Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 30 MAYIS1992 CUMARTESİ
12 DIZI-YAZI
Unutulan kent
E R Z İ N C A N
Yazı ve fotoğraflar: BEHZ AT ŞAHIN
Erzincanhııjıı partisi
artıkErzincan rartisiYeni yasa bekleyen Erzincan'da olağan koşullaıdaki uygulamalar sürüyor. Depremin
zararını saptamak için bilirkişiye yapılan başvurularda, aynı binadaki her başvuru için ayn
ayn keşif parası alınıyor.
"Erzincan'da özellikle son Rama-
zan'da yaşanan süfli hayat, bir uyanya
ihtiyacı olduğunu açıkça göstermekte-
dir. Görülen, bilinen, duyulan baa
olaylar insanın tüylerini diken diken
ediyor.
Onceden muhafazakâr bir şehir ola-
rak bihnen Erzincan'da aleni olarak
oruç yiyenlerin sayısı epeyce artmıştı.
Birahanelcr, eğlence yerleri, lokanta-
lar, oruç tutan ınsanlarla dalga geçer-
cesine dolup boşahyordu. Kahveha-
nelerde kumar almış yürûmüştü. Kız
Meslek Lısesi'ndeki baa kız öğrenciler
hakkında tüyler ürperticı iddialar var-
dı."
Ulusal bir gazetenin bölge ekinde
"'Deprem ilahi bir ikazdı" başlığı altın-
da. "Erzincanlının ikaza ihtiyacı var-
dı" ara başlığından sonra yer alan bu
yazının yazanna göre, depremde ölen
genç-yaşlı. kadın-erkek ve çocuklar
günahkârdı.
• Yazının virgülüne dokunmadan
okumayı sürdürüyoruz:
"Depremde bir çok kişinin hayatın
kaybettiği SSK Hastanesi ile ilgili ola-
rak Erzincanlımn biri şunlan anlatı-
yor: "Deprem olduğu gün SSK Hasta-
nesi'nde fuhuş işleniyormuş. Gündüz
bu söylentıyı duydum. Akşam bunu
düşünerek teravih namazına gittim
Depremde SSK. Hastanesi'nin yerle
bir olduğunu gördüm. Demek ki duy-
duklanm doğruymuş dedim kendi
kendime.' Erzincan'daki otellerde
gayrimeşru ilişkilerin yaşandığı ağız-
dan ağıza dolaşanlar arasındaydı. Ih-
tiyar Erzincanlılar. 1939 depreminden
önce de bu tür olaylann yaşandığını,
hatta bir otelde âlemler düzenlendiöni
hatırlatıyorlar.
Yıkılan binalara bakıyoruz Erzin-
can'da: En fazla can kaybı SSK Has-
tanesi'nin bir bloğunda meydana
gelmiş. Hemen bitişiğindeki bloktaysa
can kaybı hiç yok. Başta Urartu ve
Roma otelleri olmak ûzere baa oteller
yerle bir olmuş. Kız Meslek Lisesi'nde
de ölenlere rasüanıyor. Toplu ölûm
yerlerinden birisi de kahvehaneler. Te-
ravihe gitmeyen onlarca insaru ecel,
masa başında yakaladı. İlgilenenler
için aynca behrtmek gerekırse, hakim
ve savçı lojmanlanndaki ölü sayısı da
az değil.
Erzincan'da 'çanak antenli' bina sa-
yısı parmakla gösterilecek kadar az-
dır. Ama ne tesadüftür ki (!) yerle bir
olan 4'er 5'er katlı büyük yapılann
üzerlerinde 'baykuş gibi' tünemiş 'ça-
nak antenler' gördük."
Yazar, "İbret ahnacak hadiseler"e
de değiniyor:
"Ahlaksızhk iddialanrun ayyuka
çıktığı Kız Meslek Lisesi yıkılırken,
bazı öğrenciler yıkınülar arasında ka-
larak can verdı. Aynı anda lisenın
mescidinde toplanarak kitap okuyan,
namaz kılan kız öğrencilerin burnu bi-
le kanamadı."
Depremde ölenler yalnızca insanlar
değil. Tanm tl Müdürlüğü'ne bağlı
ekiplerin saptatnalanna göre, deprem-
de yıkılan 2 bin 500 ahır ve bin 500
samanlıkta, 11 bin büyük ve küçükbaş
hayvan da enkaz altında kalarak can
vermiş. Onlann günahı da, her halde,
Ahmet Muhip Dıranas, ö/ellikle yirlerinde; alınv azısı\ la istem, > aşamla öhrnı arasmdaki iç çatışmayı işfemiştL Bu depretne de tanık otduktan sonra yazsay-
dı Fahriye Abla'yı, "Hâlâ dağlan karlı Erzincan'da misın, hâlâ Kızılay'ın bez çadınnda mısın? Bırak, gönlüm geçmiş gûnleri habrlasuT demez miydi acaba?..
Orantıların kaybolduğıı Erzincan'da çadırlar gittikçe büyüyor, kamyonlar, işleri yapmakta yetersiz kabyor. An-
cak, yaşam da bir yandan sûrûyor. Yalan Riizgan, cadıra çekilen antenle, haftanın beş günü izlenmeden edüemiyor.
günahkârlann mah olmakü...
Biz yine bugüne dönelim.
Hizmet bınalanmn yanı sıra gelirle-
rinin yüzde 70'ini de kaybetmiş bulu-
nan Erzincan Belediyesi'nin başkaru
Talip Kaban'la konuşuyoruz. Talip
Kaban da depremde kardeşini ve bazı
yakınlannı yitirmiş. Ve aynı acıyı ya-
şamış tüm bir kentin sorunlan da
omuzunda. "Biz, artık herhangi bir
partıden değil, Erzincan Partisi'nde-
niz" diye başlıyor söze. Erzincan için
iyı ve güzel şeyler istediklenni anlatı-
yor. Bunu yapana da, kim olursa ol-
sun, şükran duyacaklannı sövlüvor.
Sözü Kaban'a bırakıyoruz:
"Erzincan halkının acil ve önemü
ihtiyaçlan var. İlk günlerin şoku geçti,
gerçeklerin farkında artık. Esas kavga
bundan sonra başlıyor. Vaiandaş yıl-
gın; geleceğini nasıl, nerede kurabile-
ceğinin hesabını yapıyor. Erzincanlı-
nın Erzincan'a güveni sarsılmış
durumda. Bunun için şpk destek ve
önlemlergerekli.
Memur layin hazırlığı içinde, ser-
best meslek sahipleri tüm varhklannı
yitirmiş, sermayesı olanlarda dışan gi-
diyor. Tüm bunlan önlemek için Er-
zincan'ın desteğe ihtiyaa var. Erzin-
can, kalkınmada öncelikli yerlerden
daha geriye gitmiş durumda. Erzin-
can'ı cazip kılmak için mevcut yasalar-
la yapılacak ıyiniyetli çalışmalar yet-
mez. Erzincan'la ilgili özel yasalara
gerek var. Mevcut yasalar dahilinde
yapılacak olanlar da destektir, ama
bunlar zaten normal, asgari koşullar-
da yapılması gereken şeylerdir. Mev-
cut şartlarda esnaf geleceğini niye
yeniden Erzincan'da kursun?
Aynca, depreme maruz kalmış bele-
diyelerin desteklenmesi gerekiyor.
Yardımlardan Erzincan Belediyesi'ne
neden hiç pay düşmüyor? Belediye de
özel yasayla desteklenmeli. Hüküme-
ün bize bakışı sıcak. Ancak, hıssiyatı-
mız gözönüne ahnarak değerlendiril-
meliyiz."
Erzincanh yeni yasa beklerken, ola-
ğan koşullardaki uygulamalar sürü-
yor. Örneğin, depremin verdiği zaran
saptamak için bilirkişiye yapılan baş-
vurularda, aynı binadaki her"başvuru
için ayn ayn keşif parası ahnıyor. Elde
avuçta kalan son paranın bir kısmı da,
depremde zarar gördüğünü kanıtla-
mak üzere kullanıhyor. "Hiç değilse,
cebimızdekine dokunmasınlar" dıyor
Erzincanh.
20 milyar Afet Fonu'nda
Peki, Erzincan'ın yarası hep açık mı
kalacak? Devlet Bakanı Erman Şa-
hin'den öğreniyoruz; Avrupa İskan
Fonu'ndan gelen 200 milyon dolar
kredi ile devletin ayırdığı 150 milyon
dolarla hazıran ayında inşaatlar başla-
yacak. İlk elde 2 bin 700 konut 15 kası-
ma kadar tamamlanacak. Dünya
Bankası'ndan gelecek olan 250 milyon
dolar krediyle de, Erzincan ve Pülü-
mür'dekı sağlık ve hizmet binalanyla
köylerdeki ahır ve samanhklar yapıla-
cak. Yurtdışından yapılan 20 milyar
lirahk bağış şu anda Afet Fonu'nda
kullanıma hazır.
Ancak, Erzincanh için, Belediye
Başkanı Talip Kaban'ın da belirttiği
gibi, kendisini kenüne bağlayacak da-
ha fazla teşvik gerek. Bu sağlanmazsa?
"Bu sağlanmazsa, göç sürer, 20-30
binlik bir Erzincan için de çok fazla
uğraşmaya gerek kalmaz" diyor Er-
zincanhlar.
—Btnt—
Yer ne zaman, ne şiddette sallanacak, bilinmez
Uzmanlara göre Türkiye'nin, tama-
mı denecek ölçüde büyük bir bolümü,
depremlerden etkilenen bir bölgede
bulunmakta, bunun da yaklaşık yansı
birinci dereceyi oluşturmaktadır. Bu
gerçeğin bilinmesine karşın şiddetli
her depremde can ve mal kaybına uğ-
ranmakta, büyük üzüntü duyulmak-
tadır. Zaran en aza indirmek için her
şeyden önce içinde yaşadığjmız binala-
nn depreme dayanıklı olması gerek-
mektedir. Erzincan depreminde bir-
çok bina, usule, tekniğe, kurallara
uygun ve doğru inşa edilmediği için yı-
kılmış, çökmüştür. Oysa gereldi titiz-
lik gösterilmiş olsaydı ya hiç hasar
görmeyecek ya da az hasar sonucu,
içindekilere zarar vermemiş olacaklar-
dı. Deprem, Erzincan yerine başka bir
bölgede olsaydı -ki olacaktır da- orası
için de aynı şeyler söylenecekti ve söy-
lenecektir. Bunun sebebini yalnızca
inşaat işlerinde değil, her konuda top-
lumumuza egemen olan kural dinle-
meme, doğnısunu yapmak yerine bil-
gisizce kolay yola gitmeyi manfet
sayma, ciddi davranıştan sıkılma, uz-
man olmadığı konularda karar verme
tutumunda aramak, yanlış olmaz sa-
nıyorum.
Depreme dayanıklı bina, inşaat mü-
hendisliğinin uzmanlık konusudur.
Türkiye, bu alanda ileri durumdadır.
Ancak deprem konusunda, başta tek-
nik elemanlar olmak üzere herkesin
eğitilmesi, bilgilendirilmesi ve uygula-
mada görevini gereken önemle, özen-
le, ciddiyet ve dikkatle yapması gerek-
mektedir.
Depreme dayanıkh bina konusun-
da, ban bilgi ve gerçeklerin sıralanma-
sı yararlı olacakür.
1- Her binanın taşıyıcı elemanlan-
nın oluşturduğu bir taşıyıcı sistemi ve
taşınan elemanlan vardır. Taşıyıa sis-
tem, temelden çatıya kadar kendisi de
dahil, bütün yapıyı kusursuz olarak
taşımalı ve depremin doğurduğu etki-
lere karşı da yeterince dayanıklı olma-
lıdır.
Depreme dayanıkh yapı kavramı,
"Binanın bulunduğu bölgede sık olan
hafif şiddetteki depremlerde, yapının
bütün elemanlannın kusursuz durum-
Depremin
düsündürdükleri
Prof. İSMET AKA
lannı korumalan, seyrek olan orta şıd- gelıştirilmekte, yenilenmektedır.
detteki depremlerde taşıyıcı sistemde 3- Türkiye, depremden etkilenme
hasar meydana gelmemesi, beklenen derecesine göre 5 bölgeye aynlmış, bu
ve çok seyrek olan en şiddetli deprem- bölgelere ait harita ve liste, yönetmeli-
de de can kaybının olmaması, yapının ğe eklenmiştir. Zaman içinde bu hari-
yıkılmadan, devrihneden onanlabihr tada da gerekli düzeltmeler yapılmak-
hasarlarla ayakta kalabilmesi" olarak
yönetmeliklerde yer almaktadır. Ha-
sarlar buna göre değerlendirihnelidir.
