Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET
12
16 EYLÜL1992 ÇARŞAMBA
DIZIYAZI
Banş Derneği'nin sanıklan için en kötü şey emniyet müdürlüğüne götürülmekti
Ya tutuklama, ya işkence
12 Eylül Yargılamaları
SÜNGÜNUN
UCUNDAKİ HUKUK
DENİZ TEZTEL
-5-
Askeri darbeden önce gençler etki-
lendı...İIk olarak gençler gözaltına
alındı...İşkence gördü... Tutuklandı...
Yargılandı... Gençler "potansiyel suç-
luydu", "teröristti." Sonra sendikacı-
lar aynı şeyleri yaşadılar... Ve sıra
sonunda doktorlara, avukatlara, mü-
hendislere geldi. Kısacası herkese
"eşit" uygulandı 12 Eylül Hukuku.
Sehmiye Kışlası'nın koridoru...
Etraf çok sakin...l Mart 1982 günü.
Maaş günü olduğu için etrafta kımse
yok. Savcılar, hâkimkr, kâtipler kısa-
cası herkes maaş almaya gitmiş... Ko-
ridordaki bankta 8 kişi oturuyor.
Ankara ve İzmir'den geürilen Banş
Demeği davası sanıklan. Mahkeme-
nin kendilerini tutuklamasını bekli-
yorlar. önlerinde bavullar... Yorgun
olduklan her hallerinden belli. Ancak
birbirleriyle sohbet ediyorlar. gülüm-
süyorlar...
tuklanmayı bekliyorlar" diyor. Savcı
sıkıntılı bir şekilde "Kimse yok. Adam
bulursan tutuklattır" diyor. Gazeteci
koridorda gördüğü bir savcıya duru-
mu anlatıyor. Savcı "Tamam sen hâ-
kim bul. Ben mahkemede hazır olu-
rum" diyor. llk gidilen hâkim tutukla-
ma mahkemesine çıkmıyor ve "Sonra
hâkim bilmem kim tutukladı diye ya-
zarsın. Kim tutuklamaya karar ver-
mişse o çıksın mahkemeye. Beni bu işe
kanştırma " diyor.
Tutuklama karannı veren hâkim
ortalarda yok... Sonunda bir hâkim
bulunuyor...Mahkeme heyeti duruş-
ma salonunda yerini abyor. Ve 8 sanı-
ğa tutuklandıklan bildiriliyor. Sanık-
lar mahkeme salonundan çıkarken
gazeteciye "kendilerini başanlı bir şe-
kilde tutuklattırdığı için" teşekkür edi-
yorlar. Gazeteci ise kendi kendine
söyleniyor:
"Bugüne kadar kimseyi tutuklat-
mamıştım. İşi gücü bıraktık adam tu-
tuklattınyoruz. Umanm bir daha
böylesi bir şey başıma gelmez. Bir şey
değil, duyan olsa "İşi gücü bırakü,
adam tutuklattınyor' diyecek"
Ancak aynı gazeteci Banş Derneği
davasının ilk oturumunda da "işi ol-
mayan" bir şey daha yapacaktı. 24
Haziran 1982 günü Atatürk Oğrenci
Sitesi'nin spor salonu... Etraf yine ka-
labalık... Giriş için kayıtlar yapılıyor.
Sadece erkekler üstleri aranıp salona
ahnıyor. Erkek avukatlar, gazeteciler,
dinleyiciler salona giriyor. Bayanlar
ise giremiyor. Çünkü üzerlerini araya-
cak bayan polisler gelmemiş... Bir gö-
revli geljp bayan gazeteciden "bayan-
lann üzerini aramasını" istiyor. Gaze-
teci kabul etmiyor. "Bir polislik
yapmadığımız kalmıştı" diyor. Görev-
li gidıyor ama 10 dakika sonra geri
gelip bayan gazeteciye salondan so-
rumlu generalin kendisini çajprdığını
söylüyor. General de gazeteciden ba-
yanlan aramasını rica ediyor. Ancak
gazeteci kabul etmiyor.
Bu sırada sanıklar cezaevınden geti-
riliyor... Sanıklar, avukatlar. dinleyici-
ler salonda çoktan yerlerini almışlar.
Nerede ise mahkeme heyeti salona gi-
recek. Salon dışında bulunan bayan-
lar, gazeteciden kendilerini aramasını
istiyorlar. Bir dınleyici "Şu aramayı
yap da girelim" derken, bir avukat
"Duruşma başlandıktan sonra gireme-
yız. Haydi bizi ara" diyor. Israrlar üze-
rine arama yapılacak bölüme geçiyor
bayan gazeteci... Tek tek bayanlar o
bölüme ginp çıkıyor... Böylece arama
yapılmış oluyor
Ama arama yapılan bölümde^aze-
tecinin insanlan aradığı fılan yok. Gi-
renle sohbet edivor. Baası çantasını
göstermek istiyor, kabul etmiyor...
Âllahtan bayan polisler geliyor da ga-
zeteci bu işten kurtuluyor ve üzeri
arandıktan sonra duruşmayı izlemeye
giriyor.
Duruşma yargıcı AtiHa Ülkü ile
avukatlar tartışıyor. Bir önceki otu-
rumda. avukatlar, hâkimi tarafsız
davranmadığı ve hukuk kurallannı
çiğnediğı için reddetmişler. O gün bu
konuda karar verilecek. Avukatlar
reddedilen bir hâkimin duruşmaya çı-
kamayacağmı, kendisiyle ilgili karar
veremiyeceğini, yargılamayı yapama-
yacağını anlatıyorlar.
Yargıç avukatlan dinlemıyor. Du-
ruşmaya gelen avukatlann yoklaması-
na geçiyor. Ismi sorulan bir avukat
reddedilen bir hâkime ismini söyleme-
yeceğini belirtiyor. Avukat, "duruşma
inzibatıru bozduğu" gerekçesiyle sa-
londan çıkanlıyor. Bir avukat da ken-
disi salonu terk ediyor. Duruşma
yargıcı Atilla Ülkü, mahkemenin di-
ğer üyeleriyle birlikte kendisinin red-
dedilmesi istemini kabul etmiyor.
Mustafa Gül
"Banşın beyazıyla,
komünizmin kıalını
örtmekle", "Türk
devletinin yıkılmasmı
gayeedinmekle" suçlar
sanıklan. Sanıklar
günlerce "Banş'ın çok
güzel bir şey olduğunu",
"Herkesin her zaman
savaşa karşı olması"
gerektiğini anlattır.
Ancak mahkeme onlan
dinlemez. Mahkemenin
acelesi vardır ve süratle
karar vermek ister.
Bir polis yanlanna yaklaşıyor ve
"Galiba işlemleriniz bugün olmaya-
cak. JşJemlerinizi yapacak kimse yok"
diyor. Bu sözler üzerine 8 kişinin sura-
tı asıbyor. Eğer o gün tutuklanmazlar-
sa işleri yanna kalacak. Bu da gecenın
tstanbul Emniyeti'nde geçirilrnesi de-
mek. Emniyete gidileceğini düşünmek
bile tüyler ürpertici... Orada dayak,
elektrik, askı... Yani işkence var.
Bu insanlann işkence görmemesi
için yapılacak tek şey var: Onlan tu-
tuklattınp cezaevine göndermek. Ce-
zaevinde de dayak baskı var ama
önemli değil... Emniyete gidilmesin de
nereye gidilirse gidilsin...
Bir gazeteci devreye giriyor. Sıkıyö-
netim Savcısı'na çıkıp "Banş Derneği
sanıklanndan bir grup getirildi. Tu-
Banş Derneği Davası'nın sanıklannı gazeteciler, avukatlar, öğretim görevlileri, tiyatro ve sinema sanatçıan, doktor
lar, kısaca tûm aydın kesim oluşturdu.
BARIŞ DERNEĞÎ DAVALARININ TARİHÇESİ:
Banşa vurulan 'kelepçe'
12 Eylül'den Banş Derneği yönCti-
cileri ve üyeleri de etkilendi. Her şe-
yin yasak olduğu Türkiye'de banşı
savunmak da yasakü. Ve demek yö-
neticileri hakkında 23 Şubat 1982
günü dosya üzerinden gıyabi tutuk-
lama karan çıkü. Saruklann kimi
evinden polislerce alındı, kimi de Se-
limiye Kışlaa'na gelip teslim oldu.
26 şubat ile 10 mart tarihleri ara-
sında sanıklar tutuklanarak cezaevi-
ne gönderildi.
Askeri Savcı Mustafa Gül tarafın-
dan hazırlanan 91 sayfalık iddiana-
me 24 mayıs günü İstanbul Sıkıyöne-
tim Komutanhğı Askeri Savcısı
Süleyman Takkeci tarafından basına
açıklandı. İddianamede 30 sanık
hakkında TCVnin 141'inci maddesi
uyannca 8 ile 30 yıl arasında hapis
cezası istendi.
Saruklann yargılanmasma 24 Ha-
ziran 1982 günü Atatürk Öğrenci Si-
tesi'nde başlandı. Dava sürerken ilk
tahliye 14 Ekim 1982 günü, son tahli-
ye ise 6 Ocak 1983 günü oldu.
13 Haziran 1984 günü dava karara
bağlandı. Mahkeme 18 kişiye 8 yıl, 5
kişiye 5 yıl hapis cezası verirken, 5 ki-
şi hakkında da beraat karan verdi.
Karar otunımunda bulunan ve ceza
alan sanıklar tutuklandı. Askeri •
Yargıtay 3. Dairesi 3 Ağustos 1984
günü karan bozdu. 30 ekim günü
Banş Derneği sanıklannın 2. kez
yargılanmasma başlandı ve 8 Kasım
1984 günü mahkeme, yargıtay kara-
nna uymadığıru bildirerek eski kara-
nnda direndı. 19 Arahk 1985 günü
Askeri Yargıtay Daireler Kurulu, 5
sanığın beraat karannı onaylarken
23 sanığın mahkûmiyet karannı boz-
du. 17 Şubat 1986 sanıklann 3. kez
yargılanmasma başlandı ve yargılan-
ma sırasında tutuklu sanıklar tahliye
edildi.
Bu arada 25 Eylül 1984 tarihli id-
dianame ile 48 sanıklı Banş Der-
neğı-2 davası açıldı. Bu saruklann
tutuksuz yargılanmalarma 19 Kasım
1984 tarihinde başlandı. 18 Mart
1986 tarihinde Banş Demeği hak-
kındaki iki ayn dava birleştirildi. 71
sanık hakkında 28 Nisan 1987 tari-
hinde karar verildi. Böylece 5 yıl sü-
ren yargılama sonunda 12 kişi 4 yıl 2
ay ile 6 ay arasında değişen hapis ce-
zalanna çarpünldı. 31 kişi hakkında
beraat karan verilirken, 24 kişi hak-
kında da dosyalannın aynlması, da-
vanın reddi karan verildi.
Böylece 12 Eylül Hukuku Banş
Derneği'ne de uygulanmıştı. Ama 31
Nisan 1991 günü Askeri Yargıtay 3.
Dairesi "TCY'nin 141. maddesi kal-
dınldığı" için Banş Derneği yönetici-
leri ve üyeleri hakkında beraat karan
ve derneğin açılmasına karar verdi.
Böylece Banş Derneği'ne 10 yıl önce
vurulan kelepçe çözüldü.
Banş Derneği Davası'nda yargıla-
nanlar
Mahmut Şerafettin Dikerdem
(Demek Genel Başkanı,emekli bü-
yükelci), Reha İsvan (İstanbul eski
Milli Eğitim Müdür yardımcılann-
dan), Erdal Atabek (Türk Tabibler
Birliği Merkez Konseyi Başkanı),
Harun Aykut Göker (mühendis),
Cemal Tahsin Usluoğlu, Haluk To-
sun (mühendis), Şefık Asan (öğret-
men), Aybars Ungan (mühendis),
Ali Tayjgun (tiyatro sanatçısı), Prof.
Metin Ozek (öğretim üyesi), Ataol
Behramoğlu (şair), Ali Sirmen (gaze-
teci), Gencay Şaylan (öğretim üyesi),
Engun Elgin (mühendis), Orhan
Taylan (ressam), Hüseyin Baş (gaze-
teci), Nedim Tarhan (milletvekili),
Nurettin Yılmaz (milletvekili), Or-
han Apaydın (İstanbul Barosu Baş-
kanı). Niyazi Dalyancı (gazeteci),
İsmail Hakkı Öztorun (milletvekili),
Gündoğan Görsev (yayma), Prof.
Melih Tümer (öğretim üyesi), Uğur
Kökten (mühendis), Medet Serhat
(avukat), Semra Özdamar (sinema
sanatçısı), Kemal Anadol (milletve-
kili), Mustafa Gazalcı (milletvekili),
Erol Saraçoğlu (avukat), Müşir Ka-
ya Canpojat (avukat), Metin Tüzün
(milletvekili), Mehmet Ali Pestilci
(avukat), Ertuğrul Günay (milletve-
kili), Ataman Tangör (öğretim
üyesi),Süleyman Coşkun (gazeteci),
Güner Eliçin (mimar), Halit Çelenk
(avukat), Yavuz Bayülken (mühen-
dis), Ali Rıza Güven (DİSK Yürüt-
me Kurulu üyesi), Celal Küçük
(DİSK Yürütme Kurulu üyesi),
Prof.Sadun Aren, Aziz Nesin (ya-
zar), Gülsen Tuncer (tiyatro sanat-
çısı),Turgut Kazan (avukat), Ali
Galip Yıldız (avukat), Turgan Annır
(avukat), Atilla Çoşkun(avukat),
Ayfer Coşkun (avukat), Nezahat
Gündoğmuş (avukat), Jülide Güli-
zar (gazeteci), Erkan Oyal (spiker),
Galip Aydındağ, Rasim özjavu-
kat), İlhan Alkan, Mustafa Özkan
(avukat), Asım Bezirçi (yazar-eleştir-
men),Mustafa Birol Özkay, Mehmet
Şükrü Güner (TTB Merkez Konseyi
Genel Sekreteri), Ali Şen (avukat),
Dora Küçükyalçın (doktor), Tezer
Eraslan (mühendis), Gündüz Gözen
(mühendıs),Rutkay Aziz (tiyatro sa-
natcısı), Genco Erİcal (tiyatro sanat-
cısı),Birol Bora, Esat Ahmet Baüm,
Vedat Türkali (yazatT), Özgür Erten
(avukat), Sadettin Ülfer, Sadık Ka-
ramustafa (ressam), Mehmet Okçu-
oğlu (doktor), Nurettin Osman
Çavdargü, Mustafa Yılmaz, Kurt
Onay, Ferruh Yavuz, Ahmet Yıldız
(Halkevleri Genel Başkanı)
Avukat Orhan Apaydın. 'davanın
ilk sanığı ve Banş Derneği Genel Baş-
kanı Emekli Büyükelçi Mahmut Di-
kerdem'in rahatsızlığı nedeniyle has-
tanede bulunduğu için duruşmaya
getirilmediğini, bu nedenle de sanıkla-
nn sorgusuna geçilemeyeceğini anlatı-
yor. Apaydın, sorgunun genel başkan-
dan başlaması gerektiğini söylüyor.
Bu sırada duruşma yargıcı Atilla Ül-
kü, duruşma başkanı Ahmet Yıldı-
nm'a eğilip bir şeyler söylüyor. Bunun
üzerine Yıldınm "Avukatlar Çetin
özek ve Turgut Kazan sürekli konu-
şuyor. Siz ayn ayn otunın" diyor.
Kazan tahliye konusunda konuştuk-
lannı söylüyor ama Yıldınm "ayn
oturmalan" konusunda ısrarlı. Avu-
katlar ayn oturmayacaklannı söyle-
yince güvenlik görevlilerince salondan
çıkanbyorlar. Salondaki diğer avukat-
lar da "savunma haklanrun kısıtlandı-
ğmı" söyleyip çıkıyor.
100'e yakın dinleyici de bu tutumu
protesto edip salondan çıkıyor. Salon-
da kalan sanık ve gazetecilerin tek tek
ısimleri duruşma yargıcı Atilla Ülkü
tarafından tutanağa geçiriliyor. İsim-
lerinin "neden tutanağa yanldığıru"
soran gazetecilere Ülkü, "Siz kanşma-
yın, usul böyle" diyor.
Hangi usulün böyle olduğunu anla-
mıyor gazeteciler ve sanıklar. Ama
bunun önemi yok. Bu duruşma yargıcı
kimsenin bilmediği usullere dayana-
rak böyle uygulamalar yapar. Zaman
zaman birbiriyle konuşan sanıklan,
avukatlan, gazetecileri uyanr. Çok
yüksekte olduğu ve tam göremediği
için ayakta duran bir gazeteciye "Sen
njye ayağa kalkmıyorsun?" diye sorar.
Dosyaya nereden girdiği belli olma-
yan Dimitrov'un "Faşizme Karşı Bir-
leşık Cephe" adb kitabırun kendi çiz-
diği bölümlerini duruşmada okur
Ülkü. Kimse bu kitabın neden okun-
duğunu anlamasa da günlerce bu ki-
tap tartışılır. Avukatlar yazılı delillerin
tümünün okunması gerektiğini belir-
tip, kitabın bütününün okunmasını
isterler ama Ülkü sadece kendi çizdiği
bölümleri okur. Kimse o kitabın "ne-
yin delili" olduğunu anlayamaz.
Sava Mustafa Gül "Banşın beya-
zıyla, komünizmin kızılını örtmekle".
"Türk devletinin yıkılmasını gaye
edinmekle" suçlar samklan. Sanıklar
günlerce "Banşın çok güzel bir şey ol-
duğunu", "Herkesin her zaman sava-
şa karşı olması" gerektiğini anlatır.
Ancak mahkeme onlan dinlemez.
Mahkemenin acelesi vardır ve süratle
karan vermek ister.
Bu davada da savaş hali hükümlerf
uygulandı, sanık savunmalan 1,5 saat-
le sınırlandı, avukat savunmalan bir
günle sınırlandı... Ama sanıklar hep
"Banşın güzelliginden" ve "gereklili-
ğinden" bahsettıler."
Ancak 12 Eylül Hukuku'na göre
çok ters bir şey savunmuş olacaklar ki
mahkûm edildiler.
StRECEK
ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORU1NLARI / YILMAZ ŞİPAL
"SSK Emeklisinin tkranıiye
Almaya Hakkı Var mıdır?" .
Yaklaşık 10 yıl 1 ay devlet memuru olarak caltştım.
1971 ydndan 1974 yılma kadar değişik işyerlerinde
360 gün sigortaJı hizmetim var. 1988 yılından bu yana
isteğe bağlı sigortalı olarak üst gösterge tablosıınun de-
ğişik derecelerinden prim ödemektevim.
Mart 1992'de emekli olmak için başvuruda bulun-
dum. Somlanm:
1) Emekli Sandığı ile birlikte bûtfin çalışmalanm 15
yıl 6 aydır. Bana yüzde kaç oranında aylık baglamr?
2) SSK emeklilerinin Emekli Sandığı'nda geçen sû-
releri için, ikramiye almaya hakkı var mıdır?
3) Yeniden devlet memurluğıma geçersem, kaç sene
çabşarak emekli olabilir ve ikramiyemi de alabilirim?
YANTT: 1) 5.000 gün üzerinden üst gösterge tablosundan
bağlanan ayhklann oraru, 1 Ocak 1992'den gecerli olarak ta-
ban gösterge olan 1.700 için % 59.9, tavan gösterge olan 6.650
için % 50 olarak saptanmıştır. 5.000 günden fazla her 240 gün
için bu oranlar % l'er arttınlrnaktadır.
Değişik derecelerden prim ödemeniz nedeniyle ve bize hangi
derecelerden ne kadar süre karşılıgı prim ödediğinizi bildirme-
diğmiz için, bu oranı saptamak olanaksızdır.
2) Emekli ikramiyesi ancak TC Emekli Sandığı'ndan emekli
olanlara ödenmektedir. 2829 sayılı Yasanın Uygulama Esasla-
nyla ilgili Yönetmelik uyannc*., ^..lcştirilen hizmet süreleri
üzerinden son 7 yıllık sürenin yansından fazlasının TC Emekli
Sandığı'nda geçmiş olması nedeniyle bu kurumca ayhk bağ-
lanmış olsa dahi, son defa TC Emekli Sandığı'na tabi görevden
emekliye aynlmayanlara emeklih'k ikramiyesi ödenmez."
3) Yine, 2829 sayılı Yasanın Uygulama Esaslanna İlişkin
Yönetmeliğe göre "Sosyal güvenlik kurumlanndan herhangi
birinden gerek o kurumca müstakilen, gerekse değişik sosyal
güvenlik kurumlanna tabi birleştirilmiş hizmetler üzerinden,
yaşlıhk, malullük aylığı bağlandıktan sonra bu kurumlardaki
hizmetlerinden dolayı aylık alma haklannın (emeklib'k hakla-
nnın düşmesi, aylık bağlama haklannın düşmesi gjbi) kaybet-
tikten sonra diğer bir sosyal güvenb'k kurumuna tabi bir işe
giribnesi halınde, bu alınan veya aylık bağlanmasına ait hakla-
nnı kaybetmiş olduklan hizmetleriyle birleştirmeye tabi tutul-
maz."
Size Sosyal Sigortalar Kurumu'nca yaşblık aylığı bağlanma-
sı nedeniyle, ikinci kez TC Emekli Sandığı kapsamında çabş-
maya başladığımzda, eski hizmetleriniz gözönüne abnmaz ve
bu süreler için emekb' ikramiyesi de ödenmez.
POLÎTİKA VE ÖTESİ
MEHMED KEMAL
Herkes Bir Bedrettin
Şeyh Bedrettin'i 15-16 yaşlarında bir lise öğrencisiyken
tanıdım. Nazım Hikmet'in, 'Ayda Bir' dergisinde şiirteri çı-
kıyordu. Şeyh Bedrettin dizelere dökülmüş akıyordu. Kim-
di bu Şeyh Bedrettin? Şurdan burdan bilgi kırıntıları top-
layarak öğrenmeye çalışıyorduk. Bilgi de öyle kolay
bulunmuyordu. l
"Yarin yanağından gayri / her şeyde / hep beraber" di-'
yor, heyecanlanıyorduk.
Bir yasaklar ve gizliler çağında yaşıyorduk. Her şey bi-
raz gizli, her şey biraz yasaktı Yasak ve gizli olmayan ne
vardı ki' Ülkeyi yönetenler de gizliler ve yasaklar dünya-
sında değiller miydi? Bedrettin yasaktı, Nazım yasaktı, şi-
irleri yasaktı... Böyle.
Kimdi bu Bedrettin? Tarihin derinliklerinden gelen bu
şeyhi, Nazım niçin yazmıştı? Her şey bir karmaşa içindey-
di. Bu karmaşa içinden bir şeyleri çıkarmaya çalışıyorduk.
Kimdi bu Şeyh Bedrettin?
Kayıtlara göre 1359 yılında doğmuş, 1417 yılında asıl-
mıştı. Neden asılmıştı? Asılması için rivayet muhtelif, soy-
lentiler çok... Ama bir gerçek vardı, padişaha değil, düze-
ne karşı çıkmıştı. Osmanlının mistik dünyasında maddi
olarak düzene başkaldıran bir bilgindi. Aydın, Manisa yö-
relerinde çıkan isyana karışmış, Börklüce Mustafa ile Tor-
lak Kemal'in önderi olmuştu.
"Ayasluğ şehrine pazar kurdular / Gene kimin / Gene
kimin dostlar / Boynun vurdular."
Boynu vurulanlardan biri de Şeyh Bedrettin'di.
Serezçarşısındayağmurçiselerkengövdesinigetirmiş-,
ler, bir ağaca asmışlardı. Şeyh ağaçta sallanıyordu.
"Serezin esnaf çarşısı dilsiz / Serez'in esnaf çarşısı
kör..."
Nâzım'ın şiirlerirtde görünmese şeyhimiz belki yıllarca
unutulacaktı. Belki yurtdışında ve yurtiçinde bilinmeye-
cekti. ;
Bedrettin ne istiyordu? Varidat başta olmak üzere yazdı-
ğı kitaplarda görüşünü dile getirmişti. Adalet ve eşitlik isti-
yordu. Şeriatın katı kurallannı ve dogmaları yadsımıştı.'
Dünyayı ve olayları maddi gerçeklere bağlı olarak açıklı-
yordu. "Bedrettin'in 'Varidat'ı neyse Marks'ın 'Kapital'i de
odur" derler. Aralarında birkaç yüzyıl bulunsa da özde bu-
luşurlar.
Bedrettin asıldıktan sonra Yunanistan'ın Serez kasaba-,
sına gömülmüştür. Aradan yıllar geçtikten sonra 1924'te:
kemikleri demir bir sandık içinde yurda getirilmiş, korun-:
muştur. 1962'de ise Cağaloğlu'ndaki Sultan Mahmut me-
zarlığında bir duvarın dibine gömülmüştür. özgür düşün-;
ceye her zaman karşı olan yobazlar, mezarın tasını |
sökmüşler, bununla da yetinmemişler, mezarı düzlemiş-
1
ler. Son zamanlarda parkeyle mezarı kapamışlar, görün-
tülerini yok etmeye çabalamışlardır. •
Geçende Rıza Zelyut dostumdan bir mektup aldım. Se-j
venleri, Şeyh Bedrettin'in mezarını yeniden yaptırmak isti-'
yorlar. Şeyh'in sanıha değer bir anıt-mezar yapmayı ta-'
sarlıyorlar. ',
öyle kişiler vardır ki ölüleri dirilerinden daha güçlüdür.!
Bedrettin de bunlardan biridir. Tarihin derinlikleri içinden!
gelip, her türlü yasak ve gizliyi aşarak aydmlığa çıkarlar.;
Insanlığı düşünceleriyle aydınlatırlar. |
Bedrettin, özgür düşüncede; Nazım, şiirde buluşarak bir'
destanı kotarmışlardır. Yılları aşarak bu destan anıtlaşa-
caktr. Bir anıt yapılması için belirlenen toplantıya gezide'
olduğum için katılamadım. Bu toplantının 12Eylül gecesin-,
de yapılması da çok anlamlıdır. !
Bundan olacak, yazar "Ben de bir Bedrettin'im" demf-j
yor mu? Özgür düşünceden yana olan herkes bir Bedrettin'
değil midir? !
BULMACA
8
SOLDAN SAĞA:
1/ Salyangoz kabu-
gu biçiminde kabu-
ğu olan ve ahtapota
benzeyen bir deniz
hayvanı. 2/ "Hayır"
anlamında kullanı-
lan söz... Anlaşmaz-
hk, çekişme, kavga.
3/ Atla ansızın yapı-
lan doludizgin saldı-
n... Atasözü. 4/ Taş
ya da maden çıkan-
lan yer... Derviş sela-
mı. 5/ Yunan abece-
sinin üçüncü harfı...
Sözleşme, bagıt. 6/
Yünden dövülerek yapılan kalın ve
kaba kurnas... Bayındırlık. 7/ Celp
eden, çekici... Bir çeşit telli bürüm-
cük. 8/ Uzak... Damızlık dişi hay-
van. 9/ Bir pamuk türü... İskambil
oyunlannda kâğıt atma sırası.
YUKARTOAN AŞAGlYA:
1/ Tütün kacakçısı. 2/ Yapmaaklı
davranış... Toprak, kum ve saman
elemeye yarayan iri delikli kalbur. 3/
Lak böceğinin salgısından elde
edilen ve alkolde eriyen reçine. 4/ Asma kütügü... Yapma, et-
me. 5/ Şarhoş ya da külhanbeyi bağırması... Bazen üzerine un
bile seriür. 6/ Müstahkem yer... Şamanizm'in din adamlanna
verilen ad... Su. 7/ Içine sulu seyler koymaya yarayan kap... Te-
mizlenmiş arpayı sütle pişirerek yapılan Polonya ve Rus yeme-
ği. 8/ Kuran ve hadislerin görünüşteki açık anlamlanndan baş-
ka hiçbir yorum kabul etmeyen ve kıyasa yer venneyen Sünni
mezhep. 9/ Dcve semeri.,. Renkli televizyon sistemlerinden bi-
ri.
MİMAR SİNAN ÜNİVERSÎTESİ
REKTÖRLÜĞÜ'NDEN
EKtLAN
Mimar Sinan Üniversitesi'nin, Cumburiyet 10-12 Ağustos 1992,
Zaman 10-12 Ağustos 1992, Tercüman 11-13 Ağustos 1992, Zaman
11-13 Ağustos 1992 tarihli gazetelerinde yayımlanan Uanda sehven,
Sinema TV programuun 'Giriş Sınav Koşullan' basuğı altında 'Si-
nema Tarihi ve Sanatı' olarak yayımlanmıştır.
Duyurunun doğru metni aşağıda belirtildigi sekildedir.
Program Y.Lisans S.Yeterülik Giriş Sınav Konıüan
Sinema TV 2+1 2+1
Basın: 36816
Sinema Tarihi
Tekniği ve Sanatı
İLAN
T.C.
DtKİLt İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN
1992/351
Alacaklı: Rahmi Kamutay
Vekili: Av. Mehmet Muü-Dikili
Borçlu: Erdoğan özüduru. tsmetpasa Mah. 64 Sok. No. 4 Dilcili.
Borç mikian: 12.200.000 TL.'nın masraf, faiz ve vekalet ücreti ile
tahsili (faiz Vo54 Mer. Ban. Rees. F.)
Borçlu Erdoğan özüduru adına çıkanlan 49 öraek ödeme emri
borçlu adresinin meçhul olduğundan ve zabıta marifeti ile yaptınlan
adres tahkikatından da tespit edilememiş olması sebebiyle Tebligat
Kanunu'nun 29, tüzüğün 47. maddesi gereğince ilanen tebliğine ta-
lep veçhile karar verilmiştir.
Işbu ödeme emrimizin ilan tarihinden itibaren 22 gfln içerisinde
itirazlannız varsa icra dairemize itiraz etmeniz, aksi halde hakkınız-
da açılan takibin kesinieşecefi ilanen tebliğ olunur. 3.9.1992
Basın: 36946