15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 9 Ocak 1992 haberler Cumhuriyet3 Hürriyet ve Sabah gazeteleri özel TVye ortak oldu Show TV'den yeniatakXV Servisi - Televizyon yayıncıhğında son ataklarıyla kamuoyunun dikkatini üzerine çeken Show TV'ye, Hürriyet ve Sabah gazete- leri de ortak oldu. Her iki gazetenin de Show TV'de eşit paya sa- hip oldukları belirtildi. Show TV'nin öteki ortaklan arasında Profilo Grubu ile Grundig'in de bulunduğu, ABD'de yaşayan Türk işadamı Ahmet Ertegün'ün de ortak olduğu kaydedildi. Hürriyet kanadından Uğur Dündar, gö- rüşnaelerin son aşamaya geldiğini, kesin anlaşma sağlanırsa önce TV için program yapmaya başlayacağını söyle<di. Sabah grubuna baglı ve uzıuı süredir te- levizyon haberciliği konusunda atak yapan Aktüel dergisi kadrosunun <La Show TV için program hazırlığında buiunduğu alı- nan bilgiler arasında- Show TV'nin yaptırdığı karnuoyu araş- tırmalarında en fazla tutulan. yüz olarak belirlenen Hülya Avşar da dü» düzenlediği basın toplantısında kuruluşun programla- nnda yer alacağını duyurdu. Teleon Show TV cephesindeki ortakhk şampan- ya ile kutlanırken, Teleon yöneticileri de yayina geçmelerini kutladı. «Cem Uzan- Ahmet Ozal anlaşmazlığının ardından, ha- reketli test yayınlarını sabit sinyale dönüş- türen Teleon, 27 ocak akşamı üst üste ya- yımladığı filmlerle sürpriz yaptı. Ahmet Özal'ın Alman makamlanna başvurarak test yayınlarını durdurtması, "On'u bekleyenler" için bir belirsizlik ortamı ya- ratmıştı. Hatta, Teleon'un bu koşullarda çok uzun süre bekleneceği söyleniyordu. Starl murahhas üyesi Yekta Okur'un 27 ocak günü gazeteleri arayarak " 19.30 ha- berlerini izleyin" demesi, belirsizliği orta- dan kaldıracak sürprizin sinyali oldu ve Starl'in akşam haberlerinde, Türkiye'nin ikinci özel kanalı Teleon'un yayına geçti- ği duyuruldu. Test yayınlarından sabit sinyale, sabit sinyalden ani yayına uzanan ve yan açık bir hukuk savasımına konM olan sürecte nelerin yaşandığı tam bilinemiyor. Teleon yetkililerinin bu konudaki açıklamalan ol- dukça kısa: "Şaka yapmıştık." Teleon, Starl yayınlannın getirdiği tec- rübenin yanı sıra, vericilerini yerleştirmiş olmanın da avantajına sahip. Daha önem- lisi, özel televizyonlann finans damarını oluşturan reklam konusunda da Teleon'- un haar bağlantıları bulunduğu ve fiyat kı- rarak kuşaklar dolusu reklam topladığı bi- liniyor. TRT cephesi Bu gelişmeler sonunda, artık tek rakip- le değil çok rakiple rekabete sürüklenen TRT de belgesel atağına hazırlaruyor. TRT Genel Müdiirü Kerim Aydın Erdem, ge- çen hafta sonu İstanbul'da TV2'nin yeni belgesellerini tamttı: "Anadolu Uygarlık- ları", "Sessiz Dünyada Gezintiler" ve "Kaybolan Dünya". TRT, bu belgesellerde teknik açıdan Ba- tı standartlarının yakalandığı iddiasında. "Sessiz Dünya Gezintileri", dış pazarlar- da rağbet görecek bir yapım olarak görü- lüyor. Sualtı kameramanı Haluk Cecan, bu belgeselin çekimlerinde, şimdiye kadar görüntülenemeyen Akdeniz foklannı ka- merasıyla yakalama başarısını gösterdi. Ancak TRT bu rekabete hazırlanırken iç sorunlarla karşı karşıya. TV Daire Baş- kanı Sedat Örsel ile yardımcısı Mustafa Gerçe,ker'in görevden alınmaları kurumu karıştırdı. Görevden alınanların yanında, özel kanalların transfer tekliflerini cazip bularak görevi bırakanlar da önemli bir so- run. TRT, özellikle kameraman kaybına yol açan bu durumu aşabilmek için Baş- bakanlığa, ücret politikasında değişiklik yapılması talebini içeren bir öneri gönder- di. Diğer ortaklıklar Türkiye'nin, televizyon yayıncıhğı ala- nında özel kanal furyasını kaldırabilecek sayıda yetişmiş elemana sahip olmadığı bi- liniyor. TRT'nin, ücret ve personel poli- tikasında önemli değişiklikler yapmazsa, bugünkünden daha büyük sorunlarla kar- şılaşması kaçınılmaz gibi. Çünkü, yolda çok kanath başka ortaklıklar da görünü- yor. Koç-Warner Bros. ortaklığının Mil- liyet gazetesi ile temaslan sürüyor. Mak- yal Holding'le Has Holding'in görüşme masasında da bir özel kanal projesi var. Yürüyüş 22. gününde Protestocu işçiler Ankara'ya yaklaşıyor DOĞAN AKIN (Polatlı) - Izmir Büyükşehir Beledi- yesi'ndeki işlerine son verilen işçiler 500. kilomet- reye ulaştı. Dün Polatlı'nın Beylikköprü Köyü'ne ulaşan 280 işçi sağlık kontrolünden geçirildi. Yaklaşık 4 ay önce "yasadışı greve katıldıklan" gerekçesiyle îzmir Anakent Belediyesi'ndeki işlerine "tazminatsız" son veri- len işçilerin 7 ocakta başlattıgı Ankara yürüyüşü eksi 10 dere- ceye varan hava koşullannda su- rüyor. "Atılan işçiler geri alırt- sm", "îşçi kıyımına son", "Işçi- yiz, haklıyız, kazanacağız" şek_- linde sloganlar atarak Eskişehi r yolu üzerinden Ankara'ya disip>- linli bir şekilde yürüyen 280 iş.- çi, dün Polath'ya 15 kilometre uzaklıktaki Beylikköprü Kö- yü'nde konakladılar. Türk-tş ve Sağlık Bakanlığı- nın ortak girişimiyle dün saat 14.30'da Beylikköprü'ye altı am- bulanslagelen 15 doktor, işçileri sağlık taramasından geçirdiler. Ayaklarında şişme, su toplama- sı, soğuk algınlığı, tansiyon dü- şüklüğü ve idrar yollarından şi- kâyetçi olan işçiler, gecelerini konakladıkları yerlerde kendile- rini bekleyen 7 otobüste geçiri- yorlar. Sağlık Bakanlığı ambulansla- rı ile Be>likkopru'ye gelen Türk- İş Genel Mali Sekreteri ve Demiryol-İş Sendikası Genel Başkanı Enver Toçoğlu, işçilerin sağlık durumlarının iyi olmadı- ğını söyledi. Işe geri alınmadan Izmir'e dönmeyeceklerini vurgulayan iş- çiler, muayene edildikleri Bey- likköprü Petrol Orısi Tesisleri önünde beklerken halay çektiler. Belediye-İş Sendikası 2 Nolu Şube Başkanı Basri Çavuşoğlu, işçilerin sağlık durumlarının bo- zulmasına karşın kararlı olduk- larını vurgulayarak hafta sonu Ankara'da olacaklarını söyledi. İşten atılan tzmirli belediye işçileri protesto eyleminin 22'nci gününde sazlı sözlü Ankara'ya ilerli- yoriar. (Fotoğraf: FARUK ALTINTAŞ) ACIKLAMA Çalışma Bakanlığı'nm keyfi fesihleri önlemeyi amaçlayan ve bu konuda yargı güvencesi öngören yasataslağı üzerine, işverenlerin öne sürdükleri görüşler gerçeklerle hiçbir şekil- de bağdaşmamaktadır. Taslağa karşı gösterilen tepkinin tamamen kamuoyunu yanlış yön- de etkilemeyi hedeflediği açıktır. Bu nedenle aşağıdaki açıklamanm yapılmasına gerek duyulmuştur: 1 - İşçilere iş güvencesi sağlamaya ilişkin bakanlıktaslağı Türkiye'nin 1949tarihinde im- zaladığı İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin 23/1. maddesinde ve 1989tarihinde imzaladı- ğı İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin 23/1. maddesinde ve yine anayasamızın 49. mad- desinde ifadesini bulan "Çalışma Hakkı" ile üyesi bulunduğumuz Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)'nun 158 sayılı sözleşmesinde dayanağını bulan bir düzenlemedir. Bu bakım- dan yeryüzünde eşi benzeri olmadığı iddiası yerinde değildir. 2 - Uluslararası Çalışma örgütü'nün 158 sayılı sözleşmesini 12 AT ülkesinden yalnızca İspanya'nın imzaladığı doğru olabilir. Ne var ki bu ülkelerin hemen hepsinde işçiler esasen iç mevzuat ile keyfi fesihlere karşı korunmuş durumdadırlar. Almanya'da feshe karşı ko- runma yasası, Fransa'da iş yasası, İtalya'da 1966 tarih ve 604sayılı yasa uyarınca işveren- lerin ancak haklı nedenler varsa fesih yapabilecekleri öngörülmüş ve keyfi fesihler yargı yolu ile geçersiz sayılarak işe iade yaptırımına bağlanmıştır. Diğer ülkelerde de benzer düzenlemeler yürürlüktedir. Kendi iç hukuklarında bu sistemi oturtan ve uygiılayan ülkele- rin ayrıca 158 sayılı sözleşmeyi imzalamaya gerek duymamaları son derece doğaldır. 3 - Keyfi fesihler önlendiğinde işletmelerin batacağı yolundaki işveren görüşü Avrupa 1 - daki ülkelerin gelişmişlik düzeyi dikkate alındığında hiçbir değer taşımaz. Eklenmelidir ki söz konusu ülkelerde iş güvencesi yanında işsizlik sigortası da bulunmakta ve ayrıca işçi- ler yönetime de katılmaktadırlar. İdida edilenin tam tersine bu ülkelerde işletmeler geliş- mekte ve verim giderek artmaktadır. Kamuoyunun bilgisine saygılarımızla sunarız. BELEDİYE İŞ SENDİKASI GENEL YÖNETİM KURULU GUNUNNÖTLARI OSMAN ULAGAY Bankalara Yüklenelim Ama... T ürkiye'de banka sektörünün finans sisteminde hâlâ çok büyük bir ağırlığı var. Son yıl- larda belirgin bir gelişme gösteren sermaye piyasası buna kar- şın henüz banka sektörüyle boy ölçü- şebilecek boyutlara erişebilmiş değil. Ayrıca bankaların sermaye piyasa- sındaki ağırlıkları da büyük. Türkiye'de finans sistemini ege- menliği altında tutan banka sektörü aynı zamanda en çok göz önünde bu- lunan ve eleştirilen sektörlerden biri. Bankaların kârları sürekli olarak dik- katleri çekiyor, iş âleminin banka sa- hibi olmayan kesimi sürekli olarak bankaları eleştiriyor. Pek çok kimse- de "şu bankalar bir hizaya getirilse pek çok şey düzelecek, kredi faizleri düşecek, hayat kolaylaşacak" inancı var. Bu ortamda bankaların kârlarına el atarak diğer bazı kesimlere bir ne- fes alma payı sağlamak ve finans sis- teminde rekabeti arttırarak kullanıcı için fon maliyetlerini düşürmeye ça- lışmak, kuşkusuz destek görecek bir girişim gibi görünüyor. öte yandan kendisi çok ciddi bir mali çıkmaz içindeki devietin para bulmak için en kolay başvurabileceği kesimlerin başında da bankalar geli- yor. Vergi toplama açısından, acil fon sağlama açısından, kredi faizlerine yansıyan maliyet unsurlarını ayarla- ma açısından ilk hedef olarak banka sistemine el atmanınçekiciliği ortada. 10 ocakta açıklanan ekonomik ön- lemler paketinin finans kesimiyle ilgili önerilerine bakıldığında da bankala- rın adı pek anılmamakla birlikte ban- ka sistemini bir ölçüde sağmaya yönelik bir anlayışın izlerine rasttanı- yor. Sistem ne kadar yûk taşır? Ben ilke olarak finans sisteminde rekabetin arttırılmasını, sermaye pi- yasasının bankalara daha ciddi rakip olabilecek şekilde geliştirilmesini, sistemdeki verimlilik artışlarının fon kullanıcılara daha fazla yansıtılmak istenmesini olumlu girişimler olarak değerlendiriyorum. Ancak ilkelerden pratiğe doğru gel- diğimizde şu soruyu da sormamız gerekiyor: Acaba şu noktada banka- ların durumu bir bütün olarak banka sisteminin durumu, kendisine yüklen- mesi, öngörülen yeni yükleri taşıma- ya elverişli mi? Banka sistemi sağıla- rak belli amaçlara varılmak istenirken sistemin bünyesinde olduğu halde ör- tülü duran bazı sorunların su yüzüne çiKması ve yeni sorunlara yol açması beklenebilir mi? Türk bankacılık sektörünü yakından izleyen bir uzman olarak görüşlerini bana aktaran Dr. Selçuk Abaç'ın bu konuda ciddi kaygıları var. Dr. Selçuk Abaç 1991 yılı sonu itibarıyla bankala- nn problemli kredilerinin hatırı sayılır boyutlara vardığını, görünürdeki kâr- larının gerçek kârlılıklarının bir gös- tergesi olmadığını ve tüm sistemin konsolide özsermayesinin, iştirakleri, sabit kıymetleri ve problemli alacak- lan karşılayacak düzeyde olmadığını iddia ediyor. Dr. Abaç, bu konumdaki bir banka sistemine mevcut yüklere ek olarak yeni yükler getirilmesi ha- linde sistemin bu yükleri taşıyamama riskinin ciddi şekilde artacağını ve bu- nun da yeni sorunlara yol açacağını ileri sürüyor. Dr. Abaç, bu arada dis- ponibilitede tutulan kamu kâğıtlarının vadesinin bir yıla çıkarılmasının da bankaların fon yapısında "vade uyumsuzluğu'na yol açabileceğini belirtiyor ve bu önlemlere başvurma- dan önce banka sisteminin de bir re- formatabi tutulmasını öneriyor. Bu herhalde yabana atılacak bir öneri değil. Sanırım karar alma nokta- sındakiler de ilke olarak böyle bir re- form ihtiyacını kabul ediyorlar, ama kısa sürede sonuç alabilmek için de banka sistemine yaslanarak bir şey- ler yapmak istiyorlar. Dr. Abaç'ın kay- gıları yerindeyse bu adımları atarken çok dikkatli olmaları gerekiyor. Para programı inşallah... TC Merkez Bartkası 1992 yılı para programını dün açıklamış. Merkez Bankası Başkanı Saracoğlu, para programının belirlenen hedeflere go- re uygulanabilmesi için şu koşulların yerine gelmesi gerektiğini belirtmiş: • Çok iddiaiı ve istikrara yönelik bir hedef olan 32 trilyon liralık bütçe açığı hedefi tutacak; # Merkez Bankası'nın kamuya aça- cağı krediler 11 trilyon lirayı geçme- yecek; • Piyasadaki likidite fazlası altı ay içinde emilecek; • Çapraz kurlarda anormal geliş- meler olmayacak. Umarız bu koşullar yerine gelir ve Merkez Bankası para programını be- lirlenen hedeflere uygun olarak uygu- lar. Ancak Sayın Saracoğlu'nun da belirttiği gibi bu programın hedefi is- tikrar, hükümetin gerçek hedefi ise henüz pek net değil. Programın başa- rısı her şeyden önce hükümetin bu konudaki kararlılığına bağlı herhalde. Gözler Başkan Bush'ta Başkan Bush, Türkiye saatiyle bu- günün ilk saatlerinde yıllık "Birliğin Durumu" konuşmasını yapacak. Ge- çen yıl Körfez Savaşı'nın heyecanıyla süslenen konuşmanın bu yıl öncelikle ekonomik konulara ağırlık vermesi bekleniyor. Bunun nedeni de açık: ABD ekonomisi uzun süren bir dur- gunluğun pençesinde kıvranırken Başkan Bush'un popülaritesi en dü- şük düzeyde ve bu yıl sonunda baş- kanlık seçimi var. Dolayısıyla Başkan Bush'un ekonomik sorunları nasıl çö- zeceği konusunda topluma inandırıcı bir mesaj vermeye çalışacağı sanılı- yor. Başkan Bush'tan beklenen açıkla- malar arasında çeşitli kesimlere yan- sıyacak vergi müjdeleri var. Yatırım- ları özendirmek için sermaye kazanç- ları vergisinde indirim, orta sınıfın vergi indirimlerinde artış, ilk evini yaptıracak olanlara vergi bağışıklığı gibi önlemlerin yanı sıra Başkan Bush'un savunma harcamalarından yapılacak büyük tasarrufları, sosyal amaçlı harcamalara ve altyapı yaö- rımlarına yönlendirme konusunda da umut verici açıklamalar yapması bek- leniyor. Başkan Bush'un söyleyeceklerinin bugün açıklayacağı 1993 bütçe öneri- siyle birlikte Amerikan ekonomisinin yakın geleceğini belirleme açısından önem taşıdığını belirten gözlemciler ve piyasalar şimdi pür dikkat Başkan Bush'un ağzına bakıyorlar. HakkâriveMuş'iaçığ^ölü • CUMHURİYET (Hakkâri/Muş) - Muş'un inardı köyûnde bir evin üzerine çığ düşmesi sonucu 3 kişi öldü. Çığ dûşen köyde ölenlerin isimleri belirlenemedi. Muş Valiliği yetkilileri köy yolunun kar nedeniyle kapü olduğunu bu nedenle Vali Şinasi Kuş Başkanhğındaki yardım ekibinin helikopterle köye gitiklerini bildirdiler. Hakkari'nin Çukurca ilçesine bağlı Uzundere nahiyesinden civar köye ot almaya giden Mehmet ve Hasan Kaya adındaki kardeşler de çığ altında kaldılar. Önceki gün saat 13.00'te meydana gelen olayda, 38 yaşındaki Mehmet Kaya yaşamını yitirirken, kardeşi Hasan Kaya yaralı olarak kurtuldu. İsteyen umre seyahati düzeırteyeMecek • AA(Cumhuriyet)- Diyanet İşleri Başkanhğı'nca dûzenlenen ve yûrûtülen umre ziyaretleri bundan böyle özel kurum ve kişiler tarafından da düzenlenebilecek. Bakanlar Kurulu'nun konuya ilişkin karan ve ilgili devlet bakanlığının değiştirilen yönetmeliği Resmi Gazete'nin dünkü sayısında yayımlanarak yürûrlüğegirdi. Değişiklikle birlikte hac ziyareti ilgili işler yine Diyanet işleri Bakanhgınca yürütülürken umreziyaretleri, başkanlığın yanı sıra özel kurum ve kişilerce de düzenlenebilecek. Türk kamyonunda uyuşturucu • Haber Merkezi - Berlin polisi bir ihbar üzerine Türkiye'den gelen bir kamyonda yaptığı arama sonucu 2.5 kilo eroin ele geçirdi. Polis kamyon şoförü Ali K. ile ortağı dört kişinin gözaltına alındığını açıkladı. Kastomonu ve Gaziantep emniyet müdürlüğü ekipleri de düzenledikleri operasyonlarda 20 kilograma yakın esrar ve hammaddesi ele geçirdiler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle