Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜSLER 2 AĞUSTOS 1991
Korku ve Kaygı
MELİH CEVDET ANDAY
KorkuJarımızı büıyoruz (sözgelışı bende
yuksekük korkusu vardır, yuksekten aşağı ba-
kamam), ama kaygılanmız ıçın söyleyemeyız
bunu Prof Dr Özcan Köknel, geçen yıl ga-
zetemızın KİTAP ekınde sözkonusu ettığun
"Korkular" adlı yapıtmda Kaygı ıçın şöyle
der "Kaygı (anksıyete) insanlarda doğnştan
varolan, belirsiz, gerçekle bağlantısız, anla-
şılması, anlaülması, ungetenmesi, tasarlanma-
sı olanaksız, gelecege yonelik, hoş olmayan,
ekm veren bır duygnlamm durumadur." Or-
taçağ'da özellıkle rahıplerın tutulduğu ganp
bır hastalık varmış Acedia. Bu yılın tnayıs
ayında basılan "Korku ve Kaygı" adlı kıtap,
bu hastalık ustüne şu bılgıyı venyor "Bo has-
talık tam anlarrmla ka\gı demektır. Toplum-
sal olarak bunun nedenı, rahiplerin herhangi
bir işte çalışmamalannda, boş dunnalannda
yatar. Rahipler ya herhangi bir iş yapmaya-
caklardı, ya da bir iş yapmalan için izio ve-
rildigJnde, bu işte bir anlam anunayacaklar-
dı. O donetne ilişkin metinlerde yer alan bil-
gjler hastalann huzursuz bir biçimde, kaygı
içinde sağa sola koşuştuklanndan soz edıyor.
Hastalar olaganustu bitkin ve melankoliktir-
ler, çunku besabuu vennek zorunda olduklan
bir gunah içinde olduklannı duşunmektedir-
ler."
Hrıstıyanlığın getırdığı bır kaygıdır bu ve
dünyada bulunma, yaşama günahından kay-
naklanır. Yuhanna "Dunyada kaygınız
vardır" dıyor Suçluyuz, bunun cezasını çe-
kıyoruz Ama işte suçumuzun tam olarak bı-
lıncınde değılız, bu yüzden korkmnyornz da,
kaygdanıyoruz. öyleyse şımdı, Prof Dr öz-
can Köknel'ın Kaygı tanımını bır de elımız-
dekı kıtaptan doğnılayalım Haımar von Dıt-
furth, her bın kendı alanında tanınmış bırer
bılgın olan Rıchard Alewyn, Rudolf Bıtz, Ru-
dolf Cohen, Jürgen Habermas, Hans Kunz,
Horst-E Rıchter, Walter Schulz arasında bır
tartışma ortamı hazırlamış ve bu bılgınlere
korku ıle kaygı'yı kendı bılım dalları açısın-
dan yorumlama olanağını sağlamış îmdı
Walter Schulz şöyle dıyor
"Kıerkegaard'ın Kaygı Kavramı adlı yapı-
tındakı korku ve kaygı aynmından yola çıka-
cağım. Bu aynm şöyledır- Korku beürlı bır şe-
ye yönelmıştır, nesneye bağlıdır. Kaygı ıse hep
behrsızdır; herhangı bır yöneümı olan bır duy-
gu değıl, nesnesı olmayan bır ruhsal durum-
dur "
Düşunur şu ılgınç sözlen eklıyor
"Korku ve kaygının bu aynnundan yola
çıkügınuzda şununla karşılaşınz: Ozellikle
Yunanhlar urafıodan benimsenen klasik-
antik duşunce korku gonıngulerini tema edi-
nirken, kaygı gorunguleriııi biç dikkate atana-
nuşür. Korku ınsamn duşmanı tarafından yok
edileceği ya da en azından zarar verileceği
duygusundan kaynaklanır. Bu, insan olmanın
bir parcasıdır, çnnkn insan Tann'dan farklı
olarak tebükelerle dolu bir hayat surdurmek-
tedir. Korku duygusunun anlabmı Platon'da
açık seçik gorulmektedir. İnsan korkuyu an-
cak cesur olmakla yenebilir. Korku Yunanlı-
lar'da biç bir zaman nedeni belirsiz bir Dun-
ya kaygtsına dönuşmemiştir."
Buraya kadar aktardıklanmız ve yazdıkla-
nmızla, dıyebılırız kı, korku ıle kaygıyı bır-
bınnden ıyıce ayırdık Belırli bır şeye yönehk
olan korkudan çokça korkmamız gerekmez,
çünkü korkunun nedenı ya da nesnesı orta-
dan kaldınldıkta ennce varacağızdır Bun-
da bızım en büyük yardımcımız bılımler ol-
muştur Orman, gece, hayaletler, nlyalar, fır-
tına, gökgürültüsü, şımşek vb doğasal görün-
gü ve olaylar korkutucu mtelıklerını yıtırmış-
lerdır dıyeceğım ama dıyemıyorum. Çün-
ku butün ınsanlığın aydırüığa, bılımlerm de
her türlü kuşkuyu yok edıcı guce erdığıne
ınanmıyorum Ama şunu genel olarak söyle-
yebıhrız kı, Aydınlanma çağı, aklı baş tacı
ederek, kör mançlardan kaynaklanan korku-
lann egemenlığme son vermıştır Böylece kor-
kulann tınsel olmayıp, tanhsel bır kategorı ol-
dukları anlaşılmıştır. Burada tam bu- ennce
kavuşamamamızın başlıca nedenı eskı korkula-
rın yerıne yenı korkularm geçmesıdır örne-
ğın savaş, tarıhın hıçbır dönemınde bugünkü
kadar korkunç olmamıştı
Ancak bunun yanında Kaygı tüm önemıni
sürdüregelmektedır Sözgelışı, bugün karan-
lık, bır korku konusu değıl, kaygı kavramı ıçı-
ne gıren bır gerçeklıktır ve ılkel toplum ınsa-
nırun mıstık korkulan dışında ele ahnacak bır
öznıtelık taşımaktadır Rıchard Alewyn şöy-
le dıyor
"Kaygıyı doğuran ne tek başına gızemlılık-
tır ne de tek başına tehlıke Bu ıkı olgunun
bırbırıne baglanmasıdır Dehşet verıcı olan
budur
Kaygı, çagunızm başlıca saynlıklanndan bı-
rı olma nıtehğını sürdürdüğtlne göre, demek
gızem, uzenmızdekı etkısınden bır şey yıtır-
memıştır Prof Dr Bedıa Akarsu, Felsefe Te-
rımlerı Sözlüğü kıtabında şöyle dıyor- "Gı-
zem -Duyuları aşan, usumuzun doğal duru-
munda, varoluşu ve özü bıze kapalı, saklı ka-
lan şey- Doğaüstü ınanç doğrulan "
Ne düşündürücü bır durum!
Yukarda adını andığım Rıchard Alewyn,
Korku ve Kaygı adlı kıtabın Edebi Kaygı baş-
lıklı bölümünde gerçekten parlak bır görüş
atıyor ortaya, dıyor kı, "İşte bu dönemde, de-
neyım dünyası dışmda, yaratılmış yapay kaygı
cennetlen kuran yem bır edebıyat akımı doğ-
du", Bunlar, "Tale of Terror" (Dehşet öy-
külen) ıle "Korku Romaru" denen türlerdır
Yazann, " deneyım dunyası dışında" ve
"yapay kaygı cennetlen" sözlen üzennde dur-
makta sanınm yarar var
Deneyım dünyası dışmdakı kaygı, bızım ya-
şamımızdakı kaygının bızden uzaklaştırılmış
olduğu anlamında gelıyor Başka bır deyışle,
nedemnı bılmedığım korku, roman olarak
karşıma getmldığınde, ondan kurtulmuş ol-
duğum sevıncıne kavuşuyorum. Benım yükü-
mü yazın ustlenıyor Böylece kaygı yapayla-
şıyor. Yapaylaşmış kaygı ıse keyıf vencıdır,
dahası yapay bır cennettır Korku romanla-
rının, dehşetı duyurma amacını güden film-
lenn bunca ılgı görmesı nedenı açıkhğa kavuş-
muştur amk Böylece sanat, yalrlızca bızı kur-
tarmakla kalmıyor, bıze haz da venyor.
Sanatın böyle bu- odev yüklenmesı yenı bır
olay sayılmamahdır; elımızdekı kıtapta, eskı
Yunanlılann kaygıyı değıl de, sadece korku-
yu tanıdıklanna ıhşkın görüşu bır an ıçın bır
yana bırakırsak, tragedya olayını daha ıyı an-
lamak ıçm elımıze buyuk bır fırsat geçtığını
söyleyebılınz
Anstoteles, Poetıka adlı yapıtında, traged-
yanın seyırcı uzenndekı etkısını anlatmak ıçın
"katharsıs" sözcüğunu kullanır Bu sözcuk
"anndırma" anlamına gelıyor Ne demek''
Annan kımdır1
' Annan seyu-adır. Seyırcı, tra-
gedyanın uyandırdığı korku duygusundan
ötüni, korkudan aruur, başka bu: deyışle, baş-
kası adma duyulan korku, kışının kaygılan-
run kendı dışına yönelmesme yol açar Yok-
sa kımı yanhş Freud'çü yorumlara uyularak
sanıldığı gıbı, Kıral Oıdıpus tragedyasım sey-
reden seyrrcı, babayı öldürmek ve ana ıle ev-
lenmek suçlanndan annmış değıldır Sofok-
les'ın çağında, ana ıle evlenme kurumu çok-
tan tanhe kavuşmuştu, o sadece bır mıtos'-
tu Ve daha Freud dünyaya gelmedığı ıçın, ba-
bayı öldürme ıçtepısı de ortalıkta yoktu O za-
man mıtos gıbı, tragedya da uısanı korkudan
ve kaygıdan kurtarma ödevını yenne getırı-
yordu, o kadar
ARADABIR
Yrd.Doç.Dr. ZEKAİGÖRGÜLÜ Yıldiz
Üni. Şehir ve Bolge Planlama Bölümu
İmar Planlamasında
Mesleki Denetim Uygulaması
Ulkemızde ılk kez ımar planlamasında da mesleki dene-
tim uygulaması ya da kamuoyundakı yaygın deyışıyle vıze uy-
gulaması Istanbul'da başlatıldı
Şehır Plancıları Odası Istanbul Şubesı ıle Beşıktaş llçe Be-
ledıyesı ve Buyukşehır Beledıyesı arasında konuya ıhşkın pro
tokol geçen gunlerde ayn ayrı karşılıklı ımzalandı
Planlama olgusu, 196O'lı yıllardan bu yana yasal ve ge-
nelgeçer kurallardan oluşacak tabanını ve gıderek gelene-
ğını bulma çabası ıçındedır Bu arayış ıçerısınde planlama-
nın anlamı, nıtelığı, ozellikle de plancının konumu, ışlevlen
ve yaptıkları hep tartışılır olmuştur Bılındığı gıbı 3194 sayılı
Imar Kanunu'nun yürurluğe gırmesı ıle bırlıkte eleştınlen ve
de alışılan bır yasal prosedur terk edılmış, plan onama yet-
kılerı merkezı yonetımden yerel yonetımlere geçmıştır
Planlamada yenı bır dönem böylece başlamış ve sureçte
o gune kadar fazlaca etken olamayan yerel yonetımler, ılgılı
örgutlenyle tum sorumlulukları ustlenmek durumunda kal-
mışlardır Bu bağlamda plancılar da yonlendırme ve karar
vermede daha ozgur olabılme kapısını aralamışlardır Dola-
yısıyla ılgılı uzman çevrelerın ve kamuoyunun dıkkatlerı ye-
rel yönetımlerın uygulamalarına ve plancıya çevrılmıştır Ye-
rel yonetımlerın ve plancıların ortaya koyduğu eylemler tar-
tışmalann odak noktasını oluşturur duruma gelmıştır Ozellik-
le metropolıten alanlardakı uygulamalar 3030 sayılı kanun
ıle bırlıkte bu tartışmalarda ağırlıklı bır yer tutmuştur
Bılındığı ve hep soylendığı gıbı yenı Imar Kanunu'nun de-
mokratık yaklaşımı savunulmuş, ancak yerel yönetımlen ha-
zırlıksız yakaladığı vurgulanmıştır Parasal sorunlardan orgüt-
lenmeye, bılmezlıkten deneyımsızl'ğe dek bu kurumlar bır dızı
açmazla karşı karşıya kalmışlardır Bazı yerel yonetımler bu
sorunları deneyımlı kurum ve kışılerden yardım alarak akılcı
bır bıçımde aşmaya çalışırken, bazıları da yetkı ısterısı ıçın-
de gerçekten krallıklannı ılan ederek gerı donulmez kayıp-
lar yaratan uygulamalar sergılemışlerdır Bu uygulamalarda
klasık dıye tanımladığımız planlama surecı bıle kaybedılmış
kavram kargaşaları yaratılmış, formasyonu plancılıkla hıçbır
bıçımde ılışkılı olmayan kurum ve kışıler plan yapar, ımzalar
duruma gelmışlerdır Plan değışıklıklerı bıle, planlama tek-
nığının temel kuralı olan halıhaztr harıtalara çızılmeyıp ay-
dınger kâğrtlarda beledıye meclıslenne sunulup onayianır ol-
muşlardır Bu toz duman içinde plancılar yerlerını saptama-
da ve dırenmede güçlükler çekmışlerdır
Temelde bu noktadan kaynaklanarak Şehır Plancıları Odası
Istanbul Şubesı planlama surecının yenıden sağlıklaştırılma-
sı, karar çevrelerının genışletılmesı, plancının gerçek yenne
oturtulması ve korunması planlama nıtelık ve teknıklerının
yukseltılmesı ve yerel yonetımlere konunun oncelıklı sahıbı
olarak yardımcı olunması amaçları ıle mesleki denetımı oluş-
turma arayışı ıçıne gırmıştır
Öncelıkle şubemızın sorumluluk alanı olmasırtıbanylekonu
Istanbul Buyukşehır Beledıyesı'ne ıletılmış ve goruşlerımız
plancılık adına duzeylı çağdaş, demokratık yankılanmalar
bulmuştur Aynı davranışlar Beşıktaş llçe Beledıyesı'nce de
ortaya konulmuştur Hedef ve dıleğımız, yararları şehırlerımız
ve yaşayanlar adına kısa donemde ortaya çıkacak olan bu
uygulama ve ışbırlığının öncelıkle Istanbul metropolıten alanı
butununde gıderek de ulke genelınde yayılmasıdır
QMÜCÂDELE
ÎJMUCADEL
HAKLIYIZ KA^ANACAGIZ
"Biz ki, yannıyız
halkın
Umudu, yüz akıyız,
Hıncı, namusu..."
* 12 TEMMUZ'DA DÜŞENLER YAŞIYOR
•k HALKIN HAKLI MÜCADELESİ
ENGELLENEMEZ
* BUSH HALKIMIZIN DOSTU OLAMAZ
* 1. YILIMIZA GİRERKEN
Vsküp9
Manastır9
Ohrl^den tzlenimler
Manastır, çepçevre yeşil tepeler arasında zumrut gibi sevimli
bir kent, Uskup'ten daha kuçuk. Vaktiyle Makedonya'nın
başta gelen en buyuk kenti imiş. Her yönuyle uygar. Önce
Ataturk'un okuduğu askeri okula gidiyoruz.
Prof. Dr. KEMAL ÖNEN
Üskup Tıp Fakültesı'nde böbrek hastalık-
lan \e dıalızle ılışkılı bır bılımsel toplantı-
ya dostum Prof Dr Momır Polenakovıç ve
Prof Dr Georgı Masın'ın nazık davetlen
ıle kısa bır sure önce katıldım 500 yılı aş-
kın bır sure yaşadığımız ve köklu ılışkılerı
mızın bulunduğu bu uç güzel kentten bazı
ızlenımler aktarmak gereğını duydum
Üsküp'e, Belgrad'da durarak uçakla gıt-
tık Gün boyu beklenıldığı ıçın bundan ya-
rarlanıp bazı yerlerı, bu arada ünlü "Kale
Meydanı" ve çevresını tekrar gezdık Belg-
rad Kalesı, kentı ıkıye bölerek ıçınden ge-
çen Sava'nın Tuna Irmağı'na ulaştığı yerde
kurulmuş Ta 1 yuzyıldan gelen bır yapıt
Roma, Bızans, Sırp ve Türk penodlannda
çeşıtlı onanm ve yenılenmeler geçırmış
"Kale Meydan Parkı'ndan" sonra köprüle-
nne ve kapılarına ulaşüıyor Bınsının de adı
"tsttnbul Kapıa." Kale ıcındekı alandan Tu-
na, Sava ve karşı bölgelere bakış zevklı ve
etkıleyıcı Alanda bır de turbe bulunuyor,
şehit ya da Damat Ali Paşa Turbesi. Ne ya-
zık kı bakımı ıyı değıl Güzel ve hızla gelı-
şen bır kent Belgrad
45 dakıkalık bu- uçuşla Üsküp'teyız gece
geç vakıt Prof Momır ve arkadaşlanmn
havaalanındakı karşılamalan, bılım ve kul-
tur adına yakışır bır davramştı
Üsküp yepyenı, temız, düzenlı, rahat bır
kent Bıraz uzak planda karh tepelen ıle
"Şar Dagı." Yemyeşıl ağaçlarla dopdolu ya-
maçlan ve ortasından akan Vardar Irmağı
rahatlık duygulan uyandırıyor ınsanda Bu
tanhsel kent 1963'tekı büyük yer sarsıntısı
ıle yıkılmış, yemden yapılmış Buna Yugos-
lavya ve Üskup yanında pekçok dış ülke de
katümış ve bundan ötüru Üskup'e "the cıty
of sohdarıty" (dayanışma kentı) denılmış
Yahya Kraıal Üskupludür, çok sever o za-
mankı Üskup'u, Bursa'ya benzetır ve "Üs-
kup kı Şar-Dagı'nda devanudır Bursa'mn"
der
Vardar uzenndekı tanhsel "Taş Köprü"
yü gecınce eskı bölümde hemen kapab carşı,
bıt pazarı ıle geçmışm ızlenımını koruyan
bölümdesınız Ama eskı kent ve Vardar'ın
karşı tarafında yollan, bınalan, alışvenş
merkezlen, okullan, ünıversıtesı, kultür-
sanat yapıtlan ıle yenı Üskup etkılıyor ın-
sanı Bılım akademısının çok kullanışlı gü
zel genış, saJonlarında bılımsel toplantımn
açıhşına Makedonya Meclıs Başkanı, ünı-
versıte rektörü, bılım akademısı başkanı da
katıldılar Açılış töremndekı konuşmamda,
Üskup'un, genel olarak Makedonya'nın bız
Turkler ıçm özel bır yanı ve anlamı oldu-
ğunu kısaca behrttım ttalyan, Alman ve
Bulgar bıhm adamlanmn da katıldığı bu 2
gun süren toplantıda ıçten ılgı gördük
Sureklı olarak gehsen güzel Üsküp yer yer
gözlenen camılenyle de geçmışe ıhşkın anı-
lar, kültürel-sosyal bırıkım ve varlığımızı
sımgelıyor "Turk ve Makedon>alı
etkUeşimleri" örtülü, fakat belırgın Üskür>
te, Manastır'da, Ohn'de ınsanların tutum,
bakış, davranışlannda bızlerle uyumlu o ka-
dar çok şey göruyor kı kendınızı bır yabana
ülkede gıbı hıssetmıyorsunuz Yemeklen,
kebap-çıcı, dolma vd pekçoğu hıç yabancı
gelmıyor bıze. Gazı Baba, camıler (Musta-
fa Paşa, Murat Paşa vd) çarşılar, Türk-
Müsluman mahalleler bızlerden kalan mad
dı ızler, fakat, moral-duygusal etkıleşım ve
benzerlıkler bunlardan fazla, Mustafa Pa-
şa Camısı ve yanındakı türbede bıraz bur
kulduk Konsoloslugumuzun 40-50 metre
kadar yakınındakı bu yapıtlann muhmel
hahnden'
500 bın nüfuslu bu Makedonya kentın-
de ıyı bır ünıversıte, sanat ve kultür merkez-
len, müzelen var Hele operasında "Rıgo -
letto"nun mukemmel bır performansını sey-
retmek çok etkıledı
Manastır'a gıdıyomz Üsküp'ten otomo-
bılle yaklaşık 3 saat, Tıtov ve Pırlepe'den ge-
çüıyor Yolun ılk bölümünde Vardar'ı önce
ovada sonrada dık-sarp ve yeşıl yamaçlar
arasında akarken gözleyerek gidiyoruz Var-
dar etrafındakı küçük ovada gıderken ak-
hma. "Vardar Ovası Vardar Ovası / Kaza-
namadım rakı parası" dıyen ünlü Rumelı
turkusu ve onu çok seven Ataturk gelıyor
Pırlepe Ovası ve uzaklarda karh dağlar gö-
runüyor Çok ıyı tütün yetışırmış Pırlepe
1
de. Konut sorunu çözümlenmış Üsküp'te ve
Yugoslavya'da Yoklukyok Makedonya as-
hnda bır tarım ve hayvancılık bölgesı Sa-
nayı nıspeten yenı gelışıyor Pelagonıa Va-
dısı'nı geçıp bır süre sonra Manastır'a van-
yoruz Manastır, çepçevre yeşıl tepeler ara-
sında zumrüt gıbı sevımlı bır kent, Üskup
1
ten daha küçuk Vaktiyle Makedonya'nın
başta gelen en büyük kentı ımış Her yönüy-
le uygar önce Atatürk'ün okuduğu asken
okula gidiyoruz Meydanda, kışla gıbı bır
okul, ıyı korunmuş Kapısından "TC'nın
kurucusu Ataturk'un (M Kemal) bu okul-
da öğrenım görduğünu" belırten bır yazı
var Bır yandan gunır, bır yandan da bu-
ruk bır duygu ıle bakıyor, fotOBraflar çekı-
yoruz Manastır'da bır ünıversıte var Tıp fa-
kültesı yok Okulun bulunduğu meydandan
başlayan ve kentın en eskı caddesıne gırı-
yoruz (Şırok sokak-genış cadde) Sağlı sollu
ışyerlen ve daha da önemlısı ta eskılerden
gelen ve korunmuş taş bınalan, kendıne öz-
gu bıçemı (stıh) ıle sevrederken âdeta \99ff\u
yıllann baslanna daha eskılere gıdıyorsu-
nuz ve gene Mustafa Kemal'ın asken öğren-
cı gıvsılen ıle bu caddede genp dolaştığını
düşunuyorsunuz. Manastır ıçınden de bır ır-
mak akar, Vardar gıbı büyuk değıl "Dra-
gon Irmağı" Caddenın sonuna yakın ıkı ca-
mı hemen gözumüze çarpıyor Manastır gu-
zel ve ıyı gıyımlı kızlan-hanımlan ıle de öte-
den ben ünlü ımıs. Cumartesı günu ıdı, bır-
den öğle tatıh başlamış ohnah kı gruplar ha-
lmde genç kızlar-erkekler caddeyı doldur-
dular Neşeh tavırlan, mutlu ve dost yuzle-
n ıle somurtkan, kıbırlı Avnıpalı değıl, fa-
kat bızlere benzer "guleryuzlu
Makedonyah" ve "tatlı Avrupalılar" Ma-
nastır'dan Ohn'ye yönelıyoruz Ohn'ye var-
madan hemen yakınında gölun (Ohrı Gö-
lu) kıyısındakı şırın bır tunst beldesıne uğ-
ruyoruz, Struga-göl kıyısındakı dıalız has-
tanesmın duzenı ve düzeyı ıse mukemmel
Her ülkeden böbrek hastasına dıalız hızmetı
venyor Hastanedekı konuksever doktor
meslektaşlann arasında bır de Turku, Dr
Mustafa'yı gönnek ve onun duyumsadığı
zevk ve gururu gözlemek mutlu edıyor bı-
zı
Ohrı, gölün kıyısında tatlı yamaçh yeşıl
tepelere doğnı yerleşerek kurulmuş Bu şı-
nn ve zıynet gıbı kent bır surpnz oldu Ohn,
Türklenn Makedonya'dakı ılk yerleştm böl-
gelennden
Gölü, çarşısı, lımanı, parklan, özgün el
ışlemelenyle gerçek bır tunst ve dınlenme
beldesı Ohn Kısacası Makedonya çok şey
söyler bıze Yahya Kemal'ın deyışıyle "çok
seneleT geçse de" o bızde bır ıç yaşayışıdır
Oralarda yasayanlara mutluluklar dıleverek,
sevgılerle.
T.C SORGUN ASLtYE HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
Esas No 1989/781-745-743-783-841
Karar No 1991/98-101-100-99-97
Davacılar Haa Velı Yaşaı, Şevket Güvenç, ömer özer, Hasan öz
demır ve Satümış Özdemır vekılı Av Ahmet Ateş tarafından davalı
lar ömer Helvacı ve dava artadaşlan aleyhme açmış bulunduğu Tapu
ıptalı ıfrazen tescıl davasının yapılıp bıtınlen yargılama sonunda
Davalılardan Hürü Duygu, Durak Arslan, Muzaffer Yeşıl, Fatış
Koç ve AJınza koç ısunlı şahıslann leblıgata yarar açık adreslen mah-
kemece tespıt edılemedıjı gıbı kolluk kuvvetlennce yapılan araşür-
mada da adreslen tespıt edılemedığınden
Sorgun üçesı Yazlak mahallesmde kaın bulunan 158 ada 3 parsel
sayılı tasınmazm tapusunun ıptalı ıle teknık büırkışısının krokısınde
(A) harfi ıle göstenlen 0895 11 m2'hk kısmın Davacı Hacı Velı Yaşar
adına, 0394 67 m2'lık kısmının davaa Şevket Güvenç adına, 0773 36
m2'hk kısmının davacı ömer Özer adına, 1103 67 m2'lık kısmırun
davacı Hasan özdemır adına, 923 42 m2 bk kısmının davacı Satıl-
mif özdemır adına ıfrazen tapuya tesçılıne karar venldığınden ış bu
karann adreslen tespıt edılemeyen >-ukanda ısımlen yazıh bulunan
davaiılara 7201 sayılı Teblıgat Kanunu'nun 29 ve devamı maddelen
gereğınce ış bu ılanın yayım tanhınden ıtıbaren 15 gün sonra teblığ
edılmış sayılacağına karar venleceğı ılanen teblığ olunur
Basın 48644
OZGURLUK DUNYASI
AĞUSTOS SAYISI ÇIKTI BAYÎLERDE
tLAN
T.C.
KİLİS ASLtYE CEZA MAHKEMESİ
HÂKİMLtĞt'NDEN
Sayı 1989/15 Esas
1991/123 Karar
31101988 tanhınde müştekı M Seyfetun Şurupcu'ya karşılıksız çek
keşıde etmek suretıyie dolandıncıbk suçundan sanık Abdülaaz oğ
lu, Fatıme'den olma, 1958 doğumlu Süleyman Azızoğlu'nun mahke-
memızde yapılan açık yargjlaması sonunda venlen karar gereğınce,
Sanık Süleyman Aazoğlu hakkında mahkememızın 8 5 1991 tanh
ve 1989/15 esas, 1991/123 sayılı üamı ıle 3167 sayılı yasanuı 16, TCK'nın
59/2, 3506 sayılı yasa ıle değışık 647 sayılı yasanın 4 maddelen gere-
ğınce netıceten 90 000 lıra ağır para cezası ve 10 ay müddetle çek he-
sabı actırmasının ve çek keşıde etmesımn yasaklanmasrna karar ve-
nlmıs, ancak sanık hakkında venlen gıyabı hüküm PTT kanalıyla sa
nığa teblığ edılemedığı gıbı zabıta manfetıyle de teblığı sağlanama-
dığından. 7201 sayılı Teblıgat Kanunu gereğınce gazete ıle ılanına ka
rar venldığınden, bu ılanın yayımlandığı tanhten ıtıbaren 15 günlük
süre ıçensınde temyız edılebıleceğı, aksı takdırde karann kesınleşece
ğı hususu ılanen teblığ olunur
Basm 32412
İLAN
T.C ŞEREFLİKOÇHİSAR SULH HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
Esas No 1988/67
Davaa Melıha Alıcı tarafından davalılar Dursun Alıcı, Nunye Te
kın, Hauce Gürses, Güney Kılıç, Döndu Kındımoğlu vs aleyhıne açı
lan ortaklığın gjderümesı davasının yapılan açık yargılamaa sırasında
venlen ara karan gereğınce
Davacı Melıha Alıcı tarafından ılçenın Kadıncık köyü sınırlan da
hılınde bulunan 224, 283, 440, 469, 476, 500, 581, 892, 939, 1062,
1063, 890, 891 parsel sayılı taşınmazlardakı ortaldıgın gıdenlmesı talep
edılmış olup davalılardan Abdülkadır Alıcı mırasçılan olan Hacı Aİı
Alıcı, Gülseren Eker, Muammer Alıa, Şuayıp Alıcı ve Servahdı Aİı
cı'nın adreslenne çıkaralan teblıgatlann adı geçenlere teblığ oluna-
madığı, yapılan adres tahkıkı nencesınde de açık adreslerının tespıt
olunamadığından dava dılekçesının ve duruşma gününün kendılen
ne ılanen teblıgıne karar venlmış olup yukarda adı geçen davahlann
hâkımlığımızde duruşmanın atıb bulunduğu 10 9 1991 gtinü saat
9 00'da hazır bulunmalan veya kendılennı bır vekü ıle temsıl ettır-
melen, aksı halınde H U M K'nın 509'uncu maddesı gereğınce du-
ruşmanın vokluklannda yapılıp karar venleceğı davetıye yenne kaıra
olmak üzere ılanen teblığ olunur
Basm 32222
T.C IĞDIR 2.KADASTRO MAHKEMESt
Esas No 1968/272
Davacı Cafer Akyol tarafından davalı Hazıne aleyhıne Kacerdo-
ğanşah köyünde kayıth bulunan 223 parsehn tapulama tespıtının ıp
talı ıstemı ıle açılan davanın yapılan yargılaması sonunda.
Davacı Cafer Akyol'un davasının 3402 sayüı yasanın 28 maddesı
gereğınce açılmamış sayılmasına, Iğdır üçesı Kacerdoğanşalı köyü
Döngeler mevknnde bulunan 223 parsel nolu tasınmazm tespıt gıbı
Hazıne adına tapuya tescüıne karar venlmışur
Davacı Cafer Akyol'un adresı tespıt edılemedığınden söz konusu
karar davacıya ılanen teblığ olunur
Teblığ, ılan tanhınden 7 gün sonra yapılmış sayüır 10 7 1991
Basın 32409
KÜTAHYA SULH HUKUK
MAHKEMESt
Dosya No 1991/221 Esas
Davaa Rahıme Zengın tarafından hâkımlığımızde açılmış bulu
nan ortaklığın gıdenlmesı davasında adresı tespıt edılemeyen davalı
Hatıce Çarıkcı'nın 23 8 1991 günu saat 09 00'da yapılacak olan du
ruşmada bızzat hazır bulunması veya kendısını bır vekılle temsıl et
tırmesı, davetıye yenne ılanen teblığ olunur
Basın 48649
PENCERE
Orhan Hançerlioğlu
Cumhurıyet'ın "Kıtap' ekınde bu hafta Alpay Kabacalı'nın
Orhan Hançerlıoğlu'yla 1988'de yaptığı bır konuşma çıktı Il-
gı çekıcı açıklamalar yapan edebıyat ve duşun adamı, ılk
gençlığınde şıırı denedıgını soyluyor
— Başanlı değıldım şıırde, ama, bugun de hatıriadığım , >
ırlerım var "
Bırını okuyor
Nerde ruyalanmın yolu,
Nerde başımı koyduğum dız?
Ve nerde bana renk veren
O gök, o bahçe o denız?
Şıır suruyor Hançerlioğlu nun tok, sıcak, etkılı sesını du-
yar gıbıyım, radyoda edebıyat soyleşıierı yapardı, öyku ve ro-
man yazdı kaymakam, avukat, hukukçu, ama, benı en çok
duşunduren yanı felsefe alanındakı çalışmalarıdır, ulkemı-
zın aydınlanma seruvenınde bu olaganustu çabanın yerı ve
anlamı nedır?
•
Mılet Soke'nın bır adım otesındedır Mıletlı Thales, ılk fılo-
zof sayılıyor Nederf? Çunku doğaya ılışkın soruları dınsel çer-
çeveyı kırarak yanıtlamaya çalışmış Isa'dan önce 6' ncı yıl1
Daha ne Hırıstıyanlık gorunuyor ufukta, ne Muslumanlık, 'an-
tık felsefe' denen duşunce yapısı gelışıyor
Başlangıçta Hırıstıyanlık dunyası bu felsefeden habersız
Musluman, daha talıhlı Antık felsefenın ünlu yapıtlan Arap-
ça ya cevrılıyor Arısto baştacıdır Çunku ınanç mantığına denk
duşen skolastık yöntem, Arısto ya dayanıyor, Bertrand Rus-
sel'ın ınce mızahıyla çok uzun yuzyıllar ınsanlığa başbelası
oluyor
Musluman, antık felsefeyı Arapça'da soyieyebılmek ıçın dı-
lını zengınleştırıyor, çağın uygarlığında yerını alıyor, ama, bu
gelışme uzun surmeyecektır
Çunku eskı Yunan duşuncesının Islam aracılığıyla Avru-
pa ya aktarılması Batı'da Hırıstıyan Ortaçağı'nın aşılmasına
yol açarken, Arap dunyası yerınde saymaya başlıyor Batı-
nın ufkunda akıl ve bılım çağının tanyerı atmıştır Rönesans-
Reform-Aydınlanma'ya dogru yurunuyor, felsefe, dınsellığın
mantık kalıplarını kırarak çağımız uygarlığının evrensel ba-
kış açılarını yaratıyor, bılımsel duşunceyle özdeşleşıyor
Osmanlı, butun bu gelışmelenn dışında yaşadığından, fel-
sefeye uzak ve ılgısız yaşadı
•
Turkçede felsefe dılının çorak ve guduk kalması bu yu
dendır Hegel'ı Kant ı, Marks'ı konuşup tartışabılmek ıçın fel-
sefe dılının Turkçe'de oluşması gerekıyordu Arapça, felse-
fede Ortaçağ'ı aşamamıştı Cumhurıyet Turkıyesı Darulfu-
nundan Unıversıte'ye geçerken felsefe kursulerınde hangı
dılle öğretım yapılacaktı? Ulusal dılınde felsefe ve bılım ya-
pamayan bır toplumun uygarlıktan söz açması gereksız de-
ğıl mıydı?
Dıl devrımı surecınde çağdaş uygarlığın felsefe kursulen
unıversıtede kuruldu
Ama yetmedı, çunku bu sorun bugunden yarına kolayca
çozumlenebılecek bır ış değıldır Çok partılı rejımde karşıdev-
rımcı ıktıdarlar unıversıtedekı bılım ve felsefe ozgurluğunu
sureklı baskı altında tuttular Son darbeyı 12 Eylul vurdu
1980'lerde lıselerde felsefe ve mantık derslerının dışlanma-
sı bır rastlantı mı?
•
Orhan Hançerlioğlu işte bu seruven içinde yedı cıltlık "Fel-
sefe Ansıklopedısı 'nı yayımladı
Şaşılası bır ış
1
Felsefe dılı oturuşmamış bır ulkede ünıversıte dışmdan bır
duşun adamının bu buyuk ışe hayatını bağlaması, kultur ta-
rıhımızın çarpıcı özellıklerınden bırını oluşturuyor Hançerli-
oğlu nun yedı cıltlık ve 3500 sayfalık yapıtında eksıkler ge-
dıkler elbette vardır, ama, hıç kımse 20'ncı yuzyıl Turkıye-
sı nde bu ışı tam yapamazdı
Orhan Hançerlioğlu alcakgonulluydu, koşesınde yaşadı,
çalıştı, 9 Temmuz 1991'de gozlerını sessızce kapadı, ılerdef
onemı anlaşılacaktır, şımdılık arkasında bır ozlem bıraktı
Nerde yakmayan o guneş
Nerde uşutmeyen ruzgâr?
Nerde, nerde annecığım
Bana vadettığın bahar?
DEVRİMCİ4
emek BUTUN BAYÎLERDE
FAMIKAUUt, TUUUI, HTASI MİIAI HttflT EMMN M M U
HALUK
ÖZKAN
"Büyük Firar" ile
aramıza hoşgeldin
Çıktı/Tumkasetçilerde
ffl
ARMONI MUZIK PAZARLAMA SAN ve Tıc LTO
IMÇ 5 Blok Nc 5301 Unkapan ISTANBUL
Tel 527 62 35
GENEL DAGITIM OSKAR PLAK ve KASETÇILIK
l M C 6 Blok Nc 64o1 Unkapan ISTANBUL
Tel 520 b6 22 512 33 62 63
ŞTİ
TARABYA'DA KİRALIK
420 m2
DENIZ MANZARALI DUBLEKS DAIRE
Tel.: 343 67 81 • 343 67 82
T.C SAMSUN ASLtYE 4. HUKUK
MAHKEMESt
1990/173
Davacı Adıl Eyılı vekılı Avukat Mahmut Kalkan tarafından da\
ular Ayşe Akdemırbey (EyıL), Ayşe Acar, Ahmet Demırtürk ve Sa&
sun Nüfus Müdürlüğü aleyhlenne açılmış olan nüfus kayıt ıptalı
davasımn yapılan açık yargılaması evresınde,
Davalılardan Ayşe Acar'ın tebhğe yarar açık adresı bütün arama-
lara rağmen belırlenemedığınden, dava dılekçesı ıle duruşma gün ve
saatırun davalıya ılanen teblıgıne karar venlmış olmakla, Çarşamba
ılcesı Gökçeçakmak köyünden Azız kızı AYŞE ACAR'ın duruşma
günü olan 9 9 1991 günü saat 11 30'da mahkememızde hazır bulun-
ması veya kendısını bır vekılle temsıl ettırmesı, aksı takdırde yoklu-
ğunda yargılama yapılıp karar venleceğı H U M K'nın 213 ve 377
maddelen hokümlerınce ılanen teblığ olunur 23 7 1991