Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
9 MAYIS1992 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
'Paradan 5 sıfır
atalım'
•ANKARA (AA)-Türkiye
Serrhest Muhasebeci Mali
M iLşavirler ve Yeminli Mali
MüşavirlerOdalan Birliği
Başkanı Prof. Dr. Kamil
BCî.vükmirza. uzun yıllardan
beri süren kronik
enilasyonun Türk parasını
büyük ölçüde erozyona
uğjattığmı ve sıfırlarla dolu
fiv-atlann oluşmasına yol
açlığını söyledi. Prof. Dr.
Büyükmirza, bu nedenle
Türk parasından beş sıfır
atümasını önerdi.
Bcsiciye destek
•.ANKARA (AA)-
Hayvancılık sektörûnde
özellikle besicilere
sajŞianacak teşvikieri
kapsayan uygulama
teb>Iiğinin esaslan belirlendi.
ö n ümüzdeki günlerde
Resmi Gazete'de
yayımlanarak yürürlüğe
girrnesı beklenen teblığle
teşvik karan kapsamında yer
alan "besicilik işletme
kredisi" uygulamasına
açıklıkgctiriliyor.
Halk Yaşam'ın
kârı
• Ekonomi Servisi -1991
çalışma yılını tamamlayan
Halk Yaşam Sigorta,
bilançosunuaçıkladı. Halk
Yaşam Sigorta 1991 yılını
2.821.324.973 TLkârla "
tamamladığını, aktif
toplamlannın
35.340.270.530 TL olduğunu
veözkaynaklannın I7.l
milyara ulaştığını bildirdi.
TÜSİAD'dan yeni
tartışma
• Ekonomi Senisi - Türk
Sanayicileri ve İşadamlan
Derneği. ülkemizde son
zamanlarda ele alınan "yerel
yönetimler" sorununa
katkıda bulunmak amacıyla
hazırlattığı "Yerel
Yönetimler-Sorunlar ve
Çözümler" raporunu 12
mayıssalıgünüTÜSİAD
Yönetim Kurulu Başkanı
Bülent Eczacıbaşı'nın
Swissotel'desaat 10.00'da bir
konuşması ile kamuoyuna
açıklayacak.
Kredi kartında
işbipliği
I Ekonomi Servisi - Dokuz
banka ve bir kredi kartı
şirketi. kredi kartı
uygulamasında işbırliğine
gitti.
Bankalararası Kart
Merkezi'nden yapılan
açıklamaya göre işbirliğine
kalılan herhangi bir
bankanın kredi kartına sahip
olanlar dığer bankalann
şubelerinden de para
çekebilecekler. Açıklamada
işbirliğine Akbank, İktisat
Bankası, Osmanh Bankası.
Pamukbank, Dışbank,
Garanti Bankası, Imar
Bankası. İş Bankası, Türk
Ticaret Bankası ile AKK
Turizm ve Ticaret AŞ"nin
kaüldığı belirtildi. Söz
konusu bankalara ait kredi
kartı sahipleri Türkiye'deki
toplam 2 bin 115 şubeden
visa ve
mastercard-eurocardlannı
kullanmak suretiyle nakit
alabilecekler.
Palandöken kış
turizmi projesi
• ERZURLM(AA)-
Erzurum Valisi Mehmet
Ağar. Erzurum'un
ekonomik, sosyal ve kültürel
aianda kaikınmasını
sağlayacak bir trilyonluk
"Palandöken kış turizmi
projesi"nin inşaat aşamasına
geldiğini bildirdi.
İş güvencesi yasa taslağı koalisyonun gündeminde
Koalisyoııcla ıızlaşma arayışı• DYP'li bakanlardan Cavit Çağlar, taslağın bu haliyle işveren- • Koalisyonun DYP kanadı, yasa taslağının işverenler açısın-
leri rahatsız edeceğini, sıkıntıya sokacağını savundu. DYP'li dan uzlaşılabilir hale gfetirilmesi için zemin hazırhyor. îşverenin
kabine üyelerinden Tansu Çiller, her kesimin haklannın kollan- şiddetle karşı çıktığı taslağı, Başbakan Süleyman Dernirel'in Ba-
ması gerektiği üzerinde dururken Çalışma Bakanı Mehmet kanlar Kurulu gündemine ne zaman getireceği ve kabinenin işve-
Moğultay, taslağın aynen geçmesini istedi. ren isteklerini ne oranda dikkate alacağı açıklığa kavuşmadı.
SERTL'Ğ ÇtÇEK
ANKARA - Koalisyonun
DYP kanadı. iş güvencesi yasa
taslağının işverenlerce "kabul
edilebilir" hale getirilmesi ıcin
uzlaşma zemıni hazırhyor.
DYP'li bakanJardan Cavit
Çağlar. taslağın bu haliyle ışve-
renleri rahatsız edeceğini dü-
şündüğünü belirterek, "Ben bir
uzlaşma noklası bulunacağını
umuyorum" dedı. Ekonomi-
den sorumlu Devlet Bakanı
Tansu Çiller de, işçileri koruma
eğilımındeolacaklannı söyleye-
rek. "Ancak, her kesimin çıkar-
lannı gözetmek lazım" diye
konuştu.
Işverenlenn şiddetle karşı
çıktığı taslağı. Başbakan Sûlev-
man Demirel'in Bakanlar Ku-
rulu gündemine ne zaman geti-
receği ve kabinenin. işverenle-
rin isteklerini ne oranda dikka-
te alacağı şu ana kadar açıklığa
kavuşmadı. jşverenlerin, tü-
müyle karşı çıktığı \e "kabul
edilemez" gözüyle baktıklan
taslakla ilgili olarak Cumhuri-
yct'ın sorulannı yanıtlayan
Çağlar. Türkiye'de ışsizliğin
önemlı bir sorun olduğunu be-
lirterek. "Bu ekonomik koşul-
Jarda. işsizlıği daha da artınp,
fabrikalann kapanmasına, ya-
tınmlann azalmasına yol acıl-
mamalı" dedi. Çağlar. şöyle
konuştu:
"Taslağın bu haliyle işveren-
leri rahatsız edeceğini. sıkıntıya
sokacağını düşünüyorum. Bir
uziaşma noktası bulunmalı.
Ben bir uzlaşma noktası bulu-
nabileceğini umuyorum. Konu.
Bakanlar Kurulu'nda tarlışılıp.
bir ortak çözüm bulunacaktır."
Kabinenin işadamı üyelerin-
den Çağlar'ın. yakın çevresine
de. "Türkiye'de işsizlik, yatınm
eksıkliği var. Girişimcilere 'ya-
tınm yapın' diyoruz. Serbest
piyasa. özelleştirme gibi şeyleri
savunuyoruz. Bu koşullarda,
böyle bir yasayla sanayi sıkıntı-
ya girer." yorumunu yaptığı
öğrenildi.
DYP"lı kabine üyclerinden
Çiller, dün gazetecilerle yaptığı
sohbet toplantısında, Cumhu-
riyeti'in sorusu üzerine. konu-
nun kendi bakanlığmı ilgilen-
dirmediğini söyledi. Çiller. şu
değerlendirmeyi yaptı:
"flk olarak. 'dünyada nasıl
oluyor'. ona bakanz. Biz, çalış-
ma yaşamını ILO sözleşmeleri-
ne uygun hale getireceğimizi
söylemiştik. Dünyayla uyum
sağlamak istiyoruz. Ikinci ola-
rak, işçimizi koruma eğiliminde
oluruz. Bunu iki yönlü düşün-
mek lazım. Bugün. Türkiye'de
büyük bir ışsiz ve örgütsüz kitle
var. Bunlara iş bulmak ve ör-
gütlülüğü sağlamak gerekir.
Yani. her kesimin bu konudaki
çıkarlannı iyi gözetebilmek la-
zım. Aynca kamuoyu önünde
tartışılır vedoğru bulunur."
İş güvencesi yasa taslağının
hazırlayan. Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Mehmet Mo-
ğultay. sorulanmızı yanıtlar-
ken. taslağın Bakanlar Ku-
rulu'ndan aynen geçmemesı
için bir neden olmadığını söyle-
di. Moğultay. TJSK'in "İş gü-
vencesi konusu hükümet prog-
ramında yok" iddiasını yanıt-
larken. "Neden olmasın?
Programda ILO sözleşmeleri
yok mu? Var. Ben. hükümet
programında olandan başka
bir şey yapmıyorum" dedi. İş-
veren. işçi ve hükümet arasın-
da.^her konuda uzlaşma sağla-
maya çalıştığını belirten Mo-
ğulta>. şöyle devam etti:
"Bu konuyla ilgili olarak, iş
çevreleriyJe 3 defa toplantı vap-
tım. Ama bir türlü uzlaşmaya
yanaşmadılar. Tümüyle red-
dettiler. "Bu, SHP'nın şovudur'
diyorlar. SHP tabanının hare-
ketidır diye. çok saygısız konu-
şuyorlar. Yaptığım ziryelerde.
hakaret eder üslup benimsedi-
!er. Ses çıkarmadım. Her scfe-
rinde 'Sizlerden istifade ederim'
dedim ve teşvik etjim. Ama işi-
tiyorum ki. arkarndan kızdır-
maya. kavga etmeye kışkırtır
gibi sözler söylüyorlarmış.
Bunlan da sineye çektim ve uz-
laşma çabalannı sürdürdüm.
Amaolmadı."
TİSK Başkanı Refik Baydur
da. taslağa tümüyle karşı çık-
tıklannı. yasalaşması halinde
ekonomi için yıkım olacağı id-
dialannı yineledi. Baydur, tas-
lağın yasalaşmaması için Baş-
bakan Süleyman Demirel dahil
hiçbir DYP'li bakan ya da mil-
letvekiliyle görüşmediğini söy-
Jedi. Baydur. Hür Teşebsbüs
Konseyi" nin tek gündemi. iş
gıivencesi yasa taslağı olmaya
caktır" dedi.
tS fiflVENrESt YASA TASIAftl ft
12 ocak: Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Mehmet Moğultay, bir basın top-
lantısı yaparak kimsenin beklemediği bir'
anda, işten çıkarmalarda işverene neden
göslerme yükümlülüğü getiren, işçiye yar-
gıya gitme hakkı veren, haksız işten çıkar-
malarda işe iade veya tazminat sistemleri
öngören yasa taslağını açıkladı. Bakan.
aynı gün yurtdışına çıktı.
13 ocak: Pazartesi günü sabah, TÎSK
Başkanı Refik Baydur açıklama yaptı.
15 ocak: Bir soru üzerine TÜSİAD Baş-
kanı Bülent Eczacıbaşı'nın işçi çıkarma
konusunda başka ülkelerde örnekleri gö-
rülmeyen düzenlemeler getirilmek istendi-
ğini söylediği gazetefere yansıdı.
16 ocak: TOBB iş güvenligi yasa taslağı-
nı esefle karşıladığını açıkladı.
20 ocak: Refik Baydur, Istanbul'da yap-
tığı basın toplantısında, taslağı yeniden
eleştırdi ve taslağın sıyası tercıhle haarlan-
mış olduğunu söyledi.
21 ocak: TÜSİAD Genel Kurulu'nda
üzerinde en çok durulan konu: İş güvence-
si yasa taslağı, büyük patronlann hemen
tamamı ateş püskürüyor.
22 ocak: Türk-İş, Çalışma Bakanı Meh-
met Moğultay'ı ziyaret etti ve yasa taslağı-
na ilişkin görüşlerini bir dosya halinde
sundu. Şevket Yümaz, taslağı ve Moğul-
tay'ı desteklediklerini açıklarken TÜ-
SIAD'ı eleştirdi. Moğuitay ise "Terazinin
kefesini düzeltiyoruz, kimseyi hasım gör-
müyoruz" dedi. TİSK, görüş bildirmek
için ek süre istedi.
29 ocak: TİSK tarafından odalar, bor-
salar ve işadamlanna bir yazı göndererek
taslağa karşı başbakan ve bazı bakanlara
telgraf gönderilmesi istendi. Yazıda bir
telgraf ömeği de yer aldı.
30 ocak: TİSK, Bakan Moğultay"ı ziya-
ret etti. Ancak yasa taslağı ile ilgili görüşle-
ri yeine, "Bu yasa hiç yasalaşmamalıdır"
görüşünü bildirdi.
31 ocak: MESS Başkanı, basın toplantı-
sı düzenleyerek Moğultay'ı geri adım at-
maya çağırdı. Aynı gün Türk-İş Genel
Başkanı Şevket Yılmaz, "Keyfı işten çı-
karma yoksa işverenler neden gocunu-
yor"dedi.
4 şubat: Ülkenin dört bir yanındaki işçi-
lerden Bakan Moğultay'a destek mesajla-
n yağmaya başladı. Yüzlerce telgraf, fax,
mektup gönderildi. İmza kampanyalan
açıldı. Sendikalar genel kurullannda ba-
kanı destekleyen, işvereni protesto eden
kararlar almaya başladılar. Gazetelere
ılanlar verdiler.
9 şubat: DİSK, işverenlerin 12 Eylül ya-
salanndan vazgeçmek istemedikJerini
açıkladı.
Blııciııcle çifte pazar hedefi
• Bir yanda henüz doymamış 60 milyonluk
Türkiye diğer yanda tamamen aç Türk
Cumhuriyetleri uluslararası blucin üreticile-
rinin iştahını kabartıyor. Türkiye'de üreti-
me geçen yabancı fırmalar, önümüzdeki
yıllarda markalı cinlerin satışını ikiye, hatta
üçe katlamayı hedeflerken Türkiye üzerin-
den Orta Asya'ya açılan firma sayısı da gi-
derek artıyor.
Ekonomi Servisi - Türk paza-
n, ulusalararası bluejean üreti-
cilerinin iştahını kabartıyor. Bir
yanda henüz doymamış 60 mil-
yonluk Türkiye diğer yanda
tamamen açTürk Cumhuriyet-
leri yabancı firmatan Türkiye'-
ye çekiyor.
1985 yılında Lee Cooper'Ia
başlayan büyük markalann
yerli üretimi, tüm hızıyla sürü-
yor. Nüfusun yansından fazla-
sınm genç vejean ahşkanlığının
henüz yerleşmemiş olması
Levi's ve Lee'den sonra son bir
yıl ıçinde Hurricane. Jordache.
Rifle, Lois, Fronti gibi diğer
büyük firmalann da Türkiye
pazanna girmesine neden oldu.
4 kişiye bir jean düştüğü söyle-
nen Türkiye'de bu alışkanlığı
yerleştirmeye çalışan üreticiie-
nn hedefi önümüzdeki yıllarda
Türkiye'deki markalı jeanlerin
satışını ikiye hatta üçe katla-
mak.
L'uslararası jean üreticilerini
Türkiye'ye iten bir başka olgu
da yenı bir pazar olarak ortaya
çıkan Türk Cumhuriyetleri.
Türkiye üzerinden Orta Asya'-
ya açılan yabancı jean üreticile-
ri, yaklaşık 60 milyonluk bu
yeni pazar için de şu anda kolla-
n sıvamış durumda. Örneğin
geçen aylarda Altınyıldız Hol-
ding AŞ'yle ortaklık anlaşması
imzalavan Benetton. Türkive
kanalıyla Orta Asya'daki ılk
mağazasını 2 mayısta Türkmc-
nistan'da açtı. 1990 yılında yerh
üretime başlayan Rifle da İn-
teks'le beraber şubat ayında
Azerbaycan'da yatınm yaptı
Bu arada Türk pazanna yenı
giren Jordache da Türkiye'deki
Yaşar Holding ortaklığıyla Or-
ta Asya'da fabnka kurmaşı
planlıyor.
İzmir Cumhunyet Bürosu'-
nun haberine göre. Yaşar Hol-
ding Yönetim Kurulu Başkanı
Şclçuk Yaşar. ABD'li bluejean
iiretıcısi Jordache firması ile
yaptıklan anlaşmaya göre, İ/-
mir'deki fabrikalanna ek tesis-
!er yapacaklannı. Özbekistan
Cumhuriyeti'nde de bir fabrika
kuracaklannı söyledi. Selçuk
Yaşar. yatınmlara hemen baş-
lanacağını ılk aşamada 10 mıl-
yon dolar harcama yapılacaği-
nı belirterek şu açıklama\ı
yaptı:
••Anlaşmaya göre iki fabrika
kuracağız. > atırun payı eşit ola-
cak. 3 milvon dolar harcama>la
İzmir ÇiğlPde kurulacak olan ek
tesislerden başka, bir fabrika da
Özbekistan'da kuracağız. Bu ül-
kedeki > atırımın maliyeti 7 mil-
\on dolan bulacak. Her iki iilke-
deki fabrikaiardan da başta
Amerika olmak üzere ihracat
yapacağız. Aynca Türkiye pa-
zarındaki payımı/ı önemli ölçü-
de arttıracağız."
Türkiye'ye yerleşen dünyanın blucin devleri şimdi de Orta
Asya pazannı keşfetti.
Danıştay
memurlara
sendika
hakkı istedi
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Danıştay, Uluslararası
Çalışma Örgütu'nün (ILO) 87
ve 151 sayılı sözleşmelennin
onaylanmasının, anayasaya ay-
kın olmayacağını belirterek,
kamu görevlilerinin sendika
kurmahakkının yasayla düzen-
lenebileceğine karar verdi.
Danıştay I. Dairesi. memur-
lann sendika kurabilmelerine
olanak sağlayan ILO'nun 87 ve
151 sayılı sözleşmelerinin onay-
lanmasının anayasaya aykın
olup olmayacağı konusunda
verdiği karann gerekçesini
açıkladı. Başbakanlığın isteği
üzerine konuyu ele alan Danış-
tay"ın gerekçeli karannda,
"Yurttaşlann bütün haklannın
anayasada bir bir sayılmasına
olanak bulunmadığı gibi gerek
de yoktur" denildi. Anayasada,
sendika kurma hakkının yal-
nızca işçi ve işverenlere özgü
olduğu anlamına gelecek bir
anlatım bulunmadığı belirtilen
kararda, "Anayasa bütünüyle
incelendiğinde de kamu görev-
lilerinin sendika ve üst kuruluş
kurma hakkının anayasal bir
hak olarak yer almadığı. ancak
buna karşın bunu yasaklayan
bir hükmün de bulunmadığı
görülmektedir" denildi. Gerek-
çeli kararda. anayasada yer
almayan haklann konu. kap-
sam ve kullanılış biçiminin ya-
salarla düzenlenmesi gerektiği
kaydedilerek, şöyle devam edil-
di:
"Kamu görevlilerinin sendi-
kal örgütlenmesini yasaklayan
bir hüküm anayasada yer alma-
dığına göre, bu hususun kanun-
la düzenlenmesinde anayasaya
aykınlık söz konusu olamaz."
Eczacıbaşı Bilimsel Araştırma ve Ödül
Fonu'nun Kurucu Üyesi ve Yönetim Kurulu
Başkanı, değerli tıp adamı
p«,f Dr REŞAT GARAN
aramızdan ayrılmış bulunuyor.
Türk Tıbbına ve fonumuzun gelişmesine büyük
katkılarda bulunmuş olan başkanımızın anısı
önünde saygıyla eğiliyor, kederli ailesine ve
tıp dünyamıza başsağhğı diliyoruz.
ECZACEBAŞI
BİLİMSEL ARAŞTIRMA VE ÖDÜL FONU
ÎŞÇtNİN EVRENENDEN
SÜKRAN KETENCİ
Top Demirel'in Elinde
iş güvencesi yasa tasarısı için yapılan zirvede ip
koptu. TİSK taslak üzerinde tartışmayı dahi reddede-
rek yasalaşmaması için sonuna kadar mücadele etme
kararını açıkladı. Yöntem olarak da iş güvencesinin
hükümet değil, SHP programında yer aldığı tezi ile
DYP'yi zorlama ve bakanı hedef almayı seçti. Tasarıyı
olduğu gibi savunmayı üstlenen ve Bakanlar Kurulu'-
na sunacağını açıklayan Çalışma Bakanı Moğultay için
olay bir yasanın çıkmasından öte bir kimlik, varlık so-
runu haline dönüştü.
Şimdi top Demirel'in elinde. Işveren cephesinin bü-
tün ağır topları ve örgütleri ile DYP'yi zorladıkları olay-
da nasıl bir karar verecek? İş o kadar büyütüldü,
kamuoyuna hem de polemiği yapılarak yansıdı ki ara-
bulucularla sessiz sedasız bazı uzlaşma noktaları bu-
lunması öyle pek kolay görünmüyor. Yasa tasarısında
yapılacak en küçük bir değişiklik ciddi gürültü kopara-
cak. Sadece Türk-İş, DİSK ve Hak-lş, bakanın yanında
yer alıp hep birlikte taslakta taviz vermeyeceklerini
deklare ettikleri için de değil. Tartışmanın özü, yasanın
anlamı zaten "haksız çıkarmalar için yargı denetimi"
ve "haksız çıkarmada işe iade hakkı" olmak üzere iki
temel noktada odaklanıyor. Bunlardan taviz verildigin-
de ortada iş güvencesi kalmıyor.
Soruna akılcı bakıldığında iş güvencesi yasa tasarısı
üzerinde kopan bu büyük gürültünün nedenini kavra-
mak olası değil. Evet Türkiye'de çok önemli bir iş gü-
vencesi sorunu var. Dünya ülkelerinden çok daha
büyük boyutlarda, ekonomik zorunluluklar ötesinde,
haksız, kitlesel işçi çıkarmaları yaşanıyor. Sendikal
haklar ve toplusözleşme, kıdem tazminatı yüklerinden
kurtulmak üzere kitlesel işçi çıkarma özel sektör işve-
renlerimizin günlük alışkanlığı. Işçiler ve sendikalar
için ise çalışma ve sendikal haklann varlığı ile özdeş
konumda. Ancak çatışmanın büyümesinin bu çok
önemli çıkar çelişkisi ile nerede ise doğrudan ciddi bir
ilişkisi yok gibi.
Işin içinde olan tarafiar taslağın yasalaşması ile Tür-
kiye'ye iş güvencesinin gelmeyeceğini, fazlaca bir
şeyin değişmeyeceğini çok iyi biliyorlar. Türkiye örne-
ğin işçi sağlığı ış güvenligi önlemlerine ilişkin dünya-
nın en kapsamlı tüzüklerine sahip. Ancak işçi sağlığı iş
güvenligi denetimini yapan müfettişlerin dahi bu tü-
zükleri doğru dürüst karıştırdıklannı pek sanmıyoruz.
Çünkü yaşamda bu tüzükler işletilmiyor, gerekleri ye-
rine gelmiyor. Bakan Moğultay İşçi Sağlığı ve İş Gû-
venliği haftası nedeniyle haklı bir saptamada bulun-
muş, "Işçinin iş güvencesi sağlanamadan, işçi sağlığı
iş güvenligi haklarını koruyamayacağını" vurgulamış-
tı. Sayın Bakanın çok haklı mantık zinciri içinde bizim
de bir eklememiz var: "Yasa ile getirilmek istenen iş
güvencesinin var.ığı, yasanın kâğıt üstünde kalmama-
sı, doğrudan özgür, güçlü, işyerinde söz sahibi sendi-
kacılık hareketine bağlıdır. Gerek işçi sağlığı iş güven-
ligi, gerekse iş gDvencesi, ancak ve ancak işyerlerinde
haksız uygulamaları denetleyebilecek işçi örgütlülü-
ğünde işlerlik kazanabilir."
Demokrasilerde, işçinin çalışma hakkı, iş güvencesi,
haksız çıkarmalar öncelikle işyerlerinde oluşturulmuş
komitelerin süzgecinden geçer. İşverenlerin, haksız
nedenlerle, hele de sendikal hakları yok etme hedefine
yönelik öyle kitlesel işçi çıkarma, çıkarabilme alışkın-
lıklan söz konusu olmadığı, olamayacağı içindir ki
haksız çıkarmalar için sorun yasa ve yargı yolu ile çö-
zülebilmektedir. Bizde sendikalarımızın geçen toplu-
sözleşmelerden bu yana 1-2 yıl içinde nerede ise özel
sektörde çalışan üyelerinin üçte birine yakın bir bölü-
münün işten çıkarıldığı bir ortamda, sendikaiar, iş gü-
vencesi yasasına kamuoyu önünde sevinçle, ancak
gerçekte kaygı ile bakmaktadırlar. Bir-iki ayda onbin-
lerce üyesi işten atılan bir sendika, bunu engelleyebi-
lecek örgütlü güce sahip olamayan sendika, bir de bu
on binlerin birden yargı yolu ile hakkını koruma sorum-
luluğunu üstlenmektedir. Hangi parayla-hangi avukat
kadroları ile? Hangi süreç içinde?
İşverenler keyfi işçi çıkarma alışkanlıklarına öyle ko-
lay kolay set çekemeyecek bir yasa tasarısına neden
böyle şiddetli tepki gösteriyorlar öyle ise? Galiba en
çok "yol olur" düşüncesinden. jş güvencesinin yasalaş-
ması halinde çarpık bilinç zaman içinde düzelebilir.
Işçiler ve sendikaları toplusözleşmelerde ücret yanın-
da iş güvencesini de ciddiye alıp pazarlık masasında
öncelikleri içine sokabilirler. Haksız, keyfi çıkarmala-
rın, çalışma hakkının denetimi işyerlerinde başlayabi-
lir.
Evet, işverenlerimiz herhalde en çok bundan korku-
yorlar. Ancak bu çok uzun süreçli bir olasılık. Üstelik
yasa tasarısına böyle şiddetli karşı çıkmayıp içeriğini
oynatarak, ona da gerek yok, yasanın çıkması sonra-
sında işçi sağlığı iş güvenligi alanında olduğu üzere,
işlemesini engelleyerek rafa kaldırmak daha kolaydı.
Işin içinde başka nedenler de mi var?
Yorumlar ve olasılıklar öylesine çok ki?.. 12 Eylül
sonrasında işçiden yana ilk girişimde hükümet korku-
tulur, geri adım atılırsa, hükümet programında yer
alan asıl işçi hakları rafa kalkar. Anayasa, sendikal ya-
salardaki sendikalaşma, toplu pazarlık, grev hakkı
önündeki sayısız yasaklar, ILO sözleşmeleri, ILO ilke-,
leri unutulup gider. Ya da kuşa döner. İşveren-Moğul-
tay çatışmasında hükümetin yumuşak karnı yakalan-
mıştır. Ancak olay da örtbas edilemeyecek, hükümeti
sarsacak kadar büyümüştür. Top Demirel'in elindedir.
Holding vergilerinin dörtte üçü çabşanlann cebinden çıkıyor
Halk ödüyor, îşletme övünüyor
Geçen haftalar içinde gazeteler. hol-
dinglerin triJyonlarla ölçülen vergi
ödediklerinin haberini veriyordu.
Okuyanı ilk anda çarpan bu türden
habcrler aynntılara inilince bazılann-
ca anlaşılabilınır nitelik kazanıyordu.
Ancak bu türden haberlerin veriliş
tarzında fevkalade başanlı bir medya
ile karşı karşıya olduğumuz açık!
Demokrasinin temel işleyiş kuralı
açıklıktır. Açıklık yolu ile bireyler ya
da gruplar toplumsal \e ekonomik iş-
leyişler hakkında bilgi sahibi olur ve
böylece kendi kararlarını oluşturur-
lar. Sonuçta ortava çıkacak kararlann
sağhk derecesi. bilgilenmenin doğru-
luğuna bağlı bulunmaktadır. Bu tür
bilgi yayan medyalar. toplumsal ka-
rarlann başlangıç noktasını oluştur-
duğundan çok ciddi bir eiik anlayışın
çerçevesinde davranmak zorundadır.
Odenen trilyon dolavındaki vergi
olaylanna döndüğümüzdc. ilgili hol-
dingin gerçek vergı yükümlülüğünün.
bu tutann ancak beşte biri dolayında
olduğunu. geri kalan bölümlerin ise
tüketicilerden ve çahşanlardan devlet
adına yapılan tahsilat olduğu konu-
dan anlayanlarca görülmektedir. Ben-
zer mantıkla İstanbul Defterdarlığı'-
nın Ankara'ya en yüksek vergi ödeyen
birim olduğu da ileri sürülebilirdi.
Giriftleşen toplumsal yapı ve işleyiş
içinde medyalann rolü ve etkisi artar-
ken bir anlamda işi de kolaylaştırmak-
tadır. Karmaşık olaylar ile ilgili ha-
berleri görece ucuz olarak sağlama
durumunda olan geniş halk yığınlan.
kaçınılmaz olarak basın-yayın organ-
lanna başvurmak zorundadır. Bu ne-
denle bilgi aktanm süreci içinde. bu
örgütlerin yeri ve rolü. inanılmaz bo-
yutlara ulaşmaktadır.
Toplumlar giriftlcştıkçc. olaylann
derinliğine yorumlanıp aniaşılması
daha bir zorlaşmaktadır. Geniş halk
yığınlan için olaylann anlaşılması
güçlcştikçe. toplumsal yönlendirmeler
de kolaylaşmaktadır. Zira birey veya
gruplann davranışları, olaylann ger-
çek yönünden çok, bunlan algılayış
biçimleri sonucunda şekillenmekte-
dir. Söz konusu algılamada birinci
derece rolü ise olayı bireye aktaran
araç oynamaktadır. Böyle bir araç.
olayı aktanm biçim ve yöntemi ile bi-
reysel ve toplumsal algılamayı şekil-
lendirmektedir.
Ekonomik çıkar mücadelesindc
sosyal taban oluşturabilmek ya da
toplumsal muhalefeti zayıflatabilmek
amacı ile toplumsal algılama süreci
üzerinde oynamak etik dışı bir davra-
nıştır. Ancak görülen odur ki hâkim
gruplar. etkili medyalar yolu ile söz
konusu algılama sürecini hukuken suç
oluşturmayacak. fakat etik açıdan
ciddi boyutta kuşkulu biçimde çarpıt-
maktadırlar. Bir yandan toplumun
giriftlcşmesi. diğer yandan medya tek-
nolojisınm gclişmcsi. toplumsal algı-
lama sürecini kolaylaştınrkcn, çarpıt-
ma derecesini de yoğunlaştırabilmek-
tedir. Böylece, korunması düşünüien
çıkarlar daha etkili korunabilmekte-
dir. Medya mücadelesi de zaten bu
noktadan kaynaklanmaktadır. Ne var
ki bu mücadelede daima ve mutlak za-
rarda olan gruplar, bu kaynaklara
ulaşamayan geniş halk yığınlandır.
Medyalar da bu gruplan yönlendir-
mektedir.
Yukanda zikredilen verginin dörtte
üçüne yakın bölümünü algılaması çar-
pıtılan halk ödcmiştir. Halkın ödediği
vergiyi kullanarak bir kuruluşu halka
tanıtmak. hiç kuşkusuz hukuken suç
değildir. ancak etik açısından sorgu-
lanması gerekcn bir durumdur. Eğer
bu bir bilgisizlik sonucu olmuş ise bel-
ki mazur göriilcbilir. aksi halde kim ne
dilersc kcndisi için o sıfatı kullanmada
scrbcsttir. aynı haber veriş stilinde ol-
duğu gibi!..
fZZETTİNÖNDER
İsnmhııl Üniversiıvst İkııstıı takulw\i