27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURfYET 17OCAK1993PAZAB 12 DIZIYAZI Kim korkar radyasyondan ŞÜKRAN KETENCİ -8- Çemobil'e bağlıkansersayısuıda olacakartıştan çok dahazararlışeyler var Kuşkusu,kanserdendebeterSokaktaki vatandaşı. Çernobil kazası sonrası saklanan bulutiann etlti gücü ile il- gjli bilimseJ tartışmalar ve çaydaki radyas- yon nuktarlan ilgilendırmiyor. Vatandaş, alınan radyasyondan kendinin ve çevresi- nin alrtuş olabilecegi zararlan, kanser riski- nı öğrenmek istiyor. Vaısa, alınabilecek önlemlenn alınmasıru isuyor. Ne >azık ki, sokaktaki insanı en çok ı)gı- lendıren bu konularda söylenen hiç bir şey, bılımsel ölçülerc ginniyor. En çok merak edilen sorulara doğru yanıt olabilecek bıl- giler. kimsenin elinde yok. Nasıl ki radyas- >on bulutlan sak&ndı. zamanında ölçûle- memiz, Çernobil'den, radyasyon bulutlan- na bedef olmamızdan 6 yıl 8 ay sonra, "Bil- dikierimiz neler?" diye bir soruyu cesaretle kendimize sorabilmemiz gerekiyor. Ne yazık ki bugün bile, bilmemiz ge- rekenJerin önemlı çoğunluğunu bilmi- yoruz. Hata bütün resmi açıklama ve bilgi- Jer içinde sadece batının bızi uyardığı, Trakya topraklan üzerindc oluşmuş kir- lenme ve alınan önlemJer sayılıyor. Bu çer- çevede yapılması gereken her şeym yapıldığına ve alınması gereken her önle- min ahndığına: korkulacak. kaygj duyula- cak btr dunımun söz konusu olmadığına medi. doğru kirienme ve ınsanlann hedef inanmamız ısteniyor. Hâlâ fındık ve özel- oJduklan riskkr bilimseJ olarak saptana- likle çayda öylesine büyük kirlenmeyi madıysa, bugün de kanser tartışmalan, yapmış olan Doğu Karadeniz'e gelen bu- daha çok sansasyon düzeymde yapdıyor. lutJann yol açtıği kirlenme ve olabilecek Öncelikle çok çarpıa bir gerçeği görebil- sonuçlan üzerinde ortada hiçbir ciddi, bi- limsel arastırma yok. '* Saklanan buJutlarla ilgili bütün bilebil- dikterimiz. ihraç edilen ftndık ve çayda çıkan yüksek radyasyon ve bunun üzerine bizim piyasadan aldığımız ömekJerle yurt dışında yaptırdığımız analİ2 sonuçlan... Pi- yasada satılan çaylann. gerek içerdikjeri radyasyon, gerek demlenmiş şekiUerine yansımasına ilişkin yapılmış araştırmalar. Tabii bunlara, TAEK'in Karadenız yö- resinde yapmış olduğu, ancak kamuoyunu zamanında uyarmadığı ölçüm sonuçlan da var. Ancak bu ölçüm sonuçlan ile sınırh hesaplarla, insanımızın hedef olduğu söy- lenen radyasyon etkisi... Neler yaptlabtfirdi Kirlenme oîduğu tarihlerde yörede ya- şayan ınsanlanmıan ne türden etkilenme- Yaııııa ışıktntmak gerekÇernobil. radyasyon, radyasyonlu çay olaylanna beni çocukluk ar- kadaşım Dr. Ali Nadir Savaşer bu- laştırdı. Bu diayi de onun sonuç de- ğerlendinjıelen ile noktalamak isliyo- rum. ! AU, 1986 eylüJünde, sözde tatil için Türkiye'ye gelmiştı. Biz, bilmediğı- miz. görmediğimiz radyasyondan korkmadan rahat rahat ne güzel ya- şayıp gıdıyorduk. Başımın etini yedi. ;"B6yle duyarsızlık olur mu? Dünya ıbu işle uğraşıyor, zarannj en az çek- menın yollanru araştınyor. Kirlendiği bilinen bütün bölgeler, gıda ürünleri araştınhyor. Kirlenmiş gıdalar yok lediliyor. İnsanlar uyanJjyor. Türki- jye'de, Karadeniz'de ne ofup bittiğini1 bılmiyoruz. Türkiye'de yaşayan bilim 'adamlan araştırma yapmalıdır"deyip Berlin'deki ölçümkr ; Çernobil kazası. dünyaya verdiği ;zararlar, söz konusu etkileri, Tür- • kıye'nın durumunun araştınlması ge- ı'rektigi görüşlerini, geniş olarak 6 eylül ,'arihli gızeıedeki bir söyleşide yayı- ;nladık. > >nra, bildiğınız radyasyonlu çay öyku.sünü. Türkiye'de araştıracak biüm merkezi, bilirrj adamı bula- madığımız için. onun aracılıg] ile Ber- lin'de bilimsel ölçümlerle karutJadjk. ' Berlin Çernobil Önlem Alma Komite- si üyesi, Nükleer Tıp Bölümü şefı ola- rak, çay skandalından sonra da önlem alınmamasından çok rahatsızdı AJi. Radyasyon kirlenmesirun zararsız ol- dıigu yolundaki siyasi ve resmi ideolo- jiden, doğabilecek sonuçlanndan çok kaygılı idi. 11 Şubat 1987de bu umur- samazlığın doğabilecek sonuçlan üze- rinde, bu kez kamuoyunu uyarmaya çalıştık. Ali, bir bilim adamı olarak şom ağızhlık yapıyor, gelecekte bu tabloda kanser hastahklannda ve hücre deformasyonuna bağlı genetik hastalıklarda önemlı aruşlar beklene- bileceğini söylüyordu. Kimlersorumtu? Vurdumduymazlığı aklı almıyor, bu kez arkadaşımız Yalçm Pekşen ile yaptığı ve 4 Haziran 1987 tanhinde yayınlanan Cumhuriyet'te, olayı sak- İayan siyasetçilerin, seslerini çıkarma- yan bilim adamlannın, gızieyen TAEK yönetiminin, insanımızın uğ- radığı zarandan sorumlu olacaklannı söylüyordu. Dr. Ali Nadir Savaşer. kendisi adı- na bugün artık geçmişi tartışmak iste- miyor. "'Oraya bir nokta köyalım" di- yor. Bugüne ve yanna ışık tutmak ge- rektığjni savunuyor. Kanser artışı iJe ilgili bilimsel olduğu söylenemeyecek. bıraz da sansasyoncl boyutlardaki tartışmalann, geçmişin yargılanması- na ve olayın ortaya çıkmasına ya- radığını söylüyor. Radyoaktivitenin herşekli vecinsinin tehlikeli olduğunu bir kez daha vurguladıktan sonra or- ! taya çıkan tabloyu şöyle özetliyor ; Sorumsuziuk ömekJeri ı 1 Çemobil olayı patlak verdikten sonra, bilim adamı ve politikacının üzerine düşen sorumluluklar vardı Poütikacı biümden veri isteyecek, bi- lim politıkaayı, politikacı da halkı uyaracak ve alınması gerekli önlemler aünacaktı. Bu, bütün dünyanın yapüğı insani bir prensip. Türkiye'de ,' bu sorumJuluklann yerine getiril- mediği de bir gerçek. Şimdi günümüze gelelim. Günü- müzde insaru ılgilendiren sorulara. 'Kanser artmış mıdır? Ne kadar art- mışur?" sonılanna yanıt arayalım: Radyoaktivitenin kanseri arturdığı ne kadar bilimsel bir gerçekse, sağlıklı araştırmalar yapmadan kansenn arttığjnı söyleyememek de o kadar bi- limsel gerçek. Geçmişte sağbklı kan- ser araştınmalan yapılmamış bir Tür- kiye'de bu nasıl yapıbr? İzlediğim ka- dan ile kanser artışı gösteren resmi kayıtlar var. Bunu. bugün îarama yapıldığına bağJayangörüşkrdevar. Yoğun hedefler Bu tabloda en sağlıklısı, radyasyon kirlenmesine en yoğun hedef olmuş bölgelerde geniş bir kanser taraması yapılmasıdır. Bu da yetmez; aynı yön- temlerle, en temiz kaldığı bilinen yörc- lerde de tarama gerekir. Aynı örnekle- me yöntemleri ile yapılacak çok geniş kapsamb taramalar ancak bcze bilim- sel