Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cunfihuriyet f
Sabibi: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik Türk Anonim Şirketi adına
Bcrin Nadi • Murahhas Uye: EmiiK Uşakbgil # G«nel Yayın Müdüru:
Hasan Cemal, Yazı tşlerı Muduru: Ok*y Gooensin % Yazı lşlcri MUdur
Yardımcılan: Salim ıMpastmn. Ktrem Çskşkın, Necdet Dogın, Lülfö Tknç
Sayfa Duzeni Yönetmenr Ali Acar % Ankara Temsılcısı: Ahmtl T»n
Iç Politika: Mehmet Tezku Ekonomi: Mend Tamer, Kültür. Cdal Üster, tstanbul Haberleri: Muhittin
Sirer, Spor: Abdülkadir Yocelm*n, Makaleler: Şahin Alpay, Duzeltme: Abdullah Y«ncı * Koordina-
tör: Ahmet Korulsan * Mali İşler: Erol Erkut 0 Muhasebe: Bülent Yener 0 Bütçe-Planlama: Sevgi
Osmanbeşeoglu # Reklam: Ayşt Tonın # Idare: Hnseytn Görer # tşletme: Önder ÇeBk % Bilgi-lşlem:
Nail toal 0 Personel: Sevgi BosUncıogla
Basan v» Yayan. Cumhunyrc MubuoUk vc GlKttcılıl T.A.Ş. TBrkocaJı Cad 39/41
343J4 tst PK 246 Istantnü. 141 51=05 05 (20 luu), TUcc: 22246. Pax: (1) 526 60 72 A Sfiroto-
Aaltıra: Zıya Gökalp Blv. Inküap S No 19 4, Tcl 431 1 i 41-TTUa. 42344, F«: (4) 133 05 65
% iamir H Zıyı Blv. 1352 S. 2/3. Tc! 13 12 3U. T:\cx: 52359. Fax: (51) 19 53 60 9 A 4 U K
ilnörıü C«d 119 S. No- 1 K»t 1. Td- 19 37 52 (4 h«l), 1W«: 62155, F«- (71) 19 25 78
TAKVIM: 23 ŞUBAT 1992 İmsak: 5.16 Güneş: 6.41 Öğle: 12.22 İkindi: 15.23 Akşam: 17.54 Yatsr. 19.13
<
Sanral rapılmamalı'
• AA femir) -\liağa Belediye
Başkanılakkı IJcü, "Bu yöreye
termik satrsJ Lc vermek, Aliağa'yı
tümayleözden^carmaktır" dedi.
Kırulaci termiı santrakn Aliağa ve
çeHesiniaşannK hale getireceğini
savtınantelediytBaşkanı Ülkü,
Eneni vtTahii kynaklar Bakanı
Ersin Faüyaü'nı konuyu bir defa
dala düsnroesİE istediklerini
belmerelşunlar soyledi: "Kamuoyu,
Alkla'y-'terınikıantral yapılması
kotusun,bü>Tik:epki göstermiştir. llk
çevre miagi, ilkkez binlerce insanın
katddığı rvgi ziıriri Aliağa Termik
Sararah i n ohifjrulmuştur.
DaaıştayANAPaüküraetinin termik
sanıal y»ınu kîranna ilişkin olarak
açılan da» sonırj 9 kez yürütmeyi
durdurm;karan.«rmişür. Aliağa
Termik Sntralı'u karşı eylemlerin
sürdüğü Onemd: eylemleri
destekledtini açnlayan Sayın Ersin
Faralyairm, Encji ve Tabii
Kaynakla Bakan olduktan sonra
görüşünüieğıştinıesinin nedeni de
anlaşılmaııştır"
c
Alo Rdaıf senrisi
• AA (Aıkanı) • Orman Bakanlığı
tarafındar evlerefıdan servisi
yapacak Vlo Fidan' servisi kuruldu.
Orman Batanhğı 3dan yapılan
açıklamay göre, saşlangıçta
Ankara'dadaha wnra büyükşehir
belediyeler sınırUn içinde fidan
dikmeyi ösllikle ırzu eden fakat bu iş
için yeterlı zaman ayıramayanlar için
kurulan sevise veandaşlar telefonla
sipariş vertoilecekler. Ankara
Sögütözü'ıdeki Ornan Fidanlık
Müdürlüğı'ne bajiı 212 51 62
numaralı tfefonk.'a, vatandaşlann,
mesai saateri içensinde özel olarak
görevlendiümiş v. konunun uzmanı
personele sparişlerini verebileceği
belirtilen anklamaia, mesai saatleri
dışında isetele-sekretere fidan siparişi
yapılabilecîği kaydedildi.
\
Balina iade edilecek
• AA (Sinop) - Karadenız'de ilk kez
göriilen beyaz balinanın geldiği ülke
belirlendiktcn sonra bu ulkeye teslim
edilecegi bildirildi. Sinop ValiligTnden
yapılan yazJı açıklamada, son
günlerde kamuoyunda bu konuda
asılsız ve çelişkili haberlervn yer aldığı
belirtilerek >öyle denildi: Balinanın
geliş yeri ik ilgili olarak araştırmalar
devam etmektedir. Sonuç alındığında,
gcrekli açıkiama yapılacaktır.
Balinanın beslenme masraflan Çevre
Bakanlığı tarafından sağlanmaktadır.
Çevre Bakanlığı ile valiliğimiz büyük
bir uyum içinde çahşmaktadır. Geçen
hafta içinde gelen yabancı uzmanların
raponı bakanlığımız tarafından
değerlendirilmektedir. Balinanın Sinop
Limanı'na çekilmesi söz konusu
değüdir:
Çevre denetimleri
• ANKA (Ankara) - ÇevTe Bakanlığı,
katı atıklann çevreye zarar vermesini
önlemek içm denetim işlevini arturdı.
Üreticiler, katı atıkların konulduğu
boş kapları toplamak ve geri
dönüşünü sağlamak zonında
olacaklar. Çevre Bakanhğı'run katı
atıkların kontrolü yönetmeüğinde
yaptığı degisiklik resmi gazetede
yayımlanîirak yürürlüğe girdi.
Değişikliğe göre, üreticiler katı
atıklann konduğıı plastik veya metal
kaplann boşaltıldıktan sonra geri
dönmesinden ve toplanmasından
sorumlu olacaklar. Plastik ve metal
kaplan üretenler ve piyasaya sürenlerin
kabul etmeleri durumunda bir sistem
kurarak onlann adına bu kaplan
toplayabüecekler.
Muğla'yayatlimanları
• AA (Muğla) - Muğla'nın Datça
ilçesinde ve Gökova Körfezi kıyısında
*yap-işlet-devret' modeliyle yeni yat
limanlan yaptınlacağı, Dalaman'a ise
yat ve deniz otobüsü yanaşma yeri
inşa edilecegi bildirildi. Devlet
Limanlar ve Hava Meydanlan
lşletmesi yetkililerinden alınan bilgiye
göre, inşaatlarına 1992 yılında
başlanacak olan bu 3 tesis için toplam
28 milyar lira harcanacak. Yetkililer,
Datça Yat Limaru için 13.5 milyar,
Gökova Körfeâ'ndeki Ören Yat
Limanı için 6.5 milyar, Dalaman deniz
otobüsü ve yat yanaşma yeri için de 8
milyar lin» harcanacağını belirttiler.
Trakya çevre kurultayı
• Haber Merkezi - Trakya Bölgesi
Atıksu Arıtma ve Katı Artıklan
Değerlendirme Projesi'nin tartışılacağı
Trakya 2. Çevre Kurultayı yarın
Lüleburgaz Özbek Düğün Salonu'nda
japılacak. Prof. Dr. Metin Bahtiyar'ın
sunacağı proje tartışmaya açılacak.
Başta Çevre Bakam, Trakya
milletvekilleri, valiler, kaymakamlar,
belediye başkanları, muhtarlar, işçi ve
isveren temsilcileri, siyasi partiler,
ovreci çocuk örgütleri ile duyarlı olan
kerkesin davet edildiği kurultayı Köy-
foop Başkanı Erdoğan Kantürer
^)netecek, açılışı ise Lüleburgaz
3elediye Başkanı Çetin Yelmez
k
42. Berlin Film Şenliği'ne katılamayan yönetmen Martin Scorsese, uydu aracılığı ile basm toplantısı yaptı
'Şeytan' Robert de Niro, ödül beküyorATİLLÂ DORSAY (Berlin) - Sonla-
nna yaklaşan 42. Berlin Film
Şenliği'nde, "son sürprizler"
karşımıza gelmeye başladı.
Bunlardan biri, saygın Macar
sinemacısı Istvan Szabo'nun ye-
ni filmi "Tatlı Emma, Sevgili
Böbe." Macaristan'ın son de-
ğişmelerden sonraki görünü-
münden acıklı bir yansıma geti-
ren film, Budapeşte'de birlikte
oturan ve çalışan 2 kadın öğret-
menin öyküsünü anlatıyor.
Emma, okulun müdürüne karşı duy-
duğu umutsuz aşkla >aralı. du>arlı bir
kişilik taşıvan bir genç kadındır. Böbe
ise daha kaba-saba. daha ha>ata dönuk
görünümü altında. >aşamı daha pratik
yönden çözümlemeye çalışır \e kendisi-
ni döviz karşılığı yaptığı fahişclığin kol-
larına bırakır. Ancak ola>ın öğrenilmesi
Böbe'nin sonunu getireceklir. Szabo.
günümüz Macaristanı'ndan doğrusu
hiçbir umut ışığı taşımayan alabildığinc
karamsarbirgörünüm\erirkcnfahışcli-
ğin de toplum tarafından vasal olarak.
ahlaki olarak nasıl mahkûm edıldiğini
gösteriyor.
Ama bu •"mahkûm edilme" olavı doğ-
ru mu? Öyle olsa. eski sosv alist ülkelerdc
doruğa tırmandığını bildiğimiz bu tür
olaylar bövlesine artabilir mivdi? Her ne
olursa olsun Szabo. ilginç ^e >ürcklı bir
sıyasal sinema örneği \apmış. Yine dc
bu fılmin Berlin'den bir biiyük ödülle
döneceğini düşünmck kolav dcğil.
Ikinci bir şok, Amerikan katıhmı olan
Martin Scorsese'in "Korku Burnu-
Cape Fear" adlı fılmi\le geldi. İlginç bir
psıkolojik gcrilim romanından \e bu ro-
Macar Ist>an Szabo'nun nimi "Tatlı Emma, Sevgili Böbc" birlikte oturan 2 kadın öğretmenin ö> küsünü anlatıyor.
mandan 30 >ıl kadar önce J. Lee
Thompson'ın yönetimı ve Robert Mitc-
hum-Gregor> Peck ikilisinin oyunlarıy-
la vapılmış aynı adlı siyah-beyaz bir
filmden yola çıkmış yönetmen... Önemli
bir kanıtı dosyava koymayarak genç bir
kıza iccavüzden tam 14 >ılını ıçeride gc-
çirmesine neden olan bir hukuk adamın-
dan intikamını almaya yefninli bir
manyak serserinin saldırısından. kendi-
sini ve ailesini korumaya çalışan hukuk-
çunun öyküsünü anlatıyor yönetmen....
"Korku Burnu"'. sinemada az görül-
müş düzeyde şiddet. giderek dehşet ıçe-
ren bir gerilim denemesi. Öyle ki kimi
zaman sevri zor sahneler içerivor. Scor-
sese. fılmini ilkinden farklı olarak 2 vön-
den daha zenginleştırme>e çalışmış. Bir
yandan kuşkusuz görsel olarak çok da-
ha zcngin. gösterişlı. vurucu bir film
yapma>ı denemiş.Ote yandan temaların
altını çizmiş. onları daha bir vurgulamış.
Bövlece görevini tam yapmayarak bir
insanın ömrünü mahveden hukukçunun
sorumluluğu olsun, ailesini dışandan
gelen bir ölümcül tehlikeye karşı savu-
nan bireun öyküsü olsun. en son sının-
na dek zorlanarak geliştirilmiş temalar.
Kuşkusuz ilgi çekici, yadsınamayacak
sinemasal özellikleri olan bir filmle karşı
karşıyayız. Ama biraz aşırı sert, gereksiz
yere ürkünç değil mi? Yine de Robert de
Niro dayanılmaz bir fıziksel değişim ve
şive kullanıyor. Yer yer "ezeli ve ebedi"
kötülükle, Scorsese'in deyişiyle "şeytan-
la" özdeşleşen Robert de Niro, Nick
Nolte ve Jessica Lange'ın birinci sınıf
oyunlarıyla da değerlenen bu filmi, bir
kez daha görmek ve üzerinde düşünmek
gerekecek. Ve film, çeşıtli özellikleriyle
Berlin 92"den anımsanacak ve olasılıkla
ödüllerdcn birini alıp götürecek fılmle-
rin arasında.
Vc bu arada ilginç bir şe\ gerçekleşi-
vor ve >eni filmi dolayısıyla Berlin'e ge-
iemeven Scorsese. uzay uydusu aracılı-
ğıyla gerçekleştirilen bir basın toplantı-
sı\la karşımıza geli\or. Gerçı kolay
olmuyor bu: Basın toplantısı salonunu
dolduran \üzlerce gazeteci. ortaya ku-
rulmuş olan de\ ekranda Scorsese'nin
New York'tan gelecek görüntüsünü 45
dakikaya >akın bir süre boşu boşuna
beklivoruz. Teknolojik mucizelerin gcr-
çekleşmesi her zaman kolay olmuyor.
Sonunda koşullar düzeliyor. Scorsese
ekranda gözüküvor ve gazetecilerin so-
runlannı yanıtlı>or. Bu ilginç basın lop-
lantısı. film üzerinde daha i\ı bılgılen-
memizi. yönetmenin bakışını daha iyi
kavramamızı sağlıyor. Ve sonra Scorse-
se ekrandan ka\ bolurken biz de Fransız
filmi ""Bıen-Bien-Phu"nun gösterisine
doeru yol ahyoruz.
Fareler,insannesliıükemiriyorCEMİL CİĞERİM (Samsun) - Fare ve sıçanların İngiltere'deki yılhk
zararı 12.5 milyar lira. Kuzey Amerika Biyoloji Enstitüsü'nün
yaptığı hesaplara göre. yılda 100 milyon sıçanın beslenmesi için
200.000 insanın bunlar için üretim yapması gerekiyor.
FAO (Dünya Gıda Örgütü) tarafın- hendislik Faküliesı taratından düzcnle-
dan yapılan bir araşürmada Rusya hariç
bütün dünyada depolanmış hububatta
zararlılardan ileri gelen kavıp. ürünün
yüzde 10"u oranında. Bu miktar hubu-
bat ise 190 milyon insanın bir yülık bcsi-
nine eşdeğer. Hindistan, Mısır ve Arjan-
tin'de insan nüfusundan daha fazla
sayıda. yaklaşık 10 milyar fare \aşı>or.
Sadece Hindistan'daki fare nüfusu 4.8
milyar.
Farelerin ortadan kaldmlması amacı
ile yüzlerce ton öldürücü kimyasal mal-
zeme çevreye. doğaya enjekte ediliyor,
ama kesin sonuç alınamıvor. İnsanlarla
fareler arasındaki savaş. tarihin en eskı
devirlerinden beri devam ediyor. Dün-
yanın birçok ülkesinde süren bu aman-
sız mücadelede insanoğlu zaman zaman
farelere yenik düşüyor.
Fareler ülkemizde üniversite bünye-
sinde ilk kez düzenlenen bir seminere
konu oldu. Haccttepe Üniversitesi Mü-
nen ""Kentlerde E\ Zararlıları ile Müca-
dclc" seminerinde yapılan konuşmalar
kitap halınc getirilerek ilgili kamu ku-
rum ve kuruluşlara gönderildi.
Seminerin açış konuşmasını yapan
Hacettepe Üniversitesi Mühendislik Fa-
kültcsı Dekanı ve Teknoloji Uygulama
ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof.
Dr. Yavuz Erkan, her >ıl > üzlerce ton in-
sektisit denilen öldürücü kimyasal mal-
zemenin. çevreye, doğaya enjekte edildi-
ğinı. ancak kesin sonuç alınamadığını
sö>leyerek şu görüşleri savundu:
Mücadele ilaçları
"U\gu!ama ve kontrol çalışmalarına
bilimsel yaklaşılmadığından. her zaman
aynı sorunlarla karşılaşılmakta ve her
yıl artan miktarlarda ödenek kullanıl-
mak durumunda kalınmaktadır. Üni-
versitemizin yaptığı anketler, insektisit
alımında. uygulamasında ve varılan
sonuçiarın değerlendirilmesinde bilim-
sel hiçbir dayanağın bulunmadığını gös-
termiştir. Mücadele ılacı alımlannda ya
ucuzluğun ya da yalnız etiketlerde yazılı
yüksek etkinlik göstergelerinin dikkate
alındığı bir gerçektir. Oysa kontrol çalış-
malarında ve mücadele ılacı altmında
dikkat edilmesi gereken bilimsel temel-
lerden bazıları şunlardır: Alınmış olan
ilaca karşı hedef zararlıda direnç gelişi-
mi var mıdır? Kontrol çalışmaları yapı-
lan zararlının biyolojisi bilinmekte mi-
dir? Zararlılar dört mevsimde nerede ve
hangi evrede bulunurlar? Bu evrelerde
hangi mücadele şekli en elverişlidir?
Ekipler konu ile ilgili bir eğitimden geç-
miş midir veya gereklj bilgiye sahip mi-
dir? Alınan ilacın doğal çevreye etkisi ve
kalıcılığı nedir? Bütün bunlan ve bunla-
ra benzerdığer bırçok soruyu sormadan
ve bilimsel temele dayanmadan yapılan
mücadelede zararlının kontrol alünda
tutulması ve mücadelede başarı sağlan-
ması mümkün değildir."
Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi
Biyoloji Bölümü"nden uzman Mustafa
Çalışkan, farelerin doğal yayılma alan-
larının Avrupa'nın Akdeniz bölgesine.
Kuzey Afrika'ya. Asya steplerine, Çin
ve Japonya'ya kadar uzandığını bıldıre-
rek "Bu böİgelerden tarımın ve ulaşım
olanaklarının gelişmesine bağlı olarak
dünyanın birçok bölgesıne taşınmış ve
buraları işgal etmışlerdır. Bugün insan
hariç diğer memelı hayvanlardan daha
genışvaulma alanına sahiptırler" dedı.
Hıfzıssıhha Enstitüs» Zchir Araştır-
ma Laboratuvarı biyologlanndan Sela-
mi Candan. "Kemırgenler. depolanmış
hububat ve baklıyatta ve diğcr gıda
maddelerinde önemli zararlar meydana
getirmektedır. Bu zarar. sadece besın
maddelerinin lahrip edilmesi ve kavba
uğratılmasıyla kalmaz. avnı zamanda.
insanhk için tehlikeli olan birçok bulaşı-
cı hastalığın >a\ılmasını da koîaylaştı-
rır.
Kemirici mücadelesinde başarıh ola-
bilmek için her şeyden önce mücadelesi
yapılacak zararlı veya zararlıların teş-
hislerinin yapılması. bunların bivolojile-
ri. yaşayışları ve dasranışlannın detaylı
olarak incelenmesi ve biünmesi gerekti-
ğini söyleyen Biyolog Selami Candan
şö\le devam etti: ""Kemirgenlerin çoğu
hem bitkisel hem de ha\vansal bcsın
alırlar. Kemirgenlerin işlahı hiç kapan-
maz."
Denizd dostu, fenerlerSUAT KOZLUKLU (îstanbul) - Gündüz mavi sonsuzluğu bölen bir
nokta olur fener, gece ise karanhğı yaran bir ışık yelpazesidir san-
ki. Her bir fenerin başka özelliği olmasına rağmen Rumeli ve
Ahırkapı fenerlerinin başka bir özelliği var. Birincisi içinde bir ev-
liyanın türbesi olan tek fener Rumeli Feneri'dir. Bir diğeri ise üç
kuşak 'Lik' ailesine ev sahipliği yapan Ahırkapı Feneri.
Rumeli Fenen sarp kayalann üstünde
ve denize yakın bir yerde bütün ihtişamı
ile denizcilerin 'can dostu." Karadeniz'e
gelen veya Karadeniz'e çıkan gemiler
yönlerini bulmak için bir ışık ararlar, bu
ışık Rumeli Feneri'nin gemicilere huzur
veren ışığıdır.
İçinde yatır olan bu tek fener Fransız-
lar tarafından iki kez inşa edilmiş, ancak
iki kez de yıkılmış. Sonunda köyün ileri
gelenleri, Fransızİara "Burada bir yatır
var. Eğer bu muhafaza edilmez ise fener
hiçbir zaman burada duramaz" demiş-
ler. Bunun üzerine Fransızlar yatın bir
türbe haline getirmiş ve yatın fenerin içi-
ne almışlar. Ondan sonra da fener hiç
yıkılmadan bugüne kadar varlığını ko-
rumuş. Fenerin içindeki türbenin "San
Saltık Hazretleri'ne ait olduğu söyleni-
yor.
Türbenin yanındaki merdivenlerden
denizden elli metre yükseklikte kurulan
otuz metre boyundaki Rumeli Feneri"-
ne, dokuz bölümden oluşan taş-tahta-
demirden yapılan yüz basamakla çıkıla-
biliniyor.
Fenerde yaşam tam bir 'rutin'lik için-
de geçiyor. Rumeli Feneri tesislerinde
görevli fenerciler, yaptıklan işten büyük
bir haz duyarak çalışıyorlar. Fenerin es-
ki müdavimlerinden emekli fenerci
Adem dayı eskiden fenere günde en az
6-7 kere çıktığjnı anlatarak, bu inip çık-
madan da hiçbir zaman şikâyetçi olma-
dığını söylüyor. Adem dayı fenerciliği
babadan almış. Babasından önce de Işık
ailesinin fenerde yaşadığını söylüyor.
Fenerin içinde kalan Işık ailesinde Ah-
met Işık ve eşi Beyice Işık hanım fenerin
ilk sahipleri arasında. Yıllarca süren bir
yaşamdan sonra Işık ailesinin evlatlık
olarak aldıklan Hatice Baloğlu'nun ev-
lenerek gitmesinden sonra bakım Adem
dayıya kalmış. Adem dayı, emekli olma-
Ahırkapı Feneri'ni bir yüzyıldır Lik ailesinin fertleri ayakta tutuyor. Ailenin ge- sına rağmen fenerden kopamıyor.
linlerinden Sevinç Hanım şöyle diyor: "Ben ve eşim yıllardır ağız tadıyla bir tatil
yapamadık. Eğer bir yere gitsek, çocuklanmızafeneri emanet ediyoruz.'
Marmara Denizi'nden Boğaz'a giriş-
te, kimsenin görmeden geçemeyeceği bir
fener vardır: Ahırkapı Feneri. Mar-
mara'dan Boğaza doğru gece yolculuğu
yapan her denizcinin gözleri Ahırkapı
Feneri'nin 16 mil uzaktan göriilebilen
çakannı arar ister istemez.
Bugünkü Ahırkapı Feneri. Osmanlı
İmparatorluğu döneminde Fransızİara
yerilen imtiyaza göre Fransız Fenerler
İdaresi tarafından yaptınlmış ve halen
ilk yapıldığı zamanki biçimini korumak-
ta. Fenerin en ilgi çeken yanlanndan bi-
risi de fenerde yaşayanlar.
Ahırkapı Feneri'ni bir asırı aşan süre-
dir hayatta tutanlar, hep Lik ailesinin
fertleri. Lik ailesi ile Ahırkapı Feneri'nin
beraberHkleri 188O'li yıllara kadar uza-
nıyor. Ahırkapı Feneri'ndeki görevi
devralan ilk aile mensubu 19. yüzyıhn
son çeyreğinde İşkodra'dan kalkıp im-
paratorluğun başkentine gelen ve saray
hizmetine alınan Sait Bey. Sait Lik,
Ahırkapı Feneri'ne tam tamına elli yıhnı
vermiş. Daha sonra bu görevi eşi Zülfü-
ye Lik'e devretmiş. Bugün ise bu görevi
yapanlar Lik ailesinin gelinlerinden Se-
vinç hanım. Kendi deyişleri ile "Fenere
gelin" gelerek 'kutsal' görevi devralmış-
lar. Lik ailesinin fenerdekı yaşamlan da
oldukça ilginç. Sevinç hanım, bu konu-
da az da olsa şikâyetçi. onlara göre özel
yaşamlan bir bakıma zedelenmış. Çün-
kü sürekli olarak birisinin fenerde kal-
ması gerekiyor. Sevinç hanım bu konu-
da şunlan söylüyor: "Ben ve eşim yıllar-
dır. ağız tadıyla bir tatil yapamadık.
Eğer bir yere gezmeye gitsek çocuklan-
mızdan birisine rica edip onlara feneri
'emanet' ediyoruz.
Fenerler... Deniz fenerleri...
İstanbul kıyılannın zarif süsü. Uzak
yol kaptanlannın 'ışık' kılavuzu...
Be\az velelı kopuklerin ve lodosun
bannagı, yeiKovan Kuşıannın ugidK ye-
ri, martılann değişmez oteli...
Gündüzleyin her şeyi görür. deniz fe-
nerleri, geceleyin her yerden görünür
suretleri...
Sağlar: Telif
haklarından
vergikalkıyor
CUMHLTIİYET (Ankara) - Kültür Ba-
kanı Fikri Sağlar. kültür ürünlenne uygu-
lanan KDV'nın kaldınlacağını, telıf hak-
lannın da vergi dışı bırakılacağını söyledi.
Sağlar. "Kendı kültürümüzün temel ya-
pılanna, bilimsellik çerçevesinde mutlaka
eğileceğiz Fakat gerçekçi olmayı da temel
ilke edineceğiz" dedi.
Fikri Sağlar. bakanlığın bülçesinin
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda
görüşülmesi sırasında vaptığı konuşmada
"Gençliğin Sesi" ve "Milli Kültür" dergi-
lerinin yayımlannın durdurulduğunu
açıkladı. Mayıs 1990, kasım 1991 arasın-
da 19 sayı çıkan ve toplam 285 bin adet
basılan Gençliğin Sesi dergjsinin sadece
17 bin 17 adedinin satıldığını anlatan Sağ-
lar. derginin yalruzca basın maliyetinin
600 milyon. abone sayısının ise 143 oldu-
ğunu söyledi. Benzeri bir durumun Milli
Kültür dergisi için de geçerli olduğunu
anlatan Sağlar, konuşmasında yayın poli-
tikasından kütüphanelerin durumuna ve
bakanlık yayınevleri arasındaki aynmah-
ğa kadar çeşitli konulara değindi.
Kültür Bakanı Fikri Sağlar. kütüpha-
nelerin son 10 yılda en çok ihtnal edilmiş
toplumsal kurumlar olduğunu da bildire-
rek. "Yasaklamayı ve engellemeyi esas
alan. böylece de tek yanlı sessiz durağan
bir toplum oluşturmavı gözeten politika-
lar. kütüphanelerin bilgi ve aydmlık özel-
liğinden korkarak. bir yandan kitap ya-
saklavarak bir yandan da teknik açıdan
yetersiz hale gelmelerine göz yumarak bu
kurumlan yozlaşürmışlardır" dedi. Ba-
kanlık yayınevlerinin dahi aralannda ay-
nmcılık yaptığına dikkati çeken Sağlar
sözlerini şöyle sürdürdü:
"'Bazı yazarlann ve yayınevlerinin ya-
yımladıklan kitaplar gereksirum duyula-
nın çok üzerinde satın alınmış. birçok
çağdaş yazann kitaplan ise satın alın-
mayarak cezalandınlmıştır. Diğer taraf-
tan bakanlık kendi yayınlannda aynı
yaklaşımı sergilemiş, sadece bellı bir dü-
şünceyi savnnan kitaplan Türkiye ölçe-
ğinde çok yüksek sayılarda basmıştır."
Konuşmasında Pamukkale'nin yok ol-
maması için hazırladıklan projeyi gerçek-
leştireceklerini. sinemacılıkta yaşanan
krizin gıderileceğini anlatan Sağlar,
"Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma"
ve "Sinema Video ve Müzik Eserleri" ya-
salannın değjştirileceğini de bildirdi
MÇP Çorum Milletvekili Muharrerr
Şemsek de bütçe görüşmeleri sırasındj
yaptığı konuşmada, bütün partilerin. or
ganlann kol kola girip ülkeyi ve Türk mil
letini bölmeye çalıştıklannı ilen sürdü
Şemsek. Kürtlenn de "Öpöz Türk" oldu
ğunu, Kürtçenin de Türk lehçesi olduğu
nu belirterek şöyle konuştu:
"Bızler birlik ve bütünlükten söz edeı
ken bakanlığın ayncalık, bölücülük yaj
ması anayasaya aykındır. Türkiye'd
Türk mılletinden ayn millet, Türk diliı
den de ayn bir kültür beyan etmek suçtu
MÇP dışındaki bütün siyasi partiler Tüı
milletini bölmeye çalışıyorlar."
Şemsek'in bu sözleri üzerine otururr
yöneten başkan İrfan Gürpınar, Şemsel
çok ıddialı konuştuğu gerekçesiyle uya
dı. Bunun üzerine ANAP Ankara Milk
vekilı Mehmet Nedim Budak. Gürç
nar'a "Burada bütün siyasi partiler böl
cülükle suçlanıyor. Bunlar çok iddi;
sözlerdir" dedi. Daha sonra sözlerini si
düren Muharrem Şemsek, iktidar milli
vekıllerine hitaben. "Türk milletini par^
lamaya gidiyorsunuz. Kültür Bakanı'r
bu dûşünce ve anlayışıyla kültür mesele
ne çözüm bulmak mümkün değild
dedi