Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA V
/
CUMHURİYET 28ŞUBAT1992CUMA
HABERLER
lleri'ye yeni
suçlama
• l BA (Ankara) - Tokat ili
Başçiftlik Belediye
BaşkanlığTndan İçişleri
Bakanlığı tarafından
görevden alman Alı
Kapusuz, göreve iade istemi
ile bakanlığı dava etti. DYP
ve SHP'li ilçe başkanlan ve
Tokat il başkanlan
tarafından İçişleri
Bakanlığı'na memurlar
arasında aynm yaptığı,
halkı siyasi görüşlerine göre
ikiyeayırdığı iddiasıyla
şikâyet edilen ve ardından
içişleri Bakanlığı
tarafından görevinden
alınan ANAP'lı eski
Başçiftlik Belediye Başkanı
Kapusuz, UBA muhabirine
"görevinden alınmasında
etkili olan ismin de eski
Devlet Bakanı İleri
olduğunu" söyledi.
Çölaşan'a toplu
dava
• AA(Ankara)-ANAP.
gazeteci Emin Çölaşan
aleyhine manevi tazminat
davası açma hazırlıklanna
başladı. Alınan bilgiye göre
Emin Çölaşan"ın I9şubat
tarihli Hürriyet
gazetesindeki köşe
yazısında yer alan, 'En
büyüğünden en küçüğüne
kadar hepsi bu soygundan
pay aldılar' ifadesine tepki
gösteren eski ve yeni
milletvekilleri ile teşkilat
yöneticileri, genel
merkezden, Çölaşan
aieyhinde dava açılmasını
istediler. Konuyu
değerlendiren ANAP Genel
Başkanı Mesut Yılmaz ve
başkanlık divanı üyeleri,
Çölaşan'ın köşe yaasında
tüm ANAP'hlan itham
ettiği görüşüne vardı.
SHÇEK'e mali
denetim
• AA(Ankara)- Devlet
Bakanıve Başbakan
Yardımcısı Erdal Inönü,
vekâlet ettiği devlet
bakanlığına bağlı Sosyal
Hizmetler ve Çocuk
Esirgeme Kurumu'nun
(SHÇEK)maliyönden
denetlenmesini istedi. AA
muhabirinin edindiği
bilgiye göre Başbakan
Yardımcısı Erdal
İnönü'nün, SHÇEK'in mali
yönden incelenmesine
ilişkin istemi yazıh olarak
Başbakanhk'a iletildi.
Canver davası
• AA(Ankara)-TBMM'ye
hakaret ettiği iddiasıyla
Ankara Cumhuriyet
SavcıhğVnca hakkında
dava açılan eski Adana
Milletvekili Cüneyt
Canver'in yargılanmasına
devam edildi. Ankara 5.
AğırCeza
Mahkemesi'ndeki bugûnkü
duruşumada sorgusu
yapılan Canver, "Hakareti
TBMM'ye değil, Ekrem
Pakdemirli'ye yaptım"
dedi.
Canver şunlan söyledi:
"Olay günü Fikri Sağlar ile
beraber Meclis'in dış
kapısında dolaşıyordum. O
dönemin başbakanı olan
Turgut Özal arabasıyla
yanında Ekrem Pakdemirli
olduğu halde geldi. O sırada
dönemin başbakanı Özal,
beni göstererek
Pakdemirli'ye "Bak Ekrem
senin cellatın Cüneyt
Canver' diye konuşarak
beni gösterdi. Bende
Pakdemırlı ile tartıştım,
birbirimize bazı sözler
söyledik."
Bahar
toplantıları
• AA (Lzmir) - Türkiye
Sosyal Ekonomik Siyasi
Araştırmalar Vakfı
(TÜSES)İzmirŞubesı
tarafından düzenlenen
bahar toplantılan
kapsamında, çeşıtli
konularda panel ve gençlik
söyleşileri
gerçekleştirilecek. 29
şubattaki panelin konusu
"Türk Cumhuriyetleri ve
Türkiye." Ali Haydar
Bayat'ın yöneteceği panele,
Doç. Dr. Nadir Devlet,
gazeteci A!i Sirmen ve
Şevket Aksoy konuşmacı
olarak katılacaklar. Mart
ayındaki panellerin ilki, 3
martta İsmet İnönü Sanat
Merkezi'nde yapılacak.
"KadınlarDünyayı
Konuşuyor. 2000'li
Yıllarda Türkiye ve
Kadınlar" konulu panelin
konuşmacılan Birgen
Keleş, Prof. Dr. Gülten
Kazgan, Prof. Dr. Ayşe
Öncü ve Doç. Dr. Şule Kut.
"Kürt sorunlan"nın
tartışılacağı, Uğur Mumcu,
Mehmet Zeki Okçuoğlu ve
Mahmut Alınak'ın
katılacaklan panel, 28
martta yapılacak.
Güneydoğu'da havalann ısınmasıyla çok kan akacağı iddialan endişelere yol açıyor
Kürt sorununda bahar tartışnıasıRLŞEN ÇAKIR (tstanbul)-
Artık "bahar sendromu" şek-
linde tanımlanan tedırginliğin
ilk işaretleri Güneydoğu'dan
geldi. "Baharda ölmez de sağ
kalırsak..." sözleri ile parası
olanlann bölgeyi terk ettikleri
söylentileri birlikte yayıldı.
Kamuoyunda "baharda nın baharda "toplu ayak-
çok kan akacağı" düşüncesi- lanma"ya hazırlandığını ve
nin yaygınlaşmasında karşı- devletin her türlü önlemi aldı-
Iik.li demeçlerin büyük ölçüde ğını açıkladılar.
Ardından Cumhurbaşkanı
Turgut Özal'ın. Şırnak'ın İdil
ilçesinden gelen bir heyete
etkisi oldu. PKK, 21 Mart'-
taki Nevruz kutlamalanyla
birlikte "büyük bir atılım" ya-
pacağını ve "Kürt Meclisi ile
Diğer taraftan, yurdun çeşitli savaş hükümeti" kuracağın!
böfgelerinde halkın, "bölücü- duyururken. İçişleri Bakanı
lüğe karşı silahlandığı" iddia- Ismet Sezgin ile Jandarma Ge-
lan kımi zaman devletin üst nel Komutanı Orgeneral Eşref ren başta Cudi Dağı'nın etek-
düzey yetkilileri tarafından di- Bitlis, İstanbul'da düzenledik- lerinde olmak üzere, PKK'ya
legetirildi. leri basın toplantısında PKK'- karşı helikopter ve uçak takvi-
>eli büyük çaplı operasyonlar
başlamıştı. Bölgeye geniş öl-
çüde asker ve teçhizat sevkiya-
tı da toptan bir taarruzun
hazırlığı olarak yorumlanı-
Faili meçhul cinayetlerin
söyledikleri geldi: "Baharda aralıksız olarak sürmesi de
ordu dağ. taş demeden tüm eş- Günevdoğu'daki birçok poli-
kıvanın kökünü kazıyacak."
Zaten ocak ayından itiba-
tikacı tarafından "daha bü-
yük katliamlann ilk adımlan"
olarak değerlendinliyor.
Özellikle Mardin-Siirt-Şırnak
üçgeninde yoğunlaşan her ci-
nayet, ardından kepenk kapa-
ma eylemlerini. kitlesel cenaze
törenlerini getiriyor. Güven-
lik güçlerinin bu eylemleri şid-
detle bastırmaya çalışması
durumunda yine kan akıyor,
yine protestolar yaşanıyor.
Son aylarda patlak veren
"Hizbullah-PKK çatışması"
ile daha da tırmanan gerilim,
2000'e Doğru dergisi Diyar-
bakır Büro Şefı Halit Güngen
dürülmelenyle tüm Türkiye-
nın gündemine girdi. Her iki
basın kuruluşunun yöneticile-
ri. cinayetlerden "Hizbullah
maskesi alündaki Kontrge-
rilla'yı" sorumlu tuttular.
İçsavaş kaygıa
Baharda y&ğunlaşması söz
konusu oian devlet-PKK ça-
tışmasının Güneydoğu'da
halkı da ıçine alarak çok kan
ile Yeni Ulke gazelesı Batman d ö k ü ı m e s i n e neden olacağını
muhabın Cengız Altun un ol- i l e r i s ü r e n çevreier bu savlan-
Yangına körükle gittneyelimALİ B U L A Ç 'KitapDerguiGenel YaymYönetmem)
Bu son aylarda herkesi bir tedirginliktir almış gi-
diyor. Bütün bir toplum, nerede biteceği kestirile-
meyen derin bir kaosa sürüklemyonız . "Büyük
katliamlar yaşanacak, kan gövdeyi götürecek.
Karlann erimesiyle derelerde su yerine kan aka-
cak..." vs. vs...
Genel bir kanıya göre 26 ayn etnik insan gmbu
var. Bunlara çeşitli isimler verilebilir: Ulus. halk,
topluluk vb... Ama bizim değişmez realitemiz şu ki.
bizler yüzyıllardır bu topraklarda ortak bir kaderi
paylaşıyoruz. Sevinçlerimiz ve aalanmız ortak ol-
muştur" Birbirimize kız alıp vermişiz. Kirve olmu-
şuz. Yedi düvele karşı aç ve susuz savaşmış, kan
dökmüş, milyonlarca şehidi bu topraklara gömmü-
şüz.
Şüphesiz her şey yolunda gjtmiyor. 70 yıldır uy-
gulanmakta olan yanlış, totaüter ve emredici politi-
kalar bütün farkhlıklan inkâr etmiş, zengin bahçe-
mizin, bağımızın bütün meyve ağaçlanna tek bir
ağaçtan aşı yapılmak istenmiştir. Ama şimdi bunun
yanlışlığjnı kabul etmeyen kalmadı gibi. İnsan hak-
lan, özgürlükler, eşit siyasal katılım, kültürel ve
etnik farklılıklann korunması ve sürdürülmesi ile
herkesin kendi anadilini konuşma hakkı yönünde
gelişen bilinç, çoğulcu temelde yepyenı siyasal ve
sosyal model arayışlannı hazlandınrken. lerör, şid-
det ve savaştan başka yöntemler düşünmemek akıl
kân mı?
Birbiriyle evlenen, aynı camide namaz kılan bu
insanlar, eşit haklar temelinde siyaset. kültür, tica-
ret, ekonomi vb. her alanda da bir araya gelebilir-
ler. Elbette terör ve savaştan başka yollar da vardır.
Şiddet şiddeti besler ve giderek halklar arasında ta-
rihsel husumetlere yol açar. Herhalde Türklerin ve
Kürtlerin başına gelebilecek en büyük felaket de
böyle bir şey olmalı.
Şüphesiz birçok şey düşünülebilir ve konuşulabi-
lir. Düşünülmeli ve konuşulmalıdtr da. Belki atıia-
cak önemli adımlardan biri budur. Ama şu anda
mahallemizin bir yerinde gelişme istidadı gösteren
bir yangın var. Bütün mahalle sakinlerine düşen ilk
görev, bu yangının üstüne körükle degil, bir kova
su ile gitmektir.
Gelin bahan bir başka şekilde karşılayalım. Söz-
gelimi hepimiz yüksek sesle "çözüm mümkündür
ve çözüm banşçı olmalıdır" diyelim. Ve bu bahar
"banş, diyalog ve arayış bahan" olsun.
Çatışma değil banş
H Ü S E Y İ N E R G Ü N thıunbulMülkiveliJer Vakfi Başkanı)
Bugün toplumumuzun sağlıklı bir yolda yürümesini güvenceye alacak "savunma
mekanizması" soğukkanlılık ve sabırla çözümü aramaktır. Savunma mekaniz-
malarında gevşemeye neden olan mikrop ise terördür.
Toplumumuzun bağışıklık kazanamadığı buiaşıcı hastaiık sorunları demokra-
tik süreçler ve hukuk içinde değil, darbelerle çözmeye çalışmak ahşkanlığıdır.
Son günlerde çift tarafh "terör mikrobu" aşırı bir etkinlik içinde. Yurttaşlan-
mız, siyasi karar odakları ve özellikle asker-sivil bürokrasi terörle şasırtılmak ve
böylelikle bütün toplumun demokratik savunma mekanizmalan gevşetilmek is-
teniyor.
Baharda Fırat-Dicle'nin doğusunda bir büyük çatışma olasıbğı ile temizhğe gi-
rişileceği haberleri ve bunları izleyen çift yönlü teröre pabuç bırakılırsa, yani pa-
nik egemen olursa, Türkiye iki sorunla yüz yüze gelecektir.
1. Demokrasiden vazgeçmek
2. Türk ve Kürt halklan arasında derin bir düsmanlık.
Bu, Türkiye'de yaşayan herkes için yıkımdır.
Ben, Türkiye'nin bu paniğe kapılmayacak bir kolektif akıla sahip olduğuna
inanıyorum.
Kürt sorununda mutlak bir yasakçıhktan sorunun adını koyarak açıkça tartış-
ma aşamasına çok kısa zamanda gelmeyi beceren Türkiye, kıyım anlamına gele-
cek bir çatışmayı önleyecek basireti de gösterecek olgunluktadır.
Elbette ki bunun için gayret sarf etmek, birbirimizi uyarmak gerekecektir. Türki-
ye'nin aydınlan, Türkiye'nin politikacılan konunun önemine uygun bir sorum-
lulukla davranır, birbirlerini azdırmak yerine uyarıp yatıştırabilirlerse, "bahar
sendromu" bir çatışma ve kıyımdan bir "bahar banşı"na döndürülebüir.
Yeni Ülke gazetesi Batman muhabiri Cengiz Altun'un öJdürülmesi Günevdoğu'daki tedirginliği tırmandıran olay lardan biri oidu. Altun'un cenazesine 20 bini aşkın kişi katüdı.
Umutsuzluğahakkımızyok
FERİDUN YAZAR
ıHF.PCcmlBuikam,
Biz çok akülı olmak zorundayız. Sanıyorum hem Kürtler,
hem Türkler... Akıllı davranmadığımız zaman birlikte çok acı
sonlar yaşayabiliriz.
Biz her ne kadar "Kürt partisi değiliz, Türkiye'nin
partisiyiz" desek de kamuoyunda böyle bir imaj yerleşmiş.
Bunu değiştirmek kolay da değil.
Önemli olan Türk-Kürt düşmanhğıru yok etmektir. Böyle
bir düsmanlık yarattlmak isteniyor. Bunu yaratmak isteyen-
lerin çıkarlan mı var? Hangi kaynaktan geliyor, bilemiyonız,
ama bunu yok etmek gerekiyor. Bunun Kürt kanadmdan gel-
diğini kesinlikle sanmayın.
İstanbul'da eylem yapüıyor. "PKK yapıyor" derken "Kürt-
ler yapıyor" denilmek isteniyor. Dolayısıyla Türk halkı Kürt
halkına karşı bir düsmanlık beslemeye kışkırtıhyor.
Biz Kürtlerin özgürlüğünü savunurken Türklerin özgürlü-
ğüne karşıyız gibi bir anlam çıkmasm. Resmi ideoloji Türk
halkını da eziyor. Biz Türk halkımn da bu eziklikten kurtul-
masını istiyoruz. Diyarbakır'da yedi sekiz senedir görüşüp ko-
nuştuğum özel timden insanlar var. "Biz bıktık artık, bu işe
siz politikacılar bir çözüm bulun; biz artık dağlarda adam öl-
dürmek istemiyoruz, ölmeye ya da öldürmeye mecbur muyuz"
diyorlar. O insanları da ölmekten, öldürmekten kurtarmaya
çabahyoruz. Tüm bunları yapmak zorundayız. Bunları bir-
likte yapmak zorundayız.
Hiçbir şey çözümsüz değildir. Hiçbir şey umutsuz değildir.
Şu anda görev bizim sırtımızda. öncelikle şunu belirteyim ki
devlete şiddet kullanmaktan vazgeçmesi için çağrı yapmah.
PKK'ya da eylemlerini durdurması için çağnda bulunulmalı.
Bunu Türk aydınları ve Kürt aydınları, birlikte yapmalıyız.
tki tarafı durdurduktan sonra çözümler üretilebilir.
Kürtler yalnız Doğu'da yaşamıyor ki! Eğer Devlet Bakanı
Erman Şahin'in rakamlarını dikkate aJırsak 15 milyon Kürt
nüfusun 5 milyonu Doğu'daysa, 10 milyona yakını da Batı'-
da yaşıyor. Bu insanların birbirlerine düşman olduğunu, bo-
ğazladığım düşünebiliyor musunuz?
Benim tüylerim ürperiyor. Ve biz buna seyirci kalamayız.
Zor günlerde cesur ve ciddi adımlar atmak zorundayız. El-
bette ki çok basit çözümlerle gitmez bu iş. Bugüne kadar ko-
nuşulmuş usullerin dışında çözümler; cesur ve ciddi, radikal
çözümler bulmak zorundayız. Bulabiliriz, önerebiliriz en azın-
dan. Çünkü insanlar son anda düşünebilirler, düşünecektir-
ler de. Bu bakımdan ben umutsuz değilim. Umutsuz olmaya
hakkımız da yoktur.
BunlarPKKpropagandası
MÜNİFİSLAMOĞLU
f\ı Kıinumonu \fıller\ekılıl
Bir beklenti havasına giril-
mesini mübalağalı gördü-
ğüm gibi bunu bir propa-
ganda vasıtası olarak değer-
lendiriyorum. Çünkü öyle
bir beklentinin olması mum-
kün değildir. Orada, devlet
güçleri, bilhassa ordumuz
her şeyi önleyecek kudrette-
dir. Böyle bir şeye kimsenin
teşebbüs edeceğini sanmıyo-
rum. Bunların, clevletin var
olan otoritesini sarsmak için
uydurulmuş propagandalar
olduğunu düşünüyorum.
Bunun aksini düşünmek
gaflettir.. Düşünenlerin ba-
şına, dünya yıkılır. Onun
için Güneydoğu Anadolu'da
bahar hareketi diye, fevka-
lade bir şey olacağını bekle-
miyorum.
Bunu bekleyenler, bir panik
havası yaratmak isteyenler-
den ve Türkiye'de varukları-
nı gösterme hevesi içinde
olanlardan başkaları değil-
dir. Onun için ben gayet ra-
hatım. Çünkü devlet cidden
bölgede vardır. Bilhassa as-
keri güçlerimiz vazifelerine
sahip, vatanperver topluluk-
lardır. Böyle bir şeyi rüya-
sında bile görenin hevesini
kursağında bırakırlar.
Bu beklentileri Apo yaratı-
yor. Apo ve taraftarları ile
kendilerini Türkiye'den ko-
partabilmeyi hayal eden in-
sanların uydurdukları bir
laftır bu. Ondan başka bir
ciddiyeti yoktur. Bir propa-
gandadır.
PKK güçlu değil. Fakat
hükümet, bilhassa Sayın
Demirel, bu meselelerin
hukuk içinde hallini istiyor.
Halkı incitmek istemiyor.
Biz de kendisiyle aynı
fikirdeyiz. Çünkü bölgede
masum insanlar var. Bu işi
biz bir ayda, 15 günde
hallederiz. Ama, birçok
masum insanın kanı
dökülür. Bunu, hukukun ve
demokrasinin içinde
halletmek istiyoruz.
PKK'nın gücü, bizim bu
hassasiyetimizden geliyor.
Yoksa maddi bir gücü yok.
Bundan birkaç sene evvel
böyle meseleler olmuş, bunu
haÜetmiştik. Fakat bu
meseleyi hukuk düzeninde
halletmezsek yara yarayı
getirir. Bugün masum
insanların kanı dökülürse
onların acıları nesillerce
devam eder. Bu konuda
akıllı yol, Sayın Demirel'in
dediği gibi, meselenin
hukuk, demokrasi içinde ve
halkı incitmeden
halledilmesidir. Bu akıllı
yolu zaaf olarak görenler
aldanıyorlar. Bahar
eylemleri söylentilerinin
üstesinden soğukkanlılıkla
gelinir. Zaten bu bölücü
güçler, hükümetin bunun
dışında davranmasını teşvik
ediyorlar. Hükümetin yanlış
bir hareket yapmasını ve
bunun faturasını hükümete
çıkarmayı istiyorlar.
Toplu isyanlar olacağı
duyumları alıyoruz
RIZA MÜFTÜOĞLU
(MÇP Genel Başkan Yardımcısı, Erzurum Milletvekili)
Güneydoğu'da. nisan ayında yapılacağı söylenen operas-
yondan önce bölgedeki terör olaylannın asıl kaynağı olan
ideolojik saldınlar ve bu yöndeki propagandalar konusu-
nun açıklağa kavuşturulması gerekmektedir. İdeolojik sal-
dınlara. bu tür operasyonlarla karşı konulamayacağı bir
gerçektir.
Bu ideolojik saldınlar, ilmi metodlarla tesirstz
halc getirilmelidir. Silahlı çetelenn saldınlanna karşı düşü-
nülen önlemler ancak bununla birlikte yürütülürse etkili
olur.
Önümüzdeki aylarda başlatılacağı söylenen "bahar ha-
rekâtı"mn kamuoyuna lanse ediliş şekline bakacak olur-
sak. böyle bir harekâtın kendi mantığı içerisinde gerçekleş-
mesinin mümkün olmadığını görürüz. Çünkü, eğer böyle
bir harekât ile Güneydoğu'daki terör olaylan sona erdirile-
biliyor idiyse bugüne kadar niçin yapılmamıştır?
Ancak. bizim duyumlanmızla da teyit edildiği şekilde
bölgede toplu isyanlar olursa tabii ki devlet gereğinî yapa-
caktır.
Bir devlet elbetteki kendi varlığına yönelen bir teh-
didi. kanunlan çerçevesinde gereğini yaparak önleyecektir.
Benım, konuya bakış açım budur. Bunun yanında bölgede
bir bahar operasyonu yapılacağı yönünde şimdiden bu ka-
dar yoğun beyanlann ve spekülasyonlann kamuoyuna
yansımasını da dikkat çekici bulmaktayım. Öyle ya nerede
görülmüş yapılacak bir operasyonu, operasyonu yapacak-
lardan önce bütün bir kamuoyunun öğrenmesi ve tartışma-
ya başlaması? Benim görüşüme göre bu başlı başına ince-
lenmesi gereken bir konudur.
Nisan ayında operasyon yapılacağına dair bu kadar yo-
ğun spekülasyonlann kamuoyuna yansıması, önümüzdeki
aylarda bölgede ama siyasi, ama ıdarı, bırtakım gelışmeler
olacağı intibaını doğurmaktadır. Ancak bunun hedefı ne-
resi olur, yöntemi ne olur, boyutları nasıl oiur, kestırebil-
mek güç.
nı şöyle gerekçelendiriyorlar:
"l)Arük PKK ile halkı bir-
birinden aynrmak zorlaşmış,
bazı bölgelerde ise tümüyle
imkânsız hale gelmiştir.
2) Artık hemen hemen her
ailenin en azından bir üyesi
PKK'hdır. Gelişmelere bun-
lann tepki göstereceği kesin-
dir.
3) PKK'nın askeri yöntem-
lerle ortadan kaldınlması im-
kânsızdır. Böyle bir durum
olsa bile benzer çizgide yeni
örgütlenmeler kesinlikle orta-
ya çıkacaktır.
4) Bölge halkı daha önce de
örnekleri görüldüğü gibi öldü-
rülen PKK'lılann cenazeleri-
ne sahip çıkmakta, onlan kit-
lesel törenlerle gömmektedir.
Geniş çaplı operasyon, bölge-
nin dört bir tarafında kitlesel
göstenlere yol açacakür."
Helsinki Yurttaşlar Meclisi
Türkiye Bölümü, Toplumda
Diyalog Forumu gjbi sivil ku-
ruluşlann sırasıyla 15 ve 22
şubat tarihlerinde İstanbul
Etap Pullmann Oteli'nde dü-
zenledikleri ve farklı kesimler-
den çok sayıda aydının katıl-
dığı iki ayn toplantıda "ba-
harda çok kan akması"
ihtimali ve buna bağlı olarak
toplumda bir Türk-Kürt düş-
manlığının tohumlanmn atıl-
ması endişesi dile getirildi.
Güneydoğu'daki Kürt nü-
fusun yaklaşık iki katının baş-
ta büyük şehirler olmak üzere
baüda yaşıyor olması ve Kay-
seri ile Erzurum'da, Güney-
doğu'da karakol baskınında
ölen erlerin cenaze törenlerin-
de ilk işaretleri ortaya çıkan
"anti-Kürt şovenizmin" yay-
gınlaşüğı yolundaki haberler
aydınlar nezdinde, "bahar
sendromu"nu bir "iç savaş
sendromu"na dönüştürebili-
yor.
PKK lideri Abdullah Öca-
lanın sık sık dile getirdiği,
kendıleriyle diyalog kurul-
mazsa "savaşı, terör eylemle-
riyle büyük şehirlere yaymak"
tehditi de iç savaş sendromu-
nu güçlendiriyor. Nitekim
Öcalan, İstanbulda Çetinka-
ya Mağazası'nın yakılması
eylemine, PKK tarafından
gerçekleştirilmediğini söyle-
mekle birlikte sahip çıkabıldi.
Ardından gelen Kapalıçarşı
ve İstanbul Ticaret Odası bi-
nasının bombalanmalannı ise
gazeteleri arayan kişiler PKK
adına üstlendiler.
Banşa çözim arayışlan
DYP-SHP koalisyon hükü-
metinin "Kürt realitesi"ni ta-
mması ve Başbakan Süley-
man Demirel ile Başbakan
Yardımcısı Erdal İnönü'nün
Güneydoğu'ya yaptıklan-
"şefkat gezısi" ile Kürt soru-
nu banşçı çözüm rotasına
girmişti. Fakat kısa süre için-
de rota yeniden saptı.
Bugün banşçı çözüm ara-
yışlannın yeniden güç kazan-
ması için aydınlar ciddi çaba
gösteriyorlar.
Helsinki Yurttaşlar Meclisi
Türkiye Bölümü'nün ve Top-
lumda Diyalog Forumu'nun
toplantılannda birçok konuş-
macı devlet ile PKK'mn şid-
detlerinin karşıbklı olarak
bırbirlerini beslediğini ileri
sürdüler. Banşçı çözümün te-
mel koşulunun devletin PKK
ile göriişmesi olduğu yaklaşı-
mı toplantılarda genel kabul
gördü.
Kürt kültürü
ihya edilsin
NACİ EKŞt
IA -İAPİsıanbul MıllelvekıU)
Güneydoğu Anadolu sonınu-
nun daha açık ifade ile Kürt so-
rununun demokratik ortamlar-
da açıkça tartışılabilmesi mem-
nuniyet verici ileri bir asamadır.
Tartışıldıkça anlaşılacaktır ki
etnik kökenleri, anadilleri fark-
lı olmasına rağmen, Türkiye
Cumhuriyeti'nde, sosyal ve si-
yasal olarak Türk-Kürt ayrımı
mümkün değildir. Ancak Kürt
kültürüne karşı anlamsız bir
baskı süregelmiş ve bu yanlış
uygulama, aynma düşüncelere
kaynaklık etmiştir.
Kürt kültürü üzerindeki her
türlü baskıyı kaldırarak Kürt
kökenli vatandaşlanmızla PKK
terör örgütünü kesin olarak ayı-
rarak terörün üzerine, halka
saygılı bir şekilde gitmek
gerekir.
Doğu ve Güneydoğu'da otu-
ran vatandaşlarımız büyük bir
korku ve ıstırap içerisindedir.
Devletin bu ıstırabı süratle
dindirmesi, her türlü baskıyı
(asker baskısı - PKK baskısı) or-
tadan kaldırması şarttır.
GAP televizyonundan Kürt-
çe yayın yaparak Türkçeyi iyi
bilmeyen % 80 oranındaki va-
tandaşımıza ülkenin ve milletin
bölünmez bütünlüğü iyice anla-
tılmah, hem de Kürt kültürü ih-
ya edilmelidir.
Tabulan yıkmadan, korku ve
bağnazlıkla meseleleri çözmek
mümkün değildir.