08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 KASIM1992ÇARŞAMBA HABERLER DYP'ye yakınma mektubu • ANKARA (Cumburiyet Börosu) - D YP'den 20 ekim seçimlerinde milletvekili aday adayı olan birgrup, önceki gece toplanu yaparak, DYP'ye yakınma mektubu vermeyi kararlaştırdı. Apaydın Oteli'nde gerçckleştırilen ve 100'e yakın eski aday adayırun katıldığı toplanüyı, Kazım Gözüm, Kamil Efendioğlu, Hamdi Karslı, Seyfi Gülalioğlu, YusufTaner ve M. Ali Albayrak'ın düzenlediği öğrenildi. Toplanüda, DYP'nin bürokrat atamalannda. parti örgütlerine yeterince yer vermediğinden yakınılarak, parti genel merkezinin de eşgüdümlü bir çalışma içinde obnadığı dile getirildi. Toplanüda, yakınma konulannı içeren bir mektubun hazırlanarak, Başbakan Süleyman Demirere iletilmesi de kararlaştınldı. Höppiyet'e Özal'dan dava • ANKARA (AA)- Çumhurbaşkanı Turgut Özal, Hürriyet Gazetesi'nde bir süre önce yayımlanan "Sorumsuz Cumhurbaşkanı Siyasete Dönüyor" başhklı haberle, kişilik haklanna hakaretedildiği gerekçesiyle 50 milyon lirahk tazminat davası açtı. Cumhurbaşkanı Özal'ın Avukatı Bilgin Yazıcıoğlu tarafından nöbetçi asliye hukuk mahkemesine verilen dava dilekçesinde, gazetede geçen eylül ayında Emin Çölaşan imzalı, "Sorumsuz Cumhurbaşkam Siyasete Dönüyor" başhklı bir haber yayımlandığı kaydedildi. Azeriögrenciler KTÜ'de • TRABZON (AA) - Türk cumhuriyetlerinden geçen yıl Türkiye'ye gelerek çeşitli illerde açılan Türkçe hazırlık dil kurslanna katıldıktan sonra üniversitelere girmeye hak kazanan öğrenciler, .öğrenimegecikmeli başladı. KaradenizTeknik Üniversitesi'nin çeşitli bölümlerine girmeye hak kazanan lOöğrenci. öğrenimin başlamasından 1.5 ay sonra kayıt için Azerbaycan'dan Trabzon'a geldi. Bu öğrencilerden Eğitim Fakültesi Tarih Bölümü'nü kazanan Refail Haşimof Azerbaycan'dan, geçen yıl 216 kişinin Türkçe dil kurslanna katıldığını belirtti. MHP listesi askıda • ANKARA (ANKA)- Milliyetçı Hareket Partısi (MHP) yeniden açılış kurultayma katılacak delegelerin listesi Çankaya 1 Numarab İlçe Seçim Kurulu BaşkanhğTnda askıya çıkanldı. Resmi Gazete'de yayımlanan delege listesine görepartinin 1979'daki son kurultayına katılan 952 delegesinden 91 "inin listede olduğu belirlendi. Karayalçın'ı herkes seviyor • ANKARA (ANKA)- Ankara Büyükşehir Belediye Başkam Murat Karayalçın'ın sağ kesimde de sevildiği belirlendi. Kuracağı Yeniden Doğuş Partisi'nin hazırlıklannı sürdüren Hasan Celal GüzeFin yaptırdığı kamuoyu anketlerinde Murat Karayalçın'ın ilk üçe girdiği . belirlendi. Karayalçın'a birlikte bir parti kurma önerisinde bulunan Hasan Celal Güzel, "Karayalçın başanlı bir belediye başkam ve çizgısinde fanatik ohnayan bir belediye başkam" dedi. Güzel, görüşmeden bir sonuç alamadığını. ancak birlik çağnsının hâlâ geçerli olduğunu belirtti. Doktora kaymakam baskısı •ANKARA (ANKA)- Taşrada sağlık ocaklannda çalışan pratisyen hekimler bölgelerindekı kaymakamlann çalışmalanru engellediğini bildırdiler. Pratisyen Hekim Kongresi'nde Türkiye'nin çeşitli bölgelerinden . toplanarak birarayagelen pratisyen hekimler, kaymakamlann doktorlann sicil amiri olmalannm doğurduğu olumsuz sonuçlara dikkat çektiler. Pratisyen hekimler, birçok yerleşim biriminde kaymakamlann sağlık ile ilgili kararlara müdahale ettiklenni bildırdiler. ANAP grup toplantısında Cumhurbaşkanı'nın partinin içişlerine kanşması eleştirildi: Ozal oturduğuyerdeotursun Mesut Yıimaz. bugün nüstü kongrenin tarihini ve ye- rini açıklayacağını bildirdi. ANAP TBMM grup toplantı- sında. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın partinin içişlerine kanş- ması eleştirildi ve Yılmaz'a ola- ğanüstü kongrede rakibinin Ozal olduğu hatırlaülarak. "Ona göre hazırlanın" denildi. Yıimaz da, ANAP'ın hakkın- daki yolsuzluk iddialannı sır- tından atması gerektiğini belir- terek, "Aile meclisinin yönettiği parti olma görüntüsünden çık- malıyız" dedi. ANAP grubu toplantısında, 1 kasım ara mahalli seçim so- nüçlan ve olağanüstü kongre tartışıldı. İlk konuşmacı olarak kürsüye gelen İstanbul Millet- • A N A P & m h u toplantısında. 1 kasımaramahalliseçimsonüçlanve oiağa- olağanustu kongre tartışıldı. Ilk konuşmacı olarak kursuye gelen Istanbul Milletvekili Gürol Soylu, ANAP'ın bir genel başkan meselesi bulunmadığını, ancak genel başkanın etrafında daha sevilen kişilerin bulunması için kongreye gidilmesinin faydalı olacağını söyledi. vekili Gürol Soylu. İstanbul'da. rilmesi için kongreye gidilmesi- özellikJe Bakırİcöy'den aynlan nin doğru olacağmı anlattı. Er- yerlerde daha önce verilen söz- güder, "Ne icabediyorsa ya- lerin tutulmamasından dolayı pılsın. Yalnız, Cumhurbaş- seçimin kaybedildiğiru anlattı. kanı'run kongrenin içine girme- Soylu, ANÂPın bir genel baş- si şık değil. Sayın genel başkan. kan meselesi bulunmadığını, sizin rakibiniz Sayın Özal'dır, ona göre kongre ihdas edın" di- ye konuştu. İstanbul Milletve- kili Gürhan Çelebican'ın parti içi muhalefetin belli ölçüler ancak genel başkanın etrafında daha sevilen kişilerin bulunma- sı için kongreye gidilmesinin faydalı olacağını sövledi. İstan- bul Milletvekili Orhan Ergüder de. son seçimlerde kongre iste- yenlerin gayret göstermediğini, grup içindeki başağnsımn gide- içinde faydalı olacağını belirten konuşmasından sonra kürsüye gelen Aydın Milletvekili Yüksel Yalova, "Kendisine Brütüs'ü örnek alanlann hiç değilse Brü- tüs kadar asil olmalannı diliyo- rum" dedi. İstanbul Milletvekili Naci Ekşi. ANAP'ın Türkiye'ye 5 Türkiye daha eklediğini, ancak daha sonra bazı vasıflannı kay- bettiğinı, masanın 4 ayağından ikisinin kınldığını belirtti. Ekşi, "Banşıklık için en küçük bir gayret yok, ama kavga için her- şey var. 1993 şartlannda yeni- den eski dinamizmimize kavu- şamazsak. millet bize niye oy versin? Geçmişimizi inkar eder- Kumbaracıbaşı karan "siyasi" olarak niteledi. ANAP'lılar ise sakin YüceDivanyoluönemseıııııiyorANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Otoyol ihalelerinde, uy- gulamaya soktuklan fıyat farkı karan nedeniyle Yüce Divan'- da yargılanmalan istenen ANAP'lı eski bakanlar olayı önemsemedik- lerini bildırdi- ler. SHP-DYP koalisyon hü- kümetinin Bayındırlık ve İskan Bakanı Onur Kumba- racıbaşı ise. TBMM soruş- turma ko- misyonunun karannı "siya- si"' olarak nite- ledi. Yüce Divan yolu açılan ANAP'lı ba- kanlar dün Cumhuriyet'in sorusunu Yıimaz. " Ben raporu oku- madım" dedi. Lütfullah Kaya- lar, "Önemsemiyorum. verece- ğimız hesap böyle olsun" diye konuşurken, Oltan Sungurlu sürdürmekle suçlanan Bayın- dırlık ve İskan Bakanı Önur Kumbaracıbaşı ise bu kararne- minin yürürlükten kaidınldığı- nı açıkladı. Kumbaracıbaşı Mesut Yıimaz konuya ilişkin yamtlarken, soruş- turma komisyonunun raporu- nu bile okumadıklannı söyledi- ler. Suçlanan ANAP'lılardan, ANAP Genel Başkam Mesut da sorulara "Hiç önemsemiyo- rum, raporu bile okumadım" yamünı verdi. ANAP'h bakanlara Yüce Divan yolunu açan fıyat farkı kararnamesinin uygulamasmı Onur Kumbaracıbaşı TBMM Soruşturma Komis- yonu'nun karan konusunda da şunlan söyledi: " Aslında bu siyasi bir karar- dır. Eleştiri konusu olan fıyat farkı uygulaması bir yöntem- dir. O zaman kur makasının açılması nedeniyle işler tı- kanınca bu yol bulunmuş. Ama burada önemli olan uy- gulama. Karara söylenecek çok fazla bir- şey yok ancak uygulama bo- zuk. Herkes istediği gibi uygulamış. Kayıt bile yok. Uygula- ma geçmişe yönelik yapılmış. Ki- mine uygu- lanmış kimine uygulan- mamış. Tam bir keyfilik yapılmış. Biz bu kararna- meyi yürür- lükten kaldırdık. An- cak, kararna- meye dayanarak yapılan söz- leşmeler yürürlükte. Bu söz- leşmelere görefiyatfarkı öde- mesi yapılıyor. Sözleşmeleri feshetsek, bu kez tazminat vermek durumunda kalınz." MÇP, RP'yi 'samimiyetsizlikle' suçladı ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) - MÇP Genel Başkan Yardımcısı Rıza Müftüoğlu ile baa parti yöneticileri ve milletvekilleri, RP'nin Ermenistan'a buğday yardımı yapıldığı varsayımına dayanarak verdiği gensorunun yanlışlar üzerine kurulu ve sa- dece propaganda yapmak amacına yöne- lik olduğunu söylediler. Müftüoğlu ile ar- kadaşlan, "MÇP milletvekilleri gensoruya ret, Ermeni'ye 'evet' oyu verdiler" haberîe- rini de eleştirerek, "RP milliyetçilik konu- sunda samimi mi?" diye sordular. MÇP Genel Başkan Yardımcısı Rıza Müftüoğlu ile parti yöneticileri ve bazı mil- letvekiileri, dün ortak bir basın toplanüsı düzenleyerek, RP'lilerin geçen hafta verdi- ği gensoru önergesini değerlendirdiler. Müftüoğlu. "Gensoru müessesesinı deje- nere eden ve sadece kara propaganda üret- meye yönelik faaliyetleri ibretle izledikleri- ni" belirterek, şunlan söyledi: "Eger RP, ortak pazann Türk cumhuri- yetlerine de açılan kredinin mahiyeti üze- rinde bir genel görüşme açmayı talep etsey- di, belki dikkatimizi çekmiş olurdu. An- cak, bu kredi paralelinde Ermenistan'a Avrupa'nın göndermeyi hedeflediğı buğ- dayın sadece Türkiye topraklanndan geç- mesi suretiyle naklini talep etmesini gen- soru vesilesi yapmaa. oldukça gülünç ve düşündürücü olmuştur. Avrupa buğdayı, Türkiye üzerinden değil de. başka yollar- dan gönderse ve kontrolümüz dışında silah da göndermiş olsa, daha iyi mi olurdu? RP yoksa böyle bir şey mi hedeflemektedir? Türk cumhuriyetlerindeki İran-Ermeni iş- birliği paraleline de kendilerine empoze edilen bir şeyler mi vardır?" Müftüoğlu, "MÇP milletvekilleri genso- ruya ret, Ermeni'ye 'evet' oyu verdiler" ha- berleriyle ilgili olarak da, şu görüşlere yer verdi: "RP, milliyetçilik konusunda samimi olarak bu kadar hassasiyet gösteriyorsa, şu sorulara cevap vermelidir: Bu gensoru gö- rüşmesinde 4 RP milletvekili oylamada ni- çin bulunmamıjür? 'Ne Muüu Türküm Diyene', 'Türk Öğün Çalış Güven' cümle- lerinin Orman Bakanlığı kapısından ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndekı dağ- lardan. tepelerden silinmesini TBMM'de istemiş midir? RP Türkiye'de yaşayan her vatandaşımızm Türk olduğunu kabul et- mekte midir? Türkiye'de resmi dil Türkçe- dir. RP 'Her Türk vatandaşı Türkçe ko- nuşmahdır' fıkrine kaülmakta mıdır? RP üniter devletten yana mıdır?" sek nasıl oy alınz? Milletten oy alınz, yeter ki değışıklik yapabi- lecek kadrolar ve lider olsun. Biz, Mesut Yılmaz'ı seviyoruz. Biz, Mesut Yılmaz'ı sevmediği- mizden değil, partimizi ve ülke- mizi daha çok sevdiğimizden bu işe bir çare bulunmasmı isti- yoruz" diye konuştu. Ordu Milletvekili Şadi Pehli- vanoğlu da, Cumhurbaşkanı Özal'ı eleştiren bir konuşma yapü. Konuşmasına bir Nas- rettin Hoca fıkrasıyla başlayan Pehlivanoğlu, "Hoca bir İcan almış. Ama kansının kocası öl- müşmüş. Kadın sürekli hocaya rahmetli diye eski kocasından bahsedermiş. Bir gün, on gün derken bir gün kadın yine rah- metlisinden bahsederken hoca yataktan düşmüş. Kadın so- runca hoca, 'Senin rahmetli beni yataktan attı' demiş" dedi. Pehlivanoğlu'nun sözleri salon- da gülüşmelere yol açtı. Pehli- vanoğlu. sözlerini şöyle sürdür- dü: "Artık rahmetü oldu, pey- gamber olacak değil ya. Artık peygamber gelmeyeceğini o da biliyor, biz de. Otursun orada. Cumhurbaşkanı oldu. Zama- nında Akbulut'u yataktan attı, şimdi de Yılmaz'ı atmaya çalışı- yor." Eski BaşbakanYıldınm Ak- bulut, Pehlivanoğlu'nun bu ko- nuşmasında kendisine sataşma olduğu gerekçesiyle söz aldı. Akbulut, kendisiyle birlikte 300 delegenin imza toplayarak kongre istediklerini belirterek. kimse tarafından yönetilmedik- lerini, demokrası gereği bu şart- larda kongrenin yapılmasının kaçınılmaz olduğunu anlattı. Akbulut. "Kongreye ne gerek var deniliyor. Daha ne olsun? Bir iktidar partisi dsha önünde 1.5 sene varken seçime gidip muhalefete düşüyor. Daha ne olsun? Parti küçülmüştür. Da- ha ne olsun? Mevcut iktidar bir yıl içinde görülmemiş şekilde eridi. ancak biz girdiğimiz 3 se- çimi de kaybettik. İstanbul'da 6 dedik, sadece 2 alabildik. Daha ne olsun. Kaldı ki, olağanüstü kongre karanmn yeri burası de- ğil. Yeterli imza toplanmıştır ve bu kongre yapılacaktır" dedi. Akbulut'un bu sözleri üzeri- ne, Mesut Yıimaz söz istedi ve kürsüye geldi. Yıimaz, seçim sonüçlan üzernide kısa bir de- ğerlendirme yapüktan sonra, ANAP oylannda en büyük dü- şüşün 1989 mahalli seçimlerin- de görüldüğünü ve bir daha da hiç o oranın altına inilmediğini ifade etti. Yıimaz, kongreye seçim ya- pılmasına imkan tanıyan bir degişiklik önergesi sunacağını ve bu değışıkliğın ancak salt ço- ğunlukla gerçekleşebileceğini, aynca tüzük değişiku'ğinin üye tamsayısının salt çoğunluğu ile yapılmasını öngören ayn bir. önerge vereceğini açıkladı. Me- sut Yıimaz. bu önergelerin red- dedilmesi durumunda seçimin yapılamayacağını, ancak genel merkez olarak normal kongre- nin en kısa zaman içinde yapıl- ması için harekete geçeceklerini sövledi. Türk milletvekilleri, Alma-Ata'da siyaset tartıştı 4 Şeriatçı ııusuı, değil misin 9 taıtışıııası • CHP'li Akyol: "Şimdi siz din devletine ve şeriata karşı olduğunuzu söyleyebiliyor musunuz?" • RP'li Bayrak: "Din devletine ve şeriata karşı olduğumuzu söyleyemem" DOĞANAKIN ALMA-ATA - Türk İhraç Ürünleri Fuan için Kazakis- tan'ın başkenti Alma-Ata'da bulunan CHP'li milletvekilleri Hasan Akyol ve Faik AJtun ile RP Kayseri Milletvekili Şaban Bayrak. din ve laiklik konuJa- nnda tartıştı. Bayrak. "Din dev- letine ve şeriata karşı olduğumu- zu söyleyemem" dedi. Alma-Ata'da 7 kasımdan bu yana süren Türk îhraç Ürünleri Fuan'nın davetlisi olarak bu ül- kede bulunan milletvekilleri, za- man zaman tartışrna olanağı buldu. Türkiye'nin AJma-Ata Büyükelçiliği'nin verdiği yemek- ten sonra Kurmangazı Sokak'- tan Türk kafilesinin kaldığı Ka- zakistan Oteli'nin de bulunduğu Lenin Caddesi'ne doğru gider- ken, RP Kayseri Milletvekili Şa- ban Bayrak ile CHP Antalya Milletvekili Faik Altun ile Bartın Milletvekili Hasan Akyol arasmda, neşeli bir havada baş- layan taruşma şöyle gelişti: AKYOL - Şimdi siz din dev- letine vc şeriata karşı olduğunu- zu açıkça söykeyebUiyor musu- nuz? BAYRAK - Neden öyle ah- yorsunuz meseleyi? Komünizm- de mülkiyet de yok. faiz de. Ka- pitalizmde hem mülkiyet var, hem faiz. Bizde ise faiz yok. mül- kiyet hakkı var. Biz memleketin kalkınması için bunu getirece- ğiz. AKYOL - Tamam, onun orasını biliyoruz. Ama siz şimdi bize açıkça din devletine ve şe- riata karşı olduğunuzu söyleye- bilir misiniz? BAYRAK - Din devletine ve şeriata karşı olduğumuzu söy- lemem. Nasıl düşünüyorsanız öyledir. AKYOL - Ben bunu öğren- mek istiyordum Şaban Bey. Ka- muoyunda RP'nin şeriat düzeni ve din devleti getireceği gibi bir izlenim var da. onun için sor- dum. ALTUN - Şaban bey karde- şim, siz iki şeyde çağa ayak uy- duramadınız. Biri şu faiz mese- lesi, diğeri de başörtü konusu. BAYRAK - Nedenmiş o? Si- zin gibi taklitçi değiliz. Siz taklit ediyorsunuz. ama taklit ettiği- nizi beceremiyorsunuz. İsviçre bile başörtülü kızlann üniversi- telere girebilmesi için yasa çı- karttı. Türkiye'de hâlâ yasak. AKYOL - Siz başörtüsünü o kadar takmasanız, bizde de çı- kar o kanun. Ama siz takoğmız için çJcmıyor. BAYRAK - Takma meselesi değil. Benim üniversiteye gjden kızım başörtüsü takamıyor. Olacak iş mi bu? Bayrak, bir gazetecinin, Ka- zakistan'da yaşayan kadınlar hakkındaki izlenimlennin nasıl olduğunu sorması üzerine, şun- lan söyledi: "Ben Kazakistan'a daha önce de gelmiştim. Mahal- lelere zdyaretlerde bulundum. Dikkat ettim, Kazak kadınlan erkeklerin elini sıkmıyor, Özbek kadınlan sıkmıyor. Çünkü edepli, nezaketli, terbiyelı. Ka- zakistan'da yaşayan kadınlar geleneklerine bağh olduğu için mesele yok. Fuarda dikkat et- tim, bakanın (Turizm Bakanı) kansı erkeklerin elini sıkmadı. Neden? Edepli, nezaketli de on- dan. Rus kadınlanndan ise, bir- şey bekleyemezsiniz zaten." TBMM Genel Kurulu Gürsoy: Atatiirk'ü eleştirenler cahildirANKARA (Cumhuriyet bü- rosu) - SHP İstanbul milletve- kili İbrahim Gürsoy, Ata- türk'ü eleştirenler, onu anla- mayan cahil ve duygusuz kişilerdir" dedi. Başkan vekillerinden Yıi- maz Hocaoğlu'nun başkanlı- ğında toplanan TBMM Genel Kurul'nda görüşmelere geçil- meden önce, Atatürk'ün ölü- münün 54. yıldönümü nede- niyle saygı duruşunda bulu- nuldu. Genel Kurul'da daha sonra gündem dışı söz alan SHP İstanbul miletvekili İbra- him Gürsoy. "Resmi ideoloji^ ve Atatürkçülük " konusunda görüşlerini açıkladı. 12 Eylül yönetimi ile birlikte Atatürk'e yönelik eleştirilerin arttığını bıldıren Gürsoy "bleştınlenn Atatürk'ü anlamayan cahil ve bilgisiz kişilerce yapıldığını" söyledi. Gürsoy. Atatürkçülü- ğün resmi ideoloji olmasına da karşı olduğunu da bildire- rek şöyle dedi: "Bugünkü düzen, yani 12 Eylül rejimi ve onun devamı. takıpçisi ANAP'ın egemen kıl- dığı düzen, piyasa ekonomisiy- le din sömürüsüyle. dış ve iç siyasetiyle Atatürk'ün çizdiği bağımsızlık çizgisine taban ta- bana zıttır" 24 sanıkk PKK davasıbaşladı • DGM savcıa KemalAyhan tarafından haarlanan iddianamede, sanıklann PKK'nın askeri kanadı ERNK'ya üyeolduklan veOrta Anadolubölge komitesini oluşturduklan ileri sürüldü. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - PKK'ya üye olduklan ve örgüt için eylem yaptıklan sav- lanyla haklannda dava açılan ve aralannda tiyatro sanatçısı Dara Kutlay'ın da bulunduğu 15'i tutuklu 24 sanığın yargılan- masına dün Ankara Devlet Gü- venlik Mahkemesi'nde baş- landı. DGM, aralanndan Dara Kutlay'ın da bulunduğu 4 sanı- ğın tahliyesine karar verdi. Duruşmada. sorgulara geçil- meden önce söz alan sanık avu- katlanndan Mustafa Demi'in hazırlık soruşturması aşama- smda polisçe abnan ifadelerin kanıt olarak kullanılamayaca- ğını belirterek yaptığı itiraz, mahkeme başkam Muammer Ünsoy tarafından reddedildi. Sorgulamalanna geçilen samk- lar, iddianamede yeralan suçla- malan kabul etmediklerini be- lirterek, emniyette işkence gör- düklerini ve ifadelerini yoğun baskı altında kendilerine zorla imzalattınldığını savladılar. DGM savcısı Kemal Ayhan tarafından haarlanan iddiana- mede, sanıklann PKK'nın as- keri kanadı ERNK'ya üye ol- duklan ve Orta Anadolu bölge komitesini oluşturduklan ileri sürüldü. Saruklann TRT ve önemli kamu kuruluşlannı bombalama haarüğında ol- duklanmn Jkvlandıgı iddiana- mede, sanıklann PKK'mn dağ kadrosuna eleman kazandır- mak için çaljşmalar yürüttükle- ri ve bazı MÇP milletvekillerine karşı eylem yapacaklan ileri sü- rüldü. Yaklaşık 5 saat süren duruş- manın ardından mahkeme, tu- tuklu sanıklardan Dara Kut- lay, Müslüm Güneş. Yalçın Er- sözen ye Orhan Akşahin"in tah- liyelerine karar verdi. Mah- keme, diğer sanıklann tutuklu- luk hallerinin devamına karar verirken, duruşmayı başka bir güne bıraktı. METROPOL ATtLLA DORSAY "Mucizeler Çagı" ve Yaşar Kemaİ Olaylar ve durumlar üzerine, çok genel, çok bağlayıcı, çok katı yargılarda bulunmaktan hep kaçınmışımdır. "Azizim, Türkiye batyor", "çağımızda kültür-mültür kal- madı", "dünya artık yaşanacak yer olmaktançıktı", "ko- münizm öldü, yaşasın kapitalizm", "her şey kötü, her şey bayağı, her şey çöküyor" türünden çok genelgeçer yargılar, kahve söyleşilerine yakışsa da benim ne yazı, ne de düşünce alanında benimsediğim türden yargılar değildir. Aydın olmak (kendimi birazcık aydın saymama izin verilsin), bir yandan her an her şeyden kuşkulanma- yı ve her şeyi yeniden ölçüp biçmeyi gerektirir. "Aydın olmak, bir kuşku mesleğidir". Ote yandan ise bir bütün içinde ayrıntıların önemi büyüktür ve meraklılarının çok iyi bildiği gibi kimi zaman ayrıntı dediğimiz şeyler, bir sorunun özu. temeli gözüken şeyler kadar, hatta onlar- dan çok önem taşırlar. Bu küçük sütunda, kimi zaman bu tür kuşkularımı, du- raksamalarımı okurlarlapaylaşmaya. kişisel "tereddût 1 - 'lerimi yansıtmaya çalışıyorum. "Tereddütsüz", kendin- den ve yargılarından tümüyle emin, her sözünün kera- met olduğuna inananlardan değilim, hiç olmadım, olma- yacağım. Çağımız bir "kuşku çağı'dır. Olasılıkla bütün çağlar böyleydi. Ve insana yaraşan en doğru tanımla- malardanbiride, belki onun "kuşku duyan", her şeyden kuşkulanan, her şeyi her an yeniden tartışan bir yarank olmasıdır. Türkiye'nin genel gidişinden memnun değiliz ya... Re- fah Partisi gemi azıya aldı gidiyor... Toplumdaki değer erozyonu katianarak sürüyor... Toplum, istenen, özle- nen demokratik düzeye, açık toplum görünümüne bir türlü yaklaşamıyor... işkence, baskı, hoşgörüsüzlük, de- diğim dedikçilik her yerde egemen... Kentlerimiz gitgide daha kötü, daha çağdışı biçimde yönetiliyor... Sosyal devlet kavramı bir türlü rayına oturtulamıyor, orta sınıf- lar eriyor, enflasyon aileleri çökertiyor; eğitim, sağlık^ kültür gibi alanlarda her gün ileriye değil geriye gidiyo- ruz... Vs. vs.. Bu tür yargıları her gün uluorta söylüyor, umutsuzlu- ğumuzu belirtiyor, "gidiş "ten kaygılarduyuyoruz. Içten- likle yapıyoruz bunu üstelik... Ama her şey gerçekten de böylesine kötü mü? Örneğin kültürümüzde yozlaşma dediğiğizde, bu matematik bir gerçek mi? Gençler oku- muyor dediğimizde bu hemen genelleştirilebilecek bir gözlem mi? Sinemamız gerçekten batıyor, kimse tiyat- roya gitmiyor, müzik alabildiğine yozlaşıyor, edebiyatı- mız çatırdıyor mu? Yoksa tüm bu yargılar, içerdikleri gerçek payıyla birlikte, zıtlıklarmı da içlerindetaşıyorlar, umutları da bağırlarında yeşertebiliyorlar mı? Kitap fuarını gezerken, biraz da bu tür soyut düşünce- ler kafamda çağnşımlar yapıp durdu. Okumuyorlar, okumuyoruz, deyip duruyoruz. Peki, bu yıl "istiap had- di" iki misline çıkmış fuarda yer alan onca yayınevi ve standlara yayılmış onca cicili-bicili kitap niye, kimin için basılıyor? Eskiyle kıyaslanmayacak düzeyde zevkli, gü- zel, estetik, şıksunumlu bu kitapların sınırlı daolsaaiıcı- sı, okuru yok mu? Var ki basılıyorlar. Açılış töreninden hemen sonra "Bugünlük şöyle bir dolaşayım, sonra yine gelirim" diye düşündüğüm ve bi- linçaltımda, çok dolu olan şu günlerde okumaya vakit ayıramayacağımı bilmenin baskısıyla yüklü olduğum anda bile, kitapların çekiciliğine dayanamıyorum... Bir Pasolini, bir Fitzgerald, birer Murdoch, Potocki, Danilo Kis, Boris Vian. birer Highsmith, Bukowski, Cortazar, bi- rer Yavuzer Çetinkaya ve Adalet Ağaoğlu. bir Evin llya- soğlu'nun müzik kitabı, bir Sezer Duru'nun Alman klasi- ği çevrisi, birkaç tuz-biber niyetine Stephen King veya V.C. Andrews serüveni derken, koltuğumun altı kitaplar- la dolu ayrılıyorum fuardan... Ve bu akşam, Yaşar Kemal gecesi var. "Okunmuyor" denen bir toplumda böylesine hoş bir kitap fuan ve böy- lesine çok kitap nasıl bir mucize gibi görünüyorsa, Ya- şar Kemal de okuyup yazmayan bir toplumdan gelen öylesine bir edebi mucize. taşkın bir sözcük ve imge kaynağı değil mi? Kültürü yıllar yılı böylesine dışlamış, resmi ideolojinin dışına koymuş bir toplumda, okuma- yazmaya asla sempatiyle bakmamış, giderek onu ken- disine düşman bellemiş bir yönetim anlayışı altında, bir Yaşar Kemal'in yetişmesi, bir mucize değil mi? Böylesi- ne bir "dünya yazarı "nın varlığı, tıpkı bir Melih Cevdet, Fazıl Hüsnü, Aziz Nesin, Salah Birsel ve diğer ustalan- mız gibi, evrensel platformda yüzümüzü ağartan, bizi mutiu kılan, toplumca mutlu kılan ve sonuna dek tadına varılması gerekli bir olay değil mi? Evet, Türkiye gerçekten de bir mucizeler ülkesi. Belki de çağımız bir mucizeler çağı. Çok düşük düzeyde bir kitle kültürünün çıkarcı medyalar aracılıgıyla dünyamıza böylesine egemen olduğu bir çağda, her ülkede hâlâ büyük, has, özgün sanatçıların yetişmesi, çağımızı her şeye karşın yaşamaya değer kılan olağanüstü bir muci- ze, mucizelerin en güzeli değil mi? Devlet Bakanı Erman Şahin hazırlıklann tamamlandığını söyledi ŞehirleşmeBakanlığı siyasi engeletakıldı istanbul Haber Servisi- Dev- let Bakanı Erman Şahin, Şe- hirleşme ve Konut Bakanlığı ile ilgili çalışmalannı tamam- ladıklarını. bakanlığın kurula- bilmesi için siyasi nedenler dışında hiçbir sorunun ol- madığmı söyledi. Çeşitli ba- kanlıklardakı imar yetkileri- nin bu bakanlıkta toplana- cağını söyleylen Erman Şahin. "Mevzuat karmaşası kaldın- larak yerel yönetimlere de- mokratik bir yapı kazandın- lacak. Onlan vesayet altında tutan değil. destekleyen bir an- layış olacak" dedi. Hükümetin koalisyon protokolünde yer alân ancak siyasi anlaşmazlıklar nedeniy- le bugüne kadar kurulamayan ŞehirciLk ve Konut Bakanlığı hakkında biigi veren Devlet Bakanı Erman Şahin. ba- kanlık bünyesinde iki ya da üç genel müdürlük kurulacağını, Arsa Ofısi. İller Bankası, Em- lak Bankası ve Toplu Konut İdaresi'nın bu bakanlıkla ilişki içine gireceğini belirtti. Şerurcilik ve Konut Bakan- bğı'nın siyasi engeller nedeniy- le kurulamadığını ifade eden Şahin, "Kuruluş için bütün çahşmalar hazır. Siyasette ön- celik meselesi var. Şu anda si- yasi nedenlerle uygulanamı- yor. Ancak uygulamaya gire- cek ve özellikle İstanbul için büyük kararlar alınacak" dedi. Bakan Şahin. İstanbul'- da bir yetki karmaşası ya- şandığım. bütün bakanhklann kentte yetkili olduğunu, bu- nun da koordinasyon eksikli- ğine neden olduğunu, sonuçta Istanbul'un bir sokağının 10 kez kazılıp asfaltlandığını söy- ledi. Şahin, temel kararlan ve- rebilecek güçlü bir yerel yö- netimin olması gerektiğini, bu sorunlann çözümü ve bele- diyeler arası koordinasyon için Şehircilik Bakanlığının kurulması gerektiğini belirtti. İstanbul'da seçimle yöneti me gelen belediyenin yetkileri- nin sınırlı olduğunu, bunun da sahipsiz bir kent kımliği do- ğurduğunu kaydeden Bakan Erman Şahin şunlan dedi: "İstanbul'da 10 milyonluk bir kaos yaşanıyor. Binlerce yıllık siluetin üstüne kanserleş- miş beton bloklar dikiürse kimse İstanbul'un sorunlannı çözemez. Bunlan yapmak isteyenle, İstanbul'u korumak isteyen bir bilim adamı uzlaşamaz. Kentle ilgili kararlar belediye- lerden çıkmalıdır. İmar affı diye birşeyi kesinlikle ağzınuza alinayacağız" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle