Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16 EYLÜL1992 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 11
Gene Kelly
romantizme
inanıyor
• DtşHaberlerServisi
(lC'HA)-'Sıngıngınthe
Raın" adlı filmi "Yağmur
altında şarkı" sahnesiyle
ölümsüzleştıren Gene Kelly
80. yaşgününü kutladı.
Hollvvood filmlerinin müzikli
ve danslı yapıtlanna sesi ve
danslanyla ımzasını atmış
olan Kelly. onca yaşına
rağmcn çarpıcı kişıliğinı ve
görünümünü koruyor.
Mizah Kitapları
Şenliğj
• İSTANBUL (AA) -
Karikatürcüler Derneği ile
Yayıncılar Birliği'nin
ortaklaşa düzenledikleri
"Mizah Kitapları Şenliği"
taşladı.
Karikatürcüler Derneği
Başkanı Erdoğan Bozok,
Istanbul Büyükşehir
Belediyesi KarikatUr ve
Mizah Müzesi'nde başlayan
şenlik hakkında bilgi
verirken bu tür yayınlann
son yıllarda büyük artış
gösterdiğini belirtti.
12. Grafik
ÜPünler Sergisi
Kültür Servisi- Grafıkerler
Mcslek Kuruluşu'nun
düzenlediği Grafik Ürünler
Sergisi'nın onikincisi bugün
DolmabahçeSarayı 1.
Hareket Köşkü'ndeaçtlıyor.
28 ckimedek açık kalacak
sergide grafik
tasanmcılannın son biryıl
ıçinde afiş. pankart. kitap ve
dergi kapağı.
tipografi. basın ılanı,
illüstrasyon, amblem,
logotayp. başhklı kağıt,
broşür.
ktalog, etkmlik raporlan,
lakvim, etiket. tebrik kartı
dallannda ürettiği 930
yapıtyeralıyor.
İnanır
ÇASOD'aüye
• İSTANBUL (ANKA) -
Sinama oyuncusu Kadir
tnanır, Sinema Oyunculan
Derneği'nden (SODAR)
istafa ederek, Çağdaş
Sinema Oyunculan
Derneği'ne (ÇASOD) üye
oldu.
Rosa'mn galası
Kültür Seryisi- Senaryo
yazarı Işıl Özgentürk'ün ilk
filmi "Senı Seviyorum
Rosa"nın galası bugün saat
21.30'daBeyoğlu
Sineması'nda
gerçekleştirilecek. Sevgı
Soysalın"Tante Rosa" adh
kitabındaki karakterden
yola çıkarak çekilen ve başrol
oyuncusu Sumru
Yavrucuk'a Altm Portakal
eniyi
kadın oyuncu ödülünü
getirenfilmingalası, daha
gerçekleştırilememişti.
MimaHık Günlepi
Kültür Senisi- BLzim Clke
Derneği"nin düzenlediği
••Mimarhkta Çokseslilik ve
Ötesi" başbklı panel bugün
saatl8.30'daYıldız
Sarayı'nda gerçekleştirilecek.
Panele konuşmacı olarak
Türkiye'den Turgut
Cansever. Doğan Tekeli.
OrhanÖzgüner.
Hindistan'dan Balkrishna
Doshi.ABD'den
Renata Holod, Frank Gehry
ve Charles Moore kaülacak.
EltonJolnı'un
gözlük merakı
• LONDRA(AA)-Ünlü
Pop şarkıcısı Elton John, 207
çift gözlüğe 27 bin sterlin
(378 milyon lira) harcadı.
Gözlük ve aksesuar
malzemelerine olan
düşkünlüğü ile tanınan
şarkıanın, Hollyyvood'da
artistlerin favorisi 'peoples'
adlı mağazada her çeşit
gözlûğü denedı \e dört
arkadaşına da hediye olarak
3 bin sterlin (42 milyon lira)
değennde birçok gözlük
satınaldı.
Anthony Perkins, 'Sapık' ve 'Dava' fılmlerindeki rolleriyle unutulmazlar arasına girmişti
Siııeıııaııııı 'sapık'ı çağmvebasına yenfldi
ATİLLA DORSAY
Anthony Perkins, benim ku-
şağımın kendi gençliğiyle bir-
likte keşfetüği, önce büyü-
mesine ve olgunlaşmasına, son-
ra da yaşlanmasma tanıkhk et-
tiği bir oyuncuydu. Doğrusu bu
ikisi de onun için kolay ol-
mamışü.
Bir aktörün oğiu olan sanat-
çı, Columbia Üniversitesi'nde
okuduktan sonra baba mesle-
ğini seçti ve 1954'te Broadway'-
de "Çay ve Sempati"de eşcinsel
eğilimli genç rolüyle tiyatroya
başladı. Bu rastlanu onun için
ılginç olmalıydı, çünkü eşcinsel-
liği tüm hayatmı yöneten ve so-
nunda AIDS'e yenik düşmesi-
ne dek giden, bir yaşam biçimi-
nin baş etkeni olacaktı.
Perkins, 1953'te George
Cukor'un "The Actress" fil-
minde Spencer Tracy ve Jean
Simmons'la. oynayarak sine-
maya geçti. İnce silueti, hep le-
dirgin gözüken sinirli tavn, onu
hemen sorunlu genç adam rol-
lerine yargıladı. Bu öğe, özellik-
le Anglo-Sakson yazını içindeki
o denli önem taşıyan baba-oğul
(veya ana-oğul) ilişkileri çerçe-
vesmde geçen bir dizi öyküde
onu karşımıza getirdi: "Yenilen
Korku- Fear Strikes Out"da
Karl Malden, "Kan Dökmeye-
ceksin / Dostluğa Çağn-Fri-
endly Persuasion"da Gary Co~
oper, "Karaağaçlar Altında
-Desire Under the Elms"da
Burl İves'la gergın baba-oğul
ilişkileri yaşadı.
Ren Clement'in Marguerite
Duras uyarlaması, "Okyanusa
Karşı - The Sea Wall" filminde
Jo Van Fleet'la olan ana-oğul
ilişkisiniyse, tam 1960 yılında
çevirdiği Alfred Hitchcock'un
"Sapık-Psyche" fılmiyle doru-
•Sanat yaşamına
Broadway'de 'Çay
ve Sempati'de eşcin-
sel eğilimli genç ro-
lüyle başladı. 1953'-
te 'Aktris' filmiyle
sinemaya geçti.
1960'ta Hitchcock'-
un 'Sapık' fılmiyle
ününün doruğuna
çıktı. Başlangıçtaki
masum yiızlü gencin
sonunda bir 'sapık'-
la özdeşleşmesi ne
garip bir talihti!
•Anthony Perkins,
ömrünün son 20
yılında 'tövbekâr'
oldu, evlendi, 2 oğlu
dünyaya geldi. Ama
60 yaşına 1 kala,
AIDS'e teslim oldu.
Sinemaseverler,
onca filmin bakış-
larından bulutlar
geçen genç adamını
unutamayacaklar.
Anthony Perkins, sinema yaşamında Sophia Loren'le de iki fîbnde oynamıştı. Anatole Litvak'-
ın yönettiği 'Geceyansına Beş Kala' da bunlardan biriydi.
Chabrel gibi yönetmenlerle
çalıştı. Ancak bu yıllarda çevir-
diği en önemli filmi, Orson
VVelles'in Kafka uyarlaması
"Dava" olacaktı. Ve Perkins,
bu filmdeki başrolü. yani
anlayamadığı bir mekanızma
altında varolma savaşımı veren
Bay K. rolünü. fiziğinin de
desteğiyle yoğun biçımde, lüm
aynntılanyla canlandıracak ve
perdeye Norman Bates'in mo-
tel katilinden sonra bir dığer
unutulmaz kompozisyon ar-
mağan edecekti.
1970'ler ve sonrası ise Per-
kins'e uğur getirmedi. İlerleyen
yaşıyla birlikte derinleşen çizgi-
îeri, yüzündeki çocuk ifadesiyle
sonra yapılan devam filmi gel-
di. Norman Bates, 23 yıl sonra
hapisten çıkıyor, aynı motele
geÛyor ve yeniden cinayetlerine
başlıyordu. Perkin, Bates'in
lanetinden kurtulamayanların
başında geliyordu. Başlangıçta-
ki sıkılgan, sorunlu, masum
yüzlü genç adamın sinema ya-
şamının bir "sapık'la özdeşleş-
mesi ne garip bir talihti!.. Per-
kins, artık bu üp rollerden kur-
tulamadı. Üçüncü "Sapık" fil-
mınde hem oynadı. hem yönet-
u. Bu arada Ken Russell'ın
"Tutku Suçlan-Crimes of Pas-
sion" gibi filmlerde hep 'man-
yak' kişilikleri sürdürdü. En
son Glenn Jordan'ın yönettiği
• Perkins kuşkusuz talihli bir oyuncuydu.
Daha ilk fılmlerinden başlayarak George
Cukor, William Wyler, Rene Clement, Alf-
red Hitchcock, Anatole Litvak, Orson Wel-
les, John Huston, Anthony Mann ve Stan-
ley Kramer gibi beyazperdeye damgasını
vuran usta yönetmenlerle çalışmıştı.
ğa çıkardı. Bu filmde annesinın
etkisi altında büyümüş, cinsel
açıdan olgunlaşmamış ve ken-
disini annesiyle özdeşleşurerek
cinayet işleyen genç adam rolü,
olasılıkla perdedeki en ılginç,
kompleks ve unutulmaz kişilik-
lerinden biriydi. Ve yıllar boyu
unutulmadığı gibi, sonuç ola-
rak, onca filmine karşın
Perkıns'in hemen öz-
deşleştirildiği fılm kahramanı
olup çıktı.
Perkins, kuşkusuz talihli bir
oyuncuydu. Daha ilk filmle-
nnden başlayarak Cuker,
Wyler, Anthony Mann, Cle-
ment, Kramer, Hitchcock,
daha sonralan, Litvak, NVelles,
Huston gibi önemli yönet-
menlerle çalıştı. 1960'Iarda yaşı
artık 30 civanndaydı (1933
doğumluydu Perkins). ama o
hep büyümemiş genç adam rol-
lerinde oynamayı sürdürdü:
Kramer'in "Kumsalda - On the
Beach'. Anatole Litvak'ın
"Brahms'ı Sever misiniz?", Ju-
les Dassin'in "Fedra" filmlerin-
de oynadı, çok sevdiği Paris'e
gelip yerleşerek Andr Cayatte,
Edouardo Molina^e, Claude
temelde uyuşmuyordu. Ve bu,
onda hüzûnlü bir maske takmış
gibi duruyor ve rol seçenekleri-
ni ciddi biçımde azaltıyordu.
Böylece. en iyileri Stuart Ro-
senberg'in "Bugünün Adamı
VVUSA", Mike Nichols'un
"Catch 22", John Huston'un
"Yargıç Bean'in Öyküsü-The
Life and Times of Judge Ro>
Bean", Sidney Lumet'in
"Doğu Ekspresinde Cinayel",
Alan Rudolph'un "Adımı
Unutma-Remember My Na-
me"i olan filmlerde hemen hep
ikincil rollerde gözükerek
1970'leri gecirdi.
1983'te "Sapık"m tam 23 yıl
bir "Sefiller" TV dizisinde, ko-
miser Javert olarak karşımıza
gelmişti.
Ve ömrünün son yirmi yılın-
da "tövbekâr' olup 'normal* bir
hayata dönerek evlendi, 2 oğul
sahibi oldu. Ne var ki bu, onun
gecmişteki "günah'lannın kefa-
retıni ödemeye yetmemiş ol-
malı ki Perkins, 60 yaşına bir yıl
kala, çağm vebası AIDS'e tes-
lim olarak öldü. Si-
nemaseverler, Norman Bates
ve Ba> K.'nin yanı sıra, onca fil-
min o içine dönük, mutsuz,
bakışlanndan hep bulutlar ge-
çen genç adamını kolay kolay
unutamayacaklar.
Tarih Vakfı'nın Türkiye'de Kurum Tarihçiliği Sempozyumu 18 eylülde
Kurumlannda tarüıiyazılıyor• Türkiye Ekono-
mik ve Toplumsal
Tarih Vakfı'nın 7 bin
kitaplık bir kütüpha-
nesi var. 1990'da 12
kişinin kurduğu
Vakfm bugün 290
üyesi bulunuyor.
Vakfın 'İstanbul' adlı
dergisi 1993'te aylık
olacak.
Kültür Servisi- Türkiye Eko-
nomik ve Toplumsal Tarih
Vakfı'nın düzenlediği Türkiye'-
de Kurum Tarihçiliği konulu
sempozyum 18 eylül cuma
günü vakfın Eminönü Değir-
men Han'daki yerinde saat 10'-
da başlayacak.
Vakıf başkanı İlhan Tekeli
'Türkiye'de kurum tarihçiliğı-
nin genel sonınlan', Aydın
Uğur 'Kurum tarihçiliği ve sos-
yolojisi' konulu bildirilerini sa-
bah sunacaklar. Saat 14'ten iti-
baren Mete Tunçay "Kurum ta-
rihçiliği ve kimlik sonınu: Milli
Piyango İdaresi', Zafer Toprak
'Karşılaştırmalı kurum tarihi:
Şişe-Cam ve Sümerbank', Ed-
hem Eldem 'Kurumsal arşivle-
rin kurum tanhçiliğındekı yeri:
Osmanlı Bankası' konulu bildi-
rilerini sunacaklar. Şempoz-
yum genel değerlendirme ve
tartışmayla son bulacak.
Tarih \ akfı, merkezini, tarihi Değirmen Han'a taşıyor.
Türkiye'de
Kurum
Tarihçiliği
Sempozyumu
Yer: Eminönü Değirmen
Han
Gûn: 18 Eylül 1992 Cuma
10.30 İlhan TekelirTürki-
ye'de Kurum Tarihciliğinin
Genel Sorunlan
11J0 Aydın Uğur/
Kurum Tarihçiliği ve Ku-
rum Sosyolojisi
14.00 Mete Tunçay/
Kurum Tarihçiliği ve Kim-
lik Sorunu: Milli Piyango
İdaresi
15.00 Zafer Toprak/
Karşılaştırmalı Kurum Ta-
rihçiliği: Şişe-Cam ve Sü-
merbank
16.00 Edhem Eldem/
Kurumsal Arşıvlerin Ku-
rum Tarihçiliğindeki Yeri:
Osmanlı Bankası
17J0 Genel Değerlendir-
me ve Tartışma
Türkiye Ekonomik ve Top-
lumsal Tarih Vakfi Eminönü'-
nde tarihi Değirmen Han'daki
merkezini 19 eylülde açıyor.
Denizin kıyısında, restore edil-
miş bu güzel yapı Büyük Şehir
Belediyesi tarafmdan vakfa 30
yılbğma venlmiş. Tarih Vakfi
12 kurucuyla 1990'da calışma-
ya başlamış. Bugün 290 üyenin
çoğu üniversite ve basın mersu-
bu, yazar, araştırmacı gibi Türk
toplumunun üretken aydınlan.
Üyelerin 500'er bin liralık
katkılanyla 130 milyon iirahk
çok ufak bir scrmaye ile kuru-
lan vakıf kitap, para, malzeme
gibi somut bajışlann yanı sıra
gönüllü emek gücü ile yaşıyor.
Vakıf müdürü Orhan Silier
sadece bağış yoluyla 7 bin ki-
taplık bir kütüphane oluştuğu-
nu söylerken her türlü yayım ve
belge katkısı için çağn yapıyor.
Vakfa her türlü yardım yapan
Vakıf Dostlan üyelere verilen
servislerden yararlanabiliyor.
Bağış, araştırma ve yayımlar-
dan elde edilecek gelirleriyle
devletten bağımsız, özerk bir si-
vil toplum kurumu olması
vakfın en önemli özelliği. Amaç
demokratik, yansız ve bilimsel
bir yapıyı kurumlaştınp kalıa
kılmak.
Silier, Tarih Vakfi'ran amaç ve
çalışmalannı şu şekilde özet-
ledi: 'İlk önce yakın gelecekte
kurmayı tasarladığımız bir top-
lumsal gelişme ve emek müzesi
var. Aynca kalıcı ve geçici sergi-
lerle sivil toplum tarihi, günlük
yaşam, tüm somut yönleriyle
belgelenip tanıtılacak.
İstanbul adh dergimizin ilk
iki sayısı çok ilgi gördü. 6 bin
satan dergi aralıkta İngilizce de
yayımlanacak ve 1993'te aylık
olacak. Başlıca amaçlanmız;
her türlü tarihsel değer taşıyan
belgenin korunması, kaydedil-
mesi. kopyalanması.
Uzmanlık kitaplığı ve arşivin
kurulup yaygın kullanıma açıl-
ması. Ozel ekdeki kitap ve bel-
gelerin saptanıp kataloglannın
çıkanlması.
Ekonomik ve tarih ya-
yımlarının bibliografyasının
yapılması. Araştırmalann yü-
rütülmesi. yayımlanması, des-
teklenmesı. Ses ve video kay-
nakları ile önemli kişilerle yapı-
lan görüşmelerin saptanması.
Seminer, konferans ve sem-
pozyumlar düzenlemek. Bu
alanlarda benzeri kuruluşlarla
iç ve dış işbirliği. Milli Piyango.
Tariş yapılan kurum tarihi
araşürmalan.
SHP-CHP gibi parti Urihi
çalışmalan da olacak."
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği
Çocuklararası
yarısmalar
Kültür Senisi - Çağdaş Ya-
şamı Destekleme Derneği, ço-
cuklararası oyun, öykü ve re-
sim yanşmalan dûzenledi.
Demeğin Çağdaş Çocuk O>oı-
nu Yanşmasfna Şubat 1993,
Çocuklararası Öykü Yanş-
ması'na Mart 1993 ve Çocuk-
lararası Resim Yanşması'na
Aralık 1992 sonuna kadar ka-
tılınabilecek.
Herkese açık olan Çağdaş
Çocuk Oyunu Yanşmasfnda
konu sınırlaması yok. Seçici
yüz'ün yer aldığı yanşmada
birinciye Klasik Eserler Setı,
ikinciye Türk Edebiyatı
Ansiklopedisi, üçüncüye de
Çağdaş Tarih Ansiklopedisi
verilecek. Övgüye değer görii-
lenlere de çeşitli kitaplar ar-
mağan edilecek.
Çocuklararası Resim Yanş-
ması, ilkokul son sınıf dahil
okul öncesi ve ilkokul çocuk-
lanna açık. Yanşmanın konu-
su, Çağdaş Dünyada Dostluk
ve Sevgi." Resimde her türlü
• Çağdaş Çocuk Oyunu Yanşması herkese açık.
Öykü Yanşması'na bütün ortaöğrenim öğrencile-
ri katılabilecek. Resim Yanşması'na ise okul ön-
cesi ve ilkokul çocuklan katılacak. Çocuk Oyunu
Yanşması'nın birincisine 3 milyon TL verilecek.
kurulunda Zehra İpşiroğlu,
Salih Kalyon, Zevnep Oral,
Dikmen Gürün Uçarer ve
Esen Çamurdan'tn yer aldığı
yanşmada birinciye 3 milyon.
ikinciye 2 milyon. üçüncüye, 1
milyon TL verilecek. Sonuçlar
Nisan 1993'te açıklanacak.
Ortaokul, lise ve dengi okul-
larda okuyan bütün öğrencile-
re açık olan Çocuklararası
Öykü Yanşmasfnda sa>fa ve
konu sınırlaması yok. Seçici
kurulunda Ayla Çınaroğlu,
Oya Adab, Fatih Erdoğan,
Turan Yüksel ve Gülsüm Ak-
teknik geçerli. Ancak büyük
kenann 1 metreden büyük,
küçük kenann 20 santimetre-
den küçük olmaması gereki-
yor.
Çocuklar Resim Yanş-
ması'nın seçici kurulu, Bedri
Baykam, Mine Arasan, Hüsa-
mettin Koçan, Yaprak Berk-
kan ve Tansu Bele'den olüşu-
yor.
Birinci. ikinci ve üçüncü
olan ve övgüye değer görülen
yapıtlann sahiplerine değerli
kitaplar ve resim gereçleri ar-
mağan edilecek.
Almanya'nın Kassel kentindeki 'Documenta' 9 ayn mekânda yer alıyor
Docıuııeııta^ııuı simgesi, göğe yüriiyen adam
NECMtSÖNMEZ
KASSEL- 'Sanat, belirli sorulara ke-
sin yanıtlar sunamaz." Bu sözler, Al-
manya'nın Kassel kentindeki 'Docu-
menta' sergjlerinin bu yılki düzenleyicısi
Jan_ Hoefa ait.
Üç yıl boyunca önemli önemsiz bir-
çok ülkeyi gezerek kişisel ölçütlerine
göre sanatçılar seçen Hoet'un bütün
sergileme sisteminde ortaya koyduğu
ana düşünce bir üçleme üstüne kurulu:
'Yapıttan İzleyiciye Sanat Olarak'.
Bu genel çerçevenin asıl amaa ise
doksanlı yıllann sanatsal yaklaşımlan
arasında yapısal boyutlanyla yeni bir
bakış açısı önermek. Her yöne çekile-
bilecek bu soyut açıklamalar, 1955'ten
bu yana süregelen bir geleneğin devamı
olarak ele alınabilir. Her 'Documenta'
sergisinde prpjeleri, sanatçılan beğen-
meyen, eleştiren bir kesim obnuştur. Bu
yüzden, düşünsel savunma ve saldın-
lann belirli bir düzeyde olmasıyla, her
'Documenta'da çağdaş sanat ortamının
yeni tartışmalara acılması. bildik tema-
lann dışına çıkılması hedeflenir.
Bu yılki sergilemelerin ana niteliği de
tümüyle bu hedefe yönelik olduğu için
Hoet yönetimindeki '9. Documenta'nın
başanlı bir çalışmayla gerçekleştirildiği-
ni belirtmek gerekiyor. Seçilen sanatçı-
lann tümünü eleştirmek ya da 'Bu var,
ama bu neden yok' demek, 'Documen-
ta'nın ana özelliklerinden biri olan 'yö-
neticinin kişiselliği'ni unutmak, ondan
nesnel davranmasını beklemek gibi
yanlış bir tutum olur.
Bu yıl yapılan olumlu eleştiriler arasın-
da en çok dikkati çekeni, sanatçı terci-
hinde genel bir tercihin yapılmamasıydı.
Hoet, belirli bir sanat akımınm sözcülü-
ğü yerine. birçok sanat eğilimine söz
hakkı tanıdı. Bu çerçevede, sergi
mekânlannı gezerek daha derinlemesine
bilgi edinebiliriz.
con'ın son işleri, büyük üçlü tuvalleri
izlemek bir süreklilik sağlıyordu.
Binanın birinci katında en çok ilgi çe-
ken çalışmalardan biri de Alman sa-
natçı Michael Buthe'nin yüz kandille
aydınlattığı bakır tuvalleri oldu. Al-
manya'nın ilk klasik tiyatro mekânı olan
Museum Fridericianum'un altında bir
su kaynağı bulan ve bu kaynağı küçük
bir fıskeli çeşme ile yeryüzüne taşıyan
• Amerikalı sanatçı Bruce Neuman, ses, video ve me-
kân özelliklerini insam çileden çıkarabilecek bir doku
içinde ele alıyor. Alman sanatçı Michael Buthe'nin 100
kandille aydınlatılmış bakır tuvallerden oluşan işi, Do-
cumenta'nın en ilginç çalışmalan arasında. İzleyiciler,
82 yaşındaki kadın heykeltıraş Louise Bourgeoise'ın
camlı odasmda sanatçının iç dünyasını seyrediyorlar.
Museum Fridericianum'da sergile-
nen kırka yakın sanatçının ortak özelli-
ği, insan vücudunun bir drama öğesı
olarak ele alınmasıydı. Müzenin girişi.
Amerikalı sanatçı Bruce Nauman'a
aynlmış. Düzenlemelerinde ses, video
ve mekân özelliklerini insam çileden çıka-
rabilecek bir doku içinde ele alan Nau-
man'ın uyguladığı teknik, bu sergilen iz-
lemeye giden bütün sanatseverlerde şok
etkisi yaptığı için önem taşıyordu. Ama
bu etkili çalışmanın insanda bıraktığı iz-
lenim ile gecenlerde ölen Francis Ba-
Mano Merz ile genç Brezilyah sanatçı
Jac Leimer'in uçak biletlerinden yaptığı
ilginç düzenleme, 1980'lerden sonra ger-
çekleştirilen yapıtlann çok yönlü özelli-
ğini yansıüyordu.
'Documenta' kataloğunda 'Evet, sa-
nat bir yalandır!' diyen Hoet, müzenin
yanıbaşındakı eski bir kuleyi de sergi
mekânına katarak, bir anlamda, 20.
yüzyıl sanatının yalan olmayan klasik
yapıtlannı yan yana getirmeyi denemiş.
Bu bembeyaz küçük kulede, Gauguin,
Ensor, Beuys, Giacometti'nin yapıtlan,
David'in 'Marat' tablosu yeralıyordu.
Müzenin ikinci katındaysa, 82 yaşın-
daki dehşetli bir kadın heykeltıraşın,
Louise Bourgeoise'ın camlı odası ka-
ranlıktı. İzleyiciler, küçük bir sandalye-
nin üzerine oturup bu iç dünyayı seyre-
diyorlardı.
'Keşfetmeyerine açıklama...'.Docu-
menta'nın ana yaklaşımlanndan biriydi
bu. Pornografiyi kullanan Amerikalı
sanatçı Ray Charles'ın (müzisyen Ray
Charles değil) kendi fıgürünü 9 kez ço-
ğaltarak eşcinsel bir seks partisini izleyi-
cilere sunması, elbette cinsellik olgusu
üzerine çalışan sanatçılann durumuyla
ilgili bir açıklama niteliğindeydi.
Müzenin üçüncü katında, Magritte'-
in gerceküstücü dünyasından yola çıka-
rak tavanlan boydan boya elma ve si-
yah melon şapkalarla kaplayan Yugos-
lav sanatçı Miroslav Balka'nın esprili
yaklaşımı da ilginç bir özellik taşıyordu.
Bu yıl yapılan Documenta Halle'ye
doğru ilerlerken, müzenin önündeki bü-
yük parkta Amerikalı sanatçı J. Boro-
kofsky'nin gökyüzüne doğru yürüyen
adam heykeliyle karşılaşıyorsunuz. 25
metre uzunluğunda çelik bir borunun
üzerinde yürüyen bu genç adam heykeli,
"Documenta'nın bu yılki simgesi niteli-
ğinde. Hemen yanıbaşında, M. Edoga'-
nın çöplerden bulup yaptığı kule çevre
kirlıliği bılincine yönelik br iş olsa da.
A. Kapoor'un yaptığı çalışmayla karşı-
laştınldığında yorum açısmdan yeterin-
ce etkili olmadığı anlaşılıyordu.
Amerikalı sanatçı Jonattaan Borokofsky'nin gökyiiznne dognı yuv
rüyen adam heykeli, 25 metre uzunluğundaki bir bonı üzerinde
yer alan genç bir adamdan oluşuyor.