Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
9 PMAYİS1992 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 11
EnMeHabibrye
(Mûl
• KL'DÜS(AA>-Arapasıllı
|sı~ailli yazar Emile Habibi.
İsnaiJ'in en büyük ödülünü
a!<3ı. Habibi(70|heryıl
İsrail'in bağımsızlık
yıl«dönümünde \erilen ödülü
ala-n ilk Arap yazar oldu.
Aş^n sağcıisraillilerödülün
Habibi'ye verilmesıni
kız-gınlıkla karşılarken,
İsrail li diğer Arap yazarlar ile
Filistinli yazarlar da •Jsrail'in
görüntüsünü düzelteceği ve
Filâstinli yazar ve gazetecilere
yaptığı baskıyı gizleyeceği
gerekçesiyle Habibi'nin
öd iilü almasını eleştirdiler.
İsrail parlamentosunda
düzenlencn törende. İsrail
başbakanı Izak Şamirleel
sıkışan Habibi ise ödülü,
"Yahudilerleeşitlik
miicadelesınde biradım ve
İsraiPdeki 750 bın Arabın bir
başansf' olarak gördüğü için
aldığını belirttı. Habibi'nin
sözcüsü 8 bin dolarhk ödülün
ışgal topraklanndaki bir
hastaneye bağışlanacağını
söyledi.
Cannes Film
Festivali
• CANNES (AA) - 45.
Cannes Film Festivali.
efsanevi film yıldızı Marlene
Dietrich'in ölümünden bir
gün sonra dün başladı.
Festivalin havasına
bütünüyle Dıetrich'in hakim
olduğu belirtiliyor. Jüri
başkanıGerard
Depardieu gazetecilere.
"Yıldızlar asla ölmez. O
filmlerde daıma
yaşayacak'derken.festivalin
açılış filmi "Temel Güdüler'in
kadın oyuncusu Sharon
Stone.Dietrich'i "Kadınsıbğın
Kutlanması" olarak
tanımladı. Stone, 'Festivalin
bu yılki sembolü O'nun bir
fotoğrafı' dedi. FeştivaJin
açılış törenine Dietrich'in de\
bir portresinin önünde bir
dakikalık saygı duruşu ile
başlandı. 18 mayısa dek
devam edecek olan festivali.
uzun süre Cannes'ın
favorilerinden olan Fransız
yıldızCatherine Deneuve
açtı. Bu yıl festivalin büyük
ödülü AltınPalmiye için 13
ülkeden 21 film yanşacak.
Sanat eseri
hırsızlığı
• ROMA (AA) -ttalya'nın
Fossombone kentindeki bir
galeriden 20. yüzyıl
sanatçılanna ait. birmilyon
dolardeğerinde heykel ve
tablolarçalındı.Polis
yetkililerinin bildirdiğine göre
çalınan 29 eser arasında.
Marino Marini'nin bronz
heykeliileGiorgio
Morandi'nin birtablosuda
yer alıyor.
Festival
rezervasyonu
• Kültür Servisi- Her yıl
festival izleyicilerinin birgece
önceden kuyruk oluşturarak
bekledikleri Uluslararası
İstanbul Festivali bilet
rezervasyonu bugün saat 9.
00'dan itibaren Atatürk
Kültür Merkezi'nde başlıyor.
2. Nümizmatik
semineri
• Kültür Servisi - TUrk
Nümizmatik Derneği'nin
düzenlediği 2. Nümizmatik
Araştırmaları Semineri
bugün saat 10.30'da
Sadberk Hanım Müzesi'nde
başlayacak.
Tekinson'un
başarısı
• Kültür Servisi-Genç
kemancı Nazan Tekinson
geçen ay düzenlenen Paris
Keman Konkuru'nda
üçüncülük derecesi elde etti.
Halen Paris Bölgesi Ulusal
Konservatuvan'nın ileri devre
öğrencisi olan Nazan
Tekinson'a bu başansından
sonra birçok konserteklifi
geldi.
Özgen, profesöp
• ANK ARA (ANK A)- Kültür
Bakanlığı Anıtlar ve Müzeler
Müdürü Doç. Engin Ozgen
profesörlüğe yükseldi.
HacettepeveBilkent
üniversiteleri sanat tarihi
kürsüsü Doç. Özgen'eeğitim
ve öğretimdeki niteliğj
göz önünde bulundurularak
profesörlük unvanının
venldiğini belirtti.
Sadece Nazım Hikmet'in değil, başka yazarlann da ders kitaplanna girmemesi biryanlışlık
Çocuklarunıztüm yazarları okumalı, tanımalı
RIFAT ILGAZ
Siz bu satırlan gazetemizde
okurken ben İstanbul'da gene
bir lisede öğrencilerin önüme
koyduğu kitaplanmı imzabyo-
rum. Birkaç gün önceki Cum-
huriyet'te Prof. Kışlab'nın Sa-
yın Köksal Toptan'la yaptığı
bir söyleşi yayımlanmışü. Kış-
lalı şöyle soruyordu: "... Yurt-
dışmda milyonlarca kişinin
tanıdığı, yapıtlan hemen tüm
dillere çevrilmiş olan isimler,
artık kendi ülkelerindeki ders
kitaplanna da gırebilecekler
mi?"
Sayın Toptan iki üç yazar üs-
tünde durduktan sonra şöyle
bir genelleme yapıyor: "Bana
göre hiçbir engel olmadan ço-
cuklanmız herkesi tantmalı,
okumalı. Bu, herkesin herkes
tarafından mutlaka sevümesi
anlamına da gelmez. Sadece
Nâzım Hikmet'in değil, başka-
lannın da ders kitaplanna gire-
memesi bir yanlışlık. Hem bizim
hem de dünyanın bugün geldiği
nokta bu tartışmalan artık an-
lamsız hale getirdi. Bunlar önü-
müzdeki yıllarda hallolacak."
Doğnı söylüyor Sayın Kök-
sal Toptan. çocuklanmız iyi
kötü tüm yazarlan okumah, ta-
nımalı. Bakanımızın bir eğitim-
dye yakışır, çagına yakışırgörü-
şüne uyarak bir lisenin çağnlısı
olarak 50-60 kitabımı sergili-
yor, çocuklanmızın istekleri
doğrultusunda beğendikleri,
seçtikleri yapttlanmı imzalı-
yorum. Daha önce de Kabataş
Lisesi'nde müdürleri Sayın Ko-
rel Haksun ve öğretmenlerin
çağnsına uyarak bir yazar için
yorucu olmakla birlikte en duy-
gulandıncı görevi başarmak
için yerimi almıştım. Bu okul-
dan diplomab oğlum da kitap-
lanmın editörü, yayıncısı olarak
yanımdaydı. Yaptığım söyleşi-
de yapıtlanmdan birini anlatı-
• Bütün umudum,
iyi niyetli genç okur-
lanmın okullarda
eğitilip yetiştirilme-
sinde. Çagına yakışır
bir kurulun ileri gö-
rüşlü, sanattan yana
üyelerinin yorum-
lanyla, incelemele-
riyle okul kitaplanna
geçirilmiş yeni yapıtlan
yetkili ellerden
edinmesi gerekiyor.
Her şeyden önce
aydınlık, gençlere
güvenle yaldaşım,
çağdaş bir dünya gö-
rüşü, banş ve sevgi-
den yana bir ba-
kanlığın düzenlediği
yepyeni bir kurul.
rken onun tanıklığma da baş-
vurmuştum.
Dolmuş Mizah dergisinde di-
zi olarak Hababam Sınıfı ya-
yımlanırken hafta sonlannda
dergiye uğrar, okulda geçen
olaylan bana anlatırdı. Salon-
da anılannı anlattıkça çocuk-
larla az önce izlediğimiz sahne-
ler de canlanıyor, öğretmenler
gözlerimizin önüne geliyordu.
Oğlumun yatılı olarak bu liseyi
bitirmesi eski müdür Faik Dı-
ranas'ın benim de Kasta-
monu'dan okul arkadaşım ol-
masından ileri geliyordu. Her
şey o denli iç içeydi ki bu rast-
lantılar bile yeni yeni çağnşım-
lar yaratıyordu. Şu rastlantıya
bakın ki oğlumun oğlu Kerem
de bu okuldan diploma almıştı.
Geçmiş yıllann Hababam Sını-
fı olaylan bugünün Kabataşh
öğrencileri tarafından tiyatro
salonunda sergüenmişti. "Ka-
bataş'dan sevgilerle" diye
imzaladığım kitaplar bile bu ki-
tapsever öğrenciler için yepyeni
birer anı oluyordu bugün.
Evet, eski müdür Faik Dıra-
nas, Kastamonu Lisesi'nden
okul arkadaşımdı benim. 1928
yıhnda maarif vekili, Orta
Anadolu turuna çıkmış. Ba-
kanhğın ileri gelen müdürleriy-
le Kastamonu'yu da şenlendir-
mişlerdi. Bakanlık kadrosu
Mustafa Necati'nin baş-
kanhğında Kastamonu'ya in-
dıkleri gün kent gazetesi Açık-
söz'de benim de Mehmet
Rıfat imzah şiirim ya-
yımlanmıştı. Konuklar arasın-
da bulunan Faruk Nafiz, "Saa-
nı Çalana" adlı şiirimi okur
okumaz bse müdürü Nuri
Bey'den şairin bulunup getiril-
mesini rica etmiş. Aylardan
temmuz... Okul tatil... Ben ma-
hallede çocuklarla tatılin tadını
çıkarmaktayım. Müdürün ha-
demesini karşımda görûnce
birden şaşırdun:
"Haydi, Müdür Bey serü isti-
yor!"
Müdür beni o güne kadar
hayırlı bir iş için istememişti.
Hademc ne için istendiğimi
bılmediğinden çekiştire çekışti-
re alıp götûrdü okula. Yeni
yazılan "Han Duvarlan" şai-
riyle böylece tanışmış oldum.
Açıksöz'de çıkan şiirimi yük-
sek sesle şairin, Mustafa Neca-
ti'ye okuması beni aynca duy-
gulandırdı. Tüm şiirlerimi oku-
mak istemeleri en büyük ödüJ-
dü benim için. Getirdiğim şiir
defterimin temiz bir sayfasına
yazılan şu satırlar belleğimin
beton duvarlanna kazmmışb
sanki:
"Kastamonu'dan geçerken
tanıdıgım genç ve kıymetli
Mehmet Rıfat'a takdidcrimle
ve sevgjlerimle..." Bu vesileyle
Gazi Mustafa KemaPin inkı-
lapçı arkadaşı Mustafa Necati'-
yi yakından tanımam beni böy-
lece muallimler ordusunun gö-
nüllü bir eri yapmışü. Ne çare
1930'da yeni harflerle öğret-
menJige başladığım yıl Mustafa
Necati vakitsiz, çam gibi devri-
lip gitmişti. Yeni harfler şiirleri-
min İstanbul, Ankara dergile-
rinde de yayınını kolaylaştır-
mıştı.
Faruk Nafiz'in şiir defterime
attığı tarih: 1928... Yani bun-
dan tam 64 yıl önce... Şair ola-
rak, romancı, öykücü, oyun ya-
zan, köşe yazan olarak dergile-
re, kitaplara geçtim. Kitap ser-
gilenndc, fuarlarda, okullarda,
kitapevlerinde, yayınevlerinde
yerimi aldım.
Ya okul kitaplannda? KüJtür
Bakanı Sayın Fikri Sağlar'dan
bakanlığı adına plaket almam
da yetmedi. Türk demokrasi-
sinde, Türk sanat yaşamında
yerimi almam da... Yapıtlanm
çoğaldıkça üstelik adım azalı-
yor boyuna. Oyunlanm televiz-
yonlara geçiyor, yılına göre ya-
ratıcısının adı yok! Nerdeyse
yapıtlanmın adı bile değişe-
cek... Bakın Hürriyet gazetesi-
nin dostça bir gerçegi vurgu-
layışına: 2 Mayıs tarihli gazete-
nin "Getecek Filmler"i tanıtma
yazısına bir göz atahm:
"Efkan Efekan'ın yönettiği
llyas Salman'ın bu filmi daha
önce de birçok kez ekrana gel-
mişti.
Hababam Sınıfı'nın benzeri
olan filmde bir okula tayin edi-
len edebiyat öğretmeninin başı-«
na gelenler komedi türünde an-
laubyor." Filmin adı mı? Kızlar
Sınıfı... Bir de İnek Şaban'la
ünlenen bir Şaban var. Soruyo-
rum bu Şaban adı bu oyuncuya
babası tarafından mı kondu,
anası tarafından mı? Yine bu-
günlerde en büyük Şaban ola-
rak doğdu sinema dünyamıza!
Biz okul kitaplanna gırmek
için bakanlığın Talim-Terbiye
Kurulu'nda gelmeyecek sıramı-
zı bekleyeduralım, yapıtlanmı-
za yeni yeni gönüllü ortaklar
türemekte... Yeşilçam Sokağı'-
nın bir yapıması yanşmaya gi-
ren bir filmi gözden düşürmek
için "Hababam Sınıfı"nın ya-
zanna değil de İnek Saban'ın
yazanna kim işkence eder de-
meye getiriyor. Oysa konu İnek
Şaban değil, "Karartma Gece-
leri"dir. Daha da ileri giderek
devlete karşı olan bu eserin ya-
zan, nasıl oluyor da uluslarara-
sı yanşmalara sokuluyor de-
mektedir. Demek istiyorum ki
"Şaban" oyuncusuna yeni yeni
olanaklar sağlarken, yazanna
da hakaret vesilesi olmaktadır.
Vay. inek vaaayî.. Biz Sayın
Bakan Köksal Toptan'ın çağı-
na yakışır dileklerini yineliye-
lim: "Bana göre hiçbir engel ol-
madan çocuklanmız herkesi
tarumah, okumalı!"
Bütün umudum iyi niyetli
genç okurlanmın okullarda
eğitilip yetiştirilmesinde, sergi-
lerde, kitap fuarlannda yüzler-
ce, binlerce kitabın yazan tara-,
fından imzalanmasıyla bitmi-
yor.
Çagına yakışır bir kurulun
ileri görüşlü, iyi niyetli, sanat-
tan yana üyelerinin yorumla-
nyla, incelemeleriyle okul ki-
taplanna geçirilmiş yeni yapıt-
lan yetkili ellerden edinmesi ge-
rekiyor. Önce yıllann eskittiği
bu kurulun laiİdikten, devrim-
den yana, yerel olduğu kadar
da evrensel üyeJerin yönettiği
bir kurul.
Gönül razı olmuyor bu kunı-.
la Talim-Terbiye Kurulu deme- '
yc! Milli Eğitim Bakanlığı'na
önce aydınlık, gençlere güvenle"
yaklaşım, çağdaş bir dünya gö-
rüşü, banştan, sevgiden yana
bir bakanlığın düzenlediği yep-
yeni bir kurul!
Jak ve Janet Esim'den, Sefarad göçünün 500. yıhnda 'Judeo-Espanyol Ezgiler'
Beş yüz yılın ötesindenantikbir lıüzüıı
BURAK ELDEM
Sefarad toplumunun büyük
göç serüveni, 1492 yılına rastlı-
yor. Yani aşağı yukan Kristof
Kolomb'un İspanya Kırallığı-
na Yeni Dünya'yı armağan et-
meye hazırlandığı günlere. İsa'-
dan sonra birinci yüzyılda dün-
yanın değişik bölgelerine dağıl-
maya başlayan Musevi toplu-
munun Endülüs'ü secen kolu.
bin dört yüz yıl "yurt" bildiği
ülkede yüz yüze kaldığı trajik
olaylar zdnciri engizisyon
uzanüsında bir karabasana dö-
nüşünce. çareyi göçte buluyor.
Binlerce insan, engızısyona
dek mutlu yaşadığı.topraklan
terk edip Osmanb İmparator-
luğu'na sığınırken, oluşturduğu
melez kültürü de Anadolu
toprakianna laşıyor böylece.
Sefaradlann alışkanhklan, ge-
lenekleri, yaşama bakışlan ve
müzikleri, yeni yerleştikleri ül-
kede bir kez daha melez bir kül-
türü fılizlendiriyor ve Ana-
dolu'nun birikimiyle de zaman
içinde kaynaşıyor.
İçinde bulunduğumuz gün-
lerde Türkiye'deki Musevi top-
lumu büyük göçün tam beşyü-
züncü yılını kutluyor. Sefarad-
lann kendilerine özgü sıcak ve
duyarlı müziklerinin de bu kut-
lamada önemi büyük. İşte bu
nedenie. Jak ve Janet Esbn'in
geçenlerde yayımladığı "Antik
Bir Hüzün/Judeo-Espanyol
Ezgiler" adb kasetin çekiciligi
daha da artıyor.
Jak Esim, Türkiye'de Sefa-
rad toplumunun müziği üzerine
araştırmalar yapan ve bu kültü-
rün yitip gitmesine karşı duran
bir müzisyen. 1985 yılında Çe-
kirdek Sanatevi'nde mini bir re-
sital düzenleyerek Cem İkiz'le
birlikte ilk kez Judeo-Espanyol
ezgileri, Türk dinleyicisine ta-
• İçinde bulunduğu-
muz günlerde Türki-
ye'deki Musevi toplu-
mu büyük göçün beş
yüzüncü yıüinı kutlu-
yor. Sefaradlann ken-
dine özgü sıcak ve du-
yarlı müziklerinin de
bu kutlamada önemi
büyük. Bu yüzden, Jak
ve Janet Esim'in geçen-
de yayımladığı "Antik
Bir Hüzün/Judeo-
Espanyol Ezgiler" adlı
kasetin çekiciligi daha
da artıyor.
Janet ve Jak Esim, 1989'da "Engizisyon Şarkdan" adlı bir kaset ç ıkarmışlardı. İki sanatçışu
sıralar Atananya ve Hollanda'da AvTupalılara Engizisyon şarkdannı söylüyor.
nıtmış ve o günlerde entelektüel
kesimde büyük ilgi görmüştü.
Çekirdek Resitalleri kısa bir sü-
re içinde de kaset olarak yayım-
lanmışü.
İzleyen yıllar içinde de Esim'-
in çabalan devam etti. Sefarad-
lann; kökeni 3000 yıl öncesine
dayanan müziklerini, İspanya
ve Türkiye'de yaptığı araştırma
çalışmalannda derleyen Jak
Esim, 1989'da da "Engizisyon
Şarkılan" başlıklı kasetinde
dikkatleri bir kez daha yitip gıt-
mekte olan bu kültüre çekti.
Son çalışması ise, Sefarad gö-
çünün 500. yıb dolayısıyla özel
olarak hazırlanmış. Kasetin pi-
yasaya çıkmasmdan kısa bir
süre sonra Alman radyosunun
davetlisi olarak Judeo-Espan-
yol ezgileri tanıtacağı bir tume-
ye çıkan Esim, şu sıralarda Al-
manya ve Hollanda'nın çeşitli
kentlerinde Engizisyon Şarkı-
lan'nı söylüyor Avrupablara.
Sefarad şarkı ve romanslan-
nın gelişim sürecınin başlangıç
noktası, İsa'dan yirmi yüzyıl
öncesine dek dayanıyor. Muse-
vi toplumunun dini öğelere da-
yab şarkı ve ilahilerjnden yola
çıkan bu müzik, İspanya*ya
yerleşen Musevilerin o toprak-
lardaki kültürle olan karşılaş-
malanndan da büyük oranda
izler taşıyor.
İspanyolca konuşan tüm ül-
kelerde vazgeçilmez bir müzik
geleneği olan romanslar, Sefa-
radlann İspanya'da yaşadığı
uzun yıllar boyunca onlann
müziklerine sızıyor. Musevile-
rin geleneksel müziğiyle İspan-
yol romanslannın hayli ilginç
bir kaynaşımıyla ortaya çıkan
şarkılara tipik bir örnek, Jak
Esim'in "Antik Bir Hüzün"
başlıklı son kasetinde de var:
"Una Tadre De Enverano".
Bununla birlikte, cok uzun
bir süre korunan eski Musevi
ezgilerine de tanık oluyoruz Se-
faradlann birikiminde. İki bin
yıl boyunca birbiriyle iletişim
kuramamasına karşın, ayn ül-
kelerdeki Musevi toplumlan-
nın hemen hepsinde, sanki
yüzyıllardır birlikte yaşamışça-
sına aynı ezgilerin korunup
saklanmış olması dikkat çekici.
Jak Esim'in derlediğj şarkılar
arasında bu tür "uzun ömürlü'
ezgilere tipik bir örnek de var:
"Et Şhare Ranson". Bu melo-
dinin yaklaşık dört bin yıllık
bir geçmişe sahip olduğunu
söyKiyor Esim. Sefarad müzi-
ğinin gelişim sürecindeki bir
önemb evre de Osmanb toprak-
lannda gerçekleşmiş. Beş yüz
yıl boyunca Türkiye'de yaşa-
yan bu insanlar, hem kültürel
değerlerini paylaşmışlar Ana-
dolu insanıyla hem de müzikle-
rini. Hatta Kurtuluş Savaşı sı-
rasında omuz omuza verdikleri
mücadeleyi bile şarkı ve ro-
manslanna aktarmışlar.
Jak Esim'in kasetinde Sefa-
rad müziğinin Türkiye'de bi-
çimlenmiş şarkılanna da ilginç
örnekler var. Bunlar arasında
"İja Mia Mi Kerida", "Ay Ma-
nas" ve "Una Matika De Ru-
da" sayılabilir. Müzik beğenile-
ri genellikle birbirine yakın
olan, duygusal ve sıcak kanlı iki
toplumun 500 yıl paylaştıklan
şarkı ve romanslan, hele Akde-
niz müziğinden hoşlanıyorsa-
nız severek dinleyebibrsiniz.
İLAN
YILDIZ ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ'NDEN
Aşa^ıda belirtilen görevler için 657 sayıiı yasa uyarınca açıktan sınavla personei alınacaktır. Aranan ni-
telikleri taşıyan isteklilerin 25.5.1992 Pazartesi günü mesai bitimine kadar Üniversitemiz Personei Dairesi
Başkanlığı'ndan temin edecekleri tŞ TALEP FORMU'nu bizzat gelerek doldurmaları ve sınava giriş belge-
si almaları gerekmektedir.
Sınıf Unvanı Derece Adel Aranan oitelikJer
GİH Müdür 4 1 Mali konularda deneyimli ve 4. dereceye atanabilme
şartlarını taşıyanlar arasından
" Şef 7 1 Mali konularda deneyimli 7. dereceye atanabilme şart-
larını taşıyanlar arasından
" Memur 10-12 9 En az ortaokul mezunu olup, daktilo yazabilenler ara-
sından
" Çocuk eğitimcisi 8 1 Kız Meslek Lisesi Çocuk Gelişimi Bransı mezunu olup,
8. dereceye atanabilme şartJarını tasımak.
" Programcı 8 1 En az iki programlama dili bilmek ve yüksekokul me-
zunu olmak.
THS Teknisyen II I Jlgili meslek lisesi mezunlan arasından (Diş, röntgen,
sağlık-tek. laborant, elektrikçi)
YHS Aşçı 9 1 En az ortaokul mezunu olup, 9. dereceye atanabilme
şartlannı taşımak.
" Kaloriferci 10 1 En az ilkokui mezunu olup, 10. dereceye atanabilme
şartlarını tasımak.
" Hizmelli 10 I En az ilkokui mezunu olup 10. dereceye atanabilme
şartlarını tasımak.
" Hizmetli 13-14 14 En az ilkokui mezunu olmak.
' NOT: 1- Yazıb sınavlar 5.6.1992 günü saat 14.00"de Yıldız Kampüsü'nde yapılacakür.
2- Sözlü sınav tarihi ve meslek bi|gi sınav tarihleri yazılı sınav günü bildirilecektir.
i- Kendisini tanıtıa fotograflı ve tasdjkli kimlik belgesini yanında bulundurmayanlar sınavlara almmayacaklardır.
öğrenci olanlar ile askerliğini yapmayan erkek adaylann müracaatları kabul edilmeyecektir.
î- Posta ile yapılan başvurular dikkate alınmayacaktır.
Basın: 27369
Fransız topluhıktan
Barokdans
KüJtür Servisi-'Rıs-Dance-
ries' adlı Fransız Dans Top-
luluğu yann saat 19.
08'da Cemal Reşit Rey Kon-
ser Salonu'nda bir gösteri su-
nacak.İki senelik bir yaratım
aşamasının ardından geçmişi
yaşatan bir gösteri hazırlayan
Fransız dansçılar Barok çağı
danslarla yaşatmayı amaçlı-
yor.
İstanbul gösterisi için Fran-
çois Couperin'in tipik Fransız
süiti 'L'espagnole' ile İngilte-
re'de yaşamını sürdürmüş Al-
man besteci Georg-Fredrich
Haendel'in 'Water Music' sü-
itlerini secen topluluk.birbir-
lerine zıt bu iki müzikle iki
ayn koregrafı yarattılar.
Koregraf Francine Lance-
lot,dansı ve müziği buluştu-
ran bu derin bağlann insana
sonsuz bir keyif verdiğini söy-
lüyor. 'L'espagnole' bölümü-
nün koregrafîsini Francine
Lancclot hazırladı. Montpellier
doğumlu Lancelot 15 yaşında
Paris'e geldi ve dansı
meslek olarak seçmek
amacıyla dansa başladı,
Aldığı klasik ve modern dans
kurslanndan sonra Paris'te •
Françoise ve Dominique Du-, •
puy ile çalışmaya başladı ve
profesyonel hayata aüku-.
Lancelot çeşitli gruplarla sür-
dürdüğü çabşmalann yanısı-
ra Müzik ve Dans Enstitüsü
için eski cağ müziklerini ve
danslannı içeren araştırmalar
yaptı ve 'Ris Danceries' dans
topluluğunu kurdu.
'Water Music' bölü-
münün koregrafı Beat-
rice Massin ise çocuklu-
ğunda aldığı klasik
dans eğitimine devam
etti.Modern dans eğiü-
mi de alan sanatçı çeşitli
topluluklarda sürdür-
düğü çalışmalanna
1983'deRis-Danceries'
topluluğunda devam
etti.Halen topluluğun
koregrafı olarak çahşan "
Beatrice Massin.Haenr
del'in sihirlimüzigı ile
dans sözcüklerinin bir
aşk dili yaratüklanm
söylüyor.
İki bölümden oluşan
gösteride, Serge Am-
bert,Françoise Denie-
au-Leclerq,Anne.
Mane Gardette.George Ke-
raghel,Marc Leclerq,Corinne
Miret.Nicolas Nguyen.Mari-
na Nordera.Natabe Van
Parys ve Ana Yepes olmak
üzere 10 dansçı yer abyor.
İstanbul Fransız Kültür.
Merkezi ile Cemal Reşit Rey
Konser Salonu tarafından
Oyak Renault Otomobü
Fabrikalan AŞ işbiriiği ile
gerçekleştirilecek gösterinin
biletleri istanbul Fransız Kül-
tür Merkezi ve İstanbul Bele-
diyesi Cemal Reşit Rey KoiK
ser Salonu'ndan sağlanabibr."»
Marlene Dietrich 16 mayıs'ta Almanya'da toprağa veriliyor
Berliıı "Mavi Meleğini" bekliyor
DİLEK ZAPTÇIOĞLU
BERLJN - Almanya doğumlu.
Amerikan pasaportlu; ha-
yatının uzun yıllannı yapayal-
nız bir dünya vatandaşı olarak
gcçirmiş bir kadın. Ölümünden
sonra vatanında gömülmeyi
bekliyor.
Alman gazetclerinin yazdığı
gıbı "tuhaf bir ölüm" bu, çün-
kü Marlene Dietrich çoktan
ölümsüzlcşmişti. Onun anadi-
lindcki deyimiyle "fani kalın-
tılan"nın toprak altına ycrleş-
tınlmcsi, canlılığından hiçbir
şey kaybcttırmeyecek.
Çarşamba günü Paris'te 90
yaşında ölcn Marlene Dietrich,
Bcrlın'dc VVilmersdorf Me-
zarbğı'nda annesinin yanına
gömülccek. Kendi vasiyeti bu-
nunla ancak kısmen yerine ge-
tırilmiş oluyor. Çünkü Marle-
ne Dietrich, avukatı Jacques
Kam'm Paris'te açıkladığı üze-
rc. "Ölümdcn sonra Berlin'de,
yüzlerce mum ışığının arasında,
sadece kızının ve birkaç yakının
bulunduğu sade bir törenle def-
nedilmek" istemisti. Öldüeü.
dünyaya cenazesi kaldırıldık-
tan sonra açıklanmalıydı.
Gelmiş geçmiş en büyük sine-
ma yıldızlanndan birinin son
arzusu, ölüm raporunu yazan
Parisli doktorun basını hemen
devreye sokması sonucu yerine
gctirilemedi.
Berlin şimdi Manlene"ini bek-
liyor.
Alman Hava Kuvvetleri'ne
ait biraskeri uçak onu önümüz-
deki günlerde doğduğu şehre
geri getirecek. Berlin Belediyesi
ise "şehrimize yakışır" düşün-
cesiyle bir sokağa onun adını
vermeyi kararlaştırdı bile. Ama
yasalar ve düzen beldesi Al-
manya'da bir sokağa isminin
verilebilmesi için "ünlü şahsi-
yetin öiümünün üzerinden en
a? beş yı) gecmesi" gerekiyor.
Olsun, zaten turistler önce
Marlene Dietrich Sokağı'na de-
ğil, onun mezanna akın et-
meyecekler mi?
Marlene Dietrich, birçok Al-
man aydını, sanatçı ve yazan
gıbi Hitler faşizmine sırt çevir-
mişti. Hollywood'daki Alman
asılb yönetmen Ernst Lu-
bitsch'le beraber Nazi kurban-
lannı İsviçre üzerinden Ameri-
ka'ya kaçıran bir şebekeye aktif
olarak yardımeti.
Hitler, Marlene Dietriche
hayrandı. İlle Berlin'e dönme-
sini isüyordu.
Ona birkaç kez davetiye yol-
ladı.
"Seni Brandenburg Kapısı'n-
dan muhteşem bir törenle Ber-
lin'e getireceğim" diyordu.
Oralı olmadı.
196O'ta tekrar Almanya'ya
geldi. Olağanüstü etkileyici se-
siyle yeni bir kariyere başla-
mıştı ve turnede eski vatanı da
vardı. Almanya Marlene Di-
etrich'in yüzüne şatnar vurdu.
Halk onu yuhahyor, "Evine
dön!" pankartlanyla karşıb-
yordu. Basın, zamanında Tho-
mas Mann'a da yaptığı gibi
Marlene Dietrich'i "Almanya'-
ya ihanet etmekle" suçladı.
Marlene Dietrich bu acı tecrü-
beden sonra bir daha Berlin'e
gelmemeye yemin etti.
Bu yeminini vasiyetinde boz-
masında ne rol oynadı? Berlin
Duvan'nın yıkılmasından son-
ra çok sevinmişti.
Ama Berlin'den yinelenen,
"Geri dön" çağnlanna, "Ha-
yır" diyordu. Besbelli ki ölü-
münden sonra doğduğu yerde,
annesinin yanıbaşında gömül-
meyi istiyor, ama yaşarken
dönmeyidüşünmüyordu. Kim-
seye görünmemeyi ve anılanyia
yaşamayı yıllardır kendine yol
seçmişti.
Berlin gibi Alman gazeteleri
de şimdi 30 yıl öncesinin tersine
ona kucak açıyor.