15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1MTYB1M2CUMA * * * * CUMHURİYET SAYFA 17 Insanlığa evet _AEDS'e hayır İSTANBUL (AA)-Sağlık Bd- îfcanı Vıldınm Aktuna AJDS virü- sünü» Türk insanına bulaşmamd- s! içk gerekli önlemleri alacakla- •nnı soyledi. Asayiş operasyoniannda yaka- Janaıak gözaltına alınan 122 kişi aizerinde yapdan testler sonucu ^AIDS virüsü buiunan 4 AfrikalTyı Şhastanede ayaret eden Aktuna .AIDS'in vatanı olarak bilinen baa -Afrika ülkelerinden insanlann, eli- TB kclunu sallayarak Türkiye'ye gırmeierinin önlenmesi gErektiğini söyledi. Sooınu Başbakan Demırere götüraçeğini belirten Bakana Ak- tuna " İnsanhğa evet, demokrasiye evet £ma insanhğı tehdit eden bır virüsün yayılmasna hayır" dedi. Aktuna Afrikalılann bir siire sonra ülkelerine geri gönderileceği- rdsö\ledi. Gunduzdu, kamaralar boştu Hong Kong açıklarında dün meydana geelen deniz kazası, çok ucuz atlatıldı. 12 bintonlukYunan yük gemisi "InchonGlory", 37 bin tonluk Alman yolcu gemisi "Europa"nın sancağına bindirdi. Kazada, Europa'nın bir görevlisihafif yaralandı. (Fotoğraf: REUTER) Rayları sıkıştırmamışlar ABD'nin Virginia eyaletinde, Newport News kenti yakınlannda raydan çıkan yolcu treni, bölgede demiryolu ulaşımınuı felç olmasına yol açtı. Beş vagon ve bir lokomotiften oluşan katarın tamamının devrilmesine,aşın hı- zın yol açtığı anlaşıldı. Yetkiliîer, demiry olunun mevsime göre ayarlanma- mışolmasımn da devrilmede rolü bulunduğunu açıkladılar. Kaza sırasında ölen olmadığı bildirildi. (Fotoğraf: AP, AA) 118 kilo esrar, 53 kilo eroin İSTANBUL (AA) - İran ve Lübnan'dan sağlanan ve Hol- landa'ya götürülmek istenirken ele geçirilen yaklaşık 20 milyar lirj değerindeki 118 kilo toz es- rar ve 53 kilo eroinle ilgili ola- rak 19 kişi yakalanarak gözaltı- na alındı.Naı kotik şube ekip - leri. Mustafa Bilen yönetimin- deki 33 SC 842 plakalı TIR'ı TEM karayolu Silivri kontrol noktasında aradılar. Aramada. 33 SC 417 plakalı römorkun ar- ka kapısı içindeki özel bölme- lerde. 42 paket halinde 37 kilog- ram eroin ele geçirildi. Narkotik ekiplerinin, aynı gün Bakırköy İncirli Caddesi'- nde bir eve düzenlediği operas- yonda da özel ambalajlanmış yanmşar kiloluk paketler halin- de 16 kilogram eroin ele geçiril- di. Otomobil yüzer San Diego limanında bir otomobiiin vüzdüğünü görenler, gözierine inanamaddar. Aracyol almasaydısorunounayacaktı, ama bayağı hız da yapıyordu. Dunım sonradan antaşuduBu birtekneydi;kaportasıotoydu. (Fotoğraf: AP/AA) HABERLERIN DEVAMI OLAYLAREV Ressam Burhan Uygur'u Muzır Kurulu özel TV'lerin çapkınhğma Yenî ipek yolu ARDENDAKI GERÇEK • Baştarafı 1. Sayfada geride bırakabilecek midir? Bunun ilk denemesini bugün yapıyoruz- Eğer stnavımızı başarıyla ve- rebitirsek, ne mutlu bize!.. Ger- çi 1992"nin 1 Mayısı'nda da ek- sikler, gedikler, olumsuzluklar göze çarpmaktadır; ama hükü- metin yaklaşımındaki hoşgöru- niin bir başlangıç sayılması ge- rekiyor. l Mayıs, bugün en başta emekçi kitleleri olmak üzere bü- tün ulusumuzca mutlu bir gele- ceğin müjdesi gibi kutlansın!.. • • * AhmetÖzal • Baştarafı 1. Sayfada zanna katı- lan Mehmet Turan Akköprülü'- nün de yayın konusunda giri- şimlerini sürdürdüğü belirtili- yor. Akköprülü'nün yeni kanalda yer alacak dizd ve fîlm- ler konusunda yurtdışında yap- tığı çalışmalan Türkiye dönüşü dedevam ettirdiği öğrenildi. Bu arada yayın için gerekli yurtiçi ve yurtdışı şirketlerin de kurul- duğu belirtilirken ortak arama çalışmalannın da sürdüğü ge- len bilgifrrarasında-. Daba önee Devlet Bakanı Metımet Aü Yd- maz ile bu konuda görüşen Ahmet Özal'ın ortak arama gi- rişimlerine devam ettiği söyle- niyor. Bu çalışmalar içinde Mehmet Emin Karamehmet'e de bir teklif götürdüğü gelen haberler arasında. Ahmet ÖzaPın Cem Uzan ile karşılıklı devam eden davalan nedeniyle tüm girişimleri kendi adını kullanmadan vaptığı ge- len bilgiler arasında. Özel TV- nin yayını için gerekli uydu anlaşmasının bu nedenle başka bir isim adı altında yapıldığı öğ- renildi. İngiliz British Tele- com'a bağlı uydudan kiralanan kanal anlaşmasını bir Türk şir- keti yaptı. Ahmet Özal'ın çahşmalannı sürdürdüğü özel TV ile ilgili kadro çalışmalan da öte yan- dan devam ediyor. Gelen bilgi- lere göre Mehmet Turan Ak- köprülü Starl'de halihazırda çalışan üst düzey yöneticileri bu kanala transfer etmek için çalış- malar yapıyor. Aralannda Adem Gürses, Ekrem Çatay, gi- bi üst düzey yöneticiler yanı sı- ra. Kahraman Afyonoğlu, Erşan BaşİNiğ gibi yapımcılar da Akköprülü'nün listesinde yer alıyor. Yaz aylannda yayına geçrne- yi düşünen yeni kanalın teknik altyapı çalışmalan da devam ediyor. Siyah öfke • Baştarafı 1. Sayfada sürücüleri araçların- dan çıkararak dövdüler, otomo- bil ve otobüsleri taşladılar, dük- kâniarı yağmaladılar ve birçok binayı ateşe verdiler. Olaylann büyümesi üzerine bölgeye ulusal muhafızlar gönderildi. Başkan Bush yaptığı açıklamada, şiddet olaylarını kınayarak söz konu- su davanın yeniden görüşülme- si için hükümetin yasal yolları deneyeceğini söyledi. Rodney King^ 1991 yılında 4 polis memuru tarafından acıma- sız biçimde dövülmüş, olay, ya- kınlannda buiunan bir kişi ta- rafından video kameraya kayde- dilmişti. Tüm ülkede yayımla- nan video bant, halkta sert tep- ki yaratmış, siyahlarla beyazlar arasında gerginliğe yol açmıştı. Görgü tanıkları, önceki gece başlayan ve altı saat kesintisiz süren şiddet olaylarında, kentin tam bir savaş alanına dönüştü- ğünû, yakılan binaiardan yükse- len alevlerin 30 metreye kadar çıktığıru, yüzlerce binanın cam- larımn kırıldığını, düzinelerle dükcânın yağmalandığını, so- kaklarda ele geçirilen beyazların öfkdi siyahlar tarafından dövül- düfinü bildirdiler. Televizyoncular ayaklanma- nırı başlamasından kısa süre sonra havadan helikopterlerle 1. Sayfada Resimlerinde soyut ve figüra- tif öğeleri bir arada kullanarak "düşsel bir dünya" yaratan Uy- gur, çoğu kez iç dünyasının geç- mişini. bugününü ve geleceğini iç içe işleyerek süreklilik ve bit- memişlik duygusunu vurgulu- yordu.Son dönem çalışmala- nnda süreklilik kavramını yaşam-ölüm-ölümsüzlük çevri- mi içinde işlemişti. 1940 yılında Tirebolu'da do- ğan sanatçı. 1961-69 yıllan ara- sında Güzel Sanatlar Akade- misi'nde önce Nurullah Berk sonra da Bedri Rahmi Eyüboğ- lu atölyelerinde öğrenim gördü. 197O'te Avusturya hükümeti- nin bursuyla Salzburg Yaz Akademisi'ne katıldı. Burada Hollanda asıllı ressam Corne- ille'le çalıştı. Salzburg ve Amsterdam'da açıkhava sergi- leri düzenledi. 1980'ierde ahşap kapılann ya da değişik malzemelerin üstüne resim yaparak tuval geleneğini aşan sanatçı. iki ahşap kapı üs- tüne çizdiği martılar. dansözler. ayı oynatıcılan.yaşamla ölü- mün iç içe geçmesini simgeleyen cenin benzeri figürlerle düşsel bir dünyayı yansıtmaya yöne- lir. Uygur'un sergilerine verdiği adlarda ilginçtir: "Hiçlik üzeri- ne kurulan boş hayaller...". "Yoksa dünya cılız bir çocuk elinin bana sunduğu bir günah mıdır?". "Havalperest Kuş", "Günler ne işe yarar?","Olü Şehrin Çiçekleri", "Gezginci bir hayalin ters düşünceleri sa- bah ve akşam ruzgârına", "Dağlar gibi yanımda olabildin mi?.Ateşten terliklerle yanıma yaklaşabildin mi?". "Henüzaç- mamış bahar çiçeğinin tevazu dolu güzelliğine hasret kalmış bir faninin yoksulluk dolu bek- leyişinin hüzün dolu anısına- dır." Burhan Uy gur. Şair Can Yü- cel'in "Rengahenk". Ahmet Oktay'ın "Sürgün" ve Günseli Inal'ın "Sulara üomulü Çağrı" adlı şiir kitaplarını resimledi. Ne dediler • TOMRİS L'VAR Burhan Uygur edebiyata en yakın res- samlarımızdan biri. Resimle- riyle yazdığı uzun öykü: titizli- ğini savruklukıan. profesyonel- liğini amalörlüklen. bilgeliğini çocukluğundan ayırmamaya özen göstercn bir sanatçının ölümü de yaşam kadar kutsa- yan cömert bir dünya şaşkının çalkantılı notlanydı. Onu özgün kılan esin kay- naklan arasında (eski bir kapı. ölen köpeğinin mezanna koy- mak için aldığı birçerceve v.b.) arasında hiçbir hiverarşi güt- memesi.hepsine kendi damga- sını vurmasıydı. • ERDAL ÖZ Yaşayan kentteki durumu naklen yayım- lamaya başladılar. Sokaklarda ateşe verilen arabalar, alev ale\ yanan binalar, yağmalanan dük- kânlar tüm Amerika'da izlendi. İtfaiyeciler, yangın yerlerine, halk tarafından linç edilme kor- kusu ile uzun süre yaklaşama- dıklarından maddi hasar büyük boyutlara ulaştı. Öfkeli gösteri- ciler, dort beyaz polisi beraat et- tiren jüride tek bir siyahın bu- lunmayışına dikkat çekerek, "Amerikan Klu K)ux Klan ada- letine hayır" yazılı pankartlar taşıdılar. Siyah göstericiler, "Po- lisler suçlu, polisler suçlu, ada- let yoksa barış da yok" şeklin- de sloganlar attılar. Başkan Bush dun sabah yap- tığı açıklamada olaylardan bu- yük üzüntü duyduğunu belirte- rek halkı sükûnete çağırdı. Bush "Adalet sistemi kararını verdi. Şimdi herkes yasalara uymalıdır" dedi. Bush, daha sonra yaptığı açıklamada ise davanın yeniden görüşülmesi konusunda açık bir güvence vermemekle birlikte Adalet Bakanlığı'nın davaya iliş- kin araştırmasını sürdüreceğini ve söz konusu 4 polise temel haklardan olan yurttaş hakları- nı ihlal etmekten soruşturma açabileceğini söyledi. Türk ressamlan arasında en ba- yıldığım kişiydi Burhan Uygur. Bcn onun resimlerinde bir şiir tadı bulurdum. Sanki düşlcrini boyaya. surete geçircn. döken çok büyük bir ustaydı. Çok is- tedim ama hiçbir resmine sahip olamadım. Türk resmi adına çok büyük bir kayıp. • SELİM İLERİ Benim dostumdu. Son üç şıldır görü- şemiyorduk. Çok üzüldüm. çok şaşırdım. Şu anda bir şey söyleyemeyeceğim. • TLRGAY GÖNENÇ So- >ut ile somutun, duygusallfk ve düşüncenin coşku ile huznün. düzen ile uçuşkanlığın . şiir ile müziğin kesiştiği ince noktalar vardır. Burhan Uygur'un resmi bu keşismclerin tümünü içeri- yor... Burhan Uygur dünyaya bakmıyor. dünyayı soluyordu. Hüznüyle. çoşkusuyla . usuyla. atak tavnyla. Can Yiicel Burhan Uygur'un ölümü üzerine duygularını şiire döktü: UYGURİSTAN ZİYARETİ DOUYBJYLA Büyük bir cücesi öldü Siyah-Beyazın Kendisi nûfusta Karadenizli gözükürdü Aslında Uygurdu Geç keşfedılmiş bir milliyet Neden şimdi Türkiyat temsilcilerimiz En önce onu Uygurlara yollamadılar Temsilcisi olarak Türk resminin Anlatmak için dünyaya Uygur'u nasıl genç yaşta öldürduğümüzü. • Baştarafı 1. Sayfada çok şey değişti. Kurul da insan- lardan oluşuyor, bu nedenle de- ğişmelerden etkilenmemesi mumkün değil" diye konuştu. îletişim teknolojisindeki bu gelişmeler karşısında kurulun biraz arkaik bir konumda kal- dığı eleştirilerine katıldığını da söyleyen Ank, kendilerinin mu- zır ya da müstehcen bulduklan görsel malzemelerin TV ekra- nından çok daha geniş bir kesi- me ulaştığına dikkat çekti. "Yasa bizeTV yayınlan ile ilgili herhangi bir göre\ r vermiyor- du" diyen Ank. bu konuda ai- lelere görev düştüğünü söyledi. Ank, "Eğer gece yarısı yayımla- nan bu görüntüleri küçük ço- cuklanna izletebiliyorlarsa, o artık o ailenin sorunu" dedi. Ank. bu konuyu zaman zaman kurulda da tartıştıklannı da söyledi. Özellikle yasanın ilk halinde yer alan ve tahsil edilmesi mümkün olmayan para cezala- nndan duyduklan rahatsızlığı sık sık dile getirdiklerini ifade eden Ank, sonunda da zaten bu durumun düzeltildiğini belirtti. Ank. 6 yıl süreyle başkanlık yaptığı kurulun üyelerine iliş- kin ise "Son derece demokrat. aklı başında. birbiriyle uyum içinde çalışan insanlardan oluş- muştu,. Kararlannı hepobjektif öjçülere göre aldılar" değerlen- dirmesıni yaptı. Ank, "bu kadar gelişmenin, değişmenin içinde. Muzır Ku- rulu Kanunu'nda yapılacak değışıklikle nasıl bir dengenin kurulacağını" merak ettiği ni de sözlerine ekledi. Muzır yayınia savaşın ilk cid- di adımı, bundan 65 yıl önce. 21 Haziran 1927'de atıldı. Çıkarı- lan Küçükleri Muzır Neşriyat- tan Koruma Kanunu'yla Ta- lim Terbiye Dairesi bünyesin- de. sekiz kişilik Salahiyet Heyeti oluşturuldu. Heyetin muzır olduğuna karar verdiği yayınlann açık sergiler ile sey- yar kitapçılar tarafından satışa sunulamayacağı. dükkânlarda ve camekânlarda sergileneme- yeceği. bir yerden diğer bir yere teşhir amacıyla açık bir şekilde taşınamayacağı. kitapçılann bunlar için sipariş kabul edeme- yeceklcri. gazete ve dergilerde ilanlannm yer alamayacağı. küçüklere gösterilemeyeceği. yine çocuklara para karşılığın- da ya da parasız verilemeyeceği yasada bir bir sayıldı. Yasa. muzır bulunarak listeye alınan eserlerin ilk sayfasına "Tahdita- da tabidir' ibaresinin konulma- sını da şart koştu. Tüm bunlara uymayanlar için ise döneminc göre h'ayli ağır para cezaları ön- gördü: Sahip ve sorumlu mü- dürlere 100 liraya kadar para. üç aya kadar hafif hapis. tekran halinde iki cezanın birlikie u\- gulanmusı. Sonra. aradan 59 yıl geçıi. ANAP'ın iktidarda olduğu 1986'nın mart ayında. Küçük- leri Muzır Neşriyattan Koruma Kanunu'nda değişiklik \apan 3266sayılı yasaçıkanldı. MGK ve Diyanet Işleri Başkanlığı'n- dan uye eklemesi de yapılarak üye sayibi 1 l'e çıkanlan kurul, Talim Terbiye'den Başbakan- lık bünyesine alındı. Kurulun görev alanı, ülkede yayımlanan yazılı. sesli ve görüntülü tüm eserleri inceleyecek şekilde ge- nişletildi. Mahkemelerce gön- derilecek yayınlar için resmi bilirkişilik \apmakla da yü- kümlü kılındı. Muzır ya da müstehcen buiunan escrler için ilk yasada yer alan 'tahditada tabidir' damgası ycrini poşet ya da zarfa konulmaya bıraktı. Sonra, para cezalan günün ko- şullanna göre değiştirildi. Bu yayınlan umuma açık yerlerde veya umumi mahallerde irad edenlere 2-10 milyon lira ara- sında. mevkuteler için ise tirajı- nın KDV'si dahil lopla'm satış bedelinin 5-15 katı oranmda ağır para cezası getirildi. Bazı yayın organlan için 100 milyar- İarca lira para cezası verildi. ancak bu kez de bir başka so- run ortaya çıktı. Bu denli yük- sek para cezalan tahsil edilemez oldıı. Bunun üzerine yasada ye- niden değişikliğe gidildi ve para cezalan daha makul bir düzeye indirildi. II Mayıs 1988'degeti- rilen geçici bir madde ile o güne kadar bir türlü tahsil edileme- yen para cezalannın 10da 9"u atTedildi. vcrilecek para cezası miktarının da 30 milyon liravı geçcmeveceği hükmü getirildi. YOKOLUŞ ÇİZGİSİNDE ÖZGÜRCE GEZİNEN BÜYÜK SANATÇI BUEHAN UYGUR SEN HEP ARAMIZDASIN ALKENT ACTUEL ART, ALMELEK SANAT GALERİSİ, ARKEON SANAT GALERİSİ, ARTİSAN SANAT GALERİSİ, BENADAM SANAT GALERİSİ, CUMALI SANAT GALERİSİ, EXCLUSIVE SANAT GALERİSİ, GALERİ BALDEM, GALERİ BARAZ, GALERİ LEBRİZ, GALERİ NEV, HOBİ SANAT GALERİSİ, HORHOR SANAT GALERİSİ, KARE SANAT GALERİSİ, KİLE SANAT GALERİSİ, RAMKO SANAT MERKEZİ, TEM SANAT GALERİSİ, TEŞVİKİYE SANAT GALERİSİ, TUĞRAY SANAT GALERİSİ, URART SANAT GALERİSİ, SİYAH- BEYAZ GALERİ (ANKARA), GALERİ ODA. Değerli sanatçı BUKHAN UYGUR'ım yokluğunu hep hissedeceğiz. Anısı resim dünyasmdan silinmeyecek. ANONS PLASTİK SANATLAR DERGİSİ Sevgüi dostumuz, değerli sanatçı, ressam BURHAN UYGUR'u kaybetmenin acısı içindeyiz. Renkli dünyası tuvallerinde, anısı kalplerimizde yaşayacaktır. MARTAKALYONCU ZEYNEPGÖLE • Baştarafı 1. Sayfada Türk tarafının Alma-Ata'da yaptıklan resmi görüşmelerde. diğer Türki cumhuriyetler ile hizmet. kredi ve iletişim alanın- da vanlan anlaşmalara benzer protokoller imzalanması ilke olarak benimsendi. Kazakistan ile yapılan görüşmelerde, Tür- kiye'den Çin sınınna uzanan ve Türki cumhuriyetlere ulaşma- da önemli bir işlev üstlenecek demiryolu ağı da gündeme gel- di. Türk tarafı, Türkiye-İran- Türkmenistan-Özbekistan ve Kazakistan'dan geçerek Çin'e ulaşacak demiryolu önerisi, Kazak yetkililerce sıcak karşı- landı. Ancak. böyle bir demir- yolu hattı gerçekleşmesi için Iran sınınnda 40 km, Türkme- nistan sınınnda da 40 km. ol- mak üzere toplam 80 km'lik eksik olduğu da not edildi. Başbakan Demirel. Alma- Ata'da Türk gazetecileri için dü- zenlediği basın toplantısında. Orta Asya Türki cumhuriyetleri açısından Türkiye'ye tarihi görev düştüğünü belirterek, şunlan söyledi: "Rus Federasyonu bizim hare- ketlerimizden kolayca rahatsız olabilir. Buralann bizim ata yur- du olduğunu söylememizde ne olabilir? Kültürümüz, tarihimiz burâ*dan başlar. Komünizmin çökmesi, kapita- lizmin. liberalizmin, demokrasi- nin zaferi sayılamaz. Bunun ispa- tı laamdır. Bu ülkelerde fevkala- de düşündürücü bir manzara var. Bütün işlerini Ruslar görüyor. Bağlan duruyor. Özlerinde bir Türk şuuru vardır. Yöneticiler. istikran muhafaza edebilir miyiz. dive kaygılıdır. Yeni bir devlet düzeni gjrmemiştir. Çöken rejim ile götürüyorlar." Eski Sovyetler BirliğTnin Ka- zakistan'da buiunan "Baykonur Uzay Üssü" dünyada ilk kez Türk başbakanına açıldı. Kaza- kistan Cumhurbaşkanı Nazarba- yev. Başbakan Demirel'e üssü gezdirdi ve yapılmakta olan bir uzay mekiğinin içine oturttu. De- mirel'e fırlatma rampalan, roket- ler, uzay mekikleri ve diğer tesis- ler gezdirildi. Sovyet üssü ilk kez dünyada Türk basın mensuplan- na da açıldı. Fotoğraf ve film çek- melerine izin verildi. Kazakistan Cumhurbaşkanı Nazarbayev, Başbakan Demi- rel'e uzay üssü ve sürdürülen ça- lışmalar konusunda işbirliği öne- risinde bulundu. Nazarbayev, "Bu alanda işbirliği yapabiliriz, burada uçak da üretebiliriz. Uza- ya göndermek istediğiniz uydula- n buradan fırlatınz. Size uzay adamı yetiştirebiliriz. ABD'ye gitmenize gerek yok" dedi. Başbakan Demirel bu öneriyi memnuniyetle karşıladı ve "Za- ten ABD'ye de gjttiğimiz yok" dedi. Başbakan Demirel'le uzay ro- ketleri önünde fotoğraf çektiren Nazarbayev, "Bu fotoğrafı ABD basını görürse "Nazarbayev De- mirel'e roket sattı". diye yazarlar" şeklindeespri yaptı. Nazarbayev, üssü gezen Kazakistan Müftüsü- ne de talularak, "Bu gördüğün roketler Cebrail'in çıktığı yere kadar gidiyor" dedi. Başbakan Demirel. fotoğraf çektirirken Türk gazetecilere "Bunun aitına ne yazacaksını^." diye sordu ve yanıtını da kendisi şu biçimde verdi: "Hazır olun. Baba size yeni he- diye olarak füze getiriyor." Demirel tesisleri gezdikten sonra yaptığı açıklamada gör- düklerinden etkilendiğini ifade etti. Ordu protokoldeki yerinde • Baştarafı 1. Sayfada yet'in sorulannı yanıtladı. "Başbakan Süleyman Demirel, "Gerekli konsensüsü sağlar- sam. Genelkurmay'ı MSB'ye bağlanm" dedi. Bu konuda Genelkurmay Başkanlığı'nın yeri, görüşü ve önerileri neler olacaktır?" şeklindeki soruya kapsamlı bir yazılı yanıt verdi. Yanıtta. ilk olarak Genelkur- may Başkanı'nın sorumluluk- lan şöyle anlatıldı: "Genelkurmay Başkanı aynı zamanda Silahlı Kuvvetler'in komutanıdır. Yani Kara Kuv- vetleri Komutanhğı. Deniz Kuvvetleri Komutanhğı. Hava Kuvvetleri Komutanhğı. eği- tim bakımından Jandarma Genel Komutanhğı. Silahlı Kuvvetler Komutanı olarak Genelkurmay Başkanı'na karşı sorumludurlar. Kısacası Ge- nelkurmay Başkanı 780 bin ki- şiden sorumludur. Bu sorumlu- luğa paralel ve bağlı olarak da protokoldeki yeri tayin edilmiş- tir. Büyük Atatürk de bunu düşünmüş ve bizzat kaleme al- dığı 1924 Anayasasfnda bu modeli böylece kabul etmiştir. Daha sonra Genelkurmay Baş- kanlığı Başbakanlık'a bağlana- rak da >i>asi otorite hâkim kı- lınmış, yani demokratikleştiril- miştir." Yazılı yanıtta. Genelkürmav Başkanfnın bağlı olduğu siyasi otoritenin Batı demokrasilerin- deki modele Türk Genelkur- may Başkanhğı'nı benzetme yetİcisine tamamen sahip oldu- ğu. bunun aksinin demokrasi âşığı ve demokrasiye inanan hiç kımse tarafından düşünüleme- veceği kaydedilirken, "Öteyan- dan Silahlı Kuvvetler bu konu- da hiçbir şekilde polemiğe vesi- le olmak da istememektedir" denildi. Bazı kimselerin ve bazı basın mensuplannın konuyu iyi ince- lemeden ve aynntılan yeterince ortaya koymadan sadece Ge- nelkurmay Başkanı'nı proto- kolde arkalara itmek gibi "ön- yargılı" bir düşünce ile harekcl ettikleri önc sürülen yazılı ya- nıtta, şu görüşlere yer verildi: "Bu konu sadece Genelkur- may Başkanlığı'nın Milli Sa- vunma Bakanlığı'na bağlan- ması şeklinde basit bir konu dceildir. Bu bir sistem meselesi- dır. Şimdi; Bau'daki sistemi ince- leyclim. Orada Genelkurmay Başkanı komutan değildir. Sa- dece Milli Savunma Bakanı'nın genel konulardan sorumlu mü- şaviri, karargâh subayıdır. Ya- ni karargâhın amiri, Kurmay Başkanı'dır. Kara. deniz, hava kuvvetleri komutanlan da kur- may başkanlandır. Birlikler üzerinde komuta yetkileri yok- tur. Model olarak gösterilen sis- tem bir bütün olarak ele alınır- sa. sadece Genelkurmay Baş- kanı'nın. yetkilerinin ahnarak Milli Savunma Bakam'na bağ- lanmasıyla konu çözümlene- mez. Mevcut sistemin tümüyle değişmesi gereklidir. Örnek alı- nan bu Batı modeli ülkemizde uvgulandığında şöyle bir du- rum ortaya çıkar: l'nci. 2'nci. 3'ncü. Ege Ordu Komutanlan. Donanma Komutanı. l'nci Taktik Hava Kuvveti Komuta- nı. 2'nci Taktik Hava Kuvveti Komutanı ayn ayn Milli sa- vunma Bakanlığı'na bağlanır. m • Ozal: Irak • Baştarafı 1. Sayfada Dayanmaya devam ediyor. Bu- na karşıhk Irak halkı ambargo- dan zarar görüyor. Halk. Sad- dam Hüseyin'in umurunda değil. O sadece kendisini ve ya- kın muhafız çevresini düşünü- yor. Muhtemelen bu iş altı ay, bir yıl daha böyle gidecektir. Eğer kısa zamanda bir çözüm bulmazsak önümüzdeki aylar- da Ortadoğu'da büyük sorun- lar ortaya çıkabilir. Sorunun çapı da büyüyebilir ve çevreyi etkileyebilir." Özal'a şövalye unvanı Nevv York'tan Şebnem Ati- yas'ın bildirdiğine göre Özal, VVashington'dan Nevv York'a 8501. şö\ alye olabilmek için gel- di. Basın mensuplannın izleme- sine izin verilmeyen şövalyelik töreni, bir apartman dairesin- de, yüzünü birkaç kezgerdirmiş yuz yaşına merdiven dayamış Habsburg hanedanı soyluları, Abaza, Gürcü ve Rumen Kra- lı'nın akrabaları arasında ger- çekleşti. Şövalyeliğin Rusya ka- nadı olduklarını söyleyen tören- deki soylular, basının sorulan- nı kesinlikle yanıtlamayacakla- rını belirttiler. Bu gezinin nede- nini açıklamamakta ısrar ettiler. Özal, (örenden sonra binadan çıkarken gazetecilere yaptığı açıklamada gülerek "Şövalye oldum" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle