19 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 EYLÜL1992CUMA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 11 SİNEMA ATİLLA DORSAY İslam Kültûr Merkezi • MADRİD (AA> Avrupa'nın en büyûk İslam Kültür Merkezi, Madrid'de Ispanya Kralı Juan Carlos ve Suudi Arabislan Kralı Fahd'ın kardeşi Salman Bin Abdül Aziz'in hazır bulunduğu bir törenleaçıldı. Prens Salman tarafından finanse edılen ve içinde bir okul, restoran, 50O kişilik konferans salonu ve spor salonu bulunan altı katlı merkez için 30 milyon dolar kadar para harcandığı belirtiliyor. Yetkililer. beş yıldan bu yana inşaatı süren merkezin. iki yıl önce açjlması gerekirken Körfez savaşı nedenıylegeciktiğinikaydettiler. İçinde büyük bir cami de bulunan merkezin, Madnd'de yaşayan 50 bin Müslüman'a hizmet vermesi bekleniyor. İspanya'da çoğu Faslı 200 bin kadar Müslüman yaşıyor. FrankZappahasta • FRANKFL RT(AA)- Ü nlü rock yıldızı Frank Zappa'nın hasta olduğu ve bu yüzden Berlın ve Viyana konserlerini erteleyerek tcdavi için ABD'yedöndüğü bildiriliyor. Zappa'nın sözcüsü tarafından vapılan açıklamada, daha önce kanser teşhisi konan ünlü yıldızın "durumunun kötü olması nedeniyle konserlerini ertelemek zorunda kaldığı" kaydedildı. "Kapatfokya'da Bir Alman Sanatçı" • Kültür Servisi-Türkiye İş Bankası yayını "Kültür ve Sanat Dergisi"nin 15'inci sayısında, Şu Konya Meramı, Kapadokya'da Bir Alman Sanatçı, Yazmak Sanatı Üzerine, Erzurum Tabyalan, 300-400>ıllık iki Uşak halısı, Güncy-Batı Anadolu'da Karaçadır, Su Ürünlen müzesi, Azerbaycan halılan, Karatepekilimlerigibiyazılaryeralıyor. Söpgün, Salerno'da • Kültür Servisi- Mehmet Tannsever'in yönetmcnliğini yaptığı "Sürgün" adlı film. 5-11 ekim tarihleri arasında yapılacak olan Salerno Film FestivalPnde konulu filmler arasında yanşmaya katılacak. Bulut Aras, Gamze Tunar, Erol Taş. Orçun Sonat, Fatma Belgen ve Halit Akçatepegibi oyunculann yeraldığı Sürgün. daha önce, Kültür Bakanlığı Film Denetleme Kurulu'ncasansüredilmiş. ancak Kültür Bakanı Fikri Sağlar'ın ginşimiyle sansür kaldınlmıştı. Kent ve Yaşam Söyleşileri • Kültür Senisi- Mımarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi, ekim ayında yayımlamaya başlıyacağı Kent ve Yaşam dergisinin yanı sıra ekim ayından itibaren hercuma günü "Kent ve Yaşam Söy.Ieşfleri"düzenleyeoek. Mimarlar Odaa'nın İstanbul Şube merkezindeki toplantı salonunda gerçekleşecek söyleşilerin ilkinde 2 ekim cuma günü saat 18.30"da, Behruz Çinici. "Kent ve Mimarlık" konusunu ışleyecek. "Dügûn" Avrupa Ödülü'ne aday • KÖLN(AA)- Avrupa'nın en önemli sinema şenlikleri arasında yer alan Köln Film Festivali bugün başladı. Bir hafta sürecek festivalde, İsmet Elçfnin "Düğün" adlı fılmi, Avrupa Ödülü'ne aday gösterilen 13filmarasında yer aldı. İsmet Elçi'nin 199rdeçektiği91 dakıkalık fiimde. başrolleri Oğuz Tunç, Aslı Altan, Halil Ergün ve Gülsen Tuncer paylaşıyorlar. Köln Film Festivali'ne bu yıl 43'ü A\ rupa ülkesinden, 7'si ABD'den olmak üzere toplam 40 film katılıyor. Karikatür Sergîsi • KültürSer>isi-Sima\ı L'luslararası Kankatür Yanşması'nda. başladığı yıldan bu yana. birinci seçilen yapıtlarla. jüri üyelerinin "Türkiye" konulu karikatürlerinden oluşan sergi. Basın Müzesi'ndeaçıldı. lO.Uluslararası Kankatür Yanşması'nda jüri üyeliği yapan İsviçre'den Jurg Spahr. Meksika'dan Sergio Aragones. Türkiye'den Semih Balcıoğlu, Ali Ulvi Ersoy ve Turhan Selçuk. Çekoslovakya'dan Bas Mitropulos ve Fransa'dan Jean Plantu ile 9 >ılın birincilerinin karikatür ve seçme eserlerinin yeraldığı sergi 14ekimedek açık kalacak. 'Küçük Buda'ya Budist'lerin tepkisi KATMANDL (AFP)- Ünlü İtalyan film yönctmenı Bernardo Bertolucci'nin yeni filmı "Little Buddha-Küçük Buda". yapımcı şırketinfilminadının değiştirilmesı ve filmdeki kimi sahnelerin çıkanlması konusunda Budist derneklerinin isteğini kabul etmesi üzenne Katmandu'da yeniden başladı. Yaklaşık 30 milyon dolar maliyetindekı "Küçük Buda". birçok Budist derneğinin tepkisi çekmiş \ e geçen günlerde 48 saat sürecek birprotesto gösterisine neden olmuştu. Budist dernekleradınakonuşan Jitbir Lama. "Filmin adını de&şliriyorlar. Arbaş'ınsergisi Kültür Senisi- Ünlü ressam Avni Arbaş. I -22ekim tarihleri arasında Garanti Bankası Sanat Galerisi'nde yapıtlarını scrşleyecek. 1919yılmdaİstanburda dogan ve Güzel Sanatlar Akademisi Resım Bölümü'nde Leopold Levy'nin öğrencisi olan Arbaş. yurtiçi vedışında veşıtlisergilerekatıldı. 1981 yılında Atatürk'ün 100 doğumyıldönümüiçin düzenlenen "Kurtuluş Savaşı ve Devrimleri"yanşmasında birincilik ödûlü kazanan sanatçıyı yazar Ferit Edgü şö> le anlatıyor: "Avni'yi doğanın kurtancısı olmaktan kurtaran. modeli. doeayıbıraraç olarak algıla\ıptu\alinde yantmasıdır Doğavenesnelerdünyası. denızıyle. balıkçı tekneleriyle. ınsanlan ve çiçekleriyle birçıkış noktası olarak kutymızdadır bııresimlcrde." Indochine'de destansı, romantik bir sevda, tutku ve savaşım öyküsü anlatılıyor Bir Erkek, iki Kadnı, Yitirilen Bir Sömürge İndochine / Yönetmen: Regis Wargnier / Senaryo: Erik Orsen- na, Louis Gardel, Catherine Co- hen, Regis Wargnier j Görüntü: François Catonn j Müzik: Patrick Doyle / Oyuncular: Catherine De- neuve, Vincent Perez, Linh Dan Phan, Jean Yanne, Dominique Blanc / Fransızfılmi j 160 dakika. "indochine", yani bir zamanlar Türkçe- de dendığı gjbi, "Hindiçini". Fransız sö- mürüsünden kurtulup bağımsızlığına ka- vuşmadan önce Vietnam, bu adla çağn- hrdı. Sonra bağımsız oldu, birleşti, Viet- nam adını aldı. Ve 20. yüzyıl tarihındeki asıl yerini, daha sonra, Arnerika'yla komü- nist dünyayı karşıkarşıya geüren ünlü sa- vaş aldı. Yeniden bölündü, tarihin en kor- kunç savaşlanndan birini yaşadı, sayısız ölü verdi. Ama koskoca ABD'ye kafa tut- maktan vazgeçmedi. Bugün, savaşlarla ge- çen bir yüzyılın yaralannı sanyor ve bir- parça yaşam hakkı istiyor. "İndochine'' (Endoşin okumak gerekir), bizlere Fransız sömürgesi olarak bu ülke- nin geçirdiği son yıllan anlatıyor. Uzun yıl- lar bu ülkede gömülü olan tarihlerinin bir bölümüne değınmek. giderek bu olayı anımsamak bile istemeyen Fransızlar, so- nunda üstüste "Dien Pien Phu", "Sevgili" ve de "İndochine" fılmleriyle, bu yazıh ol- mayan yasayı deliyor, tabuyu yıkıyorlar. Ortaya çıkanfilm,gerçekten de görkem- li. Çok ustaca kurulmuş bir hikâye. birinci sınıf bir senaryo, bir ulusu ve bir tarihi tem- sil etmek için ustaca seçilmiş simge-kişilerle karşı karşıya geliyoruz. Bunlardan Eliane, babasıyla birlikte yö- nettiği kauçuk çiftligiyle, ülkede yerleşmiş ve tam bir sömürü uygulamakta olan Fransız emperyalizmini simgeliyor. Eliane, "uygar batılı" havasıyla, dillerini konuştu- ğu ve dostça ilişkiler kurduğu yerli halka ve indochine, bir Fransız fılmi olmasına karşın, Fransızlann varlığını ve uzun yıllar süren Hindiçini somürüsünü açıkça gösteriyor. işçilerine yumuşak yaklaşımıyla, kuşkusuz insanal bir tüle bürünmüş bir sömürü uy- guluyor. Giderek bu ülkeyi sömürdüğü- nün bilincinde bile olmadığı söylenebilir. Ancak gerçek elbette böyle değil. Film, ön planda üçlü bir aşk ilişkisini ele alıyor. Eliane'm "evîat edindiği", sevgiyle bağnna basüğı Vietnam'h küçük Camille, böylece Eliane'in idaresine geçen toprakla- nyla, koca ülkeyi de aynı biçimde "evlat edinen" Fransa'nm tutumunu simgeliyor. Ülkede bulunan Fransız bahriyesinden genç bir subay, çılgın ve tutkulu Jean-Bap- tiste, önce Eliane'in, sonra bir raslanu so- nuaı tanıştığı Camılle'in gönlünü çalıvor. Bu üçlü ilişki, trajik bır dönem (onu üze- rinde gelişiyor. Ülkede komünizm yüksel- mededir, bağımsız isleklenyle kornünist bir yönetimi kurmak isteyenler birbirine kanş- mışjardır. Bu kargaşada, küçük Camille, birden büyüyecektir Jean-Baptiste'e tutkusu, onu birden bir kadın yapacakür. Ama asıl bü- yümeyi, gönül sorunlarını bir yana bırakıp ülkesınin bağımsızlık kavgasında etkin bir rol yüklenerek edinecektir. O arük boynu- bükük, aptal âşık bir "evlatlık" değil, ülke- sinin bağımsızlık mücadelesindeki ilk kur- şunu atacak vürekli bir savaşçıdır... "İndochine", seyri son kerte keyifli bir film, bir tür "akıllı üstün-yapım". Filmin birzamanlann Hollywoodfilmlerinianım- satan romantik bir yanı. bir tür dönem des- tanı olma özelliği var. (Birilerinin yaptığı "Fransız'RüzgârGibiGeçti'si"benzetmesi çok yanlış değil). Parlak bir estetikle bezeli. kişısel tutkularla örülü, bir foto-romanın temel çizgilerini taşıyan bir aşk öyküsü an- latan bir film bu.... Ancak görünürdeki bu ögelerin yanı sı- ra. film sağlam bir diyalektiğe, iyi kurul- muş bir toplumsal ve tarihsel yapıya daya- nıyor. Bir Fransız fılmi olduğu halde, ülİce- deki Fransızlann varlığını ve uzun yıllar süren Hindiçini somürüsünü açık biçimde gösteriyor. Ülkede örgütlenen ve Vietnam savaşına dek giden komünist eylemi de, ne özel bir sempati, ne de özel bir mahkûm etme gayreti olmaksızın yansız biçimde göstermeyc çabalıyor. • indochine. seyri son kerte ke- yifli birfilm,bir tür "akıllı üstün- yapım". Filmin birzamanlann Hollywood filmlerini anımsatan romantik bir yanı, bir tür dönem destanı olma özelliği var. Parlak bir estetikle bezeli, kişisel tutku- larla örülü, bir fotoromanın te- mel çizgilerini taşıyan bir aşk öy- küsü nü anlatan birfilmbu... Ve en önemlisı. Fransa'nın bu belalı ül- keden tam zamanında kaçtığını, Vietnam bataklıklannda istenmeyen, emperyalist bir yabancı ülke olarak vatansever komü- nist kanşımı yerli halka karşı umutsuz bir savaşıma girme ışini Amerikalılara bırak- makla ne derece akıllıca davrandığını gös- teriyor. Hindiçini'de tam zamanında bıra- kılan, terkedilen Fransız çıkarlannın bir kayıp değil, sonradan olanlar bilindiğinde Fansa adına büyük bir kazanç olduğunu göstenyor. Bu akıllı, "düşünen" üstün-yapım, so- nuç olarak popüler bir sinemanın tüm ge- reklerinı yenne getiren seyn zevkii bir film, düzeyli bir sevda, tutku ve savaşım öyküsü. Bize sorarsanız ne yapıp edip izleyin... Özgün bir gülmece anlayışıyla ilginç bir film Yemek, seks, aşk ve çağdaş Japonya üzerine Tampopo Senaryo ve Yönetim: Juzo İtamij Görüntü: Masaki Tamıı- ra/ Müzik: Kunihiko Muraij Oyuncular: Tsutomu Yamazaki, Nobu- ko Miyamoto, Koji Yakusho, Fukumi Kuradoi Bir Japon Filmi/115 dakika. *' •••'•--'«••• 1989 İstanbul Film Festivali'nde ızledi- ğimiz "Tampopo" sonunda ekranlanmızı içeren bir seks anlayışı, tüketmek tutku- suyla küçücük mekanlarda yaşama zo- Bu filmdeki rolüyle Altın Portakal ödülü alan Sumru V avrucuk'un verdiği oyıın ve yarattığı inandıncılık olağanustü. Gerçekle düş arasında değişik tadlı bir meydan okuyuş Estetik, zevkii kartpostaflar albümü Evet, Rosa'yı biz de sevdik. Bir kadın olarak, bir kişilik olarak... Çok erken yaşta yitirdiğirniz Sevgi Soysal'ın tüm bir yaşam deneyiminden, bir kadın. bir aydın, duyarlı bir sanatçı olarak yaşam deneyiminden sü- zülüp gelmiş ilginç, kişisel, sinemalaştınl- ması nerdeyse düşünülemez bir romandı "Tante Rosa". Bu romanı sinemalaştır- mak bile, ilginç bir çaba, nerdeyse bir mey- dan okuma... İstanbul'da bir "azınlık mensubu" ola- rak doğup büyüyen ve yıne bu kentte ölen Rosa, yaşamı gerçeklerle düşler arasında bölünmüş bir kadın. Onun yaşamında ge- reklı kışılerdens'ok.daha çocukluk düşlerin- de gözüken "yakışıklı prens", gaipten ha- bcr veren falcılar, gündÜ2 gözüyle görülen düşler yer tntuyor. Rosa, yaşammı düşlerle örüyor, hayallerin gergefinde dokuyor. ya- şamın katı gerçeklerinden kaçıp rüyalara sığınıyor. Bu yüzden, filmde en azından 3 falcı kadın, gerçekle düş arasında gidip ge- len sahneler, simge-kişiliklerle dolu bir an- latım var. Işıl Özgentürk, bu ilk sinema deneyimin- de özellikle 2 yönetmenden esinlenmiş gö- rünüyor: Özellikle Fellini (filmin tiyatroy- la, sahneyle, büyüyle ilişkili hemen tüm ilk yansı) ve Bunuel. Düş sahnelerinde Bunuel etkisi olduğu gibi, özellikle bir sahnede bu çok belirgin: Rosa'run gerdek gecesi saba- hı. pencereyi kınp çıplak göğsünü dışanya teşhirettiği sahne, sanki "Tristana"dan fir- lamış... Bu etkileri belirtmem, eleştirmek ama- ayla değil. Böylesine büyük ustalardan et- kilenmek bir kusur değil. bir erdem. Yö- netmenlik denen belah çabanın başlangı- cında bu ustalardan etkilenmemek müm- kün mü zaten? Işıl Özgentürk. Rosa'nın yaşamını bizle- re birbirinden güzel, estetik. şık görünümlü tablolar halinde sunuyor. Bufilm,insanda yapraklan birer birer, yavaş yavaş çevrilen, ilginç kartpostallarla süslü bir albüm izle- Seni Seviyonım Rosa / Senar- yo ve yönetim: Işıl Özgentürk I Görüntü: Ertunç Şenhay / Müzik: Thesia Panayiotu / Oyuncular: Sumru Yavrucuk, Mahir Günşiray, Mehmet Atak, İsmet Ay, Müjdat Ge- zen, Ayla Algan, Taner Bar- las, Hande Meşe, Kutay Kök- türk, Alişan Çapan, Halil Er- gün, Yaman Okay, vs. / Asya Film Yapımı / 97 dakika. nimi bırakıy or. Rosa'nın yaşarrunı, bu al- bümün tablolan (veya kartpostallan) ara- cılığıyla izliyor, onun umulsuz biçimde aşkı arayışını. bu kentin karmaşık kültürü içinde yitip gidişini, hayal kınklıklanndan düşlere sığmışmı belli bir estetik kevifle izli- >oruz. Bir tür yerli "Cabıria'nın Geceleri" veya "Ruhlann Jülyetı" var karşımızda... Ancak "Seni Seviyonım Rosa", garip bir biçimde, hiçbir anında birfilmizlenimi bırakmıyor bizde.. En azından, klasik film anlayışımız dahilinde bir film demeliydim. Bu, daha çok istenerek alışılmış anlaüm kalıplannı, kurgu bağlantılannı, kamera hareketlerini bir yana iten, staükliği bilinçli olarak seçmiş bir deneme olarak gözükü- yor. Burada belki üçüncü bir etkiden, Alman ekolünden söz etmek gerekiyor. Gerçekten de Özgentürk'ün Fellini çağnşımlan içeren bir konuyu Fellini gibı barok, süslü, coşku- lu bir sinema diliyle değil de, örneğin Fass- binder, ama özellikle Syberberg gibi klasik dramatürjiyi bir yana iten, sahnelerini ba- ğımsız tablolar gibi düşünüp çeken bir an- layışla anlatması, belki de üçüncü bir esin kaynağı olarak yorumlanabilir. "Seni Seviyorum Rosa", bu açıdan klasik anlamda başanlı birfilmdeğil. Çün- kü klasik anlamda bir fılm olnıaya sıvan- mamış. Bu estetik kartpostallar albümüne belli ölçüde hayat veren, kusursuz bir ışık- landırma ve görüntü yönetimi çabasının yanı sıra oyuncular oluyor. Sumru Yavru- cuk'un bizce yetersiz bir senaryoya karşın verdiği oyun ve yarattığı inandıncılık ola- ğanüstü. Hepsi değılse de, birçok oyuncu için de aynı şey söylenebilir. Yunan köken- li müzik ise biraz da azınlık İstanbulu'nun tarihi olan bu film için çok uygun "Seni Seviyorum Rosa", yineliyelim. bu açıdan klasik anlamda başanlı birfilmde- ğil. Ancak filmin istenerek oluşturulmuş farklı bir yapısı, değişik bir tadı var. "Eski ağza yeni taam" arayışı içinde olanlar mut- laka görmeli. YENİ BAŞLAYANLAR: Cehennem Silahı-3 (Leathel Weapon- 3) Biri zenci, öbürü beyaz 2 hafiyemiz, sinema tanhınin en çok kar getiren polisiye serüvenlerini yaşamaya devam ediyorlar. Yine Rıchard Donner yönetiminde Mel Gibson, Danny Glovcr, Joe Pesci oynamı- şlar(Beyoğlu Emek. Şişlı Kent, Kadıköy Reks, Bakırköy Sinema 74. Çemberlitaş Şafak. Maslak Mövenpick) Çıplak Ateş(Live Wire)- Fantastik çağnşımlı yeni bir polisiye serüven fılmi. Christian Duguay'ınfilmindePierce Brosnan, Ron Silver, Ben Cross oynamışlar. DEVAM EDENLER: Taş Yıllar- Yunanistan'ın yakın tarihinden bir kesit getiren önemli bir çağdaş sinema örneği. Pantalis Voulgaris yönctmiş, çeşitli şenliklerde ödüller almıştı. (Ortaköv Kül- tür Merkezi). Colette (Becoming Colette)- Ünlü Fransız yazan Colette'in genç kızlıktan kadınhğa ve sıradan bir insan olmaklan yazarlığa ge- çişınin öyküsü Danny Huston yönetmiş. Mathılda May ve Klaus Mana Brandauer oynamışlar. (Beyoğlu Sinepop, Kadıköy Moda). Keşif (Cristopher Colombus)- Amerika'- nın keşfi üzenne vapılan 2 filmden bıri. sı- cağı sıcağına sinemalanmıza geldi. John Glen'infilmindeTom Selleck. Angela Mo- lına ve kısa bir rolde büyük oyuncu Mar- lon Brando var. (Beyoğlu Lalej. şenlendirdi. Kendi adıma, özellikle Ja- runluluğu, çalışmakla eğlenmek vb filmde ponya'yı görme fırsatı bulduktan sonra ilginç biçimde karşımıza geliyorlar. bu ülkeye karşı artan ilgi çerçevesinde me- Özellikle en tıpik Japon yemeklerinin rakla ve keyifle izlediğim birfilm"Tampo- hazırlanışı üzerine espnyle kanşık nerdey- po". Film. çok ilgiye değer bir kişiliğin. 1933 do- ğumlu ressam. yazar ve oyuncu Juzo İtami'nin bir fılmi. 1984'ten beri zaman zaman yönet- menliği de deneyen İta- mi, bizlere çağdaş Ja- ponya'dan ve çağdaş Ja- pon mizahından yeni, özgün. şaşırtıcı bir sayfa açıyor. "Tampopo". yemek üzerine bir film. Kahra- manlan, kıytınk bir lo- kantayı adam edip "klas" bir yer haline ge- tirmek, Japon yemekle- rini en iyi biçimiyle yapıp para kazanmak isteyen çocuklu, dul bir kadın. onun belalı sevgi- lisi. rastlantı sonucu onun lokantasına düşü- rüp kadına yardım et- mek isteyen, keyif ehti ve burada ağızlannın ta- dını da iyi bilen 2 kafa- dar. Aynca sevgilisiyle ye- "Tampopo"1 hem ağız tadı, hem de sinema ke\fi sunu\or. mek ve seks bireşimleri üzerine deneyler yapmakta olan şık bir se belgesel bir tavır. boğazına düşkünleri gangster, bir mahallenin sakinleri. azgın sanınm çok mullu edecektir: "Tampo- Japon veletleri gibi ikıncil kahramanlan po". böylece yemek zevki ve "mutfak" da var. üzenne sinema tarihine geçmiş çok az "Tampopo", oldukça özgün, farklı bir sayıdaki ilginç filmin, "Büyük Tıkınma", gülmece anlayışını geüriyor karşımıza... "Aşçı. Hırsız, Kansı ve Aşığı". "Büyük Bir toplumun uygarüğıyla yemek kültürü Şefleri Kim Öldürüyor" \b yapıtlann arasındaki çok ince, ama derin ilişkiyi bi- yanıbaşında çok özel bir yere yerleşiveri- lenlerce önemsenecek birfilmbu... Japon yor. Ve hem ağız tadı hem de sinema keyfı toplumunda var olan çeşitli ve kimi za- olarak farklı bir şeyler arayanlann ilgisim man çclişkiler öğeler, duygusallıkla şiddet hak ediyor. ATİLLA DORSAY'IN YILDIZ TABLOSU: Kilmin adı İndochine Alicn-3 SeniSc\i>onım Rosa Tampopo Cîösterildigi sinemalar Bc ı oğ/ıı Fıitii, Şı?lı \t•vaharan. Fcnerhaln e Pinınıul Bc\ oğlu Dıiın a. Çcnıbırlituş Şıı/ıık Bctkırkin Karva. BevoğluAtlas, Kadıköy KSM, Ankanı Metropol Bi'\oğlıı Be\oiîlıı DeğeHendtrme • • • • • • • • • • • • Sıradan •• Göriilcbiiiı ••* GeTçekten ilginç • • * • Başyapıt T.G SERİKİCRATETKİKMERCİİ \ HÂKİMLİĞİ'NDEN 1992/20 Esas sayılı dosya Davacı Serik'ten Latif Eren vekili Av. Hafıze Ekim tarafından da- valılar Selçuk Kaya ve Atamer Birgi aleyhine açmış olduğu icra işle- minin düzeltilmesi davasının vapılan duruşması sırasında: Oavalı borçlu Atamer Birgi bunca aramalara rağmen adresinde bu- lunamadığı ve kendisine tebligat yapıiamadığından ilanen tebilgat ya- pılmasına karar verilmiş olmakla davalı borçlu Tofaş karşısı Birlik Apt. No: 32 Denizli adresinde oturduğu bildirilen ve tebligat yapıla- mayan Mamer Birgi'nin duruşma günu olan 12.10.1992 günü saat 10.35'de mahkememizde hazır bulunması, bulunmadığı takdirde yar- gılamanın yokluğunda yapılacağı ve karar verilecegi dava dilekçesi ye- rine geçerli olmak uzere ilanen tebliğ olunur. 1.9.1992 Basın: 50192
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle