27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17OCAK1993PAZAR CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR 11 Kavur'un resim sepgisi • Kültür Servisi - Lzmirli sanatçı Nilgûl Kavur'un kişiselresimsergjsi yann Kadıköy'deki Reks sineması sokağındaki Kadife Chalet'teaçılıyor. Resim çalışmalanna Izmir Devlet Resim Heykel Müzesi'nde başlayan sanatçı, bugünedek 21 kişisel sergjaçmış. 'Dolce Quartet' İzmip'de « İZMİR (AA)-İzmir Devlet Opera ve Balesi'nin 'OperaveOperet Dünyasmdan Esintiler" başlıklı konser dizisinde bu ay "Dolce Quartet" çalacak. Buca Azizler Kilisesi'nde yann saat 20.00'de >erçekleştirilecek konserde, Haydn ve Mendellsohn'un yapıtlan seslendirilecek. 1990 yılında kurulan "Dolce Quartet" topluluğunda Hakan öztekinveTaner Tannkulu keman, Ebru Moralıoğlu viyola ve Ayhan Elmas viyolonsel çalıyorlar. Müzik festhraline • ANKARA(UBA)- Ankara Büyûkşehir Belediyesi'nce düzenlenen 3. Yeni Müzik Festivali başkentlilerce büyük ilgiyle karşılandı. Türkiye'de ilk kez özgür yaratıcılığı özendinne ve izleyicinin ilgisini belirlemek amacıyla düzenlenen festivale özellikle üniversite öğrenrilerinin ilgi gösterdiği bildirildi. Girginsoyöykü /arışması • İZMIT(AA)- Gazeteci-yazar Naci Girginsoy'un ölümünün 10. yıldönümü nedeniyle yazarbğını yapüğı Kocaeli gazetesi tarafından yurt genelinde düzenlenen öykü yanşmasının sonuçlan açıklandı. Yanşmada birincilik ödülünü Dr. Sema Isısağ kazandı. 3 ay önce açılan Naci Girginsoy öykü Yanşması'na 52yazar71 yapıtla katıldı. Adnan Ozyalçıner, Şakir Balkı ve Ruşen Hakkıdan oluşan seçici kurulun yapüğı değerlendirme sonucunda, Dr. Sema l&ısa£uıuVNeware Hanım'ın Yalısı'^ıdlı öyküsüne birincilik ödülü verilmesi kararlaştınldı Yanşmada ikinci Vural Sözer, üçüncü ise Fatma BölekGüreloldu. Aksaray'da tiyatro • KOItûr Servisi - Ankara Haik Oyunculan Tiyatrosu, Faruk Erem'ın yazdığı, Fuat Çiğiltepe'nin yönettiği "Bir Ceza Avukatının Anılan" adlı oyunla Aksaraylı tiyatroseverlerin karşısına çıkacak. Aksaray Belediyesi'nin etkinlikleri arasında yer alan oyun. 22 ocak cuma günü 19.30'da Belediye Kültür Evi"nde izlenebilir. Oyunun biletleri Belediye Kültür Müdürlüğü, Boztoprak Kitabevi ve Ezgi Eczanesi'nden alınabilir. Misman'ın resimJepi • ANKARA(AA) - Hayati Misman'ın genellikle özgünbaskı üzerinde yoğunlaşan çahşmalannı görmeye ahşmış sanatseverler. Misman'ın yağlıboya çahşmalannı ilk kez Ankarada görmek şansına sahip olacaklar. Sanatçırun lOşubattarihine dek gezilecek sergisinde son çalışmalannın ürünü olan 6 yeni özgünbaskı resim de sergideyeralıyor. Bilkent Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde öğretim görevlisı olarak çalışan Mismanın sergjsi Artium Sanat Galerisi'nde. Sanata yapılan saUnya kınama • ANKARA (AA>Antalva Kaleiçi Sanatevi'nde bir süre önce Türk-İsviçre Dostluk Demeği tarafmdan açılan resim sergisinin kundaklanması kınanarak. üyelerin mağduriyetinin giderilmesi için yardım "-ampanyası başlatıldı. ârk-İsviçre Dostluk Dernegj Başkaru Cclalettin Çelebi, sanat ortarrunın gelişmesi içinderneklerinin her türlü maddi ve manevi desteği verdiğini ancak bu olaydan iyi niyetli girişimlerin ve dostluk ilışkilerinin güç duruma sokulduğunu kaydetti. Çelebi, kundaklamadan doğan zarann 200 milyon lira olduğunu, isteyenlerin4 derneklerinin Türkiye İş Bankası MeşrutiyetŞubesi 475907 nolu hesabına yardımda bulunabileceğıni bildirdi. Türk sinemasma yöneltilen eleştirileri yanıtlayan sanatçı ve emekçiler, tepkilerini dile getirdiler Kervan yohına devam edecektirIVültür Servisi- Bir haftalık derginin iki hafta önce yapmış rarak kendilerini bu yayına karşı savunmak, seslerini duyur- olduğu bir yaytn, Türk sinema çevresinde büyük tepki mak, düşüncelerini geniş, kesilmemiş biçimde kamuoyıma uyandırdı. Sabah gazetesinde bu konuda bir soruşturma yayı- ulaştırmak istediklerinibelirttiler. nlandı. Ancak çok kısa, çok özetlenmiş bir soruşturma. Ve Cumhuriyet gazetesi olarak, kuşkusuz bir sanatsal üretim Türk sinemasmın önde gelen sanatçı ve emekçileri, bize başvu- kesimiyle biryaym organı arasında oluşmuşanlaşmazlıkta "ta- IŞIL ÖZGENTÜRK Sübjektif dergicilik Bu soruya, Cumhuriyet gazetesi sorduğu için cevap veriyorum, çünkü Cumhuriyet. dürüst ve insanlann eskiden beri taşıdığı de- ğerlere cevap veriyor. Derginin editörü, baş yazısında konuyu sübjektif ele aldıklannı açıkça söylüyor. Dünyanın hiç bir ciddi der- gisi. kendi editörûnün ağzından "bu sübjek- tif bir yazı" demez, "der- gicilik sübjektif olaylara yer vermez". Yazı süb- jektif olduğu için cevap bile vermiyorum. Ama dergiye çok teşekkür ederim. beğenmedikleri "Seni Seviyorum Rosa"- nın haberinde üç resim kullandılar. Türk seyir- cisinin ise. beğenmediği- ni terk ederek protesto etmesini çok uygar buluyorum. Dergideki yaada, "hiçbir yö- netmen set işçisine, kameramanına, sese ve senaryoya ne kadar para verdiğini belgeleye- cek ve açıklayacak kadar cesur olmadığına göre" deniyor. Haberin sahibi üşenmeyip beni bir arasaydı, "bir kutu negatifın ne ka- dar olduğunu, filmde kaç kutu harcandığıru, set işçisine, kopya baskılara, reklama öde- nen paralan" anlatırdım. Ben de gazetecilik- ten geldim, bizim zamanımızda gazetecilik bu kadar kolay değildi. FÜRUZAN Yanlış değerlendirme Bir kere Cannes Fim Festivali dünyanın en büyük film fesüvalleri arasında yer alır. Oradaki 'Altm Kamera" ve 'Eleştirmenlerin 7 Günü' bölümlerine dünyanın her yanı- ndan 180 film katılır. Bunlann arasmdan 8 ya da 9 film bu bölümlerde gösterilmek üze- re aynlır. Festivalin seçici kurulu 8 kişiden oluşur. Mehmet Basutçu bu üyelerden sade- ce biri. Gelelim 'Benim Sinemalanm'daki kurgu yanlışlan değerlendirmesine : Bu za- ten tümüyle yanlış bir değerlendirmedir. Fil- min konusu için yapılan 'Sokağa Düşmüş Genç KJZ' değerlendirmesini birçok kişiden duydum. Buna çok da şaştım, şaşı- yorum. Şaşırmak aynca güzel bir duygudur. Bu, benim 74'de yayınlanmış öykü kitabımdam bir öykümdür. Böylesi parçalanmış hayatlar ol- dukça, ben de bunlan yazmaya devam ede- ceğım. Amerikan tarzı reçeteİerden yola çı- karak fılmler yapmaya hiç niyetim yok. Ge- lelim Türk sınemasının ünlü Yeşilçam ve yapıtlanna: Türk sineması oradan boy ver- miş, çok saygıdeğer yönetmenler oradan ye- tişmiştir. Bunu yadsımak ne kadar uğraşılsa olanaksız. Aynca, niçin uğraşıldığı önemli bir soru. Lütfi Akad, Metin Erksan, Halit Refığ, Osman Seden, Yılmaz Güney. Atıf Yılmaz gibi ustalann yapıtlan sinemamızın temel taşlannı oluşturur. Bu yazıyı yazan, Türk sinemasını kendi anlayışına uygun bulmayabilir. bunda yadırganacak birşey yok. Biz tek bir film gerçekleştirdik. Bu açı- klamayı bir sinemacıdan çok bir yazar ve sa- natçı olarak yapıyorum. Başta "Variety" ol- mak üzere birçok yabancı dergide 'Benim raf olmak durumunda değiliz. Ancak sinemacıların seslerini duyurmak ve enine boyuna tartısmak için bizim gazetemizi seçmelerini de gözardı edemezdik. Bu nedenle, sözkonusu yayın organınm yazısına karşı oluşan tepkileri topluca vermeyi bir görev sayıyoruz. Şimdi hangimiz hakhyız? Bunlar öznel de- ğerlendirmelerdir. Tek başına bir şey demek değildirler. Temellendirmeleri gerekir. Yok- sa şımanklık ya da en çok "gazetecilik" yapmış oluruz. YAVUZ ÖZKAN Sinemalanm' üzerine yayınlanan yazılan çe- virip yayınlasaydım, herkes o övgülerden çok etkilenirdi. Son dönemin yönetmenleri içinde sinemasıyla özgün bir dünya kurma- ya çalışan Ömer Kavur için böylesi değerlen- dirmeleri kişinin kendi görüş açısıdır' diye yorumluyorum. Bir halırlatma yapmayı da kaçınılmaz buluyorum: Altyapı sinemada ınanılmaz önemlidir. Öylesine önemlidir ki altyapı yeterli değilse bir yapıtın yüzde 40- 50'sını götürür. Yönetmenler de çevirdıkleri yapıta yüzde 50-60 katabildikleri ile yetinir- İer. Bunu da bilenler iyı bilir. HALİT REFİĞ BİLGE OLGAÇ 'Vah vah'diyorum Kendilerine "vah. vah" diyorum. Maksatlı ve tarafiı bir.yazı. Duşün- dükleri sansasyonu uyandırdılar. Bu bakı- mdan kendilerini kutlu- yorum. Ancak Ameri- kan semalannda uçrnayı bırakıp ayaklannı Tür- kiye topraklanna bassı- nlar! İRFAN TÖZÜM Ucıız bir magazin Araştırmacı bir yanı yok. Çalakalem (bil- gisizce) buluyorum. Aİctüel olabilmek için seviyesiz ve ucuz bir magazin düşüncesizliği. ÖMER KAVUR Ilgilenmiyorum Beni hiç ilgjlendirmiyor. Muhatap değilim Ben böyle saçma sapan konularda muha- tap olmak istemiyorum. Lütfen beni çoluk- çocukla uğraştırmayın. TARIK AKAN Olanaklar bu kadar Aktüel'deki bu yanya hiç katılmıyorum. Çün- kü biz sinemacılar Tür- kiye'yi dışarda tanıtmak için en fazla çaba sarfe- den ınsanlanz. Olanaklar bu kadar elveriyor. Bu ülkenin birçok sanat dallan- ndan daha iyiyiz: tiyat- rosundan. balesinden, müziğinden veya fut- bolundan.. İlkönce toplumun kültür seviyesinin yük- selmesi gerek sinemamızın gelişmesi için. Aynca şimdiye kadar itilmiş. kakılmış, hep kendi yağıyla kavrulmaya çalışmış bir sanat dalıyız. ATAOL BEHRAMOĞLU Keııdiııi beğennıişlik Geçenlerde bir gün. kitap sergilerine, si- nema afişlerine bakarak Beyoğlu'nda gezi- nirken kanma şöyle dedim: Şimdi şu kitap sergilerinde bir tek Türk yazannın. şairinin bulunmadığını düşün, işte o zaman Türk sinemacısının içinde bu- lunduğu korkunç durumu anlarsm. Sine- macı arkadaşlar Aktüel'in yayınıyla ilgili benden de bir yanıt istediklerinde bir süre önceki bu gözlemimi ve sözlerimi anımsa- dım. Edebiyat da sinema ölçüsünde kârh bir alan olsaydı ve çeviri sorunlan söz konusu olmasaydı, Türk yazarlannın ve şairlerinin de kitapcı raylanrıda yerlerini birer birer. kımi kez kendilerinden daha değerli ol- mayan yabanalara bıraktığına tanık olabi- lirdik. Çünkü okurun (izleyicinin) seçimin- de, sanatsal yapıtın değennden çok fazla, reklam ve ambalaj özelliklerinin ve bu oku- run (izleyicinin) bilgi ve zevk düzeyinin et- ken olduğu bilinen bir gerçek. Edebiyat alanında da sinemadakine ben- zer bir sürecin yaşanmakta olduğu pekala söylenebilir. Değersiz "çok satan"lann üs- tüste basım yapmalannı, "Scarlet" ve hatta "Gülün Adı" olgulannı başka «asıl açıkla- yacağız? Aktüel'cilerin sansasyon peşinde olduk- lan. söylediklerini bu bakımdan fazla önem- sememek gerektiği düşünülebilir. Eleştirile- rinde ban gerçek paylan olduğu da muhakkak. Fakat Fransa gibi bir ülke bile Amerikan kül- türünün yayılmaalığı karşısında önlemler alma gereğini duyarken, ulusal kültürle ilgili bu şımankça duyarsızlık neden? Tüm fılmlerini nerele- rinde bırakıp, sinema salonundan çıktıklannı, şaşılası bir kendini beğenmişlik- le sırahyorlar. Benim de sonuna dek izle- meden bıraktığım fılmler oluyor. Sözgelimi, geçen yıl "Kuzulann Sessizli- ği"ni hemen hemen başlarda izlemeyi bırakıp salondan çıkmışüm. Yine sözgelimi, benim çok beğendiğim ve iki kez gördüğüm "Düş Gezginlen'"ni sonuna kadar izleme- yen arkadaşlar arasında "Kuzulann Sessiz- üğT'ni belki o zevkle izleyenkr olmuştur. Sinemamız ölmeyecek Biz bütün dünyada kendisinden söz ettire- cek bir sinema yaratabilmek için çabahyo- ruz. Bunu gerçekleştireceğimizden hiç kuş- kumyok. Bütün olanaksızlıklara ve salt bütçe sıkıntılanndan ötürü baa bilinen eksiklıkle- re rağmen bugün bu ülkede yaraalan birçok filmde yabancı yönetmenlerin imzalan ol- saydı, yazıyı yazanlar o fılmlere övgüler di- zerlerdi. Evet, hayati kirletmek moda oldu. Yaşa- ma dair söyleyecek doğru ve haklı hiç bir sözü olmayanlar varlıklanru reddetmek, ta- yin etmek üstüne kurmaya çalışıyorlar. Çok hazın bir ruh hali. Ben o yazıyı yazanlan kendileriyle yüzleş- tirmek için bir şey sora-, cağım. Yazıda arahksız söz ettikleri "Temel lç- güdü" filminin frag- manının maliyeti 2 mil-1 yon 100 bin dolar. (18 milyar TL) Bir Türkfilmininmali-! yeti ise ortalama 1 milyar TL. Ama biz hiç bir | komplekse kapılmıyoruz ve çok kısa zamanda dünyanın sayılı si- nemalan arasında yer alabileceğimize kesin- likle inaruyoruz. Sinema öldü yok oldu dendiği ve bunun çığırtkanhğı yapıldığı bir sırada. sinemanın ölmeyeceğini. var olduğunu kamtlıyoruz. Yeni kuşaklara umut, inanç, güven taşıyo- ruz. Onlara bu ülkede sinema yapılabileceğini gösteriyoruz. Amerikan sinemasanıru akılalmaz üretim, pazarlama. dağıtım ve promosyon olanak- lanrîa rağmen, Türk Sineması var ve kesin olan şu ki, bu varlığmı kısa zamanda o yazıyı yazanlar başta olrtıak üzere herkese kabul ettirecek. Peki, ya ülkemizde Tîme, Newsweek, Bu- sinessvveek vs, gibi dergiler de cn azından Amerikan filmleri kadar yaygın olsaydı Türk sinemasma kendi deyimiyle "ver- yansın" eden bayanla, "n'ayır, n'olmuyor" yazan ne yaparlardı acaba? YUSUF KURÇENLÎ Kervan yolunda Türkiye'deki maga-1 zinciliği tanımlamak bakımından ibret verici bir yazı. Bilgısızliklennı zekâlanyla örtebilecek- lerini sanıp, akıllan sıra sinemamızı "ti ye" alı-1 yorlar. Bir çok sorunu olan, I ciddiyetle ele alınıp irde- lenmesi gereken bir konuyu, sinemayı kul- lanıyorlar. Zavallılık. Ciddiye ahnmalan için bir sebep yok. Kervan yoluna devam edecektir. 'Frankfurter Kurorchester' müziksel dünya turunda Türkiye'de Müzik montajıyla 6 Iyi Yolculuklar 9 • İzmir, İstanbul ve Ankara'dal9, 21,23 ocak tarihle- rinde gösterilerini sunacak olan top- luluk, dört müzis- yenden oluşuyor. • Yaptıklan mü- zik ise varolan hiç- bir müzik türü içinde yer almıyor. NURAN BAYER Yeryüzünün giderek ulusal smırlann ötesinde bir kültürel kaynaşmaya doğru gittiği çağı- mızda, müzikte de yaratıcdığın merkezi. çekim odaklanndan ötede, sanatçırun ve dinleyici- nin gündelik dünyasının hedef- lendiği birdönem yaşanmakta. Bu yaklaşım müzik türleri ara- sındaki kesin sınırlan yumuşa- ürken, sanatçılann çeşitli türde- ki müzikleri amaçlan doğrultu- sunda sentezleme çabalannı da öne çıkarmakta. Işte Kurorc- hester da böyle bir yaklaşımın oluşturduğu lopluluklardan bi- ri. Yaptıklan müzik belki her- kese seslenmıyor. ama onlar yaptıklan müziklc herkcsın bir şeyler bulacağı varsa\ınıı\la yolaçıkmışlar Beelhovcn'dan Bob D\lan"a. Frans Schuberlten B.Brechte. Jimi Hendrix"tden Eric Saiıc'yc Hint folk müzığinden Johann Tophıluk Anne Barenz (piyano/keyboard/vokal), VV'illi Kappich (percussjon/vokal), Jos Rinck (flüt/vokal), Frank VVoif tan (viyolonsel/vokal) oluşuyor. Sebastian Bach ve Nina Ha- gen'e kadar uzanan her tür mü- zik onlann uğraşlan içerisinde. Bunu yaparken de özenli bir müzik monıajı anlayışıyla din- leyicilerin karşısına çıktıklannı belırtiyorlar. Annc Barcn7(piyanokeybo- ard'vokal). VV'illi Kappich(per- cussior \okal(. Jos Rinck (flüt vokal). Frank \Volftan (viyo- lonsel vokal) oluşan topluluk. müzıği. gcleneksel müziğe yük olan Fazlalıklardan anndırma. dar gorüşlülük ve uzlaşmazlık- tan kurtarma gibi bir de misyon yüklemişler kendilerine. Buna ulaşmak için de var olan müziksel birikimden hare- ketle, müzik türlerinin birbirle- riyle olan benzerlikleri, tamam- lamalan ve gelişmeleri açısı- ndan, anlatım ve duygu iletişi- mini incelemekteler. 1980yılında kurulan "Frank- furter Kurorchester"in üyeleri 1985'ten bu yana değişmemiş. Yaptıklan gösteri "müziğin ka- baresi" olarak da nitelendirilen grubun "Bon Voyage" adını verdikleri programlan, bugünc kadar sunduklannınbeşincisı. Daha öncekiler ise Tuhowab hu (1985), Bestiarium(l985) Volxoper (1989) ve Dolce Vi (1990) adlannı taşıyor. Bir LP ve CD kayıtlan da olan grubun İzmir konseri 19 ocak salı günü Fransız Kültür Merkezi Salonu'nda saat 19. (X)'da, İstanbul konseri 21 ocak perşembe günü Ataiürk Kültür Merkezi'nde aynı saatte ve An- kara'da ise 23 ocak cumartesi günü TRT An Slüdyosu'nda saat 20.00'de gerçekleştirilecek. Nuneyeviçin 'Bale Geceleri'Kültür Servisi -İTÜ Vakfı, kısa bir süre önce yitirdiğimiz efsanevi bale sanatçısı Nureyev'in anısma "Bale Geceleri" adı altında bir dizi et- kinlik gerçekleştirecek. İTÜ Vakfı Sosyal ve Kültürel Hizmetler Ko- mitesi'nin düzenlediği ve Ankara, İstanbul ve İzmir Devlet Balesi solist sanatçılannın yer aldığı "Bale Geceleri"nin ilki, yann saat 20.00'- de İstanbul Devlet Tiyatrosu Taksim Sahnesi'- nde izlenebilecek. Ankara Devlet Balesi sanatçılanndan Sonya Arslan'ın genel sanat yönetmenliğini yaptığı bu programda özkan Arslan, Deniz Berge, Âlkış Peker, Mustafa Kargaa, Alper Akalın, Murat Akaoğlu, Nilay Yeşiltepe, Çiğdem Çelik, Şule Akaoğlu Kalkavan, Ülker Karamızrak, Lale Sezgın ve İzmir Devlet Balesfnden Mine Ressa- moğlu Zibel gibi dansçılar yer alıyor. Koregrafısinı Paris'ten ülkemize davet edilen Riccardo Nunez ile İstanbul Devlet Balesinden Sibel Kasapoğlu'nun yapüğı "Bale Geceleri" programında. Chopin. H. Villa Lobos, Keith Jarrett. Gonzalo Rubalcaba gibi sanatçılann yanı sıra Fred Astaire-Sarah Vaughan ile Ella Fitzgerald-Louis Armstrong gibi sanatcılann müziğine eşlik edilecek. Biletlen Atatürk Küjtür Merkezi. Vakkora- ma, Taksim Sahnesi ve İTÜ Ayazağa Kampusu Merkez Kütüphanesi'nde satılan "Bale Gecele- ri", 1-8-15-22 şubat tarihlerinde yinelenecek. Tüıkııaz Abnanya 9 da Kültür Servisi -İstanbul Bü- yükşehır Beledıyesi Cemal Re- şit Rey Konser Salonu'nda gösterilerini sürdüren Türku- az Modern Dans Topluluğu, bugünden itibaren repertu- annı değiştiriyor. Topluluk, eski repertuar- lanndan derlediği karma bir program ile mart ayından iti- baren yeni yapıtlanndan olu- şan alüncı repertuarlanyla iz- leyici karşısına çıkacak. Yeni programı oluşturan "Çeş.itlemeler". "Ağıt ". "SA. 3 SU. 8" ve "Bi Rüya Gör- düm" adb yapıtlann koregra- fileri. topluluğun sanat yönet- menı Aysun Aslan'a ait. Türkuaz Modern Dans Topluluğu. aynca Tunzm Ba- kanlığı laralindan düzenlenen bir turne ile 21-26 ocak tarihle- n arasında Alman\a"nın Diis- seldorf kenıınde gcrçekleştıre- ceğı gösterilerde '•Çeşııleme- ler"i sunacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle