Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
7 EYLÜL 1991 DIŞ HABERLER CUMHURİYET/9
Türkler didik
didik aranıyor
• BRÜKSEL (AA) —
Belçika'nın Zaventem
Havalimanı gümrüğünde
Türkiye'den gelen yolculann
valizleri didik didik
aranırken öteki yolculann
her zaman olduğu gibi
valizleri bile açılmıyor.
Türkiye'den deri ceket
benzeri şahsi eşya getirdiği
tespit edilen yolculardan
gelişigüzel vergi alınıyor.
Belcika'da oturan ve
Türkiye'ye tatile giden Türk
vatandaşlan, gümrükte
karşılaştıklan bu dunımdan
şikâyet ediyorlar.
Kongo'da tren
kazası
• BRAZZAVILLE (AA)—
Kongo'nun başkenti
Brazzaville'yi güneydeki
Pointe Noire'a bağlayan
demiryolu hattında, dün
sabah bir yolcu treni ile bir
yük treni çarpıştı. llk
belirlemelere göre kazada
50 kişi hayatını kaybetti.
Yardım calışmalanna
katılmaları için kaza yerine
askeri birlikler sevk
edildiğini bildiren radyo,
halkı kan bağışına çağırdı.
Bağlantısızlar
toplantısı
• AKKRA (AA) —
Bağlantısızlar hareketinin
1992 yılında duzenlenecek
10. arvesinin Endonezya'da
gerçekleştirileceği bildirildi.
103 üyeli Bağlantısızlar
hareketinin Gana'nın
başkenti Akkra'da bakanlar
düzeyinde gerçekleştirilen
toplantısında, Nikaragua ve
Venezüela'nın evsahipliği
yapma isteklerini çekmeleri
üzerine, 10. Bağlantısızlar
zirvesinin Endonezya'da
yapılması kararlaştınldı.
BağMantısızlık hareketi, 30
yıl önce Doğu ile Batı
arasındaki soğuk savaşı
frenlemek amacıyla
oluşturulmuştu.
ABD-Kuveyt
işbirligi
• WASHINGTON (AA)
— ABD ile Kuveyt arasında
savunma alanında
işbirliğine yönelik bir
anlaşmamn imzalanacağı,
ABD Savunma Bakanhğı
tarafından doğrulandı.
Anlaşma, ABD'nin
Kuveyt'te askeri mühimmat
depolamasını, Kuveyt
limanlannı kullanmasını ve
Kuveyt birliklerine eğitim
vermesini içeriyor. Ancak
sözcü Williams, bu
anlaşmanın ABD'nin
bölgede kalıcı askeri üsler
kurmayı amaçladığı
anlamına gelmediğini
söyledi.
Giray Moskova
yolcusu
• ANKARA (Cumburiyet
Bttrosu) — Dışişleri Bakanı
Safa Giray bugün
Moskova'ya eidiyor. Avrupa
Güvenlik ve Işbirliği
Konferansı (AGİK) lnsani
Boyut Toplantısı'nın açılış
bölümüne katüacak olan
Giray'ın, Sovyet yetkililerle
henüz kesinleştirilmiş bir
ikili görüşmesi yok. AGİK
insani boyut toplantısımn
Moskova'da yapılması aylar
önce planlanmıştı. SSCB'de
iki hafta önce yaşanan
darbe girişiminin bir süre
için tehlikeye düşürdüğü
toplantı, Moskova'da eski
yönetimin işbaşına
dönmemesi ve iç
kanşıklıkların 'çözüm'
yoluna girmesi sonrasında
Sovyet tarafının isteğiyle
gerçekleşiyor. Açılış bölümü
dışişleri bakanlannın
katıhmıyla, daha sonraki
oturumları ise teknik
düzeyde sürdürülecek olan
lnsani Boyut Toplantısı,
Moskova'da ohnası
nedeniyle büyük önem
kazandı.
Aoun uslu
durmuyor
• PARİS (AA) — Lübnan
hükümeti tarafından
"siyaset yapmaması"
koşuluyla affedilerek 5 yıl
süreyle sürgüne gönderilen
Hıristiyan General Michel
Aoun, kendisine siyasi
sığınma hakkı tanıyan
Fransa'ya gelir gelmez
konuşmaya başladı. General
Aoun, Paris Match
dergisinde yayımlanan
demecinde, "Lübnan halkı
bir yıla kalmaz ayaklanacak
ve Suriye birlikleri de dahil
olmak üzere tüm yabancı
birlikleri kovduktan sonra
serbest seçimler yapacak"'
dedi. Beyrut'taki Fransız
Büyükelçiliği'nde geçirdiği
10 ayın "inançlarını
güçlendirdiğini" belirten
Aoun, "eskisinden çok
daha kararhyım" dedi ve
hakkında bazı fonları
zimmetine geçirdiği
yoiundaki suçiamaları da
reddetti.
Devlet Konseyi dün ilk kararını alarak Baltık cumhuriyetlerini tanıdıgını açıkladı
..Me Moskova Baltık'ıtanıdıLitvanya Devlet Başkanı Vitautas Landsbergis, Baltık
cumhuriyetlerini tanıma karannı son derece isabetli ve olumlu
bir karar olarak niteledi. Kazakistan Devlet Başkanı Nazarbayev'in,
karara en fazla destek verenlerden biri olduğu bildirildi.
Dıs Haberier Servisi— Moskova, 51 yıl
sonra üç Baltık cumhuriyeti, Estonya, Leton-
ya ve Litvanya'mn bağımsızhklannı tanıdı.
Tarihi karar, önceki gün Halk Temsilcileri
Kongresi'nin kabul ettiği yapısal değişiklik
çerçevesinde oluşan Devlet Konseyi tarafın-
dan alındı. Baltık cumhuriyetlerinin bağım-
sızhğımn tanmması Devlet Konseyinin ilk ka-
rannı oluşturuyor. Ülkedeki en üst düzeyde-
ki yürütme organı olan "Devlet Konseyi",
Sovyetler Devlet Başkanı Mihail Gorbaçov'la
cumhuriyetlerin devlet başkanlanndan olu-
şuyor.
TASS , Devlet Konseyi'nin dün sabah ilk
karannı alarak uç Baltık cumhuriyetinin ba-
ğımsızlığını tanıdıgını bildirdi.
Estonya, Letonya ve Litvanya, 1918'de ba-
ğımsızlıklanna kavuşmuşlar, 1940'ta ise
Molotov-Ribbentrop gizli anlaşması sonucu
Sovyetler Birliği tarafından ilhak edilmişler-
di.
SSCB Dışişleri Bakanı Boris Pankin, ül-
kenin yeni iktidar organı Devlet Konseyi'nin,
"Litvanya, Letonya ve Eslonya'nın SSCB'yle
özdeşleşmeleri öncesinde varolan tarihsel ve
siyasi koşullan dikkate alarak, bu cumhuri-
yetleri diplomaük olarak tanımaya oybirligiy-
le karar verdigini" bildirdi.
Sovyet Dışişleri Bakanı, böylece bu üç
cumhuriyetin BM'yle Avrupa Güvenlik ve Iş-
birligi Konferansı'ton (AGİK) eşit haklara sa-
hip üyeleri ve "uluslararası hukukun
nesneleri" olabilmeleri için hiçbir engel kal-
madığını söyledi.
Boris Pankin, üç Baltık cumhuriyetinin
BM üyeliği sorununun, örgütün 46'ncı genel
kurul toplantısında, AGİK üyeliği konusu-
nun da gelecek hafta Moskova'da toplana-
cak "AGtK lnsani Boyut Konferansı"nda
çözümleneceğini belirtti.
Memnunlar
Sovyetler Birliği'nin dün sabah üç Baltık
cumhuriyetini tanıdıgını açıklamasından son-
ra Litvanya ve Estonya, karardan memnuni-
yetlerini bildirdiler.
Litvanya Deviet Başkanı ViUutas Lands-
bergis, SSCB'nin Baltıklar'ı tanıma karannı
"son derece isabetli" olarak niteledi.
Landsbergis, parlamentoda gazetecilere
yaptığı açıklamada, "Yalnız Utvanya ve di-
ger Baltık iilkeleri için degil, uluslararası ka-
muovu için tüm yönleriyle son derece isabetli
ve olumlu bir karar" dedi.
Estonya Başbakanı Edgar Savisaar da Es-
tonya, Litvanya ve Letonya'nın bağımsızlık-
lannın SSCB Devlet Konseyi tarafından ta-
nınmasından sonra yaptığı açıklamada, "Bu
karar dünya kamuoyunun Balnk ülkelerinin
bagımsızlığını tanıyarak yanügıya düşmedi-
gini gösteriyor" dedi.
Savisaar, bağımsız Baltfax Ajansı'na ver-
diği demeçte, Devlet Konseyi'nin bu kararla
üç Baltık ülkesinin birlikten aynlma koşul-
ABC televizyonunda konuşan Gorbaçov ve Yeltsin, Sovyet modelini değerlendirdi:
Komünizm başarısız olduGorbaçov ve Yeltsin,
Kremlin'den uydu
aracılığıyla katıldıklan
programda, bundan
sonra işbirliği içinde
çalışacaklarına ilişkin
dünya kamuoyuna söz
verdiler.
Dış Haberier Servisi — SSCB
Başkanı Mihail Gorbaçov ve
Rusya Federasyonu Devlet Baş-
kanı Boris Yeltsin, Sovyetler Bir-
liği'nde komünizmin başansız-
lığa uğradığı konusunda görüş
birliği içinde olduklannı açıkla-
düar. Amerikan ABC televizyo-
nundan dün sabah canü olarak
yayımlanan programda izleyici-
lerin sorulannı yanıtlayan iki li-
der, dünya kamuoyuna, bundan
böyle rekabet içinde değil işbir-
liği içinde birlikte çalışacaklan-
na ilişkin güvence verdiler. Bu
arada Gorbaçov, Batıh ülkelerin
artık tartışmaktan vazgeçip Sov-
yetler BirliğTne yardım etmele-
rini istedi.
Gorbaçov ve Yeltsin, dün sa-
bah TSİ 07.00'de canlı olarak
yayımlanan programa uydu ara-
cılığıyla konuk oldular. Krem-
lin'in St. George salonundan
Amerikan televizyon izleyicileri-
nin sorulannı yanıtlayan iki li-
der, aralanndaki kişisel ilişkile-
re ilişkin sorulara temkinli kar-
şılıklar verdiler.
Başkan Gorbaçov bu konu-
daki sonılan yanıtlarken olduk-
ça "yuvarlak" konuşarak "Söz
konusu olan sadece aramızdaki
kişisel ilişldler degil, iki lider
arasındaki ilişkikrdir. Aylardır
işbiriiği yapıyoruz ve son olay-
lar, bu işbiruğini isükrariı ve gii-
venilir bir dayanısmaya döniiş-
türmüştür" şeklinde konuştu.
Yeltsin aynı sonıyu yanıtlar-
Gorbaçov ve Yeltsin, Amerikan televizyon izleyicilerinin karşısına çıkmadan önce,titiz bir hazırlık yaptılar. (Fotograf: REUTER)
ken aralarındaki ilişkilerin "dra-
matik olarak tanımlanabilecek
bir noktadan normal ve ciddi
ilişkilere dognı yol alan" bir çiz-
gi izlediğini belirtirken "Gorba-
çov'un beni siyasi ceset olarak
gördügü zamanlar oldu. Benira
de Gorbaçov'un SSCB Başkanı
olamayacağını duşündugün an-
lar oldu" dedi.
İki lider, Sovyetler Birliği'nde
komünizmin başansıziığa uğra-
dığı konusunda da görüş birliği
içinde olduklannı gösterdiler.
Yeltsin, "Ülkemizde uygulanan
model balkınuz için trajedi ol-
du. Belki daha kuçuk bir ülke-
de uygulansaydı başanlı olabi-
lirdi. Ancak şunu açıkca söyle-
mek gerekir ki komünizm güzel
olmakla birlikte ütopik bir dii-
şüncedir. Yaşadıgımız deney de
güzel bir idealin trajik sonudur"
diye konuştu. Gorbaçov ise
"Uyguladığımız model başan-
sızlıga uğradı. Bu başansızlıgın
yalnızca bizim için degil, herkes
için ders olduğu inancmdayım"
dedi.
Her iki lider de SSCB'nin Kü-
ba'yla ilişkilerinin gözden geçi-
rileceğini belirtirken Gorbaçov,
SSCB'deki nukleer silahlann
ABD'de olduğundan çok daha
sıkı bir kontrol mekanizmasının
denetimi altında bulunduğunu
vurgulayarak ABD kamuoyuna
güvence vermeye çahştı. Yeltsin
ise gelecekte ülkenin tüm nük-
leer silahlannın, Ukrayna ve Ka-
zakistan'dakilerin de geri çekil-
mesiyle Rusya topraklannda
toplanacağını ve nükleer silah-
lann denetiminde "asd sorumlu-
lugu" üstleneceğini" büdirdi.
Yardım
Başkan Gorbaçov, Batıh ülke-
lerden, kendilerine yardım edip
etmeme tartışmasını artık bıra-
karak ülkesine destek sağlama-
lannı istedi. Gorbaçov, Batı'nın
böylece "reformlann sürdurül-
mesi için kendilerine oksijen
saglamış olacagım" bildirdi.
Halk TemsilcileriKongresi'nin kararları Sovyetler Birliği'ni tarihegömdü
SSCB'nin îsmi var, cismi yokDış Haberier Servisi — Sovyetler Bır-
liği Halk Temsilcileri Kongresi'nin önce-
ki sabah onayladığı tarihi kararlar, 1920
aralığmda imzalanan Birlik Anlaşması
ile kurulan SSCB'yi fiilen tarihe gömdü.
Devlet Başkanı Mihail Gorbaçov'un
birliğe bağlı 10 cumhuriyetin liderleriy-
le birlikte hazırladığı ve Kongre tarafın-
dan onaylanan plana göre geçiş süreci-
nin sonunda her cumhuriyetin katılım
biçimini kendisinin belirleyeceği gevşek
konfederasyonun kurulması ve yeni ana-
yasanın kabul edilmesiyle, SSCB'nin ta-
rihe gömülme işlemi resmen tamamlan-
mış olacak. Egemen devletlerin gönüllü
birliğinden oluşan yeni bir konfederatif
devlet de tarih sahnesindeki yerini ala-
cak. SSCB fiilen tarihe gömülmuş ol-
makla birlikte, yeni konfederasyonun
resmen ilanına dek bu adla anılmaya de-
vam edecek.
Kongre"de onaylanan yeni yönetim or-
ganlan. yeni anayasa kabul edilene ve ye-
ni birlik kurulana dek, ülkede yürütme
ve yasama görevlerini üstlenecekler.
Cumhuriyetlerin gücünü arttıran ve mer-
kezin yetkilerini kısıtlayan bu organlar,
Kongre'nin önceki gün onayladığı karar
metninde özetle şöyle ifade edildi:
1. Geçiş sürecinde en yüksek yasama or-
ganı, iki meclisli SSCB Yüksek Sovye-
ti'dir. Yüksek Sovyet, Cumhuriyetler
Meclisi ile Birlik Meclisi'nden oluşur.
Her cumhuriyet Cumhuriyetler Mec-
lisi'ne Halk Temsilcileri Kongresi ve
Cumhuriyet Meclisi üyeleri arasından se-
çeceği 20'şer temsilci gönderir. Rusya Fe-
derasyonu, federal yapısı nedeniyle,
Cumhuriyetler Meclisi'nde 52 üyeyle
temsil edilecektir. Sınırları içinde özerk
cumhuriyet ve özerk bölge bulunan fe-
deral cumhuriyetler, bu cumhuriyet ve
bölgelerin her biri için Cumhuriyetler
Meclisi'ne aynca bir temsilci gönderecek-
ler. Oylama sırasında cumhuriyetler ara-
sında eşitliğin sağlanabilmesi için her fe-
deral cumhuriyete bir oy hakkı tanınmış-
tır.
Birlik Meclisi, federal cumhuriyetlerin
mevcut kotalara göre Halk Temsilcileri
Kongresi ile Cumhuriyet Meclisi üyeleri
arasından seçeceği temsilcilerden oluşur.
2. Yüksek Sovyet, Cumhuriyetler Mec-
lisi ile Birlik Meclisi'nin birleşik karanyla
anayasayı değiştirir, devletleri yeni bir-
liğe kabul eder, en önemli iç ve dış ko-
nularda devlet başkamnın raporlannı
dinler, bütçeyi onaylar, savaşa ve barışa
karar verir.
Cumhuriyetler Meclisi, birlik organ-
larının örgütlenmesine ve faaliyetlerine
karar verir. Birliğin uluslararası anlaşma-
lannı onaylar ve fesheder.
Birlik Meclisi'nin kararları, ancak
Cumhuriyetler Meclisi'nce onaylandık-
tan sonra yürürlüğe girer.
Devlet KaiMeyl
3. Cumhuriyetlerin ortak çıkarlannı il-
gilendiren iç ve dış politika konuların-
da cumhuriyetlerin mutabakatı temelin-
de karar ahnak için SSCB Devlet Baş-
kanı ve SSCB Anayasası'nda belirtilen
federal cumhuriyetlerin liderlerinden
oluşan bir Devlet Konseyi kurulmuştur.
Savunma, güvenlik ve dış politika Kon-
sey tarafından yürütülecektir.
4. Başkan yardımcıhğı kaldırümıştır.
SSCB Başkanı, sağhk dahil herhangi bir
nedenle görevini yürütemeyecek durum-
da olursa, Devlet Konseyi'nin kendi üye-
leri arasından seçeceği Devlet Konseyi
Başkanı, devlet başkamnın görevlerini
üstlenecektir.
CanhHrlyetler Arası
H i a n o i i k KiMÜte
5. Ulusal ekonomiyi ve ekonomik re-
formlann uygulanmasını koordine et-
mek amacıyla, cumhuriyetlerin eşit ola-
rak temsil edileceği Cumhuriyetler Ara-
sı Ekonomik Komite kurulmuştur. Ko-
mitenin başkanı, Devlet Konseyi'nin
onayıyla SSCB Başkanı tarafından ata-
nacaktır. Komite, faaliyetlerinden devlet
başkanına, Devlet Konseyi'ne ve Yüksek
Sovyet'e karşı sorumludur.
lanm belirleyen yasa kapsamına girmediğini
de kabul etmiş olduğunu ve SSCB'nin ayn-
ca bu üç ülkenin BM'ye üye olmasını da des-
teklediğini belirtti.
Savisaar, önceki gün kurulan Devlet Kon-
seyi'nin dünkü ilk toplantısında 3 Baltık ül-
kesinin bağunsızhğmın tanmmasıyla ilgili ka-
rar görüşülürken başta Kazakistan Devlet
Başkanı Nursultan Nazarbayev olmak uzere
Ukrayna, Beyaz Rusya ve Kırgızistan yöne-
ticilerinin büyük destek verdiklerini bildirdi.
Lukyanov suçlandı
öte yandan darbeye kanştığı gerekçesi ile
tutuklanan Sovyet Parlamentosu (Yüksek
Sovyet) eski başkanı Anatoli Lukyanov Sov-
yet savcısı tarafından dün "vatana ihanetle"
suçlandı. Lukyanov suçlu bulunursa ölüm ce-
zasına çarptınlabilecek.
GUNLUGU
Kelle isteme
zamanıSovyetler'deki darbe başanlı olsaydı binlerce
kişinin kurşuna dizileceği öne sürüldü. Şimdi ise
darbecilerle ilgili listelerden söz ediliyor.
HAKAN AKSAY
MOSKOVA — Sovyetler'de-
ki darbe, eğer başarılı olsaydı
kaç kişi kurşuna dizilecekti?
Kaç kişi hapse atılacaktı, sür-
güne gönderilecekti?
Darbecilerin, Moskova'da ve
öteki kentlerde "etkisiz hak
getirilmesr gereken yedi bin ki-
şilik bir liste hazırladıklan söy-
lendi. Soruşturmalar sürdükçe
kimbilir daha neler çıkacak or-
taya...
Şimdi başka listelerden söz
ediliyor. Bu kez listelerde, ön-
ceki listeleri hazırlayanların
isimleri var. Kimbilir kimler,
hangi cezalara çarptınlacak?
En önemli soru: Darbeciler
kurşuna dizilecek mi? Demok-
ratik düzeni yıkmaya kalkan ve
politik-ahlaksal olarak çoktan
"vatan haini' damgasını yiyen
darbeci liderler, hukuksal ola-
rak da aynı yargıyla duvann
önüne dikilecekler mi? Kanla-
n dökülecek mi?
-— Döküllsün! diye haykıran-
ların sayısı hiç de az değil.
Söylentiye göre, Rusya'nın
'Beyaz Saray'ının, yani parla-
mento binasının askeri savun-
masına komutanhk eden Gene-
ral Kobets, 19 ağustos sabahı
Yeltsin'e şöyle demiş:
Sayunmayı üstlenirim. Ama
bir şartla: Maresal Yazov'un
kurşuna dizilmesini garanti
edeceksin.
Yeltsin kabul etmiş. Kobeks,
şimdi Rusya Savunma Bakanı.
Komünist Parti'nin ve
KGB'nin arşivlerinin deşifre
edibnesiyle ortaya çıkacak ger-
çeklerin ışığında, kellesi istene-
ceklerin sayısı akıl almayacak
kadar artabilir.
Kin ve intikam dönemi, top-
lumun birkaç yıllık geleceğine
damgasını basabilir. Bunun fi-
ziki, politik ve ahlaksal sonuç-
lan ise on yıllar boyunca ka-
panmayacak yaralar açabilir.
1917 Bolşevik Devrimi'nden
sonra, iktidar, "Burjuva ve
karşı-devrimci" avı başlatmış-
tı. Nice bilim adamı, politika-
cı, yazar ve özel girişimci, ya-
şamını veya özgurlüğünü kay-
betmiş, pek çoğu ülkeyi terk et-
mek zorunda kalmıştı.
Reformcuların içindeki en
aldı başında, soğukkanlı lider-
lerden biri olan Leningrad/ Pe-
tersburg Belediye Başkanı Ana-
toliy Sobçak, 1917 sonrasında-
ki bu kıyım hareketinin, toplu-
mun 'genetik temellerine' bile
ağu" darbe vurduğunu, akılh ve
üstün yetenekli kuşakların ye-
tişmesinin yavaşladığım vurgu-
luyor.
Sobçak, kimsenin yalnızca
Komünist Partisi üyesi oldu-
ğundan dolayı kovuşturulama-
yacağını, yurttaşlann ve millet-
vekillerinin hukuk kurumlan-
nın işlevini üstlenmeye kalkış-
maması gerektiğini belirtiyor.
Toplumsal gerginligin hat saf-
hada olması nedeniyle, gizli ar-
şivlerin açıhnasının bir-iki yıl
ertelenmesini istiyor.
Bu arada bir grup milletve-
kilinin girişimi-yaşanan bunca
önemli olayın arasında-
gazetelerin arka sayfalannda
küçük bir haber olarak kaldı:
— Öiüm cezası kaldırümalı"
diyor bu milletvekilleri.
Üstelik bunlar, darbecilere
yakm çevrelerden değil. Tersine,
diktatörlüğe karşı aktif müca-
dele etmiş reformculardan.
1974 Rum
darbesinin lideri
Nikos
Sampson
serbest
bırakıldı
LEFKOŞA
(AA) — Kıb-
rıs'ta 1974'teki
Rum darbesi-
nin lideri Nikos
Sampson, Kıb-
rıs Rum kesimi
Yüksek Mah-
_ _„ . kemesi'nin dün
sabah aldığı karar uyannca ser-
best bırakıldı.
Sampson, Lefkoşa'nın Rum
kesimindeki cezaevinden ayn-
lırken karşıt görüşlü Rumlar
gösteri yaptılar. Bunların bazı-
lan Sampson'u alkışlarken, di-
ğerleri darbenin mimarını ha-
inlikle suçlayan sloganlar attı-
lar.
Sampson ise gazetecilere,
"Adalet yerini buldu" dedi.
Yunanistan tarafından kış-
kırtılan kısa ömürlü darbenin
lideri, 1976 yıhnda 20 sene ha-
pis cezasına çarptınlmış, daha
sonra bu ceza 18 yüa indirümiş-
ti. Üç yıl cezaevinde kaldıktan
sonra Sampson'un 1979'da te-
davi görmesi için ülke dışına
çıkmasına izin verümişti. İİ yıl
Fransa'da sürgünde kalan
Sampson, gecen yıl haziran
ayında Kıbns Rum kesimine
dönmüş ve yeniden tutuk-
lanmıştı.
KKTC Cumhurbaşkam Ra-
uf Denktaş, Nikos Sampson-
un dün Kıbns Rum kesiminde
mahkeme karanyla serbest bı-
rakdmasına sert tepki gösterdi.
Isveçli ünlü iktisatçı vepolitikacı Prof. Linder, 15 eylüldeyapılacak Isveç seçimleriniyorumladı:
Sol kaybedecek, ancak sağ kazanmayacak"Refah devletinde aşırıya giderseniz, sonunda
ekonomik büyüme duruyor; büyümenin
durması da refahm azalması sonucunu
getiriyor. Artık insanlar doğru iktisadi
politikaları uyguluyor muyuz, diye
soruyorlar. Sosyal demokrasinin büyük oy
kaybına uğramasının nedenleri buradayatıyor."
ŞAHİN ALPAY
Isveç halkı, 15 eylülde aynı gün yapılan ge-
nel ve yerel seçimler için sandığa gidiyor. Bu
seçimlerin özelhği, 1932'de iktidara geldik-
ten sonra 1976-82 arasındaki dönem dışın-
da hep iktidarda kalmış olan Sosyal Demok-
rat Parti'nin iktidardan düşeceğine kesin gö-
züyle bakılması. Yaz başında yapılan kamu-
oyu yoklamalanna göre oy oranı yüzde 28'e
kadar düşen sosyal demokratlar, ağustos so-
nundaki yoklamalara göre bu oranı yeniden
yüzde 36'ya kadar arttırmış bulunuyor. Fa-
kat Muhafazakârlar, Liberaller, Merkez Par-
tisi ve y üzde 4'lük barajı aşıp parlamentoya
ilk kez girmesi beklenen Hıristiyan Demok-
ratlardan oluşan sağa partiler blokunun, 349
kişilik parlamentoda en az 178 sandalye ile
açık bir çoğunluk saglayacağı tahmin edili-
yor. Isveç'te sosyal demokratlar en az üç yıl
için iktidara veda ediyor. Bunun nedenleri-
ni yaz başında Istanbul'u ziyaret eden, Mu-
hafazakâr Parti'nin eski başkan yardımcısı
velsveç'indünyaca saygın Stockholm Iktisat
Okulu'nun rektörü Staffan Burenstam Lin-
der'le tartıştık. Konuşmamızın bir özeti şöy-
le:
—Profesör Linder, Sosyal Demokratlar Is-
vec'i dünyanın en gelişmiş, en zengin ülke-
lerinden biri haline getirdUer. tsveç aynı za-
manda sosyal adaletin en yaygın olduğu bir
refah devleti. Siz yine de Sosyal Demokrat-
lan hayli sert bir şekilde eleştiriyorsunuz. Ne-
den?
LİNDER—Isveç, 19. yüzyılın sonundan
itibaren Avrupa'nın en hızlı büyüyen ülkesi
oldu. Bu fantastik büyüme, ekonominin çok
geniş çapta liberalleştirilmesiyle gerçekleşti.
Sosyal demokratlar 1930'larda iktidara ge-
lince, bu politikalan devam ettirdiler. Hiç-
bir zaman îsveç ekonomisinin sosyalleştiril-
mesi yoluna gitmediler. Bildiğiniz gibi lsveç
sanayisindeki toplam istihdamda devletin pa-
yı hiçbir zaman yüzde 5'i geçmedi. 1960'lann
sonlannda Sosyal Demokratlarda bir radi-
kalleşme oldu. Sanayide kamu mülkiyetinin
arttınlmasma yönelik çeşitli öneriler ortaya
atıldı. Fakat bu öneriler seçmenler nezdin-
de destek bulmadı. Karşılaşılan güçlü muha-
lefet karşısında öneriler geri çekildi. Yine de
sosyal demokratlar Isveç'teki politika ve eko-
nomiyi radikalleştirdiler.
—tsveç, kurdugu refah devletini bu vergile-
re borçlu degil mi?
LİNDER—Evet, refah devleti vergilerle
kuruldu. Ama 1960'lann sonlanndan itiba-
ren birçoklan için bu refah olmaktan çıktı.
Bütün sağhk sistemi, bütün çocuk yuvalan,
bütün yaşhlann bakımı istemi, bütün eğitim
süreci devlet tarafından işletilir hale gelince
bu, bir bakıma, s.'nayinin değil, ama hane-
lerin, ailelerin, bireylerin kamulaşunlması
sonucunu verdi. İnsanlar alınan ağır vergi-
lerle, tümüyle kamu hizmetlerine bağımlı ha-
le geldi. Elbette ki devletin güçlük içindeki
yurttaşlara yardım etmek yükümlülüğü var-
dır. Ama refah devletinin tanımı konusun-
da çok dikkatli olmak gerekir. Insanlarda da-
ha çok çalışmak ve kazanmak için hiçbir is-
tek bırakmayacak kadar ağır vergiler koyar-
sanız; insanlarda kendi refahlanm kendileri
düzenlemek için olanak bırakmazsanız, iste-
nilenin tersi sonuçlara ulaşıyorsunuz.
—Sosyal demokratlar 1970'lerden bu yana
hiçbir seçimde yüzde 43'ün altında oy alma-
dılar. Bu seçimde yüzde 40'ı tuttururlarsa,
mucize olacaga benziyor. Sizce, bunun ver-
giler ve kamu hizmetleriyle ilgili hoşnutsuz-
luk dışındaki nedenleri nedir?
LİNDER—Devletin artan müdahaleleri,
ekonomik büyümeyi durdurdu. Son yinni
yılda lsveç, OECD içinde en yavaş büyüyen
ülke haline geldi. Insanlara hasta oldukları
gün çalıştıklan gün kadar çok ücret ödeyen
bir sistemin refah devleti olduğunu sanmı-
yorum. Çünkü o zaman insanlar, çalışmak
yerine hasta yazılmayı tercih ediyorlar. Re-
fah devletinde aşırıya giderseniz, sonunda
ekonomik büyüme duruyor; büyümenin dur-
ması da refahın azalması sonucunu getiriyor.
Artık insanlar, doğru iktisadi politikalan uy-
guluyor muyuz, diye soruyorlar. Sosyal de-
mokrasinin büyük oy kaybına uğramasının
nedenleri burada yatıyor.
—Isveç'te çok uzun bir siiredir gecerii olan
'beş partili sistem' sona erdi. Geçen seçim-
lerde Yeşiller, altma parti olarak parlamen-
toya girdi. Bu seçimlerde Yeşiller parlamen-
toya veda edeceğe benziyor, ama Hıristiyan
Demokratlar ve bir olasüıkla, protesto par-
tisi denflen Yeni Demokrasi parlamentoya gi-
recek. Parlamentoda üç yerine beş sağ parti
görebOecegiz. Bunu nasıl yorumluyorsunuz?
LİNDER—Seçmenler üç sağ partinin ken-
di aralanndaki anlaşmazlıklar ve mücadele-
lerden bıkmışlardı. Fakat şimdi çok tuhaf bir
durumla karşı karşıyayız. Çünkü bu bıkkın-
lık beş sağ partinin ortaya çıkması gjbi çe-
lişkili bir dunıma yol açtı.
—1976-82 arasında altı yıl boyunca kurulan
sag koalisyon hükümetleri. aralanndaki an-
laşmazlıklar nedeniyle iyi bir yönetim gös-
teremediler. Bu defa daha başanlı olabilir-
ler mi?
LİNDER—Durumun pek parlak görün-
mediği konusunda hakhsınız. Fakat 1976-82
döneminin olağanüstü güç bir dönem oldu-
ğunu dikkate almak gerekiyor. Uluslararası
bir ekonomik kriz yaşanıyordu. Isveç'in so-
runlan başka ulkelerden de fazlaydı, çünkü
sosyal demokratlann seçimleri kaybedecek-
lerini hissettikleri zaman aldıklan önlemler
lsveç'te maliyetleri yüzde 30 oranında arttu"-
mış lsveç sanayisi rekabet edemez hale gel-
mişti.