Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 MA-YIS1992 ÇARŞAMBA CUMHURtYET SAYFA
KULTUR 11
Çeşitlemeler IV Uluslararası Cannes Film Festivali yarın başhyor
I Kültür Senisi-
'Çeşitlemeler IV adlı sergi
Galeri Lebnz'de açıldı.
10 hazirana kadar
sürecek olan sergi
kapsamında Avni Arbaş,
Alaaitin Aksoy. Levent
Arşiray, Neş'e Erdok, Bedri
Rahmi Eyüboğlu, Leyla
Gamsız, Mehmet Güleryüz,
Neşet Ünal, Kemal Önsoy,
Komet, Tanju Sağlam, Hale
Şontaş ,Adnan Turani ve
Ömer Uluç'un yapıtlanna yer
veriliyor.
Pavarotti'ye ilgi
• İSTANBUL(AA)-Ege
Seramik'in 20. kuruluş
yıldönümü nedeniyle9
haziranda İstanbuİ'agelecek
olan ünlü sanatçı
Pavarotti'nin konser
biletlerinin yüzde 60'ınm
satıldığı açiklandı. Konuyla
ilgili bir açıklama yapan Ege
Scramik AŞ murahhas üyesi
Adnan Polat, 900 bin liralık
bfletlerin tümünün
satıldığı nı. İstanbul'daki
talebi karşılayabıimek ıçın de
Ankara ve İzmir'e gönderilen
bıletlenn geri alındığını
kaydetti. BiJeüerin
karaborsaya düşmesini
önlemek için bilet saüşlannın
bir hafta önce başladığını
anlatan Polat, geri kalan 200,
400 ve 600 bin lirabk yerlerin
de Cemal Reşit Rey Salonu
gışelerinde saülmakta
olduğunu ifadeetti. Polat,
Pavarotti konserlerinı
dünyanın çeşitli kentlerinde
düzenleyen yetküilerin üç kez
İstanbul'a geldiklerini
bildirdi. Polat, Abdi İpekçi
Spor Salonu'nu akustik
bakımdan istenen şekle
dönüştürdüklerini belirtü ve
en mükemmel ses
sistemlerinin de konsec
Öncesi getirilerek salona
yerleştirilecegini söyledi.
TYS'deAzeri
yazarlarla
söyleşi
• Kültür Servisi -
Azerbaycan Yazarlar Birlığı
Başkanı Anar Rızaev ve
yönetim kurulu üyeleri Nebi
Hazari, Tevfık Melikov
öncekı akşam Türkiye
Yazarlar Sendikası'nın
Kabataş Setüstü'ndeki
merkezinde bir söyleşi
düzenlediler Başkan Rızaev,
Azerbaycan'da 500 üyeleri
olduğunu, 8 dergi ve 2
gazetelerinin ve ortak bir
basımevlerinin olduğunu
anlatarak. kendilerinin 3 ana
temel sorunla karşıkarşıya
olduklannı. bunlannda
siyasi sistemin değişmesi,
ekonomik sistemin değişmesi
ve savaşın çıkmasını
gelişmelerinı önlemek için
önemli bir engel olduklannı
anlattı. Aynca kendilerinin
1929 yılında Latin alfabesine
geçtiklerini ama 1939 yıhnda
Stalin'in baskısıyla Kiril
alfabesine geçtiklerini anlattı.
Yeniden Latin alfabesine
geçeceklerini bunu da 3 yılda
başaracaklannı anlatarak,
ülkelerinde okuma yazma
oranının çok yüksek düzeyde
olduğunu anlattı.
Bayır Ödölü
şiire
JKültür Servisi-Türk
kültürüne ve sanaüna
katkılar getirmek amacıyla
düzenlenen Ferit Oğuz Bayır
Düşün ve Sanat Ödülü bu yıl
şiirdalında verilecek. Ödüle
1992 yıhnda yayımlanmış şiir
kitaplan ya da
yayımlanmaya hazırdosya
durumundaki yapıtlar aday
olabilecek. Seçici kurulu
Vedat Günyol, Talip
Apaydın, Mehmet Başaran,
Fakir Baykurt, Sami
Karaören ve Emin
Özdemir'den oluşan ödül, 3
milyon lira değerinde. Ödüle
katılacak yapıtlann altı
nüsha olarak 31 aralık 1992
tarihine dek Ferit Oğuz Bayır
Ödülü Yazmanlığı,
Değirmenyolu Cad.
KumrularSok.No:l 1.81570
Küçükyalı- İSTANBUL
adresine gönderilmesi
gerekiyor. Ödül sonuçlan 17
nisanl993tarihinde
açıklanacak.
Tony adayları
• KûJtür Servisi- Nevv York'-
un tiyatro ve müzikal merkezi
Broadvvay'in son bir yıllık
ürünlerine verilen Tony
Ödülleri'nin adaylan belli
oldu.Caz dünyasmın efsane
adlanndan Jelly Roll
Morton'ı anlatan bir müzikal
olan 'Jelly's Last Jam',
1991-1992 Tony Ödüleri'ne
tam 11 dalda aday oldu.
George Gershvvin ile Ira
Gershvvin'in imzalannı
taşıyan 'Crazy For You' adh
müzikal revü ise 9 dalda
Tony'lere aday gösterildi. Bir
ailenin AIDS sorununu ele
alan 'Falsettos" ve bircaz
revüsü niteliğindeki 'Five
Guys Named Moe'nun
yanı sıra'Jelly's Last Jam' ve
'Crazy For You' aynı
zamanda en iyi müzikal
ödülünün adaylan arasında.
Cannes bu yıl da çok AmerikaııKültür Servisi - Dünyanın en
saygın fılm şenliklerinden biri
olan L'Iuslararası Cannes Film
Festivali bu yıl 45 yaşında. 7
mayıs gecesi Paul Verhoeven'ın
"Basic instincT (Temel İçgü-
dü) adlı yapıtıyla açılacak olan
şenlik 18 mayıs günü Ron Ho-
ward'm "Far and Away" (Pek
Çok) adlı yapıürun gösterimiyle
kapanacak.
Bu yıl Cannes'da tek bir
Türk filmi yok. Ama geçen yıl
Türkiye'den Canan Gerede'nin
"Robert's Movie" adlı fılminin
Altın Kamera için yanştığjı Be-
lirli Bir Bakış adlı yan bölümde
Türk asıllı bir Macar yönetme-
nin, Can Togay'm "A Nyaralo"
(Tatilci) adlı filmi bu yıl Altın
Kamera'nın adaylan arasında.
Cannes'ın açılış filmi "Temel
lçgûdü". daha şimdiden ortalığı
kanştırmış durumda. Michael
Douglas ve Sharon Stone'un
başrollerini paylaştıklan film,
kimilerine göre cinsclliğe "kış-
kırtıa" yaklaşımıyla şiddetli
tartjşmalara konu oluyor.
ABD'de eşcinsel ve lezbiyen
derneklerinin ağır tepkisiyle
karşılanan "Temel Jçgüdü"nün
Cannes'da da olay yaratması
bekleniyor.
Cannes Şenhği'nin yanşmalı
ana bölümüne katılan 21 film-
den yalnızca üçü Fransız yapı-
mı. Mehdi Sharefin "Jûlyetle-
rin Vatanları" ve Arnaud Desp-
lechin'ın "NöbetçT adlı filmle-
rinin yanı sıra Edouard Nier-
mans'ın "Kazanova'nın Dönü-
şü" adlı yapıtında Alain Deion
başrolde.
Yanşmalı ana bölümde Ver-
• Festivalde bu
yıl 21 film yanşa-
cak. Cannes'da
bu yıl tek bir Türk
filmi yok. Belirli
Bir Bakış bölü-
münde Türk asıllı
Macar yönetmen
Can Togay'ın
'Tatilci' adh fil-
mi yarışacak.
