Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2=0 MART1992 CUMA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR SANAT 13
UHvviHer konseri
M Kûltür Servisi-Adrian Vonwılkr.
jVvusturyah klasık müzik sanatçılan
eşliğinde bugün The Marmara Balo
Salonu'nda saat 20.30'da bir konser
verecek. 1956 yıünda İsviçre'nin Zürih
kenünde doğan VonvviLler, çahşma
hayatına 1970'h'yıilann sonunda
A*vusturya'nın Graz şehrinde başlamış.
AJmanya, Avusturya ve İsviçre'de birçok
konser veren Adrian Vonwı|İer'in Vienna
plaklan, Wamer Bros ve Ariola gibi
mîiak kuruluşlan tarafından
kaydedilmiş konser kayıtlan bulunuyor.
Sanatçı halen Viyana'da yaşıyor.
Max Böhme
Maroıara'da
• KühürServisi-Avusturyal] ressaın
Max Böhme'nin yapıtlan bugünden
itibaren The Marmara'da görülebilecek.
Şiirsel tartışmalara girmeksizin sanat
mekanizmalanru önemseyen Böhme,
resimlerinde objelerin görüntüsünün
kendisineifadeettiği anlamı tüm
gerçekliğiyle sergıyı gezcn sanatseverlere
aktarmayı amaçlıyor. Max Böhme,
objelennde ıfade ettiğı gerçeği, her
sanatseverin kendine göre
yorumlalayabilmesine de olanak lanıyor.
Peron'un etkinlikleri
• Kültür Servisi-Peron Sanalevi bu
hafta sonundaki etkinliklerinde edebiyat,
gösteri, müzık ve söyleşilere yer verecek.
Sanatevinın yannki ılk konuğu yazar
Turan Oflazoğlu olacak. Oflazoğlu'nun
"Tiyatro ve Şür" başlıklı konuşması saat
16.00'da başlayacak. Günün ikinci
programı, Altin Naska ve Mikael Vidhi
adb sanatçılann ülkeleri Arnavutluk'tan
folklor ve müzik örnekleri sunacaklan
dans gösterisi iJe sürecek. Peron
Sanatevi'nde 22 mart pazar günü
televizyon dizileri > azan Necef Akra,
okurianylasöyleşecek. Saat 16.00'da
başlayacak söyleşi, "Demokrasi Adına
Soyunuyoruz, Şoyunanlara özgürlük,
Fikir Suçlulan İçerde, Yaşasın
Feminizm" konulanru ıçerecek.
Program, tiyatro ve müzik sanatçısı Tuna
Orhan'ın gitardinletisıyle sona erecek.
Beethovenli güntep
• AA(Adana)-Çukurova Devlet Senfoni
Orkestrası, bu hafta Adana ve Mersin'de
sunulmak üzere iki ayn konser
programladı. Adanada bugün verilecek
konserde, ünlü bestecı Beethoven'ın
"Leonora" ve "Egmant" adb yapıtlannı
seslendireoek olan Çukurova Devlet
Senfoni Orkestrası, daha sonra ûnlü 5.
Senfoni'yi sunacak. Büyükşehir
Belediyesi Tiyatro Salonu'nda verilecek
konser, yann tekrarlanacak. Orkestra,
hafta sonundaki programını 22 mart
pazar günü Mersin Devlet Opera ve Bale
Sahnesi'nde vereceği bir başka konserle
tamamlayacak. Adanalı klasik
müzikseverlerle yakalanan yüksek
tempolu ve katıkmcı düzey, Bızetnin
"Carmen" suıüeri ve Ravel'in "Bolero"su
ile Mersinli dinleyicilerin beğenisine
sunulacak. Öte yandan Çukurova Devlet
Senfoni Orkestrası'nın 5 nisan tarihinde
de Dıyarbakırda bir konser vermesi
planJaruyor.
Aktıhanoğlu'nun
resimleri
• Kültür Servisi-Nennin
Aktıhanoğlu'nun 10. kişisel resimsergisi
lzrnir Fransız Kültür Merkezi'nde
sürüyor. 1928doğumluAktıhanoğlu,
Ankara Kız Teknik Öğretmen Okulu'nu
bitırdikten sonra Isparta, Aydın ve
İzmir'de 33 yıl resim öğretmenliği yaptı.
1985 yılında emekb olduktan sonra sanat
çalışmalanna hız veren Aktıhanoğlu,
resmin yanında seramik, heykel ve
mozaik çalışmalan da yapıyor.
"Seramik Evleri"
• Kültür Servisi- Mehveş Demiren'in
"Seramik Evlen" konulu sergısi Hobi
Sanat Galerisi'nde sürüyor. 1978'de
Notre Dame de Sion Fransız Kız Lisesi'ni
bitiren Demıren, Fransa'da Strasbourg
Ütnversitesi'nde sosyolojı eğıtimi gördü.
Seıamik çalışmalanna 1985'te Ayfer
Karamani'nin atölyesinde başlayan
sanatçı, Hobi Sanat Galerisi'ndeki
sergisindeeski İstanbul evlen. Boğaziçi
yaJJan ve Anadolu evlennı görüntüleyen
cahşmalanna yer veriyor. Sergi, 9 nisanda
sora erecek.
62 yıllık dergi
• Kültür Servisi- İlk kez 1930'da
Müısin Ertuğrurun gırişımıyle
Da'ülbedayi Mecmuası adıyla yayın
ha-vatma başlayan, 1980'de yayınmaara
veflen,1988'edek ŞehirTiyatrolan
Dcgisi olarak yayımlanan dergi, dört yıl
araian sonra yeniden yayımlanıyor.
Mal veekimaylanndaolmak üzere yüda
iki tez yayırnlanacak derginin genel yayın
yöıetmenliğini Füsun Akatb yapıyor. Bu
ay akan 422. sayı, Muhsin Ertuğrul Özel
Sa?ısı olarak hazırlanırken dergide
saratçı hakkında yazdmış yaalar, değişik
döıemJerine ait belgcsel fotoğraflar ve
Perieci imzasıyla yazdığı yazriardan
önekler yer alıyor. Dergide aynca son
dötyılda ŞehirTiyatrolan'nda
salnelenen tüm oyunlann kunyeleri ve
roliağıbmlan, Şehir Tiyatrolan'nda
hatn sahnelemekte ölan oyunlann
tantıınlan ve oyun ekştirileri de yer
alıvtr
SINEMA
'Rambling Rose' seyirciyi, 1930'lann henüz 'cinsel devrimi' bilmeyen Amerikan taşrasına götürüyor
Her rüzgârmönündeeğilenbirgül
ATÎLLA
DORSAY
Uçarı Gül (Rambling Rose) / Yö-
netmen: Martha Coolidge / Senar-
yo: Calder Willingham / Görüntü:
Johnny Jensen / Oyuncular: Laura
Dern, Diane Ladd, Robert Duvall,
Lukas Haas / Bir Midnight Sun
Picîures yapımı.
" Uçan Gül- Rambling Rose'un ünlü "co-
untry" şarkısı "Rambling Rose"u fon mü-
ziği olarak kullandığını sanmışüm. Ya-
nılmışım!.. Ancak karşımızda, gerçekten il-
gınç duyarhhklan olan ve özellıkle kadın
seyirciyi etkilemeye aday bir film olduğu
kuşkusuz.
Yıllar önce "Şehirli Kız-City Girl" adh
pek başanlamamış filminı izlediğımiz
Martha Coolidge, Amerikan sinemasında
birden çoğalan kadın yönetmenlerden biri.
Ancak onlann çoğu gibi "erkek işi"ne sı-
vanmıyor. Kathryn Bigelow veya Lizzie
Borden gibi tıpik "erkekçe temalan" işle-
yen tür filmleri yapmıyor. En azından
"Uçan Gül" bu kalıplann dışına taşan de-
ğişik ve ılgjnç bir yapıt.
Şimdi, 60 lanndaki bir yazann, Calder
NVilbngham'ın 1970'lerde yayımlanan ki-
tabını sinemaya uyarbyor bufilm...Yazar,
güney yöresindeki evlerine gelen genç. fıkır
fikır, sorunlu bir genç hizmetçinin ailenin
yaşamlannı nasıl etkilediğinj unutmamış.
Ve yıllar sonra bunu romanında anlatmış.
Genç ve delişmen Rose bu üpik güney taşra
'Rambting Rose'da genç ve delişmen Rose'u Laura Dern, henüz 13 yaşını sûren genç oğulu Lukas Haas canlandınyorlar.
evine geldiğınde, Buddy 13 yaşını sürmek-
tedir. Sert görünümü altında sevecen bir
yürek taşıyan baba; derbeder, kendini bı-
rakmış halinin ardında gerçek bir "iyilik
perisi" olan ana, bu sorunlu genç kıza ola-
bildiğince iyi davranırlar. Ama onun genç-
liğin başıboş rüzgânna kapılıp çeşitli mut-
suzluklar yaşamasını da önleyemezler.
Rose, bu arada küçük Buddy'run de kalbi-
ne girecek ve onun her anlamdaki ilk aşkı
olacakür..."Rambling Rose", bizleri
1930'lann henüz televizyonu, makineleş-
meyi ve "cinsel devrimi" bilmeyen Ameri-
kan taşrasına götüren ve karşımıza olduk-
ca özgün karakterler getiren bir film. Rose
karakteri, yoksul ve kötü bir çevrede yetiş-
miş, yaşamını yönlendirecek eğıtim ve biri-
kımden tümüyle yoksun, gerçekten de her
rüzgânn önünde eğilen bir gül olan bir genç
kız kişüiğini oldukça evrensel kılmayı ba-
şanyor. Ancak öykünün asıl ilginç kişılen,
ana-baba. Özellıkle Diane Ladd'in oy-
nadığı anne, öykü gereği Rose'a öylesine
bir anlayış ve hoşgörüyle yaklaşıyor ki aca-
ba gerçek yaşamdaki ana-kız ilişkisini
(çünkü Laura Dern ve Diane Ladd, gerçek
hayatta ana-kızdırlar) perdeye mi taşıyor
diye merak ediyorsunuz!..
Film, aşlında oldukça yalın ve gösterişsiz
biçimde sürüyor. Değişıİc kışılıkleri, belge-
sel tadındaki anlatımıyla dürüst, sade, id-
diasız bir film izlenimi veriyor. Ancak bir
yerden sonra konu daha bir boyut kazanı-
yor. "Çapkınlığınr' önleyemeyen ve bu
yüzden ailenin başına çeşitli dertler açan
Rose. oldukça ağır bir hastalıkla kaldınldı-
ğı hastanede. sorumlu doktor tarafından
bir ameb'yat önerisine konu edibyor. Dok-
tor, genç kıa yanlanna alan aileye, onu
"kısırlaştırmayı" ve böylece başına dert
açan ve onu "günaha iten" cinseUiğinden
"kurtarmayı" öneriyor. Bu öneriye baba
pek değil ama ana büyük bir dirençle karşı
çjkacak ve böyle bir eylemin ahlaki yanını
tarüşmaya acacakür. Film, bu andan itiba-
ren, çağdaş bir söylem içeren ahlaki nitelik
kazanıyor ve insanal bir tavnn sözcüsü ha-
line geüyor.
"Uçan Gül", duyarb bir kadın yönet-
menın temelde kadınlarla, ama aynı za-
manda kadın-erkek ibşkileriyle, ABD'nin
özelbkle güney yörelerinde yoğunlaşmış
olan hoşgörüsüzlük ve aynmabkla, buyur-
gan ve faşizan davranışlara karşı korunul-
ması gereken insan onuruyla ve de kuşkı\-
suz, "ilk aşk"la ilişkili olarak yaptığı hoş
bir film. Coolidge, fılmini tüm Hollywood
klişelerine ve kabplanna karşıt bir yapım
olarak düşünmüş, melodrama hiç kaçma-
mış, duyarblıgmı ayaklan yerde, akılcı bir
tavırla desteklemiş. David Lynch'in o çıl-
gm " Vahşi Duygular"ının unutulmaz ana-
kızı Laura Dem-Dıane Ladd, bu fılmde
çok farkb iki kadın kişilığıni de ustaca can-
landınrken, büyük oyuncu Robert Duvall
de incebkb bir oyun veriyor. "Uçan Gül",
çok önemb olmasa da ilgiyle izlenen ve yi-
nebyelim, özelbkle kadın seyırciye seslenen
bir film...
Festivalden unutulmaz portreler
Her Paolo Pasolini, Akira Kurosawa ve Percy Adlon'un kişileri
Pasolini'nin ilkfilmlerinin,sonra-
kilerin kışkırtıcılığına, yerleşik
değerlere meydan okuma tavnna,
ama aynı zamanda o dayanılmaz
çekiciliğine sahip olmadıklan
söylenebilir. İlk uzun fılmi olan
"Dilenci-Accatone", yıllann öte-
sinden belli acemiliİcler içeren,
ama yine de önemli bir sanajçjyı
haberleyen bir film olarak gözü-
küyor.
Sinemada marjinal
gençlik üzerine yapıl-
mış en önemb fıbnler-
den biri bu, kuşkusuz.
"Asi Gençlik", "Vah-
şi Hücum", "Yenil-
mişler-I Vinti", "Ku-
zenler" vb. filmlerin
yanı başına konulabi-
lecek...
Pasobni. "Accatone"de onca £
yoksul gençbği, günümüzün İstanbul'u gi-
bi hızla değişen, "kalkınan". betonlaşan
1950-60'lann Roması'nın varoşlannda
mantar gibi biten gecekondularda yaşayan
o amaçsız, işsiz-güçsüz, eğitimsiz genç in-
sanlan anlatıyor. Tek yapüklan bütün gün
kahvede pineklemek, arada sırada bir
küçük "soygun", bir kap-kaç, çoğu zaman
da kadın ticareti, hırsızbk gibi "işler"le ek-
meklerini kazanmakta olan o "kent para-
zitleri"nin yaşamına eğibyor. Her zamanki
gibi ödünsüz bir gözlemle, ancak temelde
onlan değil, toplumu sorgulayan sevecen
bir tavırla... Baş kahramanı olarak aldığı
"dilenci", bu amaçsız ve rııhsuz yaşam
içinde tanıdığı ve belki de gerçekten sevgiy-
le bağlandığı tek insan olan yoksul genç
kızı da sonunda kaldınmlara atmaktan ka-
çınmayacaktır. Pasobni, iç burucu bir
toplumsa! dram sunuyor bize ve Yeni-Ger-
çekçiiık'ten açık etkiler taşıyan bu ilk fil-
miyle, marjinal kahramanlara eğibne tavn-
nın ilk dışavurumunu ortaya koyuyor.
Bu tavır, "Mamma Roma"da da bebr-
gindir. Bu kez asıl kahramanı, "tövbekâr"
olup pazarda satıabğa başlanuş eski bir
kaldınm yosmasıdır: Mamma Roma.
Gençbğini geride bırakmış kadının artık
hayattaki tek amacı, gencecik oğludur.
Onu "adam etmek", içinde yüzdükleri
çöpiükten kurtarmak, namuslu bir hayata
itmektir. Ancak çevre ve koşullar buna el-
vermez. Genç adam, Pasobni'nin sinema-
sıyla bır tür modern İsa gibi yaşama veda
ederken. Pasobni bir kez daha kunseyi suç-
lamaz. Asıl suçladığı, toplumdur, "düzen"
dir, yaşamın ta kendisidir. Büyük oyuncu
Anna Magnani ve yine beton bloklann he-
men yanı başında sürüp giden marjinal,
düzen dışı, yoksul ve sefil gecekondu semt-
leriyle görkemb Roma kenti, öykünün baş-
kişileri olur çıkarlar...
Kurosawa'nın
unutulmaz
bürokratı
Festivalde 4fibniyleyer alan büyük Ja-
pon ustası Kurosawa'nın bir diğer fılmi
olan "Yaşamak-İkiru", bunca yıldır duy-
duğumuz ününü hak eden önemb bir ya-
pıt, olasılıkla bir başyapıt olarak karşımıza
geldi. Kurosavva, bu fılmde gerçekten de
-kitaplarda yazdığı gibi- kanser olduğunu,
dolayısıyla ölüme mahkûm bulunduğunu
anlayan bir adamın hesaplaşmasını anlatı-
yordu. Ancak birçok Batı kökenb filmden
bildiğimiz anlamda bir "hesaplaşma" de-
ğildi bu... Kurosavva'nın belediyedebirda-
irede görevli memuru, yaşblığın eşiğindeki
Watanabe, tam 30 yıldır bir gün bile aksat-
madığı işı. saat gibi düzenli. ama alabildiği-
Pasolini (üstte),
"Dilenci"de
60'lann
Roma'sının
varoşlannda
yaşayan
işsiz-güçsüz genç
insanlan
anlatıyor. Bu yıl
festi vale dört
filmiyle katılan
Kurosawa ise,
"Yaşamak"adh
fılminde (sağda)
moralistbirtavn
usta bir anlatımla
dengeliyor.
ne renksiz yaşamı ile birden kendisini ölü-
mün karşısında bulunca, önce işini ve dü-
zenini bırakıp genç bir serseriyle birlikte
Tokyo'nun gece hayatına. marjinallerin
dünyasına dalıyordu.
Yaşb adam, daha sonra son günlerine
bir anlam vermek ıstiyor ve işinin başına
geri dönerek, bir semt halkmın açıkta akan
dere sulan üzerine yapılmasını istedikleri
çocuk parkını, çeşitli bürokratik zorlukla-
ra karşın gerçekleştiriyordu. Film, Kuro-
savva'ya özgü bir ideabzmin kanatlannda
uçuyordu: "Genç Samuray, bu önemb ve
değişik filminde, sanki Japon bürokrasisi-
ne, onun çok ağır dönen çarklanna, insanı
hiçe sayan bir mekanizmaya, halka ve in-
sanlara yabancılaşmış bir yönetim bicimi-
ne ağır bireleştiri getiriyordu.
Ve yaşb Watanabe'nin ölümünün, en
azından çabştığı dairedeki "memur tavn"-
nı değiştirdiğini vurgulayarak. bu ölümün
boşa birölüm olmadığını bclirtiv ordu." Ya-
şamak", usta sinemacının günümüzün Ja-
ponyası'na eğildiği, moralist bir tavn yine
görkemb' bir anlaüm ustabğıyla dengeledi-
ği önemb bir fı!:ndi.
Percy Adlon,' babncak"ve "Bagdat Ca-
fe'den sonra bizleri yine düşkınklığma uğ-
ratmadı. Abnan yönetmeni, ahşılmadık in-
san ibşkileri seçkisinin bu yeni aşamasına
dekor olarak Alaska'yı seçmişti. Burada 25
yıldır yerleşmiş bir Ahnan kadını ile "çift-
cinsiyetb" olan (?) bir genç Eskimo arasın-
daki ibşkiyi anlaüyordu bu kez... Yıllar
önce Berbn duvannı aşarken genç nişanb-
sınm Doğu Abnan nöbetçiler tarafından
vurulmasıyla yaşadığı şoku. ancak insan-
lardan kaçarak dengelemeye çabşan 45
yaşlanndaki Alman kadımyla, ne cinselü-
ğini, ne de yaşamının anlamını bulabibniş
genç Eskimo, garip ve asbnda olasıbk dışı
bir dostluğu geliştiriyorlardı. Percy Adlon.
yine olanaksız gözüken dostluklann övgü-
sünü ve insanlann her koşul altında ileti-
şim kurabileceklennin savunusunu yapı-
yordu. Tıpkı "Bagdat Cafe"de olduğu gibi
çok hoş bir şarkırun eşlik ettiği bufilm,so-
nuç olarak anılan fılmin formülünü yinele-
se de, yine de günümüz sıneması içinde öz-
gün ve kişisel bir üsluba ulaşabibyordu.
Kutup ikbmi içinde yüzlerce kavanozdan
oluşan bir "çilek koleksiyonu" yapan Al-
man kadımyla, ne âşık, ne dedost olarak hiç
insan sıcakbğı tatmamış Rus kökenb genç
Eskimo, yine de geçmişlerine dönmekten
ve kökenlerini aramaktan kurtulamıyor-
lardı.
Bu arayış, Alman kadınını yıllar sonra
Berbn'e artık yıkılmış olan duvann yerine
ve de 25 yıldır görmediğı erkek kardeşine
götürürken, genç Eskimo da hiç olmazsa
babasının kim olduğunu öğreniyor ve ken-
disine bir köken buluyordu. Bu "Kutup
Çilekleri", Adlon'a özgü bir ironinin ve in-
sancıl sıcaklığın yeniden yansıdığı hoş ve
umul verici bir dostluk aynası gibiydi.
Asterix
gösterimde
Kültür Servisi - M.Ö.50 yıb, Roma
tmparatorluğu askerleri Gauüsh savaşçı-
lannı yenilgiye uğratü. Yalnızca küçük
bir kasaba tesbm obnadı. Bu kasabada,
Asterix ve yardımcısı Obelisk özgürlük
için savaştılar. Kasabanın kâhını Getafıx,
Astenx ile arkadaşlanna 'insanüstü iksi-
ri'nden vererek savaşunlanna destek
oldu...
Yönetmenbğini Philippe Grimond,
animasyon yönetmenbğini Keith Ing-
ham'ın üstlendiği "Asterix" bugün sine-
malarda gösterime gjriyor. Senaryosunu
Âlbert Rene'nin yazdığı, müziğini Michel
Colombier"nin besteledığı filmin
yapımını da Yannık Piel üstlenmiş.
"Asterix"in çok uzun bir öyküsü var...
Asterix'in yaratıcılan Rene Goscinny ve
AJbert Uderzo,
1951 yıbnda Ha-
ris'te çıkan bir Bel-
çika gazetesınde
biraraya gehnişler.
Goscinny, daha
önce ünlü Mad
dergisinde
çabşmış, Uderzo
ise tam bir Walt
Disney hayraru.
Komedi-karikatür
türünde birbkte
çahşmalar yapan
bu ikili, sonunda
yaratıcılıklannı or-
taya koyabilecekleri kendi dergileri
"Editfrance"ı kurdular. Bu dergi, daha
sonra Avrupa'nın "bir numarab" dergısi
oldu; "Pilot" adıyla yayımlanmaya baş-
ladı. Asterk, işte bu dönemde, dergi eki-
binin Fransız atalan üzerine çabşmalar
yapmaya karar vermesiyle ortaya çıkü.
Yıl, 1961.
Asterix'in 28 farkb macerası 29 dikle
'80 milyondan fazla saüş yaptı. 1967
yıbnda, bu ünlü cizgi roman kahramanı
"televizyona geçiş yaptı".. Sinemalanmız-
da gösterime giren "Asterix ve Büyük
Savaş" adh çizgi fıbn için 300'ün üzerinde
sanatçı ve teknisyen cahşü, iki yıl süren
çekimler sonucu, Avrupa'nın en iddiah
yapımlanndan biri yaratıldı.
Ve işte yine karşmızdalar: AkıUı ve
küçük savaşçı Asterix. yanından aynlma-
yan arkadaşı Obelix. Obelix'in sadık ar-
kadaşı Idefix. Gaullerin reise heybeüi
Rombastix ve Roma'blarla işbiriiği ya-
pan sinsi The Sootsayer... Macera baş-
ladı.
Ingiltere'den
konuk grup
Kültür Servlsi - Ingiliz Bakır Nefesh'
Çalgılar Topluluğu (The Engbsh Brass
Ensemble), konserler vermek üzere
Türkiye'ye gebyor. fngtliz Kültür
Heyeti'nin 1992 yıb kültür ve sanat et-
kinbkleri laapsamında Türkiye'ye
gelecek topluluk, İstanbul ve Ankara'da
dinleyici karşısına çıkacak.
27 martta Mimar Sinan Üniversitesi
Oditoryumu'nda bir konser verecek top-
luluk. ertesı j*ün de Ankara'ya gelerek
,Sheraton Oteli'nde ikinci konserini ve-
recek.İngiiiz grubun Ankara'da vereceği
konserin 3O bin bra olarak bebrlenen bi-
letleri İngibz Kültür Heyeti. Dost Müzik
Merkezi. Vakkorama Top Avenue, Bil-
kent Öğrenci Konseyi ve ODTÜ KüJtür
İşleri Müdürlüğü'nden şağlanabilecek.
1974 yıbnda kurulan İngiüz Bakır Ne-
fesli Çalgılar Topluluğu. trompette Paul
Archibald ve Richard Martin.kornoda
James Handy. trombonda David VVhit-
son ve tubada Jim Gourlay'dan oluşu-
yor.Rönesans'tan avant-garda kadar
alanının önde gelen temsilcilerinden biri
olan topluluk bugüne dek çeşitli kıta ül-
kelerinde konserler verdi.