04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22KASIM1992PAZAR 8 PAZARYAZILARI Lisa ııuı günalılarmııı cennetî VERMONT FUAT KOZLUKLU Başkent Washington"dan birkaç kilo- metre uzaklaştığınızda Amerika'nın ne denli yeşil ne denlı keyıflı, doğa harikası bır ülİce olduğunu anlıyorsunuz. Dağ laş yeşile bezenmiş. Sanki her gün orman haftası düzenleniyor!.. Hafta sonu kuzeye uzanabilenler şanslı sayıyor kendini. Kuzeye deyince New York'u saymıyonız. Ah çılgın New York!.. Her türlü tanıma uyacak tek kent olsa gerek. Herkese hitap eden bir yanı var bu kentin. Washington-New York arası arabayla 4 saati biraz geçıyor. New York'a giriş sa- aünizı hesaplamadıysanız yandıruz. Park ayn bir sorun. Dostlann uyarısı "Aman arabanın içınde gorünebilecek lek kuruş dahı bırakmayın. Vermont, Amerikan geleneğinin her boyutuyla yaşandığı, daha çok "Kapita- lızmin babalannın" çöreklendıği doğa harikası bir New England eyaleti. Kana- da iki adım uzakta... Kuzey doğuya kar laneleri birkaç hafta önce düşmüş. Bayan Lisa. elma çayı ik- ram ettiğinde, yanm ay biçimindeki şö- mine ahşap evın büyük bölümünü ışıtma- ya henüz başlamışü. Sohbete "günah- lanmın cennetı" dıyerek Vermont'u an- latarak başlıyor: Hızmetçı bir aılenin 3 kızından ortanca olanıymış Bayan Lisa. Pizza salonlannda ve kuaförde kasiyerlik yaparak okumuş. "tyi bir sosyolog olamadım, ama en iyı yaptığım ış, gazete ve kıtap okuyup tele- vizyon seyretmek" diyor. 1 Bay Cladio, Bayan üsanın "hayat ar- kadaşı". Türkiye'yı Irak'ıa yaşanan Kürt göçü sırasında tanımış. "Duymuştum... Evet duymuştum da yerinı falan Kürtler"- in sınınna gelişi sırasında daha iyı öğren- dim" diyor. ABD gazetelennde "Kürdistan" ola- rak gösterilen Türkiye'nın güneydoğusu. Bay Claudio için de "enteresan!" "Sıkı bir Müslüman mısın" sorusuna •"çıfte standart" yanıtı Bayan Lisanın dikkatini çekiyor. "Katoliklerde de a>iıı sorun var" deyip yakınıyor. Kilisiye sade- ce cenazelerde gider olmuş. Öfkesi, kürta- ja karşı kıhsenin "bağnaz" yak- laşımıymış. Sırlarla dolu 'Opus Del" adh Katolık tarikaüna bağlıymış. Son beş yıldır "çözüldüğünü" dudakîannı ısıra- rak. belirsiz bir korkuyla anlatıyor: "Umanm tannnın bana ayırdığı sayfa dolmanuştır... Günah çıkartacağım!" KuzeyAmenkaormanlannınünlü"kü- tûk evlerinden", "VVestern" kültürünün çekiahği New England'da anlam bulu- yor olsa gerek. Bizdekinin aksine gele- neksel yapı kültürü betonarmeye yüz ver- memiş buralarda. Gazete sayfalannda Türkiye ve Kuzey Irak haberleri. Güneydoğu "Kürdistan'" olarak gösterilmiş Yeni bır şey değil Yenı Başkan Bill Clınton"ın hafta sonuna dek Washington'da başkan seçildikten sonra ilk günlerinden "Balayı bitiyor" diye bahsediliyor. Detroit'te polislerin döverek öldürdüğû zenci ve New York'ta bevaz polisin siyah meslektaşını kurşun- layarak öldürmesı haberlen ön sıralarda. Havalar soğumaya başlıyor, kar serpiş- tiriyor. Gece çökmek ûzere. Gintonlarseksyapacakkadargenç3 kasım gününü ABD'nin üç ayn yerin- de yaşadık.Saat 12.00'de Schenectedy'den trene binip Nevv York"a oradan da saat 21. OO'de Washington DC'ye ABD'nın baş- kentine gittik. 3 kasım günü başkanlık yanşını Clinton'ın Bush'a karşı kazandığp gündü. Schenectedy'de sanki başkanlık seçımi yokmuş gibı bir hava vardı.Trende de ha- yat normal, herhangi bir gün gibiydi.Belki Ne\* York'ta bir hareket vardır dıye dü- şündük. New York'un ünlü tren ganna in- diğimizde olağandışı hıçbır şeyle karşılaş- madık. Sanki bugün ABD'de başkanlık se- çimi >oktu.Tren ıstasyonunda binlerce kişi hareket halindeydi. ama kımsede baş- kanlık seçimının yapıldığı bir günün 'rüz- gan'ru, hareketliliğini görmek mümkün değildi.Yine düşündüm Washıngton çoşu- yordur diye, ama aynı sakinlik orada da karşımıza çıktı. Eyaletlerden sonuçlar gelmeye başladı. Bı/ hcvecanhı "arkadaşımız Bush mu. yok- sa yakışıkb saksofoncu Clington mu kaza- nacak diye' bir kafeteryanın TVsinden se- çim sonuçlannı izlemeye başladık. 12 yıl aradan sonra Demokratlar baş- kanlığı abyor. genç Clinton'ın ABD Baş- kanı olması kesinleşmeye başlıyor, ama so- kaklarda ne korna sesi ne davul zurna. ABD seçimleri kampanyalarla TV'ye hap- sedılmış adeta. Bütün çoşku ve sevinç TV ek'ranlannda. sokaklarda yaşam normal. 1977'deki Türkiye 'de yapılan seçimi anımsıyoruz. O zamanlar bir yıllık taze Cumhumetçniz'. Yıllar sonra bır parti bır başka partiye üstünlük sağhyor.Üstün- lük sağlayan partinin taraftarlan kaybe- ALBANY ADNAN AKGÜNEL den partının liderinin oturduğu 'meşhur' sokakta davul zurna çalıyor. Ve kazanan partinin lideri kesin sonuçlar almmadan hükümeti oluşturacak çoğunluğa sahip ol- duklannı açıklıyor. Ama bir gün sonra ke- sm sonuçlar geldiğinde 214'te kalıp mah- çup oluyor. Bu anı, hızla geçiyor belleği- mizden. ABD'nin yeni lideri Chnton ocak ayında devralacak başkanlığı. Burada transinjin deniyor. Bır idarenin öbür idareye devri için tanınan geçiş süresine. Rahat rahat çabşma grubunu oluşturacak. Arkansas Valisi ABD Başkanı olduğu 3 kasım gününden beri oturduğu kentten dışan çıkmıyor. Arkadaş ziyaretleri ve jog- ging buradaki hayat. Tabii bir de kabine iş- len. Clinton sporyaparken taktığı siperlik- Iı şapkası. siyah şortu ve uzun kollu tişörtü ile koşarken bir kavşakta trafıği kesıyorlar. Yenı Başkan koşarken en öndeki arabanın sağ camına geliyor, dızlerinin üzerinde yere çömeliyor. Arabanın içinde bir zenci aile var. Vali Clinton sağ eliyle arabanın sağ önünde oturan kadırun elini sıkarken, sol clı\ le dc arkada oturan 8 yaşlanndakı kızın elini tutuyor.Bir yandan direksiyondaki baba ıle konuşuyor. Daha sonra kadının kucağındakı bebeğin anağını okşuyor. Clinton sevgi dolu. Yüz kiloluk vucutlany- la küçüçük çocuklann üzenne yürürken, sempatik olacağını zannederek işaret ve orta parmağını makas gibı açıp çocuğu ödünü patlatan liderlerle. diz çöküp o aile- ye sevgi, savgı ve şefkat sunan dünyanın li- derini karşılaşürmak bile istemiyoruz. Clinton'ın ABD Başkanı seçildiği belb olduktan sonra bir tolk-Show progra- mında halkın her kesiminden çeşitü insan- lann görüşleri canlı olarak ekrana geldi. Mini eteğj ve dekoltesi ile bir kabare yıldızının "Cbnton'ın başkan seçilmesini nasıl karşılıyorsunuz" sorusuna verdiği yanıt oldukça çarpıaydı "Clinton'ın zafe- rine sevindim. Beyaz Saray'ın yeni sahiple- ri seks yapacak kadar genç. Ama birbirle- riyle mi yaparlar onu bilemem." \asa\an tutucu \ahudiler iki gün üsJ üste başkent Kudüş'te taşkın gösteriler düzenlediler. Bunun nedeni Kudös'ünEskiŞehirdivebilinenbölgesindebulunantne VIÖ>apılmışbirmezarlıktaka7i vapılmaya başlamnası. Göstericiler, tümY'ahudileri kendilerine katümayave kazılarıdurdurmava çağırdılar. Ancak bununla yetinmevip \oldan gecenleri taş- iayıp çöp bidordannı ateşe verince polis 15 göstericiyi tutukladı.(Fotoğraf: INTENATIONAL HERALD TRIBÜNE) Aiiika ritminden göbekdansınaGeçen cumartesi gecesi saat- ler eğlenceyi gösterdı. Yeni bir eve taşınanlann4 ev ısıtma' par- tıande sabaha kadar Latin ritmlerine baküm, Afrika ritm- lerinde zıpladım, Türk ritmle- rindc göbek attım. Bat rock'ına 'sallan yuvarlan' yaptım: Ara- da vakit buldukça gecerun ve biranın ilhanuyla felsefi düşün- celere daldım, yabana düş- manlığı. çok kültürlü toplum, entegrasyon, kültürel kapalılık gibi konularda teonk çözümle- melerde bulundum, çözümle- melerden cevaptan çok soruyla kalktım. tki sene önce Kopenhag'taki Afrika Festivali sırasında Afri- kab gruplann dans müziği çal- dığı cafe'deki Danimarkab kız, "Niye böyle yerlere başka ya- banalar gelmez, mesela böyle bır gecede neden Türkler >ok" diye sormuştu. Cevap verme- miştim.Oysagayriihtiyan."Ne- den gelsinler ki Afrika kökenli bır gecede kendilerini ön plana cıkanp, kız tavlayacak halleri yok ya!" demek gelmışti içim- den. Bu tür etnik kökenli gece- lerin genel göriintüsüdür: Latin Amerika gecelerine Latin Ame- nkablar, Afrika gecelerine Afri- kablar, Türk gecelenne de KOPENHAG FERRUH YILMAZ Köfteden geneleve, her şeydeAT varHer yerde bir "Stor Stark"tır gıdı- yor: Büyük ve sert bira. Restoran- lann. pizzacılann, publann kapılan. pencereleri bununla dolu. 45-50 c. litrelik ve bizim Efes'ten biraz daha sert fıçı bira İsveç'in Avrupa'ya acıbşının simgesı haline geldi. Yalnı- zca gördüğü ilgi açısından değil. fı- yatı açısından da. Birkaç yıl önce 40 kron civannda dolaşan bir bardak sert bira, şımdı. 18-19 krona kadar ındi. "AT fiyaüna!" diye ilan \eren restoranlar, yüksek vergılerin müş- tenyi kaçırtmasını engelleyebilmek amaayla kendi karlanndan özven- de bulunuyorlar. Resmi makamlar ise alkollü içki servisı yapma hakkını, şöyle ikı-üç yıl öncesine na- zaran çok daha cömertce verrne yo- lunu yeğleyerek AT havasına ayak u>duruyorlar. Halk, giderek daha çok evinden dışarda oluyor, kendi- sini, "kıta Avrupası'nda" yaşar his- sediyor. Denilebilir kı günej. kuze- ye geldi. Çarşamba günü yapılan oylama sonucu içinde İsveç'in de bulundu- ğu 7 EFTA ülkesinin. AT'nin eko- nomik düzenini kabul etmesini ıçe- ren Avrupa Ekonomik Işbirliği An- laşması kabul edilince, günlük ya- şamdakı durum. resmıyet kazanmış oldu. Halkın kafasında hemen şu soru doğdu: Tekel'den "kurtulabile- cekmiyız? GÜRHAN UÇKAN Alkollü içkılenn iş saatlen içinde. Tekel idaresine ait butıklerde satı- lması ve cuma günü 18.00'den önce elini çabuk tutmayanın hafta sonu- nu -halkın de>işiyle- kuru geçirmeye mahkum olması, kişinin gunlük ya- şamında en belirgin yeri olan ger- çeklerden biri. Yoksa bu gerçek de mi tanhe kanşacak? Cuma akşa- müstleri- bir haftanın yorgunluğuy- la işten çıkmış ama giderken kan ter içinde bekleme zevkimizden de mi yoksun kalacağız? Metrolarda, oto- büslerde mor beyaz poşetlerle, kuş- ku verici omuz çantalanyla şıngı- rdaya şıngırdıya gidemeyecek miyiz artık. Pazar günü Yeni Zelanda'dan bir şışe şarabı konu komşudan iste- mek zorunda kabnayacak mıyız? 5 kilo ağırlığında. 30.000 sayfalık ATye ait ekonomik karar ve yasa- lann kenanna. köşesine bir göz atan herkes, ortalığa yeni bir haber yayı- yor: İsveçblerin ısrarla kendilerine ait saodıklan köfteye svvidish meet- bolla'ya katılan ekmeğin ne kadar, kiymanın ne kadar olacağına AT karar vereceklAğız tütünü yasak- lanacak! Almanlargelıp kuşlanmızı vuracak! Amsterdam'daki gibi ge- nelevler açılacak! Köfteden geneleve, biradan şara- ba, akla gelen her şeyde AT var. Bu arada, ülkenin en ciddi hukukçulan. anayasa. değişrneden Avrupa Eko- nomik İşbirliği Anlaşmasfna evet denmesinin yanlış olduğunu ileri sü- rüyorlarsa da dinleyen yok: Sosyal demokratından muhafazakanna; bira kasalan üzerine kürsü kurarak pobtika konuşan yeni demokrasili hokkabazlardân Liberalleredek her kanadın pob'tikacısı, elbirbğiyle, "AT! AT!" diye bağırarak halay çe- kiyor. Türkler'den başkası gelmez. Tabii bir de etnik kültürlere ilgi duyan ya da en azından acık olan Avrupalılar. Başka kültürlere ilgi duyan- lar, yabana kültürlere kapalıb- kla suçlanan Avrupablardır ge- nelb'kle. Avrupa ülkelerinde ya- şayan ve Avrupahlan yabana kültürlere kapalı olmakİa suçla- yan yabanalann çoğunluğu ıse, değil başka etnik kökenli kor ser ve gecelere gjtmeyi. yaşadı klan ülkenin kültürel aktivitele- nne bile ilgi göstermezler pek. Sadece onlar mı? Çeşitü vesiie- lerle Türkiye'den buralara gelen Türk yazar-çizer ve diğer sa- natçılannın ılk yaptıklan şey de Türk lokantalan aramak. Türk çevrelerle ilişkiye geçmek ve de- vamb onlarla birlikte olmaktır. Bu Berlin'de de böyle, Ham- burg'da da, Kopenhag'ta da. Ari ırkın ve Hıristiyan kültü- riin üstünlüğü kompîeksine sa- hıp Avrupa'da, hangi niteüklere sahip olursa olsun süreklı bir ıkinci sınıf vatandaş konumun- da olan yabanalann, kendileri- nin ön pîana çıküklan. ender de olsa kendilerini önemli hisset- tikleri ortamlara ilgi duymalan, oralarda görünmeleri bir yerde de doğal bir tepki gibi görünü- yor. Ancak bu eğdim tepkisel olduğu kadar kültürel ka- palıbğı. benmerkezciliği de için- de taşıyor.Düşüncelerle bırükte gecenin saatleri ilerbyor, cu- martesi gecesi ateşi artıyor. Afrika, Türk, rock ritmleri- nın çılgınlaştığı gecenin geç sa- atlerinde tensel yakınlaşmalar kadar düşünsel yabanalaşma- lar da yaşanır. Geç saatlerin bi- ralı felsefeleri, cevaplardan çok sorulann ağır bastığı teorik çö- zümlemelere yol açar, pazar yazılanna ilham kaynağı olur. Milyem milyem altın soygunu TRENDUtın sahtekirkfınıa icıuni MİLYEM MİLYEM / SOYGUNU <tc 3U1ISUniö«c«ssı'.J:IMSUIIIH|vııı • Diişiik milyemll (ayarlı) altın alım satımında yatırımcı nasıl soyuluyor? • Mali Şube'nln Darphane'de ölçtürdüğü altınların yarısı ekslk milyemll çıktı. • Yetkllllerden tasarrufçuya uyarılar... Belpa, Sirkeci Piyasası'na "Hodri meydan' diyor. Belpa, kampanya fiyatlarının altında ve daha uzun vadeli beyaz eşya satışına başlıyor • Kullanamadığınız rüçhan hakkını nasıl satabilirsiniz? • Tüp- raş'ın çevre için özel olarak ürettiği yakıta Çevre Bakanlığı bile ilgi göstermedi • Bülent Eczaabaşı: "Gayrımenkule dayalı menkul kıymet de çıkanlmalı" • Milyarderlerin yarıştığı emlak müzayede- sinden notlar • Arslan Başer Kafaoğlu: Vergi ödememe savaşı • Akçimento, Aksa, Alarko Holding, Alarko Sanayi, Abana, Adana (A), Adana (C) ve Akbank hisselerinin teknikanalizleri. PARAMI IMEREYE YATIRAYIH/I? Sermaye piyasasındakl en iyi kazanç olanakları her hafta TREND'da. Oolar ve Marfc artacak mt? Hangi banka faiz artırdı ve ne oranda faiz artırıyor? Altın fiyatları nereye gidiyor? Yatırım fonlarından hangisi daha yüksek verim sağlıyor? Ve diğerleri. YATIRIMCININ YOLÜNU AYDINLATIR DIKKAT PARA GELİYOR DİKKAT! PARA CELİYO Ortasından su akan ıslakkent !s««»ı (MMnı HK««ı>m rtuıtnı T; • 25 Kasım'da piyasaya 11 trilyon çıkıyor. • Uzmanlara göre nereye yatırım yapmalı? • Bu para, döviz, borsa, tahvil ve repoyu nasıl etkileyecek? • Belirli tarihlerde gerçekleşen büyük para çıkışları ilk 11 ayda nereye yöneldi? Uzmanlar yanıtladı... • Erbakan, ekonomi programını Panorama'ya anlattı: "Enflasyon sıfır, faiz sıfır olacak; gelir kat kat artacak" •4. Enternasyonal Lideri Mandel: Uluslararası bankactlık sistemi çökecek! • SSK'yı bataktan kurtaracak yasa tasarısı hazır... • Bankalar küçülüyor, çalışanlar diken üstünde... • Tekstilciler Atışalanı'na taşınıyor. B O R S A ABD'nin en büyük portföy yöneticisi Kenmar Türkiye'de... EKONOMININ NABZI PANORAMÂ'DA ATIYOR Arada bir parlaklık. Gene de kısa ama şiddetli sağanâklar kente egemen. Ortasından su akan kent. yağmur altında ne kadar da dalgın. mağrur ve san- ki mutlu. Tuna. rengi belirlenemeye- cek denli bulanık ve kirli sulan ile son demlerini hem Buda hem de Peşte ile paylaşan geç- kin bir kadını andınyor. İnanı- lmaz, ama Tuna. Londra'daki- ni andıran yeni-gotik üsluptaki parlamento binasının önünde zaman zaman küçük bir gösteri dahi yapmakta. Tuna'nın su- lan, Margit adasının iki yanın- dan sûzülüp tam Szechenyi nhtımının başlangıanın önün- de görünmeyen bir engelle çarpışıp, sanki geri dönecek- mişcesine ters akıntıya dönüşü- yorlar. Suyun şınldama sesi St. Istvan Parkj'ndan bile duyul- makta. Orta Avrupa'nın Berhn'den sonra ikinci büyük kenti, Bü- yük Macaristan Ovası'nın sert kara iklimi ile Transtuna'nın boy yağışlı iklimi arasında kasım ayının ortasında bocalı- yor gibi. Önce yağmur, sonra sahte bir güneş, rüzgar ve tek- rar yağmur. Sabah bile gece gibi. Karanlık. Kale (Varhegy) tepesinin kuzeyindeki ağaçlarla kaph Gül (Rozsadomb) tepesinde, rüzgann yağmurla oynaşması- na tanık olunurken. Kanuni Sultan Süleyman'ın 1541 'teşri- nisani'sinde namaz kılarak ca- miye dönüştürdüğü ve tamamı tamarruna yüzkırkbeş yıl 'Bü- yük Cami" diye anılan Matthias Kilisesi kaygılar, kahırlar için- de içinden su akan kenti izliyor. Yüzyılbk 'Gerbeaud" çay salonunda kadınlar ve erkeklcr ve de genç kızlar ellennde kitap BUDAPESTE 5c^ ÜSTÜN AKMEN ya da gazeteleri hem okuyor hem de çaylannı kahvelenni yudumluyorlar. Kimileri de kayısı ezmesini alkol mayalan- masına uğrattıktan sonra im- bikten çekilerek elde edilen Ba- rack Palinka'lannı yuvar- lamakta. Türkolog Maria Nyın kentin yüzydlık ve bozulamaz güzel- likteki caddesi Andrassy'de şimdilerde yosmalarla üç- kağıtçılann, düzencilerin, do- landınalann yaşadıklanndan söz ediyor. İyi de bu cadde daha önceleri Sugr, Stalin, Macar Gençliği, Halk Cumhuriyeti olarak anıhrken kimler oturu- yordu buralarda? Zoltan (Sul- tan) Kodaly Meydanı bir za- manlar Adolf Hitler Meydanı olarak anıhrken, sanki farklı ki- şilikler mi turluyordu kaldın- mlarda? Maria hep gülen yüz ve muhteşem güzel gözkri ile bakıyor, yanıtlamıyor. Yanıtla- mak istemiyor. Kentin en gözde alışveriş merkezi Vaci Caddesi ıslak bir kalabalıkla kaph. Ellerindeki el işi örtüleri satmaya çabalayan Çingeneler birbirlerini iterek öne çıkmaya cabahyorlar. Dükkanlar alışveriş yapanlarla günün her saati dolu. İçinden su akan kentin ger- çek benliği, bir hayat görüşüne varmak isterken unutmayı yeğ- liyor. Düşünen benliği iseyanhş bir yol tutulduğu korkusunda. Kent ıpıslak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle