Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 1 MAYIS 1992 CUMA
12 DIZI-YAZI
BLOKNOT
YAĞMLR ATSIZ
Gaspıralı İsmail'den
Süleyman Aga*ya
> ALMA ATA - "Öyle bir Türkçe yaratmak istiyorum ki Boğa-
ziçi'ndeki kayıkçı, Kaşgarlı çobanı zahmetsizce anlayabilsin."
Bundan 90 yıl kadar önce, o dönemin 'Ceditçi'lerinden (ye-
nilikçılerinden) Gaspıralı ismaıl Bey, işte böyle yazmış. Rus-
ya Türklerı arasından yetişmiş bulunan bu önemlı düşünürün
rüyasını gerçekleştirmek, galiba Süleyman Demirel'e nasip
olacak. Yani Orta Âsya Türkleri tarafından anıldığı üzere 'Sü-
leyman Aga'ya...
27 nisandan bu yana bütün Doğu Türk cumhuriyetlerinde
artık TRT izlenebilir çünkü...
En geç dört yıl içinde, bazı bölgeler arasında adamakıllı
belirginleşen şive ve kelime farklannın, bu yayınlar sayesin-
de asgariye ineceğine muhakkak nazarıyla bakılabilir. Bu-
na, yine birkaç yıl içinde, bu yeni devletlerin ayrıca Kiril
alfabesinden Latin alfabesine geçme kararları da eklenince,
özellikle yazarlar ve yayıncılar açısından ne kadar sevindiri-
ci bir durumun ortaya çıkacağı belli oluyor.
İşin tek olumsuz yanı, bu görevı yüklenen kurumun dil kc-
nusundaki yeteneksizliğı ve içeriksizliği. Kelimeleri birer mer-
mi etkinliğinden çıkararak boş kovanlara dönüştüren TRT'nin
edalı ve de nâhoş sedalı Turkçesi, bundan böyle ta Orta As-
yalar'daki kardeşlerimizin de kulaklarını zehirleyecek demek
ki...
Ama belli olmaz. Bakarsınız ki pek çok şeyin düzeldiği
Türkiye'de, bir gün TRT'nin diii de düzelır.
Düzelir de, mesela Tacikistan yerine Taaacikistan veya Ya-
kutistan yerine Yaaakutistan demekten vazgeçer. Dedik ya,
edalı ve dahi nâhoş sedalı...
Konu, tabii ki sadece televizyon yayını konusu değil. Gün-
lerdir değişik haber organlarından, Türkiye'nin bu yeni ve kar-
deş ülkelere karşı ne kadar ağır yükümler altına girdiğini
izliyorsunuzdur. Gerçi 'Süleyman Aga' son derece temkinli
ve gerçekçi gidiyor, ama yine de benim gözüm biraz kork-
maya başladı. Çünkü bizden beklentileri, kolayca tarif edıle-
meyecek kadar fazla. Eğer biz bu işi yarı yolda yüzümüze
gözümüze bulaştırmazsak, sonunda hem onlar her bakım-
dan çok şey kazanır, hem biz... Ama işte söyledim ya, içim-
de bir tedirginlik var.
Siz isterseniz bunu, Tanzimat mayasıyla kokuşmuş bir ay-
dının aşağılık duygusu sayın.
Kokuşmak dedim de; kaç gündür bavulum kayıp. Beni yur-
da dönüşte belkı de karantinaya alırlar.
Bağlayacak olursak, Süleyman Aga' bu işi iyi götürüyor.
Duamız berekâtıyla evelallah...
60 YIL ONCE Cumhuriyet
Çocuk Haftasında kumbara alay
Cenevre konferansı
Echo dc Paris gazetesi M.
Stimson'un terki teslihaı
konferansını içinde
bulunduğuçıkmazdan
çıkarmağa matufolarak
derpişeylemiş olduğu
leslihaiın tahdidı projesinin
aiideki maddeleri ihtiva
cıtiğini haber alıyor:
1- Fransa ve İtalya"nin
Londra Bahriyemuahedesine
muvafakatlerini bildirmeleri,
2- Bazı taarruzi silahlann
menedilmeleri.
3- Alman ordusu miklannın
esas ittihazı suretile askeri kıt'alar adetlerinin tenzilleri.
Echo de Paris gazetesi. bahriye teslihattna aıt olarak bu
projcnin Fransız menafiile telifi gayrikabil olduğunu
kaydcdiyor.
Diğer laraflan ayni gazete. teslihatın lahdidi hususunda, millı
müdataa âli meclisinin asker miklannın herhangi surette
lenzilıni cmnü selâmete ail >eni teminalın verilmesine lcrk ve
talik evlemişolduğunu, fakat M. Makdonald ile
M.Stimson'un bilhassa yeni emniia selâmet teminatı
mes'elesindesemitvedilsizdurmaktaolduklannıyazıyor.
İşaa edilen bazı haberlere mugayir olarak konferansın tam bir
»urclle tavili kat'iyen derpiş cdilmcmiştir.
Heyelımurahhasalarrüesası. hükümetlcr arasında
yapılmakla olan mükâlemelerin yeniden başlaması hususunu
düşünmekte müttefık bulunmuşlardır.
M .Makdonald'ın 10 haziran tarihine kadar umumi
komisyonun latilini derpişey lemiş olduğu zannedilmektedir.
Fakat bu telkınat M.BauI Boncour nezdindemukavemete
maruz kalmıştır. Binaenaleyh. teknik. encümenlerin
mesailerinin hitamında yani tahnıin edildiğine göre 15
mayıstan sonra umumi komisyonun işine tekrar başlaması
mûkarrer bulunmaktadır.
M.Tardieu hükümetler rücesası arasında şahsı temaslann tazif
edilmesi için her zaman büyük bir arzu izhar eimiştir.
M.Makdonald. M.Stımson. M.Brüningile M.Grandi ve
M.Tardieu"y u bir mükâlemenin icrası yalnız M. Tardie'nun
azimetinden sonra derpiş edilmiştir.
Ancakmumaileyhinmüessifrahatsızlığıbununacilen
tahakkukuna mani olmuştur.
M Tardieu. Fransız intihabatının hemen ferdasından itibarcn
bu mükâlemelere iştirak eımeğe hazır bulunacaklır.
T.C.
PENDİK 3. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ
Hâkim: Yalçın Erkroen 18598
Kâtip: Sevcan Ergür
Karar No: 1992/172
Esas No: 1991/52
Karar Tarihi: 26.2.1992
Davacı Arsa Ofısi Genel Müdürluğü tarafından davalüar Adem
Narin, Ahmet Kurt aleyhine açılan 2924 sayüı yasanın 17. maddesi-
ne göre tescil davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
Mahkememizden verilen 26.2.1992 gün ve 1991/52 esas 1992/172
karar sayılı üamımız ile davalıların hissedar buluaduklan Istanbul
ili, Pendik ilçesi, Şeyhli köyü mevkiinde kâin bulunan 2 pafta 323
parsel sayüı taşınmazda davalüara isabet eden 21/80 + 400/13800 his-
senin toplam 16.090.000.— TL'si karşüığında davacı Arsa Ofisi Ge-
nel Müdürluğü adına tapuya tesciline karar verilmiştir.
Mahkememiz tarafından adresi tespit edilemeyen ve duruşma gü-
nü ve saati ilanen tebliğ edilen davalı Adem Narin, Ahmet Kurt ta-
rafa karanmız davetiye yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur.
25.3.1992
Hukuk Hâkimi: 18598
davalının en son adresi ve ismi:
Ahmet Kurt, Fikirtepe Mandıra Cad. Coşkun Sk. No: 2 Kadıköy
Adem Narin adresi tneçhul
Tescili istenen dava konusu taşınmaz
Pendik, Şeyhli köyü, 2 pafta, 323 parsel sayüı taşınmaz.
Nusrettin özoğul adresi meçhul Hatice soyadı yok, adresi meçhul
Basın: 26501
İLAN
GÜLŞEHİR AŞLİYE HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
DosvaNo: 19y<) 313
Davau Gül^ehır Abuijağı kasubdsından An^a Bulut sckili AN. Gükhan
Vıkiınnıoğlu tarafından da\alı Men>in ılı Mul ih;esi Gümc kövü nüfu-.u-
na kajıilı Mustala oğlu Abid Bulut'un bütün aramalara rağmcn adresi-
nin t«pit ediltp tebligal şapılamadığından ilanen tcblıgııl vapılma^ına
karar verilıncklc duvuîının duruşma günü olan s».h. I W günü sual 09.UI-
da mahkenıemı/de bız?iil ha/ır bulunması vevı kcnditını bir vckıllc tem-
sıl cllırmcsi. hu?ır bulunup vckille ıcniMİ edılmcdığı ukdırdc yokiuğunOa
duruşma vapılıp karar vcrileccği. da\ a dilekı;toi ıcblığine kaim olmak ü/»;-
rc ilanen tebliâ olunur
Basın: 47274
ABD OzaPa nasıl bakar?
Takesushi'de bir öğle yemeği. Karşı-
mızda bir yönetim mensubu. Özal'ı
konuşuyoruz. Yıl 1987. Bir ara. "Özallı
bir Türkiye. politikalan itibanyla sızin
için ne anlam ifade edîyor" diye sorduğu-
muzda aynen şu yanıtı veriyor:
- İslamic Turkey â la Americain. (Ame-
rikan usulü İslami Türkive)
Belli ki ilk kez başvurmuyor bu ifadeye.
Dikkaıle düşünülmüş. üzerinde çalışılmış,
damıtılmış bir tasvir.
Peki bu bakış Amerika'ya mal edilebilir
mi°
Hayır.
ABD'nin Özal'a bakışı. yöneuminçeşit-
li kademelenne göre değişır. Alt kademe-
lerdeki eleştircl tavır, yukanlara çıkukça
yerini övgülere bırakır.
Alt kademcler, yani uzman kadro ente-
lektüeldir. Türkiye'yi günü gününe izler.
Türkiye'deki havadan, konuştuklan kişi-
lerden eikilenir. Özal'ın İslama dönük
yönü alt kademelerde daha fazla, yankı
bulurken üst kademelerde Özal ve İslami-
yet unsuru bir arada dahi anılmaz. Üst
kademeler siyasetten geldiği için bürokra-
si ile aydınlardaki eleştirel hava onlarda
görülmcz. Daha ziyadc kuşbakışı bakar-
lar Türkiye'ye ve aynniılan dikkate
almazlar, önemli bulmazlar.
Bu konunun inceliklerine girmeden ön-
ce Washington'daki uzman çevrenin genel
yapısına bakmak gerekiyor. Bunlar sık sık
Türkiye'ye gider gelir ve oradaki dostlan
ile konuşur.
Gelişmeleri günü gününe izlemek gö-
revleridir. Ama pek çoğu Türkçe bilmez.
bu yüzden de başlıca bilgi kaynaklan.
Türkiye'de İngıltzce yayımlanan gazeteler.
Ankara'daki Amerikan clçilığinın çevirip
yolladığı basın özelleri. İngilizce bilen
Türk aydınlar. askerler ve diplomatlardır.
Türk basınını bütünlüğü içinde izlemek
olanağına sahip değillerdir. Zaman za-
man Türkiye konusundaki bilgilerinin
sınırhhğı Washington'da bulunduğumuz
süre içinde bizi şaşırtmıştır.
Örneğin 20 Ekim 1991 seçimlerine kısa
bir süre kala. Türkiye ile ilgili kilit noktada
bulunan bir görevlinin Demirel hakkında
tek bildiğinin. hiçbir şey bilmediği olduğu-
nu. bir başkasının da Refah Partisi'nin
"'nereden çıklığım" bir türlü anlayama-
masını hayrelle gözlemişizdir.
Aslında bunu bir ölçüde de anlayışla
karşılamak lazımdır. Çünkü bu görcvlile-
rin büyük bölümü. Amerikan sisteminin
gereğj. profcsyonel yaşamlannı tek bir ko-
nu üzerinde geçirmezler. İki yıl Irak'a
bakarlar. sonra belki Tayland'a tayin
olurlar. dönüşlcrinde Türkiye ile ilgili dai-
reycgelirler.
Diğcr taraftan, Türkiye \ehmcdildiği
kadar da Amerika'nın gündeminde değil-
dir. Zaten iki ülke ilişkilerindeki sorunu
da Amerika'nın sürekli Türkiye'yi düşün-
mesi değil. aksine düşünmemesi. orada ne
olup bittiğini anlamaması yaratmaktadır.
Antenler farklı çalışır
Türkiye ne zaman Amerika'nın günde-
mine gelir?
Eğer Türkiye'de. rejimi değiştirecek bir
siyasi oluşum varsa. o zaman Türkiye
Amerika'nın gündemine gelir. ABD istik-
ran sever. Bir süper devlet olarak bu istik-
ran Augusto Pinochet de sağhyorsa.
Mihail Gorbaçov da sağhyorsa bu Ameri-
ka için fark etmez.
Ama eğer Türkiye'de İslamcı bir parti
seçimi kazanacak gibi görünüyorsa o za-
man Amerika'nın antenleri farkh çalışma-
ya başlar. Eğer ülke bir istikrarsızlığa
sürüklenmişse. askerlenn müdahale etme-
si gerckcn bir durum ortaya çıkmışsa o
zaman da antenler farklı çahşmaya başlar.
Özal'ı tehdit eden askeri bir girişim sezil-
mişse. o zaman da antenler farklı çalışır.
Bu çevrenin değerlendirme zaafiyetleri-
ne CIA ve Ulusal Güvenlik Konseyi'nin
Türkiye uzmanlan da dahildir.
Çünkü bunlar görevlerinin gizliliği ne-
deniyle çeşitli bakanlıklardaki Türkiye
uzmanlan gibi canı istediğinde telefonu
açıp merak eltikleri konulan sivil dünya-
daki Türkiye uzmanlanna. Türklere
soramazlar. Ö yüzden yaptıklan analizler
tamamen Ankara'daki clcilikten gelen ba-
sm özetlerine. C lA'nın kendı operasyon-
lanndan gelen enformasyona ve
Amerikan yönetimi içindeki Türkiye uz-
manlanna dayanır. Örneğin "Türk solu
şu anda nasıl bir kaynama içindedir. eği-
lim hangi yöndedir" sorusuna bunlar
kolay kolay yanıt veremezler.
Hatta işin garibi. ClA'nın. tıpkı SSCB
tahminlerinde olduğu gibi Türkiye ile ilgili
bazı tahminlerinde ciddi yanhşlıklar yap-
tığı VVashington'da ya\gın bir sö>lentidir.
Nakşibendi AtatürKÇİi
Şimdi gclelim bunlann özal'a nasıl bak-
lığına ve yine bir enstanlane akıarahm:
Bu çevre. Özal'ın. Türkive'nin başına
gelen en iyi jey olduğunu düşünmekle bir-
likte. onun Islamiyct ile ilişkisinden daima
rahatsız olmuşıur. Gerçi bu konuyu daha
sonraki bölümlcrde daha aynntılı olarak
cle alacağız. ama Özal'a bakışlannı açabil-
mck için burada da belli ölçülcrdc buna
değinmekte yarar var.
Bir uzman bu bakışı tek bir cümle ile
şöyle özetler:
"Adam. Atatürk'ten bu yana en önemli
Türk lideri. Gerçi Nakşibendi. ama bunu
ckonomik kararlara bulaştırmadığı sürcce
zaran yok."
En sempatik İngilizce
Şimdi gelelim daha üsı kadcmelerc.
Bunlar Türkiye'ye daha kuşbakışı bakan.
günlük aynntılarla ilgilenmcycn. genel
performansı göz önündc tuıan ce\ relerdır.
Özal'ın Türkiyc'nin başına gelen en işi
şey olduğunu düşünürler. Jo\ce Starr bir
makalesindc Washington'daki sıvasctçilc-
rin Özal için "Böylesine iyi bir insan nasıl
Türkiye'ye başbakan olmuş ve iktidarını
sürdürebiliyor" diye düşündüğünü yazar.
Alt kademcnin Özal'a erişimi yoktur;
onunla ilgili bilgileri ikınci eldendir. Ama
üst düzcy doğrudan Özal ile konuşur.
Özal hakkındaki düşünceleri. doğrudan
kendi gözlemlerine dayanır.
örneğin bu çevre Özal'ın kınk dökük
İngilizcesini dahi sempatik bulur. Üsı dü-
MALATYA
zeyde bir yönetim mensubunun bir gün
onunla görüştükten sonra "Ö/al'ın kınk
İngilizcesi duyduğum en sempatik İngiliz-
ce" demesi hâlâ kulaklarımızdadır.
Siyasi risk alan
bir lider
Özal ile belki de en fazla yüz yüze görüş-
müş Amerikalılar arasında olan eski bir
üst düzcy yetkili. Körfez krizinden sonra
Amerika için değeri adeta basamak aıla-
>an Özal'ı bize şöyle anlatmıştır:
- Özul'ın Amerika için cmlamı nedir'.'
Amerika ona nasıl bakar.'
- Amerika'nın Özal imajı büyük ölçüde
Kuveyt savaşı sırasında şekillendi. Ondan
önce !>adece belirli bir çe\ re larafından la-
nınıyor ve scviliyordu. Ama savaş sırasın-
da Amerikan halkı da onu lanıdı. Genel
olarak imajı hakkında şunlan sövlcyebi-
rim: Türkiye'yi scrbcst pi>asa vörüngesine
oturtan. Türkiye'nin ekonomik kalkın-
masına büyük kulkılar vapan. savaş sıra-
sında Amcrika'yı desteklemek uğruna
büv ük siyasi riskler alan. güçlü ve ne yap-
tığını bilen bir lıder.
- Siz onunla vukından çtılıştınız. Peki si-
zin tanıdığımz Özalna.\ıl hirisi?
- Olağanüstü zeki bir adam. Büvük bir
vizyonu var. Türkiye'nin nereyc gitmesi
gerekliği konusunda gayet açık düşünü-
>or. Türkiye'yi daha demokratik. daha
kalkınmış bir ülke \apmak isıiyor. Tür-
kiye'nin Batı'va ait olduğunu. Batı'nın bir
parçası olduğuna ve Baıı'ya yol almasının
önemli olduğuna tnanıyor. Türkiye'nin.
zihniyet dahil. her alanda modernize ol-
ması gerekliğini düşünüyor. Bürokratik
birisi değil. Gayriresmi görüşmeleri sevi-
yor ve böyle iş yapmaktan hoşlanıyor.
Dürtüleri ve hedefi konusunda zihni ber-
rak. Özal bunlann tümü.
ile her görüşmesinde ABD'ye sıcak mesaj-
lar vermiştir.
Hupe'nin, Demirel'den yakınmasının
nedeni daha çok kişiseldir. Demirerin.
HupegörcN başmdayken ABD'yeeleştirel
bir tavır alma^ıbiıazda Hupe'nin şahsıyla
ilgilidir. Çünkü herkes gibi Demirel de
Hupe ile Özal arasında çok özel bir bağ ol-
duğunu görmektedir.
Biraz daha üsı düzeyde gezinıp bir fo-
loğraf daha aklaralım:
Özal. Körfez savaşı sona erdiklen sonra
"zal'er kazanmış bir komulan" edasıyla
ABD Başkanı Bush un özel konuğu ola-
rak Camp David'c gittı. Burada 24 saat
geçirdıkten sonra VVashington'a geldi ve
ünlü Willard Oleli'nde şerefınc verilen bir
akşam yemeğinc katıldı.
Yemeğe. Savunma Bakanı Dick Che-
ney'in yanı sıra VVashıngton'un siyaset.
hukuk ve basın alanında pekçok nüfuzlu
ismi davctliydi. Bu konuklardan bir bölü-
mü kürsüyc gelerck Özal'ı nasıl lanıdıkla-
rını anlattı.
Vcrdıkleri aynnlılar. Özal'a ABD'nin
bakışı konusunda çok ilginç ipuçları sağlı-
vordu. Yemekte en ilgiyle karşılanan
konuşmavı. cski savunma bakan yardım-
cısı ve Türkiye'nin VVashington'daki lobı
şirketi lAInın danışmanı Richard Perle
yaptı:
"•198rdc Savunma Bakanı Caspar We-
inberger ile resmi bir ziyaret çerçcvcsinde
Ankara'ya gittim. Türkiye'de, askerlenn
işbaşında olduğu hassas bir dönemdi. Ve-
rilen bir yemekte kendimi ekonomik işler-
den sorumlu başbakan yardıması ile
yanyana buldum. Bu şahısla ekonomiden.
siyasetlen. komuta ekonomisinin zararla-
nndan. sivil döneme geçişten. serbest
piyasa ve çoğulcu sistemin yararlanndan
konuştuk.
Belli kı zeki ve kavrayış gücü olan bir
adamdı. Gcleceğe dönük ftkir ve planlarla
doluydu. O ycmekten aynldığımda şövle
düşündüm: .
Kendısi bu ihtiraslı siyasi fikirlerle orta-
ya çıkmak isterse Türkiyenin geleneksel
siyasi partileri içinde güçlüklerle karşıla-
şı'r.
Ama belli ki bir yere doğru gidiyordu.
Tabii ki o günlerde başbakan vardımcısı
Özal'ın kendisinin de bu sonuça vanp
kendi partisini kuracağı ve iki seçı'm kaza-
nıp başbakanlığa. ıırdından da cumhur-
başkanlığına geleceği aklımın ucundan
eeçmemişti."
Perle bu açıklamasının ardından "İster-
seniz sözünü eıtiğim yemeği kiminle
yediğimi açıklayayım" deyince salondan
alkış ve kahkahalar yükscldi.
Son olarak da CIA'nın özel biyografısi-
nebakalım.
VVashington'da alt dü/ey Türkive uzmanlan Turgut Özal'a entelektüel eleştiriler
yöneltir. Özal'ı tanıv an üst düzev kadrolarda ise eleştirel yaklaşım yerini ötgüye bı-
rakır. Onlara göre Özal Türkiye'nin başına gelebilecek en iyi, en parlak isimdir.
Biyogratlk isııhbaral. istihbarat örgüt-
lennın en çok başvurduğu yöntemlerden
birisidir. Geçmişi bilinen kişinin geleceği-
nin daha iyi dcğerlendinlcceğine. yapa-
caklannın kciürilmesinc ışık tulacağı
mantığınadavanır.
Ö/al. bu dokümanda gclmiş geçmiş cn
Amerikan vanlısı Türk liden olarak tak-
dimedılmektedir.
Özal'ın geçmışle tarikata girdiğinin altı
çİ7İlmekle bırlikıe. işbaşına geldikten son-
ra bu vönde bir taalişet göstermediği.
genel olarak Batı'va dönük olduğu kayda
gcçirilmiştir.
Bu dokümanda >cr alan cn ilginç tespit-
lerden binsi. Semra Özal'ın eşi üzerindeki
cıkısi hakkındadır. Aralannda karşılıklı
saygı vc güvenc davalı bir ilişki olduğu,
Turgui Özal'ın. cşını "çok zeki bulduğu \c
tavMvelerını bcğendiği" vurgulanarak
"Bayan Özal'ın ctkisinc açık olduğu" ifa-
de cdilir.
Bu da şu enstanlane ılc örneklenir:
Özal. Japon İmparaıorunun cenazcbi
için Japon>a"dadır. Yine avnı nedcnlc
Tokyo'da olan ABD Başkan Yardımcısı
Dan Qua>le ile görü^me yapılacakıır.
Amerikan tarafı 07.00'dcsahah kahval-
lısıııda hiraraya gelmelerini öııcrir. Ancak
ıızıın beklemelere karşın Türk larafından
bir liirlü vanıl gelmemektedir.
Sonunda bir resepsivon sırasında \mc-
nkalı bir vclkilı Türk heyetunJen bir iivcşi
kenara çekerek nive sanıı çıkmadığını so-
rar. Türk veıkilı bira/ sıkılarak "Bayaıı
Özal'ın. Turgut Özal'ın subah erken kal-
karuk uykusunu kaçımıasını isienıediğı-
ni" fısıldar.
Durum gerçekıen bövle midir. voksa
liirk heveti bir bahane ile saali değişür-
ıııck mı isiemekıedir bunu kcstııeme/lcr.
Ama görüşmenııı "sorunsıız" bir sa.ılc
alındığı da vakıadır
- Bu uzun tarifinizde Özal'ın din k<mu-
sımdaki düşüncelerine hiç değinmcmaıiz
dikkatinu çekti. Siz uzun yıllaryukııı mesai
vaptınız. hu yönü hiç öne çıknuıdı mı'
Öııem lafimıvor ımt?
- Dindar bir adam olması demek. fun-
dementalisı (köktcn dinci) olması anlamı-
na gelme/.. Ben. dindar birçok Amerikalı
da bılivorum. Şu kesindir: Özal. kendisi ne
kadar dindar olursa olsun. laik dcvletc
inanınakia. laik değerlen beğcnmektedir.
- Birlikh' çulıyihtk kohn mıvdı'.'
- Onunla birlikte çalışmak her zaman
kendimi iyi hissetmemi sağlardı. Çünkü
hep makûl. sorunlan çözmck vanlısı karşı
tarafın görüşlenni dinlemeve açık biridir.
Görüşlcrini dc hiç saklamadan söylcr.
Türk-Amerikan ilişkilcri nc-ondan Önce
böylcydi ne dc ondan sonra böyle olacak.
Görüldüğü gibi üsı düzeyde Özal hak-
kındaki hava farklıdır. Özal değerlcndir-
melerindc din rol oynumaz.
Hupe ne düşünüyor?
Yine üsl düzevde bir vönetim mensubu-
na. ABD'nin cski Türkive Büyıikclçisi
Robert Strausz Hupe'nin 19Wdu ABD'de
bizc anlattıklanna bakalım: Hupe. Özal'a
ayrı bir gönül bağı ile bağlıdır. Bunu. gö-
rev süresi sona erip ABD'vc dönmesinden
sonra da her fırsatla vurgulamaktun ka-
çınmamışıır.
Örneğin. Türkiye'nin ı>kı WaNhıngu>n
Bü\ükelçısı Dr. Şükrü Elekdağın. vcnı
Amerikan Büvükelçısı Morton Abramonil/
luçin Washington'daki resmi konutunda
verdıği akşam yemeğinde Hupe açıkça
"Özal'a allernatıf vok. gerisı hiçbir ışc va-
ramaz" demiş ve Çağlayangil'in o günler-
de vcrdiği Amerıka'va eleştirel bir ton
taşıyan dcmecini "sanibinin SCM" dıvc ni-
lclemiştir.
Bu. ilginç bir ayrınlıdır. çünkü bi/inı
bildiğimız kadanyla Demirel anli-Amcrı-
kan değildir. hatta kbüyükelçı Abramowıız
AINKARA...ANKA
MUŞERREF HEKİMOĞLU
Daha Güzel SabahlaraCinnah'tan bir taksiye bindim, Ankara Oteline gidiyo-
rum. Anayasa Mahkemesi'nin 30. kuruluş yıldönümü
nedeniyle düzenlenen toplantıya. Şoför arkadaşla konu-
şuyorum her zamanki gibi. Başkentten söz ediyoruz.
Yoğun trafikten, nüfus patlamasından, işsizlikten, çok ki-
şinin istediği dalda çalışmak olanağı bulamamasından.
Sonra özel konular. Nereliyiz, hangi okuldan, kaç yıldır
başkentteyiz. Şoför arkadaş da uzun yıllar Ankara'da otu-
ran bir ailenin çocuğu. Liseyi, üniversiteyi burada bitiri-
yor. Dil Tarih Fakültesi'nden. Bölümü şaşırtıyor beni.
Tiyatro bölümünden, Sevda Şener'in öğrencilerinden.
Peki, neden sahnede değil de bir takside diye merak edi-
yorum. Olay aydınlanıyor birden. Tiyatroyu çok seviyor
şoför arkadaş. Sahnede çok mutlu çalışmaları var. Rah-
metli Erkan Yücel'in arkadaşı. Sanat çevrelerinde sıcak
ve acı çağrışımlar yapan bir oyuncumuzun. Fareler ve in-
sanlar'ı birlikte oynamışlar. 12 Eylül döneminde, ikisi de
tutuklanıyor. Üç yıl hapisten sonra iş bulmak kolay değil.
Özel tiyatroların olanakları dar, tutuklu damgası var, ka-
mu görevi alamıyor, şoför oluyor. Biraz sersemledim.
Fareler ve insanlar 1950li yıllarda seyrettiğim bir oyun.
1980li yıllarda sakıncalı oyunlardan biri olmuş demek!
Kitaplar da öyle değil mi? Filmler de...
Anayasa Mahkemesi'nin kuruluş yıldönümüne gider-
ken ilginç bir rastlantı. Arabadan indim, kocaman çiçek
sepetleri arasından geçtim. Başkan Yekta Güngör Oz-
den'i ve yardımcısını kutladım. Kalabalığa daldım, bir
süre sonra da ayrıldım toplantıdan. Şoför arkadaş fena
çarptı bu akşam!
Kaç kez yazdım, 1961 Anayasası'nın hazırlandığı döne-
mi baştan sona yaşayan bir gazeteciyim ben. Kurucu
Meclis'te sabaha kadar uzayan oturumlarda ilginç göz-
lemlerim var. Umutlu beklentilerim. öngörülen haklan,
özgürlükleri yaşamımızda hissetmeyi özlerdim. Özlemin
tadı kayboldu giderek! Anayasa halkoyuna sunulduğu
gün Türkiye dışındaydım. Rahmetli örsan öymen ile bir-
likte. Aklımız ülkemizde ama Yugoslavya'da güzel bir
görevimiz var. Ujize dağlarının eteklerinde Yugoslavya
bağımsızlık bayramını kutladık. Mareşal Tito'yu dinledik.
Tito ile birlikte savaşanları tanıdık. Tito sağiıklı, güçlü bir
devlet adamı o zaman Sonra kesik bacaklı, hasta bir ma-
reşal oldu! Yugoslavya da paramparça bugün! Çok yaşa-
yanlar neler görüyor! 1961 Anayasası oylandığı gün
Dalmaçya kıyılarında Dubrovnik'teydik biz. Bir manav-
dan küçük kavunlar aldık Örsan Öymen ile. Manav ve eşi
Türk olduğumuzu anlayınca ilgilendiler, bir kadeh erik ra-
kısı sundular bize.
- Radyoda dinledik bugün ülkenizde yeni anayasanız
oylanıyor. Sizi kutlarız, çağdaş bir anayasanız olacak.
Dubrovnik sokakları kanlar içinde bugün. Ülkemizde de
yeni bir anayasa hazırlığı. Dön baba dönelim!
• • •
Siz bu yazımı okurken ben mesleğimde 42. yıla ulaşmış
bulunuyorum. Saçları ağarsa da kalbinin çarpıntısını.
umudunu, hayal gücünü yitirmeyen birfikir işçisi. Başka
tür yaşanamaz değil mi? Insanın doğası bu.
Dün akşam, uz-'jn yıllar Strasbourg'da Avrupa Kon-
seyi'nde çalıştıktan sonra yeniden yokuşumuza dönen
eski dostum izzet Sedes ile buluştuk. Belleğimizi eşele-
djk, yokuşumuzun güzel yıllarını anımsadık. Biraz da hü-
zünlendik. Bizim Yokuş'ta nerden nereye geldik
1
Ayrıca
kimler, kişiler ve kuruluşlar nereden nereye geldi! Sorun-
lar, tartışmalar, bir sözle ülkemizin gündemi nereden
nereye geldi
42 yılı belli gerçeklerle kutluyorum bugün. Yasaları
anayasaları yenilemek, haklar, özgürlüklerle donatmak
çok güzel ama bir de uygulama var! Çağdaş insanlar ol-
mazsa yasalar, anayasalar kâğıttan öteye gidemiyor, top-
lum yine çağın dışına itiliyor. İnsanla yaşıyor, insanla
güçlentyor o yasalar ve de insanla güdükleşiyor. 141-
142'nin. uygulanmadığı dönemler de var ülkemizde. Kimi
yargıçlar anayasanın özüne ters buldular, uygulamadı-
lar. Kimileri de o maddenin sınırlarında kaldı. O maddele-
rin yürürlükten kaldırılması için Anayasa Mahkemesi'ne
yapılan başvurular da aynı nedenle sonuç vermedi. Mah-
kemenin birkaç üyesi olumsuz oy kullanınca umutlar baş-
ka bahara kaldı! Demokratik yaşamda da öyle değil mi?
Kimi kişiler sözlerine nasıl ters düşüyor! TV ekranında ko-
nuşurken hayli düş kırıklığına uğruyorum kimi zaman.
İnsan sevgisi, barış, haklar, özgürlükler konusunda en
güzel sözleri söyleyen bir lider başka bir lidere düşman-
ca bakıyor adeta. Bir açıkoturumu savaş alanı sanıyor!
Böyle bakışlara aynı partide de rastlanıyor çoğu kez. Ko-
numlarını unutuyorlar. Iktidarda değil, muhalefetteyiz
sanıyorlar! Zamanlama da çok ilginç! Ama umudu yitir-
mek yok. Çünkü toplumumuz bu dar çevreden oluşmuyor
yalnız. Uzun yılların en güzel yargısı bu, mesleğimde ve
de yüreğimde. Her dalda güzel insanlar var ülkemizde.
Güzel bir birıkim. bir beklenti var. Atatürkün amaçladığı
çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmak için savaş veriyorlar.
Karanlığı delmek icın çaba gösteriyorlar. Dün de vardı
onlar, bugün de var. yarın da olacaklar. Darbeler. hapis-
ler, hatta ölümler o çabayı durdurmadı hiç. Seslerini kıs-
mak, soluklarını kesmek için yapılan güçbirliğine karşın
yaşama gücünü yitirmediler.
Bu mayıs sabahında hepsini sevgiyle selamlıyorum.
Daha güzel sabahlara uyanmak umuduyla.
BULMACA
SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5
1/ Orhan Kemalın
TıVme de aktanlmış
olan ünlü romanı.
2/ Uzun, ince ve
sivri bir nesnenin
son noktası... Ya-
tak doldurmaya
yarayan yun, pa-
muk, kıtık gibi sey-
ler. 3/ Diyarbakır-
ın bir ilçesi... Bir
nota. 4/ Temel,
esas... Parlak yüz-
lü bir tür ipekli ku-
maş. 5/ Rus köylü
topluluğuna veri-
len ad... Parola. 6/ Tabanı ıneşin-
cien olan mest... İlave. 7/ Yapım...
Müstahkem yer. 8/ Kozalaklılardan
elde edilen ve boya saniyisinde kul-
lanılan inee. renksiz ve kokulu re-
çine. 9/ Mikroskopla yapılan ince-
lemede lamların üstüne kapatılan
dort köşe. küçuk ve ince cam par-
çası... Ender, seyrek.
VI KARIDAN Â^AĞIYA: 1/ Çi
larclıca benzeyen yeşilimsi ötleğen
kuşu. 2/ Bavrağııı uçkurluk karşısındaki kenarı... Bir kimse-
nin dinin buyruklarını yerine getirmek için yaptıklan. 3/ Işıkla
yapılan balık avında, teknenin çevresinde toplanan balıkları
yakalamak için kullanılan vüzer ağ. 4/ İlgi çekici ve değişik
kimse... Bir nesnenin içeriğini oluşıuran şey. 5/ Gözü doymaz.,
haris... Bir havvan... Eylemleri olumsuz yapmakta kullanılan
ek. 6/ Kauandan elde edilen siyah madde... Hıristiyanların en
buvük bayranıı. 1' Gıızel sanat... Adları sıfat yapmakta kul-
lanılan bir yapını eki... Radon elementinin »imgesi. 8/ Tespih-
lerin baş tarafına acgirilen uzuncn parça... Uzakiık işareti. 9/
Melin Toker larafından yayımlanınış haftalık haber dergisi...
Buhran.