05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 MA-YIS1992 ÇARŞAMBA CUMHURtYET SAYFA KULTUR 11 Çeşitlemeler IV Uluslararası Cannes Film Festivali yarın başhyor I Kültür Senisi- 'Çeşitlemeler IV adlı sergi Galeri Lebnz'de açıldı. 10 hazirana kadar sürecek olan sergi kapsamında Avni Arbaş, Alaaitin Aksoy. Levent Arşiray, Neş'e Erdok, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Leyla Gamsız, Mehmet Güleryüz, Neşet Ünal, Kemal Önsoy, Komet, Tanju Sağlam, Hale Şontaş ,Adnan Turani ve Ömer Uluç'un yapıtlanna yer veriliyor. Pavarotti'ye ilgi • İSTANBUL(AA)-Ege Seramik'in 20. kuruluş yıldönümü nedeniyle9 haziranda İstanbuİ'agelecek olan ünlü sanatçı Pavarotti'nin konser biletlerinin yüzde 60'ınm satıldığı açiklandı. Konuyla ilgili bir açıklama yapan Ege Scramik AŞ murahhas üyesi Adnan Polat, 900 bin liralık bfletlerin tümünün satıldığı nı. İstanbul'daki talebi karşılayabıimek ıçın de Ankara ve İzmir'e gönderilen bıletlenn geri alındığını kaydetti. BiJeüerin karaborsaya düşmesini önlemek için bilet saüşlannın bir hafta önce başladığını anlatan Polat, geri kalan 200, 400 ve 600 bin lirabk yerlerin de Cemal Reşit Rey Salonu gışelerinde saülmakta olduğunu ifadeetti. Polat, Pavarotti konserlerinı dünyanın çeşitli kentlerinde düzenleyen yetküilerin üç kez İstanbul'a geldiklerini bildirdi. Polat, Abdi İpekçi Spor Salonu'nu akustik bakımdan istenen şekle dönüştürdüklerini belirtü ve en mükemmel ses sistemlerinin de konsec Öncesi getirilerek salona yerleştirilecegini söyledi. TYS'deAzeri yazarlarla söyleşi • Kültür Servisi - Azerbaycan Yazarlar Birlığı Başkanı Anar Rızaev ve yönetim kurulu üyeleri Nebi Hazari, Tevfık Melikov öncekı akşam Türkiye Yazarlar Sendikası'nın Kabataş Setüstü'ndeki merkezinde bir söyleşi düzenlediler Başkan Rızaev, Azerbaycan'da 500 üyeleri olduğunu, 8 dergi ve 2 gazetelerinin ve ortak bir basımevlerinin olduğunu anlatarak. kendilerinin 3 ana temel sorunla karşıkarşıya olduklannı. bunlannda siyasi sistemin değişmesi, ekonomik sistemin değişmesi ve savaşın çıkmasını gelişmelerinı önlemek için önemli bir engel olduklannı anlattı. Aynca kendilerinin 1929 yılında Latin alfabesine geçtiklerini ama 1939 yıhnda Stalin'in baskısıyla Kiril alfabesine geçtiklerini anlattı. Yeniden Latin alfabesine geçeceklerini bunu da 3 yılda başaracaklannı anlatarak, ülkelerinde okuma yazma oranının çok yüksek düzeyde olduğunu anlattı. Bayır Ödölü şiire JKültür Servisi-Türk kültürüne ve sanaüna katkılar getirmek amacıyla düzenlenen Ferit Oğuz Bayır Düşün ve Sanat Ödülü bu yıl şiirdalında verilecek. Ödüle 1992 yıhnda yayımlanmış şiir kitaplan ya da yayımlanmaya hazırdosya durumundaki yapıtlar aday olabilecek. Seçici kurulu Vedat Günyol, Talip Apaydın, Mehmet Başaran, Fakir Baykurt, Sami Karaören ve Emin Özdemir'den oluşan ödül, 3 milyon lira değerinde. Ödüle katılacak yapıtlann altı nüsha olarak 31 aralık 1992 tarihine dek Ferit Oğuz Bayır Ödülü Yazmanlığı, Değirmenyolu Cad. KumrularSok.No:l 1.81570 Küçükyalı- İSTANBUL adresine gönderilmesi gerekiyor. Ödül sonuçlan 17 nisanl993tarihinde açıklanacak. Tony adayları • KûJtür Servisi- Nevv York'- un tiyatro ve müzikal merkezi Broadvvay'in son bir yıllık ürünlerine verilen Tony Ödülleri'nin adaylan belli oldu.Caz dünyasmın efsane adlanndan Jelly Roll Morton'ı anlatan bir müzikal olan 'Jelly's Last Jam', 1991-1992 Tony Ödüleri'ne tam 11 dalda aday oldu. George Gershvvin ile Ira Gershvvin'in imzalannı taşıyan 'Crazy For You' adh müzikal revü ise 9 dalda Tony'lere aday gösterildi. Bir ailenin AIDS sorununu ele alan 'Falsettos" ve bircaz revüsü niteliğindeki 'Five Guys Named Moe'nun yanı sıra'Jelly's Last Jam' ve 'Crazy For You' aynı zamanda en iyi müzikal ödülünün adaylan arasında. Cannes bu yıl da çok AmerikaııKültür Servisi - Dünyanın en saygın fılm şenliklerinden biri olan L'Iuslararası Cannes Film Festivali bu yıl 45 yaşında. 7 mayıs gecesi Paul Verhoeven'ın "Basic instincT (Temel İçgü- dü) adlı yapıtıyla açılacak olan şenlik 18 mayıs günü Ron Ho- ward'm "Far and Away" (Pek Çok) adlı yapıürun gösterimiyle kapanacak. Bu yıl Cannes'da tek bir Türk filmi yok. Ama geçen yıl Türkiye'den Canan Gerede'nin "Robert's Movie" adlı fılminin Altın Kamera için yanştığjı Be- lirli Bir Bakış adlı yan bölümde Türk asıllı bir Macar yönetme- nin, Can Togay'm "A Nyaralo" (Tatilci) adlı filmi bu yıl Altın Kamera'nın adaylan arasında. Cannes'ın açılış filmi "Temel lçgûdü". daha şimdiden ortalığı kanştırmış durumda. Michael Douglas ve Sharon Stone'un başrollerini paylaştıklan film, kimilerine göre cinsclliğe "kış- kırtıa" yaklaşımıyla şiddetli tartjşmalara konu oluyor. ABD'de eşcinsel ve lezbiyen derneklerinin ağır tepkisiyle karşılanan "Temel Jçgüdü"nün Cannes'da da olay yaratması bekleniyor. Cannes Şenhği'nin yanşmalı ana bölümüne katılan 21 film- den yalnızca üçü Fransız yapı- mı. Mehdi Sharefin "Jûlyetle- rin Vatanları" ve Arnaud Desp- lechin'ın "NöbetçT adlı filmle- rinin yanı sıra Edouard Nier- mans'ın "Kazanova'nın Dönü- şü" adlı yapıtında Alain Deion başrolde. Yanşmalı ana bölümde Ver- • Festivalde bu yıl 21 film yanşa- cak. Cannes'da bu yıl tek bir Türk filmi yok. Belirli Bir Bakış bölü- münde Türk asıllı Macar yönetmen Can Togay'ın 'Tatilci' adh fil- mi yarışacak. YannbirAmeri- kan filmiyle açı- lacak olan şenlik 18 mayısta yine bir Amerikan filmiyle kapana- cak. Şenliğin açılış filmi, Amerikalı yönetmen Paul Verhoeven'in "Temel İçgüdü" adlı yapıtı. Tardşmalar yaratması beklenen filmin başoyuncuları Michael Douglas ve Sharon Stone. hoeven'ın "Temel İçgüdü"- sünün yanı sıra Robert Alt- man'ın "Oyuncu"su, Bille Au- gust'un "iyi Niyetler"ı, James Ivory'nin "Howard's End" adh filmi, Pavd Lounguine'nin "Lu- napark"ı, Sidney Lumet'nin "Cennete Yakm" adh yapıtı, David Lyndı'in "Twin Peaks Fıre Walk VVith Me" adh filmi ve Fernando Solanas'ın "Yolcu- hık"u ilk ağızda dikkati çeken Altın Palmiye adaylan arasın- da. Bu yılın seçici kurulunun ba- şında son yıllann en ünlü Fran- sız oyuncusu Gerard Depardi- eu var. Yine son dönem İspanyol si- nemasına yenı bir soluk getiren yönetmen Pedro Almodovar, Ingiliz yönetmen John Boor- man, Gürcü sinemacı Nana Corcaze ise seçici kurulun tanınmış adlan. Can Togay'ın "TatilcT adlı filminin Altın Kamera için yan- şacağı Belirli Bir Bakış adh yan bölümde İsveçli sinema ustası Ingmar Bergman'ın gözde gö- rüntü yönetmeni Sven Nykvist "Oxen" adlıfilmiylebu kez yö- netmen olarak >anşıyor. Jonat- han Demme'ın "Cousin Bobby** si ve Helma Sanders-Brahms'ın "Cennetin Meyveleri" adlı yapı- tı da Altın Kamera adaylan arasında. Öte yandan, Eleştirmenierin Haftası başhklı yan bölümde Kanada. Küba, Belçika. İzlan- da, Şili, Japonya ve Avustur- ya'dan 7 film, Yönetmenlerin On Beş Günü adh yan bölüm- deyse 20 film yer alıyor. 45. Uluslararası Cannes Film Festivali'nin afişinde, geçen yıl doksan yaşına basan ünlü Al- man oyuncu Mariene DietridT- in bir portresi var. Dietrich'in afişteki görüntüsü, Joseph von Sternberg'ın 1932'de gerçekleş- tırdığı "Şanghay EkspresT adlı fılmden. Paris yakınlanndaki Euro Disney adlı Amerikan eğlence merkezinin açıhşından sonra Cannes Film Festivali'nin de bir Amerikan filmiyle açılıp başka bir Amerikan filmiyle kapanacak olması. Fransız ay- dın çevrelerini tedirgin ediyor. 20. Uluslararası İstanbul Festivali'nde geleneksel Türk müziği Gazino sahnesinden konser salonunaEVİNİLYASOĞLU Yirmi yıl öncki ilk İstanbul Festivaİi'nde Geleneksel Sanat- lar başhğı altındaki ilk etkinlik de Münir Nurettin Selcuk tara- fından gerçekleştirilmış. Birkaç yıl bir ya da iki etkinlik derken son yılîarda giderek artan sayı- da, yirmiye varan topluluğun konser ve temsili izlendi. Genel- de aynı sanatçılann ıcra ettiğı geleneksel Türk müziği dinleti- leri bir yıl diğerinden farkh ol- maksızın karşımıza çıktı. Za- man zaman festivalin kapsa- mına nasıl ahndığı: hangi kıstas ile bu topluluklann scçildiğı: ni- teliklerinin uluslararası düzey- deki ince elenip sık dokunmuş sanatçılara eşit olup olmadığı sorgulandı. Geçen yılki festivalin ardın- dan bu konudaki iki yazıyı anımsıyorum Murat Bardakçı, Gösteri dergisinin ağustos 1991 sayısında bu konserlerin her şe- yi ile "alaturka" olduğuna deği- nerek, "topluluklar seçuninden programların sunuluş biçimk- rinden, icra tarzına kadar" ala- turkahğı anlatmıştı. "Herkes gelsin, kurtlarını döksün" dü- şüncesinden yola çıkıldığını, bunu yapmaktan amacın. "fes- tivalin sadece Batı müziği çevre- lerine yönelik olduğu iddialan- nın asılsı/ olduğunu gösterip ge- leneksel sanatların festi\al ge- nelindeki yüzdesini yükseltmeye çaltjmak" olabileceğini söyle- mişti. Cem Behar ise Dergâh dergi- sinin kasım 1991 sayısında, bu gnıplann çoğunun amatör ve- ya sadece festival amacıyla bir araya gelmiş olduklanna değin- miş, "Eğer klasik Türk musikisi yenidenttıyaedilmek isteniyorsa bunun yolu yılda bir yapılan fes- tivali promosyon aracı olarak kuüanma olmasa gerektir. Yok eğer bu müzik türii belli bir dinle- yici kitlesince hakikaten talep edilen bir müzikse, bu bilinçli kitleye de bu müziğin seçkin ve yaratKi yorum ve örneklerinin sunulması gerekir" demişti. Bugüne dek sunulan gelenek- sel Türk müziği topluluklan yurtdışında sesini duyuran, Türk müziğine yenilikler sunan ya da kaybedilmesinden kaygı duyduğumuz otantik değerleri araştıran özelliklere sahip mi- dir? Festival Komitesi diğer türlerde titizlikle üstünde dur- duğu "sanatçıyı üst üste sunma- mak, art arda birkaç yıl getirt- memek" ilkesini geleneksel sa- natlar dalında. gözetmemek- tedir. Örneğin, Pekinel kardeşler geçen yıl çaldıklan için bu yıl dünya yüzünde onlann bir baş- ka benzeri olan Labeque kar- deşler çağnldı. Öte yanda aynı tasa ile bir yıl A. Yavaşça koro- su. diğer yıl N. Atlığ korosu su- nulsun şeklinde bir ölçüt yok. Kim seçer, nasıl seçer, nasıl bir kıstastır? Gizh bir dokunul- mazlık içinde bu konu. İki yıl önce Prof. Ercüment Berker ile Milhyet Sanat Der- gısi'nin 15 Ağustos 1990 sayı- sında yaptığımız bir söyleşide şu yanıtı almıştım: "Festivale başvuran topluluklar arasında seçim yaparken ortak bir amaç var: Bütün müzik türleri arasın- da ortak bir alışveriş kurarak evrensele ulaşmak... Dünyaca Yirmi yıl önceki ilk festivalde 'Geleneksel Sanatlar'ın ilk etkinliği Münir Nurettin Selcuk tarafından gercekleştirilmiş. Bu yü ise bir başka Münir Nurettin, genç sanatçı Münir Nurettin Beken şenlikte bir ud dinletisi sunacak. ün yapmış klasik müzik ve caz topluluklannın yanı sıra bizim topluluklanmızın da katılma- sıyla Türk müzığıni gazino sah- nesinden konser salonlanna çı- karmaya çahşıyoruz." Burada ilgjnç bir soru daha çıkıyor karşımıza: Acaba festi- vale katılan değişik türdeki sa- natçılar (ya da aynı türdekiler) bir diğerini izliyor mu, fıkir yü- rütüp kendi konumunu değer- lendirebiliyor mu? Ayn bir "Ge- leneksel Müzik" festivali dü- zenlense,filmveya tiyatro festi- valleri gibi; bu festivalin kap- samına girecek topluluklar, sa- natçılar belli bir yanşma so- nucu, seçkin bir jürinin değer- lendirmesi sonucu seçilseler... Yirminci festivalin Gelenek- sel Sanatlar programında en il- ginç isim, genç sanatçı Münir Nurettin Beken'in "ut" dinleti- si. Tanhın dennhklennden gü- nümüze kadar geniş bir yelpaze hazırlamış udu ile. Ruhi Ayan- gil'in orkestra ve korosu Yalçın Tura'nın Şeyfa Galip'e Saygı başhklı kantalını Kent Oyun- culan'nın katıhmı ile dramatik bir boyutta sunacak. Geçen yıl "Bosphonıs" adlı toplulukla yenilikler sunmaya çalışan Ihsan Özgen, bu yıl "Anatolia 92" adlı toplulukla gelenekselden uyarlamalar ge- tiriyor. Diğer olaylar, hemen her yıl olduğu gibi benzer sa- natçılann benzer programlan: Kültür Bakanlıâ istanbul Tarihı Türk Müziği Topluluğu, dinsel müzikten kaynaklanan programına Ahntet Ozfaan'ı so- list yapıyor. İstanbul Devlet Türk Müziği Topluluğu, Nec- det Yaşar'ın yurtdışında da adı- nı duyurduğu. oda müziği nite- liğindeki sanatçılannı içeriyor. Şeref Çakar yönetimindeki Üş^- küdar Musiki Cemiyeti; İÜ Devlet Konservatuvan Türk Musikisi İcra Heyeti, Rıza Rit'- in yönetiminde; Kültür Bakan- lış İstanbul Devlet Klasik Türk Müziği Korosu, Nevzad Atlığ'ın; İst. Radyosu ve İTÜ Türk Musikisi Devlet Konser- vatuvan Ses \e Saz Sanatçılan Alaeddin Yavaşça'nın yöneti- minde, İstanbul Teknik Üni- versitesi Mezunlan Türk Müzi- ği Korosu İnci ÇayınYnın ve Rahmi Oruç Giivenç'in yönlen- dirdiği İÜ Etnomüzikoloji Araş^tırma ve Uygulama Mer- kezi Icra Heyeti'nin programla- n sunulacak festival boyunca. Oya Baydar yurt dışırtda oMuğundan, ödülü, Erdal Öz'e »erildi. (Fotoğraf:İBRAHlMGÜNEL) Sait Faik ödülü Oya Baydar'ın Kültür Servisi- "Saıt Faik Öykü Ödülü'nü bu yıl "Elve- da Alyoşa"adh kitabıyla Oya Baydar aldı. Darüşşafaka Ce- miyeti'nin dün akşam Pera Palas'ta düzenlediği ödül töre- ninde,seçici kurul başkanı Sa- bahattin Kudret Aksal, yazan yurtdışında olduğundan, kıta- bın yayıncısı Erdal öz'e bir plaket verdi. Törende bir konuşma yapan Erdal Oz. Oya Baydarın yanş- maya katıldığından haberi olmadıgını belirterek, "Ka- zandığını bilseydi, en az benim kadar sevinir, hemen gelir. bir yazar olarak teşekkür ederdi"- dedi. On iki yıldır Almanya'da sı- yasi mülteci olarak yasayan Oya Baydar, 1944 İstanbul do- ğumlu.Notre Dame de Sion Lisesi ve İstanbul Üniversitesı Sosyoloji Bölümü Tiezunu. Hacettepe ve İstanbul üniver- sitelcrinde sosyoloji asistanlığı yapan Baydar". 12 Mart 1971'- de tutuklanıp hapse girince, universıteden atıldı.Türkiye İşçi Partisi ü>esi olan Baydar, hapisten çıktıktan sonra " Yeni Ortam" gazetesinde köşe ya- zarlığı. "Polıtika" gazetesinde yazarhk yaptı. 12 E>lül 1980*- de >urtdışına çıkmak zorunda kaldı. 141 ve 142. maddeler kalktıktan sonra \urda dönüş- te sakınca görme>en vazar. iki hafta sonra Türkıye">e kesin dönüş >apacağını açıkladı. Oya Baydar'ın >eni romanı "Kedi Mektuplan" da çok kı- sa bir süre sonra Can Yayın- lan'ndan >a\ınlanacak. "Elveda Âlyoşa" 1989 son- bahannda Doğu Avrupa'da doruğa çıkan snasal çalkantı- lar sırasında edinilmış izlenim ve gözlemlerden vola çıkarak yazılmı^ o\külerden oluşuyor. Öğreneiler ıııiıııaıiık eğitiıııiııi tarbşacak Kültür Odası ve Şubesi öğrenci Komisyonu'n- ca düzenlenen 'Mimarlık Eği- timi' konulu sempozyum bu- gün Yıldız Üniversitesi'nde Servisi - Mimarlar Bayazıt. Mimarlık Eğiıiminde İstanbul Buvukkent Bilgisayar Destekli Tasanm" başhklı bıldırilerini sunacaklar jlk günün son bıldirisi "Meslek İçi Eğitımde Bilgısayann Rolü' adı altında Mimarlar Odası Bil- başhyor. Uç gun devam edecek gisayar Kulübünce sunulacak. olan sempoz}um Yıldız Unı- Sempozyum vann saat 14. versitesi Mimarlık Fakültesi 00-14.40 arası -fasanm Öğret- Dekanı Prof. Dr. Necatı Ince- menlennın Mesleki İlerlemele- oğlu, Mimarlar Odası İstanbul nnde Öğretmen Niteüklerinin Şube Başkanı Y. Mımar Oktay Değerlendirmeye Ağırlıkh Ola- EkıncıveMımarSınanUnıver- ra k Ahnması". 'Akademik Ka- sitesı Mimarlık Fakültesi 1. sı- riy e r Motivasyonu". -Mimari nıf öğrenası Cenap Doğan'ın Tasanm Dah Kapsamında Li- açıhş konuşmalan ile saat 10. sans Üstü Eâıtımi Nasıl Olma- 00'da başlayacak. Sempozyu- hdır?", "Yapma Çcvre. Mımar- mun ilk gününde saat 10.30-11. ],k Eğitımi. Mimari Tasanm 30 arası, "Mimarhk Eğitimının Stüdyolannın Problemleri ve Tarihsel Gelişimi', 'Mimarlık Bazı Önenler", saat 15.00-15.50 Eğitiminde Kademelenme". arası 'Mımarhk Eğitiminin "Eğitim mi Eğiltim mi?'. "Mi- Günccl Sorunlan". "Eğıtim Or- marhk Eğitimi Üzerine'. Mi- tamı'. -Mımarlık Eğitimine Gi- marlık Eğitiminde Model Öne- riş". Bir Düşünce ve Eylem risi', 'Yenı Bir^Mimarhk Eğitı- İnsanı Olarak Mimann Eğiti- mi Üzerine Doğru' başhklı bildiriler sunulacak. İlk oturuma konuşmacı ola- rak Yard. Doç. Dr. Sema To- kay, Ar. Gör. Havriye Kalkan, Ar. Gör. Şen Yüksel. Yard. Doç. Dr. Bülent Tanm, İTÜ Mimarlık Fakültesi öğrencile- rinden Ebru Erdemli ve Beysun Mert ile mimar Ümit Bavrak. Prof. Dr. L'ğur Erkman. Yard. Doç. Dr. Tuna Alp ve Prof. Ay- dın Kunt katılacak. 11.30- minde Kuramın Eksikhği Lze- nne" ve -2000'li Yıllara Doğru Mimarlığın Değişen Misyonu" başhklı bildirilerle sürecek. Çeşitli konularda üç panel diizenlenecek. Saat 10.00-13.00 arası 'Mimarlığın Geleceği ve Mimarlık Eğıtimı'. saat 14.00- 17.00 arası "Nasıl Bir Ünıversite Modeli-Nasıl Bir Mimarlık Eeitimi" konulu paneiler izlene- bilir. Sempozy umun 8 mayıs günü 12.00 arası gerçekleşecek tartış- gerçekleştı'nlecek uçuncu ve manın ardından 12.00-12.30 son gününde Mimarlık Eğiti- arası Prof. Dr. Sadettın Okten minin Günccl Sorunlan veÇö- 'Mimarlık ve Mühendisliğin züm Önerileri" konulu panel Ara Kesiti", Prof. Dr. Nigan 10.00-13.00arasıyeralacak. Yakııı geleceğin Doğu Avrupa edebiyatı AHMET CEMAL Avrupa edebiyatında yakla- şık yirmi yıldan bu yana büyük patlamalann ohnadığı ve - bir- kaç istisnanın dışında - "başya- pıt" nitelendırmesini hak ede- cek yapıtlara rastlanmadığı, bi- linen bir olgu. Bu durgunluğa dünya savaşlannın, büyük top- lumsal çalkantılann "sermaye- a*" tüketildikten sonra gehndi- ğini saptamak için ise uzman olmak gerekmiyor. Anna Segners, Raskolnikof- un kökenlerini Napoleon'un ki- şilığınde, bütünüyle Savaş ve Banş'ın yaalabilmiş olmasının nedenini ise yine Napoleon'un Rusya seferinde arar. Çebov'un yapıtlannın neredeyse hepsini Çarlık Rusyası'nda, devrim ön- cesinin için için kaynayan orta- mından, bir çöküş dönemini çalkantılanndan ve bilincinden ayn düşünebilmek olanaksız- dır. Bunun gibi Proust'un ve Musil'in de dev yapıtlannın ana besin kaynaklannı bir çöküşün görünen ve görünmeyen belirti- lerinde bulduklan kesindir. Bu bağlamda örnekler isten- diğince çoğaltılabilir. Önem ta- şıyan saptama ise şudur: Özel- likle şiir ve anlatı düzleminde patlamalar, gendde hep büyük çalkantılarla birlikte ya da on- lann hemen ardından gelmekte, "durgun sular** ise en azından nicelik acısından edebiyat or- tamlannda bir durgunluğa yol açmaktadır. Bu durgunluk ortamlanndan ancak geleceğe yönelik çok de- rindeki belirtileri ve bireyin son- rasız yazgılannı algılayabilenler gerçek anlamda yaratılar orta- ya koyabilmektedirler. Bu tür az sayıdaki yaraücılann dışında kalanlar ise ünlü bir eleştirme- nin deyişiyle "gerçi kart\izitle- rinde 'yazar' sözcüğü bulunan". ama sığlığı pek ender aşabilen kişilerdir. Avrupa edebiyatında şarktcı nitelikteki yapıtlann en yeni ta- rihlilerinin üzerinden bile yirmi yıla yakm bir zamanın geçmiş olması, bu gerçeğin kanıtıdır. Buna karşıhk Demir Perde'- nin kalkması ve hemen ardın- dan Sovyetler Birliği'nin dağıl- ması, yaîcın bir gelecekte Avru- pa edebiyatının görünümünü geniş ölçüde degştirecek, dö- nüm noktası niteliğindeki olay- lardır. Kimi gerçekler şimdiden mesinde şöyle der: "Avrupa edebiyatının doruk noktalannı coğrafı anlamda, kabartma bir hantada göster- mek istediğimiz takdirde, Tibor Dery'nin Bitmemiş Cümle" ad- lı romanmı Proust'un yapıtı ile Gorki'nin 'Klim Sangin'i arası- na, yani otuzlu yıllann fırtına- Avrupa edebiyatının 20 yıldır yaşadığı durgunluğa büyük toplumsal çalkantılann 'sermayesi' tüketil- dikten sonra geldiğini saptamak için uzman olmak gerekmiyor. Yakın geleceğin Avrupa edebiyatının es- ki Doğu Avrupa ülkelerindengelecek yapıtlarla yön- leneceğini söylemek ise kehanet olmayacak. yeterince göz önünde tutuldu- ğunda, yakm geleceğin Avrupa edebiyatının eski "Doğu Avru- pa" ülkelerinden gelecek yapı- tlarla yönleneceğini söylemek, kehanet olmayacaktır. Tanınmış Macar asıllı Avus- turyalı yazar György Sebestyen, "Der) ya da tdeolojinuı Aşdma- sı" başhklı, Macar romancısı Tibor Dery'yi konu alan dene- lannın ortasına yerleştirmemiz gerekir..." Otuzlu yıllann fırtınalann- dan Tibor Dery gibi bir devi çi- karmış olan Macar cdebiyaü- nın, gcnde bıraktığımız bir iki yıllık dönemin büyük değişim- lerini ve bunlann sonuçlannı yeni yapıtlann potasında erite- ceği kesin gibidir. Gerek Macaristan, gerekse - politik anlamda - öteki eski Doğu Avrupa ülkeleri edebiyat tarihlerinde köklü bir roman geleneğinin taşıyıasıdırlar. Bu ülkelerin çoğunun bir za- manlar Avusturya - Macaris- tan İmparatorluğu'nun sınırla- n içerisinde yer alması. dolayı- sıyla şu ya da bu ölçüde yüzyıi sonundaki kozmopolit ortam- dan etkilenmesi, bu ortamın ardından gelip on yıllar süren bir komünist yönetim deneyi- mi, şimdi ise yeni bir yaşam bi- çimine yöneliş, bunca çalkantı içerisinde toplumun olduğu ka- dar bireyin de varoluş ve yoko- luş koşullannın izini sürme tut- kusu, bu ülkelerin edebiyatlan- na verim bakımından en el- verişli zemini kazandırmakta- dır. İnsanı. insanlığına yakışır bı- çimde var etmeyi öngören Marksizmin. insanı parti- ve devlet uğruna hiçe indirgeyen bir anlayışın temsilcilerince yozlaştınhşının bütün acılannı taşımış olan bu ülkelerin geç- mişte hem gerçekçilik hem de duyarhhk acısından son derece zengin olan edebiyatlan, yeni bir zamanla da hesaplaşabilme acısından en güçlü araçlardır. Böyle bir hesaplaşma bağla- mında sözü edilen edebiyatlar, bir uygulamanm yanlışhğıyla bir dünya görüşünü birbinne ka- nştınnayı kendi yaranna sayan kapitalist dünyanın, kendileri- ne hangi yüce değerleri getirece- ği sorusuna kısa zamanda yanıt arayacaklardır. Ve arayacakları bütün yanıt- lar bakımından en değerli reh- beri, yine kendi acılarla yüklü geçmişlerinde bulacaklardır; tipkı Çebov'un "Üç Knkardc;"- in de lrina'nın son sözlerinde olduğu gibi: "Bir gün gelecek... herkes bü- tün bunlann, bu acılann neden- ierini öğrenmiş olacak. Gizli kapakh hiçbir şey kalmayacak. Şimdilik yaşamak gerek... Ça- lışmak gerek. Yalnız çalış- mak..."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle