26 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
,«ART1992CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA 15 ClJMARTESİ CUMARTESİ Ah nerede o eski "soğuk savaşlar" S o r günlerdegiderek tırmanarı terör b e l s ı karşısında çok sayıda gö.zlernti, haJcı olarak. onca silahın nereden. kimler taurrfindan sağlandığını soruyor. iVslnda süahlann kimler tarafuıdan üretldiği kimsenin saklısı değil. Ama önenli olan. adı sanı bilinen ileri endüstri ül lcderinin bu silahlan hangi kanraaşık y o l k n n kullanımıyla terör pazanna sürcüklerinin saptanmasıdır. B u S3n derecede karmaşık bilmeceyi çöznek, kuşkusuz kolay değil. Öncelikle "silah satışı' olgusunun mantığınııı kavıanması gerek. Silah, satılmtak için üretür. Silah satışı başka hicbir satışla kıyadanmayacak ölçiide kar &ağlar. Ödeaneler peşin ve kuvveli dövLzlerle, anınia yapılır. Ama silah satışlanna salt lecinsel açıdan bakmak son derecede yanıtıcıdır. Çünkü askersel silah sanayii kompleksleri. ilgili devletlerin kontrolü altıncadır. Dahası, devletler çoğu zaman bu komplekslerin kontrolü altındadır. Bu yüzden de silah ticaretinin iç ve dış politkadan ekonomiye, istihdartKİan teknolojikilerlemeye.dahadaönemlisi savunma politikalanna uzanan yaşamsal önernde yansımalan mevcuttur. Silah satan ülkeler saüşlan politik baskı aracıolarak kullanırlar. Ordulan belli oranlarda satıcı ülkelerin silahlanyla donatılmış olan ülkeler eğitim, yedek parça gibi nedenlerle satıcı ülke-nin gizli açık baskılanna hedef olurlar. A B D , BDT, İngiltere ve Fransa gibi büyük silah satıcısı ülkeler, silah teknolojilerini rekabete karşı belli bir düzeyde tutmak zorundadırlar. Bu ise büyük harcamalar gerekürir. Yine bu nedenle hiçbir üJke salt iç pazar, yani kendi silahlı kuvvetleri için silah üretmez. Çünkü, iç pazarla yetinmek silah teknolojisinde geri kalmak anlamına gelir. Teknolojiyi izlemek, çok daha etkin silahlar üretmek doğrudan dış saüşlara bağlıdır. Ülkeler, birazdabuyiâzden, ne denli demokrasiden, silahsızlanmadan söz ederlerse eısinler, kendilerini ne pahasma olursa olsun silah üretmek ve ürettikleri silahlan da ihraç etmek zorunda görürler. Aksi halde, bırakınızhazinelerinin bu tatlı kârlardan yoksun kalmasmı, dünyadaki politik etkinlikleri tehlikeye girer, ordulan güçsüz kalır. dolayısıyla da ülke savunması zayıf düşer. HÜSEYtN BAŞ Bugün Birleşmiş Milletler, Irak'ın imha edilmekten kurtarmaya çahştığı balisük füzeleri ve kimyasal silahlannı ele geçirmek için nefes tüketmektedir. Bunun için Saddam'a ciddi baskılar uygulamaktadır. Ama Irak'a bu füzeleri, kimyasal silahlann yapımı için gerekli teknolojileri kimler sağlamıştır? Bugün bile. petrol imtiyazlan koparmak, yıkılan beldelerin büyük ihalelerini üstlenmek karşılığında kimler yeniden karşı tarafa silah ve teknoloji sağlamaya hanrlanmaktadır? Kimler yoktur? Adı sanı bilinen anlı şanh demokrasiler, insan haklan savunuculan kuyruktadır. Aslında bütün sıkıntı, Jacq"ies Rosselin'in "Courrier International"da değindiği gibi, "soğuk savaş"ın, ister istemez sona ermesinden kaynaklanmaktadır. Rosselin'in yazısının başlığını "Acele Bir Soğuk Savaş" koyması boşuna değil. Silah taciri ülkeler işsizlikten, tatlı karlan istifledikleri o eski soğuk savaşlann özleminde yanıp tutuşuyor. Business Week'in, West Chester'daki araştırma kuruluşuna yaptırdığı incelemeye göre soğuk savaş sonrası Dış BASINDAN Ben de gider Nice'e yerleşirim ekonomiye geçişin Amerikan ekonomisini ciddi dar boğazlara soktuğunu ileri sürüyor. Pentagon'un 5 yılda yapacağı 50milyardolarlık kesinti (ki buna Kongre'nin kesmesi muhtemel 25 milyar dolarhk bir ek kesintiyi de katmak gerekir). Amerikan gayri safi hasılasının, aynı dönemde. %2'nin altına düşmesineyolaçacaktır. Bu 1996'ya kadar 1.8 milyon işçinin işinden olmasına yol açacaktır. Eğer kimi Kongre üyesinin düşündüğü gibi kesinti bunun üç katına çıkarsa. o zaman GSMH 1.6'nın altına düşerek bu 3.3 milyon yeni işsize patlayacaktır. Amerika giderek sanayi toplumu olma özelliğini yitirmektedir. Kore savaşından sonra çalışan nûfusun %35'inin sanayide çalışmasına karşın bugün bu oran % 17'lere düşmüştür. DRI'MGravv Hill'in bir araştırması, doğrudan yada dolaylı olarak savunma için çalışan sektörlerde 300 bin iş kaybından söz etmektedir. Kısaca, şöyle esaslı bir "soğuk savaş", başta silah taciri ülkeler olmak üzere "yeni dünya düzeninde" meydanı boş bulup birbirlerini boğazlayan etnik gruplar da dahil. hemen herkesin işine gelecektir. Üstelik savaşı kundaklamak, eskisine oranla bugün çok daha kolaydır. Bu konuda senaryolarşimdiden hazır. İkisini aktarmakla yetinelim: Baltık Senaryosu: Kremlin'eyayılmacı ve otoriterbirhükümetyerleşir. Baltık devletleri, Beyaz Rusya ve Rusya arasında 18 aylık bir gerilimden sonra ABD'ye ve NATO'ya ait 24 tümen Polonya-Litvanya sınınnı aşar ve 80günlük birçatışmadan sonra Baltık devletlerini kurtanr. Ama daha heyecanh senaryo "Global Düşman" senaryosudur. 2001 yılında bir devlet ya da devletler topluluğu ABD'nin "dünya ölçüsündeki" çıkarlannı tehdit eder. Pentagonjargonunda bunun adı: "Resurgent Emergent Global Threat (REGT). Anlamıisetek: Rustehdıdi. Hani şu unutulmuş görünen ünlü klasik tehdit. Herkesin her işte rahatlıkla kullandığı "tehlike". Ama sanınz bu kez. "komünizm tehlikesi" yerine Rus tehlikesi daha uygun. Kendin pişir, kendin ye, ya da... Nice "soğuk savaş'"!ara.. KUTU "Alo Çankaya" Gazetelerde "TMO bilmem rteden" geçilmiyor. Moda iyi sardı. Bugünlere bayağı "inn". Beşbini bastıran "Baba'dan nasihatını alıyor. "Alo Baba."deyin yeter. Baba karşınızda. Baba hizmetinizde. Eh o yapar da Çankaya"daki durur mu? Bir "Alo" da ona. "Alo Çankaya? Alo.. Alo. Orda mısınız? H.B. • Hâiâ! Bir hükümet için şehiı, isyancıdan çok daha zararlıdtr. D'Azeglio Çocuklar hiçbirşeyde. herşeyibulurlar. Yetişkinler herşevde hiçbirşeybulama:lar. Leopartü Güneyİçte ve dışta patlak veren düzineyle iç karartıcı olay, Güney Afrika'da 1948den bu yana, tüm uluslararası baskılara karşın acımasızca sürdürülen, insanlık suçu "ırk aynmının" tarihin çöplüğüne havale edilmesi yönünde atılan somut adımm sevincini bir hayli gölgeledi. Güney Afrikalı beyazlar, Başkan De Klerk'in ırk aynmına son verilmesiy le ilgili çağnsma 17 mart 1992 referandumuyla yüzde 68,7 gibi ezici bir Pisuar Mimar Erkal Güngören. sevimli ve son derecede esprili kişiliğinin yanı sıra işindeki titizliğiyle ünlüdür. Ama oda çoğu meslektaşı gibi elindekiyle yetinmek zorunda. Bu yüzden de "usta'ya çıkan, ne varki el attıklan her işi yanm yamalak vemutlaka yanlış yapan takımla başı dertten kurtulmuyor. Geçen hafta güneyde yapımını üstlendiği turistik otelin insaatına denetlemeye gjtti. Ustası o sırada VVC'lerin takımlannı yerleştirmekle uğraşıyordu. Erkal Güngören, başına geleceklerden habersiz, ustarun yanına uğramaya karar verdi. Karar vermez olaydı. Usta, pisuarlann alayını belden yukan takmıştı. Öfkeden karu beynine çıkmıştı, Erkal Güngören'in. "Yahu ".dedi "insanlar oncayükseğe nastl çiş yaparlar. Üstelik sana ölcü de vermiştim." Usta, gayet sakin. soruyu "Kusura bakma beyim, o gün metremi yanıma almayı unutmuştum!" diye yarutlayınca Erkal Güngören, kendini tutaunadı. "Pesdoğrusu" dedi. "Hadi metren yoktu. diyelim bilmem neyin de mi yoktu be kardeşim?" A.VCILIKATICILIK Yasak AdLanın biri, balık lutma yasağına karşın balıkavlayan amatör balıkçıya yaklaştı: _» «<*»ie, dedi.Nasılgidiyor? 'da ırk ayrımına veda oranda uyarak yüzkızartıcı "Apartheid " ayıbının ortadan kalkmasını sağladılar. Faşist ırkçı sistemi geride bırakan Güney Afrika, şimdi en az onun kadar onurlu bir başka savaşa, çok ırklı birdemokrasinin kurulması savaşına hazırlanmaktadjr. Bu, kuşkusuz. kolay olmayacak. Beyaz azınlığın büyük oranda "evet" demesinde De Klerk'in sandıktan "hayır" oyu çıkması olasılığında bunun iç savaşa ve ülkenin yeniden uluslararası planda gy a. Allah bereket versin, üç saatte tar» 50çinekop, 150 kadar da san kanat tuttum. Aciımcebinden kimliğini çıkardı. - Şansb günündesin. Benim kim olciiğumu biliyor musun? Ben bahk ko mıına görevlisiyim. Bizarki, oralı olmadı: - P*<k;, diye yarutladı. Sen benim kim okjb$umu biliyor musun? Ben bu har^aMnen büyük palavracısıyım. TEMELÎNYERİ Entel barda İdris, iyice kafayı çektikten sonra, o çoktandır merak ettiği "Entel Barlardan" birine girdi. Bir iki tek viski daha parlatüktan sonra fena halde sıkıştığını fark edip, WC'ye kendini dar attı. Ama içeride onu inanılmaz bir sürpriz bekliyordu. Pisuar som altından yapılmıştı. "Ula İdris, dedi kendi kendine. Ha şimdu oldin kral. Som altın pisuara işeysun. Ha pir de pu entel barlar para kazanmay deyurlar..." Altın pisuar işi İdris'in çok hoşuna gitmişti. Ertesi gün yine "Entel Bar'ın" yolunu tuttu. Ama altın pisuar'ın yerinde yeller esiyordu. Altın pisuar gitmiş. yerine o her zaman rastlanan sıradan emaye pisuarlardan biri gelmişti. Müthiş bozulmuştu. Gidip şef garsona sormaya karar verdi: "Ha pu dunakşamki altın pisuar nerededur? Dahacümlesini bitirmeden şef garson Sanlı, Bar'ın köşesinde kafayı çeken arkadaşgrubuna seslendi heyecanla: "Hulusi ağabey... Dün akşam senin saksofona çişini yapanı bulduk..." •tecridine" yol açacağı uyansının belirleyici rolü olduğu kimse tarafından yadsınmıyor. Beyaz azınlığın akıl yolunu seçmesi, kuşkusuz, kolay olmadı. Bu konuda zafere ulaşılmasında siyah halkın destan boyuilanna ulaşan özverili ve soluklu, dünya demokratlannın yoğun dayanışması ve nihayet Apartheid' denilencağdışı uygulamanmçıkaryol nlmadığını kavrayan gerçekçi ve aklı başında politikacılann sabırlı mücadelelerinin payı büyük olmuştur. Ne var ki ırkçı sistemin yenilgisi her şeyin çözüme ulaştığı anlamına geîmemektedir. Kanımızca çok ırklı demokrasinin kurulması için aşılması gereken daha çok engel vard*r. Bu bağlamda "Demokratik Bir Güney Afrika İçin Konvansıyon'un (CODESA) nisan sonunda yapılması gereken genel kurulu. çoğu gözlemcinin de altını çizdiği gibi 'yaşamsarönemdedir. Siyah mücadelenin onurlu simgesî Neteon Mandela'nın Afrika Ulusal Kongresi (ANC) ile diyalog başlatan CODESA'nın. sözü edilen nisan sonu genel kurulunda bu kez, beyazlann yanısıra siyahlar da yer alacak ve yakın gelecekteki iktidann paylaşılması sürecini tuiacaklardır. CODESA'da vanlacak kararlar, De Klerk'in Milliyetçi Partisi'nin(NP) mutlak çoğunluğa sahip olduğu parlamentoda onaylanmasıyla yürürlüğe girmişolacaktır. "Kara Hayalet" umacıayla halka ktorku salarak "ırk aynmını" sürdürmek isteyen faşist muhafazakâr parti ise referandumda esaslı bir yenilgiye uğramasına karşın gücünü yitirmiş değildir. Bu yüzden de çok ırklı bir demokrasinin kurulmasına ve siyah halkın iküdan beyazlarla paylaşmasına vargücleriyle karşı koyacakları kimsenin saklısı değildir. De Klerk'in reformlannın somutlaşmasını engellemek için elinden geleni ardına koymayacağı hemen kesindir. NelsonMandela, "Irk aynmı yerli yerinde durmaktadır. Siyahlann büyük bölümü oy kullanma hakkından yoksundur. Güney Afrika'da politik süreç henüz geri dönülmez noktaya ulaşmış değildir. Başkan De Klerk'in öncelikle yapması gereken 'bir geçici hükümetin kurulması' yönünde caba göstermesi ve bu konuda eüni çabuk tutmasıdır. Ancak o zaman petrol ve silah ambargosu dışındaki ambargolann kaldınlmasını ve Güney Afrika'nın başta Birleşmiş Milletler olmak üzere diğer uluslararası örgütlerde yer almasını sağlayabiliriz" demiştir. Güne> Afrika da insanlık ayıbı "ırk aynmı" yasal olarak sona ermiştir. Şimdi sıra, tüm engellere karşın. "çok ırklı demokrasinin" kurulmasında. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇAK F £ Ai/ A// 5 T *>&*%$£&» PİKNİK PÎYALE MADRA HIZLI GAZETECİ NECDETŞEN ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI GARFIELD JIM DA VIS BLACKIE WHITE CARLOS TRILLO-ERNESTO R.GARCIA SEIJAS BULUT BEBEK NURA Y ÇİFTÇİ Bızirn Çapfcm Aydedc'nm en âoVunzn tLAN TC BATMAN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) DosyaNo: 1992/61 Davacı tbrahim Yelken tarafından hasımsız olarak mahkeme- mizde açılan çek iptali davası nedeniyle; Davacıya ait Batman İş Bankası'ndan verilme 3365 hcsap nolu 151733 nodan 151750 noya kadar bulunan boş çeklerin kaybol- duğu büdirildiğinden, iş bu ilan tarihinden itibaren 3 ay içinde çekleri ellerinde bulunduranlann mahkememize ibraz etmeleri, aksi takdirde iptallerine karar verileceği ilanolunur. 14.2.1992 Basın: 46646 tLAN ANKARA 19. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Dosya No: 1991/394 Davacı Yunus Uysal veküi Av. Hüseyin Çetin tarafından davah Ayset- Uysal aleyhine açılan boşanma davasının yapılan duruşmasında; Davalı AYSEL UYSAL'ın adresi meçhul olduğundan ilanen tebli- gat yapılmasına karar vetümiştir. Karar gereğince duruşmanın muaUak bulunduğu 6.5.1992 Çarşanjba günü saat 10.00'a bırakıldığından duruşmaya bizzat gelmeniz veya bir vekille tem&il etmeniz, gelmediğiniz takdirde HUMK'nın 213 ve 337. maddeleri gereğince yokluğunda hakttm verileceği tebligat yerine kaim olmak üzere ilan olunur. Basın: 24123
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle