15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19NİSAN1992PAZAR CUMHURİYET SAYFA KULTUR 11 Yılmaz Güney Vakfı'nm kurucusu Fatoş Güney: Yekta Kara operanın başına • Kültür Servisi - tstanbul Devlet Opera ve Balesi MüdürveGenel Sanat YÖnetmenliği'ne Yckta Kara atandı. Münih Devlet Müzik Akademisi "Opera Rejisi" ve "Opera Şarf bolümleri mezunu olan Yekta Kara. 1977-80 yıllanarasında Ahkara Devlet Opera ve Balesi'nde. 1980'denbuyana ise İstanbul Devlet Opera ve Balesi'nde solist sanatçı, rejisör ve başdramalurg olarak görev yaptı. Sihirli Flüt. Don Giovannı. Sevil Berberi. La Bohemegibi operalan sahneye koyan. yurt içinde ve yurt dışında sayısı 50'yi aşkın resital \e orkestra eşlikli konser veren Yekta Kara aynı zamanda MimarSinan Üniversitesi Devlet Konservatuvan'nda öğrctim üyelığı yapıyor. Tiyatro için imza kampanyası • CLMHL'RİYET (Zonguldak) - Zonguldaklı sanatçılar başlattıklan imza kampanyasıyla adliye yemekhanesi olarak kullanılaneski Halkevi Tiyatrosu'nun tahliye edilerek tekrar tiyatro salonu olarak düzenlenmesini . istiyorlar. 40 yıl süreyle 'tiyatro salonu olarak kentin kültürel gelişmesine hizmet veren ve 12 Eylül askeri darbesinden sonra adliye yemekhanesine dönüştürülen eski halkevi tiyatrosunun yemekhane olarak kullanılmasına karşı çıkan sanatçılar imza kampanyasına açılan metnin birerörneğini. Kültür Bakanı Fikri Sağlar, Adalet Bakanı Seyfi Oktay. Milli Eğitim Bakanı Köksal Toptan, Devlet Bakanı Ömer Baruıçu. Zonguldak Valisi NurettinTuran ve Belediye Başkanı Yüksel Aylaç'a göndererek adliye yemekhanesinin boşaltılarak Zonguldak'ın kültürel gelişmesine katkıdts bulunacak şekilde yeniden liyalro olarak hizmete girmesini istediler. Turgut Atalay sergîsî • Kültür senisi- Almelek Sanat Galerisi'nde 21 nisan-21 mayıs tarihleri arasında Turgut Atalay'ın resimleri sergılenecek. Sanatçı/Zamana karşı koymak derken bakıyorum:yaş yetmişüç olmuş.kainatla beraber ihtıyarlıyoruz aslında, hatta zaman bile...Sanatçı zamana karşı sadece üreterek karşı ko>maya çalışıyor.Bir görünmez tutku ile çırpınıyor'diyor. (Fotograf: Atalay'ın" Dörtlü Karanfıl'adh esen » Maltepe Söylesileri • Kültür ^ervisi-Sosyal Demokrat Dergisi'nin düzenlediği Mallepe Söylesileri sürüyor. Derginin Maltepe temsilciliğinde bugün saat 15.00'te Yavuzer Çeünkaya 23 Nisan nedeniyîe Nazım Hikmet'in "Kuvayı Milliye" destanım okuyacak. Bunsa'da kitap • BURSA (Cumhuriyet Bürosu)- Bursa Büyükşehir Belediyesı tarafından bu yıl 2.'si düzenlenen kiıap fuan Kültürpark'ta açıldı. Geçen yıl 20 fırmanın katılımıy la gercekleştirilen fuara b ı y ıl 22 fırmanın kaüldığı bildırildi. 23 nısana dek açık kalacak fuann bu yıl yaklaşık 200 bin kişi tarafından gezileceği tahminediliyor. Yeni kuşaklar sahip çıkarsa yaşarızKültür Senisi - Sınema sanat- çısı, yönetmen ve yazar Yılmaz Güney'in anısını canlı tutmak, yaşaımak, sanat anlayışını ge- İiştirip >aygınlaştırmak ama- cı>la kurulan "Yılmaz Güney Kültür ve Sanat Vakfı" üzeri- ne, kurucusu Fatoş Güney'le görüşlük. Fatoş Güney, Yıl- maz Güney'in, ancak gelecek kuşaklara tanıtılmasıyla yaşa- yacağını vurgulayarak vakfın kuruluşunu, amacını ve sorun- lannı dile geürdi. Sayın Güney, şimdi Yılmaz Güney Yakfı'nın kurulacağını basına açıkladımz. Biraz daha ayrıntılı bilgi rica edelim sizden. Vakfı kurmadan önce, bu gibi \akıflar konusunda gerekü araş- tırmaları yaptınız mı? Yılmaz Güney Vakfı'nın, tüm dünyada- ki benzer vakıflardan bir farkı olacak mı? F. G- Daha önce birçok araştırma yapıldı tabii. Bunlar çeşitli dallarda yapılmıştı. Ör- neğjn bir müzik vakfı. bir edebi- yat dalında vakıflar. Aziz Nesin Vakfı. İnsan Haklan Vakfı gi- bi. Vakıflann yönetmelikleri in- celendi. Benim amacım, bu vakfın faaliyet amacını çok da- ha geniş tutmaktı. Yani Yılmaz Güney arşivinden, Yılmaz Gü- ney olayının daha ötesinde bir kültür ve sanat vakfı projesi olarak kafamda çok daha geniş bir biçimde düşünmüştüm. Ör- neğin kültür ve sanat merkezi, içinde tüm sanat dallannda faa- liyet alanlannın olabileceği bir kültür ve sanat merkeziydi. Fa- kat şartlanmız bunu daha sınır- lı tutmayı gerektirdi. Ancak bu proje yine yürüyecek. Buna uzun vadeli bir iş olarak bakı- yorum. Şimdi ilk olayımız Yıl- maz Güney'le sırurlı. - Bu kültür ve sanat merkezini tabii İstanbuTda düşünûyor- sunuz... F. G.- Istanbul'da düşün- müştüm. Hatta Türkiye kültür ve sanat merkezi olarak düşün- müştüm. Yani Türkiye'de her azınlığın kültürlerini ifade ede- bileceği kültür ve sanat merke- zi. - Vakfın, Yılmaz Güney'in çok dağınık bulunan yapıtlannı, filmlerini sağda solda kiminin negatifleri si/de. kimi kayıp, ki- taplarının bir bölümü basılmış, bir bölümünün baskısı çoktan bitmiş, belki hiç basılmamış yazıları var sizde. Bütün bunları derle.ip toparlamak gibi bir amacı var herhalde?.. F. G.- Tabii, esas amaçlann- dan bir tanesi bu. Yılmaz Gü- ney'in tüm eserlerini toparla- mak diyebilirim. Basılmamış küçüknotlanvar.hikâyeleri var, dünya basınında Yılmaz Gü- ney'le ilgili çıkmış bir sürü do- küman var. Filmleriyle ilgili de- ğerlendirmeler var yabançı basından. Bütün bunlann yeni- den ele alınarak Türkiye ka- muoyuna sunulması... - Bu konuda en büyük güclük- ler nedir? Daha çok fümleri top- lama güçlüğü mü var; yoksa yazıları, eserleri mi toplamak güç, bepsi mi güç? Hangisi daha güç? F. G.- Yazılı eserlerini topla- mak daha kolay. Ömeğin yazılı eserleri derken siyasi yazılan da var Yılmaz Güney'in, Türkiye'- de hiç yayımlanmamış. Onlan da bu dönem içinde yayımla- mayı düşünüyorum. Filmlerini toparlamak çok daha güç. Çünkü bir büyük kısmının şu anda ne olduğu bilinmiyor. - Gerek sizde bulunan negatif- lcrin, gerekse toplanabilecek bazı poritif ve negatiflerin ona- • Vakfın ana amaçlanndan biri de, Yılmaz Güney'- in bütün yapıtlannı toplamak. bası- lmamış küçük not- lan var, hıkayeleri var. Filmlerini to- parlamak daha güç, çünkü bazılannın ne olduğu bilinmi- yor. Bazılannın ive- dilikle onanma ihti- yacı var. Yılmaz Güney, Türkiye si- nema tarihinin bir mirasçısı. Fatoş Güney: Türkiye'de yaşamak çok rrnıı sanıyoruz büyük bir masraf. Çünkü bu gibi şeylerin çok mas- raflı olduğunu biliyoruz. Sizce Yılmaz Güney'in belli başlı film- lerini, onarım, bulma, tamir yo- luyla kurtarmak yaklaşık ne ka- darlık mali bir porte gerektiri- yor? F. G.- Daha önce laboratu- varlarla yaptığım görüşmelere göre 4 tane filmin negatifı. Aç Kurtlar, Seyithan. Zavalhlar ve Sürü için ilk etapta acil onanma ihtiyaç var. Bunlar için 750 mil- yon Türk Lirası gerekmekteydi laboratuvar raporlanna göre. Tabii bunun arkasından diğer- leri takip edecek. onlar da git- tikçe aşınmaya uğruyorlar. Yani arkasından diğerleri de gelecek, bu böyle sürekli bir harcama gerekecek. - Bu konuda Türk devletinin, Türk hukümetinin katkısını bek- liyor musunuz? F.G.- Tabii, mutlaka. Olması gerekbliğine inanıyorum. Yıl- maz Güney, Türkiye sinema ta- rihinin bir parçası. Türkiye top- lumuna mal olmuş bir sanatçı. Her şeyden önce devletin buna sahip çıkması, eserlerini koru- maya alması lazım. Bu konuda Kültür Bakanı'yla da daha önce bir görüşme yaptım. Ken- disi olumlu yaklaşım gösterdi. Ancak henüz şu anda somut bir şey yok. - Peki Fransa'dan bir yardım gelecek mi? Hele şu son dönem- de Mitterrand'ın ziyaretinden sonra Türkive ile Fransa ara- sında kültür alanı dahil çeşitli alanlarda yakınlaşmanın da baş- ladığı düşünülürse, bu filmlerin bir bölümü Fransa'da ve son dö- nemde Yılmaz Güney'i kabul eden.onaçahşmaimkânlarıyara- tan da Fransa olduğuna göre Fransa, uluslararası düzeyde oy- namak istediği evrensel kültür hâmisirolüdolayısıyla bu fîlmleri de korumak isteyecektir. Fransız hükümetinden bu konu- da berhangi bir yardım sağlana- mazmı? F. G- Daha önceden ben gi- rişimlerde bulundum. Fransız Sinemateki'yle bu konuyu gö- rüştüm. Almanya'da, ttalya'da bu konuda araşürmalar yap- Um. Fakal zor. Böyle büyük miktar bir şeyi çıkarmalan zor oluyor. Hatta imkânsızdı. Ama bundan sonra bilemiyorum. Ömeğin oradaki sinematekin de maddi sorunlan vardı. Sine- matek dedi ki: "Biz böyle bir şeyi isteriz, ama karşılayama- yız. Bütçemiz müsait değil." - Nitekim eski filmlerin ona- nmı Batı'da büyük sermaye is- teyen bir iş olarak görülüyor ve tek başına ele alınıyor. Falanca filmi filanca kuruluş, sponsör sağlayıp restore ettiriyor. Sine- mateklerin gücünü aşıyor. Yıl- maz Güney'in sanatı, Güney'in filmleri bugün Fransa'da sizin ve bizim bekleyebileceğimiz ilgiyi buluyor mu? Yoksa biraz unutul- dumu? F. G.- Şimdi bunlar ilk viz- yonlan geçmiş fılmler olduğu için zaten artık çok seyrek gös- teriliyor. Çok özel bir yerde, si- nemateklerde, özel gösterilerde vs... Yani diğer dünya klasikleri örneği. Yılmaz Güney'in film- leri unutuldu diye bir şey söz konusu değil, ancak yeni viz- yon fılmler olmadığı için araya uzun zaman giriyor. - Vakfın şu anda belirii bir maddi temeli var mı? F. G.- Tabii. 300 milyon lira şu anda. Ancak bu yeterlı değil tüm bu yapılacak işler için. An- cak ben bir çekirdek oluştur- mayaçahşıyonjm. Buna devlet. kurumlar. Türkiye'deki yeni kuşaklar sahip çıkarsa ancak yaşayabilir. Gelişmesi gereki- yor, tek başına benım yapabile- ceğim. altından kalkabileceğim bir iş değil. - O filmlerin korunması tabii aynı zamanda Türkiye'nin, sa- natma sahip çıktığını göstererek dünya platformunda çağdaş bir ülke görünümü ka/anmasına da yardımcı olacak. Bugüne kadar film yakan bir ülke imajından, artık filmini koruyan, onaran bir ülke imajına geçilmesi lazım her- halde. F. G- Evet, muhakkak öyle olması gerekiyor. Yılmaz Gü- ney de bu konuda Türkiye'nin yüzaklanndan bir tanesidir di- ye düşünüyorum. Onun için bir an önce Yımaz Güney ojaymı her yönüyle ele almalılar. Örne- ğin Kültür Bakanlığı, Yılmaz Güney fılmlenni dış fesüvallere kendisi götürüp göstermeli. - L'zun ayrılık yıllarından son- ra Türkiye'desiniz. Bu nasıl bir duygu; Türkiye'ye yeniden gelc- bilmek. uzun süre Türkiye'de yaşayabilmek?.. F. G.- Türkiye'de yaşamak çok güzel bir duygu. Çünkü bi- zim insanlanmız, bizim toplu- mumuz her şeye rağmen, ak- sakhklanna. eksikliklerine, hastalıklanna rağmen insanla- nmız çok eüzel; çok duyarlı. çok sıcak. Ozellikle on seneden sonra bunu bir kere daha yaşa- dım. Yılmaz Güney olayıru da bir kere daha yaşadım. Aradan on sene geçmiş, unutturalmaya çalışılmış, bu süre içinde yasak- lanmış bir sanatçıya gösterilen hassasiyet. ılgi benim için çok güzel bir örnek oldu. Büyük bir mutluluk bu. Ozellikle on sene sonra bunlan yeniden yaşa- mak... • Yıbnaz Güney de herhalde bir kez geri dönmek isterdi... F. G- Muhakkak. Şu dö- nemde eğer Yılmaz yaşasaydı çok daha büyük bir boşluğu dolduracağına inanıyorum; po- lıtık olarak da. Yılmaz Güney, düşünceleri, dünyaya bakışı, olaylan değerlendirişi, kavrayı- şı \e yöntemiyle, halkına, ka- muoyuna doğru şeyler önerebi- lecek, getirebilecek niteüklere sahip insandı. Antik AŞ'nin 144. antika eşya müzayedesi bugün saat 14.00'te Swiss Otel The Bosphonıs'ta başlayacak. Osmaıüıdan Çarlık Rusyası'na antika • Antik AŞ. )44.müza- yedesini bugün Svviss Otel The Bosphorus'da düzenliyor.Müzayedede Osmanlı devrinin tuğrah gümüşleri ve tombak eserler önem taşıyor. Kültür Senisi- Antika eşya- lar,.Antik AŞ'nin 350 parça an- tika eşyanın satışa sunulacagı 144. müzayedesi Svviss Otel The Bosphonıs'ta bugün saat 14. OO'te başlıyor. Osmanhdan Çarlık Rusyasf na kadar çeşitli ülke ve dönemlere ait eserlerin yer aldığı müzayedede özelbkle Sultan Abdülaziz. Sultan Ab- dülmecid ve Sultan Abdülha- mıd dönemlerinin tuğralı gü- müşleri ile 16.17. ve 18. yüzyı- Uara ait tombak eserler önem taşıyor. 144. müzayedede dört eser dikkat çekiyor. Bu eserlerden ilki 1 metre 20cm. uzunluğunda altın serpmeli III.Mustafa'ya (1695-1703) ait ferman. İkinci eser Çar II.Nikola için yapılmış, üzerinde imparator- luk taç ve arması işlenmiş her tarafı mineli bugüne kadar şaşamış kuyumcu ustalannın en ünlüsü Carl Faberge tara- fından yapılmış. "mineli gümüş Antik AŞ'nin bugünkü müzayedesinde gümüştuğrah gece sürahisinin açıbş fiyatı 20 milyon lira. (ortalama) sürahinin ağırlığı 660 gr. kutu'. Bu kutunun biri Mosko- va Devlet Müzesi'nde. ikisi Amerika'da özel bir koleksi- yonda üç benzeri bulunuyor. 'Mezouza' Musevi dininin önemli bir sembolü olan . P.F. Sazikov imzalı bu eser, I917'de Bolşevik Devrimi sırasında tah- rip edilen dini eşyalann arası- ndan kurtanlarak bugüne kal- ması bakımından değer taşıyor. Dördüncü eser ise Selçuklu ge- leneğine uygun desenlenmiş mi- neli tombak leğen ibrik. Müzayedede aynca Hoca Ali Rıza, Mehmel Ali Laga. Ahmet Ziya Akbulutjbrahim Safı, Os- man Nuri Paşa, Sami Yetik, İbrahim Çalh, Zeki Kocamemi. Cevat Erkul, Nazmi Ziya, Aye- tullah Sümer, Diyarbakırlı Tahsin, Fikret Mualla, Halife Abdülmecid gibi ressamlann yapıtlan da yer ahyor. En pahalı ilküç eser .Tombak leğen ibrik (180 milyon lira). Benzeri Victoria and Al- bert Müzesi'nde bulunan tombak eserin tüm yüzeyi bahk sırtı ve bitki motifli. Çelik kalemle kazıma ve kabartma teknikleri bir ara- da uygulanmış. .Çift bronz büyük duvar apligi (120 milyon lira). Fransız yapımı. Özgün altın civa yaldızh, kıvnmh kollar üzerinde kabartma çiçek motifleri ve kollann orıası- nda siyah bronz Eros figürü bulunuyor. Bu eser 19. yüzyıla ait. 'Sarayda Kahveci Güzeli' (100 milyon lira). .Halife Abdülmecid im- zalı (1868-1944) tuval üzeri- ne yağlıboya bu tablo, 160x90cm boyutlannda. Cannes 'da 21 fılm yarışacak Cannes bu yıl çok Anıerikan Argos ile Rapsodi dergileri ve Yılmaz Yayıncılık kapatıldı Argos'u son yolcuhığuna uğurlarken AHMET CEMAL Önümüzdeki mayıs ayında okurlar. "ayın dergifcri"ni tanı- tan çeşitli sütunlarda artık Ar- gos adını bulamayacaklar. Çünkü Argos. 44. sayısıyla bir- likte "arannzdan ayrüdı." Gön- lünce veda bile edemeden. Bö\- le bir vedaya zaman da tanın- mamıştı. 13 nisan pazartesi günü her zamanki gibi işyerlen- ne giden dergi çalışanlanna, Yılmaz Yayıncıhk'm kapatıl- dığı bildirildi. Böylece Argos'la birlikte Rapsodi dergisinin ve kitap şayınlannın da sonu gel- miş oldu. Yönetmenliğini Selim tleri'- nin yaptığı Argos'un geçmişi aslında çok daha önceye. Dö- nemli Yayıncılık tarafından çı- kanlan Gergedan dergisine uzanır. Yanılmıyorsam 1986 başlartnda yayın hayatına giren Gergedan, bir sanat ve kültür dergisi olarak, -altbaşlığında belirtildiği gibi- bir "yeryüzü kültürü" dergisi olarak Enis Ba- tur yönetiminde varlığını, sarunm 16 sayı boyunca sür- dürmüştü. Daha sonra Ali Say- dam başta olmak üzere bütün ekibin Güneş Yayınları'na (son- raki Yılmaz Yayıncılık) geçme- siyle birlikte bu kez dergi aynı ıçerikle Argos adı altında yayı- na başlamıştı. Enis Batur'un aynlmasının ardından bir süre Elçin Yahçi tarafından yöneti- len Argos, daha sonra son sayısına değin Selim tleri yöne- timinde çıktı. Gergedan'ın ilk sayısından • Argos ve benzeri dergiler hemen hiçbir zaman kâra geçemez- ler. Çoğu kez üstle- rindeki satış fiyatı, kendi kendilerini bile su yüzünde tutmaya yetmez. Bizim ortamımızda böyle dergileri yayım- lamak, daha baş- tan bir sanat ve kül- tür koruyuculuğuyla eşanlamlı olmak- tadır. Argos'un son sayısından: Maisonneve'ün "Suratları". Argos 'un son sayısına kadar her sayıya katkıda bulunmuş biri olarak işini ciddi tutan her dergi gibi bu dergjlerin de "yeri doldurulamaz" yayın organlan olduğunu rahatlıkla söyleyebi- linm. Bu dergilerin çızgisi, hep ilk çağlann sanatından post- modernizme, en eski edebiyat- lardan günümüzün en son ürünlerine kadar açılan bir yel- paze nıteliğini taşıdı. Her iki dergide bugüne kadar çıkan ku- ramsal yazılar bir araya getiril- se. sanınm bırkaç ciltlik çok önemli bir seçki ortaya çıkar. Zamanında ileri sürülen kimi savlann tersine bu dergiler, hiç- bır zaman "ayakları yerden kesik" ya da "uçuk", "bize ya- bancı" yayınlar olmadı. Kültü- ründe fena halde sıradanhğa alışmış, alışünlmış ortamlarda böyle gırişimlerin yerilmesi, do- ğal bir tutumdur. Ancak anılan dergilerin yö- netmenleri. bu türden kısır tu- tumlar karşısında hiçbir zaman ödün vermeye yanaşmadılar. Ciddi ve nesnel eleştirilere her zaman açık kahrken gerçek çiz- gilerinı hiç sapmaksızın sür- dürdüler. Ülkemizde kapitalin -gerçek bir burjuva kültürü sürecinden geçmediği ya da böyle bir süre- ce henüz ulaşamadığı için- hiç- bir zaman içtenlikli bir sanat koruyuculuğunu üstlenemedi- ğjni ileri sürdüğümde. itirazlar- la karşılaştığım çok olur. Oysa ne yazık ki hep yinelenen ör- nekler, bu acı savı destekliyor. Bellı bir sermaye birikimiyle or- taya çıkan Batılı anlamda bur- juva kültürü, gelişmesinin belli bir evresinden başlayarak kül- tür ve sanat değerlerini rek- lamının değil, ama yaşamının önemli bir parçası saydığından, gerektiğinde hiçbir gösterişe hizmet etme\en türde kültür ve sanat koruyuculuğunu üstlen- mekten de çekinmemişür. Kentlerinin genel görünümü bir kentsoylu kültürünü değil, olsa olsa bir kentsoysuzluğu gerçeğini yansıtan bizim orta- mımızda ise görünüşteki sanat koruyuculuklan henüz genelin- de reklam'a. dolayısıyla parasal kazanç sağlama amacına hiz- met etmektedir. Duvarlarda gözükeceği. aynca ileride daha da değer kazanabileceği için resme yapılan yatınmın, za- manla saranp solacak, hiçbir parasal değer kazanmayacak kitaplara yapılmaması gibi ör- nekler çoğaltıldığı takdirde. du- rum daha da netleşecektir. Argos ve benzen dergiler, he- menhiçbirzamankârageçemez- ler. Çoğu kez üstlerindeki satış fi- yatı, kendi kendilerini bile su yüzünde tutmaya yetmez. Su yüzünde tutmaya yetecek satış fiyatlannı ödeyebilecek bir ahcı kitlesi ise ülkemizde hem vardır hem de yoktur. Batı burjuva kültürü geleneğinde, Chippen- dale bir sehparun üstündeki lali- que vazonun yanında, kimin kimle yattığını ya da basıldığını yazan dergiler değil, ancak Ger- gedan ve Argos türünden dergi- ler durabilir. Türkiye'de ise ge- nelde pahalı eşya toplayanlarla pahalı dergilerin okurlan kesiş- mez. Dolayısıyla bizim ortamı- mızda böyle dergileri yayımla- mak. dahâ baştan bir sanat ve kültür koruyuculuğuyla eşan- lamlı olmaktadır. böyle olması gerekmektedir. Her neyse, kanımca konuyu uzatmak gereksiz. Önce Gerge- dan. ardından Argos, içinde "mayışıp" kaldığımız sıradan- lığımızı rahatsız eden unsur- lardu artık müjde, sıra- danlığımızı bundan böyle daha rahat yaşayabiliriz! Kültür Senisi- 7-18 mayıs günle- ri * arasında gerçckleştirilecek 45. Uluslararası Cannes Film Festi\ali. Paul Verhoeven'ın Amerika Bırleşik Devletleri'- nde e^cinsel derncklcrinın şıd- detlı saldınlanna uğrayan "Ba- sic Instinct" (Temel İçgüdü) adlı fılnıiyle açılacak. Cannes Şenliği, 18mayıstavanşmadışı gösterilecek bir başka Ameri- kan fılmiyle Ron Howard'ın "Far and Away" adlı yapıtı.vla kapanacak. Bu yıl baş- kanlığını Gerard De- pardieu nün yaptığı seçici ku- rulda Pedro Almodoar, John Boor- man. Rene Cleitman, Jamie Lee Curtis, Nana Cor- caze, Carlo Di Palma, Less Jess Peries, Serge Tombiana \e Joelle Van Effenterre yer ahyor. Toplam 21 filmin yanşacağı festivale ABD sineması beş fılm ile katılıyor. Paubl Hart- ley' nin "Simple Men", Sydney Lumtt' nın "Close To Eden"ı. David Lynch'in "Tvvih Peaks Fire VValk VVith Me'' si. Garry Sinise'in "Fareler ve İnsanlar"ı. Robert Altman'ın "'Oyuncu" su ABD adına yarışacak. Fransa yanşma bölümünde üç fılm ile yer alacak: Arnaud Desplechin'in yönettiği "La Sentinelle". Edouard Nier- Marlene Dietrich mans'ın yönettiği ve Alain De- lon'un oynadığı "Kavanova'- nm Dönûşü" ve Mebdi Cha- reFin yönettiği, Maria Schnei- der'ın oynadığı "Au pey de Ju- Kets". İngiltere ve Birlesik Devlet- ler Topluluğu şenük y arışması- na ikişer yapıtla katılıyor. "Taxi Blues"un yönetmeni Pa>el Longuine "Lunapark" ta Moskova yeraltı dün- yasının Yahu- di düşmanı ve şiddet yanlısı ilişkilerini an- latıyor. BDTden Vi- tali Kanievs- ki'nin filmi ise "Bağımsız Bir Hayat". İngiltere de şenlikte Te- rence Davies' in "Long Day Closes" ve "Maurice" ile "Manzaralı Oda" nın yö- netmeni Ja- mes lvory'nin "Howard'ın Sonu" adlı yapı- tlanyla yer alacak. Festival afışinde bu yıl Marlene Dietrich'in 1932'de çevrilen "Şanghay Ekspresi" adlı fılmden bir portresi bulu- nuyor. Öte yandan festıvalin Belirti Bir Bakış adlı yan bölümünde Abbas Kiorastami, Alejandro Agresti, Aleksey balabanov, Jean Beaudin, Pol Cruchten, Jonathan Demme, Abel Ferra- ra, Flora Gomes, Baz Luhr- mann, Tonia Marketaki, Nick Marshall gibi yönetmenlerin. fılmleri \ar. KARİKATÜRCÜLER DERNEĞİ ^°İ% DÖRDÜNCÜ f Jlll % MÎZAH GECESİ ^ 26 NİSAN 1992 Saat: 20.00 SÜRPRİZ KONUKLAR + YEMEK + EĞLENCE Bilgi için Tel: 513 60 61-521 12 64 %. O- •• BAKIRKÖY EBUZİYA CADDESİ'NDE Hafta İçi, Hafta Sonu (sabah, öğle, akşam) kayıtları surüyor. Tet: 56100 88• 5612631 • 57118 46 Faı: 583 2128
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle