Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 23ŞUBAT1992PAZAR
PAZAR KONUĞU
İslam ülkelerinin siyasal, toplumsal ve kültürel yapılan konusundaki çahşmalanyla tarunan Prof. Bertrand Badie:
Birieşik bir dünya sistemine ihtiyaç varVfarmara Üniversitesi Kamu Y<Wtimi Bölümü'nde bir hafta boyunca
seminerler veren profesör Bertrand Badie ile arkadaşımız Ruşen Çakır
ve Ragıp Duran konuştular. Milliyetçılık, azınlıklar sorunu, globalleşme gibi
güncel konulardaki tartışmalara ışık tutan söyleşide Bertrand Badie, devlet-ulus
-toplum ilişkilerini irdelerken Avrupa ve Ortadoğu ülkelerinden olduğu kadar,
ülkemizdendeörneklergetirdi.
SÖYLEŞİRVŞEN ÇAKIR/RAGIP DURAN
• • M R.ÇAKIR. Dünyada bir yandan küre-
selleşmeden söz edilirken, öte yandan milliyet-
çiliğin yeniden güç kazandığı görülüyor. Ulke-
ler. uluslar. devletler bazında dünyanm genel
durumunu nasıl değerlendirivorsunuz?
Çelişkiyi çok iyi özetlediniz. Bir yanda son
yıllar ıçinde dünyasallaşma sürecinin derinle-
mesine hız kazanması yaşanıyor. Fakat bu
dünyasallaşma sürecinin hız kazanmasının
önemli ayaklanndan biri hiçde milliyetçiliğin
yeniden keşfedilmesi değil -bu konuda büyük
bir yanılgı var- şahsiyetçiliğin (partıcularis-
me) yükselişidir. Uluslararası sistemin dönü-
şümünün günümüzdeki temellerinden biri
uluslarötesi akımlann hızlanmasıdır.
Yani son on yıl içinde siyasal sistemler ara-
sında alabildiğıne ciddi etkileşimler oldu. İle-
tişim, kültür, nüfus ve ekonomi alanlanndaki
etkileşimler büyük hız kazandı. Bu uluslaröte-
si etkileşimler ne anlama geliyor? Bunun anla-
mı, devletin zayıflaması; çağdaş dünyada,
diplomatik ve uluslararası işlevleri yerine ge-
tirmede tekelini kaybetmeye başlamasıdır.
Uluslararası ilişkilerde devlet, toplumsal
aktörler tarafından giderek daha fazla kuşatı-
lıyor. Devlet zayıflarken ideolojiler de zayıflı-
yor. Başta Marksizm olmak üzere büyük
ideolojiler, iç başansızlıklar nedeniyle; ama
aynı zamanda da siyasi ve ideolojik ayrılıkla-
nn giderek daha az belirleyici olduğu dünya
çapında bir sistemin gelişmesine bağh olarak
zayıflıyor.
Bu olgu, kuşkusuz uluslarötesi etkileşimle-
rin birsonucu. Örneğin hâlâ Marksist olrnak-
ta direnen Çin'e bakalım: Çin'de Batı'ya açıl-
mayla birlikte özel bölgeler oluşturuldu. Bu
bölgelerde adım adım kapitalizm gelişiyor.
Devletin zayıflaması ve ideolojik aynlıkların
önemini yitirmesi söz konusu olunca toplum-
Uluslararası ilişkilerde devlet,
toplumsal faktörler tarafından giderek
daha fazla kuşatılıyor. Devlet
zayıflarken ideolojiler de zayıflıyor.
Başta Marksizm olmak üzere bütün
ideolojiler, dünya
çapında bir sistemin gelişmesine bağlı
olarak zavıflıvor.
sal aktörlerin ellerinde ne kalıyor? Grup ve
topluluk olarak şahsiyetleri. Bu dünyasallaş-
ma olayına koşut olarak topluluk yapılarının
yeniden keşfedilişine tanık oluyoruz. Orta ve
Doğu Avrupa'da yaşananlan açıklayabilme-
de, bu olgu çok büyük önem arzediyor. Sov-
yet Imparatorluğu'nun dağılması, Orta Avru-
pa devletlerinin çökmesi ve ideolojilerın yıp-
ranması karşısında kimliklerini yeniden belir-
leme arayışındaki bireyler, bunun öğelerini
kendilerini bir topluluk içinde ifade ederek
buluyorlar.
Bu topluluk ifadeleri neden milliyetçi ifade-
ler değil? Çünkü ulus sorunsalı, tıpkı devlet
sorunsah gibi evrensel olmaktan uzak.
Sizi daha yakından ilgilendiren bir konuya
gelelim. Yaşanan ulusal kargaşa içinde bir
Pantürkizm ortaya çıkarsa bu da aynı sorunla
karşılaşacaktır. Bulgar Türkleri'nin, İran'-
daki, Kafkasya'daki, Orta Asya'daki Türkle-
rin konumu bir toprak bütünlüğü sağlamaya,
dolayısıyla da bir ulus-devlet oluşturmaya el-
verişli değil.
Kürt sorununa geçecek olursak... Kürtlerin
kültürel geleneklerinde bir toprak bütünlüğü
yok. Geçen yüzyıldaki Kürt emirlikleri farklı
gözükebilir. ama bu hem çok yeni, hem de bu
emirliklerin istediği siyasal düzen bir topluluk
düzeninden ibaretti, aynca belli bir toprak
bütünlüğü öngörmüyorlardı. Çünkü Kürtler,
Ermeniler ve Türkler aynı tpprakta boy göste-
riyordu. Ancak Osmanlı İmparatorluğu bir
devlet oluşturmak ve bu devletin ülkesini be-
lirlemek istediği andan itibaren, yani devlet
haline gelir gelmez bu toprak bütünlüğü ilke-
sini dayatmak, Kürtleri yerleşik halegetirmek
ve bir anlamda, kendilerini bir toprak üzerin-
de tanımlamak istemeyen Kürderle ters düşe-
rek, onlara rağmen Kürtlerin politik yakla-
şımlannı değiştirmek istedi. Halbuki böyle bir
toprak bütünlüğünü çizmek zordu ve bura-
dan bir ulus-devlet çıkması da imkânsızdı.
Bugün Kürt sorununu çözmek isteyen ulus-
lararası topluluğun bağımsız bir Kürt devleti-
ne yanaşmamasının nedeni de böylesi bir
çözümün uluslararası siyasi düzenin sunduğu
modelin, yani devlet-ulus-vatan modelinin
bütünlüklü bir iflasını başlatabilecek olma-
sından kaygılanmalandır.
^^^BR.ÇAKIR: Buradan demokrasi-cum-
huriyet aynmına gelebilir miyiz? Birçok güncel
sorunda cumhuriyetçilerin ulus-devletinepaha-
sma olursa olsun savunmak için toplumun ta-
leplerine direndiği, buna karşdık demokratla-
rın daha özgürlükçü bir tutum takmdıkları
görülüyor. Diğer bir deyişle devletin bunalımın-
dan çıkış yolu demokrasinin sımrlanmn daha
da genişletilmesi olabilir mi?
Belki bu terimlerle bir şeyler ifade edilebilir;
ama bunlann ardına da sığınmamak gerekir;
çünkü olay çok çok büyük.
Devlet, az sayıda toplumda başanlı olabil-
PAZAR KONUĞU
BERTRAND BADİE
1950 'de Paris 'te doğan Prof. Badie;
hukuk, siyasal bilgiler, Doğu dilleri, 20.
yüzyıl tarihi konularında lisans ve lisansüstü
eğitim gördü. Fransa, Isviçre ve Tunus
üniversitelerinde öğretim üyeliği yaptı. tslam
ülkelerindeki siyasal, toplumsal ve kültürel
yapı çalışmalanyla dikkat çeken Badie'nin
dört kitabı bulunuyor: Le Developpement
Politique (Siyasal Gelişme), Cultureet
Politigue (Kültür ve Siyaset), Sociologie
de l'Etat (Devlet Sosyolojisi), Les Deux
Etats, Pouvoir et Societe en Occident et en
Terred'islam (İki Devlet, Batı'da ve
İslam Toprağındaİktidar ve Toplum).
topluiuklarla ilgili birolavolduğundayeterin-
ce ısrar edilmedi. Son zamanlarda dinsel uya-
nışlardan söz edıliyor. Çağımızın diğer çağla-
ra göre; son on yılın diğer on yıllara göre daha
dinsel olduğunu sanmıyorum.
Ampirik sosyoloji araştırmalannın da çok
iyi gösterdiği gibi dinin yeniden güç kazanma-
sının ardında, cemaatlerin yeniden doğuşu
yatıyor.
Bireyler eğer dine yöneliyorlarsa, bu, vatan-
daşlık ilişkilerinden hayal kınklığına uğramış
olmaları yüzündendir. Yabancı olarak gör-
dükleri devletin işleyişine anlam verememele-
rindendir ve kendileri için anlaşılabilir bir
kimliğin arayışında olmalarındandır. İçinde
yaşadığımız büyük toplumsal hareketlilikler-
de din sanıldığından daha araçsal bir konum-
dadır. Devletin sunduğu vatandaşlık anlayışı-
nın iflasının karşısında dinsel aidiyet cemaat-
leşmenin, kendini tanımlamanın, yabancı
olmayan ölçütlere göre bir kimlik oluşturma-
nın aracıdır. Bu bakış açısıyla. dinsel uyanışla
etnik ifade arasında köken bakımından bir
fark olmadığınıdüşünüyorum. Herbiri birdi-
ğerinin yerini alabilir. Yine bu bakış açısına
göre bu ikisi arasında rekabet olduğu da doğ-
rudur. İslam devrimi başında, İran'da bu re-
kabet çok açıktı. Bence galip çıkacak olan,
güvenilirliğini somut olarak kanıtlayabilecek
olandır.
Bu toplumsal hareketlilikler içinde bireyler
kimlik arayışındadırlar, kendilerini siyasal
yabancılaşmadan kurtarmanın peşindedirler.
Bireyler kendilerine kimlik sunan farklı hare-
ketler arasında bocalayacaklar ve bu hareket-
ler içerisinde, geçmişteki hezimetlere en az
bulaşmış olan galip gelecektır.
Örneğin Saddam Hüseyin, Arap milliyetçi-
ligi ile dinsel ifade arasındaki diyalektiği çok
iyi yakalamıştı. Bir çırpıda laikliği bir kenara
bırakıp dine sanldığını söyleyebilirsiniz. ama
olayı çok iyi anlamıştı. Batı'ya karşı, etnik ve
dinsel şahsiyetçiliklerle birlikte hareket ede-
rek karşı durdu.
Kitleleri harekete geçirebılmekte din. cema-
Arkadaşımız Ruşen Çakır (solda) ve Ragıp Duran (sağda) Bertrand Badie ile söyleşide. (Fotoğraf: SUAT KOZLUKLU)
di. Batı tarihinin belirli bir anına damgasını
vurdu. Batı tarihinin bu anı, topluluk farkh-
lıklannı yok saymanın. aşmanın olanaklı ol-
duğu birdönemedenkgeiiyordu. Bu ülkelerin
dışında. her yerde devlet iflas etti; topluluk dı-
renışlerine karşı kendini dayatamadı.
Günümüzün sorunu yeni çözümler üret-
mektir. Güney toplumlannda hiçbir zaman
yürümeyen bu devletin yerine ne koyulmalı?
Batı toplumlannda ise sorun farklı ve aynı de-
recede önemli: Yüzyıllardan beri karşılaşıl-
mayan bu yeni olguyla, yani bir ulusal bütün-
lük içinde eriyemeyen kültürlerin ortaya çıkı-
şıyla bu devlet nasıl uyum gösterebilir?
Örneğin Fransız devleti bundan böyle çok
kültürlü, çok topluluklu bir toplumda nasıl
yaşayabilir? Demokratik argümanı çok iyi
anlıyorum: Bütün bu topluluklar kendilerini
ifadeetmehakkınasahıpolmalılar. Kuşkusuz
bu hakları var. Ama ben, Fransa'da sorunun
çok kültürlülük hakkının olup olmadığı değil,
bu cok kültürlülüğün, tanımı gereği üniter
olan bir devletle nasıl bağdaştınlabileceği ol-
duğunu düşünenlerdenim. İşte, devlet adam-
larımız ve aydınlanmız bu soruyu yanıtlaya-
bilecek durumda değiller. Dramatik olan bu.
H^mmR.DURAN: Orta Asya özelinde bir so-
ru yöneltmek istiyorum. Müslüman Türk cum-
huriyetlerinde iki ana eğilim mevcul: Türkçü-
lük ve İslamcılık. Buralarda yeni kimliklerin
oluşmasında bu ikisinden hangisi daha belirle-
yici, egemen olabilir?
Zor bir soru. Önce şunu belirtmek istiyo-
rum. Dinsel uyanışın, dinsel olmaktan önce
at duyarlıklarından daha üstün bir güce sa-
hip. Çünkü cemaat duyarlığı, tanımı gereği,
parçalıdır. Cemaat duyarlığı, küçük gruplar,
küçük eylemlilikler düzleminde geçerlidir. Ce-
maat hareketlerinin açmazı, ancak bireyle bir-
leştiğinde başanlı olabilmeleridir. Halbuki
din, hem bireyleri harekete geçirebilir hem de
uluslarötesi bir olgu olduğu için daha geniş bir
düzlemde etkili olabilir.
Ml^tmR.ÇAKIR. Doğu ve Batı loplumlarım
karşdaştırırken genel bir bireysellik'cemaatçi-
lik ayrımı yaptınız. Halbuki Doğu toplumları-
nın ezici bir çoğunluğunun, uzun bir süreden
beri Batıhlaşmak, modernleşmek için uğraştı-
ğını bilivoruz. Bu konuda önemli adımlar da
atddı. Örneğin Türkiye'nin özellikle kentsel
bölgelerinde bireyselleşmenin yer yer cemaat
yapılarının önüne geçtiği görülüyor. Öte yan-
dan medyamn, popüler kültürün globalleşmesi
var. Bir ülke, ne kadar Batılılaşabilmişse Batı-
lılaşsın tüm dünyayla aynı kültür metalarmı
tüketiyor, aynı kanallardan haberleşTyof.~Bu
global kültürün, medyaların temelesprisinin de
o Batılı bireysellik olduğu biliniyor...
Doğru. Şu sıralarda "ithalat süreçlen sos-
yolojisi" üzerine çalışıyorum. Kim, nasıl itha-
lat yapıyor? Burada önemli olan ithalatın
yukandan yapılması, yani yönetici sınıf, dev-
let kapitalizmi, aydınlar gibi bazı toplumsal
aktörlerin inisiyatifıyle gerçekleşmesidir. tl-
ginç bir şey, bu aktörler içinde kimi zaman
büyük muhalif güçler de yer alıyor.
Bu yukandan aşağıya Batılılaşma sürecinin
kısa vadedeki sonucu, siyasal yabancılaşma
oluyor. Diğer bir deyişle, ithal edilen düzen
•'yabancı" olarak görülüyor, algılanıyor. So-
nuçta modernliğin yabancı olduğu gibi bir ce-
lişki doğuyor. Söylem düzeyinde modernlik
Batılılıkla eşitlenmese bile, algılama düzeyin-
de böyle.
Modernlik/Batı çiftlemesine karşı gelenek/
meşruiyet çiftlemesi çıkanlmak isteniyor. Ka-
rar verme aşamasında seçkinler modernlik/
Batı'yı yeğlerken, halk gelenek, meşruiyeti se-
çiyor.
Yani ithal toplumlarda bir ikiye bölünme
mantığı yaşanıyor. Modernliğin bir yanda,
geleneğin diğer yanda bulunduğu yerlerde
devletten ıntikam alan, ona tepki gösteren
toplum, modernliğin ve modernleşmenin pa-
rametrelerini dikkate alamayacaktır.
Bunun sonucu ne olacaktır? 19. yüzyıl Av-
rupası'ndaki toplumsal hareketlerin aksine
gelenek, meşruiyet bağlamından hareket eden
toplumlarda en ufak bir ütopya, en ufak bir
yaratıcılık beklenemez. Acı olan da bu. Bu
toplumlar bugüne uygun hiçbir büyük ütopya
yaratamaz durumdadırlar. Ütopya yaratma
derdi olmayan, devletten intikam almaya so-
yunmuş bu toplumsal hareketler, sonuçta
mesiyanik bir bakış açısıyla geleneğin meşrui-
yeti referansını sağlamlaştırmak istiyorlar.
^ ^ • i R.DURA N: Ayrılıkçılık söz konusu ol-
duğunda federasyon veya özerklik bir çözüm
olabilir mi?
Hayır. Bence çözümü yoktan varetmemiz
Dünyanın giderek küçüldüğü bir
aşamada, birieşik bir dünya sistemine
ihtiyaç var. Ama bu sistem çoğulcu bir
zeriıin üzerinden yükselmeli, yekpare
bir zeminden değil. tnsanlar gündelik
yaşamlarında bu sorunu epey
çözmüşler... Tıkanıklık devletlerden
kaynaklanıyor.
gerek. Şu yaşadığımız ulus-devlet-vatan for-
mülasyonunun dışında yeni siyasal düzenler
ortaya çıkarma gayretimize bağlı çözüm.
Tek bir kültüre ve tek bir tarihe yaslanan bir
modelin evrenselleştirilmesinin doğurduğu
zorluklara sırtımızı çevirmememiz gerek.
MB^R.DURAN: Bu yaratılabilecek çözüm
de evrensel mi olacak, yoksa herkes kendisi için
ayrı çıkışlar mı bulacak? Aynca yeni bir ulusla-
rarası düzen söz konusu olmalı mı?
Bir yandan tüm farklılıkları korumak, öte
yandan bir uluslararası sisteme de sahip ol-
mak gerekiyor. İşte bu noktada bütün tartış-
malar birleşiyor. Dünyanın giderek küçüldü-
ğü. iletişimin bu kadar yaygınlaştığı bir
aşamada, birieşik bir dünya sistemine ihtiyaç
var. Ama bu sistem çoğulcu bir zemin üzerin-
den yükselmeli. yekpare bir zeminden değil
Görüyoruz ki insanlar, gündelik yaşamla-
nnda bu sorunu toplumsal aktörlere nazaran
epey çözmüşler. însanlar gündelik yaşamla-
nnda bu uluslararası biçimi yaratmışlar. İşte
yaratıcılık, iyimserlik, fırsatlar burada yatı-
yor. Tıkanıklık ise devletlerden, diplomasi-
den, kurumlardan kaynaklanıyor. Her yerde
hükümet dışı kuruluşlar büyük ilerlemeler
kaydediyorlar. Bu kuruluşlar insanlan, farklı
kültürleri bir araya getirebiliyorlar.
T A K S İ T L E
KİTAP
V E R İ Y O R
15O YAYINEVİ • 1 1 .OOO KİTAP
BtLGİ EOİNMEKİSTİYORUM.
Mım,Soyadım:
AdrBsim:
Telefonum
Adres:
Cumhuriyet KNap Kulûbû
Çağ Pazariama A.Ş.
Istiklal Cad Zambak Sokak
4/1 Beyoğlu-tSTANBUL
Tel: 252 38 81 - 82
252 38 61 - 62
SAHİBİNDEN
ÇINARCIKTA
ARSALAR
•MARMARA saMnde, cmarak,
KgrukOY, Esenkûyde satM sr-
sjtnııı vantr.
•PAHSELLER Ifrazl, knan 0-
narak Meajetnce 2-5-5 kat
t3 bastanaüMi.
'ARSALARIM mûstaicf tapılu,
24(H80m
}
bûvOdûöûnde, ko-
numuna göre 24te80.000.
000,-jradr. ödeme koiaytği
c
nefls Ur tom ve
cuttur.
*3-5 srkadas Mrtkte hareket
ederek Hrkac daireft arsa abU-
teceğmiz gu, 10-20-30 Oyeft
koaperadfler Un knark verlerln
de vardr.
- V E U GöÇER-Kjracazlnosu
C3rSBt- Onarok* adreskıe yao-
rak tanrtn bn$ûr-takvftnM Is-
tewMMnlz.
*ziYARETLERlNtzl beUer.say-
ç03f sunam.
•ÇINARCIK.-(9.19Î) 56800
•föTANBUL-<1)51î 73 65
*VEÜ GOÇER Fax:56801
İLAN
MAZGİRT 1 NOLU KADASTRO
MAHKEMESİ'NDEN
Esas No: 1953/470
Karar No: 1953/2082
Parsel No: 499
Mahkememizce verilen 12.10.1953 tarih ve 1953/470 Es. 1953/2082
Ka. sayılı hükmü ile Mazgirt ilçesi Kirzi (Yazeli) köyü hudutlan da-
hilinde kalan 499 nolu parselin Sadık Canpolat ile Hıdır Canpolat
adlanna tapuya tesdüne karar verildigi, davacı Şükrtı Gündüz'un ad-
resi meçhul olduğundan ve kendisine karar tebliğ edilemediğinden
işbu ilanın gazetede Uanından 15 gün sonra davacıya karar tebliği
yerine kaim olmak Uzere ilanen tebliğ olunur.
Basın: 20492
tLAN
SIVAS 2. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
1991/281-1992/21
Davacı K.H. tarafından davalı Cumhuriyet Üniversitesi Öğrenci
Demeği aleyhine açılan 'derneğin feshi' davasında;
Davanın kabulu ile Cumhuriyet Üniversitesi öğrenci Derneği'nin
2908 sayılı Dernekler Yasası'nın 50. maddesi gereğince feshine ka-
rar verilmiş olup,
Tüm aramalara rağmen adresleri tespit edilemeyen dernek yöneti-
cileri Necdet öcalan, ömer Yazıcı, H.Serdar özcan, Servet Akoglu,
Osman Nuri Bozkurt, özkan Guleç, Hamdi Kozkalan, Tuncay Sa-
roğlu, Necdet Doğan'a ilanen tebliğ olunur. 11.2.1992
Basın: 20620
TEŞEKKÜR
Çok sevgili eşim, biricik babamız
Emekli Vali
TURGUT KILIÇER'in
cenaze törenine katılarak telefon, telgraf,
mektupla, çelenk yollayarak ve TEV'e bağışta
bulunarak başsağlığı dilemek suretiyle büyük
acımızı paylaşan, ba^ta
Başbakan Süleyman Demırel, Içişleri
Bakanı İsmet Sezgin, İzmir Valisi
Kutlu Aktaş beyefendiler
olmak üzere tüm sivil ve askeri erkâna, çok
sevdiği okul ve meslek arkadaşlanna, başta
Kılıç ailesi olmak üzere akraba ve
yakınlarımıza, bizd yalnız bırakmayan çok
değerli komşu ve dostlanmıza gönül dolusu
teşekkürlerimizi sunarız.
ERGÜN, DENİZ, SEMA KILIÇER
ANAMUR KADASTRO
MAHKEMESİ'NDEN
İLAN
Sayı: 1981/141
Davacı Muharrem Erkan ve müşterekleri tarafından davalı Şev-
ket Erkan ve müşterekleri aleyhine mahkememize açılan Nasrettin
Birliğı 194 parsel tespitine itiraz davasında komisyon kararı taraf-
lardan Anamur Nasrettin köyünden Huseyin kıa Ummü Turgay isimli
şahsa tebliğ edilememiştir. Savcılık vasıtası ile dahi adı geçen şahsın
adresi tespit edilememiştir. Adı gecenin veya yakınlanmn 15 gün içinde
mahkemeye muracaat etmeleri, aksi halde komisyon karannın ila-
nen tebliğ edilmiş sayılacağı hususu ilan olunur. 10.2.1992
Basın: 20509
İLAN
ANTALYA BİRİNCİ SULH HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
Esas: 1990/577
Karar: 1991/2075
Davaklar AJi Nafi Satır, Fadime Saur, Melahat Saür'ın izaleji şu-
! yuu davası ile ilgili olarak bu davalılara adresleri belli olmadığından
ve C.Savcılığı kanalı ile de adresleri bulunmadığından karar tebli-
gatlanmn ilanen tebliğine karar verilmiştir.
Buna göre Antalya Kızılsaray raahallesi 3282 ada, 2 parselde ka-
yıth bulunan gayrimenkulün hissedarları arasında taksimi mümkün
olmadığından satışı suretiyle şuyuunun giderilmesine,
Satış bedeli üzerinden f»S harcı hissedarlardan hisseleri nispetin-
de tahsiline,
Davacı vekili için 120.000.— TL vekâlet ücretinin takdiri ile his-
sedarlardan hisseleri nispetinde alınarak adı geçen taraflara verilme-
sine,
Artan satış bedelinin hissedarlara hisseleri nispetinde tevzüne,
Davacı tarafından mahkeme masrafı olarak sarf edilen 718.000.—
TL'nin hissedarları hisseleri nispetinde tevzii edildikten sonra dava-
lılara isabet eden oran da kendilerinden alınarak davacıya verilmesi-
ne,
Karar özetinin davalılar Ali Nafi Satır, Fadime Satır, Melahat Sa-
tır'a karar tebliği yerine geçmek üzere ilanen tebhğ olunur. 17.1.1992
Basm: 45898
TUNCELİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Dosya No: 1991/160
Davacı: Ali Ekber An, Atatürk Mahallesi-Tunceli
Davalı: Aynur Ari
Dava: Boşanma
Dava Tr.: 2.9.1991
Davacı Ali Ekber Ari vekili Av. Hasan özcan tarafından davalı
Aynur Ari aleyhine mahkememizde açümış bulunan şiddetli geçim-
sizlik nedeniyle açılan boşanma davasının yapılan açık yargılaması
sonunda:
Mahkememizce verilen 28.11.1991 tarih ve 1991/160 esas, 1991/251
karar sayılı ilamı ile Tunceli merkez Siğank mahallesi cilt no: 039/01,
sayfa no: 73, kutük sıra no: 43'te nüfusa kayıtlı Alioğlu, Besi'den
olma, 1%5 d.lu, Ali Ekber Ari ile aynı yer nüfusuna kayıtlı Hıdır
kızı DiliPten olma, 1970 d.lu Aynur Ari'nin boşanmalanna karar
verilmiş olup, bütün aramalara rağmen adresi tespit edilemeyen da-
valı Aynur Ari'ye işbu ilamın ilanen tebliğine, tebliğ tarihınden iti-
baren 15 gün içerisinde temyis edilmediği takdirde ilanın kesinleşmiş
sayılacağı hususu ilanen tebliğ olunur. 15.1.1992
Basın: 45895