Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16 ARALIK1992 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 11
Geieneksel
sanat ürünleri
• Küitür Semsi - Yıldız
Sarayı Sanat Galerisi'nde,
İstanbul Büyükşehir
Belediyesı ile Dokuz Eylûl
Üniversitesi'nin İşbirliğiyle
. "Dekoratif Sanatlarda
Geieneksel İzler" başlıkh bir
sergi açıldı. 25 aralığa dek
devam edecek sergide,
İstanbul Büyükşehir
Belediyesi koleksiyonundan
seçilen kumaşlann
oluşturduğu geieneksel
ürünler ve Dokuz Eylül
Üniversitesi Geieneksel Türk
El Sanatlan bölümünün
çalışmalanndan oluşan
dekoratif çalışmalar yer
ahyor.
Can-Can tarihe
karışıyor
• PARl's(AA)-
•"Can-Can"dansçılanyla
Paris'in sembolü halıne
gelmişolan "Foli Berjer"in
yetkilileri,dün yaptıklan
açıklamada Can-Can
göstenlerine Noel'de son
vereceklerini bildırdıler.
Yetkıliler, Foli Berjer'ın
kapanacağı yolundaki
söylentilerin ıse gercek dışı
olduğunu söylediler. Şu anda
zararda olan gösten
merkezinin bir sözcüsü. alu
yıldırsüren "Çılgın Foliler"
adındakı gösterinin 20
aralıkta sona ereceğını.
ancak gelecek yıl yeni bir
"Fanteziler Dizisi'"nin
başlayacağını beiirtti.
Dayıoğlu'nun 30.
sanat yılı
• Küitür Sen Lsi - Gülten
Dayıoğlu'nun 30. sanat yılı
kutlamalan çerçevesinde,
'Sevgi' konulu bir öykü
yanşması düzenlenıyor.
Genç yazarlan çocuk
kıtaplanyazmaya
özendırmek amacıyla v
düzenlenen yanşmanın seçici
kurulu. Prof. Meral Alpay.
Gülten Dayıoğlu. Doç.
Türkel Minibaş, Yalvaç
L'ral, Fatih Erdoğan. Ayla
Çınaroğlu ve Elvan Pektaş
Deniz'den oluşuyor.
Yanşma sonucunda
birinciy e beş milyon. ikinci ve
üçüncüye de 2'şer buçuk
milyon lira para ödülü
verilecek. (adres: Gülten
Dayıoğlu Oykü Yanşması.
Umut Sanat Ürünlen.
Halaskargazi Cad. Gazi
EthemPaşaSıtesi214/7
80220 Şişli-İstanbul)
Kısa film
yanşması
• Küitür Seryisi-14 İFSAK
Ulusal Kısa Film
Yanşması'na katılmak
steyenlenn yapıtlannı en geç
i\ aralık 1992 tarihınedek
İFSAK'a ulaştırması
gerekiyor. Bu yılki yanma
jürisi. Ibrahim AJtınsay,
Bedri Baykam, Aytekin
Çakmakçı, Yusuf Kurçenli,
Yusuf Fakıoğlu ve Ahrnet
Kırkavak'tan oluşuyor. Öte
yandan İFSAK 18. dönem
temel sinema seminerleri 19
aralıkta başlıyor. "
Seminere Burçak Evren,
Engin Ayça. Hilrrü Etikan,
Orhan Oğuz, Güner
Sanoğlu, aynca fılm
şirketleri Bengi Video ve
Fono Fılm katılıyor.
bıçün
bilsak
16 Aralık Çarşamba:
Tai-Chi Chuan
HareketlıMeditasyon
ÇinEgsersizleri
Erol KESKlN yönetiminde
Kayıtlanmız Başlamıştır
Görsel Sanat Atölyderi
Mehmet GÜLERYÜZ
yönetiminde
Perşembe-Cuma
Fotograf ve Sinema Atölyesi
Selçuk TURANU
Seramik Atölyesi
KadriyeEzel AĞAOĞLU
yönetiminde
Salı • Perşembe-Cumartesi
Cafe-Foyer-Bar(Giriş)
Akustik Gitar-Tanju A.
Rock Cafe-Bar(5.Kat)
Grup "Leke"
İlk Türk Müze Müdürü Osman Hamdi Bey, eski eser toplamış, arkeolojik kazı yapmış ve eski eser yağmacılığını önlemişti
Osmanhdöneumukyan/a uyandaranka&lar
NEZİH BAŞGELEN
İstanbul Arkeolojı Müzesı'-
nın ılk kurucularından bıri sayı-
lan Dr. Philipp Anton Dethıer'-
in 3 Mart 1881 "de İstanbul'da
ölümü üzerine Maarif Nezareti
Berlin elçiliğıne bir yazı gönde-
rerek Müze-i Hümayun'un ba-
şma bir müze müdürü bulun-
masını ister. Berhn Müzesı Baş-
katıbi Dr. Mıllhofer ile 8 yıllık
bir sözleşme imzalanması aşa-
masında her açıdan bir dönüm
noktası olacak sürpriz bir karar
alınır. 11 Eylül 188l"de Müze-i
Hümayun'un başına Edhem
Paşa'nın oğlu ressam Osman
Hamdi Bey atanır. Böylece mü-
zecılik, arkeolojı. sanat tarihı-
miz açısından yepyenı bir sayfa
ve yenı bır dönem açılır. Osman
Hamdi Bey müze müdürlüğü-
nun yanı sıra Sanayi-ı Nefise
Mektebı'nin de müdürlüğünü
üsılenerek küitür yaşamımızın
önemlı çalışmalannı başlatır. O
sırada müze koleksiyonlannın
sergilendıği Çinıli Köşk onarı-
mdan geçirilir. Hemen yanına
Sanayi-i Nefise Mektebi olarak
kullanılmak üzere bugün eski
Şark Eserleri Müzesi olarak
kullamlan bina inşa ettirilir.
Nemrut Dağı'ndaki ilk
kazı
Osman Hamdi Bey ilk ulusal
kazıyı 1883 yılında Nemrut
Dağı'nda gerçekleştirilir. Aynı
yıl bu çalışma İstanbul'da bâsı-
lır. "Le Tumulus de Nemroud
Dagh" adlı bu eser, Sanayi-i
Nefise Mektebi öğretmenlerin-
den Osgan Efendi ile birlikte
yazılmıştır. Eserin başında bu
konuda şunlar belirtılmektedır:
"Nemrut Dağı tümülüsü daha
önce Dr. Puchstein tarafından
ıncelenmiş ve bu konudaki ra-
poru 19 Ekım 1892'de Berlin
Müzesi tarafindan yayımlan-
mıştı. Bu raporun ardından
Berlin Müzesi. Humann baş-
kanlığında yeni bır heyet gön-
dermişti. Diğer yandan Os-
manlı hükümeti de kendı açı-
sından Nemrut Dağı anıtlannı
yerinde incelemek, kıtabeleri ve
konuyla ilgili çeşitli problemleri
aydınlatmak üzere her çeşit bıl-
giyi toplamak üzere Müze-i
Hümayun müdürünü ve Sa-
Osman Hamdi Be\, ilk ulusal kazıyı 1883 yılında Nemrut Dağı'nda gerçekleştirir.
Sayda nekropolündeki kazı, tüm dünyada geniş yankılar
uyandınr, Osman Hamdi'yi bir anda meşhur eder. "Isken-
der", "Ağlayan Kadınlar", "Likya". "Satrip" gibi önemli la-
hitler savaş gemisine yüklenerek İstanbul'a getirilir. Yaptığı en önemli arkeolojik kazı, 1891. Hekate Tapınağı.
nayi-ı Nefise Mektebi'nın bir
hocasını göndernıişti.
Elinızdeki eser. Osmanlı he-
yetinin çalışmalannın sonucu-
nu vermektedir. buna tarihi ve
epigrafik bazı aydınlatıa bilgi-
lerin deeklenmesi gereklı görül-
müştür." Arkeolojı ve Sanat
Yaymlan olarak 198Tde
tıpkıbasımını gerçekleştırdığı-
miz bu eser Turfc arkeolojisinin
ve Müze-ı Hümayun'un ılk
önemli esendır. 1883 yılında
İstanbul'da Bey oğlunda Tünel
Meydanı'nda. F. LoefTler mat-
baasında Fransızca olarak
basılmıştır. Esas metni 30 sayfa.
6 sayfa kıtabe resımlen. 20 say-
fa eski Yunanca kitabelcnn
metni vemetin özeli bulunmak-
tadır Konu ile ilgili 33 resim ve
2 çizım yer almaktadır.
Sayda'da bulunan lahitler
1887 yılı başında Lübnan'ın
bugünkü Sayda kentmın yakın-
lannda Ayaa olarak tanınan
mevkiin sahibi Mehmet Şenf
Efendi. yerel yönetıcılerden al-
dığı ızın belgesi ile taş ocağı ola-
rak ışletmek üzere kazı çalışma-
lanna başlar.
2 Mart 1887'de Mehmet Şerif
Efendi, eski eserler yasasına
uyarak Sayda Kaymakamı Sa-
dık Bey'e. altında mezar olması
muhtemel bir kuyu bulduğunu
haber venr. Kaymakam bu ha-
berin doğruluğunu anlamak
için ertesı gün buluntu yenne
gittığinde. kuy unun doğu ıç du-
vanndakı bir delıkten içınde
bıri oymalarla süslü iki lahıt
odasının yer aldığını saptar
Bunun üzenne kuyuyu Sayda
jandarma karakolu subaylann-
dan Esat Efendi'yeemanelede-
rek olayı vakıt geçirmeden Su-
riye Genel Valısi Naşit Paşa ile
Beyrut Mutasarnfı Nasuh
Bey"e iletır
Kaymakam Sadık Bey. yap-
tığı araştırmalar sırasında, bin
güneye, diğen kuzeye açılan ve
içinde yıne lahitler bulunan ıki
mezar odası daha ortaya çıka-
nr. Telgrafla bu keşıften derhal
haberdar edilen Naşıt Paşa, ça-
lışmalan yönetmesi içın yolla-
dığı Vılayet Başmüfetlişi Beşa-
ra Efendf nin gelışıne kadar fa-
aliyetlen durdurur.
İ 5 martta Sayda'ya gelen Be-
şara Efendi. birbiri ardına yedı
mezar odası açar. Bunlann
hepsınde lahitler yer almakta-
dır. Hemen bır rapor hazırlaya-
rak bunu. bazı planlar ve profıl
çızımlenyle birlikte. İstanbul"-
daki Milli Eğitım Bakanlığı'na
iletılmek uzere 24 martta Naşıt
Paşa'ya sunar.
SultanMan kazı görevi
Sultan II Abdülhamıt, Beşa-
ra Efendı'nin raporu üzerine
Osman Hamdi Bey'e Say-
da'ya giderek henüz bulun-
mamış olan değerlı eserleri çı-
kararak devlete ait bir gemiyle
İstanbul'a taşıma ve gerekırse
aynı yerde başka kazılar yapma
görevinı verir. Osman Hamdi
Bey, 18 Nisan 1887'de İstan-
bul'dan aynlır ve aynı ayın 30'-
unda Sayda'ya vanr.
Eserler İstanbul'da
Vakıt geçirmeden çalışmala-
ra başlar. 20 hazıranda. lahitle-
rin çıkanlarak gemiye yüklen-
mesi ışı bıtmiştır. Tüm dünyada
geniş yankılar yapan bu keşif
pnu bir anda meşhur eder.
İskender. Ağlayan Kact.nlar.
Satrap. Likya. Tabnit Lahdi
gibi birbırinden önemli eserler
Osman Hamdi Bey'ın çaba-
lanyla çıkanlır ve bir gemiye
yüklenerek İstanbul'a getinlir.
Bu eserlerin konulması içın
bugünkü İstanbul Arkeolojı
Müzeleri'nın Klasik Eserler
Bölümü'nün yapımı planlanır.
Osman Hamdi Bey tarafından
Mimar Valaury'ye Ağlayan
Kadınlar Lahdi'nın cephesı ör-
nek alınarak hazırlatılan plan-
lar çerçevesinde. öncelen tek
katlı olarak düşünulcn yapı da-
ha sonra Osman Hamdi Bey'in
çabalan ve II. Abdülhamıt'ın
onayı ile ikı katlı olarak yapılır.
Türkiye'nin ılk müze binası
olan yapı 13 Haziran 1891 tari-
hınde açılır. Bunun yanı sıra
başka bir özellıği de daha önce-
len müze olarak kullanılan Aya
İrinı ve Çinili Köşk'ün. halİca
açık olmamasına. ancak özel
ızınle gezılebilmesıne karşın.
yeni müzenın günün belirlı sa-
atlerinde halka da açık olması-
dır
Sidon'da kral mezarlığı
Osman Hamdi Bey Sayda
yakınlanndakı Fenike krallan-
na aıt bu yeraltı kaya mezarlı-
ğmdayiımicivanndalahit bu-
lur \e büyük bır titızlikle gün
ışığına çıkanr. O günkü bilim
cevrelennde ve dünya kamuo-
yunda* büyük yankılar yapan
bu keşif hem Osman Hamdi
Bey'ı hem de İstanbul Arkeolo-
jı Müzeleri'nı tüm dünyaya ta-
nıtır. Bu kazının yayını ise 1892
yılında Paris'te yapıhr. "Une
Necropole Royale a Sidon fou-
illes de Hamdy Bey" (Sidon"da
Bir Kral Mezarîığı, Hamdi
Bey'in Kazılan) adlı bu eser Os-
man Hamdi Bey ile Theodore
Reinach tarafından kaleme
ahnmıştır. Eserin sonunda Er-
nest Chantre tarafından yazıl-
mış bır de ek bölüm yer almak-
tadır.
Hekate Tapınağı kazılan
Bu onemlı eser yazıldığı gün-
den bugüne öneminı kaybetme-
mıştır. Özellikle le\halar bölü-
mündekı rcsımler uzun yıllar
birçok çalışmaya rehberlik et-
mışur.
Bu önemli eserin tıpkı-
basımı da Arkeolojı ve Sanat
Yayınlan tarafından 1986-87
yıllannda istanbul'da boyutlan
biraz küçültülerek yapılmıştır.
Sayda kazılarından sonra
Osman Hamdi Bey'in yaptığı
en önemli arkeolojik kazı.
Muğla ılı sınırlanmızdakı Lagi-
na örenyenndeki Hekate Tapı-
nağı'nda 1891-92 yılında yaptı-
ğı çalışmalardır. Bu kazıda
tapınağa aıt kabartmalarla süs-
lü frizlen gün ışığına çıkarmış
ve İstanbul Arkeoloji Müzeleri
koleksıyonuna kazandırmıştır.
Birçok kazı
1881-1910 yıllan arasındaki
müdürlüğü sırasında gerek
Müze-ı Hümayun gerekse ya-
bancı bılım kuruluşlan ve mü-
zeleri adına ımparatorlukta pek
çok kazı gerçekleştirdı.
Müze-ı Hümayun adına
yapılan çalışmalara yukandaki
üç çalışmanın dışında Tralleis'i
(Aydın) oğlu Edhem Bey. Ala-
banda'yı (Araphisar) İcardeşi
Hahl Edhem Bey. Rakka'yı
Makridı Bey, Akalan'ı (Sam-
sun). Marndı Bey. Sidamara'yı
(Konya Ereğlisi) Halil Edhem
Bey. Taşoz kazısını Makridi
Bey yönetmıştır.
Bunlann dışında Osman
Hamdi Bey. John Garstang ta-
rafından 1907 ve 1909 yılında
Gaziantep ili İslahiye ilçesinin
kuzcy doğusundaki Sakçagözü
höyüğündekı kazılara bizzat
katılmıştı.
Müzedliğimizin çağdaşlaşmasına çaba gösteren Osman Hamdi Bey
Eski eserkonnruıcıhğun başlattı
bllsak, sıraselviler cad, soğancı
sok. 7 cihangir
243 28 79-99
ERDEM YÜCEL
Küitür dağarcığı son derece zengin olan
Türkiye'de eski esere yöneliş başlangıçta
yalnızca toplamayı amaçlamıştı. Gün geç-
tikçe eski eser tutkusu artmış. rastgele baş-
layan çalışmalar zamanla bilimselliğe yö-
nelmiş. sonra da çağdaş müzecilik doğrul-
tusuna ulaşmıştır.
Anadolu'da eski eser merakının XIII.
yüzyılda başladığını görüyoruz. Selçuklu
Sultanı Alaüddin Keykubat, Konya Ala-
üddin Tepesı'nde yaptırdığı suru yöreden
topladığı mimari parçalar ve heykellerle
suslemıştır. Bunu Fatih Sultan Mehmet'in
Topkapı Sarayı ikinci avlusunda bir araya
getirdıği Bizans lahitleri, sütun başlıklan
ve kaideleri ızlemiştir. Sultan Abdüîmecid
de Yalova çevresinden toplayarak İstan-
bul'a gönderdiği Bizans yazıtlan ile bu çalı-
şmalara katkıda bulunmuştur.
İlk mûzenin temeli
Türkiye'de ılk müzecilik kıpırdanışlan
olarak sözünü edebileceğimiz bu çalışma-
lardan sonra Sultan Abdülmecid'in emri
ile Topkapı Müşiri Ahmet Fethi Paşa. Aya
İrini Kilisesı'nde ilk müzenin temelini
atmıştır (1846). Mecma-i Asar-ı Atika
(Eski Eserler Koleksıyonu) isimleri altında
iki ayn bölümden oluşan bu müze Avrupa
müzelerinden geri, yalnızca toplanmış bir
depo görünürnündeydı. İlk Türk müzesi-
nin yöneticileri, İngiliz Goold, Avusturyalı
Terentzio ve Alman A.P. Dethier gıbi ya-
bancılardı. A.P Dethier'ın ölümünden
sonra yenne yine bir yabancı aranmışsa da
müze müdürlüğüne bu defa bir Türk geti-
nlmiştir: Sadrazam Ethem Paşa'nın oğlu
Ressam Osman Hamdi Bey.
Ilk Türk müze müdürü
Osman Hamdi Bey ilk Türk müze mü-
dürü olarak Müze-i Hümayun'u düzenle-
meye başlamış ve müzecilik tarihimizın
çağdaş atılımı başlamıştır. Osman Hamdi
Bey büyük bir özveri ve eski eser sevgısi ile
çalışmalannı sürdürmüştür; bir yandan
koleksıyonlan bilimsel kurallara uygun
sınıflandınrken diğer yandan kataloglannı
A. Joubın, G. Mendel gibi uzmanlara hazı-
rlatmıştır. Bu arada Çinili Köşk yanında
Saray-i Nefise-i Mektebi Ali'sini yaptı-
rarak güzel sanatlara olan sevgıyi bilimsel
olarak kamuoyuna duyurmayı ba-
şarmıştır. Türk müzeciliğınin çağdaş düze-
ye ulaşabilmesi, eser sayısının çoğalması
amacıyla Nemrut Dağı, Myrina. Kyme
başta olmak üzere Aiolus nekropolleri ile
Lagıa Haketa mabedinde kaalar
yapmıştır.
Milas'm kuzey doğusunda 1891-1892'-
dekı Lagina kazılannda Haketa mabe-
dinin kabartmalannı meydana çıkararak
İstanbuPa getırmıştir. Böylece İstanbul
Arkeoloji Müzeleri'ne Magnesia'nın yanı
sıra en güzel frizleri kazandırmıştır. Gazi-
antep ilindeki Sakçagözü'nde Prof. J.
Garstang'ın kazılanna yardımo olmuş,
geç Hitit sarayı ile neolitik çaga tarihlenen
objeleri ortaya çıkarmıştır. Bütün bunlann
yanı sıra Osman Hamdi Bey'e büyük ün
kazandırankazı LübnandakıSaydaKral-
lar Nekropolü'nde bulunan lahitlerdir.
(1887-1888) Finike krallanna ait yer allı
nekropolünde başta Tabnit. Satrap. Ly-
kia, Ağlayan Kadınlar ve İskender Lahdi
ısımlenyle tanınan lahitlerin sayısı yirmi-
birdir. Bunlarçok güç koşullarda bir savaş
gemisiyle İstanbul'a getınlmış. aynca Mü-
ze-i Hümayun. kazılardan çıkan eserlerle
tıka basa dolmuştur. Bunun kaçınılmaz
sonucu olarak Çinili Köşk'un karşısına
yeni bir müzenin yapımına başlanmıştır.
Mımar P. Valaury'nın esen olan bu bina-
nın birinci bölümü 1891 'de. diğer bölümle-
ri de 1902 ve 1908 yıllannda tamam-
lanmıştır. Türkiye'nin ilk özgün müze ya-
pısı olarak nitelenen Arkeoloji Müzesi,
1891'de ziyarete açılmıştır. XIX. yüzyıl
dünya müzeleri arasında ön sıralarda yer
alan bu müzeye "Asar-ı Atika Müzeleri"
denılmiş. Cumhunyetdönemindede İstan-
nmaz olanlara zarar verilmemesı. miman
özelliklerini yitırmemeleri için çevrelenne
onlan etkıleyecek yapılar yapılması yasak-
lanmıştır. Öte yandan miman eserlenn yer-
lennde korunabilmelerinin sağlanması da
nizamnamenin ana prensıplennden bın
sayılmışür. Osman Hamdi Bey yabancı-
lann tekelindeki kazılan kurlarmayı amaç-
lamış, izinsız yapılanlan da suç saymıştır.
Asar-ı Atika Nizamnamesi
Asar-ı Atika Nizamnamesi 53 madde ve
10 bölümden oluşan 1710 sayılı Eski Eser-
ler Kanunu'nunö Mayıs 1973'teyûrürlüğe
girişıne kadar Türkiye'de yürürlükte
kalmıştır. Eski eserlerin devlet malı oldu-
ğunu vurgulayan ve yurtdışına çıkışını ya-
saklayan bu yasa. hükümJeri yumuşatılmış
"Küitür ve Tabıat Varlıklan Kanunu'-
nun" 23 Temmuz 1983'te yürürlüğe ginşi-
ne kadar kazılarla. antika piyasasına ege-
men olmuştur.
Özgün boyaların kaybolmadığı 'İskender Lahdi' cam fanus içindeki korunan lahit,
1887 Sayda kazısında bulunmuştu. (Fotograf: İBRAHİM GÜNEL)
bul Arkeoloji Müzelen ısmini almıştır.
Osman Hamdi Bey müzenin gelişiminde
büyük çaba göstermiş, özellikle eski eserle-
rin yurt dışına çıkışını önleyen ve 1973
yılına kadar geçerliliğinı koruyan "Asar-ı
Atika Nizamnamesini" hazırlatmıştır. Os-
man Hamdi Bey'in 1884'te yürürlüğe koy-
durduğu Asar-ı Atika Nizamnamesi ile be-
raber arkeolojik kazılar daha sağlam te-
mellere oturtulmuştur.
İzinsiz kazılar suç
Kazıdan çıkan eserlerin 2'3 ü devlete,
1,3ü arazı sahibıne bırakılmış ve kazıyı ya-
pana da hiçbir pay verilmemişür. Böylece
onlann yurtdışına çıkışlan 7 bölüm ve 37
maddeden oluşan bu nizamname ile önlen-
miş, ele geçen eski eserin devlet malı oldu-
ğu prensibi geçerlılık kazanmıştır. Aynca
eski eserin lanımı daha açık yapılmış, taşı-
Osman Hamdi Bey'in ölümünden sonra
kardeşi Halil Edhem Bey onun yenne
müze müdürlüğüne geıirilmiştir.
İstanbul Arkeolojı Müzelerini Evkaf-ı
İslamiyye Müzesi, Eski Şark Eserlen Mü-
zesi izlemiştir. Bu arada günümüzdekı eski
eserleri koruma kurulu görevmi yürüten
Muhafaza-i Asar-ı Atika Encümeni kurul-
muştur.
Türkiye'de müzecilik çalışmalan XXI.
yüzyıla pek az bır zaman kaldığı günümüz-
de görev alanlannı genişlettığini. çağdaş
bir düzeye eriştigıni sevinerek izlıyoruz.
Çağdaş Türk müzecıhğinin yepyenı bo-
yutlara ulaştığını içtenlikle söyleyebiliriz.
Bugün müzelenmiz objeleri sergilemenin
yanı sıra kapsamına giren alanlarda ilgili
bilgilen toplayan, her çeşit sosyal, dini ve
kültürel çalışmalan yapan kuruluşlara dö-
nüşmüştür.
Atnaa,gevçeklw
nuizeycacttmaktı
ALPAY PASÎNLİ
Osman Hamdi Bey. 19.yüzyıl
Osmanlı Türkiye'sinin Batı öl-
çülerinde yetiştirdığı ender küi-
tür simalanndan biridir. Oluş-
turduğu küitür kurumlanyla
çığır açmıştır. Bu değerli insan
sayesinde ülkemiz büyük bir
Arkeolojı Müzesi ile zengin bir
arkeoloji kütüphanesi ve Güzel
Sanatlar Akademısını kazan-
mıştır.
"ılk Türk Müze Müdürü"
olarak Sadrazam Edhem Paşa'-
nın oğlu Osman Hamdi Bey. 11
Eylül 1881 tarihinde Müze-i
Hümayun'un başına getirilmiş-
tir. Böylece Türk müzecıliğinde
yenı bir dönem ve çığır açılmış
oluyordu. Aslında. Osman
Hamdi Bey'in müze ile olan il-
gısi müdür olmadan önce. Det-
hier zamanında 1877 tarihinde
Müze Komisyon Üyesi seçil-
mesiyle başlamıştır.
Osman Hamdi. 39 yaşında
genç bir müdür olarak işe baş-
ladığında. Çinili Köşk "Müze-i
Hümayun" unvanı taşımasına
rağmen. 600- 700 eserle dev-
raldığı bu müze. bir müze ol-
maktan çok uzakta, depo ka-
raktennde ve eski eser yığını gö-
rünümde idi. Ancak Osman
Hamdi Bey. büyük bır aşk. öz-
veri ve çaba ile arkeoloji ve mü-
zecilik ile meşgul olmaya baş-
ladı.
Osman Hamdi Bey. birtaraf-
tan mevcut eski eser koleksi-
yonlannın ilmı bir tarzda sını-
flandınlması ve düzenlenmesı
ile uğraşıyor. diğer taraftan da
yabancı arkeologlar getirterek,
bunlara eserlerin kataloglannı
hazırlatıyor ve arkeolojik so-
runlarda fıkırlerini alıyordu
Ancak, ülkede sanat eserlenne
karşı ilgi ve sevgi yaratılmadan
eski eser tahribini önlemenin ve
esaslı bir müze oluşturmanın
mümkün olamayacağını bilı-
yordu. Bunun için Çinili Köşk'-
ün yanma şimdiki Eski Şark
Eserleri Müzesi olan Sanayi-i
Nefise Mektebi'ni (Güzel Sa-
natlar Akademisi) yaptırarak
1883'te hizmete açtı ve müze
müdürlüğü yanında bu okulun
da müdürlüğünü üstlendi.
O dönemde müze (Çinili
Köşk) küçük bır taşra müzesi
karakterinde ıdi. Osman Ham-
di müzeyi zengınleştırmek için
1883- 1895 yıilan arasında
Nemrut Dağı, Myrina, Kyme
ve diğer Aiola nekropollerinde
ve Lagina Hakate tapınağında
kazılar yapmıştır. Kazılarda
bulunan eserler müzeye getiril-
miş ve Batı dünyasında ilk defa
bir Türk arkeologunun ısmı
duyulmaya başlamıştır.
Osman Hamdi. Çinili Köşk'-
ün tam karşısına, o dönemin
ünlü mımarlanndan ve aynı za-
manda Sanayı-1 Nefise Mekte-
bi hocalanndan Mımar Ale-
xandre Vallury'e yeni bir müze
binası yaptırdı. "Lahitler Mü-
zesi" adı alan bu binanın da ile-
ride ıhtıyaçlara yetmeyeceğini
lerinden bindir. Birimparator-
luk müzesi olarak gereken mi-
mari etkiye sahip yapının dış
cephesinin Ağlayan Kadınlar
ve İskender lahitlerinden esin-
lendiği ılen sürülür.
Müzede a|t katta 20. üst kat-
ta ise 16 olmak üzere, 36 teşhir
salonu bulunmaktadır. Üst
katta. aynca hazıne. sikke ka-
bınelen ve kütüphane yer al-
maktadır. Envanter kayıtlan-
Neoklasik bir mimari örneği Arkeoloji Müzesi.
gördüğünden, 1903 ve 1908 yı-
llannda binaya ek bölümler
yaptırarak, muhteşem bır müze
binası yarattı. "Asar-ı Atika
Müzesi" adını alan bu muaz-
zam yapı "İlk Türk Müzesi" ol-
masının yanı sıra. 19.yy. son-
lannda dünyada müze binası
olarak kurulan ilk 8-10 yapı
arasında da yer almaktadır.
Mimar A.Vallaury ve Os-
man Hamdi Bey'ın ortak ürünü
diyebileceğimız İstanbul Arke-
oloji Muzesı yapıldığı dönemde
dünya müzelerinin en iyi örnek-
na göre. kendi müdürlüğü dö-
nemınde 15 bine ulaşan bilim-
sel kıtap ve derginin çoğunlu-
ğunu kışisel dostluk ve gayret-
leri ile Avrupa ülkelennden
bağış yolu ile sağlayarak ki-
taplığa kazandırmıştır.
Osman Hamdi, yurtseverli-
ği, ilericiliği, yorulmak bilme-
yen çabası, çalışkanlıgı ve özve-
nsı ile kendını müzeciliğe
adamış. eserlerinden aldığı pa-
rayı bile hıç esirgemediğı ve bü-
yük emeğı geçtıği müzeye
aynmıştır.