Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 7 ŞUBAT1992 PERŞEMBE CUMHURİYET
KULTÜR SANAT
SaîtFailTınoyunu
• Külfür Servisi - 7 şubatta Fermanlı
Deli Hazretleri oyunuyla perdelerini
açan vedaha sonra Aile Şerefi oyununu
da sergileyen Gazıosmanpaşa
Sahnesi'ndemartayında "Meraklısı
Için Öyle Bir Hikâye ' adh tek kişilik
oyun sahnelenecek. Dört yıldırŞehir
Tiyatrolarf ntn çeşitli semtlerinde
kapalı gişeoynayan Sait Faikin yaşam
öy küsünden kesitler sunan ve Savaş
Dinçel'in hem) azıp hem de tek başına
oynadığı "Meraklısı İçin Öyle Bir
Hikâye" oyununu Macit Koper
sahneye koydu. "Meraklısı İçin Öyle
Bir Hikâye", 6 ve 7 mart günlennde
Gazıosmanpaşa Sahnesi'nde perde
açacak.
Halkbank'ta sergi
• AA (Ankara)- Türk resim sanatının
üniü isimlerinden Ali Avni Çeiebfnin
yapıtlanndan oluşan sergi. Halkbank
Sanat Galerisindeaçıldı. Sergi.
sanatçınınyeniçalışmalarınınyanısıra
müzevekoleksiyonlarda bulunan
eserlerini de kapsıyor. Çahşmalarını
Almanya'da Hans Hoffman
Atölyesi'nde sürdüren sanatçı bugüne
değin 9 kişisel sergi açtı. Yurtiçi ve
yurtdışında çok sayıda karma sergide
yapıtlarmı sanatseverlere sunan Ali Avni
Çelebi'ye, geçen yıl"DevletSanatçısr
unvanı verildi. A)i Avni Çelebi'nin
yapıtlanndan oluşan sergi 10 marta
kadar açık kalucak
Zenci kadınlar
• Kültür Servisi- Pulitzer ödüllü
fotoğrafçı Brian Lanker'in yapıtlanndan
oluşan "Bir Dünya Düşlûyorum -
Amenka'yı Değiştiren Siyah Kadınların
Portreleri" adlı sergi Amerikan Basın ve
KüJtür Merkezi. Kodak ve İstanbul
Plastik Sanatlar Derneği'nin katkılarıyla
pıartayı başında İstanbul'da açılıyor.
JManlannda öncü olmuş 75 kadtntn
sryah-beyaz fotoğraflanmn yer aldığı
sergi, amaçlanna ulaşabilmek için
cinsiyet ve ırk engellerini aşabilmiş bütün
kadınlara duygusal bir takdir ifadesi
olarak tanımlanıyor. Aralannda
Hollywood'un ilk siyah kadın rejisörü
Maya Angelou, Nevv York Metropolitan
Opera Evi'nde uluslararası "Prima
Donna Assoluta" unvanını kazanan ilk
siyah sanatçı Leontyne Price \e
uyuşturucu bağımhsı annelerin
çocuklanna bakabilmek için Hale evini
açarak çocuklara sığınak sağlayan Clara
McBridge Halein fotoğraflanmn da
bulunduğu sergi. 1992 yılı içerisinde
Ortadoğu ve Asya ülkelerinin yanı sıra
ABD'nin 15 kentini de dolaşacak. 7-25
mart tarihleri arasında Taksirn Sanat
Galerisi"ndegezilebilecekolanserginin
katalogları Kodak Türkiye tarafından
bastınlıyor.
Oda orkestrası konseri
• AA (Ankara)-AnadoluOda
Orkestrası. cumartesi günü. şef Hikmet
Şimşek yönetiminde bir konser verecek.
"Milli Piyango Kültür ve Sanat
Etkirriikleri"çerçevesindedüzenlenen
konser. Cumhurbaşkaniığı Senfoni
Orkestrası Salonu'nda sunulacak. Server
Ganiev, ToğrulGaniev(keman),ve
Bahar Göksu'dan (arp) oluşan
orkestra. Haendel. Bach ve Mozart'ın
yapıtlanndan örnekler seslendirecek.
Sanatseverlerin ücretsiz olarak
izleyebilecekleri dinletinin davetiyeleri
Milli Piyango İdaresi'nden temın
edilebilecek.
TüPk müzHji konseri
• Kültûr Servisi-Ocak ayı içerisinde
kaybettiğımiz. Türk müziği bestecisi
Yesari Asım Arsoy anısına düzenlenen
konser. bugün Atatürk Kültür
Merkezinde verilecek. pevlet Sanatçısı
Şef Dr. Teoman Önaldı'nın yöneteceği
ve saat 20.30"da başlayacak konserde,
bestecinin "Ömrümce o saf aşkını
kalbımde yaşatsam", "Fariğ olmam
meşrebı rindaneden". "Ömrüm seni
sevmekle nihayet bulacaktır" gibi çok
sayıda eseri. beraber ve solo şarkılar
olarak seslendirilecek.
T E L E F 0 N
D E G İ Ş İ KL İ Ğ İ
152 38 82
252 38 62
252 38 82
Cumhupiyet Kttap Kulüöü
4. Ankara Uluslararası Film Festivali yann "Robert's Movie" ile başlıyor
Yaşam ve Ölüm arasmclaki çizgiKûltür Servisi- 4. Ankara Uluslararası Film Festivali yann Canan
Gerede'nin yönetmenliğini üstlendiği "Robert's Movie" filmiyle
açılıyor. Yıllardan beri Türkiye'de gösterimi yasak olan "Sürü"
filmi de cumartesi günü gösterilecek. Yann saat 20.30'da
Kavakhdere sinemasında gösterilecek "Robert's Movie" filmiyle
gerçekleşecek açılışa Canan Gerede, filmin yapımcıları Onat
Kutlar ve Hasan Karabey ve filmin başrol oyuncularından Aslı
Altan ve Yavuzer Çetinkaya katılacak.
Yıllardır Türkiye'de yasaklı olduğu
için gösterime girmemiş olan "Sürü" fil-
mi uzun bir süreden sonra ilk kez cumar-
tesi günü saat 19.00'da Metropol Sine-
ması'nda Ankaralılara sunulacak. Gös-
terime ""Sürü" filminin yönetmeni Zeki
Ökten, başrol oyuncuları Melike Demi-
rağ, Tarık Akan, Şener Gökkaya, Ya-
man Okay, yönetmen Ali Özgentürk ve
Fatoş Güney katılacak.
4.Ankara Uluslararası Film Festivali'-
nin "Uzun Metrajlı Türk Filmleri Ya-
nşması"na katılacak fılmlerde kesinleş-
ti. Buniar, "Mem u Zin". "Gizlı Yüz".
"SoguktuveYağmurÇiseliyordu'VPia-
no Piano Bacaksız", "Uzun İnce Bir
Yol'' . "Devlerin Ölümü", "Uzlaşma",
"Eskici ve Oğullan'V'Ölürayak". "Seni
Seviyorum Rosa". "Suyun Öte Yanı",
"Kurt Kanunu". "Ateş Üstünde Yürü-
mek". "Menekşe Koyu". "Bekle Dedim
Gölgeye" ve "Sonsuza Yürümek".
Ankara Film Festivali'nin açılış filmi
"Robert's Movie". yönetmenliğini Ca-
nan Gerede'nin yaptığı \e başrollerini
uluslararası bir kadronun üstlendiği bir
Türk-Fransız-AIman ortak yapımı.
Film, önümüzdeki hafta da Istanbul'da
Beyoğlu Sinepop ve Kadıköy As sinema-
larında gösterime girecek. Türk, Alman
ve Fransız yapımcılann ve Avrupa Kon-
seyi Destekleme Fonu Eurimage'ın sağ-
ladığı finansmanlagerçekleştirilen filmin
tüm çekimleri Türkiye'de, laboratuvar
işlemleri Almanya'da. montaj ve seslen-
dirmesi ise Fransa'da yapılmış.
Bir savaş fotoğrafçısı ile âşık olduğu
kadın arasındaki ilginç aşk öyküsünü
konu alan "Robert's Movie"de Türk yö-
netmen, oyuncu ve teknisyenlerin yanı
sıra uluslararası bir kadronun katkısı da
var. Robert rolünü tanmmış oyuncu Pat-
rick Bauchau üstlenmış. Bauchau. Wim
Wenders'ın "Olayların Gidışı". Zulavvs-
ki'nin "La Femme Public". Costa-Gav-
ras'ın "Aile Toplantısı", Samuel Fuller'-
in "La Modenneet le Dragon" filmlerin-
de başrol oynamıştı. Filmin başrol oyun-
cularından John Kelly deson yıldızı par-
layan ünlü bir Amerikalı oyuncu. Filmin
görüntü yönetmeni. başta Fassbinderol-
mak üzere çok sayıda ünlü yönetmenle
çalışmış Jürgen Jürgess.
"Robert's Movie"de bir Türk yönet-
men belki ilk kez İstanbul'un tanımadı-
ğımi7 karanlık sokaklarına. marjinallc-
rin. travestilerin. eşcinsellerindünyasına.
uyuşturucudan ölenlerin dramatık evrc-
nine. tutkunun. şiddetin, erotizmın deh-
li/lerine dalıyor. Bu "alacakaranlık
alan", ilk kez böylccesaretle beyazpcrdc-
>c yansıyor. Cannes Film Festivali'nde
Türkiye'yı temsil eden ve Marsilya Film
Festivali'nde en iyi senaryo ödülü kazu-
nan "Robert's Mo\ie"yi bu özelliklerin-
den dolayı Fransız basını "îstanburda
son tango" olarak nitelendirdi.
Ünlü Fransız dergisi Humanite'nin si-
nema yazarı Jean-Pierre Leonardıni.
şöyle anlatıyor "Robert's Movie"yi:
"ABD'de eğitim gördükten sonra bir
süre Yılmaz Güney ile çalışan Canan Ge-
rede'nin filminde Amerikalı bir savaş fo-
loğrafçısıyla. genç Türk şarkıcısı Gogo'-
nun umutsuz. acılı. aynı zamanda şiddet
ve erotizm içeren öyküsü anlatıhyor.
Başıboş dolaşmalar konusunda Wim
VVenders'ın; bedenin düşüşü konusunda
Bertolucci'nin izinde Canan Gerede.
Ayrıca filmin İstanbul'u keşfetmemizc
olanak veren yönünü de ihmal etmemek
gerekir.
Gece atmosferinde geçerken gördüğü-
müz çöp yığınları, orospular. travestiler;
karanlık sokaklarda görünüp kaybolan
varlıklarıyla bir başka Istanbul'u yansıtı-
yorlar. Film bir kadın tarafından
yapılmış ama sıradan kullanımıyla bir
"kadın filmi' değil. Genç şarkıcı kı? >a-
şam olanaklan anyor. Serseri fotoğraf-
çının ıse istcdiği tek şe\ ölüm. Ötc yan-
dan erotik ilişkiler konusunda hem cesur
""Dolunav", "Sis" ve "Bütün Kapılar Kapalıvdı" filmlerinde rol alan Aslı Aitan,
"Robert's Movie"de Gogo adında bir şarkıcm canlandırıvor.
hem dc sıstematik bir biçimde erotik iliş-
kik'rın dovum noktasını aşlığını hisselti-
ri\or. "Robert's MOMC" filmi. kımılenni
film sanatınduki ustalıöı ncdcnivle kı/dı-
rabilir. Çünkü aradan "dcrin Türkiye'-
nin' zaman /aman göründüğü bir ö>kü-
yü "Amenkan üslubu' ılc anlatmayı ba-
şarmış."
Ahmet Say, geçen yılın sonunda iki ıpüzik kitabını yayına hazırladı
FranzLizst'înIstanbulkonserleriÜ.NER BİRKAN (İzmir) - Müzik kitaplıgımızda, özellikle araştır-
macılar bakımından büyük hizmet gördüğüne, önernli bir boşluğu
doldurduğuna inandığım, dört ciltîik "Müzik Ansiklopedisı"nın
yayımcısı Ahmet Say, geçen yılın son ayında üç müzik kıtabı daha
yayımladı.
Prof. Koral
Çalgan'ın
yayına hazır-
İadığı "Franz
Liszt, M.R.
Gaîimihal'in
bir Araştır-
ması: Liszt'in
İstanbul Kon-
serleri", gene
Çalgan'ınder-
lediği "Müzik
Fıkralan". bir
de piyanist
Mithat Fenmen'den "Müzikçinin El Ki-
tabı." Bu kitaplardan, bugün için yalnız-
ca birincisini okurlanma kısaca tanıtmak
istiyorum:
On dokuzuncu yüzyılın en parlak mü-
zik kişiliklerinden biri olan piyanist bes-
teci Franz Liszt (1811 -1886). ününün do-
ruğunda olduğu bir sırada. 36 yaşında.
Sadrazam Mustafa Reşit Paşa'nın aracı-
hğıyla Padişah Abdülmecid'in huzuru-
na, İstanbul'a çağrılmış. orada iki pı>ano
resitali vermişli. Müzikoloji bilimının
Türkiye'deki ilk ve önemli temsilcisi
Mahmut Ragıp Gazimihal (1900-I961).
kendine özgü anlatımıyla 1847 yılının ha-
zıran başı ile temmuz ortası arasında. bir
buçuk ay kadar süren bu ziyareti ayrıntı-
larıyla aktanyor. olayın "Türkiye'de
çoksesli müziğin gelişme sürecı" içinde
taşıdığı ağırlığı vurguluyor. Prof. Gazi-
mihal bu araştırmayı ölümünden kısa bir
süre önce tamamlamış. ancak yayımla-
yamamış. Koral Çalgan. elyazması bir
metın olarak arşıvınde bulundurduğu
"Liszt'in İstanbul Konserleri" başlıklı
makalevi. bu müzikçinin konser piyanis-
ti ve besteci kişiliklerini tanıtan bireryazı
ile birlikte okuyucuya sunuyor. aynca pi-
yanist İdil Bıret'ın 1986 vılında Lis/t'ın
"Bcetho\en senfonılcn'nı plağa alması
olavını da kıtabın sonunda bır\azı ilcde-
ğcrİendirıyor.
1847 yılı. Tanzimat Fcrmanrnın (Gül-
hane Hatt-ı Hümavunu) ilanından do-
kuz yıl sonrası. Zaman. venıle>menin,
devlct yönetiminde. eğitımde. kültürde.
sanatta Batı'ya yönelmenın zamanıdır.
Padişah İkinci Mahmut. l<S26 >ılında
Ycniçerı Ocağı'nı. onunla birlikte meh-
terhanelerı kaldırmij. serine Mızıka-i
Hüma\un'u kurmuş. bövlece Baıı anla-
mında ilk konser\aıu\ann oluş'masını
sağlamıştır
. Başına. ünlü opera bestecisi Gaetano
Donizetti'nin ağabevi Giuscppe Doni-
zetti'nin (I788-1856) gcçırilmesıvle bu
eğitim kurumu da gelişmiş. bö>lece Os-
manlı saravında çoksesli müziğin verlcş-
mcsı \olunda ilk önemli adım atılmış ol-
maktadır. I Temmuz I839"da tahla
çıkan Sultan Abdülmccıt. venileşme yo-
lunda atılan adımları çok daha ileri gö-
türme>ekararlıdır.
İşte Franz Liszt, bu gelişme sürecinin
en ileri aşamasında İstanbul'a gelmiş.
Beyoğlu'nda Nur ü Zı>a Sokağı 19 nu-
maradaki Kommendigcrailcsrnin konu-
ğu olmuş, biri Çırağan Sarayı'nda padi-
şahın huzurunda. öbürü Bü>ükdere'de
Franchini Köşkü'nde iki piyano resitali
\ermiştır.
Sarayda verilen "özel" rcsitalin prog-
ramı. yayımlanmadığı için bugün biline-
mcmekicdir. Büyükdere'dcki resıtal isc
"100 kuruş" giriş karşılığında verilmiş-
tir. programda. G. Donizetti'nin Lucia.
Bcllıni'nin Norma vc 1 Puritanı opera-
lanndan parafrazlar. Chopın'ın bir ma-
zurkası. Schubert'in Erlkönıg adlı liedı-
nın pivano uyarlamasivla "Macar Melo-
dileri"ycralmaktadır.
Liszt, büyük mutluluk içindegeçirdiği.
parasal durumunu dü/>
eltme olanağmı
bulduğu İstanbul ziyareti dolayısıyla
Donizetti Paşa'nın "Mecidiye Marşı"
üzerinc bir paragraf bestcleyerek notası-
nı Avuslurya clçiliği kanahyla saraya
sunmuş, karşılığında kendisine, "Dördün-
cü Derecedcn Mecidi Nişanı" verilmış.
bir de altın "kutu" armağan edilrniştır.
Koral Çalgan'ın düzcnlemesi içinde
sunulan kitap. 104 sa\fadan oluşuyor.
Nejat Uygur'un oğullan "Boynuz Kulağı Geçer'ie Kocamustafapaşa Çevre Tiyatrosu'nda
İkincikuşaksaIinede,konıı:Bababaslası
NALAN MANYASLI (îstanbul) -
Nejat Uygur Çevre Tiyatrosu
oyuncularından Süheyl Uygur
ye Behzat Uygur ile tıyatronun
İdare Müdürü Süha uygur'un,
babalan Nejat Uygur'un izinde
çalışmayı amaçlaûîkları toplu-
lukları "Genç Uygurlar", "Boy
nuz Kulağı Geçer' adlı ilk oyun-
ları ile geçen günlerde perde
açtılar. Mekân yıne Kocamusta-
fapaşa'daki Çevre Tiyatrosu.
Genç Uygurlar. kurulması dört yıldır
düşünülen. fakat amacı ve çizgisinin ke-
sinleşmesi için bekletılen bir proje imiş.
Tiyatronun üç ortağından biri olan Süha
Uygur, "Amacımız, tüluatın son temsil-
cisi olan babamızın çizgisini ya da ona
yaklaşık bir çizgiyi oluşturmak ve sür-
dürmek. İzleyiciler oyunu görmeye. ba-
bamın anlık olarak sahnede yarattığı du-
rum veesprilçri bulacaklarını düşünerek
gelmesinler.
Hayal kırıklığına uğrarlar. Bizyineba-
bamdan öğrendiklerimizle ama kendi
oluşumumuzla bir şe\ ler sunmaya çalışa-
cağız" diyor.
"Boynuz Kulağı Geçer", Nejai Uy-
gur'un 1960 ve 1970'lerde de iki İcez sah-
nelediği ve rol aldığı bir oyunun üçüncü
sunumu. Fakat Nejat Uygur bu kez yal-
nız yönetmen, yapıtta oynamıyor.
8 yıldır oyunculuk yapan Süheyl Uy-
gur. 4 yıldır sahneyeçıkan Behzat Uygur,
anneleri Nejla Uygur ile Feyza Zerengil,
Pınar Özekit, Gülay Tekay, Zülfikar
Kıvanç ve Necmiye Kavur'dan oluşan
bir kadrosu var oyunun. Yazarı bilinme-
yen ve Türkçeye Ahmet Yekta'nın adap-
tasyonu ile kazandınlan oyun. otoriter
Genç Lvgurlar kurulması dört yıldır düşünülen ancak amacı ve çizgisi için
bekletılen bir projeydi.
bir babanın çocuklan ile olan ilişkilerini-
iletişimsizliğini konu alıyor.
Babalannın baskısından bıkan iki er-
kek kardeş, evi terk ederler; onlan, ko-
casının otoritesinden kaçmak isteyen an-
neleri izler ve oyun. babanın da evden
kaçıp ailcsinin yanına gitmesi ile mutlu
sona ulaşır.
Genç Uygurlar'ın oyuncularından Sü-
hevl Uvgur ile prodüksi>onu üstlenen
Süha Uşgur I Ocak I958'dc Uvgur ailc-
sinin turnede bulunduğu Sam.sun'da
doğmuslar.
Nüfus kâğıtlan, Uygur ailesinin o yıl-
larda oturduğu Adana'da çıkarılmış.
Doğduklan yer. her konuda çok iyı anla-
şan ıkizlcrin aynldıkları belki tek nokta.
çünkü Süheyl doğum \crini Samsun ola-
rak kabul ederken. Süha, Adana demeyi
tercihediyor.
Diğer kardeşleri gibi kendileri de tfyat-
roda büyüyen ikızîerden Süheyl Uygur
I976"dan bu yana oşunculuğu sürdürü-
yor.
Lise döneminde var olan siyasi gergin-
lik nedeni ile babalannın kendilerinı
okuldan aldığını sö>leyen Süheyl. kon-
servatuvar eğitimi görmcmelerine rağ-
mcn Nejat Uvgur'dan aldikian cğitimin
yeterli olduğunu belirtiyor.
Liscdcn sonra bir süre oyunculuk va-
pan Süha Uygur ise çok uzun zamandır
tiyatronun idari işleri ile ilgileniyor. ve
oyunculuk için zaman bulamı>or.
1963 Adana doğumlu kardeşleri Beh-
zat Uvgur dört yıldır Nejat Uygur Çevre
Tiyatrosu'nda sahneye çıkıyor. O da
konservatuvar eğitimi almamış. Nejat
Uygur'un ilk çocuğu Ahmet Uygur. Be-
lediye Konservaıuvarıöğretım üyesi. ti-
yalro ıic doğrudan ilgılenmese de sanat-
tan bütün bütün uzak değil. Kardeşlerin
dördüncüsü olan Kemal Uygur ise tica-
retle uğraşmayı seçmiş. Ailenin birözelli-
ği de tıyatro ile ilgilenen Süheyl, Süha ve
Behzat Uygurlar'ın eşlerinin de tiyatrocu
olması ama çocuklannın doğumundan
sonra mesleklerineara vcrmcleri. Ahmet
ve Kcmal Uygurlar'ın eşlerı ısc tiyalrocu
değil.
Yıllardır aiiece tiyatrocu olarak nilele-
nen Uygurlar belki torun Uygurlar'ın da
sahneye çıkması ıle bu gelencklerini
üçüncü kuşağa aktaracaklar.
Kimbilır belki bir 10 yıl sonra "En
Genç Uygurlar" adlı bir tiyatro toplulu-
âu da sahnede verını alacak.
AbbasSayî»
5O.ydı
CUMHURİYET (Ankara) - Roman-
a ve şair Abbas Sayartn 50. yıl kutlaması
Küitür BaJcanı Fikri Sağlar, şair, eleştir-
men ve okurlann katüımıyla yapüdı. Kut-
lamadan sonra son yıllarda resim çalış-
maları da yapan Abbas Sayar'ın ikinci
sergisi Devlet Resim ve Heykel Müze-
si'nde açıldı.
1923 Yozgat doğumlu olan Abbas Sa-
yar, Istanbul Üniversitesi Edebivat Fakül-
tesi'ni yanda bıraktı. Yazmaya şiirle baş-
layan Sayar'ın ilk romanı "Yılkı Atı" ya-
zıldığından yaklaşık 20 yıl sonra 1970'te
yayımlandı ve 1971 TRT Roman Başarı
Ödülü'nü aJdı.
Daha sonra 1973'te "Çeio" romanı ile
Türk Dü Kurumu ödülü'nü kazanan ya-
zar, 1975'te "Can Senliği" ile Madaralı
Roman Ödülü'nü aldı. Bu kitaplann ar-
dından "Yorganımı Sıkı Sar" (Hikâye -
1976), "Anılarda Yumak Yumak" (Ro-
raan -1990), "Noktalar" (Deneme -1991)
ve "Boşluğa TakıJan Ses" (Şür -1992) ya-
yımlandı.
Şair ve romancı Vecihi Timuroğlu ge-
cede yaptığı konuşmada, Abbas Sayar
1
tn romancılığı konusunda şunlan söyle-
di:
"BenimromandananJadığım çok baş-
ka bir şey var. Tkrihsel insanı anlattığı-
nız zaman roman yazarsınız. Tarihse! in-
san nedir? Tarihsel insan, toplumun dö-
nüşüm aşamasma vardığı, tam dönüşüm
sınınndaki insandır. İşte o zaman roman
yazarsınız. Bir Dostoyevski'nin yaptığı iş
budur, bir Thomas Mann'ın yapüğı iş bu-
dur. Abbas Sayar hiç iantana yapmadan
bunu yapmış bir yazardır;'
Gecede KüJtür Bakanı Fikri Sağlar, Sa-
yar'a bakanhğın bir plaketini verdi. Yoz-
gat kökenli Yibitaş Holding tarafından
desteklenen gecede, tiyatrocu Nilbanu
Engindeniz, şairler Şükrü Erbaş ve Salih
Bolat, Abbas Sayar'ın şair yönünü anla-
tarak şiirlerinden örnekler okudular. Sü-
leyman Gökmen tarafından şür ve mü-
zik eşliğinde slayt gösterisi de gerçekleş-
tirildi.
Abbas Sayar, "Her şey gitti, bir bu gece
kaldı" diyerek başladığı konuşrnasında,
özellikle Kültür Bakanı'na ve geceyi dü-
zenleyenlere teşekkür ederek iki şiirini
okudu. Sayar, 3 yıldır, yerleştiği Ayvalık-
ta yaşamını sürdürüyor.
"Sanatçı Haklan"
semineri
Sanat alanında
demokratikleşme
Kültür Servisi - Plastik Sanatlar Der-
neği'nin Alman Kültür Merkezi işbirli-
ği ile ve Kültür Bakanlığı'nın katkılâ.-
nyla düzenlediği "Sanatçı Haklan'*
semineri sürûyor. Seminer kapsamın-
da dün Mimar Sinan Üniversitesı Odi-
toryumu'nda A. Taner Kışlairnın
yönettiği ve konuşmacı olarak Hasan
Bülent Kahraman. Plastik Sanatlar
Derneği Başkanı Hüsamettin Koçan,
Prof.Dr. Mete Tapan ve Prof.Dr. Em-
re Kongar'ın katıldığı "Kültür ve Sa-
nat Alanında Demokratikleşme" baş-
lıklı panel gerçekleştirildi.
"KüJtür ve Sanat Alanında Demokra-
tikleşme" başlıklı panelin açış konuş-
masını yapan Ahmet Taner Kışlalı,
demokrasi olmadan çağdaşlığın ola-
mayacağını, çağdaşlık içinde demok-
rasinın ön koşul olacağını belirterek,
"Demokrasi içinde demokratik küllür
ön koşuldur'" dedi.
Demokratik kültürün "yaşanarak" ve
"sınama-yanılma'' yoluyla öğrenilebi-
leceğini vurgulayan Ahmet Taner Kış-
lalı, bunun üç temel ilkesini şöyle özet-
ledi: "özgürlük, barışçılık. hoşgörü ve
uzlaşma . Bu temel ilkeler oluşmadan
sağlıklı bir gelişme olması mümkün de-
ğildir."
Türkiye'de halkın değer yargıları ko-
nusunda bir yanılgı olduğunu belirten
Prof. Dr. Emre Kongar ise, "Sözde
Türk halkı son derece demokrasiye
yatkın. toplum demokratik değerler
taşıyor... Oysa bu düşünce son derece
yanlıştır. Eğer tarihsel gelişme içinde
Türk toplumunun yapısını ıncelersek,
demokrasiye son derece aykırı ve de-
mokratik değerler sistemini kısıtlayan
bir 'değerler sistemi' görülür. Bu olgu,
Türk toplumunun değerler sistemi açı-
sından demokrasiye uygun olmadığını
gösterir" dedi.
Şehirdışında bulunduğu için çağnlı ol-
duğu ""K.ültür ve Sanat Alanında De-
mokratikleşme" paneline katılamayan
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkaru
Prof. Dr. Nurettin Sözen'in yerine top-
lantıya katılan Prof. Dr. Mete Tapan
da konuşmasına. "Bu kadar totaliter
ve askeri sistemlerin altında biz de-.
mokrasiyi ne ölçüde uygulayabildik?"
sorusuyla başladı. Kültür ve sanat ala-
nında tüm kuruluşlann ve kurumlann
yönlendirilmesinden çıkanlıp sivilleşti-
rilmesi gerektiğini belirten Prof.Dr.
Mete Tapan, "Ancak sivil toplumlar-
da bir yenilik ve tartışma ortamı oluş-
tumlabilir" dedi.
Sanat ve kültür kavramının "kendi
içinde" demokratik olduğunu savunan
Kültür Bakanlığı temsilcisi ve eleştir-
men Hasan Bülent Kahraman ise. "Sa-
natta üç temel ilke vardır. Sanat yapıtı-
nın özgür, bağımsız ve muhalif olması.
Osmanlfda halk kulluk statüsündeydı.
Cumhuriyet'le birlikte devlete karşı
haklan olan yurttaş haline geldi. Ulu-
sal kültür kavramına gelindiğinde te-
peden inme yöntemlerle sanki gecmiş
hiç yaşanmamış gibi bunun yerine venı
sistemler gelmiştir" dedi.
Plastik Sanatlar Derneği Başkanı Doç.
Hüsamettin Koçan da Türkiye'de her
on yılda bir görülen askeri müdahalele-
rin tüm demokratik kurumlan. sendi-
kalan, eğitim kurumlannı etkisizleştir-
dığıni söyleyerek başladığı konuşması-
nı şöyle sürdürdü: "Bu şekilde birey
oluşamaz. Bu dummda demokrasinin
yaşaması da sözkonusu değildir" dedi.