birfikirvcrebilir. Çünkü bir kan- serli hastayı karşımıza alıp, onun doğ- rudan radyoaktıvite ile, hele de Çer- nobil'in etkisi ile kanser olduğunu ıs- patlayamayız. Bunu kimse ispatlaya- maz. Çünkü dünyada böyle bir labo- ratuvar, böyle bir bilimsel çalışma yok. Ama gerçek olan şu ki, in- sanımızın hedef olduğu, alınan radyo- aktivite kanser yapar. Kaza ihtimali hep var Burada, bir istatistikten söz edebili- riz; 150 bin kanserli üzerinde yapılmış bir çalışmanın sonucundan. 600 ile 3000 arasında insarun, yeryüzünde var olan tabii radyoaktivite nedeni ile, her yıl kansere yakalandığını söyleye- biliyoruz. Çernobil, dünyanın var olan radyoaktivitesinin artmasına ne- den oimuştur. Bundan sonra da rad- yoaktif kazalar olmayacak demek de- ğildir. Ali Nadir Savaşer asıl bu noktada dünün analizi, bugünün değerlendir- mesi ve yanna ışık tutulması gereğine inanıyor. Görüşlerini özetle şöyle noktalıyor: Politikaalar, şeffaf, açık olmayı bil- melidirler. Bilim insanlan açık, bilim ahlakına uygun ve poliükaarun değil. insan sağlığmın yanında yerlennı al- mak zorundadıriar. Halkımızm da, hesap sorar ve uyaruk olması gereki- yor. Çok yakın çevremizde, gerek eski doğu bloku, gerekse Sovyetler Biriığı topraklarında 30 reaktör çalışmak- tadır. Çernobil kadar sorunİu olduk- lanrıı biliyoruz. Çernobil'de gafil av- landık. Dünya ve de ülkemiz hazırlıksızdi. Artık böyle mazeretleri- miz de olamaz. Türkiye bir an önce TÜBİTAK ile ortak çalışma içinde olacak ışık bilımı merkeam kur- malıdır. universitelerde bu merkezle bağlantılı çaüşacak bırimler oluş- malıdır. Yuptdışında İ n g i l i z c e nasıl öğrenilip? FİGEN ATALAY HÜRRİYETUYMA2 -15- ASUÎVDAtLKÖĞRENBIEMtZ GEREKEN, BÜOLMAUYDI Radyasyonnedir, biliyormuyuz? Sokaktaki insann <n çok meraJc eniğı soruya, önîem a!"iadan sakte- nan radyasyoflJu bulutlaryeicinlen çaym zaraı verip vermediği tartış- maana , zarar verdiği kesin, ancak ne kadar boyutlu, bunun yamü yok. Az olnîasıru difeyifinj diyerefc nokta koyacagü "Sz gazetecisiniz, bu işlerden ne anlafsiBiz? " sorosu iafaoıa kanş- urmasın diye de, bu sonuç yonanu bir bJKffl adamma, VaJüf Guraba Hasîane^ Radyasyon OnJcoîojı Kiı- nık Şefi Dr.Nmetüo Unur'a yaptı- racağız. TaruşmaJan, btrazışmiama vebu tşmiamaaın canlı dokular üze- rinddâ etkiterini bflen kışıfer olarak iküntü ile izîedıkfcnni vurgulayan Dr. Nurerün önur'un sonuç deger- fcndirmçsi özetle şöyfe: "Gönlerdir televizyon ekranında ve ^zeteferin sütımlannda ttp dok- torfan, büimifeilgtti yszarlar, konu- nun çeşitb uzmanian, radyasyonu kamuoyu önünde tartıjmaktalar. Bu programlan izleyea, mümkûn olduğu kadar gazeteferdeki yazılan okuyan Mr kişj oiarai ben, radyas- yooiaı ne oMuJtma anlayamadıiB. Ankyabüdîğinjr bunesnenin kanser hastabğî yapacak ofciuğu idi. **Radiaüon" keümç anJan» ile ışın yayan, sştn yayılmas?, tnerkezi bır noktadan yaydroa deraektir. Konu^macî ve yazariar. baOcın bu- nu bildiğînı zannederek tartışroak- tadıriar. Hafka öncelikie açtkfan- ması gereken. Çernobil kazası sosu- aında çevreye göruienîeyen ışm sa- • Vakıf Guraba Radyasyon Onkoloji Klinik Şefi Dr. Nu- rettin Unur, şur.'an söylöyor Halka öncelikle açıkJanması gereken, Çernobil kazası so- nucunda çevreye görüleme- yen ışın saçan maddelerin yayıldığj, bunlann da yaydı- İclan ışınlarla, canlı dokular- da ışına bağlı hücresel değişik- lıkler yaptığı idi. çan maddderjn yaytkfagı. da yaydıfckn ışırtiarîa. raıitarianna görc canlı dokularda ışına bagh hücreseldegişikfıkkri yaptığt idi. Bizier fcazaniD meydana getae- sinden, modern doz ÖlçümSOTie d- hszkn, Atom Erjerjisi Kurunıu'nca temin ediünceye kadar, yaiclaşık ikj ay boyanca bitenjediganiz dozîarda işmtenâık. Radyoaktif mzdâekrk kırlenen çay, findîi, süt ^"bi ışın sa- çan besin maddeferfni kuJknaniar ışîniamaj'a mmxz kairken, ot&ym farkındaofabiknter bu işınJamadan kurtutdular. Bu kaza sonuojnda, radyoaktif maddekriîi yayıkiğî çcvTefenfc ışm* ianrmş msanJann aldığı doza baglı höcrc dcgjşıklıkierinj tahoun etmek cok zordur. IştnJama ile meydana gekn tü- möriefin ahnan topJam doziara bağiı ofarak kişidcn kışiye ne zaınan ve nerede oluşup oiuşmayacağjnı bihnenin ne kadar zoTokiu|unu. se- neferinî tûradr tcşbjs ve tedavisine verenfer bifirier. Sonuç olarak, tüm kaaser leşhis ve teda\isi ik ugraşan merkeüieKİen yeni, başit ve aynı hastartuî birkaç defa bfldir2mesini engetteyecek biidirirn formlannm, İ9&yan ileriye doğru yeniden dö- zerjfemrtesinirı istenmesi ik ukşıfa- cak istaüstiki bjjg&rin, eskt vedaha sonrakj îstatisîıklerle Jtarşılaşûn» hrtası sonucusda. kazanın yöresd epiâemyok>jik sonuçferîBSi deşger- teBdirihnesi mumkün otebüecek- tir." lere hedef olduldan konasunda haia hiçbir bilimsel bulgu ya da çalışma yok Zamaıu- nda olay saklandı. bilimsel çalışma yapıla- madı. Sonra yapılacak hiçbir şey. alınabıle- cek hiçbir örüern yok muydu? Çernobil ve radyasyon üzerinde ilk ciddi verilere dayalı yayırumızın tarihı, 6 Eylül 1986. O tarihte Berhn Çemobü'e Karşı Önkm Alma KLo- mitesi ûyesi olarak Dr. Ali Nadir Savaşer, ÇemobiJ'in yaraıtığ) kirlenme ve ınsan sağlığını tehdit eden sorunlan. dünyanın aJdbğı ve aJmayı sûrdürdiiğû önlemleri, so- nuçlan ile birÜkte aynntıll anlatıyor. Ka- radeniz'de olanlar hâkkında eUerinde bilgi olmadığını, Türk devleü ve bilim adam- lannın kirlendigini sovut olarak bildıklen Karadeniz kıyılannda çalışma yapmalan gerektiğıru arumsatıyor. O günden bugüne bızım haberdar olabildığımız bir bilimsel araştırma ya da çalışmadan söz edemiyo- ruz. Fmdık ve çay olaytan patlıyor, radyas- yonlu çay halka bile bile ıçiriiiyor. O gün- den bu güne. büyük suçlamalara hedef olan ODTÜ grubunun çatışması ve birkaç özel çalışma, zaten bizim ve genelde bütün baMiun öncülük ettıği kirlenmeyi ortaya çj- karma olaylanna ek bilimseJ kalJü getirmiş oluyor. Karanlık gûçler edebiyaö Objektif. bilimsel ölçü ile olmasa bik, sübjeİctif bilimsel ölçü sayılabilecek kanser artışı yaşanıyor. Buna bağlı olarak, yine basının öncülüğü üe radyasyon olayi yeni- den kamuoyunun gündemine geliyor. Ay- lardır yeniden, toz duman içinde tartışıyo- ruz. Geldiğimiz nokta neresi? Kanser artı- şlannı bilimsel olarak ortaya çıkaracak çaljşmalar için hâlâ somut bir adım atılmış değil. Radyasyonu halkından saklayan. önlem almayan iktidardeğismış, ancak an- layışlar pek değişmemiş gibı gözükûyor. Hala resmi açıklamalarda bulutiann. kir- lenmenin saklandıgı sakJanıyor Hâlâ bile bile radyasyonlu çay içınlmesi olayı redde- dihyor. Hâlâ radyasyon olayı üzenne gi- denleri. "karanlık güçter" olarak gösterme çabası, hâla Türk ekonomısine. çay. fındık ihracatına zarar verme, dış güç vecıkarlara alet olarak. "bir bardak çayda fıruna ko- parma" edebıyau. Alu yıl 8 ay önce, halkı paniğe kaptırma- ma adına radyasyon kirlenmesi sak|anmış. hiçbir önlem alınmayarak, çok ucuza ve çok az zararla atlatılâbilecek olaydan, hiç bilemediğimiz, ancak çok daha fazla oldu- ğu kesin olan zararlara uğraulmıştık. Altı yıl önce yurt dışına ihraçedilen ürünler, bi- zim yapürdığımız tahliller sonunda çayda- ki büyük radyasyon kirlenmesi ortaya çıkmış, üretiminin derhal durdurulması, piyasadakilerin toplanması ve yok edılmesı gerekirken, bile bife 130 bin ton radyasyon- lu çay insanımıza içırilmiş. çaydaki radyas- yonun zararlı olmadjğı öne sürülmüştü. Bugün değişen birşey var mı? Bıraz daha fazîa tartışılıyor. ıtiraz sesleri biraz daha gür çıkıyor, TBMM'ye iktidar partileri da- hil soruşturma önergeleri veriliyor. Ancak hâJa resmi dil olarak radyasyonun çok ha- fif geldıği, hiçbir zarannın söz konusu ol- madığı. kanser yapmadığı söylenmeye çaJışılıyor. Nasılsa kanser arüşını, boyuıü- nu ortaya koyacak bilimsel çalışraa yok? Geçmişin sorgulaması Oysa geçmişin sorgulaması yaptlmadan, sonjmlulanna hesap sorulmadan, bugün yapıhnası gerekenlen geregi ile yerine getir- menın olanağı yok. Saklanan kırienmeyi, gerçek boyutiannı. aJmmamış önlemlenn sonuçlannı bilimsel verilerle ortaya çıkar- madan. bugün yapılabileceklen nasıl eksiksız yapabiliriz? Evet, sokaktaki vatandaş belki de san- sasyonel yayınlara bağb olarak. kanserden korkuyor. Radyasyon ve çayla bağlanülı, ek olarak ne kadar insarun kansere yakala- nabıieceği konusunda, ortaya konabilecek hiçbir ven yok. Hiç degilse binlerte değil, yüzlerle savıiabılır kalmasını diliyoruz. Aynı şekılde. haikın hiç ılgisıru çekrneyen, bugûn gûndemde otoıayan. düşük dozda radyasyon alma ile bağlanülı oluşan ve ku- saktan kuşağa gececek genetik hastaiı- klann da en azda kalmasını ummak istıyo- ruz. Elbette haikın gereksiz paniğe sürük- lenmesini haklı ve doğru bulmuyomz. An- cak insanlar. bu vurdumduymaz. gerçekle- nn saklandıgı tabloda güvensiz ve kuşku içinde olmakta, paniğe kapılrnakta haksız mı? Önemli derskr Siyasi iktidann, bilimin, toplum olarak bizim Çernobil ve radyasyon skandalından çıkarmamız gereken çok önemli dersler ol- malı. Gercekler sakiarup bazı küçük eko- nomik yarariar adına insanın feda edildigi değer yargısı gecerli olursa, insanlann devletegüvenınin yok oJrnası gibi bir sonuç da kaçınılmazdır. Ülkemiz için Çemobü'e bağlı kanser sayısuıda olacak artıştan belki de çok daha zararlı. yaralayıcı olanı bu de- ğil mi? Iktidara. soruşturmayı yapacak Meçlise, TAEK'e, susturulmuş, YÖK dü- zenine boyun eğmiş bilıme öncelikle düşen göre\, haikın devlete olan sarsılmışgüveni- ni yeniden kazandırmak değil midir? Bfnt EKKEK AU PAIR'LER Delikanlı an pair;neredesinlıaııi? British Council denetimli okullar Oxford Intensive School of English OISE House, Binsey Lane, OxfordOX2OEY Tel:9.9.44 8652492 18 faks: 9.9.44 865 7267 26 Başvuru: Miss A.J. Radford Haftaük kurs ücreti: 295-588 pound Oxford Study Centre Ltd 17 Sunderland Avenue 3xfordOX28DT rel:9.9.442J5554747 Alp Sanuç The Experi- ment in Turkey yöneticisi Kamil Toros'un verdiği biigiye göre, ABD'yel8ile25 yaş arasındaki erkekler de au pair olarak gide- biliyor. Özellikle erkek çocuğu • ÖzelIikJeerkek çocuğuolan baa Amerikah aileler, erkek au pair istiyor. Bunun da nedeni,çocuğun, hemcinsi birau pairle daha iyi yönlenebüeceği vedaha iyi arkadaşlık edebileceği. Ancak, böyledüşünen aileîerin oranı, yüzde2 civarında. erkek au pair isteyen aileîerin, genelin yüzde 2'sirü geçmediğini de ekliyor. Geçen yıl kendilerine 45 erkek adayın başvurduğunu belirten Toros, bugüne kadar ABD'ye 18 erkek au pair gön- olan bazı aileler, çocuklanna daha iyi arkadaşlık edebileceği ve onlan daha iyi yönlendirebileceğini düşündüğü için, au pairlennin erkek olmasını ter- cih ediyorlar. Ancak Toros, ABD'de faks: 9.9.44 235 55 47 47 Başvuru: Carol Philip Haftahk kurs ücreti: 375-750 pound Padworth College Padworth, Nr. Reading. BerkshireRG74NR Tel: 9.9.44 734832644 faks: 9.9.44 734 83 45 15 Başvuru: Dr Sheila Villazon Haftalık kurs ücreti: 286 pound Passport Language Schools 37 Park Road. Bromley. KenlBRI3HJ Tel: 9.9.4481 4646925 faks: 9.9.44 81466 59 28 Başvuru: MrGeoffCook Haftahk kurs ücreti: 200-235 pound Pilgrims Language Courses 8 Vernon Place, Canterbury, Kent CT1 3HG Tel: 9.9.44 227 76 21 II faks: 9.9.44 227 45 90 27 Başvuru: James Dixey Haftalık kurs ücreti: 500pound Pıtman School of English 154 Southampton Row, LondonWCIB5AX Tel. 9.9.44 71850 83 41 faks: 9.9.44 71 83792 72 Başvuru: Jane Panahy Haftalık kurs ücreti. 99-170 pound The Regency School of English Royal Crescent, Ramsgate, KentCT119PE Tel:9.9.44843 591212 faks: 9.9.44 843 85 0035 Başvuru: Ian Josephs Haftalık kurs ücreti. 144-350 pound Regent LanguageTraining Brighton Centre 52 Dyke Road, Brighton. EastSussexBN13JB Tel:9.9.44273 321771 faks: 9.9.44 273 72 37 30 Başvuru: Margaret Khidhayır Haftalık kurs ücreti: 443-473 pound Regent Language Training Capital Centre 5 Percy Street, London WIP 9FA Tel: 9.9.44 71 5806552 faks: 9.9.44 71 58001 22 Başvuru: Helen Mattacott Haflalık kurs ücreti: 549-578 pound derildiğini anlatıyor. Bundan bir yıl önce ABD'den dönen Alp Sarnıç (24) ise, "Türkiye'nin ilk erkek au pairİeri, arkadaşım Recepile ben olduk"diyor. Sarnıç, Uludağ Üniversitesi Yabana Diller Yüksek Okulu İngilizce Bölü- mü son sınıf öğrencisi. Üçüncü sınıfta öğrenimini dondurarak ABD'ye gi- den Alp, bu ülkede au pairliğin sadece çocuk bakıcılığı olmadığjru özellikle vurguluyor ve ekliyor: "Bir aileyle birlikte yaşamakür ABD'de au pairük. Ailede de bir veya birkaç çocuğun olması, son derece do- ğaldır. Bu nedenle, çocuklan sevme- yen gençler au pair olursa, durumla- nndan mutluluk duymalan son derece güçleşir." BİTTİ ( Yandaki British Concil denetimli okul- lar ve onun ardmdan, İngiltere de dileği- timi veren devlet okullan listesuıin tamu- mını, hu sayfada sürdüreceğiz) ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Kedilerle İnsanlar... Çankaya'da Atakule'nin önünde gördüm Prof. Cahit Talas'ı. Yaya geçidinden, ona doğru yürüdüm. El sıkışıp hal hatır sorduktan sonra: - Sabah yürüyüşü mü efendim, diye sordum. - Şurada bir yavru kedi var, ona gidiyorum! - Kedi mi, nerede? - Botanik Babçesı'nin ucunda, hani taksi şoförleri bek- ler, tam orada. Isterseniz sizi götüreyim bir gün buluşa- lımda... - Su soğukta ne yapıyor kedi yavrusu, donar! - Donmuyor, koruyor kendini. Ayrıldık. Taksi şoförlerinin bekleştikleri yere gittim sonra, ı-ıhh. Kedi yavrusunu bir türlü bulamadım. Şoför- lere de: - Burada bir kedi yavrusu olacaktı, nerede, biliyor mu- sunuz diye soramadım. Ancak onlar benim sağa sola bakmmamdan huylanmadılar değil. Bir şey yitirmiş de arıyormuşum gibi bakınıyorum. Yok, yok... Ertesi sabah erkenden, Cahit Talas'ı aradım: - Efendim, ben kedi yavrusunu göremedim! - Göremezsin, dedi Cahit Bey, ben götüreyim seni oraya. Siz bulamazsınız onu... y - Neden bulamıyorum? - Orada başka büyük bir kedi var, bir de köpek dolaşı- yor. O nedenle, ağaçlara dek çıkmıştı o gün. Saklanıyor tabii. Istersen, yarın Atakule'nin orada buluşalım, götü- reyim ben sizi kediye. Ka/amda sorular var ya soruyorum: : - Peki, siz kediyi neden eve almıyorsunuz? - Bizim ev elverişli değil, bahçe yok. Kedi dişi, yarın yavrulan olur. Bahçemiz olsa alacaktık. Kedi de rahat edemez. - Şimdi açıkta mı yaşıyor? - Yoo, kutusu var. Orada bir de kız çocuğu vardı, kö- pekli bir kız çocuğu, kutuyu o getirdi. - Peki, siz yiyecek ne veriyorsunuz kediye? - Et parçası, balık, böyle şeyler... - Süt vermiyor musunuz? - Onu yazın, küçükken veriyorduk. Şimdi vermlyoruz. Oya Baydar'ın "Kedi Mektuplan "nı okumuş, çok sev- miştim. Cahit Bey'in kediye yiyecek taşıması da hoşuma gitti. Ataç da çok severdi kedileri Melih Cevdet Anday yazdı geçenlerde. Ataç, bir gün birlikte giderlerken: - O efendim'nereye böyle, diye seslenir. Melih Cevdet sağa sola bakınır, bir şey göremez. Sonra oradaki kedi- ye seslendiğini anlar. Ataç, kediyle konuşmaktadır! Gazeteci Rafet Genç'in de bir kedisi vardı, adı "Efe". Eskiden de öyleydi, şimdi de öyle. Rafet'in kedisi, benim sabah erkenci olduğumu bilir, kapının önünde "miyav" der; çıkar, kapıya bakarım. "N'aber Efe " derim. "Miyav" der yine, dış kapıya doğru yürür; bu "Kapıyı açar mısın" demektir. Açar açmaz da dışarı ok gibi fırlar... Emekli Elçi Sacit Somel anlattı; Avrupalılar, Ingilizler dıştnda, pek kedi sevmezler, beslemezlermiş. Kedi da- ha çok Türkiye, Yurianistan ile Ortadogu ülkelerinde beslenir, sevilirmiş. Sirklerde de kedi olmazmış. Çünkü, "isyankâr" hayvan olduğu için eğitilemezmiş. Bir Çin sir*i gelmiş bir gün, sirkte kedi de varmış. Kediyi eğit- mişler sözde, fakat sopayı gören kedi, isteneni yapar gibi oluyor, sopa iner inmez, ok gibi fırlayıp kaçıyormuş. Seyirciler, kahkahayı basıyorlarmış. Köpekler, kediler gibi değil. Onlar, her çevreye, her döneme ayak uyduru- yorlar. Hasan Çelebi, bir taşlamasında şöyle diyordu: "Zorbalık, hergelelik, kin ve zulüm kol geziyor/Kalleş- lik, açıkgözlülük en zorlu din oldu; /Çünkü en başta du- randan alınır yön ve hiza./En başta duran soytarı bir Rasputinoldu." • • • Londra'da London Klinic'te, ikinci böbreği de alınan Haldun özen, Ankara'ya döndü; Türkan Akyol'un danış- manı olarak görevini sürdürüyor. Böbreksiz yaşanır mı diyordum, "diyaliz makinesi" yardımıyla yaşanıyor. Mehmet Haberal açıkladı: Türkiye'de 107 diyaliz merke- zi çalışıyormuş. Diyalize girip, kandaki üreyi temizletip, işinin başına gidiyormuşsun! • • • Olay, gerçekte, Türkiye'de her gün olan trafik kazala- rından biriydi. 30 aralığı 31 aralığa bağlayan geceyarısı, Duzce'ye yakın yerdeoldu. Istanbul'dan Ankara'ya giden "Varan" yolcu otobüsü, saman yüklü bir kamyona çarptı. Yine Is- tanbul'dan gelen "Ulusoy" otobüsü de arkadan "Varan" otobüsüne bindirdi. "Varan" şoförüyle, yardımcısının bacaklan kırıldı. Oradan o sırada geçen bir ambülans onları Düzce'ye götürdü. Asıl yaralılar, "Ulusoy" otobü- sündeydi. Banu Korkmaz adındaki genç kızın Düzce sayrıevinde bacağı kesîldi. Batuhan Onur adındaki genç hafif yaralanmıştı. Ingiltere'den, yeni yıl dinlencesini, Daily Nevvs'taki arkadaşlarının yanında geçirmeye ge- len Ingiliz kızı Siobhan Maingay'ın yüzüne dikişleratıldı. Yaralılann bir bölümü Ankara'ya, "Bayındır" sayrıevine götürüldüler. Yılbaşı olduğundan orada da çok bir şey yapılamadı. Otobüsün şoförü, sigortalı diye SSK'ya gön- derilmekistendi... Batuhan Onur, Şekerci Ali Uzunun kızı Sevim Onur'- un oğluydu. Uzun'ları tanıyordum. Olayı anlattılar. Bun- lar basında yer almadı. Neden mi yer almadı? Böyle haberler, köpeğin adamı ısırması türünden haberlerdir deondan. BULMACA 1 2 3 4SOLDANSAĞA: 1/ Kapı ve pencerenin yerleştiği kasa... Diyar- bakır'm eski adı. 2/ Fa- iz... Çok sevdiği şeyler- den uzak kalmış olan. 3/ Bir soru sözü... Yurdu- muzun en önemli kayak merkezi. 4/ Yankı... En büyük. en yüksek. 5/ Müzik araçlannda ses ayan. 6/ 1950'ji yıllarda ülkemizde büyük seyirci toplayan ve sinemamızı yıllar boyu etkileyen, Raj Kapoor'un hem oynayıp hem yö- nettiği Hint film... Soyundan geli- nen kimse. 7/ Sanat yapıtlanrun sergilendiği salon... Birzaman bi- rimi. 8/ Cazibe... Geminin arkası. 9/Olmuş... Cerahat. YUKARIDAN AŞAĞIVA: 1/ Ekinlere zararlı bir böcek... Sa- bırotu adı da verilen ve vatanı Meksika olan gösterişü bir süs bit- kisi. 2/ Başıboş gezen hayvan sü- rüsü... Baş örtüsü olarak kuflanı- fan bir tür ipekli dokuma. 3/ Bir bağlaç... Bir erkeğin nikâhsız olarak aldığı cariye. 4/ Avustralya'da yaşayan bir cins deveku- şu... Ürenin kanda birikmesı sonucu ortaya çıkan hastabk. 5/ Çağdaş teknolojide kullarulan bir tür ışık kaynağı. 6/ Huysuz, çirkin ve yaşlı kadın... Uluslararası Basın Enstitüsü'nün simge- si. 7/ Minnet... Kale hendeği. 8/ ölüm cezası.. Kumarda kâr ve zarar olmadığını belirtmek için kullanılan sözcük. 9/ Dağlık bölgelerde söylenen türkülerin makamı... 1leri gelenler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle