15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14AĞUSTOS1992CUMA OLAYLAR VE GORUŞLER tJnÜstüıte MELÎHCEVDETANDAY Ünlülerin tümü, büyük, degerii, saygm kışüer de- ğfldir. Kötü bir ışten ötürii tanınmış olanı neden büyük, değerli, saygın sayacakmışız. tsa'dan önce 356 yıhnda Efes'teki Artemis tapınağmı yakan adam, bu işi ünlenmek içiıı yaptığını söylemis mah- kemede. Aaldı, adını anmak da yasaklandı. Öyle ise üne kavuşamadı diyeceksiniz. Gerçi mahkeme ka- ran, adıru anmamamızı buyuruyordu ama zaman gepnce o yasak unutuldu. Hangi mahkeme karan sonsuza değin ayakta kalmışür ki! Herostratos için de böyle oldu; dahası onun adından başka sözcük- ler türetüdi: Herostratizm, Herostratik gjbi. Ün uğruna ölümü göze abnak yalıuzca şaşırüa değil, düşündürücüdür de. Neden derseniz, bunca ararur, istenir olabümesi için, ünde büyük bir çekid- Hk bulunmaa gerekir. Nedir o çekidîik? Doğrusu, anjamak kolay değüdir. Tanırananın mutluhık geti- rici okiuğu kolay söylenemez. Dünyaca tanınmış büyük adamlann çoğu rahatsz edileceği korkusu üe sokağa çıkmaktan kaçınır. Arjantinli yazar Jorge Luis Borges, anılannda anlaüyor Bir akşam kentten taksi üe evine dönü- yormuş, araba evin önünde durunca, sürücü, "De- mek siz Bay Borges'aniz, sizden para alamam" demiş. Bir iki... derken ünlü yazar bindiği arabayı evinın önünde değil de daha aşa&da durdurmaya başlamış. Bu kez de sürücü, "Demek siz Bay Bor- gs'in komşususunuz" demez mi! Kurtuhış yok. nlenmış olmanın akıa yanlan saymakJa bıtmez. Bakmayın siz "Beni tanıdüar" diye övünenlere, on- lar üne ermemiş. ama kendüenni ünlü gjbi göster- mek isteyen kirnselerdir. Üne doymuş olanlar ise bunun lafinı bile etmek ıstemezler. Ün düşkünlüğü ölümsüzlük inancını içerir. Aüe- sine para pul bırakmak gibi, adamın unutulmazlığı- nı zengjnlık sayan kişr, bundan üerde yararlanılaca- ğını düşünüp şişinir. Dahası yararlanacak olanlann başında kendiâ gebnektedir. anıldıkça ruhu düğün bayram edecektir. Bu inanç ohnasa, ün için bunca çırpınılır mıydı? Çocuklar, babalanrun hem para, hem ün bırakmasını isterler, çünkü ün de zamanla paraya çevrilebilir. Buraya gdindiğinde, ünün şerefle iüşkisi konusu önümüze çıkacaktır. Doğruluk yolundan sapdarak elde edilmiş olan ün kime şeref getirecektjr! Büyük işler başarmış olanla, zemaaıı kuyusunu kuieten bir kapta taruhr mı? Ama üne kavuşmak için en alçak- ça yollan deneyenler de vardır yaak ki! Itoğru yaşa- mak, elbette korkusuzluk ister; insanoğlunun ken- dini akhna, vicdanına karşı sorumlu saymaa, ünün vereceğinden daha büyük mutluluk getiricidir. Montaigne yaztyor. Eski Yunan'da bir balıkçı, bir kasrga araanda tann Poseidon'a şöyle demiş, "Ey Tann, beni ister kurtar, ister baür, ben dümenimi kırmadan dosdoğru gideceğim." Yalnız bugün mü, belki bütün tarihte ün bakı- mmdan başta gelenler. devlet-siyaset adamlan ol- muştur. Açın elinızdekı gazetenin birinci sayfasnı, devlet-siyaset adamlannın resmlerini görecek, de- meçlerini okuyacaksınız. Politikaya heves edenlerin bunca çok olmasının nedeni anlaşıhyor. Bu yolda üne çarçabuk erilmektedir. Ama bu tür ünün sürek- li olup obnadığına gelince, kuşkusuz politıkaanın ünü çoğun saman alevi gjbidir, parlakhğı uzun sür- mez. O alanda kaha olanlar, gerçekten büyük işler başarrnış kişüerdir. Baceon, bir denemesinde şöyle diyor, "En yüce ün türlerini önemlerine göre şöyle srakyabüinz: Önce devlet kuruculan geür, Romu- lüs (söylembüime göre Roma devletinin kurucusu), Kyros (Pers kraflığının kurucusu), Sezar, Sultan Os- man, Şah Ismail gibi." Biz buna, ikinci cumhuriyet- çüeri danltmayı göze alarak, Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurucusu Atatürk'ü de katalım, Montaigne, "ikinci olarak" diye sürdüriiyor sö- zünü, "yasa koyucular gelir, bunİar koyduklan ya- salar kendıknnden sonra da yaşadığı için ıkıncı- kurucu diye de anıhrlar Lykurgus, Solon, Justinia- nus, Edgar (onuncu yüzyüda yaşamış bir İngötere kralı), Kastüya kralı bılge Alphonsus." Üçüncü ola- rak kurtanalar. dördüncü olarak ülkeyi genişleten- ler, son olarak da ülkeleriru adaletle yöneten, yaşa- dıklan çagı uyruklan için bir mutluluk dönemi küanlardır. Görüyor musunuz, bu listede hiçbır bilim adamı- na, hiçbır sanatçıya yer verUmemiş. Çünkü ün, an- cak halka yanadığınca ündür. Ne yapacaksınız, halk, sivrilmiş olanlan kendı yaşamındakı yansıma- lan ile değerlendirir. Bilim ve sanat ise, poÜtika gibi güncel değüdir, büim de, sanat da zamanla işler top- luma. Dahası, zamanla büe işlemez. Halk, bilımsız ve sanatsız yaşayabüeceğine inanır, yaşar da. Kültür adı alunda toplanan etkinlüder, genellıkle "lüks" sa- yüır. Ne demektir luks? Ancak geçimi yerinde, boş vakti olanlann ügi duyduğu meraklar. Ama zaman- la büımler de sanatlar da toplumun çalışan katman- lannda tanınmağa başlar. Buna, tam olarak "tanın- ma" da diyemeyiz. Bu alanlardaki etkinHklerden, buluşlardan bir esinti gelir halka. Diyelim, Don Ki- şot'un adını duymuştur da, "Kimdir?" diye sorarsa- nız, "Değinnenlere saldıran herif' der. Bu da bir bflgidir kuşkusuz; ama şuractkta söyleyivereyım ki, Don Kişot, Cervantes'ten daha ünlüdür. Gene di- yelim, Freud'un adını geçirseniz, laztn babasına. oğlan çocuğun anaana sevdah olduğunu söylerler sîze. Diyeceğim, büimlerin, sanatlann buluşlan. bu yüzden, yaratüdıklan çağ içinde geregince büıne- mezier ve o buluşlann yaraüalan da ün bakımın- dan gölgede kahıiar. Demek poliukaakr geneüüde unutulurlar. Büim adamlannın, sanatçdann ölüm- süztüğe ermeJeri, başlangıçta tanınmamış ohnala- nndan kaynaklanır. Öyle ise bunlar, ölümsûzlüge ermek için ölrneği beklernelidirler. Oysa hiçbir poü- tikacı öbnek ıstemez. Kımin hakh olduğunu büe- mem. Sanıyorum ki, tarunmak bir tutkudur ve bu tut- kuya kapdmayan insan neredeyse yok gibidir. Ge- çeıüerde mahallemızdekı karpuz sergiane gjtmiş- tim; orada üstü başı yoksul olduğunu gösteren bir delikanh vardı, karpuzcuya, "Beni Aksaray'da her- kes tanır" dedi. Merak etmiştim, "Sen Aksaray'da ne iş yaparsın?" diye sordum. Çocuk "Simit sata- nm" yanıunı verdi. Onun gibi, sayıaz ünKi vardır her yerde. Kazanç değüdir önemK olan, ündür. Oysa bir sanatçı, bir bi- lım adamı için ün önemli değüdir. Gerçekten ünlü obnayı hak edenler, ünlü okJuldannı unuturlar. Da- hası, tanınmak onlan şaşırür. Büim adamı aşılacağı- nı bilır, sanatçı ise, işinde derinleştikçe, sanaunın özüne yaklaşnkça ermişkre benzEmeğe başlar, ko- nuşan o değüdir artık, başka bir sese kulak vermek- tedır. Ün düşkûnlüğü. misuk bir inana içerir hep, ru- hun ölümsüzlüğü inanadır bu, bir tür tannlaşmak- ar, güncel olandan kopmakür. Böyleyse, ün düşkünlerinin bizden sürekh ügi ve saygı beklemelerini anlamak güçleşir. Çünkü yücel- nruşlık üe halkın alkışına düşkünlük birarada düşü- nüİemez. Ünlünün alçakgönüllü olmaa gerektığını söylemek değil amaam, çünkü onun için alçakgö- nülKilük anlamını yitirmiştir. Kendini en beğenmiş olan, alcakgönülKi ünlüdür. ARADABIR Dr. lur. HAYRETTtN ÖKCESİZ İkinci Cumhurtyet'e Kapşı Hukuk Devleti Bugünlerin terkisine, "ikinci cumhuriyet" deyimiyle as- lında hep gündemde bulunan birtakım, devlet-toplum- birey üçgenine ilişkin sözde yeni oklar sadağı asılmak is- tenmektedir. Bu deyimin kendisi, ortaya atılış biçemi ve içeriği Amerika'yı hep ilk keşfetmenin o heyecanını, "ço- cuklar gibi şen"liğini yansıtıyor İki türlü eskiyi: önceki bir gerçekliği ya da önceki bir ütopyayı ilk fark ediyor olduğu- nu sanmak insana kimi tarihsel misyonları üstlenmek he- vesini verebilir. Bugüne dek, yaşamında er ya da geç, bir devr-i daim (perpetuum mobile) makinesi tasarlamış birçok kimseye rastladım. Ne coşkulu bir buluştur o! Oysa devlet ve top- lum felsefeleri daha olgun, daha titiz kurgularla doludur. Hemen şunu söylemek istiyorum: Böylesine bir aygıtın te- mel yasalarını ararken bir yandan da elimizdekinin ola- naklarını gerçekleştirmeye ve geliştirmeye bakmalıyız. Insanların olduğunu kadar, devletlerin ve toplumların da hiç bir zaman bir 'tabula rasa' (her türlü deneyden önce zihnin durumunu gösteren, beyaz kağıt gibi boş düzlem) olarak görülemeyeceklerini bütün siyasal düşünce ve olaylar tarihi, uzak-yakın örnekleriyle gösterir. Devlet ve toplum yaşamına yeni etki odakları yerleştirirken, aslında bunların dışarıdan ve yabancı öğeler olarak değil, icerisin- de yer alması düşünülen dokuda oiağan ve gelişmeye eğilimli organlar olarakduyumsanması gerekir. Atatürk- ün başka bir gerçekçiliği de burada yatar. İkinci cumhuriyet ile tasarlanan kimi yenilikler, dikkatte bakıldığında, ilkinin aydınlığıdır. Yer ve zamanla göreceli, yani yerel olanı kazıp altına baktığmızda evrensel değerle- rin yeraltı ırmagını bulursunuz. Bu süreklilik bugün yer- üstüne çıkıyorsa, bunda eseri olan insanların adlarını söylemekten utanmamalı, daha da önemlisi, kendine mal- etmemelidir. öte yandan, dönemlerin gerçek adlarını ge- nellikle kahramanları değil, daha sonrakiler vermektedir. Konuya hukuk açısından bakmak istiyorum: Türkiye yüz yılı aşkın bir süreden beri Avrupa'da oluşup gelişen bir idenin çekim alanındadır, bundan yararlanmıştır. Geçirdi- ği bütün olumsuzluklara karşın, yakın geleceğine daha olumlu bir devlet ve hukuk yapısı umuduyla bakabiliyorsa, önceden tanıdığı ve gelişimini izlediği bu idenin ürünleri- nin nihayet hasat mevsiminin gelmekte olduğunu bilme- sindendir. Bu ide, hukuk devletidir. Onu özündetaşımayan cumhuriyetlerin devlet baskısına; demokrasilerin ise ço- ğunluk diktatörlüğüne kolaylıkla sürüklendiklerini biliyo- ruz. Bu deneyimler hiç bir toplum için yeni değüdir. Hukuk devleti idesi; eşitlik, amaca uygunluk ve hukuk güvenliği öğelerini içeren hukuk idesinin, devlet dediğimiz toplum- sal olguya hukuksal bir kurumlaştırmayla yansıtılmasıdır. Hukuk devleti idesinin, hukuk idesi ile birlikte, insanın en temel üç gereksinimi; özgürlük, güvenlik ve eşitlikten kay- naklanan üç değersel boyutu vardır: Bunlar da aynı adları taşımaktadır. Yani bu temel gereksinimlerin, üstün değer- ler olarak hukuk ve devlet düzeninde tanınmasıyla insan bireyi merkeze yerleşmektedir. Bunun anayasalarda kilit kavramı insan onurudur. Kaçıncı cumhuriyet ve nasıl bir demokrasi olursa olsun kendisine insan onurunun doku- nulmazlığına dayalı hukuk devleti nıtelemesini ilk ad ola- rak almayan ve bu değerler çekirdeğinin bütün hukuksal ve sosyal uzantılarını sonuna değin gerçekleştiremeye- cek bir siyasal örgütü toplumda tek meşru kabagüç tekeli olarak tasarlamanın hiç bir ilginç yani yoktur. llkel ve ya- banıl bir liberalizmi yeniden keşfetmek istemiyorsak, çar- pıcı deyimlerin çekiciliğine kapılmaksızın şu tümcenin gerçeklikle büsbütün çakışmasına çahşmalıdır: "Türkiye Cumhuriyeti... bir hukuk devletidir". Oluşturulan kavram- ların "yeni" olabümesi için onların, yeni olguları ve neden- sellik ilişküerini bizim bilinç düzeyimize ilk kez getiriyor olmaları gerekir. "İkinci cumhuriyef'le yeni bir şey söy- lenmemiştir. Türkiye; ikinci bir cumhuriyet değil, bir hukuk devleti olmak zorundadır. Bu zorunluluk da bir kaç hafta icerisinde ortaya çıkmadı. n ıı M V M IMJÖR&lfâZİK YÜPIMCILIKİ •1 L L E • P L E SELD4BA0CU OZEL MODA USESIGENEL MUDURUHHJ'nden )9W DUYURU VE TEŞEKKUR Özel Moda Usesi öğrencilertnin aeçmiş yıllarda ÖSYS'de göstefdOI başan %70'l« yinetendl. Tüm Oze4 Moda U$esi Allesinl kuttar, bu başanda katkrsı okn ldawcl ve öğretmenlerlmlze teşekkûf edertz. 1992 ÖSYS SONUÇLARIMIZ: 1992de de EMn Yüzügulu PnaPetvane hkay Voıdoı Bonu Soysever Functo BirhekJiTiogiu A. Emre Bdge Egelbaş Y(xıco Tûfker Mara îoNncıogiu OnurS. Aksu F. Eb«u Taiay M. Alp Erkayo HandeBfeen A.TanBodur •Rahmi Hosan S EsraAfgeşo Arzu Köylü Rosım ûzel Sinan8ai Rengû Bulguıogiu BeriJEraydm E Nurtoç Bılge E ûzlemKesJon H HakonGüncy Gö2de GCrel Zulol befberyon Büurözgeldi B. Mettem Ekmcı T.Eytemlşnak RbKûnta; E Aysunlopar TOPLAM: 65 Yıldc Ûn Müh. Fok Çevte Muh bt On Ed Fc* Ing DiveEd IstÛnEdFaklngDılveEd B Ûn FefvEd Fak Ing DiveEd B. Ûn İk Id Bit Fak. l^etme bt un IkfısatFak B*entÛn Muhasebe k» ûnSiy BJFok ştetme bt.On IktBatFak. k ÛnlştefrT)efak.<lngiEce) YıkteÛn Restaosyon ODTÛ. Müh. fak Kimyo Mûh B Ûn Müt Tefcümonl* (lng) EgeÛnEd Fak. Ing DiveEd YfcJe pn. Mûh. Fak. Kimya Mûh Mar Ûn kc Id Bi Fak ktıscrtdng) Mar.Ûnlk Id Bi Fak. ktsot (Ing) bt. Ûn. Ikiisat Fak Ekonometn bt Ûn Ba$.Yay.RodyoIV Mac. Ûn. k Id. Bi Fok. btetme B. Ûn. Fen-Ed. Fak. Pskoloji Mor.Ûalk.ld BIFak l^etme (Ing) lîO. Fen-Ed Fok. Matemotik Muh bt Ûn DışHe(*T*Qi feÛSBl Mor. Ûn k. Id M Fak. Çd. Ek End I B. Ün. Ingifcce Ögretmentgi bt Ün Bos-Yay RodyoTV Yfcle Ün. Müh. Fak. Çevre Müh Akdeniz Ün. Fen-Ed. Fak Kyolojı B. Ûn. Fen-Ed. Fak. Febefe Mor.Ûn.Bas-VoyHoUollifk Papatya Angı Bonu Korayazgan M Murat Büyükkarakaj Berrak Vûcekal Dıdem Konucuk Ebru Borazoncı Neptün Somay I Kıvançörogiu ArzuKşnboy S EbfuErsan S OQuzörtuncef AstKtç DıtekKurroon A Devrimûztürk BanuYeû*n BemaKiar Bonş Koroton Zeynep Erdem EbruV.Kaya GülerBatta EVBlgin FfeŞahh A ÇaOlaGenceli Nesihan Keçeci Ceylon Gençyılmaz S«fhon Onur Basak Gokboyrak Funda Şahin N. Aşkm Karadogiı özgûrDermon Con Aydogon Mehmet BayoOkı E HondeGOre< Mat Ûn. lc Id. Bİ. Fak. btetme (Ing.) tst Ûn DısHetanHgl bt. Ûn Veteırıef Fok. Mor Ûn Dç Heknügı bt. Ûn btetme (Ing.) Mor. Ûn Hukuk Fok. 9EylGlÜnEgFak.lngfeceögf UtudoC ün. k. Id Bİ. Fok. işietme Mar. Ûn. k. Id Brt Fak. btetme İTÛ Fen-Ed. Fak Matemotik Müh. bt ÛnlktisatFak. Uhftaû Ûn. k. Id. Bİ. Fak. kteat BÛn kld.ŞI FaklAjsiararaslîk. Mm SinonÛn Restorasyon Mor. Ûn. k. Id. Bİ. Fak. işietme (Ing.), bt. Ûn TurbmOtefc* bt Ûn Mûh. Fak JeofcfcMüh btÛnEdFaklngleceögr. bt. Ûn. Işterme Fok. btetme (Ing.) B.ün Fen-Ed. Fak. Ing. OiveEd. B Ûn Fen-Ed.Fok Ing.DiveEd. B Ûn.k t.Bü Fak. btetme BÛn. Fen-Ed Fak. Bryotol bt. Ûn. Hukuk Fak Adotet B Ûn Fen-Ed Fok Ing DiveEd. Mar.Ûn Efl. Fak. Inglfece ûgr. bt ÛrıEd. Foklng. DfveEd Mar. Ûn. k. Id. Bi Fok. btetme (lng.)l B. Ûn. Mût-Tercûmanlk (Ing.) bt Ûn. Hukuk Fok. bt Ûn.C.Pa!aT»)Fak.Tfct)iBv. İ7Û. btetme Mûh. Mar. Ûn. EĞ. Fak. FHk ögretmenlgi TEL:34691 37-38 FAX:3466321 BALIKEStR 2. SULH CEZA HÂKİMLÎCt'NDEN 7.9.1990 suç tarihinde taklit ve tağşiş edilmiş muhitte bal satmak- tan sanık Orta ilçesi özlü köyü Nüf. kayıtlı halen Çubuk ilçesi Ata- türk Mah. Katra Sk. No: 13/B'de oturur, Izzet ve Fatma Oğîlu 1974 Doğ. ERDAL BOYBAŞI hakkmda 28.5.1992 gün ve 1990/908 E.1992/373 Kar. sayılı Uamı ile TCK'nm 398, 3506, 55/3, 402, 647/4, 6. maddeleri geregince 333.3OOr- lira ağır para cezası ile tecziyesine ve aynca 2 ay süre ile cürme vasıta kıldığı meslek ve sanatın ve ticare- tin tatiline ve yine 7 gün süre ile işyerinin kapatılmasına ve teciline dair mahkememizce verilen karar kesinleşmiş olmakla TCK'nın 402. maddesi geregince ilan olunur. Basın: 34768 BALIKESİR 2. SULH CEZA HÂKİMLİĞİ'NDEN 23.1.1992 suç tarihinde taklit ve tağşiş edilmiş peynir imal edip sa- tışa sunraaktan saruk lbrahim EROGLU hakkında mahkememizce 2.6.1992 gün ve 1992/195-388 karar sayılı Uamı ile TCK'nın 398, 3506, 402, 64774, 6. maddeleri geregince 550.000^ lira ağır para cezası, 3 ay süre ile cünne vasıta kıldığı, meslek ve sanatı ve ticaretin tatiline ve aynca 7 gün süre ile işyerinin kapatılmasına ve tesciline dair mah- kememizce verilen karar kesinleşmiş olmakla TCK'nın 402. maddesi geregince ilan olunur. Basın: 34770 FttaTeknik 1952-1992 Isıtma • Havalandırma - Kllma Klape aksamından, Vantilatöre kadar Tüm yenilik ve zengin çeşitlerle Yurt çapında ve üç kıtada ISIMIZ ASKIMIZ, KALİTEMIZ GURURUMUZDUR • Menfez - anemostat, • Yangın ve hava damperleri, • Isıtma - havalandırma - klima santraltarı, • Sentetik ve madeni • Dış hava, kapı ve bar • Susturucular - yönlenefi: • 102 yıllık deneyir lisansı ile bilgisayıf • Spirat borularda ürünlerl, • İTALYAN N1COTRA ve CBI vantilatörleri, • Hollanda menşeli STORK çatı aspiratörleri, • Klima santralı üretiminde uzman FRANSIZ - HYDRONIC firması temsilciliği YA SIROCCO ntilatör üretimi, .IANDA-DEC MERKEZ: Ahmet Vefik Paşa Cad, No: 36 34280 ÇAPA / İSTANBUL TEL: 586 32 44 - 586 46 13 - 585 57 58 FAX: 588 15 00 FABRİKA: GÜNGÖREN / İSTANBUL TEL 584 08 42 FAX: 553 36 35 İLAN BALIKESİR BİRİNCt SULH HUKUK HÂKİMLİĞt'NDEN Esas No: 1991/1152 Karar No: 1992/725 Davacı Osman Zeki özgül ve- küi Av. Salim Gürcan Mengü tarafından davalı Fatma Topsa- kaloğlu aleyhine açılan izale-i şuyuu davasının mahkememizde yapılan açık duruşması sonunda, Bahkesir Merkez Halalça köyün- de vaki ve tapunun pafta: 19J4.3.C, Ada: 4493, parsel: 4'de kayıtlı 191 m 2 miktarlı cinsen arsa vasfındaki dava konusu taşınma- zm tapuda yazılı yükümlülUkleri ile birlikte umum arasında satı- larak, satış bedelinin tapuda yazılı hissedarlan hisseleri nispe- tinde ödenmesi suretiyle üzerindeki mülkiyet ortaklıguun giderilmesine 23.6.1992 tarihinde karar verümiş olup, davalı Fatma Tbpsakaloğlu'nun tebligatına sa- rih adresi tespit edilemediginden karann ilanen tebliğine karar ve- rildiğinden, ilan tarihinden itibaren 15 gün sonra tebliğ edil- miş sayılacağından kanuni müddeti içinde temyiz edilmedi- gi takdiıde kesinleşmiş olacağı ve karann davalı Fatma Topsaka- loğlu'na tebliğ yerine kaim olmak üzere ilan olunur. 16.7.1992 Basın: 49505 OZEL BORA SÜRÜCÜ KURSU 89. DÖNEM KAYITLARI DEVAM EDİYORI Hafta sonu-Hafta içi ve Akşam kurslan devam ediyor. pershane: ÜSKÜOAR: 343 «7 12-310 92 M KÛZYATAĞI: 3(2 47 33 TARABYA: 262 08 18 PENCERE Senin Neyine Gerak, Yağlı Çörek... Fiabıafi basınında kaç günden beri yine "Köşk" konuşu- luyor; yorum yapılıyor; ahkâm kesi iyor; bakla falı açılıyor; remil atlıyor; soruluyor - Özal politikaya dönecek mi? Peki, Özal gırtlağına kadar politıkanın içinde değil mi? Ancak bu kez iş başka!.. Kafası çok kızarsa Sayın özal, Çankaya'dan huruç eyleyecek, cumhurbaşkanlığını bıra- kacakmış, ya bir parti kuracak ya ANAP'ın başına geçe- cekmiş... Niçin? Kimi gazete köşelerinde bu işin gargarası yapılıyor; ûzal, Mesut'a kızmış, demiş ki: - Yakanm!.. Bir yandan Sayın Yılmaz, öte yardan Sayın özal, telefo- nun başında gazetecilerle sürekli konuşuyorlar, ertesi günü okuyorum, şaşırıyorum, TV reklamındaki gibi yıkıyo- rum, çıkıyorum. Yılmaz demiş ki: - "Özal'dankorkmuyorum, çekinmiyorum." Birisi Cumhurbaşkanı, öteki anamuhalefet partisinin li- deri!.. Mesut Yılmaz neden korksurı ve çekinsin? Cumhur- başkanı, Sayın Yılmaz'ın rakibi mi? Sap ile samanla birlik- te elmalarla armutlar birbirine karı^ıyor. Adına TC Anaya- sası denen kitapçık ha var, ha yok!.. Cumhurbaşkanı, futbol takımının libero'su gibi, kâh Çankaya'da kâh ANAP'ın içinde!... Ne yapmak istiyor? • Süleyman Bey, Özal'ı Çankaya'dan indirmek istiyordu; oy desteği yetmedi. Koalisyon hü<ümetinin özal'la başı dertte. Turgut Bey, ya hey diyerek Koşk'ten ayrılsa, kollari- nı sıvayıp ANAP'ın başına geçse ne olur? Tereyağlı ekme- ğin üstüne sürülmüş bal olur!.. Meclis bir yeni cumhurbaş- kanı da seçti mi, iki katlı kaymaklı baklava olur. özal bunu bilmez mi? Bilir... Ama ikide bir "Çankaya'dan inerim, ANAP'ın başına ge- çerim" demek işine gelir. Ne var ki Sayın özal'ın Çankaya'da soluksuz kaldığı da bir gerçek!.. Koalisyon hükümeti, Köşk'ü anayasal çem- berle kuşattı; Turgut Bey oflasa da puflasa da bu çemberi kıramaz; ya Allah deyip yaptığı her huruçta geri döndü; Karadeniz Ekonomik Işbirliği'nin Istanbul'daki toplantsın- da bir çıkış yapmaya yeltendi, başarısız kalınca Marma- ris'e kaçtı. Yine de özal kabına sığamaz. Peki, ne yapabilir? Ne yapacak? Mesut Yılmaz'a yüklenip ANAP'ı bütünüyie elegeçirmeyeçalışacak; özal partinin başına Köşk'e bağ- lı bir kuklayı oturtmak istiyor; "doğal lider" Genel Baş- kan'a yükleniyor: - Mesutl.. Doğru dürüst muhalefetyapamıyorsun!.. Bana gelip sormuyorsun!.. Beni yeterince savunmuyorsun!.. Gi- dişatını beğenmiyorum!.. Cumhurbaşkanı bununla da yetinmiyor, telefonu açıp gazetecilere bildiriyor: - Adamakıllı yüklendim, sertkonuştum!.. Hey gidi dünya hey!.. Cumhurbaşkanı ANAP'ın "doğal lideri"yd\; tenzili rüt- beyle bir kanadın başına geçti; anamuhalefetin genel baş- kanını devirmek için yeşil ışığı partideki yandaşlarına yaktı. Bakalım daha neler görecegiz!.. • Siyasal iktidarm başı Konut'ta oturuyor.. ...k Anamuhalefet lideri Köşk'te.. . - Cumhurbaşkanı muhalefette.. Başbakan iktidarda.. Siyaset Türkiye'de çarpıldı. Yalnız siyaset çarpılmadı; Babıâli de tersine döndü. Kaç günden beri bakıyorum; hiç kimse çıkıp da "Sayın Cumhurbaşkanıf Yılmaz la kavgaya ne gerek? Senin neyi- ne yağlı çörek!." demiyor. Anayasadan bize ne canım!.. lEKClIIE mto GEvnnAMIAY e n t i s e ç t i e r ı Söyleşi, Şiir,Oyun, Roman, Deneme 90 gr. 2. hamur, 13.5x21 cm. 328 sf.. Melih Cevdet Anday Kendi Seçtlkleriyle Yapı Kredi Yayınları'nın yeni dizisi Seçmeler'de YAPI^CKREIDi YAYINLARI/// Yapı Kredi Yayınlan: Yeniçeriler Cad.Sinekli Medrese Sok. No: 1 Kat:3 Beyazıt tstanbul Tel: 516 93 23 516 58 32 Genel Dağıtım İLPA: Klodfarer Cad. îletişim Han No: 7 34400 Cağaloğlu İstanbul Tel: 516 22 63 -64 İLAN BALIKESİR BİRİNCİ SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Esas No: 1991/1152 Karar No: 1992/725 Davacı Osman Zeki Özgül vekili Av. Salim Gürcan Mengü tarafın- dan davalı Fatma Topsakaloğlu aleyhine açılan izale-i şuyuu davasının mahkememizde yapılan açık duruşması sonunda, Balıkesir Merkez Halalça köyünde vaki ve tapunun pafta: 19.M.3.C, Ada: 4493, par- sel: 4'de kayıtlı 191 m ; miktarlı cinsen arsa vasfındaki dava konusu taşınmazın tapuda yazılı yükümlülükleri ile birlikte umum arasında satılarak, satış bedelinin tapuda yazılı hissedarlan hisseleri nispetin- de ödenmesi suretiyle üzerindeki mülkiyet ortaklığının giderilmesine 23.6.1992 arihinde karar verilmiş olup, davalı Fatma Topsakaloğlu- nun tebligatına sarih adresi tespit edilemediginden karann ilanen tebliğine karar verildığınden, ilan tarihinden itibaren 15 gun sonra teb- liğ edilmiş sayılacağından kanuni müddeti içinde temyiz edilmediği takdirde kesinleşmiş olacağı ve karann davalı Fatma Topsakaloglu- na tebliğ yerine kaim olmak üzere ilan olunur. 16.7.1992 Basın: 49505
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle