Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
11KASIM 1992 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 11
TUYAP'tabuBûn
KültürSenisi-11. TÜYAP
Istanbul Kitap Fuarı'nda
bugün saat 14.00"de B katı
konferans salonunda, Altın
Kitap ödül töreni yapılacak.
Saat 20.00'deise, kitap
fuannın bu yılki onuryazan
Yaşar Kemal için düzenlenen
eecegerçekleşecek. Çeşitli
tkinlikJerin sunulacağj gece,
AKMBüyükSalon'da
izlenebilecek.
TÜYAP'ta imza
günleri
KültürSenisi-11. TÜYAP
Kitap Fuan etkinlikleri
çerçevesinde gerçekleşitirilen
imza günleri kapsamında
bugün TYS standmda, Ataol
Behramoğlu. Aydın Boysan.
Bedrettın Aykın.Can Yücel,
Gülseren Engin, İdris
Atmaca. Kandemır
Konduk. Mahir Ünlü, Sulhi
Dölek, Tank Dursun K.,
Üstün Akmen ve Yalvaç
Uralkitaplannı
imzalayacaklar. Çocuk
Vakfı'nın düzenlediği imza
günlerinin bugünkü konuğu
ise. Gülten Dayıoğlu.
Çocuk ve Gençlik
edebiyatıKüJtürSenisi-Alman Kültür
Merkezi ile TYS tarafından,
11. TÜYAP İstanbul Kitap
Fuan kapsamında
düzenlenecek olan "Çocuk
ve Gençlik Edebiyatı"
sempozyumu ile ilgili olarak
dün bir basın toplantısı
düzenlendi. Toplantıda,
Türkiye'de gençlik ve çocuk
edebiyatına yeterince önem
verilmediği vurgulanarak.
sempozyumla kamuoyunun
ilgisinin bu konuya
çekilmesinin amaçlandığı
elirtildi. Toplantıya katılan
Alman Kültür Menkezi
Müdürü Johannes Weisser,
Almanya'da. çocuklan için
kitap seçmekte zorluk çeken
ana- babalara yardımcı olan
jüriier bulunduğunu ifade
etti. Fatih Erdoğan ise,
anne-babalann sürekli
kendilerini arayarak
çocuklanna hangi kitaplan
okutmalan gerektiği
konusunda sorular
sorduklannı belirterek, bu
sempozyumda, Türkiye'de
de ana-babalara bu konuda
yardımcı olacak
"değerlendirme jürileri"
oluşturulması konusunda
önerilerde bulunulacağını
bildirdi.
TÜYAP'ta imza
KültürServia- TÜYAP
Kitap Fuan'nda değişik
standiarda imza günü ve
söyleşilersürüyor. Nazım
Hikmet Kültür ve Sanat
Vakfı standmda. bugün saat
15.00-16.00 arasmda Tank
Akan.yann 16.00-20.00
arasında Hüseyin Ergün,
cuma günü 15.00'ten sonra
Müzehher Va'nu, cumartesi
15.00'ten sonra Samiye
Yaltınm, pazar günü
16.00-19.00 arasıSemih
Balaoğluve 16.00'dan sonra
da Atilla Coşkun kitaplannı
imzalayacaklar ve okurlarla
söyleşi yapacaklar.
Denktaş'ın
sergisi iptal
WASHİNGTON(AA)-
VV'ashington'daki bir sanat
kulübü. ABD'nin KKTC'yi
tanımadığı gerekçesiyle Rauf
Denktaş'ın resim sergisini
iptal etti. Denktaş'ın sergisini
daha önce kabul eden "Arts
Gub of Washington"adh
sanat kulübü, üç hafta sonra
fikir değiştirdi ve KKTC'nin
ABD tarafından kabul
edilmediğini belirterek
serginini iptal edildiğini
açıkladı. Politik bir
gerekçeyle Denktaş'ın
sergisini son anda iptal eden.
kulübün başkanı Evelyn
Woolston'un tutumu
tepkiyle karşılandı.
Renate VVelsh
geliyop
KültürSenisi- Avusturyalı
çocuk \ e gençlik kitaplan
yazan Renate VVelsh,
Avusturya Kültür Ofisi'nin
daveti üzerine Türkjye'ye
gelerek 24 kasımda İstanbul,
25 kasımda Eskişehir
Anadolu L'niversitesi. 27
kasımda da Bursa Uludağ
Üniversitesi Almanca
bölümlerinde kendi
eserlerinden bölümler
okuyacak
Markopaşa
Kitap Fuarı'nda
• Kültür Senisi - Çınar
Yayınlan. kuruluşunun
10.^ılı nedeniyle bu yj]
TÜYAP Kitap Fuannda
Rıfat Ilgazınsahipliğini ve
yazı işleri müdürlüğünü
yaptığı Markopaşa ve Hür
Markopaşa mizah
gazetelerinin tıpkı basımmı
ücretsiz okurlanna dağıtıyor.
Fuarda Rıfat Ilgaz'ın kendi
sesinden okuduğu şiirlerden
oluşan kaseli de satışa
sunuluvor.
Şiirsellikle yaşanmışın tadmı birleştiren büyük usta Yaşar Kemal:
Dağlannarkasınınbüyüsühiç
ATİLLA BİRKİYE
Yıl 1923, aylardan ekim.
Adana'run Osmaniye ilçesine
bağlı Hemite köyünde Kemal
Sadık Göğçeli (Yaşar Kemal)
dünyayagelır...
Yıl 1992. aylardan kasım,
günlerden pazartesi ve ayın do-
kuzu. Kapalı bir hava, kışın ya-
vaş yavaş geldiğini bildiren
cinsten bir rüzgar ve hafıf hafıf
çiseleyen yağmur. Yaşar Ke-
mal'in evindeyiz: Etrafı yeşillik
ve çoğunu Yaşar Kemal'in dik-
miş olduğu ağaçlarla çevrili
evinde sakin ve huzurlu bir or-
tam...
Yaşar Kemal, daktilosunun
başına oturuyor. Beni de
karşısına oturtup "Hadi sor ba-
kalım" diyor. Onun yapıüann-
da sıkça rastladığım çeşitli tema
ve eksen konulardan
çıkardığım sorulan yöneltiyo-
nım. Yazmaya başhyor.
Yaşar Kemal'in sesiyle girdi-
ğim hoş havadan birdenbire çı-
İayorum; "oku bakalım" diyor:
- Günümüzdeki bireysellik so-
runu için ne diyorsunuz?
Çağımız iletişim çağıdır. Bü-
tün dünya biraz da bir tek ulus
gjbi bir şey oldu. Böyle demek
doğru mu acaba? Bireysellik
derken batıdan söz etsek daha
doğru olmaz mı? Bir bozulma-
dan, bir kişilik yozlaşrnasından
söz etsek mi? Bugünkü iletişim,
yani televizyon, radyo, sinema,
hepsi çağanoz yavrusu gjbi, bir-
birlerine benzeyen düşünceler
üretiyorlar, buna düşünce diye-
bilir miyiz bilmem, bu yüzden
de insanlar kabptan çıkmışcası-
na bir biçimde oluşuyorlar, bir
tek insan oluyorlar. Gitükçe de
bir sürüye dönüşüyorlar. Birey-
sellik dedikleri bir kişisizliğe dö-
nüşüyor. İnsanlık bir yozlaş-
mayla karşı karşıya. Sürü hali-
ne gelmiş, kişiliğinden uzak-
laşmış insan da artık yaratamı-
yor. Yaratamayan insan da bit-
miş insandır, insan yaratıcı bir,
evrende tek yaratıcı bir soy ol-
duğuna görc.Sevindirici bir
olay var, bugünkü tüketici ko-
şullandırma, dünyamızda beş
milyara yaklaşan insanlann bü-
yük bir çoğunluğuna daha ula-
şamıyor. Ulaşsa bile, birçok se-
beplerden ötürü, her kesimi,
batıdaki gibi yoğun etkileyemi-
yor. Onun için durumu biraz da
olsa kurtanyoruz. Bir bakıma
bireyin gelişmesi, bıreyin kişili-
ğini yitirişi oluyor. İnsanlık için
epeyce büyük bir yıkım.
- Bu bireyseUiğinromanayan-
sunası...
Romana gelince bu kişisizlik
ona da yansıyor. Bau'run ro-
manı bizim yazdığımız roman-
lar gibi değil. Bizim bilinçli ro-
manalanmız bir zamanlar ol-
duğu gibi artık batıya öykün-
müyor. Dünyaya yeni roman
biçimleri, yeni roman kişilikleri
veriyor. Bu da dünya romanın-
da, şiirinde onlann yazarlannın
varamadığı yenilikler oluyor.
Ve biraz da bu gelişme, bu taze-
lik onlan epeyce şaşırtıyor.
- Romanlarınızda özellikle de
"Kimsecik" üçlemesinde insanm
korkusunu, hatta bire>in korku-
nun üstüne yürüvüşünü, uştüne
üstüne gidişini yazdınız. İnsa-
noğlunun korkusu nedir > a da in-
sanoğlu nasıl bir korku yaşıjor?
Korkuyla, romarilanmda
çok uğraştığım doğru. Yaşam-
da da insanın çok korktuğu
doğru. Bence bütün kahraman-
lıklann altında da bir korku ka-
ranlığı yatıyor. İnsan bilinçlen-
diğinden bu yana hep korkmuş.
Ne yapsm, hep de korkunun
üstüne yüriimüş. Yani yönü,
her atuğı adım karanlık...Nere-
ye gitse, ne yapsa her yerde onu
korku bekliyor. O da, ister iste-
Bugece Yaşar KemalGecesi
Kültür Servis - //. İstanbul Kitap Fuan nm
Onur Yazarıseçilen Yaşar Kemal için düzenle-
nen gece, bu akşam saat 20.00 'de Atatürk Kül-
tür Merkezi Büyük Salonunda yapılacak.
Türkiye Yazarlar Sendikası ve İstanbul Bü-
yükşehir Belediyesi tarafından ortaklaşa dü-
zenlenen 'Yaşar Kemal Gecesi'ne konuşmacı
olarak Kültür Bakanı Fikri Sağlar, İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanı Nurettin Sözen,
Fransa Kültür Bakanı Jack Lang adına Dant-
şman Philippe Boucher, Türkiye Yazarlar
Sendikası Genel Başkanı Oktay Akbal ve Öz-
demir İnce katılacaklar. Sunuculuğunu Atilla
Dorsay'ın yapacağı 'Yaşar Kemal Gecesi'nde
Yaşar Kemal'in avnı adlı uzun övküsünden
sahneye uyarlanan 'Teneke' oyunundan bir bö-
lümle Gülriz Sururi, yine Yaşar Kemal'den
uyarlanan Oytun Turfanda 'nm 'Bebek' balesi-
nin ilk bölüntüyle İstanbul Devlet Balesi sa-
natçılan ve bir konserle Zülfü Livaneli de yer
alacaklar. 'Yaşar Kemal Gecesi'nde, ı bir Ya-
şar Kemal Betgeseli de gösterilecek.
bitmeyecekBenım romanlanmda da öyle. - Bu romanlarda teknoloji-
"Kimsecik" üçlüsünde bir nin doğayı değiştirmesi de işleni-
dağın arkası var. İnsanoğlu hep yor...
o dağın arkasını amaçlamış, Traktör geunce, fabrikalar
oraya vannca öteki dağın ar- gelince böyle oldu. Değişimi
kasını, oraya vannca da öbürü- kötülük sayıyorlar. Bukötülüğü
nün arkasını...İnsanhk vardığı
d öbü d
mez karanlığın üstüne yürüyor.
Korkunun üstüne yürümedi di-
yelim, acıdan ölür. Bir avın üs-
tüne gidemez, bir karanlık ma-
ğaraya giremez. Korkuyu in-
sanlık tarihi boyunca istediği-
miz kadar çoğaltalım, zaten
durmadan korkuyu biz çoğalu-
yoruz, yapacağımız hiç bir şey
olmadığından dolayı da korku-
nun üstüne yürümekten başka
bir çare bulamıyoruz. Korku-
nun üstüne en çok yürüyenimiz
de kahraman oluyor. Düşünce-
de bile korkunun, büinmeyenin
üstüne yürüyen kahraman olu-
yor. Ben son romanım "Kimse-
cik" üçlüsünde korkuyu. kor-
kunun üstüne yürümeyi yoğun-
laştırmaya çalıştım.
Ne bu romanlanm ne de öte-
ki romanlanm salt'bu korku-
dur. Bu. korku işi, insanın
tümü değildir. Birazamızdır.
her dağın arkasında öbür dağın
arkasını arayacak...İşte böyle
böyle. dağlann arkası, dağlann
arkasının büyüsü hiç bitmeye-
cek.
-İnsanın \e doğanın bozulması
üstüne ne düşünüyorsunuz? " Ak-
çasazın Ağalan"nın iki kitabı-
nda da doğanın bozulması ve in-
sanın yozlaşması anlatılıvor...
Bu ıki roman, bir üçüncüsü
de var. bir tükenişin romaru.
Daha doğrusu, feodal ilişkilerin
ya da feodala benzeyen ilişkile-
rin bitişi, kapitalist ilişkilerin
başlamasının romanı. Kapita-
list'ilişkilerin kendi yaşadığım
topraklarda başladığını, feo-
dallarin tükendiklerini gör-
düm. Bunun taruğıyım. Feodal
insanlığın doğası başkaydı. Ka-
pitalist ilişkilere geçilince doğa
birdenbire değişü. Bu tükenen,
başkalaşan doğanın insanlan-
ndan birisiydim. 1950'lerdeÇu-
kurova traktörle doldu. Çu-
kurova o zaman ormanlıktı.
İnanılmaz bir doğa örtüsû
vardı. Kamışlıktı, sazüktı, uç-
suz bucaksız çayırlıklardı. ba-
taklıklardı. Her bölge, her bu-
cak bin türlü kuşlann, öteki
hayyanlann cennetiydi. Deği-
şiklikten sonra ne kuş, ne bo-
cek, ne kelebek, ne ot ocak, ne
bataklık. ne kamışhk...Çukuro-
va bir tanm çölü oldu. O
aydınkk, dibine kuran düşse
okunur sulan birer ağı olarak
kapkaranlık akü. Ben de otur-
dum, bu tükenen doğanın, bu
bir tanm çölü yapılmış bitkin
doğanın romanım, değişmiş,
aalaşmış insanının destanını,
masalını vazdım.
de teknolojiye yüklüyorlar.
Doğru değil. Teknoloji getirdi
bu işi başımıza. Bu belli. Tek-
noloji kımin elinde. Doğaldır
ki, sömürücülerin elinde. Insanı
iliklerinejcadar sömürenler, eli-
ne gecirdikleri doğayı niçin üik-
lerine kadar. son taşma, son
otuna kadar sömürmesinler.
İnsanlar ses çıkanyorlar, aç
kalmca da ölüyor. sömürücüle-
rin işine yaramıyorlar...Sömü-
rülen doğa hiç ses çıkaramıyor.
Ölünceye kadar da ses çıkara-
mayacak. Biz de sonunda, o sö-
mürenler de içimizde, doğayla
birlikte cartlağı çekeceğiz.
Bu teknolojinin hiç bir güna-
hı yok. Güneh teknolojiyi kul-
lanan sömürücülerde. Tekno-
loji insanlığın, yani büyük in-
sanlığın eline geçtiği gün, sömü-
rücülerin sömürerek tüketip bi-
tirdiği doğayı bir tek güç kurta-
rabilir. o da teknolojinin gücü.
Günahı, ağa var, dili yok tek-
nolojiye yüklemek işi saptır-
maktır. Bu da ayıptır, insanbğa
yakışmaz. İnsanlık , bir gün,
doğamızı kurtardığı için tekno-
lojiye minnettarlık duyacakür.
Şimdilik bu bap da roman-
lanmızdadır. arzederim.
Yaşar Kemal hiç kuşkusuz,
Homeros'un günümüzdeki ak-
rabası veedebiyatımızındoruk-
lanndan biri. Yapıtlan kırka
yakındileçevrilmiş. Yunus'tan,
Pir Sultan'dan, Karacaoğlan'-
dan, Köroğlu'ndan günümüze
kadar gelen edebiyat köprüsü-
nün, kültür köprüsünün bir
ayağı...Türkçe'nin destansı
kahramanı olan Yaşar Kemal'e
daha nıce nice görkemli yapı-
tlardiliyoruz...
Ünlü yazanmızm doğduğu Hemite köyünde mahalle ve çocukluk arkadaşlan onu anlattılar
DağZAFER AKNAR
ADANA - Otomobüin hızı
150'Ii. Yol şose değil, asfalt. O
da tekerleklerin altından kaçı-
yor. Hava sıcak. Pencereleri
açıp serinlemeye çalışmak yer-
siz. Otomobüin havalandı-
rması devreye giriyor. Dışansı
30. biz 18 dereceyi yaşıyoruz.
Oto parfümü içeriye bahar ha-
vası dolduruyor. Yo) çift gidiş-
geliş. Üstünde Japon, Aİnan
harikalan lüks otobüsler. Yeni
otoban daha korkunç. Devrin
sınınyok; 150,180,200...
-Yol ne kadar?
-55 km...
-Ne kadar zamanda gideriz?
-15-20. Bilemedin 25 da-
kika...
Şimdi bu zamanı anlatıyo-
ruz. Ya ewel zaman içinde:
"Ceyhan'da bir garaj...Oto-
büslerle dopdolu. Otobüsler,
üstüste gibi bir şey. Ortalık toza
dumana batmış. Gökte toz bu-
lutlan dönüp duruyor. Bir
sıcak bir sıcak ki...Çok yakında
bir yangın varmış da, bu dün-
yayı kavuran alev oradan geli-
yormuş dersiniz. Otobüsün
üstü yük, içi insanla doldu. Ter
kokusu.Ayak kokusu...Oto-
büste bir zıngırtı, gürültü, sal-
lantı...Dayan dayanabilirsen.
Otobüs harap bir otobüs...Altı-
ndan, yanından. pencerelerin-
den. içeriye sel haünde tozlar
akıyor. Tozdan yüzümüz gözü-
müz belirsiz olup. her yarumız
apak kesıldı."
27'lik foto muhabiri, toy ka-
lem; Yaşar Kemal'in Çuku-
rovası'nda izler arar. Hem de
havalandırmah. bahar kokulu
otomobille. Acaba bu Çukuro-
va başka mı? Şose yok, asfalt
var. Sıtma yok, toz yok. Oto-
büste insanlar balık istifı değil.
İşte böyle çelişkili düşünce-
lerle, Ceyhan'dan Yaşar Ke-
mal'in doğduğu Hemite köyü-
nün yoluna giriyoruz. Mevsime
bağlı olarak. hakim renk san.
Bu sanyı nasıl anlatacağız şim-
di?" Ova sanki portakal bahçe-
si gibi mi?" diyeceğiz. Ya mevsi-
me direnen yeşil nasıl yeşil?
Cam göbeği, nefti. çağla...
Mihmandann uyansıyla, dü-
şüncelerden sıynlıyoruz."İşte
şu ilkokul, Yaşar Kemal'in
okuduğu Burhanlı ilkokulu."
Hızla yanından geciyoruz. Ge-
riye dönüp baktığımizda filmsel
bir görüntü. Yapraklar havada
dans ediyor. Köyün kahvesin-
deyiz. Konuklar daha sandal-
yelerle tensel temasa geçmeden,
dertler başlıyor:
"1934 yapım yılh, hem de
Yaşar Kemal'in okuduğu il-
kokulu kapatmışlar.hem de po-
litik nedenle..."
Yaşar Kemal, heyeti İstan-
bul'dan uğurlarken," Siz de ge-
lin. Doğup. büyüdüğünüz ve
okuduğunuz yerlerde sizi de gö-
rüntülemek isterdik..."
Yanıt hayli ilginç olmuştu:
"Daha orada yüzlerce Yaşar
taş tanıyor Yaşar Kemal'i
'v.
Ne demişti Yaşar Kemal: 'Köyünıe gider gitmez. benim kalemi
fotoğrafla." Köye gittik, kakyi görünrüledik.
D v yTw.- •
erviş Ahmet:
Bak şurada çelik
çomak
oynardık. Zaten
gözünüde
çomak
oynarken
sakatladı. İyi
huylu diye kalmış
aklımda. Büyük
adam. Onun
sayesinde
buralan çok
ünlendi.
JVlehmet Cömert:
Bak bu Ceyhan
Nehri. Ama insan
hırsını
önleyemedi.
Şu camide
öldürdüler
Yaşar'ın
babasını. Hem de
namaz
kılarken sırtından
hançerlediler. Ahmet Gündoğan, Yaşar Kemal'in çocukluk arkadaşı. Ama,
'Beni Derviş Ahmet diye yaz' diyor. 'Yaşar beni bu adla tanır.'
Kemal var. Onlan şimdiden çe-
kin, bana ne gerek var..."
Üzgünüz ama yoktu. Okul
kapatılmış. Aileler bu olaya
tepki göstererek, çocuklannı
başka okula göndermiyordu.
Muhtar camiden anons yaptı-
rarak, çocuklan okula çağın-
yordu. Burhanh ilkokulu öğ-
rencilerini; belki de son kez
okullannın önünde görüntülü-
yorduk.
Mustafa Küçükyılmaz.
yaşında.
-Yaşar Kemal'i tarur mısın?
-Tanımam. Okulumuzu isti-
yoruz.
-Büyüyünce ne olacaksınız?
-Bilmem. Okulumuzu isti-
yonız.
Yine kahveye dönüyoruz.
Yaşar Kemal'in okul arkadaşı
geliyor, Abidin Duru:
"Biz ona şair derdik. Küçük-
Jüğünde şiir yazardı. İçine ka-
panık iyi bir çocuktu.
FarkJıydı, çalışkandı..."
Bundan sonraki durak, He-
mite köyü. Ne demişti Yaşar
Kemal:
"Köyüme gider gitmez, be-
nim kalemi fotoğrafla..."
Köye gittik. Büyük sözü din-
ledik. Kaleyi görüntüledik.
Bende bir hayal kınklığı. Do-
kunsalar. ağlamayacağım da
içimi dökeceğim. Son ilham
kaynağım da kurudu. Sefalet
değildi görmek istediğimiz...
Şekilsiz beton yapılar ve üze-
rinde uydu antenler; çevrilmiş
Yaşar Kemal'in kalesine? Hani
ışıklann binbir çeşide aynldığı
si\Tİ kayalar? Tahta beşikteağı-
tlarla sallanan çocuklar. Cey-
han'da çamaşır yıkayan kadı-
nlar. Nasıldı.o traji-komik
öykü?...
"Çukurovalı. küçükbaş hay-
vanlannı hiç işaretlemezmiş.
Çünkü başka sürüye kanşınca
sesinden bulup çıkanrmış kendi
hayvanını. Ama aynı Çukuro-
valı şimdi, traktörünü alırken
değişik renklerde almaya özen
gösterirmiş, başka traktörlerle
kanşmasındiye..."
Hemite kö> ünde dolaşıyo-
ruz. Yaşar Kemal'den birşeyler
bulmak için. Köy. ünlü köy.
Doğal bir fılm seti gibiymiş es-
kiden. Tam dokuz fılm çekil-
miş, çeşitli tarihlerde. Köylüler
de doğal fıgüran. Kameraya
alışık yani. Çat kapı dal içeriye.
İnsan dışında. dağ-taş tanıyor
Yaşar Kemal'i. Hepsinde doğ-
ru. yanlış bir anı gizli.
Yaşar Kemalin çocukluk ar-
kadaşı, Ahmet Gündoğan; is-
mini yazdınrken."Derviş Ah-
met diye yaz, eskiden baba
adıyla birlikte anılırdık biz. Ya-
şar beni bu adla tanır" diyor.
Derviş Ahmet 78 yaşında.
Avurtlan çökük. Net görmesi
için gözlüklen kafı gelmiyor.
Kulaklan da ağır işitmekte.
"Bak şurada çelik çomak oy-
nardık. Zaten gözünü de ço-
mak yaparken sakatladı.Iyi
huylu diye kalmış akbmda.
Akıllıydı. Büyük adam, büyük
adam. Onun sayesinde buralan
çok ünlendi.."
Evden. eve girip çıkıyoruz.
Mehmet Cömert'te de anılar
gizli:
"Bak bu Ceyhan nehri. deniz
gibi değil mi? Ama insan hırsını
ve intikamıru önleyemedi. Şu
camide öldürdüler Yaşar'ın ba-
basını. Hem de namaz kılarken,
sırtından hançerlediler. Adam
nehri geçmiş de gelmiş.' Gönül
işi' dediler. Hançerledikten son-
rada nehirin kıyısındaki çahhğa
saklanmış. Beklemiş, ağlayış
bağınşlan; duymuş ki feryat-
lan.'ha tamam öldü...'demiş..."
Ceyhan nehri sakin. Azgın
olsa ne yazar? Kurulmuş üs-
tüne beton köprüler. Biz ba-
kanz Ceyhan'a küçümseyerek.
Zaten yenilmiş evvel zamanda
insan hırsına. Hetime kalesi bir
nokta. Yürü yürii çıkılmazmış
eskiden. Bas gaza 5 dakikada
yanındasın.EyÇukurova.Çuku-
rova: sıtmadan. sıcaktan kırdın •
insanlan. Bakabilir misin şimdi
Çukurovalıya yan?...
Zincirli kitaba gözaltı
• Bastarafi 1. Sayfada
dır" dedi. Ilım ve Edebiyat Ese-
ri Sahipleri Meslek Birliği (İLE-
SAM) Başkanı Yahya Akengin
"Gerekçesinde hakblık olsa bile
bunun uygulaması böyle olma-
malı idi" dedi. Toplatma, gö-
zaltına alma gibi yöntemlenn
da yanlış olduğunu belirten
Akengin daha sonra şöye dedi:
"Olay ne kadar haksız olsa
bile fikirle ılgıli bir olayda bu gi-
bi yöntemler. kişiyi haklı göste-
rir. Ben bu konulann fıkiryön-
temi ile yasalarla çözülmesi
taraftanyım. Böyle birolayı da
onavlamak mümkün değildir."
Eğitımciler Birliği Başkanı
Akif İnan "Bu davranış, fikre.
serbest düşünceye vurulan bir
prangadır" dedi. İnan olayın.
şeffaflık \e insan haklannın hiç
dilden düşürülmediği bir dö-
nemde. yöneticilerin sözleri ile
icraatlan arasındaki farkı gös-
termek bakımmdan çarpıcı bir
davranış olduğunu söyledi.
Türkiye Yazarlar Birliği Baş-
kanı Mehmet Doğan ise kitap
toplatmaya yöntem olarak kar-
şı çıktıkiannı belirterek "Kita-
bın. hangi görüşü içerirse içer-
sin suç aleti olarak görülmesine
karşıyız" dedi.
Yön Yayınevi ile Melsa Ya-
ymevi yetkilileri de "Özgürlük
ve Demokrasi vaat eden" hü-
kümeti bu uvgulamadan so-
rumlu tutarak. protesto ettıkle-
rini bildırdiler.
Yüze yakın kitaplannın alın-
dığmı söyleyen Yurt Yayınevi
şorumlusu Süreyya Oztürk ise.
İsmail Beşikçi'nin, aralannda
"Kürtlerin Mecburi İsyanı",
"Cumhuriyet Halk Fırkası-
1927-Kürt' Sorunu". "Zihni-
mizdeki Karakollann Yıkılma-
sı". "UNESCO'ya Mektup"
adlı kitaplannın da bulunduğu
11 kitabını, kitap toplatma ola-
ymın protesto için zıncirlerle
bağlayarak astıklannı belirte-
rek şöyle konuştu: "Bu kitaplar
hakkında toplatma karan ol-
duğunu biliyoruz. Satış amacı-
mız yok. aimak isteyenlere
satmadık. Görse! olarak. pro-
testo amacıyla kullandık."
Öztürk, satışa koyduklan yi-
ne Beşikçi'nin "Orgeneral
Muğlalı Olayı-33 Kurşun' adlı
kitabının hakkında toplatma
karan olduğu gerekçesivle alın-
dığını belirterek şöyle dedi:
"Böyle bir karann elimize ulaş-
madığını söyledik. Gerçekten
de bize böyle bir yazı ulaşmadı,
haberimiz olsa satışa koymaz-
dık. Ancak bu baskılar bizim
için yeni değil. Kültür Bakanı
fuann açılışında düşünceler
özgür, kitaplar toplatılmıyor'
dedi. Devletin yetkili ağızlan da
aynı şeyi söylü_\orancak bu hü-
kümetin icraatında son bir yıl-
da 16 kitabımız toplatıldı.
Dünkü olayda. buradakı kitle
bize sahip çıktı, polise teslim et-
medı. Mücadelemızı sürdürece-
İstanbul Valisi Hayri Kozak-
çıoğlu olayla ilgili A.A. muha-
birine yaptığı açıklamada. ki-
tap fuannda sergilenen İsmail
Beşikçi. Musa Anter ve Abdul-
lah Öcalan'a ait İstanbul ve
Ankara Devlet Güvenlik Mah-
kemeleri ile Ankara 1. Sulh
Ceza Mahkemesi'nce toplalma
karan verilen 16 ayn kitabın
toplam 230 adedinin toplandı-
ğını bildirdi. Polisin yaptığının
bağımsız yargı organmın verdi-
ği karan uygulamak oluduğu-
nu belirten Kozakçıoğlu. poli-
sin "Kevfı bir kitap toplamasf"
diye bir olay bulunmadığını
söyledi.
İsmail Beşikçi ve bazı yayıne-
vi sahiplennin bugün saat 11.
30'da olayla ılgıli olarak TÜ-
YAP'ta bir basın açıklaması
yapacaklan bildirildi.
Sağlar'dan
• Bastarafi 1. Sayfada
ancak bu yasalardeğiştirilerek,
kunulmak mümkündür. Kül-
tür Bakanhğı olarak. bu konu-
da hazırladığımız. yasa taslak-
ları. kısa sürede içerisinde
Bakanlar Kurulu'nda ele alına-
caktır. Hedefımiz. yasaklama
içeren jasalan değiştirmek ve
her türlü düşüncenin önündeki,
tüm engellerden kurtularak,
özgürcedüşünen, uygarca tartı-
şan. üretken bir toplum yapısı-
nı ilkemıze yerleştirmektir.
Bunun gerçekleştirilebilmesi
için herkesin, hiçbir aynm gö-
zetmeksizin. üzerine düşeni
yapması gerekir. TÜYAP'taki
görmek istemediğimiz, bu çağ-
dışı uygulamalan telin ediyo-
rum '