Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ia
Cumhuriyetı:
Sahibi: Cumhurıyet Matbaacılık ve Gazeıecılık Turk Anomm Şırketi adına Berin Nadi Istanbul Haberlen: Şen» Kalkan, Dış Haberler: Ergun Bıricı, İş-Ekonomi: Şıikran Kelenci, Yurt Basan ve Yayaıv Cumhurıyet Matbaacılık ve Gazetecilık T.A.Ş. Turkocağı Cad.
• Genel Yavın Yonetmenı Ozgen Acar • Genel Yayın Kooıdınatöru. Hikmel Çetinkaya Haberlerr Mehmel Saraç. Kultur: Crfal Üsler, Makaleler Sami Karaören, Spor Abdulkadir 39/4] Cagaloglu 34334 Isl. PK: 246 Istanbul. Tel: 512 05 05 (20 hat), Telex:
Yazı lşlen Mudürlerı: Fusun Ozbilgen (Sorumlu), Ol»l Başlangıç (Haber) • Gorsel Vutclman, Duzellme- Abdullab Vazreı • Müessese Mudur V: Erol Erkul • Koordınaıor. 22246, Fax. (1) 526 60 72 • Burolar Aakara: Z. Gökalp Blv. Inkılap S. No:
Yonetmen: Ali Acar • Duzenleme: Mustafa Sağlamer • Ankara Temsılcisı: Cune>t Ahmel Korulsan • Muhasebe. Bolenl Yener • Idare: Huscyin Gurer • Işletme: Önder Çelik • 19/4, Tel: 433 11 41-47, Telex: 42344, Fax: (4) 433 05 65 • lzmir: H. Ziya Blv.
Arcajurek. Haber Mudurlen: Mnstafa Balb»>, Işık Kansu, lzmır Temsilci V.: Serd»r Kınk, Bilgi-İşlem: NaB lnal Bilgisayar Sistem: Mvnıvel Çiler • Personel: Sevgi Bostancıoglu 1352 S. 2/3, Tel: 83 12 30, Telex: 52359, Fax: (51) 89 53 60 • Aduıa: lnönü
Adana Temsılcisı Çetin Yigeno£lu • Reklanr Reha Işılraan • Dış llışkıler: Hulya Akyol Cd. 119 S. No: 1 Kal 1, Tel: 19 37 52 (4 hat), Telex: 62155, Fax: (71) 19 25 78
TAKVİM 27AGUSTOS1992 İmsak:4.46 Güneş 6.18 öğle-13.10 Jkındi-16.54 Akşam 19.53 Yatsı.21 19
Greenpeaceten
mektup var
• AJVKARA (AA) - Çevre
Bakanı Doğancan
Akyürek'e dünyanın en
güçlü gönüllü çevre kuruluşu
olduğu bildırilen Greenpeace
tarafından teşekkür mesajı
gönderildi. Çevre
Bakanlığı'ndan yapılan
açıklamaya göre
Greenpeace, Bakan
Akyürek'e Almanya'dan
zehirlı kimyasal atık yûklü
olarak Türkiye'ye gelen
Estonya bandıralı
'Heltermaa' adlı geminin
Türkiye'ye atık ithal
etmesine izin vermemesinden
dolayı teşekkür etti.
Tütününbip
mapifeti daha
•CHICAGO(AA)-
Araştırmacılar, tütünün
kataraktın oluşumunu
kolaylaşürdığını belirlediler.
Amerikan Tıp Demeği yayın
organında yer alan iki
araştırmanın sonuçlanna
göre günde içilen bir
paketten fazla sigara,
doğuştan ya da yaşlanma
sonucu oluşan kataraktın
gelişmesini kolaylaştınyor.
Sigara içen ve içmeyen 70 bin
erkek ve kadın üzerinde
yapılan bu iki araştırma
sonunda, belirlenen katarakt
olaylannın yüzde20'sinin
sigara ahşkanlığına bağlı
olduğu ortaya çıktı. Bu iki
kuruîuştan bıri olan
Physician Health Study,
günde en az 20 sigara içen
kişilerin katarakta
yakalanma olasılığının sigara
içmeyenlerden iki kat daha
fazla olduğunu açıkladı.
Damar
tıkamklıgına
lazer ışını
• MÜNİH(ANKA)-
Almanya'nın Münih
kentinde bir şirket,
gelıştirdiğı yeni biryöntemle
kalpteki damar
tıkanıklıklannı lazer ışınıyla
gidermeye başladı. Şirketin
SELCA (Smooth Excimer
Laser Coronary
Angioplasty) adını verdiği
yöntemde, kalpteki
tıkanıklığı yavaşça gidermesi
ve çevre dokuyu fazla
ısıtmaması için çam elyaflar
tek tek yönlendiriliyor.
Böylece, rahatsız edici basınç
dalgalan da önlenmiş oluyor.
İpekYolu
canlanacak
• ANKARA (ANKA)-
Tunzm Bakanı Abdulkadir
Ateş, tarihi Ipek Yolu'nun
Türkiye'den gecen bölümü
üzennde bulunan han,
hamam ve kervansaraylann
restore edilerek kullanıma
açılacağını bildirdi. İpek
Yolu ÜTerinde bulunan
toplam 147 han, hamam ve
kervansarayın
canlandınlması için
başlatüklan projenin
inceleme aşamasının
tamamlandığinı söyleyen
Bakan Ateş, geçmişte ticaret
için kullanılan ıpek Yolu'nu
uluslararası turizmin
hizmetine sunmayı
amaçladıklannı ifade etti.
Rus turistler
birinci
• ANKARA (AA)-
Türkıve'yi ziyaret eden
yabancı turistler içinde
çoğunluğu. Rusya
Federasyonu'ndan gelenlerin
oluşturduğu belirlendi.
Türkiye'yi bu yılın ilk 7
ayında 676 bin 679 Rus turist
ziyaret etti. Bu yılın ilk 7
ayında Türkiye'ye 3 milyon
808 bin turist geldi. Bu sayı
geçen yıhn aynı dönemine
göre yüzde 44.77 daha fazla.
Türkiye'ye gelen Rus
tunstlerin sayısında da
patlama oldu.
Japon Dr. Omura'nın (nam-ı diğerOmurAğa) Kaman'da yaptığı kazıda 3700 yıllık 3. kültür katınainildi
Arzııı medeniyetlerine seyahat
Şeref başkanlığını Japonya Ortadoğu Kültür Merkezi Başkanı Prens Takahito Mikasa'nın > ap-
TÜREYKÖSE
KAMAN - Japonya Ortadoğu Kültür
Merkezi tarafından 1986 yıhnda başlatılan
ve Kaman Kalehöyük kazısında üç kültür
katına, yani 3 bin 700 yıllık tabakaya inildi.
Şeref başkanlığını Japonya Ortadoğu
Kültür Merkezi Başkanı Prens Takahito
Mikasa'nın yaptığı kazının Başkan Vekili
Dr. Sachihiro Omura, "Şimdiye kadar çı-
kan üç kültür katında Osmanlı, demirçağı,
eski Hitit çağı ve Asur kolonileri çağma
inildi. Dördüncü katı bekliyoruz, bu katta
eski tunç çağına ulaşacağız" dedi. Dr. Sac-
hihiro Omura'ya göre, kazı sonunda altı
kültür katına, yani günümüzden 7 bin yıl
öncesine ulaşılacak...
Japonlann Türkiye'deki ilk arkeolojik
calışmasını oluşturan Kaman'daki kazı,
1985 yıhnda yapılan yüzey araştırmalann-
dan sonra 1986 yıhnda başladı.
Kazı yerinde ilk olarak hummalı bir faa-
liyet göze carpıyor. 100'ü aşkın işçi, Japon,
İngıliz ve Amerikalı uzmanlar, iğneyle ku-
yu kazarcasma birçalışma içinde. Baa işçi-
ler toprağı kazıyor, bazılan çıkan toprağı
eliyor, Japon uzmanlar çeşitli ölçümler ya-
pıyor. .
Kovboy şapkalı Omur Ağa
Doktorasını Ankara Üniversitesi Dil
Tarih Coğrafya Fakültesi'nde yapan Dr.
Sachihiro Omura kocaman kovboy şapka-
sıyla kazı alanında dolaşıyor. Yıllardır ka-
zılara gelen Dr. Omura'ya köylüler "Omur
Ağa" diye sesleniyor.
Dr. Omura'yı Türkiye'deki çeşitlilik et-
kilemiş: "Mısır'da 8 yıl çalıştım. Mısır üe
Anadolu'nun farkı önemli. Mısır'da tek
kavim var. Anadolu'da ise çok çeşitlilik
var. Orta Anadolu bir, gidip gelme noktası.
Onun için burada kazı yapmak istedim."
Kazı alanı, araştırmanın yapıldığı bölge,
kazı ekibinin kaldığı lojmanlar, bulunan
eserlerin sınıflandınlıp, onanldığı labora-
tuvarlar ve Japon bahçesinden oluşuyor.
Japon uzmanlardan Kimiyoshi Matsuma-
ra yıkandıktan sonra sınıflandınlarak yere
serilen çeşitli buluntulan gösteriyor:
"Seramik parçalan, kemikler ortaya çı-
kıyor. İngıliz uzmanlar kömürleşmiş bitki
tohumlan buldular. Onun üzerinde çalışı-
yorlar. İslami dönemde çıkan dev hayvan
kemikleri var. Konservasyon laboratuva-
nnda seramikler onanlıyor, elden geçirili-
yor."
Kazılarda bugüne dek 8-9 metreye inil-
na geliyor. Dr. Sachihiro Omura bu kültür
katlan konusunda şu bilgileri verdi:
"Kültür katlannın birincisinin , yeni ça-
ğın başı ve orta çağın sonuna, yani Osman-
lı devrine ait olduğu, ikincisinin M.Ö. bi-
rinci bine, demir çağına ait olduğu, üçüncü
kültür katının ise M.Ö. ikinci bini, Hitit,
Asur kolonileri çağıru temsil ettıği anlaşıl-
mışür. Şimdiye kadar, 3 bin 700 yıllık taba-
kaya inildi. Şimdi dördüncü kültür katını
bekliyoruz, mutlaka çıkacak.
Kaman Kalehöyük kazılanndan bugü-
ne dek çıkanlan bini aşkın eser, Kırşehir
Müzesi'ne gönderildi. Dr. Omura bu eser-
leri şöyle tanıtıyor:
"Birinci katta Osmanlı dönemine ait
tunçtan çeşitli yüzükler, demirden aletler,
akikten boncuklar, pişmiş topraktan pipo-
lar, madeni süs eşyalan ile Çin porselenleri
parçalan veçok sayıda sırlı seramik örnek-
leri ele geçirildi. İkinci katta tunçtan iki ya
Acelemiz yok, tarihi okumak istiyoruz.
Ben zaten çok eser çıkmasını istemiyorum.
Arkeolog gençken çok eser bulmamalı, ya-
vaş yavaş çalışılmalı."
Kazılara katılan Kültür Bakanhği tem-
silcisi Fikri Kulakoğlu da, "Eser bulmak-
tan çok önemli olan, kültür katlannı orta-
ya çıkarmak" görüşünde. Kulakoğlu, 15
günde bir bakarüığa kazı raporlan gönder-
diklerini sözlerine ekliyor. Japon kazı he-
yetinin yanısıra. yörede çok sayıda defıneci
de kazı yapıyor. Ancak onlar tarihi oku-
mak değil, altın buhnak peşinde.
Dr. Omura, "Kazılar sırasında 5-6 tane
altın çıktı. Yörede defıneciler kazı yapıyor,
arada bana getirip, 'Bunun değeri ne?' diye
soruyorlar. Ben bir şey söylemiyorum,
'Müzeye götürün' diyonım. Biz kazı başlar
başlamaz, kazı alamnın etrafını cevirdik"
diyor.
Japonlann lojmanlan ile laboratuvarla-
•1986 yılında başlanan Kaman
Kalehöyük kazısında amaç altıncı
kültür katına, yani günümüzden 7
bin yıl öncesine inmek ve tarihi
yeniden yazmak. Dr. Omura, al-
tmcı kültür katma inilmesine öm-
rünün vefa etmeyeceğine inanı-
yor. Kalehöyük kazısında çıkan-
lan ve aralannda 1986'da ele
geçirilen Frig mühürünün de bu-
lunduğu tarihi eserler Kırşehir
Müzesi'nde sergileniyor.
tığı Kakhöyük kazısında Japon, Amerikalı ve tngiliz uzmanlar çalışıyor. (Foto: RIZA EZER) miş. Bu, üç kültür katına ulaşmak anlamı-
da üç kanath ok ucu, tunç mızrak uçlan,
tunç at koşumlan, tunç süs eşyalan, kemik
aletler, boyah çanak çömlek parçalan, bir
de Frig mühürü bulundu. Üçüncü katta
tunçtan toplu iğneler, kanca, orağa benze-
yen objeler, maşa, deliciler, kemikten alet-
ler, çanaklar ile Asur kolonilerine ait bir
tablet parçası bulundu."
Dr. Omura, Kaman Kalehöyük kazıla-
nnda alü kültür katına ulaşılmasıru bekli-
yor. Bu da, kalkolitik (bakınn kullanılma-
ya başlandığı tarih öncesi devir) ve neolitik
(cilalı taş devri) devirlere ulaşılması anla-
mına geliyor.
"Altı kültür kauna ulaşmak demek, gü-
nümüzden 7 bin yıl öncesine ulaşmak de-
mek" diyen Dr. Omura altıncı kültür kau-
na ulaşılacak günleri kgndisınin göremeye-
ceğineinanıyor: "Daha en az 20-25 yıl kazı
sürer. İkinci kazı başkanının gelmesi lazım.
nn ve aepoıann Kuruıuugu g
sına da bir Japon bahcesi kuruluyor. Ja-
ponya'dan gelen bahçe uzmanlan burada
hanl hanl çalışıyor. 1993 yılı eylül ayında
açılması planlanan bahçe, Prens Takahito
Mikasa'nın anı bahcesi olacak. Dr. Omura
bu bahçenin, Japonya dışında kurulan en
büyük Japon bahcesi olacağını söylüyor.
Ancak bu bahçenin kurulması, yüz yıllar
alacak. Dr. Omura, Japon bahçelerinin
çok yavaş oluştuğunu, Japonya'da 100 yıl-
lık, 300 yıllık bahçeler olduğunu söylüyor.
Japon arkeologlar, uzmanlar Kalehö-
yük'te tarihi okumak için çahşıyor. Japon
bahçeci uzmanlar da Japon bahcesi kur-
mak için. Arkeologlar kazılan sonunda
binlerce yıl öncesine ulaşacak. Bahçe uz-
manlan ise yüzlerini geleceğe dönmüş, yüz-
lerce yılda tamamlanacak bir bahçeyi düş-
lüyor, kuruyorlar.
ORTA AVRUPA'DA YAZ SERGILERINE TOPLU BAKIŞ - 2
Hiçbirpengueni unutmayınızNECMİSÖNMEZ ~
IVIAINZ - Yeni düzenlemede
ilgi çeken işlerden biri de Bal-
kenhol'un "57 Penguen" isimli
'installation'u. Değişik pozlar-
da duran ve tamamı yekpare
tahtadan yontulmuş ve sonra-
dan boyanmış olan bu pengu-
enleri müzesine kazandırmak
için J.C. Ammann bir ilginç
kampanya hazırladı: "Her pen-
guene bir dost" başlığıyla tanı-
tılan bu kampanya, 3 bin 500
mark tutanndaki miktan mü-
zeye bağışlayan kişilerin adının
sembolik ölarâk her pengue-
ne verilmesinden oluşuyor.
MMK'nın yeni işleri arasında
Slominski'nin düzenlemeleri iz-
leyicilerin dikkatini üzerinde
topluyor.
F,rankfurt'un olduğu ka-
dar Avrupa'nın en önemli mü-
zelerinden biri olan Steadel'da
ise "Kokoschka ve Alma Mah-
ler" başhklı ilginç bir sergi var
yaz boyunca. Viyanalı avant-
gardist sanatçılann pek çoğu-
nun başını döndüren Alma
Mahler, Kokoschka ile de
1915'e dek beraber olmuştu. Bu
aşkından aynlması Ko-
koschka'yı.çok derinden etkile-
di, Münihli bebek yapıması H.
Moos için 1915'ten itibaren ça-
lışan genç Kokoschka aşk acısı-
nı kuklann desenlerine ve renk-
lerine yansıtü. Sanatcının ünlü
yağlıboya resimleriyle birlikte
sergilenen bu bebek desenleri
bizi eşine az raslanır bir epilo-
gun dünyasına sürüklüyor.
Yolculuğumuzu güneye doğ-
ru sürdürdüğümüzde eşsiz gü-
zellikte kitapçılan olan Zü-
rich'e vanyoruz. Bu kentteki ve
İsviçre'nin en önemli çağdaş sa-
nat galerisi olan Galerie B.
Bischofberger, uluslararası sa-
nat pazannın star isimlerinden
İtalyan F. Clemente'nin son
dönem işlerini sergiliyor.
Özellikle Basel kentinde tutu-
lan ve desteklenen bir ressam
olan Clemente, eleştirmen A. B.
Oliva'ya göre bir grup genç sa-
natçıyla birlikte "arte cifra"dır.
Son yıllarda bu kadar kısa bır
sürede ve genç yaşına rağmen
bu kadar ünlü olmayı başarabı-
len başka bir İtalyan sanatçısı-
na rastlamamız Clemente'yı
önemlıleştirmiyor. Erotik san-
nlanna, düşlerine ve en ilgjnci
Hint felsefesine olan dolaysız
yaklaşımı bu genç sanatçıyı fi-
gür bağlamında çalışan en du-
yarh isimlerden biri haline geti-
riyor.
ortasına bir Phallus yerleştire-
rek yaptığı otoportreleri de
haklı nedenlerden ötürü onu
önemlileşüriyor. Bu sergide sa-
natçının "Testacoda" adını ver-
diği diziye ait resimleri ve grafik
çabşmalan vardı.
Luzern üzerinden Bern'e gel-
diğjnizde, dünyanın en iyi ve en
geniş Klee kolleksiyonunu gör-
me imkânınız doğuyor demek-
tir. Biz gezimizde Klee'yi değil
sonra, pek çok arkadaşı gibi
Montmatre'da çadırını açan
ünlü Medrano Sirkı'nin sürekli
izleyicisidir. Genç Picasso'yu
sirk yaşamında ilgilendiren
hayvanlar değil, trapezciler,
oyuncular, akrobatlardır. Pem-
be dönemi boyunca nüanslara
büyük bir anlam yükleyerek bu
sirk insanlannın dünyasına gj-
ren sanatçı, sanki kübist döne-
minde paramparça edeceği
ranlık ve insana huzursuzluk
verici gözleri olan bu adam, ba-
zen insanı tamamıyla deli eden
parlak gözleriyle süzerdi dün-
yayı." Pıcasso'nun süzdügü bu
dünya ünlü "Bateu-Lavoir" ol-
sa gerek.
Bir de sanatcının arkasında,
Barselona'da bıraktığı ve re-
simlerine konuk ettiği, kenar-
dakilerin; dilencilerin, körlerin,
sarhoş ve orospulann dünyası
bourg'da, Notre-Dame'la boy
ölçüşebilecek güzellikle bir ka-
tedral var. Strasbourglular Pa-
ris'le sadece tarihi yapıtlanyla
değjl, modern bir sanat müze-
siyle de boy ölçüşebüeceklerini
kanıtlamak için olsa gerek, ta-
mamı 1996 yıhnda bitecek olan
bir Muse d'Art Moderne et
Contemporain â Strasbourg
projesiyle uğraşıyorlar yıllardır.
M
Stephan BaKenhoTın Frankfut am Main Modern Sanat Müzefndeki penguenler dosdanu bekliyor.
opek çok sanatcının
düştüğü bir yanıîgıya, Hint ero-
tik minyatürlerinin takhdine
düşmüyor, aksine erotiğini ay-
nanın önünde kendi vücuduna
bakarak çıkanyor. Kalbinin
Picasso'yu, sanatcının Bern
Kunstmuseum'daki eşsiz güzel-
likteki Pembe Dönem sergisini
ziyaret edeceğiz. Picasso'nun
Pembe Dönem'i 1905-1906 ara-
sında sadece iki \ıl sürmesine
rağmen gerek kompozisyon
kurgusu, gerekse renk algılayışı
açısından sanatcının belki de en
duyarlı olduğu dönem.
Picasso Paris'e yerleştikten
ınsan vücuduna hak ettıği değe-
ri son kez veriyor gibidir bura-
da.
Picasso'nun 200 calışmasını
içeren bu kapsamlı sergilemede
sanatcının sevgilisi ve esin perisi
Fernande Oliver olmuştur. Oli-
ver daha sonra Picasso üzerine
kaleme aldığı kitabında sanat-
cının o yıllardaki ruh halini şöy-
le dile getiriyor: "Küçük, ka-
vardır. İşte Picasso'nun hemen
hemen tüm pembe dönemi bo-
yunca boyadığı fıgürlere katüğı
yalnızlık, bu iki dünyanın; Bar-
selona ve Paris'in bütünleşme-
sidir sanki.
Gezimızin son durağı,
Rhein'ın sanki kollan arasma
aldığı bir Fransız şehri: Stras-
bourg. Çözülmemiş birtakım
sırlann gizemlileştirdiği Stras-
..Adrian'ın mimarh-
ğinı üstlendiği bu müzenin ana
koleksiyonunu kamuoyuna ta-
nıtan "Les Modernes" başhklı
sergi Strasbourg'da iki ayn mü-
zede sergileniyor. 1870-1950
arasında, neo-impressionism-
den sürrealizme dek uzanan
geniş periyod içinde varhk gös-
termiş sanatçılara ait 70 yapıtın
sergilendiği bu etkinlikte Mo-
net, Liebermann, Vuillard,
Kümt, Kandinsky, Kupka, Pi-
casso, Brague, Arp, Mirö,
Klee, Ernst gibi yüzyılımız sa-
naüna damgasını vurmuş sa-
natçılann önemli eserleri izleyi-
ci önüne çıkanhyor.
"Sanat zamanının çocuğu-
dur" diyen Kandinsky'nin bu
sözleriyle başlayan sergileme-
de, ağırlıklı olarak Strasbourg'-
da doğmuş olan ünlü dadaist
Jean Arp, heykelleri, guaşlan
ve suluboyalanyla birlikte bü-
yükçe bir salonda ele ahnıyor.
Kitap yaymı:
Türkiye üe
Saddam'ın .
Irak'ı eşit
ISTANBUL (AA) - Türki-
ye. dünyada en az kitap bası-
lan ülkeler arasında yer alı-
yor.
Japonya, İspanya, Fransa,
Çin, Almanya gibi ülkelerde
Türkiye'dekinin ortalama 6
katı kitap yayımlanırken ki-
taplann baskı sayılan da mil-
yonlar, hatta milyarlarla ifa-
de ediliyor.
UNESCO'nun belirli ara-
hklarla yaptığı araşürmalara
göre kitap yayını açısından
en az Türkıye kadar fakir
başka ülkeler de bulunuyor.
Bunlardan bazılan El Salva-
dor, Panama, Mozambik,
Suriye ve Irak.
Türkiye'de bir yıl içinde
ders kitaplan hariç çeşitli ko-
nularda 6 bin 31 adet kitap
yayımlanırken Almanya'da
bu rakam yılda ortalama 65
bin, İngiltere'de 48 bin, Bre-
zilya'da 13 bin, Çin'de 40 bin,
Yugoslavya'da 10 bin, Ja-
ponya'da 36 bin, Hindistan'-
da 14 bin, İspanya'da 31 bin,
İtalya'da 17 bin, Fransa'da
39 bin dolayında.
Türkiye'de yıl içinde ya-
yımlanan kitaplann baskı
sayısı ortalama 17 milyon
dolayında kalırken bu rakam
Çin'de 5 milyar 965 milyon,
Polonya'da 193 milyon,
Kore'de 173 milyon, Çekos-
lovakya'da 72 milyon, Ro-
manya'da 69 milyon.
Önce Lübnanlı, sonra sırasıyla Arap ve Dürzi olan Diyalog Toplantılan'nın yöneticisi Prof. Hasan'la Beyrut üzerine
Lübnan: Dış güçler (lışaıı, iç barış içeri
MUSTAFA SAĞLAMER
NELCHATEL-
-...Birdecacık ricaediyorum.
-Nasıl cacık?
-Ne demek nasıl cacık! Cacı-
ğın nasılı mı okır kardeşim?
-Tabii olur beyefendi: Cacık-
ül ebyaz (beyaz cacık), caak-ül
ahmer (kırmızı cacık), cacık-ül
şu, cacık-ül bu... Hangisini em-
rediyorsunuz?
Yukandaki konuşma, savaş
öncesi Beyrutu'nda, bir lokan-
tada geçmektedir. İstanbullu
zengınlenmizin, Paris'e hafta-
sonu turlanyla henüz tanışma-
dığı zamanlarda, Şarkın Parisi
diye anılan Beyrut'ta.
Özellikle Adana, Antakya,
İskenderun, Mersin ve Tarsus
gibi kentlerin narenciye, turfan-
da, pamuk zengini üreticileri-
nin, bölge pavyonlannı dar
bularak, cuma akşamından so-
luğu aldıklan Beyrut'ta.
"Önce Lübnanlı'yım; daha
sonra Arap, Müslüman, Dürzi
ve ailemin babasıyım" diyor
yargıç Prof. Hasan Selim Ra-
bah. Asgari müşterekte bulu-
şan Lübnanlılann oluşturduğu
"Diyalog Toplantılan"nın yö-
neticisi Prof. Hasan'la, göl kıyı-
sındaki bir kafeteryada, gölge-
de sıcak sıcak konuşuyoruz:
-Sayınprojesör, Diyalog Top-
lantıları nı anlatır mtsınız?
-Lübnan'ı her şeyin üzerinde
tutan çeşitli mezheplerden
Müslüman ve Hıristiyan tara-
fından oluşturulan örgüt,
1984'ten beri faaliyettedir. İlk
toplantımızı, sekız yıl önce Li-
masol'da yaptık. Buna katılan-
lann sayısı 20'ydi. Daha sonra
bu sayı durmadan arttı. Şimdi
sesimizi adamakıllı duyurur
duruma geldik.
-Amactnız nedir?
-Hepimiz, kendi alanlannda
söz sahibi olan, bu nedenle rek-
lama hiç ihtiyacı olmayan kişi-
leriz. Dıne karşı olmamakla
birlikte, geçmişte aasmı çok
çektiğimizden, gerçekten laik
bir Lübnan özlemi içindeyiz.
-Lübnan 'da karışıkhğın başla-
dığı yıllarda, din ayrılığını orta-
va ilk çıkaran grup hangisiydi?
-Çeşitli mezheplere mensup
vatandaşlanmız, bilerek ya da
bilmeyerek. dış güçlere alet ol-
dular. Çoğu ülkenın temsilcili-
ği, yalnızca mezhep kışkırtma
ışiyle meşguldu.
-Diyelim ki, Lübnan dı§ güç-
lerden tamamen arındı. Ülkenin
yeniden eski günlerine, Orta-
doğu nun Parisi olduğu günleri-
ne dönebileceğine inanıyor mu-
sunuz?
-Savaş nedeniyle yurt dışına
çıkanlan milyarlarca Lübnan
Lirası, Körfez bankalannda
yaüyor. Bu paranın çok daha
fazlasının ABD ve Avrupa ban-
kalannda olduğuna kuşku yok.
Vatandaşın ülkesine güvenme-
ye başlamasıyla, paranın bü-
yük çoğunluğu geri dönecektir.
Buna fazlaca iyimser bir yakla-
şım diyebilirsiniz, ama Lüb-
nanlılann, dışanda ikinci sınıf
vatandaş olacaklanna, ülkele-
rinde daha üst sınıflan tercih
edeceklerine inanıyorum. Prof. Hasaa(solda), Mustafa Sağlamer'e Lübnan'ı anlattı.