Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET 28 MART1992 CUMARTESİ
1) DIŞ HABERLER
Bonn-Ankara gerginliğine geniş yer veren gazetelerde PKK yanlısı ifadeler dikkat çekiyor
Alman basını Türkiye'ye saldırıyor
Japonya'da grev• Lıs Haberler Servisi - Japonya'da
demryolu işcilerinin greve gitmesi
hayıu felce uğratü Ozel demiryolu
şiric:tlerinde çalışan îşçilerin dün
sabih erken saatlerden iıibaren
başlıttıklan grev. işe gitmek üzere yola
düşaı Japonian yürümeye mahkûm
ctti. Bunun sonucunda caddelerde
kendıliğındcn oluşan yürüyüş kollan,
proesto gösterisı izlenimi yaratü.
Gre/den en çok etkılenen kentlerin
başnda başkent Tokyo yer aldı.
Atina kaygılı
• AA (Atina) - Makçdonya
Curnhuriycti ıle ilişkileri ncdeniyle
ulus.ararası alanda zor durumda kalan
Yunanistan hükümeti, Arnavutluk ile
ilişk.lerinde de >eni gergınlikler
endişesı içınde bulunuyor.
Arnavutluk"ta geçen pazar günü
yapılan seçimlenn galibi Demokratik
Parti'nin liden Salı Berişa'nın,
Yunanistan'da yaşamış Arnavut
azınlığın haklan konusunu ortaya
atmasıyla başlayan bu endişeler
ABD'nın Tiran Büyükelçisı William
Riarson'un, Berişa'nın bu konuda
hakb olduğunu söylemesiyle daha da
arttı.
Bosna'da Sırp devleti
• AA (Belgrad)- Bosna-Hersek'te
yaşayan Sırplar " Yugoslavya'nın 4. Sırp
Devleti"ni kurduklannı açıkladılar.
Tanjug ajansının bıldırdiğine göre
Bosna-Hersek Sırplannın sonbaharda
oluşturduğu mcclisın başkanı Momcılo
Krajisnik, Saraybosna'da toplanan
meclisin. yeni Sırp devletinın anayasasını
kabul ettğıni açıkladı.
G. Lübnan'da alarm
• AA(Raşaya)-Lübnan'ıngüneyinde
İsrail ordusu ile Liibnan ordusu ve
Hizbullah milılanlan arasında önceki
gün başlayan çatışmalann şiddetlendiği
bildiriliyor. AFP'nin habcrinde, Güney
Lübnan'da İsrail tarafından tek taraflı
olarak oluşturulan ve işgal edilen
"güvenlik böigesi" yakmındaki Bekaa
Vadisi'nin güneyınde Lübnan ordusu ve
Hizbullah milıtanlannın alarm halinde
butunduğu bclirtildi. Önceki gündcn bu
yana süren karşılıklı topçu ateşinin
ardından "güvenlik böigesi" ile
Bekaa'nın güneyi arasındaki sınır
boyunca yoğun askeri hareketlerin
gözlcndıği. bolgede yaşayan sivıllcrin
göçetmeye başladığı bildirildi.
Türkıtıenistan'a elçi
• AA (Moskova) - Türkiye'nin
Türkmenıstan'ın başkenti
Aşkabad'daki Büyükelçisı Selçuk
İncesu'nun görevıne başladığı
bildirildi. İnteıfaks ajansının haberine
göre İncesu. güven mektuburîu önceki
gün Türkmenistan Devlet Başkanı
Şaparmurat Nıyazov'a verdi.
İncesu'nun, Aşkabad'da göreve
başlayan ilk yabancı ülke büyükelçisı
olduğu belirtildi.
Kıpun'da referandum
• AA (Moskova) - Kınm'da,
yanmadanın Ukrayna'dan
bağımsızJığını ılan elmesi konusunda
bir referandum yapılması için yeterli
sayıda imza toplandığı bildirildi.
inteıfaks ajansının haberine göre Rus
loplumunun kurduğu 'Kmm'
harekeünin lıderi Yuri Meşkov,
referandum için 200 bin imza
toplandıgını söyledi. Yasalara göre
bunun için 180 bin imza yeterli oluyor.
Meşkov, Ukrayna'dan bağımsızlık
istediklcrini ve öncelikle Rusya olmak
üzere diğer BDT üyeleriyle iÜşkilerini
geliştirmeyi amaçladıklannı söyledi.
Kınm Yanmadası'nda geçen yıl ocak
ayında yapılan referandum
sonucunda. Kınm Özerk Cumhuriyeti
kurulmuştu.
Erivan'a Batum kapısı
• AA (Moskov a) - Gürcistan'ın
Ermenistan'a mal sevkıyatı için Batum
Lımanrnınkullanılmasınavebu
mallann kendi topraklan üzerinden
geçmesine izin verdiği bildirildi. TASS
Ajansı'nın haberine göre Ermenistan
Devlet Başkanı Levon Ter-Petrosyan'ın
basm servisinden yapılan açıklamada
Gürcistan Devlet Konseyi Başkanı
Eduard Şevardnadze'nin önceki gün
Ermenistan'a Batum Limanı'ndan
buğdaysevkedileceğjni Erivan'a
bildirdiği belirtildi.
Scudlarimhaedildi
• AA(Bağdat)- BM balistik uzmanlan.
Irak'ın önemli miktarda scud füzesini
imhaetti|ini bildırdiler. BM heyetinin
başkanı Ingiliz Derck Boothby,
Bağdat'ta basına yaptığı açıklamada,
Bağdat'ın kuzeyinde ve güneyindeki
tesislerde yaptıklan incelemelerde
Irak'ın önemli miktarda scud füzesini
gerçekten imha ettiğini belirledıklerini
belirtü. 35 kişılik heyetin başkanı,
bununla birlikte tüm füzelerin imha
edildiğini denetlemenin "kolay bir
operasyon olmadığmı" vurguladı
CUMHURtYET(Berlin)-Alman basını, Nevruz'dan bu yana yaptığı ya-
yınlarla tek bir kanıyı yerleştirdi: 'Türk ordusu, teröristlerle mücade-
le bahanesiyle sivil Kürt halkıru öldürüyorî' Nevruz'u izleyen ilk nüs-
halannda "Frankfurter Allgemeine" ve "Suddeutsche Zeitung" gibi
ciddi gazeteler temkinli davranırken, diğerleri çoğunlukla "Türkiye
Kürtlere savaş başlattı" gibi manşetler kullanmışlardı.
Muhafazakâr Frankfurter Allgemeine
Zeitung bile iki gündür yaptığı yorumlarda
Türkiye'yi suçluyor. Dünkü yorumda şöy-
le deniyordu:
"Türk Silahb Kuvveüeri'nin silahsız
Kürtgöstericilere saldınlan Bonn tarafın-
dan kınanıyor. Bonn bu konuda haklıdır.
Devlet düzenini tehdit eden ve kanlı cina-
yetler işleyen teröristlerle mücadele başka
şeydir; silahsız sivillere ateş açmak başka
şey. Şırnak ve Cizre'den görgü tanıklan
bunu doğruluyor."
Alman kamuoyu öncelikle işte bu 'görgü
tanıklan' yoluyla ve yöreden haber geçen
muhabirlerin ifadeleriyle bilgilendi. 'Gör-
gü taruklan'nın başında, televizyon dahil
tüm basın-yayında ifade veren bir Alman
delegasyonu geliyor. Cizre'ye Nevruz kut-
lamaya giden Yeşiller'Partisi mensubu iki
kişi verdikleri ifadelerde 'ordunun. silahsız
gösteri yapan Kürtlere saldırdığı ve kadın-
lan, çocuklan öldürdüğü'nü iddia ettıler.
Bu arada Sabah muhabin tzzet Kezer'in
bir asker tarafından öldürüldüğünü gördü-
ğünü söyleyen bir Alman gazetecinin ifa-
deleri kamuayunu çok etkiledi. TV'nin ana
haber bültenlerinde, TRTnın Kezerçaüş-
mada öldü* şeklindeki haberi Türkiye ger-
çeklen bilinçü olarak örtbas edıyor, Kürt
halkı öldürülüyor ve bu Batı kamuoyun-
dan gizlenmeye çahşıhyor' şeklindeki yo-
rumlara bağlandı.
Alman basın-yayın organlannda 'PKK
nedir" şeklindeki soruya da ilginç cevaplar
veriliyor. PKK'nın "şiddetten sakınmayan
Stalinist bir örgüt" olduğu belirtildıktcn
sonra örgütün Kürt halkı arasında büyük
bir kitle tabanına sahip olduğu; Kürt halkı-
nı temsil ettiği söyleniyor. PKK geniş halk
tabanına dayanan bir örgüt olarak tanım-
lanıyor. Hatta şiddete dayalı bir örgüt ola-
rak PKK'nın doğuşu, Türk devletinin
uzun yıllardır Kürt halkı üzerindeki baskı-
lanyla meşru gösıeriliyor.
Son olarak dünkü Frankfurter Rundsc-
hau gazetesinde yayımlanan 'Türkiye'ye
karşı politikamızın sefaleti' başlıkh yorum-
dan bir bölümde, sosyal demokrat eğilimli
gazete şöyle diyor.
"Eskiden Türkiye'deki askeri diktatör-
lüklere, işkenceye, azınlıklara uygulanan
baskıya karşı Batı pek sesini çıkartmazdı.
Bunun tek bir nedeni vardı: Türkiye'nin
jeo-stratejik önemı. Soğuk savaş bittikten
sonra artık Türkiye'ye karşı dürüst bir po-
litika ızlenmelidir. Ankara'yı artık AT üye-
lıği konusunda kandırmaktan vazgeçelim.
Ekonomik nedenler bile Türkiye'nin AT
üyeliğinin gerçekleşmeyeccğini kanıtüyor.
Soğuk savaşta verilen sözler düzeltilmeli,
silah ambargosu genişletilmeli ve uzatılma-
lı, Türkiye'nin insan ve azmlık haklannı
çığnemesine daha fazla göz yumulmamalı-
dır."
Bonn'da yayımlanan General Anzeiger
gazetesi de, yorumunda, hiçbir NATO ül-
kesinin. güneydoğu kanadını oluşturan
Türkiye'yi kırmaya niyetli olmadığını be-
lirtti. Hassas bir diplomasiye ihtiyaç duyul-
duğunu yazan gazete, Türkiye'nin Kürt
politikasmda BaU'dan taraftar bulamaya-
cağııu anlaması gereküğiru ifade ettı.
Almanya'nın kuzeyinde yayımlanan
Bremer Zeitung ise, Türkiye'ye başlatılan
silah ambargosunun biranlamı olmadığını
kaydederken, "Çünkü Türkiye, zaten tepe-
den tırnağa silahlanmış durumda" görüşü-
nü savundu.
Gazete, Almanya'nın. eski Doğu Alman
silahlannı "başından defetmek' için Tür-
kiye'ye verdiğini de kaydetti.
Mannheimer Morgen gazetesi de, Tür-
kiye'de demokratik kurallara uyulmadığı-
nı iddia ettı.
Türk ve yabana bilim ve siyaset adamlan Bonn ile gerginliği Ankara'nın AT ile diyalog noksanlığına bağladılar:
Almanya krizinin nedeni AT ile iletişimsizlikilişkilerinin sağlamlığını göz önünde bu-
lundurmamız gerekir" dedı.
YONCA ÖZKAYA (tstanbul) - "Türkiye ve Avrupa Topluluğu
arasında siyasi anlamda bir diyalogun bulunrnaması, Almanya ile
ilişkilerin bu noktaya gelmesine neden oldu." Türkiye'nin AT ile iliş- 'Mmanlar eltştlritten hoşlanmaz'
kilerini değerlendirmek üzere "Avrupa'da Siyasi İşbirliği - Uzlaşma
ve İhtilaflar" konulu konferansta dün bir araya gelen Türk ve yaban-
cı bilimadamlan ve siyasiler, Ankara ile Bonn arasında tırmanan ger-
ginliği böyle yorumladılar.
Marmara Üniversitesi AT Ensütüsü ile
Alman Avrupa Politikalan Enstitüsü tara-
fından ortaklaşa düzenlenen ve Marmara
Üniversitesi'nin Sultanahmet'teki merkez
binasında gerçekleştirilen toplantıda, AT-
nin yeni dünya düzeni oluşturulurken sap-
laması gereken polıtikalar tartışıldı. Tartış-
malar sırasında Almanya ve Türkiye ara-
sında tırmanan gergınlik de ele alındı.
İki gün sürecek olan toplantının dünkü
oturumuna katılan Dışişleri eski bakanı
Vahit Halefoğlu, Cumhuriyet'e yapüğı
açıklamada Almanlann karaktenstık özel-
liklenne dikkat çekerek " Almanya ıle iliş-
kılerimizı yürütürken hem Almanlann
hassasiyetini hem de Türkiye-Almanya
Vahit Halefoğlu "' Bugun lurk-Alman
ilişkilerinde kara bir gündür" derken, son
gelışmeleri şöyle yorumladı:"Almanlar
açıktan cleşürilmekten hiç hoşlanmazlar
Hatırlarsınız, bir takım açıklamalar oldu
ve bunlar Almanlan rahatsızetti. Rahatsız
olduklannda mutlaka bir reaksion göstcri-
jorlar. Bu kez bu şekilde tepki verdiler."
Halefoğlu. olaylann dün Türk basınında
çok şıddetli tepkiyle yansıtıldığını belirte-
rek "Almanya, Türkiye ile dost olan bir
ülkcdır. OECD çerçevesinde yıllardır yar-
dım yapıyorlar. 1975 yılında Kıbns hare-
kâtı nedcnişle ABD Türkiye'ye karşı
ambargo başlatüğında, ambargodan do-
ğan açığı. dönemin ABD Dışişleri Bakanı
Henry Kissenger'ın da teşvikiyle Almanlar
kapatmıştır" şeklinde konuştu.
Dünkü oturuma davet edilen Türkiye'-
nin Bonn Büyükelçisı Dr. Onur Öymen,
toplantıva katılmazken Türkiye'nin AT
nezdindoki temsilcısi Cem Duna, Al-
manya'nın Türkiye'ye karşı silah yardımı-
nı durdurması olayını "sadece basm spekü-
lasyonu" olarak niteledi ve herhangi bir
değerlendırme yapmaktan kaçındı.
'Etki-tepki sorunu'
Ortadoğu ve Balkan Incelemeler Vakfı
Yönetim Kurulu Başkanı emekli büyükel-
Avrupa Parlamentosu
Kürt
raporu
beklemedeSABETAY VAROL (Brüksel) - Tür-
kiye'ye NATO çerçevesinde yapılan si-
lah sevkıyatının durdurulmasına ilişkin
olarak Almanya'nın ortaya atuğı "Kürt
halkının self-determinasyon hakkı" ko-
nusu, aynı zamanda Avrupa Parlamen-
tosunun da (AP) gündeminde bulunu-
yor. İtalyan liberal parlamenter Jas
Gawronski'nin raportörlüğünü yaptığı
ve "Kürt Halkının Haklan" başhğııu ta-
şıyan bir karar taslağ) mayıs aymda Av-
mpa Parlamentosu Genel Kurulu'nda
görüşülecek.
Gavvronski'nin ocak aymda kaleme
alarak AP Dışişleri Komisyonu'na sun-
duğu raporun ilk şekhnde "özel nedenler
yüzünden Kürt halkının self-determi-
nasyon hakkını kullanmasının mümkün
olmadığı" ifade ediliyordu. Ancak ocak
ve şubat aylannda parlamentonun dışiş-
leri komisyonunda yapılan haarhk gö-
rüşmeleri sonunda söz konusu cümle,
bizzat raportörün kendisi tarafından
"Kürt halkının tam self-determinasyon
hakkı kullanmasının mümkün olmadı-
ğı" şeklinde değiştirildi.
Self-determinasyon hakkı, siyaset bili-
minde bir halkın bağımsız devletini ku-
rup kurmama konusunda tercih yapa- j
bılmesi anlamında kullanılıyor. Jas
Gavvronski'nin karar taslağının ilk şek-
linde "Kürtlenn farklı ülkelere dağılmış
olması" ve "yaşadıklan bölgenin birkaç
ülke açısından ekonomik ve stratejik
öneme sahip olması" gibi özel nedenlerle
bu hakkın kullanılamayacağı vurgulanı-
yordu.
Ancak ifadeye "tam" ibaresinin eklen-
mesiyle şimdiki aşamada, self-determi-
nasyon hakkının ara biçimlerinin bulu-
nabileceği benimsenmiş oldu. Ne var ki
nisan ayında Dışişleri Komisyonu'nda,
mayıs ayında genel kurulda oylanacak
taslağın, raportörün verdiği son şekliyle
bile AP'den geçebilme olasılığı hayli za-
yıf.
Gözlemciler, Kürtlerin self-determi-
nasyon hakkıyla ilgili ifadenin verilen
çok sayıda değişiklik önergesiyle birlikte
ya taslaktan tamamen çıkanlacağını ya
da taslağın Kürtlerin bu hakka sahip ol-
ması gerektiği yönünde radikal bir deği-
şikliğe uğrayacağıru tahmin ediyorlar.
Güneydoğu'da Nevruz kutlamalan sırasında güvenlik güçleri ile PKK mitanları arasında çıkan çatısmalar Türkiye 0e Almanya
arasında sorun yarattı. Almanya, Türkiye'ye NATO anlaşmaJarı çerçevesinde hibe ettiği zırhlı personel taşıyıcılarının sivil Kürt
halkına karşı kullanıldığı gerekçesiyle Ankara'yı protesto ederek Türkiye'ye silah sevkiyatını durdurdu. Ankara ise Güneydoğu
olaylannda Alman yapımı askeri araçların kuUanilmadığını ve Türkiye'nin NATO anlaşrnalarına bütünüyle uyduğunu açıkladı.
çi İsmail Soysal da Cumhuriyet'e "Tür-
kıye'de istikrarsızhk yaraülmasının Al-
manya'nın çıkanna olmayacağını düşün-
düğünü ve bu nedenle son gelişmelere
anlam vermekte güçlük çektiğini" söyledi.
Almanya'nın tutumunu etki, Türkiye'nin
tutumunu da tepki olarak niteleyen Soysal,
İngilterede IRA, İspanya'da ETA'nın gi-
riştikleri operasyonlarda pek çok sivilin
yaşamını yiürdiğini, ancak Almanya'nın
buna bir tepki göstermemiş olduğunu vur-
guladı ve "'Almanya'nın çifte standart uy-
guladığım" savundu.
Berlin Freie Universitaet öğretim üyesi
Dr. Heinz-Jürgen Axt, Almanya'da iç poli-
tik kaygılann önemini vurgulayarak ka-
muoyunun üçüncü ülkelere silah satışı
konusunda tatsız deneyleri olduğunu söy-
ledi. Irak'a kımyasal silah yapımında kul-
laaılan malzemelerin salılmış obnasının
Körfez savaşı döneminde büyük tepkiyle
karşılandığını haürlatan Dr. Axt, Alman
hükümetinin, bir toplumun zor kullanarak
basünlmasında rol oynadıklan şeklinde
yorumlanabilecek bir duruma engel olma-
ya çahştığıru söyledi.
Dr. Hans-Jürgen Axt, Almanya'da ya-
şayan Kürtlerin konumu konusunda,
Kürtlerin ABD'de olduğu gibi bir Ermenı
j a da Yahudi lobisı benzen bir baskı grubu
oluşturmadıklannı, PKK'ya sıcak bakıl-
madığını. ancak insan haklan alanında
Kürt konusunun büyük bir hassasiyetle
değerlendirildiğini belirtti. Dr. Axt, olayın,
"bir tek Almanya'nın sorunu" olarak ele
alınmaması gereküğını belirurken Avrupa
Parlamentosu'nda da Kürtler ve insan
haklan sorununun diğer ülkeler tarafından
dile geünldiğını hatırlattı.
Prof.Dr. Haluk Kabaalioğlu'nun ilk
oturumu yönettiği "Avrupa'da Siyasi İşbir-
liği- Uzlaşma ve İhtilaflar' konferansında
söz alan konuşmacılar, toplantının amacı-
nı "yeni dünya düzeni oluşturulurken sap-
tanacak AT poliükalan için perspektif
saptamak" şeklinde belirtirken Türkiye ve'
AT ilişkileri üzenndeki görüşlennı de dile
getirdiler.
Alman Doğu Bilımlcri Enstitüsü'nden
Dr. Udo Steinbach, "Türkiye ıle AT ara-
sında son yıllarda dışişleri bakanlan düze-
yinde bir diyalog ortarru yaratılmış olsaydı,
bu noktaya gelinmezdi" dedi.
Marmara Üniversitesı Rektör Yardım-
cısı Prof. Ömer Faruk Baturalp "ATnin
yeni dünya düzenın oluşturulmasmda kat-
kı sağlarken kapılannı açık tutması gerek-
tiğini' belirtti. Prof. Baturalp, "ATnın
uzun dönemli çıkannın Türkiye'yi tam üye
olarak topluluğa almakta" yattığını da
kaydetti.
AT üyesi ülkelerin ortak dış politikalan
olup olmadığı hakkında konuşmacılar
farklı görüşler dile getirdiler. Avrupa Poli-
tikalan Enstitüsü'nden Dr. Wolfgang
\Vessels. topluluğun genişleme konusuna
yaklaşımında. dış poütikalann uyumuna
bakıldığını hatırlattı. Balkanlar'da ve dağı-
lan Sovyetler Birliği'nde yaşanan gelişme-
lerle dış politika perspektifîerinin gözden
geçırilmesinin gerekliüğini vurguladı.
Diğer bir enstılü yetkilisi VVolf von Leip-
zıg, ATnin Türkiye ılışkılennı değerlendi-
rirken. Ankara Anlaşması imzalandıktan
sonraki 5 yıl siyasi diyalogdan söz edileme-
yeceğini. 1970-80 arasında Kıbns konusu-
nun , 1980'den sonra 12 Eylül darbesi ile
KKTC'nin kurulmasının ilişkileri olumsuz
yönde etkilediğini anlattı.
AT ile Türkiye arasında diyalogun güç-
lendiği döneftılerin niteliği. dünkü oturu-
mun diğer bir tartışma konusunu oluştur-
du. Türkiye'nin AT nezdindeki büyükelçisı
Cem Duna, ilişkilerin özellikle knzdönem-
lerinde sıkılaştığına dikkat çekti.
Türkiye'ye yardım Kürt sorununa endeksliHAKAN AYGUN (Bonn-Ankara) Alman Hükümeti, Türkiye'-
nin Ortak Pazara üyeliği ve yapacağı askeri yardımlan Kürt soru-
nuna endeksledi. Son yıllarda duraklayan ikili ilişkileri canlandır-
ma niyetini taşıyan Bonn'daki yetkiüler, Alman askeri yardımının
sürmesinin Türkiye'nin, "Kuzey Irak ve Güneydoğu'daki operasyon-
ları"na bağlı olduğunu açıkça dile getiriyorlar.
Türkiye ile 1986 yılından ıtibaren so-
ğuyan siyasi ilişkilerin 1991 yılında Dı-
şişleri Bakanlığı Müsteşan Özdem San-
berk ve ardından da Dışişleri Bakanlan-
nın Bonn ziyaretleriyle yeniden can-
landığı görüşündeki Alman yetkililer,
kısa süre önce Bonn'a davet ettikleri
Türk gazetecilere de bu görüşlerini ak-
tardılar. Bir anlamda Alman Dışişleri
Bakanı Hans Dietrich Genscher'in Ni-
san ayında gerçekleştirmesi planlanan
Türkiye zdyareti öncesinde oluşan olum-
lu havayı daha da geliştirmeyi hedefleyen
Alman yetkililerin, işaret ettikleri tek or-
tak kaygılan "Kürt sorunu"ydu.
Genscher'in ziyareti, Alman Dışişleri
Bakanı'nın uzunca bir süredir Türk-
Alman ilişkilerini ve Türkiye-AT ilişkile-
n n i o l a s ı te
pkilerden kaçınmak amacıyla
gündeme getirmemesi açısından da önem
taşıyordu. Sonuçta Genscher'in Türki-
ye'ye sert tepki göstermesine yolaçan ge-
lişmenin habercisi ise, Bonn'un Türkiye'-
nin sınır ötesi operasyonlanna karşı ta-
kmdığı tavır ve Türk gazetecilerle görü-
şen Alman yetkililerin Kürt sorununun
"kültürel otonomi" verilerek çözülmesı-
ni de içeren sözleriydi. Kürt sorununun
Türk-Alman ilişkilerine yansıması da
şöyleydi :
-Geçen ağustos ayında PKK tarafın-
dan kaçırılan Alman turistlerin serbest
bırakılmalanrun ardından Türktye'de
Almanya-PKK işbirliği kuşkusu doğdu.
-Bu olayı izleyen saatlerde Almanya Dı-
şişleri Bakanı Hans Dietrich Genscher,
Ankara'da şok etkisi yaratan ilk açıkla-
masını yaptı. Türk Ordusunun 1991
Ağustos ayında Kuzey Irak'ta PKK te-
röristlerine karşı gerçekleştirdiği hare-
kat, Genscher ve tüm siyasi parti temsıl-
cilerince sert tepki ile karşılandı. Hare-
kat, sivil halkın da zarar gördüğü gerek-
çesiyle eleşurildi. İkincı harekat tepki
uyandırmadı. Ekim ayındaki üçüncü ha-
rekat üzerine ise, Türkiye'ye yapılan as-
keri yardımın siyasi baskı aracı olarak
kullanılması gündeme geldi. 8 Kasım
1991'de Federal Meclis Bütçe Komisyo-
nunda askeri yardımın 25 milyon
marklık bölümünün askıya alınması ve
serbest bırakılmasının Dışişlen Bakan-
lığı'nın Türkiye'de insan haklannın du-
rumu konusunda vereceği rapor ile ır-
tibatlandınlması kararlaştınldı.
-Alman Başbakanı Helmut Kohl, 18
Aralık 1991 günü Bonn'u ziyaret eden
Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin'e bu kısı-
llamanın kaldınlması için şahsen giri-
şimde bulunacağını söyledi. Bu husus
Başbakanhğın yaptığı basın açıklaması-
nda da yeraldı.
-1 Mart 1992 tanhinde yapılan sınır
ötesi operasyonu ise Almanya'da gerek
Hükümet yetkilileri. gerekse de siyasi
parti mensuplanndan hiçkimse eleştir-
medi. Alman basınında da kayda değer
bir eleştiriye rastlanılmadı. Bunda sivil
halkın zarara uğrayacağı gerekçesiyle
sınır ötesi operasyonlara karşı hassasiyet
gösteren Alman makamlanna, operas-
yondan çok kısa bir süre önce bilgi veril-
miş olması da önemli rol oynadı.
-Almanya, yumuşayan tutumunu 21
Mart'ta öüneydoğu'da meydana gelen
olaylann ardından yeniden sertleştirdi.
Bunda. Yeşiller Partisı'ndcn Alman par-
lamenter Uvve Halmke'nin Cizre'de gü-
venlik güçleri tarafından lartaklanması
ve İçişleri Bakanı İsmet Sezgin'in geçen
Pazar günkü sözkri de etkili oldu. Alman
gazetecileri kabulü sırasında, "Almanya'-
nın PKK'yı desteklediğini" söyleyen Sez-
gin, "Bu tutumunu dcvam cttirmesi ha-
linde. konuyu diplomatik açıdan değer-
lendirme aşamasına gelebileceğimizi be-
lirtmek istiyorum" demişti. Sezgin'in Dı-
şişleri'ni de rahatsız eden bu sözlerinin
yanısıra, Sivillerin de öldüğü çatışmalar-
da, Almanya'nın Türkiye'ye gönderdiği
eski Doğu Alman silah sistemlerinin kul-
lanıldığı yönündeki iddialar ise Alman-
ya'nın sert tepki göstermesınde en önem-
li etken oldu.
Kürt sorununun iki ülke arasındaki
ilişkileri bozabileceğine ilişkin ikınci bir
işaret de, Bonn'daki yetkililerin Türk ga-
zetecilerine verdikleri mesajlardı. Yet-
kililer kaygılannı üç ana noktada dile ge-
tiriyorlardı :
-Eski Doğu Alman silah sistemlerinin
Türkiye'de Kürtlere karşı kullanılması.
Böylece Almanya'nın da sorumlu tutul-
ması.
-Almanya'ya açıkça savaş ilan eden
PKK'nın kanlı saldınlarda bulunmasın-
dan korkulması.
-Alman iç politikasmda Kürt sorunu-
nun giderek hayli önemli yer tutması.