Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
26 EYLÜL 1991 * * • • HABERLERÎN DEVAMI CUMHURÎYET/19
Muhalefet, OzaPa sert: Hesap soracağızİÇ Politika Servisi — SHP li-
deri tnönü ve DYP lideri Demi-
rel, Cumhurbaşkanı Turgut
Özal'ın "Hesap soramazlar" sö-
zune sert tepki gösterdi. Inönü,
"Öbür dünyada hepimiz Allah'a
hesap verecegiz, bu dünyada ya-
pılan şeylerin hesabı topluma
verüir" derken Demirel, Özal-
ın "Benim suçum yok, alnım
açık, başım dik" diyemediğine
dikkat çekerek "Hesap zamanı
gelince bir gece karanlıkta kaçıp
gidecekler mi acaba" diye sor-
du. DSP lideri Biilent Ecevit ise
özal'ın Yozgat'ta halka ant içir-
mesini eleştirdi.
Istanbul'daki seçim burosun-
da dün bir basın toplantısı du-
- zenleyen SHP Genel Başkanı
Erdal İnönu, özal'ın yaptıkları-
run rekor düzeye ulaştığını sav-
layarak "Şimdi yaptıklanyla re-
korianna bir yenisini ekledi" de-
di.
İnönu, cumhurbaşkankğıyla
ilgili anayasada açık ve net hü-
kümler bulunmasına karşın
Özal'ın bunlara uymadığını ve
açıkça anayasayı ihlal etmeyi
sürdürdüğünü belirterek şöyle
konuştu:
"Sayın Özal da bizim söyledi-
gimizi soylüyor. Biz söyleyince
propaganda oluyor. Ama kendi-
si soyledigi zaman propaganda
olmuyor."
tnönu, es ki cumhur baş kanla-
rından Kenan Evren'in 1983 mıl-
letvekiliği genel seçimleri öncesi
bir partiyedestek verilmesi konu-
sunda lavır aldığım, bunun
Özal'la benzerliğini soran bir
gazeteciye de şu yanıtı verdi:
"Çok farkJı şeyler. Aynı degil.
O zamanki askeri rejimin lider-
leri belirli bir yanlışrejimigö-
tflrmek istiyoriardı. Şimdiki du-
rum böyle degil. Sayın Özal,
'Hesap soramazlar' diyor. 'Ben
Allah'a hesap veririm' diyor.
Öbür dünyada hepimiz Allah'a
hesap verecegiz. Kulla Allah
arasına girilmez. Bu dünyada
yapdan şeylerin hesabı topluma
verilir."
Gazetecilerin '"Hesap sora-
caksanız bunu nasıl
yapacaksuuz" sonısuna da İno-
nü, "Hesap soranz. Yasalar
içinde hesap sontnz. Hukuk
devletinde böyle şey olmaz. 'Ben
bazı yetkileri anasayadan, bazı-
larını babadan alıyorum' diyor.
Böyle şey olmaz" diye yanıtla-
dı.
DYP Genel Başkanı Stiley-
man Demirel Nevşehir, Niğde,
Aksaray ve Kınkkale mitingle-
rinde Cumhurbaşkanı Turgut
Özal'a yüklenerek hesap sora-
caklannı yineledi. Demirel şun-
ları söyledi:
"Sizin iradenirin iizerine 2.5
sene bir bardak su içip oturan-
lardan hesap sormayacak mısı-
nız? Haksız yere birtakım yer-
lere oturanlar 'AUah'tan başka
kimseye hesap vermem' diyor.
Allah'a herkes hesap verecek.
Allah'a hesap vermemek, senin
elinde degil. Ama evvela mille-
le hesap verecektir. Yüce pey-
gamber bir hadisinde 'Kıyamet
ne zaman olacak' diye soranla-
ra 'Idareehlinineline gecmeyin-
ce korkun' yanıtını veriyor. Bir
ayet-i kerime'de de 'Emaneti eh-
line veriniz' diyor. Şimdi bunlar
vicdanlannın altında kalmıştır.
Bunlar millet, kanun, sandık
kaçağıdırlar, suçluluk psikozu
içindedirler. 'Benim suçum yok,
başım dik, alnım açık' diyemî-
yor. Hesap zamanı gelince bir
gece karanlıkta kaçıp gidecekler
mi acaba? Onu mu diyorlar?
Milletin elinden kurtulamazsın.
Hesabı da bizden başkası sora-
maz."
DSP Genel Başkanı Biilent
Ecevit ise annesinin teyzesinin
cenaze töreninde gazetecilerin,
Cumhurbaşkanı Özal'ın, önce-
ki gun Yozgat'ta halka ant içir-
Demokrasi Bu çocuklar ölümü bekliyor
(Baştarafi 1. Sayfada)
Teknolojiyi kullanma konu-
sunda diğer siyasi partilere
"fark attıklan "nı ve ilk kez bil-
gisayara bağlı telefon uygula-
masını başlattıklarını anlatan
Inönü, "Diğer partiler hemen
bnnu taklit etmenin yollannı
aramaya basladıiar. Bizi sadece
teknoloji alanında taklit etmek-
le kalmıyorlar, politika alanın-
da da bizi izlediler ve taklit et-
tikleri pek çok örnek gördiik"
diye konuştu. TCY'nin 141 ve
142. maddelerinin kaldırılması,
Güneydoğu sorunu ve kadın so-
runlan konusunda da taklit
edildiklerini belirten Inönü şöy-
le konuştu:
"Bötün bunlardan şikâyetçi
degilim, tersine bunlardan se-
vinç duyuyorum. Diger partile-
rin SHP'yi izlemelerinden, tak-
lit etmeierinden ve bizim savun-
dugumuz doğru gönişlerin yay-
gınlaşmasından sevinç duyuyo-
rum, kıvanç duyuyorum."
İnönu SHP'nin "Öncü, tu-
taıiı, vizyonu otan tek parti" ol-
duğunu da kaydederek "Hazı-
nz, yeni bir Türkiye kuracagız"
dedi. Bunları gerçekleştirebil-
mek için uygulayacaklan yönte-
rae "3 D" formülü adını ver-
diklerini açıklayan Inönü, ko-
nuşmasmı şöyle sürdürdu:
"Bu yeni vizyona, bu yeni
perspektife ben 3 D diyorum. 3
D, yani 'değişim, demokrasi,
dayanışma'. Türkiye büyük bir
degişim istiyor. Türkiye'nin so-
nınlan ancak tutarlı, bütünsel
bir yaklasunla çözükbilir. SHP
degişimin partisidir. Türkiye
gerçek bir demokrasi istiyor.
Sağlıklı, istikrarlı, bir rejim is-
tiyor. Ve en önemlisi dürüst bir
yönetim istiyor. Geçen dönemi
göz öpüne alırsak dürüst bir yö-
netimin ne kadar önemli oldu-
ğu anlaşıhr."
Tüm partilerin demokratik-
leşmeyle ilgili sözlerini ve geç-
mişteki eylemlerini izleyecekle-
rini de bildiren Inönü, "De-
mokrasiyi en büyük inançla, en
büyiik tutkuyla benimsemiş ve
bu inancını, tutkusunu eylemiy-
k kanıtlamış tek parti olarak
SHP'yi göreceksiniz. Çıinkü
SHP demokrasinin partisidir"
•diye konuştu. Inönü, bu konu-
da yapacaklarını da şöyle sıra-
ladı:
"tdam cezalan kaldınlacak.
tşkencenin kökü kazınacak.
Sorgulama avukat yanında ya-
püacak. Yargı bagımsızlığı ger-
çekleştirilecek. DGM'ler ve as-
keri idare mahkemesi kaldınla-
cak."
Inönü yaklaşık 2 saat süren
toplantıyı, "Bu inançlaria yine-
Uyorunr. Daha, çok daha iyi ya-
şamak için hazınz. Türkiye'yi
yeniden kuracagız. Özel formii-
İU 3 D. Bu hedefler dognütu-
sunda çabalarunızı arttıralım.
20 Ekim'de sandıkta güller
açtmlım" çağnsını yaparak ka-
pattı.
TAHMİNLER
1. KOŞU: F (2) Yetti, P (1)
Orhan 2
2. KOŞU: F(l) Green cooker,
P (3) Quick Flash
3. KOŞU: F (3) Perçem, P (1)
Enter, P (6) Nihan, 5 (2)
Gülseren
4. KOŞU: F (4) Boray, P (1)
Sonbatur, P (12) Kurtoğlu, S (3)
Sipahi,
5. KOŞU: F (1) Eda, P (3) Şa-
hin 116, P (2) Küçük Cansever,
S (4) Karacadağ Güzeli
6. KOŞU: F (4) Gemlikgüze-
li, P (5) Eros, P (7) Gülay 3, S
(1) Leyla 456, S (11) Üçümüz
7. KOŞU: F (1) Tankut, P (4),
Esenyurt, P (8) Nurseren, S (9)
Avrupa.
Komple kitaplığımı satıyorum.
(Kitaplar, dergiler,
ansiklopediler...)
Td: 522 81 41 — Okaa, Sezai
ATÖLYE3+1
MİMAR SİNAN ve
MARMARA UNİVERSITESİ
YETENEK SINAVLARINDA
BASARI
Desen - lağhboya ve Suluboya
Uyı»lanulı Çılışma »tölycsı
Meclij ı Hetuıjd Cad Alcaıdım
T*upı »t. 34 Kat S |AkıHsnı
Kır»ıtı| Fmdıklı 1ST
8iljntiTiSijı?B 00 am 101.1
574 46 38 556 50 18
(Baştarafi 1. Sayfada)
teydi. Bir şeyler atıştırdı, tam
dinlenmeye koyulmuştu ki bir-
den kapı çalındı. Gelen görev-
liler hemen hazırlanmasını iste-
diler. Ne olduğunu anlayama-
mıştı. Başlanna gelen felaketten
habersiz öteki yaşıtlanyla biruk-
te Kiev'den aynldılar.
Bir Çernobilzede olan Natal-
ya Shaleyno, şimdi 14 yaşında.
Konuşurken sürekli gülücükler
dağıtıyor. Güzel, alımlı bir genç
kız. Mavi gözlerinden yaşam
fışkınyor. Ancak ölüm tetikte,
Natalya'yı bekliyor.
Radyasyonun etkisi hâlâ vü-
cudunda. Kanında, kemiklerin-
de bozukluklar, boğaz ve kara-
ciğerinde radyasyon tahribatı
var. Hareket yeteneği ağırlaş-
mış. 9 yaşındayken açıklanma-
mıştı, ama şimdi radyasyondan
etkilendiğini biliyor. Uzun teda-
vi dönemi, yapuan testler Natal-
ya'nın ölümunü ancak biraz da-
ha geciktirebüiyor. Belki 5, bel-
ki 10 yıl sonra yaşama gözleri-
ni yumacak. Kendisinin neden
olmadığı bir olayın sonucuna
katlanmak zonında.
9 yaşındaki Anna Nezdriço-
va ile Dima Çuyan, 1986'da 5
yaşındaydılar. Nükleer santral
faciasıyla ilgili pek bir şey anım-
samıyorlar. Ancak vücutların-
daki radyasyon tahribatı, onla-
n da ölüme her gün bir adım da-
ha yaklaştınyor. Tek suçlan
Çernobü yakınlannda oturmak.
mesiyle ilgili sorularını yanıtlar-
ken "Son derece üzücü ve sakın-
calı. Hem rejim hem cumhur-
başkanlığı makamı açısından
yanuş. ANAP'a da bir güç ka-
tacagına inanmıyorum. Ozal ar-
tık ciddi>e alınmı>or. Bu elbet-
te cumhurbaşkanlığı makamı
açısından çok üzücü" dedi. Ece-
vit, Özal'ın vatandaş üzerinde
de artık etkili olmadığını belir-
terek "Meydanlara inmesinin
partilerin oy oranlannı etkile-
meyeceğini" belirtti. Ecevit,
"Türkiye de devlet gelenekleri
açısından ters ve üzücü olan bir
şey de Kıbrıs konusu hakkında
söyledikleridir. 200 milyon do-
larlık yardımdan bahsediyor.
Biz çok daha fazla parayı ya-
bana sigaraya veriyoruz" dedi.
Ekmeğezam
Sözen'den
döndü
Çernobil nükleer kazasından etkilenen çocuklar Sirkeci'de sevgiyle karşılandı.
Sovyetler Birliği'ndeki Çer-
nobil Nükleer Santral kazasının
üzerinden 5 yıl geçti. Ancak ya-
ralan henüz sanlamadı. Binler-
ce insan hâlâ ölümünü bekhyor.
Bunlann arasında çocuklar da
var. ölümü bekleyen bu çocuk-
lardan 31 *i Türkiye'de. Yaşları
7 ile 16 arasında değişen "Çer-
nobilzede" çocuklar, kısacık
ömürlerine renk katmak ama-
ayla Türkiye'ye davet edildüer.
Türkiye Sakatlar Konfederasyo-
nu'nun, Ukrayna Cumhuriyeti
Çernobil
kazası
neydi?
İstanbul Haber
Servisi — 1986
yılının nisan
ayında Ukrayna
Cumhuriyeti'nin
Çernobil kenti
' yakınlanndaki Nükleer Enerji
Santrah'nda meydana gelen bir
kaza sonucu çıkan yangınla
birlikte radyasyon sızıntısı
_ başladı. Kazayı bir sure
gizleyen SSCB yetkilileri 28 Nisan 1986'da durumu
kabullenmek zorunda kaldılar. Ancak olayın boyutu ve
neden olduğu ölümler bir süre daha açıkhğa kavuşmadı.
"En büyük nükleer enerji santralı kazası" diye nitelenen
olaydan, 500 kilometrelik alanda bulunan insanların
etkileneceği ve 10 yıl içinde radyasyon etkisiyle akciğer
kanserinden ölecekleri uzmanlar tarafından açıklanmıştı.
ile ticaret bağlantısı olan Dorpa
Dış Ticaret Şirketi aracıhğıyla
yapüğı başvuruyla Türkiye'ye
çağnlan çocuklar, Lionessler ta-
rafından ağırlanıyor. Dün sa-
bah saatlerinde Sofya üzerinden
gelen trenden inen çocuklar,
Sirkeci Gan'nda üzerlerinde
"Ukraynalı küçuk dostlar, hoş-
geldiniz", "sizi seviyoruz" ya-
zılı dövizler ve çiçeklerle karşı-
landı.
Lionesslerin kendileri için çe-
şitli gezi ve eğlence programla-
n düzenlediği "Ukraynalı kü-
çük dostiar" İstanbul Valisi Ko-
zakçıoglu'nu da ziyaret etti.
Türkiye Sakatlar Konfederas-
yonu Başkanı Doç. Turgut
Göksoy, "Sakat, problemlerle,
hastalıklarla dolu olan ve ölü-
mü bekleyen bu çocuklan ülke-
mizde^gıriayarak oolara insan-
lık adına son görevimizi yaptı-
ğımıza inanıyorum" diyor. Li-
onessler adına konuşan Sema
Pehlivan da "Onlann kısa ve
dramatik ömürlerine renk kat-
mak istediklerini" soylüyor.
Pehlivan, "Her şeyden önce bir
anne olarak bu çocuklann du-
nımundan etkileniyonız. tste-
dik ki bu çocuklar son gıinleri-
ni daha iyi geçirsinler. Ilk kez
ülkeleri dışına çıkan bu çocuk-
lan ülkemizde ağırlamak da bi-
zi aynca sevindiriyor" diye ko-
nuşuyor.
Ölümleri yaklaşan "Ukray-
nalı küçük dostlar"ın yüzlerin-
de gülucuk eksik olmuyor. Hâ-
lâ neşe içinde, ilgiyle çevreleri-
ni inceliyorlar. Türkiye'de ol-
maktan hoşnutlar. Küçük Çer-
nobilzedeler tstanbul ve Anka-
ra'daki gezilerini tamamladık-
tan sonra bafta sotıu trenle
ülkelerine hareket edecekler.
TDK'nıntşlevsizleştirilıııesi
(Baştarafi 2. Sayfada)
ılgınçtır
"Turk dılının tekâmülünü.
yanı değışmelennı on asırdan
beri pek ı>\ takip cdıyoruz; ve
görüyoruz kı bu tekâmul, mu-
ayyen bir zamandan sonra.
İslam medenıyetının türlu te-
sırlen altında d\lin zengınlığıne
ıstıkbali bakımından "ileriye
doğru bir tekâmül değıl. gcriye
doğru bir tekâmul' olmuştur.
Bu tcsırın en başında mü-
nevverlerın "ılmî vıcdan'dan.
"mılli şuur'dan mahruın olduk-
lannı sövlemek hıç yanhş değıl-
dır. Eğer Tanzımat'ın ve onu ta-
kip eden de\irlerin adamları
mıllî şuura sahıp olsalardı, o ge-
riye doğru tekâmulu ılen bir te-
kâmül sanmak dalâletine düş-
mezlerdı."
Köprulünun savının yanıtı.
kendisinin bu sozlen var
sanınm.
Dıi devrimini. Atatürk'ün
bütün ilkelerını bilinçlı bir ilgiy-
le bemmseyen yurttaşlanmızın
dıl bayramı kutlu olsun.
tstanbul Haber Servisi — ls-
tanbul'da ekmeğe yapılan zam,
Büyukşehir Belediye Başkanı
Nurettin Sözen'in girişimi ile ge-
ri alındı. Dünden itibaren 1200
liradan satılacağı açıklanan ek-
n.eğin fiyatı 1000 lirada kaldı.
Sözen, dün yaptığı açıklama-
da, İstanbul Fınncılar Odası'n-
ca ekmek fıyatına yapılan yüz-
de 20 oranındaki/ammı uygun
bulmadığını kaydetti. Oda tem-
silcileriyle görüşeceğini, anlaş-
ma sağlanamazsa Valiliğe ve Ti-
caret Mahkemesi'ne başvuraca-
ğını söyleyen Sözen, "Gerekir-
se encümen karanyla sendikaya
baglı fınnlar için ekmek zammı-
nı donduracagız" dedi. Sözen
ile İstanbul Esnaf ve Sanatkâr
Odaları Birliği Başkanı Suat
Yalkın, İstanbul Fınncılar Oda-
sı Başkanı MusUfa Özaydın ve
yönetim kurulu üyeleri, bu acık-
lamanın ardından dün öğleden
sonra belediyede bir araya gele-
rek ekmek zammını görüştüler.
Görüşmeden sonra belediyeden
yapılan yazılı açıklamada, ek-
mek üretimindeki girdi fiyatla-
nnda önemli bir artış ohnama-
sı nedeniyle zammın kabul edil-
mediği, ekmeğe zam yapıhna-
ması konusunda anlaşma sağ-
landığı belirtildi. Tüccar fınnla-
nn uye olduğu Ekmek Işveren-
leri Sendikası yetkilileri ile ya-
pılan temaslarda da ekmek fi-
yatlarma zam yapılmaması ko-
nusunda anlaşmaya vanldığı be-
lirtildi.
İstanbul Fınncılar Odası Baş-
kanı Mustafa Özaydın, 320
gram ekmeğin 1000 lira olan fı-
yatının dünden itibaren 1200 li-
ra olarak belirlendiğini açıkla-
mıştı.
Bu arada Hak-lş Genel Baş-
kanı Necati Çelik, yaptığı açık-
lamada tstanbul halkının ekme-
ği zamlı yemesinin Nurettin Sö-
zen'in tutumundan kaynaklan-
dığını belinti. Çelik, yaptığı
açıklamada Sözen'in Hak-lş'e
bağlı ö z Gıda lş Sendikası üye-
si İstanbul ve Kartal Halk Ek-
mek Fabrikalan'nda çabşan 500
işçinin hakkını vermemekte di-
rendiğini savunarak "Sözen,
eger istanbul halkına ucuz ek-
mek vermek istiyorsa, hiç vakit
kaybetmeden 500 işçinin hakkı-
nı vermeli ve bu grevi
biürmelidir" dedi.
GOZLEM
UGURMUMCU
(Baştarafi 1. Sayfada)
göstermıştir.
1970'lerden 80'lere ve 90'lara kadar gelişmiş ülkelerin teks-
til ve hazır giyim dtşsatımında gerilemeler kaydedilmıştir. Ge-
lişmekte olan ülkelerin bu pazardaki payları da igfTOIerden
90'lara doğru sürekli artış göstermıştir Gelişmiş ülkelerin ha-
zır giyim dışsatımındakı pazarları da AT ülkeleridir.
Türkiye de tekstil ve hazır giyımde büyük başarılar sağla-
mış; tekstil ve hazır gıyimin toplam dışsatımdaki payı 1970'terde
yüzde 5 dolayında ıken bu oran 1976'da yuzde 24 2'ye 1990'da
da yüzde 30'a sıçramış: ABD ve AT ülkeleri koydukları kotalar-
la Türkiye'nin tekstil pazarındaki paylarını azaltmışlardır.
Tekstil sektöründe, Türkiye gıbi gelişmekte olan ülkelerin bu
başanları, genellikle, birim başına düşen işçı maliyetinin dü-
şüklüğü ve teknolofik gelişmeye bağlıdır. Hangi ülke tekstil sa-
nayiindeki teknolojık gelişmeye ayak uydurursa, bu alanda o
ülke başarılı oluyor
iplik sektöründe İtalya'da 10 yaşından küçük makine parkı
yüzde 70; Almanya'da yüzde 44 dolayındadır; bu oran Tür-
kiye'de yüzde 25'tir. Gelişmiş ülkeler, tekstil makinelerini yeni-
liyorlar Teknotojıyi yenıledikçe de tekstil pazarında söz sahibi
oluyorlar Elde kalan eski makinelerini de satıyorlar. Bu yolla,
Türk tekstil sanaynnin geleceğini baltalıyorlar. İşin trilyonluk ka-
çakçılık bölümü bundan sonra başlıyor.
AT ülkeleri, kimlere satıyor bu eskı makineleri? Örneğin bi-
ze... Nasıl? Şöyle:
11 Nisan 1990 günü yürürlüge giren ithalat rejimi kararı ile
çıkardığı kararname ile beş yaştan büyük tekstil makinelerinin
yurda girişı yasaklanmıştı.
Türkiye gazetesıni çıkaran "Ihlas Gazetecilik ve Matbaactlık
ve Sağlık Hizmetien A.Ş."n\n yayımladığı "Tekstil Teknik Dergisr
bu ışte öncüluk yaparak Bursalı 56 sanayıciyı İtalya'ya götürü-
yor. Bu sanayiciler, 15 yaştan büyük tekstil makinelerini, üstle-
rinı boyayarak ve etıket değıştırerek Türkiye'ye sokuyorlar. 24
Temmuz 1990 günü bu makineleri Bursa Gümrüğü'ne sokar-
ken de yakalanıyorlar. Bursa Makine Mühendısleri Odası, eks-
pertiz raporu veriyor. Bu rapordan sonra sanayiciler hakkında
davalar açıhyor.
Bu davalar açıldıktan sonra içinde Kahveci'nin de bulundu-
ğu hükûmetin, 31 Ocak 1991 gûnü yayımladtğı bir "geçici
madde" ile davaların düşmesı sağlanıyor; sonra da Kahveci,
17 agustos günü yayımladığı genelge ile Makine Mühendisle-
ri Odası'nm "ekspertiz yetkısıni" kaldınyor
Patenili Bakan, bakın, nasıl bir gerekçe ıcat ediyor:
— Kullanılmış makine olayı, Türkiye'dekı bozuk düzenin bk
güzel ömeği. Bir yabnmcı diyor kı: "Benim fazla param yok. V&-
tınm yapmak istiyorum. İşsizlere ış sahası açacsğım. Avrupa1
da çok ucuza satılan eski makıneler var. Bunlarla hem içeride
hem dışanda rekabet ederek üretim yapabilirim. Ben, hangi ma-
kinenın yarariı, hangisinin yararsız olduğunu herkesten iyi bili-
rim. Çünkü para benim. Riske ben giriyorum. Taşın albna elîmi
ben sokuyorum."
Buna karştlık, şimdiye kadar her şeye müdahale eden devlet
şunu demiş: "Hayır sen yatınm yapabılirsin, ama sana neyin ya-
rarlı olacağma ben karar vereceğım..."
Dünyanın gelişmiş ülketennde yatınmcının önünde böyle en-
geller yok. isteyen istediği makıneyi getinyor. Bürokrasi ise bur-
nunu sokmuyor. Bu nedenle uzmanlara talımat verdim. Kulla-
nılmış makine uygulaması mantıksız, dünyadaki çağdaş uygu-
lamalara ters dedim.
Bu, değıştirmek istediği "bozuk düzen"\n parçasıymış, ben
de bu bozuk düzenı bılınçsızce savunuyormuşum; üstelik ben
bozuk düzenı değiştırmek isteyenlere "dönek" dıyormuşum.
Kahveci'nin özetlediğım mektubunda yer alan görüşler, "Pa-
tentli Bakan"m tekstil alanmdakı gelişmelere ne kadar yaban-
cı olduğunu da kanıtlıyor.
Bu, Türk tekstil sanayıinin geleceğini baltalayan bir cinayet-
tir. 31 Ocak 1991 günlü kararname o tarihe kadar yapılan ka-
çakçılık suçlannı atfeden "özel amaçlı ve geçici" nitelikte bir
maddedir. Bu madde ile kaçakçılık dosyalan kapatılmış; bu olayı
ortaya çıkaran namuslu mühendisler de Kahveci tarafından ce-
zalandırılmışlardır.
Patent olayını TBMM'den gizleyen; olay ortaya çıkınca da
"Haytr kurumuna bağışlayacaktım" aldatmacalarına sarılan pa-
tentlı dokunmatik Bakan. uye olmadığımı bıldıği Basın Konse-
yi'ne başvurup, Konsey'in hakemliğıni isteyecek ve Türkiye'de
çalışan bir ingiliz gazetesine parası ödenerek yurtdışından ge-
tırtılen bir küçük el radyosu aracılığı ile "kaçakçılık suçu" işle-
diğımı ve bu radyo aracılığı ile yabancı ıstihbarat servislerin-
den "talimat" aldığımı ileri sürecek kadar komikleşmeyi göze
almaktadır
Kumaş üzerıne dökülen kahve lekesı çıkar; ama tekstil sa-
nayıi ve kaçakçılığı üzerındekı "Kahvea lekesi" hıç çıkmaz, hiç...
NCfT: Dönek Marksıstlerden Dev-Gençli, silahlı ve külahlı Ca-
vıt Kavak, İstanbul Pendik bölgesınde 1. sıraya oturmuş; Kah-
veci, dokunmatik patenti ile birlikte ıkıncı sıraya düşmüştür. Dö-
nek Marksist Kavaklardan Mardınlı Cavıt Bey, bozuk düzeni de-
ğil, ama milletvekillığı sırasını değıştirmekte başarılı olmuştur.
Sayın Bakan'ın ise "bozuk mayonezle bozuk düzeni" birbirine
kanştırdığı şu "Mucitler Haftası'nöa iyice anlaşılmıştır.
A L I Ş I L M I Ş I N Ö T E S İ N D E
\
SLS»,
Philips, alışılmışın ötesinde
yaşayanlar için alışılmışın ötesinde bir
televizyon sunuyor.
Philips Discoverer.
Kask şeklindeki
özel tasarımı, koyu renk ekranı ve
ayrılabilir başiığıyla çok özel bir
televizyon. Sizin kadar...
Philips Discoverer. Alışılmışın ötesinde.
PHİLİPS