22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2SAĞUSTOS 1991 DIŞ HABERLER CUMHURÎYET/9 Bahtiyar sıdkastı • IERN (AA) — tran şafuun son Başbakanı Şatpur Bahtiyar'ın ölümü Üe ^ınuçlanan suikasta katlmakla suçlanan ve tsvj;re'de yakalanan Ali Veldi Rad, Fransa'ya iade edüii. Cenevre - Paris seferini yapan bir Air Fraıce yolcu uçağıyla bu akcşun Paris'e gönderilen Ali Vekili Rad'a, 3 Fransız pobinin eşlik ettiği bilarildi. Ali Vekili Rad, Bakiyar ile birlikte Paris yak_nlarındaki Suresnes'teki evitde sekreteri Soruş Kaubeh'i de öldürmeye katlmakla suçlanıyor. ABD'de metro kazası • NEW YORK (AA) — Ne* York'ta bir metro trenınin raydan çıkması sonucu 7 kişi öldü, 150 kişi yaralandı. Brooklyn senıtinden yola çıkan metro treninin 10 vagonundan ilk 5 vagonunun Manhattan'da raydan çıktığı belirtildi. Istanbul su zirvesi • KAHİRE (AA) — Ortadoğu'daki su kaynaklan konusunda kasım ayında tstanbul'da diizenlenecek su zirvesi, Arap iş çevrelerince, bölge ülkeleri arasında işbirliği ve yeni su projelerinin başlatılması açısından önemli bir adım olarak göriilüyor. Toplantırun düzenlenmesine katkıda bulunan bir uluslararası mühendislik rırmasmın Yönetim Kurulu Başkanı Arap işadamı Faruk Gandur, lstanbul'daki su zirvesinin, Ortadoğu'daki su sorununun boyutlarırun tam olarak ortaya konulacağı bir forum olması açısından önem taşıdığını söyledi. Gandur, El Şark El Avsat gazetesine verdiği demeçte, su zirvesi sırasında bilgi değişimi ve su projeleri için teknik destek ve finansman sağlanmasının yanı sıra anlaşmazhkiann çözümü için uygun bir yasal çerçeve çizümesi konulannda işbirliğinin başlatılması üzerinde durulacağını bildirdi. Türkiye'nin Irak'tagözü yok' • KAHİRE (AA) — Mısır Dışişleri Bakanı Emir Musa, Türkiye'nin Kuzey lrak'taki bölücü örgüt kamplanna karşı düzenlediği operasyonun Ankara ve Bağdat arasında daha önce vanlmış olan "sıcak takip" anlaşması çerçevesinde gerçekleştiğini söyledi. Musa, Mısır'da yayımlanan El Musavvar dergisinin bu konudaki sorularını yaıutlarken Türkiye ve Irak'm, her iki ülkenin egemenliğine yönelik faaliyetlerde bulunan bazı Kürt grupları ile mücadele amacıyla imzalamış olduklan bu anlaşmayı henüz feshetmediklerini hatırlattı. Musa, Mısır'ın bu operasyon karşısında neden sessiz kaldığı yolundaki bir soruyu da "Sessiz kalmış değiliz. Ancak söylediğim gibi Türk operasyonu iki ülke arasındaki bir anlaşmaya göre düzenlenmiştir" şeklinde yanıtladı. Talabani: ^KK'yaSaddam yardım ediyor • ŞAKLAVA (AA) — Iraklı muhalif Kürt lider Celal Talabani yasadışı PKK örgütünün, Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin ile gizli ilişki kurduğunu söyledi ve bölücü örgütün üç yıldır Bağdat'tan yardım aldığım bildirdi. Kürdistan Yurtseverler Birliği lideri Talabani, Kuzey Irak'Uki Şaklava kasabasında Reuter Ajansı'na verdiği demeçte, "Türkiye ile meydana gelen son sınır olaylarının ardından, PKK'mn Bağdat'tan üç yıl boyunca silah, para ve bilgi aldığını öğrendik" dedi. Talabani, PKK'mn, Bağdat'la ilişkiye girerek Kürt gruplar arasında varolan, "yabancı bir hükümet ile birbirlerine haber vermeden ilişki kurmama"ya ilişkin gayri resmi bir anlaşmayı ihlal ettigini belirtti. Talabani, ao iamasında, "Gizli arhdşmalar bizî endişelendiriyor. Bizi bildirmeleri gerekirdi" diye konuştu. KYB lideri, "Biz hiçbir zaman askeri amaçlar için Türkiye'ye geçmiyoruz. PKK da 'ayru nezaketi' göstererek bize yardım etmeli. Bizim davamıza zarar vermemeli" dedi. Işçilere göre Komünist Parti kendilerineyabancılaştı Proletarya KP'ye soğukMoskova'daki ünlü Zil otomobil fabrikasında çalışan işçilerden Vlitse Gruzinskaya, "Sovyetlerde komünizmi işçi sınıfı değil, parti temsil etti" diyor. FATtH M.Y1LMAZ MOSKOVA — Sovyetler Bir- liği'nde her şey değişiyor. Le- nin'in kurduğu sistem, temelin- den sarsılıyor. Birlik çözülüyor. Peki sistemin teorik olarak da- yandığı işçi sınıfı (proletarya) bu gelişmeler karşısında ne düşü- nüyor? Sistemin çözülüşü artık he- men hemen her alanda kendisi- ni gösteriyor. Gelişmelerin orta- ya çıkardığı beklentiler, insan- lann birikimlerini yansıtmıyor. lyi yasamak için ödenecek be- dele raa olmak, Sovyet insanı- nın şu anki ruh durumuna uy- gun düşmüyor. Gelişmeler, in- sanlardan yeni davranış biçim- leri istiyor. Sovyet insanırun kendi içinde- ki iletişimi ve bu iletişimin yön- lendirdiği davranışları, Batı öl- çütlerinin çok uzağında. 'Ayıp olur' düşüncesi, kafalara yerleş- miş, kavga düşünoesine uzaklar. Buna ister Doğu'nun Özelliği, is- terse de sosyalizmin dayatması deyin, bu durumu her şeyi ile yansıtıyor. Işte ZU otomobil fabrikası, proletaryanın Moskova'daki kalelerinden biri. Komünizmin sırtuıı dayadığı ve güç bulduğu kitlenin bir ömeği. Gorbaçov'a kadar olan dönemde, parti ara- cıhğıyla haber alınabilen kitle. Yaşadıklarına ne tur bir tepki gösterdikleri henüz kesin çizgi- leriyle bilinemeyen kitle. Gorbaçov sonrasında, yavaş yavaş harekete geçtüer. Pek faz- la küfür de etmedüer. Dünyanın hemen hemen her yerinde ikon- laştmlmışlardı. Şündi sistem çö- zülüyor. Komünizm deliniyor; proletarya konuşuyor: Ulitsa Grurinskaya: Ben hiç- bir dönemde komünist olma- dım. Sovyetler Birliği'nde ko- münizmi işçi sınıfı değil, parti temsil etti. Hangi dönemde olursa olsun, biz işçiler, yaşam koşullanru düşündük. Bizim için önemli olan, karmmızı do- yurabilmek ve barınabilmekti. Bunlar sağlandı. Ancak bir ma- kineden farkh hiçbir yanımız yoktu. Şimdi de öyle. Ancak en azından şimdi bir umut var. Ge- leceğe daha güvenli bakıyoruz. Ozellikle Gorbaço\r öncesinde se- simizi çıkarmanın imkâm yok- tu. En küçük bir itiraz bizi işi- mizden edebilir, Sibirya'da ve- ya başka yerlerdeki toplama kamplarına sürgüne gönderile- bilirdik. Bizler, Gorbaçov'la birlikte gözümuzu açtık. Ancak bu zaten olacaktı. Dünya bir ye- re gidiyordu. Sovyetler Birhği yöneticileri bundan geri kala- mazdı. Bu fabrikada sosyalist bilinçle yetişmiş ve tam anla- mıyla komünist diyebileceğimiz arkadaşlanmız vardı. Hepsi Ko- münist Parti'den ayrıldılar. Ar- tık bizim için de önemli olan iyi yaşamak ve istediklerimizi ala- bilmektir. Anatoly Misbulin: Komünist sistem, aslında gücünü bizden almalı. Ancak bunu ne ben ne de benden önce bu fabrikada çalışan babam görebildi. Komü- nist sistemin nimetlerinden işçi sımfı değü, Komünist Parti'nin üst düzey yönetimi yararlandı. Bize aynlan mağazalar boşken ve bizler karaborsarun acunasız- lığına terk edilmişken onlar is- tediklerini kendilerine aynlan mağazalardan çok ucuza aldı- lar. Bu dunım hâlâ sürüyor. ör- neğin, bize aynlan mağazalarda giyebileceğimiz bir tane bile ayakkabı yok. Karaborsada ise iyi bir ayakkabının fıyatı 1.000 ruble (30 dolar). Ancak Komü- nist Parti'nin üst düzey yöneti- cileri, ayruayakkabıyı kendile- rine aynlan mağazalardan 50 rubleye (1,5 dolar) alabiliyorlar. Benim maaşım 200 ruble. Ben bu ayakkabıyı nasıl alayun? Ba- na aynlan evde oturmak zorun- dayım. Evime hiçbir yeni şey alamam. Işte bunlann değişme- sini istiyoruz. Ekim Devrimi'n- den bu yana kadar geçen süre- de işçi sınıfı bir adım ileri gide- medi. lleriye gidenler, bizim adımıza toplumu yöneten ko- münistler oldu. Ben neden ko- münizmi seveyim, neden komü- nist olayım? Darbe sırasında Yeltsin'in grev çağnsına bizim fabrikamızdan olumlu bir yanıt gelmedi. Kalbimiz Yeltsin'leydi, ancak korkudan hiçbir şey ya- pamadık. Bu korku da geçmiş- ten kaynaklanıyor. Georgy Irgashcv: Ben Komü- nist Parti üyesiydim. Ancak bir yü önce Komünist Paıti'den ay- nldım. Komünist Parti'nin bi- zim için hiçbir sey yapmadığını ve yapamayacağını anlamıştım. Son gelişmeler, artık hiçbir şey yapamayacaklannı ortaya koy- du zaten. Bizi ve sanıyorum bü- tün Sovyetler Birliği'ndeki işçi- leri koyun gibi güttüler. Biz tek ESTONYA Nülus: 1.5 milyon Ruslar: 450 000 Nülus: 2 7 milyon Ruslar. 910 000 Rusya cumhuriyetinin dışında 25 milyon etnik Rus yaşıyor. Nûfus: 16.7 mılyoı Ruslar: 6.3 milyon OZBEKISTAN Nûfus- 20.3 milyon Ruslar: 2 2 milyon RUS AZINLIKLAR— Parçalanmanın eşiğine gelmiş bulunan So^etler Birliği'nde halen 7 cumhuriyet bağımsızlık ilan etmiş du- nımda. Curahuriyetler birlikten aynldıklan takdirde, hemen hepsinde bulunan Rus azınlıklar önemli bir sonın oluşturacak. Mos- kova bu nedenle, üç Baltık cumhuriyeti dışında diğer cumhuriyetlerin bagımsızlıklarına karşı direniyor. tek hiçbir öneme sahip değildik. Önemli olan üretmemizdi, an- cak hangi koşullarda üretebile- ceğimiz konusunda en küçük bir söz söyleme hakkımız yoktu. Bundan sonra Gorbaçov'un bu konuyu bir an önce ele alması- nı istiyoruz. Bizden artık hiç kimse insanca olmayan koşul- larda yaşamamızı beklemesin. Ancak hâlâ icimizde bir korku var, 'Ya geriye dönülürse' diye. Sokaklarda takip edüdiğimiz, en küçuk bir kuşkuda KGB ta- rafından sorguya çekildiğimiz günleri unutmadık. Eğer geriye dönersek ancak bir süre susanz. Ondan sonra sanıyorum ki işçi sınıfı, komünizmi deviren güç olarak anılır. Çünkü hiçbir şe- kilde ve hiçbir zaman artık ko- münist ideallerle yaşamak iste- miyoruz. Sanıyorum, Sovyetler Birliği'nin yeni oluşacak yöne- timi bunun farkındadır. Lyubov Dadadzhanov. Ben bu fabrikada beş yıldır çalışıyo- rum. Ben Gorbaçov öncesi dö- nemi görmedim. Ancak anlatı- lanlardan o günlerdeki baskıyı ve korkuyu öğrendim. Hiçbir zaman o koşullarda yaşamak is- temezdim, şimdi de iyi yaşadı- ğımız söylenemez. Ancak o dö- nemdeki baskı, o dönemdeki korku, şimdi daha az. Okuduk- lanmdan, komünizmin işçi sını- fım yüceltmesi gerektiğini öğ- rendim. Ancak bunlann kuru laf salatasından başka bir şey olmadıgmı yaşadıkça gördüm. Bence Batı'da işçiler, işlerinde daha çok söz sahibi. En azından sendika aracüığıyla haklannı bir ölçüde de olsa savunabiliyorlar. Hani komünizm, işçi sınıfının iktidanydı. Biz hiçbir zaman yönetimde söz sahibi olamıyo- ruz. Bizim adımıza kararlar alı- yorlar ve bunlan baskı yoluyla uygulattınyorlar. Bu belki Ba- tı'da da böyle. Ancak burada- ki kadar değildir sanınm. Neyone Obashnikcv: Bu sis- tem değişmeli. Biz hiçbir dönem de iktidar olamayız. Bu bir al- datmaca. İktidar hiçbir zaman işçi sınıfının olamaz. Çünkü iş- çi sınıfı buna musait değil. Şim- di bu işletmeyi işçilerin yönetti- ğini düşünürseniz bu üretimi bi- le sağlayamazsınız. Onun için 'Herkes eşit olmalı, emeğe ge- reken önem verilmeli, herkese ihtiyacı kadar' şeklindeki sözler önemsiz. Onun için işçi sınıfının bir gün iktidan ele alacağı yo- lundaki düşünce hayal olmak- tan öteye gidemez. Bunu Sov- yetler Birliği'nde yaşayan işçiler çok iyi anladı. Ancak yıllardır korku nedeniyle sesimiz çıkma- dı. Şimdi konuşuyonız. Bundan sonra susmamız da zor. Bize iyi yaşam koşullan sağlanırsa, üre- tim daha da artar. Bu eski tek- nolojinin de muhakkak yenilen- mesi gerekiyor. Bu yapılmazsa hiçbir yere varamayız. Bizler ül- kemizi seviyoruz, ancak baskı altında yaşamak istemiyoruz. Eğer, dış ülkelerle rekabet im- kânını bulabilirsek bir yere va- rabiliriz. Bunun dışında işçi sı- nıfının yuceliği, sınıf bilinci gi- bi kavramlarla hiçbir yere vara- mayız, bunlann hepsi masal. Sovyetler Birliği'nde sistem çözülüyor. Patrikhane eyleminde arabulucu devrede Belediye başkaıılarmm tartışması Mektuba tepki Atina Belediye Başkanı Antonis Tritis'in İstanbul Belediye Başkanı Sözen'e yazdığı mektupta "Konstantinopol Belediye Başkanı" ifadesini kullanması tepki yarattı. Sözen, Yunanlı meslektaşını sert bir üslupla yanıtladı. Arabulucu Fener Patrikhanesi'ndeki oturma eylemi sürüyor. Ancak eylemin sona erdirilmesi için uluslararası bir kuruluşun devreye girdiği ve bugün bir görüşme yapılacağı öğrenildi. Patrikhane eylemden üzüntü duyuyor. Dış Haberter Semsi — Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği'nce Fener Rum Patrik- hanesi önünde 4 gündür sürdü- rülen oturma eyleminin sona er- dirilmesi için uluslararası bir ku- ruluşun "arabulncu" olarak dev- reye girdiği ve bugün bir görüş- me yapılacağı bildirüdi. Patrik- haneden dün birkaç saat arayla yapılan iki ayn açıklamada, "problemlerin karsılıklı anlayış ile çöziimlenmesi" istendi. Bu arada Atina Belediye Başkanı- nın, Nurettin Sözen'e gönderdi- ği mektupta "Konstantinopol Belediye Başkanı" ifadesi kul- lanması üzerine Sözen, mektu- bu sert bir üslupla yanıtladı. Yunanistan hükümetinin müftü tayinini ve Müslüman Türk azınlığa yönelik saldınla- n kınamak için patrikhane tskeçe sakin Kentte durumun şimdilik sakin olduğu belirtiliyor. Işkece Valisi Georgios Kapancoğlu müftü değişikliğinden sonra yaşanan olayların abartılarak yansıtıldığını söyledi. Vali "Birkaç fanatik yüzünden olaylar komik boyutlara ulaşıyor" dedi. YUGOSLAVYA önünde başlatılan oturma eyle- mi, 4. gününü doldurdu. Patrik- haneden dün öğleden sonra ya- pılan ilk açıklamada şöyle denildi: "Dini bir müessese olarak si- yaseüe ugraşmayan Rum Patrik- hanesi, binalanrun önünde ge- çen pazar güniindeo beri yara- tılan dunım karşısında derin iuüntüsünu bildirirken bu duru- mun yetkili hükümet makamla- nnca normale dönüştüriilecegi- ne olan inancını taşıdığını ifade etmektedir ve her yerde sulh ve banşjn yerieşmesi için duaodır." Batı Trakya Türkleri Dayanış- ma Derneği Başkanı Tahsin Sa- lilıoghı, bu açıklamayı gayri cid- di bulduklannı söyledi. Patrik 1. Dimitrios'a sorularmı yamtla- ması için verdikleri sürenin bu- gün sona ereceğini hatırlatan Salihoğlu, eylemin sona erdiril- mesi için çeşitli tekilfler aldıkla- rını söyledi. Teklifı kimden al- dıklarını belirtme>'en, ancak "Yunan yetkililerden mi?" soru- suna, "Olabilir" yanıtını veren Salihoğlu, bugün bir görüşme yapılacağını kaydetti ve "Biz te- rörist değUiz. Görttşmeler tah- min ettiğimiz gibi olursa kalkanz" dedi. Dernek yetkili- leri ile görüşme isteğinin ulusla- rarası bir kuruluştan geldiği ve adı açıklanmayan bu kuruluşun sorunun çözümünde "arabulucu" olmak istedigi kay- dedildi. Oturma eylemi sürerken pat- rikhaneden yapılan ikinci bir açıklamada da "Yunanistan ile Türkiye arasındaki problemlerin anlayış, iyi niyet, karsılıklı sev- gi ve saygı Ue zora başvunnak- sızın çözünüenmesi" istendi ve "Bu prensibe aykın olarak cere- yan eden herhangi bir olay, pat- rikhane tarafından kınanmak- tadır" denildi. Sözen'e mektup Bu arada Atina Belediye Baş- kanı Antonis Tritis'in dün Bü- yüşehir Belediye Başkanı Nuret- tin Sözen'e gönderdiği mektup tepki yarattı. Mektubunda Sö- zen'e, "Konstantinopol Belediye Başkanı" diye hitap eden Tritis, "Rum patrikhanesini konıma konusundaki büyük sorumlulu- ğunuzu size hatırlatmak zonmdayu" dedi. Sözen ise Tri- tis'e gönderdiği ve "Terbiye sı- nıriannı zoriayan 23 Agustos 1991 tarihli mektubunuz elime geçti. Aslında yamtlayan Kons- AT'den Belgrad'a ultimatomDış Haberier Servisi— Yugos- lavya'da Hırvatistan'ın Dogu Slovenya bölgesinde carpısmalar yer yer sürerken AT Sırbistan'ı kınayarak 1 EylüPe kadar ülke- de ateşkesin sağlanmaması du- rumunda Sırbistan'a karşı ön- lemler ahnacagını duyurdu. Hır- vatistan'ın Sırbistan'a karşı top- yekün savaşa hazırlandığı bil- dirildi. önceki gün BrukseFde bir araya gelen AT dışişleri bakan- lan pazar gününe kadar Hırva- tistan'da ateşkesin sağlanması durumunda ise bir banş konfe- ransı yapılması önerisinde bu- lundular. AT Dönem Başkanı Hollanda Dışişleri Bakanı Hans van den Broek 3 Yugoslav ve 2 AT üyesinden oluşacak 5 kişilik bir arabulucu heyeti kurulmasını öngören konferansın ateşkesin hemen ardından toplanabilece- ğini belirtti. Van den Broek Top- luluk'un çatışmalara son venrıek için bir askeri mudahalede bu- lunup bulunmayacağı konusuna değüimekten kaçınarak, "Bir as- keri müdahakye hazırlanıyoruz izlenimi vermek istemiyorum" diye konuştu. Toplantı sonunda yayımlanan bildiride de Hırva- tistan'da giderek artan kan dö- kümüne izleyici kalınamayaca- ğı vurgulanarak Sırbistan yöne- ticilerinin sonuıu askeri yöntem- lerle çözmeye çalışması eleştiril- di. AT ülkelerinin Yugoslavya- da bütünlüğün korunmasından yana olduğu belirtUen bildiride, ülkenin iç sınırlannın değiştiri- lemeyeceği de kesin bir dille vur- gulandı. tantinapol Belediye Başkanı -o her kimse- olması gerekirdi" di- ye başlayan mektubunda şöyle dedi: "Fener Patrikhanesi için gös- terdiginiz tepki ve duyarlılıgı Gümükine ve İskeçe'deki kutsal yerier ve din adamlan konusun- da da göstermenizi isterim. Bu münasebeüe, resmi sıfatımın Konstantinopol Belediye Başka- nı değil, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğunu anımsatınm." İskeçe sakin Iskeçe'den Stelyo Berberakis- in bildirdiğine göre, bölgede du- nım "şimdilik" sakinleşti. İske- çe Valisi Georgios Kapancoğlu, Cumhuriyet'e yaptığı açıklama- da, son yaşanan olaylann kamu- oyuna "abartılarak" yansıtıldı- ğını savunarak "Birkaç fanatik Mttslttınan ile birkaç fanatik Hı- ristiyanın olay çıkartmak isteyişj bazen komik boyutlara ulaşıyor. Camüerin kapatılmasına karşı çıkan bazı azınlık iiyeleri beni anyor, ancak azınlıgın din işle- rine kanşmak istemiyorum" dedi. İskeçe Milletvekili Ahmet Fa- ikoğlu ise azınlıgın haklannın tehlikede olduğunu belirterek "Yok olma tehlikesiyle karşı karşıyayız. Hür dttnyadan des- tek bekliyoruz" diye konuştu. Bu arada Faikoğlu ile Gümülci- ne bağımsız milletvekili Dr. Sa- dık Ahmet'in bugün başbakan- lığa çağnldıklan bildirildi. POUTIKADA SORUNLAR ERGUNBALa Darbe, Piyaşa Ve Anti-komünizm Sovyetler Birliği'ndeki darbenin en önemli nedenlerinden biri, ülkenin parçalanma tehlikesi idl. Nitekim darbe, mer- kezi hükümetin yetkilerini önemli ölçüde curnhuriyetlere dev- redecek oian Birlik Antlaşması'nın imzalanmasına bir gün kala gerçekleştirildi. Ama darbeciler daha işin başında bü- yük açmaza düştüler. Cumhuriyetlerin, kendi yetkilerini kı- srtlamayı amaçlayan bir darbeye destek vermeyecekleri açık- tı. Nitekim, Kırgızistan'ın dışında, vermediler de. "Anarşiyi önleme; kanun ve düzeni kurma", "Ekonomiyi tekrar rayı- na oturtma" gibi hemen her darbede kullanılan klasik slo- ganlar ise kitleleri etkilemedi. Ve darbe girışimı, Gorbaçov'un önceki gün Yüksek Sov- yet1 teki konuşmasında belirttiği gibi Sovyetler'deki "parça- lanma sürecini hızlandırdı". Kendilerini, artık herhangi bir yasal yükümlülükle bağlı görmeyen, sisteme de güvenleri- ni tümüyie yitiren cumhuriyetler "derhal geçerli olmak üzere" peşpeşe bağımsızlıklarım ilan etmeye başladılar. Darbe gi- rışimi, böylece durdurmayı amaçladığı süreci hızlandırdı. Darbe, ekonomik açıdan da ilginç sonuca yol açtı; darbe- cilerin yavaşlatmayı umduklan piyasaya geçiş süreci hızlan- dı. Aslında darbe bazı yazarların yanlış yorumladıkları gibi, piyasaya karşı değıtdi. Darbecilerin yayımladıkları bildiride "ekonomik reformlara" devam edileceği belirtiliyordu. Sov- yetler Birliği'nde piyasaya bir ölçüde açılıp rekabete yer ver- menin kaçınılmaz olduğunu en muhafazakâr çevreler bile kabul etmiştı. Soruna bu açıdan bakınca ortaya şu tablo çıkıyor: Darbe- ciler, tüm siyasal kontrolü merkezde toplayacaklar, özgür- lükler kaldırılacak, bu arada ekonomı de kontrollü biçimde piyasaya açılacaktı. Bunun adı otoriter pıyasa modelidir. Gü- ney Kore'de, Şili'de uygulanmış, Çin'de ise komünizm şar- kılarının gerisinde uygulanmakta olan modeldir. Bu model- de, protesto gösterileri, grevler, işçi direnişlerı tanklarla sin- dirildiğinden, piyasa mekanizması aksamaz, Güney Kore, Şili ya da Çin'de olduğu gibi ekonomi canlanabilir de. Türkiye'de darbeyi destekleyenler, bunu sosyalizm adı- na yapacaklarına Güney Kore ya da Çin modelleri açısın- dan yapsalardı, ahlaksal bakımdan değil, ama hiç olmazsa teknik açıdan daha tutarlı bir tezle ortaya atılmış olurlardı. Piyasaya tankların desteğınde yumuşak iniş... Darbecile- rin, başarıya ulaşsalardı yapacakları ya da eninde sonunda yapmak zorunda kalacakları buydu. Bu modelle ekonomi- deki tıkanıklıkların bazıları belki açılır, bürokrasinin iktidan, Çin'de olduğu gibi bir süre daha devam edebilirdi. Peki Yeltsin, piyasaya geçişi nasıl gerçekleştirecek? Bu geçişin yol açacağı huzursuzluklarm, karışıklıkların, sosyal patlamaların nasıl üstesinden gelecek? Darbecilerin ya da Çin'in avantajına sahip değil. Tankları kullanamaz; en azın- dan uzunca bir süre için. Ama anlaşıldığı kadar, başka bir kozu kullanmayı amaçlı- yor: Anti-komünizm. Komünizm düşmanlığı Rusya'da bilinçli biçimde körüklenmekte, Gorbaçov'un itırazlarına karşın Yelt- sin'in kararnameleri ile Pravda'nın yayını durdurulmakta, Ko- münist Parti'nin faalıyetleri askıya alınmaktadır. Yeltsin, halkın komünizme karşı tepkisint kultanarak, kit- leleri peşınden sürüklemeye, çevresinde birleştirmeye çalı- şıyor. Mao, komü^izm bayrağı ile kitleleri yeni Çin'in inşası için seferber etmiştı. Yeltsin ise anti-komünizm bayrağı ile kitlelerin heyecanını canlı tutmaya, onlan piyasa ekonomisi jjoğrultusunda seferber etmeye çalışmaktadır. Bolşevikler Sovyet halklarını komünizm tutkalı ile bir arada tutmaya ça- lışmıştı. Yeltsin, aynı hedefe anti-komünizm tutkalı ile ulaş- maya çabalamakta, bu arada ayrılıkçı cumhuriyetleri, "top- rak sorununu" gündeme getirmekle tehdit etmektedir. Gor- baçov, Yeltsin'in Komünist Partisi'ne karşı açtığı kampan- yayı istemeye istemeye onaylamak zorunda kalmış, fıaklı ola- rak parti kapatmanın, gazete yasaklamanın demokrasi ile bağdaşmadığını söylemiştir. Ama Rusya liderinin ayrılıkçılara yaptığı uyarıyı destekle- miştir. Çünkü şu anda Sovyetler Birliği'nin en önemli soru- nu, parçalanma ve büyük bir kaosa yuvarlanma tehlikesi- dir. Nitekim Leningrad'ın radikal reformcu belediye başka- nı Anatoli Sobcak da Ukrayna, Rusya ve Kazakistan cum- huriyetlerinin nükleer silahlara sahip olduklarını anımsata- rak dağılmanın tehlikelerine dikkat çekmiştir. Gorbaçov ve Yeltsin, en az bir süre, görüş ayrılıklarını ve iktidar çekişmesini bir yana iterek işbirliği yapmak niyetin- de görülüyorlar. Sovyetler Birliği'ni parçalanmaktan kurtarmak için başka çareleri de yoktur. Ukrayna korkusu Uış Haberier S>ervısı — i>ov- yetler Birliği'ne bağh cumhuri- yetlerin bağımsızlık süreci hız- İanırken Moskova, bu sürecin önünü almaya ve ülkeyi bütün halinde tutmaya çalışıyor. Mer- kezi yönetim, ülkenin ikinci büyük ve zengin cumhuriyeti Ukrayna'yı bağımsızlık yolun- dan geri çevirme çabasmda. Bir Rus delegasyonu, Ukraynah yöneticileri, Sovyetler Birliği bünyesinde kalmaya ikna et- mek için dün Kiev'e gitti. SSCB Devlet Başkanı Mihail S. Gor- baçov da Batüı ülkeleri, Baltık cumhuriyetlerinin bağımsızlığı- nı tanıma konusunda 'çok ace- leci ve düşuncesiz' davranmak- la suçladı. Sovyetler Birliği'nin bütün- lüğünün korunması konusun- da, merkezi yönetim ile Rusya Federasyonu'nun paralel bir tutum izledikleri görülüyor. Moskova'daki yöneticileri en çok kaygılandıran gelişmelerin başında, Ülkenin ikinci zengin cumhuriyeti olan Ukrayna'nın birlikten aynlmak istemesi geliyor. Sovyetler Birliği parlamento- su Yüksek Sovyet'in dün sabah yaptığı toplantıda, geçen haf- ta bağunsızlığını ilan etmiş olan Ukrayna'ya acilen bir heyet gönderilmesi kararlaştmldı. AFP'nin bildirdiğine göre par- lamentonun karanmn hemen ardmdan, Sovyet ve Rus yetki- lilerden oluşan bir heyet, Uk- rayna'mn başkenti Kiev'e git- ti. Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Yardımcısı Akksander Rutskoy'un ve Moskova Bele- diye Başkanı Yardımcısı Sergei Stankeviç'in yer aldığı heyet, Ukrayna yöneticileriyle bir ara- ya gelerek cumhuriyetin Sov- yetler Birliği'nden aynlma ka- rannı yeniden gözden geçirme- sini istediler. Merkezi hükümetin ve Rus- ya Federasyonu'nun, "Sovyet- ler Birliği'nin tahıl amban" ko- numundaki Ukrayna'nın bir- likten aynlmasını engellemek için ciddi önlemlere başvurabi- leceği büdiriliyor. Rusya lideri Yeltsin'in "Bagımsızlıgını ilan eden cumhuriyerJerden toprak talebinde bulunabiliriz" şeklin- deki tehdidinin, öncelikle Uk- rayna'yı hedeflediği sanıhyor. Rusya, Ukrayna'nın sınırları içinde yer alan Kınm Yanma- dası ve Donbaas bölgesinin üzerinde hak iddia edebileceği- ni açıklamıştı. Ukrayna, tanma çok uygun geniş topraklarının yanı sıra çok zengin kömür ve demir madenlerine, en önemli- si, nükleer silah tesislerine sahip. Ukra>Tia yönetimi ise Rusya lideri Yeltsin'in 'toprak takbi' tehdidine sert tepki gösteriyor. Ukrayna Parlamentosu Baş- kanlık Divanı, Yeltsin'in tehdi- dinin hiçbir yasal temeünin ol- madığını bildirdi. Ukrayna Devlet Başkanı Leonid Krav- çuk da önceki akşam düzenle- diği basuı toplantısmda, bu ko- nuda Yeltsin'den aynntılı bil- gi istediğini ve Yeltsin'den ala- cağı yanıttan sonra kesin gö- rüşlerini açıklayabileceğini söy- ledi. Rusya Devlet Başkanı Boris Yeltsin, Ukrayna'nın bağımsız- lık ilanının ardından bu cum- huriyetteki Sovyet nükleer si- lahlarmın geri çekileceğini bil- dirdi. Yeltsin, çeşitli ülkelerde yaşayan göçmen Ruslann Mos- kova'daki bir toplantısmda yaptığı konuşmada, Ukrayna'- nın bağımsızlık ilan ederken "topraklannı nükleer silahlar- dan anndırma politikası" izle- me kararı aldığını hatırlatarak bu durumda bu cumhuriyette- ki Sovyet nükleer silahlanmn geri çekilmesinin zorunlu hale geleceğini bildirdi. Özbekistan KP. SBKP'yle tüm ilişkilerin keserek bağım- sızlığuıı ilan etti. Özbekistan Devlet Başkanı ve KP Birinci Sekreteri tslam Kerimov, Dev- let Başkanı Mihail Gorbaçov'- un, SBKP'yi feshetme karan- na karşı olduğunu açıkladı. öz- bekistan KP'nin olağanüstü kongresinin eylül ayında dü- zenleneceği bildirildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle