Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
24MART1992SALI CUMHURİYET SAYFA
r r r r <
u u u
r S TA N B U L
S Ü L T Ü K VE
»AJVAT VAJCFI
S Ü L T Ü_R
1 A K A N L I G I F I L F TIVALI
Festivalde erotizm ve mizah yüklü filmler
FESTİVALDE BUGÜN
Festivalin on birincigününde, erotizm ilemizahın içiçegeçtiğifilm
örnekleriizleyicikarşısınaçıkacak.Onşekizfılminyeraldığıbugünkü
programdaPassoli'nin "CanterbwyÖyküleri"ve "Teorem", Berg-
man'ın "YabanÇilekleri"ve "Sessizlik",EricRohmer'in "Maud'-
dakiGecem", DanyLevy'nin "RobbyKallePaul"adlıçalışmaları
izleyiciden ilgi bekliyor.
Beyoğlu Emek
Canterbury Öyküleri
1972 >ılında Berlın Fılm Festivati'nde Al-
tın Ayı ödülü alan bu fılm. Pier Paolo Pa-
solini'nin Chauser'ın öykülerinden yola çı-
karak ortaçağda İngiltere'de geçen ve yine
müstehcenlik sınırlannda gezinen bir
yapım. İzleyiciyi irkilten sahneleriyle, cin-
sellik ve ölüm ûzerine Pasolini'ye özgü bir
deneme. Hugh Griffith, Laura Betti ve Ni-
netto Davoli başrollerde. (12.00.18.30
ttulyanca. İngilbce ve elektronik Türkçe
altyctzıhj
Suç Unsuru
Çağdaş sinemanın önde gelen yönetmenle-
rinden Lars Von Trier. festivalin "Dünya
Sinemasının Genç Yıldızlan" bölümünde
yer alan bu fılmınde, bir dedektifın Avru-
pa'dan Kahıre'ye dek uzanan ılgınç ve geri-
limli öyküsünü anlatıyor. 1984 yılında
Cannes, Mannheim ve Chicago Film Fes-
tıvallerinde çeşitlı ödüller alan fılmde. Mic-
hael Elphick, Me Me Lei ve Esmond
Knight rol alıyor. (15.00.21.30 jtngüizce.
elektronik Türkçe altyazıh)
Beyoğlu Atlas
Deniz Kıyısında Koşan
Köpek
natçının başyapıtı sayılabilecek denli
onemli bir fılm... 1958 yıhnda Berlin Film
Festivali'nde Altın Ayı Ödülü alan "Ya-
ban Çilekleri", 80 yaşına yaklaşan bir bili-
madamının tüm yaşamını ve de ölüm dü-
şüncesinı gözden gecirmesini anlaürkcn.
yaşlılar üzerine Bergman'ın biraz da ka-
ramsar bir yaklaşımını sergiliyor. Filmde
Victor Sjöström ve Bibi Andersson başrol-
leri paylaşıyorlar. (15.00; tsveçce, İngilizce
ve elektronik Türkçe altyazıh)
Amazon
Geçen yıl ülkemize gelen Mika Kauris-
maki'nin yönetmenliğini üstlendiği bu
film, festivalin "Doğa'nın Çağnsı" bölü-
münde yer alıyor. Amazon ormanlannda
maceralara atılan 'modern' bir Finli'nin
öyküsünü konu alan bu fılm, Amazon or-
manlannın doğal güzelliklerini beyazper-
deye getirmesi açasından tam bir görsel şö-
len. 1990 yapımı Finiandiya-ABD ortak
yapımında Kari Vaananen ve Robert Davi
başrollerde. (18.30 jFince, İngilizce all-
yazılı)
Sessizlik
Ingmar Bergman'ın festivalde yer alan bu
filtni, Tann'nın insan dramı karşısındaki
sessizliğini sorguluyor... Yabancı bir ülke-
depkaybolan üç kardeşin öyküsünü konu
alan filmde, Ingrid Thulin, Gunnel Lindb-
lom ve Jorgen Lindström başrollerde.
(İsveçce, İngilizce ve elektronik Türkçe alt-
yazıh)
Eric Rohmer'in yönettigi, Jean-Louis Trintignant, Françoise Fabrian ve Marie-Christine'iıı rol aldıklan "Maud'dald Occem'
insan dogasında varolan tinsel ve tensel tutkulann miicadelesini konn alıyor.
Ünlü yazar Cengiz Aytmatov'un aynı adlı
romanından uyarlanan bu film, Japonya'-
nın kuzeyındeki bir adada yaşayan bir ka- B
_ . , _ 5 | . . II«M.«MSIM
bileyi konu alıyor. Ozellikle ilkel kültür B6yOQIII lfByOQIU
meraklıiann ilgisini çekebilecek niteükteki _^ . ^
fılm, festivalin "Doğa'nın Çağnsı" bölu- I HngO PiyaiUStl
münde yer alan ilgınç çalışmalardan biri.
1990 yapımı Rusya-Almanya ortak yapımı
flilm, Karen Gevorkyan'ın imzasını taşı-
yor. Film. geçen yıl Gevorkyan'a Moskova
Film Şenliği'nde En îyi Yönetmen ödülü
getirmiş, aynca Büyük ödül'ü dt ka-
Zanmıştı. 112.00ı Rusça, İngilizcealtyazıh)
Yaban Çilekleri
Ingmar Bergman'ın festivalde yer alan en
önemli yapıtlanndan biri, belki de sa-
Festivalin önemlı bölümlerinden "Ulusla-
rarası Yanşma"da yer alan bu Almanya-
İsviçre ortak yapımı, vatana ihanetten 21
ay hapis yatan bir doktorun 1968 yılında
serbest bırakıJdıktan sonra belki daha çok
zorlaşan yaşamını, uyum çabalannı anla-
tırken, Doğu Almanya"da insanlann yıllar
boyunca ne gibi zorluklarla savaştıklannı
göstermeye çahşıyor. Yönetmenliğini Ro-
land Grafın üstlendiği fılm, 'kaba sos-
yalizm'ın ınce bir eleştirisi. (12.00 /Alnum-
ca, İngilizce altyazıh)
Kanıt
"Uluslararası Yanşma" bölümünde
Avustralya'dan bir film... Yönetmenliği-
ni Jocelyn Moorhouse'un üstlendiği,
Hugo VVeaving, Genevieve Picot ve Rus-
sell Crowe'un başrollerini paylaştıklan
film, geçen yıl Valladolid Şenliği'nde En
lyi İlk Film, Tokyo Film Şenliği'nde
Bronz ödül ve Melbourne Film Festiva-
li'nde En Popüler Uzun Metrajlı Film
ödüllerini almıştı.
"Kanıt", doğuştan kör olan bir adamın
fotoğraf çekmeye başlayarak çevresini
tanımaya çalışmasını ve bu arada dostluk
kurduğu bir adama bu fotoğraflan an-
latürarak insanlara olan güvenini kazan-
maya çalışmasıru anlatıyor.
(15.00 lİngilizce, elektronik Türkçe alı-
yazûı)
Uzun İnce Bir Yol
Dede Korkut'un "Deli Dumrul" masalı
ile "Alkestis" adlı mitolojik öyküden yola
çıkarak gerçekleştirilen "Uzun İnce Bir
Yol" yönetmen Tunç Başaran'ın imzasını
taşıyor.
Başhca rollerini Tank Akan, Taner Bar-
las ve Caren Libby'nin üstlendiği film yıl-
larca Ingiltere'de yaşayan bir adamın ül-
kesi Türkiye'ye döndükten sonra uyum
zorluklannı konuediniyor.
(18.30 /Türkçe)
Suyun Öte Yanı
Tomris Giritlioğlu'nun yönetmenliğini
üstlendiği. başlıca rollerini Nur Sürer, Me-
ral Çetinkaya ve Selçuk Yöndem'in pay-
laşüklan bu fılm, 1980'lerin ilk yansmda,
Türkiye'de geçiyor. Düşünceleri yüzünden
tutuksuz yargılanmak üzere yeni sahveri-
len bir öğretim üyesi, Ayyalık'm Cunda
adasında 1920'li yıllarda Girit'ten gelen bir
kadının işlettiği pansiyonda bu kadının sıla
öykülerini dinliyor... 121.30 j Türkçe)
Osmanbey Gazi
Louis Trintignant, Françoise Fabian ve
Marie-Christine başrolleri paylaşıyorlar.
Festivalin "Cahiers Du Cinema'nın 40
Yıh" bölümünde yer alan ilginç fılmlerden
biri. (15.00 IFransızca, İngilizce altyazıh)
Altın Saç örgüsü
"Avustralya'dan Bir Usta: Paul Cox"...
"Altın Sa; örgüsü", Cox*un kendine özgü
üslubuyla güldürü ögelerini kaynaştırdığı
sevimli bir film. Başrollerini Chris Haywo-
od, Gosia Dobrowolska ve Paul Chubb'ın
paylaştıklan filmin ilginç bir konusu var:
Eski bir dolabın içınden çıkagelen bir tu-
tam altın sansı saç, yaşlı bir adamın ya-
şamını altüsteder... (İngilizce)
ğu olmayan aileler lanetlendiklerine
inarup, kız çocuklanndan birini erkek gibi
yetiştirirlerdi. Bufilm,o genç kızlardan bi-
rini anlatıyor işte. Yönetmenliğini Srdjan
Karanovic'in üstlendiği filmin başrol
oyunculanndan Marta Keler bu filmdeki
kompozisyonuyla 1990yıhnda Felix Avru-
pa'da En lyi Yardımci Kadın Oyuncu
Odülü'nü kazanmıştı. (12.00 jSırpça,
Fransızca ve elektronik Türkçe altyazıh)
Kelebeğin Kanatlan
'"Dünya Festivallerinden" bölümünde yer
alan bu 1991 yapımı İspanyol filmi, geçen
yıl San Sebastian Film Festivali'nde Büyük
Odül kazanmıştı. Altı yaşında küçük bir
kız çocuğun iç dünyasma eğilerek aile ve
anne-kız ilişkileri üzerine duyarh bir fılm...
Yönetmenliğini Juanma Bajo Ullao'nun
üstlendiği filmin başrol oyunculan Silvia
Munt, Fernando Valverde ve Susana Gar-
cia. (15.00 jİspanyolca, İngilizce altyazıh)
RobbyKallePaul
"Dünya Sinemasının Genç Yıldızları BÖ-
lümü"ndc üç filmı yer alan Dany Levy'nin
bufilmi,karmaşık bir aşk ve cinsellik ilişki-
sine dalan üç adam ve iki kadının ilgınç öy-
küsünü anlatıyor. Dany Levy'nin kendisi,
Frank Beilicke ve Josef Hofmann başrol-
lerde. (18.30 jAlmanca. İngilizce ve elektro-
nik Türkçe altyazıh)
Yakın Plan
"Uluslararası Yanşma"da Iran'dan bir
fılm... Bu filmde, ünlü İranlı yönetmen
Mahsen Makmalbaf kendisini taklit eden ParİS BİZÜndİT
bir sahtekânn peşine düşüyor. Yan belge-
sel nitelikteki bu filmde. filmin gerçek yö-
netmeni Abbas Kiarostami ilginç bir yön-
temle İran'da sinemanın yerini
sorguluyor... (12.00 j Farsça, İngilizce ve
elektronik Türkçe altyazıh)
Maud'daki Gecem
İronik bir biçimde insanoğlunun tutkulan-
nı araştıran bu film, inançlı bir katolik ile
baştan çıkancı bir dul kadının, tüm bir
gece boyunca yaptıklan tartışmayı konu
alıyor. Ünlü yönetmen Eric Rohmer'in im-
zasını taşıyan 1968 yapımı filmde, Jean-
Yönetmenliğini Jacque^ Rivette'in üstlen-
diği bu film, Paris'te bir oyun sahnelemeye
çalışan bir grup gencin maceralannı konu
alıyor. "Yeni-Dalga" akunının başyapıt-
larından biri sayılan "Paris Bizimdir" fil-
minde, Betty Schneider, Giani Esposito ve
Françoise Prevost başrollerde. (21.30
IFransızca. İngilizce altyazûı)
Pier Paolo Pasolini'nin 'kışkırtıcT fılmk-
rinden biri... 1968 yılında "Katolik Sinema
Bürosu" ödülü alan bu film, bir burjuva
ailesinin yanına gelen çekici bir genç
adamın ailenin tüm bireykrini baştan çıka-
rarak hepsiyle birer birer cinsel ilişki kur-
masını sonra da çekip gidişini anlatıyor.
Filmle ilgili tartışmalar hâlâ sürilyor: Bu
adam Tann mıydı Isa mı yoksa sıradan bir
maceraperest mi? 1968 yapımıfilmdeTe-
rence Stamp, Silvana Mangano ve Laura
Betti başrollerde. (21.30 / halyanca. İngi-
lizce ve elektronik Türkçe altyazıh)
1-tSTIVALDE YARIN
Kadıköy Reks
Virginia
Yugoslavya'nın bir bölgesinde.yakın za-
mana kadar bir gelenek vardı: Erkek çocu-
"1001 GeceMasalları", "Kı-
rık Bir Kalp Nasıl Sarılır?"
Beyoğlu Atlas: "Kadınh Manzara", "Çığr
lıklar veFısıltılar ". "BeyazGürercin". "rüz-
vüze" ';
Beyoğlu Beyoğlu: "Yakın Plan". "Sessiz-
lik" (Petkov), "Tatar Ramazan", 'Gizli
Yüz"
Osmanbey Gazi: "Özgürhlk Sinemasından
Kaçış", "Lola", "Barocco", "Serseri
Aşıklar"
Kadıköy Reks: "Atıs Alanı". "Gecenin Ya-
raları". "Hanging Rock'ta Piknik". "Do-
muz Ahırı"
İstanbul FestivaK'nden birkaçgün Menimleri...
Klasiklerin direııme gücü ve yepyeni duyarlılıklar...
ATİLLA DORSAY - Pier Paolo Pasolini'ninfilmleri,bu yılki İstanbul
Festivalfnin temel bölümünü oluşturmayı sürdürüyor. Sanatçının
yakın arkadaşı, oyuncusu ye 'çömezi' Laura Betti, günümüzde Paso-
lini'ye duyulan ilgiyi, ozellikle Batı Avrupa ülkelerinde inanç ve ideal
bunalımına düşen genç insanlann gözünde sanatçının kimi görüşleri-
nin, sanatsal ilkelerinin ve estetik kaygılannın yeniden moda olması-
na bağlıyordu.
yas' sonuç olarak. dinsel bir metnin biraz
müsamere düzeyinde bir yorumlaruşına,
'Kral Oidipus" ise temel bir insanlık kültü-
rü yapıtının belli bir oyundan çok belli bir
estetik kargaşaya dönüşmesine yol açıyor.
Pasolini sine-
masının çeşitli açı-
lardan günümü-
zün genç seyircisi
için ilginç öğeler
içerdiği söylenebi-
lir. Ancak bu.
onun sinemasının
hiç eskimedıği ve
eleştirilere bağışık
olduğu anlamına
gelmiyor kuşku-
suz... Örneğin sa-
natçının en çok Laura Betö
özlemle anımsadığımız filmlerinden olan
'Aziz Matyas'a Göre İncil' ve 'Kral Oidi-
pus'tan. bufilmleri20-25 yıl önce gördüğü-
müzde aldığımız zevki alamadık doğrusu...
Pasolini. elbette eleştirilebilir, ancak bu
eleştirinin. sinemanın, estetiğin. tek söz-
cükie sanatın kendine Özgü ölçütleriyle
yapılması gerekiyor.
Yoksa kimilerinin yaptığı gibi, bu sine-
ma. içerdiği kimi ırkiltici öğelerle büyülteç
altına yatınlıp ortalığı geç kalmış ahlakçı
çığlıklar ve ihbar mekanizmalan sararsa,
doğrusu ayıp olur. Oluyor da!..
'Aziz Matyas'ın olsun. "Kral Oidipus'un
olsun temel tavn, ilkinde Hıristiyanlîğın te-
mel öğretisi, ikincisinde eski bir antik traje-
di olan iki klasik ve temel metnin sıradan-
laştınlması, insanallaştınlması, her çağda
>aşamış ve çoğunluğu oluşturmuş sıradan,
küçük. basit insanın ölçütlerine indirgen-
mesi olarak nitelendirilebiür.
Bu açıdan. örneğin Hollywood'un yapa-
geldiğj Cecıl B. de Mille usulü gösterişli ta-
rihsel-dinsel fılmlere kıyasla Pasolini'nin
fılminin içerdiği yalın. alçakgönüllü yak-
laşım, ağırlığı Matyas incilinin temel sözle-
rine ve onlan taşı>an insanlara verme tavn
doğru bir tavır.
Aynı biçimde "Kral Oidipus"ta başta ve
sondaki anakronizm (tarihsel efsaneyi gü-
nümüzde başlatmak ve bitirmek) ve öykü-
yüanlatmadaki dekor/giysi'müzık karma-
şası. bu sıradanlaştırma ve çağjar arası
bağlantı kurma niyetinin birer göstergesi.
Ne var ki, tüm bu tavır ve niyetler, günün-
de önemli ve yürekli olsalar da, bugün için
belli ölçüde eskimiş gözüküyorlar. 'Mat
Ancak sanatçının zamana çok daha ıyi
direnmiş yapıtlan da var. 'Şahınler ve Ser-
çeler' bunlardan biri. Pâ*solini'nin yine 2
farklı dönem (günümüz ve ortaçağ) arasın-
da gidip gelen buesprili yapıtı, 'kuşlarla ile-
tişim kunmak isteyen' rahip ve oğlunun öy-
küsünü, ">aşam yolu'nda yürüyen 2 farkb
kuşağın aldığı ve verdiği derslere dönüştü-
rüyor. Kuşları 'hak dini'ne çağuayım der-
ken onlann birbirlerini yok etmelerini ön-
leyemeyen yaşlı Toto (biraz da Şarlo tipi
var onda), iyiniyetli, insancıl ve dinsel kö-
kenli çabalann boşluğunu mu simgeliyor?
Mülkiyeti, doymak bilmeyen iştahı, parti
kavgalannı (Togliatti'nin görkemli cenaze-
si), Italyan toplumunun siyasal yelpazesi-
ni. yaşam kopuğu bir 'erdem' anlayışını ve
daha birçok şeyi alaya alırken. güldürü si-
nemasının birçok fılm ve oyuncusuna da
göndermeler içeren ve 'ideolojilerin ölü-
mü'nü daha 1966'lardan söz konusu eden
ilgi çekici bir fılm bu, Pasolini'nin bir 'gizli
başyapıtı.'
'Tttran'hı iirettflderi
Kuşkusuz 'Teorem' için de benzer şeyler
söylenebilir. Tann (veya tsa) ile karşılaşan
ve onunla 'hemhal olan' 5 kişilik ailenin
öyküsü, ozellikle son derece yalın, bir su
damlası gibi berrak sinemasıyla dikkati çe-
kiyor. Pasolini, bufilmdesinemasını, çeşitli
yapay öğelerden, yabancılaştıncı katkılar-
dan anndırmış, sadece görüntünün gücüne
dayanmış gibi. (Onun içindir ki kimi dost-
lar filmi 'soğuk' bulduklannı söylediler.)
Anlattığı irkitici konuyu gerçek bir felsefı
boyuta kavuşturan, 'Tann'yla birleşme*-
nin tehükeli güzelliğini ortaya döken. ozel-
likle mülkiyet duygusundan tümüyle an-
narak kendini çınlçıplak dağlara (tüm din-
lerin yaratıldığı o uzak ülkedeki çöl
rüzgânylaserinleyen dağlara) vuransanayi-
ci motifınde belirdiği gibi, 1960'larda çok
moda olan ve belki de Marksist öğretiden
kalan temel doğrulardan biri olan 'mülki-
yet hırsızlıktır' sloganını ölümsüz biçimde
Pasolini, tarihsel efsaneleri çağdaşlaştırdığı
gasını vurdu
yapıtlanyla ttalyan sinemasına dam-
sinemaya kaayan bir fılm bu... Pasaloni
dehasının en parlak dışavurumu ve onun
sinemasının belki deen azeskiyen (veya hiç
eskimemiş) başlıca filmi...
Klmi klasikter
Eskime>en filmlerin arasında başka
klasiklerde vardı kuşkusuz... Ömeğin İng-
mar Bergman'ı ilk lanıdığımız fılmlerden
biri olan "Bir Yaz Gecesi Tebessümleri",
yıllar sonra (neredeyse 40 >il sonra) tüm
tazeliğini koruyan. kadın-erkek ilişkilerine
Fransızvari bir hafiflik ve zarafetle bakan
bir filmdi. komedi görünümü altında Berg-
man'a özgü bir hüznü içerse de, sonuç ola
rak iyimser, mutlu bir film. kaliteli bir şişe
şampanya etkisi yapan ve adeta b'aşdöndü-
ren bir yapım... Bergman'ın diğer fibnle-
rinden ozellikle "Çıplak Gece" ve görenleri
hayran bırakan "Çığlıklar ve Fısılülar"ı da
bunca yü sonra yeniden görmeyi deneyece-
ğim.
Godard'ın 'Serseri Aşıklar'ı da eskime-
mişti kuşkusuz... Klasik Fransız sineması-
nı, ortayaşlı kahramanlan. soylu ve yüce
durumlan, abartıhnış duygusallığı ve baş-
ka şeyleriyle birlikte birden elinin tersiyle
silıp atan ve perdeye birden çağımızın yara-
lı gençliğini getirenfilm,gerek temalan, ge-
rekse serbest biçimselliğiyle, sanki hep genç
kalacak birfilmdi.Yeni-Dalga'nın bir baş-
ka klasiği olan Jacques Rivette'in "Paris
Bizimdir"i için, bilmem aynı şey söylenebi-
lir miydi?
ttalyan sinemasınd» sârprtdtr
İyice hasla, gıderek ölüm haünde olduğu
söylenen İtalyan sineması da bizi şaşırttı.
Taviani kardeşlerin önceki yıl Cannes şen-
liğinde oldukça soğuk karşılanan filmleri
Gece Güneşi', bu çok sevdiğimiz sanatçı
ikilisinin eski isimlerinden uzak düştükleri-
ni düşündüren akademik, donuk ve gerek-
liliği tartışılabilecek bir Tolstoy uyarlama-
sıydj. Ama Pupi Avati ve Marco Risi, bizi
gerçekten mutlu kılan fılmlerle karşımıza
çıktılar. İstanbul Festivali'nin geçmişte bi-
ze tanıttığı bir sanatçı olan Pupi Avati'nin
siyah-beyaz fılm denemesi 'Kızlann ve Oğ-
lanlann Öyküsü', 1930'lann ftalyan taşra-
sında iki kalabalık ailenin bir araya geldik-
leri bir 'nişan yemeği'ni anlatırken, ilginç
bir 'büyük aile' gözlemi getiren ve ince do-
kunuşlarla tüm İtalyan geleneklerini, ka-
dın-erkek ilişkilerini taşlayan hoş bir ya-
pımdı. Dino Risi'nin oğlu Marco'nun filmi
"Her Zaman Mary" ise gençlik sorunlan
v; günümüzün asi gençliği gibi artık iyice
eskimiş bir konuya, şaşılacak bir taze ve
yeni bakışla yanaşan, kişilerini son derece
inandıncı kılan bir filmdi. Bufilminozel-
likle genç seyircimize daha geniş biçimde
ulaşmasını dilerdim.
Ve'gençlikbâbında', Finli sinemaaMika
Kaurismaki'nin Finlandiya'da başlayıp
İstanbul'da biten ve temel mesajı belki de
dünyanın tüm kentlerinin içerdiği keder ve
intihara itme olgusu sayılabilecek hüzünlü
filmi "Zombi ve Hayalet Tren"in sözü edi-
lebilir. Bu kendine özgü a* nksı fılm, kar-
deş Aki'nin filmlerindeki özgün mizahtan
biraz yoksundu. Ama bu belki de karam-
sarlığını daha iyi ortaya koyuyor ve Kuzey
Avrupa 'dan Türkiye'ye, yaşamında bir an-
lam arayan bu "Fin hippisi"nin kişilığinde,
çağımıan tüm çaresiz, "kıstınlmış" gençli-
ğine bir armağan sunuyordu.
Festivalde üç jüri var
Amerikan
sineması
tartışıldı
Kültür Servısi -11. Uluslararası İstanbul
Film Festivali'nin ulusal ve uluslararası
jürileri ile Uluslararası Eleştirmenler Se-
çici Kurulu dün basına tanıtıldı.Ulusla-
rarası jüride yer alması beklenen Hollan-
dah aktns Maruschka Detmers'ın son
anda festivale gelmekten vazgecmesi ise
günün sürpriziydi.
11. Uluslararası İstanbul Film Festivali-
nin 'Ulusal Yanşma' bölümünde Ec-
zacıbaşı Film Ödülleri için yanşacak 11
Türk filmi, Müjde Ar başkanlığında
Süha Ann, Selim Atakan. Emin Gerçe-
ker ve Macit Koper'den ofuşan Büyük
Jüri tarafından değerlendirilecek.
Festivalin "Uluslararası Yanşma' bö-
lümünde "Altın Lale" için yanşacak 11
fılm ise Avustralyalı yönetmen Paul Cox
başkanhğında sinema yazarlan Hintü
Aruna Vasudev, Amerikalı Ronald Hol-
lovvay, italyan Guglielmo Biraghi ve
İsrailli Dan Fainaru ile oyuncu Tank
Akan'dan oluşan jüri tarafından değer-
lendirilecek.
Bu yılki festival programının "Avust-
ralya'dan Bir Usta" bölümünde "Yalnız
Kalpler", "Çiçek Adam", "Alün Saç Or-
güsü" ve "Bir Kadının Öyküsü" filmleri
gösterilen Uluslararası Jüri'nin başkanı
yönetmen Paul Cox, Avustralya sine-
masının dunununu, "Benim ülİcemdeki
sinema da Amerikan sinemasının ege-
menliği altında. Geçen yıl çekilen fılm
sayısı 30'u aşmıyor.Son dönemde ortaya
çıkan kadın yönetmenler kuşağının da
sinemamıza canlılık getireceğıni sanmı-
yorum" şeklinde değerlendirdi.
Cevirilerini gazetemiz sinema yazan
Atüla Dorsay'ın üstlendiği Uluslararası
Jüri tanıtımmda ıkinci olarak Hintli
kadın sinema yazan ve Asya'nın önemli
sinema dergUerinden Cinema'ya edi-
törü olan Aruna Vasudev söz aldı.Ilk kez
izlediği İstanbul Festivali'nin sürekli
müşterisi olmak istediğini belirten Vasu-
dev Asya ülkelerinin Amerikan sine-
masının egemenliği altında olmalanndan
rahatsız oîduğunu da belirtti.
Almanya'da yaşayan Amerikalı sine-
ma yazan Ronald Hallovvay ise Ameri-
kan sinemasının egemenliği konusunda-
ki tartışmada 'Bağımsız Amerikan Sine-
ması'nı savundu.
Derek Malcolm başkanlığında Yugos-
lav Nenad Dukia. İtalyan Umberto Ros-
si, Rus Andrei Plakhov ve Rekin Teksoy*-
dan oluşan "Uluslararası Eleştirmenler
Seçici Kurulu" da "En İyi Türk Filmi"-
nin seçiminde çalışacaklar.