Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURIYET 16EKİM1992CUMA
OLAYLAR VE GORUŞLER
Çok SesliBir Toplum
MELtH CEVDET ANDAY
Demokrasınm çok seslılığı gerektırdığı ko-
nusunu yınelemek değıl amaam araa değın-
mışkenbırazsurdure>ım Demokrasıde 'çok
seslılık"'ten, bızde genellıkle "her kafadan bır
ses"' çıkması anlaşılıjor So>lemeye gerek var
mı bılmem, her kafadan bır ses çıkması hıç de
demokrası anlamına gelmez Çok seslı top-
lum, değışık göruşlenn duşuncelenn. onenle-
nn orta>a atılabıldığı toplumdur Bunlar bır-
bınne taban tabana karşı olabıhr, dahası ol-
mahdır Oysa bızım ozgurluk ıçmdekı top-
lum umuzda yaşanan hava hıç de boyle değıl
sıyasal yaşamımızda ılen surûlen goruşler,
duşunceler, onenler üç aşağı beş yukarı bırbı-
nnın benzen Öyle ıse nedır bu İcavgalar, bu
tartışmalar"' Yanıtı çok kolay 'Madem aynı
şeylen soyluyoruz, ben başa geçeyım, ben uy-
gulayayım bunlan " Bakın, sayın Denız Bay-
kal, SHP'nm Ankara kurultayında, hukumet
programı ıle de, koalısyon protokolu ıle de
bırlık olduğunu soylemıştı, SHP başkanlığma
seçılemevınce, CHP ye ovnadı ve kazandı, de-
mek şımdı bu programın ve bu protokolun
uygulanması ıçın çalışacak Buna '"çok seslı-
lıİc' dıyemeyeceğımız besbellıdır Demokrası
gerçekte bızı tekseshlığe getırdı. daha doğru-
su, tekseslı bır toplum olduğumuzun ortaya
çıkmasına yaradı
Hayır, ben bundan değıl, çokseslı muzık-
ten Olmadı, polıfonık ' muzık demek ıste-
mıyorum, çeşıtlı muzık anlayışlannı bırarada
yaşama durumundan soz açmak ıstıyorum
Mıchael Jackson un ılk konsen yaklaştıkça
(bu konser venlemedı ama) toplumumuzdakı
coşkunluk arttıkça arttı Gazete haberlennı
okudukça şaşkınlıktan şaşkınlığa duşuyor-
dum Bunlardan bın, Mıchael Jackson'a altın
tuvalet hazırlandığına ılışkındı Ne tuhaftır,
Pavarottı ıçın de, ın kıyım bır adam olduğu
ıçın, buyuk ve genış tuvalet yapıldığını oku-
muştum Gerçı bu gıbı ıkramlann muzıkse-
verhkle ıhntısı yoktur, ama coşkunluğun ne-
relere vardığını gostenr gene de Ben Pavarot-
tı ıçın yapılan tuvalet hazırlığının yalnızca ola-
ğan değıl, doğru da olduğunu duşunmuştum
Neden dersenız. bızım kuçük tuvaletlenmıze
oturamayan adamın, donuna kaçırması olası
ıdı
Bır turlu gıremedım konuya
2 Ekım gunlu Mılbyet gazetesındekı başya-
asında Sayın Altan Öymen şöyle dıyordu
"Ülkemız, bırçok alanda olduğu gıbı, müzık
alanında da, buyuk bır çeşıtlılığm, genış anla-
mıyla 'çok sesiriığın var olduğu bır ulke Ya-
bancı sanatçı olarak Pavarottı'yı dınleyenlen-
mız de bol, Suna Kan'ın kemanından Tımur
Selçuk'un bestelenne, Muazzez Abacı veya
tbrahım Tatlıses'ın 'ses'lenne kadar, genış bır
yelpazede, herkes ıstedığını seçebıhyor "
Dıkkat edersenız, Sayın Öymen, "çok seslı"'
dıye vazmış, bıtıştırmemış bu ıkı sozcuğu,
çünku konusu "çokseslıhk" değıl Ben de o
duşunceıle, yaamın başlığında "çok' ıle "'ses-
lı"yı ayn yazdım Evet, konumuz çok çeşıtlı
muzık dınlemekte olduğumuzdur
Bunu bır zengınlık sayabılır mıyız9
Kaldığım ko>de gençler, dahası okula baş-
lamamış kuçuk çocuklar bıle Mıchael Jack-
son'u bılıyor, tanıyorlar Ama Suna Kan'ın
adını anan yok Bundan da anlaşılacağına go-
re, bız bu çok çeşıtlı muzıklenn tumunu bır-
den tatmıyoruz, ıçlennden bınne, ya da ıkısı-
ne bağlanıyoruz Kımımız İbrahım Tatlıses e
takılmış, kımımız Muazzez Abacı'ya Boylece
muzıkseverler, kumelere bolunmuş oluvor,
arada bır bırlık yok Ben Mozart derken İcar-
şımdakı susuvor, o Mıchael Jackson'dan açtı
ıse bu kez ben susuvorum Muzık düşunce-
mız. muzık duvgumuz başka başka Dahası
var, bu çeşıtlı kumelere bölunmüş ınsanlan-
mız, bırbırlennı kuçumsuyorlar, alaya alıyor-
lar, "tbrahım Tathses varken. Mozart dırıle-
nır mı7
" dıyorlar
Çok partılı demokrasıde nasıl vara vara
tekseslılîğe vardıksa, çeşıtlı muzılden banndı-
nrken de tek çeşıte bağlanmış kaldık
Eskıden kolaydı, folklor kaynaklı bır mu-
akle, çokseshhğe dayanan bır muzık vardı
onumuzde, kavga bu ıkı kume arasında ıdı
Buna alaturkayı eklersek uç turlu muzık çıkı-
yordu karşımıza ve alaturkaalar alaturka
ıçın, folklonk muzık ya da o yolda gelıştınlen
muzık ıçın "Bızım ulusal müzığımız budur"
dıyenler, gerçekte çokseslı muzık duşkunlennı
yermek ıstıyorlardı Bu çatışmayı, bır çozume
bağlamak ıse olanaksızdı Araya "mılhvetçı-
lık" kanştınldığı ıçın de çokseslı muzığı sev-
mek bır suç olup çıkıyordu
Bunlardan hangısıdır bıam müzığımız0
Bır gun. Boğazıçı'de bır yemekte ıdık, Na-
dır Nadı Beyın de bulunduğu bır oğle yemeğı
ıdı bu, folklonk temellı mûzık yapan bır sa-
natçı arkadaşımız vardı aramızda Bu arka-
daş, "Artık butün uluslar kendı muzıklennı
çalıp söylujorlar' deyıverdı Boylece yukan-
da sozunu ettığım çatışma. gorunüşte bır ço-
zûme bağlanmış oluyordu Herkes kendı mu-
zığını çalsın soyiesın1
Iyı ama bu kez de alaturka ıle turku arasın-
dakı beğenı aynlığı çozulmemış olarak kalı-
yordu Bunlardan hangısını "mıllı" sayacak-
tık0
Gorulduğu gıbı muak çeşıtlennı epey ayık-
ladık, ehmızde ıkı çeşıt muzık kaldı Turku ıle
alaturka
Gerçekte bunlar ıkı kutup denlı bır uzaklık
ıçınde değıldır Bellı bır uygarhk ıçınde yer al-
mış her toplumun ıkı muzığı vardır Folklonk
muzık ve uygarhk muzığı
Folklonk muzık ne denlı o toplumun oz
malı ıse, uygarhk muzığı de oyledır
Fatıh Mehmet fstanbul'u aldığında Ana-
dolu'nun bır muzığı vardı, fakat bu buyük ve
onemb olaydan sonra, Osmanb kendısını yenı
bır uygarbk ıçınde buldu Bızans uygarbğı ıdı
bu, onun muzığını aldı Şımdı alaturka dedığı-
mız muzıktır bu
Bız yuz ellı yıldır bır uygarlık değıştırme su-
recı yaşıyoruz, 'Aydınlanma'yı, sanayıleşmeyı
başarmış bır yenı uygarlığı benımsemek ıstı-
yoruz Bunun da bır muzığı var, bızım uygar-
hk muağımız Herkes kendı muzığını çalıp
soylemekle yetınemez, uluslan bırleştıren uy-
garlık muzığıdır Kımhangı çeşıt muzığı beğe-
nırse beğensın, sorunun temelı budur Oyle ıse
yukanda saydığımız muzık sanatcılannın ad-
lan arasından Suna Kan adını ayırmahyız Bı-
zım asıl muakçımız odur
Ust >anı, gelenek, heves ya da reklamın ya-
rattığı salgındır
NOT- Melıh Cevdet Anday ıngeçen hafta yayımlanma-
sı gereken vazısmı bu hafta yay ımlıyoruz Okurlardan özür
dılerız
ARADA BIR
Doç. Dr. ERCAN EREN Uludağ Universi-
tesı İktısadı ve İdarı Bılımler Fakültesi
Sosyal Demokrasive
Ekonomiye Müdahale...Devletın ekonomı ıçmdekı yerı konusunda sosyal de-
mokratlar arasındakı yaklaşım farklılığı bır suredır yoğun
olarak tartışılmaktadır Farklılığı bır yere oturtabılmek ıçın
ekonomık yonüne ağırlık vererek sosyal demokrasıden ne
anladığımızı belırtmek ıstıyoruz Sosyal demokrası, pıya-
sa ekonomılerınde ortaya çıkan eşıtlık ve ozgurluk ıkılılığı-
nı (bırlıkte olmazlığı) sosyal adaletten hareketle olabılırlılı-
ğe donuşturmeye çalışan duşuncedır Pıyasa ekonomıle-
rınde var olur Pıyasa ekonomılerı ıçın var olma koşulu
olan mulkıyet ve gırışım ozgurluğu, sosyal demokrasınm
de on koşuludur Sosyal demokrasıde sosyal adaletten
anlaşılan uretımde ortaya çıkan eşıtsızlığın (gırışım ve
mulkıyet ozgurluğune karşılık gelır) boluşumde eşıtlığe
(özgurluğun kısılması) donuşturulmesıdır Dolayısıyla
sosyal demokrat duşunce uretımde tam özgurluğun (gırı-
şım ve mulkıyet ozgurluğu) uretımınde eşıtlık yarattıgı ve
bunun boluşumde de eşıtsızlığe neden olacağından hare-
ketle uretıme müdahale etmeksızın boluşume müdahale
ıle (refah devletı eğıtım sağlık ve sosyal yardımlar ışsız-
lık sıgortası vd ) eşıtsızlığın azaltılmasını amaçlar Bu açı-
dan sosyal demokrası uretımden zıyade boluşumde
kamu mudahalesını savunan duşuncedır Hareket noktası
üretım değıl boluşumdur Tersı de doğrudur fjretım ıçın
ekonomiye mudahalenın sosyal demokrası ıle doğrudan
ılgısı yoktur Uretımde ekonomiye mudahalenın dayanak-
ları farklıdır Nedır?
Uretımde ekonomiye mudahalenın kuramsal dayanak-
ları ekonomık ıstıkrar ekonomık buyume ve ekonomık kal-
kınma gıbı etmenlerdır Bu etmenlerın ağırlığı devresel
olarak one çıkmakta ya da azalmaktadır Uretımde ekono-
miye müdahale 1929 bunalımı sonucunda ortaya çıkmış,
desteklenmış ve yaygınlık kazanmıştır Bu donemde başta
J M Keynes olmak uzere bırkaç ıstısna dışında hemen
hemen butun lıberal ıktısatçılar ekonomık ıstıkrar ıçın eko-
nomiye müdahale gereklılığını savunmuşlardır Koşullar
aynı zamanda ekonomık buyume ve kalktnma (ıthal ıka-
mecı sanayıleşme) ıçın uretıme mudahalenın kuramsal
temellerını hazırlamıştır Taban fıyatları, yatırımların yon-
lendırılmesı, kamu iktısadı teşebbuslerı vs gelışımın so-
nuçlarıdır özetle, 1929 bunalımı ve sonrasında ekonomi-
ye müdahale yalnız sosyal demokrasıden kaynaklanma-
maktadır Lıberal eğılımlı bırçok ıktısatçı da mudahaleye
karşı çıkmamışlardır Çunku mudahalenın kalkış noktası
ozgurluk-eşıtlık ıkılılığı değıl, ekonomık ıstıkrar ve kalkın-
madır
1970 lerden gunumuze gelen çızgıde müdahale tartış-
maları durumu tersıne çevırmıştır Gelışmeler unlu ıktısat-
çı J R Hıcks ı haklı çıkartmaktadır Hıcks e gore ıktısatta
kuramlar yanlış oldukları ıçın geçerlılığını kaybetmezler
koşullar değıştığı ıçın gecerlığını kaybederler ' 1970 ler
sonrası ekonomiye mudahaleye getırılen eleştırılerın te-
melı mudahalenın yanlış kaynak yaratma ve dağılımına
neden olduğu bunun ıse iktısadı etkınlığı azaltarak ekono-
mık ıstıkrarsızlığı yarattığıdır Butçe açıkları, enflasyon, ış-
sızlık gıbı sorunlar iktısadı etkınlığın gerçekleşmemesının
sonuçlarıdır Eleştırılerde 1929 bunalımına benzer bır du-
rum, tersı açıdan gecerlığını korumaktadır 1929 bunalı-
mında ekonomık ıstıkrarı gerçekleştırmek ıçın savunulan
mudahaleye 1970 ve sonrasında ekonomık ıstıkrarsızlığa
neden olduğu buyume ve Kalkınmayı yavaşlattığı ıçın kar-
şı çıkılmaktadır Yanı sorunun adı aynıdır ekonomık ıstık-
rar Fark tersı anlamda yaklaşımın değışmesıdır Ekono-'
mıye devlet mudahalesının azalması iktısadı etkınlık sağ-
layarak, pıyasa koşulları ıçınde ekonomık ıstıkrarı gerçek-
leştırebılır
1970 ler ve sonrasında başta sosyal demokrat eğılımlı
ıstısatçılar olmak uzere bırçok ıktısatçı uretıme mudahale-
nın sonuçları konusunda kuşkularını belırtmektedırler
1930'larda mudahaleyı savunmada bırleşme, şımdı pıya-
sa koşullarının butun kurallarıyla yaşama geçırılmesı ge-
rektığıne donusmektedır Bır anlamda ıdeolojık ayrımlar
olmuştur, sağ-sol ayrımı ortadan kalkmıştır, ıdeolojıler bır-
bırıne yaklaşmıştır' gıbı goruşlerın dayanağı oluşmakta-
dır Somutta da değışık goruşlerı savunan sıyasal ıktıdar-
lar, benzer ıktısat polıtıkaları ızlemektedırler
Kısaca, devletın doğrudan gırışımcı ve dolaylı yollardan
uretımde yer almasının sosyal demokrası ıle doğrudan ıl-
gısı yoktur Sosyal demokrası toplumsal uzlaşma temelın-
de sosyal adaletın gerçekleşmesını savunur Herkese eğı-
tım ve sağlık sloganıyla odaklaşan refah devletı anlayışını
yaşama geçırmeye çalışır Onun ıçın boluşume müdahale
edılebıleceğını belırtır Sosyal demokrası açısından uretı-
me müdahale asıl değıl, devreseldır Ekonomının devre-
sel koşulları neyı gerektırıyorsa o yapılır Uretıme müda-
hale ancak konjonktur zorlarsa, ekonomık ıstıkrar açısı-
ndan gundeme gelebılır Pıyasa ekonomısı gırışım ve
mulkıyet ozgurluğu ıse asıldır
DENİZLİ1.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Esas No 1992/301
Davacı Şadıye Özçelık vekılı tarafından davalı Recep Ozçelık aiey-
hıne mahkememızde açılan boşanma davasının mahkememızde ya
pılan açık duruşması sırasında
Davalı Recep özçelık'ın adresı zabıta marıfetıyle tespıt edılerae-
raesı sebebıyle adına ılanen dava dılekçesı ve meşruatlı davetıyenın
teblığıne karar venlmekle ışbu davalımn duruşma gunu olan
13 11 1992 gunu saat 09 00'da bızzat kendısı veya tulacağı bır vekıl
le davasını takıp ettırmesı verıne kaın olmak uzere dava dılekçesı ve
meşruatlı davetıye ılanen teblığ olunur
TARHŞMA
Harita, Tapu-Kadastro Sektöründe Sonınlar ve Oneriler
Kadastro goren ve hantası yapılan yerlerde. bu hantalann
topografik yapıyı ıçermemesı nedenıyle beledıyelerce tekrar aynı yere
aıthalıhazırhantalar yapılmakta, kaynak ve teknik ışgucu boşa
harcanmaktadır
Turkıve de kadastro calışmalan gerçek
anlamda 1925 yılındd başlamıştır Ta-
şınmaz mallann ıyelık durumlannın ve
bunlar ûzenndekı haklar veyükumlulukle-
nn saptanmasına ılışkın kadastro hantala-
n I 5000 olçeklı makro projelerde kullanı-
lan hantalar ıle bolge ve ımar planlanna
arthk oluşturan 1 500-1 1000 olçeklı to-
pografik kentsel hanta vapımının hemen
hemen tamamı cumhunyet donemının
urunudur
1 BYKP'de( 1973-1977) kent + koylen
kapsayan ve ülkemız yüzolçumunun
o
/o53 unu oluşturan 430 000 kmHık alana
kadastro hızmetlennın goturülmesı öngo-
rulmuştur 1 BYKP(1963-1967)
-
de 20 yıl
ıçınde ulke genelındc bu çalışmalann ta-
mamınm bıtınlmesı hedeflenmıştır 6
BYKP (1990-1994)'e gore ıse 10 yıl ıçınde
kadastro hızmetlen en azından 1 kez ulke
genelınde bıtınlmış olacakür Bunun yanı
sıra 500 bın km
2
'lık alanda yapılması gere-
ken 1 5000 olçeklı hantalar ıle dığer kentsel
topografik hantalann tamamlanmış olma-
sı da gerekecektır Bu hedefler her 5 yılda
bır BYKP'lennde yınelenmıştır
Öngorûlen bu hedeflere karşın 1925-
1990 yıllan arasında kadastro çalışmala-
nnda'%60,1/5000 hanta üreümınde %80
gerçekleşme sağlanabılmıştır Bu arada
AT ulkelennde bu çahşmalann tamamlan-
mış olduğunu da belırtelım
Dunyadakı ana eğılım. tek nırengı sıste-
mı ve pafta bölumlemesıne dayalı ülke
genelınde standart-topografik-kadastral
hanta üretılmesı ve tum uygulamalarda bu
hantalann baz ahnmasıdır Turkıye'dekı
hanta ureümının, bu genel eğılımı İcuram-
sal olarak benımsemesıne karşın uyşula-
mada buyük bır karmaşa ve koordınas-
yonsuzluk egemendır Çalışmalann yapıl-
dıklan donemlerde kullanılan yontem ve
kurallann farkhlıklan yapım yontenu ve
kullanılan teknolojıdekı yetersızlıkler üre-
ulen hantalann tek bır sıstemde butunleştı-
nlmesı ve guncelleştınlmelennı zorlaştır-
maktadır Bu arada çeşıtlı kurumlarca aynı
yere aıt bırden çok ve eşgudumsuz hanta
yapımına devam edılmesı ıle uretılen han-
talann çok amaçlı kullanımı hedeflememe-
sı sorun olmaya devam etmektedır
Makro projelere (GAP arazı toplulaştır-
ması, baraj, otovol. altyapı bolge planla-
ması vb) altlık oluşturan ulke hantalannın
uretımı ve uygulama hantalannın ulke nı-
rengı ağı sıstemıne dayalı bılgılennın kulla-
nımı uzennde en buyük 'ayıp' olmaya
devam etmektedır Bu konuyu AT ulkele-
nne anlatmak olanaksızdır
Kadastro goren ve hantası yapılan yer-
lerde bu hantalann topografik yapıvı ıçer-
memesı nedenıyle beledıvelerce tekrar aynı
yere aıt halıhazır hantalar yapılmakta kay-
nak ve teknik ışgücu boşa harcanmaktadır
Arazının halıhazır (topografik) durumu-
nu yansıtmayan kadastro hantalan yenne
3402 sayılı Kadastro Yasası nda da belırtı-
len (madde 1), standart-topografık-
kadaslral hanta üretımı, araç-gereç yeter-
sızlığı. ışgucu eksıklığı ve hedefknn süreklı
gensınde kalınması korkusu (') yuzünden,
Tapu ve Kadastro Genel Mudurluğu'nce
ulke genelınde gerçekleştınlememektedır
Kadastroda uretımın arttığını gostermek
ıçıri 1 /5000 olçeklı hantalann üretılmesı ve
kadastral butunlenmesıne ılışkın Buyük
Olçekb Hantalann Yapım Yönetmehğı'-
nın de hıçbır kural ve yetkı bulunmamak-
tadır Bu yondekı çabşmalar TKGM'ce
acımasız bır aldatmacaya donusmektedır
Ülkemızde kımın nerelerde, ne şekılde
kullanılan kaç adet taşınmazının olduğu-
nun tespıtı olanaksızdır GAP bolgesınde
kıyılanmızda venmlı tanmsal alanlarda ve
kentsel bölgelerde arsa stoku. toprak yağ-
malanması kımlerce yapılmaktadır
11
Var
olan sıstem ıçınde bunun saptanması zor-
dur Hangı kurumca hangı olçeklerde ne
amaçlar ıçın ve kaç adet hanta ureülmıştır
7
Kaç adet parsel olrnuştur
9
Var olan hanta
ve hantaya dayalı bılgıler sureklı guncel-
leşünlmekte mıdır bılınmemektedır
Tapu sıcılınde açıkbk, ılgılısı dışında bu-
lunmamaktadır Arsa alım saümındakı
rayıç bedel, tapu kutuklenne yansimamak-
ta ve vergı kaybı tnlyonlar duzeyıne ulaş-
maktadır
Ülkemız adeta yasal olmayan denetım
dışı kalabılen rant elde etme cennetıdır (')
Bu konularda devreye konulacak toplum-
cu projelenn hayata geçınlmesı kamuya aıt
taşınmazlann topluma ve kamuoyuna
dçıklanması toprağın doğal kaynak olma-
sının benımsenmesı. bu konularda yasal ve
teknik tedbırlenn alınması ıvedı bır goreve
donüşmuştur
Çağdaş uygarlık peşındekı ulkemızın ha-
nta-tapu-kadastro sektoru ıle ılgılı bugun
ve geleceğı kucaklayacak sağlıklı bılgı
uretmek, saptamalar yapmak, toprak ıyeb-
ğı ve sırur tespıüne ılışkın sorunlan çoz-
mekte sahıp olduğu mevcut sıstemı yetersız
kalmaktadır
Cumhunyet donemınde. hanta, tapu-
kadastro sektorune ılışkın çeşıtlı yıllarda
reformlar ongorulmuş ancak bunlann hıç-
bın yaşama geçınlememışur
Sorunlann kokenınde, kurumlararası
eşgudum eksıklığının yanı sıra hızmetlen-
nın çok amaçlı kullanımını hedefleyen
tasarım-planlamvuygulama butünlüğunü
ıceren organızasyon eksıklığı yatmaktadır
Yeterlı bır bılımsel ve yönetsel tıtızlıkle
hazırlanacak harıta-tapu kadastro projesı
ve model tasanmının sozden eyleme geçı
nlmesı ulkemızın yuzakı olacakür
ERDAL KÖKTÜRK
Hanta ve Kadastro Yük Mühendısı
PENCERE
İLAN
MARMARA ÜNİVERStTESt REKTÖRLÜĞÜ'NDEN
Ünıversıtemız Eczacılık Fakultesı, Fen Edebıyat Fakültesı, Iktısa
dı ve 1dan Bılımler Fakültesı ve Sosyal Bılımler Meslek Yuksekoku
lu'nda açık bulunan anabıhm dalları bebrtılen kadrolara 2547 savılı
kanunun ılgılı maddelen u>annca doçent, yardımcı doçent ve araş
tırma görevhsı alınacaktır
1) Doçent kadrosu daırru statudc olup, atanmak ısteyenlerın öz-
geçmışlerını doçentlık belgelerını bılımsel çalışma ve yayınlarını 4
nusha halınde dılekçelerıne ekieyerek rektörluğumuze,
2) Yardımcı doçenthk kadrosuna atanmak ısteyenlenn özgeçmış
lerını, doktora belgelenıu, bılımsfl çalışma ve yayınlarını 4 nusha ha
lınde sınava gıreceklen vabancı dılı belırten dılekçelerıne ekleyerek
(Varsa Yardımcı Doçentlık Yabancı Dıl Basarı Belgesı) ılgılı Fakulte
Dekanhklarına
3) Araştırma Görevhsı kadrosuna atanmak ısteyenlerın özgeçmış
lerını, bılımsel çalışma ve eserlennı dılekçelerıne ekle>erek ılgılı yuk
sekokul mudurluklenne, fakülte dekanlıklanna, ılan tarıhınden
ıtıbaren 15 gun ıçınde basvurmaları gerekmektedır
tlan olunur
ADRESLER
M V Eczacılık Fak Hajdarpaşa Kampusu-H»vdarpaşa/IST
M U.lklısadı ve İd Bıl. Fak Ressam Namık tsmaıl Sok No 1 Bah-
çelıevler
M U Fen Edebiyat Fak- Zıverbey Kujubaşı Duragı Kadıkoy/tST.
M.L .Sos>al Bılımler Meslek Yuk Ok Soganaga Nor Sok. No: 9/1
Beyazıt/İST M L.Rektorluğu Sultanahmet/tST.
ECZACILIK F\KULTESİ
ANABİLİM DALI KADRO UNVANI
Arastırma Görevhsı
Araştırma Görevhsı
EDEBtYAT
KADRO UNVANI
Yardımcı Doçent
Araştırma Görevhsı
İDARt BtLtMLER
ANABtLİM KADRO
BOLUMt DALI UNVANI
Çalışma Ek ve End tl Çalışma Ekonomısı Yardımcı Doçent
Ingılızce Iktısat — Araştırma Görevlısı
SOSYAL BtLtMLER MESLEK YLKSEKOKULU
BtLİM DALI KADRO UNVANI
Muhasebe-Fınansman Doçent
NOT Sosyal Bılımler Meslek Yuksekokulu Doçent kadrosuna başvu- c
racakların Muhasebe-Fınansman büım dalında, ötekı koşullar yanında %
Almanca Dıl Bılgısı ders verebılecek nıtelıkte olanlar tercıh edılecektır
Farmasötık Teknolojı
Analıtık Kımya
FEN
ANABtLtM DALI
Analıtık Kımya
Anorganık Kımya
tKTİSADİ VE
ADEDİ
1
1
FAKÜLTESt
ADEDİ
1
1
FAKÜLTESİ
ADEDİ
1
4
ADEDİ
1
S
Mıaosaft
Windows 3.1
Türkçe!Wındows 3 1 Turkçe 250 $
Network 5 kullanıu 750 S
Network 1 kullanıcı 150 S
Wındows31TRUpgrade 150 S
»CISA BIR SÛRE^. 12 KDV DAHILDIR
otta m*d» n«mm ı «MtusTER^utocMc
BYINTERFIXAO
YAZIÜMOA TURKIYENIN UZMANl
9 (1)338 01 02-346 85 51
OZELBORV
SİKİ(İ kl KSl
93. DÖNEM
KAYITLARI DEVAM
EDİYOR
Hafta sonu Haftaıçı veakşam
kurslan de\ am edıyor
Dershane (
ÜSKtDAR:3436782-310
9286
KOZYATAĞI:3624733
TARABYA: 2620818
Not Tdrubvaşubemızde 1 donem
kavıtlanmız başlamıştır
Bu dönem de okula yenıden Rofnng le
YENİ ROTRING KOLEJ SET
t 0.2 mm, 0.3 mm ve 0 5 mm'lik
rapido kalemleri t 23 ml çini
mürekkebi t 0 5 mm versatil
• 05min tûpü t Aydınger silgisi
tPergel ayağı ile tam aradığınız..
ÜSTELİK 10 ÖĞRENCİYE
TATİL HEDİYELİ!
(Ayrıntılı bilgi kutulann Içlnde Dulunmaktodır)
rıngI 1 1 T I O F t H I » « I
1491992
tcrtı B071 MPİ0130COC/2S3İ 1024! soy* eni le
Yann Okımmak...Doğan Hızlan ın yenı çıkan Sanat Gunah Çıkarıyor"ad-
lı kıtabını (Bılgı Yayınevı) okurken şu satırların altını çız-
dım
'Nıce yazarlar vardır kı, sağlıklarında çok okunmuşlar,'
sonradan unutulmuşlardır Bedensel olumlerı, kıtaplan-
nın da olumu olmuştur Eleştırmenlenn çok duyarlı bır ol-
çutlerı de, edebıyat tanhıyle bugunu ayırmaktır Edebıyat
tanhındekı ışlevlennı yenne getırmış yazarlar, bugun raf-
larda sayfaları açılmadan beklemektedır
Öyle donemler gelır kı, raflarda unutulan yazarlar da
yenıden gundeme gelır, okunurlar
En çok satan kıtaplann da başına boylesı felaketler sıkça
gelır Yayımlandıklannda yuz bınlere ulaşan sayıları, on
yıl sonra sıfıra ıner
Edebıyat da bır modadır '
Doğan Hızlan bır edebıyat adamı' dır, tartışmalı bır ko-
nuya el attığını elbet bılıyor gerçeğı yoklaya yoklaya arı-
yor Cunku okunmak ıle ' zaman ' arasındakı bağıntı
çozumlenmış değıl Yazarı bır yana bırakalım, kıtap de-
nen kavram -el yazmaları dışında- Gutenberg ten bu yana
ortaya çıkmadı mı? Turkıye de ibrahım Muteferrıka'ya
kadar basılı kıtap yok Yuvarlak hesap Bat da beş yuz, bız-
de ıkı yuz ellı yıllık bır geçmışı var kıtabın
Çağımızda bılımsel teknolojık devrım kıtabı ortadan kal-
dırmaya hazırlanıyor
•
Yazarın durumu daha ılgınç
Şaır yazı bulunmadan once de var yazarın tarıhçesi de
baskı makınesının ıcadından oncelere uzanıyor ama, bu-
gunku anlamıyla yazarlık ne zaman başladı?
Eskıden bır yazar ıçın okunmak ya da okunmamak dert
değıldı, çünku kıtap pıyasası oluşmamıştı Bat da yazar,
yaşamak ıçın, ya şatoya ya kılıseye sığınmak zorundaydı,
zamane otorıtesının dışında zaten bır tek satır yazamazdı
Bugun bıle okunan nıce guzel kıtabın bu koşullarda nasıl
ortaya çıktığına şaşmaz mısınız' Kılısenın boğucu hava-
sında dınsel bağnazlığın kılı kırk yaran gozetımı altında,
yazarın yaratıcılığı nasıl gelışır? Doğu da sultan, Batı da
kral, yazarın efendısıdır, papaz ıle ımam da sansurcüba-
şı' Halkla yazar arasında doğrudan bır ılışkı yok1
Halka dayanarak yazarlık yapabılme ozgurluğu ıçın çok
zaman geçmesı gerekıyordu Halkın ozgurluğuyle yazarın
ozgurluğu ozdeştır, bırı olmadan otekı de var olamaz
Yazar gelır kaynağını otorıtede ya da sıyasal ıktdarda
değıl, halkta görduğu zaman okunmak yada 'okunma-
mak sorunu da ortaya çıktı, bu, kıtabın satılması ya da
satılmamasıyla belırlenen bır "pıyasa' sorunudur
•
Pekı, pıyasa her şeyı belırleyıcı mı? **
Kuşkusuz hayır
Doğan Hızlan ın da dedığı gıbı bır kıtabın, bır yazarın
yarına kalacağını bugunden kestırmek çok guçtur, çok
satılan bır kıtabın az satılandan daha değerlı olduğunu ıle-
rı surmek de saçmadır Sonra bır kıtabın ne zaman, nasıl
satıldığı da hıç bellı olmuyor Sıradan bır ansıklopedının
sayfalarını çevırınce adı edebıyat tarıhıne geçmış, ama
artık okunmayan yazarlarla dolu olduğunu gorursunuz
Ustelık çağımızda hangı kıtabı okuyacağımızı bıze belle-
ten bır eğıtımın tnaskısı altındayız, okulu bıtırdıkten sonra
da ıletışım dunyasında odaklanan guç merkezlerının bom-
bardımanı altında kalıyoruz Bunun en çarpıcı orneklerın-
Aden bın Umberto Eco dur Italyan göstergebılımcı, ılk
*romanını yazınca bır salgın başlamıştı
- Gulun Adı nı okudun mu?"
Herkes bırbırıne soruyor okumayan ayıplanıyor oku-
mamakbıreksıklıksayılıyordu Pekı Gu/urMd/"yarınlara
kalacak mı?
Kım bılebılır kı?
Cervantes ın Don Kışot'u dünden bugune kafdı, bugün-
den yarına kalacak mı? Bu sorunun yanıtı yann' derken
neyı amaçladığımıza bağlıdır Yarın bır gun mudur? Bır yıl
mıdır? Yoksa yuzyıl mı? Beş 'yuzyıl' mı? Bır ' bınyıl"
mı? insanoğlu bın yıl sonra hangı kıtapları okuyacak?
Goruyorsunuz zaman kavramının yelpazesını genış-
lettıkçe duşunce bıçımı de değışıyor
11
SEMPOZYUM
YENİ YÜKSEKÖĞRENİM DÜZENİ
VE
M.E.B. TASARISI"
ACILIŞ:
KOKSAL TOPTAN (Mıllı Eğıtım Bakanı)
I OTURUM 10 00-1300
Yoneten ErgunUĞUR
Katılımcılar Ayhan ALKIŞ (Unıversıte öğretım Üyelerı Demeğı)
Cengız AŞKINCI (Eğıt-Sen)
Ozan EROZDEN (Istanbul Araştırma Görevlılen Derne-
SO
Necatı ERŞEN (M E B Musteşarı)
Oğuz K SALICI (Ögrencı)
II OTURUM 14 00-17 00
Yoneten HUSEYİN HATEMİ
Katılımcılar Mehmet GÖLHAN (DYP)
Uluç GURKAN (CHP)
Adnan KAHVECI (ANAP)
MümtazSOYSAL(SHP)
Mustafa UNALDI (RP)
Duzenleyen ISTANBUL ARAŞTIRMA GÖREVLİLERİDERNEĞİ
Tarıh 17 Ekım 1992 Cumartesı
Yer Yıldız Teknik Unıversıtesı Odıloryum YILDIZ
Açılışa Davet
1980 Yılında oldurulen DlSK ve Sendıkamızın
Genel Başkanı Kemal TÜRKLER'ı, adının
venldıgı ustgeçıtın açıJış torerunı yaparak bır kere
daha sevgıyle anıyor ve selâmlıyoruz
Merter'dekı ustgeçıte Kemal TÜRKLER
adının venlmesını saglayan Buyukşehır Beledıye
Başkanı Sayın Prof. Dr. Nurettln SÖZEN'e
teşekkur edıyoruz
DİSK / T. MADEN-tŞ SENDİKASI
GENEL YÖNETİM KURULU
A ç ı l ı ş :
Yer Merter, DlSK Yanı Ustgeçıt
Tarıh 17 10 1992 Cumartesı
Saat 12 00
SATILIK
G O Paşa Bağlarbaşı nda 2 katiı dukkan 400 metre
Tel:5810938