Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURIYET 27 ŞUBAT1992 PERŞEMBE
GORÜŞLER
BURAŞI
TÜRKİYE
HALUK SAHtN
Telefondaki Mesaj
O
nceki gün Cağaloğlu'ndan evime telefon et-
mek üzere numaralan çevirdim. Yıllardır bin-
lerce kez yaptığım bir şey... Karşıdan zil sesini
beklerken o da ne, araya teybe alınmış bir er-
kek sesi girdi ve şöyle dedi:
"Sayın abonemiz. aradığınız numaranın ilk rakkamı 2
ile değiştirilmiştir. Lütfen ilk numaranın yerine 2 koya-
rak arayınız. Teşekkür ederiz."
Uzun süredir kartvizitimde adımın yanında taşıdığım
ve artık iyice benimsediğim numaranın (numaramm) de-
ğiştiğini böylece öğrenmiş oldum.
Daha doğrusu. değişeceğini biliyordum. ama sanki çok
uzak bir gelecekte oîması tasarlanan şeyler gibi, pek
inanmıyordum. PTT'den aldığım. bilgisayarla yazılmış
bir mektupta l ile başlayan telefon numaralarının An-
kara'da4, ıstanbul'da ise 2 ile değiştirileceği bildirilmişti.
2 Mayıs'a kadar her iki numara da geçerliydi. Ondan
sonra ise yalnızca 2"li numara işleyecekti. 2 Mayıs'a epey
zaman olduğu halde uygulama başlamış olmalıydı.
Yurttaşımız kendi yaşamını doğrudan ilgilendiren bu
gibi değişimleri bir çeşit yazgı olarak kabul eder. "Bü-
yüklerin" aldığı kararları sorgu sualden geçirmez. Benim
gazeteci damarım kabardı. Soruşturdum. Bu uygulama-
nın Türkiye'nin bir anlamda 160 yıldır. bir aniamda ise
şu AT başvurusundan beri geçirmekte olduğu büyük
uyum hareketinin bir
İstatistikleri eşeleyince
telefon sayısınm
artması kadar önemli
bîr bulgu daha çıktı:
Birlikte telefon edilen
yerin uzakhğı da sürekli
artıvordu.
adımı olduğunu öğ-
rendim. Avrupa Tele-
komünikasyon Stan-
dartlan Enstitüsü l'le
başlayan numaralan
özel hizmet numara-
larına ayırmıştı. 117
itfaiye, 168 hava du-
rumu, 169 yol duru-
mu gibi. Şehirlerarası
ve uluşlararası numa-
ralara ise bizde olduğu gibi 9"uçevirerek değil.O'ıçevirerek
ulaşılacaktı. (Pek yakında bu sinemalarda!) Fransa bubü-
yük değişimi 1996dan önce zinhar yapamayacağını söy-
lerken, Türkiye önden gitmeye ve bu standartlaşma işini
1992 içinde bitirmeye karar vermişti.
Demek evimin numarasını çevirdiğimde araya girip
beni başka bir numara çevirmeye çağıran ses bir bakıma
Avrupa'nın çağrıstydı.
Konuyu biraz daha kurcalayınca, telefon sahipliği açı-
sından son 10 yıl içinde büyük bir aşama yaptığımızı,
ama hala Avrupa ölçülerinin epey gerisinde bulunduğu-
muzu öğrendim. Avrupa ölçüsü iki kişiye bir telefon do-
layında idi. biz ise daha beş kişiye bir telefon düzeyine
bile ulaşmamıştık. (Ama iılkede bulunan telefon sayısı
günlük gazete tirajının iki katından fazlaydı!)
İstatistikleri eşeleyince telefon sayısının artması kadar
önemli bir bulgu daha çıktı: birlikte telefon edilen yerin
uzakhğı da sürekli artıvordu. Şehirlerarası ve milletlera-
rası konuşma yapmak hayatımızın bir parçası olmuştu.
Mektup, bir iletişim biçimi olarak (ve heyhat, bir edebi
tür olarak da) ölüm döşeğindeydi. 1970'te 492 milyon,
1980'de 1.9 milyar olan şehirler + milletlerarası konuş-
ma kontörü (sayı x süre) 1991'de 29 milyara çıkmıştı.
1980'de 19 milyon dakika olan milletlerarası telefon ko-
nuşma süresi 1991'de 165 milyon dakikaya yükselmişü.
Telefon hemen her yerde elimizin ucundaydı. 1950 de
48, 1970'te 973 olan telefonlu köy sayısı 1991'de 39 bine
ulaşmıştı. Jetonlu telefon sayısı ise 20 yıl içinde 20 kat ar-
tarak 47 bine vurmuştu.
Telefon etmek. bir çok işin asal bir parçası haline gel-
mişti. Telefonsuz yaşamak ise, olamayacaklar arasm-
daydı.
Telefon numaramm değiştiğini bildiren uyan sesi.
1970'ten bu yana toplumsal yaşamımızı en fazla değişti-
ren dört T'den en az göze batanını hatırlattı bana. Oteki
Tlerden sık sık söz ediyoruz: televizyon. trafık ve terör.
60-30 YIL ÖNCE CUMHURIYET
1932: Halkevi'nde ilkjtongre
Halkevlerinin tarih,
edebiyat ve dil şubesinin ilk
kongresi dün saat 14'te
aktedilmiştir. Içtimaa,
Cevdet Kerim Bey
tarafından söylenilen
nutukla başlanmıştır.
Cevdet Kerim Bey bu
nutkundaezcümle şunlan
söylemiştir: "-Bugün burada
evin kıymetli bir şubesini
teşkıl ve şube kornitesini
intihapetmek için
toplandık. Size Halkevinin
reisi bulunan Yüksek
Muallim mektebimüdürû Hamit Beyi takdim ediyorum.
Kendilerinin riyaseti altında müzakerelerimize
başlayabiliriz.
TARİHTE BUGÜN MVMTAZARIKAN
Hec ÜÇ fekîldeki VLnm Pertevi
cflde oUa mrâ*fÜ itiWtte kı# re
T*» UtiflMÜ
Kadm — Ned«n iklde bir benim yaşnnı soruyonsun kuzumT
Erkek — Ne ympayım ksncığnn, utmıyan rakam btr o'._
CEMAL NADIR.
f £ 8U6ÜN,
TÜ&ÜKIÜN BABASf
1928
C£MAl
ÖCMÜfTİ).
T/F>irL£ . c£M4L
VE&tMLİ
SON fSSO
£.£& ;ç//y, o, 8/# <JS7X OL-
PUĞU KAPAfZ, İYf 8/8 Ö6££7M£A/Dt D£..
Bilim Politikamız ve TUBITAK
Prof. Dr. MEHMETÇİK BAYAZIT İTÜ öğretim iiyesi
T
ürkiye'nin bilim politikasına
yeni bir yaklaşımın gündeme
geldiği bugünlerde TÜBİ-
TAK'ın durumunun da yeni-
den değerlendirilmesi gerekmektedir.
TÜBİTAK bilimsel araştırmalann
desteklendiği bir dönemde, ülkemizin
önde gelen bilim adamlarının da kat-
kısıyla 1963 yılında hazırlanan Türki-
ye Bilimsel ve Teknik Araştırma Ku-
rumu kuruluş kanunu ile "Türkiye'de
müspet bilimler alanında temel ve uy-
gulamalı araştırmaları geliştirmek.
teşvik etmek. düzenlemek ve koordine
etmek amacıyla. tüzel kişiliği. idari ve
mali özerkliği bulunmak ve başbaka-
na bağh olmak üzere" kurulmuştu.
Demokratik ve katılımcı yaklaşımı ile
günümüzdeki yeni düzenlemelere de
ışık tutabilecek olan bu kanunun
başhca hükümlerini burada hatırlat-
mak yararlı olacaktır.
Kurumun en yüksek organı olan Bi-
lim Kurulu. kurulun kendisi tarafın-
dan gizli oyla dört yıl için seçilen on bir
üye ve genel sekreterden oluşuyordu.
Süresi biten üye ancak bir dönem daha
seçilebiliyordu. Sadece ilk kuruluşta
başbakan. üniversiteler tarafından
gösterilecek üçer aday ile bakanhklar
tarafından tespit edilecek sekiz aday
arasından beş üye seçmiş, bu seçilen
üyeler geri.kalan üyeleri gizli oyla se-
çerek ilk Bilim Kurulu'nu oluşturmuş-
lardı,
Bilim Kurulu üyelerinden beşinin
temel bilimler, dördünün uygulamah
bilimler alanlarında eser, araştırma ve
buluşlanyla tanınmış kimseler arası-
ndan. birinin iktisadi devlet teşekkül-
lerinde. birinin de özel endüstride
üstün nitelikte araştırmalarıyla kendi-
lerini göstermiş kimseler arasından
seçilmesini kanun öngörüyordu.
Kurul, kendi üyeleri arasından başka-
nını seçtiği gibi, genel sekreteri de ül-
kenin tanınmış bilim adamları arasın-
dan seçiyordu.
Bilim Kurulıı'nun görevi kurumun
çalışma ilkelerini tespit etmek. çahşma
programlannı hazırlamak, araştırma
grupları ve enstitüler kurmak, kuru-
mun çalışmalannı izlemek ve bütçe
teklifıni kabul etmekli. Bilim Kurulu
tarafından seçilip başbakan ve cum-
hurbaşkanı tarafından imzalanan ka-
rarname ile atanan genel sekreter ise
bilim kurulu ve araştırma grupları yü-
rütme komitelerince verilen kararların
uygulanmasını sağlıyor, yönetmelik
ve bütçe tekliflerini hazırlıyordu.
Bu kanunun ilginç bir yanı da kuru-
ma verilen mali özerklik idi. Her yıl
başbakanlık bütçesine konulan öde-
neğin harcanamayan kısmı. ertesi yılın
hesabına aktarıldığı gibi. kurum artır-
ma. eksiltme ve ihale kanunlanyla
Sayıştay'ın denetimıne bağlı değildi.
ÖzerkbirTÜBİTAK'ın
bilimsel araştırmalarda
kaliteye önem veren
üniversitelerle yapacağı
işbirliği ülkemizde bilim
reformuna yol açacaktır.
TÜBİTAK ömrünün ilk 20 yılında
ülkemizde araştırma geleneğinin yer-
leşmesinde ve bunun sonucu olarak
bilim alanında ilerlememizde büyük
katkılarda bulundu. özellikle gerçek
araştırmacılar yetiştirilmesinde ku-
rum; sağladığı burslar, desteklediği
araştırma projeleri \e verdiği teşvik
ödülleriyle genç bilim adamlanna bü-
yük destek oldu.
1980 sonrasında serbest düşünmeye
ve buna bağlı olan demokratik seçim
ve yönetime karşı beliren akımlar TÜ-
BÎTAK'ı da etkilenıiş ve 1987 yılında
kurumun kuruluş kanunu bir kanun
hükmünde kararname ile değiştiril-
miştir. Yapılan değişikliklere göre Bi-
lim Kurulu kaldınlmış, yerine yöne-
tim kurulu getirilmiştir.
Bu kurulun üyeleri seçilerek değil.
müşterek kararla ııtanarak göreve
gelmektedirler. Üyelerin yükseköğre-
nim yapmış olmaları ve bilim ve
teknoloji alanında tecrübeye sahip
bulunmalan yeterli sayılmakta,
sadece üçünün temel bilimlerde eser.
araştırma ve buluşlanyla tanınmış
olmaları gerekli görülmektedir. Kuru-
mun başkanı da, aynı düşünüş şekli
doğrultusunda, yönetim kurulu tarafı-
ndan seçilmeyip müşterek kararla
atanmaktadır.
Yeni düzenlemede genel sekreter bu-
lunmamakta, kurumun uygulama yet-
kileri tamamen başkana verilmiş bu-
lunmaktadır.
TÜBİTAK Bilim Ödülü almış olan
21 bilim adamı, o günlerde başbakana
bir mektup yazarak TÜBİTAK'taki
olumsuz gelişmeler ve kuruma yeni bir
hüviyet verme girişimleri ile ilgili kay-
gılannı iletmişlerdi.
Bu mektuptaki uyanlara önem veril-
meden değişikliklerin uygulanmasına
girişilmiş. kurumun yetkili organlan-
na yapılan atamalarda doğal olarak
politik düşünceler ağır basmıştır.
Söz konusu mektupta belirtildiği
gibi. TÜBİTAK benzeri bilim kuru-
luşlannın ülkenin uzun vadeli bilim
politikası ve hedeflerine uygun olarak
sürekli gelişebilmesi için değişen poli-
tik iktidarların günlük poliükalarının
buralara hiçbir şekilde yansımaması
gerekir.
Bu önemli nokta gözönüne alm-
madan yapılan uygulama sonunda
TÜBİTAK bilimsel niteliğini büyük
ölçüde kaybederek daha çok bir uygu-
lama kuruluşu haline gelmiş, bilimsel
üretim yerine teknoloji transferi ön
plana çıkarılmıştır.
Kurum yöneticilerinin kişisel tercih-
lerine dayanan keyfj uygulamaları bi-
lim adamlarının TÜBİTAK ile olan
bağlarının zayıflamasına yol açmıştır.
1970'lerde bilimsel araşıırmalarda
görülen canlanma ve sürekli ilerleme-
nin yerini, son yıllarda duraklamanın
almasında üniversitelerimizde.ki olum-
suz gelişmeler yanında TÜBİTAK'ın
durumunun da etkisi olmuştur.
TÜBİTAK'ın en önemli görevi ül-
kemizin bilim politikasını belirlemek-
tir. Bu nedenle kuruma yeniden özerk
bir yapı verilerek önceki kanundakine
benzer bir yönetim şekline dönülmesi
gerekmektedir.
Özerk bir TÜBİTAK'ın. bilimsel
araştırmalarda kaliteye önem veren
üniversitelerle yapacağı işbirliği ülke-
mizde bilim reformuna yol açacaktır.
FERRUH DOĞAN
Kızkulesi'ne Çağdaş Işlevler
Yrd. Doç. E>r. ÜLKÜ ALTINOLUK Yıldız Üni. Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi
S
on günlerde basın vc yayın or-
ganlarında isminden sıkça söz
edilen Ktzkulesi. Üsküdar Be-
lediyesi'nce çağdaş bir kul-
lanım amacıyla değerlendirilmek is-
tenmektedir.
Yıllarca yasak olduğu için kimsenin
gezip göremediği. kimbilir belki de bu
yüzden gizemi büsbütün artan Kızku-
lesi konusunda yüzyıllardır birçok ef-
sane söylenegelmektedir.
Üsküdar Belediye Başkanı Dr. Ni-
yazi Yurtseven'in İstanbul'a kazan-
dırmak için uzun zamandır uğraş ver-
diği Kule için ön çalışmalar bugünler-
de sonuçlanmak üzere.
Sınırları içerisinde Kızkulesi'nin de
bulunduğu"İstanbul3Numaralı Kül-
tür ve Tabiat Varhklannı Koruma
Kurulu" Başkanı Prof. Muhteşem Gi-
ray'ın da açıkladığı gibi Kule için ta-
rihsel-kültürel boyutu gözardı etme-
yecek önerilerin getirilmesi. "kültürel
süreklilik" bakımından önemli ol-
maktadır.
Kızkulesi Üsküdar'da, Salacak ya-
kınında karadan 180 metre uzaklıİcta
ve denizin içindeki bir kaya üzerinde
bulunmaktadır. Kızkulesi binası. yak-
laşık 400 metrekare, Kule'nin bulun-
duğu ada ise yaklaşık 1300 metrekare-
dir.
Manzara açısından oldukça güzel
bir konumda bulunan. Üsküdar Bele-
diyesi'ne amblem olmuş, parada. pul-
da yer almış, hatta taşra evlerinin du-
varına resim olmuş Kule'den Üskü-
dar, Sarayburnu. Süleymaniye. Dol-
mabahçe kıyılan gibi İstanbul'un ve
Türkiye'nin en önemli bölümleri gö-
rülebilmektedir.
MÖ 410 yıllarına kadar uzanan bir
geçmişe sahip olan Kızkulesi'nin yapı-
lış amacı. Boğaz'dan geçen gemileri
kontrol etmektir.
Kule'nin uzun bir geçmişe sahip ol-
ması ve konumu birçok işle.vsel deği-
şimlere uğramasına neden olmuştur.
Kızkulesi; "Salacak sahilleri-deniz-
Kule" bütünlüğü içerisinde düşünül-
melidir. Salacak kıyılanndan Kule'-
nin görünümü de en az Kule'den diğer
bölümlerin görülebilmesi kadar
önemlidir.
Bu bakımdan, kiremit kırmızısı.
siyah, filiz yeşili gibi renklere
boyanmış çelik + cam konstrüksiyon-
larla kıyıya danışma, limonluk. sera,
satış üniteleri gibi tesisler yapılabilir.
Haftanın belli günlerinde
"efsane kulesi" olarak
kullanılan kule, diğer
zamanlarda da "nikah
kulesi" olarak işlevini
sürdürebilir.
Binanın Kule bölümü sis düdüğü,
deniz feneri gibi özgün işlevlerini sür-
dürebilir. Kule'nin "seyir kulesi" ola-
rak da kullanılması deniz etkisinin
yanı sıra Üsküdar. Sarayburnu, Sü-
leymaniye, Dolmabahçe kıyılarmın
bu noktadan görülmesini sağlayacak.
görmeyenler oralara gitmek isteyebi-
leceklerdir.
Yapının diğer bölümleri 1. Efsane
kulesi; 2. Nikâh kulesi; 3. Akvaryum +
cafe olarak kullanılabilir.
Efsaneler; lazer, ses, ışık, müzik yar-
dımıyla ve suda dalgalanmalarla teat-
ral biçimde günün belli zamanlarında
Kule'de sergilenebilir. Binanın, "bir
bölümü boş bırakılmış" duvarlanna
yapılacak çağdaş sanat ürünü iç mekân
elamanları yoluyla da geçmişle bağlar
kurulabilir.
Bu üç kullanım önerisi tek tek ele
alınabileceği gibi akvaryum sabit kal-
mak üzere diğer öneriler periyodik bir
takvimle birlikte düşünülebilir.
Haftanın belli günlerinde "efsane
kulesi" olarak kullanılan Kule. diğer
zarnanlarda da "nikâh kulesi" olarak
işlevini sürdürebilir.
Bu fonksiyonlarda kullanılan hare-
ketli mobilya elemanları cafe, nikâh
merasimi ve efsanelerin izlenmesi sı-
rasındaki kullanıma göre önceden
düzenlenebilir.
Buradaki iç mekânı değişmeyen
ortak mekânlar: İletişim merkezi.
mutfak. ofis ve WC grubudur. Bu
mekânlar her üç işleve de hizmet
edebilmektedirler.
Kızkulesi için en önemli işlev, kule-
nin Milat'tan Önce'ye giden geçmişi
göz önüne alınarak uluşlararası bo-
yutta ele alınmış kültür + ekonomik
girdi sağlayacak kullanımlardır.
Üsküdar'ın; özellikle Çamlıca Te-
pesi-Beylerbeyi Sarayı-Mihrimah Ca-
mii üçgeninden oluşan turistik ha-
ritasına Kızkulesi'nin de eklenmesi
önce Üsküdar'ın kültür ve turizm po-
tansiyeli için, giderek İstanbul ve Tür-
kiye için önemlidir.
Kızkulesi kapsamında; kıyıdan-
Kule'ye ulaşımdan. bütün düzenleme-
lere kadar yapılacak çahşmalarda,
kültür ve teknoloji birikimimizi çağ-
daşlık doğrultusunda ortaya koyan
projeler üretilmelidir.
Kule gravürleri. resimleri, dialan,
broşürleri, kitapları, maketleri ve Ku-
le konusundaki sanat içerikli yorum-
lar binada kültür-sanat ortamı yaratıl-
ması ve "kültürel süreklilik" için ge-
reklidir.
Kızkulesi, her şeyden önce bir ileti-
şim merkezi niteliğine bürünmelidir.
Kültürel etkinliklerle desteklenmiş iş-
levler, yeni gelişmelere zemin hazırla-
yabilecektir kanısındayız.
POLİTİKA
VEÖTESİ
MEHMED KEMAL
HerkesYazsın...
B
arış Derneği davası on yıl sürdü. Bugün de gün-
celliğini koruyor. Bu konuda çok yazdım. Sırası
düştüğünde gene de yazarım. Sonu aklanmayla
bitecek bir dava için on yıl yatmak ne demektir?
Bu davanın çilesini çekenlerden Mustafa Gazalcı, anı-
larını, savunmaları, belgeleri içeren kitabına "Barış Zin-
ciri" diyor.
Darbeyi şöyle işitiyor; "Az sonra telefonlarkesildi. As-
kerler gelip evin önündeki cemseye bindirdiler. Ahmet
Yıldız'ın yanına oturdum. Kenan Evren'in darbenin ba-
şmda bulunmasının, emir komuta zinciri içinde yapılma-
sının nasıl olduğunu Saym Yıldız'a sorunca, "En katısı,
en berbatı bu biçimdir" dedi. Epeyce şehir içinde dolaştt-
rıldıktan sonra Dil İstihbarat Okulu'na götürüldük."
Daha önce 27 Mayıs, 12Martvar. amaenkötüsü'emir
komuta' içinde kotarılan 12 Eylül'dür. On binlerce kişi
12 Eylül'den geçmiştir. Hâlâ da 12 Eylül'ün hesabı görül-.
memiştir. Görüleceği de yoktur. Bu hesap, Orhan Apay-'.
dın'ın zorunlu hesabıdır. Gazalcı şöyle yazıyor:
"İlk önce tecrit dedikleri yere getirdiler. Saçlanmızr
tekrar kestiler. Tek tip giysiler verip giydirdiler. Saatlerce;
ayakta bekledik. Sinirlerimiz bozuldu. Herbirimizi "ayn;
ayrı koğuşlara verecekler' diye haber geldi; buna çok;
üzüldük. Gerçekten de hazırlığı öyle yapıyorlar. Orhan;
Apaydın dayanamadı bayıldı. Çok yorulmuştu. Korka-'
rak başına toplandık." -
12Eylürünezave
cefasını çekenler hiç
beklemesinler,
çektiklerini yazsınlar.
Yazsınlar ki bu acılar
çekilmesin!
Orhan Apaydın'ın
bayıldığını belirten
satırları okuduğum
zaman yüreğim 'cız'
etti. Orhan Apaydın.
herkesin dostuydu.
benim de... Başım
yazı yüzünden ne za-
man derde girse. ne
zaman mahkemelik olsam ona koşardım. Ankara'da ol-*
sun, İstanbul'da olsun gelirdi. Şimdi onun başı derde gir-i
mişti, ben koşamıyordum. Yüreğimin vaktiyle de. şimdiî
de "cız' etmesi bundandı. i
Apaydın kardeşlerden Burhan'ı da. Orhan'ı da yıllari
öncesinden tanırım. Burhan. sosyetede ünlüydü. Ama 27 '.
Mayıs'tan sonra siyasal davalara girdi. sosyete gölgede •
kaldı. Son zamanlarda sol için açılan siyasal davalann;
hepsinin başında Orhan ve Burhan vardı. Orhan Apay-^-
dın, solcular için açılmış bütün davaların şehidi olarak •
anılacaktır. »
Şaban Erik'in "Zor Günler" adıyla yayımladığı kitapî
kocaman bir cilt. 744sayfa tutuyor. Konular, olaylar, kî-«
şiler (hepsi) gerçek. Zaten yazarın kendi de "Zor günler,"'
yakıngeçmişimizinendağdağalıdöneminihikâyeedenbir
yapıttır" diyor.
Aydınlarımız, sanatçılarımı?., yazarlanmız. ressamla-
rımız. müzisyenlerimiz. öğretmenlerimiz. sendikacılan-
mız, özetle aklı eren kimimiz varsa, hepsi. 12 Eylül darbe-
sinden çok acı çekmiştir. Son örneği DİSK'tir. Sendika-
cılanmız bunca eza eefadan sonra bellerini yeni doğrul-
tuyorlar. 12 Eylülcülerin üstüne oturduklan mallarını.
mülklerini. paralarını, sosyal tesislerini alamadılar. Al-
mak için var güçleriyle uğraşıyorlar.
Siyasette gelen gidenin mali üstüne oturacaksa. bunun-
la baş edilmez. Demokrat Parti iktidara geldi, Halk Par-
tisi'nin mallannı aldı. 27 Mayısçılar geldiler Demokrat-
ların mallarını aldılar. Ya 12 Eylülcüler. herkesin malını
aldılar, üstüne tüy diktiler. Şirrîdi SHP'liler, CHP'lilerin
mallarını istiyorlarmış. Bu mal kavgası böyle sürecekse
sonu gelmez.
12 Eylül'ün eza ve cefasını çekenler hiç beklemesinler. t
çektiklerini yazsınlar. Yazsınlar ki bu acılar çekilmesin!;
Herkes yazsın. herkes eteğindeki taşları atsın!..
KURLARDAN
İletişim Araçlannda Kadın
tleüşim düzeni dünyadaki
egemen duzene koş^ut olarak
biçimlenmektedir. iletişim
teknolojisini üreten ve
pazarlayanlar, dünya
ekonomisini ve siyaseüni
yönlendiren sanayi ötesi
ülkelerdir. Çağımıza
damgasını vuran iletişim
araçlanyla gerçekleştirihnek
istenen global (bütüncü)
dünya anlayışı, kuşkusuz
teknoloji devlerinin kendi
üreümlerini pazarlama ve
kendi anlayışlannı
yaygınlaştıma amaana
yöneükür.
Ekonomik ve siyasal erki
elindebulunduran ülkeler.
sistemlerinin sosyo-kültürel
anlayışını ve insana bakış
açısını iletişim araçlannı
kullanarak yaymakktadırlar.
GünümüzdeTV dizileri.
video klipler, reklamlar, vb.
ürünlerle yaratılan kültürel
çevrede insanın, özellikle
kadının anlamı nedir? Her
şeyi paraya ya da mala
endeksleyen günümüz dünya
düzeninde kadının cinselliği,
ticari ürün gibi öne
çıkanlmaktadır. Kadınsal
estetiği erkeğeödül olarak
sunan anlayış giderek
kökleşmektedir. îletişim
araçlanyla desteklenen bu
anlayış, kadın kitlenin bu
yönde koşullanmasına neden
olmaktadır. Karşı cinsin
beklenüleri de aynı
doğrulıuda gelişmektedir.
Reklam olgusunda kadın
imajı sıklıkla ön plandadır.
Otomobüden fmna,
deterjandan ciklete vanncaya
değin ürünler, kadının
cinselüğine sığınmıştır. Erkek
toplumu görünumündeki
ülkemizde cinsel eğiüm
yetersizliğinin yanı sıra
iletişim araçlannıncinselliğe
bakış açısı sağhkh gelişimi
engellemektedir.
İnsanın doğasında bulunan
cinselliği yadsımak söz
konusu olamaz, ancak
insanın cinselliğinin
sömürülmesine karşı çıkmak
gerekir. Kadın-erkek ilışkısıni
yalnızca cinsel boyuta
indirgeyen ve bu ilişkiyi
maddi bir abşverişe
dönüştüren anlayış, kadın ve
erkek aynmçıhğına neden
olmaktadır. İşte bu aşamada
iküşim araçlan, cinster
arasında ayınm yapmaksızın
insanı diğer özellikleriyle de
değerlendirmek ve yeniden
sunmak durumundadır.
fiLKERBIÇAKÇI
İstanbul
tLAN
SOSYAL SİGORTALAR KURUMU
OKMEYDANI HASTANESİ SATINALMA
KOMİSYONU BAŞKANLIĞl'NDAN
Hastanemizin 1 yıllık yufka, tel kadayıf, ekmek kadayıfı ve yasa
kadayıf ihtiyacı kapalı zarf usulü Ue ihale yapüacaktır.
thale mevzuu olan 4 kalem yufka, tel kadayıf, ekmek kadayıfı ve
yassî kadayıf ihtiyacımınn 1 yıJhk tahmini bedeli 48.427.500 TLÎdır.
İhale ile ilgili şartname ve muhammen bedeli listesi hastanemiz mal-
zeme şefligiadea temin edilebilir.
İhale 12.3.1992 Perşembe günü saat 13.30'da hastanemiz Satınal-
ma Komisyonu Başkanlığı'nda yapılacaktu.
thaleye iştirak etmek isteyenlerin 1992 yüı vizesini havi Tıcaret Odası
Belgesini, ilgili meslek kuruluşundan aldıklan belgeyi ve yeteriilik bel-
gesini ibraz etmeleri gereklidir.
lhaleye iştirak etmek isteyenlerin en geç ihale günü saat 12.00'ye
kadar 1.452.825— TLÎlık geçici teminat bedelle''.ıi hastanemiz vez-
nesine yatırmalan ve teklif mektuplannı Saı:n-' .ma Komisyonu Baş-
kanhğı'na teslim etmeleri gerekmektedir.
îştirak edecek fırmalar teklif mektuplarm'la tespit edilmi; her biı
kalem için muhammen bedelden % in'i-rimli olarakfiyatverecekler
dir.
Kurumumuz 2886 sayıh Devlet Ihale Kanunu'na tabi oteıayıp iha
leyi yapıp yapmamakta, lustnen yapmakta veya dilediğine yapma't
serbesttir.
llanen duyurulur.
Basın: 20858