Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
7 EYLÜL 1991 EKONOMİ CUMHURİYET/U
Borsa 3000*in
üstüne çıktı
• Ekonomi Servisi —
Istanbul Menkul Kıymetler
Borsası'nda endeks dün
yeniden psikolojik sınır
olan 3000 puanın üstüne
çıkarak 3013.20 olarak
gerçekleşti. Buna göre
önceki gün 2987.52 olan
endeks dün 25.68 puan
artarak yüzde 0.96 yükseldi.
Sanayi endeks ise bir
önceki güne göre 27.78
puan artarak yüzde 0.83
yükselirken mali endeks de
22.15 puan artarak yüzde
0.93 yükseldi.
Dolar ve
mark arttı
• Ekonomi Servisi —
Dolar ve markın Türk
Lirası karşısındaki yükselişi
dün de devam etti. Bir
önceki gün 4745 lira olan
dolar dün 5 lira artarak
piyasalarda 4750 liradan
işlem gördü. Mark ise yine
5 lira artarak 2735 liradan
işlem gördü. Böylece dolar,
Türk Lirası karşısında
yüzde 0.10 değer
kazanırken mark yuzde 0.18
değer kazandı. Altın
piyasasında ise önemli bir
hareketlenme görülmedi.
Çizmecinin
yeni şirketi
• ANKARA (URA) —
Yavuz Çizmeci 'Bio High-
Tech Mühendislik,
Müşavirlik, Ticaret ve
Sanayii AŞ' adıyla yeni bir
şirket kurdu. Kunıluş
sermayesi 500 milyon lira
olarak belirlenen şirketin
hisselerinin yüzde 92'si
Yavuz Çizmeci'nin elinde
olacak. Yüzde 8 hisse ise
Ragıp Yümaz Ayata, Halim
Aydın, Mehmet Körpe ve
Cüneyt Ülsever arasında
paylaşıldı.
Alarko'ya yeni
merkez
• Ekonomi Servisi —
Alarko Holding'in
Maslak'taki merkezinin
yakınında inşa edilecek yeni
iş merkezinin, 1993'te
tamamlanarak hizmete
girmesinin planlandığı
bildirildi. Yeni Alarko
Merkezi'nde, Alarko
Topluluğu'na bağlı
şirketlerin genel
müdürlüklerinin yanı sıra,
sergi-fuar, konferans ve
konser salonlan, ahşveriş
merkezi ile yeraltı otoparkı
da bulunacak.
Güneş'te maaş
ödemesi
• tstanbnl Haber Servisi
— Güneş gazetesinde
çalışanlann eylül ayı
maaşları dün ödendi. Bu
arada gazeteden tazminatsız
olarak çıkanlan 56 işçinin,
önceki gece gazete önünde
başlattıklan çadırlı eylem,
polisin uyansı üzerine sona
erdi. SHP lstanbul
Milletvekih Mustafa
Sangül, eylemdeki işçileri
ziyaret ederek destek verdi.
KlSA KISA
• EMLAK
BANK'ın
kurumlar
bankacılığı
görevini üstlenen
12 şubesinin yarı yılhk
değerlendirme ve gelecek yılki
stratejilerini belirleme
toplantısı Izmir'de yapıhyor.
• PROCTER and Oamble
çevre dostu ürünlerini, Türk
Kadınını Tanıtma Vakfı
tarafından 4-8 eylül tarihleri
arasında düzenlenen "Çevre
91 Fuan"ndaki standında
tanıttı.
Wtm • HEVVLETT-
IflfiJ Packard, yeni
masaüstu göruntu ve metin
tarayıcısı Scan Jet Ilc'yi, 2 bir
820 dolar (yaklaşık 13 milyon
381 bin lira) fiyatla satışa
sundu.
• GENERAL Motors
Başkan Yardımcısı John F.
Smith Jr. bugün Istanbul'da,
GM Avrupa Başkanı Robert
J. Eaton ve Türkiye Genel
Müdürü Zıad Nashif ile
birlikte basın toplantısı
düzenleyerek yatırımlarını
anlatacak.
• DEVİR
Factoring' in mali
ve idari işlerden sorumlu
genel müdur yardımcılığına
Yusuf Coyas atandı. Coyas,
1985'ten bu yana Arthur
Andersen'de yönetici olarak
görevliydi.
tş dünyası TÜSİAD'da dirüediği Demirel'i beğendi
'Demirel yenilenmiş'Rahmi Koç Sayın Demirel fevkalade
etkileyiciydi. Ancak değirmenin suyu nereden
gelecek anlayamadık.
Feyyaz Berker DYP'nin daha önce iptal
davası nedeniyle blok satış yöntemiyle
özelleştirmeye karşı olduğu intibaı doğmuştu.
Şimdi bu sözleriyle özelleştirmeye taraftar
olduğunu belli etti ve bu konudaki
tereddütleri giderdi.
Böleat Eczacıbaşı Ekonomik konularda
doğrulan söylediğine kuşku yok. Ama
bunların nasıl gerçekleşeceğine üişkin alt
detaylara ihtiyacımız var.
Nuh Kuşçulu Ben şahsen etkilendim. Çok
iyi bir konuşmaydı. Anladığım kadarıyla 1-2
sene daha zor bir dönem geçireceğiz. Bu iş
öyle 500 günde de olacağa benzemiyor.
Kaynağı nereden bulacağını açıkça belirtmedi.
Ekonomi Servisi — DYP lideri Sükyman
Demirel, Türk Sanayici ve Işadamları Der-
neği'nde (TÜSİAD) önceki gün yaptığı ko-
nuşma ile îstanbul'un kalburüstü işadam-
larını etkiledi. Demirel'i "kendini
yenitemiş" ve ekonomik felsefesinde evrim
yapmış bulan işadamlan, DYP'nin uygu-
layacağı ekonomik program için "değinne-
nin suyunun nereden gefeceğjnin yanıtının"
ise havada kaldığına işaret ettiler.
TÜSİAD toplantısının ardından görüş-
lerine başvurduğumuz işadamlan şöyle ko-
nuştular:
• TÜSİAD Yüksek
tstişare Konseyi Baş-
kanı Rahmi Koç —
"Sayın Demirel'i ken-
dini yenilemiş buldum.
Fevkalade etkili konu-
şuyor. lngilizlerin de-
diği gibi 'captivating'
bir hali vardı. Her so-
runa bir çözüm öneri-
si, bir cevabı vardı.
Herkesi sardı konuş-
ması. Kimse çıt çıkartmadan ilgiyle sonu-
na kadar dinledı. Ancak değirmenin suyu-
nun nereden gelecegini ben pek anlayaraa-
dım. 'Dış borçlanmaya gitmeveceğim' dı-
yor, 'iç borçiannuya gitme.vecegini' de so>-
lüyor. öyleyse ne yapacak?
Sayın Demirel'in konuşmasında bana gö-
re cok enteresan 2 nokta vardı. Birincisi De-
mirel bugün karşı karşıya bulunulan sonın-
lann çözümü için güçlü bir hükumetin ge-
rekliliğinin altını çizdi. 'Güçlü bükümet
saglanamazsa seçime giderim' dedi, 'Şap-
kamı alıp giderim' demedi. Ikincisi ise
'Halk bukumetten, pariamentodan kop-
muştur. Amacım vatandaşı yeniden hiikü-
mete. pariamentoya çekmektir. Bu yttzden
oylannı versinler' dedi. Bence bu yaklaşı-
mı da çok önemliydi."
• TÜStAD Yüksek
tstişare Konseyi iiyesi
Feyyaz Berker — "Ge-
nelde elit bir topluluğa
göre hazırlanmış bir
konuşmaydı. Ideal bir
devleti anlattı. Enflas-
yon konusundaki reçe-
tesi ve sosyal devleti
bozduğu yolundaki
vurgulamalan çarpı-
cıydı. özelleştirme ko-
nusundaki açıklamalan da bizi rahatlattı.
DYP'nin daha önce 'iptal davası' nedeniy-
le blok satış yöntemiyle özelleştirmeye karşı
olduğu intibaı doğmuştu. Şimdi bu sözle-
riyle özelleştirmeye taraftar olduğunu belli
etti ve bu konudaki tereddütleri giderdi"
• TÜStAD Yönetim
Kurulu Başkanı Bıüent
Eczacıbaşı — "Ben
Sayın Demirel'in eko-
nomik göruşlerinde
son dönemdeki evrimi
yakından izledim. TÜ-
f
U SİAD'daki görevim
fl nedeniyle bu gerekliy-
% fl di. Dolayısıyla DYP-
H ^ H nin ekonomik felsefe-
im J ü sinde çağdaş bir yakla-
şım olduğunu ve bir ev-
rimin gerçekleştiğini biliyordum. Toplan-
tırun sonrasında TÜStAD üyesi arkadaş-
lanndan çok görüş aldım. tlk kez dinle-
yenler çok etkileyici bulmuştur. Sayın De-
mirel'in "ekonomik konularda doğnüa-
n söylediğine hiç kuşku yok. Biraz alt
detaylara da inerek konuştu. Ancak çok
gerçekçi olan bu doğrulann nasıl gerçekleş-
tirileceğine ilişkin bazj alt detayları bilmek
istiyor insan. Belki de TÜSIAD'daki top-
lantı bunun yeri değildi. 'Kamu kesimi
borctanma oranını yüzde 4.5'e indirecegim'
diyor. Bu nasıl olacak? Vergiden neler bek-
liyorlar? özelleştirme konusunda çok iddi-
alı, o nasıl gerçekleşecek? Şu anda önüm-
de bir davetiye var. Tansu Çiller, pazar gü-
nü ekonomik modeli açıklıyormuş. Umu-
yorum ki DYP'nin ekonomik programının
gerçekçiliğine ilişkin ayrıntıları o toplantı-
da bulacağız. Ancak şu kesin ki DYP ken-
dini yenilemiştir ve ekonomik felsefesinde
bir evrimi ortaya koymuştur."
• Eski tstanbul Ti-
caret Odası Başkanı
Nuh Kuşçulu — "Ben
şahsen etkilendim.
Çok iyi bir konuşmay-
dı. Anladığım kadany-
la 1-2 sene daha zor bir
dönem geçireceğiz. Bu
iş öyle 500 günde de
olacağa benzemiyor.
Kaynağı nereden bula-
cağını açıkça belirtme-
di. Vergi reformunu nasıl yapacaklannı
açıklamadı. Işçj ücretleri uzerinden alı-
nan ve yüzde 49'a varan vergi ve kesin-
tiler konusunda ne yapacağını söyleme-
di. Ozelleştirmede de çok muğlak İconuş-
tu. 'tstihdam otayıyla birlikte düşüneceğiz'
dedi. Bu özelleştirme olaymı çözmeden
Turkiye'nin sorunlarıru çözmek mümkün
değii. Eğer tanma sübvansiyon vereceklerse
buna butçe yetişmez. Bir de habire seçim
yapalım istiyor. Bu mümkün mu? 'Benim
halkım bir pazar giinii gider sandığa oy
atar' diyor. Bir seçimin bir pazar günlük
etkisi mi olur? Bu o kadar önemli ki. Şu
an iş hayatı durmuş. Bugün bol bol dağıtı-
yorsunuz. Yann bunu geri toplarken hepi-
miz zorlanacağız. Kamu borçlanma gere-
ğini yüzde 12.6'dan yuzde 4.5'e nasıl çeke-
ceksiniz? Mümkün değil. Inandıncı değil"
DYP'nin ekonomikprogramının ayrıntıları belli oluyor
Son söz Tansu Gller'inEkonomi Servisi — DYP Ge-
nel Başkanı Süleyman Demirel
1
in TÜSÎAD'da ipuçlannı verdi-
ği ekonomide "500 gün progra-
mı"nın ana hatlan bu hafta so-
nu belli oluyor. DYP Genel Baş-
kan Yardıması Tansu Çiller,
DYP'nin ekonomik modeli olan
UDtDEM'in ayrmtüannı ya-
nn düzenleyeceği toplantıda
açıklayacak. Ulusal dina-
mik Denge Modeli'ni, ilk oiarak
bu akşam bir grup gazeteciye
anlatacak olan Çiller, yann ge-
niş kapsamlı bir toplantı düzen-
leyerek basına ve ilgili çevrelere
konuyla ilgili bilgi verecek. Tan-
su Çiller, dün kendisiyle yaptı-
ğımız görüşmede, 26 uzmanın
katılımıyla oluşturulan modele
son şekli kendisinin verdiğini ve
son sözü kendisinin söyledigini
vurguladı.
DYP ekonomik programının,
kendisinin 5 yıl önce başladığı
bir çalışmanın ürünü olduğunu
söyleyen Tansu Çiller, çeşitli
alanlardan 26 uzmanın son 1
Genel Başkan Yardımcısı
Tansu Çiller, DYP'nin 'Ulusal
Dinamik Denge Modeli'nin
(UDÎDEM) kendisinin 5 yılhk
çahşmasının ürünü olduğunu
söylüyor. Çiller çeşitli
alanlardan 26 uzmanın son 1
yıldır bu programa katkıda
bulunduklarını da anlattı.
yıldır bu programa katkıda bu-
lunduklanru anlattı. Çiller, adını
şimdilik açıklamadığı uzmanla-
nn, partiye sempati duyan ya da
duymayan kişilerden oluştuğu-
nu ve bir bölümunün partiye
girmeyeceğini ifade ederek, an-
cak DYP iktidarında bürokrasi-
nin çeşitli kademelerinde bu ki-
şilere görev verileceğini açıkladı.
Partisinin ekonomik progra-
mımn, 26 beynin katılımıyla ha-
zırlanmasına rağmen "farklı uz-
manlann farklı goruşJeri" olma-
dığını kaydeden DYP Genel
Başkan Yardımcısı Çiller, "Ulu-
sal Dinamik Denge Modeli'nin
(UDtDEM) en önemli özelliği,
tek felsefe ve tek beyinden çıkan
bir ürün olmasıdır. L zmanlann
değişik konulardaki reform one-
rilerini ben bir araya getirerek
degerlendirdim ve yurtdışında-
ki liberallerie Hıristiyan demok-
ratlann da programlanndan ya-
rarlanarak modele son şeklini
verdim" dedi.
UDlDEM'in alışılagelen bir
bilgisayar programı olmadığını
özellikle vurgulayan Tansu Çil-
ler, oluşturulan modelin, uz-
manlann çalışmalan sonucu el-
de edilen verilerin sistem tarafın-
dan değerlendirilmesinden iba-
ret olmadığını söyledi. Çiller,
"Her uzman kendi alanında is-
tenilen sonuçlan alamayınca
tekrar geriye dönerek verileri ye-
niden oluşturduk. Sisterade or-
taya çıkan ükanıkhklan raeka-
nik olarak bırakmadık. Her re-
form ve çıkacak sorunlar teker
teker degeıiendirildi. Örneğin
bankacdık konusunda bankacı-
hgm içindeki kişüerie teker teker
konoşuldu. Sistem uygulayncak-
larla, onlartn gordükleri ve his-
settikleriyle yogruldu" şeklinde
konuştu.
DYP Genel Başkan Yardımcı-
sı Tansu Çiller, modele son şek-
lini verirken Demirerin yıllardır
süregelen çizgisi ve ilkeleriyle
uyumlu ve dengeli bir metin or-
taya çıkanlmasına özen göster-
diğini de ifade etti.
Ingiltene'de, yeni doğmuş bebeği gösteren Benetton afışleriyasaklandı
Bebek ağladı, reklaııı kalktı
EDtP EMtL ÖYMEN
LONDRA — Henüz doğ-
muş, henuz göbek bağı bile ke-
silmemiş, henüz yıkanmamış,
kan pıhtısı içinde, ağlayan bir
kız bebek... Bir Benetton rekla-
mı. Ve derhal yasaklandı.
tngiltere'de rekkm ve her tür-
lü tanıtımın ahlak ve gelenekle-
re uygunluğunu, aynca ticari id-
dialanmn doğruluğunu sapta-
yan "Reklam Denetleme
Kunılu" ilk kez bir modaevi
reklamına "uygunsuzdur" dedi.
Dev afiş panolanna asılan rek-
lamlann üzerleri kapatıldı.
Olay, bu arada Benetton için,
umduğundan da büyük reklam
oldu. Yasaklamadan yana
olanlar-olmayanlar, ak ile kara
gibi aynldılar.
Bebek reklamlarında her za-
man temiz, mutlu, gülücükler
dağıtan, acıkmayan, susama-
yan, ağlatnayan, altını ıslatma-
yan, gazı olmayan, mızıklanma-
yan, "oyuncak" gibi süper-
turbo reklam-bebelerine alışkın
Ingiüz milleti için "gerçek" be-
bek fazla geldi aniden.
"Reklam Denetleme Kurulu"
adına Caroline Crawford. "Da-
ha önce de tartışma yaratacak
türden reklamlar yapmışlardı"
diyerek Benetton'un sabıkalan-
nı hatırlattı: Dudak dudağa
öpüşen bir rahiple bir rahibe
afişine "en modern" Papa da-
hi tahammül edememişti.
Bir bebeğe meme veren bir
anneyi gösteren reklamları da-
ha iki yıl önce Amerika'da ya-
saklanmıştı. Eündeki kumbara-
dan dolarlar taşan bir Yahudi
çocukla bir çocuğun kucaklaş-
tığı reklam da Israil'de yasak-
lanmıştı.
Benetton'un tngilizlerin
"hassas vicdanlannın tellerini
\eni dogmu^bebegi gösteren afişler örtüldu, ama Benetton daha buyuk "reklam1
' yapmış oldu.
tunbırdatacak" yeni bir rekla-
mı ise henüz piyasaya çıkma-
dan, yeni bir tartışmayı başlattı
çoktan: "İki kiiçük kız. Biri si-
yah, biri beyaz ve san. Siyah
olan ciddi. Saçları şeytan boy-
nuzlan gibi öriilmüş. Beyaz sa-
n kız ise melek rolünde..."
Benetton afışlerinin arıistık
sorumlusu Oliviero Toscani,
radyoda yayımlanan mulakatın-
da gayet ciddı bir sesle, "Asla
ırkçı degilim. Biri siyah biri be-
yaz kız sectim, evet ama vicdan-
lara seslenmek için. Beyaz san
kız melek mi? Siyah kız da şey-
tan mı? Yoo, böyle bir sev yok.
Göriinüşe aidanmamak gerek"
diyor.
Sesi yanıltıyor: Işine geldiği
zaman 19. yüzyıl ahlakına sarı-
lan, işine geldiği zaman tribün
yakıp olmadık ırkçı ve aşırı sağ-
cı serkeşliğini ortaya çıkartan
Ingiliz "çifte standardf'na bir
şamar attığı belli oluyor.
Merkezi halya'da bulunan
Benetton, Avrupa ve Amerika'-
da J. Walter Thompson ajan-
sıyla sadece medya alımı konu-
sunda işbirliği yapıyor. Reklam-
lannı ise, başında Toscani'nin
bulunduğu özel bir reklam gnı-
bu gerçekleştiriyor.
Benetton, "Reklamın özii,
adından söz ettirmektir" ilkesi-
ne inandığı için kimi zaman rek-
lamlannın yasaklanacağını ya
da büyük tepki göreceğini bile-
rek, "asın" ya da "aykın" ola-
rak tammlanabilecek kreasyon-
lar gerçekleştiriyor. Bu reklam-
lann yasaklanması sadece rek-
lam ve medya dünyasında değil
tüm kamuo>unda, günlük gaze-
telerde de söz konusu olduğu
için, sonuç olarak yasağa duyu-
lan ilgiden yararlanıyor Benet-
ton ve adını böylece daha geniş
kesime duyurma imkânım ya-
kalıyor.
EKONOMİDE KUL1S
MERALTAMER
Can Kıraç; Koçftan aynlıyorBir yastıkta 40 yıl...
Koç Holding'in 1 numaralı
yöneticisı Can Kıraç'ınki de
öyle...
Koç Topluluğu'nda çeşitli
kademelerde geçen 41 yılın
ardından Can Kıraç çarşam-
ba günü Koç Holding yöneti-
cilerine 'veda etti.' Kıraç, Koç
Holding'e bağlı 88 şirketin
müdür ve müdür yardımcıla-
rıyla Holding üst düzey yöne-
ticilerinin hazır bulunduğu
250-300 kişilik toplantıda Koç
Grubu'ndan 31.12.1991 itiba-
rıyla aynlma kararını açıkladı.
Duygu yüklü bir konuşma ya-
parak kimi yöneticileri de
ağlattı.
Can Kıraç, dakikalarca
ayakta alkışlanan, kimi zaman
buğulu gözlerle izlenen ko-
nuşmasında özetle şunları
söyledi:
Beş gün önce 29 ağustos-
ta Koç Topluluğu'na katılışı-
mın 41. yılını tamamlamış bu-
lunuyorum. (...)
Şu anda aranızda bulunan
yönetici arkadaslanmdan 45'i,
benim Koç Topluluğu'na katıl-
dığım 1950 yılında henüz dün-
yaya gelmemişlerdi.
Koç Topluluğu'nda tamam-
lanan bu 41 yılın benim için
önemli ve anlamlı bir yanı, ça-
lışma hayatımm tamamınt
kapsamış olmasıdır. Başka bir
yerde çalışmadan, hayatının
41 yılını tek bir kuruluşa vak-
feden profesyonel bir başka
yöneticinin benim kuşağımda
bulunduğunu sanmıyorum.
Bunu bir gurur vesilesi yap-
mış olmamı, manevi bir ödül
olarak bana bağışlamanızı di-
liyorum.
1968 yılı başında izmir'den
gelip İstanbui'da Koç Otomo-
tiv Grubu Koordinatörü olarak
göreve başladığım günlerde
Sayın Vehbi Koç'a ve Bernar
Nahum'a gonderdiğim bir ra-
porda, o günkü üst yönetimin
'yorgun savaşçılardan' mey-
dana gefdiğini belirtmiş ve
topluluk organizasyonunun
yenileştirilmesi ve gençleştiril-
mesı gereğını vurgulamıştım.
O günden bu yana tam 23 yıl
geride kaldı.
Şimdi son aylarda yaptığı-
mız idare komitesi toplantıla-
Can Kıraç
Koç Grubu'ndaki
41 yılhk çahşma
yaşamını çarşamba
günü yaptığı
duygu yüklü bir
konuşmayla
noktalayan Can
Kıraç, Koc'taki
tüm görevlerini yıl
sonu itibarıyla
noktahyor.
nnda ömer ve Mustafa Koç'-
un, Suna ve İnan Kıraç'ın ve
Uğur Ekşioğlu'nun zaman
zaman beni yorgun bir savaş-
çı olarak değerlendirdiklerini
hissediyor ve 23 yıl önce ka-
famı dolduran yarınlara yöne-
lik heyecanlı duygularımı, bu
defa onların gözlerınden oku-
yorum. Böylece artık benim
de köşeme çekilme zamanı-
mın geldiğini anlamış bulunu-
yorum.
Kıymetli arkadaşlanm,
Bildiğiniz gibi 1991 yılında
göreve devam etmem, Yük-
sel Pulat arkadaşımızın ryileş-
mesini bekleme nöbetini üst-
lenmiş olmamdandır. Ne ha-
zindir ki dualarımız Yüksel'i-
mizin iyileşmesine yetmemiş-
tir. Onu edebiyete yolcu ettik-
ten sonra da artık benim no-
bete devam etmemin bir an-
lamı kalmarmştır.
Bu duygularla 31 aralık
1991 günü Koç Topluluğu'n-
daki bütün görevterimi bıraka-
rak köşemde sade bir haya-
tı yaşamaya karar vermiş bu-
lunuyorum. (...)
Evet Can Kıraç, Koç Gru-
bu'ndaki tüm görevlerinden
birden aynlıyor. Oysa selefi
Fahir İlk«l, hâlâ Koç Holding
Yönetim Kurulu Baafcan Ve-
klli, Arçellk Yönetim Kurulu
Başkanı ve Koç Holding'in di-
ğer bazı şirketlerinin yöneti-
minde...
Can Kıraç neden Koç Gru-
bu'ndaki görevlerinin hepsini
birden bırakıyor?
Bu sorunun yanıtını Vehbi
Koç da anlayamamış olmalı ki
kulağımıza geldiğine göre Kı-
raç'tan sonra kürsüye gelerek
"Bu kadar yıl faal olarak ça-
lısan bir isadamının nasıl
olup da her seyin dısında
kalacağını dogrusu merak
ediyorum" demiş. Koç ayrı-
ca Kıraç'ın aynlma tarihinin
mart 1992'den önce oiamaya-
cağını da vurgulamış.
Kıraç'a yakın çevreler,
onun 41 yıl süreyle disiplinli
bir iş yaşamının ardından ken-
disini yorgun hissettiğini ve
'kisisel' kalabılmek, hobilerry-
le uğraşabılmek amacıyla 41
yıl hizmet verdıği Koç Grubu
ile bağlarını tümden koparma
yoluna gıttiğinı vurguluyortar.
"Yıldjzlar" gelecek seçime kaldıPartiler adaylannı birer iki-
şer açıklıyoıiar. Adaylara bakı-
yoruz, İstanbullu kalburüstü iş
çevrelerinden bu seçimlere
rağbet eden pek yok...
'Neden' diye sorduğumuz-
da anlıyoruz ki yıpranmamış
isimler kenditerini gelecek se-
çime saklıyorlar. 20 ekimi
önseçim' olarak değerlendi-
riyor ve 1-15 yıl içinde yeni bir
seçim bekliyorlar. "Sünnetçi-
nin, zurnacının, arabeskçi-
nin, artistin bulunduğu yer-
de bizim işimiz ne... Sanki
seçim değil, panayır yeri"
değerlendirmesini yapıyorlar.
Yine aynı çevrelere göre
DYP lideri Demirerin düzen-
lediği 'viirin' ülke yönetecek
kadro değil, ama seçim ka-
zandıracak kadro... başında yeni bir seçim bekli-
İstanbullu kalburüstü iş çev- yor ve kendini buna göre ha-
relerınde. özellikle Demirel'i zırlıyor.
TÜSİAD'da dinledikten sonra
hâkim olan kanı "Bu adam
mali götürür, seçimlerl
kazanır" şeklinde özetlenebi-
lir. 'Ama' diyoriar, "seçim ka-
zanmak başka, ülke yönet-
mek başka..."
Zaten Demirel de güçlü bir
hükümet oluşturamadıkları
takdirde yeniden seçime gide-
ceği vaadınde bulunmuş.
Şapkasını alıp gidinceye kadar
iktıdarda kalmakta ısrar etme-
yeceS'n' söylemis...
İş âlemi 1992 sonu, 1993
başında yeni bir seçim bekli-
k d i i b ö h
Aksoy yine dava mı açacak?İktisat Bankası sa-
hibi Erol Aksoy'un şu
günlerde "teknoloji
hırsızlığı" gerekçesiy-
le yeni bir dava açma-
şı gerekecek galiba...
Üstelik yine kendi fac-
toring şirketi Facto Fi-
nans'la ilgili olarak...
Çünkü Facto Fi-
nans'ın Genel Müdü-
rü'nü yine "kaydedi-
yor". Kulislerde dolaşan habertere göre in-
giliz Genel Müdür Ben Hosh, Çukurova Gru-
bu ile anlaşmış. Çukurova bankaianndan Ya-
pı Kredi ve Uluslararası'nın ortaklasa kur-
makta oldukları factoring şirketine genel mü-
dür olarak gidiyormuş.
Ancak Ben Hosh, Facto Finans'ta kendin-
den önceki Genel Müdür Ferruh Tanay'ın
başına gelenleri gayet iyi bildiği için şu gün-
lerde harıl harıl avukatlara başvurarak Erol
Aksoy'la olan sözleşmesini incelettiriyormuş.
İngiltere'den 3 yıl kadar önce Türkiye'ye ge-
len Ben Hosh'un Aksoy'la olan sözleşmesi
eylül başı itibarıyla bitmiş. Genel olarak
Hosh'un İngiltere'ye dönmesi beklenırken,
Türkiye'de kalıp rakip bir firmada görev yap-
ması gibi bir "durum" ortaya çıkmış.
Factoring piyasasını yakından izleyenler,
"bu fllmi daha önce de gördüklerini" söy-
lüyorlar. Hatırlanacağı gibi Vakıflar Banka-
sı, Gfyim Sanaylclleri Dış Ticaret, Garanti
Bankası ve Flnansbank geçen yıl ortak bir
factoring şirketi kurmuş ve bu şirkete Genel
Müdür olarak da Aksoy'un factoring şirketi-
nin Genel Müdürü Ferruh Tanay'ı "transfer"
etmişti.
Ancak bu transfer işine öfketenen Erol Ak-
soy, o dönemde Vakıflar Bankası Genel Mü-
dürü olan şimdiki Basbakanlık Musteşan is-
met Alver'i Ferruh Tanay'la birlikte mahke-
meye vermiş ve "teknlk bikjl caldıklan" ge-
rekçesıyle hüküm giymelerini İst6mişti. Bu
dava 2-3 ay kadar önce sonuçlandı ve gerek
Tanay, gerekse Alver beraat ettiler.
Davanın sonuçlanış biçimi kuşkusuz Ben
Hosh'u rahatlatıyordur. Ancak belki de Ben
Hosh, İngiliz olmanın da özelliğiyle kılı kırk
yarıyor ve yanında Genel Müdür Yardımcılı-
ğı yaptığı Ferruh Tanay'ın akibetine uğrama-
mak için sözleşmesini avukatlara incelettiri-
yor, işi baştan sıkı tutuyor.
Bu arada Yapı Kredi ve Uluslararası'nın or-
taklaşa kurmakta oldukları factoring şirketi
hakkında da biraz bilgi verelim. Şirkete ulus-
lararası factoring zinciri ünlü Heller firması
da ortak. Şirketin merkezi Yapı Kredi'nin Le-
vent'teki Plazası oluyor. Şirkete önce Heller
firmasından bir yönetici bekleniyordu, ancak
sonradan fikir değiştirilerek Ben Hosh'la an-
laşmaya varıldı.
Satmadığı mali geri almak"japonlar müşteri kraldır bi-
le demiyor, müşteri Tanrı'dır
diyoriar. Çünkü kralla tartışı-
labilir, konuşulabilir. Ama
Tann ile bu mümkün değil-
dir..."
Bu sözler, TÜSİAD eski
Başkanı Cem Boyner'e ait.
TÜSİAD başkanı olduğu dö-
nemlerde çarpıcı çıkışlarıyla
dikkati çeken Boyner, Altınyıl-
dız Yürütme Kurulu Başkanı
olarak da iş âlemine cesur bir
çağrı yaptı. Üretici ve satıcıla-
rı, sattıkları mali geri almaya
çağırdı.
Boyner bu çağrısında yurt-
dışından da ilginç ömekler
verdi ve "müşteri her zaman
haklıdır" ilkesinin nerelere
varabileceğini anlatabilmek
için yurtdışından şu iki örne-
ği verdi:
Nordstorm, Amerika'da
müşteriye verdiği hizmetin en
iyi kalitede olduğu konusunda
çok iddialı bir firma. Büyük ve
çok katlı mağazalar zinciri.
Günlerden bir gün Nord-
storm'a gelen bir müşteri,
elindeki 3 otomobil lastiğinden
Cem Boyner
memnun olmadığını ve bunlan
geri vermek istediğini söyler.
Satış elemanı itiraz eder, çün-
kü Nordstorm firması otomo-
bil lastiği satmamaktadır. Ama
firmanın sahibi Bill Nord-
storm duruma müdahale
eder: "Olsun, önemli değil.
İstenmeyen mali geri almak
bizim en önemli prensibi-
miz, onu da geri alın..." Ve
böylece Nordstorm mağazala-
rında hiçbir firmanın otomobil
lastiği satılmadığı halde tüke-
tıcınin getırdiği 3 otomobil las-
tiği o günkü piyasa değeri
ödenerek geri alınır.
Cem Boyner, kaliteli üreti-
min firmalar açısından önemi-
ni vurgularken 60 yıl kadar ge-
rilere gitti ve ünlü ingiliz oto-
mobil üreticisi Rolls Royce^
ta bu prenbisin daha o yıllar-
da yerleşmiş olduğunu anlattı:
ingiltere'nin Coventry ken-
tınde biri Rolls, diğeri Royce
adında 2 genç girişimci, 1903
yılında ortak olmuşlar. Mr.
Rolls anaparayı koymuş, Mr.
Royce da teknik bilgisini ve
gücünü katmış. Bu ikili, oto-
mobil üretimıyle yıllar geçtik-
çe haklı bir şöhrete ulaşmışlar.
1933 yılına gelinip şirketin 30.
yıldönümû kutlandığında Mr.
Rolls hayatta değılmış artık.
Mr. Royce onun yerıne gele-
neksel konuşmasını yaptjktan
sonra sözlerini şoyle bitirmiş:
"Rolls-Royce fabrikasının
kapısından, en ufak şlkâye-
te neden olacak kusuriu ara-
ba çıkmaz. Çünkü kapıcı bu-
na izin vermez."