Bir deprem sırasında hemen kulla-
nılması gereken yapılar (hastane, ha-
berleşme, enerji vb) ile halkın çok yı-
ğıldığı yapılar, sıradan yapılara göre
1.5 katı deprem etkisi ahnarak boyut-
landınbnaktadır. "Yapı önem katsa-
yısı" adı verilen bu katsayı, yeni yönet-
melik taslağında kademelendirilerek
1.6'ya kadar çıkanlmışür. Erzincan'-
da sıradan binalar ayakta kahrken
yapı önem katsayısı 1.5 olan bazı bina-
lann yıkıhnalan düşündürûcüdür.
2- Bayındırlık ve Iskân Bakanlığı
Afet İşleri Genel Müdürlüğü, Deprem
Araştırma Enstitüsü, Türkiye Dep-
rem Milli Komitesi, üniversitelerin de
katkısıyla deprem konusunda ulusla-
rarası cahşmalar yapmaktadırlar. Bu
çalışmalann ürünlerinden biri olan ve
Bayındırhk ve İskân Bakanlığı'ncayü-
rürlüğe konan "Afet Bölgelerinde
Yapılacak Yapılar Hakkında Yönet-
melik", depremle ilgili bölümüyle,
uluslararası düzeyde ileri ve iyi bir yö-
netmehktir. Dünyadaki gelişmeler,
büyük depremler izlenerek her ülkede
olduğu gibi yeni sonuçlar, ilgili çevre-
lerde geniş kapsamh tartışmalara açıl-
makta, yönetmelik son bilgilere göre
tadır.
4- Türkiye'deki inşaat teknolojisi,
depreme dayanıkh yapıyı gerçekleştir-
mek için yeter derecede gelişmiştir.
Ancak bütün uygulayıcılann bu tek-
nolojiyi kullanacak yeterli bilgi ve
özenli çalışma geleneğine sahip olduğu
söylenemez.
5- Taşıyıa sistemi yığ^ııa (duvarlan
taşıyıa) betonarme, çeük, ahşap, tek
ya da çok katlı her türlü bina, depreme
dayanıkh olarak inşa edilebilir. Bun-
lardan birinin daha dayanıkh olduğu-
nu söylemek doğru değildir. Her türlü
bina için kurallar ve hesap yöntemleri,
yukanda sözü edilen yönetmelikle dü-
zenlenmiştir. Güvenhk için kurallara
uymak gerekli, zorunlu ve yeterlidir.
6- Taşıyıcı sistemi hesaplamadan
önce onu oluşturan elemanlann dü-
zenlenmesi, binanın depremdeki dav-
ranışı bakımından büyük önem taşır.
Deprem tehb'kesi yüksek olan bölge-
lerde miman fanteziye kaçmadan dü-
zenli yapılara gjdilmesi uygun olur.
Düzenü deyimi. yapının taşıyıa siste-
mi içindir ve yönetmelikte tanımlan-
mıştır. Kesinleşmek üzere bujunan
yeni yönetmelik taslağında "Önem
katsayısı 1.6 olan hiçbir bina birinci
derece deprem bölgesinde düzensiz ta-
şıyıa sistemli biçimde olarak inşa edi-
lemez" hükmü yer almaktadır.
7- Taşıyıcı sistemde kullanılan mal-
zeme kalitesinin de dayanıklılığını et-
kileyeceği açıktır. özelükle betonlann
tasanmdakine uygun üretilip üretil-
mediği, sürekli olarak denetlenmeb-
dir. Bu durum, deprem tehlikesi olma-
yan yerlerdeki yapılar için de geçerlidir
ve ilgili standarda göre zorunludur.
Ancak uyulmayan, umursanmayan
kurallann ilk sırasını aldığını söyle-
Betonarme taşıyıcı iskeleti çöken, döşemeleri üst üste yığdan, içindekikrin
kurtulması olanaksız bir bina.
mek de yanlış olmaz.
8- Betonarme yapılarda kullanılan
celiğin eleman içındekı miktan, yeri ve
biçimi önemlidir. Gerek projesi, ge-
rekse uygulanması, bilgili teknik ele-
manlarca yapılmahdır. Beton içine
kötü yerleştirihrıiş çelik, fayda yerine
zarar bile verebilir.
9- Binanın ayakta kalmasını ve dep-
reme de dayanmasını sağlayan taşıyıa
sistemin dışmda, taşınan elemanlann
da (betonarme iskeletli yapıdaki böl-
me ve cephe duvarlan gibi) depremde
zarar görmemesi, onlar için de kural-
lara uymaya, bilerek uygulamaya,
özen göstermeye bağhdır.
Erzincan depreminde taşıyıa siste-
mi çöken ya da büyük hasar gören bina-
lar olduğu gibi ısı yalıtım amaayla
yapılan bağlanüsız, arası boşluklu çift
cephe duvarlannın (sandviç duvar) yı-
kıldığı da görülmektedır. Buradaki
ince, bağlanüsız dış duvann rüzgâr et-
kisine karşı bile güvenliği yoktur.
10- Deprem bölgeleri beürlendiğin-
de, tehh'ke derecesine uygun olarak sı-
ralandığma göre nerelerde deprem
beklendiği bellidir. Ancak bu depre-
min ne zaman, hangi şiddette olacağı-
nı bilmek, (bu konuda uzun bir süre-
den beri, Türkiye dahil, bütün dünya-
da çalışmalar yapılmasına karşın)
bugün için mümkün değildir. Zaman
behrterek bir yerde deprem olacağını,
şiddetıni söylemek, falalıktan öteye
geçmez.
Bütün bu sayılanlardan anlaşılacağı
gibi özet olarak diyebiliriz ki bilgili
teknik elemanlarca kurallara uygun
tasarlanmış ve uygulanmış bir bina,
depreme dayanıkh olur. Gehşigüzel
inşa edilmiş, bilerek ya da bilmeyerek
kurallara, yönetmeliklere uyulmamış
bir binanın ise hasar görmesi, çökmesı
için deprem de gerekmez.
Kuraldışı her eyleme uyan bir örnek
verilebilir: Trafiğin yasası, yönetmeli-
ği, denetleyen polisi vardır. ama kural-
lar sürekli çiğnenir. Çığneyen çoğun-
lukla kaçar, yakalanırsa ceza görür ya
da kaza yapar. İnşaatta ise kurala uy-
mayan, genellikle gözden kaçar, ama
cezası depremde ağır ödenır.
POLTIIKA VE OTESI
MEHMEDKEMAL
Uzayda Güzellik...
Marlene Dietrich öldü. Kimdi Marlene Dietrich? Marlene
Dietrich, bizim kuşağın da, bizden önceki kuşağın da ma-
donnası, erişilmez güzelliği ile bir tanrıçaydı. Dünyada
tanrılar oldukça tanrıçalar da bulunacaktr.
Ikinci Dünya Savaşı sırasında radyolar, plaklar, gramo-
fonlar, "Lili Marlen" dedikçe biz Marlene Dietricn'i anım-
sardık. Oysa o Marlen başka, bu Marlene başkaydı.
Parmakları arasında ağızlığa takılmış sigarası, bacak
bacak üstüne atışı, yırtmaçlı eteğinden frikik vertşi, kırıta
kırıta yürüyüşü Alman dilberinin unutulmaz görünümüy-
dü. Gönüllerde taht vardı. Yıllar geçtikçe bu et ve ten üstü-
ne kurulmuş taht yavaş yavaş göçüyordu. Böyle güzellik-
ler ancak şiirlerde olur. Divan şairlerinin Leyla dediği
Marlene Dietrich'tir. Hemen şöyle bir dize dökülür:
"Hangisi kalmış cihanda dem süren Leyla'ların"
Marlene Dietrich dendikçe hatırıma şiir gelir; şiir denin-
ce de Orhan Veli'nin şu dizeleri canlanır.
Uzanıp yatıvermış, sere serpe;
Entarisi sıyrılmış hafiften;
Kolunu kaldırmış, koltuğu görünüyor;
Bir eliyle de göğsünü tutmuş.
Orhan Veli'nin adını Sereserpe' koyduğu şiir bu kadar
değil, altında birkaç dize daha var. Bu dizeler Marlene Di-
etrich yerine şuh bir kadını anlatır. Şairin coşkulu bir anın-
da, "Güzel kadın, şuh kadın, entelektüel kadın" dediği
Marlene Dietrich midir?
Bir süre önce sinemanın, şimdi TV'nin yarattığı tanrıça-
lar var. Adları dillerden düşmez, güzellikleri gozlerden si-
linmez Sayalım mı bu tanrıçaları... Greta Garbo, Marlyn
Monroe, Brigitte Bardot, Bo Derek, Elizabeth Taylor... Ki-
mi unutulmuş, kimi kendini unutturmuş, kimi de dokunaktı
bir efkâr anında tatlı canına kıymışbr. Bu gidişler, unutu-
luşlar bir yıldızın gökte çavarak kayması gibidir. Uzun,
parlak, bitmeyecek gibi görünen bir çizgi ve yokluk!..
Bu TV'nin korkunç bir şey olduğu artık iyice anlaşıldı. Bir
olay ekrana düşmeye görsün, sonucunu bir anda alıyorsu-
nuz işte devrimler, halk ayaklanmaları bir göründüler mi
işi bitiriyorlar. İlk denemede, ilk örnek Romanya'da verildi.
Koyu ve katı bir polis rejimi kurmuş olan Çavuşesku karşıt-
ları ekranı ele geçirdikleri gün işi bitmiş sayıldı. Çavuşes-
ku susuyor, saklanıyor, görünmüyordu. Ama ayaklanan
halk ekranı ele aldığında işinin bitmiş olduğu anlaşıldı.
Sonra bütün macerası yaşandı. Kaçışı. yakalanışı, yargıla-
nışı ve öldürülmesi, kısa aralarla hep gözümüzün önünde
geçti.
Şarkılar, türküler, gösteriler, milyonların bir anda ve hep
beraber izlediği konserler, ne oluyor bütün bunlar? Artık
stadyumlar maçlar için değil, konserler için de bir arena-
dır. Doluşuyorlar, coşuyorlar, hep bir ağızdan söylüyorlar,
tadını yerinde bırakarak çekip gidiyorlar.
Gorbaçov'u bir darbeyle sessizce yerinden eden TV de-
ğil mi? Yeltsin'i getiren de odur. Acaba Stalin döneminde
TV'nin bu gücü olsa nasıl kullanılırdı?
Uzay çağını yaşıyoruz.
Ancak uzay çağını yaşayabilmek için bu çağın tekniğine
erişmek gerekiyor. Eğer hazırlıklı değilseniz, Afgan geril-
laları gibi ekranda sıkışıp kalırsınız. Afgan gerillaların elle-
rindeki silahlar ne denli ilkel değil mi? Azerbaycan'da
Elçibey uzay çağının erdemlerinden yararlanıyor ama,
gereğini yerine getiremiyor. Bilgisayar teknolojisi çok
şeyler yaşattı ve öğretti. Yıllar geçtikçe öğretecek de...
BULMACA
SOLDAN SAĞA:
1/ Piyasayı dolasa-
rak bağlı bulundu-
ğu şirket adına si-
pariş alan ya da
müşteri bularak ti-
cari mal satan kim-
se. 2/ Eskiden ağır
hapis mahkûmlan-
nın boynuna geçi-
rilen demir halka...
Edremit Körfe-
zi'nde turistik bir
merkez. 3/ Soyun-
dan gelinen kim-
se... Zihin... Bir
cetvel türü. 4/ Kı-
sa saplı odun baltası... Liste başı ol-
muş hafif müzik parçası. 5/ Ha-
mam. 6/ Doğu Karadeniz yöresine
özgü küçük yelkenli tekne... Vücut
ısısı. 7/ Kimyada basit şekerlerin
genel adı... Bir resmi sulandırılmış
renklerle boyama ya da gölgeleme
biçimi. 8/ Tarlayı sürerek dinlen-
meye bırakma... Sıcak ve kum bir
rüzgâr. 9/ Asya'da bir başkent...
Bir nota.
YUKARTOAN AŞAĞIYA: 1/ Sularda bulunan ve ancak mik-
roskopla görülebilen yaratıklar topluluğu. 2/ Dar ve kalınca
tahta... Selçuklu ve Osmanhlarda donanmada görev yapan as-
ker sınıfı. 3/ Çah çırpıdan yapılmış kulübe... Türk resim sa-
natında önemli bir gnıbun ad olarak benimsediği harfin oku-
nuşu. 4/ Tavlada bir sayı... Başkalannın sırtından geçinen kim-
se 5/ Eli açık, cömert, yiğit... Hatay ilinde bir ırmak. 6/
1%1-1%7 yıllan arasında Istanbul'da yayımlanan haftahk si-
yasi dergi... Dama, satranç gibi oyunlarda oynama sırası. 7/
Yiğit... Gaipten haber verdiğine inanılan melek. 8/ Bir şeyi
unutmamak için parmağa bağlanan iplik... Safra. 9/ Kesinti-
lerden sonra kalan miktar... Tiyatroda sahne.
UfukGüldemir
ALATYA
Tekin Yayınevi,Ankara Caddesi Konak Han
No:43CağaloğluİstanbulTel:5276969
40.000 TL.
7cA isickk'rdcdanıgapıılııkarşılığıgömierUir.