Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 5 AĞUSTOS1992 ÇARŞAMBA
12 DIZIYAZI
A Sinkian
. merikah bir muhabirin deyişiyle 'İam bir dikîatörlük " olan \^/in'de kaynayan iki bolge Uygur Özerk Bölgesiolarak sunulan
Çin 'degazetedUkyapmak çok zor. Yabanagazetecüer lOgiin Sinkiang ya da Doğu Türkistan ile Tibet. Gazetecikr buraya
önceden izin alamadan başkentten aynkamyor. Haber olarak da giremiyor. Türk asılh ve MûsUanan Uygurlarkendi ülkelerini "Çin
yaşhyöneticüerin cenaze törenlerirevaçta, sö'mürgesi"olarak taıumhyor.
Çin çifte standartta da öncü
Başkent Pekin'de iki türlü para, üç çeşit taksi var
» diptekî masaya yerleşmemizi emretti - Laboratuvar testıne gidecekmiş,
—£— e l
. k o l
hareketleriyle. Yanımızdaki üç gün sonra gelip alacağız, oyle dedı-
Pekin'de yabancılan galiba çok sev- masada oturan Çinliler bira içiyordu. ler, ama kimimiz Kaşgar'a, bazımız
miyorlar. Bir hafta içinde günde en az Biz de bira istedik. "Bu" dediler. Iü'ye gideceğiz. Mecburen uç gün bek-
döri kez taksiye bindik de, aynı yerlere "Bu". hayır, yok, değil anlamında sık leyeceğiz burada.
gitmemize rağmen her seferinde taksi- duyduğumuz bir olumsuzlama imle- Ç'
n
l' poüse ıngilizce sordum: "Ne
metre degişik rakamlar gösterdi. Dik- mi. Mönü geldi, sipariş vereceğiz, ne olacak bu zemzemlerT Ikı ehnı kulak-
kat edince sürücünün, sık görmemizi istediysek "Bu"! Düşündük taşındık, lannın arkasına koydu, namaz kılı-
istediği yerlerden ikiden fazla geçtiğini o zaman bizden de "Bu"! yormuş gibı yapü, muthiş alaycı bir
saptadık. Kimi zaman bir yere 20
Yuan'a gidip 10 Yuan'a döndüğümüz
oldu. Gezdirmeyi seviyor Pekinli sürii-
cûler, turistler sevmese de... Ama tu-
ristlerin memnuniyetsizliklerini ifade
edebilecek dilleri yok ki, İngilizce,
Fransızca itirazlara önce Çince uzun
açıklamalar geliyor. Sonra güler yüzle
"Hello" ya da "See you later" diyor
başkentin sürücüleri. Turizmin altın
yılına şoför desteği.
Çifte standart her yerde vardır da
bazı ülkelerde kurumlaşmışür. I983'te
Bııdapeşte'de döviz bozduracağım.
Gışenin önündekı levhada sosyalist
ülkelerden gelenler için ayn bir liste,
diğer ülkelerden gelen turistler için de-
ğişik bir liste var. Aradaki fark da pek
küçük değil. "Sosyalist ülkeler" kuy-
ruğuna gırmiştim. 50 dolar bozdura-
cağım. Verdim, gişedeki adam pasa-
portumu istedi. Onu da verdim. Hafıf-
çe kızarak "Turkey no socialist" dedi.
Ben de "Turkey no socialist, but I am
socialist" demiştim. Kızgın gişe me-
muru, yandaki kuyruğu göstermişti.
Pekin'de turistlerin kullandığı para
BİRTURİST
PEKİN'DE
7 GÜN...
RAGIP DURAN
I?-'
amtsız soııılaı
Siyah Çinli
Ununçi'de
FECiçin
karaborsada
• FECinGriborsaa-
.._- Çin'deki yabancılann
kullandığı para birimi FEC,
karaborsayı önlemek için icat
edilmişse, otel ve turistik
lokantalann çevrelerindeki
bıçkın delikanlılar neden
yabancılara yanaşıp kulaklanna
"Dolar change. mark change"
diyorlar?
• Turist zararsız - Doğu
Türkistan'ın başkenti
Urumçi'yleTibet'in başkenti
Lhassa'ya turistlerin gelmesi
için çağnlar ve broşürler
yayımlanıyor da bu iki bölgeye
neden sokulmuyor?
• Döüenme hatası - Bir Çinli.
siyah ya da Musevi olabilir mi?
Olursa kimlik bunalımını nasıl
çözer?
• Paket tekrar programlan -
Çin'de resmi iki televizyon
kanalının dışında bir üçüncü
resmi kanal yayın yapacak, olsa
ne tür programlara ağırûk
verebilirdi?
Ordunun ülke poiitikasmda etkili obnası için sosyalist sisteınde yaşamak gerekmiyor. Çağdaş Çîn sanatmda ordunun etysini her yerde gönnek mümkön.
biriminin adı FEC (Foreing Exchange
Certificat). Teorik olarak Yuan'la ay-
nı değerde. Ancak. FEC sadece ya-
bancılara açık olan dükkânlarda geçi-
yor. Bu, sözümona karaborsayı
önlemek için icat edilmiş bir yöntem.
Taksicisinden lokantaasına kadar
herkes FEC paranın üstünü normal
Yuan'dan vermek için binbir takla atı-
yor.
Yaşastn eşitlik
Taksilcrde de üçlü standart var. Ki-
misi 9.60, kimisi 10.40, kimisi ise 12.00
Yuan'dan açıyor taksimetreyi. Acaba
saate ve gidilecek semte göre mi değişi-
yor diye sorduğumda, "Hayır" dedi-
ler. Taksilerin modeline, küçüklüğüne
büyüklüğüne ve havalandırma sistemi
olup olmamasına göre taksimetreler
farklı tarifelerden açılıyormuş. Aynı
yere değişik arabalarla farklı fıyatlara
gidebiliyorsunuz. Yaşasın eşitlik!
Yazlık Saray'ın gişesinde önümdeki
Çinliler 2 yuan giriş parası verince, ben
de 2 yuan haarlamıştım, ama memure
fena halde içerledi, kavga eder bir sesle
bir şeyler söyledi, sonra da bana 10
yuan'hk bir banknot gösterdi. İtiraz
edince de İngilizce bir metin uzattı
okumam için. "Yabancılar, Tayvan ve
Makaolular ile Amerikan yurttaşı
Çinliler için giriş ücreti 10 Yuan'dır"
yaayordu. Kent merkezinden mini-
büsle bir saat uzaklıktaki sarayı mec-
buren gezdim, gelmişken.
Bir şişe suyun fıyatını 3 Yuan diye
belledik. Sonra kimi yerlerde 4, kimi
yerde de 4.5 Yuan talep ettiler. Meğer-
se soğuk su daha pahalı oluyormuş.
Anlaşılan buzdolabının cınsine ya da
modeline göre 1 ya da 1.5 Yuan zam
yapıyorlar, elektrik parası dahil.
Turistlerin gitmediği bir lokanta an-
yoruz. Kitaplan kanşürdık, Çinlilere
sorduk. "Ouianmen'de güzel bir
Şanghai lokantası vardır" dediler. 32
numara. Aradık taradık, zar zor bul-
duk. Bizim esnaf lokantası kılıkb mü-
tevazı bir salon. 5-6 masa ancak var.
Salona girişimiz çevredeki insanlan
rahatsız etti sanki. Boş bir masaya ili-
şecektik. asık suratlı bir garson hanım,
trafık polisi gibi oraya oturmamamızı.
4 yıldır Pekin'de yaşayan Amerikalı
bir gazeteci dostumu buldum. Ofisin-
de konuşuyoruz. Selam-sabahtan son-
ra Çin'de gazetecilik yapma koşulla-
nyla ilgili genel bir soru sordum. "İyi-
dir, idare ediyoruz" dçdi. Sonra ayağa
kalktı, işaret parmağını dudaklanna
götürdü ve yan masadaki teybe "Guns
N' Roses"ın bir kasetini koydu, hem
de neredeyse sonuna kadar açarak se-
sini. Yanımdaki koltuğa gelip başladı
konuşmaya:
"Bu ofıs dinleniyor, onun için mü-
zik koydum. Burası kelimenin tam
anlamıyla birdiktatörlük. Tiananmen
olaylannın yıldönümü akşamı Pekin'-
deki bütün yabancı gazetecilerin evleri
basıldı ve arandı. Bizim dergiden bir
çocuk 2 gün gözaltında kaldı. Ameri-
kalı bir hanım meslektaşı da alanda
herkesin gözünün önünde dövdüler.
"Dışan açılma sadece ekonomik ve
mali alanda, gerontokrasi (yaşlılann
hükümdarlığı) en küçük birdemokra-
tikleşmeye, yumuşamaya kesinlikle
izin veımiyor. Zaten haber fılan da
yok. Yaşlılar bir bir ölüyor. Onlan ha-
ber yapıyoruz işte. Biz gazeteciler, en
az 10 gün önceden izin almadan Pekin
dışına çıkamıyoruz, Tibet ve Uygur
bölgesi ise kesinlikle yasak. Yasal ola-
rak bir yasak yok. ama ben 4 yıldır
müracaat ediyorum hep "Haftaya gö-
türeceğiz" diyorlar. Bir seferinde
"Urumçi ve Lhassa'ya götürecekük
sizi. ama oteller doluymuş" dediler.
Uygur özerk bölgesindeki Türklerin
ulusal bilinci çok kuvvetli, orada her
2-3 ayda bir kitlesel isyanlar oluyor,
biz çok sonralan öğrenebiliyoruz. Pe-
kin'deki Türk Büyükelçiliği de du-
rumdan pek memnun değil, ama bir
şey yapamıyorlar. Bu kadar büyük bir
ülke bu kadar merkezi bir şekilde çok
uzun süre yönetilemez. Uygur bölgesi
kelimenin gerçek anlamıyla bir sö-
mûrge."
Doğu Türkistan ya da
Sinkiang
İstanbul-Sharjah-Urumçi yolculu-
ğunu Hac'dan dönen Uygurlu Türk-
lerle yapmıştık. Onlann anlatüklanyla
Amerikalı gazetecinin anlattıklan b'ir-
birine uyuyor. Urumçi havaalanında
gördüklerim de Çin kitaplannda ya-
zan "Tüm milliyetlerineşitliği, kardeş-
liği" ilkelerine pek uygun düşmüyor-
du:
Uygurlu haalann Mekke'den getir-
dikleri zemzem suyu dolu plastik şef-
faf bidonlanna el koydu Çinli güm-
rükçüler. Alanda polis, gümrük
memuru ve havaalanı yetkilisi herkes,
Çin'in çoğunluk milliyeti olan Han'-
lardandı da, bir tek »çağı temizleyen
işçiler Uygurdu. Resmi görevliler. Uv-
gurlularla, bildikleri halde Uvgurca
konuşmuyor, Çinceyi yeğlıyorlardı.
- Neden sizin zemzemlere el koydu-
lar?
- Türkçe bilir bu görevliler!
- Ne olacak sizin zemzcmler?
gülümsemeyle "Muhammed... Mu-
hammed" dedi. Ben de iki elimi göğşü-
mün üzerinde birleştirip saygıyla eğile-
rek Çin selamı vereyim dedim adama.
Sonradan söylediler, meğerse benim
yaptığım Japon işi selammış. Polis bir
şey anlamadı tabii...
Uygur özerk bölgesi ya da Sinkiang
daha doğru bir deyişle Doğu Türkis-
tan, eski Sovyet Türkmenistan'ıyla
sınır komşusu. Aynca halkı da hem
ulusal hem de dini bakımdan oldukça
bilinçli. Sovyet Türkmenistanı ba-
ğımsızLğını kazanınca Çinliler telaş-
lanmış. Oldukça da geri bir bölge.
Doğal kaynaklan var, ama Han'lar
tarafından işletiliyor. Şimdilik sus payı
olarak sınır ticaretine izin vermeye ha-
zırlanıyorlar. İstanbul'da Doğu Tür-
kistan Muhacirler Derneği Başkanı,
bölgenin Çin işgaündert öncekı son
bağımsız hükümetinin Genel Sekrete-
ri Isa Alptekin'in anlattıklan ve kitap-
lannda yazdıklannın önerni çıkü orta-
ya.
Çinli yöneticilerle Afrikalı öğrenciler
arasında. En çok kızdıklan ve nefret
ettikleri ikinci ulus Araplar. Bizim bü-
roda Çinli tercüman bir çocuk var.
Körfez Sava§ı sırasında, CNN'de
Bağdat'ın bombalanmasıru izlerken,
maçta kendi takımı gol atmış gibi sevi-
niyordu bizim tercüman. Açîkçası çok
şaşırdım, "Yahu insanlar ölüyor, ya-
zık günah değil mi" dediğimde "Onlar
Arap" demez mi?! Sordum, hayatında
ne Arabistan'a gitmiş ne de bir tek
Arap tanımış. Araplar hakkında acaip
önyargıhlar, Amerikalılara, bize hem
hayranlar hem de müthiş kıskaruyor-
lar bizi, "Sizin kültürünüz çok zayıf,
tarihiniz, mutfağınız yok" diyorlar
ama, McDonalds'a ya da Kentucky
Fried Chicken'ın önünde de kuyruk-
lar eksilmiyor hiç. Amerikan bağım-
sızlık bayramı olan 4 temmuz Pekin'-
de birkaç lokalde şenliklerle kutlandı.
Hayvanat bahçesine giderken gör-
dün mü? "Happy Birthday America"
diye pankart bile asmışlardı. Geçen
Pekin ve dünya basımnda Cin
• Uvnşturuculara ölüm, köle tûccarlanna zindan!
1992 yıbnın ilk yansında Güneybaü'daki Yunnan eyaletinde 277
uyuşturucu kaçakçısı idam edildi. Polis, Shanxi kentinde aynı dönem
içinde köle ticareti yapan 300 kişiyi tutukladı ve bu şebekelerin ağına düşen
739 kişiye hürriyetini iade etti. (Reuter/17 Temmuz 1992 Le Moode)
• ÖzÜTİÜlere SOSyalİSt Saygl Çin Komünist Partisi Merkez
Komitesi Siyasi Bürosu Daimi Komıtesi üyelerinden Li Ruihuan, zekâ
özürlü bir çocuğun toplumla ilişkilerini anlatarrVenüs filmini izledikten
sonra yaptığı açıklamada, "Sosyalist ahlakm ayakta kalabilmesi için
fılmde gösterilen türden insanî ilişkiler belirleyicidir" dedi. (China Daily/8
Tenunnz1992)
• Yaşll nÜftlSta ters patlama Eski Başbakan Çu Enlay'ın eşi
Deng Yıngşao 88 yaşmda vefat etti. 1988 yılından bu yana kamuoyunda
görünmeyen Bayan Deng'in (Deng Şaoping'le hiçbir akrabalığı yok)
ölümü iktidardaki yaşh Ortodoks kesimi bir nebze olsun zayıflatü.
(Librarion/13 Temmuz 1992)
Bir de içimde kalmasın, 1978 ya da
79 yılında demokratik denen İCam-
boçya'da Pol Pot yönetimi toplu katli-
amlar yaparken ülkeyi ayncalıklı bir
şekilde ziyaret eden, o dönem çalıştı-
ğım gazetenin önde gelen iki yetkilisi-
nin Pol Pot'la kolkola çekilmiş resim-
lerini manşetten yayımladığımızı
anımsadım.
Aym arkadaşlanmız, Sinkiang böl-
gesine gjrebilen ilk gazeteciler olmuş-
tu. Ama Çin Komünist Partisı deneti-
mi ve önderliğinde yapılan bu gazete-
cilikte toz pembe bir Doğu Türkistan
röportajı yayımlamıştık sonuç ol<trak.
Yaşasın azınlık haklan!
Ustûn ırk mı Han?
Amerikalı meslektaş devam ediyor:
- Yabancılardan nefret ediyor Çinli-
ler. Siyahlar resmeiı ııayvan yerine
konuyor. Hatırlarsın buradaki üniver-
site kampusunda kaç kcz olay çıktı.
gün Fransız, İngiliz, Alman gazeteci-
ler birlikte oturuyorduk. Yazarlar der-
neği yöneticisi bir Çinli aydın, Fransız
arkadaşa dönüp, "Siz 1789 Burjuva
Demokratik Devrimi'ni niye başanyla
sürdüremediniz?" diye sordu da, kah-
kahalar patlattık. Fransız arkadaş ce-
vaben "Biftek-kızarmış patates ve
şarap ideolojisi kitle çizgisinden sap-
mamıza yol açtı" dedi. Çinlinin dışın-
da kahkaha tazeledik. Fransız daha
sonra, bize dönüp "Pierre Cardin ve
Stephanel, Pekin'i fethettikten sonra
Pekin-Paris ilişkileri biraz soğudu" de-
di.
Japonlar da kendilerini üstün sayar-
lar diye duymuştum, ama onlann bu
ıddialannı ciddive aldıracak teknolo-
jik emareler var da Çinlilerde pek gö-
remedim.
Bir kitapçıda "Akupunkturla AIDS
nasıl tedavi edilir?" başlıklı bir kitap-
çık görünce, kendini üstün saymanın
bir işareti olarak algıladım. Baü'da
bunca doktor. bunca bilgin ve uzman
milyarlarca para harcayıp AlDS'e
karşı çare ararlarken, meğerse Çinliler
zakkumcu gibi işi çoktan halletmişler
üç iğneyle, üstüne de İngilizce kitapçık
hazırlamışlar âlem-i cahil öğrensin di-
ye.
Uçan Hollandah müthiş sinemacı
Joris Ivens'in "Yukong Dağlan Nasıl
Yerinden Oynatü?" başlıkh 12 dizilik
bir cinema-direct şaheserini izlemiştim
70'li yıllann başında. Orada anestezı
yapılmadan bir hastarun kafatasının
testereyle kesildiğini gösteren sahneler
vardı. Göz boyamaca mı yoksa der-
ken, parti komiseri kafatası acılmakta
olan hastaya sordu: "Bir şey hissedi-
yor musun?" Hasta gergin yüz kaslan-
na rağmen yanıt verdi: "Başkan
Mao'nun şanlı yolunda Marksizm-
Leninizmi zafere götüreceğiz." Şiilerin
Kerbela'yı anma törenlerinin Maoca-
sıydı bu sahneler.
ÇinTRTsi
Pekin'de kaldığımız otelde 7-8 ka-
nallı televizyon vardı. İkisi resmi Çin
kanallan. biri Amerika merkezli, pop,
rock, metal, video-klip gösteren rrieş-
hur MTV (Music Television), diğerleri
de Hong Kong merkezli ticari kanal-
lar. Bütün kanallarda bolca reklam
var. Halk sadece iki resmi kanalı izle-
yebiliyor. Ötekiler için özel izinle ça-
nak anten almak gerek.
Büyük Proleter Kültür Devrimi adı
verilen. ilk bakışta kitlesel bir siyasal
kampanya görünümü veren, ama as-
lında pani içindeki kliklerin çatışması-
nın kanlı ve şanb bir hesaplaşması
olan fekalet yıllannda. yani 1966-76
döneminde Çin'deki iki televizyon ka-
nalı için anlatılan bir fıkra (yoksa ger-
çek mi?) vardır:
'
x
Birinci kanalda günde 24 saat bo-
yunca askeri üniformalı bir sunucu
elinde. Mao'nun küçük Kızıl Kitabı'nı
tutarak izleyicilere habire "Başkan
Mao Zedung'u okuyun! Başkan Mao
Zedung'u okuyun! Başkan Mao...
Başkan Mao..." dermiş. İkinci kanal-
da ise bu sefer üniformasız ve kitapsız
bir sunucu, yıne günde 24 saat boyun-
ca baş parmağıyla ekranın sağ tarafını
gösterip anons yaparmış: "Birinci ka-
nalı izleyin! Birinci kanalı izleyin!"
Bir gün Saraybosna'daki kanlı ça-
tışmalardan uzun bir ropörtaj yayım-
landı. Ölen. öldürülen insanlar, asker-
ler, kurşun yağmuru sahneleri. Ardın-
dan sunucu "Şimdi de iyi bir haber:
Fransa'da ordu protesto amacıyla
yollan tıkayan köylülerin eylemlerine
şiddet kullanarak son verdi" dedi.
Gözlerim faltaşı! Ekranda, köylülerin
kamyonlannı paletleriyle iten Fransız
tanklan, köylü protestoculara yönelik
otomatik tüfekli askerler! İyi haber (!)
YARIN: Tek parti
kapitalizmi
POLITIKA VE OTESI
MEHMED KEMAL
Kasabadan Doğan Işık...
Sultanbeyli'den geçen paralı yolun da açılmasıyia
Izmit'le Istanbul'un arası bir saaöik olmuş. Gün oluyor,
bizim Etiler'le Cağaloğlu'nun arası yol tıkanıklığında
bir saat çekiyor. Izmit'le Değirmendere arası da bir
çeyrek...
Bu yılki Deâirmendere Şenliği'ne cie (Fındık Festiva-
li) çağırdılar. İkinci gelişim oluyor. Körfez öyle anlaşılı-
yor ki artık bitmiş. Sanayileşme Körfez'de canlı koma-
mış. Bir tek turistik yer Değirmendere kalmış. Ulu
çınarları ile Iskele Meydanı eski günleri anımsatıyor.
Bu çmarların gölgesinde kim bilir, ne cihangirler ey-
leşmiş, dinlenmiş!..
Körfez'in incisi sayılan Değirmendere'nin Belediye
Başkanı Ertuğrul Akalın da olmasa, buralar da öte yer-
lere benzer, bir beton yığını olurdu. özgür Kocaeli'nin
başyazarı Ismet Çiğit eski günleri ne güzel anlatıyor.
Her kentin bir eski günleri, bir yeni günleri vardır. Ama
her kent bugünün çevreyi kirleten beton yığını teknolo-
jisine yenik düşüyor. Bundan olacak her yanımızı bir
nostalji kaplıyor. Bir hüzündürçöküyor...
"...Değirmendere, o günlerde bugünkü gibi degildi.
Gazinolar başkaydı, sahildeki içkili lokantalar başka.
insanlan bambaşkaydı: Bayi Atila, Fıçı Ragıp, Tatlıcı
Mustafa, Gümbür Sinan, Asfalt Rıza, Arap Behlül, Tar-
kan Mehmet, Kamyon Kithat, daha niceleri... (...) Kar
yağıyor lapa lapa / Başkanımız ibrahim Kaba... Bu dö-
nem biraz karanlık ve kurak geçti."
Değirmendere küçük bir kasaba ama şimdi dillenen
adıyla Ertuğrul Akalın burayı ilmişçesine herkese du-
yurmuş... Şenlik ayları ucundan göründü, artık kasa-
balıyı bir telaş, bir heyecan alır. Çoluğuyla çocuğuyla,
genciyle yaşlısıyla herkes katkıda bulunur. Kasabalı,
başkanın yanındadır, arkasındadır. Elinden geleni
kimse geri komaz... Kimdir Ertuğrul Akalın? Onu da
gene Ismet Çiğit'ten öğrenelim:
"Sevgili Başkan Akalın'ı Değirmendere'de düğürv
lerde, eğlencelerde gitar çalıp, şarkı söylediği dönem-
lerden tanırım. Müzisyenlik yaptığı yıllarda öğrenimini
tamamladı, politikaya girdi. Bileğinin gücüyle seçildi.
İlk yılı, susuz, tozlu ve çamurluydu. Kıravat takmama-
sı, belediye otobüsü ile seyahat etmesi, sakal tıraşını
her gün olmaması eleştirildi. Ama o hep aynı Ertuğrul
Akalın olarak kaldı. Değirmendere'yi >se yeniden Kör-
fez'in incisi yaptı. Bugün Yüzbaşılar sahilinde yeni rıh-
tımın üzerinde yürürken, yeşillerin içinden, çocuk
bahçelerinden geçip, Antik Tiyatro'da otururken, De-
ğirmendere'nin güzelliklerini içinize sindirerek yaşı-
yorsunuz. Başkan Akalın, kendisi gibi inanmış, gönül-
lü, kalender, enerjik insanlardan, özellikle gençlerden
kurduğu ekiple, çirkinleşen Değirmendere'yi yeniden
canlandırıyor. Çıkar bekleyip de bulamayan eski ya-
kınları, şimdi en katı düşmanları oldu. Ama halkın bü-
yük bölümü, dindar kesim de, sağcı kesim de, gerçek
sosyal demokratlar da başkanın yanında."
Taşrada küçük kasabalarda belediyeler her zaman
eleştirilir, kentin tozu, çamuru, yolu, yolsuzluğu bele-
diyelerin üstüne yıkılır. Kasaba muhalefeti belediye-
nin omuzlarındadır. Burada herkes belediyeye arka
çıkıyor. Fındık Festivali ni benimsiyor, konukları bağrı-
na basıyor.
Cem Karaca annesini yeni yitirdi. Ama geldiğinin
gecesinde Başkan Akalın'la birlikte şarkısını söyledi.
Ikisinin elinde gitarları bir ölüyü uğurlamışlar gibi sah-
neye çıktılar, halkı eğlendirdiler. Bu gösteri de bir ka-
sabanın özverisiydi.
Yazarlar, çizerler, şairler, ressamlar, her daldan sa-
natçılar Fındık Festivali'ne gelmişti. Değirmendere bir
kasaba da değil, bir kent olmuştu. Fındık Festivali sa-
dece Değirmendere'nin değil, bütün Körfez'in malıydı.
Yıkılan bir turizmin yeniden nasıl canlandırıldığı Ertuğ-
rul Akalın'ın örneği ile yaşama aktarılıyordu. Bunu
büyükşehir belediyelerinin beceriksiz başkanlan ile
sıkışınca parti değiştirenler, karşıya geçenler görmeli,
utanmalıdırlar. Ayıp mı oluyor?
Belediyelerı seçimle kazanmak zor, yaşatmak on-
dandazor...
BULMACA
SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5
1/ Osmanlı devletin- 1
de yeniçeri ocağı dı-
şında sefere katılan 2
asker örgtttlerine ve- «
rilen ad. 2/ Kalkan
J
balıguıın yavrusu... 4
Duvar içinde bırakı-
lan oyuk bölüm. 3/ 5
Uluslararası Çalışma
örgütü'nün simge- ^
si... Tespihlerin baş j
tarafına takılan
uzunca parça. 4/ 8
Gametlerde bulunan
kromozomların tü- 9
müne verilen ad...
Şube. 5/ Goreceli. 6/ Konıyucu, ka-
yına... Halk edebiyatında uyağa ve-
rilen ad. 7/ Su... Kıl elek. 8/ Kapalı
bir yerin ısısını ayarlayan aygıt... Bir
nota. 9/ Mısır halkından olan kim-
se... Merkez Bankası'nın pasifınde
kayıtlı para miktan.
YUKARTOAN AŞAĞIYA:
1/ Yerme amaayla yazılmış, genel-
likle nükteli bir şekilde sonuçlanan
kısa şiir. 2/ Ağaç kütüklerinden ya-
pılan, Isviçre'ye özgü dağ evi... Bir içki. 3/ Olaylann birbiri ar-
dınca sıra ile yazıldığı tarih... Uzunçalar da denilen plaklan be-
lirtmekte kullanılan kısaltma. 4/ Kalın büküimüş sicim... Yfl-
zeyî ışığa karşı duyarlı bir madde ile kaplı kâğıt üzerine kalıp-
tan çekilmiş resim kopyası. 5/ Kendi adını taşıyan tarihiyle un-
lü Osmanlı tarihçisi... Bir tembih sözü. 6/ "Giysi" anlamında
argo sözcük. 7/ Felsefedeki kuşkuculuk öğretisinin eski adı. %/
Kinaye... İşaret olarak yere dikilen çubuk. 9/ Elma, armut, ay-
va gibi meyvelerin yenmeyen iç bölümü... Kimyada basit şeker-
lerin genel adı.
İLAN
T.C. ÇEMİŞKEZEK ASLİYE
MAHKEMESİ'NDEN
Esas No: 989/84
Karar No: 992/16
Davacı: Hanım Çetintaş, Çemışkezek Yemişdere K.den
Davalı: Mehmet Çetintaş, Gemişkezek Yemişdere K.den.
Yukarıda açık kimliği yazılı.
Davaa tarafından davalı aleyhine mahkememizde ikame edilen ay-
lık 100 bin lira tedbir nafakası istemli davanm yapılan açık yargüa-
ması sonunda.
Davacının davasının kabulüyle ayhk 100 bin lira tedbiı nafakası-
nın davalıdan alınıp davacıya verilmesine ve 209.660 lira harç ve yar-
gılama giderinin davalıdan tahsiline karar verildiği halde bu karar
bir başka şekilde tebliği mümkün olmadığından işbu karann davalı
Mehmet Çetintaş'a ilanen tebliğine,
Ilan tarihinden itibaren 15 gilnlük süre zarfında temyiz edilmediği
takdirde karann kesinleşmiş sayılacağı ilanen tebliğ olunur.
Basın: 33980