15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 AĞUSTOS1992 PAZARTESİ 12 DIZIYAZI Kent hızlı hızlı değişime kendince ayak uyduruyordu Âdana'nın yollaıı taştan değil ÇUKUROVA'NIN DÜNÜ BUGÜNÜ »"ÇETİN YİĞENOĞLU rabeskin başkentinde kola icat olunca aşlama, şalgam, turşu suyu, koruk şurubu; hamburger icat olunca şiş kebabı; bira icat olunca boğma rakı bozulmuştu. O yıllann Ulus Parkı'nda sazlar çalar, söylenen şarkılar, atılan kahkahalar, kıyısındaki portakal bahçelerinde boğma rakı içilip kumpas âlemlerinin düzenlendiği Seyhan Nehri'niıı karşı kıyısından, Karşıyaka'dan Otegeçe'den, yani Yüreğir'den duyulur. Adana'yı Adana yapan düzen bo- zulunca pek çok şey de bozulmuştu... Kola icat olunca aşlama, şalgam. tur- şu suyu, koruk şurubu; hamburger icat olunca şiş kebabı; bira icat olun- ca rakı bozulmuştu Adana'da. Boşuna mı demişti Pir Sultan Ab- dal. "Bozuk düzen içinde sağlam çark olunmaz" diye. Düzen bozulunca hangi gelenek, hangi değer direnebilir- di... Geriye nostaljik biresintiden baş- ka ne kalırdı ki... Kırkb yaşlannı süren bir Adanalı kenün kuzeyinden güneyine şöyle bir yürüse "...Adana'nın yollan taştan/ Sen çıkardın beni baştan/" dizelerin- den başka eski Adana'dan kalan neyi anımsar? O düşlerdeki Adana'da bunaltıcı sı- caklann başladığı şu günler Toroslar'- ın yamaçlanndaki yaylalara göç mev- simidir. "Yaz bekârlan"nın yazlık barlannfiskiyelihavuzlan başında ya- şadığı aşklann zamamdır. Yosması- nın fıskiyeden akan sulann şınltısına kanşan gevrek kahkahasını rakıyla yudumladığı gûnlerdir... İşte o günlerde, serinliğin çöktüğü bir akşam saaünde körüğû geriye dü- şürülen faytona kaykılmış, yanaklan allıklı, kaşlan rastıkh, gerdanında al- tınlar parlayan yosmalann, ayakkabı- sının ökçesine basmış, pantolonu jilet gıbı ütülü, mongol gömleğinin üst düğmesi açık delikanlının yanından geçerken, fıkırdaşır gibi söylediği tür- künün "Adana'nın yollan taşlık/Cebi- mizde kalmadı harçhk/" dizeleri, yer yer at sidiği, at dışkısı kokan Adana'- nın taşlı caddelerindeki nal seslerine kanşır. Erkeklerin çoğu kaldmmlarda ma- salann yanındaki sandalyelerde, arka- lıksız oturaklarda ya kahvesini höpür- detmekte ya da nargilesinı fokurdat- maktadır. İşçi pazannda o gûn iş bulamamış birkaç ırgat, amele (emekçi) ise kaldı- nmın duvar dibine sinmiştir. Şimdi olduğu gibi yine sessiz, yine çekingen- dirler. Gözlerinde aş, ekmek, yann kaygısı vardır. Dokunsanız bildik şey- leri söyleyeceklerdir: "Kaç gündûr işe gidemiyom. İş yok. Evdeçocik hasta. Ekmek götüre- miyom kaç gündür... N'olacak hah- mız?" Kolanın ne adı, ne sanı vardır o sıra- lar. Koruk suyu vardır, aşlama vardır. Şalgamın mevsimi geçmiştir. Şimdik gibi yazlan şalgam bulunmamaktadır. Bulunduğu zamanlarda da "Kaya tu- zuyla yapılmış, dinlendirilmiş şalgam" satılmamaktadır yani. Mevsim sıcak- İan bastırmışsa çaydan, kahveden başka bir "soğuk içecek"se aradığınız, ayran, aşlama (kolanın hammaddesi meyan kökünden yapılır) ya da koruk şurubu içebilirsiniz. Eğer istediğiniz koruk suyuysa kahvehanenin garsonu "asma biir", sipariş ikiyse "asma ikiii" diye bağıracaktır. Eğer koruk şurubunu çok soğuk is- tiyorsanız, Bürücek'ten gelen kar eri- memişse, testere ile kesilmiş bir parça kar sorununuzu çözümleyecektir. Avukat Anibal Akdamar, yakın za- mana değin süren o gûnlerden bir kesi- ti şöyle anlatıyor: "Güneşin boynunu devirdiği ikindi sonlan gençlerin volta zamamdır. Gençler, Dörtyolağzı ile Yağcami ara- sında tur atarlar. Eski belediye meyda- runda Ayrana Halil Ağa ile Şalgamcı Halil Ağa vardır. Turşu suyu, şalgam- alık bir sektördü o yıllar. Gençler, de- likanhlar yavuklulannı görme umu- duyla tur atarak vardıklan Yağcami'- de turşu suyu-şalgam içtikten sonra geri dönerdi." Şalgam, turşu suyu tablalannm zu- lasında (gizli bölüm) duble hesabı boğ- ma rakı, şarap da satıhrmış. Eğer ya- kında bir kebapçı varsa ucuzundan "kafayı bulmak" hiç de sorun değil- miş. Şimdi öyle gizliden kata bulmaya gerek yok. Zaten gizlemeye gerek du- yan da yok... Her bakkalda bûfede bulunabilen bira varya. Şimdiki genç- ler o rahat tavırlanyla canlan isterse kaldırıma oturup birkaç şişe birayla kafayı buluveriyorlarya... Fast food çağı öyle ya, şimdi kim sofra kuracak, sofra kurmanın derdine düşecek? Iki duble doğma rakı içmek için acılı, ba- haratlı, yağlı yiyeceklerle sofra donat- ma zahmetine kim katlanacak, hem ne gerek var? Çağ "fast food" çağı değil mi? Yap bir hamhumger, (hamburger) yanında kola, keyif keka! Adana'dâ bugün kebapçılar ham- burgercilerle yanşta. Hızb yiyecek sek- törüne "dürüm kebap ürûnü"yle katı- byor Adanalı kebapçılar, ama yanş şimdilik ortada. Bu hızlı, bu kaçarcasına, ayaküstü yaşam, birçok gelenekle birlikte Ada- nalılara hammadesi bulgur olan ye- meklerin çoğunu unutturmuşa benzi- yor. Artık Italyan ve Çin lokantalan- nın da açıldığı Adana'da analı-kızlı köfte, sarmısaklı fellah köftesi, Kürt köftesinin adını bile az kişi biüyor. Hâ- lâ bilinip yapılan içli köftenin eski tadı yok. Ferdi Tayfur'u yetiştiren Ibrahim Tatlıses'i ünlendiren "Arabeskin Baş- kenti"nde çiğ köfte yaygın ama, cındı- bahlan selamlaşmadan, birbirlerine hayırlı işler dilemeden işyerlerinin ke- pengini, darabasını açmazlardı. Aksi- ne davranmanın uğursuzluk getirece- ğine inanırlardı. Söylendiğine göre, siftah yapan esnaf, aynı işi yapan öbür esnaflar siftah yapmadan ikinci müş- teri ile abşverişe girmez, dükkânına gelenleri komşulanna yollarlarmış. "Kusura bakma" derlermiş. "aynı mab onda da bulabilirsin. O da siftah etsin." Dahası var: Evinden çıkamayacak denli hastalanan esnafın dükkanını komşulan açar, günlük gelir hasta es- nafın evine götürülünmüş. "Taşçıkan'ın Adana'nın kültürel gelişimine de katkısının olduğu" söy- lenir. Gazeteci-yazar Reşat Enis, Adana'yı ve Çukurova'yı anlatan Ka- ra Toprak isimli romanında Taşçı- kan'da çalışan hayat kadınlannın "Kıyafet Devrimi"nin benimsenme- sinde katkılannın olduğunu yazar. Kadınlann kara çarşaf giymesinin önlenememesi üzerine vilayetin görev- lendirdiği tellallar çarşı pazar dolaşa- rak Taşçıkan'daki hayat kadınlannın kara çarşaf giyeceğini duyurur. Kara çarşaf gjyen Adanalı kadınlann yan- Iışlıkla fahişe sanılabileceği belirtilir. Bunun üzerine kara çarşaf bir süre çeleri cennetten köşe gibiydi. Göğü delercesine uzanan palmiyelerin aya- kuçlanndaki güller, revidorlar, gecese- falan ve portakal, limon çiçeklerinin kokulah baharda çevreden geçenleri estirtirdi. O vıllarda oek cami yokmuş Adana'da. Yağcami, Tahtalı Cami, Ulucami, Burmab Cami, hepsi bu Sa- buncu ailesinin yaptırdığı Çifte Mina- reli camiden sonra bir yapürma furya- sıdır başlar. Şimdi her mahallesinde birkaç camisi var Adana'nın. Her yıl yeni kurulan mahalleye hemen yeni bir rami yapılıyor. Esteıikten yoksun, çar- pık, iğri. minaresiz camiler. Daha doğrusu adına "cami" dendiği için ca- mi sayılan. ancak mimari açıdan cami- likle ilgisi olmayan yapılar. Bunlara "gecekondu tipi cami" demek daha mı uygun olur? Bu çarpık kente yakışan çok sayıda camisi yetmezmiş gibi, dönemin Bele- diye Başkanı Aytaç Durak bir cami temeb attı ki eh... Aytaç Durak'ın "Dünyanın en büyük rekreasyon ala- nı" ilan ettiği, Adanalılann ise "Eğlen- ce Vadisi" dediği Seyhan Nehri kıyı- sındaki "Ortadoğu'nun en büyük camisi"nin yapımı sürüyor. Eğlence vadisinin ortasında bir ca- mi. mimari açıdan söyleyenecek bir şey Adana'da bugün ilaç için aransa bir fayton bulunamaz.(Fotoğraf: CUMHURİYET) nğından* kimsenin haberi yok. Çiğ köftenin türevi çöçü* bilen kimse ise hemen hemen kalmamış. Taşönemlidir Taş o yıllann Adanası'nda önemli unsurdur. Genelevin bile adı "Taşçı- kan"dır. Her yol Taşcıkan'ı çıkar Adana'da. ÇıkmazsokaktırTaşçıkan. Bu çıkmaz sokak. kokuşmuş, bozuk kaldınmlan, büyük ve eski tip evleri, hastalıklı sermayeleriyle Adana'nın hasta apandisitidir. Taşçıkan çıkmazı, yaşamında zaten çıkmaza girmiş ha- yat kadınlan için bir başka çıkmazdır. Taşçıkan adının nereden geldiği ko- nusunda söylenti çeşitlidir. Bir söylen- tiye göre, Taşçıkan, kentin büyük yapüanna taş veren bir tarlaymış, do- layısıyla adını böyle almış. Bir başka söylentiye göre de Taşçıkan, zamanın- da 'Taşçıkyan" isimb Ermeni'nin bahçesiymiş. Süreç içinde "y" düşünce Taşçıkyan, Taşçıkan diye söylenmeye başlanmış. Geneley yıkılıp kent dışına çıkanl- dığı için şimdi otopark olan Taşçıkan "Horozdibak" diye biünen bir semtin hemen yanıbaşındaydı. Horozdibak, bildiğimız şimdiki ünlü marketler gibi büyük mağazalar zincirinin Adana şu- besiydi. O denli ünlüydü ki, kentin ti- caret merkezi sayılan semte adını vermişti. Eski geleneklerin yaşadığı günlerdi. İşyeri, mağaza, dükkan sahipleri, sa- Taşçıkanb kadınlann forması gibi olur. Bu gelişmelerden sonra Adanab kadınlar kara çarşafı bırakır, yalnız kara başörtüleri takarlar başlanna. Demirtaş Ceyhun'un Ah Şu Biz Ka- rabayıkb Türkler isimli eserinde yazdı- ğı gibi taş Adana için önemlidir. Ça- dırdan. huğdan (otla yapılan ev) sazdan. kerpiçten evlerin çokça bulun- duğu Adana'da taşın yeri başkadır. O denü azdır ki taş yapı "taş" ismi mut- laka bebrtibr. Köprünün adı "Taş- köprü"dür. Dört duvan taş olan mağazaya "Taşmağaza" adı verilmiş- tir. Adana'nın adına türküler yakılan yollan taştan değil artık. Şimdi birer birer yıkılan ve yerlerine apartmanlar yapılan o bahçeli özgün Adana evleri de yok artık. Çaıpık kentleşme sonucu konutlann büyük çoğunluğu şimdi "gecekondu" tipidir Adana'da. Ko- nut denilen bu yapılar çoğu yapanın zevkini yansıtan eğn-büğrü, para bul- dukça yapılmış üst kat, eklenmiş oda- lanyla "ucube mimari"nin özgün ömekleridir. Eski Adana'yn yansıtan, örnek semt denilecek yerleşim alanı kalmamıştır. Eski. o güzelim evlerin cephesi güneye bakardı. Dört duvan taş olan evlerin tavanlan yüksekti ve damlan topraktı. Yansı ahşap malze- meyle yapılmış özgün konaklar da vardı. Her damın yağmurda akmasın diye toprağı sıkıştınp geçirimsizleştir- mek için loğ taşı bulunurdu. Türlü çi- çeklerin renk denizindeki evlerin bah- yok gelecekte olabilecekleri... Gele- cekte neler olur bilinmez ama, Adana- lılar pek "'hayırb" öngörülerde bulun- muyorlar. Diyorlar ki, "Adam kafayı çektikten sonra yanaşırsa caminin du- vanna; genç bir çift caminin kuytu- sunda "alkollü vaziyette" sevişmeye kalkarsa; bunlan gören bir cami gö- revlisi, bir dini bütün Müslüman en- gellemeye kalkarsa ne olur acep? Bir çatışma, bir kavga, icabında bir top- lumsal çatışma nedeni olursa bunun sorumlusu kim olur?" "Camisi az kent" Adana'nın paşası- nın da az olduğu söylenir. Paşa olarak bir Sinan Tekeboğlu'nun adı geçer. Ancak, şimdiki Genelkurmay Başka- nı Doğan Güreş'e (babasının memuri- yeti dolayısıyla birkaç yıl Adana'da okuduğu için) "Adanab" denilerek sa- hip çıkılır. Adana'nın gerçek paşasının azlığına karşın cadcle ve semt isimlerinin pek çoğu "paşa"bdır. Bu isimler sanki bir eksiği gidermek için hep paşalardan seçilmişür. Abidinpaşa, Cemalpaşa, Şinanpaşa. Mithatpaşa, Şakirpaşa... İlle de Şakirpaşa... Şakirpaşa semtinin ismini almasının öyküsü "paşa"ya öz- lemi öyle bir güzel anlatıyor ki... O yıllarda Şakirpaşa semti yeni oluşmaktadır. Demiryolunun yakı- nında ilk ve son durağı Adana olan büyük olasılıkla şimdiki Toros Eksp-< resi'nin makinisti Şakır Bey'in evi, bulunmaktadır. Makinisthersefereçı- kışta eşi ve çocuklanyla vedalaşmak, her dönüşte de özlem gidermek için sanki atını bağlar gibi treni evinin önünde durdurur. Yolcular makinis- tin bu tutumuna kızmak bir yana sem- patiyle yaklaşırlar. İçlerinden birinin söylediği şu sözler Adana'nın en bü- yük semtlerinden birine "Şakirpaşa" isminin verilmesine yolaçar: -Adama bak yahu sanki paşa. Treni paşa gibi evinin önüne çekip bekleti- yor. Bu söz üzerine Şakir Bey'in adı Şa- kirpaşa olur. Şakirpaşa o denli ünlenir ki yeni oluşan semte adını verir. Eski Adana'da pek çok şey yokmuş. O ünlü barlan, pavyonlan da yokmuş kabadayılanda... -Herkes kabadayıydı, diyor Avukat Tahir Akay. "Mahallenin namusu" diye bir anlayışm egemen olduğunu anlatıyor sonra. Mahallenin gençleri, erkekleri, o mahalledeki herhangj bir kadına ya da genç kıza "kendi namusu" gibi sahip çıkarmış. Eskiden kavgalann çoğu bu yüzden olurmuş. Mahallenin kadınına İcızına sarkıntıbk yapılmışsa bu, o sıra- da orada bulunan mahallelı delikanb için "onur sorunu, namus davası"dır. Ya erkek gibi tavır koyacak, icabında dövüşecek, icabında vuruşacak, ica- bında ölecektir, yiğitçe... "Ya" da... Başka "ya"yok... Bir de "yavuklu" konusu vardır... Bir delikanb bir kız için "seviyorum" dedi mi o kızın başka şansı yoktur. O kız, o delikanlının yavuklusudur ar- tık... Bir başkası yan gözle bakamaz, sarkıntıbk yapamaz, arkadaşlık teklif etmek için konuşmak kimin haddine. mektup veremez, gönderemez... Bun- lann aksını yapsa ne mı olur'.' Cına- yet çıkar, cinayet... Evet, cinayet bu yüzden çıkar... Kimbilir, o kız kendisi için cinayet işleyen delikanlının kendi- sini scvdiğini bile bilmemektedir. Ama, o scvdiğini, kendisiyle ilgilendi- ğini daha bilmediğı delikanbyla "adı çıkmış"tır... Her değişen. her yeni, kötü değil el- bet. İşte, değişen "iyi" ve "yenı" şey- lerden biri de kız-erkek ib'şkileri. Adana'da bir davranış rahatlığı göze çarpıyor kız-erkek ilişkilerinde şimdi. -Eskiden pek çok şey yoktu, diyor gazeteci Osman Yereşen. Sonra, he- men "ama"yı ekliyor. İnsana, devlet otoritesine, polise, bekçiye karşı sevgi, saygı vardı. Insanlar arasında yardım- laşma vardı. Eskiden zengınler mahal- lenin yoksullannın sorumluluklannı paylaşırlar, bakımlann üstlenirlerdi. Kasaba, manava, bakkala talimat ve- rir, bakmakla yükümlü olduklan dul ve yetimlerin harcamalannı karşılar- lardı. Şimdi böyle bir şey yok. Komşu iliş- kileri öyle zayıflamış ki.. Bireyciliğin gelişmesi, çekirdek aile yapısı konu- komşuyu birbirine yabancılaşurdı. Bu arada yeni gelenekler oluşmaya başladı. Gösteriş merakı eskiden ol- mayan bir şey (gelenek!) yarattı. Gü- vey tıraşı. gebnin gezdiribnesi gibi gele- nekler yokolurken çeyiz taşımada teşhirciüğe yönelindi. "Bir yozlaşma sözkonusudur", di- yor gazeteci Aydın Remzi Yüreğir, bu noktaya işaret ederken. Sonra şunlan söylüyor: -Eskiden çeyiz sessiz sedasız geün evine götürülüp seribrdi. Şimdi, kam- yona teşhir amaayla yüklenen ev eş- yalan, bütün kentte davul çala çala gezdiribyor. Eskiden yokluklara karşın yine de Adana'nın kendine özgü eğlence yaşa- mı varmış. O zamanki adı "Millet Bahçesi" olan Ulus Parkı'nda fasıl ve klasik müzik konserleri verilirmiş. Sı- cak yaz akşamlan Millet Bahçesi'nde ilkin Askeri Bando klasik baü müziği konserleri verirmiş. Fasıl sonra başlar- mış ve gecenin geç saatlerine dek sü- rermiş. Anlaüldığına göre, Ulus Parkı'nın her yerinde sarmaşıklann sanp sarma- ladığı kameriyeler vardı. Kadınlar ba- loya gitmenin coşkusuyla süslenip giyinirîerdi. Erkekler de aynı biçimde özenliydiler. Adanalılar sinemaya bile giderken giyim kuşamlanna ayni özeni gösterir- lerdi. O yıllann Ulus Parkı'nda sazlar çalar, söylenen şarkılar, atılan kahka- halar, kıyısındaki portakal bahçele- nnde boğma rakılann içilip kumpas âlemlerinin düzenlendiği Seyhan neh- rinin karşı kıyısından, Karşıyaka'dan Otegeçe'den ani Yüreğir'den duyulur- du. SÜRECEK POLTltKA VE ÖTESİ MEHMED KEMAL Şairden Al Haberi... Ayaşlı Mehmet Necati öngay'ın öldüğünü Enver Aftl- gan'ın 'Yaşam Demişiz Adına' adlı şiir kitabından öğren- dim. Bir şiiri, Mehmet Necati öngay'a adamıştı. "Hiç unutulur mu, bilge ozan" diyordu. Necati öngay'la bir mahallede, aşağı yukarı aynı sokak- ta otururduk. Sakaklarımız, çatıştrdı. Şimdi o mahalleler, o sokaklar yıkıldı, yerine gökdelenler dikildi. Benden birkaç yaş büyüktü, dergilere, gazetelere daha önce girmişti. Bir şiirinin son dizesinde "Necati öngay'ın adı mı olur" diyor- du. Takılırdım. "Necati öngay'ın adı mı olur?" "Olmaz elbette, bizi kim adamdan sayar?" "Estağfurullah hocam, söz gelişi.." CHP'nin tek parti olduğu yıllar, her iş orda biterdi. Parti- nin çıkardığı dergilerde yazıyor, Ulus'un çocuk sayfasında şiirleri çıkıyordu. Sanıyorum, daha çok çocuklar için yazı- yordu. Benim çocuk şiiri diye bir kaygım yoktu. "Büyükler için ne yazıyorsam, çocuklar da onu okusun" diyordum. Şiir günleri, şiir matineleri olurdu. Böyle toplantılarda gelir, en arkalarda bir sıraya oturur, etliye sütlüye karış- mazdı.'Ayaşlılar birbirlerini tutar' derler, bu, Necati için de geçerliydi, hep hemşerilerinin yanında olurdu. Enver Atıl- gan, bir amansız hastalığın alıp götürdüğünü söylüyor, şu dörtlüğü döşeniyor: Ankara'nın Ayaşı'na Gözlerimizin yaşına bak Bu vakitsiz ölüm niye Şu feleğin işine bak Elimdeki, Enver Atılgan'ın'Nuhun Adamı','Eko-Can'dan sonra üçüncü şiir kitabı. ilk şiir kitabı 1963'te yayımlandığı- na göre otuz yılı aşkın şiir yazıyor. Şair, Köy Enstitüleri çıkışlı. Fakir Baykurt bir önsöz yazmış, şöyle tanıöyor: "...1949'da o Dicle'yi, 1948'de ben Gönen'i bitirdik. O Er- gani köylerinde, ben Yeşilovaköylerindeöğretmenlikyap- tık. Başımıza gelmeyen kalmadı. O öğretmenliğini asker- likten sonra kasabaya taşıdı, ben 'yoksullar üniversitesi' denilen Gazi Eğitim'de okuyup ortaokul öğretmeni. llköğ- retim müfettişi oldum. (..) Ankara'da çalışırken Imece der- gimizin yazı işleri ile ilgilenirdim. Ergani'den zarflar gelir-. di. içinden şiirler çıkardı " Şiir, her yeni başlayan için sıcak, bölüşülen bir somun gibidir. Şiiri, birkaç yıl yazdıktan sonra bırakanlar için bir şey söylemeyeceğim, sürdürenlersomunu paylaşırlar. Şi- ir, şairlerin ortak malıdır. Bir kez başlayıp üretenler için somun tükenmez. Şiirlerinde Köy Enstitülü olmaktan gelen acılar, anılar, çekilenler var. Yaşam her zaman ağır basar. Bunu çeken- ler bilir. Şair, yaşamını ağzına geldiği gibi açık, çıplak söy- lemiş. Dizeler için özen göstermiyor, böyle bir tutkusu da yok. Işsizlik mi çekmiştir. Şöyle anlatır: Siz işsizlik nedir bilir misiniz Akşamlan eve eli boş dönmenin acısını Bir kara yazgıolur çocukların gözyaşı Donup kalır karımın bakışlarında Yaşamöyküsünden ilk şiirinin 1957 yılında Cumhuriyet'- te çıktğını öğreniyorum. Nereden gelip nereye gittiğini bi- liyor, biz de öğrenelim: Yirmibiryapıyı oturttukçöle Kıraç toprakları emzirttik sele S l i Otuz milyon güçle verip el ele Bozkırda mercimek buğday bitirdik GAP, günün birinde gerçekleşirse bozkırda sade merci- mek, buğday değil, daha neler yeşerecektir. Bunu ilk gö- renler de şairler olur... BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ Bir yarışma ya da gösterinin giderleri- ni, adının o yanşma ya da gösteri sırasın- da anılması karşıh- ğında ödemeyi kabul eden kişi ya da kuru- luş. 2/ Fide yetiştir- mek için ayrılnuş toprak bölümü... Gemilere girip çık- mak için konulan köprü. 3/ Dava... tn- san vücudunun dış yüzü. 4/ "Kimseden ümmîd-i feyz et- mem, dilenmem peiT ü -" (Tev- fik Fikret)... Bir çalgıyı doğru ses ver- mesi için ayarlama. 5/ Köpek... Bir tiyatro oyuncusunun, seyircilerin du- yacağı biçimde, ama sanki diğer oyuncular duymuyormuş gibi konuş- ması ya da düşünmesi. 6/ Deniz ya da ırmaklarda birdenbire derinleşen yer... Güzel sanat. 7/ Japon lirik dra- mı... Shakespeare'in bahtsız bir kra- U. 8/ Büyüteç... Ünlü bir karikatür sanatçımızm soyadı... 9/Birinin inanmasınj sâğlama YUKARIDAN AŞAGlYA: 1/ Genellikle birbirine ekli metal levhalardan oluşan soyut hey- kel... Italya'da bir ırmak. 2/ Yapılan yıldırımdan koruyan ay- gıt. 3/ Yumurta biçiminde olan... tbsen'in "Bir Bebek Evi" ad- lı tiyatro yapıtının baş kişisi. 4/ Ekmek... Gümüşün simgesi... Paramızı simgeleyen harfler. 5/ Kaba deriden yapılmış ucu siv- ri ve kıvnk bir çeşit yemeni. 6/ Ateş... Saz ya da kamıştan örül- tnüş büyük sepet. 7/ Elektrik motor ya da dinamolannda devi- nimli bölüme verilen ad... Kimi mantarlarda üreme organı. 8/ Baş... Kazı yeri ya da birbirine yakın kazı yerlerinin tümü. 9/ Tokmaklarla çalınan, kanuna benzer bir çalgı... Gûney Afrika Cumhuriyeti'nin plaka işareti. ÎLAN T.C. BURSA 6. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ 1992/220 İLAMSIZ TAKtPLERDE ÖDEME EMRİ Alacaklı: Yapı ve Kredi Bankası AŞ Vekili: Av. Hasan Variık ve Selim Imamoğlu. Bursa Bonplu: Osman Güler Sönmez İş Sarayı Kat: 3 No: 224, Bursa Alacak mıktan: 6.619.094.-lira ve bunun % 157.5 temerrüt faizi, faızın % 5 oramnda gider vergisi, vekil ücretirun tahsilı ve icra masraflannın da tahsili talebi. Yukanda adı geçen borçluya normal yollardan teblıgat yapılamadı- ğından ödeme emnnin Tûrkiye'de münteşır bir gazete ile ilanen teblığine karar verilmiştir. Bu nedenle: tşbu ödeme emnnin tebliğj tarihinden itibaren boıcu ve takip masrafla- nnı yedi gün içmde ödemeniz, borcun tamamına veya bir kısmına veya alacaklının takıbat icrasına daır bir itirazınız varsa yine bu yedi gün için de aynca ve açıkça bıldırmeniz, aksi halde icra takibinde bu senedin siz- den sadır olmuş sayılacağı, ımzayı reddettiğınız takdirde nıerci önünde yapılacak duruşmada hazır bulunmanız, buna uymazsanız vakı ıürazını- zın muvvakkaten kaldınlacağı, senet veya borca ıtırazınızı yaalı veya sözlü olarak icra daıresıne yedi gün içinde bildırmediğinız takdirde aynı müddet içinde 7 4. madde gereğınce mal beyanında bulunmanız, aksi hal- de hapisle tazyilc olunacağınız, hiç mal beyanında bulunmaz veya hakika- ta aykın beyanda bulunursanız hapisle cezalandtnlacağınız, borç öden- mez veya itiraz edilmezse cebri icraya devam edileceğj, itirazla birlikte tebliğ gıderlennın de ödenmesı, aksi halde itiraz eunemiş sayılacağınız, Işbu ilanın Türkiye'de münteşir bir gazetede yayımlanmasından itiba- ren 15 gün sonra tebligatın yapılmış sayılacağı ilan olunur. 24.7.92 Basn 35312 İLAN T.C. BURSA 6. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ 1992/1536 İLAMSIZ TAKİPLERDE ÖDEME EMRÎ Alacaklı: Yapı ve Kredi Bankası AŞ Vekili: Av. Hasan Varfak ve Selim Imamoğlu, Bursa Borçlu: Belma Neşeli Turgut Reis Caddesi Turgut Reis Apt. Kat:4 D:8 Devlet Hastanesi karşısı. Balıkesir Alacak miktan: 6.326.387.-liranın icra masrafı, vekil ûcreti ve aybk % 11 temerrüt faizi ve faizin gider (%5) vergisi ile birlikte tahsili talebi. Yu- kanda adı yazılı borçluya normal yollardan tebliğ yapılamadığından ödeme emrinin Türkiye'de münteşir bir gazete ile ilanen tebliğine karar verilmiştir. Bu nedenle: lşbu ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren borcu ve takip masrafla- nnı yedi gün içinde ödemeniz. borcun tamamına veya bir kısmına veya alacaklının takıbat icrasına daır bir itirazınız varsa veya senet altındaki imza size ait değilse yine bu yedi gün içinde açıkça ve aynca bildirmeniz, aksi halde icra takibinde bu senedin sizden sadır olmuş sayılacağı, imzayı haksız yere reddederseniz merd önünde yapıte ->k duruşmada hazır bu- lunmanız, buna uymazsanız vaki itirazınızın muvvakkaten kaldınlacağı. senet veya borca itırazınızı sözlü veya yazılı olarak icra daıresine yedi gün içinde bildirmediğiniz takdirde aynı müddet içinde 74. madde gereğinee mal beyanında bulunmanız, bulunmazsanız hapisle taz>ik olunacağınız, hiç mal beyanında bulunmaz veya hakikata aykın beyanda bulunursanız hapisle cezalandınlacağınız, itirazla birlikte tebliğ masrafının ödenmesı, aksi halde itiraz etmemiş sayılacağınız. lşbu ilanın Türkiye'de münteşir bir gozcteat ılanından itibaren 15 gün sonra tebligatın yapılmış sayılacağı ilan olunur. 24.7.92 Basuc 35310 İLANEN TEBLİGAT DENİZLİ 3. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN Sayı: 1990/2756 Borçlu: Ahmet Ceylan, Yamanlar Köyü-Çivri] Mustafa Kağnıcı vekili Av. Güneş H.Can tarafmdan 28.8.1989 tanzim. 30.9.1989 vadeli senede istinaden 10.199.000 TL alacağı takip masraflan, vekâlet ûcreti ve % 54 faizi ile birlikte tahsili hakkında yapılan icra taki- binde örnek 163 ödeme emri Ahmet Ceylan Yamanlar Köyü-Çivril adre- sinize tebüge gönderümiş ise de adresi terketmiş bulunmanız sebebiyle tebligat bila tebüğ gen çevrilmiştir. Zabıtaca da yaptınlan tahkikatta adresinızin tespitı mümkün olmadı- ğından, ödeme emnnin 7201 sayüı Teblıgat Kanunu'nun 28 ve müteakıp maddelenne tefhıkat kanuni süreye 15 gün ilavesi sureüyle ilanen tebliği- ne karar verilmiştir. Yukanda yaalı borç ve masraflan işbu ödeme emrinin gazetede ilan tarihinden itibaren 25 gün içinde ödemeniz, takıbın dayanağı senet kam- biyo senedı nıtelığınde değilse 20 gün ıcınde mercie şikâyet etmenız, takip dayanağı senet altındaki imza size aıt değilse yine bu 20 gün içinde aynca ve açıkça bir dilekçe ile Jcra Tetkik Mereıine bildirmeniz, aksi takdirde ic- ra takibındeki kambiyo senedi altındaki imzanın sizden sadır sayılacağı imzanızı haksız yere inkâr edersenız alacağın % 10 tazminat cezası ile mahkûnı edileceğiniz. borçlu olmadığmız veya borcun itfa veya imhal edildiği veya alacağın zaman aşımma uğradığı hakkında itirazınız varsa sebepleri ile bifTikte 20 gün içinde tetkik merciine bir dilekçe ile bildirerek merciden itiranızın kabulüne daır bir karar getırmedığınız takdirde cebri icraya devam olunacağı, itiraz edilmedıği ve borç ödenmedığı takdirde 25 gün içinde 74 madde gereğınce mal beyanında bulunmanız, bulunmazsa- nız hapisle tazyık olunacağınız, hiç mal beyanında bulunmaz veya haki- kate aykın beyanda bulunursanız hapisle cezalandınlacağınız ihtar olu- nur. 24.6.1992 Basın: 35276 T.C. BURSA 6. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ 1991^9533 İLAMSIZ TAKİPLERDE ÖDEME EMRİ Alacaklı: Yapı ve Kredi Bankası AŞ Vekili: Av. Hasan Variık ve Selim Imamoğlu, Bursa Borçlu: 1-AlıDemirel llkbahar Caddesi Selvet ApL No: 23/9 Bursa 2- M. Celalettin Açıkkol, Gülderen Sokak No: 24/13 Çiftehavuzlar/îstanbu! Alacak miktan: 7.548.247.-liranın icra masrafı. vekil ûcreti ve aylık % 11 temerrüt faizi ve bu faizin % 5 gider vergisi ile birlikte tahsili talebi. Yukanda adı yazılı boıçiulara normal yollardan teblığ yapüamamış ve tebligatın Türkiye'de münteşir bir gazete ile ilanen tebliğun; karar veril- miştir. Bu nedenle: lşbu ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren borcu ve takip masrafla- nnı yedi gün içinde ödemeniz, borcun tamamına veya bir kısmına veya alacaklının icra takibi hakkına dair bir itirazınız varsa, senet altındaki im- za size an değilse yine bu yedi gün içinde aynca ve açıkça bildirmeniz, aksi halde icra takibinde bu senedin sizden sadır sayılacağı, imzayı reddettiği- niz takdirde mercı önünde yapılacak duruşmada hazır bulunmanız, buna uymazsanız vaki itirazınızın muvvakkaten kaldınlacağı, senet veya borca itirazınızı yazılı veya sözlü olarak icra daıresine yedi gün içinde bildirme- niz. bildirmediğiniz takdirde aynı müddet içinde 74 madde gereğinee mal beyanında bulunmanız. aksi takdirde hapisle tazyik olunacağınız, hiç mal beyanında bulunmaz veya hakikata aykın beyanda bulunursanız hapisle cezalandınlacağınız, borç ödenmez veya itiraz edilmezse cebri icraya de- vam olunacağı, itirazla birlikte tebliğ masraflannın da ödenmesi. aksi takdirde itiraz etmemiş sayılacağınız, lşbu ilanın Türkiye'de münteşir bir gazetede yayımlanmasından itiba- ren 15 gün sonra tebliğin s^p.'mış sayılacağı ilan olunur. 24.7.1992 Basm: 35311
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle