Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 1 EKİM1992PERŞEMBE
HABERLER
ÖzahAdnan
Keskin davası
• ANKARA(AA)-
Çumhurbaşkatu Turgut
Özalın, TBMM Plan ve
Bütçe Komisyonu'nda
yaptığı birkonuşmada.
kişilik haklanna hakaret
ettiği gerekçesiyle SHP
milletvekillerinden Adnan
Keskin hakkında açüğı 500
milyon liralık tazmınat
da vasına dev am edildi.
Ankara 21. Asliye Hukuk
Mahkemesi'ndeki diinkü
duruşmaya, Özalın avukatı
Bilgjn Yazıcıoğlu ile dav alı
avukatı Nail Gurman katıldı.
E>uruşmada. söz alan SHP
Milletvekili Keskin'in
avukatı Nail Gürman,
tutanaklann dikkatli
incelendiği takdırde hakaret
kasdının olmadığının
görüleceğini belirterek,
"Sayın Cumhurbaşkanı bu
tür davalan açmayı
alışkanlık haline getirdi"
dedi. Mahkeme hâkimi, dava
dosyasının incelenmesi
amacıyla duruşmayı başka
bir eünebıraktı
AyazveGönen
Kınkkate'de
• KARAAHMETLİ (AA) -
Devlet Bakanı Akın Gönen
ve Millı Savunma Bakanı
Nevzat Ayaz. Kınkkale'nin
Karaahmetli kasabasının
belediye binasını hizmete
açtılar. Karaahmetli
Belediyesi hizmet binasının
açılışında konuşan Millı
Savunma Bakanı Nevzat
Ayaz. 7 haziran seçimleri
öncesinde vermış olduklan
sözleri tek tek yenne
getırdiklerini belirterek,
"Hizrnetlenn görülmesi
Türk insanının hakkıdır \e
biz de bunu vermek
mecburiyetındeyiz" dedı.
Akyol'dantepki:
Herkeshaddini
bitsin
• ADANA (Cumhuriyet
Güney tlleri Bûrosu) - SHP
Seyhan Yönetim Kurulu'nca
üyelik kaydının silinmesine
karar verilen Seyhan
Belediye Başkanı Yalçın
Akyol, ilçe yönelicilerim
parti tüzüğünü bilmemekle
suçladı. Akyol, "Kendimi
halenSHPüyesi
saydığımdan bazı şeyleri
açıklamayı doğru
buimuyorum" dedi Seyhan
Belediye Başkanı Yalçın
Akyol, SHP'den üyelik
kaydının silinmesine ilışkın
Seyhan İlçeÖrgütünün
karannı tepkıyle karşıladı.
Dûn yazılı bir açıklama
yaparak karan eleştiren
Yalçın Akyol. partı
yöneticilerinin beledıyeyle
ilgili yolsuzluk ve rüşvet
iddialan öne sürdüklenni
söyledi.
reddedildî
• ANKARA(AA)-
Cumhurbajkanı Turgut
özal'ın,TBMM Plan ve
Bütçe Komsyonunda
yaptığı bir ionuşmada,
kişılık hakunna hakaret
ettiği iddıasyla DYP
Aksaray Milletvekili
Mahmut Cztürk hakkında
açtığı lOOnulyon liralık
tazminat dıvası. mahkemece
reddedildi Duruşmada söz
alan DYP \ksaray
Milletvekii Öztürk.
Cumhurbaşkanı makamında
oturan bir ıışinin, her şeyden
önce Türkve'nin birlık ve
bütünlüğüıü savunacak
sözleri söyemesi gerektiğıni
belirterek. Cumhurbaşkanı
Özal, eşkıuya cesaret
verecek beanlarda
bulunuyoı buçok tehlikeli'
dedi.
Nuretin Göven
tutukbndı
•İSTANMJL (AA) - Fidye
amaayla aiam kaçırarak
öldürdükki iddia edilen
Nurettin (üven. kardeşive
iki adamı utuklandılar.
Emniyet Nüdürlüğü'ndeki
sorgulan tmamlandıktan
sonra İsta-bul Cunhuriyet
Savabğı'r»sevk edilen
sanıklarda Nurettin
Güven, aam öldaımeye
azmettirnsk, kardeşi Kadir
Güven adm öldürmek
suçlannda. Emin Akçinve
Mehmet klhan da suça
işürakettderi iddıasıyla
İstanbul îöbetçi Sulh Ceza
Mahkems'nce
tutuklanaar.
SHPusak
göretien alındı
•İçPolittaSenisi-SHP
Merkez ^jütme Kurulu,
Uşak il venerke2 ılçe örgüt
yönetımkıni gönvden aldı
istanbul Ininöni Beledıye
Başkanı prtidenkesin ihraç
edildi. İçe n Gözne ve
Aslankö^lediy:
başkanla CH P"ve katılüiak
«ereSH"den ısifaettiler.
Devletten Silalılı Kuvvetler'e açık çek•Jandarma Asa-
yiş Kolordu Ko-
mutanı Korgene-
ral Necati Özgen,
bizlere bilgi verir-
ken bir ara "Ta-
biri caizse devlet
bize, ne istediysek
verdi ve veriyor...
Biz de yüklendiğimiz bu tarihi görevin bilincinde-
yiz." diyor. Orgeneral Güreş'in konuşmalanndan
da gerçekten hükümetin Güneydoğu'daki olaylann
önlenmesi için orduya açık çek verdiği anlaşıhyor.
GENELKURMAY
BAŞKANI İLE
GÜNEYDOĞU'DA
Özgen Acar
PKK... Terörist... Eşkıya...
Öreül... Karşı taraf... Gerilla...
Düşman...
Bunlar, güvenlik güçlerinin
sayısı 7-8 bin kadar olduğu sa-
nılan PKK militanı hakkında
kullandıklan tanımlamalardır.
3OOO-350O'ü Türkiye icinde,
Şuriye, Bekaa. Kuzey Irak.
İran ve hatta Ermenistan'da
4000-4500 kadar PKK milita-
nmın banndığından söz edili-
yor.
Bu mılitanlann ortak sloganı
ise "'Bir avuç özgür vatan..."
olarak özetleniyor.
Bir korgeneral "Bu teröristle-
rin Türkiye'deki "işbirlikçi"leri-
nin yardımıyla güvenlik güçle-
rine karşı" çarpıştığını söylü-
yor. Bir tuğgeneral ise "bu eşkı-
yanın, Türkiye icindeki 'milis-
leri* ile ortak eylemler yaptı-
ğını" öne sürüyor.
Yörede görev yapan ister as-
ker ıster mülki erkân olsun,
"karşı tarafin amaa Türk halkı
arasında 'Terör tırmanıyor. Ne
oluyor? Nereye gidiyoruz' so-
rulan ile kaygılan gündemde
tutmak olduğunu" söylüyor.
Bir yetkıli "PKK'nın ana he-
defini, yörede masum halk ara-
sında korku yaratmak. olayı
gazcte başlıklanndan düşürme-
mek ve bunun yanı sıra karakol
saldınlanyla TC sınırlan bo-
yunca kurtanlmış bölge oluş-
turmak" olarak öneörüyor...
•••
Dün değinmiştik. TSK düzenli
ordunun sılahlanması dışında
bölge koşullanna uygun silah
çeşıtkmesine gidiyor.
Bu arada bir başka önemli
gelişmeyi öğreniyoruz. "Düzen-
li ordu"nun dahi topyekün bir
"ıç güvenlik" eğitıminden geçi-
rildiği açıklandı.
Yöreye göndenlen polis. jan-
darma ve asker komandolar
özel bir eğitimden geçiriliyor.
Buna "ıç güvenlik" eğıtimi de-
niliyor.
Genelkurmay Başkanı Orge-
neral Doğan Güreş bizlere şu
önemli açıklamayı yaptı:
"Tüm Silahlı Kuvvetler her
yaz çeşitli tatbikaılar yaparlar.
Bu yıl generalinden erine kadar
tüm birlikler özel (iç güvenlik)
eğitiminden geçtiler. Bu uygu-
lamayı sürdüreceğiz."
İki tür "iç güvenlik" timinin
yörede görev yaptığını da bu
arada öğrendik. (A) tipi tim 14
subay ve astsubaydan oluşu-
yor. (B) timi ise 18 kişilik...
Bunlann bir bölümü er... (B)
timlerindeki askerler tezkerele-
rini ahnca. ümin subaylan Fo-
ça'daki komando eğitim mer-
kezine yeniden gidiyor ve orada
kendi seçükkri erlerle bütünle-
şiyorlar. Subay lar ve erler bura-
da birbirlerinı tanıyor, birbırle-
rine alışıyor, huylannı öğreni-
yorlar. Birlikte eğıtime çıkıp işi
tam pişirince tekrar yeni erlerle
birlikte Güneydoğu dağlannda
"oynak pusu"ya dönüyorlar.
Orgeneral Güreş'in bu genç
subaylarla 2500 m yükseklik-
teki karakollarda yapuğj bazı
konuşmalara tanık olduk. Bun-
lardan biri şöyleydi:
- Evlimisin?
- Evet...
- Kaç yılhk evlisin?
- İki..'
- Eşin burada mı?
- Hayır, Sinop'ta...
- Kaç yıldır buradasın?
- Bir yıldır...
- Eşinle konuşabiliyor mu-
sun?
- Mektuplaşıyoruz...
Şırnak olaylanna katılmış bir
yedeksubay asteğmene Org.
Güreş soruyordu:
- Olaylar sırasında korktun
mu?
- Hayır komutanım... Kork-
mak ne demek? Bana 15 er ve-
rin. Cudi Dağı'na hemen çıka-
yım!
Genelkıırmay Başkanı Güneydoğu gezisinde iki özeltimgörevlisi> le birlikte. (Fotoğraf: ÖZGEN ACAR)
Orgeneral Gureş bir sınır karakolunu teftişe helikopterle gelivor. (Fotoğraf: ÖZGEN ACAR)
Tezkere almaya çok az bir
süre kalmış bu yedeksubay.
Cudi DağYnın kovuklannda
konuşlanan PKK militanlanna
karşı görülmemiş bir kın ve nef-
ret içindeydi... Çünkü olaylar
sırasında yanındaki arkadaşı
şehit düşmüştü.
Bizım bölgeyi zîyaretimizden
bır gün önce Lice yakınındakı
karakol baskınını öğrenen bir
yüzbaşı. bir zırhlı araca atlamış
ve olaydan hemen sonra erlen-
nin yardımına koşmuştu.
Ancak ne var kı yoîda pusu-
ya düşürülmüştü. PKK yolu
mayınlamış, kendisıni de şid-
detli roket aüşına tutmuştu.
Yüzbaşı bu şıddetlı ateşi yar-
rruş. erlennın yanında çatışma-
ya girmişti. Bu arada bir saldır-
ganı da öldürmüştü.
15 mayısta Taşdelen Kara-
kolu'na baskın olayında ise bir
tuğgeneral helikopterle ateş ede
ede karakola inmiş ve erleriyle
birlikte çatışmaya girmişti.
Adını açıklamak istemediğimiz
bu "iç güvenlik" eğitmeni ko-
mutan. askerlerine dağbaşında
kaderlerine terk edılmiş olma-
dıklannı kanıtlamıştı.
1 temmuzda Irak sının öte-
sinde yapılan operasyonda bir
jetimiz düşürülmüştü. Olayın
Ankara'dan duyulmasından
hemen sonra olan geüşmelen
Hava Kuvvetlen Komutanı
Orgeneral Halis Burhan şöyle
anlattı:
"Jetime atladım. Kendi kul-
landığım savaş uçağıyla Irak
sınınnı aştım. Sınınn derinlikle-
rinde uçağın düştüğü yörelerde
yapılan aramalara bizzat ben
de katıldım..."
Org. Güreş, Şırnak Tugay
Komutanı Tuğgeneral Mete
Sayar'a TSK'nın en üstün ba-
şan nişanını verdi. Kendısıne ve
aynca iki yardımasına da birer
altın saat armağan etti.
Genelkurmay Başkanı başa-
nlı gördüğü genç subaylan ge-
zisi boyunca adeta saat yağmu-
runa tuttu. Ağnlı er Fethi Ye-
ğen'i de saatle odullendirdL
Her ödülden sonra Org. Gü-
reş morali, "TSK arkanızdadır.
Türk milleti ve Türk devletı ar-
kanızdadır.." sözleriyle yük-
seltmeye özen gösterdi.
* • •
Jandarma Asayiş Kolordu Ko-
mutanı Korgeneral Necati Oz-
gen. bizlere bilgi verirken bir
ara "Tabiri caizse devlet bize,
ne istediysek verdi ve veriyor...
Biz de yüklendiğimiz bu tarihi
görevin bilincındeyiz." dedi.
Güreş. bir başka toplantıda
Korgeneral Özgen'i şöyle doğ-
rvladı:
"Devlet arkanızdadır... Bu
devlet bugüne kadar böylesine
bir desteği asla göstermemiştı.
Birkaç 'asker sendromlu' kişiye
aldırmayınız. Türk ordusun-
dan başka alternatif yoktur. Bu
eşkıyayı çökertecek tek güç gü-
venlik güçlerimizdir..."
Gerçekten hükümetin Gü-
neydoğu'daki olaylann önlen-
mesi için orduya açık çek ver-
diği anlaşılıyor. Hakkâri'de
İran sınınna yakın bir kartal
yuvası konumundaki karakol-
da, üsteğmen ile Orgeneral Gü-
reş arasında şu konuşma geçti:
- Senın ve erlerinin moralini
çok ıyi gördüm. tebrik ederim.
Benden ne istersin?
- Komutanım iki jeneratörü-
müz var... Güçlü telsizlerimiz
var... Ancak bize elektrik ve te-
lefon bağlaünız...
- Buralara nasıl gelir?
- Elektrik 7 km. telefoh ise 11
km. ötemizde komutanım!
Org. Güreş K.K.K. Orgene-
ral Muhittın Fisunoğlu'na dön-
dü
- Bu karakola derhal elektrik
getırin... Telefon bağlatın... Si-
zın bütcenizde ödenek yoksa,
benım bütçemden alın. Gere-
kirse uydular kanalıyla haber-
leşmeyi sağlayan portatif tele-
fon aracından verin. Telefon
bağlandığında bana bildirin.
Csteğmenımle ilk telefon ko-
nuşmasını ben yapacağım...
•••
Yöredeki birliklerde dikkati çe-
ken bir başka önemli olay, erle-
re kadar telsiz bağlantısının
gerçekleştirilmiş olmasıdır. Bu
durum iletişimi ve herhangi bir
olaya anında müdahaleyi hız-
landınyor.
Dün Hakkâri Derecik Kara-
kol baskınında olduğu gibi ar-
tık PKK saldınlannda karşı ta-
rafın zayiatı eskisine kıyasla
daha fazla oluyor.
Telsizler "taciz var" koduyla
çalışmaya başladığında artık
"iç güvenlik" ya da gerçek anla-
mıyla "kontrgerilla" çarkı şöyk
çalışıyor:
Olay yerine en yakın özel
timler, dağlardan yöreye iniyor.
Skorsky helikopterleri saldın-
nın olduğu yere takviye perso-
neli getiriyor. "Super Cobra"
helikopterleri ise çatışan ya da
çekilmekte olan PKK militan-
lanna füzelerle saldınyor. Hava
Kuvvetleri'nin. Kara Kuvvetle-
ri icindeki "ileri hava kontro-
lörlen (İHK)" saldırgan grup-
lardan sının aşanlann yerlerini
koordınaüan ile uçaklara bildi-
riyor. Aralannda (F-16)lar da
olmak üzere savaş uçaklan ha-
vadan toplu hedeflere yükleni-
yor.
Org. Güreş "Elbette şehit ve-
recegiz. Sorunu şehitsiz çöze-
meyiz..." diyor.
SCRECEK
Önce lıaııısi sonrapalamutküsmüş Sinop
9
a
Sinop'ta tüm olumsuzluklar üst üste gel-
miş. Tahıl üretiminin yanı sıra meyve üreti-
mınde de son yıllarda düşüş gözlenıyor. 6
bın 200 tonluk elma üretimi 5 bin 700 tona
gerilemiş. Armut, kıraz, dut, incir üretimi de
düşmüş. Hayvanalık yerinde sayıyor. Üs-
telik "Hamsi de küsmüş Sınop'a."
Balıkçı "Denizde balık tükendi" diyor. Si-
nop'ta palamut dönemi başlamasına karşın
teknelerin çoğu limanda. Sezon başlayah 25
gün olmuş. İyi av yapan tekne yok. Mazot
parasını boşa harcamamak için denize açıl-
mayan balıkçılar, karada öylece bekliyor-
lar. Günbaumına doğru denızden dönen
teknelere bakıyorlar. Boş dönen tekneler
ağır ağır yanaşırken limanda gülümseyen
bir yüze rastlayamıyorsunuz.
" 13 gün boyunca denizde dolaşük. Bir tek
ağ atamadık Balık sanki kayboldu."
Emin Burçtepe.yıllannbalıkçısı. "Palamu-
dun bu kadar az olduğu bir dönem daha ya-
şamadım" diyor.
Sinoplu balıkçı 1989'da ilk darbeyi hamsi-
den yedı. Denizde hamsi sanki tükenmişti.
1986 yılında Sinop'ta 30 bin ton hamsi yaka-
lanırken 1989'da bu sayı birden 3 bın 600
tona geriledi. "İşte o tarihten buyana balıkçı
belini doğrultamadı" diyor Emin Burçtepe.
"Kolay değil. Kimi teknelerde 20 tayfa
çalışıyor. Bizim sezona hazırlanmamız ve
denize açılmamız 25 milyon demektir. Ban-
kadan aldığı kredi borcunu ödeyemeyince.
balıkçı yeni kredi de alamıyor. Denize açıla-
bilmek için artık aracıdan borç bulmaya
çalışıyor."
Geçen yıl hamsi biraz kıpırdanır gibi ol-
muş. Palamut mazot parasını kurtarmış.
Sinop'ta palamudun tanesi geçen yıl 6 bin
liraya satılırken bu yıl fıyatlar 30 bin üraya
kadar yükseldı.
"Ya lüfer" diye soruyoruz, "O hiç kal-
madı" diyor balıkçılar. İstatistiklere göre
1989'da Sinop'ta hiç Lüfer yakalanmamış.
1990'da yakalanan miktar 195 kilo.
Bu yıl palamuttan umduğunu bulamayan
balıkçı şimdi hamsi dönemini bekliyor.
Hamsiye getinlen boy sınırlaması en çok
tartışılan konu.
Sinop Balıkçılık Kooperatifı Başkanı
Barbaros Tuğcu, 9 santimlik sınırlamanın
düşürülmesini istiyor. Aşın avcılığın Kara-
deniz'de balığın kökünü kuruttuğu görüşü-
ne de şiddetle karşı çıkıyor. "Rusya'da o yıl
deprem oldu hamsi o yüzden kayboldu.
Ama geri gelecek" diyor Tuğcu. Balıkçılar,
"Geri gelmezse yandık" diyorlar.
Sinop'ta balık unu fabrikalan güçdurum-
da Denizden balık çıkmayınca onlar da iş
yapamıyor. Devletten kredi alanlar, kredi
borçlannı geriye ödeyemiyorlar. Sitemsan
Balık Unu Fabrikası sahibi Seref Yüksek de
aldığı krediyı geri ödeyemeyenlerden. "Dev-
let bize fabrika kurahm diye kredi verdi.
Fabrikalar acıldı. sonra hamsi üretimi düş-
tü. Boy yasağı işin tuzu biberi oldu.
Aldığımız krediyi ödeyemez olduk" diyor.
BİR KÜSKÜN KENT
Diyojen'in
Sinop'u
Hakan Kara
• 1940larda büyük kentlere
başlayangöç, 1960larda
Almanya''ya yönelmiş. 1960'lar
Sinop'ta "erkek göçü"nün yaşandığı
yıllar olarak anılıyor. Kadınlar
köylerdeki tüm işleri üstlenmişler. İs-
ter istemez Sinop'un Amazonlar
tarafından kurulduğuna ilişkin
söylence gelivor akla.
Sınop'taki 6 babk unu fabrikasından 3'ü
devletten kredi almış.
Balıkçılara Sinop'ta yaşanan son geüşme-
len, gerçekleştirile'ıi yürüyüşü nasıl değerlen-
dirdiklerini soruyoruz. "Sınoplunun kulağı-
na kar suyu kaçtı" diyorlar. Anlamadığımızı
fark edince gülûmsüyorlar:
"Bizde 'hamsınin kulağma kar suyu kaçtı'
diye bır söz vardır. Hamsi denizde küçük sü-
rüler halinde dağınık bir şekilde dolanır. İlk
kar düştüğünde, denız soğuduğunda küçük
sürüler birleşir ve büyük sürüler oluşturur-
lar. Böylelikle birbirlerinı ısıtırlar. Sinop'ta
da öyle oldu. Sınop'un can daman fabrika-
lar kapanınca Sinoplu bir araya geldi.
Umanz durum düzelir."
'"Ya düzelmezse" sorusuna yanıt hep
aynı: "O zaman göç olur."
Sinop göçe yabancı değıl. 19401ı yıllardan
beri göç yaşanıyor Sinop ilinde. Durağan
kent ekonomisi yeni iş olanağı yarata-
madığından. gençler çareyi göç etmekte bu-
luyorlar. 196O'lı yıllarda göç. "Almanya sev-
dası'yla birlikte iyıce artmış. Sinop Gazeıeci-
ler Cemiyeti Başkanı Ayhan Tekinoğlu'nun
anlattığına göre oylesıne bir göç yaşanmış
ki. kimi köylerde kadın nüfusu. erkek nüfu-
sunun birkaç katına ulaşmış. Erkeksiz köy-
lerde tüm işleri kadınlar üstlenmiş. 1960'h
yıllar Sinop'ta "erkek göçü"nün yaşandığı
yıllar olarak anılıyor.
Erkeksiz köyler
Erkeksiz köylen düşününce akla. Ama-
zonlar geliyor. Sinop kentinin kuruluşuyla
ilgili iki söylence var. İlkine göre Sinop ken-
tini Amazonlar kurmuş. Kent adını Ama-
zonlar'ın yığit ve güzel kraliçesi Sınova'dan
almış.
İkınci söylenceye göre Sinop adı Sinope"-
den gelıyor. Azra Erhat'ın "Mitolojı Sözlü-
ğü"nde yer alıyor bu söylence. Sınope. Ir-
mak Tannsı Asopos'un kızıdır. Tannlar
tannsı Zeus Sinope'ye âşık olur. Her diledi-
ğını yenne getırmeye söz verir. Sinope
kızhğına dokunulmamasını ıster. Zeus sö-
zünde durur. Götürüp onu Karadeniz
kıyısına koyuverir. Söylenceye göre Sinope
Apollon ve Halvs'i de benzer şekilde
kandırmış. Hiçbir ölümlüyü de yamna yak-
laştırmamış.
iki söylence arasındaki ilişki Halikarnas
Balıkçısı'nın "Anadolu Efsaneleri" adlı ki-
tabında ortaya çıkıyor. Balıkçı. Amazon
sözcüğünün anlamına ilişkin çeşitli görüşleri
dile getirirken şöyle dıyor-
TEKNELERİN YALNTZLIĞI Sinop'ta palamut dönemi başlayalı 25 gün oldu. Balıkçılar. "Daha palamut viizü göremedik" diyorlar.
Tekneler iskeleye baglı. Balıkçüaruı çoğu, mazot parasını bo^a harcamamak için denize açılmıyor. Şansını yine de deneyenler, gün-
batımına doğru limanda dört gözle bekleniyor. "Acaba palamut yakalayabildüer mi" diye. Tekneler bugune kadar bo», abndu.
"Bazılanna göre "A" Türkçedeki 'maz' eki
gibi olumsuzluk takısıdır "Mazo" da 'do-
kunmak' demektir. Bunlarca Amazon. er-
kek tarafından dokunulmaz olan kadın de-
mektir."
Turistik broşürlerde Sinop'un, "Sinope
gibi bakir" koylanndan ve ormanlanndan
söz ediliyor.
Sinop köylerinde artık erkek ve kadın nü-
fusu arasında büyük farklaryok. 1970'lerin
sonuna doğru göç yavaşlar gibi olmuş. Yine
de il genelinde kadın nüfusu erkek nüfusun
üzerinde. Sinop merkezinde son sayımlara
göre nüfus bınde 3 oranmda azalmış. Nüfus
yoğunluğu da ilginç bir gösterge. 1927'de
Türkiye'de kilometrekareye 18 kişı düşer-
ken. Sinop'ta bu sayı 30. 1980'lerde Türki-
ye'deki nüfus yoğunluğu kilometre karede
58 kişiye ulaşırken Sinop'ta 47'de kahyor.
"Stfır ekonomik büyüme"yi savunan ra-
dikal çevrecilerin "düşü" Sinop'ta gerçekle-
şiyor gibi. Ancak Sinoplu için yaşananlar
düş değil kâbus. Kentte ekonomik büyüme
sıtinn aunda, nüfus artışı yok. Çöp ve kana-
lizasyon gibi çevre kirliliği yaratan sorun-
lann çözümü için de para yok.
Sinop'un SHP'li Belediye Başkanı Kara-
gülle, "Sinop'un çöpleri yanmadanın belki
de en güzel yerlerinden birine dökülüyor.
Kanalizasyon için antma tesisi yok. Çöplü-
ğün yerini değiştırmek, kanalizasyon soru-
nunu çözmek gerek. Yapılacak çok şey var.
Ne yazık ki belediye bütçesı yetersiz" diyor.
Karagülle Sinop'taki ekonomik tabloyu
şöyle özetliyor: "Tanm yok. Balıkçılık bitti.
Gelisecek diye beklerken sanayi de çökmeye
başladı. Turizm deseniz, o da ağır aksak."
Sinop'taki çöküş sadece ekonomide değil.
33 Evler Mahallesi de çöküyor. Mahallede
heyelan var. İlk heyelan 1988'de yaşanmış.
Bugüne dek 30 ev yıkılmış. Bır de turistik te-
sis.^Belediye, buradaki diğer evlerin boşaltıl-
ması için çabalıyor. Ancak ev sahiplerini
buna razı etmek güç.
Heyelan nedeniyle çöken Öztürkler tesisi
Sinop'un ilk turistik tesislerinden biri. Si-
nop'ta altı tesis daha var. Onlann da bu yıl
hava koşullanndan olumsuz etkılendiğini
öğreniyoruz. Yağmur bulutlan bu yıl turiz-
mi gölgelemiş. Turizmci de "Gölge etme"
diyor. Sinop'un Gerze ilçesinde doğan şair
Güven Turan'ın şurlerini topladığı kitap
dikkatimizi çekiyor. Adı "Güneşler...Gölge-
ler"
Sinop'ta turizm önemli bir potansiyel ola-
rak görülüyor. En büyük sorun yaz sezonu-
nun kısa geçmesı. Bu nedenle Sinop'ta deniz
tunzminın yanı sıra alternatif turizm hare-
ketlen. arasında yer alan doğa turizmi ve
dağcılık turizmi üzerinde duruluyor.
Buzul döneminde oluşan fıyortu, yemye-
şıl koylanyla Sinop turizm açısından gelecek
vaat ediyor. Sınoplunun dileği turizmin can-
landığı günlen "yakın bir gelecekte" görebil-
mek.
StRECEK