Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 2 KAS1M1992 ÇARŞAMBA
OLAYLAR VE GORUŞLER
Arazi toplulaştırması, çağdaş amaç...
Doç. Dr. ZERRİN DEMİREL Yıldız Teknik Üni.
Ülkcler kırsal vc kcnıscl toprakları
ilc bir bütündür ve kırsal alanların
planlanması cn az kcntsel planlama
kadar önemlidir. Çünkü kırsal alan
günümüzdc salt tarımsal ürcıim böl-
gcsi dcğil aynı zamandu doğanın dcn-
gcicndiği. doğal kaynaklann korıın-
duğu. bayındırlık projelcrinin uygu-
landığı. sanayi icsislerinin kurulduğu
yct. kır vc kcnt toplumu için bir yaşam
vcdinlcnmc alanıdır. Bövlc olunca da
onun. çağdaş gclişmeler doğruliusun-
da vc doğadaki tüm varlıklann gcle-
cckleri güvencelencrek planlanması
öncmli olmaktadır.
Avni ıyclıktc (mülkiyeııe) olan dağı-
nılc parscllcri birlcşûrmcnin. toprağı
işlemcdcki cn uygun koşullan yarata-
cağı. gcnişarazilcrin dcrebcşicr \e kili-
sc elindc bulunduğu dönemlerdc bile bi-
linmckleydi. Birçok ülkcdc kırsul top-
rak düzcnlcme çalışmalanna daha fc-
odal toplum düzeninde. dağınık par-
scllcrin birlcştirilmcsivlc başlanmışlır.
Sonralan ulaşım vc sulama yapıları da
cklencrck arazi toplulaşıırması yoluy-
la lanmsal gclirin arttınlması sağlan-
rnıştır. Bu sırada yapılan arazi ölçme-
lcri \ e iy elik düzenlemelcri de dönemin
adil vergi toplamaya yönelik kadast-
rosunu oluşturmuştur. Saryyileşme
sürccindc tanm. makineleri vc yan
ürünleri ilc cndüsırisini kurunca bu
kcz tanmsa! mckanizasyonun gcrek-
lirdiği ölçülcrde parseller elde ctmck
için arazi toplulaştırması yapılmıştır.
60"lı yıllann sonuna kadar geçcn sü-
rcdc ortaya çıkan bu şckillcri düzgün
ve büyük parseller doğaya. loplumun
tepkilcrinc yol açan yapay bir görü-
nüm verdi.
Endüstri loplumu. bir çiftçinin gide-
rek daha fazla kişiyi beslcyebilmcsini
zorlayınca toprağın yoğun kullanımı
yoluyla ürünün vc kimyasal yöntem-
İerlc \erimliliğinin arttınlması. çevreyi
öylcsincolumsuzetkilemiştirkibunun
sonucu olarak kaynak suları içilcmez.
canlılar bannamaz olmuştur. 80"li yı-
llarda arazi toplulaştırması. doğayı
korumaya ağırlık vererek tanmsal
ckonomik koşulların gcrcktirdiği öl-
çülcrde vc topografik yapıya uygun bi-
çimde düzenlcnmesinden. kırsal top-
raklar üzerindcki tanm dış yapılaşma
ilc onun tanmsal işlevlerinin dengeli
planlanmasından. kırsal görünümün
kollanmasından vc köylerin özgün ni-
telikleri korunarak çağdaşlaştınlması-
ndan sorumlu bütünleşik ve kırsal
alan düzcnlemcsi olmuştur. Arazi top-
lulaşıınnası uygulandığı herdönemde
işleıme yollanndan büyük bayındırlık
projclcrinc kadar tüm yapılaşmalarda
gerckli arazilcri. geniş kamulaştırma-
lara gerek kalmadan vc çiftçiyi top-
raksız bırakmadan sağlama aracı. ka-
munun toprak edinme yöntemi ol-
muştur. Hcm doğayı hem de toprakla
bağlantılı insan ilişkilerini düzenlcyen
arazi toplulaştırması. ilk uvgulama-
larından bugünc toplumsal gclişmeye
katkı sağlamış ve ona bağlı olarak
kapsamını genişletmiştir.
Önccleri tanmsal üretimi ve verimi
arttırmaya yönelik ikcn günümüzdc
toplumun beklentileri doğrulıusunda
kcntsel alanlann dışındakf yaşam. ça-
lışma vc ürctim koşullannı iyileşlirme-
yc yarayan tüm önlemlerin: doğa den-
gcsi ve çevre korunarak planlama. eş-
güdümlcndirmc ve uygulama faaliyct-
lcrini kapsayan kırsal alan geliştir-
mesine dönüşmüştür.
Arazi toplulaştırması ilc kırsal alan-
daki taşınmazlann: sınırlan. alanlan.
iyeleri, üzerlerindeki hak ve yükümlü-
lükleri yeniden bclirlenir. Yeni tapu
belgeleri ve topografik kaüastral hari-
talar üretilir. Bir anlamda arazi toplu-
laştırma^ı kadastro yenilemesidir.
Gclecektc de bcslenmc gereksinimi
için ekonomik tanmsal işletme koşul-
lannın sağlanması amacıyla en uygun
parsel. şekillerinin. işletme yollannın
ve iyelik yapısının düzenlenmesi gere-
kecektir. Kentsel alanlarda nüfus yı-
ğılmasını önlemek için köylenn de
kentlere eşdeğer düzeyde yaşam ola-
nakları vermesi istenecektir. Konut
yapımı. sanayi yatınmlan. otoyollar.
demiryollan vb tesisler için kırsal top-
raklar bir yapı alanı olmayı sürdüre-
ccktir. Tanmsal amaçlı kullanıma
karşı vedoğayı baskı altına alan bu sü-
reç kırsal alanı geliştirme ve kadastro
yenileme çalışmalannı sürekli kılacak-
tır.
Arazi toplulaştırma çalışmalanna 60'-
lı yıllarda "Sulama tekniğınin zorunlu
kıldığı durumlarda dağınık parselleri
olanaklar ölçüsünde birleşürmek"le
başlandı. Günümüzdekı farklı iki tü-
zel altlık ise süregelen uygulamalara
yenilik getirmemektcdir. Kadastroya
ilişkin boyutu ise bu yapı ve işleyiş ilc
yetersiz kalmaktadır. Ülkemizdeki uy-
gulamalar yukanda kısaca özetlenen
sürecin neredeyse ilk evrelerine
karşılık gelmektedir.
Sonuç: Türkiye geneli ve GAP böl-
gesi daha çok üretim için değil daha iyi
yaşam. daha iyi çalışma koşullan, da-
ha verimli bir üretim ve sağhklı bir
doğa için arazi toplulaştırma çalışma-
lannı beklemektcdir.
Yetersiz tanm işletmeciliği yanında
yerleşim alanlannın altyapı sorunlan.
sosyal. ekonomik. kültürel sorunlar
kırsal alanlann iticiliğini arttırrnakta
ve 50'li yıllarda başlayan göç sürmek-
tedir. Yine de ülke nüfusunun yanya
yakın bölümü kırsal alanda yaşamak-
tadır. 30 yıllık uygulamalann sonunda
toplulaştınna çalışmalannın. çağdaş
bir boyut kazandınlarak kırsal alanı
geliştirmeye ve doğayı korumaya yö-
neltilmesi zorunludur.
Lnutmayalım ki doğayı onarmak.
korumaktan daha masraflıdır.
Umanz Şubat 1993'te Ankara'da top-
lanacak Harita Kurullayı konuya iliş-
kin önenler geliştirilmesine olanak
saelavacaktır.
ARADABIR
ENDER KARACA Kamu Yönetimi Uzın.
••Profesyonel Yöneticiler.
Ekonomik, siyasal ve toplumsal görüşlerin Batılı ka-
pitalist güçler lehine hızla değiştiği dünyamızda bu de-
ğişiklere ayak uydurabilmemiz için çağdaş yönetim için-
de yer alan profesyonel yöneticilerin yetiştirilmesine
ivedi gereksinim duyulmaktadır.
Öncelikle profesyonel yöneticiyi tanımlarsak "Örgüt
psikolojisini bilen, uzmanları eşgüdümleyen (koordine
eden), kararları onaylayan, ancak siyaseti giderek daha
az oranda formüle eden yönetici tipidir" diyebiliriz.
Bilindiğı gibi bir ülkenın kendi yapısına uygun bir
yönetim biçimi ve bu yönetimde yer alan yöneticilerin
yetiştirilmesi, o ülkenin ekonomik, toplumsal, tarihsel ve
geleneksel yapılarma göre değişmektedir. Örneğin
fngilteredeki yöneticilerin, yönetim konusunda hizmet
öncesi özel bir eğitimden geçmeden Devlet Personel
Dairesi'nin açtığı yarışma sınavı ve bu sınavı kazanan
yüksek öğrenim görmüşkişiler arasındaseçildiği: Fran-
sa'da yine yüksek öğrenim görmüş kişiler arasında yö-
netici olabilmek için Ulusal Yöneticilik Okulunun açtığı
sınavı kazanıp, bu okulda eğitim gördükten sonra yöne-
tici oldukları görülmektedir.
Bize gelince: Türkiye geçmişte "Enderun-u Hüma-
yun" adı ile kurulan yüksek yöneticilik okulu, yönetici
yetiştiriyordu. Cumhuriyet dönemindeyse yöneticilerin
yetiştirilmesi sorunu üzerinde açık ve belirli bir siyasa
getoştirilememiştir Her ne kadar 1982 Anayasası'nın
128. maddesinde ilk kez yer alan hükme göre. üst kade-
melerdeki yöneticilerin yetiştirilmesi yasa iledüzenlenir
-hükmü yer almışsa da, 1985 yılında çıkarılan bu yasa,
Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilmesine ve aradan 7
yıl geçmesine karşın yeni bir yasa hazırlanıp parlamen-
toyasunulmamıştır.
Kamu sektöründe yönetim konusunda yeterince bilgi-
lendirilmeden iş başına getirlen yöneticilerimizin du-
rumunu özetlemek gerekirse; gerek Devlet Memurları
Yasası'nda gerekse Sözleşmeli Personel Rejimi'nde
yöneticilik sınıfı bulunmadığından, bu kadrolara atana-
cak üst ve orta kademelerdeki personelin memur olma
nitelikleri dışında başka nitelik aranmadığı için, bu kad-
rolara getirilecek kişilerde. liyakat ve kariyer yerine
daha çok siyasal tercihlerin ön planda tutulduğu görül-
mektedir. Bu da yönetimin verimliliğini olumsuz yönde
etkilemektedir.
Özel sektörün yönetici gereksinmesi daha çok kamu
yönetiminde gelecek vaat eden kişiler arasından seçil-
diği görülmekle beraber, son yıllarda bu gereksinimleri-
ni yurt dışında eğitim görmüş kişilerden karşıladıkları
bilinmektedir.
öte yandan kamu sektöründeki yöneticilerimizin hiz-
met içi eğitim durumlarını da incelersek; halen bu amaç-
la sürdürülen fakat birbirleriyle bütünleştirilmemiş et-
kinliklere ratlanmaktadır. Örneğin. kamu sektöründeki
TODAİE, SEGEM gibi kuruluşlar. yasal düzenleme ol-
madığı için. bu eğitim kurumunda yetişenlerin kamu
sektöründe etkin bir görevegetirilmediği görülmektedir.
Bir ülkenin kalkınma çabalarına girişmesi. öncelikle o
ülkenin kendi yapısına uygun, bilimsel araştırmalara
önem veren profesyonel yöneticilerden oluşan bir yöne-
tim sayesinde olur Bu görüşten hareketle, ülkemizde
yönetimde istikrar vetarafsızlık ilkesini gerçekleştirmek
için, değişen dünya koşullarına ayak uyduramayan Dev-
let Personel Yasası'nın yürürlükten kaldırılarak, yerine
çağdaş bir personel yasasının yürürlüğe girmesi ile bu
yasada profesyonel yöneticilerden oluşacak ayrı bir
sınıftaki yöneticilerin TODAİEsince yetiştirilmesi için
gerekli yasal düzenlemeierin yapılmasına ivedi gerek-
sinim duyulmaktadır.
OKURLARDAN
Demokratlığın Ölçütü
Uernokratlığın ölçütü eleştirive açık olmaksa Cumhuriyct'i
cleştiriyorum. Bu sıralarda "Okurlardan'ı yeniden açtınız.
Umarım bu kcz eleştirilerimi yayımlarsınız. Kol kırılıp yen
içinde kalmaz.
. Yeniden dönüş olunca çosu yazar. muhabirayrıldı. Hadi
Cumhuriyef ıcn ay rılmalara ncdcn olanlan anlarım ama
söylcrmisiniz Nazlı Era\. Gani Müjde. Ahmet Taner vc
diğcrlcrine ncdemcli? Niyc açıklama yapılmadı. Okur
habcrsiz mi kalsın gclişmclerdcn?
. Bu sıralarda Tartışma vcOkurlardan köşclerini yeniden
gcniş lutmay a başladınız. Ama. cklcrdeki okur köşeleri
ncdcn küçüldü?
Aynca. Olaylar vc Görüşler Arada Bir ve Tartışma
köşclcrindc ncden hcp aynı kişiler var? Öğrctim
görcv lilcrinin. mühcndislcrin kendi içlcrindeki polemikleri.
formasyoniçin.yazmıızçıksında neçıkarsaçıksınanlayışı
içinde yazılmış yazılan çıkmakta. Buna karşıyım.
. Niyc ycniliklcr yapılmamakta. Cumhuriyet Dergi ekinde
Mehmct KcmaFin yazısı vc Şiir Köşcsi bir kaldınldı. hala
onca islcme karşın konulmadı.
Bcn. Cumhuriyet bulamazsam nc güzel.demek ki
Cumhuriyct'i alıp biıirdilcr' diycn bir insanım.
Cumhuriycl'in 60-70 biıılitirajlaralakılıpkalmasını
isıcnıiyorum. Cıımhuriycl'in cski tirajını yakalaması için dar
günlük polilika. habcr ve \ orumlan yerine kanımca tüm
laik.dcmokrat. Atatürkçü çev rclcri kucaklaması gcrekir.
Scvgilcrimlc...
İbrahim Ormancı
İzmir
TARTIŞMA
ODTÜ'de siyaset öcü mü?
^^m
'>4 azelenizin 12
M 1 Kasıml992
M larihli
S • sayısında yer
^^^ I
a
'9
n
-
^ ^ ^ ^ • ^ ^ •'Üniversite
Dosyası" dizi yazısının ODTÜ
ilc ilgüi bölümünü üzülerck
okuduk.BizlerODTÜ
mczunlan olduğumuz için
dizinin üniversitcmizi konu
alan kısmının ne kadar yüzeysel
vcçaba harcamadan geHşi
güzcl hazırlandığını kolayca
anlayabildik.
Sayın Ayşc Sayınşöz konusu
yazısında, "ODTÜ'de Siyaset
Öcü" başlığını kullanıp.
ODTÜ öğrcncilcrinin siyascte
uzak olduğunu. haıta
ürktüğün.u. bunun ncdcninin
dcODTÜ'nün geçmişi
olduğunu söylcmiş.
araşııımada aynca ODTÜ'de
30kadar topluluk vcbir
öğrcnci derneği olduğu
belirtilmiş. öğrenci derneğinin
ise "siyaset yapılıyor"
kaygısıyla öğrcncilcrdcn uzak
olduğu yargısına vanlmış. Ne
yazık ki lüm bu saptamalar tam
biryüzcysellik örneği
göstcrilerek. "çimenlerc
yayılan" üçöğrenciyc
dayandınlarak ülkemizin en
tanınmış üniversitesi büyük bir
haksızlığa uğratılmıştır.'
Amacımız. günümüz
üniversite sistemini aklamak.
herşeyin yolunda olduğunu
söylefnck kesinliklc değildir.
Ancak. 12 Eylül yönctiminin ve
onun uzantısı hükümetlerin.
YÖK'ün baskılannı en.tığır bir
biçimde yaşayan ODTÜ.
herşeye karşın. kendi iç
dinamiklerinde banndırdığı
düşünme. tartışma.
yorumlama ve gerektiğinde
uyarma gelencğinc dayanarak
diğcr -ünivcrsitelcrc göre daha
az zarar görmüştür.
Kısaca anlatmak gerekirse:
1984'lerde başlayan
derneklesme sürecinde
ODTÜ-ÖD ilk kurulan
derneklerden birisi olmuş vc
üve savısı kısa sürede binin
üzcrineçıkmıştır. O dönemin
baskılanna rağmen. S9'lara
kadar rasyonel politik çizgisini
korumuş. çcşitlı etkinlik vc
eylemliliklcrletpanel. konser.
forum. scrgi. bültcn. bildiri.
vb.) binlerce öğrenciyi
kucaklamasını bilmiştir.
Fakaı Türk solunun klasik
açmazı ODTÜ'de de kendini
göstermiş ve demek çok seslilik
ıçfnde birliği sağlav amamıştır.
Yazı dizisinde sözedilen.
öğrencilcrin dcrncğe öcü gibi
bakmaları olgusu. orada
"siyaset" yapılmasından dcğil.
gerçckıe. marjinal sol siyaset
yapılmasındandır.
12 vıllık depoliıizasyon ve
kültür erozyonu. doğal olarak
ODTÜ'nideetkilemiş ve
bugünkü örgütsüzlüğün nedeni
olmuştur. Ancak ODTÜ'ndc
siyaset sanıldığı gibi dcrneğin
tekelinde değildir. 1990
güzünde yaşanan şemt servisi
sorunu tüm ODTÜ'nce
sahiplenilmiş. ODTÜ-ÖD.
topluluklar vc bağımsız
öğrcncilcrin katılımıyla
üniversitede bir tartışma ortamı
yaratılrnıştır. 5 bin kişinin
Eskişehir yolunda yürümesiyie
sorun kamuoyuna
duyurulmuştur.
Kaldı ki Sayın Sayın.
ODTÜ'nüri kültürel
yaşamında önemli yer tutan
topluluklann ("kulüp" değil)
politikayla bağını
kuramayarak yine bir yanlışa
düşmüştür. Çevre. Felsefe.
Bilım ve Teknoloji. Atatürkçü
Düşüncc. Gülmece vb. gibi
topluluklann nasıl siyaset dışı
kalabileceğini doğrusu biz pek
anlayamadık.
Sayın Sayın. biraz daha
dik'katlı olabilseydi. ODTÜ'lü
topluluklann açmış olduğu
tartışmalan. Abdurrahman
Dilipak'tan Ertuğrul
Kürkçü'ye. Süleyman
Demircl'dcn Sadun Aren'e
kadar aklınıza gelebilecek pek
çok siyaset adamının
katılımıyla düzenledikleri
panelleri ve kendi
eylemliliklerini vazısında bu
denli gözardı edemezdi.
Bırakınız yalnızca bilimi.
politika. sanat. kültür
alanlannda da ülke ve dünya
çapında söz sahibi kişileri
yetiştiren üniversitemizde
herşeye karşın düşünme ve
üretme gelencği yaşayacaktır.
Düşünmek ve üretmek ise hiç
bir zaman politikadan bağımsız
değildir. Lniversitelerarasında
Cumhuriyet gazetesinin en çok
okunduğu ürjiversitenin çiçeği
burnunda mühendisleri olarak
bu talihsiz düzeltiyi. aldığımız
ODTÜ terbiyesinedayanarak
yapmak sorumluluğunu
hissettik. Saygılanmızla.
AhmetSalih Aktaş
Levent Hacıyusufoğlu
İnşaat Mühendisleri
PENCERE
Eksik bilgiyle tanıtım olmaz
1
5K.asıml992tarihlı
gazetenizde
üni versitelerle ilgili
yazı dizinizde
Gaziantep
_ Üniversitesi ile ilgili
birbölüm
çıkmıştır.Gazetenizde eksik
bilgilerle tanıtılmaya yönelik
bir haberin çıkması son derece
üzücü olup. haberin içeriği
itibariyle bazı noktalann
açıklanmasına lüzum
görülmüştür.
Şöyle ki: YÖK Yasası çıktıktan
sonra yasa nedeniyle
üniversilemizi terk eden
öğrctim üyesi
bulunmamaktadır.
. 2. paragrafta sözü edilen ve
öğretim^ili İngilizceolan
Mühendislik Fakültesi'ndcbir
öğrctim elarnanına 29.1 dcğil.
17 öğrenci düşmektc olup.
üniversite bazında bu ortalama
11.9'dur.
. Ünivcrsiıemiz tüm basın
mensuplanna açık olup. arzu
edildiği lakdirde Basın Yayın
Halkla İlişkilerMüdürlüğü'nce
kendilcrine yardımcı olunup.
ilgili birimlerlegörüşmeleri
sağlanmakta v c y inc istenildiği
takdirdc görüşmeyc refakat
edilmckte vc bilgiler
verilmektedir.
. Üniversitemizde tüm birimler
rektörlüğe bağlı olmakla
birliktc bu birimler yaptığı
icraat ve faaliyetlerde gerckli
yetkiyesahip
bulunmaktadırlar. Buna
ilavcıen tüm görüşmcler
kısıtlama ve izne bağiı
olmaksızın yapılmaktadır.
Aynca kampusun giriş
kapısında polis
bulunmamaktadır.
. 4. paragrafta sözü edilen cami
Gazıanlepli hayırseverlerdcn
oluşan veHaziran 1992'de
kurulan Gaziantep Üniversitesi
Cami Yaptırma vc Yaşatma
Derneği taratından
yaptınTacaktır.
. Ünivcrsitemizdederslik
sorunu hiç olmadığı gibi. şu
anda boş dcrslikler bîle
bulunmaktadır.
Aynca 1987"de kurulan
Gaziantep Üniversitesi'nden
-imdiye kadar istek dışı hiç bir
layin yapılmamış olup. öğretim
üyelerinin böyle bir kaygısı
bulunmamaktadır.
Bunlara ikneten "Bilimsel
Yayın' sıralamasında 5 yıllık
üniversitemizlözel Bilkent
Üniversitesi'ni saymazsak) 044
puanla devlet üniversiteleri
arasında birinci sırada yer
almışıır.
Yine Cumhuriyet gazetesinde
'L'nivcrsiteGençlığinin
Sorunlan başlıklıyazıda
üniversitclerdc kitap ve dergi
alımı için aynlan ödeneklenn
toplam büt'çedcki
oranlamasında üniversitemiz4.
sırayı almıştır. Bunlara
ilavetcn aşağıdaki istastiki
bilgiler özctlc sunulmuştur:
. Öğrenci sa.Msındaki artış %58.
. Öârctim elamanı sayısındaki
arnş°.b 144.1.
. Öğretim üy esi ve görev lisi
başına düşen öğrcnci
sayısındaki azalma %33.
. Fiziksclalandakiartmao
o400.
. Kütüphaneimkanlan: kitap
% 12. dergi %64.
. İdari personel sayısındaki
artma%ll2.
Yukardabelirtilendurumun
gözönünealınarak bu
açıklamalara gazeienizde yer
verilmesi dileğiyle.
Prof.Dr.Lğur Büget
Gaziantep Üniversitesi
Rektörü
'Taşların Sırrı' mı?..
T
Vckranlannda
izlcdiğiniz dizinin
ismini "Taşlann
Sırn" mı.
"Sırn'nınTaşlan
mf'türübir
yaklaşım içinde
yorumlamak noktasına gclindi.
Doğu Anadolu'da bir film mi
çekeceksin. Gcnelçizgide
bildiklerini izle: AğalıTc de.
cahillik dc. kaçakçılıkde...
Nasıl olsa gcnel çizginin içinde
bunlardan birini bulabilirsin.
Van Gölü yöresinde çok
kullanılan birdeyim vardır:
Tuğ'da durup Tatvan'a
ürümek".Ohcsap. İsıanbulda
oturup Ahlat'ı işlemek. sonuçta
i}i elinc yüzünc bulaştırma
noktasına geldi.
Orta zamanın üç büyük
kentindenbiri olarak yansıv an.
1071'deAnadolu'nun
kapılannı Selçuklu'ya açan.
daha sonra Osmanlı
toplumunun kuruluşuna
orijınlik eden bir kcntin an dili.
süzülmüş külturlu. seveccn
halkı cski escr yağmacısı
"kırolar" olarak yansıtıldı.
Yörede hiç gözc carpmayan
ağalık sistcmi kuruldu vc
"Harabe Şehir" bir kişinin
tekeiineverildi. Yüzyıllardır
kendi içinde ve çevrcsiylc
barışık yaşayan halktan kişiler.
hem dc bayanlar. başı açık
yalın ayak müzemüdürİeri
kovaladılar.
40 knı.lik uzaklıkıa bağlı
olduğu ilin tarihsel ctkinliğiylc
farklı birçizgidcyansıvan
Ahlaı hakkında geniş bir
araştırma yapmadan film
çekmckvcyöreinsanına
yakışmayacak cylcmler
scrgilemck cn azından ayıpiır.
Mümkün olsa da bütün bir
Anadolu'yu Ahlat'a götürüp
gcrçck yüzüyle tanıştırabilsck.
Ama kimi zaman biryapımcı
sapla samanı kanşlınp
Anadolu insiinına haksızlık
yapabiliyorncyazık ki.
Bu gibi durumlarda "Taşların
Sırn" örneği çckici isimler
ycnnc"Sırn'nın
Taşlan"diyerek. uydurulmuş
öykülcredaha layık isimler
bulunmalıdır. Hiçdeğilsc
Ahlat'ın soylu. ölümü
güzelleştiren mezar taşlanyla.
halkınin arasına böylc bir
\akışıksızlık ycrleştirilemezdi.
Burada iizünç vcrici olan Ahlaı
halkının sokulduğu konum
değildir kuşkusuz. Ahlatlıları
lanıyan tanır. bilir. Üzüntü
veren nokta. birçok alanda
olduğu gibi. bu alanda da
araştırma. incelemc yapma
alışkanlığımızın olmayışı.
bilimsel sabır. fizibilitc örneği
yaklaşımlardan uzak
oluşumuzdur.
Sonuçta. kendi kültürümüze
gölgedüşürecck. insanımızı
incitcccknoktalara
yaklaşıyoruz ne yazık ki. Ahlat
bu konuda sadece bir örnek.
Bunu genel çizginin içinde
doğal karşılamak gerckir
asluıda. Zira lablo ortada.
Ama. Anadolu'da öylc bir
kasabada balıayı "iaş"a
\ urduiar ki insanın üzülüp
tcryaı etmemcsi mümkün dcğil.
Abdullah Tekin
Ağaç!..
Cumhuriyet, 'U' biçiminde geniş bir avluya bakan -bi-
risi terk edilmiş ahşap tarihi konak- binalarda yönetilir,
yaratılır, üretilir. basılır.
Geniş avluda, iki ulu ağacın altında, demir parmaklıklı
geniş bir kapı vardır. Dün bu kapının önünden geçen
yaşlıca bir hanım, hem avlu hem sokak tarafına yığılan
kalabalığı görünce, gençten birine sordu:
- Ne oluyor yavrum? Burada da ansiklopedi mi dağıtı-
yorlar?
Hanıma 'hayır' dedi genç; ama, işin içyüzünü anlata-
cak vakti yoktu; Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik
TAŞ ile imar Bankası arasındaki davanın bir perdesiydi
yaşanan... Çünkü ünlü İmar Bankası'nın (interStar ve
Teleon'la birdir) avukatları, şirketin kapısına dayanmış-
lardı. Cumhuriyet'in basıldığı şirketin makinelerini sata-
rak alacaklarını çok ivedi' yöntemlerle 'tahsil' etmek
istiyorlardı, ama emekçiye göre işçinin çalıştığı makine
askerin silahı gibidir. kimseye teslim edilemez. Hem
İmar Bankasının acelesi neydi? Karşılıklı davalar sürü-
yordu. Neyin ne olduğunu anlamak için zamana gerek-
sinme yok muydu? işçi, alacaklı bankanın sabırsızlığın-
da şeytanın gör dediği türden bir kurnazlığın yuvalandı-
ğını görmüştü. Emekçilerden biri İmar Bankası'nın
avukatlarınabağırdı:
- Sen git, patronun gelsin, ne istediğini çok iyi biliyo-
ruz...
Neydi patronun istediği?
•
Bilmem ki Cumhuriyet okuru bu uzayan davadan ya
da 'bunalım' laflarından bıktı mı? Hemen söyleyeyim ki
CMTAŞ (Cumhuriyet Matbaacılık Türk Anonim Şirketi)
ile imar Bankası arasındaki dava, artık Cumhuriyet ga-
zetesinin yazgısını değiştirebilecek bir nitelik taşımıyor.
Çünkü Cumhuriyet'i yayımlayan artık CMTAŞ değil, çalı-
şanların kurduğu Yeni Gün Şirketi'dir. Yunus Nadi mi-
rasçıları Cumhuriyet' imtiyazını 1945ten beri CMTAŞ'-
ye kiralamışlardı. İsim hakkı' CMTAŞ'nin mülkiyetinde
değildir. Bu kez iştirak halinde mülkiyet' niteliğini taşı-
yan Cumhuriyet' imtiyazı, Yeni uun TAŞ'ye kiralanmıs-
tır.
Cumhuriyet gazetesi İmar Bankası'y'a CMTAŞ ara-
sındaki dava ne biçim alırsa alsın yaymını sürdürecek...
•
Peki, imar Bankası'nın milyarlarca liralık alacağı ne
olacak? Yazık değil mi bu bankaya?
Hayır...
Çünkü yüksek faizli borcun karşılığında CMTAŞ'nin
malvarlığı bir güvence olarak duruyor. imar Bankası ne
şirketin konkordato önerisine 'evef'dedi ne de alacaklı-
lar arasında hakçasına borç ödeme paylaşımına yana-
şıyor. CMTAŞ'nin malvarlığı bilirkişilerin saptadığı gibi
borçlarmı karşılayacak düzeydedir. Ne var ki İmar Ban-
kası 'imtiyazlı alacaklı' durumuna ve doğrudan
CMTAŞ'de çalışan emekçilerin önüne geçmek istiyor.
Olmaz öyleşey...
Dava dosyası adaletin önünde yüksek mahkemenin
elindedir; yargıç CMTAŞ'nin malvarlığını, alacaklılara
hakçasına paylaştıracak kararı bir an önce vermek gö-
reviyle karşı karşıyadır; imar Bankası'na ayrıcalık ta-
nıyarak yüzlerce çalışanın önüne geçirmek, ne yasaya
sığar, ne hukuka, ne de hak anlayışına.
Çalışanlar mahkemenin kararını beklerken imar Barv
kası'nı birdenbire karşılarında görünce doğal haklarını
savundular...
•
Cumhuriyet gazetesinin avlusundaki ağaçlara baktim
dün, düşündüm:
- Sen gazeteye girdiğim zaman ağaçlar bu kadar bü-
yük müydü?
Anımsayamadım boylarını; ama, biliyorum ki ben ga-
zeteye girdikten sonra tam otuz kez, yaprakları sonba-
harda sararıp dökülmüşler, ilkbaharda yeniden açılıp
yeşillenmişlerdi, yaşadığımız her mevsiminkendine gö-
re bir güzelliği vardı...
Yapraklar sararır, dökülür, sonra yine yeşillenir, açı-
lır; ama, ağaçtır yerinde duran, büyüyen...
Cumhuriyet, köklerini bu toprağın derinliklerine sal-
mış bir ağaçtır.
Kitaplığımızın dev eseri!
Büyük Tarihçi
ROBERT MANTRAN'ın
başkanlığtnda
10 Fransız uzmanın yazdığı
Osmanlı
İmparatorluğu
tarihi
Cilt I
Osmanlı Devletinin
doğuşundan
XVIII. yüzyilın sonuna
'nin Türkçesiyle
say yayınları'nda
SAY DAG1TIM LTD. ŞTI.
Ankara Caddesi No: 54 Sirkeci-İSTANBUL
Tel: 512 21 58 • 528 17 54 Fax: 512 50 80