Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 14AĞUSTOS1992CUMA
OLAYLAR VE GORUŞLER
tJnÜstüıte
MELÎHCEVDETANDAY
Ünlülerin tümü, büyük, degerii, saygm kışüer de-
ğfldir. Kötü bir ışten ötürii tanınmış olanı neden
büyük, değerli, saygın sayacakmışız. tsa'dan önce
356 yıhnda Efes'teki Artemis tapınağmı yakan
adam, bu işi ünlenmek içiıı yaptığını söylemis mah-
kemede. Aaldı, adını anmak da yasaklandı. Öyle ise
üne kavuşamadı diyeceksiniz. Gerçi mahkeme ka-
ran, adıru anmamamızı buyuruyordu ama zaman
gepnce o yasak unutuldu. Hangi mahkeme karan
sonsuza değin ayakta kalmışür ki! Herostratos için
de böyle oldu; dahası onun adından başka sözcük-
ler türetüdi: Herostratizm, Herostratik gjbi.
Ün uğruna ölümü göze abnak yalıuzca şaşırüa
değil, düşündürücüdür de. Neden derseniz, bunca
ararur, istenir olabümesi için, ünde büyük bir çekid-
Hk bulunmaa gerekir. Nedir o çekidîik? Doğrusu,
anjamak kolay değüdir. Tanırananın mutluhık geti-
rici okiuğu kolay söylenemez. Dünyaca tanınmış
büyük adamlann çoğu rahatsz edileceği korkusu
üe sokağa çıkmaktan kaçınır.
Arjantinli yazar Jorge Luis Borges, anılannda
anlaüyor Bir akşam kentten taksi üe evine dönü-
yormuş, araba evin önünde durunca, sürücü, "De-
mek siz Bay Borges'aniz, sizden para alamam"
demiş. Bir iki... derken ünlü yazar bindiği arabayı
evinın önünde değil de daha aşa&da durdurmaya
başlamış. Bu kez de sürücü, "Demek siz Bay Bor-
gs'in komşususunuz" demez mi! Kurtuhış yok.
nlenmış olmanın akıa yanlan saymakJa bıtmez.
Bakmayın siz "Beni tanıdüar" diye övünenlere, on-
lar üne ermemiş. ama kendüenni ünlü gjbi göster-
mek isteyen kirnselerdir. Üne doymuş olanlar ise
bunun lafinı bile etmek ıstemezler.
Ün düşkünlüğü ölümsüzlük inancını içerir. Aüe-
sine para pul bırakmak gibi, adamın unutulmazlığı-
nı zengjnlık sayan kişr, bundan üerde yararlanılaca-
ğını düşünüp şişinir. Dahası yararlanacak olanlann
başında kendiâ gebnektedir. anıldıkça ruhu düğün
bayram edecektir. Bu inanç ohnasa, ün için bunca
çırpınılır mıydı? Çocuklar, babalanrun hem para,
hem ün bırakmasını isterler, çünkü ün de zamanla
paraya çevrilebilir.
Buraya gdindiğinde, ünün şerefle iüşkisi konusu
önümüze çıkacaktır. Doğruluk yolundan sapdarak
elde edilmiş olan ün kime şeref getirecektjr! Büyük
işler başarmış olanla, zemaaıı kuyusunu kuieten bir
kapta taruhr mı? Ama üne kavuşmak için en alçak-
ça yollan deneyenler de vardır yaak ki! Itoğru yaşa-
mak, elbette korkusuzluk ister; insanoğlunun ken-
dini akhna, vicdanına karşı sorumlu saymaa, ünün
vereceğinden daha büyük mutluluk getiricidir.
Montaigne yaztyor. Eski Yunan'da bir balıkçı, bir
kasrga araanda tann Poseidon'a şöyle demiş, "Ey
Tann, beni ister kurtar, ister baür, ben dümenimi
kırmadan dosdoğru gideceğim."
Yalnız bugün mü, belki bütün tarihte ün bakı-
mmdan başta gelenler. devlet-siyaset adamlan ol-
muştur. Açın elinızdekı gazetenin birinci sayfasnı,
devlet-siyaset adamlannın resmlerini görecek, de-
meçlerini okuyacaksınız. Politikaya heves edenlerin
bunca çok olmasının nedeni anlaşıhyor. Bu yolda
üne çarçabuk erilmektedir. Ama bu tür ünün sürek-
li olup obnadığına gelince, kuşkusuz politıkaanın
ünü çoğun saman alevi gjbidir, parlakhğı uzun sür-
mez. O alanda kaha olanlar, gerçekten büyük işler
başarrnış kişüerdir. Baceon, bir denemesinde şöyle
diyor, "En yüce ün türlerini önemlerine göre şöyle
srakyabüinz: Önce devlet kuruculan geür, Romu-
lüs (söylembüime göre Roma devletinin kurucusu),
Kyros (Pers kraflığının kurucusu), Sezar, Sultan Os-
man, Şah Ismail gibi." Biz buna, ikinci cumhuriyet-
çüeri danltmayı göze alarak, Türkiye Cumhuriyeti
devletinin kurucusu Atatürk'ü de katalım,
Montaigne, "ikinci olarak" diye sürdüriiyor sö-
zünü, "yasa koyucular gelir, bunİar koyduklan ya-
salar kendıknnden sonra da yaşadığı için ıkıncı-
kurucu diye de anıhrlar Lykurgus, Solon, Justinia-
nus, Edgar (onuncu yüzyüda yaşamış bir İngötere
kralı), Kastüya kralı bılge Alphonsus." Üçüncü ola-
rak kurtanalar. dördüncü olarak ülkeyi genişleten-
ler, son olarak da ülkeleriru adaletle yöneten, yaşa-
dıklan çagı uyruklan için bir mutluluk dönemi
küanlardır.
Görüyor musunuz, bu listede hiçbır bilim adamı-
na, hiçbır sanatçıya yer verUmemiş. Çünkü ün, an-
cak halka yanadığınca ündür. Ne yapacaksınız,
halk, sivrilmiş olanlan kendı yaşamındakı yansıma-
lan ile değerlendirir. Bilim ve sanat ise, poÜtika gibi
güncel değüdir, büim de, sanat da zamanla işler top-
luma. Dahası, zamanla büe işlemez. Halk, bilımsız
ve sanatsız yaşayabüeceğine inanır, yaşar da. Kültür
adı alunda toplanan etkinlüder, genellıkle "lüks" sa-
yüır. Ne demektir luks? Ancak geçimi yerinde, boş
vakti olanlann ügi duyduğu meraklar. Ama zaman-
la büımler de sanatlar da toplumun çalışan katman-
lannda tanınmağa başlar. Buna, tam olarak "tanın-
ma" da diyemeyiz. Bu alanlardaki etkinHklerden,
buluşlardan bir esinti gelir halka. Diyelim, Don Ki-
şot'un adını duymuştur da, "Kimdir?" diye sorarsa-
nız, "Değinnenlere saldıran herif' der. Bu da bir
bflgidir kuşkusuz; ama şuractkta söyleyivereyım ki,
Don Kişot, Cervantes'ten daha ünlüdür. Gene di-
yelim, Freud'un adını geçirseniz, laztn babasına.
oğlan çocuğun anaana sevdah olduğunu söylerler
sîze.
Diyeceğim, büimlerin, sanatlann buluşlan. bu
yüzden, yaratüdıklan çağ içinde geregince büıne-
mezier ve o buluşlann yaraüalan da ün bakımın-
dan gölgede kahıiar. Demek poliukaakr geneüüde
unutulurlar. Büim adamlannın, sanatçdann ölüm-
süztüğe ermeJeri, başlangıçta tanınmamış ohnala-
nndan kaynaklanır. Öyle ise bunlar, ölümsûzlüge
ermek için ölrneği beklernelidirler. Oysa hiçbir poü-
tikacı öbnek ıstemez. Kımin hakh olduğunu büe-
mem.
Sanıyorum ki, tarunmak bir tutkudur ve bu tut-
kuya kapdmayan insan neredeyse yok gibidir. Ge-
çeıüerde mahallemızdekı karpuz sergiane gjtmiş-
tim; orada üstü başı yoksul olduğunu gösteren bir
delikanh vardı, karpuzcuya, "Beni Aksaray'da her-
kes tanır" dedi. Merak etmiştim, "Sen Aksaray'da
ne iş yaparsın?" diye sordum. Çocuk "Simit sata-
nm" yanıunı verdi.
Onun gibi, sayıaz ünKi vardır her yerde. Kazanç
değüdir önemK olan, ündür. Oysa bir sanatçı, bir bi-
lım adamı için ün önemli değüdir. Gerçekten ünlü
obnayı hak edenler, ünlü okJuldannı unuturlar. Da-
hası, tanınmak onlan şaşırür. Büim adamı aşılacağı-
nı bilır, sanatçı ise, işinde derinleştikçe, sanaunın
özüne yaklaşnkça ermişkre benzEmeğe başlar, ko-
nuşan o değüdir artık, başka bir sese kulak vermek-
tedır.
Ün düşkûnlüğü. misuk bir inana içerir hep, ru-
hun ölümsüzlüğü inanadır bu, bir tür tannlaşmak-
ar, güncel olandan kopmakür.
Böyleyse, ün düşkünlerinin bizden sürekh ügi ve
saygı beklemelerini anlamak güçleşir. Çünkü yücel-
nruşlık üe halkın alkışına düşkünlük birarada düşü-
nüİemez. Ünlünün alçakgönüllü olmaa gerektığını
söylemek değil amaam, çünkü onun için alçakgö-
nülKilük anlamını yitirmiştir. Kendini en beğenmiş
olan, alcakgönülKi ünlüdür.
ARADABIR
Dr. lur. HAYRETTtN ÖKCESİZ
İkinci Cumhurtyet'e Kapşı
Hukuk Devleti
Bugünlerin terkisine, "ikinci cumhuriyet" deyimiyle as-
lında hep gündemde bulunan birtakım, devlet-toplum-
birey üçgenine ilişkin sözde yeni oklar sadağı asılmak is-
tenmektedir. Bu deyimin kendisi, ortaya atılış biçemi ve
içeriği Amerika'yı hep ilk keşfetmenin o heyecanını, "ço-
cuklar gibi şen"liğini yansıtıyor İki türlü eskiyi: önceki bir
gerçekliği ya da önceki bir ütopyayı ilk fark ediyor olduğu-
nu sanmak insana kimi tarihsel misyonları üstlenmek he-
vesini verebilir.
Bugüne dek, yaşamında er ya da geç, bir devr-i daim
(perpetuum mobile) makinesi tasarlamış birçok kimseye
rastladım. Ne coşkulu bir buluştur o! Oysa devlet ve top-
lum felsefeleri daha olgun, daha titiz kurgularla doludur.
Hemen şunu söylemek istiyorum: Böylesine bir aygıtın te-
mel yasalarını ararken bir yandan da elimizdekinin ola-
naklarını gerçekleştirmeye ve geliştirmeye bakmalıyız.
Insanların olduğunu kadar, devletlerin ve toplumların da
hiç bir zaman bir 'tabula rasa' (her türlü deneyden önce
zihnin durumunu gösteren, beyaz kağıt gibi boş düzlem)
olarak görülemeyeceklerini bütün siyasal düşünce ve
olaylar tarihi, uzak-yakın örnekleriyle gösterir. Devlet ve
toplum yaşamına yeni etki odakları yerleştirirken, aslında
bunların dışarıdan ve yabancı öğeler olarak değil, icerisin-
de yer alması düşünülen dokuda oiağan ve gelişmeye
eğilimli organlar olarakduyumsanması gerekir. Atatürk-
ün başka bir gerçekçiliği de burada yatar.
İkinci cumhuriyet ile tasarlanan kimi yenilikler, dikkatte
bakıldığında, ilkinin aydınlığıdır. Yer ve zamanla göreceli,
yani yerel olanı kazıp altına baktığmızda evrensel değerle-
rin yeraltı ırmagını bulursunuz. Bu süreklilik bugün yer-
üstüne çıkıyorsa, bunda eseri olan insanların adlarını
söylemekten utanmamalı, daha da önemlisi, kendine mal-
etmemelidir. öte yandan, dönemlerin gerçek adlarını ge-
nellikle kahramanları değil, daha sonrakiler vermektedir.
Konuya hukuk açısından bakmak istiyorum: Türkiye yüz
yılı aşkın bir süreden beri Avrupa'da oluşup gelişen bir
idenin çekim alanındadır, bundan yararlanmıştır. Geçirdi-
ği bütün olumsuzluklara karşın, yakın geleceğine daha
olumlu bir devlet ve hukuk yapısı umuduyla bakabiliyorsa,
önceden tanıdığı ve gelişimini izlediği bu idenin ürünleri-
nin nihayet hasat mevsiminin gelmekte olduğunu bilme-
sindendir. Bu ide, hukuk devletidir. Onu özündetaşımayan
cumhuriyetlerin devlet baskısına; demokrasilerin ise ço-
ğunluk diktatörlüğüne kolaylıkla sürüklendiklerini biliyo-
ruz. Bu deneyimler hiç bir toplum için yeni değüdir. Hukuk
devleti idesi; eşitlik, amaca uygunluk ve hukuk güvenliği
öğelerini içeren hukuk idesinin, devlet dediğimiz toplum-
sal olguya hukuksal bir kurumlaştırmayla yansıtılmasıdır.
Hukuk devleti idesinin, hukuk idesi ile birlikte, insanın en
temel üç gereksinimi; özgürlük, güvenlik ve eşitlikten kay-
naklanan üç değersel boyutu vardır: Bunlar da aynı adları
taşımaktadır. Yani bu temel gereksinimlerin, üstün değer-
ler olarak hukuk ve devlet düzeninde tanınmasıyla insan
bireyi merkeze yerleşmektedir. Bunun anayasalarda kilit
kavramı insan onurudur. Kaçıncı cumhuriyet ve nasıl bir
demokrasi olursa olsun kendisine insan onurunun doku-
nulmazlığına dayalı hukuk devleti nıtelemesini ilk ad ola-
rak almayan ve bu değerler çekirdeğinin bütün hukuksal
ve sosyal uzantılarını sonuna değin gerçekleştiremeye-
cek bir siyasal örgütü toplumda tek meşru kabagüç tekeli
olarak tasarlamanın hiç bir ilginç yani yoktur. llkel ve ya-
banıl bir liberalizmi yeniden keşfetmek istemiyorsak, çar-
pıcı deyimlerin çekiciliğine kapılmaksızın şu tümcenin
gerçeklikle büsbütün çakışmasına çahşmalıdır: "Türkiye
Cumhuriyeti... bir hukuk devletidir". Oluşturulan kavram-
ların "yeni" olabümesi için onların, yeni olguları ve neden-
sellik ilişküerini bizim bilinç düzeyimize ilk kez getiriyor
olmaları gerekir. "İkinci cumhuriyef'le yeni bir şey söy-
lenmemiştir. Türkiye; ikinci bir cumhuriyet değil, bir hukuk
devleti olmak zorundadır. Bu zorunluluk da bir kaç hafta
icerisinde ortaya çıkmadı.
n ıı M V M
IMJÖR&lfâZİK YÜPIMCILIKİ
•1
L
L
E
•
P
L
E
SELD4BA0CU
OZEL MODA USESIGENEL MUDURUHHJ'nden
)9W
DUYURU VE TEŞEKKUR
Özel Moda Usesi öğrencilertnin aeçmiş yıllarda ÖSYS'de göstefdOI başan %70'l«
yinetendl. Tüm Oze4 Moda U$esi Allesinl kuttar, bu başanda
katkrsı okn ldawcl ve öğretmenlerlmlze teşekkûf edertz.
1992 ÖSYS SONUÇLARIMIZ:
1992de de
EMn Yüzügulu
PnaPetvane
hkay Voıdoı
Bonu Soysever
Functo BirhekJiTiogiu
A. Emre Bdge
Egelbaş
Y(xıco Tûfker
Mara îoNncıogiu
OnurS. Aksu
F. Eb«u Taiay
M. Alp Erkayo
HandeBfeen
A.TanBodur
•Rahmi Hosan
S EsraAfgeşo
Arzu Köylü
Rosım ûzel
Sinan8ai
Rengû Bulguıogiu
BeriJEraydm
E Nurtoç Bılge
E ûzlemKesJon
H HakonGüncy
Gö2de GCrel
Zulol befberyon
Büurözgeldi
B. Mettem Ekmcı
T.Eytemlşnak
RbKûnta;
E Aysunlopar
TOPLAM: 65
Yıldc Ûn Müh. Fok Çevte Muh
bt On Ed Fc* Ing DiveEd
IstÛnEdFaklngDılveEd
B Ûn FefvEd Fak Ing DiveEd
B. Ûn İk Id Bit Fak. l^etme
bt un IkfısatFak
B*entÛn Muhasebe
k» ûnSiy BJFok ştetme
bt.On IktBatFak.
k ÛnlştefrT)efak.<lngiEce)
YıkteÛn Restaosyon
ODTÛ. Müh. fak Kimyo Mûh
B Ûn Müt Tefcümonl* (lng)
EgeÛnEd Fak. Ing DiveEd
YfcJe pn. Mûh. Fak. Kimya Mûh
Mar Ûn kc Id Bi Fak ktıscrtdng)
Mar.Ûnlk Id Bi Fak. ktsot (Ing)
bt. Ûn. Ikiisat Fak Ekonometn
bt Ûn Ba$.Yay.RodyoIV
Mac. Ûn. k Id. Bi Fok. btetme
B. Ûn. Fen-Ed. Fak. Pskoloji
Mor.Ûalk.ld BIFak l^etme (Ing)
lîO. Fen-Ed Fok. Matemotik Muh
bt Ûn DışHe(*T*Qi
feÛSBl
Mor. Ûn k. Id M Fak. Çd. Ek End I
B. Ün. Ingifcce Ögretmentgi
bt Ün Bos-Yay RodyoTV
Yfcle Ün. Müh. Fak. Çevre Müh
Akdeniz Ün. Fen-Ed. Fak Kyolojı
B. Ûn. Fen-Ed. Fak. Febefe
Mor.Ûn.Bas-VoyHoUollifk
Papatya Angı
Bonu Korayazgan
M Murat Büyükkarakaj
Berrak Vûcekal
Dıdem Konucuk
Ebru Borazoncı
Neptün Somay
I Kıvançörogiu
ArzuKşnboy
S EbfuErsan
S OQuzörtuncef
AstKtç
DıtekKurroon
A Devrimûztürk
BanuYeû*n
BemaKiar
Bonş Koroton
Zeynep Erdem
EbruV.Kaya
GülerBatta
EVBlgin
FfeŞahh
A ÇaOlaGenceli
Nesihan Keçeci
Ceylon Gençyılmaz
S«fhon Onur
Basak Gokboyrak
Funda Şahin
N. Aşkm Karadogiı
özgûrDermon
Con Aydogon
Mehmet BayoOkı
E HondeGOre<
Mat Ûn. lc Id. Bİ. Fak. btetme (Ing.)
tst Ûn DısHetanHgl
bt. Ûn Veteırıef Fok.
Mor Ûn Dç Heknügı
bt. Ûn btetme (Ing.)
Mor. Ûn Hukuk Fok.
9EylGlÜnEgFak.lngfeceögf
UtudoC ün. k. Id Bİ. Fok. işietme
Mar. Ûn. k. Id Brt Fak. btetme
İTÛ Fen-Ed. Fak Matemotik Müh.
bt ÛnlktisatFak.
Uhftaû Ûn. k. Id. Bİ. Fak. kteat
BÛn kld.ŞI FaklAjsiararaslîk.
Mm SinonÛn Restorasyon
Mor. Ûn. k. Id. Bİ. Fak. işietme (Ing.),
bt. Ûn TurbmOtefc*
bt Ûn Mûh. Fak JeofcfcMüh
btÛnEdFaklngleceögr.
bt. Ûn. Işterme Fok. btetme (Ing.)
B.ün Fen-Ed. Fak. Ing. OiveEd.
B Ûn Fen-Ed.Fok Ing.DiveEd.
B Ûn.k t.Bü Fak. btetme
BÛn. Fen-Ed Fak. Bryotol
bt. Ûn. Hukuk Fak Adotet
B Ûn Fen-Ed Fok Ing DiveEd.
Mar.Ûn Efl. Fak. Inglfece ûgr.
bt ÛrıEd. Foklng. DfveEd
Mar. Ûn. k. Id. Bi Fok. btetme (lng.)l
B. Ûn. Mût-Tercûmanlk (Ing.)
bt Ûn. Hukuk Fok.
bt Ûn.C.Pa!aT»)Fak.Tfct)iBv.
İ7Û. btetme Mûh.
Mar. Ûn. EĞ. Fak. FHk ögretmenlgi
TEL:34691 37-38 FAX:3466321
BALIKEStR 2. SULH CEZA
HÂKİMLÎCt'NDEN
7.9.1990 suç tarihinde taklit ve tağşiş edilmiş muhitte bal satmak-
tan sanık Orta ilçesi özlü köyü Nüf. kayıtlı halen Çubuk ilçesi Ata-
türk Mah. Katra Sk. No: 13/B'de oturur, Izzet ve Fatma Oğîlu 1974
Doğ. ERDAL BOYBAŞI hakkmda 28.5.1992 gün ve 1990/908
E.1992/373 Kar. sayılı Uamı ile TCK'nm 398, 3506, 55/3, 402, 647/4,
6. maddeleri geregince 333.3OOr- lira ağır para cezası ile tecziyesine
ve aynca 2 ay süre ile cürme vasıta kıldığı meslek ve sanatın ve ticare-
tin tatiline ve yine 7 gün süre ile işyerinin kapatılmasına ve teciline
dair mahkememizce verilen karar kesinleşmiş olmakla TCK'nın 402.
maddesi geregince ilan olunur. Basın: 34768
BALIKESİR 2. SULH CEZA
HÂKİMLİĞİ'NDEN
23.1.1992 suç tarihinde taklit ve tağşiş edilmiş peynir imal edip sa-
tışa sunraaktan saruk lbrahim EROGLU hakkında mahkememizce
2.6.1992 gün ve 1992/195-388 karar sayılı Uamı ile TCK'nın 398, 3506,
402, 64774, 6. maddeleri geregince 550.000^ lira ağır para cezası, 3
ay süre ile cünne vasıta kıldığı, meslek ve sanatı ve ticaretin tatiline
ve aynca 7 gün süre ile işyerinin kapatılmasına ve tesciline dair mah-
kememizce verilen karar kesinleşmiş olmakla TCK'nın 402. maddesi
geregince ilan olunur.
Basın: 34770
FttaTeknik
1952-1992
Isıtma • Havalandırma - Kllma
Klape aksamından, Vantilatöre kadar
Tüm yenilik ve zengin çeşitlerle
Yurt çapında ve üç kıtada
ISIMIZ ASKIMIZ, KALİTEMIZ GURURUMUZDUR
• Menfez - anemostat,
• Yangın ve hava damperleri,
• Isıtma - havalandırma - klima santraltarı,
• Sentetik ve madeni
• Dış hava, kapı ve bar
• Susturucular - yönlenefi:
• 102 yıllık deneyir
lisansı ile bilgisayıf
• Spirat borularda
ürünlerl,
• İTALYAN N1COTRA ve CBI vantilatörleri,
• Hollanda menşeli STORK çatı aspiratörleri,
• Klima santralı üretiminde uzman FRANSIZ - HYDRONIC
firması temsilciliği
YA SIROCCO
ntilatör üretimi,
.IANDA-DEC
MERKEZ: Ahmet Vefik Paşa Cad, No: 36 34280 ÇAPA / İSTANBUL
TEL: 586 32 44 - 586 46 13 - 585 57 58 FAX: 588 15 00
FABRİKA: GÜNGÖREN / İSTANBUL TEL 584 08 42 FAX: 553 36 35
İLAN
BALIKESİR BİRİNCt
SULH HUKUK
HÂKİMLİĞt'NDEN
Esas No: 1991/1152
Karar No: 1992/725
Davacı Osman Zeki özgül ve-
küi Av. Salim Gürcan Mengü
tarafından davalı Fatma Topsa-
kaloğlu aleyhine açılan izale-i
şuyuu davasının mahkememizde
yapılan açık duruşması sonunda,
Bahkesir Merkez Halalça köyün-
de vaki ve tapunun pafta:
19J4.3.C, Ada: 4493, parsel: 4'de
kayıtlı 191 m
2
miktarlı cinsen arsa
vasfındaki dava konusu taşınma-
zm tapuda yazılı yükümlülUkleri
ile birlikte umum arasında satı-
larak, satış bedelinin tapuda
yazılı hissedarlan hisseleri nispe-
tinde ödenmesi suretiyle
üzerindeki mülkiyet ortaklıguun
giderilmesine 23.6.1992 tarihinde
karar verümiş olup, davalı Fatma
Tbpsakaloğlu'nun tebligatına sa-
rih adresi tespit edilemediginden
karann ilanen tebliğine karar ve-
rildiğinden, ilan tarihinden
itibaren 15 gün sonra tebliğ edil-
miş sayılacağından kanuni
müddeti içinde temyiz edilmedi-
gi takdiıde kesinleşmiş olacağı ve
karann davalı Fatma Topsaka-
loğlu'na tebliğ yerine kaim olmak
üzere ilan olunur. 16.7.1992
Basın: 49505
OZEL BORA
SÜRÜCÜ KURSU
89. DÖNEM KAYITLARI
DEVAM EDİYORI
Hafta sonu-Hafta içi ve
Akşam kurslan devam ediyor.
pershane:
ÜSKÜOAR: 343 «7 12-310 92 M
KÛZYATAĞI: 3(2 47 33
TARABYA: 262 08 18
PENCERE
Senin Neyine Gerak,
Yağlı Çörek...
Fiabıafi basınında kaç günden beri yine "Köşk" konuşu-
luyor; yorum yapılıyor; ahkâm kesi iyor; bakla falı açılıyor;
remil atlıyor; soruluyor
- Özal politikaya dönecek mi?
Peki, Özal gırtlağına kadar politıkanın içinde değil mi?
Ancak bu kez iş başka!.. Kafası çok kızarsa Sayın özal,
Çankaya'dan huruç eyleyecek, cumhurbaşkanlığını bıra-
kacakmış, ya bir parti kuracak ya ANAP'ın başına geçe-
cekmiş...
Niçin?
Kimi gazete köşelerinde bu işin gargarası yapılıyor;
ûzal, Mesut'a kızmış, demiş ki:
- Yakanm!..
Bir yandan Sayın Yılmaz, öte yardan Sayın özal, telefo-
nun başında gazetecilerle sürekli konuşuyorlar, ertesi
günü okuyorum, şaşırıyorum, TV reklamındaki gibi yıkıyo-
rum, çıkıyorum.
Yılmaz demiş ki:
- "Özal'dankorkmuyorum, çekinmiyorum."
Birisi Cumhurbaşkanı, öteki anamuhalefet partisinin li-
deri!.. Mesut Yılmaz neden korksurı ve çekinsin? Cumhur-
başkanı, Sayın Yılmaz'ın rakibi mi? Sap ile samanla birlik-
te elmalarla armutlar birbirine karı^ıyor. Adına TC Anaya-
sası denen kitapçık ha var, ha yok!.. Cumhurbaşkanı,
futbol takımının libero'su gibi, kâh Çankaya'da kâh
ANAP'ın içinde!...
Ne yapmak istiyor?
•
Süleyman Bey, Özal'ı Çankaya'dan indirmek istiyordu;
oy desteği yetmedi. Koalisyon hü<ümetinin özal'la başı
dertte. Turgut Bey, ya hey diyerek Koşk'ten ayrılsa, kollari-
nı sıvayıp ANAP'ın başına geçse ne olur? Tereyağlı ekme-
ğin üstüne sürülmüş bal olur!.. Meclis bir yeni cumhurbaş-
kanı da seçti mi, iki katlı kaymaklı baklava olur.
özal bunu bilmez mi?
Bilir...
Ama ikide bir "Çankaya'dan inerim, ANAP'ın başına ge-
çerim" demek işine gelir.
Ne var ki Sayın özal'ın Çankaya'da soluksuz kaldığı da
bir gerçek!.. Koalisyon hükümeti, Köşk'ü anayasal çem-
berle kuşattı; Turgut Bey oflasa da puflasa da bu çemberi
kıramaz; ya Allah deyip yaptığı her huruçta geri döndü;
Karadeniz Ekonomik Işbirliği'nin Istanbul'daki toplantsın-
da bir çıkış yapmaya yeltendi, başarısız kalınca Marma-
ris'e kaçtı.
Yine de özal kabına sığamaz.
Peki, ne yapabilir?
Ne yapacak? Mesut Yılmaz'a yüklenip ANAP'ı bütünüyie
elegeçirmeyeçalışacak; özal partinin başına Köşk'e bağ-
lı bir kuklayı oturtmak istiyor; "doğal lider" Genel Baş-
kan'a yükleniyor:
- Mesutl.. Doğru dürüst muhalefetyapamıyorsun!.. Bana
gelip sormuyorsun!.. Beni yeterince savunmuyorsun!.. Gi-
dişatını beğenmiyorum!..
Cumhurbaşkanı bununla da yetinmiyor, telefonu açıp
gazetecilere bildiriyor:
- Adamakıllı yüklendim, sertkonuştum!..
Hey gidi dünya hey!..
Cumhurbaşkanı ANAP'ın "doğal lideri"yd\; tenzili rüt-
beyle bir kanadın başına geçti; anamuhalefetin genel baş-
kanını devirmek için yeşil ışığı partideki yandaşlarına
yaktı.
Bakalım daha neler görecegiz!..
•
Siyasal iktidarm başı Konut'ta oturuyor.. ...k
Anamuhalefet lideri Köşk'te.. . -
Cumhurbaşkanı muhalefette..
Başbakan iktidarda..
Siyaset Türkiye'de çarpıldı. Yalnız siyaset çarpılmadı;
Babıâli de tersine döndü.
Kaç günden beri bakıyorum; hiç kimse çıkıp da "Sayın
Cumhurbaşkanıf Yılmaz la kavgaya ne gerek? Senin neyi-
ne yağlı çörek!." demiyor.
Anayasadan bize ne canım!..
lEKClIIE
mto GEvnnAMIAY
e n t i s e ç t i e r ı
Söyleşi, Şiir,Oyun, Roman, Deneme
90 gr. 2. hamur, 13.5x21 cm. 328 sf..
Melih Cevdet Anday Kendi Seçtlkleriyle
Yapı Kredi Yayınları'nın yeni dizisi Seçmeler'de
YAPI^CKREIDi
YAYINLARI///
Yapı Kredi Yayınlan: Yeniçeriler Cad.Sinekli Medrese
Sok. No: 1 Kat:3 Beyazıt tstanbul Tel: 516 93 23 516 58 32
Genel Dağıtım İLPA: Klodfarer Cad. îletişim Han No: 7
34400 Cağaloğlu İstanbul Tel: 516 22 63 -64
İLAN
BALIKESİR BİRİNCİ SULH HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
Esas No: 1991/1152
Karar No: 1992/725
Davacı Osman Zeki Özgül vekili Av. Salim Gürcan Mengü tarafın-
dan davalı Fatma Topsakaloğlu aleyhine açılan izale-i şuyuu davasının
mahkememizde yapılan açık duruşması sonunda, Balıkesir Merkez
Halalça köyünde vaki ve tapunun pafta: 19.M.3.C, Ada: 4493, par-
sel: 4'de kayıtlı 191 m
;
miktarlı cinsen arsa vasfındaki dava konusu
taşınmazın tapuda yazılı yükümlülükleri ile birlikte umum arasında
satılarak, satış bedelinin tapuda yazılı hissedarlan hisseleri nispetin-
de ödenmesi suretiyle üzerindeki mülkiyet ortaklığının giderilmesine
23.6.1992 arihinde karar verilmiş olup, davalı Fatma Topsakaloğlu-
nun tebligatına sarih adresi tespit edilemediginden karann ilanen
tebliğine karar verildığınden, ilan tarihinden itibaren 15 gun sonra teb-
liğ edilmiş sayılacağından kanuni müddeti içinde temyiz edilmediği
takdirde kesinleşmiş olacağı ve karann davalı Fatma Topsakaloglu-
na tebliğ yerine kaim olmak üzere ilan olunur. 16.7.1992
Basın: 49505