Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
15 Cumhuriyet spor 29Ocakl992
Eski kaleciler, Beşiktaş'ın Polonyalı file bekçisi için kesin yargıya varamadı ^
Bako'mm kaleciliği tarüşıldıARİF KIZILYALES (İstanbui) - Eski milli
kaleciler ve kaleci antrenorleri, Beşiktaş'-
ın Polonyalı file bekçisi Jaroslaw Bako'-
nun 'kaleciliğini' tanıştılar. Çeşitli dönem-
lerde milli takım kalesini koruyan Cihat
Annan, Turgay Şeren, Şükrü Ersoy, Nec-
mi Mutlu ve Rasim Kara, ayın kalecisi se-
çilen Bako'nun Türkiye'deki ilk günlerinde
hayal kırıklığı yarattığını, ancak sonradan
toparlandığını söylediler.
BP'nin düzenlediği 'Altın Eldiven' ka-
leci yanşmasında bir araya gelen eski ün-
lü kaleciler ve spor yazarlan Bako'yu li-
giıı son 3 haftasındaki başanlı kurtanşla-
n nedeniyle 'ayın kalecisi' seçtiler... Genç-
lerbirliği'nden başanh file bekçisi Rama-
zan'ı geride bırakan Bako, 19 oyla 1. ol-
du. Oylama sonrası Bako ile ilgili olarak
yonımlannı açıklayan eski kaleciler Beşik-
taşlı file bekçisinin Türkiye'deki ilk gün-
lerinde sıradan bir kaleci görüntüsü ver-
diğini belirttikr. Ancak son haftalarda Ba-
ko'nun Beşiktaş'ı sırtladığını da kaydeden
eski milli kaleciler yine de Polonyah oyun-
cu hakkında kesin bir yargıya varamadık-
larını kaydettiler.
Dönem dönem milli takımda yer alan es-
ki kalecilerin görüşleri şöyle:
•Turgay Şeren (Galatasaray ve milli takım
eski kalecisi): Bako ilk geldiği günlerde kö-
tüydü. Çok kötü bir Galatasaray maçı oy-
nadı. Milli takımda yer alan bir kalecinin
bu kadar acemice davranması şaşırtıcıydı.
Ve o zaman ben yorumumda 'Bako mu Pi-
nokyo mu" diye düşünmUştüm. Ama şim-
di topralandı iyi maçlar çıkardı. Yine de
uzun boyuna rağmen yan toplarda iyi de-
ğil.
•Şükrü Ersoy (Fenerbahçe ve milli takım
eski kalecisi): Kötü oynadığı maçlar oldu.
Ama toparlandı. Bunun değişik nedenleri
olabilir. Ama bir Schumacher geldiği ilk
yıl harikalar yarattı. Demek ki dil bilme-
mesi, önünde oynayanlan tarumaması ba-
hane değil. Bako'yu son haftalarda iyi bul-
dum. Yine de kesin karar vermiş değilim.
•Necmi Mutlu (Beşiktaş ve milli takım eski
kalecisi): Bako, Türkiye'de kötü gûnler ge-
çirdi. Eşini, ailesini getiremedi. Otelde kal-
dı ve bu oylar onu olumsuz yönde etkile-
di.Şimdi evine taşındı.Ve huzurakavuştu.
•Rasim Kara (Beşiktaş ve milli takım es-
ki kalecisi - Kaleci antrenörii): Bako'yu iki
ayrı biçimde izledik. llkinde çok kötü bir
kaleciydi. Sonra ise toparlandı ve başanh
oldu
Beşiktaş'ta
muhalefete
yer yok
ASENA ÖZKAN (Istanbul) - Beşiktaş
kulübünün eski asbaşkanlanndan
Ali Balkaner'in mart ayında yapı-
lacak kongrede Süleyman Seba'ya
rakip olacağım açıklamasından
sonra, yönetim kurulu üyesi ve
muhasip üye Ferhat Özgen yaptı-
ğı açıkîamada "Ali Balkaner'in
adaylığını yadırgamıyorum, an-
cak Beşiktaş tarihinde 90 yılda
yapılmamış şeyler Süleyman
Seba'nın başkanhğında yapılmış-
tır" dedi.
Ali Balkaner'in geçen günlerde, mart
ayındaki kongreye başkan adayı olarak ka-
tılacağını açıklamasından sonra bir hayli
hareketli günler yaşayan Siyah-Beyazlı ca-
miada 16 şubat tarihinde yapılacak mali
kongreye kadar söz düellosu gazete sütun-
lannda devam edecek. Yönetim kurulu
üyesi Ferhat özgen "Kartallar" adında bir
grupkurarak mart ayındaki kongrede yine
Başkan Süleyman Seba'yı destekleyeceğini
açıklarken bu konudaki sorulanmıza şu
yanıtı verdi:
"Ali Balkaner'in aday olması gayet nor-
mal. Siyasette olduğu gibı vaatlerde bulun-
ması da yadırganmamalı. Ancak bunlann
ne kadannı gerçekten yapabilir, onu dü-
şünmek gerekir. Beşiktaş tarihinde 90 yılda
yapılamayan şeyler Süleyman Seba'nın 8
yılhk başkanlık döneminde yapılmışür.
Toprak sahalarda antrenman yapan fut-
bolcular şu anda iki adet çim sahaya ve
Avrupa standartlannda bir kamp tesisine
sahipler. Kısmet olursa kulübün arkasın-
daki 56 arazisine önümüzdeki günlerde
temel atılacak ve Beşiktaş, 14 kath bir pla-
zanın sahibi olacak. Bir Yeşilköy tesisi ger-
çeği de herkesçe bilinmeli."
Ferhat özgen, "Muhahf grubun. Başkan
Süleyman Seba karşısında şansı var mı?"
sorumuza da "Muhalif grubun içınde çok
sevdiğimız ve saygı duyduğumuz değerli ar-
kadaşlanmız var. Elbette onlar da Beşik-
taş'ın çıkarlannı düşünüyorlar. Ancak
Beşiktaş'ta Süleyman Seba gerçeği var. Ya-
şamda hiçbir insah dört dörtlük değildir.
Yalnız, Süleyman Seba'nın artılan eksile-
rinden çok daha fazladır. Bu insan Beşik-
taş'a ve Türk sporuna yaptığı hizmetlerden
dolayı her yıl gazeteler ve kuruluşlar tara-
findan "Yılın Spor Adamı" seçiliyor. De-
mek ki bu adamın birtakım özellikleri ve
başanlan var. Muhalif grubun Seba'yı yer-
mesi oldukça anlamsız" karşıhğını verdi.
OLEYBOL
THY zor sıyrıldı
THY: 3 - Beşiktaş: 2
HAKEMLER: Ömer Akın (6), Hüseyin
Gencer (6)
THY: Derya (6), Filiz (5), Figen (6), Ayşe
(7), Didem (8), Zehra (7), Berat (5), Ebru
(5), Şunay (5), Nalan (5).
BEŞİKTAŞ: Nazlı (6), Arzu (8), Gülbın (5),
Mine (7), Esra (6), Marıa (6), Guneş (5),
Zeynep (5).
SETLER: 15/6, 7/15, 15/2, 13/15, 16/14
ALEV ANAKÖK (İstanbul) - Turkiye 2.
Bayanlar Voleybol Ligi'nın onemli maçında
THY, Beşiktaşengelinı 5. setteaşarakyenil-
mezliğini surdürdu.
Öteki sonuç: İÜSBK-Altınyurt: 3-0(15/8,
15/8,15/4)
Uzun sakatlık döneminden sonra yeniden sahalara . \FA ERSOY)
Hoş geldin Rotariu
*METtN
TÜKENMEZ
"Hiçbir şeyden
çekmedi belin-
den çektiği ka-
dar." Bazıları
nasmndan ı.
ker, Galatasa-
ray'ın yeni
transferi Iorfa
gibi bazıları da
belinden. Rota- ^ ^ _ _ _ _
riu da bu ikincigruba girenlerden. Sezonba-
şmda biraz oynar gibi oldu. İyi de oynuyor-
du. Sonrasında belindeki sakathk nükset-
ti. O günlerdeki gorünümu hiç de futbola
dönecek gibi değildi. Gazetelerde çıkan fo-
toğraflan açtı, içinde kıvranan bir insanın
yüz anlatımımbütün aynntılanyla verirken
Rotariu, "Genç yaşta yaşlandım. Bu ağnlar
yüzünden futbolu bırakabilirim" diye yakı-
myordu.
Bu belsakathğı böyledir zaten. Insanı ne
umdurur ne güldürür. Ne zaman iyi olaca-
ğı belli olmaz. lyileşmesi veya nüksetmesi,
yaulan yataktan tutun da sırtına yüklenen
yüke, zamana, alana, iklim koşullanna hat-
ta elle kaldırılan günlük yaşamdaki zorun-
Iu ağırlıklara bile bağlıdır. Onun içindir ki
hiç umulmadık anda ortayaçıkan ağnlany-
la insana ecel terleri döktürür. Bu anlamda
bel ağrısına güven olmaz.
ŞimdilerdeGalatasaray'ın kaptaru Rota-
riu, çok çektiği bel ağnsmdan kurtulmuş gi-
bi görünüyor. Stuttgart Kicker karşısında
izlediğimiz Rotariu için, "Bu adam bazen
sakatlık numarasına mı yatryor?" şeklinde
yorum bile yapılabilirdi. Çünkü güçlU Al-
man rakipleri ile maç boyunca savaştı, top
kaptı, oyun kurdu, zaman zamanda soldan
kaçarak gol ortaları yaptı. Ön liberodaki
oyun kuruculuğu ve takırmnı yönlendirme-
siyle futbol alanının "en başanlı" oyuncu-
su unvanını aldı.
Rotariu ön liberoda öylesine başanlı oy-
nadı ki sanki Galatasaray'ın lig maçlannda,
o yerde Roti eksikliğinden oynayamadığı iz-
lenimi verdi. Futbol alanımn her yerini do-
iaşıyor; bazenlibero bazen ön libero, zaman
zamanda sağ ve sol kanatlarda. Gittiği her
yerde o yerin gereklerini yerine getiriyor.
Kickers maçında atılan ilk golde Rotariu-
nun sol taraftaaltı pasın içinekadartopuiz-
lemesinin rolü vardı. Çok klas bir sol ayağa
sahip olmasına karşın basit futbolu yeğli-
yor? Bu dagucunü ekonomik kullanması-
na ve ikili mücadelelerde diri kalmasına ne-
den oluyor. Sağında ve solunda Muham-
med ve Hamzagibi iki enerjik, mücadeleci
oyunlarla maçaağırlığinı koyan Rotariu, bu
sayede Galatasaray'ın futbolgörünümünü
bile değiştirebiliyor.
Ancak Cimbom için bir tehlike var. Yu-
kanda söylemiştik. Bu bel ağnsımn ne za-
man ortaya çıkacağı belli olmaz. Eğer Ga-
latasaray bütün planlarını Rotariu uzerine
kurarsa, onun sakathğı yeniden gündeme
geldiği anlarda bocalayabilir. Denizli'nin
bunu hiç akundan çıkarmaması gerekiyor.
"Benim artık Rotarium var" düşüncesi
"Rotisiz"h'ğe dönüştüğünde aynı güveni
duymak için ona alternatif şart. Gene de
kronik bel sakatlığını geçici olsa da yenip
Galatasaray'ın başanşma katkıda bulunan
Rotariu'ya "Hoşgeldin" diyoruz.
G. Saray futbol şube sorumlusu, yeni dönem için karannı henüz vermedi
Karahasan: Reklam için gelmedimMUSTAFA ERSOY (İstanbul) - Tamam mı, devam mı? Şimdilerde
Yurdaşen Karahasan'ın kafasındaki en önemli sorun bu olsa ge-
rek. Galatasaray futbol şube sorumlusu ve taraftarın sevgilisi Yur-
daşen Karahasan yönetime girmek için yeni listeyi bekliyor.
Herkes heyecanh, herkes duyarlı, her-
kes umitli. Galatasaray camiasının butun
birimlerı şimdi bu duvguların kaosu için-
de. Yeni kongre ne getirir, neler göturur?
Kimler kazanır, kimler kaybeder? Bir çok
soru işareti. Sarı-Kırmızılı renklere gonül
vermisler, hizmet etmişler veya edecekler,
şimdi kendi çevrelerinde aynı davaya ina-
nanlara hep yukarıda saydığımız bu soru-
lan soruyorlar. Şimdilik çok erken. Kong-
reden önce bir etap daha bu heyecan ya-
şanacak ve Galatasaray camiası yine sar-
sılacak. Bu sarsılmanın etkileri neler olu-
yor, şimdiden bilinmez ama bazı kisilerin
Galatasaray'da ince hesaplara girdiği ve bu
yüzden "kafa patlattığı" beili. Bunlann
arasında Yurdaşen Karana^diı U«J vaı. uu
çok insan onun vereceğı yanıtı bekliyor. iki
dudağının arasından çıkacak bir kelırre
çok önemli. O ıse temkinli ve bu kez ka-
rarlı. Aceleci olmayacağını soyluyor.
'Bu nasıl reklam?'
Karahasan Galatasaray'ın kapalı tribun-
lerinde çok yandaş toplamış. Onun için bir
çok dedikodu çıkarılmış. Dedik ya, çok
duyarlı. Hemen tepki gosteriyor. Kufur-
leri savuruyor, masaları yumrukluyor;
"Beni tanımıyorlar" diyor. Işte bu tavır-
ları şu soruyu sorduğumuzda gosterivor:
"Taraftarlara para veriyor musunuz?".
Bu soru cumlesinin ardından, o yuzunden
gulucukler eksik olmayan Yurdaşen Kara-
hasan başka birı oluyor. Ağzı kapalı, bur-
nundan soluyor. Doğrusu, biz dahıl çev-
resindekı herkes urkuyor. Şoyle cevap ve-
ri>or kufürlerin ardı sıra: "Tabii para ve-
receğiz. Adam beni maça girerken bulmuş.
O soğukta ya da sıcakta beklemiş. Içeri gi-
rip takımını desteklemek istiyor, bir şey-
lere ortak olmak isti\or. Benim ona para
vermemem için insan olmarr^am lazım.
Içim eriyor. ne yapayım. Ben Tena halde
Galatasaray lıyım.''
Karahasan bazı istisnaların dışında ken-
di kendine listeler de yapmış. Ya kendisi
hatırlıyor ya da onun "adamları". Ne>i mı
hatırlıyorlar? Olav çıkarmış, karakola git-
miş taraftara para yok. Onlar cezalı. De-
vam ediyor Karahasan: "Yok, ben reklam
için girmışim bu ışe. W ışım var yahu. İn-
san reklam için 6 milyar lırayı gozden çı-
karır mı? Ben keriz mıyim? Bunları orta-
lığa çıkaranlar ışın bılincine erişmemişler.
Benim kapıdan gerı çevıremediğim taraf-
tarın yanı sıra futbolcum da var. Onu na-
sıl geri çevırırim. Varsa vanımda, >arısını
verırim. Bunun reklamla ilgisi yok. Ben
Galatasarayhyım; kanımın yarısını da Ga-
latasarav'a veririm. Şimdilik benim karar-
larım çok negatif. Doğrusu beklediğimi
bulamadım. Belki Alp Be> de bulamamış-
tır. Normal bu. Aynı olayları yaşamak is-
temiyorum. Sanırım haklıyım. insan, ya-
nında çahşanları görmek istiyor. Çok yal-
nız kaldım, gucumun sınırlarını zorladım,
ama zorlandım. Şimdi beklemedeyim. En
buvuk dıleğım, Galatasaray'ı VV'erder Bre-
men'i elemış olarak gormek. Bu zevki tat-
mak istiyorum. Bakarsınız belki de Al-
manya'dan iyi bir sonuçla doneriz, hava-
alanında hepinize ben de yönetime girmek
istediğimı soylerim."
Yurdaşen Karahasan yakınlarına Gala-
tasaray'ın yeni yonetimine girmek için du-
şunduğu planı açıkladı: Karahasan kesin
olarak Alp Yalman'dan vana, ama Alp
Bey'in iıstesini bekliyor. Eğer beğenmez-
se alacağı olan 6 milyann bir kısmını hibe
edip cekilmek, beğenirse kaldığı yerden de-
vam etmek.
HAFTALIK
Özerklîk mi? Haydî öyleyse
ABDÜLKADİR
YÜCELMAN
Federasyonlar özerklik istiyor. Seçim-
le iş başına gelmek için yıllardır bekleşi-
yorlar. Ama başlanna ne gelecek, ondan
habersiz gözüküyorlar.
Son günlerde DYP-SHP koalisyonu-
nun hükümet programında da açıklan-
masına karşın spor bakanlığının kurula-
mama nedeni olarak gösterilen parasız-
lık son haftalarda spora da kemer sıktı-
nyor. Örneğin birçok spor dalında mü-
sabakalar ya tehir ediliyor, ya iptal. Ki-
mi hakemler "Müsabakalar yapılsın, biz
parasız da hakemlik yaparız" derken ki-
mi federasyon başkanı kendi emekli ma-
aşını organizasyona yatınyor. Garip gibi
gözükmesine karşın bu, federasyonlann
geleceğinin ilk örnekleridir.
Federasyonlar seçimle işbaşına geldik-
ten ve özerkliğe kavuştuktan sonra dev-
let spordan elini ayağım çekecek ve fede-
rasyonlar kendi yağlan ile kavnılmayı bi-
lecekler. Çünkü Avrupa'daki örnekler
böyledir. Devlet "Madem özerklik istiyor-
sunuz, o halde buyrun özerksiniz, ama
bundan sonra benden kuruş çalışmaz" di-
yecek. Belki sadece "gönlünden ne
koparsa" verecektir. Çünkü Avrupa'da-
ki örnekler boyledir. Devlet özerklik ver-
diği federasyonlara "Sporcuna desteği sen
bul, sporsor mu bulursun yoksa başka bir
maddi destek mi; sporcumı çalıştır, git
Avrupa'da başanlı ol" diyecektir, çünkü
Avrupa'da model budur.
JngiJtere'de olsun, Aimanya'da olsun
olimpiyatlara gidecek sporculann mad-
di desteğini olimpiyat komiteleri sağlar,
hatıra pulu çıkanrlar, sponsor ararlar, ka-
pı kapı dolaşıp yardım isterler, sonunda
topladıklan maddi yardım ve desteklerle
sporculannı önce kampa sokarlar, sonra
da oyunlara gönderirler. Devletin maddi
katkısı söz konusu değildir.
Ya da bir başka model Doğu Bloku ör-
neğidir. O ülkelerde parayı devlet verir,
ama federasyonlan da seçer, denetler ve
istediği anda da değiştirir. Aynen bizde-
ki uygulama gibi. Parayı veren düdüp
çalar örneği devlet verirse ister, eğer ka-
nşmayacaksa da elini cebine sokmaz.
Şimdi Avrupa'da olduğu gibi federas-
yonlan seçimle işbaşına getirelim, sporu
ve sporcuyu özerkliğe kavuşturalım, ama
devletin milyarhk desteğini unutalım mı,
yoksa bugünkü gibi devlet babanın ku-
cağında oturup "Sen ne dersen o olur"
mu diyelim.
Devlet kısa süre spordan kurtulmanın
yollannı anyor. Çünkü spor devlete pa-
halıya mal oluyor. (Tabii bu bir düşün-
ce.) Kısacası sporumuz tam bir yol ayrı-
rmndadır ve bu yol aynmında iki seçenek-
ten birisi mutlaka birkaç ay sonra seçile-
cektir. Gerçek şu ki demokrasiye giden
sporumuz bir hayli zayiat verecektir.
tlk örnekler Renault ve Coca Cola
Los Angeles Olimpiyat Oyunlan'nı or-
ganize eden kim? ABD değil mi? Hayır
değil. Los Angeles Olimpiyat Oyunlan-
m Los Angeles Belediyesi organize etti.
Los Angeles halkuıı olimpiyata destek ol-
maya davet etti. Yardım kampanyalan aç-
tı, destek aradı, buldu ve organize etti.
Sonunda da kâr eden ilk olimpiyat oldu.
Oysa Moskova Olimpiyatlan Sovletler
Birliği'nin devlet bütçesine dolarla mil-
yarlara mal oldu.
2000 Olimpiyatlan'na da aynı yoldan
gidilecek. Doğrusu bu. İstanbul Beledi-
yesi İstanbul halkına davetiye çıkaracak,
destek arayacak, kampanyalar açılacak,
özel kuruluşlann katküan istenecek. Yani
devletin desteği yokmuş gibi hareket edi-
lecek. Bu nedenle Renault, kampanyaya
daha şimdiden katılacağını açıkladı. Oli-
mpiyatlar için tüm ulaşım organizasyo-
nunu Renault üstlendi.
Kampanyaya katılan ikinci fırma Co-
ca Cola oldu.'örneğin Barcelona Olim-
piyatlan'na hazırlanacak dört sporcumu-
za maddi destek sağlayacağını açıkladı.
Ve yine Coca Cola'run açıklamasına gö-
re sporculann olimpiyatlara hazırlanması;
için ayrılan bütçe 1 yıl için 1 milyar lira. !
Bu noktada önemli olan sporun kamu- j
oyuna iyi anlatılması, özel ve kamu ku- j
ruluşlannın spora katkısının sağlanması f
ve bu gibi kurumlann, spora yatınmla-;
nm, bir sosyal vergi gibi düşünmelerinin
sağlanmasıdır.
Demirerden Mustafa Denizli'ye
Başbakan Demirel'in TÜSlAD'da
yaptığı konuşma, şu sıralar spor kamu-
oyunda da konuşuluyor. Demirel'in an-
lattığı hikâye şöyle: "Bir sadrazam gö-
revi yeni sadrazama devrederken 3 tane
zarf vermiş. 'Sıkışüğmda bunlan teker te-
ker açarsın' demiş. Gel zaman git zaman
sadrazam bakmış durum kötü, birinci
zarfı açmış, içinde bir yazı: 'Geçmişi kö-
tüle.' Başlamış geçmişi körülemeye, ama
durum giderek daha da zorlaşmaya baş-
layınca ikinci zarfı açmış. İkinci zarfta-
ki yazı da şöyle: 'Yamndakileri kötüle.'
Başlamış çevresindekileri kötülemeye.
Ama vaziyet giderek daha da batağa gi-
riyormuş, üçüncü zarfı açmış. Üçüncü
zarftaki yaada ise şöyle yaayormuş: 'Sen
de üç tane zarf hazırla'."
Mustafa Denizli'ye uydurulan bu hi-
kâye için de dedikodular şöyle bir sonuç-
la noktalanıyor: "Mustafa Hoca da 3 ta-
ne zarf hazırlamaya başladı galiba."
Şimdi ayıp ettin Gordon Milne
Beşiktaş ligin ilk yansı biter bitmez or-
talıktan kayboldu, Kıbns kampı, Mersin
maçı, oradan da Burdur derken nihayet
Istanbul'a döndü.
Beşiktaş'ın lstanbul'da yaptığı ilk id-
man dondurucu soğuğa rağmen kalaba-
hktı.' Ve Beşiktaş muhabirleri saatlerce
futbolculann ilk idmanını izledi. Sonra
da Gordon Milne'in yapacağı basın top-
lantısım. Oysa Milne'in konuşmaya hiç
niyeti yoktu. Ama Beşiktaş muhabirleri
haftalardır uzak kalmış Beşiktaş'ın pat-
ronu Gordon Milne'den bir demeç bek-
liyorlardı. İdman bitince Milne'in yam-
na yaklaşıp hazırlık dönemindeki Beşik-
taş için ne düşundüğünü sordular. "Her-
hangi bir problem yok. Kamp iyi gecti."
Milne'in verdiği yanıt soğuk havadan da-
ha soğuktu. Bir cümle üe yetinmemisti""
Beşiktaş muhabirleri, "Birkaç kelime da-'
ha lütfen." Ama MUne patrondu ve In-.
giliz daman tutmuştu.
Gordon Milne'in en çok yakındıği, ga-
zetelerdeki yalan haberlerdi. Ama Mil-
ne de konuşmuyordu. Konuşmasımn da
bir nedeni olmamalıydı. Üstelik Milne'
komışmayacaktı da kim konuşacaktı? -
Gazeteciler Milne'inyerine başka kime
soru soracaklardı? ,*
Konuşmayan Milne'in "Biz teknik
adamlann gazetecilerle işbirliği yapması,
şarttır" dediği meslektaşlanmıza yaptı-
ğı davranışı ne spor adamhğına ne de bir
Ingihz centilmenliğine yakıştıramadık;
doğrusu. '
AIDS'ten de gol yemeyelim
Dresden Dinamo takımı geçen yıl
Zambialı futbolcu Çikibala'yı transfer et-
miş. Ancak aradan 1 yıl geçince bu fut-
bolcunun AIDS'li olduğu ortaya çıkmış-
tı. Adanun sözleşmesi 2 yıllık, ama AIDS
çıkınca sözleşme falan kalmamış ortada.
Çikibala daha sonra Belçika'da bir takı-
ma transfer olmuş, orada da kısa süre
sonra bu futbolcunun foyası meydana çı-
kınca Çikibala'nın Afrika'ya dönmekten
başka çaresi kalamış. Bu Çikibala Afri-
ka Futbol Şampiyonası'nda harikalar çı-
karmış ama artık onun için Avrupa ka-;
pıları kapanmış. ;
Bunu neden yazdık? Şu günlerde biri- •
. leri Türkiye'ye Afrika'dan futbolcu ge-,
tirtmek için kulüplerin kapılarıru zorlu-,
yor da ondan. Alalım, Afrika'dan da ala-
lım, Amerika'dan da. Hatta Eskimola--
nn bir golcüsünü bulursak kacırmayalım.,
Ama lütfen kimi ahyorsak bakalım, "ne- •
dir, ne değildir?" diye. Çünkü kaaklan--
maya müsait bir toplumuz da.