15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET 28 MART1992 CUMARTESİ HABERLER WRTĞe yeni ılönem programJan l_ "V Servigi - TRTde yeni dönern prog- ^amlan açıklandı. Kuruma reklam getiren •-jogramlar revaçta. Emret Muhtanm. tık Artık, Bizimkiler ve yanşma prog- Çizgi ötesi TRT'nin en fazla reklam tHan programlan. Televiz\on Dairesi Başkanı Bülent Va- c»l, Ramazan'dan sonra başlayacak olan e n i donetn ıle ilgili dün Ankara'da yap- iığı basın toplantısında TV-1'deki değişik- ıSkler konusunda bügı verdi. Buna göre L^ber programJar pazartesiye alındı. Açık »tturutn pazar gününe kaydırıldı. Söz ^ieclis'ten İçeri 4 program daha devam cdecek. "Yakıştır" ıyi reklam aldığı için «erşembeye kaydınldı. Feyyaz Tokar Soh- >et ile Gecenin Konukları programı ya- •»ndan kaldırıldı Bir Başka Gece uzatılırken, "Muppet Shovv" TV-2'ye kay- Lanldı. Bülent Varol TRT'nin tekel olmaktan rmkmasıyla 6 veya 3 aylık programlan ha- arlamanın mahzurlan üzerinde durarak üaha oynak ama dinamik bir yayıncılık vedeflediklerini belirtti. Cocuğa tanıma yasağı • ANKA (Ankara) - Anayasa vl ah kcmesi. bi rbirleriyle evlenmeleri /asak olan veya evli erkek \e kadınlann dnasından doğan çocuklann anınamayacagını düzenleyen Medeni Vasa'nın 292. maddesinı sınırlı olarak ptal etti. Anay asa Mahkemesi'nin iptal tarannıngerekçeleri Resmi Gazete'nin Jünküsayısındaya\ımlandı. Anayasa VI ahkemesı. zina sonucu doğan ;ocuklann tanınamayacağına ilişkin Medeni Yasa'nınkuralını.davayakonu olay evli erkekle ilgili olduğu için sınırlı olarak inceledi. Mahkemenın oyçokluğu ıle aldığı ipıal karannda. evli babanın dnasından doğan çocuğun tanınma yasağı. anayasanın. kişilerin temel hak ve özgürlüklerinin adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak şekildesınırlanmasını yasaklayan 5., herkesin \asa önünde eşitliğini düzenleyen 10., herkesin yalnızca insan olmasıyla kazandığı haklan bulunduğunu belirleyen 12. maddesiyle, Türkiye'nin de taraf olduğu uluslararası sözleşmelere aykın görüldü. Elektrik kesintisi • İstanbul Haber Servisi - Sağmalcılar Frafo MerkezTnde yapılacak bakım ve jnanm çalışmaları nedeniyle yann bazı «mtlere altı saat süreyle elektrik verilmeyecek. İstanbul Elektrik Dağıtım Müessescsı'nin verdıği bilgiye göre :lektrik verilmeyecek semtler arasında Gaziosmanpaşü'nın bir bölümü, K.üçükkö\. Sultançiftliğİ, Habipler. Kayabaşı.Şamlar. Hacımaşlı, Haraççı, Çilingır, Tosunköy. Mahmutbey Yolu, Malkoçoğlu. 50. Yıl, Karadeniz, Bayrampaşa M urat Mahallesi, Yenidoğan Mahallesi'nin bir bölümü, Topçular Kışla Caddesi'nin bir bölümü, Uluyol Sandökümcüler vecivan yer alıyor. Bu semtlere yann 07.00 -13.00 arasında elektirik verilmeyecek. Ağaç kampanyaları • İstanbul Haber Servisi - Ağaç dikme kampanvalan sürüyor. Yaşama Sevind dergjsi ve Büyükçekmece Belediyesi'nin bugün ortaklaşa düzenleyeceği "Ağaç Bayramf'nda, bedensel, zihinsel, işitme ve görme özürlülerin demekleri ile okullann temsilcilerinden oluşan 500 kişilik bir topluluk. "Yaşama Sevinci ÖzürlülerOrmanı"nınilk fidanlannı dikecek. Adalar Belediye Başkanhğı'nca 21 Mart Dünya Ormancılık Günü nedeniyle Adalar genelinde sürdürülen "Sizin de dikili bir ağacınız olsun" kampanyası, bugün Büyükada'da yapılacak fidan dikme çalışmalanyla de\ am edecek. Pendik. Esenyalı-Aydıntepe mevkiinde oluşturulması planlanan "Öğretmen Ormam" için başlatılan "Öğretmenlennizin anısını bir ağaçla ebedileştirin" kampanyasına ilk aşamada üç bin ağaçlık katılım olduğu ve ağaç dikme çahşmalannın devam ettiği bildinldi. Kadıköy Belediye Başkanlığı bünyesındeki Çevre Komisyonu'nca bugün "Ağaç Dikme Günü" olarak belirlendi. Bu nedenle Küçükbakkalköy Kayışdağı mev kiinde çoğunluğu okullardan oluşan 35 kuruluşun katılacağj torenle ağaç dikilecek. Çocuk evleni kuruhıyor • İstanbul Haber Servisi - Çocuk Vakfi, çocuğun sos\al. kültürel ve eğitim bakımından gelişmesi amacıyla çeşitli çalışmalar yapı> or. Vakıf bünyesinde aile, çocuk, okul \e çevre ilişkilerinin düzenlenmesınde benzer kurumlarla işbirlığıni sağlayacak Aıle ve Çocuk Araştırma Merkezı de çahşmalanna başladı. Merkezin projeleri arasında ailenin değennı benimsetecek çalışmalar ve "Aile ve Çocuk BakanlığY kurulması yönünde önerilerin hazırlanması bulunuyor. Merkezin kurmayı düşündüğü Çocuk Evlen projesi de tamamlanmak üzere. Çocuk Vakfı Aile ve Çocuk Araştırma Merkezi'nin danışma kurulunda sosyolog, psikolog. psikiyatr. hukukçu, aile refahı uzmanı, sosyal hizmet uzmaru ile eğitimdler bulunuyor. Özel üniversite • AA (Innir) - İzmir'de İngilizce öğretim vapacak özel üniversite kurulması için vakıf kurma çalışmalanna başlandı. Özel Fatih Koleji İşktmeleri Genel Müdürü Necdet Doğanata, AA muhabirinin sorulannı yarutlarken, üniversite için binalannın hazır olduğunu belirterek şöyle devam etti: "Üniversıtenin bir an önce devreye girmesi için vakıf kurma çalışmalanna başladık. Vakfın kuruculan, Özel Fatih Koleji İşletmeleri A.Ş. üvelerinden oluşacak. Dayandmazhayatnnızınüriinü: ŞiddetBERAT GÜNÇIKAN (İstanbul) - Bir be\ ıne sıkılan kurşundan bir çocuğa vuru- lan tokata. tecavüzden yakası açılmadık küfüre kadar şiddet, günlük vaşamımızın bir parçası artık. Kehmelere güvenmiyor. konuşarak anlaşmavı neredeyse ilkellik sayıvoruz. Şiddetle öldürüyor, şiddetle se- \ı\oruz. Kendi şıddetımizden korkuyor. ama onsuz da sanki insanlaşamıyoruz. Şiddetın tarihı, kökeni. sosyologlann. psikologlann. antropologlann araştırma- lannın neredeyse ana konusu. Kimilerine göre şiddet. Batılı ülkelerin Doğulu ülke- lereçırkın birarmağanı; kapıtalistlıklerine şiddetle destek anvorlar. Kimilerine göre ıse şiddet. ınsanın doğasında var. Peki, ya bız Türkler. toplum olarak ne kadar şid- dete \akınız, şıddetımizin sınırlan ne? İradenin şiddetle kullanıım Şıddetin hukuk dilinde tanımı bir tür irade anlatımı. Devlet yurttaşına. yurttaş da bir başka yurttaşa ıradesinı şiddetle an- latma gücünü bazen hukuktan alabiliyor. Sadcce. hukuk dilinde "meşru" olmayan şiddet ce/alandınlıyor. Meşru olmavan şiddetin Adli Sicil ve İs- tatistik Genel Müdürlüğü kayıtlanna gö- re. öldürmeyle sonuçlananlannın sayısı geçen >ılın rakamlanyla 5030. Öldürmey- le sonuçlanma>an vakalann sayısı ise 51. 126. Bu vakalann 85.879 sanığından sade- ce 62 l'i kadın. 15.835 kadın \e kız çocuğu- na tecavüz, kadın ve çocuklara karşı işle- nen toplam 28.840 suç. 20 kadının çocu- ğunun düşürülmesi. 4816 kişinin kaçınl- ması. 318 çocuğun aıle içinde kötü muamele görmesi. meşru olmayan şidde- tin hukuka vansıyan boyutlan. Knmınolog Prof. Dr. Feridun Yenisey, şiddeti ba> ramlık ve gündelik olmak üzere ikiye avınyor. Bayramhk şiddet. dönem dönem toplumu da içine alan eylemlerde kendisinı gösteriyor. Gündelik şiddet ise aıle içinde başlıyor. komşu kıskançlığına, hayat kadınlanna, telefonla sarkıntıhğa, ırafığe, statlara, barlara kadar uzanıyor. Yenisev, gündelik şiddetın temelde kadını hedef aldığını anımsatıyor. Kadın, kendi- sine yönelen cinsel şiddetin ceza görmesi için gittığı karakolda bu kez de manevi şiddete uğruyor: "Kaşınmışsındır." Şid- detin bir toplumda görerek öğrenilebilece- ğini savunan Prof.Dr. Yenisey'e göre insa- nın içinde de şiddetin olmasına karşın daha saldırgan özellikler taşıyan bir top- lumda şiddet daha da ivme kazanıyor. Yenise>, Türklenn kültürlerinden ğelen bir şiddete sahip olduklannı. bu şiddette kuv\etli erkek tipini benimsemenin ve ço- Şiddet sadece içimizde olduğu için mi sık sık karşüaşıyoruz bu resiınlerle? \ a gündelik ha> atın, iktidarın ve gündelik hayat içinde- ki iktidar odaklarının. otoritenin da> attığı şiddet? Ya yaşamak için çaba sarf ederken mecbur kaldığımız, ya var olmak kaygısıv la başv urduğumuz şiddet? Bu fotoğraftaki adaın, gecekondusunu yıkmaya gelenleri engeUeyemeyeceğini anlayınca cocuğunun bo- ğazını kesmekle tehdit ediyor. Bu çağın Hz. İbrahim'i de ancak bu kadar işte. cukluktan başlayarak bu tipe özendiril- dövmesine sıcak bakıyor. Sosyolog Prof. Dr. Emre Kongar, toplum olarak şiddete yatkınlığımızın temelini ailede anyor. menın payı olduğunu vurguluyor. Ama dünya ölçeğinde bakıldığında şiddetimi- zın dozu pek de fazla kaçmıyor. Dayık cennetten çtkmadır Kamar A.Ş'nin 23 kentte 2007 kişi üze- rinde yaptığı dayak konulu araştırma. toplumca bir şiddet yolu olarak dayağa verdiğimiz payı gösteriyor. Araştırmaya katılanlann yüzde 30.3'ü öğretmenin öğ- renciyi, yüzde 67'si anne ve babanın çocu- ğunu, yüzde 27'si de erkeklerin kanlannı anlatıhr. Kongar, bu fılmlerle aile içi şid- detin hem meşrulaştınldığmı hem de özen- dirildiğini vurguluyor. Feodal erkeğimiz egemenliğini evde şidde- te dayandınr, aile ilişkilerinin düzenlen- mesinde bunu kaçınılmaz görür. Ünlü fılmlerin ünlü tokat sahnelerinı anımsatı- yor Prof. Dr. Kongar. Glenn Ford, Rita Hayworth'a; Kadir Inanır. Sibel Turna- göl'e bir tokat vurur. İki erkek de bu to- katla öfkeden çok "güçlü" sevgilerini sunarlar kadınlara. Filmlerde aşk böyle Toplumlann şiddete eğilimini demok- ratik ya da totaliter yapılannda anyor Kongar. Demokraside değerlerin eşit ol- ması, yani dine. ideolojiye saygı, şiddetin önüne geçiyor. Tek değerli toplumlarda ise din. ırk ön plana geçiyor ve toplum şid- dete yönelıvor. 600 yıllık İslama ve tekçi kültüre davalı Osmanlıyı cumhuriyetin çağdaş tekçiliğinin izlediğini. 1946'da çok partıli sısteme geçilmesine karşın bugüne kadar tekçi kültürün hakkından geleme- diğimizi söylüyor. Artık anne ve babalar kendilerine karşı çıkan çocuklannı taşla öldürerek cezalan- dırmıyor, kız çocuklan da kuma gömül- müyor, kolay kolay kimse kendisine karşı çıkaru meydanlarda sallandırmıyor, ama savaşlara evimizde, bir koltuğa gömüle- rek, bir şeyler atıştırarak bu arada da key- fimizi hiç bozmadan tanıkhk ediyoruz. Körfez Savaşı bunun en somut örneği. Savaşlara alıştık artık. Televizyonda doğrunun ve iyinin, doğ- ruluk ve iyilik adına kıyasıya şiddet yarat- tığı dizileri hayranlıkla seyrediyor, ertesi gün çocuğumuzun istediğj oyuncak maki- neli tüfeği eline tutuşturuyoruz, güçsüzle- rin hakkını araması için. Çizgi fılmlerden, reklamlara şiddeti ezberliyor. zincirli iç ça- maşırlan, İcırbaçlar ithal ederek cinsel zevklenmizi şıddetlendinyoruz. Psikıyatrist Dr. Nezih Eradamlar, Fromm'un iki ayn tür saldırganhktan söz ettiğini anımsatıyor. Birincisi hayvanlarda ve insanlarda görülen savunmaya yönelik iyi saldırganlık. Diğeri ise sadece insanda var; zalim ve yıkmayı hedefliyor. Hayvan- dan insana geçişte değişen saldırganlık biçimlen bugün müdürden memura, me- murdan odacıya, odacıdan kansına, kan- sından da çocuğa kademe kademe ulaşı- yor. Dilimize yerleşmiş olan."Dayak cennetten çıkmadır", "Kızını dövmeyen dizini döver", "Tekdirle uslanmayanın hakkı kötektir". "Allah yarattı demem döverim"sözlerinin sıkhkla kullanışına işaret eden Dr. Eradamlar, saldırganlık dürtüsünün günlük yaşam içinde farklı faaliyetlere yöneltilmesını öneriyor. Dr. Eradamlar'ın bir başka önerisi ise insarun var olma, ilerleme eğilimlerinin. kültürel, siyasal, ekonomik başansının temelinde yatan olumlu bir olgu olarak gördüğü ya- pıcı saldırganlığın çocuk eğitimindeki ye- rinin anlaşılması. İnsanlararası ilişkilerde şiddetin, kavga, dövüşün sanki bir ileüşim yolu olarak gös- terilmesinden yakınan Prof.Dr. Türkân Saylan, boks, güreş, boğa güreşi gibi spor- lardan hâlâ haz duyanlar olmasından, çocuğun eline oyuncak diye makineli tü- fek verilmesinden, parlamentodaki kav- galardan doğal bir olaymış gibi söz eden anlayıştan da şikâyetçi. Hepimiz her fırsatta, şiddeti ve şiddet yaratan olay ve kişileri kınıyor, yargılıyo- ruz. Hepimiz şiddete karşıyız, ama şiddeti yaratan da biziz. Bazen susarak şiddete eş- lik ediyoruz. Pignıelerin genleri atal arımızın anahtanHaber Merkezi - ABD'de Stanford Üni- versitesi'nde görevli genetik uzmanı Prof. Luca Cavalli-Sforza, "Ben Pigmeleri ölümsüzleştirdim. Ama bunu çok sanatsal biçimde yaptım. Bu işı çok geniş boyutlu. beş kıtada birden gerçekleştirmeli. Üste- lik, zaman geçirilmemesi gerek. Yüzlerce yerli toplum yok olma tehlıkesiyle karşı karşıya. Beş ya da 10 yıl sonra çok geç ola- cak. Ölümsüzleştirmek dedim. Hiç kuşku- suz bu doğru bir tanım değil. Bu halklann çoğu ya hastalıklardan ölüyor ya da kom- şulan tarafmdan yutuluyorlar. Ben bunla- n kurtardığım görünümü vermek ıstemı- yorum. Ben bıyolojik anlamda onlan ölümsüzleştirdim. Yani onlann bazı hüc- relerini saklıyorum" diye anlatıyor. Fransız Liberation gazetesinde, yeni or- taya atılan. insanlann atalannın aynı ol- duğu, ırklar bulunmadığı kuramını incele- yen bir yazı yayımlandı. Yazıda şöyle denHiyer: •*•- — • .»—«...*__ Luca Cavalli-Sforza ve uluslararası üne sahip dört genetik uzmanı "Genomics' adlı bilim dergisinde geçen ekim aymda ya- vımladıklan bir yazıda insanlığı bütün dünya çapında incelediklennı. beş yıl için- de de yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan 250 toplumu •ölümsüzleştirmek' ge- rektiğini bildirdiler. Cavalli-Sforza ve ar- kadaşlan, önceliği Brezilya yerlileri olan Yanomamilere. Avustralya yerlileri Abo- rijinlere, Güney Afrikk yerlileri Bushmen- lere. Laponlara, Kürtlere ve Basklara ve- riyorlardı. Bunlara göre, onbinleri bulan kişilerden kan hücreleri ahnacak, bunlar kan bankalannda sınıflandınlacak, etki- lendirilecek ve kimlikleri konulacaktı. Bunun esas amacı da ınsanoğlunun dünya yüzünde 150 bin yıl ıçindekı gelişımini in- celemekti. Cavalli-Sforza bu konuda şöyle dıyor: "Kan hücrelerinin toplanması. programın sadece başlangıç aşaması, ama en acil ola- nı. Kan hücrelerini. doktorlar ve etnolog- lar yerinde toplayacaklar. Ama işin bun- dan sonraki aşaması önemli. Bu dondu- rulmuş binlerce kan hücresi tahlil edilecek ve birbirleriyle kıyaslanacak." Califomia Üniversitesi profesörlerin- den Mary-Claire King, bu hücrelerin tah- lilinin insan ve toplumlann tarihinin anahtan olduğunu söylüyor. Cavalli-Sforza"nın beş yılı kapsayacak insanlar üzerindeki araştırma programı 6 ila 12 milyon dolar arasında bir para har- canmasmı gerektiriyor. Bu program için- de Pigmeler ve Bushmenler insanlann atalan rolünü oynayacaklar. Cavalli- Sforza, "*Bu etnik gruplar, yüzyıllar bo- yunca bütün dünyadan bağlan kesilmiş olarak yaşadılar. Örneğin Pigmeler evli- hklerini hep sımrlt bir darre tçınde yaptı- lar" diye anlatıyor. Bunlann genetik kalı- tımlan atalanna çok yakın olduğu için de 'bir anlamda "geçmişe açılan bir pencere" görevi yapacak. Onlann genlerini başka halklann genleriyle kiyaslayarak yavaş yavaş halklann soyağacının oluşturulması umuluyor. Pigmeler ve onlar gibi yok olma tehlike- siyle karşı karşıya olan toplumlar çok yeni bir bilime, toplumlann genetiği bilimine ışık tutacaklar. Yirmi yıl kadar bir süredir bu bilim, etnologlar, arkeologlar, paleon- tologlar ve antropologlann da katkılany- la insanlar arasındaki ayrımı nelerin oluşturduğunu araştınyor. Modern biyoloji, eski ırk kuramlannın bilimsel temellerini yok etti. Üstelik A, B, O gibi kan gruplannın bulunması buna yardımcı oldu. Sforza ve dört genetik uzmanı, onbinlerce insanın kan hücrelerini inceleyerek insanoğlunun gelişim tarihini belirİemeye karar verdi. Bu program içinde pigmeler de insanın atası rolünü oynayacak. İnsanlar arasındaki biyolojik sınır nerede? Bütün dünyada kan bankalannın sayılannın artmasıyla birlıkte insanlar, kan gruplannın her ildimde, her bölgede dudak kalınlığı ya da burnun inceliği gibi özelliklere bağlı olmadığını farketti. Pembe yanaklı Brötanyalı bir kadın, çocuğuna kan vererek onun ölümüne yol açarken bir Sudanlı aynı şeyi yaparak İcendi çocuğunu kurtarabiliyor. O zaman insanlar arasındaki sının oluşturan gerçek biyolojik aynm nerede? Tenin renginde mi, kan grubunda mı, yoksâ ikisinde bırden mi? Bugün genetik bilimcüer için bu sorunun hiçbir manüğı yok. Toplumlar arasında aynm çızgileri yok. İnsan cinsinin bağnnda otuz. kırk, elli değd, bütün bölgelere yayümış sonsuz sa>ıda küçük aynm bulunuyor. Bir doğal ayıklanma sonucu olduğu sanılsa ya da kabul edilse büe bazı genetik özelliklerin cözümü hâlâ mümkün değil. Ömeğin lupus benzeri bir bağışıklık sistemı hastahğjna Kuzey A\ rupa'da, güneydekine kıyasla daha ender rastlanıyor. Bir başka örnek de yüksek tansiyon. Yüksek tansiyonlu oranı Amerikah zenciler arasında daha yaygın. Fransa'da Ulusal Sağlık ve Tıp ,Ajaşurmalan Enstitüsü'nde araştırmaa olarak çalışan Pierre Darlu. eski AfrikAİı kölelerin torunlannın yaygın olarak yaşadığı Desırade Adaa'nda bir araştırma yapmış. "Bu köleler kendi aralannda farkında olmadan doğal bir ayıklama yapmışlar. Gemi ambannda seyahat ederlerken bunlann yana susuzluktan ölmüş. Hayatta kalanlar hiç kuşkusuz susuz kalmaya dayanıklı olanlannış. Bunlann bünyesi tuzu daha fazla koruduğu için, yüksek tansiyonlu olmaya adaymışlar" sonucuna varmış. Derinin siyah renginin, gelişim süreci içinde rastlantısal bir doğal ayıklanma olduğu kuşkulan var. Deri pigmenüerinin haritasına bakıldığında, ekvator çevresinde gayet koyu renkli bir kuşak dikkatleri çekiyor. Bu bölge, bilindiği gibi, güneş ışınlannın en yakıa olduğu yer. Ama burnun biçimi. boy gibi morfolojik farkbhklarda araştırmacılar hangi sonuca varacaklannı şaşınyoriar. Besinlerin mikrobu ışınlamayla gider nıi? Haber Merkezi - Dünya Sağlık Teşkil- tı ışınlama yoluyla radyoaktif konserve- leme yönteminin zararsız olduğunu açık- lamasmdan sonra yılda 500 bin ton yiye- cek 35 ülkede söz konusu işlemden geçi- riliyor. Temelde tercih edilen ışın kayna- ğı, tıpda tümörlere karşı da kullanüan radyoaktif izotop kobald 60. Yiyecek maddeleri, ışınlanma sırasında zehirli maddeyle doğrudan temas etmiyorlar. Der Spiegel dergisindeki habere göre ışınlanma yöntemini uygulayan çeyreler, bu yolla besinlerin zararh bakterilerden anndığını ve güvenle yenilecek bir duru- ma getirildiğini savunuyorlar. Şimdiler- de ABD'de çileklerde başvaırulan ışınla- ma, AT ülkeleri arasında yoğun tartışma- lara yol açıyor. Amerika'daki çevreci grup "Food and Water" böyle çilekleri satan süpermarket zincirlerini boykotla tehdit ederken Illinois Üniversitesi çev- rebilim profesörü, "toksikolojik bir Rus ruletinden" söz ediyor. Özellikle Almanya besinlerin ışınlan- masına karşı çıkarken, Fransa ve Hollan- da gibi ülkeler bu konuda sınırlar konul- mamasını savunuyor. Alman Sağlık Ba- kanlığı ilgilileri, AT içinde ortak bir gö- rüşe varmanın güç olduğunu belirtirler- • ken, Hollanda, yıllardan beri kuru seb- ze, balık fıletosu ve karidesleri, İtalya sa- nmsak ve soğanın fılizlenmesini önlemek için ışınbyorlar. Iskandinav ülkelerinde' ise baharat ve bitkilerin ışınlanması- na izin verüiyor. Işınlanmaya karşı çıkanlar, hücreler içinde bulunan bakterilerin ve haşerele- rin kalıtımsal izlerinin yok edildiğini, bu ilk planda olumlu gözükse de geriye yüz- lerce yeni ve bilinmeyen, reaksiyonu se- ven maddelerin kaldığını savlıyorlar. Bunlardan birinin de saç renginin açılma- sında kullanılan ve kansere yol açtığı ileri sürülen hidrojenperoksit olduğu vurgu- lanıyor. Hintli bilim adamlan tarafından açık- lanan tartışmah bir görüşe göre bu soy besin maddeleri kanda değişikliklere yol açıyor. Araştırma sırasında az beslenen çocuklara ışınlı buğday verildikten son- ra kromozomlann sayısuıda azalma göz- lenmiş. Uzmanlar, hâlâ, ışınlanmanın be- sin değerlerini ne kadar düşürdüğü ko- nusunda ortak bir paydada birleşemiyor- lar. Tahminlere göre, duyarlı C, E, B , B12 , vitaminlerinin ışmunm şiddetine gö- re yüzde 4-60 orarunda azaldığı söyleniyor. Almanya'da 30 önemü besin maddesi üreticisi fırma ışınlanmış yiyeceklere karşı çıkarlarken, beslenme konusunda uzman Alman profesör Johannes Friedrich Di- ehl ışınlanmadan yana çıkarak "ışınlan- mış tavukları ışınlanmamışlara tercih ederim" diyor. Tüketiciyi koruma ilgili- leri ise en azından ışınlı besinlerin amba- lajında bunun gösterilmesini, aynı ibare- nin hazır yemeklere de konmasıru istiyor. lar. Besin maddelerinin ışmlanması ilk kez Amerikan ordusunda 1943'te denizaltı- larda dayanıklı yiyecek sağlamak için uy- gulanmıştı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle