23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 AĞUSTOS1992 ÇARŞAMBA 12 DIZIYAZI A Sinkian . merikah bir muhabirin deyişiyle 'İam bir dikîatörlük " olan \^/in'de kaynayan iki bolge Uygur Özerk Bölgesiolarak sunulan Çin 'degazetedUkyapmak çok zor. Yabanagazetecüer lOgiin Sinkiang ya da Doğu Türkistan ile Tibet. Gazetecikr buraya önceden izin alamadan başkentten aynkamyor. Haber olarak da giremiyor. Türk asılh ve MûsUanan Uygurlarkendi ülkelerini "Çin yaşhyöneticüerin cenaze törenlerirevaçta, sö'mürgesi"olarak taıumhyor. Çin çifte standartta da öncü Başkent Pekin'de iki türlü para, üç çeşit taksi var » diptekî masaya yerleşmemizi emretti - Laboratuvar testıne gidecekmiş, —£— e l . k o l hareketleriyle. Yanımızdaki üç gün sonra gelip alacağız, oyle dedı- Pekin'de yabancılan galiba çok sev- masada oturan Çinliler bira içiyordu. ler, ama kimimiz Kaşgar'a, bazımız miyorlar. Bir hafta içinde günde en az Biz de bira istedik. "Bu" dediler. Iü'ye gideceğiz. Mecburen uç gün bek- döri kez taksiye bindik de, aynı yerlere "Bu". hayır, yok, değil anlamında sık leyeceğiz burada. gitmemize rağmen her seferinde taksi- duyduğumuz bir olumsuzlama imle- Ç' n l' poüse ıngilizce sordum: "Ne metre degişik rakamlar gösterdi. Dik- mi. Mönü geldi, sipariş vereceğiz, ne olacak bu zemzemlerT Ikı ehnı kulak- kat edince sürücünün, sık görmemizi istediysek "Bu"! Düşündük taşındık, lannın arkasına koydu, namaz kılı- istediği yerlerden ikiden fazla geçtiğini o zaman bizden de "Bu"! yormuş gibı yapü, muthiş alaycı bir saptadık. Kimi zaman bir yere 20 Yuan'a gidip 10 Yuan'a döndüğümüz oldu. Gezdirmeyi seviyor Pekinli sürii- cûler, turistler sevmese de... Ama tu- ristlerin memnuniyetsizliklerini ifade edebilecek dilleri yok ki, İngilizce, Fransızca itirazlara önce Çince uzun açıklamalar geliyor. Sonra güler yüzle "Hello" ya da "See you later" diyor başkentin sürücüleri. Turizmin altın yılına şoför desteği. Çifte standart her yerde vardır da bazı ülkelerde kurumlaşmışür. I983'te Bııdapeşte'de döviz bozduracağım. Gışenin önündekı levhada sosyalist ülkelerden gelenler için ayn bir liste, diğer ülkelerden gelen turistler için de- ğişik bir liste var. Aradaki fark da pek küçük değil. "Sosyalist ülkeler" kuy- ruğuna gırmiştim. 50 dolar bozdura- cağım. Verdim, gişedeki adam pasa- portumu istedi. Onu da verdim. Hafıf- çe kızarak "Turkey no socialist" dedi. Ben de "Turkey no socialist, but I am socialist" demiştim. Kızgın gişe me- muru, yandaki kuyruğu göstermişti. Pekin'de turistlerin kullandığı para BİRTURİST PEKİN'DE 7 GÜN... RAGIP DURAN I?-' amtsız soııılaı Siyah Çinli Ununçi'de FECiçin karaborsada • FECinGriborsaa- .._- Çin'deki yabancılann kullandığı para birimi FEC, karaborsayı önlemek için icat edilmişse, otel ve turistik lokantalann çevrelerindeki bıçkın delikanlılar neden yabancılara yanaşıp kulaklanna "Dolar change. mark change" diyorlar? • Turist zararsız - Doğu Türkistan'ın başkenti Urumçi'yleTibet'in başkenti Lhassa'ya turistlerin gelmesi için çağnlar ve broşürler yayımlanıyor da bu iki bölgeye neden sokulmuyor? • Döüenme hatası - Bir Çinli. siyah ya da Musevi olabilir mi? Olursa kimlik bunalımını nasıl çözer? • Paket tekrar programlan - Çin'de resmi iki televizyon kanalının dışında bir üçüncü resmi kanal yayın yapacak, olsa ne tür programlara ağırûk verebilirdi? Ordunun ülke poiitikasmda etkili obnası için sosyalist sisteınde yaşamak gerekmiyor. Çağdaş Çîn sanatmda ordunun etysini her yerde gönnek mümkön. biriminin adı FEC (Foreing Exchange Certificat). Teorik olarak Yuan'la ay- nı değerde. Ancak. FEC sadece ya- bancılara açık olan dükkânlarda geçi- yor. Bu, sözümona karaborsayı önlemek için icat edilmiş bir yöntem. Taksicisinden lokantaasına kadar herkes FEC paranın üstünü normal Yuan'dan vermek için binbir takla atı- yor. Yaşastn eşitlik Taksilcrde de üçlü standart var. Ki- misi 9.60, kimisi 10.40, kimisi ise 12.00 Yuan'dan açıyor taksimetreyi. Acaba saate ve gidilecek semte göre mi değişi- yor diye sorduğumda, "Hayır" dedi- ler. Taksilerin modeline, küçüklüğüne büyüklüğüne ve havalandırma sistemi olup olmamasına göre taksimetreler farklı tarifelerden açılıyormuş. Aynı yere değişik arabalarla farklı fıyatlara gidebiliyorsunuz. Yaşasın eşitlik! Yazlık Saray'ın gişesinde önümdeki Çinliler 2 yuan giriş parası verince, ben de 2 yuan haarlamıştım, ama memure fena halde içerledi, kavga eder bir sesle bir şeyler söyledi, sonra da bana 10 yuan'hk bir banknot gösterdi. İtiraz edince de İngilizce bir metin uzattı okumam için. "Yabancılar, Tayvan ve Makaolular ile Amerikan yurttaşı Çinliler için giriş ücreti 10 Yuan'dır" yaayordu. Kent merkezinden mini- büsle bir saat uzaklıktaki sarayı mec- buren gezdim, gelmişken. Bir şişe suyun fıyatını 3 Yuan diye belledik. Sonra kimi yerlerde 4, kimi yerde de 4.5 Yuan talep ettiler. Meğer- se soğuk su daha pahalı oluyormuş. Anlaşılan buzdolabının cınsine ya da modeline göre 1 ya da 1.5 Yuan zam yapıyorlar, elektrik parası dahil. Turistlerin gitmediği bir lokanta an- yoruz. Kitaplan kanşürdık, Çinlilere sorduk. "Ouianmen'de güzel bir Şanghai lokantası vardır" dediler. 32 numara. Aradık taradık, zar zor bul- duk. Bizim esnaf lokantası kılıkb mü- tevazı bir salon. 5-6 masa ancak var. Salona girişimiz çevredeki insanlan rahatsız etti sanki. Boş bir masaya ili- şecektik. asık suratlı bir garson hanım, trafık polisi gibi oraya oturmamamızı. 4 yıldır Pekin'de yaşayan Amerikalı bir gazeteci dostumu buldum. Ofisin- de konuşuyoruz. Selam-sabahtan son- ra Çin'de gazetecilik yapma koşulla- nyla ilgili genel bir soru sordum. "İyi- dir, idare ediyoruz" dçdi. Sonra ayağa kalktı, işaret parmağını dudaklanna götürdü ve yan masadaki teybe "Guns N' Roses"ın bir kasetini koydu, hem de neredeyse sonuna kadar açarak se- sini. Yanımdaki koltuğa gelip başladı konuşmaya: "Bu ofıs dinleniyor, onun için mü- zik koydum. Burası kelimenin tam anlamıyla birdiktatörlük. Tiananmen olaylannın yıldönümü akşamı Pekin'- deki bütün yabancı gazetecilerin evleri basıldı ve arandı. Bizim dergiden bir çocuk 2 gün gözaltında kaldı. Ameri- kalı bir hanım meslektaşı da alanda herkesin gözünün önünde dövdüler. "Dışan açılma sadece ekonomik ve mali alanda, gerontokrasi (yaşlılann hükümdarlığı) en küçük birdemokra- tikleşmeye, yumuşamaya kesinlikle izin veımiyor. Zaten haber fılan da yok. Yaşlılar bir bir ölüyor. Onlan ha- ber yapıyoruz işte. Biz gazeteciler, en az 10 gün önceden izin almadan Pekin dışına çıkamıyoruz, Tibet ve Uygur bölgesi ise kesinlikle yasak. Yasal ola- rak bir yasak yok. ama ben 4 yıldır müracaat ediyorum hep "Haftaya gö- türeceğiz" diyorlar. Bir seferinde "Urumçi ve Lhassa'ya götürecekük sizi. ama oteller doluymuş" dediler. Uygur özerk bölgesindeki Türklerin ulusal bilinci çok kuvvetli, orada her 2-3 ayda bir kitlesel isyanlar oluyor, biz çok sonralan öğrenebiliyoruz. Pe- kin'deki Türk Büyükelçiliği de du- rumdan pek memnun değil, ama bir şey yapamıyorlar. Bu kadar büyük bir ülke bu kadar merkezi bir şekilde çok uzun süre yönetilemez. Uygur bölgesi kelimenin gerçek anlamıyla bir sö- mûrge." Doğu Türkistan ya da Sinkiang İstanbul-Sharjah-Urumçi yolculu- ğunu Hac'dan dönen Uygurlu Türk- lerle yapmıştık. Onlann anlatüklanyla Amerikalı gazetecinin anlattıklan b'ir- birine uyuyor. Urumçi havaalanında gördüklerim de Çin kitaplannda ya- zan "Tüm milliyetlerineşitliği, kardeş- liği" ilkelerine pek uygun düşmüyor- du: Uygurlu haalann Mekke'den getir- dikleri zemzem suyu dolu plastik şef- faf bidonlanna el koydu Çinli güm- rükçüler. Alanda polis, gümrük memuru ve havaalanı yetkilisi herkes, Çin'in çoğunluk milliyeti olan Han'- lardandı da, bir tek »çağı temizleyen işçiler Uygurdu. Resmi görevliler. Uv- gurlularla, bildikleri halde Uvgurca konuşmuyor, Çinceyi yeğlıyorlardı. - Neden sizin zemzemlere el koydu- lar? - Türkçe bilir bu görevliler! - Ne olacak sizin zemzcmler? gülümsemeyle "Muhammed... Mu- hammed" dedi. Ben de iki elimi göğşü- mün üzerinde birleştirip saygıyla eğile- rek Çin selamı vereyim dedim adama. Sonradan söylediler, meğerse benim yaptığım Japon işi selammış. Polis bir şey anlamadı tabii... Uygur özerk bölgesi ya da Sinkiang daha doğru bir deyişle Doğu Türkis- tan, eski Sovyet Türkmenistan'ıyla sınır komşusu. Aynca halkı da hem ulusal hem de dini bakımdan oldukça bilinçli. Sovyet Türkmenistanı ba- ğımsızLğını kazanınca Çinliler telaş- lanmış. Oldukça da geri bir bölge. Doğal kaynaklan var, ama Han'lar tarafından işletiliyor. Şimdilik sus payı olarak sınır ticaretine izin vermeye ha- zırlanıyorlar. İstanbul'da Doğu Tür- kistan Muhacirler Derneği Başkanı, bölgenin Çin işgaündert öncekı son bağımsız hükümetinin Genel Sekrete- ri Isa Alptekin'in anlattıklan ve kitap- lannda yazdıklannın önerni çıkü orta- ya. Çinli yöneticilerle Afrikalı öğrenciler arasında. En çok kızdıklan ve nefret ettikleri ikinci ulus Araplar. Bizim bü- roda Çinli tercüman bir çocuk var. Körfez Sava§ı sırasında, CNN'de Bağdat'ın bombalanmasıru izlerken, maçta kendi takımı gol atmış gibi sevi- niyordu bizim tercüman. Açîkçası çok şaşırdım, "Yahu insanlar ölüyor, ya- zık günah değil mi" dediğimde "Onlar Arap" demez mi?! Sordum, hayatında ne Arabistan'a gitmiş ne de bir tek Arap tanımış. Araplar hakkında acaip önyargıhlar, Amerikalılara, bize hem hayranlar hem de müthiş kıskaruyor- lar bizi, "Sizin kültürünüz çok zayıf, tarihiniz, mutfağınız yok" diyorlar ama, McDonalds'a ya da Kentucky Fried Chicken'ın önünde de kuyruk- lar eksilmiyor hiç. Amerikan bağım- sızlık bayramı olan 4 temmuz Pekin'- de birkaç lokalde şenliklerle kutlandı. Hayvanat bahçesine giderken gör- dün mü? "Happy Birthday America" diye pankart bile asmışlardı. Geçen Pekin ve dünya basımnda Cin • Uvnşturuculara ölüm, köle tûccarlanna zindan! 1992 yıbnın ilk yansında Güneybaü'daki Yunnan eyaletinde 277 uyuşturucu kaçakçısı idam edildi. Polis, Shanxi kentinde aynı dönem içinde köle ticareti yapan 300 kişiyi tutukladı ve bu şebekelerin ağına düşen 739 kişiye hürriyetini iade etti. (Reuter/17 Temmuz 1992 Le Moode) • ÖzÜTİÜlere SOSyalİSt Saygl Çin Komünist Partisi Merkez Komitesi Siyasi Bürosu Daimi Komıtesi üyelerinden Li Ruihuan, zekâ özürlü bir çocuğun toplumla ilişkilerini anlatarrVenüs filmini izledikten sonra yaptığı açıklamada, "Sosyalist ahlakm ayakta kalabilmesi için fılmde gösterilen türden insanî ilişkiler belirleyicidir" dedi. (China Daily/8 Tenunnz1992) • Yaşll nÜftlSta ters patlama Eski Başbakan Çu Enlay'ın eşi Deng Yıngşao 88 yaşmda vefat etti. 1988 yılından bu yana kamuoyunda görünmeyen Bayan Deng'in (Deng Şaoping'le hiçbir akrabalığı yok) ölümü iktidardaki yaşh Ortodoks kesimi bir nebze olsun zayıflatü. (Librarion/13 Temmuz 1992) Bir de içimde kalmasın, 1978 ya da 79 yılında demokratik denen İCam- boçya'da Pol Pot yönetimi toplu katli- amlar yaparken ülkeyi ayncalıklı bir şekilde ziyaret eden, o dönem çalıştı- ğım gazetenin önde gelen iki yetkilisi- nin Pol Pot'la kolkola çekilmiş resim- lerini manşetten yayımladığımızı anımsadım. Aym arkadaşlanmız, Sinkiang böl- gesine gjrebilen ilk gazeteciler olmuş- tu. Ama Çin Komünist Partisı deneti- mi ve önderliğinde yapılan bu gazete- cilikte toz pembe bir Doğu Türkistan röportajı yayımlamıştık sonuç ol<trak. Yaşasın azınlık haklan! Ustûn ırk mı Han? Amerikalı meslektaş devam ediyor: - Yabancılardan nefret ediyor Çinli- ler. Siyahlar resmeiı ııayvan yerine konuyor. Hatırlarsın buradaki üniver- site kampusunda kaç kcz olay çıktı. gün Fransız, İngiliz, Alman gazeteci- ler birlikte oturuyorduk. Yazarlar der- neği yöneticisi bir Çinli aydın, Fransız arkadaşa dönüp, "Siz 1789 Burjuva Demokratik Devrimi'ni niye başanyla sürdüremediniz?" diye sordu da, kah- kahalar patlattık. Fransız arkadaş ce- vaben "Biftek-kızarmış patates ve şarap ideolojisi kitle çizgisinden sap- mamıza yol açtı" dedi. Çinlinin dışın- da kahkaha tazeledik. Fransız daha sonra, bize dönüp "Pierre Cardin ve Stephanel, Pekin'i fethettikten sonra Pekin-Paris ilişkileri biraz soğudu" de- di. Japonlar da kendilerini üstün sayar- lar diye duymuştum, ama onlann bu ıddialannı ciddive aldıracak teknolo- jik emareler var da Çinlilerde pek gö- remedim. Bir kitapçıda "Akupunkturla AIDS nasıl tedavi edilir?" başlıklı bir kitap- çık görünce, kendini üstün saymanın bir işareti olarak algıladım. Baü'da bunca doktor. bunca bilgin ve uzman milyarlarca para harcayıp AlDS'e karşı çare ararlarken, meğerse Çinliler zakkumcu gibi işi çoktan halletmişler üç iğneyle, üstüne de İngilizce kitapçık hazırlamışlar âlem-i cahil öğrensin di- ye. Uçan Hollandah müthiş sinemacı Joris Ivens'in "Yukong Dağlan Nasıl Yerinden Oynatü?" başlıkh 12 dizilik bir cinema-direct şaheserini izlemiştim 70'li yıllann başında. Orada anestezı yapılmadan bir hastarun kafatasının testereyle kesildiğini gösteren sahneler vardı. Göz boyamaca mı yoksa der- ken, parti komiseri kafatası acılmakta olan hastaya sordu: "Bir şey hissedi- yor musun?" Hasta gergin yüz kaslan- na rağmen yanıt verdi: "Başkan Mao'nun şanlı yolunda Marksizm- Leninizmi zafere götüreceğiz." Şiilerin Kerbela'yı anma törenlerinin Maoca- sıydı bu sahneler. ÇinTRTsi Pekin'de kaldığımız otelde 7-8 ka- nallı televizyon vardı. İkisi resmi Çin kanallan. biri Amerika merkezli, pop, rock, metal, video-klip gösteren rrieş- hur MTV (Music Television), diğerleri de Hong Kong merkezli ticari kanal- lar. Bütün kanallarda bolca reklam var. Halk sadece iki resmi kanalı izle- yebiliyor. Ötekiler için özel izinle ça- nak anten almak gerek. Büyük Proleter Kültür Devrimi adı verilen. ilk bakışta kitlesel bir siyasal kampanya görünümü veren, ama as- lında pani içindeki kliklerin çatışması- nın kanlı ve şanb bir hesaplaşması olan fekalet yıllannda. yani 1966-76 döneminde Çin'deki iki televizyon ka- nalı için anlatılan bir fıkra (yoksa ger- çek mi?) vardır: ' x Birinci kanalda günde 24 saat bo- yunca askeri üniformalı bir sunucu elinde. Mao'nun küçük Kızıl Kitabı'nı tutarak izleyicilere habire "Başkan Mao Zedung'u okuyun! Başkan Mao Zedung'u okuyun! Başkan Mao... Başkan Mao..." dermiş. İkinci kanal- da ise bu sefer üniformasız ve kitapsız bir sunucu, yıne günde 24 saat boyun- ca baş parmağıyla ekranın sağ tarafını gösterip anons yaparmış: "Birinci ka- nalı izleyin! Birinci kanalı izleyin!" Bir gün Saraybosna'daki kanlı ça- tışmalardan uzun bir ropörtaj yayım- landı. Ölen. öldürülen insanlar, asker- ler, kurşun yağmuru sahneleri. Ardın- dan sunucu "Şimdi de iyi bir haber: Fransa'da ordu protesto amacıyla yollan tıkayan köylülerin eylemlerine şiddet kullanarak son verdi" dedi. Gözlerim faltaşı! Ekranda, köylülerin kamyonlannı paletleriyle iten Fransız tanklan, köylü protestoculara yönelik otomatik tüfekli askerler! İyi haber (!) YARIN: Tek parti kapitalizmi POLITIKA VE OTESI MEHMED KEMAL Kasabadan Doğan Işık... Sultanbeyli'den geçen paralı yolun da açılmasıyia Izmit'le Istanbul'un arası bir saaöik olmuş. Gün oluyor, bizim Etiler'le Cağaloğlu'nun arası yol tıkanıklığında bir saat çekiyor. Izmit'le Değirmendere arası da bir çeyrek... Bu yılki Deâirmendere Şenliği'ne cie (Fındık Festiva- li) çağırdılar. İkinci gelişim oluyor. Körfez öyle anlaşılı- yor ki artık bitmiş. Sanayileşme Körfez'de canlı koma- mış. Bir tek turistik yer Değirmendere kalmış. Ulu çınarları ile Iskele Meydanı eski günleri anımsatıyor. Bu çmarların gölgesinde kim bilir, ne cihangirler ey- leşmiş, dinlenmiş!.. Körfez'in incisi sayılan Değirmendere'nin Belediye Başkanı Ertuğrul Akalın da olmasa, buralar da öte yer- lere benzer, bir beton yığını olurdu. özgür Kocaeli'nin başyazarı Ismet Çiğit eski günleri ne güzel anlatıyor. Her kentin bir eski günleri, bir yeni günleri vardır. Ama her kent bugünün çevreyi kirleten beton yığını teknolo- jisine yenik düşüyor. Bundan olacak her yanımızı bir nostalji kaplıyor. Bir hüzündürçöküyor... "...Değirmendere, o günlerde bugünkü gibi degildi. Gazinolar başkaydı, sahildeki içkili lokantalar başka. insanlan bambaşkaydı: Bayi Atila, Fıçı Ragıp, Tatlıcı Mustafa, Gümbür Sinan, Asfalt Rıza, Arap Behlül, Tar- kan Mehmet, Kamyon Kithat, daha niceleri... (...) Kar yağıyor lapa lapa / Başkanımız ibrahim Kaba... Bu dö- nem biraz karanlık ve kurak geçti." Değirmendere küçük bir kasaba ama şimdi dillenen adıyla Ertuğrul Akalın burayı ilmişçesine herkese du- yurmuş... Şenlik ayları ucundan göründü, artık kasa- balıyı bir telaş, bir heyecan alır. Çoluğuyla çocuğuyla, genciyle yaşlısıyla herkes katkıda bulunur. Kasabalı, başkanın yanındadır, arkasındadır. Elinden geleni kimse geri komaz... Kimdir Ertuğrul Akalın? Onu da gene Ismet Çiğit'ten öğrenelim: "Sevgili Başkan Akalın'ı Değirmendere'de düğürv lerde, eğlencelerde gitar çalıp, şarkı söylediği dönem- lerden tanırım. Müzisyenlik yaptığı yıllarda öğrenimini tamamladı, politikaya girdi. Bileğinin gücüyle seçildi. İlk yılı, susuz, tozlu ve çamurluydu. Kıravat takmama- sı, belediye otobüsü ile seyahat etmesi, sakal tıraşını her gün olmaması eleştirildi. Ama o hep aynı Ertuğrul Akalın olarak kaldı. Değirmendere'yi >se yeniden Kör- fez'in incisi yaptı. Bugün Yüzbaşılar sahilinde yeni rıh- tımın üzerinde yürürken, yeşillerin içinden, çocuk bahçelerinden geçip, Antik Tiyatro'da otururken, De- ğirmendere'nin güzelliklerini içinize sindirerek yaşı- yorsunuz. Başkan Akalın, kendisi gibi inanmış, gönül- lü, kalender, enerjik insanlardan, özellikle gençlerden kurduğu ekiple, çirkinleşen Değirmendere'yi yeniden canlandırıyor. Çıkar bekleyip de bulamayan eski ya- kınları, şimdi en katı düşmanları oldu. Ama halkın bü- yük bölümü, dindar kesim de, sağcı kesim de, gerçek sosyal demokratlar da başkanın yanında." Taşrada küçük kasabalarda belediyeler her zaman eleştirilir, kentin tozu, çamuru, yolu, yolsuzluğu bele- diyelerin üstüne yıkılır. Kasaba muhalefeti belediye- nin omuzlarındadır. Burada herkes belediyeye arka çıkıyor. Fındık Festivali ni benimsiyor, konukları bağrı- na basıyor. Cem Karaca annesini yeni yitirdi. Ama geldiğinin gecesinde Başkan Akalın'la birlikte şarkısını söyledi. Ikisinin elinde gitarları bir ölüyü uğurlamışlar gibi sah- neye çıktılar, halkı eğlendirdiler. Bu gösteri de bir ka- sabanın özverisiydi. Yazarlar, çizerler, şairler, ressamlar, her daldan sa- natçılar Fındık Festivali'ne gelmişti. Değirmendere bir kasaba da değil, bir kent olmuştu. Fındık Festivali sa- dece Değirmendere'nin değil, bütün Körfez'in malıydı. Yıkılan bir turizmin yeniden nasıl canlandırıldığı Ertuğ- rul Akalın'ın örneği ile yaşama aktarılıyordu. Bunu büyükşehir belediyelerinin beceriksiz başkanlan ile sıkışınca parti değiştirenler, karşıya geçenler görmeli, utanmalıdırlar. Ayıp mı oluyor? Belediyelerı seçimle kazanmak zor, yaşatmak on- dandazor... BULMACA SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 1/ Osmanlı devletin- 1 de yeniçeri ocağı dı- şında sefere katılan 2 asker örgtttlerine ve- « rilen ad. 2/ Kalkan J balıguıın yavrusu... 4 Duvar içinde bırakı- lan oyuk bölüm. 3/ 5 Uluslararası Çalışma örgütü'nün simge- ^ si... Tespihlerin baş j tarafına takılan uzunca parça. 4/ 8 Gametlerde bulunan kromozomların tü- 9 müne verilen ad... Şube. 5/ Goreceli. 6/ Konıyucu, ka- yına... Halk edebiyatında uyağa ve- rilen ad. 7/ Su... Kıl elek. 8/ Kapalı bir yerin ısısını ayarlayan aygıt... Bir nota. 9/ Mısır halkından olan kim- se... Merkez Bankası'nın pasifınde kayıtlı para miktan. YUKARTOAN AŞAĞIYA: 1/ Yerme amaayla yazılmış, genel- likle nükteli bir şekilde sonuçlanan kısa şiir. 2/ Ağaç kütüklerinden ya- pılan, Isviçre'ye özgü dağ evi... Bir içki. 3/ Olaylann birbiri ar- dınca sıra ile yazıldığı tarih... Uzunçalar da denilen plaklan be- lirtmekte kullanılan kısaltma. 4/ Kalın büküimüş sicim... Yfl- zeyî ışığa karşı duyarlı bir madde ile kaplı kâğıt üzerine kalıp- tan çekilmiş resim kopyası. 5/ Kendi adını taşıyan tarihiyle un- lü Osmanlı tarihçisi... Bir tembih sözü. 6/ "Giysi" anlamında argo sözcük. 7/ Felsefedeki kuşkuculuk öğretisinin eski adı. %/ Kinaye... İşaret olarak yere dikilen çubuk. 9/ Elma, armut, ay- va gibi meyvelerin yenmeyen iç bölümü... Kimyada basit şeker- lerin genel adı. İLAN T.C. ÇEMİŞKEZEK ASLİYE MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 989/84 Karar No: 992/16 Davacı: Hanım Çetintaş, Çemışkezek Yemişdere K.den Davalı: Mehmet Çetintaş, Gemişkezek Yemişdere K.den. Yukarıda açık kimliği yazılı. Davaa tarafından davalı aleyhine mahkememizde ikame edilen ay- lık 100 bin lira tedbir nafakası istemli davanm yapılan açık yargüa- ması sonunda. Davacının davasının kabulüyle ayhk 100 bin lira tedbiı nafakası- nın davalıdan alınıp davacıya verilmesine ve 209.660 lira harç ve yar- gılama giderinin davalıdan tahsiline karar verildiği halde bu karar bir başka şekilde tebliği mümkün olmadığından işbu karann davalı Mehmet Çetintaş'a ilanen tebliğine, Ilan tarihinden itibaren 15 gilnlük süre zarfında temyiz edilmediği takdirde karann kesinleşmiş sayılacağı ilanen tebliğ olunur. Basın: 33980
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle