22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜSLER 2 AĞUSTOS 1991 Korku ve Kaygı MELİH CEVDET ANDAY KorkuJarımızı büıyoruz (sözgelışı bende yuksekük korkusu vardır, yuksekten aşağı ba- kamam), ama kaygılanmız ıçın söyleyemeyız bunu Prof Dr Özcan Köknel, geçen yıl ga- zetemızın KİTAP ekınde sözkonusu ettığun "Korkular" adlı yapıtmda Kaygı ıçın şöyle der "Kaygı (anksıyete) insanlarda doğnştan varolan, belirsiz, gerçekle bağlantısız, anla- şılması, anlaülması, ungetenmesi, tasarlanma- sı olanaksız, gelecege yonelik, hoş olmayan, ekm veren bır duygnlamm durumadur." Or- taçağ'da özellıkle rahıplerın tutulduğu ganp bır hastalık varmış Acedia. Bu yılın tnayıs ayında basılan "Korku ve Kaygı" adlı kıtap, bu hastalık ustüne şu bılgıyı venyor "Bo has- talık tam anlarrmla ka\gı demektır. Toplum- sal olarak bunun nedenı, rahiplerin herhangi bir işte çalışmamalannda, boş dunnalannda yatar. Rahipler ya herhangi bir iş yapmaya- caklardı, ya da bir iş yapmalan için izio ve- rildigJnde, bu işte bir anlam anunayacaklar- dı. O donetne ilişkin metinlerde yer alan bil- gjler hastalann huzursuz bir biçimde, kaygı içinde sağa sola koşuştuklanndan soz edıyor. Hastalar olaganustu bitkin ve melankoliktir- ler, çunku besabuu vennek zorunda olduklan bir gunah içinde olduklannı duşunmektedir- ler." Hrıstıyanlığın getırdığı bır kaygıdır bu ve dünyada bulunma, yaşama günahından kay- naklanır. Yuhanna "Dunyada kaygınız vardır" dıyor Suçluyuz, bunun cezasını çe- kıyoruz Ama işte suçumuzun tam olarak bı- lıncınde değılız, bu yüzden korkmnyornz da, kaygdanıyoruz. öyleyse şımdı, Prof Dr öz- can Köknel'ın Kaygı tanımını bır de elımız- dekı kıtaptan doğnılayalım Haımar von Dıt- furth, her bın kendı alanında tanınmış bırer bılgın olan Rıchard Alewyn, Rudolf Bıtz, Ru- dolf Cohen, Jürgen Habermas, Hans Kunz, Horst-E Rıchter, Walter Schulz arasında bır tartışma ortamı hazırlamış ve bu bılgınlere korku ıle kaygı'yı kendı bılım dalları açısın- dan yorumlama olanağını sağlamış îmdı Walter Schulz şöyle dıyor "Kıerkegaard'ın Kaygı Kavramı adlı yapı- tındakı korku ve kaygı aynmından yola çıka- cağım. Bu aynm şöyledır- Korku beürlı bır şe- ye yönelmıştır, nesneye bağlıdır. Kaygı ıse hep behrsızdır; herhangı bır yöneümı olan bır duy- gu değıl, nesnesı olmayan bır ruhsal durum- dur " Düşunur şu ılgınç sözlen eklıyor "Korku ve kaygının bu aynnundan yola çıkügınuzda şununla karşılaşınz: Ozellikle Yunanhlar urafıodan benimsenen klasik- antik duşunce korku gonıngulerini tema edi- nirken, kaygı gorunguleriııi biç dikkate atana- nuşür. Korku ınsamn duşmanı tarafından yok edileceği ya da en azından zarar verileceği duygusundan kaynaklanır. Bu, insan olmanın bir parcasıdır, çnnkn insan Tann'dan farklı olarak tebükelerle dolu bir hayat surdurmek- tedir. Korku duygusunun anlabmı Platon'da açık seçik gorulmektedir. İnsan korkuyu an- cak cesur olmakla yenebilir. Korku Yunanlı- lar'da biç bir zaman nedeni belirsiz bir Dun- ya kaygtsına dönuşmemiştir." Buraya kadar aktardıklanmız ve yazdıkla- nmızla, dıyebılırız kı, korku ıle kaygıyı bır- bınnden ıyıce ayırdık Belırli bır şeye yönehk olan korkudan çokça korkmamız gerekmez, çünkü korkunun nedenı ya da nesnesı orta- dan kaldınldıkta ennce varacağızdır Bun- da bızım en büyük yardımcımız bılımler ol- muştur Orman, gece, hayaletler, nlyalar, fır- tına, gökgürültüsü, şımşek vb doğasal görün- gü ve olaylar korkutucu mtelıklerını yıtırmış- lerdır dıyeceğım ama dıyemıyorum. Çün- ku butün ınsanlığın aydırüığa, bılımlerm de her türlü kuşkuyu yok edıcı guce erdığıne ınanmıyorum Ama şunu genel olarak söyle- yebıhrız kı, Aydınlanma çağı, aklı baş tacı ederek, kör mançlardan kaynaklanan korku- lann egemenlığme son vermıştır Böylece kor- kulann tınsel olmayıp, tanhsel bır kategorı ol- dukları anlaşılmıştır. Burada tam bu- ennce kavuşamamamızın başlıca nedenı eskı korkula- rın yerıne yenı korkularm geçmesıdır örne- ğın savaş, tarıhın hıçbır dönemınde bugünkü kadar korkunç olmamıştı Ancak bunun yanında Kaygı tüm önemıni sürdüregelmektedır Sözgelışı, bugün karan- lık, bır korku konusu değıl, kaygı kavramı ıçı- ne gıren bır gerçeklıktır ve ılkel toplum ınsa- nırun mıstık korkulan dışında ele ahnacak bır öznıtelık taşımaktadır Rıchard Alewyn şöy- le dıyor "Kaygıyı doğuran ne tek başına gızemlılık- tır ne de tek başına tehlıke Bu ıkı olgunun bırbırıne baglanmasıdır Dehşet verıcı olan budur Kaygı, çagunızm başlıca saynlıklanndan bı- rı olma nıtehğını sürdürdüğtlne göre, demek gızem, uzenmızdekı etkısınden bır şey yıtır- memıştır Prof Dr Bedıa Akarsu, Felsefe Te- rımlerı Sözlüğü kıtabında şöyle dıyor- "Gı- zem -Duyuları aşan, usumuzun doğal duru- munda, varoluşu ve özü bıze kapalı, saklı ka- lan şey- Doğaüstü ınanç doğrulan " Ne düşündürücü bır durum! Yukarda adını andığım Rıchard Alewyn, Korku ve Kaygı adlı kıtabın Edebi Kaygı baş- lıklı bölümünde gerçekten parlak bır görüş atıyor ortaya, dıyor kı, "İşte bu dönemde, de- neyım dünyası dışmda, yaratılmış yapay kaygı cennetlen kuran yem bır edebıyat akımı doğ- du", Bunlar, "Tale of Terror" (Dehşet öy- külen) ıle "Korku Romaru" denen türlerdır Yazann, " deneyım dunyası dışında" ve "yapay kaygı cennetlen" sözlen üzennde dur- makta sanınm yarar var Deneyım dünyası dışmdakı kaygı, bızım ya- şamımızdakı kaygının bızden uzaklaştırılmış olduğu anlamında gelıyor Başka bır deyışle, nedemnı bılmedığım korku, roman olarak karşıma getmldığınde, ondan kurtulmuş ol- duğum sevıncıne kavuşuyorum. Benım yükü- mü yazın ustlenıyor Böylece kaygı yapayla- şıyor. Yapaylaşmış kaygı ıse keyıf vencıdır, dahası yapay bır cennettır Korku romanla- rının, dehşetı duyurma amacını güden film- lenn bunca ılgı görmesı nedenı açıkhğa kavuş- muştur amk Böylece sanat, yalrlızca bızı kur- tarmakla kalmıyor, bıze haz da venyor. Sanatın böyle bu- odev yüklenmesı yenı bır olay sayılmamahdır; elımızdekı kıtapta, eskı Yunanlılann kaygıyı değıl de, sadece korku- yu tanıdıklanna ıhşkın görüşu bır an ıçın bır yana bırakırsak, tragedya olayını daha ıyı an- lamak ıçm elımıze buyuk bır fırsat geçtığını söyleyebılınz Anstoteles, Poetıka adlı yapıtında, traged- yanın seyırcı uzenndekı etkısını anlatmak ıçın "katharsıs" sözcüğunu kullanır Bu sözcuk "anndırma" anlamına gelıyor Ne demek'' Annan kımdır1 ' Annan seyu-adır. Seyırcı, tra- gedyanın uyandırdığı korku duygusundan ötüni, korkudan aruur, başka bu: deyışle, baş- kası adma duyulan korku, kışının kaygılan- run kendı dışına yönelmesme yol açar Yok- sa kımı yanhş Freud'çü yorumlara uyularak sanıldığı gıbı, Kıral Oıdıpus tragedyasım sey- reden seyrrcı, babayı öldürmek ve ana ıle ev- lenmek suçlanndan annmış değıldır Sofok- les'ın çağında, ana ıle evlenme kurumu çok- tan tanhe kavuşmuştu, o sadece bır mıtos'- tu Ve daha Freud dünyaya gelmedığı ıçın, ba- bayı öldürme ıçtepısı de ortalıkta yoktu O za- man mıtos gıbı, tragedya da uısanı korkudan ve kaygıdan kurtarma ödevını yenne getırı- yordu, o kadar ARADABIR Yrd.Doç.Dr. ZEKAİGÖRGÜLÜ Yıldiz Üni. Şehir ve Bolge Planlama Bölümu İmar Planlamasında Mesleki Denetim Uygulaması Ulkemızde ılk kez ımar planlamasında da mesleki dene- tim uygulaması ya da kamuoyundakı yaygın deyışıyle vıze uy- gulaması Istanbul'da başlatıldı Şehır Plancıları Odası Istanbul Şubesı ıle Beşıktaş llçe Be- ledıyesı ve Buyukşehır Beledıyesı arasında konuya ıhşkın pro tokol geçen gunlerde ayn ayrı karşılıklı ımzalandı Planlama olgusu, 196O'lı yıllardan bu yana yasal ve ge- nelgeçer kurallardan oluşacak tabanını ve gıderek gelene- ğını bulma çabası ıçındedır Bu arayış ıçerısınde planlama- nın anlamı, nıtelığı, ozellikle de plancının konumu, ışlevlen ve yaptıkları hep tartışılır olmuştur Bılındığı gıbı 3194 sayılı Imar Kanunu'nun yürurluğe gırmesı ıle bırlıkte eleştınlen ve de alışılan bır yasal prosedur terk edılmış, plan onama yet- kılerı merkezı yonetımden yerel yonetımlere geçmıştır Planlamada yenı bır dönem böylece başlamış ve sureçte o gune kadar fazlaca etken olamayan yerel yonetımler, ılgılı örgutlenyle tum sorumlulukları ustlenmek durumunda kal- mışlardır Bu bağlamda plancılar da yonlendırme ve karar vermede daha ozgur olabılme kapısını aralamışlardır Dola- yısıyla ılgılı uzman çevrelerın ve kamuoyunun dıkkatlerı ye- rel yönetımlerın uygulamalarına ve plancıya çevrılmıştır Ye- rel yonetımlerın ve plancıların ortaya koyduğu eylemler tar- tışmalann odak noktasını oluşturur duruma gelmıştır Ozellik- le metropolıten alanlardakı uygulamalar 3030 sayılı kanun ıle bırlıkte bu tartışmalarda ağırlıklı bır yer tutmuştur Bılındığı ve hep soylendığı gıbı yenı Imar Kanunu'nun de- mokratık yaklaşımı savunulmuş, ancak yerel yönetımlen ha- zırlıksız yakaladığı vurgulanmıştır Parasal sorunlardan orgüt- lenmeye, bılmezlıkten deneyımsızl'ğe dek bu kurumlar bır dızı açmazla karşı karşıya kalmışlardır Bazı yerel yonetımler bu sorunları deneyımlı kurum ve kışılerden yardım alarak akılcı bır bıçımde aşmaya çalışırken, bazıları da yetkı ısterısı ıçın- de gerçekten krallıklannı ılan ederek gerı donulmez kayıp- lar yaratan uygulamalar sergılemışlerdır Bu uygulamalarda klasık dıye tanımladığımız planlama surecı bıle kaybedılmış kavram kargaşaları yaratılmış, formasyonu plancılıkla hıçbır bıçımde ılışkılı olmayan kurum ve kışıler plan yapar, ımzalar duruma gelmışlerdır Plan değışıklıklerı bıle, planlama tek- nığının temel kuralı olan halıhaztr harıtalara çızılmeyıp ay- dınger kâğrtlarda beledıye meclıslenne sunulup onayianır ol- muşlardır Bu toz duman içinde plancılar yerlerını saptama- da ve dırenmede güçlükler çekmışlerdır Temelde bu noktadan kaynaklanarak Şehır Plancıları Odası Istanbul Şubesı planlama surecının yenıden sağlıklaştırılma- sı, karar çevrelerının genışletılmesı, plancının gerçek yenne oturtulması ve korunması planlama nıtelık ve teknıklerının yukseltılmesı ve yerel yonetımlere konunun oncelıklı sahıbı olarak yardımcı olunması amaçları ıle mesleki denetımı oluş- turma arayışı ıçıne gırmıştır Öncelıkle şubemızın sorumluluk alanı olmasırtıbanylekonu Istanbul Buyukşehır Beledıyesı'ne ıletılmış ve goruşlerımız plancılık adına duzeylı çağdaş, demokratık yankılanmalar bulmuştur Aynı davranışlar Beşıktaş llçe Beledıyesı'nce de ortaya konulmuştur Hedef ve dıleğımız, yararları şehırlerımız ve yaşayanlar adına kısa donemde ortaya çıkacak olan bu uygulama ve ışbırlığının öncelıkle Istanbul metropolıten alanı butununde gıderek de ulke genelınde yayılmasıdır QMÜCÂDELE ÎJMUCADEL HAKLIYIZ KA^ANACAGIZ "Biz ki, yannıyız halkın Umudu, yüz akıyız, Hıncı, namusu..." * 12 TEMMUZ'DA DÜŞENLER YAŞIYOR •k HALKIN HAKLI MÜCADELESİ ENGELLENEMEZ * BUSH HALKIMIZIN DOSTU OLAMAZ * 1. YILIMIZA GİRERKEN Vsküp9 Manastır9 Ohrl^den tzlenimler Manastır, çepçevre yeşil tepeler arasında zumrut gibi sevimli bir kent, Uskup'ten daha kuçuk. Vaktiyle Makedonya'nın başta gelen en buyuk kenti imiş. Her yönuyle uygar. Önce Ataturk'un okuduğu askeri okula gidiyoruz. Prof. Dr. KEMAL ÖNEN Üskup Tıp Fakültesı'nde böbrek hastalık- lan \e dıalızle ılışkılı bır bılımsel toplantı- ya dostum Prof Dr Momır Polenakovıç ve Prof Dr Georgı Masın'ın nazık davetlen ıle kısa bır sure önce katıldım 500 yılı aş- kın bır sure yaşadığımız ve köklu ılışkılerı mızın bulunduğu bu uç güzel kentten bazı ızlenımler aktarmak gereğını duydum Üsküp'e, Belgrad'da durarak uçakla gıt- tık Gün boyu beklenıldığı ıçın bundan ya- rarlanıp bazı yerlerı, bu arada ünlü "Kale Meydanı" ve çevresını tekrar gezdık Belg- rad Kalesı, kentı ıkıye bölerek ıçınden ge- çen Sava'nın Tuna Irmağı'na ulaştığı yerde kurulmuş Ta 1 yuzyıldan gelen bır yapıt Roma, Bızans, Sırp ve Türk penodlannda çeşıtlı onanm ve yenılenmeler geçırmış "Kale Meydan Parkı'ndan" sonra köprüle- nne ve kapılarına ulaşüıyor Bınsının de adı "tsttnbul Kapıa." Kale ıcındekı alandan Tu- na, Sava ve karşı bölgelere bakış zevklı ve etkıleyıcı Alanda bır de turbe bulunuyor, şehit ya da Damat Ali Paşa Turbesi. Ne ya- zık kı bakımı ıyı değıl Güzel ve hızla gelı- şen bır kent Belgrad 45 dakıkalık bu- uçuşla Üsküp'teyız gece geç vakıt Prof Momır ve arkadaşlanmn havaalanındakı karşılamalan, bılım ve kul- tur adına yakışır bır davramştı Üsküp yepyenı, temız, düzenlı, rahat bır kent Bıraz uzak planda karh tepelen ıle "Şar Dagı." Yemyeşıl ağaçlarla dopdolu ya- maçlan ve ortasından akan Vardar Irmağı rahatlık duygulan uyandırıyor ınsanda Bu tanhsel kent 1963'tekı büyük yer sarsıntısı ıle yıkılmış, yemden yapılmış Buna Yugos- lavya ve Üskup yanında pekçok dış ülke de katümış ve bundan ötüru Üskup'e "the cıty of sohdarıty" (dayanışma kentı) denılmış Yahya Kraıal Üskupludür, çok sever o za- mankı Üskup'u, Bursa'ya benzetır ve "Üs- kup kı Şar-Dagı'nda devanudır Bursa'mn" der Vardar uzenndekı tanhsel "Taş Köprü" yü gecınce eskı bölümde hemen kapab carşı, bıt pazarı ıle geçmışm ızlenımını koruyan bölümdesınız Ama eskı kent ve Vardar'ın karşı tarafında yollan, bınalan, alışvenş merkezlen, okullan, ünıversıtesı, kultür- sanat yapıtlan ıle yenı Üskup etkılıyor ın- sanı Bılım akademısının çok kullanışlı gü zel genış, saJonlarında bılımsel toplantımn açıhşına Makedonya Meclıs Başkanı, ünı- versıte rektörü, bılım akademısı başkanı da katıldılar Açılış töremndekı konuşmamda, Üskup'un, genel olarak Makedonya'nın bız Turkler ıçm özel bır yanı ve anlamı oldu- ğunu kısaca behrttım ttalyan, Alman ve Bulgar bıhm adamlanmn da katıldığı bu 2 gun süren toplantıda ıçten ılgı gördük Sureklı olarak gehsen güzel Üsküp yer yer gözlenen camılenyle de geçmışe ıhşkın anı- lar, kültürel-sosyal bırıkım ve varlığımızı sımgelıyor "Turk ve Makedon>alı etkUeşimleri" örtülü, fakat belırgın Üskür> te, Manastır'da, Ohn'de ınsanların tutum, bakış, davranışlannda bızlerle uyumlu o ka- dar çok şey göruyor kı kendınızı bır yabana ülkede gıbı hıssetmıyorsunuz Yemeklen, kebap-çıcı, dolma vd pekçoğu hıç yabancı gelmıyor bıze. Gazı Baba, camıler (Musta- fa Paşa, Murat Paşa vd) çarşılar, Türk- Müsluman mahalleler bızlerden kalan mad dı ızler, fakat, moral-duygusal etkıleşım ve benzerlıkler bunlardan fazla, Mustafa Pa- şa Camısı ve yanındakı türbede bıraz bur kulduk Konsoloslugumuzun 40-50 metre kadar yakınındakı bu yapıtlann muhmel hahnden' 500 bın nüfuslu bu Makedonya kentın- de ıyı bır ünıversıte, sanat ve kultür merkez- len, müzelen var Hele operasında "Rıgo - letto"nun mukemmel bır performansını sey- retmek çok etkıledı Manastır'a gıdıyomz Üsküp'ten otomo- bılle yaklaşık 3 saat, Tıtov ve Pırlepe'den ge- çüıyor Yolun ılk bölümünde Vardar'ı önce ovada sonrada dık-sarp ve yeşıl yamaçlar arasında akarken gözleyerek gidiyoruz Var- dar etrafındakı küçük ovada gıderken ak- hma. "Vardar Ovası Vardar Ovası / Kaza- namadım rakı parası" dıyen ünlü Rumelı turkusu ve onu çok seven Ataturk gelıyor Pırlepe Ovası ve uzaklarda karh dağlar gö- runüyor Çok ıyı tütün yetışırmış Pırlepe 1 de. Konut sorunu çözümlenmış Üsküp'te ve Yugoslavya'da Yoklukyok Makedonya as- hnda bır tarım ve hayvancılık bölgesı Sa- nayı nıspeten yenı gelışıyor Pelagonıa Va- dısı'nı geçıp bır süre sonra Manastır'a van- yoruz Manastır, çepçevre yeşıl tepeler ara- sında zumrüt gıbı sevımlı bır kent, Üskup 1 ten daha küçuk Vaktiyle Makedonya'nın başta gelen en büyük kentı ımış Her yönüy- le uygar önce Atatürk'ün okuduğu asken okula gidiyoruz Meydanda, kışla gıbı bır okul, ıyı korunmuş Kapısından "TC'nın kurucusu Ataturk'un (M Kemal) bu okul- da öğrenım görduğünu" belırten bır yazı var Bır yandan gunır, bır yandan da bu- ruk bır duygu ıle bakıyor, fotOBraflar çekı- yoruz Manastır'da bır ünıversıte var Tıp fa- kültesı yok Okulun bulunduğu meydandan başlayan ve kentın en eskı caddesıne gırı- yoruz (Şırok sokak-genış cadde) Sağlı sollu ışyerlen ve daha da önemlısı ta eskılerden gelen ve korunmuş taş bınalan, kendıne öz- gu bıçemı (stıh) ıle sevrederken âdeta \99ff\u yıllann baslanna daha eskılere gıdıyorsu- nuz ve gene Mustafa Kemal'ın asken öğren- cı gıvsılen ıle bu caddede genp dolaştığını düşunuyorsunuz. Manastır ıçınden de bır ır- mak akar, Vardar gıbı büyuk değıl "Dra- gon Irmağı" Caddenın sonuna yakın ıkı ca- mı hemen gözumüze çarpıyor Manastır gu- zel ve ıyı gıyımlı kızlan-hanımlan ıle de öte- den ben ünlü ımıs. Cumartesı günu ıdı, bır- den öğle tatıh başlamış ohnah kı gruplar ha- lmde genç kızlar-erkekler caddeyı doldur- dular Neşeh tavırlan, mutlu ve dost yuzle- n ıle somurtkan, kıbırlı Avnıpalı değıl, fa- kat bızlere benzer "guleryuzlu Makedonyah" ve "tatlı Avrupalılar" Ma- nastır'dan Ohn'ye yönelıyoruz Ohn'ye var- madan hemen yakınında gölun (Ohrı Gö- lu) kıyısındakı şırın bır tunst beldesıne uğ- ruyoruz, Struga-göl kıyısındakı dıalız has- tanesmın duzenı ve düzeyı ıse mukemmel Her ülkeden böbrek hastasına dıalız hızmetı venyor Hastanedekı konuksever doktor meslektaşlann arasında bır de Turku, Dr Mustafa'yı gönnek ve onun duyumsadığı zevk ve gururu gözlemek mutlu edıyor bı- zı Ohrı, gölün kıyısında tatlı yamaçh yeşıl tepelere doğnı yerleşerek kurulmuş Bu şı- nn ve zıynet gıbı kent bır surpnz oldu Ohn, Türklenn Makedonya'dakı ılk yerleştm böl- gelennden Gölü, çarşısı, lımanı, parklan, özgün el ışlemelenyle gerçek bır tunst ve dınlenme beldesı Ohn Kısacası Makedonya çok şey söyler bıze Yahya Kemal'ın deyışıyle "çok seneleT geçse de" o bızde bır ıç yaşayışıdır Oralarda yasayanlara mutluluklar dıleverek, sevgılerle. T.C SORGUN ASLtYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Esas No 1989/781-745-743-783-841 Karar No 1991/98-101-100-99-97 Davacılar Haa Velı Yaşaı, Şevket Güvenç, ömer özer, Hasan öz demır ve Satümış Özdemır vekılı Av Ahmet Ateş tarafından davalı lar ömer Helvacı ve dava artadaşlan aleyhme açmış bulunduğu Tapu ıptalı ıfrazen tescıl davasının yapılıp bıtınlen yargılama sonunda Davalılardan Hürü Duygu, Durak Arslan, Muzaffer Yeşıl, Fatış Koç ve AJınza koç ısunlı şahıslann leblıgata yarar açık adreslen mah- kemece tespıt edılemedıjı gıbı kolluk kuvvetlennce yapılan araşür- mada da adreslen tespıt edılemedığınden Sorgun üçesı Yazlak mahallesmde kaın bulunan 158 ada 3 parsel sayılı tasınmazm tapusunun ıptalı ıle teknık büırkışısının krokısınde (A) harfi ıle göstenlen 0895 11 m2'hk kısmın Davacı Hacı Velı Yaşar adına, 0394 67 m2'lık kısmının davaa Şevket Güvenç adına, 0773 36 m2'hk kısmının davacı ömer Özer adına, 1103 67 m2'lık kısmırun davacı Hasan özdemır adına, 923 42 m2 bk kısmının davacı Satıl- mif özdemır adına ıfrazen tapuya tesçılıne karar venldığınden ış bu karann adreslen tespıt edılemeyen >-ukanda ısımlen yazıh bulunan davaiılara 7201 sayılı Teblıgat Kanunu'nun 29 ve devamı maddelen gereğınce ış bu ılanın yayım tanhınden ıtıbaren 15 gün sonra teblığ edılmış sayılacağına karar venleceğı ılanen teblığ olunur Basın 48644 OZGURLUK DUNYASI AĞUSTOS SAYISI ÇIKTI BAYÎLERDE tLAN T.C. KİLİS ASLtYE CEZA MAHKEMESİ HÂKİMLtĞt'NDEN Sayı 1989/15 Esas 1991/123 Karar 31101988 tanhınde müştekı M Seyfetun Şurupcu'ya karşılıksız çek keşıde etmek suretıyie dolandıncıbk suçundan sanık Abdülaaz oğ lu, Fatıme'den olma, 1958 doğumlu Süleyman Azızoğlu'nun mahke- memızde yapılan açık yargjlaması sonunda venlen karar gereğınce, Sanık Süleyman Aazoğlu hakkında mahkememızın 8 5 1991 tanh ve 1989/15 esas, 1991/123 sayılı üamı ıle 3167 sayılı yasanuı 16, TCK'nın 59/2, 3506 sayılı yasa ıle değışık 647 sayılı yasanın 4 maddelen gere- ğınce netıceten 90 000 lıra ağır para cezası ve 10 ay müddetle çek he- sabı actırmasının ve çek keşıde etmesımn yasaklanmasrna karar ve- nlmıs, ancak sanık hakkında venlen gıyabı hüküm PTT kanalıyla sa nığa teblığ edılemedığı gıbı zabıta manfetıyle de teblığı sağlanama- dığından. 7201 sayılı Teblıgat Kanunu gereğınce gazete ıle ılanına ka rar venldığınden, bu ılanın yayımlandığı tanhten ıtıbaren 15 günlük süre ıçensınde temyız edılebıleceğı, aksı takdırde karann kesınleşece ğı hususu ılanen teblığ olunur Basm 32412 İLAN T.C ŞEREFLİKOÇHİSAR SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Esas No 1988/67 Davaa Melıha Alıcı tarafından davalılar Dursun Alıcı, Nunye Te kın, Hauce Gürses, Güney Kılıç, Döndu Kındımoğlu vs aleyhıne açı lan ortaklığın gjderümesı davasının yapılan açık yargılamaa sırasında venlen ara karan gereğınce Davacı Melıha Alıcı tarafından ılçenın Kadıncık köyü sınırlan da hılınde bulunan 224, 283, 440, 469, 476, 500, 581, 892, 939, 1062, 1063, 890, 891 parsel sayılı taşınmazlardakı ortaldıgın gıdenlmesı talep edılmış olup davalılardan Abdülkadır Alıcı mırasçılan olan Hacı Aİı Alıcı, Gülseren Eker, Muammer Alıa, Şuayıp Alıcı ve Servahdı Aİı cı'nın adreslenne çıkaralan teblıgatlann adı geçenlere teblığ oluna- madığı, yapılan adres tahkıkı nencesınde de açık adreslerının tespıt olunamadığından dava dılekçesının ve duruşma gününün kendılen ne ılanen teblıgıne karar venlmış olup yukarda adı geçen davahlann hâkımlığımızde duruşmanın atıb bulunduğu 10 9 1991 gtinü saat 9 00'da hazır bulunmalan veya kendılennı bır vekü ıle temsıl ettır- melen, aksı halınde H U M K'nın 509'uncu maddesı gereğınce du- ruşmanın vokluklannda yapılıp karar venleceğı davetıye yenne kaıra olmak üzere ılanen teblığ olunur Basm 32222 T.C IĞDIR 2.KADASTRO MAHKEMESt Esas No 1968/272 Davacı Cafer Akyol tarafından davalı Hazıne aleyhıne Kacerdo- ğanşah köyünde kayıth bulunan 223 parsehn tapulama tespıtının ıp talı ıstemı ıle açılan davanın yapılan yargılaması sonunda. Davacı Cafer Akyol'un davasının 3402 sayüı yasanın 28 maddesı gereğınce açılmamış sayılmasına, Iğdır üçesı Kacerdoğanşalı köyü Döngeler mevknnde bulunan 223 parsel nolu tasınmazm tespıt gıbı Hazıne adına tapuya tescüıne karar venlmışur Davacı Cafer Akyol'un adresı tespıt edılemedığınden söz konusu karar davacıya ılanen teblığ olunur Teblığ, ılan tanhınden 7 gün sonra yapılmış sayüır 10 7 1991 Basın 32409 KÜTAHYA SULH HUKUK MAHKEMESt Dosya No 1991/221 Esas Davaa Rahıme Zengın tarafından hâkımlığımızde açılmış bulu nan ortaklığın gıdenlmesı davasında adresı tespıt edılemeyen davalı Hatıce Çarıkcı'nın 23 8 1991 günu saat 09 00'da yapılacak olan du ruşmada bızzat hazır bulunması veya kendısını bır vekılle temsıl et tırmesı, davetıye yenne ılanen teblığ olunur Basın 48649 PENCERE Orhan Hançerlioğlu Cumhurıyet'ın "Kıtap' ekınde bu hafta Alpay Kabacalı'nın Orhan Hançerlıoğlu'yla 1988'de yaptığı bır konuşma çıktı Il- gı çekıcı açıklamalar yapan edebıyat ve duşun adamı, ılk gençlığınde şıırı denedıgını soyluyor — Başanlı değıldım şıırde, ama, bugun de hatıriadığım , > ırlerım var " Bırını okuyor Nerde ruyalanmın yolu, Nerde başımı koyduğum dız? Ve nerde bana renk veren O gök, o bahçe o denız? Şıır suruyor Hançerlioğlu nun tok, sıcak, etkılı sesını du- yar gıbıyım, radyoda edebıyat soyleşıierı yapardı, öyku ve ro- man yazdı kaymakam, avukat, hukukçu, ama, benı en çok duşunduren yanı felsefe alanındakı çalışmalarıdır, ulkemı- zın aydınlanma seruvenınde bu olaganustu çabanın yerı ve anlamı nedır? • Mılet Soke'nın bır adım otesındedır Mıletlı Thales, ılk fılo- zof sayılıyor Nederf? Çunku doğaya ılışkın soruları dınsel çer- çeveyı kırarak yanıtlamaya çalışmış Isa'dan önce 6' ncı yıl1 Daha ne Hırıstıyanlık gorunuyor ufukta, ne Muslumanlık, 'an- tık felsefe' denen duşunce yapısı gelışıyor Başlangıçta Hırıstıyanlık dunyası bu felsefeden habersız Musluman, daha talıhlı Antık felsefenın ünlu yapıtlan Arap- ça ya cevrılıyor Arısto baştacıdır Çunku ınanç mantığına denk duşen skolastık yöntem, Arısto ya dayanıyor, Bertrand Rus- sel'ın ınce mızahıyla çok uzun yuzyıllar ınsanlığa başbelası oluyor Musluman, antık felsefeyı Arapça'da soyieyebılmek ıçın dı- lını zengınleştırıyor, çağın uygarlığında yerını alıyor, ama, bu gelışme uzun surmeyecektır Çunku eskı Yunan duşuncesının Islam aracılığıyla Avru- pa ya aktarılması Batı'da Hırıstıyan Ortaçağı'nın aşılmasına yol açarken, Arap dunyası yerınde saymaya başlıyor Batı- nın ufkunda akıl ve bılım çağının tanyerı atmıştır Rönesans- Reform-Aydınlanma'ya dogru yurunuyor, felsefe, dınsellığın mantık kalıplarını kırarak çağımız uygarlığının evrensel ba- kış açılarını yaratıyor, bılımsel duşunceyle özdeşleşıyor Osmanlı, butun bu gelışmelenn dışında yaşadığından, fel- sefeye uzak ve ılgısız yaşadı • Turkçede felsefe dılının çorak ve guduk kalması bu yu dendır Hegel'ı Kant ı, Marks'ı konuşup tartışabılmek ıçın fel- sefe dılının Turkçe'de oluşması gerekıyordu Arapça, felse- fede Ortaçağ'ı aşamamıştı Cumhurıyet Turkıyesı Darulfu- nundan Unıversıte'ye geçerken felsefe kursulerınde hangı dılle öğretım yapılacaktı? Ulusal dılınde felsefe ve bılım ya- pamayan bır toplumun uygarlıktan söz açması gereksız de- ğıl mıydı? Dıl devrımı surecınde çağdaş uygarlığın felsefe kursulen unıversıtede kuruldu Ama yetmedı, çunku bu sorun bugunden yarına kolayca çozumlenebılecek bır ış değıldır Çok partılı rejımde karşıdev- rımcı ıktıdarlar unıversıtedekı bılım ve felsefe ozgurluğunu sureklı baskı altında tuttular Son darbeyı 12 Eylul vurdu 1980'lerde lıselerde felsefe ve mantık derslerının dışlanma- sı bır rastlantı mı? • Orhan Hançerlioğlu işte bu seruven içinde yedı cıltlık "Fel- sefe Ansıklopedısı 'nı yayımladı Şaşılası bır ış 1 Felsefe dılı oturuşmamış bır ulkede ünıversıte dışmdan bır duşun adamının bu buyuk ışe hayatını bağlaması, kultur ta- rıhımızın çarpıcı özellıklerınden bırını oluşturuyor Hançerli- oğlu nun yedı cıltlık ve 3500 sayfalık yapıtında eksıkler ge- dıkler elbette vardır, ama, hıç kımse 20'ncı yuzyıl Turkıye- sı nde bu ışı tam yapamazdı Orhan Hançerlioğlu alcakgonulluydu, koşesınde yaşadı, çalıştı, 9 Temmuz 1991'de gozlerını sessızce kapadı, ılerdef onemı anlaşılacaktır, şımdılık arkasında bır ozlem bıraktı Nerde yakmayan o guneş Nerde uşutmeyen ruzgâr? Nerde, nerde annecığım Bana vadettığın bahar? DEVRİMCİ4 emek BUTUN BAYÎLERDE FAMIKAUUt, TUUUI, HTASI MİIAI HttflT EMMN M M U HALUK ÖZKAN "Büyük Firar" ile aramıza hoşgeldin Çıktı/Tumkasetçilerde ffl ARMONI MUZIK PAZARLAMA SAN ve Tıc LTO IMÇ 5 Blok Nc 5301 Unkapan ISTANBUL Tel 527 62 35 GENEL DAGITIM OSKAR PLAK ve KASETÇILIK l M C 6 Blok Nc 64o1 Unkapan ISTANBUL Tel 520 b6 22 512 33 62 63 ŞTİ TARABYA'DA KİRALIK 420 m2 DENIZ MANZARALI DUBLEKS DAIRE Tel.: 343 67 81 • 343 67 82 T.C SAMSUN ASLtYE 4. HUKUK MAHKEMESt 1990/173 Davacı Adıl Eyılı vekılı Avukat Mahmut Kalkan tarafından da\ ular Ayşe Akdemırbey (EyıL), Ayşe Acar, Ahmet Demırtürk ve Sa& sun Nüfus Müdürlüğü aleyhlenne açılmış olan nüfus kayıt ıptalı davasımn yapılan açık yargılaması evresınde, Davalılardan Ayşe Acar'ın tebhğe yarar açık adresı bütün arama- lara rağmen belırlenemedığınden, dava dılekçesı ıle duruşma gün ve saatırun davalıya ılanen teblıgıne karar venlmış olmakla, Çarşamba ılcesı Gökçeçakmak köyünden Azız kızı AYŞE ACAR'ın duruşma günü olan 9 9 1991 günü saat 11 30'da mahkememızde hazır bulun- ması veya kendısını bır vekılle temsıl ettırmesı, aksı takdırde yoklu- ğunda yargılama yapılıp karar venleceğı H U M K'nın 213 ve 377 maddelen hokümlerınce ılanen teblığ olunur 23 7 1991
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle