Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET 28 MART1992 CUMARTESİ
HABERLER
WRTĞe yeni
ılönem programJan
l_ "V Servigi - TRTde yeni dönern prog-
^amlan açıklandı. Kuruma reklam getiren
•-jogramlar revaçta. Emret Muhtanm.
tık Artık, Bizimkiler ve yanşma prog-
Çizgi ötesi TRT'nin en fazla reklam
tHan programlan.
Televiz\on Dairesi Başkanı Bülent Va-
c»l, Ramazan'dan sonra başlayacak olan
e n i donetn ıle ilgili dün Ankara'da yap-
iığı basın toplantısında TV-1'deki değişik-
ıSkler konusunda bügı verdi. Buna göre
L^ber programJar pazartesiye alındı. Açık
»tturutn pazar gününe kaydırıldı. Söz
^ieclis'ten İçeri 4 program daha devam
cdecek. "Yakıştır" ıyi reklam aldığı için
«erşembeye kaydınldı. Feyyaz Tokar Soh-
>et ile Gecenin Konukları programı ya-
•»ndan kaldırıldı Bir Başka Gece
uzatılırken, "Muppet Shovv" TV-2'ye kay-
Lanldı.
Bülent Varol TRT'nin tekel olmaktan
rmkmasıyla 6 veya 3 aylık programlan ha-
arlamanın mahzurlan üzerinde durarak
üaha oynak ama dinamik bir yayıncılık
vedeflediklerini belirtti.
Cocuğa tanıma yasağı
• ANKA (Ankara) - Anayasa
vl ah kcmesi. bi rbirleriyle evlenmeleri
/asak olan veya evli erkek \e kadınlann
dnasından doğan çocuklann
anınamayacagını düzenleyen Medeni
Vasa'nın 292. maddesinı sınırlı olarak
ptal etti. Anay asa Mahkemesi'nin iptal
tarannıngerekçeleri Resmi Gazete'nin
Jünküsayısındaya\ımlandı. Anayasa
VI ahkemesı. zina sonucu doğan
;ocuklann tanınamayacağına ilişkin
Medeni Yasa'nınkuralını.davayakonu
olay evli erkekle ilgili olduğu için sınırlı
olarak inceledi. Mahkemenın oyçokluğu
ıle aldığı ipıal karannda. evli babanın
dnasından doğan çocuğun tanınma
yasağı. anayasanın. kişilerin temel hak
ve özgürlüklerinin adalet ilkeleriyle
bağdaşmayacak şekildesınırlanmasını
yasaklayan 5., herkesin \asa önünde
eşitliğini düzenleyen 10., herkesin
yalnızca insan olmasıyla kazandığı
haklan bulunduğunu belirleyen 12.
maddesiyle, Türkiye'nin de taraf olduğu
uluslararası sözleşmelere aykın görüldü.
Elektrik kesintisi
• İstanbul Haber Servisi - Sağmalcılar
Frafo MerkezTnde yapılacak bakım ve
jnanm çalışmaları nedeniyle yann bazı
«mtlere altı saat süreyle elektrik
verilmeyecek. İstanbul Elektrik Dağıtım
Müessescsı'nin verdıği bilgiye göre
:lektrik verilmeyecek semtler arasında
Gaziosmanpaşü'nın bir bölümü,
K.üçükkö\. Sultançiftliğİ, Habipler.
Kayabaşı.Şamlar. Hacımaşlı, Haraççı,
Çilingır, Tosunköy. Mahmutbey Yolu,
Malkoçoğlu. 50. Yıl, Karadeniz,
Bayrampaşa M urat Mahallesi,
Yenidoğan Mahallesi'nin bir bölümü,
Topçular Kışla Caddesi'nin bir bölümü,
Uluyol Sandökümcüler vecivan yer
alıyor. Bu semtlere yann 07.00 -13.00
arasında elektirik verilmeyecek.
Ağaç kampanyaları
• İstanbul Haber Servisi - Ağaç dikme
kampanvalan sürüyor.
Yaşama Sevind dergjsi ve
Büyükçekmece Belediyesi'nin bugün
ortaklaşa düzenleyeceği "Ağaç
Bayramf'nda, bedensel, zihinsel, işitme
ve görme özürlülerin demekleri ile
okullann temsilcilerinden oluşan 500
kişilik bir topluluk. "Yaşama Sevinci
ÖzürlülerOrmanı"nınilk fidanlannı
dikecek.
Adalar Belediye Başkanhğı'nca 21 Mart
Dünya Ormancılık Günü nedeniyle
Adalar genelinde sürdürülen "Sizin de
dikili bir ağacınız olsun" kampanyası,
bugün Büyükada'da yapılacak fidan
dikme çalışmalanyla de\ am edecek.
Pendik. Esenyalı-Aydıntepe mevkiinde
oluşturulması planlanan "Öğretmen
Ormam" için başlatılan
"Öğretmenlennizin anısını bir ağaçla
ebedileştirin" kampanyasına ilk
aşamada üç bin ağaçlık katılım olduğu
ve ağaç dikme çahşmalannın devam
ettiği bildinldi.
Kadıköy Belediye Başkanlığı
bünyesındeki Çevre Komisyonu'nca
bugün "Ağaç Dikme Günü" olarak
belirlendi. Bu nedenle Küçükbakkalköy
Kayışdağı mev kiinde çoğunluğu
okullardan oluşan 35 kuruluşun
katılacağj torenle ağaç dikilecek.
Çocuk evleni kuruhıyor
• İstanbul Haber Servisi - Çocuk Vakfi,
çocuğun sos\al. kültürel ve eğitim
bakımından gelişmesi amacıyla çeşitli
çalışmalar yapı> or. Vakıf bünyesinde
aile, çocuk, okul \e çevre ilişkilerinin
düzenlenmesınde benzer kurumlarla
işbirlığıni sağlayacak Aıle ve Çocuk
Araştırma Merkezı de çahşmalanna
başladı. Merkezin projeleri arasında
ailenin değennı benimsetecek çalışmalar
ve "Aile ve Çocuk BakanlığY kurulması
yönünde önerilerin hazırlanması
bulunuyor. Merkezin kurmayı
düşündüğü Çocuk Evlen projesi de
tamamlanmak üzere. Çocuk Vakfı Aile
ve Çocuk Araştırma Merkezi'nin
danışma kurulunda sosyolog, psikolog.
psikiyatr. hukukçu, aile refahı uzmanı,
sosyal hizmet uzmaru ile eğitimdler
bulunuyor.
Özel üniversite
• AA (Innir) - İzmir'de İngilizce
öğretim vapacak özel üniversite
kurulması için vakıf kurma
çalışmalanna başlandı. Özel Fatih
Koleji İşktmeleri Genel Müdürü Necdet
Doğanata, AA muhabirinin sorulannı
yarutlarken, üniversite için binalannın
hazır olduğunu belirterek şöyle devam
etti:
"Üniversıtenin bir an önce devreye
girmesi için vakıf kurma çalışmalanna
başladık. Vakfın kuruculan, Özel Fatih
Koleji İşletmeleri A.Ş. üvelerinden
oluşacak.
Dayandmazhayatnnızınüriinü: ŞiddetBERAT GÜNÇIKAN (İstanbul) - Bir
be\ ıne sıkılan kurşundan bir çocuğa vuru-
lan tokata. tecavüzden yakası açılmadık
küfüre kadar şiddet, günlük vaşamımızın
bir parçası artık. Kehmelere güvenmiyor.
konuşarak anlaşmavı neredeyse ilkellik
sayıvoruz. Şiddetle öldürüyor, şiddetle se-
\ı\oruz. Kendi şıddetımizden korkuyor.
ama onsuz da sanki insanlaşamıyoruz.
Şiddetın tarihı, kökeni. sosyologlann.
psikologlann. antropologlann araştırma-
lannın neredeyse ana konusu. Kimilerine
göre şiddet. Batılı ülkelerin Doğulu ülke-
lereçırkın birarmağanı; kapıtalistlıklerine
şiddetle destek anvorlar. Kimilerine göre
ıse şiddet. ınsanın doğasında var. Peki, ya
bız Türkler. toplum olarak ne kadar şid-
dete \akınız, şıddetımizin sınırlan ne?
İradenin şiddetle kullanıım
Şıddetin hukuk dilinde tanımı bir tür
irade anlatımı. Devlet yurttaşına. yurttaş
da bir başka yurttaşa ıradesinı şiddetle an-
latma gücünü bazen hukuktan alabiliyor.
Sadcce. hukuk dilinde "meşru" olmayan
şiddet ce/alandınlıyor.
Meşru olmavan şiddetin Adli Sicil ve İs-
tatistik Genel Müdürlüğü kayıtlanna gö-
re. öldürmeyle sonuçlananlannın sayısı
geçen >ılın rakamlanyla 5030. Öldürmey-
le sonuçlanma>an vakalann sayısı ise 51.
126. Bu vakalann 85.879 sanığından sade-
ce 62 l'i kadın. 15.835 kadın \e kız çocuğu-
na tecavüz, kadın ve çocuklara karşı işle-
nen toplam 28.840 suç. 20 kadının çocu-
ğunun düşürülmesi. 4816 kişinin kaçınl-
ması. 318 çocuğun aıle içinde kötü
muamele görmesi. meşru olmayan şidde-
tin hukuka vansıyan boyutlan.
Knmınolog Prof. Dr. Feridun Yenisey,
şiddeti ba> ramlık ve gündelik olmak üzere
ikiye avınyor. Bayramhk şiddet. dönem
dönem toplumu da içine alan eylemlerde
kendisinı gösteriyor. Gündelik şiddet ise
aıle içinde başlıyor. komşu kıskançlığına,
hayat kadınlanna, telefonla sarkıntıhğa,
ırafığe, statlara, barlara kadar uzanıyor.
Yenisev, gündelik şiddetın temelde kadını
hedef aldığını anımsatıyor. Kadın, kendi-
sine yönelen cinsel şiddetin ceza görmesi
için gittığı karakolda bu kez de manevi
şiddete uğruyor: "Kaşınmışsındır." Şid-
detin bir toplumda görerek öğrenilebilece-
ğini savunan Prof.Dr. Yenisey'e göre insa-
nın içinde de şiddetin olmasına karşın
daha saldırgan özellikler taşıyan bir top-
lumda şiddet daha da ivme kazanıyor.
Yenise>, Türklenn kültürlerinden ğelen
bir şiddete sahip olduklannı. bu şiddette
kuv\etli erkek tipini benimsemenin ve ço-
Şiddet sadece içimizde olduğu için mi sık sık karşüaşıyoruz bu resiınlerle? \ a gündelik ha> atın, iktidarın ve gündelik hayat içinde-
ki iktidar odaklarının. otoritenin da> attığı şiddet? Ya yaşamak için çaba sarf ederken mecbur kaldığımız, ya var olmak kaygısıv la
başv urduğumuz şiddet? Bu fotoğraftaki adaın, gecekondusunu yıkmaya gelenleri engeUeyemeyeceğini anlayınca cocuğunun bo-
ğazını kesmekle tehdit ediyor. Bu çağın Hz. İbrahim'i de ancak bu kadar işte.
cukluktan başlayarak bu tipe özendiril- dövmesine sıcak bakıyor. Sosyolog Prof.
Dr. Emre Kongar, toplum olarak şiddete
yatkınlığımızın temelini ailede anyor.
menın payı olduğunu vurguluyor. Ama
dünya ölçeğinde bakıldığında şiddetimi-
zın dozu pek de fazla kaçmıyor.
Dayık cennetten çtkmadır
Kamar A.Ş'nin 23 kentte 2007 kişi üze-
rinde yaptığı dayak konulu araştırma.
toplumca bir şiddet yolu olarak dayağa
verdiğimiz payı gösteriyor. Araştırmaya
katılanlann yüzde 30.3'ü öğretmenin öğ-
renciyi, yüzde 67'si anne ve babanın çocu-
ğunu, yüzde 27'si de erkeklerin kanlannı
anlatıhr. Kongar, bu fılmlerle aile içi şid-
detin hem meşrulaştınldığmı hem de özen-
dirildiğini vurguluyor.
Feodal erkeğimiz egemenliğini evde şidde-
te dayandınr, aile ilişkilerinin düzenlen-
mesinde bunu kaçınılmaz görür. Ünlü
fılmlerin ünlü tokat sahnelerinı anımsatı-
yor Prof. Dr. Kongar. Glenn Ford, Rita
Hayworth'a; Kadir Inanır. Sibel Turna-
göl'e bir tokat vurur. İki erkek de bu to-
katla öfkeden çok "güçlü" sevgilerini
sunarlar kadınlara. Filmlerde aşk böyle
Toplumlann şiddete eğilimini demok-
ratik ya da totaliter yapılannda anyor
Kongar. Demokraside değerlerin eşit ol-
ması, yani dine. ideolojiye saygı, şiddetin
önüne geçiyor. Tek değerli toplumlarda
ise din. ırk ön plana geçiyor ve toplum şid-
dete yönelıvor. 600 yıllık İslama ve tekçi
kültüre davalı Osmanlıyı cumhuriyetin
çağdaş tekçiliğinin izlediğini. 1946'da çok
partıli sısteme geçilmesine karşın bugüne
kadar tekçi kültürün hakkından geleme-
diğimizi söylüyor.
Artık anne ve babalar kendilerine karşı
çıkan çocuklannı taşla öldürerek cezalan-
dırmıyor, kız çocuklan da kuma gömül-
müyor, kolay kolay kimse kendisine karşı
çıkaru meydanlarda sallandırmıyor, ama
savaşlara evimizde, bir koltuğa gömüle-
rek, bir şeyler atıştırarak bu arada da key-
fimizi hiç bozmadan tanıkhk ediyoruz.
Körfez Savaşı bunun en somut örneği.
Savaşlara alıştık artık.
Televizyonda doğrunun ve iyinin, doğ-
ruluk ve iyilik adına kıyasıya şiddet yarat-
tığı dizileri hayranlıkla seyrediyor, ertesi
gün çocuğumuzun istediğj oyuncak maki-
neli tüfeği eline tutuşturuyoruz, güçsüzle-
rin hakkını araması için. Çizgi fılmlerden,
reklamlara şiddeti ezberliyor. zincirli iç ça-
maşırlan, İcırbaçlar ithal ederek cinsel
zevklenmizi şıddetlendinyoruz.
Psikıyatrist Dr. Nezih Eradamlar,
Fromm'un iki ayn tür saldırganhktan söz
ettiğini anımsatıyor. Birincisi hayvanlarda
ve insanlarda görülen savunmaya yönelik
iyi saldırganlık. Diğeri ise sadece insanda
var; zalim ve yıkmayı hedefliyor. Hayvan-
dan insana geçişte değişen saldırganlık
biçimlen bugün müdürden memura, me-
murdan odacıya, odacıdan kansına, kan-
sından da çocuğa kademe kademe ulaşı-
yor. Dilimize yerleşmiş olan."Dayak
cennetten çıkmadır", "Kızını dövmeyen
dizini döver", "Tekdirle uslanmayanın
hakkı kötektir". "Allah yarattı demem
döverim"sözlerinin sıkhkla kullanışına
işaret eden Dr. Eradamlar, saldırganlık
dürtüsünün günlük yaşam içinde farklı
faaliyetlere yöneltilmesını öneriyor. Dr.
Eradamlar'ın bir başka önerisi ise insarun
var olma, ilerleme eğilimlerinin. kültürel,
siyasal, ekonomik başansının temelinde
yatan olumlu bir olgu olarak gördüğü ya-
pıcı saldırganlığın çocuk eğitimindeki ye-
rinin anlaşılması.
İnsanlararası ilişkilerde şiddetin, kavga,
dövüşün sanki bir ileüşim yolu olarak gös-
terilmesinden yakınan Prof.Dr. Türkân
Saylan, boks, güreş, boğa güreşi gibi spor-
lardan hâlâ haz duyanlar olmasından,
çocuğun eline oyuncak diye makineli tü-
fek verilmesinden, parlamentodaki kav-
galardan doğal bir olaymış gibi söz eden
anlayıştan da şikâyetçi.
Hepimiz her fırsatta, şiddeti ve şiddet
yaratan olay ve kişileri kınıyor, yargılıyo-
ruz. Hepimiz şiddete karşıyız, ama şiddeti
yaratan da biziz. Bazen susarak şiddete eş-
lik ediyoruz.
Pignıelerin genleri atal arımızın anahtanHaber Merkezi - ABD'de Stanford Üni-
versitesi'nde görevli genetik uzmanı Prof.
Luca Cavalli-Sforza, "Ben Pigmeleri
ölümsüzleştirdim. Ama bunu çok sanatsal
biçimde yaptım. Bu işı çok geniş boyutlu.
beş kıtada birden gerçekleştirmeli. Üste-
lik, zaman geçirilmemesi gerek. Yüzlerce
yerli toplum yok olma tehlıkesiyle karşı
karşıya. Beş ya da 10 yıl sonra çok geç ola-
cak. Ölümsüzleştirmek dedim. Hiç kuşku-
suz bu doğru bir tanım değil. Bu halklann
çoğu ya hastalıklardan ölüyor ya da kom-
şulan tarafmdan yutuluyorlar. Ben bunla-
n kurtardığım görünümü vermek ıstemı-
yorum. Ben bıyolojik anlamda onlan
ölümsüzleştirdim. Yani onlann bazı hüc-
relerini saklıyorum" diye anlatıyor.
Fransız Liberation gazetesinde, yeni or-
taya atılan. insanlann atalannın aynı ol-
duğu, ırklar bulunmadığı kuramını incele-
yen bir yazı yayımlandı. Yazıda şöyle
denHiyer: •*•- — • .»—«...*__
Luca Cavalli-Sforza ve uluslararası üne
sahip dört genetik uzmanı "Genomics' adlı
bilim dergisinde geçen ekim aymda ya-
vımladıklan bir yazıda insanlığı bütün
dünya çapında incelediklennı. beş yıl için-
de de yok olma tehlikesiyle karşı karşıya
olan 250 toplumu •ölümsüzleştirmek' ge-
rektiğini bildirdiler. Cavalli-Sforza ve ar-
kadaşlan, önceliği Brezilya yerlileri olan
Yanomamilere. Avustralya yerlileri Abo-
rijinlere, Güney Afrikk yerlileri Bushmen-
lere. Laponlara, Kürtlere ve Basklara ve-
riyorlardı. Bunlara göre, onbinleri bulan
kişilerden kan hücreleri ahnacak, bunlar
kan bankalannda sınıflandınlacak, etki-
lendirilecek ve kimlikleri konulacaktı.
Bunun esas amacı da ınsanoğlunun dünya
yüzünde 150 bin yıl ıçindekı gelişımini in-
celemekti.
Cavalli-Sforza bu konuda şöyle dıyor:
"Kan hücrelerinin toplanması. programın
sadece başlangıç aşaması, ama en acil ola-
nı. Kan hücrelerini. doktorlar ve etnolog-
lar yerinde toplayacaklar. Ama işin bun-
dan sonraki aşaması önemli. Bu dondu-
rulmuş binlerce kan hücresi tahlil edilecek
ve birbirleriyle kıyaslanacak."
Califomia Üniversitesi profesörlerin-
den Mary-Claire King, bu hücrelerin tah-
lilinin insan ve toplumlann tarihinin
anahtan olduğunu söylüyor.
Cavalli-Sforza"nın beş yılı kapsayacak
insanlar üzerindeki araştırma programı 6
ila 12 milyon dolar arasında bir para har-
canmasmı gerektiriyor. Bu program için-
de Pigmeler ve Bushmenler insanlann
atalan rolünü oynayacaklar. Cavalli-
Sforza, "*Bu etnik gruplar, yüzyıllar bo-
yunca bütün dünyadan bağlan kesilmiş
olarak yaşadılar. Örneğin Pigmeler evli-
hklerini hep sımrlt bir darre tçınde yaptı-
lar" diye anlatıyor. Bunlann genetik kalı-
tımlan atalanna çok yakın olduğu için de
'bir anlamda "geçmişe açılan bir pencere"
görevi yapacak. Onlann genlerini başka
halklann genleriyle kiyaslayarak yavaş
yavaş halklann soyağacının oluşturulması
umuluyor.
Pigmeler ve onlar gibi yok olma tehlike-
siyle karşı karşıya olan toplumlar çok yeni
bir bilime, toplumlann genetiği bilimine
ışık tutacaklar. Yirmi yıl kadar bir süredir
bu bilim, etnologlar, arkeologlar, paleon-
tologlar ve antropologlann da katkılany-
la insanlar arasındaki ayrımı nelerin
oluşturduğunu araştınyor.
Modern biyoloji, eski ırk kuramlannın
bilimsel temellerini yok etti. Üstelik A, B,
O gibi kan gruplannın bulunması buna
yardımcı oldu.
Sforza ve dört genetik uzmanı, onbinlerce insanın kan hücrelerini inceleyerek insanoğlunun gelişim tarihini belirİemeye karar verdi. Bu program içinde pigmeler de insanın
atası rolünü oynayacak.
İnsanlar arasındaki biyolojik sınır nerede?
Bütün dünyada kan bankalannın
sayılannın artmasıyla birlıkte insanlar, kan
gruplannın her ildimde, her bölgede dudak
kalınlığı ya da burnun inceliği gibi özelliklere
bağlı olmadığını farketti.
Pembe yanaklı Brötanyalı bir kadın,
çocuğuna kan vererek onun ölümüne yol
açarken bir Sudanlı aynı şeyi yaparak İcendi
çocuğunu kurtarabiliyor. O zaman insanlar
arasındaki sının oluşturan gerçek biyolojik
aynm nerede? Tenin renginde mi, kan
grubunda mı, yoksâ ikisinde bırden mi?
Bugün genetik bilimcüer için bu sorunun
hiçbir manüğı yok. Toplumlar arasında
aynm çızgileri yok. İnsan cinsinin bağnnda
otuz. kırk, elli değd, bütün bölgelere yayümış
sonsuz sa>ıda küçük aynm bulunuyor.
Bir doğal ayıklanma sonucu olduğu
sanılsa ya da kabul edilse büe bazı genetik
özelliklerin cözümü hâlâ mümkün değil.
Ömeğin lupus benzeri bir bağışıklık sistemı
hastahğjna Kuzey A\ rupa'da, güneydekine
kıyasla daha ender rastlanıyor. Bir başka
örnek de yüksek tansiyon. Yüksek
tansiyonlu oranı Amerikah zenciler arasında
daha yaygın. Fransa'da Ulusal Sağlık ve Tıp
,Ajaşurmalan Enstitüsü'nde araştırmaa
olarak çalışan Pierre Darlu. eski AfrikAİı
kölelerin torunlannın yaygın olarak yaşadığı
Desırade Adaa'nda bir araştırma yapmış.
"Bu köleler kendi aralannda farkında
olmadan doğal bir ayıklama yapmışlar.
Gemi ambannda seyahat ederlerken
bunlann yana susuzluktan ölmüş. Hayatta
kalanlar hiç kuşkusuz susuz kalmaya
dayanıklı olanlannış. Bunlann bünyesi tuzu
daha fazla koruduğu için, yüksek tansiyonlu
olmaya adaymışlar" sonucuna varmış.
Derinin siyah renginin, gelişim
süreci içinde rastlantısal bir doğal
ayıklanma olduğu kuşkulan var. Deri
pigmenüerinin haritasına bakıldığında,
ekvator çevresinde gayet koyu renkli bir
kuşak dikkatleri çekiyor. Bu bölge, bilindiği
gibi, güneş ışınlannın en yakıa olduğu yer.
Ama burnun biçimi. boy gibi morfolojik
farkbhklarda araştırmacılar hangi sonuca
varacaklannı şaşınyoriar.
Besinlerin
mikrobu
ışınlamayla
gider nıi?
Haber Merkezi - Dünya Sağlık Teşkil-
tı ışınlama yoluyla radyoaktif konserve-
leme yönteminin zararsız olduğunu açık-
lamasmdan sonra yılda 500 bin ton yiye-
cek 35 ülkede söz konusu işlemden geçi-
riliyor. Temelde tercih edilen ışın kayna-
ğı, tıpda tümörlere karşı da kullanüan
radyoaktif izotop kobald 60. Yiyecek
maddeleri, ışınlanma sırasında zehirli
maddeyle doğrudan temas etmiyorlar.
Der Spiegel dergisindeki habere göre
ışınlanma yöntemini uygulayan çeyreler,
bu yolla besinlerin zararh bakterilerden
anndığını ve güvenle yenilecek bir duru-
ma getirildiğini savunuyorlar. Şimdiler-
de ABD'de çileklerde başvaırulan ışınla-
ma, AT ülkeleri arasında yoğun tartışma-
lara yol açıyor. Amerika'daki çevreci
grup "Food and Water" böyle çilekleri
satan süpermarket zincirlerini boykotla
tehdit ederken Illinois Üniversitesi çev-
rebilim profesörü, "toksikolojik bir Rus
ruletinden" söz ediyor.
Özellikle Almanya besinlerin ışınlan-
masına karşı çıkarken, Fransa ve Hollan-
da gibi ülkeler bu konuda sınırlar konul-
mamasını savunuyor. Alman Sağlık Ba-
kanlığı ilgilileri, AT içinde ortak bir gö-
rüşe varmanın güç olduğunu belirtirler- •
ken, Hollanda, yıllardan beri kuru seb-
ze, balık fıletosu ve karidesleri, İtalya sa-
nmsak ve soğanın fılizlenmesini önlemek
için ışınbyorlar. Iskandinav ülkelerinde'
ise baharat ve bitkilerin ışınlanması-
na izin verüiyor.
Işınlanmaya karşı çıkanlar, hücreler
içinde bulunan bakterilerin ve haşerele-
rin kalıtımsal izlerinin yok edildiğini, bu
ilk planda olumlu gözükse de geriye yüz-
lerce yeni ve bilinmeyen, reaksiyonu se-
ven maddelerin kaldığını savlıyorlar.
Bunlardan birinin de saç renginin açılma-
sında kullanılan ve kansere yol açtığı ileri
sürülen hidrojenperoksit olduğu vurgu-
lanıyor.
Hintli bilim adamlan tarafından açık-
lanan tartışmah bir görüşe göre bu soy
besin maddeleri kanda değişikliklere yol
açıyor. Araştırma sırasında az beslenen
çocuklara ışınlı buğday verildikten son-
ra kromozomlann sayısuıda azalma göz-
lenmiş. Uzmanlar, hâlâ, ışınlanmanın be-
sin değerlerini ne kadar düşürdüğü ko-
nusunda ortak bir paydada birleşemiyor-
lar. Tahminlere göre, duyarlı C, E, B ,
B12
, vitaminlerinin ışmunm şiddetine gö-
re yüzde 4-60 orarunda azaldığı söyleniyor.
Almanya'da 30 önemü besin maddesi
üreticisi fırma ışınlanmış yiyeceklere karşı
çıkarlarken, beslenme konusunda uzman
Alman profesör Johannes Friedrich Di-
ehl ışınlanmadan yana çıkarak "ışınlan-
mış tavukları ışınlanmamışlara tercih
ederim" diyor. Tüketiciyi koruma ilgili-
leri ise en azından ışınlı besinlerin amba-
lajında bunun gösterilmesini, aynı ibare-
nin hazır yemeklere de konmasıru istiyor.
lar.
Besin maddelerinin ışmlanması ilk kez
Amerikan ordusunda 1943'te denizaltı-
larda dayanıklı yiyecek sağlamak için uy-
gulanmıştı.