15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet iratiyaz sahıbı. Berin Nadi • Genel Yayın Yonetmenı: Ozgcn \ca.- • Genel Yayın Koordınatoru: Hiknut Çetinkaya • Yaz: Işleri Muduru: CtlaJ Başlangıç • Gorsel Yonetmen: Ali Acar • Düzenleme: Mustafa Saglamer • -\nkara Temsilcısi. Cuneyt Arcayurek Haber Muaurleri. Mustafa Balbay. Işık Kansu Izmır femsılci V.- Serdar Kızık Adana Temsilcısi: Çeön Yiğenoğlu Istanbul Haberlerı: Şena) Kaikan Dış Haberler: Ergan BaJcı Iş-Ekonomı: Şukran Ketenci Yurt Haberlerr Metamet Sanf Makaleler: Sami Karaöm Spor.Abdülkadir Yücelman Dü- zeltme: Abdullah Yazıcı • Muessese Müdur V.: Erol Erkot • Koordinatör: Ahmet Korulsaa • Muhasebe Bulent Yencr • tdare: Hüseyin Gorer • lşletme: Önder Çelik • Bilgi-lşlem: Nail Inal • Bilgisayar Sistem: Möravct Çiler • Reklam: Rcha Işıtman Basım: Cumhurıyel Matbaacıbk ve Gazetecılık T.A.Ş. • Yayımlayan. Yenı Gun Haber Ajansı Basıfc ve Yayıncüık A.Ş. Turkocağı Cad 39/41 Cagaloglu 34334 Ist PK 246 Istanbul. Tel: 512 05 05 (20 hat), Telex: 22246, Fax: (1) 513 85 95 • Burolar Ankare: Z. Gökalp Blv. tnkılap S. No: 19/4, Tel: 433 11 41-47, Telex: 42344, Fax: (4) 433 05 65 • lımi- H. Ziya Blv 1352 S. 2/3 Tel: 83 12 30, Telex: 52359, Fax: (51) 89 53 60 • Adao»: lnönü Cad. 119 S. No: 1 Kat 1, Tel: 59 37 52 (4 hal), Telex: 62155, Fax: (71) 59 25 78 TAK.VİM: 2 ARALIK 1992 İmsak:5.31 Güneş: 7.03 Öğle: 11.58 İkindi: 14.22 Akşam: 16.43 Yatsı: 18.09 Prezervatif dağıtan araç • P\RİS(AA)-Fransada AIDS'lcmücadele çerçevesindc. prezervatif dağıııcı araç. oriaöğretim kurumlan içindcilk olarak Pans'tcki Voltairclısesinc verlcşiırildı. Okul yönelim kıırulununkaranyla 1 ;ıı-jlıkiaki Dünva AIDS'lc \1 iıcadclc Günü'nün anfesinde okulun holüne yerleştirilen aracın 'açılış' törenine Eğitim ve Kültür Bakanı Jack Langda kalıldı. Lang. alctin ycrleşlirilmesini isteven öğrencilerinde kaiıldığı törende yaptığı konuşmada. "Sizi kullanm, hayaı ıçın miicadelcyi seçtınız. Aşka evet. ölüme hayır" dedi. Prezervatif dağıtan aletlerin tüm liselcrc verleştırilmcsini haziran ayında önerdiğini. ancak bazı lisclerin.yöneticilerinin bu konuda "çckimser' dav randıklannı hatırlatan Bakan Lang. "Daha işin başındav ız \ e bu düşünce v a vaş yavaş yerleşiyor" diye konuştu. Yann özürlüler günü • İSTANBLL(AA)-Faüh Belediye Başkanı Yusuf Günaydın. Türkıye'de şehircilik bakanlığı kurulmadığı takdirde özürlülerin sorunlannın gündemden düşmeyeceğini bildirdi. YusufGünaydın, 3 arahk Dünya Özürlüler Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada. yılda sadece bir gün özürlülerin sorunlannın tartışılarak aşılamayacağını kaydetti. Türkiye'de7.5 milyon özürlünün sorunu bulunduğunu. kendilerinin çözümü için çeşitli icraatlar >aptıklannı belirten Günaydın, şehircilik ve konut bakanhgı kurulması içın açtıklan kampanyaya 'şimdiyekadar41 ilden belediye başkanının katıldığını hatırlattı. Günaydın, '7.5 milyon özürlü vatandaşımızın sorunlan, ancak bu bakanlığın kurulmasıyla çözümlenebilir" dedi. Dayakyiyen kadın • İSTANBLLAA)-Mor Çatı Kadın Sığınma Vakfı tarafından açılan 900*lü özel "Alo dayak' hattına. 3 ayda 7 bin 103 kadın başvurdu. AA muhabırininvakıf > önclicilerinden aldığı bilgiye göre Alo Bilgi Şirketi ile ortaklaşa açılan iki ayn telefon hattını. 1 Temmuz-3J Ekim 1992 tarihleri arasında toplam7bin 103 kadın aradı. Vakıf yetkilileri, 3 ay içınde 7 hını aşkın kadının kocasından dayak yediği için telefona sanlmasını 'endişe verici' olarak nitelendirerek bu durumun da sorunun ulaştığı boyutlan yeterince açıkladığını vurguladılar. Bedensel hastalıklar • İZMİR(AA)- Toplumumuzda ruhsal nedenlerden kavnaklanan bedensel hastalıklann giderek >aygınlaştığı bildirildi. Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Nurav Yıldınm, bedensel görünümlü ruhsal bozukluklarda en sağlıklı tedavivönctiminin 'psikiyatri'olduğunu belirterek "Yapılan araştırmalar, bu rahatsızhklann, toplumumuzda bir hayli yaygın olduğunu ortaya çıkardı" dedi. Astım hastalıklan • İSTANBLL(AA)- İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıklan Ana Bilim Dah Başkanı Prof. Dr. Tuğrul Çavdar, bazı astım hastalannın kış mcv simini daha sağlıklı geçirdiklerini belirterek "Polen alerjisi olan astım hastalan. kış mevsimini daha rahalgeçirir. Hava kirlilığinin. bu hastalara diğerinsanlardan fazla zararlı etkisi yoktur" diye konuştu. Prof. Dr. Çavdar. astım hastalığının alcrjik vc cnfektif olarak ikiye aynldığını kaydcdcrek alcrjik asiım haslalanndan.polcn alerjisi olanlann kış mcvsımindcartan hava kirlılığindcn olumsuz ctkılcnmcycccğini söylcdi. Çocukluk nedir? Ne zaman 'büyük' olunur? 'Yetişkin çocuk'lar nasıl bir psikolojik süreçten geçerek yetişmişlerdir? Çocukluğunıızu tekrar ele geçirîn ŞULE ALPASLAN Her gün otuz dakika* çocuklukluğunu- zu' parklara bahçelereçıkanp onunla ko- nuşun, oyunlar oynayın, çocukluğunuzla yalnız kalmaktan korkmavın. O. zaten çok yalnız kaldı çocukken. Arkadaşlan eve gelip oyuncaklannı dağıtamadı, saçlannı günlerce yağmur- larda savuramadı. Fırtmalara koşarken. rüzgarlan bile anlatamadı. Kardan adamlan üşüdü. Bütün uçurtmalan ku- şatıldı. Hemen büyümek ve çocukluğu geride bırakmak istedik çoğumuz. Bu kez de yaşanmamış bir çocukluk sayfası çıktı karşımıza. Bu sayfa ise başımıza büvük sorunlar açmaya devam ediyor. Çocukluk nedir? Nc zaman "büyük" olunur? "Yetişkin çocuk"lar nasıl bir psi- kolojik süreçten geçerek yetişmişlerdir? Davranışlanmızm arkasındakı perdede neleroluyor? Bunlar psikolojinin ağırhklı olarak sorduğu temel sorulardan bazılan. Temel olmasının nedenı. tuhaf bir bıçımde. dün- ya yüzünde insanlar arası iletişim prob- lemlerinin giderek artmakıa ve "pusula göstergelerinin' yanlış yerlen işaret et- mekte oluşundan. O zaman durmak ve •denizaltını" araştırmak gerekiyor. İnsan ilişkileri elde tutulamıyor. Duy- • Prof. Dr.Doğan Cüceloğlu, ayva olmak isteyen bir çocuğun ille de muz kalıbma sığdınlmaya çalışıldığını, böylece ortaya ne muz ne de ayva olabilmiş ancak, sürekli kendi kendisiyle iç catışmalan olan kişiler çıktığım anlatıyor.Peki ya çözüm? Cüceloğlu. bu iç çatışmalann belli bir dengeye oturabilmesi için kişinin kendi ekseninde çocukluğuyla buluşarak bir diyaloga geçmesini için bazı alıştırmalar öneriyor. gusal dünyalar karmakanşık. Kendimizle banşık olamıyoruz. Büyük bir mutsuzluk çemberi. Bunlann varattığı boşluklar isegün- delik yaşamımıa her \ anı\ la belirliyor ve ya- ratıahğın önüne gcçivor Hızla öfkeleniyo- ruz. hızla vargılıyoruz. Bir şevleri değiştire- miyoruz. Değiştirmeye nercden başlanacak? Ânne-baba ileçocuk ilişkileri ilerleyen yaş- larda ortava çıkan bırçok sorunun kaynağını oluşturuyor Dil vc iletişim psıkolojisı uzmanı olan ve halen Kalıforniya Üniversitesi Psikoloji Bö- lümü'nde öğretim görevlisi olarak çalışan Doç. Dr. Doğan Cüceloğlu, 'geliştirici ve kalıplajıa' olmak üzere iki temel aile tipi ol- duğunu söylüyor. Bu konudaki araştırma- lannı "İçimizdeki Çocuk" adlı kitapta topla- yan Cüceloğlu. geliştirici ailelerde, anne ve babanın çocuklannı gözlemek yoluyla yete- neklerini algılama, duygu ve güdülerini tanı- ma ve çocuğun kendi yeteneklerini geliştir- mesi için sağlıklı bir ortamın bulunduğunu. kalıplayıcı ailelerde ise, çocuğun daha doğ- madan belirlendığjni belirtiyor. Cüceloğlu. bu tip ailelerde ayva olmak isteyen bir çocu- ğun ille de muz kalıbına sığdınlmaya çalı- şıldığını. böylece ortaya ne muz ne de ayva olabilmiş ancak. sürekli kendi kendisiyle iç catışmalan olan kişiler çıktığını anlatıyoT. Peki ya çözüm? Cüceloğlu. bu iç çatışma- lann belli bir dengeye oturabılmesi için kişi- nin kendi ekseninde çocukluğuyla buluşarak bir diyaloga geçmesini ve bu diyaloglar yo- luyla da insanın kendi ıç çatışmalannı çö- zümleyebileceği bazı ahştırmalar önenyor. "Kendi kendinize anne-babalık ederek içı- nizdeki küçük çocukla havadan sudan konu- şun, onu anlamaya çalışın böylelikle onun yı- llarca yaşayamadığı çocukluğu hissedip kendiniz ve varsa çocuklannızla farklı bir platformdan ihşki kurmaya yönelebile- ceksiniz." Cüceloğlu. kitabında ise "içimizdeki ço- cuk'a ulaşabilmemiz için alü aşamalı bir yöntem öneriyor. Birinci bölümde, kışi, örnekler ve alıştırmalarla icindeki çocuk- la tanıştınlıyor. İkinci bölümde, içimizde- ki çocuğun yetiştiği aile ortamının çocu- ğun gelişimini nasıl etkiledıği sağlıklı ve şağlıksız aile kavramlanyla irdeleniyor. Üçüncü bölüm, şağlıksız aile ortamının çocuğun iç benliğine olan olumsuz etkile- nnin ıncelenmesi ile gelışıyor. Dördüncü bölümde. kişinin kendi gelişim özgeçmi- şini izleyebilmesi için çeşjtli egzersizler ve verilen cevaplann irdelenmesiyle karşı- laşıyorsunuz. Beşinci bölümde. iç çocuk ve iç ana- baba arasındaki ilişkinin türü tartışılıyor. Altıncı ve son bölüm ise "Uyanış" başlığını taşıyor. Bu bölümde kişinin iç dünyasıyla bütünleşerek kendi- sıne ayırdığı >anm saatlik bir zaman dili- minde kendini analiz etmesi için verilmiş alıştırmalara yer verilıyor. Kitapta daha sonra Amerikalı psikolog Pollard (1987) tarafından önerilen bu tekniğjn en az 6 hafta uygulanmasının kişide baa değişik- likleri doğurabileceğı öneriliyor. Çocukluğunuzu çağınp onunla sohbe- te hazırsanız bu alıştırmalara bir bakın... Bisikletinizle yeni dostluklar kurun, araba terörüne yumuşak yanıt verin Merhaba! Nereye gidiyoruz? • Örneğin bu pazar. Sabah 09.00 sıralannda alın bisikletinizi. Beşiktaş'a sürün.Ortaköy'e geldiniz, sayınız beşe çıkmıştır. Bebek'te, Emirgan'da, Tarabya'da 10*u bulmuştur. Sanyer'de çay molası. Birbirini tanımayan 15 kadar insan, bisikletlerinin aracılık ettiği dostluklanyla sohbettedir artık. Gerçekleştirilen turlan dinledikçe. bisikletin olanaklan daha da artar. BEHZATŞAHtN Her şeyi bir yana bırakıp bi- sikletinize ve kendinize zaman ayırmaya ne dersiniz? Yeni dostluklara pedal basmaya. Kı- şa aldırmayın. Çıkann bisikleti- nizi bodnımdan, tozunu alın. Ve araba 'terörüne" yumuşak bir yanıta hazırlanın. Örneğin bir pazar günü. Ru- melifeneri vanlacak yer. Gidiş- dönüş 70-80 kilometre. Hiç de zor değil. Tek başınıza da çıksa- nız yoîa, kısa sürede bisikletli dostlannızın sayısı artacak. Örneğin bu pazar. Sabah 09.00 sıralannda alın bisikleti- nizi, Beşiktaş Çırağan Caddesi KuyuÇıkmaz Sokak'taki Hü- seyin Ürkmez'euğraym. Hüse- yin Ürkmez. bir bisiklet aşığı. Dükkanının adı. DMS (Doğa- Müzik-Spor) Bisiklet. Küçü- cük dükkanı teklifsiz dostlukla- nn kurulduğu birmekan. "Mer- haba" deyin. "Nereye gidiyo- ruz" diye sorun. Sizden başka- lan da vardır dükkanda. Olma- sa da ne fark eder. Hüseyinle çıkarsınız yola. Ortaköy'e geldiniz. Savmız beşe çıkmıştır. Bebek'te. Emir- gan'da. Tarabya'da 10'u bul- muştur. Sanyer'de çay molası. Birbirini tanımayan 15 kadar insan, bisikletlerinin aracılık et- tiği dostluklanyla sohbettedir artık. Gerçekleştirilen turlan dinledikçe, bisikletin olanaklan daha da artar. Artık siz de bir Marmara turu düşünmeye baş- larsınız. Gidilecek çok yer var. Bisikletle tek başınıza yola çıksanız bile yollarda dosriannız artacak. (Fotoğraf: BEHZAT ŞAHİN) Sanyer'den aynldıktan sonra önünüz yokuş. Kentten stynl- dıktan sonra çamlann arası- ndan ver elini Rumelifeneri. Rumelifeneri, Boğaz'la Ka- radeniz'in birleştiği yerde şinn bir balıkçı kövü 40 kilometre- nin yorgunluğunun ardından bir şeyler atıştınp babkçı kah- vesinde sıcak bir çay nelere değ- mez ki? Sohbet yine koyulaşır. "Hocam"la "Albayım"ın tur anılanna doyum olmaz. Yenı parkurlar öğrenirsiniz burada da. 20 ile 65 yaş arasındaki ken- diliğinden oluşan grubunuzun dostluğu. sohbetle daha da pe- kişir. Dönüş biraz daha mı zor ne? Meraklanmayın. yalnız kal- mazsınız. Yeni dostlanmz- çok geride kalsanız da- bekler sizi. Yanş yok. bisikletinizin sağla- dığı dostluk var. Bir gün bisikletinizi bodrum- dan çıkann. Örneğin, bu pazar. Boğaz'da pedal basın, yeni dostluklara da. Yanından geç- tiğiniz ya da yanınızdan geçen bisikletliye "Merhaba" deyın. Araba 'terörüne' dostlukla kar- şıhk verin. Cinsel taciz olaylarmm yaklaşık yüzde 60'ının gizli kaldığı tahmin ediliyor Erkekler de cinsel tacize uğruyor WASHINGTON (A,4) - Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO). sanayileşmiş ülkelerde işyerlerinde cinsel tacizin gide- rek yayıldığını, ancak sadece birkaç ülkede bu soruna karşı yasa bulunduğunu bildirdi. ILO'nun yayımlanan 300 sayfalık raporunda. 23 sanayi- leşmiş ülkede "cinsel tacian. çalışan kadınlann önemli bir kesimini etkileyen yaygın bir sorun" oluşturduğunun belir- lendiği kaydedildi. Raporda. erkeklerin de kadınlara oranla çok daha az olmasına karş.ın. cinsel tacize uğradıklan bildiri- liyor. Merkezi Cenevre'de bulunan örgütün Genel Sekreteri Mic- hel Hamsenne. konunun fark edilmesine kadar, cinsel taciz sorununun kısa zamanda uzun yol katettiğinı açıkladı. Gelişen ülkelerde cinsel taciz ILO, araştırmaya alınan 23 sanayileşmiş ülkeden sadece yedisinin (Avustralya. Kanada. Fransa, Yeni Zelanda. İsveç ve ABD) cinsel tacizi konu alan yasalara sahip olduğunu bildır- di. Ülkelerin çoğunluğunda cinsel tacizin diğer yasalarla, dolaylı olarak ele alındığı kay- dedildi. ILO İnsan Haklan Avukatı Consiance Thomas. cinsel taciz olaylannın yaklaşık yüzde 60'- ının gizli kaldığının tahmin edil- diğıni kaydetti. liansenne. külturel farklılık- lann cinsel tacizin şeklıni belır- lediğını kaydederken. Thomas. ILO'nun cinsel taciz olaylannı Üçüncü Dünya ülkelerindeki işyerlerinde ıncelemeye baş- ladığını belirterek "Gelişen ül- kelerde cinsel tacizin çok daha ciddı bir sorun olduğunu bula- cağımıza ınanıvoruz" dedi. ILO raporunda erkeklerin de kadınlara oranla çok daha az olmasına karşın cinsel tacizle karşı karşıya kaldıklan bildirili- yor. İngilıere'de 1991 yıhnda yapılan kamuoyu araştırmasın- da erkeklenn yüzde 14'ünün cinsel tacize uğradıklan görülü- yor. AT'nin cinsel taciz sorunlan- na ilişkin Danışmanı Michail Rubenstein raporda, cinsel ta- cizin şehvetten daha çok gücün göstergesi olarak ortaya çıktığını yazıyor. ILO raporları ILO raporunda. işverenlerin cinsel tacizle bağlantıh olarak, ışe gelmemek, düşük üretim, iş- ten aynlma ve yasal ödenekler dolayısıyla milyonlarca dolar kaybettikleri de vurgulanıyor. Raporda. ilerde daha geniş kapsamlı araştırmalar yapıl- ması. insanlann sorunun farkı- na varmalan için programlar düzenlenmesi ve danışma ser- vislerinin oluşturulması yolun- da tavsiyelerde de bulunuluyor. ILO'nun bulgulan şöyle: • ABD'de federal mah- kemelerde ilk kez 1975'de cinsel taciz "seks aynrru" çerçevesin- de yasaklanmış bir form olarak kabul edildi. 1980 yılında yapı- lan bir kamuoyu araşürması- nda. Amerikan kadınlannın yüzde 42'sinin cinsel tacize ma- nız kaldıklan görülmüştü. • Avusturya'da, 1986 vılında yapılan bir kamuoyu araşurmasında, kadınlann yüz- de 30.5'inin ciddi cinsel tacize uğradıklan ortava çıktı. •Çekoslovakya'daki ka- muoyu araştırmasında da kadı- nlann yüzde 17.5'inin fıilen. yüzde 35.8'inin de sözlerle cin- sel tacize uğradıklan görüldü. Sorun hiçbir mahkeme tarafın- dan ele almmıyor. • Danimarka'da, 1991 yılm- daki kamuoyu araştırmasına katılan kadınlann ^'üzde 1 l'i iş- yerinde cinsel tacize uğradık- lannı söylediler. Kadınlann yüzde sekizinin de cinsel taciz sonucunda işlerini kaybettikle- rini söyledikleri görüldü. • Almanya'da 1990 yıbnda- ki bir kamuoyu araştırmasında, kadınlann yüzde altısı cinsel ta- ciz yüzünden en az bir işyerin- den istifa ettiklenni söylediler. • Yapılan son kamuoyu araştırmalan. Fransız kadın- lann yüzde 21"inin. Hollandalı kadınlann yüzde 58'inin ve İngiliz kadınlann yüzde 74"- ünün işyerlerinde cinsel tacize maruz kaldıklan görüldü. tspanyol kadınlann da >üzde 27'sinin sözlerle ya da elle ciddi cinsel tacize hedef olduklan or- taya çıktı. "•Norveç'te 1988 yılında yapılan kamuoyu araştırma- sında da. kadınlann yüzde 41'- inin çok kez elle cinsel tacize maruz kaldıklannı söyledikleri görüldü. Yüzde 38'i de cinsel ilişkiye girmek için kendilerine cinsel baskı yapıldığjnı kay- dettiler. Orman alanlan azalıyor Yeşüçağdaşlaşma, griçoraklaşma • 15 milyon hektar alan ağaçlandırmayı - bekliyor. Son 50 yılda, meralar 11 milyon hektar azaldı. Tanm alanlan 13 milyon hektar arttı. ADANA (AA) - Avrupa"da. Finlandiya ve İsveç'ten sonra en geniş orman alanlanna sa- hıp Türkiye"de. genel ve or- man köylennde hızlı nüfus artışına karşın, orman alan- lan. ağaç serveti vc verim gü- cünün azaldığı bildirildi. Türkiye Ormancılar Derne- ği (TOD) Genel Başkanı Şe- ner Yomralıoğlu. ormanlann en önemli doğal ve toplumsal kaynak olduğunu belirterek. "Bu kaynaktan yararlanmayi çok boyutlu olarak anlamak. planlamak ve uygulamak ge- rekir"" dedi. Ormanlann azaldığı yerler- de. çeşitli sorunlarla birlikte göçlerin de başladığına dikkat çeken Yomralıoğlu. büyük kentlere olan düzensiz göçle- rin. orman azalması ve or- mansızlaşmadan kaynak- landığı görüşünü savundu. Türkiye köylûsünün ekonomik yapısı Türkiye yüzölçümünün yüzde 26'sını (20 milyon 199 bin 299 hektar) ormanlann oluşturduğunu kaydeden. TOD Genel Başkanı Yomra- lıoğlu. "Orman köylûsünün ekonomik, politik. külturel ve eğitsel yapısının yetersiz ol- ması. en önemli varlığımız or- manın giderek azalmasına ne- den olmaktadır" dedi. Orman alanlannın yok edil- mesi ya da azalmasının eroz- yon, sel ve toprak kaymalan gibi doğal felaketlen birlikte getirdiğini ifade eden Yomra- lıoğlu şunlan söyledı: "Son 50 vılda meralar 11 milyon hektar azalırken. tanm alanlannda 13 milyon hektar artış olmuştur. Orman köylenndekı yapı sistemleri ve ısınma gereksınmeleri. or- mandan yasadışı v ollardan yararlanmayı hızlandırmıştır. Aynca. ormanlardan mera olarak yararlanma istemi ve alışkanlığı da ormanlann gençleştirme. genişletme ve iyileşürme başansmı engelle- mektedir. Yerli hayvan ırkı yerine, kültür ırklannın geliştirilmesi çalışmalanndan olumlu so- nuçlar alındıkça. hay- vancılığın. ormanlar ve or- mancıhk üzerindeki baskısı azalmaktadır. Devletin, or- man köylülerine yenı teşvikler uygulamasıyla Doğu Karade- niz'de olduğu gibi. kıl keçisi yerine süt ve et verimi yüksek sığır ırklannın gelişmesi sağla- nabilir."" Ağaçlandırma Ormanlanmızın yüzde 56"- sırun bozuk orman niteliğinde olduğunu hatırlatan Yomralı- oğlu. bu alanlann konınması, bakımı. geliştirilmesi konula- nnda halk desteğine ihtıyaç olduğunu söyledi. Çeşitli vasal düzenleme ve uygulamalann. halk desteği- nin giderek kaybedilmesine neden olduğu görüşünü de sa- vunan Yomralıoğlu, sözlerini şöyle tamamladı: "Ormanlann tüm sorur lanna çözüm arama göreviiu üstlenen devlet, son 30 yılda bir milyon hektar alanı ağaç- landırabildi. 5 milyon hektar alan ise ağaçlandırmayı bekle- mektedir. Tanm alanlannda koruyucu orman şeridi ve rüz- gar perdesi için, daha 5 milyon hektar alanda ağaçlandırma yapılmahdır. Erozyon kont- rol ve mera iyileşürme çalı- şmalannı. yeni atılımlar bek- lemektedir. Işte yeşil ile grinin ayınmı buradadır. Yeşil bol- luk. bereket. çağdaşlaşma. gri ise verimsizlik. çoraklaşma, kıthk. yetersiz, beslenme ve çölleşmedir." İL
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle