Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1MTYB1M2CUMA * * * * CUMHURİYET SAYFA
17
Insanlığa evet
_AEDS'e hayır
İSTANBUL (AA)-Sağlık Bd-
îfcanı Vıldınm Aktuna AJDS virü-
sünü» Türk insanına bulaşmamd-
s! içk gerekli önlemleri alacakla-
•nnı soyledi.
Asayiş operasyoniannda yaka-
Janaıak gözaltına alınan 122 kişi
aizerinde yapdan testler sonucu
^AIDS virüsü buiunan 4 AfrikalTyı
Şhastanede ayaret eden Aktuna
.AIDS'in vatanı olarak bilinen baa
-Afrika ülkelerinden insanlann, eli-
TB kclunu sallayarak Türkiye'ye
gırmeierinin önlenmesi gErektiğini
söyledi.
Sooınu Başbakan Demırere
götüraçeğini belirten Bakana Ak-
tuna " İnsanhğa evet, demokrasiye
evet £ma insanhğı tehdit eden bır
virüsün yayılmasna hayır" dedi.
Aktuna Afrikalılann bir siire
sonra ülkelerine geri gönderileceği-
rdsö\ledi.
Gunduzdu,
kamaralar
boştu
Hong Kong
açıklarında dün
meydana geelen
deniz kazası, çok
ucuz atlatıldı. 12
bintonlukYunan
yük gemisi
"InchonGlory",
37 bin tonluk
Alman yolcu
gemisi
"Europa"nın
sancağına bindirdi.
Kazada,
Europa'nın bir
görevlisihafif
yaralandı.
(Fotoğraf:
REUTER)
Rayları sıkıştırmamışlar
ABD'nin Virginia eyaletinde, Newport News kenti yakınlannda raydan
çıkan yolcu treni, bölgede demiryolu ulaşımınuı felç olmasına yol açtı. Beş
vagon ve bir lokomotiften oluşan katarın tamamının devrilmesine,aşın hı-
zın yol açtığı anlaşıldı. Yetkiliîer, demiry olunun mevsime göre ayarlanma-
mışolmasımn da devrilmede rolü bulunduğunu açıkladılar. Kaza sırasında
ölen olmadığı bildirildi. (Fotoğraf: AP, AA)
118 kilo esrar,
53 kilo eroin
İSTANBUL (AA) - İran ve
Lübnan'dan sağlanan ve Hol-
landa'ya götürülmek istenirken
ele geçirilen yaklaşık 20 milyar
lirj değerindeki 118 kilo toz es-
rar ve 53 kilo eroinle ilgili ola-
rak 19 kişi yakalanarak gözaltı-
na alındı.Naı kotik şube ekip -
leri. Mustafa Bilen yönetimin-
deki 33 SC 842 plakalı TIR'ı
TEM karayolu Silivri kontrol
noktasında aradılar. Aramada.
33 SC 417 plakalı römorkun ar-
ka kapısı içindeki özel bölme-
lerde. 42 paket halinde 37 kilog-
ram eroin ele geçirildi.
Narkotik ekiplerinin, aynı
gün Bakırköy İncirli Caddesi'-
nde bir eve düzenlediği operas-
yonda da özel ambalajlanmış
yanmşar kiloluk paketler halin-
de 16 kilogram eroin ele geçiril-
di.
Otomobil yüzer
San Diego limanında bir
otomobiiin vüzdüğünü görenler,
gözierine inanamaddar.
Aracyol almasaydısorunounayacaktı,
ama bayağı hız da yapıyordu. Dunım sonradan
antaşuduBu birtekneydi;kaportasıotoydu.
(Fotoğraf: AP/AA)
HABERLERIN DEVAMI
OLAYLAREV Ressam Burhan Uygur'u Muzır Kurulu özel TV'lerin çapkınhğma Yenî ipek yolu
ARDENDAKI
GERÇEK
• Baştarafı 1. Sayfada
geride bırakabilecek midir?
Bunun ilk denemesini bugün
yapıyoruz-
Eğer stnavımızı başarıyla ve-
rebitirsek, ne mutlu bize!.. Ger-
çi 1992"nin 1 Mayısı'nda da ek-
sikler, gedikler, olumsuzluklar
göze çarpmaktadır; ama hükü-
metin yaklaşımındaki hoşgöru-
niin bir başlangıç sayılması ge-
rekiyor.
l Mayıs, bugün en başta
emekçi kitleleri olmak üzere bü-
tün ulusumuzca mutlu bir gele-
ceğin müjdesi gibi kutlansın!..
• • *
AhmetÖzal
• Baştarafı 1. Sayfada
zanna katı-
lan Mehmet Turan Akköprülü'-
nün de yayın konusunda giri-
şimlerini sürdürdüğü belirtili-
yor. Akköprülü'nün yeni
kanalda yer alacak dizd ve fîlm-
ler konusunda yurtdışında yap-
tığı çalışmalan Türkiye dönüşü
dedevam ettirdiği öğrenildi. Bu
arada yayın için gerekli yurtiçi
ve yurtdışı şirketlerin de kurul-
duğu belirtilirken ortak arama
çalışmalannın da sürdüğü ge-
len bilgifrrarasında-. Daba önee
Devlet Bakanı Metımet Aü Yd-
maz ile bu konuda görüşen
Ahmet Özal'ın ortak arama gi-
rişimlerine devam ettiği söyle-
niyor. Bu çalışmalar içinde
Mehmet Emin Karamehmet'e
de bir teklif götürdüğü gelen
haberler arasında.
Ahmet ÖzaPın Cem Uzan ile
karşılıklı devam eden davalan
nedeniyle tüm girişimleri kendi
adını kullanmadan vaptığı ge-
len bilgiler arasında. Özel TV-
nin yayını için gerekli uydu
anlaşmasının bu nedenle başka
bir isim adı altında yapıldığı öğ-
renildi. İngiliz British Tele-
com'a bağlı uydudan kiralanan
kanal anlaşmasını bir Türk şir-
keti yaptı.
Ahmet Özal'ın çahşmalannı
sürdürdüğü özel TV ile ilgili
kadro çalışmalan da öte yan-
dan devam ediyor. Gelen bilgi-
lere göre Mehmet Turan Ak-
köprülü Starl'de halihazırda
çalışan üst düzey yöneticileri bu
kanala transfer etmek için çalış-
malar yapıyor. Aralannda
Adem Gürses, Ekrem Çatay, gi-
bi üst düzey yöneticiler yanı sı-
ra. Kahraman Afyonoğlu, Erşan
BaşİNiğ gibi yapımcılar
da Akköprülü'nün listesinde
yer alıyor.
Yaz aylannda yayına geçrne-
yi düşünen yeni kanalın teknik
altyapı çalışmalan da devam
ediyor.
Siyah öfke
• Baştarafı 1. Sayfada
sürücüleri araçların-
dan çıkararak dövdüler, otomo-
bil ve otobüsleri taşladılar, dük-
kâniarı yağmaladılar ve birçok
binayı ateşe verdiler. Olaylann
büyümesi üzerine bölgeye ulusal
muhafızlar gönderildi. Başkan
Bush yaptığı açıklamada, şiddet
olaylarını kınayarak söz konu-
su davanın yeniden görüşülme-
si için hükümetin yasal yolları
deneyeceğini söyledi.
Rodney King^ 1991 yılında 4
polis memuru tarafından acıma-
sız biçimde dövülmüş, olay, ya-
kınlannda buiunan bir kişi ta-
rafından video kameraya kayde-
dilmişti. Tüm ülkede yayımla-
nan video bant, halkta sert tep-
ki yaratmış, siyahlarla beyazlar
arasında gerginliğe yol açmıştı.
Görgü tanıkları, önceki gece
başlayan ve altı saat kesintisiz
süren şiddet olaylarında, kentin
tam bir savaş alanına dönüştü-
ğünû, yakılan binaiardan yükse-
len alevlerin 30 metreye kadar
çıktığıru, yüzlerce binanın cam-
larımn kırıldığını, düzinelerle
dükcânın yağmalandığını, so-
kaklarda ele geçirilen beyazların
öfkdi siyahlar tarafından dövül-
düfinü bildirdiler.
Televizyoncular ayaklanma-
nırı başlamasından kısa süre
sonra havadan helikopterlerle
1. Sayfada
Resimlerinde soyut ve figüra-
tif öğeleri bir arada kullanarak
"düşsel bir dünya" yaratan Uy-
gur, çoğu kez iç dünyasının geç-
mişini. bugününü ve geleceğini
iç içe işleyerek süreklilik ve bit-
memişlik duygusunu vurgulu-
yordu.Son dönem çalışmala-
nnda süreklilik kavramını
yaşam-ölüm-ölümsüzlük çevri-
mi içinde işlemişti.
1940 yılında Tirebolu'da do-
ğan sanatçı. 1961-69 yıllan ara-
sında Güzel Sanatlar Akade-
misi'nde önce Nurullah Berk
sonra da Bedri Rahmi Eyüboğ-
lu atölyelerinde öğrenim gördü.
197O'te Avusturya hükümeti-
nin bursuyla Salzburg Yaz
Akademisi'ne katıldı. Burada
Hollanda asıllı ressam Corne-
ille'le çalıştı. Salzburg ve
Amsterdam'da açıkhava sergi-
leri düzenledi.
1980'ierde ahşap kapılann ya
da değişik malzemelerin üstüne
resim yaparak tuval geleneğini
aşan sanatçı. iki ahşap kapı üs-
tüne çizdiği martılar. dansözler.
ayı oynatıcılan.yaşamla ölü-
mün iç içe geçmesini simgeleyen
cenin benzeri figürlerle düşsel
bir dünyayı yansıtmaya yöne-
lir. Uygur'un sergilerine verdiği
adlarda ilginçtir: "Hiçlik üzeri-
ne kurulan boş hayaller...".
"Yoksa dünya cılız bir çocuk
elinin bana sunduğu bir günah
mıdır?". "Havalperest Kuş",
"Günler ne işe yarar?","Olü
Şehrin Çiçekleri", "Gezginci
bir hayalin ters düşünceleri sa-
bah ve akşam ruzgârına",
"Dağlar gibi yanımda olabildin
mi?.Ateşten terliklerle yanıma
yaklaşabildin mi?". "Henüzaç-
mamış bahar çiçeğinin tevazu
dolu güzelliğine hasret kalmış
bir faninin yoksulluk dolu bek-
leyişinin hüzün dolu anısına-
dır."
Burhan Uy gur. Şair Can Yü-
cel'in "Rengahenk". Ahmet
Oktay'ın "Sürgün" ve Günseli
Inal'ın "Sulara üomulü Çağrı"
adlı şiir kitaplarını resimledi.
Ne dediler
• TOMRİS L'VAR Burhan
Uygur edebiyata en yakın res-
samlarımızdan biri. Resimle-
riyle yazdığı uzun öykü: titizli-
ğini savruklukıan. profesyonel-
liğini amalörlüklen. bilgeliğini
çocukluğundan ayırmamaya
özen göstercn bir sanatçının
ölümü de yaşam kadar kutsa-
yan cömert bir dünya şaşkının
çalkantılı notlanydı.
Onu özgün kılan esin kay-
naklan arasında (eski bir kapı.
ölen köpeğinin mezanna koy-
mak için aldığı birçerceve v.b.)
arasında hiçbir hiverarşi güt-
memesi.hepsine kendi damga-
sını vurmasıydı.
• ERDAL ÖZ Yaşayan
kentteki durumu naklen yayım-
lamaya başladılar. Sokaklarda
ateşe verilen arabalar, alev ale\
yanan binalar, yağmalanan dük-
kânlar tüm Amerika'da izlendi.
İtfaiyeciler, yangın yerlerine,
halk tarafından linç edilme kor-
kusu ile uzun süre yaklaşama-
dıklarından maddi hasar büyük
boyutlara ulaştı. Öfkeli gösteri-
ciler, dort beyaz polisi beraat et-
tiren jüride tek bir siyahın bu-
lunmayışına dikkat çekerek,
"Amerikan Klu K)ux Klan ada-
letine hayır" yazılı pankartlar
taşıdılar. Siyah göstericiler, "Po-
lisler suçlu, polisler suçlu, ada-
let yoksa barış da yok" şeklin-
de sloganlar attılar.
Başkan Bush dun sabah yap-
tığı açıklamada olaylardan bu-
yük üzüntü duyduğunu belirte-
rek halkı sükûnete çağırdı. Bush
"Adalet sistemi kararını verdi.
Şimdi herkes yasalara
uymalıdır" dedi.
Bush, daha sonra yaptığı
açıklamada ise davanın yeniden
görüşülmesi konusunda açık bir
güvence vermemekle birlikte
Adalet Bakanlığı'nın davaya iliş-
kin araştırmasını sürdüreceğini
ve söz konusu 4 polise temel
haklardan olan yurttaş hakları-
nı ihlal etmekten soruşturma
açabileceğini söyledi.
Türk ressamlan arasında en ba-
yıldığım kişiydi Burhan Uygur.
Bcn onun resimlerinde bir şiir
tadı bulurdum. Sanki düşlcrini
boyaya. surete geçircn. döken
çok büyük bir ustaydı. Çok is-
tedim ama hiçbir resmine sahip
olamadım. Türk resmi adına
çok büyük bir kayıp.
• SELİM İLERİ Benim
dostumdu. Son üç şıldır görü-
şemiyorduk. Çok üzüldüm.
çok şaşırdım. Şu anda bir şey
söyleyemeyeceğim.
• TLRGAY GÖNENÇ So-
>ut ile somutun, duygusallfk ve
düşüncenin coşku ile huznün.
düzen ile uçuşkanlığın . şiir ile
müziğin kesiştiği ince noktalar
vardır. Burhan Uygur'un resmi
bu keşismclerin tümünü içeri-
yor... Burhan Uygur dünyaya
bakmıyor. dünyayı soluyordu.
Hüznüyle. çoşkusuyla . usuyla.
atak tavnyla.
Can Yiicel Burhan Uygur'un
ölümü üzerine duygularını şiire
döktü:
UYGURİSTAN ZİYARETİ
DOUYBJYLA
Büyük bir cücesi öldü
Siyah-Beyazın
Kendisi nûfusta Karadenizli
gözükürdü
Aslında Uygurdu
Geç keşfedılmiş bir milliyet
Neden şimdi Türkiyat
temsilcilerimiz
En önce onu Uygurlara
yollamadılar
Temsilcisi olarak Türk resminin
Anlatmak için dünyaya
Uygur'u nasıl genç yaşta
öldürduğümüzü.
• Baştarafı 1. Sayfada
çok şey değişti. Kurul da insan-
lardan oluşuyor, bu nedenle de-
ğişmelerden etkilenmemesi
mumkün değil" diye konuştu.
îletişim teknolojisindeki bu
gelişmeler karşısında kurulun
biraz arkaik bir konumda kal-
dığı eleştirilerine katıldığını da
söyleyen Ank, kendilerinin mu-
zır ya da müstehcen bulduklan
görsel malzemelerin TV ekra-
nından çok daha geniş bir kesi-
me ulaştığına dikkat çekti.
"Yasa bizeTV yayınlan ile ilgili
herhangi bir göre\
r
vermiyor-
du" diyen Ank. bu konuda ai-
lelere görev düştüğünü söyledi.
Ank, "Eğer gece yarısı yayımla-
nan bu görüntüleri küçük ço-
cuklanna izletebiliyorlarsa, o
artık o ailenin sorunu" dedi.
Ank. bu konuyu zaman zaman
kurulda da tartıştıklannı da
söyledi.
Özellikle yasanın ilk halinde
yer alan ve tahsil edilmesi
mümkün olmayan para cezala-
nndan duyduklan rahatsızlığı
sık sık dile getirdiklerini ifade
eden Ank, sonunda da zaten bu
durumun düzeltildiğini belirtti.
Ank. 6 yıl süreyle başkanlık
yaptığı kurulun üyelerine iliş-
kin ise "Son derece demokrat.
aklı başında. birbiriyle uyum
içinde çalışan insanlardan oluş-
muştu,. Kararlannı hepobjektif
öjçülere göre aldılar" değerlen-
dirmesıni yaptı.
Ank, "bu kadar gelişmenin,
değişmenin içinde. Muzır Ku-
rulu Kanunu'nda yapılacak
değışıklikle nasıl bir dengenin
kurulacağını" merak ettiği ni de
sözlerine ekledi.
Muzır yayınia savaşın ilk cid-
di adımı, bundan 65 yıl önce. 21
Haziran 1927'de atıldı. Çıkarı-
lan Küçükleri Muzır Neşriyat-
tan Koruma Kanunu'yla Ta-
lim Terbiye Dairesi bünyesin-
de. sekiz kişilik Salahiyet
Heyeti oluşturuldu. Heyetin
muzır olduğuna karar verdiği
yayınlann açık sergiler ile sey-
yar kitapçılar tarafından satışa
sunulamayacağı. dükkânlarda
ve camekânlarda sergileneme-
yeceği. bir yerden diğer bir yere
teşhir amacıyla açık bir şekilde
taşınamayacağı. kitapçılann
bunlar için sipariş kabul edeme-
yeceklcri. gazete ve dergilerde
ilanlannm yer alamayacağı.
küçüklere gösterilemeyeceği.
yine çocuklara para karşılığın-
da ya da parasız verilemeyeceği
yasada bir bir sayıldı. Yasa.
muzır bulunarak listeye alınan
eserlerin ilk sayfasına "Tahdita-
da tabidir' ibaresinin konulma-
sını da şart koştu. Tüm bunlara
uymayanlar için ise döneminc
göre h'ayli ağır para cezaları ön-
gördü: Sahip ve sorumlu mü-
dürlere 100 liraya kadar para.
üç aya kadar hafif hapis. tekran
halinde iki cezanın birlikie u\-
gulanmusı.
Sonra. aradan 59 yıl geçıi.
ANAP'ın iktidarda olduğu
1986'nın mart ayında. Küçük-
leri Muzır Neşriyattan Koruma
Kanunu'nda değişiklik \apan
3266sayılı yasaçıkanldı. MGK
ve Diyanet Işleri Başkanlığı'n-
dan uye eklemesi de yapılarak
üye sayibi 1 l'e çıkanlan kurul,
Talim Terbiye'den Başbakan-
lık bünyesine alındı. Kurulun
görev alanı, ülkede yayımlanan
yazılı. sesli ve görüntülü tüm
eserleri inceleyecek şekilde ge-
nişletildi. Mahkemelerce gön-
derilecek yayınlar için resmi
bilirkişilik \apmakla da yü-
kümlü kılındı. Muzır ya da
müstehcen buiunan escrler için
ilk yasada yer alan 'tahditada
tabidir' damgası ycrini poşet ya
da zarfa konulmaya bıraktı.
Sonra, para cezalan günün ko-
şullanna göre değiştirildi. Bu
yayınlan umuma açık yerlerde
veya umumi mahallerde irad
edenlere 2-10 milyon lira ara-
sında. mevkuteler için ise tirajı-
nın KDV'si dahil lopla'm satış
bedelinin 5-15 katı oranmda
ağır para cezası getirildi. Bazı
yayın organlan için 100 milyar-
İarca lira para cezası verildi.
ancak bu kez de bir başka so-
run ortaya çıktı. Bu denli yük-
sek para cezalan tahsil edilemez
oldıı.
Bunun üzerine yasada ye-
niden değişikliğe gidildi ve para
cezalan daha makul bir düzeye
indirildi. II Mayıs 1988'degeti-
rilen geçici bir madde ile o güne
kadar bir türlü tahsil edileme-
yen para cezalannın 10da 9"u
atTedildi. vcrilecek para cezası
miktarının da 30 milyon liravı
geçcmeveceği hükmü getirildi.
YOKOLUŞ ÇİZGİSİNDE ÖZGÜRCE GEZİNEN
BÜYÜK SANATÇI
BUEHAN
UYGUR
SEN HEP ARAMIZDASIN
ALKENT ACTUEL ART, ALMELEK SANAT GALERİSİ, ARKEON
SANAT GALERİSİ, ARTİSAN SANAT GALERİSİ, BENADAM SANAT
GALERİSİ, CUMALI SANAT GALERİSİ, EXCLUSIVE SANAT
GALERİSİ, GALERİ BALDEM, GALERİ BARAZ, GALERİ LEBRİZ,
GALERİ NEV, HOBİ SANAT GALERİSİ, HORHOR SANAT GALERİSİ,
KARE SANAT GALERİSİ, KİLE SANAT GALERİSİ, RAMKO SANAT
MERKEZİ, TEM SANAT GALERİSİ, TEŞVİKİYE SANAT GALERİSİ,
TUĞRAY SANAT GALERİSİ, URART SANAT GALERİSİ, SİYAH-
BEYAZ GALERİ (ANKARA), GALERİ ODA.
Değerli sanatçı
BUKHAN
UYGUR'ım
yokluğunu hep hissedeceğiz.
Anısı resim dünyasmdan
silinmeyecek.
ANONS
PLASTİK SANATLAR
DERGİSİ
Sevgüi dostumuz,
değerli sanatçı,
ressam
BURHAN
UYGUR'u
kaybetmenin acısı içindeyiz.
Renkli dünyası tuvallerinde, anısı
kalplerimizde yaşayacaktır.
MARTAKALYONCU
ZEYNEPGÖLE
• Baştarafı 1. Sayfada
Türk tarafının Alma-Ata'da
yaptıklan resmi görüşmelerde.
diğer Türki cumhuriyetler ile
hizmet. kredi ve iletişim alanın-
da vanlan anlaşmalara benzer
protokoller imzalanması ilke
olarak benimsendi. Kazakistan
ile yapılan görüşmelerde, Tür-
kiye'den Çin sınınna uzanan ve
Türki cumhuriyetlere ulaşma-
da önemli bir işlev üstlenecek
demiryolu ağı da gündeme gel-
di. Türk tarafı, Türkiye-İran-
Türkmenistan-Özbekistan ve
Kazakistan'dan geçerek Çin'e
ulaşacak demiryolu önerisi,
Kazak yetkililerce sıcak karşı-
landı. Ancak. böyle bir demir-
yolu hattı gerçekleşmesi için
Iran sınınnda 40 km, Türkme-
nistan sınınnda da 40 km. ol-
mak üzere toplam 80 km'lik
eksik olduğu da not edildi.
Başbakan Demirel. Alma-
Ata'da Türk gazetecileri için dü-
zenlediği basın toplantısında.
Orta Asya Türki cumhuriyetleri
açısından Türkiye'ye tarihi görev
düştüğünü belirterek, şunlan
söyledi:
"Rus Federasyonu bizim hare-
ketlerimizden kolayca rahatsız
olabilir. Buralann bizim ata yur-
du olduğunu söylememizde ne
olabilir? Kültürümüz, tarihimiz
burâ*dan başlar.
Komünizmin çökmesi, kapita-
lizmin. liberalizmin, demokrasi-
nin zaferi sayılamaz. Bunun ispa-
tı laamdır. Bu ülkelerde fevkala-
de düşündürücü bir manzara var.
Bütün işlerini Ruslar görüyor.
Bağlan duruyor. Özlerinde bir
Türk şuuru vardır. Yöneticiler.
istikran muhafaza edebilir miyiz.
dive kaygılıdır. Yeni bir devlet
düzeni gjrmemiştir. Çöken rejim
ile götürüyorlar."
Eski Sovyetler BirliğTnin Ka-
zakistan'da buiunan "Baykonur
Uzay Üssü" dünyada ilk kez
Türk başbakanına açıldı. Kaza-
kistan Cumhurbaşkanı Nazarba-
yev. Başbakan Demirel'e üssü
gezdirdi ve yapılmakta olan bir
uzay mekiğinin içine oturttu. De-
mirel'e fırlatma rampalan, roket-
ler, uzay mekikleri ve diğer tesis-
ler gezdirildi. Sovyet üssü ilk kez
dünyada Türk basın mensuplan-
na da açıldı. Fotoğraf ve film çek-
melerine izin verildi.
Kazakistan Cumhurbaşkanı
Nazarbayev, Başbakan Demi-
rel'e uzay üssü ve sürdürülen ça-
lışmalar konusunda işbirliği öne-
risinde bulundu. Nazarbayev,
"Bu alanda işbirliği yapabiliriz,
burada uçak da üretebiliriz. Uza-
ya göndermek istediğiniz uydula-
n buradan fırlatınz. Size uzay
adamı yetiştirebiliriz. ABD'ye
gitmenize gerek yok" dedi.
Başbakan Demirel bu öneriyi
memnuniyetle karşıladı ve "Za-
ten ABD'ye de gjttiğimiz yok"
dedi.
Başbakan Demirel'le uzay ro-
ketleri önünde fotoğraf çektiren
Nazarbayev, "Bu fotoğrafı ABD
basını görürse "Nazarbayev De-
mirel'e roket sattı". diye yazarlar"
şeklindeespri yaptı. Nazarbayev,
üssü gezen Kazakistan Müftüsü-
ne de talularak, "Bu gördüğün
roketler Cebrail'in çıktığı yere
kadar gidiyor" dedi.
Başbakan Demirel. fotoğraf
çektirirken Türk gazetecilere
"Bunun aitına ne yazacaksını^."
diye sordu ve yanıtını da kendisi
şu biçimde verdi:
"Hazır olun. Baba size yeni he-
diye olarak füze getiriyor."
Demirel tesisleri gezdikten
sonra yaptığı açıklamada gör-
düklerinden etkilendiğini ifade
etti.
Ordu protokoldeki yerinde
• Baştarafı 1. Sayfada
yet'in sorulannı yanıtladı.
"Başbakan Süleyman Demirel,
"Gerekli konsensüsü sağlar-
sam. Genelkurmay'ı MSB'ye
bağlanm" dedi. Bu konuda
Genelkurmay Başkanlığı'nın
yeri, görüşü ve önerileri neler
olacaktır?" şeklindeki soruya
kapsamlı bir yazılı yanıt verdi.
Yanıtta. ilk olarak Genelkur-
may Başkanı'nın sorumluluk-
lan şöyle anlatıldı:
"Genelkurmay Başkanı aynı
zamanda Silahlı Kuvvetler'in
komutanıdır. Yani Kara Kuv-
vetleri Komutanhğı. Deniz
Kuvvetleri Komutanhğı. Hava
Kuvvetleri Komutanhğı. eği-
tim bakımından Jandarma
Genel Komutanhğı. Silahlı
Kuvvetler Komutanı olarak
Genelkurmay Başkanı'na karşı
sorumludurlar. Kısacası Ge-
nelkurmay Başkanı 780 bin ki-
şiden sorumludur. Bu sorumlu-
luğa paralel ve bağlı olarak da
protokoldeki yeri tayin edilmiş-
tir. Büyük Atatürk de bunu
düşünmüş ve bizzat kaleme al-
dığı 1924 Anayasasfnda bu
modeli böylece kabul etmiştir.
Daha sonra Genelkurmay Baş-
kanlığı Başbakanlık'a bağlana-
rak da >i>asi otorite hâkim kı-
lınmış, yani demokratikleştiril-
miştir."
Yazılı yanıtta. Genelkürmav
Başkanfnın bağlı olduğu siyasi
otoritenin Batı demokrasilerin-
deki modele Türk Genelkur-
may Başkanhğı'nı benzetme
yetİcisine tamamen sahip oldu-
ğu. bunun aksinin demokrasi
âşığı ve demokrasiye inanan hiç
kımse tarafından düşünüleme-
veceği kaydedilirken, "Öteyan-
dan Silahlı Kuvvetler bu konu-
da hiçbir şekilde polemiğe vesi-
le olmak da istememektedir"
denildi.
Bazı kimselerin ve bazı basın
mensuplannın konuyu iyi ince-
lemeden ve aynntılan yeterince
ortaya koymadan sadece Ge-
nelkurmay Başkanı'nı proto-
kolde arkalara itmek gibi "ön-
yargılı" bir düşünce ile harekcl
ettikleri önc sürülen yazılı ya-
nıtta, şu görüşlere yer verildi:
"Bu konu sadece Genelkur-
may Başkanlığı'nın Milli Sa-
vunma Bakanlığı'na bağlan-
ması şeklinde basit bir konu
dceildir. Bu bir sistem meselesi-
dır.
Şimdi; Bau'daki sistemi ince-
leyclim. Orada Genelkurmay
Başkanı komutan değildir. Sa-
dece Milli Savunma Bakanı'nın
genel konulardan sorumlu mü-
şaviri, karargâh subayıdır. Ya-
ni karargâhın amiri, Kurmay
Başkanı'dır. Kara. deniz, hava
kuvvetleri komutanlan da kur-
may başkanlandır. Birlikler
üzerinde komuta yetkileri yok-
tur.
Model olarak gösterilen sis-
tem bir bütün olarak ele alınır-
sa. sadece Genelkurmay Baş-
kanı'nın. yetkilerinin ahnarak
Milli Savunma Bakam'na bağ-
lanmasıyla konu çözümlene-
mez. Mevcut sistemin tümüyle
değişmesi gereklidir. Örnek alı-
nan bu Batı modeli ülkemizde
uvgulandığında şöyle bir du-
rum ortaya çıkar: l'nci. 2'nci.
3'ncü. Ege Ordu Komutanlan.
Donanma Komutanı. l'nci
Taktik Hava Kuvveti Komuta-
nı. 2'nci Taktik Hava Kuvveti
Komutanı ayn ayn Milli sa-
vunma Bakanlığı'na bağlanır.
m •
Ozal: Irak
• Baştarafı 1. Sayfada
Dayanmaya devam ediyor. Bu-
na karşıhk Irak halkı ambargo-
dan zarar görüyor. Halk. Sad-
dam Hüseyin'in umurunda
değil. O sadece kendisini ve ya-
kın muhafız çevresini düşünü-
yor. Muhtemelen bu iş altı ay,
bir yıl daha böyle gidecektir.
Eğer kısa zamanda bir çözüm
bulmazsak önümüzdeki aylar-
da Ortadoğu'da büyük sorun-
lar ortaya çıkabilir. Sorunun
çapı da büyüyebilir ve çevreyi
etkileyebilir."
Özal'a şövalye unvanı
Nevv York'tan Şebnem Ati-
yas'ın bildirdiğine göre Özal,
VVashington'dan Nevv York'a
8501. şö\ alye olabilmek için gel-
di. Basın mensuplannın izleme-
sine izin verilmeyen şövalyelik
töreni, bir apartman dairesin-
de, yüzünü birkaç kezgerdirmiş
yuz yaşına merdiven dayamış
Habsburg hanedanı soyluları,
Abaza, Gürcü ve Rumen Kra-
lı'nın akrabaları arasında ger-
çekleşti. Şövalyeliğin Rusya ka-
nadı olduklarını söyleyen tören-
deki soylular, basının sorulan-
nı kesinlikle yanıtlamayacakla-
rını belirttiler. Bu gezinin nede-
nini açıklamamakta ısrar ettiler.
Özal, (örenden sonra binadan
çıkarken gazetecilere yaptığı
açıklamada gülerek "Şövalye
oldum" dedi.