Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 16ARALIK1992 ÇARŞAMBA
12 DIZIYAZI
Varoluş
evpim
insan ve İslam
Prof. Dr.
NİHAT KINIKOĞLU
Gök veyer ayrüıyor• Başlangıca ait tahminlerin, atom parçacıklannm • Büyük patlamadan bin saniye sonraki durumla
çarpıştınldığı parçacık hızlandıncılardan elde edilen ilgili tahminlerimiz, patlamadan 13 milyar yıl sonra
bulgulara göre yapılmakta olması ilginçtir. hızlandıncılarda yaptığımız gözlemlere uymaktadır.
Son on yılda uzay ve parçacık
fiziğindeki birbirini tamamlayan yeni
buluşlar. evrenin var oluşu
konusundakı araştırmalara hız
kazandırmıştır. Bu iki fızik dalının
bulgulanna göre evren hiç yoktan, bir
kuvantum dalgalanması sonucu var
olan sonsuz küçük, sıcak ve yoğun bir
noktanın patlamasıyla (Big Bang).
yaklaşık 13 milyar yıl kadar önce
meydana gelmiştir. ( "Gökleri veyeri
voktan var eden Allah tır. O. bir ışin
olmasmıdilerse, onaancak older ve
olur" ıBakara 117) I "Gökler veyer
vapışıkken onları ayırdığımızı..."
ıEnbiya 30j. Patlama sırasındaki
radyasyonun izinin 1964yilında
deneysel olarak bulunmasından sonra
bu kuram kuvvet kazanmış, buluş.
Arno A. Penzias ve Roben W. VVilson
adlı araştınalara Nobel ödülü
kazandırmıştır. Kuramın
açıklanamayan bir tarafı. galaksileri
meydana getiren kümelenmelenn
nasıl oluştuğu. Nisan 1992"de.COBE
uydusunun, uzayın bitiminde.
başlangıçtaki kümelenmelerin izi
olduğu düşünülen bazı sıcaklık
farklılıklannın saptamasıyla açıklığa
kavuşmuştur.
Büyük patlamanın başlangıcında. bu
günkü fızik yasalan geçerli değildir ve
doğanın dört temel kuvveti. bir tek
kuvvet halindedir. 10 saniye sonra.
galaksileri vegüneşsistemlerini bir
arada tutan. atılan taşı yere düşüren
kitle çekımi (yerçekimi) kuvveti dığer
kuvvetlerden aynlmış ve ev ren aniden
genişleyerek portakal büyüklüğüne
ulaşmıştır. 1 saniye sonra atomsal
boyutta etkisini gösteren kuvvetli
etkileşimadlı kuvvet, daha sonra
elektronlan ve ışığı yönlendiren
elektromagnetik adlı kuvvet veen
sonra yine atomsal boyutta etkili olan
zayıfetkileşim kuvveti adh kuvvetler
aynlmış, maddeyi (nötronu ve
protonu) oluşturan en küçük
parçacıklar olan kuvarklar ve
leptonlar (elektron, pozitron) ve anti
maddeoluşmuştur. Birkaçdakika
sonra hafifelementler. iki milyar yıl
sonra galaksiler ve kendi galaksimiz
oluşacak ve güneşler ağır elementleri
üretmeye başlayacaklar, 10 milyar yıl
sonra güneşimizin etrafında dünyamız
dönmeye başlayacak, 13 milyar yıl
sonra güneşimizin etrafındaki bu
dünyada bütün bunlann farkında
olan insan var olacaktır. İlginç olanı,
başlangıca ait tahminlerin, atomun
parçacıklannın çarpıştınldığı parçacık
hızlandıncılardan elde edilen
bulgulara göre yapılmakta olmasıdır.
Büyük patlamadan 1000 saniye
sonraki duruma ait tahminlerimiz,
patlamadan 13 milyar yıl sonra
hızlandıncılarda yaptığımız
gözlemlere uymakta. uzay bilimi ve
atom parcacıklan bilimi, birbirlerini
bu denli tamamlamaktadır.
Canlının var oluşu
Yaklaşık 3.5 milyar yıl önce ilk can-
lının (kendi yapısına ait bilgiyi bir son-
raki nesle, bilgide değişikliklere ola-
nak verecek şekilde aktaran ilk varlı-
ğın) oluşumu hakkında bilim adımla-
nnca öne sürülen kuramlar içinde en
kabul görenleri. silisyum dioksit kris-
tallerini (balçık) hesaba katmaktadır.
İlk canlının silisyum dioksit kristalleri
olduğu ve organik yaşamın amino
asitlerin ve nükleik asitlerin silisyum
dioksit kristallerin dislokasyonlanna
(atomlanrun dızilim kusurlannda)
yerleşmesiyle başladığı ileri sürülmek-
tedir.
Birdeyişle, hayatı oluşturacak şekil-
de evrendeki atomlann tesadüfen bir
Bir galaksurin evrimi- Evrendeki mihariarca
güneş ağırlığında gaz bulutları. kendi kitle çe-
kimiyk çökerek (a), >oğun merke/inde
yıldızJann kaynaştığı >assı bir disk haline gelir
(b). En >oğun bölgenin j eniden çökmesh le olu-
şan bir kara deliğe sürüklenen sıcak madde.
parlak gaz jeti halinde ftşkınrken, gökyüzunde
inamlmaz güçte ışık saçan mil\arlarca kırva-
sarlardan biri mevdana gelmiştir 8c,d).
araya gelmesi, bir hurdalıkta, fırtına
sonucu, parcalann bir araya gelerek
bir Boeing 747 oluşturması gibidir.
Buna rağmen gerçek olan. değerleri
değişmeyen ("Onun katmda her şey
bir ölçüyegöredir" ,Ra'd8). ''Herşeyi
yaratıp bir ölçüye göre düzenleyen"
Furkan 1,2) dört temel kuvvetin etki-
siyle, başka bir müdahale olmadan
oluşan evrende, yine bu kuvvet lerin et-
kisiyle ve hiç bir müdahale olmadan
ilk canlının meydana gelmesidir.
Bugün. nesilden nesile kopya edilen
canlıya ait bilgi, canlılann her bir hüc-
resinin çekirdeğinde bulunan kromo-
zomlardaki DNA molekülleri tarafın-
dan taşınır. Bu moleküller kitap harf-
leri gibi birbiri arkasına dizilmiş dört
farkh nukleosit ile (adenine, guanine,
cytosine ve thymine) canlıyı tarumlar-
lar. însanın bir tek hücresindeki insanı
tanımlayan nukleosit asitlerin sayısı
üç milyar civanndadır. Bütün hücrele-
rindeki DNA iplikçikleri bir kibrit ku-
tusuna sığar fakat arka arkaya ekle-
nerek açıldığında dünjadan aya dört
yüz defa gidip gelecek uzunluktadır.
Bundan yaklaşık 3.5-5 milyaryıl ön-
ce meydana geldığı sanılan ilk kendi
kendini kopya eden DNA'nın nükleo-
sitlerinin diziliminde nesilden nesile
oluşan rastgele değişiklikler (mutas-
yon) ve bu değişiklikler sonucunda
meydana gelen bir öncekinden çok az
farklı ("Birbirine benzeyen ve benze-
meyen " /En 'am 99), yeni canlılardan
çevreye daha iyi uyanlann daha hızlı
çoğalmalan, yani doğal seçimi sonucu
(evrim) bugün var olan insan dahil.
bütün canlılar meydana gelmiştir.
İnsanın evrimi
Kuran. insanın balçıktan
(
"And ol-
sun ki, insanı süzme (amurdan yarat-
tık" 'Mü'nünûn 12) ve sudan f "Allah
bütün canlıları sudan ı•aratmıstır'' /Nur
45), "İnsanı sudan varatarak...'' /Fur-
kan 54) yaratıldığını söyler. Incil. insa-
nın yaratılışından bahsederken "Onu
kendi şeklinde balçıktan yarattı. sonra
bumuna üfleyerek ona can verdi" der.
Kuran'da yaratılışı anlatan ayetlerden
insana belirli bir şekil verildikten son-
ra can verildiği anlamını çıkartmak
mümkün değildir; aksine şekil verme-
nin yaratılıştan sonra olduğu anlatıl-
maktadır. "O varatıp şekil vermiştir"
(A'la 2), "And olsun ki, sizi yarattık
sonra şekil verdik" (A 'raf llı, "Ey in-
sanoğlu! Seni varatıp sonra şekil veren "
(İntifar 5,6). Buna rağmen Müslü-
manlar arasında yaygın olan yaratılış
inancı. kadınlann, erkeğin kaburga
kemiğinden yaraülmış olması efsanesi
dahil. Hıristivanlannkine benzer.
İnsanın evrimi Kuran'da "Sonra
onu başka bir yaratık yaptık " (Mümi-
nun 14), gibi ayetlerden anlaşılmakta-
dır.
İki ayak üzerinde dolaşan insan
benzeri canlılar, ilk defa 10 milyon yıl
kadar önce görülmeye başlamıştır.
Fosiller birçok türün uzun süre bera-
berce var olduklannı, homo sapiens
neanderthalensis, cro-magnon türleri
ile insanın atası olarak kabul edilen üs-
tün tür homo sapiens sapiens'in, bun-
dan 50 bin yıl kadar önce beraberce
yaşadıklanru göstermektedir.
İlk insan, bir mutasyon sonucu ka-
bilesi içinde ona "insan"' adının veril-
mesine neden olan özelliği kazanan
homo sapiens sapiens. yani kutsal ki-
taplann deyişiyie "Adem"dir. Son yıl-
larda genetik çalışmalardan elde edi-
len bulgulann. fosillerle elde edilen
bulgulara önemli katkılan olmuştur.
Bazı genetikçiler. bebek doğumundan
sonra atılan sonlardaki hücrelerin mi-
tochondrialannın mutasyon hızına
bakarak, dünyadaki bütün insanlann
tek bir annenin çocuklan olduğunu ve
bu annenin yaklaşık 200 bin yıl önce
Kuzey Baü Afrika"da yaşadığını iddia
etmektedirler.
SÜRECEK
KaraSes'e
yanıtlar
AvrupaMilliGörüşTeşkilatıBaşkanı Yüksel, 'KaraSes'inşişirildiğmdüşünüyor
'Cemaleddin Hoca,meczup'ORALÇALIŞLAR
KÖLN - Ali Yüksel (Avrupa Milli
GorüşTeşkilatı Başkanı),Cemaleddin
Kaplan olayı üzerinegörüşlerini
gazetemizeaçıkladı. Yüksel"e
sorulanmızveyanıtlan şöyle:
- Ali Bey, Türkiye'de televizyondaki
32. Gün programında Cemaleddin
Hoca ve müritlerinin katıldığı bir
program yayımlandı. Bir şeriat devleti
kurulduğu ve bu devletin başkentinin
İstanbul olduğu söv lendi. Sanınm size
de intikal etmiştir. Cemaleddin
Hoca"nın bu gırişimi kamuoyunda
büyük bir tepkiyîe karşılandı.
Gazetemiz Cumhuriyet'te
Cemaleddin Hoca'nın neyapmak
istediğini ele alan bir araşürma
yayımlanıyor. Bu konuda sizin
tutumunuzu öğrenmek istiyorum.
Biliyorsunuzartık Hoca. devleti
kurdu. Anayasasının da şeriat
olduğunu açıkladı Siz şimdı siz bu
devletin vatandaşı sayılır mısınız?
"(Gülerek)- Onun arkasından
gidenlerin çoğu bile kabul etmiyor."
- Yani sizi Cemaleddin Hoca
vatandaşhğa almaz mı diyorsunuz?
"- Evet. Önce şunu söyîeyeyim.
Cemaleddin Hoca olayı daha önce
nasıl büyütüldüyse, lüzumsuzyere
onun propagandası yapıldıysa. bu kez
de aynı hataya düşüldü. Kasten
yapılıyor kanaatindeyim.
Olduğundan çok güçlü şekilde
gösterrneler. Onun şahsında, millet
içinde İslam'a karşı bir antipati
gelişti rme yönünde kullanıv orlar.
Benim kanaatim budur ve etkili
olabileceği hiçbir nokta yoktur. Zaten
onun o yönde etkili olabileceğini
görselcr Almanlar ona müsaade
etmezler. Demokrasi falan, hepsi
hikâye.Adamlarbakıyorlarkiböyle
meczup insanlar, arzu ettikleri imajın
gelişmesinde pek güzel kullanılıyor.
seslerini çıkarmıyorlar,
destekliyorlar."
- Yani İslamiyet işte budur demek
için mi? Peki Cemaleddin Hoca'nın
Avrupa'da güçlendiğini söyleyebilir
miyiz?
"- Benim kanaatim güçlenmiyor.
Ancak Türkiye'deki yasakçı zihniyet
devam ettiği müddetçe. Cemaleddin
Hocalar artacak, ayakta duracak.
Çünkü Cemaleddin Hoca yine
adamlannın karşısında böyle ayakta
duruyor."
- Yani biz yasakhyız diyerek puan
topluyor?
"- Onlann merhametini celbediyor.
yani acıtna duygulannı celbediyor.
Aynca, bu yasaklarsebebiyle
Türkiye'ye kin ve nefret duygulannı
tahrik edici konuşmalaryapabiliyor.
Bu yolla ayakta durabiliyor. Ashnda
Türkiye'de bu yasaklar kalksa, bu kez
ülkemizde öcü diye gösterilen her
şeyin öcü olmadığı ortaya çıkacak. Bu
türcereyanlarda kendiliğinden
sönecektir. Ama bu yasaklar bazı
kesimlerin işine geliyor. Yasaklan
devam ettiriyorlar. Bu halimizle
dünyanın çok gerisinde kaldık.
Türkiye'de ashnda yasakçı düşünceye
karşı olanlarçok, yeri geldiğinde öyle
oluyorlar. Toplumun ahlakını bozan
müstehcenlik. zina. fuhuşgibi
noktalarda bütün sınırlan
kaldınyorlar. Orada yasak yok ama.
öbür taraftan buna yasak koyuyorlar.
Bu tabıi dengeyi. toplumda dengeleri
bozuyor."
- TV'de Cemaleddin Hoca'nın
müritlerine baktım. açayip bir
görüntü içindeydıler. İnsanlar
sloganlanna vedavranışlanna
bakarak. ya bunlariktidara gelirlerse
diyerek korkuya kapılıyorlar. Orada
sizce korkunç bir manzara yok mu?
"- Yok. Ashnda böyle şeyleri ilk
defa görenler veya uzaktan görenler
Ali Yüksel: O bizle uğraşıyor ama biz
onunla hiç ilgilenmiyoruz
için korkutucu bir manzara."
- Bu manzara, Refah Parüsi'nin son
seçimlerdealdığı yüksek oranlarla
birleşince, sizin haliniz dumandır gibi
korkutucu bir tablo ortaya çıkıyor...
"- Gerçegi bilmeyenleriçin böyle bir
tablo ortaya çıkabi'lir. Refah
Partisi'nin savunmasını yapmak bıze
düşmez, ancak Milli Görüş olarak biz
fikrimizi söyleyelim. Cemaleddin
Hoca'nın mahıyetini, durumunu
bildiğimiz için, aynca onlann gücünü
bildiğimiz için korkulacak bir şey yok.
Birazöncesöyledigim gibi asıl
korkulacak şey yasakçı zihniyettir."
- Siz geçmışte Cemaleddin Hoca ile
aynlmanızda İran'a yönelmesinin
temel oroblem olduğunu
söylemiştiniz? Hâlâ bu görüşte
nı smız? Cemaleddin Hocahâlâlran
hağlantısını sürdürüyor mu?
""-Cemaleddin Hoca'nın ogünlerde
bızden aynlmasının nedenlerinden
birisi. İran etkisindeçokça kalmasıydı.
Fakat daha sonra kendi kendine bir
liderlik hevesine kapıldı ve etrafında
da bazı insanlar görünce hayallere
kapıldı.".
- Yani İran'dan da bağımsız bir
şahsiyet haline mi dönüştü?
"- Şu anda İran'la bir bağlantısı
yok, ama bu sefer bir İslam devleti
reisi, halifesi olması hevesine kapıldı,
gidiyor işte."
- Türkıve devleti. yurtdışmda
Diyanet fşleri yoluylacami
örgütlenmesine gidiyor, bu gelişmeyi
nasıl yorumluyorsunuz?
"- Ashnda Türkiye'deki anlayış
burada da sürdürülüyor. Avrupa
ülkelerinde dini cemaatler kendi
kendilerine bağımsız örgütlenirler. Bu
haliyle Avrupa' nın y apısına,
Almanya'nın yapısına uygun bir
gelişrne değil. Ancak devletimizin
yetkililerinin bu^adakı
vatandaşlanmızın dinı ihtiyaçlannı
düşünmelerini ve bu konuda gayret
sarf etmelerini olumlu karşılıyoruz."
- Peki Cemaleddin Hoca iktidara
gelse size nasıl davrarur? Siz de
Müslümansınız şeriatı
savunuyorsunuz onlar da şeriatı
savunuyorlar?
"- Onun savunduğu şeriat ile bizim
Kuran'dan. hadislerden
savunduğumuz İslam ile, büyük
alimlerimizden öğrendiğimiz İslam ile
onun anladığı İslam arasında çok
büyük fark var. Öngördüğümüz
şenatta herkesin Müslüman olma şartı
yok. Hatta bu noktada zorlama yok."
- Cemaleddin Hoca zorlayacak mı
diyorsunuz?
"- Onun zorlayacağı kanaaündeyiz.
Çünkü çok keskın gidiyor. Bu
farklılıktan dola>T en fazla bizimle
uğraşacak. Zaten buana kadar da
aynldıktan sonra da bütün hedefı.
hedef kitlesi Milli Görüş olmuştur. En
fazla onunla uğraşmıştır ve halen
uğraşıyor, ama biz u^-aşmıyoruz."
- Aranızda bir ilişkı var mı. yoksa
tamamen kopuk mu?
"-Tamamenkopuk. Hiçbir
ilişkimizin olmadığı bir kesim. Hiçbir
diyaloğumuz, gitmemiz gelmemiz
yok."
Yarın/ Mezarcı: Bizi
Kaplan *ın yanına itiyoriar
ÇALIŞANLAREV SORULAPU/SORUNLARI / YILMAZ ŞİPAL
SSK ve Dünün - Bugünün
Emeklileri
SSK'nın içler aası durumu bugün gözler önündedir. Bu-
nun sorumlusu ise, sigortalılar hiç mi hiç değildir. Yasalann
politik amaçlara dönük çıkanlması dünün sigortablannı ve
dünün en güçlü sosval güvenlik kurumu olan Sosyal Sigor-
talar Kurumu'nu bugünlere getirmiştir. Biz burada yapıdaki
çarpıklığı ve haksızlığı sayılarla dile getirmek isteriz.
İnanıyoruz ki. bu konuda sayılar, sözüklerden daha so-
mut ve daha gerçekçi olacaktır.
25 tam yıl (9.000 gün) prim ödeyenlere bağlanan aylıklar.
(Son 5 yılı tavan ücretten:
4. Grup (1 Mart 1981
emeklı olup
1.696GöstergeX651
K.atsayıX%76 =
5.Grup(I987yılında
emekli olup
1.696GöstergeX651
KatsayıX%76 =
den sonra
4.200.000 TL. yauranlar)
9. Grup: (1991 yıhnda emekh olanlar)
(1991 yılı tavan göstergc 5.100)
5.1OOgöstergeX651
839.112 TL.
710.000 TL.
610.312 TL.
2.159.424 TL.
Yaşblık aylığ
Sosyal yardım
zammı
Telafi edici
ödeme
Toplam aylık
KatsayıX%69.I = 2.294.190 TL.
710.000 TL.
3.004.190 TL.
(5.040.000 TL. yatıranlar)
1 Grup(l mart 1981"denönce
emekh olup
1.696GostergeX651
KatsayıX%70 =
2Grup (1 mart 1981 'den önce
emeklı olup
1 696GöstergeX651
KatsayıX%76 =
3.Grup(l man 1981'denönce
emekli olup
1.696GöstergeX651
KalsayıX%70 =
839.112 TL.
710.000 TL.
739.772 TL.
2.288.884 TL.
Yajlılık aylığ)
Sosyal yardım
zammı
Telafi edici
ödeme
Toplam aylık
(4.200.000 TL. yatıramayanlar)
772.868 TL. Ya$lılık aylığ
710.000 TL. Sosyal yardım
zammı
1.482.86* TL. Toplam aylık
6. Grup: (! 988 yılı nda emekli oîanlar)
(1988 >ıb tavan göslerge 2.050)
2.050 göstergeX651
10. Grup: (1992 yılmda emekli olanlar)
(1992 yıh tavan göslerge 6.250)
6.250 göstergeX65l
KatsayıX%66.8= ' 2.717.925 TL.
710.000 TL.
3.427.925 TL.
11. Grup: (1993 yılında emeklı olanlar)
(1993 yılı tavan gösterge 6.650)
6.65OgöstergeX651
KatsayıX%66.0= 2.857.239 TL.
710.000 TL.
3.567.239 TL.
Yaşhhk avlığı
Sosyal yardım
zammı
Toplam aylık
Ya$lıbk ayhğı
Sosyal yardım
zammi
Toplam aylık
Yaşlılık aybğı
Sosyal yardım
zammı
Toplam aylık
KatsayıX%75.2 =
(4.200.000 TL. yatıramayanlar)
839.112 TL. Yaşlılık ayhğı
710.000 TL. Sosyal yardun
zammı
1.549.112 TL. Toplam aylık
(4.200.000 TL. yaüranlar)
1.003.582 TL.
710.000 TL.
I.7I3.582TL.
7. Grup: (1989 yılında emekli olanlar)
(1989 yılı tavan gösterge 3 100)
3.100göstergeX651
KatsayıX%73.1 = 1.475.231 TL
710.000 TL.
2.185.231 TL.
V2.86S TL.
710.000 TL.
610.312 TL.
2.093.180 TL
Yaşlılık ayhğı
Sosyal yardım
zammı
Telafi edici
ödeme
Toplam aylık
8. Grup: (1990 yılında emekli olanlar)
(1990 yıh tavan gösterge 4.050)
4.050göstergeX65l
Katsa>ıX%71.2 = 1.877.223 TL.
710.000 TL.
2.587.223 TL.
Yaşlılık a>bğı
Sosyal yardım
zammı
Toplam aybk
Yaşlılık ayhğı
Sosyal yardım
zamroj
Toplam aybk
Yaşlılık aylığ
Sosyal yardım
zammı
Toplam aybk
Bugün 3.600 günün (10 tam yıl) tümünü de primini asgari
ücretten (taban) ödeyenlere SSK'nın bağladığı en az emekli
ayhğı 1 milyon 227 bin 675 liradır.
Bir karşılaştırma yapıhrsa 1988 yılından önce 9.000 gün (25
tam yıl) ve 9.000 günün tümünü de en yüksek ücretten (ta-
van) ödeyenlere SSK'nın bağladığı aylık mart 1981 öncesi
emekli olanlara % 70 orandan 1 milyon 482 bin 868 liradır.
Mart 1981'den sonra ise aynı konumda olan sigortalılara
bağlanan aylık 1 milyon 549 bin 112 liradır.
Günümüzün asgari ücreti olan 1 milyon 449 bin liradan
prim ödeyenlere gelecekte 9.000 gün prim ödeyenlere bağla-
nacak yaşblık ayhğı 2.2250 göstergeden ve % 74.8 orandan 1
milyon 708 bin 242 lira olacaktır.
Kıcasa, aynı ülkede ve aynı koşullarda çalışan sigortalılann
birine, 1 milyon 482 bin 868 lira aylık bağlanırken. birdiğeri-
ne yaklaşık üç katı, (yüzde ikiyüzkırk) 3 milyon 567 bin 239
lira aylık bağlanacaktır.
Durumu ilgililerin bilgilerine saygıyla sunanz.
POLTnKA VE OTESİ
MEHMED KEMAL
Aynalar Arasında Şiir...
Her ikisi de zifiri bir gece kulübünün karanlık köşesin-
de oturuyordu. Biri şarkı ve türküleriyle ünlü, öteki sine-
ma ve tiyatrosuyla tanınıyordu. Gecenin karanlığına
ünleri karışıyordu. Gecenin içinde onlann ününe mi ba-
kılıyordu, sanatlarına mı?.. Şairle ben karanlığın içinden
yavaşçasüzülerekyanlarınasokulduk. Ne benimsediler
ne yadsıdılar, olağan saydılar. Kımıl kımıldılar. Konuşup
söyleşiyorduk. Neyi yapıyorlardı, neyi yapmıyorlardı,
gecenin gizinde seçilmiyordu. llık birsuyun içindeyüzer
gibiydik.
Birinin elleri konuşuyordu sanki. Kendi elleri kendi
göğsüyle oynar gibiydi. Tatlı, hoş, şehvetengiz. Göğüs-
ler ve eller birbirini eşliyordu. Orhan Veli'nin bir dizesin-
de olduğu gibi eliyle göğsünü tutmuş salıverdi. Bir kadı-
nın eli ve sarkan göğsü... Şair de, ben de şaşırdım. Bir
düşe benziyordu, gerçek sanmadık. Kendiyle sevişir gi-
biydi. Şaire döndüm. Gözlerimizle konuşuyorduk, bu da
bir anlatı değil miydi? Gözlerim, 'gerçek mi' diye soru-
yordu. Karanlığın içinden seslenerek "gerçek' diyordu
şalr. Kutsal bir şey miydi? Dokunamıyorduk. Uzaktan,
şaşkın, gözlerimiz ağmtş bakıyorduk, kaçamıyorduk.
Gördüğümüz bir âlemden, bilmediğimiz bir âleme doğ-
ru sürüyorduk... Birden ne oldu, bilmediğimiz bir yere
doğru kaçmaya başladık. Karanlığın içinde onlar da, biz
de yitiverdik.
Ertesi gün kendime geldiğimde ilk işim şaire telefon
etmek oldu.
"Gördüğümüz gerçek miydi?"
Neyi sorduğumu çok iyi biliyordu:
"Gerçek değil, sürrealist." dedi.
Hilmi Yavuz'un "Ayna Şiirleri "ni okuyorum. Aynalar
şiirlerle karışıyor, sonnet'ler oluyor. Sonnet'ler bize
Fransa'dan girmişti, şimdi yerleşiyor. Herdize, ölçü ola-
rak yedi/yedili (ondört heceli) uyaklar ise serbest. Ben
ne zaman yedi/yedili (ondört heceli) dizeler görsem Fa-
ruk Nafiz'in 'Han Duvarlan'nı anımsarım.
Yağız atlar kişnedi meşin kırbaç şakladı
Bir dakika araba yerinde durakladı
Hilmi Yavuz, hemen hemen her yıl birşiir kitabı yayım-
layan şairlerimizdendir. Her yıl yeni bir kitap, her yıl bir
yeniliği yeniden denemedir. Kitapta, saydığıma göre 29
sonnet var, her sonnet de bir şeye adanmıştır. Olsun il-
ham edenin ruhuna bir 'tuhfe' diyelim.
Ahmet Muhip Dıranas bir şiirinde, "Aynalara bakma,
aynalar fenalık " der. Hilmi Yavuz'un aynalarında kötü-
lük yok. Şiirimizin geçmişinden başlıyor, geleceğine
doğru uzanıyor. Kimlik sonnet'sini buraya almak iste-
rim:
ben aynada büyudüm, aynalar ise bende;
acıları gezerken sözlerimizle ikiz;
birlikte olduğumuz, âh, o ürkünç bedende
bakarken kendimize, sevişen günlerimiz
birer birer görünüp dibe çöker... âh. kısır
bir yolculuk bizimki... hani durak, yol nerde?
hangimiz ötekine giz oluruz ya da sır?
ayna tende dağılır; ten aynada yiter de
fırtına saatlerde aşklardaki ince kum
üstüne yığılırken akşamları kederle
*je sanki sevişirmiş gibi ikindilerle,
o dökülüp düşerse kırılan ben olurum...
kimliğim öldü benim, çoktan geçtim adımdan
âh, başka birşeydeğilim aynalarımdan...
Hilmi Yavuz, her yıl şiirini yeniden arıyor, birdenbire
bir pancur açılmış gibi yeniyi yakalıyor. Herkesin bir şiir
var, şiir yerinde durmaz, devinir. Aynaların arasından
parlar...
BULMACA
SOLDAN SAĞA:
1/ Yusuf Ziya Ortaç
tarafından çıkarılan
ve kendi alanında
Türkiye'nin en uzun
süreli yayın organı
olan haftahk mizah
dergisi... îlkel bir si-
lah. 2/ Ayakkabı ka-
lıbının çapı... Kaba-
dayı. 3/ Karışık
renkli... Marangoz-
lukta tahta üzerine
boydan boya açılan
kanal. 4/ Çoğunluk-
la bakırdan yapılan
küçük kova... Bir
nota. 5/ Tarla sınırı... Dağkeçisi. 6/
tstanbul'un eski adlanndan biri. 7/
"Yok edin insanın insana kulluğunu
/ Bu bizim" (Nâzım Hik-
met)... Bir nota. 8/ Ünlü sair Öwle-
mir Asafın soyadı... Teşhis. 9/ Bir
renk... Kimsesiz.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Ekrem ve Cemal Reşit Rey kar-
deşlerin yazdı& operet-revü. 2/ Hay-
vanın semerini ya da eyerini bağla-
mak için göğsünden aşınlarak sıkılan yassı kemer... Fasıla. 3/
Kısa tüylü bir av köpeği... Kimi göçebe Türk boylannda birkaç
aileye ait çadırdan oluşan topluluk. 4/ Avrupa Topluluğu'nu sim-
geleyen harfler... Kimseye bağlı olmaksızm. 5/ Bir çeşit yapay
reçine. 6/ Alkolsüz içki, meşrubat... Boru sesi. 7/ Hayvanlara
vurulan damga... Burun ucu. 8/ İşyeri... Itırh bir bitki. 9/ Eski
yazıda kimi harflerin baş tarafı yazıldıktan sonra süs için çeki-
İen uzatma... Sahip.
T.C
ARDEŞEN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
İLANTUTANAĞI
Dosya No: 1991/49
Davaa Orus Kurumu Genel Müdürlüğü, davalı Turgut Kormaz aley-
hine açılan tazminat davasında;
Davalımn Göle Orman Işletmesi'nin Uğurlu ve Köroğlu depolann-
dan, Ardesen ilçesi Orus Fabrikası Mudürlüğü'ne nakledilmek üzere
toplam 39.810 m' tomruğun bir kısmının bozuk evsafb geıirilmesi,
bir kısmının ise hiç getirilmemesi nedeni ile şartnameye uymadığın-
dan davalı adına tazminat davası açılmış ve toplam 20.773.046 TL'nin
davahdan tahsili için dava açılnnştır.
Davalıya dava dilekçesinin tebliğı için yapılan aramalara rağmen
bugune kadar bulunamamıştır, bu nedenle ilanen tebliğine mahke-
mece karar verilmiştir. Duruşma günü olan 26.01.1993 günü saat 9'da
mahkememizde hazır bulunmadığı lakdirde yokluğunda duruşma ya-
pılıp karar verileceği hususu ilanen tebliğ olunur.
Basın: 52159
İLAN
T.C
ÇERKEŞ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Esas No: 1992/79
Karar No: 1992/109
Erzurum ili Ispir ilçesi Akpınar köyu cilt no: 014, sayfa no: 49, kü-
tük sıra no: I9*da nüfusa kayıtlı Tahsin kıa Selime'den olma 22.06.1%9
doğumlu Fadime Güreşçi'nin nüfusta Fadime olan ismi Çerkeş Asli-
ye Hukuk Mahkemesi'nin 1992/79 esas, 1992/109 karar ve 17.11.1992
tarihli kararı ile Fadime Nurcan Güreşçi olarak düzeltilmiştir.
llan olunur. 02.12.1992
Basın: 52163