak Dünya" adlı top- lu şiirleri, kısa film ödüllen 5"er adet L'-maüc kaset ve Sony M-3 kamerayla bir film çekme olanağı, film senaryosu ödülleri An- burnu'nun "İçimizdeki Boşluk" adlı fılminin senaryosu, "Sihir- h Boru" fılminin afışı. Agah Özgüç'ün "Türk Filmleri Sözlüğü" kıtabi ve aynca senaryosu fılme alınacak yazara 3-5 mılyon lira arasında para ödülü. fotoğraf ödüllen de Anburnunun "Gün- doğumu" adlı fotoğrafı ile Aclan Uraz'ın "Çocuk İşçıler" fo- toğraf albümü olarak belırlendi. Anburnu ödüllerini geçen yıl şıir dalında "Rüzgârlarla Dolu" adlı kıtabıyla Ali Asker Barut, kısa fılm dalında binncilığı Bırand Kaya. sinema ütopyası dalı- nda Mehmet Tığlı \c fotoğraf dalında da Gül Ezen kazanmıştı. Yavuz Tanyeli'nin hareketli, çarpıcı, heyecanlı resimleri AKM Büyük Salon'da görülebilir Gömıenin sonuyoktur, görraüyor musunuz? FATMA ORAN Yavuz Tanyeli'nin 1980-1992 yı- llannda. yaptığı resimlerinden bir bö- lümü Alatürk Kültür Merkezı'nin Bü- yük Salon'unda sergileniyor. Ercüment Kalmık'ın eşi ve kızlan tarafından I991'de kurulan Ercüment Kalmık Vakffnın ilk ctkinliğj olan "Görmenin Sonu Yoktur'' adlı sergi- de Tanyelınin yüz adet büyük boyut- lu, tuval üzerine yağlıboya resmi yer ahyor. - Sergiyi önce Nişantaşı-Urart Sanat GalerİM'nde gerçekleşlirmeyi düşü- nen Tanyeli, resimlerinın 'mekân'la ilişkisini değerlendirmek amacıyla so- nuçta AMKninalabildiğineözgürve derinlıkli salonunda karar kılmış. Karanlığa dağılan bir kuşağın. 50 kuşağının temsilcisı Yavuz Tanyeli. Bütün rüzgârlara açık olan bir ku- şağın, 'yitik" bır kuşağın temsılcisi. Bu yuzden kuşağının aalan, sevinçleri, keyifleri, keyifsizlikleri büyük ölçüde resimlerine yansıyor. 'Serseri' bir ku- şak olduğunu söylüyor Tanyeli. 50 ku- şağının "Serseri, ama 'karşı çıkan tip' anlamında serseri. Özgür ve özgün 'tip' anlamında serseri." Yavuz Tanyeli on iki yıllık resim se- rüveninde, dışavurumcu bir tutumla kendine özgü birfigüranlayışı geliştır- miş olmakla birlikte, 'kategorize' edi- lemiyor yine de. Anlatımcı mı? Evet. Duşsel mi? Evet. Fantastik mi? Evet. Gerçekçi mi? Evet. Gerçeküstücü mü? Evet. Bir 'evet' kadar 'zengin' Tanye- V avuz Tanyeli'nin on iki yıllık resim serüveninde, bu sergi de on ikinci kişisel sergisi; "Görmenin Sonu Yoktur". li'nin resımleri... Siyasi havanın ağır bastığı 'Ankara' konulu resimlerden sonra "tıplemeler' dönemi, karşıtavn açıklayıcı dönemi başbyor Tanyeli'nin. Siyasal havalar- dan, evrensel. kişisel ve doğasal boyut- lara uzanan resimleri, ışık ve karanlık arasındaki dramaük değişmelerle şid- det, saldırganhk, çılgınlık, coşkunluk gibı insan ilişkilerini ve duygulanm da dile getiriyor; 'okunan' resimler de di- yebüinz bunlara. Mesela, hiciv veesp- ri kıvılamlanyla bir takım görsel sim- geleri kullanarak gerçekleştirdiği çah- şmalanndan binndc, kafasının içinde "kaybolmuş" bir adam van adam 'mi- nare'ye bakıyor. Aslında resmın binn- de 'kazık' olarak görünen 'şey' öbü- ründe 'mınare'ye dönüşüyor. Kasaplardizisi, Lalelerdizisi, Otok- ritikler ve Beykoz dönemi çahşmalan var bır de Tanyeli'nin Beykoz'daki atölyesinden. hiçbır kaygı taşımadan. öyle bırdenbire yaptığı resimlerden oluşuyor bu dönem Beykoz'da unu- tulmuş bir^ıslık dolaşıyor gcceleyın. "Mesela, şu karşıdaki ışıklan yapar- ken bir Wrsaymıştını"'diyör,Tanyc}i: "Bu. benım araba. Kertenkeleler, za- ten gelen atmaca arkadaş. Burası Çu- buklu Körfezi. Bebek. Maslak Yolu. Yani, gecenin o saatinde doğal bir alı- şvenş işte..." Çahşırken kendisini neler mi motive ediyor? Başta "kendisi' tabiı; kendı enerjısi. Enerjisini yansıttığı resimlenn başkalannı da motive ettiğıne inanı- yor Tanyeli. Resimlerini 'sempatık" kılanın, insanlara baktıranın da bu e- nerji olduğunu söylüyor sonra. Tan- yeli'nin resmini oluşturan bır sürü 'olay' var. Kendı kutbunu keşfetmek için yola çıkmış bir insanın iç görünüş- lerini görüyorsunuz Tanyeli'nin re- simlerinde. lç'in dış'a yansımasını gö- rüyorsunuz. Nesneler, onun kendi ıç v arlığma eğilmesinde bir araç. Resmin aydınlanma anı: "Resmin oluşması, var olabılmesıne bağlıdır: yani ışın- masına." Ölümün bir solukta aldığı ince peri- şanlıklar. Yağmurun ma\i suyu. İlkbaharda panldayan her şey kışa adanmıştır. Sabah opali. Namlu si- yahı. İnfilak kızılı. Zehirli yeşıl. Hoy- rat san. Kurduğumuz ve bozduğumuz dostluklar. Agfacolor mutluluklar. Hareketli. zengin imgeli, çarpıcı ve he- yecanlı resimler bunlar... GENÇ SANATÇ1LAR1N SERGİSİ Farklı Atatürk ımgesi arayışı gostermeksızın, bır belgesel gjbıGÜRHANTÜMER İZMİR -Konak'ta, Esbank İzmir Sanat Galerisi'nde, iki genç sanatçının Ekrem Yalçin- dağ ile Ramazan Bayramoğlu'- nun sergisi var. Yalçındağ. Türkiye'nin öteki ucunda. Adıyaman'da doğ- muş. Dokuz Ey- lül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü'nü bi- tirmiş. Bir burs alarak gittiği Al- manya'da, bir yandan müzele- ri, galerileri gez- miş, bir yandan da resim yapmış, sergiler açmış. Şimdi yüksek li- sans öğrencisi. Ramazan sunuyor. Ancak, yapıtlann bir- kaç tanesi bu genellemenin dışında. Onlarda yorum var ve bu yorumun temelinde, sa- natçının ortaya attığı. "Devlet devleün kurdudur" özdeyişi ya da politik felsefesi yer alıyor. Bayramoğlu'na gelince, onun yapıt- lannın konusu, yalnızca ve yalnı- zca Atatürk. yani, 17. Türk devletinin kuru- cuslı. Ama bun- lar, putlaşünl- mış, deyim yerin- deyse, "resmi" bir üslupla yapılmış Ata- türk'ler değil. Ramazan Bay- ramoğlu'nun Atatürk resimle-Ekrem Yalçındağ Bayraktaroğlu ise Ege'li, Balı- ri, henüz tamamlanmamış, üze- kesir doğumlu ve aynı bölüm- rinde daha çalışılacakmış izle- YÜZYÜZE Atillâ Dorsay 20 000 lıra (KDV ıv ınde) Ödemtli gonderilmtz. den mezun olmuş. Şimdi araştı- rma görevlisi. Serginin temasını, Türk tari- hini bir baştan bir başa kapsa- yan bır kesitın oluşturduğunu söyleyebilinz, çünkü Yalçındo- ğa. Türkiye Cumhuriyeti'nden önce kunılmuş olan 16 Türk devletinin bayraklannı konu olarak seçmış ve bu bayraklan. hiçbir yorum katmaksızın, "re- sımleştırmek" için hiçbır çaba nımi veriyor. Mümtaz Sağlam'- ın kaleme aldığı bir değerlendir- me yazısında belırttiği gibi, "bu görüntüler izleyicide rahatsızlık yaratabilir." Katılıyorum. Ama olsun, sa- nat biraz daha rahatsız etmeli insanı. Bir başka Atatürk imge- sinin aranması, ilgjnç bir dene- me. Ancak, sanatçının, aradığı imgenin doruğuna ulaşlığını söylemek biraz zor. Sudepo^undan sanat me-kezine ANKARA(AA) - Ankara"- daki Kavaklıdere su deposu, büyük bır sanat merkezine dönüştürülecek. Çankaya Beledıye Başkanı Doğan Taşdelen. Ankara'da sanat olaylanna hizmet vere- cek büyük bir sanat merke- zine şıddeıle ihtiyaç duyul- duğunu belirtti. Iş Banİcası Gencl Müdürlüğü karşısı- ndaki devre dışı bırakılan su deposunun yerine, bu boşlu- ğu doldurmak amacıyla sanat merkezi yapımı için harekete geçtiklerini bildiren Taşdelen, şunlan sö>ledi: "Avrupa ülkelcrinin he- men tum başkentlennde bü- yük sanat merkezlen bulun- maktadır. Bızde ıse sanatçı- lanmız küçük. uygun ol- mayan salonlarda ürünlerini sergılemck için bınbır zahme- te katlanmaktadırlar." Taşdelen, 2 bin 700 met- rekarehk alanda kurulacak ve dört katlı olacak sanat mer- kezinin alt katlannın otopark olarak kullanılacağını. bir kalta 750 kişilık konferans sa- lonunun bulunacağını bildir- di. Sanat evinde beş galerinin yani sıra 500 kişilik kokteyl salonunun da yer alacağını bildiren Taşdelen, sanat mer- kezinin inşaatına önümüz- deki aylarda başlanacağını belirtti ATATÜRK KİTAPLIĞrNDA SÖ\XEŞİLER 1992'de edebiyatta ve felsefede neler oldu? Ocak ayında Atatürk Kitaplığı'nda değişik başlıklar altında her gün söyleşiler gerçek- leştirilecek. Edebiyat, tarih, plastik sanatlar, sanat tarihi konulanndaki söyleşilerin yamsıra tartışmah paneller de yapılacak. Yapı Kredi Izmir Sanat Galerisi Kültür Servisi - Yapı Kredi İzmir Sanat Ga- lerisi, Yapı Kredi resim koleksiyonunun yer aldığı bir sergıyle etkinliklerine başladı. Ara- lannda Osman Hamdi, Halil Paşa, Hoca Ali Rıza, İbrahım Çalh, Avni Lifij, Nazmi Ziya, Feyhaman Duran, Diyarbakırlı Tahsin, Şev- ket Dağ, Sami Yeük, Cevat Erkul, Ali Sami Boyar, Ayetullah Sümer, Şeref Akdik, îbra- him Safi ve Vecih Bereketoğlu gibi Türk resmi- nin çeşitli dönemlerinin önde gelen ressam- lannın yer aldığı sergi, Yapı Kredi İzmir Sanat Galerisi'nde 20 ocak tarihine dek izlenebilecek. Kültür Servisi - Atatürk Kı- taphğj'nın ocak ayı programın- da yine zengin kültürel etkinlik- kr yer ahyor. Haftanın her günü saat 16 00'da, değişik başlıklar altında gerçekleştinlen söyleşiler kap- samında, pazartesi günü yapı- lacak "1992'de Felsefede Neler Oldu?" başhklı konferansın ko- nuşmacısı felsefeci-yazar Aslan Kaynardağ. Salı gününün başlığı ıse "Plastik sanatlarda bu hafta." Nur Nirven'in düzenlediğı söyleşinin konuğu Sczer Tan suğ. 6 ocak çarşamba günü tanh konuşmalan gerçekleşitiriliyor. Bu haftanın konusu "Tarıh Eğitimi- Demokrasi Eğilimi". konuşmacı Büşra Ersanlı Be- har ve düzenleyen Yüccl Demi- rel. 7 ocak perşembe günü, Atilla Bırkiye, Metin Celal ve Konur Ertop'un konuşmacı olarak ka- tılacağı "1992"de Türk Edebı- yatı" konulu toplantınm dü- zenleyicisi Enver Ercan. Cumartesi günü yapılacak "vefa" toplantısmda anılacak sanatçı ise. müzisyen Nurhan Hekimoğlu. Gönül Paçacfnın düzenlediği anma toplantısına müzisyenler \e "Fıçı Ailesi" ka- tılacak. 11 ocak pazartesi günü, Tun- cay Gürhan'ın düzenlediği "88 Kuşağı Tartışıyor" adlı panelin katıhmcılan öğrenci dernekleri, Özgür Karaduman, Banş Soy- dan ve Uğur Yüzbaşıoğlu. 12 ocak salı günü, sanat tari- hinde yeni yayınlann ıncelendi- ğı bölümde "11. Mahmut'un Istanbul'u" adlı kıtap ele alına- cak. Kaülımcılar Cahit Kayra ve Erol Üyepazarcı, düzenleyen Dr. Neşe Yıldıran. Cuma ve pazar günleri dışın- da düzenlenen söyeşiler. 13 ocak çarşamba gününden ıtiba- ren, "Genç karikatürün önü tıkalı mı?", 'İletışimbilim ve edebiyat ilişkileri", "Tank Z4- fer Tunaya ve Cumhuriyet'i Sa- vunmak", "Alevilik Bektaşilik Araştırmalan", "Oktay Rıfat'- ın Bir Şiıri Üzerine : 1509 Dep- rem" gibi konularla sürecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle