23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23ŞUBAT1992PAZAR PAZAR KONUĞU İslam ülkelerinin siyasal, toplumsal ve kültürel yapılan konusundaki çahşmalanyla tarunan Prof. Bertrand Badie: Birieşik bir dünya sistemine ihtiyaç varVfarmara Üniversitesi Kamu Y<Wtimi Bölümü'nde bir hafta boyunca seminerler veren profesör Bertrand Badie ile arkadaşımız Ruşen Çakır ve Ragıp Duran konuştular. Milliyetçılık, azınlıklar sorunu, globalleşme gibi güncel konulardaki tartışmalara ışık tutan söyleşide Bertrand Badie, devlet-ulus -toplum ilişkilerini irdelerken Avrupa ve Ortadoğu ülkelerinden olduğu kadar, ülkemizdendeörneklergetirdi. SÖYLEŞİRVŞEN ÇAKIR/RAGIP DURAN • • M R.ÇAKIR. Dünyada bir yandan küre- selleşmeden söz edilirken, öte yandan milliyet- çiliğin yeniden güç kazandığı görülüyor. Ulke- ler. uluslar. devletler bazında dünyanm genel durumunu nasıl değerlendirivorsunuz? Çelişkiyi çok iyi özetlediniz. Bir yanda son yıllar ıçinde dünyasallaşma sürecinin derinle- mesine hız kazanması yaşanıyor. Fakat bu dünyasallaşma sürecinin hız kazanmasının önemli ayaklanndan biri hiçde milliyetçiliğin yeniden keşfedilmesi değil -bu konuda büyük bir yanılgı var- şahsiyetçiliğin (partıcularis- me) yükselişidir. Uluslararası sistemin dönü- şümünün günümüzdeki temellerinden biri uluslarötesi akımlann hızlanmasıdır. Yani son on yıl içinde siyasal sistemler ara- sında alabildiğıne ciddi etkileşimler oldu. İle- tişim, kültür, nüfus ve ekonomi alanlanndaki etkileşimler büyük hız kazandı. Bu uluslaröte- si etkileşimler ne anlama geliyor? Bunun anla- mı, devletin zayıflaması; çağdaş dünyada, diplomatik ve uluslararası işlevleri yerine ge- tirmede tekelini kaybetmeye başlamasıdır. Uluslararası ilişkilerde devlet, toplumsal aktörler tarafından giderek daha fazla kuşatı- lıyor. Devlet zayıflarken ideolojiler de zayıflı- yor. Başta Marksizm olmak üzere büyük ideolojiler, iç başansızlıklar nedeniyle; ama aynı zamanda da siyasi ve ideolojik ayrılıkla- nn giderek daha az belirleyici olduğu dünya çapında bir sistemin gelişmesine bağh olarak zayıflıyor. Bu olgu, kuşkusuz uluslarötesi etkileşimle- rin birsonucu. Örneğin hâlâ Marksist olrnak- ta direnen Çin'e bakalım: Çin'de Batı'ya açıl- mayla birlikte özel bölgeler oluşturuldu. Bu bölgelerde adım adım kapitalizm gelişiyor. Devletin zayıflaması ve ideolojik aynlıkların önemini yitirmesi söz konusu olunca toplum- Uluslararası ilişkilerde devlet, toplumsal faktörler tarafından giderek daha fazla kuşatılıyor. Devlet zayıflarken ideolojiler de zayıflıyor. Başta Marksizm olmak üzere bütün ideolojiler, dünya çapında bir sistemin gelişmesine bağlı olarak zavıflıvor. sal aktörlerin ellerinde ne kalıyor? Grup ve topluluk olarak şahsiyetleri. Bu dünyasallaş- ma olayına koşut olarak topluluk yapılarının yeniden keşfedilişine tanık oluyoruz. Orta ve Doğu Avrupa'da yaşananlan açıklayabilme- de, bu olgu çok büyük önem arzediyor. Sov- yet Imparatorluğu'nun dağılması, Orta Avru- pa devletlerinin çökmesi ve ideolojilerın yıp- ranması karşısında kimliklerini yeniden belir- leme arayışındaki bireyler, bunun öğelerini kendilerini bir topluluk içinde ifade ederek buluyorlar. Bu topluluk ifadeleri neden milliyetçi ifade- ler değil? Çünkü ulus sorunsalı, tıpkı devlet sorunsah gibi evrensel olmaktan uzak. Sizi daha yakından ilgilendiren bir konuya gelelim. Yaşanan ulusal kargaşa içinde bir Pantürkizm ortaya çıkarsa bu da aynı sorunla karşılaşacaktır. Bulgar Türkleri'nin, İran'- daki, Kafkasya'daki, Orta Asya'daki Türkle- rin konumu bir toprak bütünlüğü sağlamaya, dolayısıyla da bir ulus-devlet oluşturmaya el- verişli değil. Kürt sorununa geçecek olursak... Kürtlerin kültürel geleneklerinde bir toprak bütünlüğü yok. Geçen yüzyıldaki Kürt emirlikleri farklı gözükebilir. ama bu hem çok yeni, hem de bu emirliklerin istediği siyasal düzen bir topluluk düzeninden ibaretti, aynca belli bir toprak bütünlüğü öngörmüyorlardı. Çünkü Kürtler, Ermeniler ve Türkler aynı tpprakta boy göste- riyordu. Ancak Osmanlı İmparatorluğu bir devlet oluşturmak ve bu devletin ülkesini be- lirlemek istediği andan itibaren, yani devlet haline gelir gelmez bu toprak bütünlüğü ilke- sini dayatmak, Kürtleri yerleşik halegetirmek ve bir anlamda, kendilerini bir toprak üzerin- de tanımlamak istemeyen Kürderle ters düşe- rek, onlara rağmen Kürtlerin politik yakla- şımlannı değiştirmek istedi. Halbuki böyle bir toprak bütünlüğünü çizmek zordu ve bura- dan bir ulus-devlet çıkması da imkânsızdı. Bugün Kürt sorununu çözmek isteyen ulus- lararası topluluğun bağımsız bir Kürt devleti- ne yanaşmamasının nedeni de böylesi bir çözümün uluslararası siyasi düzenin sunduğu modelin, yani devlet-ulus-vatan modelinin bütünlüklü bir iflasını başlatabilecek olma- sından kaygılanmalandır. ^^^BR.ÇAKIR: Buradan demokrasi-cum- huriyet aynmına gelebilir miyiz? Birçok güncel sorunda cumhuriyetçilerin ulus-devletinepaha- sma olursa olsun savunmak için toplumun ta- leplerine direndiği, buna karşdık demokratla- rın daha özgürlükçü bir tutum takmdıkları görülüyor. Diğer bir deyişle devletin bunalımın- dan çıkış yolu demokrasinin sımrlanmn daha da genişletilmesi olabilir mi? Belki bu terimlerle bir şeyler ifade edilebilir; ama bunlann ardına da sığınmamak gerekir; çünkü olay çok çok büyük. Devlet, az sayıda toplumda başanlı olabil- PAZAR KONUĞU BERTRAND BADİE 1950 'de Paris 'te doğan Prof. Badie; hukuk, siyasal bilgiler, Doğu dilleri, 20. yüzyıl tarihi konularında lisans ve lisansüstü eğitim gördü. Fransa, Isviçre ve Tunus üniversitelerinde öğretim üyeliği yaptı. tslam ülkelerindeki siyasal, toplumsal ve kültürel yapı çalışmalanyla dikkat çeken Badie'nin dört kitabı bulunuyor: Le Developpement Politique (Siyasal Gelişme), Cultureet Politigue (Kültür ve Siyaset), Sociologie de l'Etat (Devlet Sosyolojisi), Les Deux Etats, Pouvoir et Societe en Occident et en Terred'islam (İki Devlet, Batı'da ve İslam Toprağındaİktidar ve Toplum). topluiuklarla ilgili birolavolduğundayeterin- ce ısrar edilmedi. Son zamanlarda dinsel uya- nışlardan söz edıliyor. Çağımızın diğer çağla- ra göre; son on yılın diğer on yıllara göre daha dinsel olduğunu sanmıyorum. Ampirik sosyoloji araştırmalannın da çok iyi gösterdiği gibi dinin yeniden güç kazanma- sının ardında, cemaatlerin yeniden doğuşu yatıyor. Bireyler eğer dine yöneliyorlarsa, bu, vatan- daşlık ilişkilerinden hayal kınklığına uğramış olmaları yüzündendir. Yabancı olarak gör- dükleri devletin işleyişine anlam verememele- rindendir ve kendileri için anlaşılabilir bir kimliğin arayışında olmalarındandır. İçinde yaşadığımız büyük toplumsal hareketlilikler- de din sanıldığından daha araçsal bir konum- dadır. Devletin sunduğu vatandaşlık anlayışı- nın iflasının karşısında dinsel aidiyet cemaat- leşmenin, kendini tanımlamanın, yabancı olmayan ölçütlere göre bir kimlik oluşturma- nın aracıdır. Bu bakış açısıyla. dinsel uyanışla etnik ifade arasında köken bakımından bir fark olmadığınıdüşünüyorum. Herbiri birdi- ğerinin yerini alabilir. Yine bu bakış açısına göre bu ikisi arasında rekabet olduğu da doğ- rudur. İslam devrimi başında, İran'da bu re- kabet çok açıktı. Bence galip çıkacak olan, güvenilirliğini somut olarak kanıtlayabilecek olandır. Bu toplumsal hareketlilikler içinde bireyler kimlik arayışındadırlar, kendilerini siyasal yabancılaşmadan kurtarmanın peşindedirler. Bireyler kendilerine kimlik sunan farklı hare- ketler arasında bocalayacaklar ve bu hareket- ler içerisinde, geçmişteki hezimetlere en az bulaşmış olan galip gelecektır. Örneğin Saddam Hüseyin, Arap milliyetçi- ligi ile dinsel ifade arasındaki diyalektiği çok iyi yakalamıştı. Bir çırpıda laikliği bir kenara bırakıp dine sanldığını söyleyebilirsiniz. ama olayı çok iyi anlamıştı. Batı'ya karşı, etnik ve dinsel şahsiyetçiliklerle birlikte hareket ede- rek karşı durdu. Kitleleri harekete geçirebılmekte din. cema- Arkadaşımız Ruşen Çakır (solda) ve Ragıp Duran (sağda) Bertrand Badie ile söyleşide. (Fotoğraf: SUAT KOZLUKLU) di. Batı tarihinin belirli bir anına damgasını vurdu. Batı tarihinin bu anı, topluluk farkh- lıklannı yok saymanın. aşmanın olanaklı ol- duğu birdönemedenkgeiiyordu. Bu ülkelerin dışında. her yerde devlet iflas etti; topluluk dı- renışlerine karşı kendini dayatamadı. Günümüzün sorunu yeni çözümler üret- mektir. Güney toplumlannda hiçbir zaman yürümeyen bu devletin yerine ne koyulmalı? Batı toplumlannda ise sorun farklı ve aynı de- recede önemli: Yüzyıllardan beri karşılaşıl- mayan bu yeni olguyla, yani bir ulusal bütün- lük içinde eriyemeyen kültürlerin ortaya çıkı- şıyla bu devlet nasıl uyum gösterebilir? Örneğin Fransız devleti bundan böyle çok kültürlü, çok topluluklu bir toplumda nasıl yaşayabilir? Demokratik argümanı çok iyi anlıyorum: Bütün bu topluluklar kendilerini ifadeetmehakkınasahıpolmalılar. Kuşkusuz bu hakları var. Ama ben, Fransa'da sorunun çok kültürlülük hakkının olup olmadığı değil, bu cok kültürlülüğün, tanımı gereği üniter olan bir devletle nasıl bağdaştınlabileceği ol- duğunu düşünenlerdenim. İşte, devlet adam- larımız ve aydınlanmız bu soruyu yanıtlaya- bilecek durumda değiller. Dramatik olan bu. H^mmR.DURAN: Orta Asya özelinde bir so- ru yöneltmek istiyorum. Müslüman Türk cum- huriyetlerinde iki ana eğilim mevcul: Türkçü- lük ve İslamcılık. Buralarda yeni kimliklerin oluşmasında bu ikisinden hangisi daha belirle- yici, egemen olabilir? Zor bir soru. Önce şunu belirtmek istiyo- rum. Dinsel uyanışın, dinsel olmaktan önce at duyarlıklarından daha üstün bir güce sa- hip. Çünkü cemaat duyarlığı, tanımı gereği, parçalıdır. Cemaat duyarlığı, küçük gruplar, küçük eylemlilikler düzleminde geçerlidir. Ce- maat hareketlerinin açmazı, ancak bireyle bir- leştiğinde başanlı olabilmeleridir. Halbuki din, hem bireyleri harekete geçirebilir hem de uluslarötesi bir olgu olduğu için daha geniş bir düzlemde etkili olabilir. Ml^tmR.ÇAKIR. Doğu ve Batı loplumlarım karşdaştırırken genel bir bireysellik'cemaatçi- lik ayrımı yaptınız. Halbuki Doğu toplumları- nın ezici bir çoğunluğunun, uzun bir süreden beri Batıhlaşmak, modernleşmek için uğraştı- ğını bilivoruz. Bu konuda önemli adımlar da atddı. Örneğin Türkiye'nin özellikle kentsel bölgelerinde bireyselleşmenin yer yer cemaat yapılarının önüne geçtiği görülüyor. Öte yan- dan medyamn, popüler kültürün globalleşmesi var. Bir ülke, ne kadar Batılılaşabilmişse Batı- lılaşsın tüm dünyayla aynı kültür metalarmı tüketiyor, aynı kanallardan haberleşTyof.~Bu global kültürün, medyaların temelesprisinin de o Batılı bireysellik olduğu biliniyor... Doğru. Şu sıralarda "ithalat süreçlen sos- yolojisi" üzerine çalışıyorum. Kim, nasıl itha- lat yapıyor? Burada önemli olan ithalatın yukandan yapılması, yani yönetici sınıf, dev- let kapitalizmi, aydınlar gibi bazı toplumsal aktörlerin inisiyatifıyle gerçekleşmesidir. tl- ginç bir şey, bu aktörler içinde kimi zaman büyük muhalif güçler de yer alıyor. Bu yukandan aşağıya Batılılaşma sürecinin kısa vadedeki sonucu, siyasal yabancılaşma oluyor. Diğer bir deyişle, ithal edilen düzen •'yabancı" olarak görülüyor, algılanıyor. So- nuçta modernliğin yabancı olduğu gibi bir ce- lişki doğuyor. Söylem düzeyinde modernlik Batılılıkla eşitlenmese bile, algılama düzeyin- de böyle. Modernlik/Batı çiftlemesine karşı gelenek/ meşruiyet çiftlemesi çıkanlmak isteniyor. Ka- rar verme aşamasında seçkinler modernlik/ Batı'yı yeğlerken, halk gelenek, meşruiyeti se- çiyor. Yani ithal toplumlarda bir ikiye bölünme mantığı yaşanıyor. Modernliğin bir yanda, geleneğin diğer yanda bulunduğu yerlerde devletten ıntikam alan, ona tepki gösteren toplum, modernliğin ve modernleşmenin pa- rametrelerini dikkate alamayacaktır. Bunun sonucu ne olacaktır? 19. yüzyıl Av- rupası'ndaki toplumsal hareketlerin aksine gelenek, meşruiyet bağlamından hareket eden toplumlarda en ufak bir ütopya, en ufak bir yaratıcılık beklenemez. Acı olan da bu. Bu toplumlar bugüne uygun hiçbir büyük ütopya yaratamaz durumdadırlar. Ütopya yaratma derdi olmayan, devletten intikam almaya so- yunmuş bu toplumsal hareketler, sonuçta mesiyanik bir bakış açısıyla geleneğin meşrui- yeti referansını sağlamlaştırmak istiyorlar. ^ ^ • i R.DURA N: Ayrılıkçılık söz konusu ol- duğunda federasyon veya özerklik bir çözüm olabilir mi? Hayır. Bence çözümü yoktan varetmemiz Dünyanın giderek küçüldüğü bir aşamada, birieşik bir dünya sistemine ihtiyaç var. Ama bu sistem çoğulcu bir zeriıin üzerinden yükselmeli, yekpare bir zeminden değil. tnsanlar gündelik yaşamlarında bu sorunu epey çözmüşler... Tıkanıklık devletlerden kaynaklanıyor. gerek. Şu yaşadığımız ulus-devlet-vatan for- mülasyonunun dışında yeni siyasal düzenler ortaya çıkarma gayretimize bağlı çözüm. Tek bir kültüre ve tek bir tarihe yaslanan bir modelin evrenselleştirilmesinin doğurduğu zorluklara sırtımızı çevirmememiz gerek. MB^R.DURAN: Bu yaratılabilecek çözüm de evrensel mi olacak, yoksa herkes kendisi için ayrı çıkışlar mı bulacak? Aynca yeni bir ulusla- rarası düzen söz konusu olmalı mı? Bir yandan tüm farklılıkları korumak, öte yandan bir uluslararası sisteme de sahip ol- mak gerekiyor. İşte bu noktada bütün tartış- malar birleşiyor. Dünyanın giderek küçüldü- ğü. iletişimin bu kadar yaygınlaştığı bir aşamada, birieşik bir dünya sistemine ihtiyaç var. Ama bu sistem çoğulcu bir zemin üzerin- den yükselmeli. yekpare bir zeminden değil Görüyoruz ki insanlar, gündelik yaşamla- nnda bu sorunu toplumsal aktörlere nazaran epey çözmüşler. însanlar gündelik yaşamla- nnda bu uluslararası biçimi yaratmışlar. İşte yaratıcılık, iyimserlik, fırsatlar burada yatı- yor. Tıkanıklık ise devletlerden, diplomasi- den, kurumlardan kaynaklanıyor. Her yerde hükümet dışı kuruluşlar büyük ilerlemeler kaydediyorlar. Bu kuruluşlar insanlan, farklı kültürleri bir araya getirebiliyorlar. T A K S İ T L E KİTAP V E R İ Y O R 15O YAYINEVİ • 1 1 .OOO KİTAP BtLGİ EOİNMEKİSTİYORUM. Mım,Soyadım: AdrBsim: Telefonum Adres: Cumhuriyet KNap Kulûbû Çağ Pazariama A.Ş. Istiklal Cad Zambak Sokak 4/1 Beyoğlu-tSTANBUL Tel: 252 38 81 - 82 252 38 61 - 62 SAHİBİNDEN ÇINARCIKTA ARSALAR •MARMARA saMnde, cmarak, KgrukOY, Esenkûyde satM sr- sjtnııı vantr. •PAHSELLER Ifrazl, knan 0- narak Meajetnce 2-5-5 kat t3 bastanaüMi. 'ARSALARIM mûstaicf tapılu, 24(H80m } bûvOdûöûnde, ko- numuna göre 24te80.000. 000,-jradr. ödeme koiaytği c nefls Ur tom ve cuttur. *3-5 srkadas Mrtkte hareket ederek Hrkac daireft arsa abU- teceğmiz gu, 10-20-30 Oyeft koaperadfler Un knark verlerln de vardr. - V E U GöÇER-Kjracazlnosu C3rSBt- Onarok* adreskıe yao- rak tanrtn bn$ûr-takvftnM Is- tewMMnlz. *ziYARETLERlNtzl beUer.say- ç03f sunam. •ÇINARCIK.-(9.19Î) 56800 •föTANBUL-<1)51î 73 65 *VEÜ GOÇER Fax:56801 İLAN MAZGİRT 1 NOLU KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 1953/470 Karar No: 1953/2082 Parsel No: 499 Mahkememizce verilen 12.10.1953 tarih ve 1953/470 Es. 1953/2082 Ka. sayılı hükmü ile Mazgirt ilçesi Kirzi (Yazeli) köyü hudutlan da- hilinde kalan 499 nolu parselin Sadık Canpolat ile Hıdır Canpolat adlanna tapuya tesdüne karar verildigi, davacı Şükrtı Gündüz'un ad- resi meçhul olduğundan ve kendisine karar tebliğ edilemediğinden işbu ilanın gazetede Uanından 15 gün sonra davacıya karar tebliği yerine kaim olmak Uzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 20492 tLAN SIVAS 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 1991/281-1992/21 Davacı K.H. tarafından davalı Cumhuriyet Üniversitesi Öğrenci Demeği aleyhine açılan 'derneğin feshi' davasında; Davanın kabulu ile Cumhuriyet Üniversitesi öğrenci Derneği'nin 2908 sayılı Dernekler Yasası'nın 50. maddesi gereğince feshine ka- rar verilmiş olup, Tüm aramalara rağmen adresleri tespit edilemeyen dernek yöneti- cileri Necdet öcalan, ömer Yazıcı, H.Serdar özcan, Servet Akoglu, Osman Nuri Bozkurt, özkan Guleç, Hamdi Kozkalan, Tuncay Sa- roğlu, Necdet Doğan'a ilanen tebliğ olunur. 11.2.1992 Basın: 20620 TEŞEKKÜR Çok sevgili eşim, biricik babamız Emekli Vali TURGUT KILIÇER'in cenaze törenine katılarak telefon, telgraf, mektupla, çelenk yollayarak ve TEV'e bağışta bulunarak başsağlığı dilemek suretiyle büyük acımızı paylaşan, ba^ta Başbakan Süleyman Demırel, Içişleri Bakanı İsmet Sezgin, İzmir Valisi Kutlu Aktaş beyefendiler olmak üzere tüm sivil ve askeri erkâna, çok sevdiği okul ve meslek arkadaşlanna, başta Kılıç ailesi olmak üzere akraba ve yakınlarımıza, bizd yalnız bırakmayan çok değerli komşu ve dostlanmıza gönül dolusu teşekkürlerimizi sunarız. ERGÜN, DENİZ, SEMA KILIÇER ANAMUR KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN İLAN Sayı: 1981/141 Davacı Muharrem Erkan ve müşterekleri tarafından davalı Şev- ket Erkan ve müşterekleri aleyhine mahkememize açılan Nasrettin Birliğı 194 parsel tespitine itiraz davasında komisyon kararı taraf- lardan Anamur Nasrettin köyünden Huseyin kıa Ummü Turgay isimli şahsa tebliğ edilememiştir. Savcılık vasıtası ile dahi adı geçen şahsın adresi tespit edilememiştir. Adı gecenin veya yakınlanmn 15 gün içinde mahkemeye muracaat etmeleri, aksi halde komisyon karannın ila- nen tebliğ edilmiş sayılacağı hususu ilan olunur. 10.2.1992 Basın: 20509 İLAN ANTALYA BİRİNCİ SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Esas: 1990/577 Karar: 1991/2075 Davaklar AJi Nafi Satır, Fadime Saur, Melahat Saür'ın izaleji şu- ! yuu davası ile ilgili olarak bu davalılara adresleri belli olmadığından ve C.Savcılığı kanalı ile de adresleri bulunmadığından karar tebli- gatlanmn ilanen tebliğine karar verilmiştir. Buna göre Antalya Kızılsaray raahallesi 3282 ada, 2 parselde ka- yıth bulunan gayrimenkulün hissedarları arasında taksimi mümkün olmadığından satışı suretiyle şuyuunun giderilmesine, Satış bedeli üzerinden f»S harcı hissedarlardan hisseleri nispetin- de tahsiline, Davacı vekili için 120.000.— TL vekâlet ücretinin takdiri ile his- sedarlardan hisseleri nispetinde alınarak adı geçen taraflara verilme- sine, Artan satış bedelinin hissedarlara hisseleri nispetinde tevzüne, Davacı tarafından mahkeme masrafı olarak sarf edilen 718.000.— TL'nin hissedarları hisseleri nispetinde tevzii edildikten sonra dava- lılara isabet eden oran da kendilerinden alınarak davacıya verilmesi- ne, Karar özetinin davalılar Ali Nafi Satır, Fadime Satır, Melahat Sa- tır'a karar tebliği yerine geçmek üzere ilanen tebhğ olunur. 17.1.1992 Basm: 45898 TUNCELİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Dosya No: 1991/160 Davacı: Ali Ekber An, Atatürk Mahallesi-Tunceli Davalı: Aynur Ari Dava: Boşanma Dava Tr.: 2.9.1991 Davacı Ali Ekber Ari vekili Av. Hasan özcan tarafından davalı Aynur Ari aleyhine mahkememizde açümış bulunan şiddetli geçim- sizlik nedeniyle açılan boşanma davasının yapılan açık yargılaması sonunda: Mahkememizce verilen 28.11.1991 tarih ve 1991/160 esas, 1991/251 karar sayılı ilamı ile Tunceli merkez Siğank mahallesi cilt no: 039/01, sayfa no: 73, kutük sıra no: 43'te nüfusa kayıtlı Alioğlu, Besi'den olma, 1%5 d.lu, Ali Ekber Ari ile aynı yer nüfusuna kayıtlı Hıdır kızı DiliPten olma, 1970 d.lu Aynur Ari'nin boşanmalanna karar verilmiş olup, bütün aramalara rağmen adresi tespit edilemeyen da- valı Aynur Ari'ye işbu ilamın ilanen tebliğine, tebliğ tarihınden iti- baren 15 gün içerisinde temyis edilmediği takdirde ilanın kesinleşmiş sayılacağı hususu ilanen tebliğ olunur. 15.1.1992 Basın: 45895
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle