23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA V / CUMHURİYET 28ŞUBAT1992CUMA HABERLER lleri'ye yeni suçlama • l BA (Ankara) - Tokat ili Başçiftlik Belediye BaşkanlığTndan İçişleri Bakanlığı tarafından görevden alman Alı Kapusuz, göreve iade istemi ile bakanlığı dava etti. DYP ve SHP'li ilçe başkanlan ve Tokat il başkanlan tarafından İçişleri Bakanlığı'na memurlar arasında aynm yaptığı, halkı siyasi görüşlerine göre ikiyeayırdığı iddiasıyla şikâyet edilen ve ardından içişleri Bakanlığı tarafından görevinden alınan ANAP'lı eski Başçiftlik Belediye Başkanı Kapusuz, UBA muhabirine "görevinden alınmasında etkili olan ismin de eski Devlet Bakanı İleri olduğunu" söyledi. Çölaşan'a toplu dava • AA(Ankara)-ANAP. gazeteci Emin Çölaşan aleyhine manevi tazminat davası açma hazırlıklanna başladı. Alınan bilgiye göre Emin Çölaşan"ın I9şubat tarihli Hürriyet gazetesindeki köşe yazısında yer alan, 'En büyüğünden en küçüğüne kadar hepsi bu soygundan pay aldılar' ifadesine tepki gösteren eski ve yeni milletvekilleri ile teşkilat yöneticileri, genel merkezden, Çölaşan aieyhinde dava açılmasını istediler. Konuyu değerlendiren ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz ve başkanlık divanı üyeleri, Çölaşan'ın köşe yaasında tüm ANAP'hlan itham ettiği görüşüne vardı. SHÇEK'e mali denetim • AA(Ankara)- Devlet Bakanıve Başbakan Yardımcısı Erdal Inönü, vekâlet ettiği devlet bakanlığına bağlı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu'nun (SHÇEK)maliyönden denetlenmesini istedi. AA muhabirinin edindiği bilgiye göre Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü'nün, SHÇEK'in mali yönden incelenmesine ilişkin istemi yazıh olarak Başbakanhk'a iletildi. Canver davası • AA(Ankara)-TBMM'ye hakaret ettiği iddiasıyla Ankara Cumhuriyet SavcıhğVnca hakkında dava açılan eski Adana Milletvekili Cüneyt Canver'in yargılanmasına devam edildi. Ankara 5. AğırCeza Mahkemesi'ndeki bugûnkü duruşumada sorgusu yapılan Canver, "Hakareti TBMM'ye değil, Ekrem Pakdemirli'ye yaptım" dedi. Canver şunlan söyledi: "Olay günü Fikri Sağlar ile beraber Meclis'in dış kapısında dolaşıyordum. O dönemin başbakanı olan Turgut Özal arabasıyla yanında Ekrem Pakdemirli olduğu halde geldi. O sırada dönemin başbakanı Özal, beni göstererek Pakdemirli'ye "Bak Ekrem senin cellatın Cüneyt Canver' diye konuşarak beni gösterdi. Bende Pakdemırlı ile tartıştım, birbirimize bazı sözler söyledik." Bahar toplantıları • AA (Lzmir) - Türkiye Sosyal Ekonomik Siyasi Araştırmalar Vakfı (TÜSES)İzmirŞubesı tarafından düzenlenen bahar toplantılan kapsamında, çeşıtli konularda panel ve gençlik söyleşileri gerçekleştirilecek. 29 şubattaki panelin konusu "Türk Cumhuriyetleri ve Türkiye." Ali Haydar Bayat'ın yöneteceği panele, Doç. Dr. Nadir Devlet, gazeteci A!i Sirmen ve Şevket Aksoy konuşmacı olarak katılacaklar. Mart ayındaki panellerin ilki, 3 martta İsmet İnönü Sanat Merkezi'nde yapılacak. "KadınlarDünyayı Konuşuyor. 2000'li Yıllarda Türkiye ve Kadınlar" konulu panelin konuşmacılan Birgen Keleş, Prof. Dr. Gülten Kazgan, Prof. Dr. Ayşe Öncü ve Doç. Dr. Şule Kut. "Kürt sorunlan"nın tartışılacağı, Uğur Mumcu, Mehmet Zeki Okçuoğlu ve Mahmut Alınak'ın katılacaklan panel, 28 martta yapılacak. Güneydoğu'da havalann ısınmasıyla çok kan akacağı iddialan endişelere yol açıyor Kürt sorununda bahar tartışnıasıRLŞEN ÇAKIR (tstanbul)- Artık "bahar sendromu" şek- linde tanımlanan tedırginliğin ilk işaretleri Güneydoğu'dan geldi. "Baharda ölmez de sağ kalırsak..." sözleri ile parası olanlann bölgeyi terk ettikleri söylentileri birlikte yayıldı. Kamuoyunda "baharda nın baharda "toplu ayak- çok kan akacağı" düşüncesi- lanma"ya hazırlandığını ve nin yaygınlaşmasında karşı- devletin her türlü önlemi aldı- Iik.li demeçlerin büyük ölçüde ğını açıkladılar. Ardından Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın. Şırnak'ın İdil ilçesinden gelen bir heyete etkisi oldu. PKK, 21 Mart'- taki Nevruz kutlamalanyla birlikte "büyük bir atılım" ya- pacağını ve "Kürt Meclisi ile Diğer taraftan, yurdun çeşitli savaş hükümeti" kuracağın! böfgelerinde halkın, "bölücü- duyururken. İçişleri Bakanı lüğe karşı silahlandığı" iddia- Ismet Sezgin ile Jandarma Ge- lan kımi zaman devletin üst nel Komutanı Orgeneral Eşref ren başta Cudi Dağı'nın etek- düzey yetkilileri tarafından di- Bitlis, İstanbul'da düzenledik- lerinde olmak üzere, PKK'ya legetirildi. leri basın toplantısında PKK'- karşı helikopter ve uçak takvi- >eli büyük çaplı operasyonlar başlamıştı. Bölgeye geniş öl- çüde asker ve teçhizat sevkiya- tı da toptan bir taarruzun hazırlığı olarak yorumlanı- Faili meçhul cinayetlerin söyledikleri geldi: "Baharda aralıksız olarak sürmesi de ordu dağ. taş demeden tüm eş- Günevdoğu'daki birçok poli- kıvanın kökünü kazıyacak." Zaten ocak ayından itiba- tikacı tarafından "daha bü- yük katliamlann ilk adımlan" olarak değerlendinliyor. Özellikle Mardin-Siirt-Şırnak üçgeninde yoğunlaşan her ci- nayet, ardından kepenk kapa- ma eylemlerini. kitlesel cenaze törenlerini getiriyor. Güven- lik güçlerinin bu eylemleri şid- detle bastırmaya çalışması durumunda yine kan akıyor, yine protestolar yaşanıyor. Son aylarda patlak veren "Hizbullah-PKK çatışması" ile daha da tırmanan gerilim, 2000'e Doğru dergisi Diyar- bakır Büro Şefı Halit Güngen dürülmelenyle tüm Türkiye- nın gündemine girdi. Her iki basın kuruluşunun yöneticile- ri. cinayetlerden "Hizbullah maskesi alündaki Kontrge- rilla'yı" sorumlu tuttular. İçsavaş kaygıa Baharda y&ğunlaşması söz konusu oian devlet-PKK ça- tışmasının Güneydoğu'da halkı da ıçine alarak çok kan ile Yeni Ulke gazelesı Batman d ö k ü ı m e s i n e neden olacağını muhabın Cengız Altun un ol- i l e r i s ü r e n çevreier bu savlan- Yangına körükle gittneyelimALİ B U L A Ç 'KitapDerguiGenel YaymYönetmem) Bu son aylarda herkesi bir tedirginliktir almış gi- diyor. Bütün bir toplum, nerede biteceği kestirile- meyen derin bir kaosa sürüklemyonız . "Büyük katliamlar yaşanacak, kan gövdeyi götürecek. Karlann erimesiyle derelerde su yerine kan aka- cak..." vs. vs... Genel bir kanıya göre 26 ayn etnik insan gmbu var. Bunlara çeşitli isimler verilebilir: Ulus. halk, topluluk vb... Ama bizim değişmez realitemiz şu ki. bizler yüzyıllardır bu topraklarda ortak bir kaderi paylaşıyoruz. Sevinçlerimiz ve aalanmız ortak ol- muştur" Birbirimize kız alıp vermişiz. Kirve olmu- şuz. Yedi düvele karşı aç ve susuz savaşmış, kan dökmüş, milyonlarca şehidi bu topraklara gömmü- şüz. Şüphesiz her şey yolunda gjtmiyor. 70 yıldır uy- gulanmakta olan yanlış, totaüter ve emredici politi- kalar bütün farkhlıklan inkâr etmiş, zengin bahçe- mizin, bağımızın bütün meyve ağaçlanna tek bir ağaçtan aşı yapılmak istenmiştir. Ama şimdi bunun yanlışlığjnı kabul etmeyen kalmadı gibi. İnsan hak- lan, özgürlükler, eşit siyasal katılım, kültürel ve etnik farklılıklann korunması ve sürdürülmesi ile herkesin kendi anadilini konuşma hakkı yönünde gelişen bilinç, çoğulcu temelde yepyenı siyasal ve sosyal model arayışlannı hazlandınrken. lerör, şid- det ve savaştan başka yöntemler düşünmemek akıl kân mı? Birbiriyle evlenen, aynı camide namaz kılan bu insanlar, eşit haklar temelinde siyaset. kültür, tica- ret, ekonomi vb. her alanda da bir araya gelebilir- ler. Elbette terör ve savaştan başka yollar da vardır. Şiddet şiddeti besler ve giderek halklar arasında ta- rihsel husumetlere yol açar. Herhalde Türklerin ve Kürtlerin başına gelebilecek en büyük felaket de böyle bir şey olmalı. Şüphesiz birçok şey düşünülebilir ve konuşulabi- lir. Düşünülmeli ve konuşulmalıdtr da. Belki atıia- cak önemli adımlardan biri budur. Ama şu anda mahallemizin bir yerinde gelişme istidadı gösteren bir yangın var. Bütün mahalle sakinlerine düşen ilk görev, bu yangının üstüne körükle degil, bir kova su ile gitmektir. Gelin bahan bir başka şekilde karşılayalım. Söz- gelimi hepimiz yüksek sesle "çözüm mümkündür ve çözüm banşçı olmalıdır" diyelim. Ve bu bahar "banş, diyalog ve arayış bahan" olsun. Çatışma değil banş H Ü S E Y İ N E R G Ü N thıunbulMülkiveliJer Vakfi Başkanı) Bugün toplumumuzun sağlıklı bir yolda yürümesini güvenceye alacak "savunma mekanizması" soğukkanlılık ve sabırla çözümü aramaktır. Savunma mekaniz- malarında gevşemeye neden olan mikrop ise terördür. Toplumumuzun bağışıklık kazanamadığı buiaşıcı hastaiık sorunları demokra- tik süreçler ve hukuk içinde değil, darbelerle çözmeye çalışmak ahşkanlığıdır. Son günlerde çift tarafh "terör mikrobu" aşırı bir etkinlik içinde. Yurttaşlan- mız, siyasi karar odakları ve özellikle asker-sivil bürokrasi terörle şasırtılmak ve böylelikle bütün toplumun demokratik savunma mekanizmalan gevşetilmek is- teniyor. Baharda Fırat-Dicle'nin doğusunda bir büyük çatışma olasıbğı ile temizhğe gi- rişileceği haberleri ve bunları izleyen çift yönlü teröre pabuç bırakılırsa, yani pa- nik egemen olursa, Türkiye iki sorunla yüz yüze gelecektir. 1. Demokrasiden vazgeçmek 2. Türk ve Kürt halklan arasında derin bir düsmanlık. Bu, Türkiye'de yaşayan herkes için yıkımdır. Ben, Türkiye'nin bu paniğe kapılmayacak bir kolektif akıla sahip olduğuna inanıyorum. Kürt sorununda mutlak bir yasakçıhktan sorunun adını koyarak açıkça tartış- ma aşamasına çok kısa zamanda gelmeyi beceren Türkiye, kıyım anlamına gele- cek bir çatışmayı önleyecek basireti de gösterecek olgunluktadır. Elbette ki bunun için gayret sarf etmek, birbirimizi uyarmak gerekecektir. Türki- ye'nin aydınlan, Türkiye'nin politikacılan konunun önemine uygun bir sorum- lulukla davranır, birbirlerini azdırmak yerine uyarıp yatıştırabilirlerse, "bahar sendromu" bir çatışma ve kıyımdan bir "bahar banşı"na döndürülebüir. Yeni Ülke gazetesi Batman muhabiri Cengiz Altun'un öJdürülmesi Günevdoğu'daki tedirginliği tırmandıran olay lardan biri oidu. Altun'un cenazesine 20 bini aşkın kişi katüdı. Umutsuzluğahakkımızyok FERİDUN YAZAR ıHF.PCcmlBuikam, Biz çok akülı olmak zorundayız. Sanıyorum hem Kürtler, hem Türkler... Akıllı davranmadığımız zaman birlikte çok acı sonlar yaşayabiliriz. Biz her ne kadar "Kürt partisi değiliz, Türkiye'nin partisiyiz" desek de kamuoyunda böyle bir imaj yerleşmiş. Bunu değiştirmek kolay da değil. Önemli olan Türk-Kürt düşmanhğıru yok etmektir. Böyle bir düsmanlık yarattlmak isteniyor. Bunu yaratmak isteyen- lerin çıkarlan mı var? Hangi kaynaktan geliyor, bilemiyonız, ama bunu yok etmek gerekiyor. Bunun Kürt kanadmdan gel- diğini kesinlikle sanmayın. İstanbul'da eylem yapüıyor. "PKK yapıyor" derken "Kürt- ler yapıyor" denilmek isteniyor. Dolayısıyla Türk halkı Kürt halkına karşı bir düsmanlık beslemeye kışkırtıhyor. Biz Kürtlerin özgürlüğünü savunurken Türklerin özgürlü- ğüne karşıyız gibi bir anlam çıkmasm. Resmi ideoloji Türk halkını da eziyor. Biz Türk halkımn da bu eziklikten kurtul- masını istiyoruz. Diyarbakır'da yedi sekiz senedir görüşüp ko- nuştuğum özel timden insanlar var. "Biz bıktık artık, bu işe siz politikacılar bir çözüm bulun; biz artık dağlarda adam öl- dürmek istemiyoruz, ölmeye ya da öldürmeye mecbur muyuz" diyorlar. O insanları da ölmekten, öldürmekten kurtarmaya çabahyoruz. Tüm bunları yapmak zorundayız. Bunları bir- likte yapmak zorundayız. Hiçbir şey çözümsüz değildir. Hiçbir şey umutsuz değildir. Şu anda görev bizim sırtımızda. öncelikle şunu belirteyim ki devlete şiddet kullanmaktan vazgeçmesi için çağrı yapmah. PKK'ya da eylemlerini durdurması için çağnda bulunulmalı. Bunu Türk aydınları ve Kürt aydınları, birlikte yapmalıyız. tki tarafı durdurduktan sonra çözümler üretilebilir. Kürtler yalnız Doğu'da yaşamıyor ki! Eğer Devlet Bakanı Erman Şahin'in rakamlarını dikkate aJırsak 15 milyon Kürt nüfusun 5 milyonu Doğu'daysa, 10 milyona yakını da Batı'- da yaşıyor. Bu insanların birbirlerine düşman olduğunu, bo- ğazladığım düşünebiliyor musunuz? Benim tüylerim ürperiyor. Ve biz buna seyirci kalamayız. Zor günlerde cesur ve ciddi adımlar atmak zorundayız. El- bette ki çok basit çözümlerle gitmez bu iş. Bugüne kadar ko- nuşulmuş usullerin dışında çözümler; cesur ve ciddi, radikal çözümler bulmak zorundayız. Bulabiliriz, önerebiliriz en azın- dan. Çünkü insanlar son anda düşünebilirler, düşünecektir- ler de. Bu bakımdan ben umutsuz değilim. Umutsuz olmaya hakkımız da yoktur. BunlarPKKpropagandası MÜNİFİSLAMOĞLU f\ı Kıinumonu \fıller\ekılıl Bir beklenti havasına giril- mesini mübalağalı gördü- ğüm gibi bunu bir propa- ganda vasıtası olarak değer- lendiriyorum. Çünkü öyle bir beklentinin olması mum- kün değildir. Orada, devlet güçleri, bilhassa ordumuz her şeyi önleyecek kudrette- dir. Böyle bir şeye kimsenin teşebbüs edeceğini sanmıyo- rum. Bunların, clevletin var olan otoritesini sarsmak için uydurulmuş propagandalar olduğunu düşünüyorum. Bunun aksini düşünmek gaflettir.. Düşünenlerin ba- şına, dünya yıkılır. Onun için Güneydoğu Anadolu'da bahar hareketi diye, fevka- lade bir şey olacağını bekle- miyorum. Bunu bekleyenler, bir panik havası yaratmak isteyenler- den ve Türkiye'de varukları- nı gösterme hevesi içinde olanlardan başkaları değil- dir. Onun için ben gayet ra- hatım. Çünkü devlet cidden bölgede vardır. Bilhassa as- keri güçlerimiz vazifelerine sahip, vatanperver topluluk- lardır. Böyle bir şeyi rüya- sında bile görenin hevesini kursağında bırakırlar. Bu beklentileri Apo yaratı- yor. Apo ve taraftarları ile kendilerini Türkiye'den ko- partabilmeyi hayal eden in- sanların uydurdukları bir laftır bu. Ondan başka bir ciddiyeti yoktur. Bir propa- gandadır. PKK güçlu değil. Fakat hükümet, bilhassa Sayın Demirel, bu meselelerin hukuk içinde hallini istiyor. Halkı incitmek istemiyor. Biz de kendisiyle aynı fikirdeyiz. Çünkü bölgede masum insanlar var. Bu işi biz bir ayda, 15 günde hallederiz. Ama, birçok masum insanın kanı dökülür. Bunu, hukukun ve demokrasinin içinde halletmek istiyoruz. PKK'nın gücü, bizim bu hassasiyetimizden geliyor. Yoksa maddi bir gücü yok. Bundan birkaç sene evvel böyle meseleler olmuş, bunu haÜetmiştik. Fakat bu meseleyi hukuk düzeninde halletmezsek yara yarayı getirir. Bugün masum insanların kanı dökülürse onların acıları nesillerce devam eder. Bu konuda akıllı yol, Sayın Demirel'in dediği gibi, meselenin hukuk, demokrasi içinde ve halkı incitmeden halledilmesidir. Bu akıllı yolu zaaf olarak görenler aldanıyorlar. Bahar eylemleri söylentilerinin üstesinden soğukkanlılıkla gelinir. Zaten bu bölücü güçler, hükümetin bunun dışında davranmasını teşvik ediyorlar. Hükümetin yanlış bir hareket yapmasını ve bunun faturasını hükümete çıkarmayı istiyorlar. Toplu isyanlar olacağı duyumları alıyoruz RIZA MÜFTÜOĞLU (MÇP Genel Başkan Yardımcısı, Erzurum Milletvekili) Güneydoğu'da. nisan ayında yapılacağı söylenen operas- yondan önce bölgedeki terör olaylannın asıl kaynağı olan ideolojik saldınlar ve bu yöndeki propagandalar konusu- nun açıklağa kavuşturulması gerekmektedir. İdeolojik sal- dınlara. bu tür operasyonlarla karşı konulamayacağı bir gerçektir. Bu ideolojik saldınlar, ilmi metodlarla tesirstz halc getirilmelidir. Silahlı çetelenn saldınlanna karşı düşü- nülen önlemler ancak bununla birlikte yürütülürse etkili olur. Önümüzdeki aylarda başlatılacağı söylenen "bahar ha- rekâtı"mn kamuoyuna lanse ediliş şekline bakacak olur- sak. böyle bir harekâtın kendi mantığı içerisinde gerçekleş- mesinin mümkün olmadığını görürüz. Çünkü, eğer böyle bir harekât ile Güneydoğu'daki terör olaylan sona erdirile- biliyor idiyse bugüne kadar niçin yapılmamıştır? Ancak. bizim duyumlanmızla da teyit edildiği şekilde bölgede toplu isyanlar olursa tabii ki devlet gereğinî yapa- caktır. Bir devlet elbetteki kendi varlığına yönelen bir teh- didi. kanunlan çerçevesinde gereğini yaparak önleyecektir. Benım, konuya bakış açım budur. Bunun yanında bölgede bir bahar operasyonu yapılacağı yönünde şimdiden bu ka- dar yoğun beyanlann ve spekülasyonlann kamuoyuna yansımasını da dikkat çekici bulmaktayım. Öyle ya nerede görülmüş yapılacak bir operasyonu, operasyonu yapacak- lardan önce bütün bir kamuoyunun öğrenmesi ve tartışma- ya başlaması? Benim görüşüme göre bu başlı başına ince- lenmesi gereken bir konudur. Nisan ayında operasyon yapılacağına dair bu kadar yo- ğun spekülasyonlann kamuoyuna yansıması, önümüzdeki aylarda bölgede ama siyasi, ama ıdarı, bırtakım gelışmeler olacağı intibaını doğurmaktadır. Ancak bunun hedefı ne- resi olur, yöntemi ne olur, boyutları nasıl oiur, kestırebil- mek güç. nı şöyle gerekçelendiriyorlar: "l)Arük PKK ile halkı bir- birinden aynrmak zorlaşmış, bazı bölgelerde ise tümüyle imkânsız hale gelmiştir. 2) Artık hemen hemen her ailenin en azından bir üyesi PKK'hdır. Gelişmelere bun- lann tepki göstereceği kesin- dir. 3) PKK'nın askeri yöntem- lerle ortadan kaldınlması im- kânsızdır. Böyle bir durum olsa bile benzer çizgide yeni örgütlenmeler kesinlikle orta- ya çıkacaktır. 4) Bölge halkı daha önce de örnekleri görüldüğü gibi öldü- rülen PKK'lılann cenazeleri- ne sahip çıkmakta, onlan kit- lesel törenlerle gömmektedir. Geniş çaplı operasyon, bölge- nin dört bir tarafında kitlesel göstenlere yol açacakür." Helsinki Yurttaşlar Meclisi Türkiye Bölümü, Toplumda Diyalog Forumu gjbi sivil ku- ruluşlann sırasıyla 15 ve 22 şubat tarihlerinde İstanbul Etap Pullmann Oteli'nde dü- zenledikleri ve farklı kesimler- den çok sayıda aydının katıl- dığı iki ayn toplantıda "ba- harda çok kan akması" ihtimali ve buna bağlı olarak toplumda bir Türk-Kürt düş- manlığının tohumlanmn atıl- ması endişesi dile getirildi. Güneydoğu'daki Kürt nü- fusun yaklaşık iki katının baş- ta büyük şehirler olmak üzere baüda yaşıyor olması ve Kay- seri ile Erzurum'da, Güney- doğu'da karakol baskınında ölen erlerin cenaze törenlerin- de ilk işaretleri ortaya çıkan "anti-Kürt şovenizmin" yay- gınlaşüğı yolundaki haberler aydınlar nezdinde, "bahar sendromu"nu bir "iç savaş sendromu"na dönüştürebili- yor. PKK lideri Abdullah Öca- lanın sık sık dile getirdiği, kendıleriyle diyalog kurul- mazsa "savaşı, terör eylemle- riyle büyük şehirlere yaymak" tehditi de iç savaş sendromu- nu güçlendiriyor. Nitekim Öcalan, İstanbulda Çetinka- ya Mağazası'nın yakılması eylemine, PKK tarafından gerçekleştirilmediğini söyle- mekle birlikte sahip çıkabıldi. Ardından gelen Kapalıçarşı ve İstanbul Ticaret Odası bi- nasının bombalanmalannı ise gazeteleri arayan kişiler PKK adına üstlendiler. Banşa çözim arayışlan DYP-SHP koalisyon hükü- metinin "Kürt realitesi"ni ta- mması ve Başbakan Süley- man Demirel ile Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü'nün Güneydoğu'ya yaptıklan- "şefkat gezısi" ile Kürt soru- nu banşçı çözüm rotasına girmişti. Fakat kısa süre için- de rota yeniden saptı. Bugün banşçı çözüm ara- yışlannın yeniden güç kazan- ması için aydınlar ciddi çaba gösteriyorlar. Helsinki Yurttaşlar Meclisi Türkiye Bölümü'nün ve Top- lumda Diyalog Forumu'nun toplantılannda birçok konuş- macı devlet ile PKK'mn şid- detlerinin karşıbklı olarak bırbirlerini beslediğini ileri sürdüler. Banşçı çözümün te- mel koşulunun devletin PKK ile göriişmesi olduğu yaklaşı- mı toplantılarda genel kabul gördü. Kürt kültürü ihya edilsin NACİ EKŞt IA -İAPİsıanbul MıllelvekıU) Güneydoğu Anadolu sonınu- nun daha açık ifade ile Kürt so- rununun demokratik ortamlar- da açıkça tartışılabilmesi mem- nuniyet verici ileri bir asamadır. Tartışıldıkça anlaşılacaktır ki etnik kökenleri, anadilleri fark- lı olmasına rağmen, Türkiye Cumhuriyeti'nde, sosyal ve si- yasal olarak Türk-Kürt ayrımı mümkün değildir. Ancak Kürt kültürüne karşı anlamsız bir baskı süregelmiş ve bu yanlış uygulama, aynma düşüncelere kaynaklık etmiştir. Kürt kültürü üzerindeki her türlü baskıyı kaldırarak Kürt kökenli vatandaşlanmızla PKK terör örgütünü kesin olarak ayı- rarak terörün üzerine, halka saygılı bir şekilde gitmek gerekir. Doğu ve Güneydoğu'da otu- ran vatandaşlarımız büyük bir korku ve ıstırap içerisindedir. Devletin bu ıstırabı süratle dindirmesi, her türlü baskıyı (asker baskısı - PKK baskısı) or- tadan kaldırması şarttır. GAP televizyonundan Kürt- çe yayın yaparak Türkçeyi iyi bilmeyen % 80 oranındaki va- tandaşımıza ülkenin ve milletin bölünmez bütünlüğü iyice anla- tılmah, hem de Kürt kültürü ih- ya edilmelidir. Tabulan yıkmadan, korku ve bağnazlıkla meseleleri çözmek mümkün değildir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle