Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
25 EYLÜL1992CUMA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 11
SİNEMA ATİLLA DORSAY
İslam Kültûr Merkezi
• MADRİD (AA> Avrupa'nın en büyûk
İslam Kültür Merkezi, Madrid'de
Ispanya Kralı Juan Carlos ve Suudi
Arabislan Kralı Fahd'ın kardeşi Salman
Bin Abdül Aziz'in hazır bulunduğu bir
törenleaçıldı. Prens Salman tarafından
finanse edılen ve içinde bir okul, restoran,
50O kişilik konferans salonu ve spor
salonu bulunan altı katlı merkez için 30
milyon dolar kadar para harcandığı
belirtiliyor. Yetkililer. beş yıldan bu yana
inşaatı süren merkezin. iki yıl önce
açjlması gerekirken Körfez savaşı
nedenıylegeciktiğinikaydettiler. İçinde
büyük bir cami de bulunan merkezin,
Madnd'de yaşayan 50 bin Müslüman'a
hizmet vermesi bekleniyor. İspanya'da
çoğu Faslı 200 bin kadar Müslüman
yaşıyor.
FrankZappahasta
• FRANKFL RT(AA)- Ü nlü rock yıldızı
Frank Zappa'nın hasta olduğu ve bu
yüzden Berlın ve Viyana konserlerini
erteleyerek tcdavi için ABD'yedöndüğü
bildiriliyor. Zappa'nın sözcüsü
tarafından vapılan açıklamada, daha
önce kanser teşhisi konan ünlü yıldızın
"durumunun kötü olması nedeniyle
konserlerini ertelemek zorunda kaldığı"
kaydedildı.
"Kapatfokya'da Bir
Alman Sanatçı"
• Kültür Servisi-Türkiye İş Bankası
yayını "Kültür ve Sanat Dergisi"nin
15'inci sayısında, Şu Konya Meramı,
Kapadokya'da Bir Alman Sanatçı,
Yazmak Sanatı Üzerine, Erzurum
Tabyalan, 300-400>ıllık iki Uşak halısı,
Güncy-Batı Anadolu'da Karaçadır, Su
Ürünlen müzesi, Azerbaycan halılan,
Karatepekilimlerigibiyazılaryeralıyor.
Söpgün, Salerno'da
• Kültür Servisi- Mehmet Tannsever'in
yönetmcnliğini yaptığı "Sürgün" adlı
film. 5-11 ekim tarihleri arasında
yapılacak olan Salerno Film
FestivalPnde konulu filmler arasında
yanşmaya katılacak. Bulut Aras, Gamze
Tunar, Erol Taş. Orçun Sonat, Fatma
Belgen ve Halit Akçatepegibi
oyunculann yeraldığı Sürgün. daha
önce, Kültür Bakanlığı Film Denetleme
Kurulu'ncasansüredilmiş. ancak Kültür
Bakanı Fikri Sağlar'ın ginşimiyle sansür
kaldınlmıştı.
Kent ve Yaşam
Söyleşileri
• Kültür Senisi- Mımarlar Odası
İstanbul Büyükkent Şubesi, ekim ayında
yayımlamaya başlıyacağı Kent ve Yaşam
dergisinin yanı sıra ekim ayından itibaren
hercuma günü "Kent ve Yaşam
Söy.Ieşfleri"düzenleyeoek. Mimarlar
Odaa'nın İstanbul Şube merkezindeki
toplantı salonunda gerçekleşecek
söyleşilerin ilkinde 2 ekim cuma günü
saat 18.30"da, Behruz Çinici. "Kent ve
Mimarlık" konusunu ışleyecek.
"Dügûn" Avrupa
Ödülü'ne aday
• KÖLN(AA)- Avrupa'nın en önemli
sinema şenlikleri arasında yer alan Köln
Film Festivali bugün başladı. Bir hafta
sürecek festivalde, İsmet Elçfnin
"Düğün" adlı fılmi, Avrupa Ödülü'ne
aday gösterilen 13filmarasında yer aldı.
İsmet Elçi'nin 199rdeçektiği91
dakıkalık fiimde. başrolleri Oğuz Tunç,
Aslı Altan, Halil Ergün ve Gülsen Tuncer
paylaşıyorlar. Köln Film Festivali'ne bu
yıl 43'ü A\ rupa ülkesinden, 7'si
ABD'den olmak üzere toplam 40 film
katılıyor.
Karikatür Sergîsi
• KültürSer>isi-Sima\ı L'luslararası
Kankatür Yanşması'nda. başladığı
yıldan bu yana. birinci seçilen yapıtlarla.
jüri üyelerinin "Türkiye" konulu
karikatürlerinden oluşan sergi. Basın
Müzesi'ndeaçıldı. lO.Uluslararası
Kankatür Yanşması'nda jüri üyeliği
yapan İsviçre'den Jurg Spahr.
Meksika'dan Sergio Aragones.
Türkiye'den Semih Balcıoğlu, Ali Ulvi
Ersoy ve Turhan Selçuk.
Çekoslovakya'dan Bas Mitropulos ve
Fransa'dan Jean Plantu ile 9 >ılın
birincilerinin karikatür ve seçme
eserlerinin yeraldığı sergi 14ekimedek
açık kalacak.
'Küçük Buda'ya
Budist'lerin tepkisi
KATMANDL (AFP)- Ünlü İtalyan film
yönctmenı Bernardo Bertolucci'nin yeni
filmı "Little Buddha-Küçük Buda".
yapımcı şırketinfilminadının
değiştirilmesı ve filmdeki kimi sahnelerin
çıkanlması konusunda Budist
derneklerinin isteğini kabul etmesi
üzenne Katmandu'da yeniden başladı.
Yaklaşık 30 milyon dolar maliyetindekı
"Küçük Buda". birçok Budist derneğinin
tepkisi çekmiş \ e geçen günlerde 48 saat
sürecek birprotesto gösterisine neden
olmuştu. Budist dernekleradınakonuşan
Jitbir Lama. "Filmin adını
de&şliriyorlar.
Arbaş'ınsergisi
Kültür Senisi- Ünlü ressam Avni Arbaş.
I -22ekim tarihleri arasında Garanti
Bankası Sanat Galerisi'nde yapıtlarını
scrşleyecek. 1919yılmdaİstanburda
dogan ve Güzel Sanatlar Akademisi
Resım Bölümü'nde Leopold Levy'nin
öğrencisi olan Arbaş. yurtiçi vedışında
veşıtlisergilerekatıldı. 1981 yılında
Atatürk'ün 100 doğumyıldönümüiçin
düzenlenen "Kurtuluş Savaşı ve
Devrimleri"yanşmasında birincilik
ödûlü kazanan sanatçıyı yazar Ferit
Edgü şö> le anlatıyor: "Avni'yi doğanın
kurtancısı olmaktan kurtaran. modeli.
doeayıbıraraç olarak algıla\ıptu\alinde
yantmasıdır Doğavenesnelerdünyası.
denızıyle. balıkçı tekneleriyle. ınsanlan ve
çiçekleriyle birçıkış noktası olarak
kutymızdadır bııresimlcrde."
Indochine'de destansı, romantik bir sevda, tutku ve savaşım öyküsü anlatılıyor
Bir Erkek, iki Kadnı, Yitirilen Bir Sömürge
İndochine / Yönetmen: Regis
Wargnier / Senaryo: Erik Orsen-
na, Louis Gardel, Catherine Co-
hen, Regis Wargnier j Görüntü:
François Catonn j Müzik: Patrick
Doyle / Oyuncular: Catherine De-
neuve, Vincent Perez, Linh Dan
Phan, Jean Yanne, Dominique
Blanc / Fransızfılmi j 160 dakika.
"indochine", yani bir zamanlar Türkçe-
de dendığı gjbi, "Hindiçini". Fransız sö-
mürüsünden kurtulup bağımsızlığına ka-
vuşmadan önce Vietnam, bu adla çağn-
hrdı. Sonra bağımsız oldu, birleşti, Viet-
nam adını aldı. Ve 20. yüzyıl tarihındeki
asıl yerini, daha sonra, Arnerika'yla komü-
nist dünyayı karşıkarşıya geüren ünlü sa-
vaş aldı. Yeniden bölündü, tarihin en kor-
kunç savaşlanndan birini yaşadı, sayısız
ölü verdi. Ama koskoca ABD'ye kafa tut-
maktan vazgeçmedi. Bugün, savaşlarla ge-
çen bir yüzyılın yaralannı sanyor ve bir-
parça yaşam hakkı istiyor.
"İndochine'' (Endoşin okumak gerekir),
bizlere Fransız sömürgesi olarak bu ülke-
nin geçirdiği son yıllan anlatıyor. Uzun yıl-
lar bu ülkede gömülü olan tarihlerinin bir
bölümüne değınmek. giderek bu olayı
anımsamak bile istemeyen Fransızlar, so-
nunda üstüste "Dien Pien Phu", "Sevgili"
ve de "İndochine" fılmleriyle, bu yazıh ol-
mayan yasayı deliyor, tabuyu yıkıyorlar.
Ortaya çıkanfilm,gerçekten de görkem-
li. Çok ustaca kurulmuş bir hikâye. birinci
sınıf bir senaryo, bir ulusu ve bir tarihi tem-
sil etmek için ustaca seçilmiş simge-kişilerle
karşı karşıya geliyoruz.
Bunlardan Eliane, babasıyla birlikte yö-
nettiği kauçuk çiftligiyle, ülkede yerleşmiş
ve tam bir sömürü uygulamakta olan
Fransız emperyalizmini simgeliyor. Eliane,
"uygar batılı" havasıyla, dillerini konuştu-
ğu ve dostça ilişkiler kurduğu yerli halka ve
indochine, bir Fransız fılmi olmasına karşın, Fransızlann varlığını ve uzun yıllar süren Hindiçini somürüsünü açıkça gösteriyor.
işçilerine yumuşak yaklaşımıyla, kuşkusuz
insanal bir tüle bürünmüş bir sömürü uy-
guluyor. Giderek bu ülkeyi sömürdüğü-
nün bilincinde bile olmadığı söylenebilir.
Ancak gerçek elbette böyle değil.
Film, ön planda üçlü bir aşk ilişkisini ele
alıyor. Eliane'm "evîat edindiği", sevgiyle
bağnna basüğı Vietnam'h küçük Camille,
böylece Eliane'in idaresine geçen toprakla-
nyla, koca ülkeyi de aynı biçimde "evlat
edinen" Fransa'nm tutumunu simgeliyor.
Ülkede bulunan Fransız bahriyesinden
genç bir subay, çılgın ve tutkulu Jean-Bap-
tiste, önce Eliane'in, sonra bir raslanu so-
nuaı tanıştığı Camılle'in gönlünü çalıvor.
Bu üçlü ilişki, trajik bır dönem (onu üze-
rinde gelişiyor. Ülkede komünizm yüksel-
mededir, bağımsız isleklenyle kornünist bir
yönetimi kurmak isteyenler birbirine kanş-
mışjardır.
Bu kargaşada, küçük Camille, birden
büyüyecektir Jean-Baptiste'e tutkusu, onu
birden bir kadın yapacakür. Ama asıl bü-
yümeyi, gönül sorunlarını bir yana bırakıp
ülkesınin bağımsızlık kavgasında etkin bir
rol yüklenerek edinecektir. O arük boynu-
bükük, aptal âşık bir "evlatlık" değil, ülke-
sinin bağımsızlık mücadelesindeki ilk kur-
şunu atacak vürekli bir savaşçıdır...
"İndochine", seyri son kerte keyifli bir
film, bir tür "akıllı üstün-yapım". Filmin
birzamanlann Hollywoodfilmlerinianım-
satan romantik bir yanı. bir tür dönem des-
tanı olma özelliği var. (Birilerinin yaptığı
"Fransız'RüzgârGibiGeçti'si"benzetmesi
çok yanlış değil). Parlak bir estetikle bezeli.
kişısel tutkularla örülü, bir foto-romanın
temel çizgilerini taşıyan bir aşk öyküsü an-
latan bir film bu....
Ancak görünürdeki bu ögelerin yanı sı-
ra. film sağlam bir diyalektiğe, iyi kurul-
muş bir toplumsal ve tarihsel yapıya daya-
nıyor. Bir Fransız fılmi olduğu halde, ülİce-
deki Fransızlann varlığını ve uzun yıllar
süren Hindiçini somürüsünü açık biçimde
gösteriyor. Ülkede örgütlenen ve Vietnam
savaşına dek giden komünist eylemi de, ne
özel bir sempati, ne de özel bir mahkûm
etme gayreti olmaksızın yansız biçimde
göstermeyc çabalıyor.
• indochine. seyri son kerte ke-
yifli birfilm,bir tür "akıllı üstün-
yapım". Filmin birzamanlann
Hollywood filmlerini anımsatan
romantik bir yanı, bir tür dönem
destanı olma özelliği var. Parlak
bir estetikle bezeli, kişisel tutku-
larla örülü, bir fotoromanın te-
mel çizgilerini taşıyan bir aşk öy-
küsü nü anlatan birfilmbu...
Ve en önemlisı. Fransa'nın bu belalı ül-
keden tam zamanında kaçtığını, Vietnam
bataklıklannda istenmeyen, emperyalist
bir yabancı ülke olarak vatansever komü-
nist kanşımı yerli halka karşı umutsuz bir
savaşıma girme ışini Amerikalılara bırak-
makla ne derece akıllıca davrandığını gös-
teriyor. Hindiçini'de tam zamanında bıra-
kılan, terkedilen Fransız çıkarlannın bir
kayıp değil, sonradan olanlar bilindiğinde
Fansa adına büyük bir kazanç olduğunu
göstenyor.
Bu akıllı, "düşünen" üstün-yapım, so-
nuç olarak popüler bir sinemanın tüm ge-
reklerinı yenne getiren seyn zevkii bir film,
düzeyli bir sevda, tutku ve savaşım öyküsü.
Bize sorarsanız ne yapıp edip izleyin...
Özgün bir gülmece anlayışıyla ilginç bir film
Yemek, seks, aşk ve
çağdaş Japonya üzerine
Tampopo Senaryo ve Yönetim: Juzo İtamij Görüntü: Masaki Tamıı-
ra/ Müzik: Kunihiko Muraij Oyuncular: Tsutomu Yamazaki, Nobu-
ko Miyamoto, Koji Yakusho, Fukumi Kuradoi Bir Japon Filmi/115
dakika. *' •••'•--'«•••
1989 İstanbul Film Festivali'nde ızledi-
ğimiz "Tampopo" sonunda ekranlanmızı
içeren bir seks anlayışı, tüketmek tutku-
suyla küçücük mekanlarda yaşama zo-
Bu filmdeki rolüyle Altın Portakal ödülü alan Sumru V avrucuk'un verdiği oyıın ve yarattığı inandıncılık olağanustü.
Gerçekle düş arasında değişik tadlı bir meydan okuyuş
Estetik, zevkii kartpostaflar albümü
Evet, Rosa'yı biz de sevdik. Bir kadın
olarak, bir kişilik olarak... Çok erken yaşta
yitirdiğirniz Sevgi Soysal'ın tüm bir yaşam
deneyiminden, bir kadın. bir aydın, duyarlı
bir sanatçı olarak yaşam deneyiminden sü-
zülüp gelmiş ilginç, kişisel, sinemalaştınl-
ması nerdeyse düşünülemez bir romandı
"Tante Rosa". Bu romanı sinemalaştır-
mak bile, ilginç bir çaba, nerdeyse bir mey-
dan okuma...
İstanbul'da bir "azınlık mensubu" ola-
rak doğup büyüyen ve yıne bu kentte ölen
Rosa, yaşamı gerçeklerle düşler arasında
bölünmüş bir kadın. Onun yaşamında ge-
reklı kışılerdens'ok.daha çocukluk düşlerin-
de gözüken "yakışıklı prens", gaipten ha-
bcr veren falcılar, gündÜ2 gözüyle görülen
düşler yer tntuyor. Rosa, yaşammı düşlerle
örüyor, hayallerin gergefinde dokuyor. ya-
şamın katı gerçeklerinden kaçıp rüyalara
sığınıyor. Bu yüzden, filmde en azından 3
falcı kadın, gerçekle düş arasında gidip ge-
len sahneler, simge-kişiliklerle dolu bir an-
latım var.
Işıl Özgentürk, bu ilk sinema deneyimin-
de özellikle 2 yönetmenden esinlenmiş gö-
rünüyor: Özellikle Fellini (filmin tiyatroy-
la, sahneyle, büyüyle ilişkili hemen tüm ilk
yansı) ve Bunuel. Düş sahnelerinde Bunuel
etkisi olduğu gibi, özellikle bir sahnede bu
çok belirgin: Rosa'run gerdek gecesi saba-
hı. pencereyi kınp çıplak göğsünü dışanya
teşhirettiği sahne, sanki "Tristana"dan fir-
lamış...
Bu etkileri belirtmem, eleştirmek ama-
ayla değil. Böylesine büyük ustalardan et-
kilenmek bir kusur değil. bir erdem. Yö-
netmenlik denen belah çabanın başlangı-
cında bu ustalardan etkilenmemek müm-
kün mü zaten?
Işıl Özgentürk. Rosa'nın yaşamını bizle-
re birbirinden güzel, estetik. şık görünümlü
tablolar halinde sunuyor. Bufilm,insanda
yapraklan birer birer, yavaş yavaş çevrilen,
ilginç kartpostallarla süslü bir albüm izle-
Seni Seviyonım Rosa / Senar-
yo ve yönetim: Işıl Özgentürk
I Görüntü: Ertunç Şenhay /
Müzik: Thesia Panayiotu /
Oyuncular: Sumru Yavrucuk,
Mahir Günşiray, Mehmet
Atak, İsmet Ay, Müjdat Ge-
zen, Ayla Algan, Taner Bar-
las, Hande Meşe, Kutay Kök-
türk, Alişan Çapan, Halil Er-
gün, Yaman Okay, vs. / Asya
Film Yapımı / 97 dakika.
nimi bırakıy or. Rosa'nın yaşarrunı, bu al-
bümün tablolan (veya kartpostallan) ara-
cılığıyla izliyor, onun umulsuz biçimde
aşkı arayışını. bu kentin karmaşık kültürü
içinde yitip gidişini, hayal kınklıklanndan
düşlere sığmışmı belli bir estetik kevifle izli-
>oruz. Bir tür yerli "Cabıria'nın Geceleri"
veya "Ruhlann Jülyetı" var karşımızda...
Ancak "Seni Seviyonım Rosa", garip
bir biçimde, hiçbir anında birfilmizlenimi
bırakmıyor bizde.. En azından, klasik film
anlayışımız dahilinde bir film demeliydim.
Bu, daha çok istenerek alışılmış anlaüm
kalıplannı, kurgu bağlantılannı, kamera
hareketlerini bir yana iten, staükliği bilinçli
olarak seçmiş bir deneme olarak gözükü-
yor.
Burada belki üçüncü bir etkiden, Alman
ekolünden söz etmek gerekiyor. Gerçekten
de Özgentürk'ün Fellini çağnşımlan içeren
bir konuyu Fellini gibı barok, süslü, coşku-
lu bir sinema diliyle değil de, örneğin Fass-
binder, ama özellikle Syberberg gibi klasik
dramatürjiyi bir yana iten, sahnelerini ba-
ğımsız tablolar gibi düşünüp çeken bir an-
layışla anlatması, belki de üçüncü bir esin
kaynağı olarak yorumlanabilir.
"Seni Seviyorum Rosa", bu açıdan
klasik anlamda başanlı birfilmdeğil. Çün-
kü klasik anlamda bir fılm olnıaya sıvan-
mamış. Bu estetik kartpostallar albümüne
belli ölçüde hayat veren, kusursuz bir ışık-
landırma ve görüntü yönetimi çabasının
yanı sıra oyuncular oluyor. Sumru Yavru-
cuk'un bizce yetersiz bir senaryoya karşın
verdiği oyun ve yarattığı inandıncılık ola-
ğanüstü. Hepsi değılse de, birçok oyuncu
için de aynı şey söylenebilir. Yunan köken-
li müzik ise biraz da azınlık İstanbulu'nun
tarihi olan bu film için çok uygun
"Seni Seviyorum Rosa", yineliyelim. bu
açıdan klasik anlamda başanlı birfilmde-
ğil. Ancak filmin istenerek oluşturulmuş
farklı bir yapısı, değişik bir tadı var. "Eski
ağza yeni taam" arayışı içinde olanlar mut-
laka görmeli.
YENİ BAŞLAYANLAR:
Cehennem Silahı-3 (Leathel Weapon- 3)
Biri zenci, öbürü beyaz 2 hafiyemiz,
sinema tanhınin en çok kar getiren
polisiye serüvenlerini yaşamaya devam
ediyorlar.
Yine Rıchard Donner yönetiminde Mel
Gibson, Danny Glovcr, Joe Pesci oynamı-
şlar(Beyoğlu Emek. Şişlı Kent, Kadıköy
Reks, Bakırköy Sinema 74.
Çemberlitaş Şafak. Maslak Mövenpick)
Çıplak Ateş(Live Wire)- Fantastik
çağnşımlı yeni bir polisiye serüven fılmi.
Christian Duguay'ınfilmindePierce
Brosnan, Ron Silver, Ben Cross
oynamışlar.
DEVAM EDENLER:
Taş Yıllar- Yunanistan'ın yakın tarihinden
bir kesit getiren önemli bir çağdaş sinema
örneği. Pantalis Voulgaris yönctmiş, çeşitli
şenliklerde ödüller almıştı. (Ortaköv Kül-
tür Merkezi).
Colette (Becoming Colette)- Ünlü Fransız
yazan Colette'in genç kızlıktan kadınhğa
ve sıradan bir insan olmaklan yazarlığa ge-
çişınin öyküsü Danny Huston yönetmiş.
Mathılda May ve Klaus Mana Brandauer
oynamışlar. (Beyoğlu Sinepop, Kadıköy
Moda).
Keşif (Cristopher Colombus)- Amerika'-
nın keşfi üzenne vapılan 2 filmden bıri. sı-
cağı sıcağına sinemalanmıza geldi. John
Glen'infilmindeTom Selleck. Angela Mo-
lına ve kısa bir rolde büyük oyuncu Mar-
lon Brando var. (Beyoğlu Lalej.
şenlendirdi. Kendi adıma, özellikle Ja- runluluğu, çalışmakla eğlenmek vb filmde
ponya'yı görme fırsatı bulduktan sonra ilginç biçimde karşımıza geliyorlar.
bu ülkeye karşı artan ilgi çerçevesinde me- Özellikle en tıpik Japon yemeklerinin
rakla ve keyifle izlediğim birfilm"Tampo- hazırlanışı üzerine espnyle kanşık nerdey-
po".
Film. çok ilgiye değer
bir kişiliğin. 1933 do-
ğumlu ressam. yazar ve
oyuncu Juzo İtami'nin
bir fılmi. 1984'ten beri
zaman zaman yönet-
menliği de deneyen İta-
mi, bizlere çağdaş Ja-
ponya'dan ve çağdaş Ja-
pon mizahından yeni,
özgün. şaşırtıcı bir sayfa
açıyor.
"Tampopo". yemek
üzerine bir film. Kahra-
manlan, kıytınk bir lo-
kantayı adam edip
"klas" bir yer haline ge-
tirmek, Japon yemekle-
rini en iyi biçimiyle
yapıp para kazanmak
isteyen çocuklu, dul bir
kadın. onun belalı sevgi-
lisi. rastlantı sonucu
onun lokantasına düşü-
rüp kadına yardım et-
mek isteyen, keyif ehti
ve burada ağızlannın ta-
dını da iyi bilen 2 kafa-
dar.
Aynca sevgilisiyle ye- "Tampopo"1
hem ağız tadı, hem de sinema ke\fi sunu\or.
mek ve seks bireşimleri
üzerine deneyler yapmakta olan şık bir se belgesel bir tavır. boğazına düşkünleri
gangster, bir mahallenin sakinleri. azgın sanınm çok mullu edecektir: "Tampo-
Japon veletleri gibi ikıncil kahramanlan po". böylece yemek zevki ve "mutfak"
da var. üzenne sinema tarihine geçmiş çok az
"Tampopo", oldukça özgün, farklı bir sayıdaki ilginç filmin, "Büyük Tıkınma",
gülmece anlayışını geüriyor karşımıza... "Aşçı. Hırsız, Kansı ve Aşığı". "Büyük
Bir toplumun uygarüğıyla yemek kültürü Şefleri Kim Öldürüyor" \b yapıtlann
arasındaki çok ince, ama derin ilişkiyi bi- yanıbaşında çok özel bir yere yerleşiveri-
lenlerce önemsenecek birfilmbu... Japon yor. Ve hem ağız tadı hem de sinema keyfı
toplumunda var olan çeşitli ve kimi za- olarak farklı bir şeyler arayanlann ilgisim
man çclişkiler öğeler, duygusallıkla şiddet hak ediyor.
ATİLLA DORSAY'IN YILDIZ TABLOSU:
Kilmin adı
İndochine
Alicn-3
SeniSc\i>onım
Rosa
Tampopo
Cîösterildigi sinemalar
Bc ı oğ/ıı Fıitii, Şı?lı \t•vaharan. Fcnerhaln e Pinınıul
Bc\ oğlu Dıiın a. Çcnıbırlituş Şıı/ıık
Bctkırkin Karva. BevoğluAtlas, Kadıköy
KSM, Ankanı Metropol
Bi'\oğlıı Be\oiîlıı
DeğeHendtrme
• • •
• • •
• •
• • •
• Sıradan •• Göriilcbiiiı ••* GeTçekten ilginç • • * • Başyapıt
T.G
SERİKİCRATETKİKMERCİİ \
HÂKİMLİĞİ'NDEN
1992/20 Esas sayılı dosya
Davacı Serik'ten Latif Eren vekili Av. Hafıze Ekim tarafından da-
valılar Selçuk Kaya ve Atamer Birgi aleyhine açmış olduğu icra işle-
minin düzeltilmesi davasının vapılan duruşması sırasında:
Oavalı borçlu Atamer Birgi bunca aramalara rağmen adresinde bu-
lunamadığı ve kendisine tebligat yapıiamadığından ilanen tebilgat ya-
pılmasına karar verilmiş olmakla davalı borçlu Tofaş karşısı Birlik
Apt. No: 32 Denizli adresinde oturduğu bildirilen ve tebligat yapıla-
mayan Mamer Birgi'nin duruşma günu olan 12.10.1992 günü saat
10.35'de mahkememizde hazır bulunması, bulunmadığı takdirde yar-
gılamanın yokluğunda yapılacağı ve karar verilecegi dava dilekçesi ye-
rine geçerli olmak uzere ilanen tebliğ olunur. 1.9.1992
Basın: 50192