Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURfYET 17OCAK1993PAZAB
12 DIZIYAZI
Kim korkar
radyasyondan
ŞÜKRAN KETENCİ
-8-
Çemobil'e bağlıkansersayısuıda olacakartıştan çok dahazararlışeyler var
Kuşkusu,kanserdendebeterSokaktaki vatandaşı. Çernobil kazası
sonrası saklanan bulutiann etlti gücü ile il-
gjli bilimseJ tartışmalar ve çaydaki radyas-
yon nuktarlan ilgilendırmiyor. Vatandaş,
alınan radyasyondan kendinin ve çevresi-
nin alrtuş olabilecegi zararlan, kanser riski-
nı öğrenmek istiyor. Vaısa, alınabilecek
önlemlenn alınmasıru isuyor.
Ne >azık ki, sokaktaki insanı en çok ı)gı-
lendıren bu konularda söylenen hiç bir şey,
bılımsel ölçülerc ginniyor. En çok merak
edilen sorulara doğru yanıt olabilecek bıl-
giler. kimsenin elinde yok. Nasıl ki radyas-
>on bulutlan sak&ndı. zamanında ölçûle-
memiz, Çernobil'den, radyasyon bulutlan-
na bedef olmamızdan 6 yıl 8 ay sonra, "Bil-
dikierimiz neler?" diye bir soruyu cesaretle
kendimize sorabilmemiz gerekiyor.
Ne yazık ki bugün bile, bilmemiz ge-
rekenJerin önemlı çoğunluğunu bilmi-
yoruz. Hata bütün resmi açıklama ve bilgi-
Jer içinde sadece batının bızi uyardığı,
Trakya topraklan üzerindc oluşmuş kir-
lenme ve alınan önlemJer sayılıyor. Bu çer-
çevede yapılması gereken her şeym
yapıldığına ve alınması gereken her önle-
min ahndığına: korkulacak. kaygj duyula-
cak btr dunımun söz konusu olmadığına
medi. doğru kirienme ve ınsanlann hedef inanmamız ısteniyor. Hâlâ fındık ve özel-
oJduklan riskkr bilimseJ olarak saptana- likle çayda öylesine büyük kirlenmeyi
madıysa, bugün de kanser tartışmalan, yapmış olan Doğu Karadeniz'e gelen bu-
daha çok sansasyon düzeymde yapdıyor. lutJann yol açtıği kirlenme ve olabilecek
Öncelikle çok çarpıa bir gerçeği görebil- sonuçlan üzerinde ortada hiçbir ciddi, bi-
limsel arastırma yok. '*
Saklanan buJutlarla ilgili bütün bilebil-
dikterimiz. ihraç edilen ftndık ve çayda
çıkan yüksek radyasyon ve bunun üzerine
bizim piyasadan aldığımız ömekJerle yurt
dışında yaptırdığımız analİ2 sonuçlan... Pi-
yasada satılan çaylann. gerek içerdikjeri
radyasyon, gerek demlenmiş şekiUerine
yansımasına ilişkin yapılmış araştırmalar.
Tabii bunlara, TAEK'in Karadenız yö-
resinde yapmış olduğu, ancak kamuoyunu
zamanında uyarmadığı ölçüm sonuçlan da
var. Ancak bu ölçüm sonuçlan ile sınırh
hesaplarla, insanımızın hedef olduğu söy-
lenen radyasyon etkisi...
Neler yaptlabtfirdi
Kirlenme oîduğu tarihlerde yörede ya-
şayan ınsanlanmıan ne türden etkilenme-
Yaııııa ışıktntmak gerekÇernobil. radyasyon, radyasyonlu
çay olaylanna beni çocukluk ar-
kadaşım Dr. Ali Nadir Savaşer bu-
laştırdı. Bu diayi de onun sonuç de-
ğerlendinjıelen ile noktalamak isliyo-
rum.
! AU, 1986 eylüJünde, sözde tatil için
Türkiye'ye gelmiştı. Biz, bilmediğı-
miz. görmediğimiz radyasyondan
korkmadan rahat rahat ne güzel ya-
şayıp gıdıyorduk. Başımın etini yedi.
;"B6yle duyarsızlık olur mu? Dünya
ıbu işle uğraşıyor, zarannj en az çek-
menın yollanru araştınyor. Kirlendiği
bilinen bütün bölgeler, gıda ürünleri
araştınhyor. Kirlenmiş gıdalar yok
lediliyor. İnsanlar uyanJjyor. Türki-
jye'de, Karadeniz'de ne ofup bittiğini1
bılmiyoruz. Türkiye'de yaşayan bilim
'adamlan araştırma yapmalıdır"deyip
Berlin'deki ölçümkr
; Çernobil kazası. dünyaya verdiği
;zararlar, söz konusu etkileri, Tür-
• kıye'nın durumunun araştınlması ge-
ı'rektigi görüşlerini, geniş olarak 6 eylül
,'arihli gızeıedeki bir söyleşide yayı-
;nladık. > >nra, bildiğınız radyasyonlu
çay öyku.sünü. Türkiye'de araştıracak
biüm merkezi, bilirrj adamı bula-
madığımız için. onun aracılıg] ile Ber-
lin'de bilimsel ölçümlerle karutJadjk.
' Berlin Çernobil Önlem Alma Komite-
si üyesi, Nükleer Tıp Bölümü şefı ola-
rak, çay skandalından sonra da önlem
alınmamasından çok rahatsızdı AJi.
Radyasyon kirlenmesirun zararsız ol-
dıigu yolundaki siyasi ve resmi ideolo-
jiden, doğabilecek sonuçlanndan çok
kaygılı idi. 11 Şubat 1987de bu umur-
samazlığın doğabilecek sonuçlan üze-
rinde, bu kez kamuoyunu uyarmaya
çalıştık. Ali, bir bilim adamı olarak
şom ağızhlık yapıyor, gelecekte bu
tabloda kanser hastahklannda ve
hücre deformasyonuna bağlı genetik
hastalıklarda önemlı aruşlar beklene-
bileceğini söylüyordu.
Kimlersorumtu?
Vurdumduymazlığı aklı almıyor,
bu kez arkadaşımız Yalçm Pekşen ile
yaptığı ve 4 Haziran 1987 tanhinde
yayınlanan Cumhuriyet'te, olayı sak-
İayan siyasetçilerin, seslerini çıkarma-
yan bilim adamlannın, gızieyen
TAEK yönetiminin, insanımızın uğ-
radığı zarandan sorumlu olacaklannı
söylüyordu.
Dr. Ali Nadir Savaşer. kendisi adı-
na bugün artık geçmişi tartışmak iste-
miyor. "'Oraya bir nokta köyalım" di-
yor. Bugüne ve yanna ışık tutmak ge-
rektığjni savunuyor. Kanser artışı iJe
ilgili bilimsel olduğu söylenemeyecek.
bıraz da sansasyoncl boyutlardaki
tartışmalann, geçmişin yargılanması-
na ve olayın ortaya çıkmasına ya-
radığını söylüyor. Radyoaktivitenin
herşekli vecinsinin tehlikeli olduğunu
bir kez daha vurguladıktan sonra or-
! taya çıkan tabloyu şöyle özetliyor
; Sorumsuziuk ömekJeri
ı
1
Çemobil olayı patlak verdikten
sonra, bilim adamı ve politikacının
üzerine düşen sorumluluklar vardı
Poütikacı biümden veri isteyecek, bi-
lim politıkaayı, politikacı da halkı
uyaracak ve alınması gerekli önlemler
aünacaktı. Bu, bütün dünyanın
yapüğı insani bir prensip. Türkiye'de
,' bu sorumJuluklann yerine getiril-
mediği de bir gerçek.
Şimdi günümüze gelelim. Günü-
müzde insaru ılgilendiren sorulara.
'Kanser artmış mıdır? Ne kadar art-
mışur?" sonılanna yanıt arayalım:
Radyoaktivitenin kanseri arturdığı
ne kadar bilimsel bir gerçekse, sağlıklı
araştırmalar yapmadan kansenn
arttığjnı söyleyememek de o kadar bi-
limsel gerçek. Geçmişte sağbklı kan-
ser araştınmalan yapılmamış bir Tür-
kiye'de bu nasıl yapıbr? İzlediğim ka-
dan ile kanser artışı gösteren resmi
kayıtlar var. Bunu. bugün îarama
yapıldığına bağJayangörüşkrdevar.
Yoğun hedefler
Bu tabloda en sağlıklısı, radyasyon
kirlenmesine en yoğun hedef olmuş
bölgelerde geniş bir kanser taraması
yapılmasıdır. Bu da yetmez; aynı yön-
temlerle, en temiz kaldığı bilinen yörc-
lerde de tarama gerekir. Aynı örnekle-
me yöntemleri ile yapılacak çok geniş
kapsamb taramalar ancak bcze bilim-
sel birfikirvcrebilir. Çünkü bir kan-
serli hastayı karşımıza alıp, onun doğ-
rudan radyoaktıvite ile, hele de Çer-
nobil'in etkisi ile kanser olduğunu ıs-
patlayamayız. Bunu kimse ispatlaya-
maz. Çünkü dünyada böyle bir labo-
ratuvar, böyle bir bilimsel çalışma
yok. Ama gerçek olan şu ki, in-
sanımızın hedef olduğu, alınan radyo-
aktivite kanser yapar.
Kaza ihtimali hep var
Burada, bir istatistikten söz edebili-
riz; 150 bin kanserli üzerinde yapılmış
bir çalışmanın sonucundan. 600 ile
3000 arasında insarun, yeryüzünde
var olan tabii radyoaktivite nedeni ile,
her yıl kansere yakalandığını söyleye-
biliyoruz. Çernobil, dünyanın var
olan radyoaktivitesinin artmasına ne-
den oimuştur. Bundan sonra da rad-
yoaktif kazalar olmayacak demek de-
ğildir.
Ali Nadir Savaşer asıl bu noktada
dünün analizi, bugünün değerlendir-
mesi ve yanna ışık tutulması gereğine
inanıyor. Görüşlerini özetle şöyle
noktalıyor:
Politikaalar, şeffaf, açık olmayı bil-
melidirler. Bilim insanlan açık, bilim
ahlakına uygun ve poliükaarun değil.
insan sağlığmın yanında yerlennı al-
mak zorundadıriar. Halkımızm da,
hesap sorar ve uyaruk olması gereki-
yor. Çok yakın çevremizde, gerek eski
doğu bloku, gerekse Sovyetler Biriığı
topraklarında 30 reaktör çalışmak-
tadır. Çernobil kadar sorunİu olduk-
lanrıı biliyoruz. Çernobil'de gafil av-
landık. Dünya ve de ülkemiz
hazırlıksızdi. Artık böyle mazeretleri-
miz de olamaz. Türkiye bir an önce
TÜBİTAK ile ortak çalışma içinde
olacak ışık bilımı merkeam kur-
malıdır. universitelerde bu merkezle
bağlantılı çaüşacak bırimler oluş-
malıdır.
Yuptdışında
İ n g i l i z c e
nasıl öğrenilip?
FİGEN ATALAY
HÜRRİYETUYMA2
-15-
ASUÎVDAtLKÖĞRENBIEMtZ GEREKEN, BÜOLMAUYDI
Radyasyonnedir, biliyormuyuz?
Sokaktaki insann <n çok meraJc
eniğı soruya, önîem a!"iadan sakte-
nan radyasyoflJu bulutlaryeicinlen
çaym zaraı verip vermediği tartış-
maana , zarar verdiği kesin, ancak
ne kadar boyutlu, bunun yamü yok.
Az olnîasıru difeyifinj diyerefc nokta
koyacagü
"Sz gazetecisiniz, bu işlerden ne
anlafsiBiz? " sorosu iafaoıa kanş-
urmasın diye de, bu sonuç yonanu
bir bJKffl adamma, VaJüf Guraba
Hasîane^ Radyasyon OnJcoîojı Kiı-
nık Şefi Dr.Nmetüo Unur'a yaptı-
racağız. TaruşmaJan, btrazışmiama
vebu tşmiamaaın canlı dokular üze-
rinddâ etkiterini bflen kışıfer olarak
iküntü ile izîedıkfcnni vurgulayan
Dr. Nurerün önur'un sonuç deger-
fcndirmçsi özetle şöyfe:
"Gönlerdir televizyon ekranında
ve ^zeteferin sütımlannda ttp dok-
torfan, büimifeilgtti yszarlar, konu-
nun çeşitb uzmanian, radyasyonu
kamuoyu önünde tartıjmaktalar.
Bu programlan izleyea, mümkûn
olduğu kadar gazeteferdeki yazılan
okuyan Mr kişj oiarai ben, radyas-
yooiaı ne oMuJtma anlayamadıiB.
Ankyabüdîğinjr
bunesnenin kanser
hastabğî yapacak ofciuğu
idi. **Radiaüon" keümç anJan» ile
ışın yayan, sştn yayılmas?, tnerkezi
bır noktadan yaydroa deraektir.
Konu^macî ve yazariar. baOcın bu-
nu bildiğînı zannederek tartışroak-
tadıriar. Hafka öncelikie açtkfan-
ması gereken. Çernobil kazası sosu-
aında çevreye göruienîeyen ışm sa-
• Vakıf Guraba Radyasyon
Onkoloji Klinik Şefi Dr. Nu-
rettin Unur, şur.'an söylöyor
Halka öncelikle açıkJanması
gereken, Çernobil kazası so-
nucunda çevreye görüleme-
yen ışın saçan maddelerin
yayıldığj, bunlann da yaydı-
İclan ışınlarla, canlı dokular-
da ışına bağlı hücresel değişik-
lıkler yaptığı idi.
çan maddderjn yaytkfagı.
da yaydıfckn ışırtiarîa. raıitarianna
görc canlı dokularda ışına bagh
hücreseldegişikfıkkri yaptığt idi.
Bizier fcazaniD meydana getae-
sinden, modern doz ÖlçümSOTie d-
hszkn, Atom Erjerjisi Kurunıu'nca
temin ediünceye kadar, yaiclaşık ikj
ay boyanca bitenjediganiz dozîarda
işmtenâık. Radyoaktif mzdâekrk
kırlenen çay, findîi, süt ^"bi ışın sa-
çan besin maddeferfni kuJknaniar
ışîniamaj'a mmxz kairken, ot&ym
farkındaofabiknter bu işınJamadan
kurtutdular.
Bu kaza sonuojnda, radyoaktif
maddekriîi yayıkiğî çcvTefenfc ışm*
ianrmş msanJann aldığı doza baglı
höcrc dcgjşıklıkierinj tahoun etmek
cok zordur.
IştnJama ile meydana gekn tü-
möriefin ahnan topJam doziara
bağiı ofarak kişidcn kışiye ne zaınan
ve nerede oluşup oiuşmayacağjnı
bihnenin ne kadar zoTokiu|unu. se-
neferinî tûradr tcşbjs ve tedavisine
verenfer bifirier. Sonuç olarak, tüm
kaaser leşhis ve teda\isi ik ugraşan
merkeüieKİen yeni, başit ve aynı
hastartuî birkaç defa bfldir2mesini
engetteyecek biidirirn formlannm,
İ9&yan ileriye doğru yeniden dö-
zerjfemrtesinirı istenmesi ik ukşıfa-
cak istaüstiki bjjg&rin, eskt vedaha
sonrakj îstatisîıklerle Jtarşılaşûn»
hrtası sonucusda. kazanın yöresd
epiâemyok>jik sonuçferîBSi deşger-
teBdirihnesi mumkün otebüecek-
tir."
lere hedef olduldan konasunda haia hiçbir
bilimsel bulgu ya da çalışma yok Zamaıu-
nda olay saklandı. bilimsel çalışma yapıla-
madı. Sonra yapılacak hiçbir şey. alınabıle-
cek hiçbir örüern yok muydu? Çernobil ve
radyasyon üzerinde ilk ciddi verilere dayalı
yayırumızın tarihı, 6 Eylül 1986. O tarihte
Berhn Çemobü'e Karşı Önkm Alma KLo-
mitesi ûyesi olarak Dr. Ali Nadir Savaşer,
ÇemobiJ'in yaraıtığ) kirlenme ve ınsan
sağlığını tehdit eden sorunlan. dünyanın
aJdbğı ve aJmayı sûrdürdiiğû önlemleri, so-
nuçlan ile birÜkte aynntıll anlatıyor. Ka-
radeniz'de olanlar hâkkında eUerinde bilgi
olmadığını, Türk devleü ve bilim adam-
lannın kirlendigini sovut olarak bildıklen
Karadeniz kıyılannda çalışma yapmalan
gerektiğıru arumsatıyor. O günden bugüne
bızım haberdar olabildığımız bir bilimsel
araştırma ya da çalışmadan söz edemiyo-
ruz.
Fmdık ve çay olaytan patlıyor, radyas-
yonlu çay halka bile bile ıçiriiiyor. O gün-
den bu güne. büyük suçlamalara hedef
olan ODTÜ grubunun çatışması ve birkaç
özel çalışma, zaten bizim ve genelde bütün
baMiun öncülük ettıği kirlenmeyi ortaya çj-
karma olaylanna ek bilimseJ kalJü getirmiş
oluyor.
Karanlık gûçler edebiyaö
Objektif. bilimsel ölçü ile olmasa bik,
sübjeİctif bilimsel ölçü sayılabilecek kanser
artışı yaşanıyor. Buna bağlı olarak, yine
basının öncülüğü üe radyasyon olayi yeni-
den kamuoyunun gündemine geliyor. Ay-
lardır yeniden, toz duman içinde tartışıyo-
ruz. Geldiğimiz nokta neresi? Kanser artı-
şlannı bilimsel olarak ortaya çıkaracak
çaljşmalar için hâlâ somut bir adım atılmış
değil. Radyasyonu halkından saklayan.
önlem almayan iktidardeğismış, ancak an-
layışlar pek değişmemiş gibı gözükûyor.
Hala resmi açıklamalarda bulutiann. kir-
lenmenin saklandıgı sakJanıyor Hâlâ bile
bile radyasyonlu çay içınlmesi olayı redde-
dihyor. Hâlâ radyasyon olayı üzenne gi-
denleri. "karanlık güçter" olarak gösterme
çabası, hâla Türk ekonomısine. çay. fındık
ihracatına zarar verme, dış güç vecıkarlara
alet olarak. "bir bardak çayda fıruna ko-
parma" edebıyau.
Alu yıl 8 ay önce, halkı paniğe kaptırma-
ma adına radyasyon kirlenmesi sak|anmış.
hiçbir önlem alınmayarak, çok ucuza ve
çok az zararla atlatılâbilecek olaydan, hiç
bilemediğimiz, ancak çok daha fazla oldu-
ğu kesin olan zararlara uğraulmıştık. Altı
yıl önce yurt dışına ihraçedilen ürünler, bi-
zim yapürdığımız tahliller sonunda çayda-
ki büyük radyasyon kirlenmesi ortaya
çıkmış, üretiminin derhal durdurulması,
piyasadakilerin toplanması ve yok edılmesı
gerekirken, bile bife 130 bin ton radyasyon-
lu çay insanımıza içırilmiş. çaydaki radyas-
yonun zararlı olmadjğı öne sürülmüştü.
Bugün değişen birşey var mı? Bıraz daha
fazîa tartışılıyor. ıtiraz sesleri biraz daha
gür çıkıyor, TBMM'ye iktidar partileri da-
hil soruşturma önergeleri veriliyor. Ancak
hâJa resmi dil olarak radyasyonun çok ha-
fif geldıği, hiçbir zarannın söz konusu ol-
madığı. kanser yapmadığı söylenmeye
çaJışılıyor. Nasılsa kanser arüşını, boyuıü-
nu ortaya koyacak bilimsel çalışraa yok?
Geçmişin sorgulaması
Oysa geçmişin sorgulaması yaptlmadan,
sonjmlulanna hesap sorulmadan, bugün
yapıhnası gerekenlen geregi ile yerine getir-
menın olanağı yok. Saklanan kırienmeyi,
gerçek boyutiannı. aJmmamış önlemlenn
sonuçlannı bilimsel verilerle ortaya çıkar-
madan. bugün yapılabileceklen nasıl
eksiksız yapabiliriz?
Evet, sokaktaki vatandaş belki de san-
sasyonel yayınlara bağb olarak. kanserden
korkuyor. Radyasyon ve çayla bağlanülı,
ek olarak ne kadar insarun kansere yakala-
nabıieceği konusunda, ortaya konabilecek
hiçbir ven yok. Hiç degilse binlerte değil,
yüzlerle savıiabılır kalmasını diliyoruz.
Aynı şekılde. haikın hiç ılgisıru çekrneyen,
bugûn gûndemde otoıayan. düşük dozda
radyasyon alma ile bağlanülı oluşan ve ku-
saktan kuşağa gececek genetik hastaiı-
klann da en azda kalmasını ummak istıyo-
ruz. Elbette haikın gereksiz paniğe sürük-
lenmesini haklı ve doğru bulmuyomz. An-
cak insanlar. bu vurdumduymaz. gerçekle-
nn saklandıgı tabloda güvensiz ve kuşku
içinde olmakta, paniğe kapılrnakta haksız
mı?
Önemli derskr
Siyasi iktidann, bilimin, toplum olarak
bizim Çernobil ve radyasyon skandalından
çıkarmamız gereken çok önemli dersler ol-
malı. Gercekler sakiarup bazı küçük eko-
nomik yarariar adına insanın feda edildigi
değer yargısı gecerli olursa, insanlann
devletegüvenınin yok oJrnası gibi bir sonuç
da kaçınılmazdır. Ülkemiz için Çemobü'e
bağlı kanser sayısuıda olacak artıştan belki
de çok daha zararlı. yaralayıcı olanı bu de-
ğil mi? Iktidara. soruşturmayı yapacak
Meçlise, TAEK'e, susturulmuş, YÖK dü-
zenine boyun eğmiş bilıme öncelikle düşen
göre\, haikın devlete olan sarsılmışgüveni-
ni yeniden kazandırmak değil midir?
Bfnt
EKKEK
AU PAIR'LER Delikanlı an pair;neredesinlıaııi?
British Council
denetimli okullar
Oxford Intensive School of
English
OISE House, Binsey Lane,
OxfordOX2OEY
Tel:9.9.44 8652492 18
faks: 9.9.44 865 7267 26
Başvuru: Miss A.J. Radford
Haftaük kurs ücreti: 295-588
pound
Oxford Study Centre Ltd
17 Sunderland Avenue
3xfordOX28DT
rel:9.9.442J5554747
Alp Sanuç
The Experi-
ment in Turkey
yöneticisi Kamil
Toros'un verdiği
biigiye göre,
ABD'yel8ile25
yaş arasındaki
erkekler de au
pair olarak gide-
biliyor. Özellikle
erkek çocuğu
• ÖzelIikJeerkek çocuğuolan baa Amerikah aileler, erkek au
pair istiyor. Bunun da nedeni,çocuğun, hemcinsi birau pairle
daha iyi yönlenebüeceği vedaha iyi arkadaşlık edebileceği.
Ancak, böyledüşünen aileîerin oranı, yüzde2 civarında.
erkek au pair isteyen aileîerin, genelin
yüzde 2'sirü geçmediğini de ekliyor.
Geçen yıl kendilerine 45 erkek adayın
başvurduğunu belirten Toros, bugüne
kadar ABD'ye 18 erkek au pair gön-
olan bazı aileler, çocuklanna daha iyi
arkadaşlık edebileceği ve onlan daha
iyi yönlendirebileceğini düşündüğü
için, au pairlennin erkek olmasını ter-
cih ediyorlar. Ancak Toros, ABD'de
faks: 9.9.44 235 55 47 47
Başvuru: Carol Philip
Haftahk kurs ücreti: 375-750
pound
Padworth College
Padworth, Nr. Reading.
BerkshireRG74NR
Tel: 9.9.44 734832644
faks: 9.9.44 734 83 45 15
Başvuru: Dr Sheila Villazon
Haftalık kurs ücreti: 286 pound
Passport Language Schools
37 Park Road. Bromley.
KenlBRI3HJ
Tel: 9.9.4481 4646925
faks: 9.9.44 81466 59 28
Başvuru: MrGeoffCook
Haftahk kurs ücreti: 200-235
pound
Pilgrims Language Courses
8 Vernon Place, Canterbury,
Kent CT1 3HG
Tel: 9.9.44 227 76 21 II
faks: 9.9.44 227 45 90 27
Başvuru: James Dixey
Haftalık kurs ücreti: 500pound
Pıtman School of English
154 Southampton Row,
LondonWCIB5AX
Tel. 9.9.44 71850 83 41
faks: 9.9.44 71 83792 72
Başvuru: Jane Panahy
Haftalık kurs ücreti. 99-170
pound
The Regency School of English
Royal Crescent, Ramsgate,
KentCT119PE
Tel:9.9.44843 591212
faks: 9.9.44 843 85 0035
Başvuru: Ian Josephs
Haftalık kurs ücreti. 144-350
pound
Regent LanguageTraining
Brighton Centre
52 Dyke Road, Brighton.
EastSussexBN13JB
Tel:9.9.44273 321771
faks: 9.9.44 273 72 37 30
Başvuru: Margaret Khidhayır
Haftalık kurs ücreti: 443-473
pound
Regent Language Training
Capital Centre
5 Percy Street, London WIP
9FA
Tel: 9.9.44 71 5806552
faks: 9.9.44 71 58001 22
Başvuru: Helen Mattacott
Haflalık kurs ücreti: 549-578
pound
derildiğini anlatıyor. Bundan bir yıl
önce ABD'den dönen Alp Sarnıç (24)
ise, "Türkiye'nin ilk erkek au pairİeri,
arkadaşım Recepile ben olduk"diyor.
Sarnıç, Uludağ Üniversitesi Yabana
Diller Yüksek Okulu İngilizce Bölü-
mü son sınıf öğrencisi. Üçüncü sınıfta
öğrenimini dondurarak ABD'ye gi-
den Alp, bu ülkede au pairliğin sadece
çocuk bakıcılığı olmadığjru özellikle
vurguluyor ve ekliyor:
"Bir aileyle birlikte yaşamakür
ABD'de au pairük. Ailede de bir veya
birkaç çocuğun olması, son derece do-
ğaldır. Bu nedenle, çocuklan sevme-
yen gençler au pair olursa, durumla-
nndan mutluluk duymalan son derece
güçleşir."
BİTTİ
( Yandaki British Concil denetimli okul-
lar ve onun ardmdan, İngiltere de dileği-
timi veren devlet okullan listesuıin tamu-
mını, hu sayfada sürdüreceğiz)
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
Kedilerle İnsanlar...
Çankaya'da Atakule'nin önünde gördüm Prof. Cahit
Talas'ı. Yaya geçidinden, ona doğru yürüdüm. El sıkışıp
hal hatır sorduktan sonra:
- Sabah yürüyüşü mü efendim, diye sordum.
- Şurada bir yavru kedi var, ona gidiyorum!
- Kedi mi, nerede?
- Botanik Babçesı'nin ucunda, hani taksi şoförleri bek-
ler, tam orada. Isterseniz sizi götüreyim bir gün buluşa-
lımda...
- Su soğukta ne yapıyor kedi yavrusu, donar!
- Donmuyor, koruyor kendini.
Ayrıldık. Taksi şoförlerinin bekleştikleri yere gittim
sonra, ı-ıhh. Kedi yavrusunu bir türlü bulamadım. Şoför-
lere de:
- Burada bir kedi yavrusu olacaktı, nerede, biliyor mu-
sunuz diye soramadım. Ancak onlar benim sağa sola
bakmmamdan huylanmadılar değil. Bir şey yitirmiş de
arıyormuşum gibi bakınıyorum. Yok, yok...
Ertesi sabah erkenden, Cahit Talas'ı aradım:
- Efendim, ben kedi yavrusunu göremedim!
- Göremezsin, dedi Cahit Bey, ben götüreyim seni
oraya. Siz bulamazsınız onu... y
- Neden bulamıyorum?
- Orada başka büyük bir kedi var, bir de köpek dolaşı-
yor. O nedenle, ağaçlara dek çıkmıştı o gün. Saklanıyor
tabii. Istersen, yarın Atakule'nin orada buluşalım, götü-
reyim ben sizi kediye.
Ka/amda sorular var ya soruyorum: :
- Peki, siz kediyi neden eve almıyorsunuz?
- Bizim ev elverişli değil, bahçe yok. Kedi dişi, yarın
yavrulan olur. Bahçemiz olsa alacaktık. Kedi de rahat
edemez.
- Şimdi açıkta mı yaşıyor?
- Yoo, kutusu var. Orada bir de kız çocuğu vardı, kö-
pekli bir kız çocuğu, kutuyu o getirdi.
- Peki, siz yiyecek ne veriyorsunuz kediye?
- Et parçası, balık, böyle şeyler...
- Süt vermiyor musunuz?
- Onu yazın, küçükken veriyorduk. Şimdi vermlyoruz.
Oya Baydar'ın "Kedi Mektuplan "nı okumuş, çok sev-
miştim. Cahit Bey'in kediye yiyecek taşıması da hoşuma
gitti. Ataç da çok severdi kedileri Melih Cevdet Anday
yazdı geçenlerde. Ataç, bir gün birlikte giderlerken:
- O efendim'nereye böyle, diye seslenir. Melih Cevdet
sağa sola bakınır, bir şey göremez. Sonra oradaki kedi-
ye seslendiğini anlar. Ataç, kediyle konuşmaktadır!
Gazeteci Rafet Genç'in de bir kedisi vardı, adı "Efe".
Eskiden de öyleydi, şimdi de öyle. Rafet'in kedisi, benim
sabah erkenci olduğumu bilir, kapının önünde "miyav"
der; çıkar, kapıya bakarım. "N'aber Efe " derim. "Miyav"
der yine, dış kapıya doğru yürür; bu "Kapıyı açar mısın"
demektir. Açar açmaz da dışarı ok gibi fırlar...
Emekli Elçi Sacit Somel anlattı; Avrupalılar, Ingilizler
dıştnda, pek kedi sevmezler, beslemezlermiş. Kedi da-
ha çok Türkiye, Yurianistan ile Ortadogu ülkelerinde
beslenir, sevilirmiş. Sirklerde de kedi olmazmış. Çünkü,
"isyankâr" hayvan olduğu için eğitilemezmiş. Bir Çin
sir*i gelmiş bir gün, sirkte kedi de varmış. Kediyi eğit-
mişler sözde, fakat sopayı gören kedi, isteneni yapar
gibi oluyor, sopa iner inmez, ok gibi fırlayıp kaçıyormuş.
Seyirciler, kahkahayı basıyorlarmış. Köpekler, kediler
gibi değil. Onlar, her çevreye, her döneme ayak uyduru-
yorlar. Hasan Çelebi, bir taşlamasında şöyle diyordu:
"Zorbalık, hergelelik, kin ve zulüm kol geziyor/Kalleş-
lik, açıkgözlülük en zorlu din oldu; /Çünkü en başta du-
randan alınır yön ve hiza./En başta duran soytarı bir
Rasputinoldu."
• • •
Londra'da London Klinic'te, ikinci böbreği de alınan
Haldun özen, Ankara'ya döndü; Türkan Akyol'un danış-
manı olarak görevini sürdürüyor. Böbreksiz yaşanır mı
diyordum, "diyaliz makinesi" yardımıyla yaşanıyor.
Mehmet Haberal açıkladı: Türkiye'de 107 diyaliz merke-
zi çalışıyormuş. Diyalize girip, kandaki üreyi temizletip,
işinin başına gidiyormuşsun!
• • •
Olay, gerçekte, Türkiye'de her gün olan trafik kazala-
rından biriydi.
30 aralığı 31 aralığa bağlayan geceyarısı, Duzce'ye
yakın yerdeoldu. Istanbul'dan Ankara'ya giden "Varan"
yolcu otobüsü, saman yüklü bir kamyona çarptı. Yine Is-
tanbul'dan gelen "Ulusoy" otobüsü de arkadan "Varan"
otobüsüne bindirdi. "Varan" şoförüyle, yardımcısının
bacaklan kırıldı. Oradan o sırada geçen bir ambülans
onları Düzce'ye götürdü. Asıl yaralılar, "Ulusoy" otobü-
sündeydi. Banu Korkmaz adındaki genç kızın Düzce
sayrıevinde bacağı kesîldi. Batuhan Onur adındaki genç
hafif yaralanmıştı. Ingiltere'den, yeni yıl dinlencesini,
Daily Nevvs'taki arkadaşlarının yanında geçirmeye ge-
len Ingiliz kızı Siobhan Maingay'ın yüzüne dikişleratıldı.
Yaralılann bir bölümü Ankara'ya, "Bayındır" sayrıevine
götürüldüler. Yılbaşı olduğundan orada da çok bir şey
yapılamadı. Otobüsün şoförü, sigortalı diye SSK'ya gön-
derilmekistendi...
Batuhan Onur, Şekerci Ali Uzunun kızı Sevim Onur'-
un oğluydu. Uzun'ları tanıyordum. Olayı anlattılar. Bun-
lar basında yer almadı. Neden mi yer almadı? Böyle
haberler, köpeğin adamı ısırması türünden haberlerdir
deondan.
BULMACA
1 2 3 4SOLDANSAĞA:
1/ Kapı ve pencerenin
yerleştiği kasa... Diyar-
bakır'm eski adı. 2/ Fa-
iz... Çok sevdiği şeyler-
den uzak kalmış olan. 3/
Bir soru sözü... Yurdu-
muzun en önemli kayak
merkezi. 4/ Yankı... En
büyük. en yüksek. 5/
Müzik araçlannda ses
ayan. 6/ 1950'ji yıllarda
ülkemizde büyük seyirci
toplayan ve sinemamızı
yıllar boyu etkileyen, Raj
Kapoor'un hem oynayıp hem yö-
nettiği Hint film... Soyundan geli-
nen kimse. 7/ Sanat yapıtlanrun
sergilendiği salon... Birzaman bi-
rimi. 8/ Cazibe... Geminin arkası.
9/Olmuş... Cerahat.
YUKARIDAN AŞAĞIVA:
1/ Ekinlere zararlı bir böcek... Sa-
bırotu adı da verilen ve vatanı
Meksika olan gösterişü bir süs bit-
kisi. 2/ Başıboş gezen hayvan sü-
rüsü... Baş örtüsü olarak kuflanı-
fan bir tür ipekli dokuma. 3/ Bir bağlaç... Bir erkeğin nikâhsız
olarak aldığı cariye. 4/ Avustralya'da yaşayan bir cins deveku-
şu... Ürenin kanda birikmesı sonucu ortaya çıkan hastabk. 5/
Çağdaş teknolojide kullarulan bir tür ışık kaynağı. 6/ Huysuz,
çirkin ve yaşlı kadın... Uluslararası Basın Enstitüsü'nün simge-
si. 7/ Minnet... Kale hendeği. 8/ ölüm cezası.. Kumarda kâr ve
zarar olmadığını belirtmek için kullanılan sözcük. 9/ Dağlık
bölgelerde söylenen türkülerin makamı... 1leri gelenler.