23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 ARAUK1992 PAZAR CUMHURİYET SAYFA KULTUR 11 Oyunyarışması • Kûltür Servisi- Kaülma süresi 30 kasım tarihinde sona eren Kültür Bakanlığı Oynn Yazma Yanşmaa'na 149 oyunik başyuruldu. Tûrk oyun yazarhğmın desteklenmesi, Tûrk *iyatrosuna yeni yazarlar ve vağdaşoyunlar kazandınlması, Türk tiyatro repertuannın zenginleştirilmesi amacıyla açılan yanşmanm sonuçlan, 11 ocak tarihinde açıkJanacak. Başanlı bulunan on oyuna 5O'şer milyon lira ödûl verilecek. Eczacıbaşı Film Yarışması • Kültür Servisi- Eczacıbaşı Vakfı Türk Film Ödülleri için yanşacak yapıtlann, en geç 15 ocak tarihıne dek Istanbul Film Feslivali YöneticiliğTne gönderilmesi gerekiyor. Seçici kurulunu Orhan Aksoy. Fehmi Yaşar, Güneş Karabuda, Can Togay ve Sevin Okyay'ın oluşturduğu yanşmaya katılan fılrnler, bu yıl 3-18 nisan tarihlen arasında gerçekleşurilecek 12. Uluslararası İstanbul Film Festıvali'nde izleyiciye sunulacak. "'Eczacıbaşı Vakfı YıhnEnİyi Türk Yönetmeni" ödülüne değer görülen yönetmen, 50 milyon lira değerinde ödül alacak. Küçük Depardieu hapiste • P ARtS -" 1492' Cristopher Columbus filminin oyuncusu, 199l'de 'Tous les matins du monde" fılmi ile ödül alan ünlü oyuncu Gerard Depardieu'nun22 yaşındaki oğlu Guillaume Depardieu, geçen cumarlesi Paris tren istasyonunda, Rotterdam'dan aldığı 30 gram eroini satarken yakalandı ve hapse atıldı. 'SevdalıKıyılar' • Kültür Servisi- Muammer Ketencoğlu'nun Yunan müzığinı yorumladığı "Şevdalı Kjyılar" adlı kasedi piyasaya çıkü. Kasette ûç rebetiko, iki geleneksel ve beş çağdaş şarkı ile iki enstrümental ezgi yer alıyor. Türk müzikseverlerin Yunan müziğine ilgisirun özellikle "Rebetiko" filminden sonra arttığını söyleyen Muammer Ketencoğlu, Bolivya'dan Japonya'ya, Güney Afrika'dan İrlanda'ya dek dünya halklannın geleneksel şarkılan üzerine yapüğı araşürmalanyla tanmıyor. bugün bilsak dHANCSR SEMtNERLERt 4 TORKÎYE'DE SIVÎLLEŞME VEDEMOKRASİ SORUNU 4. Danokrasi ve Din 22Ara)ıkSalı: 19.00 Laik Cumhuriyette Diyanet tşleri Başkanuğı: Truva Atı mı, LaiJdiğin Kalesimi? IştarB.TARHANLI CahitTANYOL Sadık ALBAYRAK 24Aral* Perşembe: 19.00 Laiklik Demokrasinin "Olmazsa Olmaz" Koşulu mudur?: Ya Da lslamla Demokrasinin Telif Edilebiürüği Oral ÇALIŞLAR Ali BULAÇ Fcrhat KENTEL 25Aral.k Cuma: Haftanın Konusu: 19.00 Türk-lş'teki Yönetim Değişikliğinin îşçi Hareketlerine Etkisi FarukPEKlN Aülla ÖZSEVER Sükran KETENC1 TlA 1930 Tiyatro: "Sıcaklık" Yazan: Ewa Pokas Oynayan: Esen özman 2S-26Aralık: 21.00 Bilsak Tijatro Atölyesi Ysan: Mdüı Cevdet Anday "Müfettişler" 25-26 Aralık: 20.00 Bilsak Tiyatrt) Atölyesi Yaıan: Stephen Poliakoff "Gitmeden Önce" Yer: Twenty-Nineteen Tai-Cbi Cbuan HarckaliMeditasyon Erol KESKlN yönetiminte Kayıtlarunız başlamısür GSrselSanatAtölyeteri Mehroet GÜLERYÜZ yCnaiminde Perçembe-Cama Seramik Atölyesi KadnyeEzel AĞAOĞLU yfinetıminde Salı - Perşembe-Cumaaesi C«fe-Foyer-Bar(Giri5) AkusikGitar-TanjuA. Rock Caf(-Bar(5.Kat) 41 ülkenin duvarlanndaki 'grafıtti'leri bir kitapta toplayan Burhan Doğançay: Düşgüeünün sıııırı yokturMİŞELPERLMAiN PARİS - 10 yıl önce. Pans'in ünlü Georges Pompidou Kültür Merkezi'- nde, "duvarlar fısıldıyor" (les murs murmurent) teması etrafında kışisel bir sergısi açılmıştı. Şimdilerde ise, çok sayıda dialannı kapsayan "Bana Aşkı Çizrver" (Dessine-Moı I'amuor) başhkh kitabı yayınlanıyor Fransız baş- kentinde. "Duvarlann dili"ne dayanan. gözün ve bakışın bir anda fotoğraf fılmine ak- tardığı görüntüler, sloganlar, isyankar ifadeler... Bılenleriniz kolayca an- lamışür Burhan Doğançay'dan söz etti- ğimizi. Cana yakın. sohbetı tatlı, kımi zaman coşkulu. sanat dünyasındaki ününe karşın tevazu sözcüğüne de tam anlamını becermiş bir insan oturuyor karşımızda. Kariyerini burada yinelemek. sanınz, yakışık almaz. Fakat. Paris'in Syros- Alternatives yayınevi tarafından satışa çıkanlan 'Bana Aşkı Çiziver" başhkh kitabını anlatmadan da geçip gitmek ol- maz ki! Erotık, aşk-seks ağırhklı yapıt. tam 41 ülkenin duvarlannda. Doğançay'ın ob- jektifıne yakalanmış "graffiti"leri kapsıyor. 7'sı Türkıye'de çekilmış, top- lam 130 fotoğraf. Çeşıtli aşamalardaki ayrımla tercıh gerçekleşürmiş olanlara da bravo doğrusu... Sanatçının eşi Angela, yaklaşık 3 bin diapozıtif ara- sında bir eleme yapüktan sonra. Syros- Alternaüves yayınevine sunulan 300 ka- dar diapozitif, eninde sonunda, 100 kü- sura indirilebildi. Tabii. bütün bunlan bize anlatırken. yaklaşık 30 yıllık sanat yaşamının içinde buluyordu kendisini, yeniden. Doğan- çay. Onca yıl uğraş verilir de. genel bir sonuca vanhnaz mı hiç? Buyrun işte: "İnsan muhayyılesinin sının yoktur" dıyor, kahvesini yudumlarken. Kendisı söylemiyor, ama. dört köşe- sıni dolaşüğı, dünyada. çektiği dialann loplamı. bugüne bugün, 25 binin üstün- de. Sohbet ettığiımz Paris'i şu kahvesin- de, az önce. sürekli. "duvar saplantısı" içinde olduğunu vurguluyordu sanatçı. Bilindiğı gibi, Doğançay ressam ve hey- kelüraş da. Aynca. kolajlan. asambaj- lan da var. Ancak. yine de, "'duvar tut- Ressamlar sıkıntıda, aracılar zengin Mum dibine ışıkvermezANKARA (AA)-Iyi düşünü- lerek yatınnı yapılmış bir tabjp, banka faızı ve dövızden daha çok prim yaparken. bu yapı- tlann sahibi ressamlann maddi sıkıntılan sürüyor. Ünlü ressamlardan Kayıhan Keskinok, yaptıklan tablolar- dan ressamlann değıl, aracı- lann kazançh çıküğını beürtir- ken, ressam Adnan Turani de "Türkıye'de resimleriyle geçi- nen ressam sayısı 20'yı geçmez" diye konuştu. Tablolann özellikle son yıl- larda iyi prim yapan kariı bir yatınm aracma dönüştüğü kay- dedildı. Doku Sanat Galerisi'- nin sahibi Mehmet Kıyat, Tür- kiye'de tablolann yatınm aracı olarak satın alınması olayının düze çıkabiliyorlar ve ancak 50-55 yaşlannda kazanmaya başhyorlar" dedi. Keskinok? "Ressamın yapüğı tablolann iyi prim yapmasma karşıhk kendisi kazanmıyor. Başkalan, aracılar kazanıyor. Tablolan pazarlayanlar daha fazla ka- zanır. Çünkü satılan bir tablo- dan yüzde 30 komisyon alıyor. Buna yaptığımız masraflar da eklendiğinde bu oran yüzde 50'ye çıkıyor." Adnan Turani ise bugün Türkıye'de 5 veya 10 bin res- sam bulunduğunu bildirerek, "Türkiye'de resimle gecinen ressam sayısı sıksanız suyunu çıkarsanız 20'yi geçmez" diye konuştu. Kendisinin 68 yaşında olduğunu ve resimlerinin son • Ünlü ressamlann tablolan son yıllarda iyi prim yapan kârb bir yatınm aracma dö- nüştü. Ancak yaptıklan tablolardan ressam- lar değil, aracılar kazançh çıkıyor. Doğançay, duvarlann bir ülkenin tüm yaşamını yansıttığnu beü'rtiyor. ( Fotoğraf: İBRAHİM ÖGRETMEN) kusu"nu gücü bir başka... Gayet basit bir şekilde, şu duvarlann. bir ülkenin, tüm yaşamını yansıtüğını da kaydedı- yor. Bir de dikkatimizi çekiyor, duvar- lardaki dilin değişkenlığine. Hızla da olsa. yavaş da. "Grafiiü. felsefı ve siyasal sloganlar, çocuklann yaptığı resimler vc eğlcnceli. feci veya erotık yazılar, bunlann tümü, bir ülkenin, bir kentin, bir kasabanın. sosyal. siyasal. ekonomık. kültürel. ve ticari kişiliğini ortaya koyar"' görüşünü savunmakta Doğançay. Bugünlerde yayınlanan kitabı 2 bö- lümden oluşuyor. Gilbert Lascaut "Aşkın Duvarlan'nı (Les Murs de I'- amuor) konu ahrken, Denys Riout da "Kalp ve Seks" (Le Coeur Et Le Sexe) temasını işliyor. İkisi de, Paris (Sor- bonne) üniversitesindeki öğretim üyeli- ğinin yanı sıra, yazar ve sanat eleştir- meni. "Çoğu zaman, duvarlann fotoğ- rafçısı, revelatör rolü oynuyor" diyen Lascaut, aynca uyanyor bizleri Doğan- çay'ın dialanna dayanaraktan: "Duvar- lara çiâlmiş yüzlerle şekiller. yazılmış metınler, bazen kalıcı oluyor ve yıllarca korunuyor. Bazen, ancak bir saat sürüyor". Denys Rioufun değerlendir- melerinden biri ise şöyle: "Burhan Do- ğançay tarafından, 20 yıldan fazla bir zamandan beri sürdürülen fotoğraf an- keti, dünyadaki hiçbir kentin artık. graffiti baskısının etkilerinden kurtula- madığını gösteriyor." batıdan 50-60 yıl sonra baş- ladığını ve özellikle 1980'li yı- llarda canhhk kazandığını söy- ledi. Mehmet Kıyat, iyi seçim yapılarak ahnmış bir tablonun, banka faizinden ve dövizden daha çok prim yaptığını bildir- di. Kıyat, yaşadığı dönemde ünlü olan bir ressamın öldük- ten sonra da tablolannın fı- yatının, talebe bağlı olarak çok yüksek oranlarda arttığını ifade etti. 69 yaşındaki ressam Kayıhan Keskinok. ressamlann kendile- rinden çok aracılara ka- zandırdığını söyledi. Eskiden olduğu gibi bugün de ressamla- nn çoğunun maddi şıkıntı çek- tiğinı belirten Keskinok, "Bir ressamın iyi bir para kazanması için belli bir yaşa gelmesi, isim yapması laam ki o da büyük bir çaba ve özveri gerektiriyor. Bu özvenyi göze alanlar- biraz beş yıldır iyi gelir getirdiğini açı- klayan Adnan Turani, nastl ki iyi bir yazann yetişmesi için 15 yıl gerekiyorsa, aynı şeyin res- samlar için de geçerli olduğunu anlattı. Turani; "Resme yapılan yaünmdan iki tanesi tutsa, bu iki tablonun sağlayacağı ka- zanç, o kişinin ailesine yeter. Sanatı desteklemeyi politika haline getirmek lanm. Fakat bugün Kültür Bakanhğı'nın bir sanat politikası yok. Sanatı des- teklemek bir poliükadır ve ül- kenin sanatsal açıdan biçimlen- mesinde en büyük etkendir." Yalnızca resim yaparak geci- nen ressam sayısının çok az ol- duğunu da vurgulayan Altı- nok, birçok ressamın yalnız re- sim yapmak yerine alanına yakın bâşka sanat dallanyla da uğraşarak geçimlerini sağladı- klannı kavdetti. K ültür Servisi- Edmond Rostand'ın ünlü oyu- nu"Cyrano de Berge- rac" şu sıralar İngjltere'de sah- nelenmekte. Yapıtta kibar ve zeki olmakla birlikte koca bur- nundan dolayı sıkılgan bir aşık olarak canlandınlan Cyrano De Berşerac, gerçekten ya- şamış bin. Asıl adı Cyrano de Bergerac Savınien olan Ros- tand'ın kahramanı, 1619-1655 yıllan arasında Fransa'da yaşa- mış. yapıtlannda siyasal yergi ile bıhmsel fanteziyi birleştiren bir oyun yazan. Rostand'ın oyunu, konusunun ilgınçliği. bâş karakterinin canlıhğıyla hakh bir popülarite kazandı Oyun şimdiye kadar defalarca sahnelenmekle kalmadı, beyaz perdeye de uyarlandı. Bunlar- dan ünlüsü Cyrano'yu Fransız oyuncu Gerard Depardieu"nun canlandırdığı. oyunla aynı adı taşıyan 1990 japımı film Şu sıralar Ingiltere'de sah - nelenmekte olan oyun için ön- ce, geçmişteki Cyrano'lann bu- runlan üzerine bir inceleme yapılmış. Oyunda, Cyrano'yu canlandıran baş roldekı Robert Lindsay'nın burnunu dizayn eden uzman "Burunlar maske- lere benzemezler. Yüzün yapısı- na uygun olmalan gerekir" di- yor. Ona göre Lindsay için Rostand'ın söz söylemede usta, koca burunlu kahramanı Cyrano'nun öyküsü Ingiltere'de sahneleniyor Bergerac'ın ünlü bumunun lqsa bir tarihi Robert Lindsay hazırlanan burun biraz da oyuncunun ve yönetmenin rolü nasıl yorumladığını yansıtıyor. Her akşam sahneye çıkma- dan önce kendininkisineek ola- rak köpük plastikten yapılmış bir burun takmak zorunda olan oyuncu Robert Lindsay ise şöy- le konuşuyor:"' Biz. fark edile- bilir. ama komik olmayan bir burun tercıh ettik. Hafıf ve es- Defeden burun nek olduğu için köpük plastik kullanıyoruz. Fakat her sahne- ye çıkışımda yeni bir tane tak- mak zorunda kalıyorum. Çün- kü bir gece öncesinden kalanın şeklı bozulmuş oluyor." Şimdi- ye kadar sınema ve beyazperde- de canlandınlan Cyrano'lann bunınlannı yonımlanyla veri- yoruz: Defeden Bunın: Oyuncu Makul burun Tom Mannion. 1992'de, Communicado' nun sahne ver- sıyonunda kullanmış. İnsan, yalnızca abartıh değil aynı za- manda deforme olmuşa benze- yen böyle birburna sahne dışın- da başka hiçbir yerde rastlaya- bilir mi? Makul Burun: Fransız oyun- cu Gerard Depardıeu'nun İ 990 yapımı filmdeki burnu Zaten Nüfuzlu burun Depardieu'nun kendi burnu ol- dukça büyük. Bu durumda böyle bir burun tasarlamak pek zor olmamıştır Yıne de ustaca haarlanmış bir burun. İnandı- "nalık sınırlan içinde, oldukça da zarif Nüfuzlu Burun: Resimde Jose Ferrer 1950 yapımı fılmde gö- rülüyor. Bu, insanlann gör- meyi bekleyebilecekleri türden Dansçı burnu komık bir burun. Kalkık ucuy- la pek de inandıncı gözükmü- yor. Öte yandan, geçmışe göre tekniklenn ve kullanılan mater- yalın ne kadar gehşmiş olduğu- nu görebiliyoruz. Dansçı Burnu: Resimde Step- hen Jefferies, Kraliyet Balesi'- nın 1991'dekı bir gösterisinde. Her ne kadar ortasmda bir çıkıntısı varsa'da ciddi bir buru- Muhteşem burun na benziyor. Çok da parhyor. Sahneye en uzak noktadan bile görülebiliyor ohnab. Muhteşem Burun: Steve Mar- tin'in 1986 yapımı "Roxane"da kullandığı bunın. Oldukça ko- mik duran bu burun. sanki ucundan yukan doğru çekişti- rilmiş. Teknik açıdan mükem- mel. Buruna eklendiği yerleri fark edemiyorsunuz bile. İ S T A N B U L B E L E D İ Y E S İ CEMAL REŞİT REY K O r i S E R S A L O n U bilsak, sıraselviler cad., soğancı sok. 7 cıhangır 243 28 79-99 20 Aralık Pazar TLJRKUAZ MODERN DANS TOPLULLĞL Saat: 19.00 21 Aralık Pazartesi MEHVEŞ EMEÇ Piyano Kesitali Saat: 19.00 23 Aralık Çarşamba AYANGİL TLRK MÜZİĞİ ORKESTRA VE KOROSL Saat: 19.00 24 Aralık Perşembe CİHAT AŞKIIN Keman Resitali Saat: 19.00 25 Aralık Cuma İSTAINBIİL DEVLET OPERA VE BALESİ Saat: 19.00 26 Aralık Cumartesi REŞİT ERZİN (Viyolonsel) HİJSEYİrs SER1MET (piyano) Saat: 19.00 U r t * Alvin Toffler, son kitabmda güç kaynaklannın nasıl değiştiğini anlatıyor Biliııısel bir büyücü#-1 /^A/*rtMpi iTÎT^-«"m^% TX-T1^I 1 / n n f i n JVt^^tfr^ı r l ı ı n L ' i ı fcfc lyy^irl*ı 1^ ERDAL ATABEK "Future Shock - Gelecek Şo- ku" adını taşıyan kitap. insan- lara gerçekten adını koyama- dıklan bir şoku yaşatü. Dünya geçmiş yüzyıllara göre çok da- ha hızlı değışiyordu ve insanlar değişmenin hıana ayak uydur- makta zorlanıyorlardı. Yüzyıl- lar boyunca alışümışlann reha- vetinde yaşamaya alışmış. gele- ceğe güvenlebakan. kendilerin- den sonra yaşayacak kuşaklara bir şeyler hazırlayarak görev yaptıklanna inanan insanlar artık ne yapacaklanru bilemez duruma düşüyorlardı. Her şey ama her şey;. büyük bir hızla de- ğişiyordu. İnanılmaz bir hızla yeni kentler kuruluyor, yeni marketler açılıyor. yeni ürünler piyasaya sürülüyordu. İnsan- lann oturduklan evlerde ahştı- klan suller değişıyor, yıyecekler değişiyor. giysiler değışiyordu. Elbette değer yargılan da deği- şiyordu. Dünün aynplannın artık erdem sayıldığı, dünün doğrulannın tepeiaklak geldiği yeni sosyal değerler sistemı geli- yordu. Gelecek insanlann ahşkan- hklanna, güvenli dünyalanna bir "şok" gibi çarpıy or, insanla- n sarsıyordu. Bu kıtabın tanırimamış yaza- n Alvin Toffler bundan sonra bütün dünyanm tanıdığj bir "'fü- turolog-gelecek bilimcisi" ola- rak ün kazanacak. kitabı baskı üstüne baskı yapacak, dün- yanın ötekı dillenne cevrilecek- ti. Gecmişi üzerine fazla kapan- mış toplumlarda gelecekte nele- nn olacağı daha çok fallann merakı üzerine odaklaşır. Bizde de fala, burçlara giderek artan merak ne yazık ki geleceği bi- limsel olarak irdeleyen çalışma- lara fazla yönelmemiştir. Oysa biz merak edelım etmeyehm, gelecek bizi de ıçıne alarak ka- zandığı hızla dünyamızı değışti- recektir. Büvülü bir sözcük olan "de- ğı ışçi" dünkü "köylü" hayatı- nı bırakıp da fabrikaya gelir- ken, ahşkanhklannı da beklen- tilerini de güvenlik sistemini de değiştirmek zorunda kahnak- tadır. Artık aile desteğinin yeri- ne kendi kararlannı koymak zorundadır. Aile güvencesinin yerine sendikal güvenceyi koy- mak zorundadır. Aile kunı- mundan günümüzün çağdaş kurumlanna doğru gehşen bir değışim insanlann gelecekle • Amerikalı gelecek bilimcisi Alvin Toffler'in hazırladığj "Alvin Toffler'in Savaş ve Banşı" adlı dizi geçen günlerde Türkiye'ye geldi. Toffler, son kitabmda yeni güç kaynağının 'bilgi' olduğunu vurguluyor. ğişim". artık dünyada kıtleleri saran büyük bir özlemin adı ol- muştur. Ama "nereye doğru" bir değişim yaşanmaktadır? "Nasıl bir değişim" yaşanmak- tadır? Hepsınden önemlisı "ne- den" değişim yaşanmaktadır? Dünün tanm toplumlan kendine özgü üretim biçimle- riyle toplumlan da bıçımlendir irken aileyi, bireyi, cğitimi, iş alanlannı, yaşama biçımlerini nasıl oluşturmaktadır? Marks"- ın üstyapı kunımlan dediğı ku- rumlann üzennde kurulduğu üretim ilişkılen toplumsal ha- yatı nasıl biçimlendinnektedir? Endüstn toplumlannın yarattı- bağlantılannı da değiştirmekte- dır. Endüstri toplumunun gele- ceğin bilgi toplumuna geçme- siyle "iş"in de "işçi"nin de "üre- tim bıçimi"nin de nitelikleri de- ğişmektedir. Geleceğin "bilgj toplumlan". dünün tanm top- lumlanndan, günümüzün en- düstri toplumlanndan sonra "The Third Wawe - Üçüncü Dalga"yı oluşturmaktadır. Bu- rada da tarihsel bir değişimin beklenen ya da beklenmeyen sonuçlannı görmek gereklidir. Alvin Toffler, Amerika Baş- kanı Ronald Reagan'ın özel bir toplantısına kaüldığı zaman başkanın tek bir merakı vardı: Dünya nasıl değişiyordu? Deği- şen dünyada Amerikanın duru- mu, gücü, rolleri ne olacakü? Bu toplantıda A. Toffler geniş anaUzler yaptı, gelecekte daha çeşitli ürünlerin yapılacağmı, pazarlanacağmı, paylaşılacağı- nı, ama gelecekteki insan gücü- nün artık değişen nitehkler taşı- yacağını anlattı. Gelecekteki iş- ler artık daha az sayıda, ama daha kalifiye, bilgiyi kullanan işçiler tarafından yapılacaktı. Geleceğin işçileri kendi alanla- nndaki bilginin yöneticileri ola- cakü. Yeni kitabı olan "Powershift - Güç Kayması"nda bilginin kullanımıyla birlikte güç kay- naklannın nasıl değiştiğini an- latıyordu. İnsanlar tarih boyunca üç güç kaynağını kullanmışlardı: Şiddet, servet, bilgi. Endüstri öncesi toplumlar güç kaynağı olarak "şiddet"i kullanmışlar- dı. Ama endüstri dönemi güç kaynağını değiştirmiş, "servet" şiddetinyerini almışü. Bilgi top- lumunda iseservetde gerideka- lacak, "bilgi" yeni güç kayna- ğı olacakü. Elbette şiddet de servet de gene var olacakü, ama onlan yöneten "bilgi" olacakü. Geleceğin nasıl olacağını bu- günden görmek isteyenier "fü- turoloji" biliminin sözlerini dinlemek zorundadırlar. Alvin Toffler elbette tarüşıhr. belki onun da istediği budur. Alvin Toffler - Yeni Şoklar - Yeni Güçler, Altın Kitaplar- 1992
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle