23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 12 EYLÜL 1991 Belgelikler ve Bürokratlar Belgeliklerin geliştirilmeleri ve gereken hizmeti verebilmeleri için onların soruırduluğunu yüklenmiş olan hükümet yetkililerinden ve bu yetkililerin buyruklannı araştıncılara kadar taşıyan bürokratlardan, yerli ve yabancı bütün araştırıcılar adına anlayış bekliyorum. Prof. Dr. SALtH ÖZBARAN Buca Eğitim Fak. 12-16 Ağustos 1991 günlerinde Istanbul'daki Devlel Arşivleri Genel Müdürlüğü'nde bir kez daha çalışma fırsatı buldum. Yıllardır üzerinde durduğum 16. yüzyılda Osmanu Imparator- luğu'nun Arap topraklarında örglitlenmesi ve okyanusa yönelik politikalarına ilişkin konu- larda kimi eksikliklerimi, kuşkulanmı, önyar- gılanrru giderme yolunda incelemeler yaptım. Bu arada, Irak devleti ile ABD ve yandaslan arasmda, bu yılın başlannda, savaş alanı du- rumuna getirilen, ancak 16. yüzyıl ortalann- da Osmanlı egemenliğine sokulan Basra ve çevresindeki Osmanlı askeri örgütilnü yansı- tan iki defterin eşçekimini (fotokopisinî) ıs- marladım. 400-450 yıl önce kaleme alınmış olan ve Basra gibi çok uzak bir Osmanlı eya- letinde konuşlandırümış askerlerin sayılannı, aylıklannı ve başka özelliklerini içeren bu def- terlerin bana yalnızca ve yalnızca 'üçte bir'le- rinin eşçekimi 'takdir buyruldu! Toplam 100 çekimi bile geçmeyen isteğimin büyük ölçüde reddedilmesi beni bir kez daha şaşırttı, üzdü, onlardan da çok, düşündürdü. Kimi bakan- ların, başbakanların, hatta cumhurbaşkanla- rının muştusunu vermekte yanş ettikleri 'ar- şivler açıldı' (aslında belgelikler -arşivler açık- tı) haberinin yanında ve yeni bina ve personel genişlemesinin dısında fazlaca bir şeyin degiş- medigine yeniden tanık oldum. Hemen üç yıl önceye gitmek ve bir olayı dile getirmek istiyorum: 18 Ağustos 1988 günü za- manın Cumhurbaşkanı Kenan Evren, Istan- bul'un Sultanahmet'inde Devlet Arşivleri Ge- nel Müdürlüğü için kullanıma sokulan bir bi- naya gelip araştıncı salonunu gezerken tarih- çiler adına yaptığımı sandığım bir istekte bu- lunmuştum: Araştıncılara kolaybk gösterilme- si ve özellikle, eşçekim istekleri karşısındaki dar sımrlamaların, bürokratik engellerin kal- dınlması gerektiğini duyurmuştum. Ancak Evren'den o anda aldığım yanıt beni çok şa- şırtmıştı: "Belgeler/defterler ticaret metaı ola- rak kullanüabilir"di. Tarihçiler arasından kötü niyetli birisinin çıkmayacağımn garantisi ola- mazdı; ama cumhurbaşkanınm bu sözleri beni ve çevremdeki pek çok tarihçiyi üzmüştü. Ben dünyada çeşitli ülkelerin (tngiltere, Portekiz, tspanya) belgeliklerinde çabştığımı, eşçekim ya da mikrofilm sağlanması yolunda engeller bulunmadığını dile getirdiğimde de "O ülke- lerir tarH'erirnn bizim tarihimiz kadar değerli olmadığı" yolunda bir yorumla karşılaşmış- tım. Sanki donup kalmıştım. Ne söyleyeceği- mi bilememiştim. O sırada bizi dinleyenler ve Cumhurbaşkanı'ndan bir lıituf beklentisinde olanlar, lütuf yerine bir giizel tarih dersi al- mışlardı. Ilber Ortayb'nın arada soze girip bel- geliğin işlevi konusunda eklediği sözcükîer de pek bir şey getirmedi. Tüm araştıncılar, tarih- çiler, öğretim üyeleri şaşkın kalmıştık o gün (Ertesi günkü Cumhuriyet'in bir köşesinde, Evren'in anılan gezisi sonunda yaptığı konuş- mada belgelikte katı kurallann değiştirilmesi yolunda bir dilekte bulunduğu haberinin çık- tığını ayrıca bildirmek isterim.) Osmanlı arşivleri ve tarih Uzmanlar belgeliğin (arşivin) tanımıru ku- rumların, gerçek ya da tüzelkişilerin faaliyet- leri sonunda meydana gelen (toplanan, biri- ken) ve belli bir amaçla saklanan belgeleme (dokümantasyon), söz konusu belgelemeye (dokümantasyona) bakan kunım ve bunları banndıran yerler olarak yapıyorlar. Peraken- de ve düzensiz torba, çuval ve sandıklar için- de bulunan evrak, dosyalı evrak ve defterler • olmak üzere çeşitli biçimlerde miras kalmış Osmanlı dönemine ait malzeme de temizleme, damgalama, tarihleme, ayırma ve katalogla- ma aşamalanndan geçirilerek araştırıcıya ha- zır duruma getirilegelmiştir. (1). Ancak anı- lan malzeme türlerinin %90'ının bu aşama- lardan gecirilmediğini düşündüğümüzde gerek Türk toplumunun geçmişi gerekse Osmanlı sı- nırları içinde kalmış ve Osmanblarla ilişkisi olmuş toplumların geçmişlerine ait bilgilerin ne kadar eksik bulunduğunu, şimdiye değin yazılanlarm, söylenenlerin, gösterilenlerin ne denli spekülatif olduğunu kavramakta güçlük çekmeyiz. Yine de çok sınırlı kullanıma kar- şın yıllar yılı hanedan kronikçiligi içinde ka- lıp saray boyutlarını aşamayan, askeri sefer- leri macera edebivatı sınırları dışına taşırama- yan, kimi seçkinlerin basit biyografUerinde ka- rar kılmış 'Osmanlı taribçiliği'nin dar kalıp- lar dışına çıkanlmasında, tarih konularının toplumun çeşitli kesimlerinde aranmasında, kısaca, toplumu tarih konusu yapan tarihçi- liğin ortaya çıkmasında, belgelikler başrolü oynamışlardır. Osmanlı toplumunun sürekli gerçekleri, çok ağır değişen günlük yaşamı, uzun dönemlere damgasuu vurmuş olgular bu kaynak depoları sayesinde ortaya çıkmaya başlamıştır. Osmanlı belgeliklerinde uzun süre çalışan Mehmet Genç şöyle değerlendiriyor bu bilgi bankasım: "...zengin Osmanlı arşivinden sosyal ilimlere ait kavram, metot ve istatistik tekniklerini de kullanarak çıkanlabilecek bil- gilerin. genç bilginleri ve aydınlan heyecanlan- dıracak bir zihni tatmin muhtevası yanında yalnız milli tarihimiz için degil, uzun asıriar kader ortaklıgı ettigimiz ülkelerin tarihi için de yepyeni bir ufuk açacağını ve kalabaük bir araştıncı grubu ile bu ufka yöneldigimiz tak- dirde, arsiv malzemesi bakımından en zengin olanlar arasında bulunan 'Osmanlı Arşivi'ne rağmen, Dogu Akdeoiz'deki Osmanlı bölgesi tarihinin en az bilinen karanlık köşelerinden biri olmaktan da kurtulacagına kesin nazan ile bakabilecegimizi düşünüyonım." (2). Gerçekten, son 20-30 yıl içinde gerekli ge- rekse yabancı tarihçilerin yoğunlaştırdıklan Osmanlı araştırmalannın itici gücü, belgelik- ler olmuştur; arşivlerin ışıklandırmasıyla bu bilginler Osmanlı toplum tarihine yeni boyut- lar getirebilmişlerdir. Cengiz Orhonlu, Os- manlı altyapısını ortaya koymaya çahşırken, Nejat Göyünç, Mardin Sancağı örneğini ve- rirîcen, Halil Sahillioğlu, Osmanlı bütçeleri ve para tarihi ardına düşerken; özer Ergenç, Sü- reyya Fanıkî, Zeki Arıkan, Feridun Emecen ve adını anamayacağım birçok tarihçi arkada- şım Osmanlı taşra görüntüsüne yeni boyutlar getirirlerken belgeliklerin tarihçilere sağlaya- bileceği bilgilerin ne denli degişik ve görgü ta- nığı olabileceğini göstermişlerdir. Beklentiler "Arşivlerimizde kırk yıla yakın araşürma yapmış bir taribçi sıfatıyla, bu zaman içinde giidülen politikalardan Türk ilminin çok za- rar görmüş olduğunu belirtmeliyim. Bir mem- lekerte politika geregi vanm milyon pozu 'en bloc' mikrofilm müsaadesi verilirken Türk araştırmaalara veya kurullara güçlükler çıka- nlmıştır. Yahut genç, Türk dostu araştırma- cılar çeşitli güçlüklerle karşılaşmış, mnsaade alamamış, bu yüzden Osmanb tarihi için uzun yıllar hazırlandıktan sonra konu ve alan de- ğiştirmek zonında kalmışlardır... Kendisine sadece yüz poz mikrofilm müsaade edilen bir araştıncı. öbiir taraftan harice on binlerce, yüz binlerce poz mikrofilm müsaadesi verüdigini görmüştür." (3). Sayın Prof. Halil Inalak'ın Istanbul'da al- tı yıl önce düzenlenen bir arşivcilik sempoz- yumunda dile getirdiği bu durumdan sonra, şimdi, Istanbul ve yurtdışından gelen, sımrlı zamanlan olan, araştırıcılann 20-30 yaprak- lık bir defterin sadece küçük bir bölümüne izinli sayılmalan onlan yalnızca rencide et- mekle kalmaz, aynı zamanda tarihe getirebi- lecekleri yenilikleri önler. Unutmamak gerek- tir ki, belgelikler, belge -araştıncı- okuyucu üç- geniyle deger kazanabilirler. Belgeliklerdeki bilgi kümelerirü okuyucuya, merakhya akta- racak olan araştıncıya hizmetin tam yapılması belgeliklere sahip olan devletin görevi olduğu kadar uluslararası kültür alışverişinin de bir gereğidir. Sorular ve sonuç Benim 1962 yılından beri tanıdığım Başba- kanhk Devlet Arşivleri içinde yer alan Osmanlı belgeliğinin geçmiş yıllara oranla -kaçımlmaz olarak- daha iyi durumda olduğunu, okuyu- cu salonunun genişletildiğini söylemem gerek- tiğinin ayırdındayım. Ancak bu gelişmeyi yal- nızca son birkaç yılın ürünü olduğunu dile ge- tirmenin de yanlış olduğunu belirtmek isterim. Eksikliklerin ve sorunlann yığmlarla karşımız- da bulunduğunu da unutmuyorum. Topkapı Sarayı Arşivi neden birkaç kişinin çabasına terk edilmiştir? Izmir ve çevresine ait olan kadı tutanaklan niçin merkeze taşınmıştır? 12 Ey- lül 1980 darbesiyle kapatılan CHP belgeliği- nin kâğıt fabrikasına ve el altmdan ABD'ye satıldığı doğru mudur? Cumhuriyet dönemi belgeliğimiz niçin yoktur? Sorular çoğaltıla- bilir. Arşivlerle ilgili olarak sorduğum sorular, di- le getirmek istediğim hususlar geçmiş yılla- rın/yüzyıllann tanıklanm -çoğu resmi dam- galı da olsa- seslendirmek suretiyle yönetici- lerin, yönetilenlerin, kurumlann, daha kap- samlı bir deyişle toplumun/toplumların yaşan- tılannı anlamaya yöneliktir. Demokrasi, çok- sesliliği öngördüğüne göre ve demokratik ol- ma yolunda uğraş verenlerin geçmişlerinde suskun kalmış yanlan öğrenmek isteyecekle- rine göre fiyatlar, ücretler, harcamalar, nüfus hareketleri, eğitim, sağlık sorunlan, teknolo- jinin durgun ya da yavaş görüntüsü, üretim or- ganizasyonlan gibi çok önemli konuların geç- mişteki durumlannı eşeleyeceklerine göre, bel- geliklere, belgelikçilere ve araştıncüara her za- man gereksinim duyacaklardır. Belgeliklerin geliştirilmeleri ve gereken hizmeti verebilme- leri için onların sorumluluğunu yüklenmiş olan hükümet yetkililerinden ve bu yetkilile- rin buyruklannı araştıncılara kadar taşıyan bürokratlardan, yerli ve yabancı bütün araş- tırıcılar adına anlayış bekliyorum. (1) t. Bıoark, Arşiv ve Arjivcilik Bıbliyografyası, Ankara 1978, s. Vll; N-Akta$, 'Başbakanhk Osmanh Aiîivlerinin Bu- günkü Durumu', Osmanlı Arşivlm vt Osmanlı Anşünnalan Stmpozyamu, Istanbul 1983, s. 73. (2) M.Genç, 'Osmanb Arşivlerinden Yararlanma'Yönttmi', »jnı sempozyum, s.157 (3) H.lnalcık, 'Osraanh Arjivlerinin Türk ve Dünya Tarihi için Onemi', tyn sempoıynm, s. 43. EVET/HAY1R OKTSYAKRAL İzmir, Toıtalı...Halk önünde konuşmak. Bu bir alışkanlık konusudur. Po- litikacılar için kolay bir iştir bu. Çıkarlar otobüsün üstüne ya da kürsüye, karşılartnda coşkulu bir kalabalık. Ne derierse alkışlamaya, bağırmaya hazır. Konuşan kişi neler neler söy- lemezl Bir anlamı, bir içeriği var mıdır diye düşünen olmaz. önemli olan bayrağı sallamak, lideri alkışlamaktır. Bir süre sonra düsünülür "Ne dedi, neden söz etti" diye. Dinleyenle- rin çoğunun belleğinde izi bile kalmamıştır ses büyülten araç- laria meydanda inim inim inleyen konuşmanın... Geçen hafta ben de İzmir Fuarrnda halk karşısında ko- nuştum. Aziz Üstel bir şeyler sordu, yanıtladım. önce yarım saati geçmeyelim diyordum, bir de baktım bir saati bulmu- şuz. Laf lafı açtı, ordan burdan konuşarak süreyi tamamla- dık. Neler mi konuştuk? Politika dışı her şey. Ozel yaşam, yazılar, anılar. Bilmem fuarda bizi dinleyen kişiler böyle bir soyleşiden hoşlandılar mı? Ertesi akşam da Çetinkaya, Füruzan ile Cumhuriyet Kitap Kulübü'nde kitaplarımızı imzaladık. YıKar geçtikçe bu çeşit imza törenleri daha duygulandıncı oluyor. Babalar analar ço- cukları için kitap alıyor, imzalatıyorlar. Öyle ya bugün varız yarın bakalım var mıyız? Bir anı olsun diye alıyorlar kitapla- nmızı. Kimi zaman itginç rastlantılar da oluyor. On beş yıl önce minicik bir çocuk olarak kitabınızı alan kişi bir de bakıyorsu- nuz koskoca bir delikanlı ya da güzet bir genç kız olmuş. Elin- de kitabtyla çıkıp geliyor, haydi on beş yıl sonra bir imza daha!.. izmir'den Torbalı'ya gittim. Torbalı adını yol üstündeki işa- ret tabelasında gorürdüm. Etkinliklerin açılışında Belediye Başkanı Ertan Ünver de söyledi, üç yıldır sürdürülen Torbalı Kültür EtkinlikJeri'yte TorbaJı'nın ülke ölçüsünde tanındıgını... Ertan Ünver'i bizim Ekmekçi'nin yazılanndan tanırsınız. Ün- ver, SHP'nin önde gelen belediye başkanlarından biri. Böyle buluşmaJar yarartı oluyor. Ahmet ve Reha İsvan, Aziz Nesin, Erdal Atabek, özkök dostlar, Karaören, Julide Güli- zar ve eşi, öteki çağnlılaria geçen iki gün iki gece güzel anı- lar bıraktı bizlerde. Özellikle ikjinç olan iki genç kızımızın "Ku- şaklar arası çatışmalar ve gülmece" konusunda yaptıkları ko- nuşmaydı. Gençler her zaman önceki kuşaklardan yakınır- lar. Böytesi de doğal değil mi? Kuşaklar birbirinin benzeri ol- sa, birbirinin değer yargılarını benimsese ilerleme, gelişme diye bir okju yasanabilir mi? Bir zamanlar Evren Paşa 'Kuşaklar birbirini anlamaz oluyor" diye TDK üyelerine çıkışırdı. Ne yaptı etti Atatürk'ün kurucusu olduğu TDK'yı ortadan kaldırdı. Evren'in Atatürk- çülüğüne en güzel örnektir bu! Kuşaklar birbirini anlamaz olmuş, bunu da Türk dilini zenginleştirmek, güçlendirmek, bağımsızlaştırmak uğraşı veren TDK yapmış! Ne istiyor Bay Evren? 1990ların gencleri 1930'ların anlayışını, düşünüş bi- çimini mi sürdürsün? iletişim araçlarının bunca etkin oldu- ğu, dünyayı gösteren pencerenin her eve yerleştiği bir dö- nemde yeni kuşaklar öncekilere benzer mi, benzeyebilir mi? Bir başka güzel program da Doğan Kardeş dergisinin ha- zıriattığı Çocuk Kurultayı filmiydi. Türkiye'nin dört bir yanın- dan gelen çocuk 'delege'ler büyüklerden neler istediklerini açık açık soyiüyortar. Biz büyüklerin bu seslenişierden bir şeyier öğrenmesi gerekmez mi? Şu bir haftalık dinlence -böyle dinlence nasıl olur?- sıra- sında yasadıklarım, gördüklerim... EYLUL 1991 21.SAYI ÇIKTI Nuruosmaniye Cad. No: 19 3 34410 Cagaloglu-lstanbul Tel: 513 83 52-53 Fııtbolda «Ozerkliğiıı9 Drçündürdükleri Malatyaspor olayı Tahkim Kurulu müessesesinin nasıl işletilebileceği konusunda üzerinde düşünülmesi gereken bir örnektir ve kurulun bu olayda iyi bir sınav verdiğini söylemek, en azından basında yer alan haber ve değerlendirmelere bakarak güçtür. Prof. Dr. TURGUT TAN ^İS Basrada Malatyaspor olayı olarak bilinen ve 6 Mayıs 1990 tarihinde ojnanan Adana Demirspor - Boluspor maçında "anlaşma" (şike) olduğuna ilişkin Malatyaspor'un iti- razı ile başlayıp Tahkim Kurulu'nun çeliş- kili kararları ve bunlara yapılan itirazlarla gelişen, nihayet Futbol Federasyonu Yöne- tim Kurulu'nun şike yapılmadığına, aynca Malatyaspor'un bu olay nedeniyle katlan- dığı maddi ve manevi zararların karşılan- masına ilişkin kararıyla noktalandığı görü- len gelişmeler, 1988 yılında şekillendirilen futbolda "özerkliğin" geleceği konusunda ciddi kaygüara yol açmaktadır. Futbola yeni yapı Bilindiği gibi 27.5.1989 tarih ve 3461 sa- yılı Türkiye Futbol Federasyonu'nun Kuru- luş ve Görevleri Hakkında Kanun (m.14) "Federasyon ve kulüpler veya kulüplerle oyuncular veya iki kulüp arasında çıkacak ihtilaflar" ile ceza kurulu kararlarını, ilgi- lilerin itirazı üzerine inceleyerek kesin ka- rara bağlayacak bir tahkim kurulu kurul- masını öngörmüştür. Tahkim Kurulu Fede- rasyon Genel Kurulu tarafmdan dört yıl için seçilecek hukukçu beş üyeden oluşmakta- dır. Ancak 2.3.1989 tarihli 3524 sayılı yasa- nın geçici maddesi ile bir defaya mahsus ol- mak üzere ilk dört yıl için Tahkim Kurulu üyeleri Futbol Federasyonu Bi-5kanı'nın önerisi üzerine Başbakan tarafından seçil- miştir. Türkiye Futbol Federasyonu'nun Çalış- ma Usul ve Esaslarına Dair Ana Statüye (m.10) göre "Tahkim Kurulu çalışmalarını FIFA kurallarına ve Hukuk Usulü Muha- kemeleri Kanunu'nun ilgili hükümlerine gö- re yapar. Buna dair esaslar Yönetim Kuru- lu'nca belirlenir!' Yasaya ve yönetmeliğe gö- re profesyonel futbol dalında faaliyet gös- teren kulüpler tescil sırasında "Tahkim Ku- rulu'nun kararlanna ve diğer hususlara uya- caklarına dair taahhütnameyi" imzalamak zorundadırlar. Yönetmelik ekinde yer alan taahhütname ile kulüpler ihtilafların 3461 sayüı yasaya, FIFA kurallarına ve HUMK'- ya göre çözümlenmesini ve bu kurulun ka- rarlarına uyacaklarını, ayrıca kurul karar- larına karşı "hiçbir idari ve adli yargıya, temyiz, tashihi karar, j-argılamarun iadesi gi- bi kanun yollanna" başvurmayacaklannı, aksi halde tesciMerimnipfaBeriın ttahhüt et- mektedirler. Aslında 3461 sayılı yasa ile amaçlananın profesyonel futbolun, bunun içinde yer alanlar tarafından yönetilmesi, kısaca fut- bolun özerkleştirilmesi olduğu belirtilmiş olmasına karşın getirilen düzenlemelerin bunu ne ölçüde gerçekleştirebildiği tartışma- ya açıktır. Yasada federasyonun "özel hu- kuk hükümlerine tabi ve tüzelkişiliğe sahip" olduğu belirtilmekle beraber Federasyon özel bir yasa ile kurulmuş kamu tüzelkişisi olarak ortaya çıkmıştır. Nitekim yasa (m.27) federasyonun tüm faaliyet ve işlemlerini Başbakanhk'ın gözetim ve denetimine sok- muştur. Kaldı ki 3524 sayılı yasa uyannca Federasyon Başkanı doğrudan Denetleme Kurulu Genel Müdürü'nün Tahkim Kuru- lu da Federasyon Başkanı'nın önerileri üze- rine başbakan tarafından seçilmişlerdir. Malatyaspor olayı Futbola getirilen yeni düzenin işleyişi açı- sından önemli bir gösterge olduğu için Ma- latyaspor olayı üzerinde durmakta yarar gördük. Eskiden idari yargıda görülüp ka- rara bağlanan uyuşmazlıklar yeni düzende Tahkim Kurulu'na verildiği için Adana De- mirspor - Boluspor maçında şike olduğu yö- nünde Malatyaspor'un itirazı Tahkim Ku- rulu'na götürülmüş ve kurul bir oy farkla maçta şike yapıldığına karar vermiştir. Karann yankılan ve basına yansıyan "baskı" iddialan karşısmda Tahkim Kuru- lu'nun bazı üyelerinin görevden aynldıkla- n gene basında yer alan haberlerden anla- şılmaktadır. 8u arada Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun olaya el koyup dosyayı incele- diği anlaşümaktadır. Tahkim Kurulu bu ka- rannı Futbol Federasyonu ile Boluspor'un başvurulan üzerine yeniden inceleyerek bu kez maçta şike yapıldığına ilişkin "inandı- ncı yeter delil bulunmadığı" kanısına vara- rak ilk kararını değiştinniştir. Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu ise Tahkim Kurulu'nun bu iki farklı karan ile Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun görüşünü in- celeyerek Tahkim Kurulu'nun maçta şike ol- madığma ilişkin ikinci kararını benimsemiş, ancak olayın geçirdiği aşamalann Malatya- spor yönetici ve futbolculannı "bunalım ve strese sokan durumlar doğurmuş" olduğu gerekçesiyle bu kulübe yardım yapılmasına karar vermiştir. (Cumhuriyet, 24.7.1991) Ka- rarda Tahkim Kurulu'nun "futbolda doğan anlaşmazlıkların kısa zamanda ve futbol kurallarına uygun olarak çözümlenmesi amacıyla kurulmuş bir futbol yargı organı olmasına rağmen" bu olayda bir yıllık süre içinde kesin sonuca ulaşılamaması da "Tah- kim Kurulu müessesesinin hukuk ve futbol kurallarına göre tamamen oluşması, bu ilk anlaşmazlığın tüm yargı organlanndan geç- mek suretiyle kesinleşmiş olması ve bir an- lamda bir içtihat birliği doğması" ile açık- lanmaktadır. Malatyaspor olayı Tahkim Kurulu mües- sesesinin nasıl işletilebileceği konusunda üzerinde düşünülmesi gereken bir örnektir ve kurulun bu olayda iyi bir sınav verdiğini söylemek, en azından basında yer alan ha- ber ve değerlendirmelere bakarak güçtür. Yargısal denetimin üstünlüğü Yargısal denetimin üstünlüğü, uyuşmaz- lıklann güvenceü bağımsız yargıçlardan olu- şan mahkemelerce ve y-argısal usuller izle- nerek çözülmesinden kaynaklanmaktadır. Oysa, oluşumunda ve faaliyetleri üzerinde yürütmenin etkili olabildiği Tahkim Kuru- lu müessesesinde yargısal denetimin güven- celerini bulmak olanaksız olmasa da zor gö- rünmektedir. Her ne kadar Federasyon Baş- kanı Sayın Erzik, "Futbolu mahkeme ka- püanndan kurtardık, futbol artık tüm so- runlarını kendi bünyesi içinde çözecektir" (Cumhuriyet, 28.7.1991 s. 10) diyorsa da Başbakanhk'ın denetimi altında yargı işle- vinin nasıl yerine getirilebileceği tartışılmaya değer bir konudur. Denetimin idari yargı- ca yapıldığı dönemde benzer şike olayları konusunda pek çok karar verilmiş olması- na karşın kamuoyunda böylesine tartışma- lara tanık olunmadığı gibi, Sayın Cumhur- başkanı dahil, siyasal kişiler de olaya kanş- tınlmamıştır. Futbolu özerkleştirmek üzere getirilmiş yeni yasanın federasyon kararlanna karşı yargı yolunu kapatan hükümlerinin, anaya- sanın herkese 'meşru vasıta ve yollardan fay- dalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma' hakkı tanıyan (m. 36), 'idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır' (m. 125) diyen kurallanna uygunluğu ciddi olarak tartışılabileceği gibi, UEFA ve FIFA gibi uluslararası kuruluşlann benimsediği ve futbolcu sorunlarını kendi içinde çözmeyi amaçlayan Tahkim Kurulu sistemini benim- siyorsak, o zaman onu yozlaştırmadan ku- rup uygulamak zorundayız. Sistemi kâğıt üzerinde kabul ettiğimizi söylemekle kim- seyi inandıramayız. Kısacası, oyunu kural- larına göre oynamak gerekir. TEORSOSYALİST PABTIYAY1N ORGANI 11 Turan Dursun Aramızda MUHAMMED'İN ÖĞRETMENLERİ Doğu Perinçek SEÇİMLERDE "AYAĞA KALK" HAREKÂTI Dr. Cemşid Bender KÜRT BAYRAĞI NEREDEN GELİYOR? 1991 YAZI İ$Cİ EYUMLERİ GÜNLÜĞÜ MAO IEDUMG DÖŞÜMCE5İ YA$IY0R ü Ender Helvacıoğlu SovyctUr Bjrllgl'nd* KapltollzmİR Çıkmaıı ü Henry Glassie Tabaacılaşmif İntanların Çöy T«n«k«>l Amcrlka Q Orhan lyiler ABD'yl Yargılayan Komlıyena lazı 6««rilw Q ABO'nlıı Savaf S«ftarım Arsft.ırma Türkly* Kemltyonu Raporu Ramsey Clark ve Do|u Perınçek'ın İstankvl-Dlyarbakır Konuşmaları OTOMOBİL-İŞ 28 YAŞINDA Sendikamız 12 Eylül 1991 tarihinde kuruluşunun 28. yılını kutluyor. Bu 28 yıl, aralıksız sürdürülen demokratik ve sendikal hakların alınması mücadelesinin tarihidir. 12 Mart ve 12 Eylül darbelerinin ve müdahaleleri- nin sendikasızlaştırmayı, işçileri örgütsüz ve tek başına bırakmayı amaçla- yan tavrını kırma mücadelesinin tarihidir. Sendikal demokrasiyi ve sendi- kal birliği gerçekleştirmeye çalışmanın tarihidir. Uluslararası kardeş sendi- kalarla barış ve demokrasi için, işçilerin sınır tanımaksızın uluslararası kar- deşliği için dayanışmanm tarihidir. Önümüzdeki dönem bu onurlu geçmi- şi, üyelerimizin çıkarlarını yeni koşullarda koruyup geliştirmek amacıyla geleceğe taşıyacağız. Gunün değişen koşullarına uygun yeni mücadele bi- çimlerini, anlayışlarını ve çalışmayı hep birlikte geliştirip, yeni politikalar- la zenginleştireceğiz. 28. kuruluş yıldönümümüz üyelerimize kutlu olsun. T.OTOMOBİL-İŞ ŞENDİKASI MERKEZ YÖNETİM KURULU HUKUKSUZ DEMOKRASİ HalitÇelenk 3. bası 8.000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yayınları Tiirkocağı Cad 39-41 Cağaloğlu-htanbul ödemeii gönderilmez. AJNI DEĞİL YAŞAM Oktay Akbal 8.000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yayınları Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-tstanbul Ödemeii gönderilmez. Native Speaker private instruction Call BRIAN 346 81 29 İ S T A H B Ü L 12 EYLUL'U SORGULUYORUZ Tarih: 12 Eylül 1991 Saat: 19.00-24.00 Mahkeme Yeri: LÜTFÜ K1RDAR SPOR SALONU Sorgu Yargıcı ÇOCUKLARIMIZ Tamklar: Tanık Sanatçılar: Aydın AYBAY Abdullah BAŞTÜRK Ertuğrul GÜNAY Bozkurt NUHOĞLU Ali SİRMEN Mübaşir: Bilgeşu ERENUS Sanık: 12 EYLÜL İPTAL Milli Eğttim OnçHfc v« Spor Bakanlığı tarafından Lûttü Kırdar Spor Satonu'nun kulianılma izni iptal •dlkM0ind*n «tkinliğimizi Nevzat ÇEÜK Müştak ERENUS POSEM OHS İlyas SALMAN Dilek TÜRKER Grup Yorum p ğ ğ Iteri Wr tarih* «rtvlmTMk zonında katdık. Bu polrtlk bir tavırdır, protesto adh/oruz. ZONGULDAK SHPİLÖRGÜTÜ DAYANISMA GECESİ Tarih: 16 Eylül 1991 Pazartesi Yer: La Bella Osmanbey-İst. Saat: 20.00 Rezervasyon: 346 79 21 NOVOTEL TUROUOISE - SİDE Side'de kurulu 5 yıldızlı, 270 odalı tesisimizde görevlendirilmek üzere; üniversite mezunu, benzeri pozisyonda en az iki yıl çalışmış, iyi derecede ingilizce veya fransızca bilen, * Housekeeper Asistanı aranmaktadır. Başvuruların Antalya - Side (321) 19330 (10 Hat) numaralı telefondan Personel Müdürlüğü ne veya İstanbul 159 50 68 -159 73 75 -159 33 98 numaralı telefonlara yapılması rica olunur. KONGRE ILANI TİYATRO VE TV YA2ARLARI DERNEĞİ'NDEN Derneğimizin oterjan kongresi 5 Ekim 1991 Cumartesi günü saat 14.30'da Beşlktaş Yıldız Sarayı Musahip Agalar bölümünde aşağıdaki gündemle toplanacaktır. O gün çoğunluk sağlanamadığı takdirde 28 Ekim 1991 Pazartesi günü aynı yerde aynı gündemle yine saat 14.30'da toplanacaktır. Üye arkadaşlarımızın kongrede hazır bulunmalarını rica ederiz. TİYATRO VE TV YAZARLARI DERNEĞİ YÖNETİM KURULU GÜNOEM 1- Kongrenin açılışı 2- Başkanlık Divanı seçimi 3- Yönetim Kurulu çalışma raporu ile Denetçiler raporunun görüşülmesi 4- Yönetim Kurulu ile Denetçilerın aklanması, 5- Yönetim Kurulu ve Denetim Kurulu asıl üyeleri ile yedeklerin seçimi 6- Tiyatro ve TV yazarlarının sorunlan 7- Şehir Tiyatroları boykotundan sonraki durumun değerlendirilmesı, 6- Genel olarak bütün Tiyatrolar ve TRT ile yazar ilişkilerindeki sorunlar, 9- Dilekler ve kapanış. Mimar Sinan Cniversitesi öğrencisi SEHER ŞAfflNİN Polisin üniversiteye düzerdediği baskın sonucu ölümünü, Akdeniz Üniversitesi ögrencisi MUSTAFA ÇİFIÇt'nin gözetim altındayken komaya gırmesini protesto ediyor, Anti-Terör Yasası'ndan guç alan bu uygulamalan kınıyor, bu yasanın bir an evvel kaldınJmasını istiyoruz. tHD SAMSU1N ŞlTBESt. EĞtT-DER SAMSL'N ŞUBESİ, HALKEVİ ÜYELER!. TAYAD'U AİLELER VE SAMSUN TÖDEFU ÖCRENCfLER YAŞAJSANLARDANİZLER - İZLENİMLER Kâzım Yeoice 10.000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yayınları Tiirkocağı Cad. 39-41 Cağabğtu-Istanbul Ödemeii gönderilmez.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle