Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 29 AĞUSTOS 1991
Bakan'a Anayasa DersL.»
Ulusal egemenliği, yalmz, seçilmişlerden oluşan parlamentonun çoğunluk
istencinden ibaret görenler, yargının da bir ulusal istenç merkezi ve
belirme yeri olduğu gerçeğini bir türlü özümseyememektedirler.
Sokaktaki insanın bile içine sindirmesi gerekli olan bu gerçeği, bir Adalet
Bakanı'nın özümseyememesi, sindirememesi,tasadan da ilerde birkaygıdır.
Prof. BAHRİ SAVCI
Bakın nasıl sakat düşünüyor, Adalet Baka-
tu: Koşullu tahliyeyi düzenleyen yasada, ikti-
dar, kimi suçları, kapsam dışı bırakmış; on-
ların suçlulannı, bilerek özgürlüklerinden
yoksun kılmış. Bu, anayasadaki "eşitlik" il-
kesine aykırı bile olsa imiş, Anayasa Mahke-
mesi'nin, kendisini, yasama organı yerine ko-
yarak, bu suçları da tahliye kapsamı içine al-
masına yetkisi yokmuş!..
Elbet de yoktur. Ama, aman dikkat, Ana-
yasa Mahkemesi'nin yaptığı bu değil ki! Onun
yaptığı şudur: Senin, bilerek-bilmeyerek ana-
yasadaki ve bütün demokrasilerdeki, "eşitlik"
ilkesini bozan madde hükmunü "iptal" etmek.
O zaman, ne oluyor?
Senin yaptığın yasadaki "tahliye lütfundan"
aynı statü içinde olan, fakat senin, kasten ha-
piste tuttuğun öteki suçlular da yararlanıyor.
Seçimden gelen butün politikacılar bilsin-
ler ki bu, yasama organının yerine geçip yasa
hükmü inşa etme değildir. Bu, yasama orga-
nının, bilerek-bilmeyerek, ihlal ettiği "eşitlik"
ilkesine, söz konusu yasada da geçerlilik sağ-
layarak yasa ile yapılmış olan "lütuf'un, kendi
"doğal şümul"ünü kazanmasıdır. Ortada,
Anayasa Mahkemesi'nin, kendisini, parlamen-
tonun yerine koyup yeni bir hüküm inşası yok-
tur. Ortada var olan bir anayasa aykırılığının
saptanıp, kaldırılarak yine bizzat o yasanın ge-
çerlilik kazanmasını sağlamaktan ibarettir.
Bakanın da bilmesi gerekir
Bakanların, sandalyelerinin (portefeuille'le-
rinin) gerçek uzmanı olmaları, bir zonınlu ko-
şul değildir. Ama, demokrasinin genel
kurumlan-kavramlan-ilkeleri-etikleri üzerin-
de, mutlaka, yeterli ölçüde birikimleri, for-
masyonlan olmak gerekir. Onlann, demokrasi
ve hukuk algıları, eksiksiz olmak gerekir.
Dönem, "demokrasiyi yaşama-
derinleştirme çağı"dır. Bunun temeli de "de-
mokrasi hukukunun egemenliğini sağla-
ma"dır.
Bundan, kesin bir sonuç çıkar: "Ulusal
egemenlik" artık, salt bir söylence (mythe) de-
ğildir; demokrasi hukukuna uygun bir "ulus
moral kişüiği istenci ve gücü"dür. Ve yalnız da
parlamentoda merkezleşip belirmez. O, artık,
yalnız parlamentonun yukarıdan inen mono-
litik istenci değildir. Ulusal egemenlik gücü ve
yetkisi, "yargı işlevi"nde de merkezleşir, onun
"yargı eylemleri"nde de belirir ve bütün be-
lirlenmelerinde de "demokrasinin hukuku" ol-
muş olan "insan hakları" ilkeleriyle, yani,
bunlardan biri olan "eşitlik" ilkesiyle bağla-
nır. Yani, ulusal egemenliği belirten bir par-
lamento eylemi de (yasası da) eşitlik ilkesiyle
bağlı ve sınırlıdjr.
Ulusal egemenliğin bir başka merkezleşme
ve belirme yeri olan Anayasa Mahkemesi de
ulus egemenliği adına, parlamentonun insan
haklanna, onun eşitlik ilkesine uygunluğunu
denetleyen bir yetki ve güç merkezi olma işle-
vini yerine getirir. Bu, parlamentonun yerini
aJarak yasa koymak değildir; parlamentonun
ihlal ettiği "anayasal hukuk" üzerindeki bu ih-
lali kaldırarak söz konusu olayda, anayasal
hukukun gerçekleşmesine olanak hazırlama
oluşturur. Işte bu, böyle biline!..
Evet, geleneksel devlet ve siyasal iktidar hü-
kümranlığı kavramına bağlı olanlar şaşacak
ve öfkeleneceklerdir, ama; neyleyelim ki şöy-
le bir "çağdaş kamu hukuku" değerlendirmesi
vardır: Önceleri "taht"lar, sonraları, onu alt
ederek onun yerini almış olan "parlamento"
lar, özgürlük ve insan haklarının baş ihlalci-
leri olmuşlardır: Parlamentolar, içindeki ço-
ğunluğun hükümranhğını pekiştirmek üzere,
yüksek demokrasi hukukunu ihlal eden "ya-
sa"lar yapmaya çok yatkındırlar. Bunda da
"sandıktan çıkmışhk", böylece, "egemenliğin,
tekelci sahipliğini" kazanmışlık tezine daya-
nırlar.
Kaygı verici
Fakat, bir korkuya kapılmayın: Çağdaş ka-
mu hukuku, insan haklarını, örneğin, onun
eşitlik ilkesini, parlamentonun dahi ihlalinden
korumanın yolunu bulmuştur: Yasaların, ana-
yasaya uygunluğunun araştırılması-
saptanması-iptali süreci ve mekanizması ile!..
Sandıktan çıkarak "yönetici istenç" niteliğini
ve yetkisini kazanmış olan parlamentonun da-
hi işlemlerini (yasalarını), bağımsız yargı de-
netimine bağlama ile!..
Kısacası, bu, ne demektir?
Parlamentonun, anayasa içre olmayan ey-
lemini geçersiz kılmak; bu engelin ortadan
kalkmasıyla açılan olanak içinde, insan hak-
larının doğal olarak gerçekleşmesine olanak
vermek demektir. Bunun, yargının kendisini,
parlamentonun yerine koyması ile hiçbir ilgi-
si yoktur. Bu, yalnızca ve yalnızca, demokra-
si hukukuna aykırılığın kaldırılması ile bu ay-
kırılığın yerine, kendiliğinden, bir insan haİc-
kımn gelmesidir.
Evet, parlamento yasa yapar: tnsan hakla-
rını gerçekleştirmek üzere vt insan hakları ile
de mutlaka sınırlı olarak... Anayasa Mahke-
mesi de bu eylemin, gerçekten insan haklan
içinde olup olmadığını; hak dağıtırken, ana-
yasadaki demokrasi hukukunun ilkelerini bo-
zup bozmadığıru araştırıp, deyimler. Adı üs-
tünde: Bu, bir saptama, ve saptananı deyim-
lemedir. Yapılan, yeni bir yasama işlemi de-
ğildir; hukuk dışı olarak yapılmış bir işlemin
geçersizliğini saptama ve deyimlemedir. Geçer-
sizlik saptanınca da geçerli olan, yeni bir ya-
sal eyleme gerek kalmadan, kendiliğinden
meydana çıkar, uygulanma gücü kazanır.
Anayasa Mahkemesi, "koşullu tahliye" de-
nen eylemde içine düşülen "eşitlik ilkesinin ih-
lali"ni saptayarak "eşitlik hukuku"nu deyim-
lemiştir. Işte o kadar.
Kaygılanmayalım, ama şu da bir tasadır:
Yüksek Mahkememize bu yetkiyi, anayasa
vermiştir. Fakat, ulusal egemenliği, yalnız, se-
çilmişlerden oluşan parlamentonun çoğunluk
istencinden ibaret görenler, yargının da bir
ulusal istenç merkezi ve belirme yeri olduğu
gerçeğini, bir türlü özümseyememektedirler.
Sokaktaki insanın bile içine sindirmesi gerekli
olan bu gerçeği, bir Adalet Bakanı'nın özüm-
seyememesi, sindirememesi, tasadan da iler-
de bir kaygıdır.
OKTAYAKBAL
Adayları Seçerken...
Bir bir saysam mı?
Yakup Kadri, Falih Rıfkı, Yunus Nadi, Nadir Nadi, Faruk
Nafiz, Yahya Kemal, Ruşen Eşref, Orhan Seyfi, Yusuf Ziya
Ortaç, Abdülhak Hamid, Hüseyin Rahmi, Kemalettin Kamu,
Enis Behiç. Ömer Bedrettin, Behçet Kemal Çağlar, Hüseyin
Cahit Yalçın, Reşat Nuri Güntekin vb...
İlk aklıma gelenler bunlar.
TBMM'de yer almış yazarlar, şaırler..
Bir de son on beş yirmi yılın Meclislerine bakın. Bir tek
gerçek şair, yazar, kültür ve bilim adamı var mı?
Gazetelerde aday adaylarının adları çıkmaya başladı. Söy-
lendiğine göre seçime katılmaya hak kazanan partilenmız lis-
telerıne tanınmış sinema ve tiyatro sanatçılarını alacaklarmış!
Tatlıses'ten başlayarak nice ünlü 'y'ldız'! Sanıyorlar ki seç-
men, sesini, guzelliğini beğendiğı kişileri Meclis'e gönderır!
Bu, bir yanılgıdır. Bilinçli seçmen TBMM ile Yeşilçam'ı birbi-
rinden ayırmasını bilecektir.
Bir tek şaır, yazar, ressam, müzikçi, bilimci yok, ama bol
bol sinemacı, tiyatrocu var. Bu görünüş bile nereden nereye
geldiğimizi göstermez mi? Parlamento, bir sahne mi? Belki
de sahne! Ama düşüncelerin. göruşlerin etkin olduğu, olması
gerektiği bir sahne...
Partiler ucuz yollara sapmakta kendileri için yarar mı gö-
rüyorlar? Oy toplamak için türlü reklam yönternlerine baş-
vurmak son yılların özelliği. Sloganlar, ünlü adlar partilere
oy getirir yanılgısı var. İtalya'da bir seks yıldızı parlamentoya
girdi ya, bizde de buna benzer kimseler niye halktan oy al-
masın görüşü egemenleşiyor. Oysa bu tür çareler ne iktidar
ne de muhalefeti kurtarır, olsa olsa bilinçli seçmenlerın gö-
zünde küçük düşürür.
Parlamentoya ulusun değişik çevrelerinin en seçkin kişi-
leri girmelidir. Bir ulusun beynidir parlamentolar... Yalnız belirli
çevreierin, daha doğrusu parababalarının, işadamlarının,
ağaların, şıhların, arazi sahiplerinin egemenlik kuracakları
bir yer değildir. Bakın, bugünkü Meclis'te kaç işçi var, kaç
sendikacı var, kaç kadın var, kaç sanatçı var, kaç yazar var?
Böyle bir parlamento ulusu temsil edebilir mi?
SHP adaylardan önce beş. sonra da on milyon istiyormuş.
Öteki partilerde de koşullar böyledır. Ama bu kadarla işin için-
den çıkılır mı? Bir aday elli ya da yüz milyon harcamazsa se-
çilme olanağı bulamazmış. Elli ya da yüz milyon! Hangi ba-
bayiğit bu parayı adaylık uğruna harcayabilir? Daha doğru-
su bulabilir? O zaman yeni parlamento yine zenginlenn bu-
luşmayeri olacaktır. "Halkın, halk için, halkla birlikte" yöne-
timi demek olan demokrasi bu koşullarda yaşar mı, daha doğ-
rusu kurulabilir mi?
1991 seçımlerinde partiler, özellikle SHP, adaylannı çok
özenle belirlemek zorundadır Bilım, sanat, kültür adamları,
emekçiler, kadınlar, bir yana itılip de karşımıza hepsi birbiri-
nin benzeri fırsatçılar ordusu çıkarılacaksa yeni seçime ne
gerek var? ANAP'ın adaylannı zaten halk belirlemeyecek, onu
Bay Özal tek tek seçecek. DYP'de de her şey genel başka-
nın isteğine göre gerçekleşecek. Önseçim yapan tek parti
SHP idi. O da bu demokratik uygulamayı yapamazsa görü-
nüş hiç de hoş olmayacak.
Partilerimiz adaylannı belirlerken oy istedikleri seçmenle-
rin o kadar da saf olmadıklarını bilmelidirler. İçi kof parlak
adlaıia büyük oy elde edeceklerını sananlar yanıldıklarını acı
biçimde göreceklerdir. Demokrasi, belirli kişilere, çevrelere
dayanarak kurulmaz. Ortaya çıka çıka bellı bir oligarşi, yani
zengin kesimlerin, egemenlerin ortak yönetimi çıkar.
DAN HABERLER
NAZLI
ERAY
bütün kitapları
vesonkitabı
KUŞ KAFESİNDEKİ TENOR
son öyküleri /14.000 lira
AŞK ARTIK BURADA OTURMUYOR
rornan/13.000 lira
KIZ ÖPME KUYRUĞU
oykuler/14.0C)0 lira
ARZU SAPAĞINDA İNECEK VAR
roman/16.000 lira
GECEYİ TANIDIM
oykuler/14.000 lira
DENİZ KENARINDA PAZARTESİ
roman/10.000 lira
YOLDAN GEÇEN ÖYKÜLER
oykuler/17.000 lira
PASİFİK GÜNLERİ
roman/10.000 lira
AHBAYIMAH
oykuler/14.000 lira
ORPHEE
roman/11.000
CAN YAYINLAR1 / Babıâli Cad. No. 19/2. >4410 Cagaloglu, İstanbul
BAŞSAĞLIĞI
Cumhuriyet Gazetesi Başyazan, değerli duşünür, politika
adamı
NADİR NADf nin
ölümunden büyük bir üzuntü duydum.
Atatürk ilke ve devrimlerinin yılmaz savunucusu,
demokrasi ve çağdaş uygarlık düzeyimizin ödunsuz
neferi, drnek büyüğumuze, Tanrı'dan rahmet, kederli
ailesine, Cumhuriyet gazetesi mensuplarına, Türk
basınımızın saygın üyelerine şahsım ve belediye meclis
üyelerim adına başsağlığı dilerim.
AHMET YILMAZ
GAZİANTEP ŞEHİTKÂMtL BELEDİYE BAŞKANI
ACIKAYBIMIZ
Değerli uyemız, saygıdeğer insan
Maden Yuk Muhendisi
M. TÂNER CÖMERTİ
(1936-27.08.1991)
yıtırdik. Acımız sonsuzdur. Cenazesı 29.8.1991 Perşembe (bugun)
Ankara Maltepe Camii'nden öğle namazım muteakıp
kaldırılacaktır. Ailesine, yakınlanna ve Maden Mühendisleri
topluluğuna başsağlığı dileriz.
TMMOB Maden Mühendisleri Odası
Gerçek Atatürkçu,
basın evrenimizin büyük savaşımcısı
NADİR NADİ'yi
yitirmenin acısı içindeyiz
EM. ÖĞ. MÜYESSER-SAMt GÜRTÜRK
AQKAYBIMIZ
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Planlama
Müdürlüğü personeli,
Yiiksel Mimar
NİLÜFER ÜSTÜNEL'İ
kaybetmiş olmanın derin üzüntüsü içindeyiz.
Kendisine rahmet, ailesine başsağlığı dileriz.
MESAİ ARKADAŞLARI
ACI KAYBIMIZ
Merhum Nusret Ögeer ve merhurae Lütfiye ögecr'in oğlu; Bora
\e Le\ent'in değerli babası, Dursun Ögeer'in sevgili eşi
SEKA Dalaman Müessesesi Emekli Müdttrü
Onııan Y. Mühendisi
HÜSEYİN HİLMİ
ÖGEER
28.8.1991 tanhinde Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Merhumun
cenazesi 29.8.1991 (bugün) tarihinde Erenköy Sahrayı Cedid
Camiı'nde kılınacak ikındi namazınj müleakiben defnedilecekiir.
Allah'ın rahmeti üzerine olsun.
AİLESİ
AQ KAYBIM1Z
SEKA Dalaman Müessesesi eski Müdürümüz,
Değerli insan
Orman Y. Muhendisi
HÜSEYİN HİLMİ
ÖGEER'in
vefatı sebebiyle derin üzıintu içensindeyiz. Merhumun cenazesi
29.8.1991 (bugun) tarihinde Erenköy Sahrayı Cedid Camii'nde
kılınacak ikindi namazım müteakip defnedilecektir. Merhuma
Cenab-ı Hak'tan mağfıret niyaz eder, kederli ailesine ve SEKA
camiasına başsağlığı dileriz.
SEKA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
PENCERE
Işbölümü...
Sovyetlerdeki operet darbesi, bizde ortaoyununa dönüş-
tü. Her şey tamamdı. Köçek, çengi ve curcunabazların ar-
dından pışekâr ile kavuklu sahneye çıktılar. Oyuncular alıp
verdıkçe coştular. Allah sizı ınandırsın, Moskova'daki askeri
darbeye çok sert çıktılar; meğer aramızda ne kuyruğu kesik
aslanlar varmış, gözüpek ve çatal yürek...
Herkes Yeltsin'i övdü:
— Adamı gördün mü! Tankın üstüne çıkıp askeri darbeye
meydan okudu...
— Sen nerede gördün?
— Televizyonda!
— Allah Allah. bu nasıl iş? Darbeciler Yeltsin'i neden tele-
vizyonda gösteriyorlar?
— Bilmem...
Kıytınk Şili ordusu, Cumhurbaşkanı Allende'yi topa tutup
başkanlık sarayını yerle yeksan ederken Amerika'yı bile kor-
kutan Kızılordu'nun operet darbesinde Yeltsin'e televizyon
tahsis edildi, ardından Rus halkı meydanlara döküldü. Bizim
Kenan Paşa darbeyi hiç beğenmedi:
— Böyle darbe mi olur?"
— Valla olmaz...
•
Çar istibdadından sonra yetmiş yıl tek parti yönetim ve gö-
zetiminde yaşayan Rus halkının darbeye karşı meydanlara
dökülmesi etkileyicıdir; ama, İran halkı da kırk yıl Şah dikta-
sında yaşadıktan sonra ülkenın bütün kentlerinde meydan
meydan dalgalanmadı mı?
Oysa İran halkı için herkesin söyledikleri tümden olumsuz-
du; ne deniyordu:
— Bu halk kıpırdamaz!...
İranlı bir şoför:
— Bizim halk, demişti, miskindir; önüne bir ciğer atsan kö-
pekler gibi üstüne saldırır da Şah'a boyun eğer...
iran halkı bu suçlamalann sahiplerini yalancı çıkardı; ama,
bugünkü durum nedir? iran demokrasiye kavuşabildı mi? İn-
san hakları ve temel özgürlüklere dayalı bir düzen kurmak
kolay olmuyor; çok emek istiyor.
Tarihi yapan halktır
Halkın dönüşumü tarihin değişimini yaratır Bu da zaman
ve mekâna göre değerlendirilir. 1789'da Bastille zindanlannı
basan halk kitleleri 19'uncu yüzyıl boyunca Fransa'da gerid
çevreierin baskısından kurtulamadı. 1973'te askeri darbenin
zokasını yiyen Şilı bugün bile gerçek anlamda kendisine ge-
lemedı. Dünya halkları ınışli çıkışiı ve gelgitlı süreçlerde, ki-
mi zaman pısarak, kimi zaman ayaklanarak tarih oluşturu-
yor. Hiçbir halk, ötekinden ne daha soylu ne de daha üstün-
dür.
Ya Anadolu halkı?..
Çağımızda bir halkın ciddı bir askeri darbeye direnmesi
-ilk aşamada- olanaksız gibidir. Bilgısayarla donatılmış me-
kanıze silahlı örgüt, iktidara darbeyi vururken ülkenin ileti-
şim ağını ele geçirip toplumu örgütsüz kalabalığa dönüştü-
rebiliyor. 12 Eylül'de, anarşı ve terörden bitkin halk yığınlan,
darbeyi göğüsleyebilecek bilinç ve dirençten yoksundu.
Direnen yok muydu?
Olmaz olur mu?
12 Eylül'e karşı duranlar elbet oldu; milyona yakın yurtta-
şın ve aydının gözaltına alınması, demir parmaklıkların tur-
nikesinden geçırilmesi, işkence tezgâhında on binlerce kişi-
nin direncinin sınanması ne anlama geliyor? Biz, Cumhuri-
yet gazetesinden üç yazarımızı 12 Eylül askeri darbesinin iş-
kencehanesine ve hapishanesine verdik. Ali Sirmen, Orhan
Apaydın, Oktay Akbal cezaevinde yattılar. Başyazarımız Na-
dir Nadi, sıkıyönetım mahkemesinde yargılanıp mahkûm edi-
lirken yetmiş beş yaşındaydı. Gazetemiz sıkıyönetimce çe-
,sitli kez kapatılırken Ali Sirmen, 12 Eylül hapishanelerinde
üç yıl askeri yönetıme direndi; yazarımız Orhan Apaydın as-
keri faşizmin zındanlarında sağlığını yitirerek gözlerini yasa-
ma kapadı.
• • ' • • - ' "
Birkaç gün önce Babıali'nin ünlû Peyam-ı Sabarfmöa bir
yazıgördüm. Nediyor? "Cumhuriyet, So/yetler'dekidarbeye
karşı yeterince sert çıkmamış, kıvırmış..."
Vallahı, biz bundan böyle sayın refikimizle işbölümü yap-
tık; Rusya'dakı, Patagonya'daki, Hotanto'daki askeri darbe-
lere karşı Peyam-ı Sabah kahramanca karşı durup demokra-
siyi koruyacak; biz Türkiye içindekilerle meşgul olacağız.
ZİVERBEYKÖŞKÜ
llhan Selçuk
12. bası 8.000 lira (KDV içinde)
Çağdaş YayınUm Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-fstanbul
ödemdi göndeıümez.
Cumhuriyet Kitap Kulübü Merkezi'nde
Okur, Yazarıyla Buluşuyor
ALTIN KİTAPLAR
YAZARLARIİMZALIYOR
İ M Z A G Ü N L E R İ
B U G Ü N
2 9 \ Ğ I S T O S
17.00 - 20.00
Prof. Dr.
ÖZCANKÖKNEL
Doç.Dr.
İLKAYKASATURA
AHMET TURAL
Y A R I N
3 0 A Ğ L S T O S
16.00 - 20.00
GÜLTEN DAYIOĞLU-ATİLLÂ DORSAY
A CUMHURİYET KİTAP KULUBU
ZAMBAK SOKAK, 4/1, BEYOĞLU Tel: 152 38 81 - 152 38 82
UYELERE
İN0İRİM
Dışbank Otomasyon Müdürlüğü'nde
Görevlendirilmek Üzere
Yazılım Elemanları
Alınacaktır.
Dışbank'ın modern Bilgi Sislem mimarisi üzer/nde, ojojıda belirfılen temel lconularda çalı;ma yürütecel:
genç, dınamik, elcip çalışmasına uygun, Istanbul'da görevlendirilecelc T a ı ı l l H l U a a ı l a r ı ' n a
gereksinim duyulmalttadır
SİSTEM YAZILIMI VE VERİ TABANI
KONUSUNDA ÇALIŞACAK YAZILIM MÜHENDİSLERİ
. Ijletim sistemleri, Sistem Progromlama (Unısys CTOS ve/veya MCP l>letım Sistemleri),
. Veri lletişim Ağı |X.25,BNA,Poll/Select) Tasarım, Programlama ve Güncellestirilmesi,
. Veri Tabanı Yönetimi (DMSII),
. Sistem, Ağ ve Yeri Tabanı Börünleştirmesi,
• Araşfırma, Geliştirme ve Fizibilite,
. Özel Projeler Tosarım, Uyguloma, Gelijfirroe ve Desteği konulorında çalijocok mühendislerin
en az lisans eğirimi almıs olmaları
UYGULAMA YAZILIMLARI KONUSUNDA ÇALIŞACAK
SİSTEM ÇÖZÜMLEYİCİ / SİSTEM TASARIMCISI
UYGULAMA PROGRAMCILARI
Client Server mımansıne sahıp bılgisayar sistemleri ve/veya bu bilgisayar sistemleri ile bütünlesik ağ yapılan
arocılığı ile gefçek zamanlı erişilen Host Sistemler üzerınde gelistırilen/gelıstirilecek projelerde analiz,
tasanm ve kodlama çalışmalannı yürütecek elemanların en az ön lisans eğitimi almıs olmaları gerekmektedir.
Adayların:
. Bilgisayar/Yazılım Muhendislıği Bilgisayar, Matemotik Bilimlen Mûhendisliği veva
Matemafılc Temel Bılı'm dallarından birinden en az lisans;
Bilgisayar Programcılığı dalındo en az on lisans eğitımi almış olmalorı.
. Tercihan 26 yoşını geçmemış olmaları,
. Türkçe'nm anlam ve anlatım özelliklerini ve ingilizce'yi iyi bilmelerı,
. Askerliğinı yapmamış erkek adaylorın en az iki yıl tecil ettırmis olmaları
gerekmektedir
Basvuruların, aynntılı öjgeçmis ve yeni çekilmis bir foloğrafla birlikte
en geç 6 Eylül I99İ larıhıne kodar asağıdaki adrese yapılması rica olunur
TÜRK DIŞ TİCARET BANKASI A.Ş.
GENEL MÜDÜRLÜK-PERSONEL MÜDÜRLÜĞÜ
Yıldtzposta Cad. Nc:54 80280 Gayreffepe-lstanbul
DIŞBAIMK