YannbirAmeri-
kan filmiyle açı-
lacak olan şenlik
18 mayısta yine
bir Amerikan
filmiyle kapana-
cak. Şenliğin açılış filmi, Amerikalı yönetmen Paul Verhoeven'in
"Temel İçgüdü" adlı yapıtı. Tardşmalar yaratması beklenen
filmin başoyuncuları Michael Douglas ve Sharon Stone.
hoeven'ın "Temel İçgüdü"-
sünün yanı sıra Robert Alt-
man'ın "Oyuncu"su, Bille Au-
gust'un "iyi Niyetler"ı, James
Ivory'nin "Howard's End" adh
filmi, Pavd Lounguine'nin "Lu-
napark"ı, Sidney Lumet'nin
"Cennete Yakm" adh yapıtı,
David Lyndı'in "Twin Peaks
Fıre Walk VVith Me" adh filmi
ve Fernando Solanas'ın "Yolcu-
hık"u ilk ağızda dikkati çeken
Altın Palmiye adaylan arasın-
da.
Bu yılın seçici kurulunun ba-
şında son yıllann en ünlü Fran-
sız oyuncusu Gerard Depardi-
eu var.
Yine son dönem İspanyol si-
nemasına yenı bir soluk getiren
yönetmen Pedro Almodovar,
Ingiliz yönetmen John Boor-
man, Gürcü sinemacı Nana
Corcaze ise seçici kurulun
tanınmış adlan.
Can Togay'ın "TatilcT adlı
filminin Altın Kamera için yan-
şacağı Belirli Bir Bakış adh yan
bölümde İsveçli sinema ustası
Ingmar Bergman'ın gözde gö-
rüntü yönetmeni Sven Nykvist
"Oxen" adlıfilmiylebu kez yö-
netmen olarak >anşıyor. Jonat-
han Demme'ın "Cousin Bobby**
si ve Helma Sanders-Brahms'ın
"Cennetin Meyveleri" adlı yapı-
tı da Altın Kamera adaylan
arasında.
Öte yandan, Eleştirmenierin
Haftası başhklı yan bölümde
Kanada. Küba, Belçika. İzlan-
da, Şili, Japonya ve Avustur-
ya'dan 7 film, Yönetmenlerin
On Beş Günü adh yan bölüm-
deyse 20 film yer alıyor.
45. Uluslararası Cannes Film
Festivali'nin afişinde, geçen yıl
doksan yaşına basan ünlü Al-
man oyuncu Mariene DietridT-
in bir portresi var. Dietrich'in
afişteki görüntüsü, Joseph von
Sternberg'ın 1932'de gerçekleş-
tırdığı "Şanghay EkspresT adlı
fılmden.
Paris yakınlanndaki Euro
Disney adlı Amerikan eğlence
merkezinin açıhşından sonra
Cannes Film Festivali'nin de
bir Amerikan filmiyle açılıp
başka bir Amerikan filmiyle
kapanacak olması. Fransız ay-
dın çevrelerini tedirgin ediyor.
20. Uluslararası İstanbul Festivali'nde geleneksel Türk müziği
Gazino sahnesinden konser salonunaEVİNİLYASOĞLU
Yirmi yıl öncki ilk İstanbul
Festivaİi'nde Geleneksel Sanat-
lar başhğı altındaki ilk etkinlik
de Münir Nurettin Selcuk tara-
fından gerçekleştirilmış. Birkaç
yıl bir ya da iki etkinlik derken
son yılîarda giderek artan sayı-
da, yirmiye varan topluluğun
konser ve temsili izlendi. Genel-
de aynı sanatçılann ıcra ettiğı
geleneksel Türk müziği dinleti-
leri bir yıl diğerinden farkh ol-
maksızın karşımıza çıktı. Za-
man zaman festivalin kapsa-
mına nasıl ahndığı: hangi kıstas
ile bu topluluklann scçildiğı: ni-
teliklerinin uluslararası düzey-
deki ince elenip sık dokunmuş
sanatçılara eşit olup olmadığı
sorgulandı.
Geçen yılki festivalin ardın-
dan bu konudaki iki yazıyı
anımsıyorum Murat Bardakçı,
Gösteri dergisinin ağustos 1991
sayısında bu konserlerin her şe-
yi ile "alaturka" olduğuna deği-
nerek, "topluluklar seçuninden
programların sunuluş biçimk-
rinden, icra tarzına kadar" ala-
turkahğı anlatmıştı. "Herkes
gelsin, kurtlarını döksün" dü-
şüncesinden yola çıkıldığını,
bunu yapmaktan amacın. "fes-
tivalin sadece Batı müziği çevre-
lerine yönelik olduğu iddialan-
nın asılsı/ olduğunu gösterip ge-
leneksel sanatların festi\al ge-
nelindeki yüzdesini yükseltmeye
çaltjmak" olabileceğini söyle-
mişti.
Cem Behar ise Dergâh dergi-
sinin kasım 1991 sayısında, bu
gnıplann çoğunun amatör ve-
ya sadece festival amacıyla bir
araya gelmiş olduklanna değin-
miş, "Eğer klasik Türk musikisi
yenidenttıyaedilmek isteniyorsa
bunun yolu yılda bir yapılan fes-
tivali promosyon aracı olarak
kuüanma olmasa gerektir. Yok
eğer bu müzik türii belli bir dinle-
yici kitlesince hakikaten talep
edilen bir müzikse, bu bilinçli
kitleye de bu müziğin seçkin ve
yaratKi yorum ve örneklerinin
sunulması gerekir" demişti.
Bugüne dek sunulan gelenek-
sel Türk müziği topluluklan
yurtdışında sesini duyuran,
Türk müziğine yenilikler sunan
ya da kaybedilmesinden kaygı
duyduğumuz otantik değerleri
araştıran özelliklere sahip mi-
dir? Festival Komitesi diğer
türlerde titizlikle üstünde dur-
duğu "sanatçıyı üst üste sunma-
mak, art arda birkaç yıl getirt-
memek" ilkesini geleneksel sa-
natlar dalında. gözetmemek-
tedir.
Örneğin, Pekinel kardeşler
geçen yıl çaldıklan için bu yıl
dünya yüzünde onlann bir baş-
ka benzeri olan Labeque kar-
deşler çağnldı. Öte yanda aynı
tasa ile bir yıl A. Yavaşça koro-
su. diğer yıl N. Atlığ korosu su-
nulsun şeklinde bir ölçüt yok.
Kim seçer, nasıl seçer, nasıl bir
kıstastır? Gizh bir dokunul-
mazlık içinde bu konu.
İki yıl önce Prof. Ercüment
Berker ile Milhyet Sanat Der-
gısi'nin 15 Ağustos 1990 sayı-
sında yaptığımız bir söyleşide
şu yanıtı almıştım: "Festivale
başvuran topluluklar arasında
seçim yaparken ortak bir amaç
var: Bütün müzik türleri arasın-
da ortak bir alışveriş kurarak
evrensele ulaşmak... Dünyaca
Yirmi yıl önceki ilk festivalde 'Geleneksel Sanatlar'ın ilk etkinliği Münir Nurettin Selcuk tarafından gercekleştirilmiş. Bu yü ise
bir başka Münir Nurettin, genç sanatçı Münir Nurettin Beken şenlikte bir ud dinletisi sunacak.
ün yapmış klasik müzik ve caz
topluluklannın yanı sıra bizim
topluluklanmızın da katılma-
sıyla Türk müzığıni gazino sah-
nesinden konser salonlanna çı-
karmaya çahşıyoruz."
Burada ilgjnç bir soru daha
çıkıyor karşımıza: Acaba festi-
vale katılan değişik türdeki sa-
natçılar (ya da aynı türdekiler)
bir diğerini izliyor mu, fıkir yü-
rütüp kendi konumunu değer-
lendirebiliyor mu? Ayn bir "Ge-
leneksel Müzik" festivali dü-
zenlense,filmveya tiyatro festi-
valleri gibi; bu festivalin kap-
samına girecek topluluklar, sa-
natçılar belli bir yanşma so-
nucu, seçkin bir jürinin değer-
lendirmesi sonucu seçilseler...
Yirminci festivalin Gelenek-
sel Sanatlar programında en il-
ginç isim, genç sanatçı Münir
Nurettin Beken'in "ut" dinleti-
si. Tanhın dennhklennden gü-
nümüze kadar geniş bir yelpaze
hazırlamış udu ile. Ruhi Ayan-
gil'in orkestra ve korosu Yalçın
Tura'nın Şeyfa Galip'e Saygı
başhklı kantalını Kent Oyun-
culan'nın katıhmı ile dramatik
bir boyutta sunacak.
Geçen yıl "Bosphonıs" adlı
toplulukla yenilikler sunmaya
çalışan Ihsan Özgen, bu yıl
"Anatolia 92" adlı toplulukla
gelenekselden uyarlamalar ge-
tiriyor. Diğer olaylar, hemen
her yıl olduğu gibi benzer sa-
natçılann benzer programlan:
Kültür Bakanlıâ istanbul
Tarihı Türk Müziği Topluluğu,
dinsel müzikten kaynaklanan
programına Ahntet Ozfaan'ı so-
list yapıyor. İstanbul Devlet
Türk Müziği Topluluğu, Nec-
det Yaşar'ın yurtdışında da adı-
nı duyurduğu. oda müziği nite-
liğindeki sanatçılannı içeriyor.
Şeref Çakar yönetimindeki Üş^-
küdar Musiki Cemiyeti; İÜ
Devlet Konservatuvan Türk
Musikisi İcra Heyeti, Rıza Rit'-
in yönetiminde; Kültür Bakan-
lış İstanbul Devlet Klasik
Türk Müziği Korosu, Nevzad
Atlığ'ın; İst. Radyosu ve İTÜ
Türk Musikisi Devlet Konser-
vatuvan Ses \e Saz Sanatçılan
Alaeddin Yavaşça'nın yöneti-
minde, İstanbul Teknik Üni-
versitesi Mezunlan Türk Müzi-
ği Korosu İnci ÇayınYnın ve
Rahmi Oruç Giivenç'in yönlen-
dirdiği İÜ Etnomüzikoloji
Araş^tırma ve Uygulama Mer-
kezi Icra Heyeti'nin programla-
n sunulacak festival boyunca.
Oya Baydar yurt dışırtda oMuğundan, ödülü, Erdal Öz'e »erildi.
(Fotoğraf:İBRAHlMGÜNEL)
Sait Faik ödülü
Oya Baydar'ın
Kültür Servisi- "Saıt Faik
Öykü Ödülü'nü bu yıl "Elve-
da Alyoşa"adh kitabıyla Oya
Baydar aldı. Darüşşafaka Ce-
miyeti'nin dün akşam Pera
Palas'ta düzenlediği ödül töre-
ninde,seçici kurul başkanı Sa-
bahattin Kudret Aksal, yazan
yurtdışında olduğundan, kıta-
bın yayıncısı Erdal öz'e bir
plaket verdi.
Törende bir konuşma yapan
Erdal Oz. Oya Baydarın yanş-
maya katıldığından haberi
olmadıgını belirterek, "Ka-
zandığını bilseydi, en az benim
kadar sevinir, hemen gelir. bir
yazar olarak teşekkür ederdi"-
dedi.
On iki yıldır Almanya'da sı-
yasi mülteci olarak yasayan
Oya Baydar, 1944 İstanbul do-
ğumlu.Notre Dame de Sion
Lisesi ve İstanbul Üniversitesı
Sosyoloji Bölümü Tiezunu.
Hacettepe ve İstanbul üniver-
sitelcrinde sosyoloji asistanlığı
yapan Baydar". 12 Mart 1971'-
de tutuklanıp hapse girince,
universıteden atıldı.Türkiye
İşçi Partisi ü>esi olan Baydar,
hapisten çıktıktan sonra " Yeni
Ortam" gazetesinde köşe ya-
zarlığı. "Polıtika" gazetesinde
yazarhk yaptı. 12 E>lül 1980*-
de >urtdışına çıkmak zorunda
kaldı. 141 ve 142. maddeler
kalktıktan sonra \urda dönüş-
te sakınca görme>en vazar. iki
hafta sonra Türkıye">e kesin
dönüş >apacağını açıkladı.
Oya Baydar'ın >eni romanı
"Kedi Mektuplan" da çok kı-
sa bir süre sonra Can Yayın-
lan'ndan >a\ınlanacak.
"Elveda Âlyoşa" 1989 son-
bahannda Doğu Avrupa'da
doruğa çıkan snasal çalkantı-
lar sırasında edinilmış izlenim
ve gözlemlerden vola çıkarak
yazılmı^ o\külerden oluşuyor.
Öğreneiler ıııiıııaıiık
eğitiıııiııi tarbşacak
Kültür
Odası ve
Şubesi öğrenci Komisyonu'n-
ca düzenlenen 'Mimarlık Eği-
timi' konulu sempozyum bu-
gün Yıldız Üniversitesi'nde
Servisi - Mimarlar Bayazıt. Mimarlık Eğiıiminde
İstanbul Buvukkent Bilgisayar Destekli Tasanm"
başhklı bıldırilerini sunacaklar
jlk günün son bıldirisi "Meslek
İçi Eğitımde Bilgısayann Rolü'
adı altında Mimarlar Odası Bil-
başhyor. Uç gun devam edecek gisayar Kulübünce sunulacak.
olan sempoz}um Yıldız Unı- Sempozyum vann saat 14.
versitesi Mimarlık Fakültesi 00-14.40 arası -fasanm Öğret-
Dekanı Prof. Dr. Necatı Ince- menlennın Mesleki İlerlemele-
oğlu, Mimarlar Odası İstanbul nnde Öğretmen Niteüklerinin
Şube Başkanı Y. Mımar Oktay Değerlendirmeye Ağırlıkh Ola-
EkıncıveMımarSınanUnıver- ra
k Ahnması". 'Akademik Ka-
sitesı Mimarlık Fakültesi 1. sı- riy e r
Motivasyonu". -Mimari
nıf öğrenası Cenap Doğan'ın Tasanm Dah Kapsamında Li-
açıhş konuşmalan ile saat 10. sans Üstü Eâıtımi Nasıl Olma-
00'da başlayacak. Sempozyu- hdır?", "Yapma Çcvre. Mımar-
mun ilk gününde saat 10.30-11. ],k Eğitımi. Mimari Tasanm
30 arası, "Mimarhk Eğitimının Stüdyolannın Problemleri ve
Tarihsel Gelişimi', 'Mimarlık Bazı Önenler", saat 15.00-15.50
Eğitiminde Kademelenme". arası 'Mımarhk Eğitiminin
"Eğitim mi Eğiltim mi?'. "Mi- Günccl Sorunlan". "Eğıtim Or-
marhk Eğitimi Üzerine'. Mi- tamı'. -Mımarlık Eğitimine Gi-
marlık Eğitiminde Model Öne- riş". Bir Düşünce ve Eylem
risi', 'Yenı Bir^Mimarhk Eğitı- İnsanı Olarak Mimann Eğiti-
mi Üzerine Doğru' başhklı
bildiriler sunulacak.
İlk oturuma konuşmacı ola-
rak Yard. Doç. Dr. Sema To-
kay, Ar. Gör. Havriye Kalkan,
Ar. Gör. Şen Yüksel. Yard.
Doç. Dr. Bülent Tanm, İTÜ
Mimarlık Fakültesi öğrencile-
rinden Ebru Erdemli ve Beysun
Mert ile mimar Ümit Bavrak.
Prof. Dr. L'ğur Erkman. Yard.
Doç. Dr. Tuna Alp ve Prof. Ay-
dın Kunt katılacak. 11.30-
minde Kuramın Eksikhği Lze-
nne" ve -2000'li Yıllara Doğru
Mimarlığın Değişen Misyonu"
başhklı bildirilerle sürecek.
Çeşitli konularda üç panel
diizenlenecek. Saat 10.00-13.00
arası 'Mimarlığın Geleceği ve
Mimarlık Eğıtimı'. saat 14.00-
17.00 arası "Nasıl Bir Ünıversite
Modeli-Nasıl Bir Mimarlık
Eeitimi" konulu paneiler izlene-
bilir.
Sempozy umun 8 mayıs günü
12.00 arası gerçekleşecek tartış- gerçekleştı'nlecek uçuncu ve
manın ardından 12.00-12.30 son gününde Mimarlık Eğiti-
arası Prof. Dr. Sadettın Okten minin Günccl Sorunlan veÇö-
'Mimarlık ve Mühendisliğin züm Önerileri" konulu panel
Ara Kesiti", Prof. Dr. Nigan 10.00-13.00arasıyeralacak.
Yakııı geleceğin Doğu Avrupa edebiyatı
AHMET CEMAL
Avrupa edebiyatında yakla-
şık yirmi yıldan bu yana büyük
patlamalann ohnadığı ve - bir-
kaç istisnanın dışında - "başya-
pıt" nitelendırmesini hak ede-
cek yapıtlara rastlanmadığı, bi-
linen bir olgu. Bu durgunluğa
dünya savaşlannın, büyük top-
lumsal çalkantılann "sermaye-
a*" tüketildikten sonra gehndi-
ğini saptamak için ise uzman
olmak gerekmiyor.
Anna Segners, Raskolnikof-
un kökenlerini Napoleon'un ki-
şilığınde, bütünüyle Savaş ve
Banş'ın yaalabilmiş olmasının
nedenini ise yine Napoleon'un
Rusya seferinde arar. Çebov'un
yapıtlannın neredeyse hepsini
Çarlık Rusyası'nda, devrim ön-
cesinin için için kaynayan orta-
mından, bir çöküş dönemini
çalkantılanndan ve bilincinden
ayn düşünebilmek olanaksız-
dır. Bunun gibi Proust'un ve
Musil'in de dev yapıtlannın ana
besin kaynaklannı bir çöküşün
görünen ve görünmeyen belirti-
lerinde bulduklan kesindir.
Bu bağlamda örnekler isten-
diğince çoğaltılabilir. Önem ta-
şıyan saptama ise şudur: Özel-
likle şiir ve anlatı düzleminde
patlamalar, gendde hep büyük
çalkantılarla birlikte ya da on-
lann hemen ardından gelmekte,
"durgun sular** ise en azından
nicelik acısından edebiyat or-
tamlannda bir durgunluğa yol
açmaktadır.
Bu durgunluk ortamlanndan
ancak geleceğe yönelik çok de-
rindeki belirtileri ve bireyin son-
rasız yazgılannı algılayabilenler
gerçek anlamda yaratılar orta-
ya koyabilmektedirler. Bu tür
az sayıdaki yaraücılann dışında
kalanlar ise ünlü bir eleştirme-
nin deyişiyle "gerçi kart\izitle-
rinde 'yazar' sözcüğü bulunan".
ama sığlığı pek ender aşabilen
kişilerdir.
Avrupa edebiyatında şarktcı
nitelikteki yapıtlann en yeni ta-
rihlilerinin üzerinden bile yirmi
yıla yakm bir zamanın geçmiş
olması, bu gerçeğin kanıtıdır.
Buna karşıhk Demir Perde'-
nin kalkması ve hemen ardın-
dan Sovyetler Birliği'nin dağıl-
ması, yaîcın bir gelecekte Avru-
pa edebiyatının görünümünü
geniş ölçüde degştirecek, dö-
nüm noktası niteliğindeki olay-
lardır. Kimi gerçekler şimdiden
mesinde şöyle der:
"Avrupa edebiyatının doruk
noktalannı coğrafı anlamda,
kabartma bir hantada göster-
mek istediğimiz takdirde, Tibor
Dery'nin Bitmemiş Cümle" ad-
lı romanmı Proust'un yapıtı ile
Gorki'nin 'Klim Sangin'i arası-
na, yani otuzlu yıllann fırtına-
Avrupa edebiyatının 20 yıldır yaşadığı durgunluğa
büyük toplumsal çalkantılann 'sermayesi' tüketil-
dikten sonra geldiğini saptamak için uzman olmak
gerekmiyor. Yakın geleceğin Avrupa edebiyatının es-
ki Doğu Avrupa ülkelerindengelecek yapıtlarla yön-
leneceğini söylemek ise kehanet olmayacak.
yeterince göz önünde tutuldu-
ğunda, yakm geleceğin Avrupa
edebiyatının eski "Doğu Avru-
pa" ülkelerinden gelecek yapı-
tlarla yönleneceğini söylemek,
kehanet olmayacaktır.
Tanınmış Macar asıllı Avus-
turyalı yazar György Sebestyen,
"Der) ya da tdeolojinuı Aşdma-
sı" başhklı, Macar romancısı
Tibor Dery'yi konu alan dene-
lannın ortasına yerleştirmemiz
gerekir..."
Otuzlu yıllann fırtınalann-
dan Tibor Dery gibi bir devi çi-
karmış olan Macar cdebiyaü-
nın, gcnde bıraktığımız bir iki
yıllık dönemin büyük değişim-
lerini ve bunlann sonuçlannı
yeni yapıtlann potasında erite-
ceği kesin gibidir.
Gerek Macaristan, gerekse -
politik anlamda - öteki eski
Doğu Avrupa ülkeleri edebiyat
tarihlerinde köklü bir roman
geleneğinin taşıyıasıdırlar.
Bu ülkelerin çoğunun bir za-
manlar Avusturya - Macaris-
tan İmparatorluğu'nun sınırla-
n içerisinde yer alması. dolayı-
sıyla şu ya da bu ölçüde yüzyıi
sonundaki kozmopolit ortam-
dan etkilenmesi, bu ortamın
ardından gelip on yıllar süren
bir komünist yönetim deneyi-
mi, şimdi ise yeni bir yaşam bi-
çimine yöneliş, bunca çalkantı
içerisinde toplumun olduğu ka-
dar bireyin de varoluş ve yoko-
luş koşullannın izini sürme tut-
kusu, bu ülkelerin edebiyatlan-
na verim bakımından en el-
verişli zemini kazandırmakta-
dır.
İnsanı. insanlığına yakışır bı-
çimde var etmeyi öngören
Marksizmin. insanı parti- ve
devlet uğruna hiçe indirgeyen
bir anlayışın temsilcilerince
yozlaştınhşının bütün acılannı
taşımış olan bu ülkelerin geç-
mişte hem gerçekçilik hem de
duyarhhk acısından son derece
zengin olan edebiyatlan, yeni
bir zamanla da hesaplaşabilme
acısından en güçlü araçlardır.
Böyle bir hesaplaşma bağla-
mında sözü edilen edebiyatlar,
bir uygulamanm yanlışhğıyla
bir dünya görüşünü birbinne ka-
nştınnayı kendi yaranna sayan
kapitalist dünyanın, kendileri-
ne hangi yüce değerleri getirece-
ği sorusuna kısa zamanda yanıt
arayacaklardır.
Ve arayacakları bütün yanıt-
lar bakımından en değerli reh-
beri, yine kendi acılarla yüklü
geçmişlerinde bulacaklardır;
tipkı Çebov'un "Üç Knkardc;"-
in de lrina'nın son sözlerinde
olduğu gibi:
"Bir gün gelecek... herkes bü-
tün bunlann, bu acılann neden-
ierini öğrenmiş olacak. Gizli
kapakh hiçbir şey kalmayacak.
Şimdilik yaşamak gerek... Ça-
lışmak gerek. Yalnız çalış-
mak..."