Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
26MAYIS1992SAU CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 11
Cfinûmiz
Sanatçılan
' «KûltûrServisi-Resım ve
I-Jey kel Müzeleri Derneği'nin
düzenlediğı Günümüz
Sdnütçnlan İstanhul
Sergrjsi'nin on üçüncüsü, 7
temrnu.z-24 ağustos tarihleri
arasında Dolmabahçe Sarayı
Hareket Köşkünde
gerçekleşecek. l-19eylül
tarihüerinde Ankara Resim
ve Hcykel Müzesi'nde
tekrarlanacak olan sergiye
kaüLacak yapıtlar belli oldu.
Geçiigüniz günlerde Haldun
Dosioğlu, Hasan Bülenı
KahJarnan, Erol Eti,_BeriI
Anılanmert, Ahmet Öner
Gezgin, Tomur Atagök ve
Mehmet Aksoy'dan ohışan
seçici kurulun yaptığı
değerlendirmeye göre. Nur
Gökbulut, Mustafa
Karyağdı, Zafer Mintaş ve
Sibel Karaçoban Resim ve
Heykel Müzeleri Derneği
Başan Ödülü Plaketi, Ayşe
Topbaş işe Plaştik Sanaüar
Derneği Özel Ödülü plaketi
aldıiar.
Üçok ödülü
HikmetSaim'in
• İSTAJNBIL(AA)-
Ankara'da uğradığı bombalı
bir saldın sonucu ölen
Bahriye Üçok'un adına
düzenlenen yanşmada,
Bahriye Üçok ödülü'nü
Hikmet Saim "Kadın
Kendini Anyor" adh
kitabıyla kazandı. Prof. Dr.
Nermin Abadan Unat,
Oktay Akbal, Doç. Ayşe
Ayata, Prof. Hicri Fişek,
Ertuğrul Günay, Suphi
Kahraman ve Prof. Türkan
Saylan'dan oluşanjüri.
yapılan değerlendirme
sonucunda ülkenin
çağdaşlaşması, insan haklan.
laiklik, bilım ve politika
alanlannda büyuk hizmetleri
olan Doç. Bahriye Üçok
aıusına düzenlenen inceleme
ve araşürma ödülüne
Hikmet Saim'in "Kadın
Kendini Anyor" adlı kitabını
layık gördü.
Bogaziçi'nde
'mavi'
Kültür Servisi- Boğaziçi
Üniversitesi öğrencilerinin
1989'da kurduklan Mavi
Topluluk. 27 ve28 mayıs
günleri 20,00 ve 22.00'de
Boğaziçi Üniversitesi Murat
Dikmen Salonu'nda, 29
rnayrs günö Mimar Sman
Üniversitesi'nde, 30mayısta
da Aya İrinı'de konserler
verecek. Çesitli
üniversitelerden gelen
öğrenci ve mezunlan bir
araya getiren, 18-35 yaşlan
arasında 27 koro üyesi ve 6
kişilik bir orkestradan oluşan
topluluk, çalışmalannı
elektronik sesler eşliğinde
vokal ağırlıklı modern müzik
üzerinde yoğunlaştınyor.
*Sevdalı Buluf
bugünJKultürSeryisM
Uluslararası İstanbul
Tiyatro Festivali bugûn saat
20.30'da Dostlar
Tiyatrosu'nun sahneleyeceği
"Sevdah Bulut" ile sürüyor.
İstanbul Devlet Tiyatrolan
Taksim Sahnesi'nde
sahnelenecek oyunun
yönetmeni Mehmet Ulusoy.
Nâzun Hikmet'in "Sevdalı
Bulut" adlı masalı ve çeşitli
yapıtlanndan uyarlanan
oyunun bilet fiyatlan 40,35
ve 30 bin lira.
'Evrensel
Mûziğe Doğpu'
• Kültür Servisi-Gala tasaray
Lisesi 9. Kültür Şenliği
sürüyor. Etkinlikler
kapsamında bugün okulun
Tevfık Fikret Salonu'nda
saat 14.00'te Cahit Berkay,
Uğur Dikmen. Cem Karaca,
Derya Köroğlu, Erol
Pekcan, Onno Tunç ve Ayşe
Türüncü'nün katılımıyla
Nejat Çetinok'un yöneteceği
bir panel yapılacak. Saat
15.00'teAktüalite
Salonu'nda Behzat
Üsdiken'in "Beyoğlu ve
Galatasaray" başlıkb
söyleşisi izlenebilecek. Bugün
saat 16.00'da okulun Sosyal
Büimler Laboratuvan'nda
Yrd.Doç. Dr.Aydın
Uğur'un "Postmodernizm ve
Siyasal Düşünce" başlıklı
semineri de izlenebilir. Aynı
saatte Tevfık Fikret
Salonu'nda Marmara
Üniversitesi îktisadi İlimler
Fakültesi Tiyatro
Kulübü'nün sergileyeceği
Melih Cevdet Anday'ın
"Ölüler Konuşmak Ister"
oyunu izlenebilecek.
YapıKredi
Gençlik Festivali
• KültürServisi-5
Uluslararası Yapı Kredi
Gençlik Festivali
çerçevesinde bugün saat
21 .OO'de Rumelihisan'nda
Gvrtistan Devlet Radyo
Televizyon Senfoni
Orkesrası'nda konseri
izleaebilir.
21. yüzyıla doğru İstanbul gibi kentler yeni sorumluluklar üstlenebilir
IstaııİHil, yeni komımunun bilincinde ıııi?
BERALMADRA
İstanbul Büyükşehir Beledi-
yesi, Dr. Nejat F. Eczacıbası ile
birlikte Feshane'de kurduğu
çağdaş sanat müzesinin
onanmı sürerken, aynı sanat
politikası kapsamında İstan-
bul'da açık mekânlara üç boyut-
lu yapıt yerleştirme projesini de
uygulamaya koydu. Birbirini
tamamlayan bir özellik taşıyan
bu uygulamalar, hızb bir ulus-
lararasılaşma süreci yaşayan ve
Avrupa Birliği ile yeni kurulan
Asya devletleri arasında ekono-
mik ve kültürel bir iletişim ve
ilişki merkezi durumuna gelen
İstanbul'un 21. yüzyıl sanat ve
kültür kimliğini belirlemek ve
dünyaya "tescil" ettirmek so-
rumluluğunu taşıdığı çok
açıktır.
Bu sorumluluk, Türkiye'nin
sanat alanında bir "rönesans"
gerçekleştirmesi olanağını da
gündeme getirmektedir.
Uluslararası sanat çevreleri,
İstanbul'un bu yeni konumu-
nun bilincindedir ve bir bakıma
da bu "rönesans"ın olup olma-
yacağınj merak etmektedir. Sa-
naün esin kaynaklannın çoğul-
cu bir ortama girmesi ve "küre-
sel" bir özellik kazanması, 20.
yüzyıldaki Baü modernizmi
egemenliğine son vererek,
İstanbul gibi kültürlerin kesiş-
me noktasında olan metropol-
leri, 21. yüzyıl sanaünın doğa-
cağı ortamlar durumuna getir-
miştir.
Ne ki İstanbul'u sanat yapıt-
larıyla donatmak, İstanbul için
yapılması gereken ve istenen iş-
lerin belki de en zoru ve en sa-
kıncalısıdır. Mimarlar, bunun
kadar zor bir iş olan, İstanbul'u
süper-cağdaş yapılarla donat-
ma işine giriştiler ve sonuçlan
birlikte izliyoruz; tarihsel silueti
ve doğanın yarattığı yaygın, ya-
tay, uygar doku yavaş yavaş
bozularak, çarpık kapitalizmin
göklere tırmanmak isteyen ihti-
raşının silueti çiziliyor.
Özellikle Akdeniz ülkelerin-
de, 20. yüzyıl modern ve çağdaş
sanat aşamalanna karşın,
klasik heykel mirasını korumak
gibi yanüş bir yorumla sürekli
üretilen "kitsch" ve "pastische"
tipi heykellerin ya da dekoratif
olmaktan başka bir özelliği ol-
mayan baa modern heykel üre-
timlerinin kenün içine yerleşti-
rilmesinin de aynı derecede
sakıncalı olduğu bilinen bir ger-
çektir.
Bu belki ilk anda İstanbul
Büyükşehir Belediyesi'nin
İstanbul'da açık mekânlarda
gerçekJeştirmek istediği "sanat
yapıtı yerleştirme" projesine
kötümser bir yaklaşım olarak
görülebilir, ancak bugüne de-
ğin bu kente (ve Türkiye'nin
her kentine) konulanlann bü-
yük bir bölümü, yaklaşık 50
yıldır devlet siparişlerinin ege-
menliği«ltında "anıt" niteliğiy-
le halkın karşısına çıkanlmıştır,
özgün heykel ya da üç boyutlu
yapıt üreümi ise ancak sanatçı-
lann kişisel sergilerinde ve bazı
büyük sergi etkinliklerinde gö-
rülebilmiştir.
Bugün İstanbul'a bakoğunızda
iki tip heykel görüyoruz: Birin-
cisi, tarihsel bir olayı ya da kişi-
yi anma heykelleri, ikincisi ise
çok az sayıda olan ve •modern
sanat' geüşimi içinde, yanşma-
lar düzenleyerek sanatçılara
ısmarlanmış serbest işler.
Bu heykeller, amaçlannı ve
işlevlerini dolduruyor mu?
Kentin tarihsel ve güncel mi-
marhk olgusu ile diyalog kuru-
yor mu? Halk ve özellikle genç
kuşaklan bu heykeller ne denti
etkiliyor? Bu heykeller, Türki-
ye'deki modern ve çağdaş sanat
olgusunu ne denli temsil edı-
yor?
Bu sorulann yanıtlan 'belki'-
lerle doludur ya da olumsuz-
dur. Ancak burada heykellerin
sanatsal açıdan başanh olup ol-
madığını değıl, bunlann halkla
ve uluslararası İstanbul ziyaret-
çisi ile olan kültürei ilişkisini
sorguluyoruz; çünkü halka açık
alanlar sergi salonlanndan
farklıdır, yapıt ve sanatçı doğ-
• İstanbul Büyıikşe-
hir Belediyesi, İstan-
bul'da açık mekânlara
üç boyutlu yapıt yer-
leştirme projesini uy-
gulamaya koydu.
Sanat dünyasmdaki
gelişmeler, İstanbul
gibi kültürlerin ke-
sişme noktasındaki
metropolleri, 21.
yüzyıl sanatının do-
ğabileceği ortamlar
durumuna getirmiş-
tir. Özellikle 20.
yüzyılın modern ve
çağdaş sanat aşama-
lanna karşın, klasik
heykel mirasını kav-
ramak gibi yanhş bir
yorumla üretilen hey-
kelleri kente yerleştir-
mek sakıncahdır.
rudan doğruya halkın ve ulus-
lararası topluluğun önündedir.
Sanatçı, tarihsel ve güncel
mimari dokuya karşı sorumlu-
dur, gecmişe ve geleceğe karşı
sorumludur, ama aynı zaman-
da 20. yüzyıl sanatına karşı da
sorumludur; çünkü İstanbul
uluslararası bir metropoldür ve
açık alanlardaki yapıtlan, 20.
yüzyıl sanatını bilen bir ulusla-
rarası izleyici kitlesi de görecek-
tir. Ne ki sanatçıya bu güne de-
ğin, bu sorumluluğunu nasıl
yorumladığını karutlama ola-
nağı ya verilmemiş ya da çok az
veritthişür. ancak şimdi verile-
cektir.
Sosyalist ve demokratik ide-
olojilerde öne sürülen, sanatın
toplumla doğrudan doğruya
ilişkide olması ilkesi, zaman za-
man sanatcılann ve yönetimle-
rin yanbş yorumlara saplan-
masına nedcn olmuş, sanat
yapıü, modern ve çağdaş sanat
kavramlanna ters düşen bir bi-
çimde, düşünceyi bire bir ölçü-
de yansıtan, metafordan yok-
sun bir nesne olmuştur. Bu du-
rum sanat gelişiminin önünü
ükamıştır.
örneğin, bugün, simgesel
anlamda bir cıplak kadın, bir
kucağında çocuk taşıyan ana
ya da bir Türk büyüğü heykeli,
kimliğini tüketim mekanizma-
lan ve iletişim medyalan
karşısında güçlükle koruyan
bir topluma nasıl bir imgelem
(vizyon) zenginliği katabilir?
Yıllardır yaşanan bu kimlik
erozyonu içinde bu tür yapıtla-
nn sürekli yinelenerek, kente
serpiştirildiğini görmek de çok
acıklı olmuştur. Bunlar geride
bırakmak üzere olduğumuz
yüzyılın daha başında tümüyle
sorgulanıp tüketilmiş simge ve
imgelerdir ve yaşamakta oldu-
ğumuz 'hiper-'gerçek' karşısın-
da, onunla rekabet edebilecek
güçlü bir 'imagoloji'ye gereksi-
nim vardır.
örneğin üç boyutlu yapıt-
ların patlama dönemi olan
Pop Art (1960'lar), halkın tü-
ketim egemenliğindeki günlük
yaşamının altını üstüne getirip
bunu bir metafor olarak insan-
lann önüne koymuş, 1980'ler-
de ise bunu yeniden yorumla-
yan bir Post Pop dönem ya-
şanmıştır. 1970'lerde ise Pop'a
tepki olarak minimal ve kav-
ramsal akımlar, modemist
heykelin biçimini, kavramını
ve anlamını tümüyle değiştir-
miştir. Heykel, doga (çevre) ve
mimari gibi bir olgu durumuna
gelmişür.
196O'lı yıllardan bu yana gjt-
tikçe ivme kazanarak Türkiye'-
de de zamanın ruhunu yansı-
tan ve dünyadaki üç boyutlu
yapıt gelişimine koşut olan
yapıtlar üretilmişür.
1977-1987 arasında gerçek-
leştirilen MSÜ "Yeni Eğilim-
ler" sergileri, 1987 ve 1989
İstanbul bienalleri, 1980'lerde-
ki öncü Türk sanaundan bir
kesit ve ABC sergileri ile MSÜ
Heykel Bölümü'nün yıllık ser-
gilerinde bu yapıtlan görebil-
dik. Ancak sürekli bir ilerleme
içinde olan bu üretimin 20. yy
evrensel sanat tarihi içinde ve
uluslararası düzlemde değer-
lendirilmemiş olması, sanat or-
tamımızın çözümlenmemiş en
önemli sorunu olarak ortada
durmaktadır.
Bu nedenlerle bu iki girişim
güçlü ve tümel bir kuramsal,
kavramsal, düşünsel altyapıyla
donatıhr, evrensel sanaün bir
parçası olarak sunulursa bu.
"rönesans"ın yaşamsal baş-
langıcıdır.
İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası, Yılın en güzel konserini sona saklamış
Mevsiııı Şostakoviçeselaııılakapandı
• Howard GrifTıths yö-
netimindeki İDSO,
1991-92 sezonunun son
konserini, ünlü Rus beste-
ci Dmitri Şostakoviç'in
yapıtlanna ayırdı. Orkest-
ranın, Meral Güneyman
solistliğindeki bu son
konseri Aerophon fır-
masınca plağa kaydedi-
üyor.
EVİN tLYASOĞLU
İstanbul Devlet Senfoni Or-
kestrası, galiba yılın en güzel
konserini en sona saklamış! Şe-
fı, solisti, program içeriği ile ke-
yifli, doyurucu bir dinletiyle se-
zonu kapattı.
Ülkemizin yabanası olma-
yan ingiliz şef Howard GrifBths,
Türk bestecilerini ve Türk yo-
rumculannı dünya üstünde ta-
rutmak için ayn bir çaba harca-
makta. IDSO'nun Meral Gü-
neyman solistliğindeki bu son
konseri de Aerophon firması-
nca plağa kaydediliyor. Umanz
birtakım özel şirkeüer veya ba-
kanlıklann desteği ile basılan
nice compact disc gibi raflarda
beklemeyen, köşebaşında satı-
lan bir plak olur. Plağın
çıkmasını beklemeden bu kon-
seri duymak isteyenler, 3 hazi-'
ran çarşamba gecesi radyoda
2O.3O'daki 'Bir Konser' prog-
ramını dinleyebilirler.
Seçkin piyanistlerimizden
Meral Güneyman'ı ne yaak ki
daha sık dinleme olanağı yara-
ülmıyor. Güneyman, Salzburg
Mozarteum Akademisi'nde,
New York Juilliard Müzik
Okulu'nda eğitim görmüş,
Amerika'nın pek çok eyaletin-
de konser ve resitaller vermiş
bugüne dek. Hemen her konse-
rinde dağarağına bir yenilik ge-
tirmeyi gözeten, çok sık değil,
ama seçkin sahnelerde çalmayı
Piyanist Meral Güneyman, Şostakoviç'in tkinci Piyano Kon-
çeftosunu yorumladı. "(Fotoğraf: İBRAHİM GÜNEL)
yeğ tutan bir piyanistimiz Gü-
neyman.
Bu kez de özenle seçilip özen-
le çalışılmış bir konçerto sun-
du: Şostakoviç'in İkinci Piyano
Konçertosu.
"Aynı konçertoyu ilk kez
yirmi yıl önce çalmışbm.
Gençliğin coşkusu bir başka.
ama galiba yıllann getirdiği ol-
gunlukla birikim, yorumcuya
eserin yüreğini bulup can kat-
mayı öğretiyor. Oçok derinler-
de bir şeylerin yaşadığını kavn-
yorsun. Çekip su yüzüne çıkar-
mak, birikimi olan sanatçının
elinde. Örneğin konçertonun
ikinci (ağır) bolümündeki bu-
zullan kınp buz tepeciğinin de-
rininde yatan öze, o sıcaklığa
süzülüp inmek gerekiyor. İşte
buna benzer şeyleri keşfedebil-
mek için de zaman yorumcuya
yardım ediyor. Yaşİanmak de-
ğil. belki de yeniden doğmak
bunlan keşfetmek" diyor Me-
ral Güneyman.
Gerçekten de ilk bölümün
ölcülü uçanlığında. ikinci bölü-
mün değışken armonik yapısıy-
la, buzlu görünüm ardındakı
sıcaak yüreğınde ve son bölü-
mün neşeliritmindeMeral Gü-
neyman dinleyiciyi de alıp gö-
türen bir keşfe çıkmıştı.
Gersfamn ve MeodeUsohn'un
yapıtlanyla iki bis çaldı. Her bi-
ri birbirinden keyifli parça-
lardı: "Ashnda hayatımın en
aa günlerini yaşıyorum şu ara-
lar. Daha birkaç gün önce ba-
bamı kaybettim. Ama sanki
aalann karşıtı olsun diye böy-
lesi neşeli parçalar secmişım."
Howard Griflîths yöneti-
rrundeki İDSO, dengelı bireşlik
tonu sundu koncertoya. İkinci
yanda İstanbul dinkyıcısine ilk
kez sunulan 'At Sineği' süiti bir-
birinden renkli ve neşeli bölüm-
lerden örülmüş mozaik gibi bir
yapıtıydı Şostakoviç'in. Bir
film müziginden üretih'p 1960'-
ta süit halinde basılan bu yapıt
ilk kez konserlerde seslendiril-
diği zaman belli bir kişilik taşı-
madığı için eleştirilmiş.
Şostakoviç'in bu süiunde
nükteli, hüzünlü, dolu dizgin,
başkaldıran ya da derin bir ro-
mantizme dalan nitelikler bir
arada sunulmuş. Şef Griffiths,
mozaiğin bu değişik renklerini
özenli bir ifade gücü ile yönetti.
Gülden Turalı, Reyent Bölük-
başı ve Ayşegül Kirnuuıoğlu da
güzel sololan ile anlaümı etkile-
diler.
Gerek konçertoda gerek sen-
fonik yapıtta yirminci yüzyılı
yaşamış bir romantik olarak
Şostakoviç'i duyumsadık. Ro-
mantik, ama bir Chopin ro-
mantizmi değil, çağın getirdiği-
ni de katarak, yeni bir roman-
tizm. Gerek Güneyman gerek
Griffiths bu çağın insanının ro-
mantizmini Şostakoviç'e uya-
rak yorumladılar.
Filiz Tokcan'ın ilk kişisel sergisi, Maltepe Sanat Galerisi'nde
Maltepe, bir ressamlar semti oldu
AHUANTMEN
Maltepeli ressamlann karma
sergisinden sonra yine bir Mal-
tepeli ressam, Filiz Tokcan'ın
ilk kişisel resim sergisi yer alı-
yor Maltepe Sanat GaJerisi'-
nde. İstanbul'dan biraz soyut-
lanmış, sanki kendi başına
küçük bir şehir olan Maltepe'-
de, otuzu aşkın ressam atölyesi-
nin bulunması, bu ressamlann
"her yere uzak" bu semtı sevim-
li bir ressamlar odağı haüne ge-
tirmeleri. halkla kurduklan
dostluk, insanlann "yaşama te-
laşı" içinde gittikçe birbirinden
uzaklaştıklan İstanbul'dan ne
kadar farklı...
Maltepe'deki atölyesinde
ressam arkadaşı Gaye Köseoğ-
lu ile resim çalışmalannı sürdü-
ren Filiz Tokcan da resimlerin-
den sözetmeden önce, bu "Mal-
tepeliliği". Maltepe'de kurduk-
lan bu ilgınç düzeni anlatıyor.
Filiz Tokcan, içinin sesini
dinleyen bir ressam. Resimleri,
hüzünlü bir yalnızlığın dingin
atmosferinde gidip geliyor; ga-
"kendi kendine" resim yap-
maktan vazgeçip çok sevdiği
ressamhğı ciddi bir uğraş ola-
rak ele alması ise Maltepe'de
Kasım Koçak ile birlikte çalış-
masıyla başlamış:
• Sanki kendi başına küçük bir kent olan Mal-
tepe'de 30'dan fazla ressam atölyesi var. Bu ressam-
lar, bu 'her yere uzak' semti sevimli bir ressamlar
odağına dönüştürüyorlar. 'Maltepeli ressam' Filiz
Tokcan, kurduklan bu ilginç düzeni anlatıyor.
lerinin duvarlan sessiz. Oysa
Filiz Tokcan, çok neşeli bir in-
san, sevgi dolu, resimlerindeki
bu sessizlik. şaşırtıcı.
Resim serüveni 1980'li yıllar-
da Devrim Erbi), Münevver Çi-
lov ile başlayan, Paris Beledi-
yesi'nce düzenlenen kurslarla
devam eden Filiz Tokcan'ın
"Uzun vıllar kendi başıma
çalıştım. Ama tek başına boca-
lamakla olmuyor. Bazı kursla-
ra katıldım. Sonra Kasım dev-
reyegirdi.
Resmi bir hobi olarak değil
de ciddi olarak ele alacaksam
devam etmemi sövledi bana.
Bu çok hoşuma gıtti."
Tokcan'ın malzemesi insan
İnsanlan seviyor. Ama bakış
açısı son derecedışandan, tuva-
lindeki insanlarla tanışıklığı.
sanki uzaktan... "İnsanı resim-
lerimde kullanmayı seviyorum
Çünkü gûzeli de çirkini de ya-
pan insanlar..."
Resim, Tokcan'ın günlük ya-
şamının bir parçası. Maltepe'-
deki atölyesi. her gün gidip gel-
diği. burada kendisini kendi iç
yaşamı dışında kalan her şey-
den soyutladığı, ama yine bu
yaşamdan yola çıkarak yarat-
tıklanyla yaşadığı bir mekân.
Tuvalinin başında, "Her şey
kapanıyor. Dıştaki dünya beni
artık ilgilendirmiyor" diyor.
Filiz Tokcan resim sergısi!
Maltepe Sanat Galerisi
9 mavıs - I haziran
Tel:399 230H
10. Tarihi Türk
Evleri Haftası
Kültür Servisi- 10. Tarihi
Türk Evleri Haftası 28
mayıs-12 haziran tarihleri
arasında İstanbul ve Antal-
ya'da gerçekleştirilecek. Haf-
ta, perşembe günü İstanbul'-
da Destek Reasürans'ta
yapılacak 10. Yıl ödül Töre-
ni ile başlayacak.
Türkiye Tarüb Evleri
Koruma Derneği Başkanı
Perihan Balcı, kentlerimizin
kültürleri tümüyle yok edil-
meden bu bilincin kamuo-
yxında benimsenmesi gerekti-
ğini vurgulayarak,"Bu bilin-
cin geçmişimiz için bir gele-
cek umuduna dönüşerek ge-
lecek kuşaklara neler bıraka-
cağımızın muhasebesini yap-
mamız"gerektiğini belirti-
vor.
29 mayıs cuma günü Alar-
ko Konferans Salonu'ndaki
haftanın açıhşmdan sonra
Sefa Erdal, Antalya'yı tanı-
tan bir dia gösterisi sunacak.
Prof. Dr. Metin Sözen, "Ye-
rel Yönetimler ve Kültür Mi-
rası" konulu paneli yönetecek.
Konuşmaalar; Prof. Dr. Meh-
met Çubuk. Prof. Dr. Banş
Mater. Doç. Dr. Cengiz Eru-
zun. Qktay Ekinci ve Sevgi İs-
p[r.
, Antalya Belediyesi, Yıldız
Üniversitesi Mimarhk Fakülte-
si. Mimar Sinan Üniversitesi
Şehir Bölge Planlama Bölümü
ve Mimarbk Bölümü öğrencile-
rinin çahşmalan, İstanbul'da
Mimari Miras Savurganlığı
(Perihan Balcı), Dede Efendi
Evi Müzesi Restorasyon çalış-
malanndan oluşan karma sergi
ve •"Bizim Evlerimiz" konulu
sergi açılacak.
Antalya'da 4 haziran per-
şembe günü, Antalya Belediye-
si Kültür Merkezi'nde "Turizm
Kenti Antalya ve Koruma So-
runlan"konulu bir panel yapı-
lacak. Metin Sözen'in yönete-
ceği panele konuşmacı olarak,
Prof. Dr. Gönül Tankut, Prof.
Dr. Musa Seyırci, Cengiz Bek-
taş, Sefa Erdal ve Güray Er-
cenk katılacaklar.
Cumhuriyet Kitap Kulübü
Galatasaray Lisesi
9. Kültür Şenliği'nde
25 Mayıs-5 Haziran
• YENİ KİTAPLAR
• ÇOK SATAN YAPITLAR
• İMZA VE SÖYLESİ GÜNLERİ
Tüm kitaplarda % 15, üyelere % 20
İ N D İ R İ M
9 Kültür Şen'ığı, Galatasaray Lisesi Beyoğlu
(Pazar hariç her gun 10 00-18 00)
KADIKÖY MAARİF
KOLEJİ ve ANADOLU
LİSESİ MEZUNLARI,
MENSUPLARI ve
ÖĞRETMENLERİ
30 Mavıs 1992 C umariesi saat 14.OO'de ba>la\acak Iala>
Uoıcöı Cıiııuı'ndc lıcpını/ı aranıı/da uormek istiyoru/.
Resim, Filiz Tokcan'ın günlük
yaşamının bir parçası (Fotoğ-
raf: İBRAHİM GÜNEL)
TARSUS KADASTRO HÂKİMLİĞİ'NDEN
Esas No: 990/97
Köyü: Namrun
Nizalı parsel: 2680
Dava: Kadastro tespitine itiraz.
Davacı: Maliye Hazinesi, Av. Dilek Uluğ - Tarsus
Orman Idaresi, Av. Eme] Ay - Tarsus
Davalı: Ölü Fatma, Aziz, Mehmet, Ahmet mirasçılan, Ayşe, Ali,
Hanife, Ömer.
HÜKMÜN ÖZETİ
Tarsus Namrun ilçesi .sımrlan içerisinde kalan 2680 no.lu parselin
kadasıro tespiline karşı verilen karar davacılar Maliye Hazinesi ve Or-
man Işletme Müdürlüğn vekillerı tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay
7. Hukuk Dairesi Başkanlığı'nca verilen karar bozulmuş; bozma ka-
ran çervevesınde mahkememızde yargılamaya başlanmış oimakla:
Yukarıda davalı durumunda bulunan taraflardan bir kısmımn ölü
veya sağ oldukları hane numarası ile mirasçılarının isim ve adresleri-
nin tum aramalara rağmen tespit edılemediğinden dava dosyasının du-
ru>maiinın 2.7.1992 gunune {alik edildiği, davaiı durumunda bulu-
nan laraflara 2.7.1992 gunlu duru>mdnın davetiye ile tebliğ yerine kain
olmak u/erc ilanen [eblığ olunur. 30.4.1992
BaMn: 4^662